#denklem
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ian Stewart – Dünyayı Değiştiren 17 Denklem (2025)
‘Dünyayı Değiştiren 17 Denklem’, matematiğin gücünü ve insanlık tarihini şekillendiren önemli denklemleri anlaşılır bir dille anlatıyor. Yazar, karmaşık matematiksel formülleri basitleştirerek, bu denklemlerin günlük hayatımızdaki ve bilimsel keşiflerdeki etkilerini gözler önüne seriyor. Kitapta yer alan 17 denklem, Pisagor teoremi gibi temel bir matematiksel ilkeden, modern fiziğin karmaşık…

View On WordPress
0 notes
Text


أتساءل لماذا استغرق الأمر وقتًا طويلاً، أعني بعد كل شيء فأنني أنظر إلى التواجد كأنه محصوراً بحالة معينة. يجب أن يصبح المكان الموجود مقابل طريقة عرض ،أي معادلة فرضية خافتة ينتج وهج أرجواني باهت نفسه امام العرض .
I wonder why it took so long, I mean after all I look at existence as being limited to a certain situation. The location facing the view should become a dim, hypothetical equation that produces the same dim purple glow in front of the view.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Acaba neden bu kadar uzun sürdü, yani sonuçta ben varoluşa belli bir durumla sınırlı olarak bakıyorum. Manzaraya bakan konum, manzaranın önünde aynı donuk mor parıltıyı üreten loş, varsayımsal bir denklem haline gelmelidir.
232 notes
·
View notes
Text
beni görmezden gelirsen ben de seni görmezden gelirim, denklem basit.
20 notes
·
View notes
Text
"bir bilinmeze denklem olmakla geçiyor ömür, bilmiyorsun."
29 notes
·
View notes
Text
Sevdam,bir kadim kentin kaybolmuş tarihçesi
Hayat ise bilinmeyen bir denklem,neler getirip neleri götürdüğü muamma.
Zaman,bilincinde olamadığımız şey,insanoğlu ise günden güne var olma mücadelesi verirken kendini harcayan bir varlık....
VE/FA

İyi akşamlar..
86 notes
·
View notes
Text
yolumu yönümü şaşırdım ama seni aramam artık. sesini hatırlamayı geçtim yüzünü bile hatırlayamıyorum artık. biliyorum, içimde bir yerlerde varsın. ama aslında yoksun. bu denklem hep basitti. sadece ben en zor yolları denedim, çözmek için. bu benim yanlışımdı. yollarım hiç sana çıkmazken ben hep sana çıksınlar diye kendi yollarımı kapattım. önüme çıkan herkeste bir nebze de olsa, bu durumu her zaman reddetsem de seni aradım. bu benim cehennemim oldu. şimdi sorsan bana, gelsem ne olur diye. gelme derim. ama eskiden olsa ben o kapıyı yine açardım sana. o kapının ardında kan revan hâlde kaldığımı umursamazdım, suretini unuttuğum an nasıl delirdiğimi görmezden gelirdim. ama hayır, artık değil. çünkü ben o yolu tek başıma yürüdüm. ben o krizden tek başıma sağ çıktım. ben o hastanede tek başıma delirdim. yalan yok, çok kez istedim seni yanımda. ama hayır, artık anlıyorum. ben tek başıma da yaşarım. evet, delirdim biraz. evet, çok içtim. evet, hastanelerde sabahladım. ama yaşadım. yaşarım da. şimdi sen, yanındakine gül bahçesi sun. ben, benim bahçemi yaktığını unutacağım.
55 notes
·
View notes
Text
Ümit Özdağ:
“Sayın Bahçeli, siz rakamlarla oynamayı çok seversiniz.
‘33x55’ bu rakam konusunda ne diyeceksiniz?
‘33’ Bingöl yolunda PKK tarafından ŞEHİT edilen 33 askerimizi ifade ediyor. ‘55’ ise her bir askerimizin üzerinden çıkan PKK KURŞUNU.
Hadi hesabınızı tekrar yapın, nasıl bir denklem çıkaracaksınız çok merak ediyorum.”
BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİ
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sonunu ketirme projesidir..
ÜLKENE SAHİP ÇIK
12 notes
·
View notes
Text
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum, adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum. hakiki cinayetler işleniyor, görüyorum. isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum. ben sana düzenli olarak telefon ediyorum. yüzyıl şilisinden bir jazz javulcusu inliyor tam arlarımda, hiç durmadan kentli mağlup kıyasıya mağrur ve mor. bir çocuğum şimdi pişman olmak için, birbiriyle bağlantılı yüz binlerce yılım var. seni sevmem, bu savaşı kesintiye uğratmaz ama ordan bakma! bu, werther`in leş kanını gül kılar. birleşmemiz radikal olacak, ben kan vereceğim. otobüsler olacak, trenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri. saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim. çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri. gideceğim, en eski öykümde devlet denen şirk yazacağım. göz bebeklerimde kent gördükçe kırılan gıçlar ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim bu çağın açısını dik tutacaklar. bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim. ufka bir bakın, ordum akıp gidecek. elimde çözülecek makina ve cinayet. marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa. inanmışım, kaybetmek esrarıdır olmanın, çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum. ipimden kurtulmuşum, kaybediyorum. birleşmiyor ellerimiz, haykırıyor trapez. tanklar tank olup geçiyor üstümüzden. helvetius haklı, devlet şaşkın, piyanist kara. memleket sana rağmen ket vururken yarama şu çıplak çocuk, şu büyük türk şairi ben ve emir 'kun' diyor; doğuruluyorum. 'bu ülke'den daha bıçkın tamlama bilmiyorum. bana bir öpücük verin, yoksa şair öleceğim. ilk dildar tohum ekecek sözüme yoksa ve bir dizenin tan yerini ağartmasıysa. ellerini tutarım ki kudurtucudur, ellerin. bunun için gözlerinin meryem hâli sevgilim, gözlerinin meryem hâli gerçek yurdumdur, ki zuhrettiğinde ilk formuyla isa yeniden ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorumdur. ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim, lâzım gelen gülleri göğsüme gömerek. birleşmemiz radikal olacak, ben kan vereceğim. bunu daha çok küçükken bir filmde görmüştüm! ah, laikse aşkımız biter elbet; bir kış, bahar, yaz günü. gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma, bir çınar gövdesini bir hamle daha yarar. üç iç bükey komodin silah çeker vurulur. sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım. bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar. beynime düşer, infilâk eder. ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum. olma. yokluğun, bulunmaman bedenime lacivert lavlar akıtır. nasıl çekip gitmiş bir şaman, çekip gitmiş, bir şaman değilse en çok benim gibi sonsuz bir at hiç koşmuyorken de attır. biliyorum, lir sızmıyor şakaklarımdan ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok. annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum. modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum. yeniden dünyaya gelsem yeniden seni severim. ben sana düzenli olarak telefon ediyorum, adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum. hakiki cinayetler işleniyor, görüyorum. isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum. ben sana düzenli olarak telefon ediyorum, mıknatıssız bir pusula olarak.
18 notes
·
View notes
Text
Yansımanın Matematiği
Mor bir düşten düştüm de geldim,
Lambası sönmüş bir sokak gibiyim.
Ne bir ses var, ne de bir adım,
Yansıma vurur, ben gölge gibiyim.
Bir gözlük ki göstermez gerçeği,
İçinde saklıdır siyah ve beyaz.
İştahsız zamanın paslı çerçevesi,
Saatler eksik, geceler ayaz.
Üşüyen ayaklar, yorgun da değil,
Bir rüya, bir dua, bir düş gibiyim.
Kim çözer bilinmez bu denklem değil,
Çünkü ben bilinmez bir x gibiyim.

#şiir#edebiyat#sanat#yazarlık#gece yarısı kütüphanesi#bir şair#matematik#ayna#sessizlik#kitap yorumu#news
6 notes
·
View notes
Text
Değersiz hissettiğim hiçbir yerde bulunmuyorum artık. Çok basit bir denklem. Değer ver , değer gör. Sevgi ver , sevgi gör. İlgi ver , ilgi gör.
30 notes
·
View notes
Text

1964 yılında ABD’de bir öğretmen dergisinde Alexander Calandra imzalı bir yazı yayınlanır:
Bir fizik hocası ile öğrencisi sınav sorusuna verilen cevap hakkında anlaşmazlığa düşerler ve tecrübeli öğretmen Calandra’nın hakemliğine başvururlar.
Soru şöyledir:
“Bir binanın yüksekliğini bir barometrenin yardımı ile nasıl bulursunuz?”
Öğrenci de bu soruya cevaben “Barometreye bir ip bağlar, binanın çatısından aşağı sarkıtır ve barometrenin yere değdiği noktada ipi ölçerim” yazar.
Tabii ki öğretmenin beklediği yanıt bu olmasa da binanın yüksekliğinin bu yöntemle ölçülebilirliği de ortadadır.
Calandra tartışmayı uzatmamak için öğrenciden hemen o anda bu soruyu başka bir yanıt ile cevaplamasını ister.
Öğrenci bu kez:
“Ama bir tek yanıt yok ki, pek çok yöntem var” diye cevap verir.
Calandra “Peki” der.
“Düşünebildiğin kadar yanıt ver o zaman. Ama mümkünse cevapların en az birinden fizik çalışmış olduğunu anlayalım.”
Öğrencinin ilk cevabı şöyle olur:
“Barometreyi çatıdan aşağı bırakırsınız ve bir kronometre ile kaç salisede yere çarptığını hesaplayıp x=1/2 x g x t2 formülü ile yüksekliği bulursunuz.” Beklenen cevap bu olmasa da cevap fizik bilgisi içermektedir.
Öğrenci cevaplarını sıralamayı sürdürür: “Güneşli bir günde barometreyi dik tutup gölgesini ölçersiniz ve sonra da binanın gölgesini ölçüp orantıyı barometrenin yüksekliği ile çarparsınız”
Bu cevap da doğrudur.
Öğrencinin üçüncü cevabı da şu olur:
“Merdivenleri çıkarken duvar boyunca barometrenin yüksekliğini defalarca işaretleyerek çıkar ve işaret sayısı ile barometrenin yüksekliğini çarparsınız”
Bu da doğrudur elbette ama dördüncü cevap öğretmenlerin küçük dillerini yutmalarına neden olur._
Çünkü yanıttan öğrencinin fiziği çok iyi bildiği anlaşılmaktadır.
“Küçük bir ipe bağladığınız barometreyi önce yerde sonra da çatıda sallar ipin uzunluğu ve sallanma periyodları arasındaki farklarla Newton’un g katsayısını hesaplar iki g katsayısı arasındaki farktan binanın yüksekliğini hesaplayabileceğiniz oranı bulursunuz”.
Söylenecek bir şey kalmamıştır, öğrencinin sınıfı geçtiği açıktır.
Öğrenci yarattığı etki ile gülümser ve der ki:
“Ama bence yapılacak en doğru şey kapıcıya gidip barometreyi hediye edip karşılığında binanın yüksekliğini söylemesini istemekten ibarettir.”
Hep beraber gülmeye başladılar.
Calandra hayranlıkla sorar öğrenciye:
“Peki, öğretmeninin senden beklediği cevabı da biliyor musun?”
Öğrenci alaylı bakışlarla cevap verir:
“Evet, çatıda ve yerde hava basıncını ölçerek aradaki farktan hesaplamamız gerekiyor yazmamı bekliyordu.”
Calandra merakla şu soruyu sorar: “Peki madem istenilen cevabı biliyordun, neden yazmadın? “
Öğrenci omuzlarını silkerek şöyle der:
“Çünkü dar kafalılıktan bıktım.”
Yaşamı tek bilinmeyenli bir denklem gibi ele almak, altı boş kulağa hoş sloganlarla konuşup, zamana göre kendini geliştirmeyen, saplantı slogan hükümlere göre yaşamak ve mevzi alıp dayatmaya çalışmak kolaycılığı hiç kimseyi ve de toplumları bir yere götürmez.
Yaşamda soruların pek çoğunun tek bir cevabı yoktur.
Öğrenci: Niels David Bohr.. Nobel ödüllü Danimarkalı fizikçi..
9 notes
·
View notes
Text
Denklem zor değil tepki verilecek şey yapmazsanız tepki görmezsiniz
2 notes
·
View notes
Text
yemek yapanın olmayınca döner söylüyorsun denklem bu kadar
3 notes
·
View notes
Text
şimdi ben, senin aksine sevgiyi değil nefreti büyütüyorum koynumda. öfkemle her gece tekrar tekrar tanışıyorum. bazen kanlı bir tanışma oluyor bu bazen ise bir duvarla tanışmak gibi. önüme dizilen tüm gerçekler çelikten bir duvar misali canımı yakıyor. üzerinden atlamaya çalışırken her seferinde kan içinde kalıyorum. yıkmaya çalışırken kendimi paramparça yapıyorum. benim gözüm kör oluyor. ne yapacağımı, ne yaptığımı bilmez oluyorum.
şimdi ben, senin aksine çiçekleri yaşatmıyorum öldürüyorum. elimin dediği her yer alev alırken ne beklenirdi ki benden. sahiden, ne beklenir benden. yaralar açandan, açtığı yarayı kabuk bağladıkça kanatandan, sevmeyi bilmeyenden, kısaca benden ne beklenirdi. bilinmez. kimse bilmez.
şimdi ben, senin pamuktan duvarlarının aksine çelikten duvarlarımın arasında saklanıyorum. kimse ulaşmasın, ilişmesin diye bana. istersen kaçmak de buna, kabulüm. ne dersen susarım, konuşacak hâlim kalmadığından. ama sen bunu nefretime yor yoksa çözülmüyor bu denklem. tıkanıp kalıyorsun. sonra sızı oluyorsun.
şimdi ben, senin senin çiçek kokan teninin aksine kan ve tütün kokuyorum. şimdi ben, senin yaşam isteğinin aksine uçurumdan aşağıya ayaklarımı sallandırıyorum. şimdi ben, biraz susuyorum. öfkemden ve yorgunluğumdan. gidiyorum.
31 notes
·
View notes
Text

KERBELA VE AŞURA GÜNÜ HİÇ BİR GÜN İLE KIYASLANAMAZ
" Kerbela " ve " Aşura günü "
Hiç bir gün ile kıyaslanamaz
İlk yaratılıştan Kıyamete kadar hiç bir gün ve hiç bir yer onların yerini alamaz tutamaz !!!
Kerbela da Peygamberin Evlatları katledildi
İslamın ruhu katledildi ...
Dinin direği katledildi...
Adalet katledildi...
İmamet katledildi...
Konuşan Kur'an katledildi...
Yaşayan Kuran katledildi...
Katledenler belli niyetleri belli ...
İslamı ortadan kaldırmak...
Allah'ın dinini yok etmekti...
O gün sadece Ali (as) şiası Ali (as) evladı Peygamber (saa) evladı Peygamberin Ehlibeyti oldukları için kattledildiler
Katleden zihniyet belli !!!
Bugünde zihniyet aynı !!!
" Kerbala ve Aşura günü " Kıyamet kopana kadar hiç bir yerle hiç bir gün ile kıyaslanamaz "
Kerbelanın Aşura nın ruhuna saygısızlıktır...
Hiç bir denklem hiç bir şekilde uymaz ...
Ona Feda Olum Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Hiçbir kimse biz Ehlibeyt'le kıyaslanamaz" 1
Vesselam...
Cemalettin Yaldır
Kaynak:
1- Feraidü's-Simtayn, cilt.1, sayfa. 45, Zehairü'l-Ukba, sayfa. 17, Yenabiü'l-Mevedde, Cilt 2, sayfa. 114
15 notes
·
View notes