#dağ çiçeği
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ne yani, solacak korkusuyla çiçek de mi
açtırmayacağız yüreğimize?
Fethi Korkmaz...
#flower garden#flowers#flower#mountain flower#sky#mountain#clouds#cloud#meadow#pics#art#landscape#scenery#nature#travel#amazing#aesthetic#beautiful photo#traveling#photagraphy#dağ çiçeği#çiçek#doğa#manzara#siir#edebiyat#gökyüzü#pink flowers#pembe cicekler
219 notes
·
View notes
Text
4 notes
·
View notes
Text
Her ne isen en iyisi ol. Dağ tepesinde çam olamazsan, vadide bir çalı ol. Ama oradaki en iyi çalı sen ol. Bir yola neşe ver. Bir misk çiçeği olamazsan, gölde bir saz ol. Fakat gölün içindeki en canlı saz sen ol. Balina olamazsan, küçücük bir balık ol. Ama denizdeki en kıvrak balık sen ol. Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz. Dünyadaki herkes için bir şey vardır. Cadde olamazsan patika ol. Güneş olamazsan yıldız ol. Kazanmak ya da kaybetmek ölçüyle değil. Sen her ne isen en iyisi ol.
49 notes
·
View notes
Text
Her ne isen en iyisi ol. Dağ tepesinde çam olamazsan, vadide bir çalı ol. Ama oradaki en iyi çalı sen ol. Bir yola neşe ver. Bir misk çiçeği olamazsan, gölde bir saz ol. Fakat gölün içindeki en canlı saz sen ol. Balina olamazsan, küçücük bir balık ol. Ama denizdeki en kıvrak balık sen ol. Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz. Dünyadaki herkes için bir şey vardır. Cadde olamazsan patika ol. Güneş olamazsan yıldız ol. Kazanmak ya da kaybetmek ölçüyle değil. Sen her ne isen en iyisi ol.
Cân içrem @burabenimevimmismegersem ile nice seyyahlıklara 🤍
40 notes
·
View notes
Text
Yılda iki kez çiçek açan garip dağ çiçeği ♥️
9 notes
·
View notes
Text
yolum uzundu
yanımda hiç resim yoktu
dağlara baktım: dağıldım
yollara baktım: yoruldum
gece ayışığı içtim, dudaklarım kurudu
gündüz böğürtlen yedim, dilim buğulandı
siz görmeliydiniz o kanı
bir dağ çiçeği sevdasına bin arı öldü
tam ordan geçiyordum, gördüm diyebilirim
aman nasıl petekti öyle
nasıl baldı
böğürtlen gibi kırmızıydı
kan gibi saydam
bir garip kokuydu, onun kokusuydu
dayanamadım, eli titrekti ama
yedim yedim kalbim çatladı
sevdam o dağ çiçeğinde kaldı.
7 notes
·
View notes
Text
En iyisi…
Dağ tepesinde bir çam olamazsan,
vadide bir çalı ol.
Fakat, oradaki en iyi ve büyük çalı sen olmalısın
Çalı olamazsan bir ot parçası ol.
Bir yola neşe ver.
Bir misk çiçeği olamazsan bir saz ol.
Fakat, gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın.
Hepimiz kaptan olamayız, bazılarımız tayfa olmaya mecburuz.
Dünyada hepimiz için bir şey var.
Yapacağımız iş, size en yakın olan iştir.
Cadde olamazsan patika ol.
Güneş olamazsan yıldız ol.
Kazanmak, yahut kaybetmek ölçü ile değildir.
Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın.
Douglas Malloch
12 notes
·
View notes
Text
dün geldim
geç kalsam da bağışlanır
*
bir bahar bozumuydu yola çıktığımda
yüzümde suçlu bir merak
kalbim heyecandan telaşlı
gözlerimde ısırgan bir hüzün vardı
hüzün: hep bilinir
bir afyon çiçeğidir önceleri
dalayan bir ısırgan yoncası olur sonra
dalayan ve uyandıran o afyon uykusundan
*
dün geldim
acı sırtımda tabiy
*
yolum uzundu
yanımda hiç resim yoktu
dağlara baktım: dağıldım
yollara baktım: yoruldum
gece ayışığı içtim, dudaklarım kurudu
gündüz böğürtlen yedim, dilim buğulandı
siz görmeliydiniz o kanı
bir dağ çiçeği sevdasına bin arı öldü
tam ordan geçiyordum, gördüm diyebilirim
aman nasıl petekti öyle
nasıl baldı
böğürtlen gibi kırmızıydı
kan gibi saydam
bir garip kokuydu, onun kokusuydu
dayanamadım, eli titrekti ama
yedim yedim kalbim çatladı
sevdam o dağ çiçeğinde kaldı
*
dün geldim, anca geldim
usumda vızıldayan bin arı ölüsü
heybemde onarımı gereken bin iğne
önce kendi etime
*
dün geldim
hoş mu geldim
hoş olmayan şeylerden geldim
bir kentten geçtim ki canım titredi
sıtma kabusuyla sallanıyordu uzaktan
girişte insanlar gördüm, hiç görmediğim
ama sanki biryerlerden tanıdığım, yemin
*
edebilirim
*
iğrenç suratları vardı, insandan çok
cüzzamlı bir köpeğe benziyorlardı
kuru birer ağaç dibine çömelmiş
çürümüş bir dalı kemiriyorlardı
omuzlarında soyulmuş yılan derileri
ellerinde pas tutmuş makaslar
iki ucu da kırık
tam ben yanlarından geçiyorken
elma ağaçlarının çiçeklerini kesmeye başladılar
ben sanki tarihini bilmiyormuşum gibi
bakır çalığı bir kasede
elmanın kanını sundular
geldim ya, nasıl geldim
bir elimde tarih atlası
*
bir elimde güneş humması
soğutulmaya zorlanmış bir çöl kızgınlığından
bir kum fırtınasının
soylu kumcuklarından geldim
yorgundum, susamıştım, dilim kuruydu ama
gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi
bilirim ben
çölün tam ortasında sonsuz bir ışıltıydı
yedibin rengi yansıtan renksiz bir kuyuydu
duruydu, aydınlıktı, yaz gökleri gibiydi suyu
uzanıp avuçlasam benimdi
*
öyle yakın, öyle kolay, öyle dokunsam
ah o kervancıbaşı
ah o sırmalı soyguncu
ve ellerinde kesik başlar ve zebellah ordusu
birden beliriverdiler tam kuyunun başında
ellerinde kan sızıtan kesik başları
tan kuyunun ağzından sarkıtıyorlardı ki
ne olduysa o anda oldu
kızıl bir bulut ağdı kuyunun ağzından göğe
bulut değil
bir devin alev saçan soluğuydu
ardından muhteşem bir kum fırtınası
kum değil
devin çocuklarıydı saçılan
ah görmeliydiniz o savaşı
ne kanlı kervancıbaşı
ne zebellah ordusu
dayanamadılar kum fırtınasının şiddetine
çöl mü yarıldı
kuyu mu büyüttü ağzını
kızgın çöl kavuşunca dinginliğine
bir ben vardım kuyunun başında diri
ve her şeyi görebilen sağlıklı çöl tanığı
öğrendim çöl kızgınsa öfkesi nice olur
kum fırtınasında neler yapılır
nasıl yok edilir çöllerin sırmalı
soygun kervancıları
gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi
bilirim ben
bir elimde güneş humması
bir elimde tarih atlası vardı
vakit dardı
kanarak içtim de kuyunun duru suyundan
uçar gibi aştım çölü o sonsuz ışıltıdan
dün geldim
*
dün ben nerden geldim
ezberlenip unutulmuş bir sıkıntıdan geldim
adı konulmamış bir düşten geldim
terlemiş balıklar gördüm, rengi bozulmuş mavilikler
kabaran denizler gibi coşkun sürücüler
kılçığı beynine saplanmış gözsüz balıklar gördüm
trollenmiş deniz tarlası, iyot vurgunu
derya içindeydim de hani deryayı gördüm
küçük balığı gördüm, peşinde büyük balık
bir su ağası gibi kuvvetli ve saldırgan
oh balık, küçük balık, can balık
anasının kuzusu, deniz kokulum
söyle yavrum, söyle gözüm, söyle kılçığım
kim dokundu senin pullanmamış derine
kim kıydı senin o tazecik gövdene
denizde kum gibi dolgun pullarıyla
doymaz mı büyük balık küçük balığa
ama gördüm ya sonunda
derya içindeki deryayı
büyük balık küçük balık peşindeydi ya
birleşince küçük balık yüzlercesiyle
şaşırıp kaldı büyük balık
şaşırıp kalmadım amma
ne de keskinleşmiş dişleri ol mahilerin
unutulmaz bir deniz anası gibi büyüdü gövdeleri
kıymık kıymık oldu gövdesi büyük balığın
anladım
nice olsa da
denizde kum, büyük balıkta pul
birleşince
edemezmiş küçükleri kendine kul
*
14 Mart 1972
Arkadaş Zekai Özger
7 notes
·
View notes
Text
Elimi, yüreğine yaktığımdan mıdır bilmem
parmak ucunda sevdalaşır şimdi ruhum
Bi çay içimlik şarkı gibi parlar gözlerin
O kadar keskin , o kadar hisli...
Insanlar bekleşir istasyonlarda
Yağmur daha da ıslaklaşır
Kalabalığı hazan rüzgarları süpürür
Tik tak tik tak saatlerde
aynı rakamı gösterir akrep aynı gölgeyi düşürür üzerine yelkovan
Gözlerin bakası olur da yüzünde utançtan bakışların pembeleşir; sözlerin mânâ doludur da sessiz sessiz heceleşir
cevabı içten ve de derin sorular tekrarlaşır dilimizde
vagonlarda duyulmaz olur kalabalık, doğa gözlerinde tablolaşır
zaman nedir ki avuçlarımızda
izafi saatler bi anda saniyeleşir , hasrete akışı olabildiğince hızlıdır onun.
Gözlerin güneşlenir ve en yanışlısı budur aşkın. kalabalıkta yalnız onlar kalır
kalbimi derinden bi sızı alır
Bilmezler eller anlamazlar onlar sevgilim
ayaklarımızın aynı anda bastığı parke taşları bilir de ağırlığını aşkın onlar bilmezler anlamazlar eller.
gördün mü bak bunca dizeleşse de sevda , mühürlense de ıçerimde sen
bi dağ lalesi kadar hasretteyim
yayla çiçeği gibi gecede
Tut yüreğimden ne gece ne geceler özlemi güneşleyemez
Tut yüreğimden sızılaşıyorum...
18 notes
·
View notes
Text
''Güneş, dağları mor, mavi, yeşil, lacivert, kahverengi, koyulu açıklı tüm ren kl e re boyayacak...
Tezer Özlü...
#mountain flowers#mountain flower#flower garden#flowers#flower#mountain#sky#cloud#clouds#meadow#pics#art#landscape#scenery#nature#travel#amazing#aesthetic#beautiful photo#traveling#photagraphy#dağ çiçekleri#dağ çiçeği#çiçek#doğa#şiir#edebiyat#manzara#kitap#şair
140 notes
·
View notes
Text
Sanki yaşarken yapıp ettiklerimizi, nereye varacağını bilmediğimiz bir cümlenin tamama ermesi için yapıyoruz. Sanki her şeyi anlamlı ve anlaşılır hale getiren bir gizem var, hissediyoruz bunu ama tam manasıyla anlayamadığımız için dışında kalıyoruz. Buna karşılık, zihinsel olarak kendimizi dışında kalmış hissettiğimiz bu gizemin tam içinde, en ortasında, onun bir parçası, bir gerçekleştiricisi, her neyse o gizem, onu belki farkında dahi olmadan inşa eden birer karınca gibi azimle ve sadakatle çalışıyoruz. Sanki her şeyi kuşatan derin bir mana var ve bizler, yani her birimiz, esaslı bir cümlenin sıralanmış kelimeleri gibi kendi taşıdığımız ve farkında olduğumuz mananın çok ötesinde bir mananın hayat bulmasına hizmet ediyoruz. Öyle değil midir kelimeler? Kendi taşıdıkları sınırlı bir mana vardır, onları bir cümle içinde başka kelimelerle o kadar büyük bir maharetle buluşturursunuz ki, tek tek bütün o kelimeler kendi manalarından çok daha kuşatıcı, çok daha büyük bir mananın yapı taşı olurlar.
“Ne işe yarıyor bütün bunlar, neden yapıyoruz bütün bunları?” diye isyan etti yorulmuş biri. “Şöyle düşün” dedi kendini daha iyi hisseden, “Belki biz ikimiz bir rengin iki ayrı tonuyuz ve harikulade renklerden oluşan bir kır tablosunun bizim tonlarımıza ihtiyacı var!”
Tuğlalar bilir mi mesela, yan yana ve üst üste sağlam dururak, birbirlerine tutunarak içinde türlü hikayeler dönen bir evi ayakta tuttuklarını? Dağ deyince, yamacındaki bir kayaya tutunarak açan o minik kır çiçeği bilir mi onu da kastettiğimizi? Bilir mi mesela az sonra dalından düşerek oradan toprağa karışacak olan bir meşe palamudu aklının alamayacağı bir büyük ormanın kendisinden besleneceğini? Farkında mıdır mesela kıyıya vuran beyaz köpüklü küçük bir dalga, onu oraya uçsuz bucaksız bir denizin gönderdiğini? İki nota arasındaki o küçük es, o minik boşluk ne kadar ayırtındadır mesela, gönle sürur veren asude bir bestenin mütemmim bir parçası olduğunun.
“...eğer insanlığı birleştiren kutsal bir bağ yoksa, eğer ormanın yaprakları gibi bir nesil diğerinin ardından doğuyorsa, bir nesil ormandaki kuşların şarkıları gibi bir diğerinin yerine geçiyorsa, eğer insan soyu dünyadan, denizden geçen bir gemi ya da çöldeki bir rüzgar, düşüncesiz ve meyvesiz bir kapris olarak geçiyorsa, eğer ebedi bir unutkanlık; avı için aç bir biçimde pusuya yatmış bekliyorsa ve onun pençelerinden kurtaracak kadar güçlü bir güç yoksa -o zaman yaşam ne kadar boş ve huzurdan yoksun olacaktır!” diyor ‘Korku ve Titreme’ ismini verdiği kitabında Soren Kirkegaard.
Hayat boş, yaşadıklarımız boşuna, uğraşlarımız boşu boşuna değil... Durup nazar-ı dikkatle baktığımızda; alemde husule gelen her bir şeyin varlığın manasına (ki manası aslıdır) hizmet ettiğini, olmasa boş kalacak bir yeri doldurduğunu, hakikat dediğimiz sonsuzca büyük asli ifadenin bizim tek tek taşıdığımız manalardan zuhur ettiğini muhtemel ki hepimiz hayretle fark edebiliriz. Alemdeki her şey, bizim görüş gücümüzün ötesindeki bir büyük nakşın ilmeği, rengi, tonu, cüzü olarak anlamını kazanır ve başlayıp biten her bir hayat da kendi içinde sonsuzca ihtimal barındıran bir hikayeye, ‘Mana’yı tamamlayan manaya karşılık gelir.
“Az önce parmağının ucuyla alıp ağzına attığın şu küçük susam tanesi var ya” dedi meczup, “bil ki sabahtan beri burada senin gelip onu bulmanı bekliyor.”
Gökhan Özcan / Bir susam tanesi olarak insan
30.03.2023-Yenişafak
2 notes
·
View notes
Text
Dağlarının, dağlarının ardı,
Nazlıdır.
Uçurum kıyısında incecik bir yol
Gider dolana - dolana,
Bir hastan vardır, umutsuz,
Belki Ayşe, belki Elif
Endamı kuytuda başak,
Memesinin, memesinin altında,
Bir sancı,
Bir hayın bıçak...
Ölüm bu,
Fıkara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastan vardı umutsuz,
Hasreti uykularda,
Hasreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda...
Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
Hiç akıl edip de düşünen var mı?
Gün kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat makina
Nasıl canavar kesilir.
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Yüz vermez topal öküze,
Ve almaz koynuna kara sabanı.
Sepetçioğlu'm kömür işçisidir,
Mavzer değil, kürek tutar Urfalı Nazif
Mal, haraç - mezattır,
Can, pazar - pazar.
Kırmızı, ak ve esmer,
Yumuşak ve sert buğdaları
Yaratan ellerin sahibidir bu,
Kör boğaz, nafaka uğruna,
Haldan düşmüş, tebdil gezer...
Dağlarının, dağlarının ardı
Nasıl anlatsam...
Ağaçsız, kuşsuz, gölgesiz.
Çırılçıplak,
Vay kurban...
"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda."
Yiğitlik, sen cehennem olsan bile
Fedayı kabul etmektir,
Cennet yapabilmek için seni,
Yoksul ve namuslu halka.
Bu'dur ol hikayet,
Ol kara sevda.
Seni sevmek,
Felsefedir kusursuz.
İmandır, korkunç sabırlı.
İp'in, kurşun'un rağmına,
Yürür pervasız ve güzel.
Sıradağları devirir,
Akan suları çevirir,
Alır yetimin hakkını,
Buyurur, kitabınca...
Gün ola, devran döne, umut yetişe,
Dağlarının, dağlarının ardında,
Değil öyle yoksulluklar, hasretler,
Bir tek başak tanesi bile dargın kalmayacaktır,
Bir tek zeytin dalı bile yalnız...
Sıkıysa yağmasın yağmur,
Sıkıysa uyanmasın dağ.
Bu yürek, ne güne vurur...
Kaçar damarlarından karanlık,
Kaçar, bir daha dönemez,
Sunar koynunda yatandan,
Hem de mutlulukla sunar
Beynimizin ışığında yeraltı.
Her mevsim daha genç, daha verimli,
Sunar, pırıl - pırıl, sebil,
Ömrünün en güzel aşk hasadını,
Elimizin hünerinde yeryüzü.
Dolu sofra, gülen anne, gülen çocuklar,
Bir'e on, bir'e yüz'le akşama gebe
Şafakla doğan işgücü.
Yalanım yok, sözüm erkek sözüdür,
Ol kitapta böyle yazılıdır,
Ol sevda, böyledir çünkü...
VAY KURBAN -AHMED ARİF
2 notes
·
View notes
Text
Yüreğim bir karanfil
-ben bir güvercin-
Bir zeytin dalı, bir gelincik
Ve bir bahar
Memleket bir kızıl öfke
Bir kızıl umut
Ve sen küçüğüm
Bir kardelen çiçeği
Dağ yamaçlarında baharı müjdeleyen
İsmail Şimşek
3 notes
·
View notes
Video
youtube
El Vurup Yaremi İncitme Tabip (Oy Dünya Dünya) - Özgür Can Çoban ✩ Ritim... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/bHphRSwDTmk ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ El Vurup Yaremi İncitme Sakın (Oy Dünya Dünya) - Özgür Can Çoban ✩ Ritim Karaoke (Tokat Hüseyni 4/4 Sebare Sadık Doğanay) @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : EL VURUP YAREMİ İNCİTME TABİP - OY DÜNYA DÜNYA SÖZ GÜFTE : ANONİM BESTE - MÜZİK : ANONİM USÜL : 4/4 C SEBARE MAKAM - DİZİ : HÜSEYNİ - MİNÖR YÖRESİ İL İLÇE: TOKAT KAYNAK KİŞİ : SADIK DOĞANAY Gitar: Caner Güneysu Bağlama: Ali Yılmaz Ney: Eyüp Hamiş SANA DAİR (2019 / DOKUZ SEKİZ MÜZİK) EL VURUP YAREMİ İNCİTME TABİP Yöresi- İli TOKAT İlçesi- Köyü Zile Kaynak Kişi SADIK DOĞANAY Derleyen ALİ EKBER ÇİÇEK Notaya Alan NİDA TÜFEKÇİ İcra Eden KAYNAK KİŞİ TOPLU Makamsal Dizi HÜSEYNİ Konusu - Türü Deyiş Karar Sesi La Bitiş Sesi La Usül 4/4 En Pes Ses La En Tiz Ses Si Ses Genişliği 9 Ses E B E B El Vurup Yaremi İncitme Tabip, İncitme Tabip, E A Bilmem Sıhhat Bulmaz Hicraneler Var E Bm Dert Vuran Yareme Eylersin Derman Em G A G Her Can Kabül Etmez Viraneler Var, Viraneler Var, Viraneler Var Bm Em Vay Dünya Dünya Yalansın Dünya Bm Bm Vay Dünya Dünya Yalansın Dünya G A Bm G Bm Yalan ile Yalan Olansın Dünya, Olansın Dünya E B E B Dert Ehli Olanlar Dergaha Gelir, Dergaha Gelir E A Elbette Arayan Dermanın Bulur E Bm Sadık Der Ki Kim De Ne Var Kim Bilir Em G A G Geşt-ü Güzar Ettim Elde Neler Var, Elde Neler Var, Elde Neler Var Bm Em Vay Dünya Dünya Yalansın Dünya Bm Bm Vay Dünya Dünya Yalansın Dünya G A Bm G Bm Yalan ile Yalan Olansın Dünya, Olansın Dünya FANİ : Ölümlü, geçici, sonu olan HİCRAN : Keder, acı TAHMÜL : Tahammül GEŞT-Ü GÜZAR : GEŞTİ GÜZAR : Gezmek, dolaşmak PERVANE : Fırıldak, çark, ışık çevresinde dönen kelebek DERT EHLİ OLMAK : Sıkıntı ve üzüntülerin asıl kaynağı olmak DEST : El VİRAN : VİRANE : Yıkık, terkedilmiş yer, harabe, ören TABİP : TABİB : TEBİB : Hekim, doktor "Tokat türküleri" kategorisindeki sayfalar Bu kategoride yer alan toplam 27 sayfanın 27 adedi aşağıdadır. A Abdal Olsam Sallar Giysem Aşıp Aşıp Karlı Dağlar Gelirsin B Bahçenizde Gül Var mı Başındaki Yazmayı da Sarıya mı Boyadın Bir Güzelin Hasretinden Ahından Bu Kadar Cevretme Aziz Sultanım Bugün Ben Bir Güzel Gördüm Burçak Tarlasında Yâr Yâr Gelin Olması Bülbül Ne Ötersin Virandır Bağım C Caminin Ezanı Yok D Damdan Attım Kendimi Deymen Benim Gamlı Yaslı Gönlüme E El Vurup Yaremi İncitme Tabip El Çek Tabip Sinem Üstünden G Gönül Gel Varalım H Hatırına Düşmez Sormaz Halimden Hey On Beşli K Kalenin Bedenleri O Oy Tombulum Tombulum S Sabahın Seherinde Ötüyor Kuşlar Suya Düştü Gülümüz T Tokat'a Gidemiyom Y Yandım Tokat Yandım Yayla Çiçeği misin Balam Yüce Dağ Başında Bir Ulu Pınar Ç Çamlar Altına İ İzzetli Hürmetli Bilirim Seni Özgür Can Çoban kimdir? Özgür Can Çoban kimdir? Özgür Can Çoban, 14 Kasım 1994 yılında Kırşehir'de dünyaya gelmiştir. Ünlü şarkıcı, lisedeyken TRT Müzik programlarında vokal olarak çalışmaya başlamıştır. Özgür Can, TRT tarafından düzenlenen ses yarışmalarında birincilikler kazanarak aynı sene içerisinde TRT'de Türk Halk Müziği “Sözleşmeli Ses Sanatçısı" olarak görev almaya başlamıştır. Genç yaşına rağmen TRT Türk Halk Müziği repertuarına derleme çalışmaları yapmıştır. ODTÜ üniversitesinin düzenlemiş olduğu çok sayıda usta sanatçının katıldığı ‘’Ustalar Arasında’’ etkinliğinde yer alan en genç sanatçı olarak ödüllendirilmiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümünü Yüksek Onur Derecesi ile bitirdi. İstanbul Teknik Üniversitesi Performans Anasanat Dalı Çalgı - Ses Yüksek Lisans Programını Birincilik ile kazanmıştır.
0 notes
Text
Diyeliim ki günah çıkarıyorum Beni asacak mısınız yokuş aşagı bırakıp? Yada gülmek istedim Tüm düşleri kaçak kullandığım hayatlarla beraber. Sahip çıkmadığınız her değere sahip çıkıldığında , yalayın diye yaratıldı avuç içleri. Ama kimse bilmiyor, gece sokaklarda dolaşırken, kendini öldürecek bir yer aradığını. Ürküyorlar gözümdeki ateşten Ürküyorlar dilimdeki zehirden Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözü kara cesaretimden Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum, Bir yanı çılgın dağ doruğu Oysa böyle yapmasam ben Nasıl korurum içimdeki çocuğu? ........ KIZIL KARAM --ne kendime sığındım ne de şehirlere sığdım... dün gece bir ananın avuçlarında doğdum..ki kimliksizdim ... ben sana kimliksiz geldim vatanımı hiç bilemedim.. dün gece kimliğimi arayan bir mülteciydim ellerinde.. dün gece intihar eden bir gülüştüm gamzende.. .ama ben hep bir öpüşle öldürüldüm bir adamın düşlerinde... faili meçhul bir kadınım her öpüşünde.... ....... Şehrin kirli saçlı kederi ve efsunlu bir öğlen güneşiyle çağlıyor Kanlı Dere. İçinde et bırakmış, can bırakmış bir şiir gibi adın. Yarama sardığım peygamber çiçeği kokusu ve suyun ince belinden tutmuş bir sevda korkusu... Başını eğdiğin küslüğün gölgesinde ağlıyor çiçekler. Düşüp kendimi incittiğim sabahlar kadar yorgun ve uykulu kalbim; gecenin rengi kara... Canımda tuttuğum, tuz ve yara Geçmesinde zaten, hep batsın ki suskun çukurlara ayaklarımız, çamurun uslubunca gözyaşları yumuşatsın yüreğimizi.. Geçmesin ki, aklın terazisinde SAY etmekle bulalım kendimizi.. Geçmesin ki bıçağın kesmeyişini, yüreğin susmayışını kalemin durmayışını, kendimizden bilmeyelim.. Bildirene bin şükür deyip, çay deminde bulalım kendimizi. Vay edebince eğleyelim gönlümüzü... ''BİR'' sevdanın sahibine emanet olun
1 note
·
View note
Text
🎯 NERELİYİM 🎯
Nerelisin sorusu çok soruluyor ve birazda yoruyor beni.
Anadolu diyorum Anadolu'nun neresinden diye soruyorlar.
Daha önce de yazmıştım tekra yazmakta fayda var sanırım.
Neden böyle diyorum
Çünkü BİZ BÜTÜNLÜĞÜ koruyan en doğru yer Anadolu'nun tümüdür.
Değerli yazın dostum şiirlerimden ayrı bir Türkçe tadı aldığım Necdet Arslan anlatmıştı. Çok beğendiğim için sahiplendim. Bir kitap imza gününde bir yazara nerelisin diye sormuşlar? O da biraz kızarak ve sitem ederek; Anadolulu birisine nerelisin diye sorulur mu diye? verdiği yanıt cezbetmişti beni. O gün bugündür kullanıyorum. Değerli dostum Necdet Arslan bu değerli yaşanmışlığı paylaştığı ve kulağıma misafir dilime alışkanlık kazandırdığı için çok teşekkür ederim.
Gelelim nerelisin sorusunun yanıtına!
Gerçi bu tür yazılara edebi magazin deniyor. Yalnız edebiyatın magazinin de yaşanmışlık paylaşımları olduğu için ayrı bir tadı var.
Hak ozanı Aşık Şenliğ'in
Can sağ iken yurt vermeyiz dediği yerdenim.
Edep erkan ordadır dediği yer.
Çıldır Suhara köyündenim.
Kısaca hak ozanı Aşık Şenlik ustadan bahsetmeden geçmek saygısızlık olur.
93 harbi zamanında yaşamış hak badesi içeren ermiş Suhara köyünün gururu bir ozandır.
İster ihtiyar ol ister nevcivan
Bu dünyada baki kalan öğünsün
Meraksız fikirsiz gamsız her zaman
Her zaman şad olup gülen öğünsün şeklinde dörtlüğünü paylaştığım ozan halk edebiyatının çok önemli bir derinliği olarak bilinir. O büyük yüreği büyük bir saygı ile anıyorum.
93 harbinde büyük dedem Yusuf Ağa'nın kardeşi Hasan Ağa dedem yönetiminde asker olarak Ruslara karşı savaşarak Rus ayağını köyünüze değdirmemiş kahraman insanlardır.
Suhara köyü ismini su nerede arayışından almış bir köydür. Çıldır ilçesi nasıl ismini doğal Çıldır gölünden aldığı gibi.
Suhara ovada kurulu bir köydür. Suyun merkezidir. Pınar deriz biz. Gürül gürül soğuk su sürekli akarak ovayı ve üzerinde yaşayanları besler.
Yöremiz ozanların halk edebiyatının çok yoğun olduğu bir bölgedir. İnsan hazinesi olarak bilinen Şeref Taşlıova , Murat Çobanoğlu ve Maksut Feryadi gibi çok büyük değerler yetiştirmiştir. Yakın dönemin en dikkat çekici ozanı Maksut Feryadi olup Ardahan ve Kars bölgesinin gururudur.
Yaylaları, çiçeği, kekik otu ve kekik ile beslenen küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar yetiştiriciliği, kaz besiciliği, arpa, buğday, fiy, gorunga türü tarım yapılmaktadır.
Göç olması nedeniyle bir zamanlar Suhara (su harada yanı nerede demektir) kasaba olduğu yıllarda ismine yanıt olarak ismi değişmiş Yakınsu Kasabası olarak uzun yıllar bu isimle yaşamış sonra belediye olma özelliğini kaybedince köy olarak yine isim değişikliği ile Aşık Şenlik köyü olarak üçüncü kez isim değişikliği yapılmıştır.
Benim için Suhara ismi çok değerlidir.
Yer isimleri doğal isimler ise değişiklik yapmak doğru değildir. Siyasetin berbat etmediği ne kaldı ki buraya bile el atmışlar.
Ozanların da ismini yer ismi olarak vermek doğru değildir.
Aşık Şenlik'li Aşık Senlik demek biraz bana garip geliyor. Suhara'lı Aşık Şenlik demek her iki ismi de yaşatacağı için çok daha doğru bir tercih olacaktır.
İlköğretim ve ortaöğretimi Suhara köyünde tamamladım.
Liseyi Kars Ticaret lisesinde bitirdim.
Üniversiteyi Ankara Üniversitesi Çankırı Meslek Yüksekokulu Muhasebe bölümünü bitirdim.
1991 yılında İstanbul'a göç ettim.
Bu tarihten sonra yaşamım İstanbul da geçti. Bugüne kadar hiç gidemedim.
Özlemim yüksek bir dağ gibi içimde her gün büyüyor.
Döneceğim bir gün doğduğum topraklara doyduğum topraklardan.
Hep kurcalar içimi insan doğduğu yere mi ait yoksa doyduğu yere mi ait diye.
Her ikisine de ait olması en doğrusu diye düşünüyorum.
Anadolu belki de bunun yanıtı.
Yaşamımın otuz üç yılı aşkım İstanbul'da geçti.
Onu yazarak bitiremedim henüz.
Umarım nereli olduğumu anlatabildim.
Nereli olduğumu merak eden etmeyen tüm dostlarıma çok teşekkür ederim saygılar sunuyorum.
Önder Karaçay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#suhara#Çıldır#ardahan#anadolu
0 notes