Tumgik
#eşbaşkan
karmakitap · 2 years
Text
BOP Projesi "Eretz Yisrael"
“Büyük İsrail projesi” veya “Eretz Yisrael HaShlema” (Tam İsrail), İsrail’in sınırlarını, tarihi İsrail Krallığı’nın topraklarına kadar genişletmek amacını taşıyan bir iddiadır. Bu iddia, İsrail’in bugünkü sınırlarının ötesindeki topraklarda, özellikle Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Golan Tepeleri gibi bölgelerde Yahudi yerleşimleri kurarak gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Büyük İsrail projesi,…
View On WordPress
0 notes
yuksekovahaber · 1 month
Text
Eşbaşkan Şedal, Eminpaşa mahallesindeki kadınlarla buluştu
http://dlvr.it/TC2y2k
0 notes
seslimeram · 4 months
Text
Barikayı Hakikat Müsademeyi Efkârdan Çıkar
Tumblr media
Terör devletin kullanışlı bir aparatı kılınmaya devam olunuyor. Darbeci Kenan zibidisi ol tiplemeden, başı sıkıştığında karşısındakini alt edebilmek için sokakta kimi temsillerin de kullanışlı addettiği ol terör kavramı bugünün yönetim katının ve beraberindeki avenesinin de en çok kullana geldiği yozlaştırılmış bir kavramı bildirir. Her itiraz edeni, olan biten bu katran karanlığının akıbetine dair birkaç söz söyleyeni tefe koymak için kullanıla gelen ve aslında devletlerin icadı olmuş bir kavram olan terör, yıldırı bir kere daha sahneye “sabit” olunur. Behemehal yerel seçimlerdeki hezimet / bozgun sonrasında devreye konulan tüm o normalleşme / siyasette yumuşama / ılımlılık bahislerinden dem vurulurken cerahat tüm gerçekliği kapsamaktadır. Tümüyle bildiğini okumaktan kaçınmayacak olagelen bir aklın, devlet yönetim şablonunun suna geldiği her şey o terör mefhumu günceller. Bariz kılınan her hamlede bir kere daha müşterek bir yaşam tahayyülünün hiç edilmesi söz konusudur. O Gezi direnişinde görünüp on bir yıldır kayıplara karıştırılmış olagelen ve birlikteliğini tüm farklılıklarla var edebilen bir ülke temsilini hiç kılmak için ayrıştırmanın başat ögesi olarak “terör” lafzı / sözcesi sürekli güncellenir.
Mütemadiyen yeniden katara eklenenlerle birlikte ol cerahat sarmalının ortasındaki -ülke fikriyattan bir sabite dönüştürülür. İçeriğin derinleştirildiği, kimi zaman eylemlerin alenen doğrudan sıradanı hedef kıldığı bir döngünün güncelliğinde terör hakikatin önünü alan bir mefhuma dönüştürülür. Seçilme iradesinin sıfırlandığı, güncel itiraz hakkının def edildiği, yaşamda en ufak bir dönüşümün dahi önünün alınıp, her kararın ağızdan burundan açıkça getirildiği bir coğrafya gerçekliğinin yansıları var edilir o kısır döngü dahilinde. Şimdinin, şu anın çitlerle çevrilip kuşatılması, şok doktrinlerinin birisi bitmeden bir başkasından açık medet umulması bu yansıyı bildirir zaten. Ekonomik çökertme halinin yansımalarını birer yanılsama değil doğrudan hakikat olarak, yoksunlukla paylaşırken bir ülke tümüyle kesin bir seçim yengisinin ardından var edilen demokratik kazanımların da bozuk para gibi harcana geldiği bir düzlemin meselidir terör fiiliyatı. Her şekilde olan biten kıyıcılığı örtbas edebilmenin bir yöntemi olarak var edilen o nefret siyaseti, hedef gösterme gayreti ve bunlarla birlikte cereyan eden ırkçı / ayrımcı aksiyonlar ve güdümlü yargı kararlarıyla o terör mefhumu bir siyaset biçemi kılınır. Burada söz eylemenin gerçekten gereksiz bir mesele dönüşümü var edilmek istenir. Bu ülkede ötekisine hayat yok mudur!
Mezopotamya Ajansına bağlanalım: “Belediyeye kayyım atanmasıyla iradelerine darbe yapıldığını söyleyen Colemêrgliler, “Sonuna kadar toprağımızı, dilimizi ve kültürümüzü korumaya ve bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadeleriyle dayanışma çağrısı yaptı.
Colemêrg'te 31 Mart'ta yapılan seçimlerde yüzde 48.92 ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nden (DEM Parti) Belediye Eşbaşkanlığı görevine seçilen Mehmet Sıddık Akış, sabah saatlerinde Wan'da gözaltına alındı. Akış'ın gözaltına alınmasının ardından belediye ablukaya alındı. İçişleri Bakanlığı, , Akış'ın "geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığı'nca görevden uzaklaştırıldığı" yönünde açıklama yaparak yerine Vali Ali Çelik kayyım olarak atadı.
Kayyım kararı ve gözaltına ilişkin tepkiler sürüyor. Colemêrgliler, kayyum atanmasına ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) tepkilerini dile getirdi.
Akp’li Kürtlere İstifa Çağrısı
Kürt halkının seçilmişlerine yönelik son bir ay içerisinde gerçekleşen cezai durumların Kürt halkına karşı bir hakaret olduğunu belirten Fatma Turan, Eşbaşkan Akış’ın gözaltına alınmasının hukuksuz olduğunu ve kayyım atamanının bir irade gaspı olduğunu vurguladı. “Yeter artık” diyen Turan, “Herkesin el ele vererek bu duruma tepki göstermesi gerekiyor. Kürt halkı bu tutuma karşı birliğini sağlaması gerekiyor. İrade gaspına karşı AKP yanında saf tutan Kürtlerin derhal istifa edip haklı ve halkından yana olması gerekiyor. Bu zulüm politikaları nereye kadar sürecek. Kesinlikle bu hukuksuzluğa karşı sessiz kalmayacağız ve kimse de kalmasın” dedi.
‘Yeter Artık Bıçak Kemiğe Dayandı’
Yapılanların Kürt halkının iradesine karşı bir “darbe” olduğunu söyleyen yurttaşlardan Leşker Tarhan, seçimlerde halkın kayyımlara ve AKP’ye gerekli dersi verdiğini ve Mehmet Sıddık Akış’ı irade olarak gördüğünü belirtti. Kayyım atamasının anlamının demokratik kesimler ve Kürt halkı iradesinin “tanımamak” anlamına geldiğini vurgulayan Tarhan, “AKP yalan ve dolanlarla bu halkın iradesini gasp ederek Kürt halkı iradesini ayaklar altına aldı. Tüm Colemêrg halkı, bu tutuma sessiz kalmamalı ve iradesine sahip çıkmalıdır. Kurmaca dosyalarla gasp edilen belediyemize sahip çıkmalıyız. Kayyıma karşı hepimiz ses çıkarmalı ve tepkimizi göstermeliyiz. Yeter artık. Bugün bizler bu hukuksuzluğa sessiz kalırsak yarın tüm demokrasiden yana olan halkların belediyelerine kayyum atanır seçilmişleri tutuklanır. AKP’nin kayyum politikalarına karşı bıçak kemiğe dayandı” diye konuştu.
‘Planlanmış Bir Gasptır’
DEM Parti Colemêrg İl Eşbaşkanı Hümeyra Armut, kayyım atamasının Kürt halkına karşı bir “düşmanlık” politikasının sonucu olduğunu belirterek, “Kayyım zihniyetliye karşı karşıyayız. Kayyımlar eliyle Kürt halkı iradesi, kültürünü, dili ve hafızası yok edilmeye çalışılıyor. Colemêrg’te seçimde yapılanlar ve bugün gerçekleşen kayyum ataması tamamıyla seçim öncesi planlanmış bir durumdur. AKP Colemêrg halkının iradesini tanımayacağını ilk günden itibaren yaptığı seçim hileleriyle göstermiştir. Öfkemiz her zaman mücadele alanlarında verilen cevaplarla olacaktır. Bu halkın iradesi öyle kolay teslim alınıp yok sayılamaz. Kenti elde edecek hevesine kapılan AKP nasıl sandıkta gerekli cevabı aldıysa bugünden sonra da alacaktır. Bu gaspa karşı herkesi birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
Mücadelemiz Sürecek
Kayyım atamasının Kürt halkının kültür, dil ve topraklarına karşı yok etme ve kabul etmeme politikası olduğunu söyleyen Yasin Demir, “Kesinlikle bu durumu kabul etmiyoruz ve elimizden geleni ardımıza bırakmayacağız. Bugün kayyım atayanlar Kürt halkına düşmanlık gösterenlerdir. Dilimizi biz seçmedik bize Allah’ın bir lütfudur. Bu lütfu kimsenin gasp edip baskı altına alma hakkı yoktur. Kürtler dışında tüm halkların diline ve etnik kimliğine saygı duyulurken neden sadece Kürtlerin hakları gasp ediliyor ve hakları elinden alınıyor. Herkesin bu duruma tepki gösterip direnmesi gerekiyor. Colemêrg halkına yapılan büyük bir ayıptır. Bizler sonuna kadar toprağımızı, dilimizi ve kültürümüzü korumaya ve bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Kürt İradesine Yönelik Bir Kumpastır
Colemêrg’in tarihten bu yana sistem partilerine karşı baş eğmediğini ve mücadelesini sürdüğünü bu nedenle ilk kayyum atamasının adresi Colemêrg olduğunu söyleyen Mahmut Duran, “Colemêrg Kürt halkının tarihi bir kentidir. Colemêrg Kürt halkı için, Kültür, dil ve varlık demektir. Colemêrg halkı seçimde tüm kirli politikalara rağmen iradesine sahip çıktı. Sisteme karşı ilk tepkinin çıkış noktası Colemêrg olduğu için irade gaspı yapılarak özgür bir yaşam sürmesini her seferinde engelliyorlar. AKP Türkiye’de her konuda yok oluşta olduğu için Kürt halkının iradesine kayyım atayıp seçilmişlerini yok sayıp nefessiz bırakmaya ve savunmasız bırakmaya çalışıyor. Bu Kürt halkına yönelik bir kumpastır. Yüzlerce kez kayyım atansa bile Kürt halkını durduramazsınız. Kürt halkının yüreği esir tutulamaz. AKP’ye sesleniyorum hani demokrasiden yanaydınız? Ne oldu da bir günde demokrasi karşıtı oldunuz. Demokrasi sadece Kürtler için mi yok. AKP bu partinin gerçek demokratik anlayışından korktuğu için kayyum atıyor. Ama tüm kumpaslarınız boşa çıkacaktır” dedi.
Darbe ve Gasptır
AKP’nin bu politikasını hiçbir şekilde kabul etmediklerini söyleyen DEM Parti Colemêrg Belediye Meclis üyesi Nurettin Korkmaz, “Colemêrg halkı 31 Mart’ta tüm kesimlere Mehmet Sıddık Akış şahsında DEM Parti olduğunu gösterdi. AKP 8 yıldır olduğu gibi bir kez daha Colemêrg halkının iradesini tanımadı. Onurlu Kürt halkının, demokrasiden yana olan tüm kesimler bu durumu kabul etmemesi gerekiyor. Demokrasi, barış, eşitlik ve özgürlükten yana olan herkesin bu darbeye karşı ses çıkarması gerekiyor. Bugün Kürt’e yapılan gasp yarın tüm Türkiye halklarına yapılır. Bu gaspının diğer belediyelere sirayet etmemesi için herkesin tavır alması lazım. Bu açık ve net bir darbe ve gasptır” diye konuştu.”
Terörün illa ki silahla değil kalemle de var edilebileceğini, son sekiz yıldır üç defadır yine yeni ve yeniden var edilen o kayyım politikasıyla sürdüregelen bir iktidar kliğinin elinden çıktığını görmek için müneccim olmaya gerek yoktur. Doğrudan müdahalelerle bir yanda, mesajı aldık diye bildirirken, Batı’da özellikle ılımlılık / normalleşme diye bir mefhumun tam dibinden cümleler kurmaya devam ederken baş efendi, tek karar merci olduğu bir düzlem ve istikamette o yıldırıyı bir başka biçimde Mehmet Sıddık Akış’ın davasını öne sürerek, alelacele gizli tanığın ifşaatına rağmen, tehditle alınan bir söylemi Akış’a yükleyip on dokuz yıl altı ay hapis cezasını infaz ettirerek seçimi boşa düşürür. Demokrasi deneyiminin küflü bir laf kalabalığından ibaret kılındığı bir zeminde her şeyin ortalamasının alındığı yer, karnemizi gördüğümüz zemin, halkın sesini işittiğimiz meydan denilip dururken o sandığın Kürdistan sathı mahallinde bir kere daha göz ardı olunduğu var edilir. Demokratik ideden uzak, kendi bildiği zulmü yeniden biçimlendiren ve tökezlediği iktidarda daha fazla kalabilmek için her şeyi olur addeden bir yönetim katının hamleleri “terör” kavramının nasıl da gündelik bir mefhuma dönüştürüldüğünün de ayan beyan kanıtıdır. Yengilerin en ağırlarını var etmiş Bakur Kürdistan’ı coğrafyasında halkın iradesini boşa düşürebilmek için, taşıma kolluk kuvvetiyle oy kullandırmaktan, kimi yer ve mezralarda blok oy atmalara kadar işi çığrından çıkartanların karşısında onurları için mücadele eden bir temsilin / halkın hezimete uğratılması böyle bir tutsaklıkla söz konusu olunabilir mi? Sekiz koca yıldır onca seçimden sonra üç kere kayyım atanabilecek kadar o sathı mahalli Kürd’ün yönetemeyeceğine dair kanaat kimin eseridir sahiden neyin eseri!
Davanın içeriğindeki malum gülen yapılanmasının izleri de mi bir şeyleri aksettirmez misal. O haberi de iliştirelim: “Colemêrg Belediyesi'ne kayyım atanmasına gerekçe yapılan davanın iddianamesini yazan savcı D.Y.'nin "FETÖ'den arananlar" listesinde olduğu ortaya çıktı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partili (DEM Parti) Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış, gözaltına alındıktan sonra jet hızla görevden uzaklaştırıldı ve yerine kayyım atandı. İçişleri Bakanlığı, Akış'ın görevden alınmasına dair yaptığı açıklamada, Akış hakkında "örgüt yönetmek", "örgüte üye olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" iddialarıyla Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2014/173 esas sayılı dava dosyası bulunduğu belirtildi. Ayrıca yargılamanın devam ettiği kaydedildi.
Söz konusu davanın (KCK davası) iddianamesini hazırlayan savcı D.Y.’nin, 2023 yılından bu yana İçişleri Bakanlığı’nın “terörden arananlar” listesinde “FETÖ” firarisi olarak yer aldığı ortaya çıktı. T24'ün haberine göre; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15 Temmuz askeri kalkışma sonrası “FETÖ” ile ilişkili hâkim ve savcılara yönelik yürütülen soruşturma sonucu D.Y.'nin de aralarında olduğu 25 isim hakkında “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla iddianame hazırlandı. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2017’de başlayan yargılamada savcı D.Y. de sanık olarak yer aldı.”
-Barikayı hakikat müsademeyi efkârdan çıkar. Fikirlerin çarpışmasından hakikat çıkagelir anlamını barındıran bir eski deyimdir. Tümüyle terör lafzını ortaya çıkartıp, bir asırdan da uzunca bir süredir memleket sathını yaşanmaz kılabilmek için türlü çeşit oyunlar kurulmaya devam olunuyor. Seçim hiçe sayılıyor. İtirazlar kulak arkası ediliyor. Alicenap oyunlarıyla kurulmuş davalar, yazılmış fezleke ve iddianamelerle o hakikat çalınmaya devam olunuyor. Colemerg / Hakkari’de ses verildiğinde tepkime hep aynı noktadan bir kere daha Kürd halkının mücadelesini hedef kılarak susturulmak isteniyor. Bir yanda vekil darp edeceksin, halka zor kullanacaksın, kolluğu şiddetin öznesi kılacaksın sonra çıkıp Türkiye demokratik ülke, ekonomisi sağlam ülke diye geçinip duracaksın. Kepazelikler silsilesi içerisinde olan biten bir halkın umuduna çöreklenmek. direnişi bu şiddet mi sonlandıracaktır. Direnişi, hayatta var olma mücadelesini, tırnaklarıyla kazına kazına elde edilmiş hakların tamamını bu şiddet sarmalı, duraksamadan güncellenen ol kayyım trajedisi, terör kurgusu mu alt edecektir? Demokrasiden, yepyeni bir anayasa yazım sürecinden bahsedilirken bu ülkenin halklarının hakları ne olacaktır? Bu kadar dip dibe, kökten olagelen Kürd halkının başına örülen çoraplar, bitimsiz kıstırma halleri ve hiç tükenmeyecek adaleti çalmalar, yıkmalar, yağmalar ve şiddetle Türk’ün imtihanı hiç biter mi? Kötülüğü yerle yeksan edebilecek o müşterek cüret, ortak isyana meram her nerededir?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Malumun İlamı... https://www.evrensel.net/haber/520071/emep-bolge-orgutu-kayyuma-gecit-vermeyecegiz
Meramda Paylaşılan Haberler
Colemêrgliler: Hukuksuzluğa Karşı Sessiz Kalmayacağız https://mezopotamyaajansi.net/GUNCEL/content/view/243790?page=14
Kayyıma Gerekçe Yapılan Davanın Savcısı 'Fetö'den Arananlar' Listesinde
https://mezopotamyaajansi.net/GUNCEL/content/view/243824?page=11
0 notes
batmanrehber · 7 months
Text
Öztüzün: Partim Bana İftira Atıyor Beni Hedef Gösteriyor
Dem Parti Batman belediye eşbaşkan adayı Mehdi Öztüzün Youtube üzerinden yayımladığı bir videoyla Dem Parti yönetiminin kendisine iftira attıklarını onu hedef gösterdiklerini belirtti.
Öztüzün: Partim Bana İftira Atıyor Beni Hedef Gösteriyor.
Dem Parti Batman belediye eşbaşkan adayı Mehdi Öztüzün Youtube üzerinden yayımladığı bir videoyla Dem Parti yönetiminin kendisine iftira attıklarını onu hedef gösterdiklerini belirtti.
Dem Parti ön seçim yoklamasında en yüksek oyu almasına rağmen asıl aday olarak gösterilmeyip ilk sıra meclis üyesi yapılan Dem Parti Batman belediye eşbaşkan adayı Mehdi Öztüzün, Serkan Ramanlı ile olan fotoğrafı üzerinden tepki gösteren Dem Parti il yönetimi hakkında açıklama yaptı.
Dem Parti ön seçiminde yeterli oyu almayan il yönetimindekilerin kendisine tuzak kurmaya çalıştıklarını, halkın bu dönemde tarihi bir duyarlılık göstererek kendisini desteklediğini ama Dem Parti yönetiminden hiç destek görmediğini aksine ayağını kaydırmaya çalıştıklarını iddia etti.
Dem Parti yönetiminin Abdullah Öcalan’ın fikirlerinden uzaklaştıklarını eğer Öcalan'la görüşme fırsatı doğarsa tüm siyasi çalışmaları bırakabileceğini belirtti.
İşte Mehdi Öztüzün’ün açıklamalarından öne çıkanlar:
“Bu fotoğraf olayı hakkında kamuoyunu ve halkımızı bilgilendirme ihtiyacı duyduk. Bugüne kadar herhangi bir açıklama yapmadık. Ama kamuoyunda halkımızın bir şeyleri bilmesi gerektiği ihtiyacı da olduğundan bu açıklamayı bugün yapıyorum.
Şu fotoğraf olayı ben Petrolspor maçlarına gitmeye çalışıyorum. On beş gün önceki maça da gittim. Seyircinin Eş başkanlarının haberi var maça gideceğin de. Maçtan bir gün önce eş başkan adayımız Gülistan Sönük kendisinin de maça gelmek istediğini söylemesi üzerine tamam dedim ben gençlerle konuşurum ayarlarız. Gençlerle konuştum. Ama o telefonuma cevap vermedi hala da dönüş yapmış değil.
Ondan sonra bizim gençlerimizle, bizim mahalle, Bağlar Mahallesi'nin gençlerimizle beraber kalabalık bir şekilde stadyuma giriş yaptık. Taraftarın büyük ilgisiyle karşılaştık ve halkın başkanı halkın içinde sloganı, tezahüratı yaptılar. O ara Serkan Ramanlı protokol tribünde oturuyordu. Biz maç izlemeye devam ettik, tezahüratlar eşliğinde. Maçımızı izledik. Maça konsantre olduk.
Sonradan Serkan Ramanlı geldi yanımıza ve öyle ben maçı izlerken öyle bir fotoğraf çıktı. Şimdi bundan sonraki olay bu tweet resmi hesapta paylaşma olayı benimle görüşmeden tweet paylaşın diyor. Benden benim il yönetimin yetkililer Benden olayın nasıl olduğu ile ilgili herhangi bir açıklama dahi almadan, sormadan açıklama yapıyor. Ben o tweet'i ben Twitter'da gördüm.
Yani ben il başkanı veya yönetim bana öyle bir şey bildirmedi. Ben bu partinin adayı, kendi siyasi partim hiç benimle konuşmadan Twitter'da beni hedef gösteren bir yazı yayınladı, bir tweet yayınladı. Sonrasında görüştük. Efendim işte bunu düzeltiriz falan ve bekledim. Bugüne kadar da bekledim. Henüz herhangi bir açıklama yok.
Sonrasında da genel merkezdeki sözcü arkadaşımız bu bir fotoğraf karşısına ibaret değil dedi ve anlattı bir şeyler. Şimdi burada o dönemi yaşayanlardan biri o acıyı ve ölüm korkusunu yaşayanlardan biriyim.
Doksanlı yıllarda ben avukatlığa başladım Batman'da. Üç dört avukatla biz Salih Şarman'a karşı duruyorduk. Ve o dönem cep telefonları da yoktu. Misafirlikten arkadaşlarımızın evlerine de giderken gereği çok da konuşmayan biri.
Bu olay öyle çok acilen yayınlandığı bir resmi tweet ve orada ilgili kurullarımız incelemelerde bulunup halkı sonradan bilgilendireceğiz denildiği hala bir açıklama yok. Ve ben iki gün önce belirttim.
Ben sizin adayınızım. Dünya tarihinde görülmemiş bir parti kendi adayıyla ilgili bir hedef gösterme olayına girmesi ilk kez burada görülüyor. O konuda da açıklama yapmadıkları için bugün bu konuda halkımızı bilgilendirmeye ihtiyacı duydum.
O dönem arkadaşların benim yanımda yaşamı yitirdi. O dönem korkarak ben on dokuz Mayıs mahallesindeki evime gidiyordum
O dönemdeki acıları Çocuklarını yitiren anneleri, babalarını yiitiren çocukları en iyi anlayan ve hala ilişkide olan galiba Batman'da Tek avukat demeyeyim de onlardan biriyim.
O nedenle halkın acıları üzerinde beni yıpratma şey farklıdır, dert farklı. Bu dert bizim yeni bir siyaset tarzı siyasetin sektör olmadığını, meslek olmadığını, siyasetin görev olduğunu hatırlatacak bir pratik içinde olmalıdır.
Dönem şu; Eski siyaset öldü halk bu siyaseti görmek istemiyor. Yeni bir siyaset tarzı oluşturmak çalışıyoruz ama buna da engeller çıkıyor. Biz yeniye talibiz. Yeninin önündeki bütün engellerle de mücadele edeceğiz. Zor olacak, farklı kesimlerin hedefi oluruz, itibarınız düşürülür, küfür edilir ama haklı yolda olduğumuzu biliyoruz. Batman’da birilerinin algı yarattığı gibi Eş Başkanlık sorunum veya kadın karşıtı değilim.
Batman’da ön seçimde kaybeden bazı siyasetçiler bana kutsal olan kadın özgürlük mücadelesine karşıymışım gibi bir iftira attılar. Amaç tamamen benim ön seçimi kazanmamdan kaynaklıydı. Kadın sorunu veya Eş Başkanlık sorunum yok. Bizim tek derdimiz temiz bir siyaset oluşturmak. Ailelerimizin ‘bu bizim modelimizdir’ dediği bir modeli ortaya çıkmak istiyoruz.
60 Yaşındayım ama ben 45 yıldır demokrasi ve eşitlik mücadelesinin içerisindeyim, benim resmi olarak aldığım görev ise 2 yıl 1 hafta. 2003 Yılında DEHAP ile yönetim kuruluna girdim. 2004 Yılında İl Başkanlığı yaptım sonrasında da görevden alındım. 2011 Yılında 1 hafta İl Başkanlığı sonrası cezaevi süreci başladı. 45 Yıllık mücadelenin içerisinde resmiyeti problem etmeyen birinin statüyü ve resmiyeti problem edecek biri olmadığımı anlamışsınızdır.
Halkımız kendini yönetmek istiyor. Batman sadece Turgut Özal bulvarından ibaret değil. Petrolkent, Korik de bizim dönemlerimizde dahi geliştirilmiş değildir. Gelirken de bunu söyledim kimseden oy istemedik bu bir hakikat yolculuğu, bu yolda yürüyeceğiz ve temiz bir siyaset yaratmak istiyoruz. Tek derdimiz ülkedeki çatışmalı sürecin bitmesine hizmet edecek bir çıkış yapmamız.
Halkımızın da bizden beklentisi budur ve bunun için de bize tarihi bir destek verdi. Söyledik biz seçim partisi değil çözüm partisiyiz. Evet bizim bir derdimiz var bu yoksul halkın çocukları hala toprağa veriliyor. Bununla ilgili yapacağımız bir faaliyet sadece Batman’a değil bütün ülkeye kazandırır. Bu çatışmalı sürecin ekonomi, uyuşturucu, yolsuzluk gibi sorunların üzerinde etkisi var. Bunun onurlu bir barışla sonuçlanması halinde yaşanan sorunların hepsine yeteceğimiz kanaatindeyim.”
0 notes
devrimcidinno1 · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media
DEM Parti, İBB adaylığı için başvuru tutanağını paylaştı: Yolumuz açık olsun
21:04 20 Şubat 2024
İSTANBUL – DEM Parti, İBB Eşbaşkan adaylarının başvuru yaptığı Aday Listesi Teslim Tutanağını paylaşarak,  “Yolumuz açık olsun” derken, İBB Eşbaşkan adayı Meral Danış Beştaş ise, "Birlikte kazanacağız. İstanbul’da DEM zamanı” dedi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni’nin adaylık başvurusuna dair yeni bir açıklama yaptı. DEM Parti’nin sanal medya hesabında yapılan paylaşımda, İstanbul İl Seçim Kurulu Başkanlığı’na verilen Aday Listesi Teslim Tutanağı paylaşıldı. Tutanakta, “31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan mahalli idareler genel seçimlerinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adına İdil Uğurlu tarafından verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı listesi aşağıda yazılı evrakları ile birlikte taşınabilir bellekte ve kağıt ortamında 20.02.2024 tarihinde saat 16: 55’te başvuru yapmış olup, 17.14’te inceleme tamamlanmış, iş bu tutanak taraflarımızca imza altına alınmıştır” ifadeleri yer aldı. DEM Parti, yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: “Spekülasyonlara kulak asmayın. İstanbul Büyükşehir Belediye Eş başkan adaylarımız Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hepimize kolay gelsin. Yolumuz açık olsun.” İstanbul İl Seçim Kurulu da, DEM Parti İBB Eşbaşkan adaylığı için başvurusunu zamanında yaptığını ve partinin başvurusu kabul edildiğini açıkladı. BEŞTAŞ: İSTANBUL’DA DEM ZAMANI Öte yandan Eşbaşkan adayı Meral Danış Beştaş da, konuya dair sanal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Gönül rahatlığıyla şunu söyleyebiliyoruz: İBB’ye adayız. Eşbaşkan adayımız Murat Çepni ile birlikte adayız. Çalışmalarımız devam ediyor. Başvurumuzda hiçbir sorun yok. Zamanında başvurumuzu yaptık. Sevgili halklarımıza duyurulur. Birlikte kazanacağız. İstanbul’da DEM zamanı” diye belirtti.
0 notes
jjetnetcomtrr · 8 months
Text
prens prenses kral padişah şah başkan lider cemaat örgüt başkan eşbaşkan yanbaşkan .......
çok ta tın mın çokta skm de
benim dünyadaki görüşüm yaşantım bu videodaki adam gibi
parti marti örgüt futbol araba tarla beni ırgalamazzzz
ben helal ekmek derdindeyim
yaşamayan bilemez!
0 notes
piyasahaberleri · 8 months
Link
(Soldan sağa) PML-N başkanı Navaz Şerif, PTI kurucusu Imran Khan ve PPP Eşbaşkanı Asif Ali Zardari. — AFPPerşembe günü tutuklu Pakistan Tehreek-e-Insaf'ın (PTI) kurucusu Imran Khan, arka arkaya duruşmalardan duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirerek, Pakistan Müslüman Birliği Navaz (PML-N) lideri Navaz Şerif ve Pakistan Halk Partisi'ne (PPP) karşı davaların günlük olarak dinlenmesini talep etti. Eşbaşkan Asıf Ali Zerdari.“Navaz ve Zerdari'ye Toshakhana davalarının duruşmaları için 13 Şubat zamanı verildi. Her gün, bana karşı arka arkaya davalar açıldığını duyuyorum," diye sordu Khan, bugün Ulusal Kabahat Teşkilatı (NCA)'nın 190 milyon sterlinlik skandal davasını dinleyen mesuliyet mahkemesi hakimi Muhammed Beşir'e sordu.2018'de iktidara gelen ve 2022'de parlamentodan güvenoyu aldıktan sonrasında Başbakanlıktan ihraç edilen diskalifiye edilen başbakan, hakimden rakiplerinin davalarının günlük duruşmalarını yürütmesini istedi.Davalarının günlük duruşmalarına işaret eden Khan, sekiz senedir devam eden bir davanın duruşmasının 13 Şubat'ta yapılmasına rağmen, kendisine dört yıl ilkin oluşturulan davanın her gün görülmesinden suç duyurusunda bulundu.Duruşmada savcı, tanıkların ifadelerinin ve çapraz sorgularının kaydedilmesi için duruşmaya yarın devam edilmesi için mahkemeden yakarış etti. Sadece müdafa avukatı duruşmanın yarın devam etmesine karşı çıktı ve mahkemeden duruşmanın 30 Ocak'a ertelenmesini talep etti.PTI kurucusu ek olarak avukatlarıyla görüşmesine izin verilmesi için mahkemeye yakarış etti. Tutuklu politikacı, eşi Bushra Bibi'nin hapishaneye girişi ve çıkışı hakkında hiçbir şey bilmediğini mahkemeye bildirdi. Cezaevi içinde sıkı güvenlik önlemlerinin alındığını ve yanında bir kağıt parçası taşımasına dahi izin verilmediğini sözlerine ekledi.Bunun üstüne savcı, cezaevi haricinde güvenlik seviyesinin oldukça yüksek bulunduğunu savundu.Hemen sonra mesuliyet mahkemesi duruşmayı 30 Ocak'a erteledi ve NCA skandalı davasındaki şüphelilerin iddianamesi için 6 Şubat tarihini belirledi. Ek olarak iddianamenin kopyaları da avukatlara verildi.Politikacı ve partisinin üst düzey yöneticileri, 8 Şubat'ta ülke çapında yapılacak seçimler öncesinde oldukca sayıda davayla karşı karşıya. Ek olarak İmran liderliğindeki parti, ikonik “yarasa” seçim sembolünü ve parti içi seçimlerin yasallığını geri almak için verdiği hukuk mücadelesini kaybettikten sonrasında da bir darbeyle karşı karşıya kaldı.190 milyon sterlinlik uzlaşma davası nedir?PTI başkanı, bununla birlikte bir emlak kralının da dahil olduğu bir davada milyarlarca rupi tutarında yolsuzluk suçlamasıyla karşı karşıya bulunuyor.Khan, eşi Bushra Bibi ve öteki PTI liderleriyle beraber, PTI hükümeti ile emlak kralı içinde meydana getirilen ve ulusal maliyede 190 milyon £ zarara niçin olduğu bildirilen bir anlaşmayla ilgili bir NAB soruşturmasıyla karşı karşıya.Suçlamalara gore, Khan ve öteki sanıkların, İngiltere Ulusal Kabahat Ajansı (NCA) tarafınca emlak kralıyla meydana getirilen anlaşmanın bir parçası olarak Pakistan hükümetine gönderilen 50 milyar Rs'yi (o sırada 190 milyon £) ayarladığı iddia ediliyor.Ek olarak Al Qadir Üniversitesi'ni oluşturmak için Sohawa'daki Mouza Bakrala'daki 458 kanaldan fazla araziden haksız kazanç elde etmekle de suçlanıyorlar.
0 notes
kokchapress · 4 years
Text
Rapor: Afganistan'dan ABD askerlerinin çekilmesi durumunda Taliban zafer ilan edecek
İki partili rapor, barış sürecini hızlandırmak için #ABD askerlerinin #Afganistan'dan planlanan çıkışını ertelemeye çağırıyor. çok erken ayrılmak iç savaşı tetikleyebilir, #Taliban zaferini verebilir ve #ABD'yi tehdit edebilecek terör gruplarının yeniden ortaya çıkmasına neden olabilir.
İki partili rapor, barış sürecini hızlandırmak için ABD askerlerinin Afganistan’dan planlanan çıkışını ertelemeye çağırıyor. Rapora göre, çok erken ayrılmak iç savaşı tetikleyebilir, Taliban zaferini verebilir ve ABD’yi tehdit edebilecek terör gruplarının yeniden ortaya çıkmasına neden olabilir. Salı günü yayınlanan iki partili bir rapor, Biden yönetimini ABD birliklerinin Afganistan’dan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
baybaykus · 3 years
Text
04/08/2021
HAPİSTEN NOTLAR.
Ahmet Altan.
Köprüden önce son çıkıştasın sayın Erdoğan.
Bu saatten sonra kendini ve birinci dereceden yakınlarını başta mal sonra da can güvenliğini teminat altına alarak kaçmaktan başka şansın kalmadı.
Bu yolun sonu çıkmaz sokak.
Yolun sonu kapalı. Hesabını iyi yap.
Köprüden önceki son çıkıştasın sayın Erdoğan.
İki sene önce metal yorgunluk dediğin kavram asıl şimdi kendisini hissetirmeye başladı.
Her yer suç mahalli.
Kurduğun parti ve sen bir gemi iseniz, geminiz su alıyor artık. Su alan geminin batışıda Titanik gibi ihtişamlı olacak sanırım.
Aşağıdan yukarıdan yolu sonu görünüyor sayın Erdoğan.
Artık hiç bir şey eskisi gibi değil değilmi?
Nerde Eyyy diye başlayan posta koyduğun cümlelerin?
Ananıda al git deyişin!
Sağda solda hava atışların.
Artık gündemi sen belirleyemiyorsun sayın Erdoğan.
Hergün tehlike sirenleri senin için çalıyor.
Akp’nin çözülmesi başladı. Gemi su alıyor artık.
Hergün senin ve partin aleyhine bir haberle günü bitiriyoruz.
İnandığın Allah’ın sana verdiği o büyük şansı, şahsın ve yandaşlarının çıkarları için kullanınca, Türkü Kürdü birbirine düşüren, Kürdler’i hedef gösteren siyasetinle, Chp zihniyeti dediğin anlayışla savaşın yüzünden, bu kadar ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyasetinden dolayı Tanrı bile seni terk etmek zorunda kaldı.
Allah bile bundan sonra yapacağın pisliklere beni bulaştırma diye seni terk etti.
% 50 oy alarak hava atıyordun. Şimdi % 35 e kadar düştün. Zaten %40 ın üzerinde oy alacağını bilsen bugün ülkeyi erken seçime götürürsün ama kendine güvenmiyorsun artık.
Köprüden önce son çıkışa az kaldı sayın Erdoğan.
Kıldığın namazda suistimal.
Tutuğun oruçta gösteriş var artık.
İslami inancını siyasetin dışında yapıp, bugüne kadar senin iyi bir müslüman olduğuna inanan bir çok Akp’li dindar senin islama olan inancının sahteliğini görüyor artık Erdoğan.
Senin devrinde bitiyor eyy Erdoğan.
Türkiye’nin başına Amerikan ve Fetullah Gülen projesi olarak geldin.
Filistin’e gözyaşı döküp İsrail’in en güçlü dış ticaret ortağı oldun. Oğlun Burak’la israil Amerika arasında gemicilerine gemi parana para kattın.
Türkiye cumhuriyeti’nin tarihinde ilk defa bayram değil seyran değil İstanbul belediye başkanı seçildikten sonra Beyaz Saray’a çağırıldığın gün Amerika ve batılı ülkelerin maşası olmaya gideceğinden habersizdin ama sana orada edilecek teklif gözlerini kör edecekti.
Beyaz Saray’a gittiğin gün, seni orta Doğu projesinin eş başkanı yapacaklarının müjdesini verdiler.
Seni Arap dünyasına getirmek istedikleri baharın Halife’si yapmak istediklerini söylediler.
O gün Mustafa Kemal’in laik cumhuriyet’ini yıkıp yerine Osmanlı devletini yada Türkiye İslam Cumhuriyet’ini kurarak Halife olacağına olan saplantın yüzünden ülke olarak paramparça olduk.
Geçenlerde helallik istemiştinya, ülkende yaşayan inanan inanmayan bir çok kesim sana haklarını bertaraf ettiler ve haram olsun dediler.
Halife olcam hevesiyle havalara girdin. Sonunda ya kaçacaksın ya Sadam yada Kaddafi gibi olacaksın.
Belkide Çavuşesku.
Seni eşbaşkan yapan güçler seninde dışardan resmî ve gayriresmi desteklerinle Irak, Suriye, Libya, Mısır, Tunus, heryeri dağıtılar.
Milyonların kanı ellerine bulaştı.
Muharrem ince’nin bir Meclis konuşmasında söylediği gibi senin üzerinde ah var ah.
Ona rağmen ne sen ne onlar hedeflerinize ulaşabildiniz.
Şimdi orta doğudan çekilme kararı aldılar.
Mecburen senlede işleri bitti artık.
Eşbaşkanı olduğun projenin, şimdi bekçisi oldun.
Gelen mültecileri ülkende tut biz sana bir dönem daha bakarız dediler.
Arada bir züğürt ağa filminde ki gibi Şener Şen’in satarım ha köyü çıkışı gibi, sende açarım kapıları diye Alman şansölyesi Merkel’e verdiğin ucuz gözdağları haricinde hiç bir gücün kalmadı.
Köprüden önce son çıkışa yaklaşıyorsun sayın Erdoğan.
Yol yakınken gel terk et ülkeyi.
Hainlere yakışan kaçmaktır.
Bir yüzükle geldin, yurtdışına çıkardığın büyük bir servetin sahibisin şimdi. Tek yapacağın ceketini alıp gitmek.
Merak etme ülkeyi terk ettiğinde seni oraya getirenler sana Fetullah Gülen gibi iyi bakarlar.
Batıya karşı Elinde bir kaç mülteci kozundan başka hiç bir tutunacak gücün kalmadı.
Yolun sonuna geldin sayın Erdoğan.
İyi parti ve Chp seni Hdp’nin de dışardan desteği ile seni tarihten silmeye hazırlanıyorlar.
Mehter marşıyla geldin izmir marşıyla gideceksin gibi.
İşlediğin günahlardan Tanrı bile isyan etti.
İşlediğin suçlara istinaden Allah Cehenemin en güzel köşesini sana ayırmıştır diye düşünüyorum.
İlahi olarak alacağın ceza seninle Tanrı arasında bir mesele ama hukuken alacağın ceza için mutlaka işlediğin suçlardan tarafsız mahkemelerde adalet önünde hesap vermelisin.
Yetimden öksüzden garibiandan fukaradan çaldığın paraların hesabını senden sonra kurulacak hükümetlere umarım verirsin.
Bir şekilde adalet önünde vereceğin hesaptan kurtulursan eğer umarım inandığın inancın Tanrı’sı öldüğünde hesabını sorar sana.
Şeytanın bu dünyadaki en iyi temsilcisi oldun.
Temsilciden çok şeytana avukatlık yaptın.
Ülkeye sıcak para girsin diye Latin Amerika’nın uyuşturucu baronlarıyla ikinci üçüncü eller vasıtasıyla Türkiye’nin özel limanlarına tonlarca uyuşturucu getirttin burdanda başta batıya ve orta doğuya ve dünyaya servis ettin. Uyuşturucunun sevkiyatını bizzat sen yaptın. Senin bilgin ve kontörlünde oldu.
Aldatıldım lafların bile artık para etmiyor.
Türkiye’nin Güney sahilleri yandı küloldu.
Yangın kirizini yönetmeyi bile beceremedin.
13 tane özel uçağın, sarayların, paran var olduğunu idea ediyorsun, bir ülkenin yangın söndürme uçakları olmazmı ya?
Utanmadan birde gecenin karanlığında Marmaris’ten hava alanına geri dönerken özel otabüsünün açık kapısından millette çay fırlatıyorsun pes doğrusu. Levent Gültekin’in dediği gibi bir insan herşeyi kaybedebilir ama utanma duygusunu kaybetmemeli sen o yangın bölgesinde insanlara alay eder gibi çay fırlatarak utanma duygusunu kaybetmişsin.
Yakında seçim var sayın Erdoğan.
Bu seçimlerin en güzel yanı bir çok konuda ilkleri yaşıyacağız.
Bu senin kaybedeceğin ilk ve son seçimler olacak.
Yıllardır sana oy veren Akpli’lerin seni nasıl terk ettiklerine şahitlik edeceksin.
Adalet yerini buluyor.
Ne ekersen onu biçersin değilmi?
Kimseye kızma. Ne ektiysen onu biçiyorsun.
Güven terk etiği bedene geri gelmezmiş sayın Erdoğan.
Sen sana oy veren milyonların güvenini kaybettin.
Umarım bu dünyada da öbür dünyada da hem ilahiyeten Tanrı’nın adalet mekanizmasında hemde demokratik Türkiye’nin mahkemelerinde adalet önünde hesap verirsin.
Saygılarımla,
04/08/2021
Hapisten Notlar
Ahmet Altan.
14 notes · View notes
1-not21 · 3 years
Text
Afgan-Y.Òzdil
Afganistan'dan çıkıp yürüye yürüye Türkiye'ye gelmen demek, Türkiye'den yola çıkıp yürüye yürüye Hollanda'ya gitmen demek…
Arada o kadar mesafe var. Ve hâlâ, bunların yürüye yürüye geldiklerine inanan gerizekalılar var.
Hepsi erkek, hepsi eli silah tutacak yaşta, savaştan kaçıyoruz diyorlar ama, yanlarında hiç kadın yok, hiç çocuk yok, hiç yaşlı yok, gelenlerin arasında kilolu adam bile yok, hepsi zımba gibi, hemen hepsi Pakistan'da üretilen bir spor ayakkabıyı giyiyor.
Bavulları yok, ellerinde donunu fanilasını veya yarım kuru ekmek koyacağı bir poşet bile yok, güya dört bin kilometre uzaktan geliyorlar, yanlarında küçük pet şişe su bile yok, belli ki sınırı geçer geçmez, bu tür imkanların kendilerini hazır beklediğini biliyorlar.
Dolayısıyla herkes merak ediyor, neler oluyor?
1995 yılıydı.
CIA, dolar yüklü kamyonlar göndererek, peşmergeleri örgütledi, örtülü operasyonlarla Saddam'ı devirmek için düğmeye bastı.
Türkiye'den yola çıkan kamyon konvoylarında, karton kutular içinde yüz dolarlık banknotlar vardı, adam satın almak, milis güç kurmak, sabotajlar, suikastlar için yüz milyonlarca doları nakit dağıttılar.
Olmadı.
Beceremediler.
Peşmerge aşiretlerinden değil silahlı kuvvetler, zabıta teşkilatı bile kurmak mümkün değildi, hem eğitimleri yoktu, hem savaşabilme kabiliyetleri yoktu, fiyaskoyla sonuçlandı.
CIA apar topar tahliye operasyonu başlattı.
Saddam bu işbirlikçi peşmergeleri imha etmesin diye, maşa olarak kullandıkları 10 bin civarında peşmergeyi kaçırdılar.
Habur'dan Türkiye'ye soktular.
Batman'dan nakliye uçaklarına bindirdiler.
Tee pasifik okyanusundaki Guam adasına götürdüler.
Niye oraya götürdüler?
Çünkü, orada ABD'nin en önemli hava ve deniz üslerinden biri vardı.
Bu seferki girişimlerinde başarısız olan peşmergeleri, bir dahaki sefere başarılı olmaları için eğiteceklerdi.
Bazılarını Özel Operasyon Bölümü tarafından eğitip, adı üstünde, örtülü operasyonlarda savaşçı olarak kullanacaklardı, bazılarını da akademik konularda eğitip, merkez bankası, nüfus idaresi, tapu dairesi, vergi dairesi gibi, yakında kurulacak olan Kürdistan'ın bürokrat kadrosunu yetiştireceklerdi.
Küçük bi pürüz vardı…
CIA'in peşmergeleri ABD Adana Konsolosluğu denetiminde sınırdan geçirilip Silopi'deki hac konaklama tesislerine yerleştirilmişti ama, pasaportları yoktu, kimlik bilgileri yoktu.
Daha doğrusu, elbette vardı ama, Amerikalılar yok diyor, yok dedirtiyordu, işbirlikçi peşmergelerin kimlik bilgilerini Türkiye'ye vermek istemiyorlardı.
Bize akıl öğrettiler… “Sizin pasaport kanununuzda bu tür durumlara uygun madde var, parmak izlerini alın, geçirin” dediler.
Bizimkiler hık mık etti ama, elleri mecburdu, geçirmiyoruz birader diyecek halleri yoktu.
Ankara'dan beş kişilik uzman ekip getirildi, peşmergelerin tek tek parmak izleri alındı, buyrun geçin denildi.
Parmak izi bilgileri, MİT arşivine kaldırıldı.
– (Parantez açalım… CIA peşmergelerinin, Habur'dan Batman'a transferi sırasında, ABD Ankara Büyükelçiliği'nde Batman doğumlu bir genç, ekonomist olarak çalışıyordu. Kürt kökenli bu genç, elçilik tarafından Silopi'ye gönderildi, Amerikalılarla peşmergeler arasında tercümanlık yaptı. Gel zaman git zaman, bu kabiliyetli genç adam, Akp iktidarında Türkiye Cumhuriyeti'ne bakan oldu.)
– (Hadi bir parantez daha açalım… Aynı günlerde, ABD İstanbul Başkonsolosluğu'nda siyasi ataşe olarak çalışan arkadaşın ismi neydi biliyor musunuz? James B. Bond'tu! Hem vallahi hem billahi, Amerikalı siyasi ataşenin ismi, James Bond'tu. Üstelik, yine 1995 yılında, Türkiye'de görev yapan CIA ajanlarının listesi Alman basınında yayınlanmıştı, bu arkadaşın ismi o listedeydi. Parantezi kapatalım, devam edelim.)
Üç yıl geçti.
1998 oldu.
Guam adasına götürülen peşmergeler artık iyice pişmişti, olgunlaşmışlardı, “Guamerge” olmuşlardı, gene Türkiye üzerinden, bazıları da Ürdün üzerinden, Kuzey Irak'a sokuldular.
Bu dönemde, Kuzey Irak'taki otorite boşluğundan en çok Pkk faydalanmıştı, Kandil dağına iyiden iyiye yerleşmişti.
Özellikle Guamergeler döndükten sonra, Pkk'nın bölgeye geçişi hızlanmıştı, peşmergeyle Pkk'nın işbirliği ayyuka çıkmıştı.
Acaba, Guam'a götürülenler arasında Pkk'lılar da var mıydı?
Bu sorunun cevabını bulmaya çalışan Türk istihbaratı, Barzani'ye haber saldı, Pkk faaliyetleri hakkında konuşmak üzere, bölgedeki aşiret liderlerini toplantıya davet etti.
Randevu ayarlandı, Kuzey Irak'ta, bizim kontrolümüzdeki bir adreste buluşuldu, biraz sohbet edildi, bilahare mevzuya gelindi.
Türk tarafı rahatsızlığını dile getirdi, aşiret liderleri sessizce dinledi.
O sırada çay servisi yapılıyordu. Garsonlar tabii ki garson değildi. Çaylar içildi, çay bardakları garsonlar (!) tarafından toplandı, mutfağa götürüldü, o bardağı kim kullandıysa onun ismiyle etiketlendi, kolilendi, Ankara'ya getirildi.
Guam'a götürülenlerin parmak izleriyle eşleştirildi.
Evet…
Pkk'ya açık destek veren 17 aşiret lideri, Guamerge'ydi!
Bu müthiş tahliyeyi ve Guam operasyonunu Robert Booker Baer yönetmişti, kısaca “Bob” olarak tanınıyordu.
CIA'in Irak şefiydi.
Irak'tan önce Fransa'da Hindistan'da Lübnan'da Sudan'da Fas'ta Tacikistan'da Gine'de Somali'de görev yapmıştı.
Anadili seviyesinde Arapça ve Farsça biliyordu, Fransızca, Almanca, Rusça, Çince, Tacikçe konuşuyordu, anca Belucistan'da duyabileceğiniz Beluçça'yı bile konuşuyordu.
1952 doğumluydu, Georgetown Üniversitesi ve Kaliforniya Berkeley Üniversitesi mezunuydu, 1976 yılında CIA'ye katılmıştı.
Silah uzmanı olan eşi de CIA ajanıydı, vurucu görev yapıyor, Saraybosna'da Hizbullah hedefine suikast düzenlerken tanışmışlardı, çocukları yoktu, Pakistan'dan bir kız çocuğunu evlat edinmişlerdi.
İşbirlikçi peşmergelerin devasa tahliyesi ve Kürdistan'ın temellerini atan Guam operasyonu nedeniyle, olağanüstü başarılar üzerine verilen, CIA kariyer madalyası almıştı.
Sekiz yıl daha geçti.
2006 oldu.
Syriana filmi vizyona girdi.
Başrolünde George Clooney vardı.
Senaryosu pek sürükleyiciydi… Amerikan petrol şirketleri, gizli servisler, köktendinci terör örgütleri ve Ortadoğu hükümetleri arasında dönen dolapları anlatıyordu.
Suriye'yi andıran Syriana kelimesi, Ortadoğu'yu yeniden dizayn etme projesinin, yani, Büyük Ortadoğu Projesi'nin kodadıydı.
– (Yine parantez açalım… Büyük Ortadoğu Projesi kavramı, Türkiye'de ilk kez 2004 yılında asrın liderimiz tarafından dile getirilmişti.
Başbakan sıfatıyla ABD'ye gitmiş, Yahudi Komitesi'nden cesaret ödülü almış, Katolik üniversitesi St. Johns'da cübbe giyerek, fahri doktora unvanı almış, bilahare Washington'a geçmiş, ABD başkanı Bush tarafından oval ofis'te ağırlanmış, Türkiye'ye döner dönmez “ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Diyarbakır yıldız olacak” demişti.
Büyük Ortadoğu Projesi nedir, Diyarbakır niye yıldız oluyor, mesela niye Erzurum veya Balıkesir yıldız olmuyor da Diyarbakır yıldız oluyor, kimse merak etmemişti!
Üstelik, asrın liderimiz, Türkiye, İtalya ve Yemen'in Büyük Ortadoğu Projesi'nin “eşbaşkan”ları olduğunu söylemişti.
Bu görevi bize kim, hangi yetkiyle verdi?
Eşbaşkanlık için hangi taahhütlerde bulunuldu?
Türkiye'nin yükümlülükleri neydi?
Madem Türkiye Cumhuriyeti böyle bir görevi üstlenecek, o halde neden Tbmm'nin onayına sunulmadı?
Gene kimse merak etmemişti!
Kapatalım parantezi, devam edelim.)
Syriana…
Büyük Ortadoğu Projesi'nin kodadıydı.
George Clooney bu heyecan dolu filmdeki rolüyle Oscar kazandı.
Tecrübeli CIA ajanı Bob Barnes'ı canlandırıyordu.
Bilmiyorum, Bob Barnes ismi size birini hatırlattı mı?
Tam isabet…
Filmdeki Bob Barnes karakteri, aslında Robert Booker Baer'di.
Çünkü, Syriana filminin senaryosu, bizzat Robert Booker Baer'in 2002 yılında yazdığı “See No Evil” isimli kitabından uyarlanmıştı.
Kitaptaki ve filmdeki hadiseler, Robert Booker Baer'in hatıralarından oluşuyordu.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin kodadı, Syriana'nın ilham kaynağı, devasa tahliye operasyonuyla peşmergeleri Türkiye'ye geçiren, Kuzey Irak'ta Kürdistan'ın temellerini atan CIA istasyon şefiydi.
Kendini dünya lideri ülke zannederken, kendini başrolde zannederken, Oscar ödüllü senaryolarda “figüran” olmak, işte böyle hazin bir duygudur maalesef.
Yürüye yürüye Türkiye'ye giren Afganlara dönersek…
ABD, Afganistan'dan çekiliyor.
20 yıldır oradaydılar, mayıs ayında peyderpey çıkmaya başladılar, bu ay sonu itibariyle Afganistan'da Amerikan askeri kalmayacak.
Amerikan ordusuna çalışan 19 bin işbirlikçi Afgan'ı ABD'ye alacaklar.
Vatandaşlık sözü karşılığında sözleşme imzaladıkları biliniyor.
Bu sözleşmeye güvenerek CIA emrine girdikleri biliniyor.
ABD büyük devlet olarak verdiği sözü tutacak, bu 19 bin işbirlikçiyi illa ki göçmen olarak ülkesine alacak, geriye kalan bir milyon civarındaki işbirlikçiyi Türkiye'ye yıkacak.
Bu geriye kalan bir milyon civarındaki Afgan, diğer 19 bin işbirlikçi gibi savaşçı, ajan veya tercüman değil… Bunlar, Afganistan'daki Amerikan şirketlerinde veya Amerikan himayesindeki şirketlerde çalışanlar… Petrol, doğalgaz, maden, inşaat, gıda, nakliye şirketlerinde çalışıyorlardı.
Amerikan askerlerinin ihtiyaçları ve Afganistan'ı yeniden inşa etmek için dökülen milyar dolarlar, bir milyon civarında Afgan'a düzenli istihdam sağlıyordu, Amerikalılar bavulları toplayınca, bunların hepsi ayazda kaldı.
Afganistan'da kadınların çalışması yasak olduğu için, Amerikalılara çalışanlar arasında kadın yok.
Amerikan veya himayesindeki şirketlerde çalışanlara vize kolaylığı vaadedilmişti. Ama, bu kadar insana vize verip, hobaraa diye ABD'ye götürecek kadar keriz değiller… Bu yüzden, Kabil'deki Amerikan büyükelçiliğinin kapısına yalvar yakar dayanan işbirlikçi Afganlara “siz hemen Türkiye'ye geçin” diyorlar.
İran üzerinden Türkiye'ye geçmelerini bizzat organize ediyorlar.
Zaten aslına bakarsanız, Kabil'deki Amerikan büyükelçiliğinde görevli personel bile neredeyse kalmadı, üç ay önce personeli geri çektiler, elçiliği boşalttılar.
Bu transit geçiş için Washington'la Tahran'ın masa altından el sıkıştığı muhakkak… Yoksa İran'ın böyle tabur tabur geçişe izin vermesi mümkün değildi.
Bu transit Afganlı geçişi İran'ın işine geliyor, hem ülkesine kaçak girişi kontrol etmiş oluyor, hem haberi yokmuş gibi davranarak Türkiye'nin başına bela etmiş oluyor.
Amerikan medyası bile gizlemiyor, tüm bunları şakır şakır yazıyor.
Sayın “işbirlikçi” medyamız yazmıyor, örtüyor.
Ve hal böyleyken, ne diyor asrın liderimiz?
“Zayıf ülke olmadığımız için mültecileri alıyoruz, almaya devam edeceğiz” diyor.
Akp sayesinde ABD'den bile daha güçlü ülke olduğumuzu kavrayamayanların hakikaten utanması gerekiyor!
1 note · View note
habersenden6-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
BİZLER DÜŞMAN… #dost #dusman #suriye #savas #mgk #deas #ypg #teror #terororgutu #salihmuslim #eşbaşkan #esbaskan #turkey #turkiye #türkiye #milliguvenlim #muslim https://www.instagram.com/p/BqxKLmEAVjm/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1bfcj4jsa3bzd
0 notes
yuksekovahaber · 2 months
Text
Van’da SMA hastası çocuklar için etkinlik: Eşbaşkan Zeydan’dan ‘Evlatlarımıza sahip çıkalım’ çağrısı
http://dlvr.it/T9t0NQ
0 notes
bi-skip60 · 8 years
Photo
Tumblr media
#tespityerinde #muhsinyazıcıoğlu #cumhurbaşkanı #israil #mezhep #eşbaşkan #ortadoğu
0 notes
tvhaberlerim-blog · 8 years
Text
DBP Eş Başkanı Tutuklandı
DBP Eş Başkanı Tutuklandı
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il eş başkanı Yasemin kılıç Terör örgütü propagandası yapmak suçu ile birlikte kanıtlanmış bir halde tutuklandı.  Mahkeme kararı ile tutuklanan Demokratik Bölgeler Partisi Şanlıurfa Eş Başkanı Yasemin Kılıç cezaevine gönderildi. Şanlıurfa DBP eş başkanı olan Yasemin Kılıç yaptığı konuşmalar ve çalışmalar sırasında terör örgütü eylemi ve yandaşlığı yapmak ile…
View On WordPress
0 notes
afyilmaz · 6 years
Video
youtube
B.O.P EŞBAŞKAN 1.BÖLÜM
22 notes · View notes
piyasahaberleri · 2 years
Link
Cemaat-i İslami (JI) Komut Siraj ul Haq, Federal Başkent'teki mahalli bir otelde Hurmat-e-Sood Ulusal seminerinde konuşuyor. — Çevrimiçi/DosyaİSLAMABAD: Cemaat-i İslami (JI) Komut Siraj ul Haq Çarşamba günü sordu Pakistan Halk Partisi (PPP) Eşbaşkan Asıf Ali Zerdari, mahalli yönetim (LG) anketlerinde halkın almış olduğu sonucu kucaklayacak ve Bilawal liderliğindeki partinin, JI'nin şehirdeki "kafa karışıklığını" sona erdirmeye yardım etme mevzusundaki ısrarını dikkate alması umut ediliyor.Pazar günü Karaçi'de meydana getirilen LG anketleri, JI, Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) ve öteki partilerin hileli iddialarına neden olan gecikmiş sonuçlar sebebiyle bozuldu. Sadece sonuçlar açıklandığında AKP galip geldi. JI derhal arkasından geliyor BT. Neticeleri kabul etmeyen her iki partinin işçileri - JI ve PTI - Karaçi'de arka arkaya protestolar düzenlediler ve çatışmalar esnasında bazılarının yaralanmasına yol açtı. Resmi olmayan sonuçlara gore, önde gelen parti olan PPP, Karaçi'nin "iyileştirilmesi" için JI ile el ele vermeyi ima etti, sadece JI ile bir hükümet kurma olasılığını reddetti. Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI).İslamabad'da bir basın toplantısında konuşan JI emiri gazetecilere, "uzun bir mücadeleden sonrasında Karaçililer liderliğini seçtiler. Mahalli seçimler onlarca kere ertelendi ve hükümet işlerinin geçici olarak yürütüldüğünü" söylemiş oldu.Komut, Karaçi'nin uzun süredir terk edildiğini ve JI'nin mahalli anketler için uzun süredir uğraştığını söylemiş oldu ve "Parti Karaçi'ye hizmet etmiş olduğu için JI'nin zamanı zaferinin şaşırtıcı olmadığını" ekledi.Basın toplantısında, Sindh hükümetinin katılımın düşük olduğu iddiasına karşın, sonuçlar ertelendi — neredeyse 30 saat süresince. Siraj ul Haq, "JI, Biçim 12'de 94 sandalyeye sahipti, sadece sonuçlar çıktıktan sonrasında 86 iskemle elde etti" dedi. "PPP'ye önder bir pozisyon verildi. Biçim 11'e atılan imzaların doğru sayılmasını talep ediyoruz."Haq, Biçim-11'e gore JI'nin 94'ten fazla seçim bölgesinde galip geldiğini ekledi. PPP kendisini halkın partisi olarak adlandırıyor, eğer öyleyse halkın verdiği sonucu kabul etmesi gerekir” dedi.Ek olarak, JI'nin tartışmalara katılmaya devam edeceğini, sadece ikinci aşamada eyalet yönetiminin gerçeği benimsemesi icap ettiğini belirtti."Herkesi yanımızda götürebilecek kapasiteye sahibiz" diye ekledi. Haq, şehirde gelişme, sulh ve refahın istendiğini ve halkın iyi bir liderlikten yoksun bırakılmaması icap ettiğini savundu."usulsüzlüklerAyrıca Pakistan Seçim Komisyonu (ECP), JI'nin talebi üstüne Sindh mahalli yönetim anketlerindeki usulsüzlükleri dikkate aldı ve davalarını 23 Ocak'ta görülecek şekilde belirledi.Seçim komisyonu yapmış olduğu açıklamada altı sendika konseyinden (UC) bahsetti. Batı Bölgesi'nin Orangi Nahiyesinin UC 3, 7 ve 8'i, Mominabad'ın UC 3'ü ve Manghopir'in UC 12'si ve Gulshan-e-Iqbal'ın Merkez Bölgesi'nin UC 1'i.Bu durumlarda AK, il seçim komiseri, ilgili ilçe geri dönüş görevlileri (RO'lar) ve galip ve ikinci adaylara da bildirimde bulunmuş oldu, açıklamayı okudu.
0 notes