#deccal
Explore tagged Tumblr posts
Text
hegelci anlamda mutsuz bilinç olarak var oluyorum.
serol teber - melankoli, normal bir anomali
#kitap#edebiyat#blogger#felsefe#kitaplar#blog#kitap kurdu#charles bukowski#friedrich nietzsche#georg wilhelm friedrich hegel#tinin fenomenolojisi#milan kundera#albert camus#jean paul sartre#bulantı#martin heidegger#varlık ve zaman#deccal#ulus baker#slavoj zizek#alain badiou#baruch spinoza#serol teber#melankoli#walter benjamin#vladimir nabokov#orhan pamuk#karl marks#felsefe blog#faust
9 notes
·
View notes
Text
🎯 Dinler Tarihi Meğer Çok Oynakmış 🎯
Satır aralarına en değerli ilmi sır bilgileri yazmak bu yazın ustasının en değerli hüneridir.
Tarihi olan kültürü olan ve sır taşıyıcıları tarafından değiştirilmesine asla izin verilmeyen bir tek Türkler var. Zaman zaman devleti yöneten gafletler yüzünden yaşanır gerilemeler.
Dijital peygamberler dinler tarihini biz yazdıktan sonra değiştirecek bilgileri yaymak akıllarına geldi. Nedense?
Hun oğullarına ne tembih etmişti?
Yeryüzünün öğreticisi olmak için, gökyüzünün seçilmiş öğrencisi olmak gerekir.
Kök Ata'nın gökyüzü oğlu Hun, yeryüzü oğlu alim'di.
Alimin oğlu yeryüzünde Türk soyunu devam ettirdi.
Hun'un tembihi yeryüzünde töre oldu. Töreninde çıkış yeri belli oldu.
Şeytanın oğullarının tarafına geçenler hala yasak elma hikayeleri ile oyalanıp duruyorlar.
Oysa adam oğulları yasak elma değil, kızıl elma peşindeler.Yaratan onlara kızıl elma'yı bulmaları için yeryüzünde ordular kurmuştu.
Onlara ganeş (Güneş), RA diyenler oldu. En son Anka RA da buluştular. Küllerinden doğan güneş şimdi nerede? Onu arıyor şeytanlar. O bir bedende mi yaşıyor sanıyorlar?
Tufanı gökte Hun, yerde Nuh yaşadı.
Son tufan neydi? İletişim çağında duyan olmadı!
Şeytanın oğulları şimdi ay'ı bombalıyorlar.
Yeryüzüne hakim olmak için.Adam (Adem) oğullarına karşı hileli hazırlıklar pesindeler.Adam oğulları da boş durmuyorlar.Bütün hileleri boşa çıkaracak tüm hazırlığı yapıyorlar. Bitti sayılır.
Zalimlerin yaşattıkları zulmü yaşasınlar diye bekliyorlar.İlk darbeyi onların tümünü canlı ölülere çevirecek bir mesaj ile verdi dersini.Yaşattıkları tüm zulmü kendileri yaşayana kadar sürecek bu savaş.
Dünyaya soluk verenlere karşı dünyayı kirletmek nefessiz bırakmak kimin fikriydi?
Son yalancıya müttefik olanlara bakın orada görürsünüz. İttifak kuranlara bakın orada görürsünüz onları.
Şeytan neden taş dikiyor yeryüzünün her yerine kendi adına?
Taşa yaşam kazıyan kayanın oğullarına karşı onun yaptıklarını taklit ederek ve onun güçlerini kendi gücü gibi göstererek ne yapmak istiyorlar?
İnsana us kullanmak yakışır. Şeytan güç ve gösteriş ile algıyı yönetir ve usu devre dışı bırakır.
Şeytan kılık ve niyet değiştirmiş insandır.
Kanatlı gökbörüler ne için inmişlerdi yere?
Ganeş'ten mi geldiler?
Ay küreden mi?
Nereden geldiler?
Orada bir yıldız duruyor! Kim o yıldız?
Yeryüzü hakimiyeti için yeniden beklenmiyordu Göktürk veya Köktürkler. Kök gök'ün yeryüzüdür. O kök bir asır önce Anadolu bir çınar olarak sonsuzluğun insanlığın devleti yaşasın diye edildi. Başkenti küllerinden yeniden doğan bir yerdi. Yalnız onlar zamanlaması şeytan için çok manidar bir zamanda geldiler.
Onları şimdilik şeytana uyanların gözleri görmüyor. Şeytan onların aklını başından alacak tüm hileleri oynayacak.
Nereye kadar?
O son yakındır.
Şimdilik zamana sığıyor günler ve aylar. Gün gelecek ay zamana sığmayacak!
Dünyadan yeşil gözüken ay birden Kızılay'a neden dönüştü?
Şeytan ay'a saldırmış ve yakmıştı.Ay'a insan gönderiyorlar! Neden?
Hun oğulları indiklerinde dünyaya kök ata, kök ana ata kardeşleri ile kucaklaştı.Bir daha ve son kez sonsuza kadar kucaklaşacaklar.
Şeytanın oğullarını ve ona uyanları ay ve yeryüzünden defedene kadar yan yana gelecekler.
Yaratanın çizdiği yörüngede taşınan kadim bilgiler ve yeryüzüne hakim olmanın sırları vardı.
Dünyaya en yakın küre ay'dı. Hun'a uyanlar ay'a göçtü.
Ay bilgi doldu.
Son kadim ilim sahibi Ata Türk Hatay boyut kapısının sahibi oldu.
Şeytan şimdi bu boyut kapısının peşine düşmüş.
Hiçbir boyut kapısı şeytana açılmaz ki!
Açılır diyen şeytan bollaştı yer kürede.
Ay yandı!
Yeşili kızıl oldu.
Manyetik tufan nedir? Manyetik tufanda kimler yakıldı?
Hun'un oğulları ilim ve bilim sahibi iken şeytan neydi?
Bugün ilmi unutturarak bilimi hileye kurban ettiler?
Yaratılmış yapısı olmayan gemiler ne iş yapar?
Cenk denizinde hangi tufanda o gemi hangi zalimler ile cenk etti.
Kaptanı kimdi?
Susuz denizlerde kimler boğuldu? O denizde hangi gemi hangi kılık ile neden yüzüyor. Onları kim boğdu?
Kiminin canını alarak kimilerinin de canlı ölüler olmasını kim sağladı?
Şeytana yenilmemek için nefsinden soyunmak gerek.
Türkler yine nefsinden soyundu.
Cinler, elifanlar ve insansılar türeyip çoğalınca birbirleri ile ittifaklar bile yaptılar.
Birkaç mevzi kazandılar diye seviniyor zavallı şeytanlar ve onun avanesi olanlar.
Hun'un soyundan ok-uz ataya oğuz dediler.
Oğuzlar dokuz gezegene dokuz alamet nişanı dikerek hakim oldular.
Dokuz alamet nişanının dokuz düşmanı peydahlandı.
Şeytan soyu ve müttefikleri kadim sırra karşı bilenmiş ne yapacağını bilemiyor.
Sırrı yeryüzünde çıkan o kadim adam oğullarını tamamen yok edeceklerini sanıyorlar.
Deccal, Mehdi ve Mesih yalanları ile kendi planlarını peşlerine taktıkları nefsinin esiri her insansı yaratığa öğreterek insanı insanlıktan çıkarıyorlar.
Şeytan tanrı benim demek için yeryüzünde tüm gücü ele geçirmenin peşine düşerek çıldırdı.
Bunun karşısına birisinin çıkması gerekiyordu.
Yaratanın kamçısı Türk'den başka kim çıkabilirdi?
Bütün kayıtlarını taşlara yaptı kayanın oğulları.
Gün geldi üç çağı birleştiren bir atam (adam) geldi.
Onun adı adam oğlu ok-uz (Oğuz)'du.
Gün geldi tüm ok-uz'lar Ata Türk oldu.
Evrenin en bilgeleri çok hünerliydiler.
Zaman onlara belli döngüler içinde fırsatlar sunuyordu.
Hakkından gelebilecek başka kim vardı?
Dört düzün çağı, yeryüzünün çağı ve zamansızlık çağı.
Şeytan bu ne demektir diye sordu?
Sonra yanıt alamayınca kendini onun yerine koydu.
Yeryüzünde ırklar birliği olan ulus devletleri oluşturan insanları kendilerine şirk ettirmenin araçlarını sahiplenerek onların muhtaçlığını bu yolla sağladı. Irkları birbirine düşürerek birinin diğerini ezdiğini ve diğerine karşı kışkırtarak bozgunculuk yaptılar.
Sadece ırkları kışkırtmak yetmedi şeytana.
Dinleri yöneterek her dinde mezhepleri aynı yöntemle birbirlerine düşman ettiler.
Tarikat ve cemaatler kurarak dinleri din olmaktan çıkartarak toplumların birlik ve beraberliğini bozarak bir fitne ve fesat olarak varlıklarını her ulus devlet ve ulusun yaşadığı toplumda hissettirdiler.Kimi ırklara devlet olacaksınız sözü vererek, kimilerine dininizi yaşayacaksınız diyerek kışkırttılar.
Yakın tarihin talanı özelleştirme talanı ile ele geçirildiği güçler sayesinde insanları seçerek kendilerine hizmet edenler ve etmeyenler diye yine kullandığı yönetimler sayesinde kendilerine kusursuz hizmet edenlere maddi olanaklar ile güç vererek kendilerine karşı çıkanları cezalandırmaya kalktılar.İnsanları kendilerine şirk etmek ve etmemek durumuna göre yine fitne ve fesat ile öldürttüler.
Devlet yok şirk var anlamına gelen artık şirketler var diyerek kullandıkları her şirketi devlet ve ulus için birer tehdide dönüştürdüler.
Şirket şirk kökünden gelir.
Şirk et ise şeytana ve sahip olduğu güce tap demektir.
Demokrasi adı altında siyasi partiler ve ideolojiler ile ulusun birlik ve beraberliğini parçalayarak diğer güçler sayesinde kendi adamlarını topluma seçtirmek yoluyla herkesi şeytana hizmet ettirdiler.
Ne demişti Hun'un tembihinin son askeri Atatürk; 'bizim siyasi partilere ihtiyacımız yoktur biz milli birlik ve beraberliğe muhtacız.
Atatürk'e bu yüzden düşman oldular birlik ve beraberliği bu yüzden yok etmek istediler.Bankalar, medya, enerji, teknoloji, gıda, üretim ve tüketim araçlarının tamamını bu sebeple devleti yönetenleri aldatarak ele geçirdiler.
Atatürk onlarında hadlerini bilmek şartıyla karma ekonomi olan kamu ekonomisi içinde bizim kontrolümüzde yaşamaları için kabul etti.
Onlar ise Atatürk'ü öldürdüler kadim sırlı fikirlerini öldürmeye sıra gelince orada çaresiz kaldılar.
Kadim devleti hileyle seçilenler değil kadim sır gereği seçilenler yönetir.
Atatürk devletinin başındadır.
Toplum kendi verdiği kararın bedelini zalim şeytanlar ile birlikte ödeyecek.
Kök Türk ata yer küreye inmeden dünya zamanı olmayan yerde yürüdü.
Eşi de ay'da yürüyordu.
Sonra yeryüzüne birlikte indiler.
Anadolu o gün bugündür bizimdir.
Ay parçası oğullar öyle türedi.
Neydi Hun'un oğullarına tembihi?
Şirk'i, fitne ve fesadı yeryüzünde yok etmekti.
Birlik ve beraberliği şeytana karşı sağlamak.
Kadim devlet bu sebeple ulus devlet oldu.
Sonsuza kadar yaşamak için Türk devleti olarak kuruldu.
Atatürk kimin tembihinin sözcüsüydü?
Bu sır bilgilerin yazılmak zorunda kalınmasının sebebi toplumun içinde şeytana teslim olmamış insanların umutlarını yaşatmak ve şeytana uyanların şeytan ile birlikte yaşattıkları zulmü kendilerinin yaşadıklarını görecekleri zamanın geldiğini duyurmak içindir.
Türklerin tarihini sakladılar özellikle
Türk olanlardan sakladılar.
Atatürk sonrası şeytanın ilk başarısı tarih kitapları, toplumun aleyhine olan eğitim ve öğretimdir.
Kim olduğunu bilmeyen neye sahip olması gerektiğini bilemez.
Bir toplumda herkes kadim sır sahibi olamaz.
O sırra sahip çıkan kurtulur çıkmayan bedelini çok ağır öder.
Kadim ilmi sır taşıyan insanlar kendileri için beklentisiz olurlar.
Onların görevleri o yüksek ideali yerine getirmek ve şeytana uyanların ve uyma ihtimali olanları kurtulmaları için uyarmaktır.
Her kadim sırrın şeytanı çıldırtmak için bir görevi ve görevlileri var.Kim güçlerine güvenerek azmış ise bilin ki sonu gelmiş demektir.
Zalimler bittiklerini anladıkları zaman zulümlerini artırırlar.
Önder Karaçay
Çok değerli öğretmenim Mustafa Bay bu yazıma aşağıda ki yorumu yapmış.
"Görülen lüzum üzerine..."
Sabırla okunmalı,
Satır aralarını...
"Alemde şer, Oğuz'da er tükenmez!"
Tebrikler Önder Kardeşim.
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#hun oğulları#adem oğulları#oğuz oğulları#dinler tarihi#mesih#mehdi#deccal
0 notes
Text
Bediüzzaman kâhinlik mi yapıyor?
Hazret-i Üstadın Kastamonu Lahikası'nda 'kıyametin vakti'ne dair söyledikleri yıllardır tartışılır. Esasında tartışılacak birşey yoktur ya. Anlatamazsınız. Nihayetinde müellif-i muhterem metninin içerisinde "Lâ ya’lemu’l-gaybe illallâh!" demeyi ihmal etmemiştir. Yani istihracının kesinlik ifade etmediğinin farkındadır. Lakin kronik alerji sahipleri bu tür insaf ifadelerine kulak vermezler. Onu, hâşâ, 'kâhinlik yapmakla' suçlarlar. Sanki o gelecek hakkında kat'î bildirimlerde bulunmuştur. Gayba dair acip sırları açıklamıştır. Ehl-i Sünnet usûlünün dışında bir yol tutmuştur.
Bunun böyle olmadığını bu yakınlarda okuduğum bir kitap vesilesiyle tekrar gördüm. Eserin ismi: İslam Ümmetinin Ömrü ve Mehdi Aleyhisselamın Gelmesinin Yakınlığı. Yazarı: Emin Muhammed Cemalüddin. (Yayınevi ismi veremiyorum. Zira kitapta herhangi bir yayınevi bilgisi yok. Hatta jenerik sayfası da ihmal edilmiş.) 2. baskısını 1996'da yaptığı anlaşılan kitapta yazarı hakkında görebildiğimiz sıfat: el-Ezher Üniversitesi Davetü'l-İslamiye Fakültesi Öğretim Görevlisi.
Kitap '2. Baskının Takdimi' bölümüyle başlıyor. Bu bölümün eklenmesinin nedeni daha önceki baskısının aldığı bazı eleştiriler. İçlerinden bir tanesi özellikle önplana çıkıyor: Yazarın isimde 'İslam Ümmetinin Ömrü' ifadesini kullanması. Yani Emin Muhammed Cemalüddin de, tıpkı Bediüzzaman gibi, kâhinlik yapmakla suçlanıyor. Girmesi doğru olmayan bir alana girdiği iddia ediliyor. O da kendisini bu suçlamalara karşı savunuyor. Savunurken de, Ehl-i Sünnet bir âlim olarak, geçmiş ulemanın kaynaklarından faydalanıyor. Onlara atıf yapıyor. Yaslanıyor. Okurken farkediyorsunuz ki: Kıyametin zamanına dönük tahminler sadece Bediüzzaman'a veya Emin Muhammed Cemalüddin'e ait şeyler değilmiş. Ya? Başkaları da benzer istihraçlarda bulunmuşlar.
Şimdi, mezkûr takdimden küçük alıntılar yaparak, ben de bu aziz yola girmek istiyorum:
"Doğrusu sizin yeryüzünde kalış süreniz... manasındaki hadisi İbn-i Hacer (r.h.) şerhetmiştir. Kim 'Bu hesap meselesi asla caiz olmaz!' derse yahut 'İbn-i Hacer bunu kesin hesap manasında değil de yaklaşık bir ifade ile yorumlamıştır...' diyecek olursa ona deriz ki: (...) Bu tür deliller İbn-i Hacer'de çokça bulunmaktadır. İbn-i Hacer bu hadisleri zahirî manalarına göre yorumlamıştır. Bu da hesap anlamına geldiğini göstermektedir. (...) Bir de bu hesap konusunu İbn-i Hacer'den önce de muhterem ilim adamları süre olarak değerlendirmişlerdir. Nitekim İbn-i Hacer diyor ki: 'Daha önce konuyu bu şekilde ele alan Ebu Cafer b. Cerir b. Taberî (r.h.) olmuştur.' O Tarih'inin mukaddimesinde İbn-i Asakir'den naklederek... (...) Yukarıda saydığımız o büyük önder ve ilim adamları kervanına İmam Süyûtî'yi (r.h.) de ekleyin. Çünkü o bu meseleye, yani dünyanın ömrünün hesabı konusuna, çok cesurca dalmıştır. (...) el-Keşfu fi Mücavezeti Hazihi'l-Ümmeti el-Elfe adlı risalesinde diyor ki: 'Haberlerin gösterdiğine göre bu ümmetin dünyada kalış süresi bini aşacak fakat esas olarak binbeşyüzü geçmeyecektir.' (...) İslam ümmetinin ömrü konusunu bir hurafe olarak değerlendirenler, taşlamalarda bulunanlar bilsinler ki, öncelikle adı geçen âlimleri sözlerine hedef edinmiş olurlar."
Müellif, başka isimleri de sayıyor, onlardan da alıntılar yapıyor. Fakat yazıyı uzatmamak için küçük bir buketle yetindim. Bütün bu beyanlardan özetle anlaşılması gereken şu gibi geliyor bana: Bediüzzaman'ın girdiği bu yol sadece kendisinin yürüdüğü bir yol değil. Bir bid'a değil. Yine ulemadan referansları olan bir yol. Evet, inanabilirsiniz-inanmayabilirsiniz, lakin İslam'a aykırı birşey yapılmış gibi bakamazsınız. Geçmiş ulemamızdan da yakın-uzak istihraçlarda bulunanlar olmuş çünkü. Elbette bu tahminler büsbütün ilimsiz yapılmamış. Hepsi kendilerince bir usûle yaslanmışlar. Nakillerden de bazı deliller bulmuşlar. Öyle ya. Bediüzzaman'ın da dayandığı yine bir hadistir. Hatta mektubun başlığı da şöyle zaten: "Ahirzamandan haber veren mühim bir hadis."
"(...) Hattâ ye'tiyallahu bi emrihi... (şedde sayılır) fıkrası dahi makam-ı cifrîsi binbeşyüzkırkbeş (1545) olup kâfirlerin başında kıyamet kopmasına îmâ eder. Lâ ya’lemu’l-gaybe illallâh. Cây-ı dikkat ve hayrettir ki: Üç fıkra bil'ittifak binbeşyüz (1500) tarihini göstermeleriyle beraber, tam tamına manidar, makul ve hikmetli bir surette binbeşyüzaltıdan (1506) ta kırkbeşe (1545) kadar üç inkılâb-ı azîmin ayrı zamanlarına tetabuk ve tevafuklarıdır. Bu îmalar gerçi yalnız bir tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil, fakat birden ihtar edilmesi kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat'î tarzda kimse bilmez, fakat böyle îmalarla bir nevi kanaat, bir gâlip ihtimal gelebilir."
0 notes
Text
Bediüzzaman kâhinlik mi yapıyor?
Hazret-i Üstadın Kastamonu Lahikası'nda 'kıyametin vakti'ne dair söyledikleri yıllardır tartışılır. Esasında tartışılacak birşey yoktur ya. Anlatamazsınız. Nihayetinde müellif-i muhterem metninin içerisinde "Lâ ya’lemu’l-gaybe illallâh!" demeyi ihmal etmemiştir. Yani istihracının kesinlik ifade etmediğinin farkındadır. Lakin kronik alerji sahipleri bu tür insaf ifadelerine kulak vermezler. Onu, hâşâ, 'kâhinlik yapmakla' suçlarlar. Sanki o gelecek hakkında kat'î bildirimlerde bulunmuştur. Gayba dair acip sırları açıklamıştır. Ehl-i Sünnet usûlünün dışında bir yol tutmuştur.
Bunun böyle olmadığını bu yakınlarda okuduğum bir kitap vesilesiyle tekrar gördüm. Eserin ismi: İslam Ümmetinin Ömrü ve Mehdi Aleyhisselamın Gelmesinin Yakınlığı. Yazarı: Emin Muhammed Cemalüddin. (Yayınevi ismi veremiyorum. Zira kitapta herhangi bir yayınevi bilgisi yok. Hatta jenerik sayfası da ihmal edilmiş.) 2. baskısını 1996'da yaptığı anlaşılan kitapta yazarı hakkında görebildiğimiz sıfat: el-Ezher Üniversitesi Davetü'l-İslamiye Fakültesi Öğretim Görevlisi.
Kitap '2. Baskının Takdimi' bölümüyle başlıyor. Bu bölümün eklenmesinin nedeni daha önceki baskısının aldığı bazı eleştiriler. İçlerinden bir tanesi özellikle önplana çıkıyor: Yazarın isimde 'İslam Ümmetinin Ömrü' ifadesini kullanması. Yani Emin Muhammed Cemalüddin de, tıpkı Bediüzzaman gibi, kâhinlik yapmakla suçlanıyor. Girmesi doğru olmayan bir alana girdiği iddia ediliyor. O da kendisini bu suçlamalara karşı savunuyor. Savunurken de, Ehl-i Sünnet bir âlim olarak, geçmiş ulemanın kaynaklarından faydalanıyor. Onlara atıf yapıyor. Yaslanıyor. Okurken farkediyorsunuz ki: Kıyametin zamanına dönük tahminler sadece Bediüzzaman'a veya Emin Muhammed Cemalüddin'e ait şeyler değilmiş. Ya? Başkaları da benzer istihraçlarda bulunmuşlar.
Şimdi, mezkûr takdimden küçük alıntılar yaparak, ben de bu aziz yola girmek istiyorum:
"Doğrusu sizin yeryüzünde kalış süreniz... manasındaki hadisi İbn-i Hacer (r.h.) şerhetmiştir. Kim 'Bu hesap meselesi asla caiz olmaz!' derse yahut 'İbn-i Hacer bunu kesin hesap manasında değil de yaklaşık bir ifade ile yorumlamıştır...' diyecek olursa ona deriz ki: (...) Bu tür deliller İbn-i Hacer'de çokça bulunmaktadır. İbn-i Hacer bu hadisleri zahirî manalarına göre yorumlamıştır. Bu da hesap anlamına geldiğini göstermektedir. (...) Bir de bu hesap konusunu İbn-i Hacer'den önce de muhterem ilim adamları süre olarak değerlendirmişlerdir. Nitekim İbn-i Hacer diyor ki: 'Daha önce konuyu bu şekilde ele alan Ebu Cafer b. Cerir b. Taberî (r.h.) olmuştur.' O Tarih'inin mukaddimesinde İbn-i Asakir'den naklederek... (...) Yukarıda saydığımız o büyük önder ve ilim adamları kervanına İmam Süyûtî'yi (r.h.) de ekleyin. Çünkü o bu meseleye, yani dünyanın ömrünün hesabı konusuna, çok cesurca dalmıştır. (...) el-Keşfu fi Mücavezeti Hazihi'l-Ümmeti el-Elfe adlı risalesinde diyor ki: 'Haberlerin gösterdiğine göre bu ümmetin dünyada kalış süresi bini aşacak fakat esas olarak binbeşyüzü geçmeyecektir.' (...) İslam ümmetinin ömrü konusunu bir hurafe olarak değerlendirenler, taşlamalarda bulunanlar bilsinler ki, öncelikle adı geçen âlimleri sözlerine hedef edinmiş olurlar."
Müellif, başka isimleri de sayıyor, onlardan da alıntılar yapıyor. Fakat yazıyı uzatmamak için küçük bir buketle yetindim. Bütün bu beyanlardan özetle anlaşılması gereken şu gibi geliyor bana: Bediüzzaman'ın girdiği bu yol sadece kendisinin yürüdüğü bir yol değil. Bir bid'a değil. Yine ulemadan referansları olan bir yol. Evet, inanabilirsiniz-inanmayabilirsiniz, lakin İslam'a aykırı birşey yapılmış gibi bakamazsınız. Geçmiş ulemamızdan da yakın-uzak istihraçlarda bulunanlar olmuş çünkü. Elbette bu tahminler büsbütün ilimsiz yapılmamış. Hepsi kendilerince bir usûle yaslanmışlar. Nakillerden de bazı deliller bulmuşlar. Öyle ya. Bediüzzaman'ın da dayandığı yine bir hadistir. Hatta mektubun başlığı da şöyle zaten: "Ahirzamandan haber veren mühim bir hadis."
"(...) Hattâ ye'tiyallahu bi emrihi... (şedde sayılır) fıkrası dahi makam-ı cifrîsi binbeşyüzkırkbeş (1545) olup kâfirlerin başında kıyamet kopmasına îmâ eder. Lâ ya’lemu’l-gaybe illallâh. Cây-ı dikkat ve hayrettir ki: Üç fıkra bil'ittifak binbeşyüz (1500) tarihini göstermeleriyle beraber, tam tamına manidar, makul ve hikmetli bir surette binbeşyüzaltıdan (1506) ta kırkbeşe (1545) kadar üç inkılâb-ı azîmin ayrı zamanlarına tetabuk ve tevafuklarıdır. Bu îmalar gerçi yalnız bir tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil, fakat birden ihtar edilmesi kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat'î tarzda kimse bilmez, fakat böyle îmalarla bir nevi kanaat, bir gâlip ihtimal gelebilir."
0 notes
Text
#enfeskanal 💖
Deccal'in Hayat Hikâyesi.. Beğenilerle, yorumlarla kanalıma destek olun. Kalıcı tâkip lütfen 🙏💖 https://youtu.be/Cl1_YkNcX0w?feature=shared
youtube
#keşfet#trend#subscribe#takip edilesi bloglar#deccal#antichrist#kıyamet alametleri#kıyamet#Alametler#secret#gizem#Youtube kanalıma abone ol#Bilgi ambarı#Tâkip ambarı👑#Her telden#Enfes kanal#Youtube
0 notes
Text
Hz.İmran ibni Husayn (R.A.) Rasûlullah (S.A.V.)'i şöyle buyururken işittim dedi:
"Âdemin yaratılışından kıyametin kopacağı ana kadar meydana gelecek olaylar içinde Deccalden daha önemlisi yoktur.”
(Müslim, Fiten, 126)
#islam #hadis #hzmuhammed #hzmuhammedsav #buhari #muslim #peygamber #peygamberefendimiz #peygamberimiz #kıyamet #fitne #deccal
#islam#hadis#muslim#hzmuhammed#peygamber#peygamberefendimiz#hzmuhammedsav#peygamberimiz#buhari#dua#deccal#kıyamet#fitne
0 notes
Text
Yalancı cennetleri ardımda kaldı. Deccal-ı şebabetin kâr etmez bana. Vuslatın kır atı önüne geçti. Tûl-i emel karası yetişmez daha.
Defterim karalandı, şakaklarım ak. Hayalin işkembesi perestije tok. Gayrı inlediğim de dudağıma yük. Ayaklarım yolunu savuşmaz daha.
0 notes
Photo
I Dəccal, Məsihin ortaya çıxması üçün süni qiyamət əlamətləri yaradır və bu süni əlamətlər üçün xristianları təşviq edir. Bu şərtlər yarananda isə, Dəccal qurduğu saxta nizamın gərəyi olaraq bu dəfə də “Süni Məsih” iddiasını ortaya atacaqdır. Hz. İsanın gəlişindən əvvəl bir çox saxta Məsih ortaya çıxacaq, ancaq Məsih Dəccal bunların ən şiddətlisi olacaqdır. Hədislərin işarəsinə əsasən xristianlar və musəvilər arasında təsiri altına aldığı bir sıra qruplar bu hadisəni təşkil edəcək və Dəccalı hz. İsa olaraq göstərəcəklər. Peyğəmbərimizin hədislərində Dəccalın əvvəlcə “peyğəmbərlik”, daha sonra isə “ilahlıq” (Allahı tənzih edirik) iddiasında olacağını belə xəbər vermişdir : “(Dəccal) çıxdığı zaman hər kəs onu həqiqi mürşid bilib onun ardınca gedəcək, sonra Kufəyə gəlincə eyni şəkildə fəaliyyətini davam etdirəcək və peyğəmbərlik iddia edəcək. Bunu görən ağıl sahibi insanlar ondan ayrılacaqlar...Sonra ilahlıq davasında olacaq... (Əstəğfurullah) “Mən Allaham” deyəcək.” “O (Dəccal) əvvəlcə: “Mən peyğəmbərəm” deyəcək. Halbuki, məndən sonra heç bir peyğəmbər yoxdur. Sonra ikinci bir iddiada olacaq: “Mən Rəbbinizəm” deyəcəkdir. Halbuki, siz ölənədək Rəbbinizi görə bilməzsiniz...” “Şeytanlar ona: “Nə istəsən de, edək!” deyəcəklər. O da: “Gedin, insanlara mənim onların Rəbbi olduğumu deyin!” deyib hər birini bir tərəfə salacaq....” İmam Şarrani isə Dəccalın ilahlıq iddiasi ilə millətləri təsiri altına alacağını belə bildirmişdir: “Dəccal bir millətin yanına gələrək onları (öz batil yoluna ) dəvət edər. O millət də Dəccalın ilah olduğuna iman gətirib, ona qulluq edərlər.” Bütün bu məlumatlardan Dəccalın insanlara əvvəl tək bir yol göstərici olaraq tanış edəcəyi, sonra isə Məsihliyini və daha sonra da ilahlığını elan edəcəyi başa düşülür. Dəccal geniş kütlələri bu vəziyyətə razı sala bilmək üçün texnologiyanın imkanlarından faydalanacaq, ən inkişaf etmiş hipnoz üsullarından istifadə edəcək. Bədiuzzaman Səid Nursi Dəccalın istifadə edəcəyi bu üsulu belə xəbər verir: (ardı rəydə) #quran #islam #dinipaylasimlar #Allah #namaz #dua #din #hzisa #mesihdeccal #deccal #anticrist #cin #iblis https://www.instagram.com/p/Cope-S0IgDm/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
boşuna ama, aradım.
nietzsche - dionysos dithyrambosları
#kitap#edebiyat#blogger#felsefe#kitaplar#blog#kitap kurdu#charles bukowski#şiir#friedrich nietzsche#dionysos dithyrambosları#deccal#böyle buyurdu zerdüşt#ecce homo#tan kızıllığı#şen bilim#goethe#faust#saint augustine#stoa felsefesi#stoic philosophy#greek philosophy#platon#sokrates#antik yunan#sophokles#kral oidipus#oidipus#hamlet#william shakespeare
9 notes
·
View notes
Text
Uşak’ta şöyle birisi var. Kime anlatsam herkesin ex’i çıkıyor küçük şehir sorunsalı ALSKDLS. Aramızda “Uşak Tester’i” diyoruz
8 notes
·
View notes
Text
evde surekli davalar konusuluyo
5 notes
·
View notes
Text
Bediüzzaman kâhinlik mi yapıyor?
Hazret-i Üstadın Kastamonu Lahikası'nda 'kıyametin vakti'ne dair söyledikleri yıllardır tartışılır. Esasında tartışılacak birşey yoktur ya. Anlatamazsınız. Nihayetinde müellif-i muhterem metninin içerisinde "Lâ ya’lemu’l-gaybe illallâh!" demeyi ihmal etmemiştir. Yani istihracının kesinlik ifade etmediğinin farkındadır. Lakin kronik alerji sahipleri bu tür insaf ifadelerine kulak vermezler. Onu, hâşâ, 'kâhinlik yapmakla' suçlarlar. Sanki o gelecek hakkında kat'î bildirimlerde bulunmuştur. Gayba dair acip sırları açıklamıştır. Ehl-i Sünnet usûlünün dışında bir yol tutmuştur.
Bunun böyle olmadığını bu yakınlarda okuduğum bir kitap vesilesiyle tekrar gördüm. Eserin ismi: İslam Ümmetinin Ömrü ve Mehdi Aleyhisselamın Gelmesinin Yakınlığı. Yazarı: Emin Muhammed Cemalüddin. (Yayınevi ismi veremiyorum. Zira kitapta herhangi bir yayınevi bilgisi yok. Hatta jenerik sayfası da ihmal edilmiş.) 2. baskısını 1996'da yaptığı anlaşılan kitapta yazarı hakkında görebildiğimiz sıfat: el-Ezher Üniversitesi Davetü'l-İslamiye Fakültesi Öğretim Görevlisi.
Kitap '2. Baskının Takdimi' bölümüyle başlıyor. Bu bölümün eklenmesinin nedeni daha önceki baskısının aldığı bazı eleştiriler. İçlerinden bir tanesi özellikle önplana çıkıyor: Yazarın isimde 'İslam Ümmetinin Ömrü' ifadesini kullanması. Yani Emin Muhammed Cemalüddin de, tıpkı Bediüzzaman gibi, kâhinlik yapmakla suçlanıyor. Girmesi doğru olmayan bir alana girdiği iddia ediliyor. O da kendisini bu suçlamalara karşı savunuyor. Savunurken de, Ehl-i Sünnet bir âlim olarak, geçmiş ulemanın kaynaklarından faydalanıyor. Onlara atıf yapıyor. Yaslanıyor. Okurken farkediyorsunuz ki: Kıyametin zamanına dönük tahminler sadece Bediüzzaman'a veya Emin Muhammed Cemalüddin'e ait şeyler değilmiş. Ya? Başkaları da benzer istihraçlarda bulunmuşlar.
Şimdi, mezkûr takdimden küçük alıntılar yaparak, ben de bu aziz yola girmek istiyorum:
"Doğrusu sizin yeryüzünde kalış süreniz... manasındaki hadisi İbn-i Hacer (r.h.) şerhetmiştir. Kim 'Bu hesap meselesi asla caiz olmaz!' derse yahut 'İbn-i Hacer bunu kesin hesap manasında değil de yaklaşık bir ifade ile yorumlamıştır...' diyecek olursa ona deriz ki: (...) Bu tür deliller İbn-i Hacer'de çokça bulunmaktadır. İbn-i Hacer bu hadisleri zahirî manalarına göre yorumlamıştır. Bu da hesap anlamına geldiğini göstermektedir. (...) Bir de bu hesap konusunu İbn-i Hacer'den önce de muhterem ilim adamları süre olarak değerlendirmişlerdir. Nitekim İbn-i Hacer diyor ki: 'Daha önce konuyu bu şekilde ele alan Ebu Cafer b. Cerir b. Taberî (r.h.) olmuştur.' O Tarih'inin mukaddimesinde İbn-i Asakir'den naklederek... (...) Yukarıda saydığımız o büyük önder ve ilim adamları kervanına İmam Süyûtî'yi (r.h.) de ekleyin. Çünkü o bu meseleye, yani dünyanın ömrünün hesabı konusuna, çok cesurca dalmıştır. (...) el-Keşfu fi Mücavezeti Hazihi'l-Ümmeti el-Elfe adlı risalesinde diyor ki: 'Haberlerin gösterdiğine göre bu ümmetin dünyada kalış süresi bini aşacak fakat esas olarak binbeşyüzü geçmeyecektir.' (...) İslam ümmetinin ömrü konusunu bir hurafe olarak değerlendirenler, taşlamalarda bulunanlar bilsinler ki, öncelikle adı geçen âlimleri sözlerine hedef edinmiş olurlar."
Müellif, başka isimleri de sayıyor, onlardan da alıntılar yapıyor. Fakat yazıyı uzatmamak için küçük bir buketle yetindim. Bütün bu beyanlardan özetle anlaşılması gereken şu gibi geliyor bana: Bediüzzaman'ın girdiği bu yol sadece kendisinin yürüdüğü bir yol değil. Bir bid'a değil. Yine ulemadan referansları olan bir yol. Evet, inanabilirsiniz-inanmayabilirsiniz, lakin İslam'a aykırı birşey yapılmış gibi bakamazsınız. Geçmiş ulemamızdan da yakın-uzak istihraçlarda bulunanlar olmuş çünkü. Elbette bu tahminler büsbütün ilimsiz yapılmamış. Hepsi kendilerince bir usûle yaslanmışlar. Nakillerden de bazı deliller bulmuşlar. Öyle ya. Bediüzzaman'ın da dayandığı yine bir hadistir. Hatta mektubun başlığı da şöyle zaten: "Ahirzamandan haber veren mühim bir hadis."
"(...) Hattâ ye'tiyallahu bu emrihi... (şedde sayılır) fıkrası dahi makam-ı cifrîsi binbeşyüzkırkbeş (1545) olup kâfirlerin başında kıyamet kopmasına îmâ eder. Lâ ya’lemu’l-gaybe illallâh. Cây-ı dikkat ve hayrettir ki: Üç fıkra bil'ittifak binbeşyüz (1500) tarihini göstermeleriyle beraber, tam tamına manidar, makul ve hikmetli bir surette binbeşyüzaltıdan (1506) ta kırkbeşe (1545) kadar üç inkılâb-ı azîmin ayrı zamanlarına tetabuk ve tevafuklarıdır. Bu îmalar gerçi yalnız bir tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil, fakat birden ihtar edilmesi kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat'î tarzda kimse bilmez, fakat böyle îmalarla bir nevi kanaat, bir gâlip ihtimal gelebilir."
#bediüzzaman#said nursi#risale-i nur#kehanet#kâhinlik#kıyamet#kâhin#alamet#mehdi#deccal#dünyanın sonu
0 notes
Text
#enfeskanal 💖
Taberiye Gölü.. Beğenilerle, yorumlarla kanalıma destek olun. Kalıcı tâkip lütfen 🙏💖 https://youtu.be/U4U9tantOPE
#keşfet#Trend#subscribe#Taberiye gölü#ahir zaman#kıyamet#Deccal#galilee#secret#gizem#Youtube kanalıma abone ol#Bilgi ambarı#Tâkip ambarı👑#Her telden#Enfes kanal
0 notes
Text
#islam #hadis #hzmuhammed #hzmuhammedsav #buhari #muslim #peygamber #peygamberefendimiz #peygamberimiz
#deccal#kıyamet#islam#hadis#muslim#hzmuhammed#peygamber#peygamberefendimiz#hzmuhammedsav#peygamberimiz#buhari#dua
0 notes
Text
Allah'ım neden oyun oynarken sakin olamıyorum
#23#bi gün bilgisayarı falan kırıcam diye korkuyorum#sırf bu yüzden online oyunlardan uzak duruyorum biliyo musunuz#birilerinin anasına sövmeyeyim diye#ya da kendime sövmeyeyim diye#aşırı toksik oluyorum gerçek hayatta ne kadar sakinsem oyun oynarken o kadar deccale dönüşüyorum#tövbe ya
2 notes
·
View notes
Text
zamanında ekmeleddin ihsanoğluna oy verenlerin şu an kk aday olmasın demesini dümdüz şımarıklık olarak görüyorum
5 notes
·
View notes