#diri kim
Explore tagged Tumblr posts
Text
Tüm Araplara ve müslümanlara duyurun; Bizim gıyabi cenaze namazımızı kılmasınlar, çünkü Filistin halkı diridir, ölü olan sizlersiniz...
148 notes
·
View notes
Text
Sen biliyor musun? Kim ölü, kim diri? Ben düşüyorum, tutmuyor hiçbiri.
7 notes
·
View notes
Text
Persidangan IMACSSS dan GSMACC 2024: Perpaduan Seni Mempertahankan Diri dan Sains Antarabangsa Laporan Hari Pertama IMACSSS 2024
14 Oktober 2024 | Mercure Living Putrajaya Hotel, Putrajaya, Malaysia PUTRAJAYA – Mercure Living Putrajaya menjadi tumpuan dunia seni bela diri dan sukan tempur apabila Persidangan Seni Mempertahankan Diri dan Sukan Tempur Antarabangsa ke-13 (IMACSSS 2024) dan Kongres Sains Seni Bela Diri dan Budaya Global ke-5 (GSMACC 2024) berlangsung dengan penuh gilang-gemilang. Acara ini, yang bertemakan…
#acara budaya#ANS Diversified#bengkel seni bela diri#budaya global#budaya melayu#Buka Gelanggang#disiplin#fsr uitm#GSMACC 2024#IMACSSS 2024#Inovasi#integrasi#kajian silat#kerjasama antarabangsa#kesenian tradisional#komuniti global#LOA#LOI#malaysia#mental toughness#Mercure Living Putrajaya#Mr. Kim Gyujig#muzik tradisional#pembangunan belia#pembangunan masyarakat#pembentangan akademik#pembentangan lisan#penaja rasmi#pencak silat#pendidikan
0 notes
Text
yine başa döndüğümü biliyorum. ama sana yemin ederim çok çabalıyorum. her gün aynada biraz daha eridiğimi görmek ne kadar canımı yakıyor, biliyor musun sen. her geçen gün gözlerimdeki ışığın yerini kaplayan kırmızılar görmek, çevresini saran mor halkalara sahip olmak mesela. öyle kolay geçmiyor geceler. bazen bir balkonda paket bitiyor, ben yanıyorum. bazen bir tavanı izlerken yastığımdaki denizde boğulmayı diliyorum. bak, sen bilmiyorsun tüm bunları. daha önce anlatmadım sana. ama içimde bir şehir yıkılıyor gibi ve ben tüm enkazların altında kalıyorum. ruhumdaki kesikleri saracak gücüm kalmadı. bırak, izin ver kanasın her yanım. öpülmez yaralarım. sevmez de kimse beni. bir kaç dayakla geçen günleri biliyorum bak ben. kan kustuğum geceleri tanıyorum. hepsi daha dün gibi. kimseyle konuşmak hatta yüzünü dahi görmek istemiyorum. içip her şeyi unutmak istiyorum. silsin her şey zihnimden. biraz ağlayayım. bıraksın beni, çeksin ellerini üzerimden. kaçıncı sigarayı yakmam gerek biraz olsun geçmesi için. biraz dağınığım, affet. cümleleri toparlayamıyorum. zihnim karmakarışık. ellerim de titriyor hafiften. ama alışkınım bunlara, dert etme pek. biraz dağıtacağım, geçer umuduyla. anneme bağıracağım. babama kızacağım. içimdeki nefret dinmeyecek. hep bir şeyler yapacağım ama bunlar beni bir adım ötesine taşımayacak. olduğum yerde saydığımı söylüyor herkes. adım atmamış, değişmemişim. yalan olduğuna inanmak istiyorum. ama hayır, belki de hayatımdaki tek doğru bu. bir bilinmezdeyim. annem kızıyor sürekli, bağırıyor, kırıyor, döküyor. benden bir bok olmayacağını söylüyor. gülüyorum. haklı, biliyorum. ilaç bağımlısı bir hastayım onun gözünde, artık kabul ediyorum. bir şeyleri aştım. ama sevgisizlik hâlâ bir duvar gibi önümde. ipler benim elimde değil. ben hariç herkes oynuyor hayatımla. günler önce yazdığım intihar mektubu kalbimi kırk bir yerinden bıçaklıyor. ben ölemiyorum. bir mezarda, bir tabutun içinde hissediyorum kendimi. özenle atıyorlar toprağı üzerime. özenle yerleştiriyorlar bedenimi. beni diri diri gömüyorlar. ben sesimi çıkartmıyorum. şimdi gül geç bu satırlara. ben biraz dağıtacağım. bir sigara daha yakıp yanacağım. belki de biraz öleceğim. kim bilir.
98 notes
·
View notes
Text
birinin sana kendisini unutturmaması zulümdü. çözümün ondaydı ama sana dert olan da oydu. sana yara olarak gelmeyi seçen bir insandan ne bekleyebilirdin ki, bencillikten başka. huzurunu kovarlardı. onu sevdikten sonra başka hiçbir şeyi sevmene izin vermezlerdi. baharı özlesen soğuğa alıştırırlardı. gökyüzüne dokunmak istesen ayaklarının altındaki yeri bile çekerlerdi, çok görürlerdi, düşürürlerdi. cenin pozisyonunda kalırdın, daima. o anda kalırdın. zihninde diri tuttuğun tek şey, hayatının artık senin kararlarınla şekillenmeyen bir hayat olduğunu fark ettiğin o an olurdu. dokunmak istediğin, adım atmak, hava almak az da olsa, istediğin her şeyde bir tereddüt seni çepeçevre sarardı. hatalarınla yüzleşemezdin. aksine hatalarının üstünü örtmek için daha çok hata yapardın. artık kim olduğunun bir önemi kalmazdı. düşmeden önceki, gökyüzüne dokunmak isteyen o kimliğine duyduğun özlem yanı başında dururdu, öylece. öylece çürüyüp giderdin, kimliğinden silinir ve kim olduğunu önemsemeden. bir can bulacağını söyleseler bile umursamazdın. sürekli eskiye gitmek isteyen ayakların, zamanla yarışır kaybederdi. ve sen artık dünde kalırdın. yarınlar sana uzak gelirdi, yarınlar senin mezarına gelirdi. fısıldar fısıldar ve artık orada olmadığını söylerlerdi. haklılardı aslında; sen çoktan dünde ölüp giderdin. fark etmeden. fark edemeden, sen sen olmaktan çıkar ve yaralar dolusu kemikten bir ten oluverirdin. bir ölüden daha canlı ve “o yaşıyor!” demeye bin şahit ister hâldeydin.
34 notes
·
View notes
Text
“Ey Oğul!
Beysin!
Bundan sonra öfke bize; uysallık sana ..
Güceniklik bize; gönül almak sana ..
Suçlamak bize; katlanmak sana ..
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana ..
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana ..
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana ..
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana ..
Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana ..
Ey Oğul!
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun.
Beyliğini mübarek kılsın
Hak yoluna yararlı etsin
Işığını parıldatsın
Uzaklara iletsin
Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin
Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız
Tıkanıklığı temizlemeliyiz
Oğul!
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın
Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin ..
Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder
Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın !..
Sabır çok önemlidir
Bir bey sabretmesini bilmelidir
Vaktinden önce çiçek açmaz
Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır
Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir
Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın
Ona sırt çevirme
Her zaman duy varlığını
Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir
Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır
Ananı ve atanı say !
Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir
Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin
Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir ..
Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı!
Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir
Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler
En büyük zafer nefsini tanımaktır
Düşman, insanın kendisidir
Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir
Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir
Ülke sadece idare edene aittir
Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur
Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler
Bunun içindir ki, yaşayamadılar .. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır )
İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz
Kişi kıpırdamayınca uyuşur
Uyuşunca laflamaya başlar
Laf dedikoduya dönüşür
Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez
Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir !.
Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar
Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur
Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır
Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı ..
Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli
Savaşı sevmem
Kan akıtmaktan hoşlanmam
Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir
Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır
Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir
Bey memleketten öte değildir
Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz
Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok
Çünkü, zaman yok, süre az!..
Yalnızlık korkanadır
Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz
Yalnız başına kalsa da!
Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin
Sevgi davanın esası olmalıdır
Sevmek ise, sessizliktedir
Bağırarak sevilmez
Görünerek de sevilmez!..
Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez
Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın
Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın ..
| Şeyh Edebali, 13. Yüzyıl, Söğüt-Bilecik |
7 notes
·
View notes
Text
Releasing Emotion
Seorang rekan kerja pernah wondering gimana caraku mengeluarkan luapan emosi atau ketidaksukaan? Karena beliau melihatku sebagai seorang yang memendam rasa, tidak pernah ngedumel, dan oke oke aja. Lempeng aja kerjakan tugas-tugas yang ada. Meresponnya aku hanya bisa hahahahahahahahaha (cuma bisa ketawa menangisi diri). Awal-awal aku jawab dengan penuh percaya dirinya, yaa gimana kerjain aja mau sesedih atau sekesal kondisi kita. Bisa nonton film/drama untuk alihin sementara dan lanjut kerja. Disini kayaknya aku denial sama perasaan-perasaan tersebut.
Lambat laut dengan pengalaman yang sudah dilalui, ternyata hal-hal tersebut sungguhlah tidak baik. Nggak baik. Ketika rasa itu udah numpuk dan ketemu momen sedih yang kayaknya gak seberapa sama sebelumnya atau bahkan tanpa alasan apapun, aku bisa nangis tersedu sendiri. Kayaknya awal tahun kemarin di tengah gempuran amanah, jadi sesuatu yang memorable buatku. Kali pertama aku nangis di depan 2 rekan kerja/asramaku. Padahal, dia cuma memantik dengan nanya hal sepele. Tapi, akunya udah keburu sesenggukan. Dia kayaknya paham, saat itu aku lagi release semua hal yang kupendam. Terus? Lebih legaaaaalah. Walaupun gak serta merta masalah selesai, tapi seenggaknya hati nggak seberat sebelumnya.
Jadi, gak baik yaa kita mendam-mendem perasaan. Akui dan ekspresikan kalau kita lagi sedih dan kecewa. Kalau kata ustadz Sonny Abi Kim, pakai rumus ABC (Akui, Beri Jeda, dan Curhat sama orang yang tepat atau Dzat yang selalu paling tepat).
Sebetulnya, pernah konsul juga sama seorang psikolog di Sahabatku (you should download it on PlayStore, karena selain free konsultasi, it helps me with self-knowledge), "Apakah seseorang itu harus punya seorang teman untuk sekedar curhat masalah, untuk release emosi?".
Jawaban beliau sangat melegakan bagi kaum yang tidak nyaman curhat/ngedumel sama teman kayak aku ini. Hehe. Release emosi itu banyak caranya. Bisa cerita ke orang-orang yang kita percaya, curhat ke Allah di malam hari (yang ini sangat powerful saat hidup sedang terhimpitt), lakuin hobi, olahraga, coret-coret acak di kertas, menulis ekspresif, dan lainnya. Nah, ibu psikolognya kayaknya udah tahu dari tulisanku yang panjang karena beliau lebih jabarin menulis ekspresif. Semacam menulis sesuai apa yang kita rasa. Bebas aja. Namai tulisan tersebut sesuai perasaan kita, lagi kesel sedih dst supaya kita bisa lebih mengenali dan menyadari emosi yang dirasakan. Setelah diberi waktu, akan lebih baik kalau terjadi pemaknaan ulang dari tulisannya. Karena disitulah kuncinya. Memaknai ulang setiap rasa dan peristiwa, jadi ada perubahan cara berpikir dan berujung merespon masalah dengan cara yang berbeda. Huhuu.. baru tahu ilmunya.
Jadi, kalau aku lagi curhat via tulisan dimanapun itu, itulah caraku release emosi yaaa. Walau yang dishare kebanyakan hasil pemaknaan ulangnya aja. Haha. #ytta
Selamat mengenali dan menyelami diri! 🌱
7 notes
·
View notes
Text
PENGIN RESIGN AJA, YA ALLAH
Pernah ga denger teman pengin resign dari tempat kerjanya? Atau jangan-jangan kamu yang lagi ngalami? Aku baru aja baca buku yang membahas tentang hal ini. Judul Buku : Amorfati Penulis : Rando Kim Di Bab 1 dengan judul Untuk J, yang Ingin Berhenti dari Pekerjaan Pertamanya, ngasih insight buat aku. Dan mungkin akan ngasih insight juga buat teman-teman. Dalam bab ini, J (mahasiswa Rando Kim) menanyakan, "Prof, tidak ada salahnya kan kalau baru sekarang mengejar impian masa kecil, terlepas dari apapun yang orang lain katakan, sebelum benar-benar terlambat?" Rando Kim ga mengiyakan langsung pertanyaan dari J. Beliau malah bertanya, "...kenapa impian masa kecil itu tiba-tiba memperluas wilayahnya di dalam pikiranmu di titik ini-masa di mana seharusnya kamu beradaptasi dengan tempat kerja pertamamu?" Lalu beliau menambahkan beberapa pertanyaan, yang aku rasa harus dijawab oleh teman-teman yang masih galau antara resign atau tidak. "Kenapa kamu mau berhenti bekerja?" "Apakah kamu lelah karena pekerjaan yang terlalu banyak?" "Apakah pekerjaan itu tidak sesuai dengan bakatmu?" "Apa kamu kurang mampu menyelesaikan tugas-tugas yang diberikan?" "Apa sistem di kantor tidak masuk akal?" "Apakah suasana di kantor tidak menyenangkan?" "Apakah ada teman atau atasan yang membuatmu tidak betah?" "Atau, karena standar gaji dan fasilitasnya terlalu rendah?" Gimana, kalian udah mengantongi jawabannya? Dalam bab ini, Rando Kim menyampaikan bahwa kita harus melihat diri kita lebih objektif lagi. Beliau berharap kita berpikir alasan untuk resign dengan kepala dingin. Ada fakta yang cukup menampar aku juga di pembahasan ini, yaitu, "Kita memang bekerja untuk berbahagia, tetapi pada dasarnya organisasi bukanlah sesuatu yang bisa membahagiakan manusia." Dunia kerja berbeda dengan sekolah bagaikan langit dan bumi. Sekolah memerlukan uang, tempat kerja adalah tempat mencari uang. Oleh karena itu, aku, kamu atau kita semua kadang kesulitan beradaptasi di tempat kerja. Cerita sedikit. Pengalaman dari aku pribadi yang pernah dibilang, "Berarti kamu ga independent dong", sama atasan karena kesalahpahaman. Jujur saat itu aku langsung insecure, karena aku yang memang apa-apa sendiri, berusaha independent tapi dibilang ga indepedent sama atasan. Tapi dari buku ini, lagi-lagi aku dapet insight penting. Rando Kim mengatakan, "Belajar dan bertumbuh adalah hal yang sangat penting, dalam arti agar kamu lebih cepat menjadi orang yang diakui oleh perusahaan dengan bekerja lebih baik. Kuncinya adalah kamu berkembang; bahwa kamu sedikit demi sedikit berkembang menjadi pribadi yang matang dan ahli di tempat kerja ..." "Kamu berhenti bekerja bukan saat kamu sudah tidak tahan lagi dengan perusahaan, melainkan saat visi pertumbuhan dirimu mulai meredup." Nah loh, sampai sini, gimana? Masih mantep mau resign? Aku lagi ga nakut-nakutin, tapi balik lagi ke pembahasan di awal; Cobalah berpikir lebih objektif kepada diri sendiri. Dah ah, segitu dulu. Have a nice day.
12 notes
·
View notes
Text
❔Kur'an'a Göre Zikir Kavramının Ne Anlama Geldiğini Merak Ediyor Musun❔
⚡️Zikir kavramı, lügatta "anmak, bir şeyi muhafaza etmek" demektir. Istılahta ise "gafletten kurtulup kişinin diliyle, uzuvlarıyla ve kalbiyle devamlı surette Allah ile beraber olması" anlamına gelmektedir.
⚡️Zikir, unutmanın zıddıdır ve insan, sahip olduğu bir bilgiyi muhafaza etmek için devamlı olarak onu kavli ve kalbi olarak anmalıdır.
Onlar ki; iman edip, kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain/huzur ve güven içinde olanlardır. Dikkat edin! Kalpler ancak Allah'ın zikriyle mutmain olur. (13/Ra'd, 28)
⚡️Nasıl ki yemek ve içmek bedenin gıdasıysa aynı şekilde ruhun gıdası da zikirdir.
⚡️Zikir, insanı şeytani güçlerden koruyan bir kaledir.
⚡️Zikir, kalbi dert ve kederden temizleyen, Allah rızasına kavuşturan, sahibinden insan ve cin şeytanlarını uzaklaştıran, bedeni ve kalbi güçlü kılan bir ameldir.
O (muttakiler) ki; bir kötülük yaptıklarında yahut (günah işleyerek) kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anar ve günahları için bağışlanma dilerler. Allah'tan başka kim günahları bağışlayabilir? Ve bile bile yaptıkları (yanlışta) ısrar etmezler. (3/Âl-i İmran, 135)
✨İçerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile içerisinde Allah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile ölünün misali gibidir. (Buhari)
Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız, sizi Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Kim de bunu yaparsa işte onlar, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (63/Münafikûn, 9)
✨Allah'ı unutarak lüzumsuz konuşmalara dalmayın. Çünkü Allah hatırlanıp zikredilmeden yapılan uzunca konuşmalar, kalbi katılaştırır. Allah'tan en uzak olan kimse, kalbi katı olandır. (Tirmizi)
İman edenlerin, Allah'ın zikrine ve (Kur'ân ayetlerinden) inen hakka karşı kalplerinin yumuşamasının zamanı gelmedi mi? Bundan önce kendilerine Kitap verilen, uzun bir zamanın geçmesiyle de kalpleri katılaşan ve birçoğu da fasık olan kimseler gibi olmasınlar. (57/Hadîd, 16)
“Ey Allah'ım! Bana, Seni zikretme, Sana şükür ve güzelce ibadet etme konusunda yardımcı ol..”
22 notes
·
View notes
Text
Beberapa perspektif tambahan mengenai permasalahan UU Pilkada.
Kalau dari aku sendiri, bagus kita ada isu politik yang menarik bukan cuma mahasiswa utk gerak. Tapi isu elektoral tetap isu elektoral. Seandainya kita berhasil kawal putusan MK agar nggak di revisi balik oleh dpr, siapa yg calonkan diri gubernur? Siapa yang calonkan diri jadi presiden?
Kebanyakan partai itu ikut koalisi kim plus prabowo-gibran, satu jadi tersangka pogrom anti cina 1998 dan yang satunya lagi bagian dinasti politik jokowi. Utk partai non koalisi kim plus, track recordnya juga nggak bagus. PDIP, Hanura, bahkan partai buruh. Bertahun-tahun PDIP jadi partai besar dengan kursi di pemerintahan tapi isu isu perampasan lahan, militerisme dan okupasi west papua, dan isu ketenagakerjaan masih buruk. Ini bukannya aku puritan soal politik tapi ini isu dasar yang harusnya ditangani. Politik elektoral dan reformasi itu terbatas dan nggak akan benar benar menarik akar permasalahan; pemerintah yg bekerja utk kepentingan oligarki bukannya kepentingan rakyat.
Harusnya, kesempatan gerakan seperti dijadikan upaya utk buat gerakan politik alternatif. Kita nggak bisa berharap sama calon calon yang itu itu aja dan berharap dengan partai yg sama sama aja. Tanggung jawab di kita semua buat mulai gerak bangun organisasi dan mulai belajar utk bangun perlawanan sendiri, biar itu bentuknya komune, lingkar diskusi, atau bahkan partai revolusioner, yang penting jangan berpangku tangan dan nyerah sama takdir. Nggak cukup nggak percaya sama pemerintah, kita juga harus makar
4 notes
·
View notes
Text
Setelah kemarin mabok Lovely Runner, kiranya setelah itu drama selesai bakal minat lagi sama drama2 tema sejenis... Tapiii... Pas nonton drama sejenis itu malah rasanya FLAT pake BANGET !! Feeling nya udah habis di ImSol SunJae 😂
Dan tau akhirnya tertariknya sama apa?!! Yupp... Malah kepincut sama drama makjang satu ini 🤣🤣 padahal biasanya anti banget sama drama dark full nguras emosi gini 🤦🏻♀️
Pemeran2 utamanya bagus2 bgt aktingnya, tapi seperti kayak pas nonton anime... Diri ini malah tertarik sama tokoh sampingan yg jarang nongol (as always) 😂
Kim Jae Hui, rasanya pengen meluk ini anak tiap dia muncul. Anak yg dipaksa dewasa sama keadaan, dipaksa buat ada ditengah2 perang ego orang2 dewasa disekitarnya. Apalagi kalau liat dia ngomong dengan ekspresi flat nya, rasanya kok tambah nyesek....
Waktu liat Jae Hui ini, jadi inget mimpi beberapa tahun yg lalu, entah berapa tahun yg lalu, mungkin lebih dari 3 atau 4 tahun yg lalu?! Tapi anehnya... Sampai sekarang masih inget banget sama mimpi itu, dan gimana perasaan dalam mimpi itu...
Mimpinya singkat, sangat singkat malah...
Setting tempatnya seperti di lingkungan kampus, ada gedung dan depan gedung itu ada pelataran berumput yg teduh. Beberapa orang berbincang disana.
Dan diri ini? Ada dimana? Haha
Diriku berjalan di pinggiran pelataran menuju gedung depan. Dan waktu itu, ada orang lain yg jalan didepan. Ternyata diriku ini jalan sambil ngikuti orang itu. Sepanjang berjalan kita cuma diem. Tapi, meski hanya berjalan dibelakangnya, entah kenapa rasanya sangat jelas bisa ngerasain kalau orang yg sedang jalan di depan itu lagi sedih...
Scene selanjutnya di mimpi itu, akhirnya kita masuk gedung... Gak jauh dari pintu masuk, orang itu berhenti... Dia sedikit berjongkok, entah mengambil sesuatu atau apa... Nah waktu kita berhenti itu diriku ini tanya... "Kenapa? Sedih kenapa?" seperti nanya ke orang yg udah akrab. Orang itu kembali berdiri tegak, sambil memegang sesuatu yg diambilnya dari bawah, dan di momen itu dia jawab "seenggaknya di hari ulang tahunku, aku berharap bisa kumpul bareng sama orang tuaku..." ya, itu alasan dia sedih. Dan... Mimpi berakhir disitu!!
Mimpi sependek itu, tapi masih inget sampai bertahun2!! Gila kan?! Iya!
Siapa orang itu? Entaahh... Gak liat mukanya!! Gak kenal!!
Ngomong2 soal "anak broken home", udah beberapa kali ketemu dan ngobrol sama mereka. Bukan krn diriku ini ngulik masa lalu orang, kepo atau gimana ya... Tau kisah hidup mereka, itu krn mrk yg ngomong sendiri waktu kita ngobrol. Dan itu pasti mrk ngmongnya secara tersirat, dan gak pakai aba2...
Kadang sebagai lawan bicaranya, rasanya jadi canggung... Jadi mikir kayak... "duh, tadi kata2ku ada yg nyinggung gak ya..." atau "aku salah ngomong gak ya..." dan sejenisnya. Krn emg sebelumnya gak tau sama sekaliii...
Tapi, hebatnya mrk... Mrk belum dewasa, masih di usia anak2... Tapi mrk seperti udah damai dengan keadaan yg mrk alami dan lalui. Waktu cerita tentang latar belakang keluarganya, mrk pun bisa cerita dengan santai... Senyum... Gak ada emosi2 yg membuncah2 keluar, gak ada drama2.... Dari situlah terus diriku mikir, kayaknya mrk juga gak nyaman dan gak suka kalau aku malah jadi sungkan atau canggung... Dan cobalah diriku bersikap biasa tapi tetep hati2 dalam memilih kata2... Yup, dan hasilnya mrk bisa lebih lepas dan lebih nyaman waktu ngobrol, meskipun dalam obrolan itu ada pembicaraan tentang sesuatu yg sensitif tentang mrk... Dan itu berlaku gak cuma di orbolan pertama kita, tapi di pertemuan2 lain setelah yg pertama... 😊
So... Buat anak2 yg 'kecepetan dewasanya', entah kalian sadar atau enggak... Orang2 di sekitar kalian itu seneng bgt bgt bgt kalau liat kalian bisa menjalani hidup dengan baik. Gak terbawa sama arus negatif, gak terjebak dengan drama2 negatif... Bisa menjalani hidup sebagai orang baik, meskipun kalian pernah terjebak dalam pusaran negatif...
Buat JaeHui, buat tokoh tanpa nama yg pernah mendatangi mimpiku, dan buat anak2 lain... Semoga kalian gak pernah sudi untuk terjebak dalam lingkar kehidupan negatif, semoga kalian saat ini sedang dan akan terus menjalani hidup sebagai orang baik, sebagai kebaikan, hidup dengan baik, dan memiliki akhir hidup yg sangat sangat baik.... 🥺😊
2 notes
·
View notes
Text
EVERLUST PART 87 - NOMIN AU by @cupkissezst
Dengan didampingi oleh Tara, Sadra mencoba untuk bisa berbaur dengan orang-orang yaang berada di studio lantai 3 di gedung Starium Agensi itu. Mungkin tidak bisa semua, namun Sadra setidaknya bisa saling mengenal beberapa di antara banyaknya orang yang akan ikut andil dalam projek drama itu.
Sadra sudah memegang sebuah naskah di tangannya. Ia sempat membukanya tadi dan membcanya sekilas. Ia sudah memastikan bahwa desas desus yang mengatakan bahwa projek drama dari Bang Aof adalah adaptasi dari manhwa Jinx. Ya, itu benar adanya.
"Samudra?" seorang laki-laki yang baru memasuki studio seketika meneriakkan nama Sadra. Terpanggil, Sadra langsung menoleh. Laki-laki tadi pun tersenyum dan melangkahkan kakinya mendekati Sadra.
"Ya?" sahut Sadra.
"Gw Abigail yang bakal nemenin Lu selama poject drama ini berjalan." ucap laki-laki berkacamata sambil mengulurkan tangannya. Sadra tentu menyambutnya dengan senang hati. Sepertinya dia yang dibicarakan oleh Bang Tara kemarin.
"Ya bisa dibilang Gw yang bakal jadi manager lu, mulai sekarang." lanjut Abigail.
"Oh, ok, bang Abigail. Gw kayaknya emang butuh banget dampingan." kata Sadra dengan pandangn yang menelisik ke seluruh ruang studio yang memang ramai dengan beberapa aktor yang Sadra tahu dan sisanya sudah jelas bahwa mereka adalah kru atau tim yang akan ikut serta dalam project ini.
"Haha, ya... Gw paham kok. Anyway, selamat ya Lu bisa lolos dan langsung jadi pemeran utamanya. Tapi Lu tenang aja, jangan terlalu ngerasa insecure karena Lu bakal dapat pembelajaran. Jadi Lu bisa mengasah kemampuan acting Lu. Syaratnya cuma satu. Jangan malu!"
Mungkin, ini merupakan pembelajaran pertama yang Sadra dapatkan dari Abigail. Sebagai sosok yang katanya akan menjadi manager dari Sadra, Abigail tentu harus bisa segera mengenal calon aktornya itu. Ia harus bisa segera merangkulnya agar Sadra juga tidak merasa bahwa dia sendirian.
"Samudra mana ya?" seorang laki-laki memanggilnya dari ambang pintu.
"Ya? Kenapa Phu?" tanya Abigail.
"Disuruh ke sebelah sama Bang Aof!" pinta Phu. Abigail hanya mengacungkan jempolnya lalu Phu meninggalkan ruangan itu untuk kembali ke ruangan sebelah.
Abigail lantas mengajak Sadra untuk ssegera menuju ke ruangan sebelah sesuai permintaan.
di ruang sebelah hanya ada beberapa orang. Tiga di antaranya sudah Sadra kenal, termasuk ada sosok Zealand di sana sedang sibuk mengunyh uah strawberry favoritnya sambil membalik naskah di tangannya. Love berdiri di hadapan Zealand tengah menjelaskan sesuatu. Namun saat Sadra masuk, Love langsung menepuk pundak Zealand dan menunjuk ke arah Sadra.
"Samudra? Akhirnya bisa ketemu juga Gw!" seorang laki-laki lain segera menyambut Sadra. Ia menjabat tangan Sadra lalu segera menariknya ke tengah ruangan.
"Kenalin, Gw Aof, yang bakal jadi sutradara di drama kita nanti." Kata Bang Aof memperkenalkan diri.
"Karena di sini lu adalah aktor baru, jadi lu harus dapat perhatian khusus. Lu udah tahu Zealand kan?" tanya Bang Aof sambil menunjuk Zealand yang masih di tempatnya. Zealand yang terpanggil hanya mengalihkan pandangannya sebentar dari naskah di tangannya untuk melihat Sadra yang jaraknya sekitar 3 meter itu. Cukup jauh tapi kedua mata mereka sempat bertemu.
Sadra mengangguk, "Iya..." jawabnya agak canggung. Melihat reaksi Zealand itu membuat Sadra berpikir apakah Zealand tidak mengingatnya? Zealand malah kembali fokus pada naskahnya.
"Nah, Dia yang bakal jadi lawan main Lu. Dia yang jadi jaekyung dan Lu jadi Kim Dan." kata Bang Aof memberitahu.
"Nah, hari ini kalian bisa mulai PDKT. Gw kasih waktu minimal satu minggu buat kalian bisa saling berkenalan, dan minggu selanjutnya kalian udaharus bisa membangun chemistry. Caranya? Gw bebasin!" lanjut Bang Aof. Jujurr saja, sampai di titik itu Sadra masih hanya bisa diam. Ia tidak tahu apa yang harus ia lakukan meskipun Bang Aof sudah mengatakan apa yang harus ia lakukan.
"Gw bentar lagi kudu ke boxing camp, Bang!" izin Zealand. "Kita kenalan lewat WA dulu aja ya?" pintanya.
"Lah? Gw kira Lu minta libur dulu hari ini?" tanya Bang Aof.
"Pelatihnya juga bilang gitu, tapi Gw gak mau. Nanggung kalau kudu libur." kata Zealand yang kemudian berjalan mendekati Sadra.
"Ntar Lu minta kontak gw aja ke Bang Abi, ya? Gw tunggu chat Lu!" kat Zealand dengan santainya sambil menepuk lengan Sadra. Benar-benar tanpa basa-basi. Namun entah kenapa Sadra merasa saat itu ia seperti sedang di telantarkan karena Zealand langsung beranjak pergi keluar dari ruangan itu diikuti oleh seorang laki-laki yan Sadra yakin itu adalah managernya.
"Bukannya Gw udah bilang supaya jadwal dia diliburin dulu ya hari ini?" tanya Bang Aof kepada beberapa timnya yang ada di sana.
"Dia yang gak mau, Bang. Yaudah ikutin aja mau diaa, Bang." kata Phu yang berhasil membuat Bang Aof menggelengkan kepalanya.
"Sorry ya Samudra. Harusnya hari ini Lu sama Zealand bisa saling kenalan satu sama lain trus ngobrolin naskah nyari chemistry tapi kayaknya gagal." kata Bang Aof merasa bersalah pada Sadra.
"Ah, iya Bang, gapapa kok. Gw juga masih bingung kudu ngapain." jawab Sadra.
"Lu mau langsung ngobrolin naskah sama pengarah naskah gak? Atau mau pulang aja? Soalnya kayaknya lu masih bingung banget gitu. Ntar biar dikoordinasi lagi sama manager Lu supaya lu bisa lebih ngerti lagi sama apa yang harus lu lakuin." Bang Aof memberi opsi.
"Ya, kayaknya gitu aja deh Bang. Gw masih grogi juga. Gw butuh waktu buat nenangin diri dulu sambil baca-baca naskahnya juga." kata Sadra.
"Ya, Ok. Lu bisa pulang aja kalau gitu. Nanti jadwalnya menyusul ya..." kata Bang Aof mempersilakan Sadra untuk pergi.
"Oke Bang. terimakasih ya..." Sadra pun langsung beranjak pergi diikuti oleh Abigail.
"Yaudah kalau gitu kita ketemu sama yang lain dulu aja buat finalin jadwalnya." ajak Bang Aof yang sempat Sadra dengar sebelum ia benar-benar keluar dari ruangan.
2 notes
·
View notes
Text
Beklentiye girmek gibi bir lükse sahip değilim, olduğum zamanlar da geçti artık. Gerçekçi olmaktan, hayal kurmaya vakit ayıramadığımdan belki de bilmiyorum ki hayallerle yaşayanı gerçeklerle sikiyorlar.
Belki de geçmişte yaşanan her şey yüzünden ve sayesinde, bugün tüm beklentilerden nefret ediyorum, en çokta kendimden ki hiç belli etmem bunu. bir çok insan beni tanımadığı için kolaylıkla buraya yazabilirim ve bu yazı bir iç dökme olabilir. her içtiğimde ki çok sık içerim normal insanlar benim alkol tükettiğim kadar günlük biliminsanlarının tavsiye ettiği oranda su bile içmez. hoş şimdide içiyormudur diye düşünmeye gerek yok evet içiyorum. ne kadar ? şuan için 7. kadeh bana göz kırpıyor ve muhtelemen bununla yetinmeyeceğim. insanlar pazar günleri ne yapar ki başka ? buna eskiden çok iyi cevaplar verirdim lakin şuan ne diyeceğimi bilmiyorum. bugündönüp eski yazdıklarımı okudum biraz, güzel şeyler yazan insanlara özenmemde haklıymışım, berbat ve boktan yazıyorsun olm hala neden devam ettiriyorsun diyorum kendime şuan.
kimse okumuyor bu yüzden özgürce sallayıp herşeyi diyebilirim.
https://youtu.be/OIcl_IeqzCk?si=bytZPs-VSqHFlhPi
insan evrenin dürülmüş hali. baştan sona ne varsa şu kainatta insanın da içinde var, herşey birbirine sonsuza kadar bağlı kalacak sanırım.
kendini tanıyormusun ? bugünün sorusu buydu kendime sorduğum. ben en çok sarhoşken kendimi tanıyorum, tanıdığımı düşündüğüm hiçkimseyi tanımıyorum, onlar da beni.
bir diğer soru da şuydu; öleceğiniz günü bilseniz nasıl yaşardınız ? e ben bunu biliyorum bir kaza bela olmazsa zaten tarihi kendim belirledim. yıllardır bunu bilerek yaşıyorum. bir numarası yok yani bilmenin. en azından benim için yok. Ya siz bilseydiniz nasıl yaşardınız ?
https://youtu.be/2OGXQx_xy34?si=hYa7BksRibiVBukB
Duygularını içinde yaşayıp, diğerlerine bir şey yokmuş gibi davrananların şarkısı.
Huzurun beden bulmuş haline sarılıp uyuyacağınız geceleriniz olsun.. Umarım, hepiniz bir gün çok şanslı olursunuz.
Hayret! iyi birşey diledim insanlar için, şaşkınım ben de, çünkü genelde yapmam böyle şeyler. insanlığı yok edecek düğmeye basabilmek için saniye bile düşünmeyecek biriyim oysa ki.
bu barış diri ne güzel söylemiş. bu şarkıyı.
Bugünlerde ruhumda korkunç bir ur var Derinlerde sinmiş semirmiş bi sansar Sönmüş tükenmişti bitmişti sancak Yani derinden derinden.
çok sormuşsunuz linki aşağıya bırakıyorum gibi saçmasapan instagram influencerleri gibi link filan bırakmayacağım.
influencer ne demek cidden? benim için influencer ve influenza aynı şeymiş gibi geliyor. ikiside hastalık bana göre.
neyse kim ne yaparsa yapsın biz bakalım kendi yaşamımıza, zaten bakmadığımız için bu haldeyiz.
olm bu şişe ne çabuk bitti?
yenisi gelsin..
https://youtu.be/by-Uhh5DE0k?si=BPoo_JDybW4-E2Ke
4 notes
·
View notes
Text
Bir şeye alışmış olmam onu sevdiğim anlamına gelmiyordu. İnsanların benimle yakınlaşmasına izin vermemi gerektiren diğer seçe nek yerine bunu tercih etmeyi zamanla öğrenmiştim. Zaten eninde sonunda beni terk ettiklerine göre ne anlamı vardı ki?
2 notes
·
View notes
Text
Evliyâya kim bakarsa, ten gözü ile serseri,
Bî basardır, cânı yokdur, ölüdür, değil diri.
Evliyâ candır, gerekdir can gözîle bakıla,
Zîrâ ki, canlı kişiler, câna olur, müşteri.
İmam-ı Rabbanî Hz.
10 notes
·
View notes