Tumgik
#bir şeyler oluyor hayırlısı bakalım
otuzsekizinciparalel · 4 months
Text
herkes beni konuşuyormuş inanamıyorum ya, inanmadığım ne biliyor musunuz,, herkesin gerçekten de yapmak için doğduğu bir iş ve parlayacağı bir zaman varmış,, çok ilginç
11 notes · View notes
yitikaynak · 16 days
Text
yani bir aydır kafamı meşgul ediyor yerli yersiz. yerine oturmayan iliklerime kadar rahatsız ettiğim şeyler vardı. açıkçası oturup konuşmak da istemiyorum karşıdan gelen tek yanıt "kendimi yanlış ifade etmişimdir" oluyor. yani her seferinde senin kendini yanlış ifade etmen benim kafamı bu kadar meşgul edecekse etmesin daha iyi. doğrusu budur umrarım. öyle çok düşünmedim ama bu gibi geliyor doğrusu. anlık olarak bile üstümden yük kalkmış gibi hissediyorum. dilerim devamında da böyle olur. düşündüm, benim olayları yorumlama şeklimin de etkisi olabilir elbet ama pek yanlış yorumlamam genelde diye mi niye bilmem böyle gibi geliyor. e karşıdan düzgün cevap gelmediği için sormak etmek de istemiyorum. mutlak doğru olmasa da yorumum geçerli şu anlık. şu andan sonra bi geçerliliği olup olmaması da önemli değil zaten. yani hiç alakamın olmadığı bi olayın arkadaşlığı bu raddeye getirmesi de benim hatam değil sodhsodjossj o yüzden içimde bi vicdan rahatlığı da var ne yalan söyleyeyim. üzerime düşen görevi hakkıyla yerine getirdiğim için kendimi de tebrik ediyorum. her ne kadar karşıdan beklenmedik hamleler gelse de karşıyı da tebrik ediyorum kendi kendime spdhaşdnşwdjw 30 dakika önce sinirden ağlıyordum şu an bu halde olmak da umarım iyiye işarettir. ders falan da çalışamadım bu gece uyku yok bu yüzden. son bir aydır böyle allak bullak ilerliyordum bu sebepten inşallah bu vesileyle artık yokuş aşağı yuvarlanırım. hayırlısı bakalım
1 note · View note
olayhikaye · 3 years
Text
AT KENDİNİ İÇERİ
81
"Yanağım kapatmış."
"Kulağım dokunmuş."
Eskiden çekmiyor diye kapanıyordu telefonlar. Şimdi böyle.
82
Güzel bi ceket vardı üstünde. Yaşı 85-90. Uzun sakalları beyaz. Bir şeyler anlatıyor çevresine. Karşısındaki inince çarprazındakiyle başladı muhabbete. 
"8 yıldır bekliyordum hacca gidecem bu sene," deyince çaprazdaki "Ozaman hacla ilgili bi iki cümle söyliyim sana," dedi.
"Haccın farzı ikidir," diye başladı.
"Yarın kurban bayramının birinci günüyse bugün nedir?"
"Arefe." 
"Heh arefe günü Arafat'ın içine atacan kendini. Bir de tavaf var. Farzlar bunlar. Haccın vacipleri de 8'dir. Her şeyi ilimle yapacaksın. Dinde ilimsiz iş yapılmaz. Kafana göre yaptın mı, olsa da olmaz. Ne yaptığını bileceksin." 
Adamın kafayı eyice bi karıştırıp döndü başa: 
"Şimdi söyle bakalım haccın farzı kaçtı?" 
"Unuttum gitti ne bilim." 
"Dedim ya yarın kurban bayramının birinci günüyse bugün neydi, arefe. Atacaksın kendini Arafat'tan içeri."
83
Yeni yapraklanmış ağaçların ne güzel rengi oluyor.
84
Bir sonraki durağı anons edince otomatik kadın, "Bu niye konuşuyo, sen kimsin?" deyip etrafına bakıyor minik kız.
85
Ulan nasıl bi kavganın içine bindim. 7 yaşından 70 yaşına herkes birbirine bağırıyor. Kadın kavgasına erkek dahil olmayacak abi. :) 
Çocuğun sesini daha ayağımı içeri atmadan otobüsün kapısında duydum. Önce sadece çocuğun ağlayarak bağırması vardı. “Anne ben oturmak istiyorum,” diye bağırıyor. 10 kere filan bağırdı. Ön kısımda ters koltukta oturan bi kadın, üçüncü şahıs bu kadın, arkasındaki düz koltukta oturan kadına “Sen buraya gel otur, çocuk oraya otursun,” diyor. Tam bi karmaşa. Herkes birbirine bağırıyor ama kimse kimseye kulak asmıyor. Kız 6-7 yaşında. Arkasında annesi, tutuyor düşmesin diye ama kızı susturmaya yönelik hiçbir şey yapmıyor. Ciyak ciyak bağırıyor kız. Pardesüsünün üstünden kravatı görünen bıyıklı tıraşlı bi adam kalktı koltuktan, üçüncü şahıs kadına (ÜŞK) bağırıyor, “Sen ne karışıyorsun?” 
Kız ciyaklıyor, anne susuyor, adamla kadın ağız dalaşında. 
“Biz de çocuk yetiştirdik, böyle şey mi olur?” filan dedi adam ÜŞK’ya. Kız ciyaklıyor. Anne adama cevap yetiştirdi: 
“Ne yani sen bu çocuğu yetiştirememişsin mi diyorsunuz bana? Huysuz biliyorum, huysuzluğunu bildiğim için yanıma oturtmuştum, ameliyatlı dediniz diye karınıza yer verdim ama yanına da bu kadın.” 
Kız ciyaklıyor. ÜŞK'ya adam arada kalkıp bağırıyor. Arka kısımdan adamlar “Beyfendi siz karışmayın onlar halleder,” filan diyor. Kız sustu. Adam ÜŞK'Yya, “Gördün mu bak sustu, sen vızıldama oradan,” dedi. 
ÜŞK: “Bizim bağırtımızdan sustu o, böyle mi yetiştirilir çocuk?” 
Mevzu şu:
Şoförün arkasında anne kız oturuyormuş. Bi yaşlı çift binmiş. Karısının ameliyatlı olduğunu söyleyip yer rica etmiş adam, belki de çocuğu kucağına almasını söyledi. Anne kız kalkınca kız kadının yanına oturmamış. Başka bi kadın doldurmuş boşluğu. Kavganın bu kadar hararetli olmasında başörtülü-açık şeysinin payı da yok değil bana kalırsa. Pis başörtülüler hepiniz böylesiniz filan da derlerdi eskiden olsa. Hayırlısı.
86
“Erkekle şaka edersen fena olur, kadınla şaka edersen zina olur.” 
87
Teli koparmış. “Ben yaptım bunu, döv beni,” dedi. “Gel, dövcem seni,” dedim. Gelmedi. Beş dakka sonra geldi, tuttum. “Döveyim mi seni,” dedim. Minik ellerini güle güle hayır anlamında sallaya sallaya “Dövme, dövme, dövme,” dedi. 3 yaş, doğruluğun zirvesi midir nedir?
88
İki kardeş geldi, biri kız biri oğlan. Kız, 6; oğlan 8 yaşında. Anneleri mektup yazmış yollamış berbere. Oğlanın elinde zikirmatik. Huşu ile zikir çekiyor. Kız kot şortlu. Oğlan koltuğa otururken kıza devretti zikirmatiği. “Bak buna basıcan okuduktan sonra tamam mı. Allahümmesallialaseyyidinamuhammed dicen her seferinde.”
89
"Kapatıyorum, sıkışma, al kendini biraz daha içeri." 
Dolmuştur otobüstür
90
Teyze domatesleri iade etmeye gelmiş markete.
“Kızım ben bunların içini emiyorum, dışı kaya gibi.”
2 notes · View notes
yeryuzugokyuzu · 3 years
Text
telefonum aniden kapandı, öyle kendi kendine. 10 saat sonra açabildim. ilginç. bu ara hep ilginç şeyler oluyor. hayırlısı bakalım. telefon da giderek bana benziyor sanırım. belki yine olur, bu defa açılmaz. daha önce bir telefonum böyle çöp olmuştu.
aslında kimsenin varlığımı yokluğumu fark etmediğini biliyorum. doğrusu varlığım yokluğum fark etmiyor, kimse için. haftalarca yaşam belirtisi vermediğimde bile yokluğum hiç önemli olmamıştı. insan işte...
belki gereksiz yere duygusal davranıyorum zannedebilirsiniz okurken. siz de haklısınız. benim zihnim biraz garip çalışıyor. küçük bir olaydan ne bağlantılar kuruyor. kimseye değil sözlerim. kendime belki de... çünkü anlamamakta ısrar ediyorum bazı şeyleri.
3 notes · View notes
eniclerim-blog · 3 years
Text
2022
selam. epeydir siteyi açmıyordum. her şey iyi gidiyordu demek de pek doğru olmaz. bi iyi bi kötü işte.
biraz kafam karıştı o yüzden önce not alıp çözeyim olayları dedim. sonra da buraya yazmak geldi aklıma. başlayayım.
İş mevzuları
şöyle bi düşününce bu salı patronla ve diğer elemanlarla gideceğim kahvaltı/toplantı canımı sıkıyor biraz. aslında hiçbir şey yok canımı sıkabilecek o toplantıda ama adamdan nefret ediyorum. sömürülme hissi yaşatıyor bana. eski yöneticilerimde bu his yoktu. ne stephan'da, ne pamir'de, ne de ilk başlarda emre'de. emre sonra sıçtı ama yani. özlemedim desem yalan olur kendisini. biraz beni üzdü neyse.
5 günlük yıllık iznim yandı. ben ilk 3 ay kullanabilirim sanıyodum. öyle değikmiş. bu beni biraz üzdü ama napalım. şimdi iznin kaideleri neler bunları bi netleştirmem lazım öncelikle. veya önceki sene kaybettiğim izin günlerinden ilk 3 ay için 3 gün alma şansım vardı o hala geçerliyse ona bakıcam. todolara ekliym bunu.
evet 5 günün 3'ünü kurtarabiliyorum sanırım hmm ok sevindim şu an fark edip. yazmak işe yaradı. devam edelim.
maaş artmadı ok. enflasyon geçen seneye göre enag sitesinden bakınca %115 artmış. sterlin ise yıllık bazda %100 artmış. yani %15'lik bir kayıp var enflasyona göre aslında. teklifte zam yazdığı için ben yine bi sorucam bakalım ne diycek patron.
sağlık mevzuları
aslında iyiyim genel manada ama kalbimin oradaki şişlik eskiden soda içince falan gelirdi şimdi sürekli var gibi. acaba oradaki kemik eğriliği kaynaklı mı? yoksa çocukken bi düşmüştüm ben oranın üzerine o kaynaklı mı yoksa dalak vs mi yoksa mide bağırsak mı bunlara bi baktırmak istiyorum. endoskopi harici bir tetkik istiyorum mümkünse. bunu yarın murat ve utku ile konuşup iyi bir doktor bulursam onunla paylaşıp bir yol arayacağım.
onun dışında hiç spor yapmıyorum bir an önce düzenli egzersiz yapmaya başlamam gerekiyor.
psikoloji
genel anlamda psikolojim iyi. muratla vs konuştuğumuz bir psikolojik durumun derinine inme ile ilgili emdr vs'ye ihtiyacım var mı bilmiyorum. irem ile konuşabilirim bunu bak. veya murat'ın attığı site vardı oraya bakabilirim. youtube'dan falan da bakabilirim. ben bunu todolara ekliym.
emdr'da falan neler sormam gerektiğini de bu videoları, terapi çeşitlerini vs öğrendiğimde daha net bir şekilde çıkartabilirim sanırım.
headspace yıllık üyelik alıp sadece 1 güncük kullanmamı tebrik ediyorum amk.
şu an farkına vardım bi şeyler düşünürken hep kötü bi temel üzerinden düşünüyorum. yaşlanınca nolcak (elden ayaktan düşme hastalık durumları), ilerde nolcak, deprem olursa nolcak, bi hastalığım çıkarsa nolcak falan. bunu not alıp sertan'a sorayım. bundan kurtulmam gerek. anı yaşamama engel oluyor bu.
gönül meseleleri
bu konu hala karman çorman ya. mine ile iletişimdeyiz. merve yürüyo hatta koşuyo ama ne yazık ki evi, okulu vs çok fazla uzak ve ben kendisinden ne huy ne de görünüş olarak elektrik almıyorum. sohbeti iyi sadece. arkadaş olarak kalıcam %99.9. kalmam da hayırlısı gibi hissediyorum her ne kadar sertan yürü dese de. bakalım neler olcak.
onun dışında yürüyen eden yok. gülsüm iyi olurdu gibi fakat o da çok uzak. amk heryer herkes uzak. yeni yelkenler açmak lazım sanırım bi tık bu aralar.
betül ile zaten kimyamız uyuşmuyo bence hiç. başka düşünüyorum da çevremde beni heyecanlandıran biri yok resmen.
hobiler
leap motion'ı bekliyorum hala bakalım. almanyadan gelen olursa getirecek inş. fs2020'yi elle kontrol etmek nasıl olur cidden merak ediyorum. 4000 serisi bi kart çıkarsa ondan da alıcam. o zaman düzelir daha da performans. dlss de gelirse off tadından yenmeyecek gibi. güzel gidiyo. sanırsam 1 sene içerisinde istediğim noktada olacak fs2020.
fs dışında arada forza, çok nadiren de ets giriyorum. merve'nin önerdiği oyunu mac'e indirip onu deniym ya bi dur.
hiç kitap okumuyorum. kişisel gelişim manasında kendime bi şey katmıyorum pek. düşününce bile şu an bi bunalım geldi bu konuda nedense. hafif anksiyetem azdı garip. kişisel gelişim konusu bana anksiyeteyi anımsattı. nihan'a yazdım şimdi, onla konuşmak iyi geliyo bakalım.
kickbox ve gitar ile ilgili bu baharda aksiyon almayı planlıyorum. omicron bokuyla uğraşmak istemiyorum. beklemedeyiz.
bi şey üretmemek beni rahatsız ediyor. ama üretmeli miyim onu da bilmiyorum. anca aklıma müzik üretmek geliyor o da çok vakit alıyor. attığım taş ürküttüğüm kuşa değmiyor.
sosyal hayat
arkadaşlarımla görüşemiyorum. emo okulla boğuşuyor. aliçoyla memo hanımlarla sürekli. cihatın bebeği olacak. murat da dışarı çıkmıyo. amk sıkıldım. yeni arkadaşlar mı edinsem, oko ve engoyla falan yemeğe mi çıksam napsam. yeni arkadaşı nerden edincem bilmiyorum onu da. twitter'da sevdiklerim hep uzak buralara.
0 notes
deliliktir · 3 years
Text
Giden 2020 ve Geçen Hayat
Her yıl şu yazıyı fantastik zamanlarda yazmak gibi bir becerim oldu artık. Ne zaman yazacağımı ben bile kestiremiyorum. Normalde Ah Eshot Ah dönemi içindeyiz ama kronolojik yayın sırası önemli benim için.
Neyse en sonunda yine klasik ama kimsenin klasik olduğunu pek bilmediği yazının yenisine. Geçtiğimiz Mayıs'tan beri başıma gelenler olacak özetle. Korona var diye daha mı az şey oldu yoksa o kadar çok şey yaptım ki zaman algım kaydığından hiçbir şey yapmamışım gibi hissediyorum bilmiyorum.
Geçen sene Eurovision'un iptali sonrasında ödevlerle geçen bir süreç oldu başta diyebilirim. Dönem sonuna kadar ödevler yaptım. Hatta okullar salgın nedeniyle tatil edilmeden önce aldığım kitabın süresi uzatıldı. Hatta o kadar uzattılar ki önümüzdeki Ekim ayına kadar kitap bende kalabilir. Kitap bende bir yıldır olmasına karşın hala ceza ödememek garip bir his.
Onun dışında tam kapanmanın etkisiyle stajımın ilk 6 ayının yarısı kapanma ile bitti. Mazbatayı ise 6 ay bittikten bir buçuk ay sonra anca alabildim. Sonrası biraz da açılmalara denk geldiğinden benim için normal ama birçok kişi için esaretten kurtulmuş misali bir süreç oldu. Bu arada söylemem gerek, pandemide yaşadığım en büyük değişiklik ev halkının normalden çok daha fazla evde kalması. Onun dışında -Neredesin Firuze'deki gibi- ben hep evdeyim. Daha doğrusu evdeydim.
Evdeydim diyorum zira stajda bir yerde çalışmak da gerektiği için çalışmaya da başladım. Stajyer olmayı doruklarıma kadar yaşadım diyebilirim. Ve kesinlikle beni liseden tanıyan birçok kişi tam kendin için olan bir ofis bulmuşsun der. Koşmayı seviyorum ama bu kadar çok ve stres altında koşmak yorucu. Bazen gerçekten koşmak bıktırıyor. Esasen yürümeyi her zaman koşmayı tercih ederim ama bazen tüm hızla koşmak insanı güzel deşarj ediyor. İş hayatı özetim bilginin peşinde koşturmaca ve hep bir şeyleri yetiştirmece desem abes olmaz galiba. Süreli iş denen olgu sinir bozucu.
Koşmak demişken, bu arada maske ile tempolu hareket etmek zor. Zaten sürekli maske takılı kondisyon vs. ölüyor. Bende zaten ölü olduğu için daha da öldü. Hız konusunda hala hızlanabiliyorum ama hızı koruma konusunda bitmişim. Ama İzmir'de trafik olduğu için bazen koşmama gerek kalmıyor. Bazen çok absürt mesafelerde az mesafede veya yavaş koşarak ya da hiç koşmayarak otobüse falan yetişebiliyorum. Bu bazen çok garip geliyor. Zamanında bunun için mi koşuyordum diyorum. Ama şartlar her iki dönemde farklı. Koşmak demişken değinmek olmaz, halı sahalarla aram o kadar açıldı ki en son ne zaman halı sahaya gittiğimi hatırlamıyorum.
Bu arada söylemem gerekli, yok lisede bizi zorluyorlar falan diyene iş hayatını göstermek lazım. Ben üniversitede bile öğrencilerin yattığını düşünüyorum. İş hayatının saat düzeni bile başlı başına ayrı konu. Gerçekten üniversite sınavını da dahil ederek söylüyorum: Lise insanın rahat olduğu dönemlerden biri. Üniversite sorumlulukla birlikte serbestinin de arttığı bir dönem olduğu için yine rahat. Ama asıl her şey sonrasında başlıyor bence.
Geçtiğimiz Eylül'den beri çalışıyorum. Evde kalmayı özledim. Onun da ayrı bir rahatlığı vardı. Ve iş gereği insanların dertleriyle uğraştığımız için her şey daha kritik olabiliyor. Uzun uzun iş anılarımı anlatırım ama gerçekten mecalim yok. Ama kendi kendimi strese soktuğum, bazen koşullar gereği yoğunluk altına girmek zorunda olduğum zibilyon an var. Ve tahminimde de yanılmadım. Avukatlık benim için çok stresli, belli ölçüde dengesiz, özellikle duruşma özelinde gereksiz fazla bekleten bir meslek. Üniversiteye girmeden önce aklımda olan her şeyin tek tek karşıma çıkması sürpriz olmadı. Ama gerçekten de insan bazen haklı olmak değil mutlu olmak istiyor. Doğrusu mutsuzum diyemem, sadece yoruluyorum. Fiziksel olarak eskiye göre daha fazla yorulsam da hala sorun olmuyor ama zihinsel olarak bazen çökme noktasına geliyorum. Hatta o kadar çok yazmak zorunda kalıyorum ki artık bir şeyler yazmak istemiyorum bilgisayarda. Bir şey yazmamak tatil gibi hissettiriyor. Ondan dolayı tam bir tüketim insanına dönüşmüş vaziyetteyim.
Tabi bu süreçte de İzmir birçok şeye ev sahipliği (!) yaptı. Korona yokmuşçasına bir deprem oldu. İnsanın ne yapacağını bilemediği, bu sefer gittik dediği bir deprem. Açık söyleyeyim, her ne kadar depremin sonuçları kötü ve acı olsa da çok daha kötüsü olabilirdi (vefat edenlere Allah yeniden rahmet eylesin). Bazen gerçekten şansa yaşıyoruz dediğim anlardan biri. Ondan sonra adliyelerden biri hasar gördüğü için yıkıldı, diğer ikisinde tadilat yapıldı. İş dengesini de etkileyen şeylerden biri. Hatta bu yüzden staj bitişi için başvurumu bir ay daha geç yaptım.
Devamında ise bir buçuk ay sonunda yeminimi ettim ve avukat oldum. Tabi salgının sonucu olarak online tören ile oldum. Her ne kadar fiziki tören daha iyi olsa da kıyafet ve bir yere gitme dertlerinden kurtulmuş olmanın rahatlığı ile tamamladım töreni. Yalnız yemini hatasız yapsam da gereksiz hızlı yapmışım. Ettikten sonra fark ettim. Benden iki-üç ay sonra kısıtlı olarak açtılar. Ama her gelen yanında anca iki kişiyi getiriyordu kuralı saçmaydı yalan yok şimdi.
Online demişken şimdi aklıma geldi. Online ders garabetiyle baro derslerinde de karşılaştım. Hatta bu sefer çalışırken girmek oldukça can sıkıcıydı. Yüksek lisans öğrencisi olduğumdan seçmelilerden muaftım ama seçmeliler yazın, zorunlular Eylül-Ekim döneminde oldu. Yoklama almak en çok burada dert oldu herhalde. Girdiğim derslerde yok yazmışlardı ama daha sonrasında bir şekilde silindi de bitirebildim.
Belirtmem gerek, sorumluluk dışında avukat olduktan sonra hayatımda çok bir şey değişmedi. Belli ölçüde mesleğin sorunları hayatınızı kaplamaya başlıyor ama. Hakimi ayrı, savcısı ayrı, kalemi ayrı, müvekkili ayrı yoruyor. Hoş bir tabir değil belki ama gerçekten de başkalarının derdi bizi geriyor. Öte yandan şu an staj yaptığım yerde devam ettiğim için kendimi şanslı görüyorum. Açıkçası kendi ofisini açmaya pek gönlü olmayan biri olarak -hatta buradan ayrılırsam avukatlık yapmama ihtimalim de yüksek- başlangıç için iyi diyebilirim. Ama ileride ne olur onu bilmiyorum. Sadece şu noktada birçok yararlı şeyi gördüğüm için mutlu olduğumu söyleyebilirim. Yararlı bir süreç oluyor benim için.
Öte yandan işin hayatımdaki somut faydalarından biri de sel felaketinde iş gereği şehir dışında olmamdı. Eskişehir'de gayet güzel bir havada işlerimi yaparken İzmir'de bayağı tatsız şeyler yaşandı. Onun dışında ofisim HDP il binasına yakın bir yerde ama o olay olduğu sırada ben Foça'daydım. Yine vefat edenlere Allah rahmet eylesin.
Yüksek lisans yönünden de tez dönemindeyim. Ama bu sene bitmeyeceği kesin diyebilirim. Öğrencilik hayatımda ilk defa belirlenen alt sürede bir şeyi bitirmeyeceğim sanırım. Ama iş yoğunluğu gerçekten başka bir şey yapılmasını engelliyor. Hafta içi iş sonrası bir şeyler okuyup yazmak zor. Hafta sonu da insan yatmak istiyor. Ondan bu yazı vs. de gecikiyor biraz.
Bu arada DEÜMBM'nin son kez yapılması pandemi yönünden de ilginç oldu. Zaten yapamayacaktık, güzel bir finalle kapattık gibi oldu. Her şeyde bir hayır var diyor insan. Emekli olduğum için de mutluyum artık diyebilirim. MBM dünyası zaten yorucu olmaya başlamıştı.
Bir de şükür ki hala korona olmadım. Aşıda da ilk dozu oldum. İkincisini bekliyorum. Orada da hakkımızda hayırlısı demekten başka bir şey gelmiyor. Kısıtlamalar kalktıktan sonra insanlar yine uzun yıllar süren esaretten kurtulmuş gibi hareket etmeye başladı. Bakalım sonumuz ne olacak?
Bu arada bu seneki tam kapanma benim için pek olmadı. Ben yine işe gidiyordum. Hatta İzmir o kadar boştu ki uzun zamandır bu kadar keyif almamıştım şehir içi yolculuktan (merkez ilçeler için, yoksa Urla, Çeşme ve hatta Nazilli'ye gitmek hobi olmakla birlikte zevkli oluyor). Acaba hep mi kapansak dedim ama hayatın gerçeklerini atlamamak gerek.
İstersem olay olay anlatabileceğim çok şey var ama çok da uğraşmak istemiyorum yalan yok. Arada kısa yazmayı da öğrenmem gerekli sanırım. Ondan dolayı yazmam gerektiğine inandığım birkaç şeyi ekleyip bitireceğim sanırım. Enerjimi Ah Eshot Ah'a saklamam daha iyi sanırım. Orada iş nedeniyle yazabileceğim çok şey var.
Son olarak çevremdeki herkes evleniyor veya nişanlanıyor. Yasakların kalkmasıyla patlama oldu adeta. Sonra aklıma geliyor, mezun olalı iki sene olmuş. Başlaması gayet doğal diye. Pandemi gerçekten herkesten bir sene çaldı dostlar. Üniversite yıllarında kayıp yaşayanlar için gerçekten üzgünüm.
Gelelim yine kendi kendimi çekiştirdiğim bölüme. Bu kısım sanırım bu sefer daha uzun olacak öncekilere göre. Açıkçası iş yönünden de düşününce kendime kızmak için daha çok sebebim var. Hala kendimde sevmediğim, kızdığım birçok şey var. Geçen seneye göre kendime daha öfkeliyim diyebilirim. Bunlar kendi kendimi tüketeceğim şeyler değil ama var olduğu da bir gerçek.
Öte yandan insanı beklentiler yıpratıyormuş. En çok bunu gördüm diyebilirim. Basit bir beklenti olsa bile hatta temel konu ile ilgili hiçbir şeyi değiştirmeyecekse bile işler beklentiyle uyumsuz gidince insan yıpranıyor. Sonucu kendisi için olumlu olacak olsa dahi o gidişat yoruyor. Her işte hayır vardır demiştim. Buna inanarak yaşasam da bazı şeylerin yorucu olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Bir olaya ilişkin yaşanan bütün süreçte insan kendini "bak bu sefer değişecek" dediğinde ama sonrasında hatrı sayılır ölçüde kendisinin de katkısı (!) nedeniyle hiçbir şeyin değişmediğini görünce insan kırıldığı gibi kendine kızıyor. Kendini sorguluyor. Önceki paragrafta da dediğim gibi, sonucu kendisi için daha iyi olacak olsa dahi durum böyle. Hatta bazen işin diğer tarafları için hayır seviyesini görünce insan ne diyeceğini bilemiyor (burada Arka Sokaklar Mesut gülüşü olduğunu düşünün). Ondan dolayı her işte hayır vardır sözü tek yönlü düşünülmemeli gerek sanırım.
Ama her ne kadar beklentilerin yaratacağı potansiyel sorunlardan bahsetsem de beklentiler yine ayakta tutuyor sanırım insanı. Bir beklenti gidiyor, yenisi geliyor. Yeni planlar kuruluyor. Son dönemde hayata dair heyecanım pek kalmamış olsa da birkaç ufak beklenti yine umutları taze tutuyor hayata karşı. İnsan hayatı sürprizlere dolu tabi ki. Ne olacağı hiç belli olmuyor. İnşallah her şey herkesin gönlüne göre ve en hayırlısı olacak şekilde olur.
Bu sene de böyle geçmiş. Sanırım uzun zamandan beri olmadığı kadar kısa oldu. Benim için ne kadar kısa olabilirse. Sanırım Issız Adam incelemesi daha uzundu. Neyse, daha fazla uzatmadan bitireyim. Kapanış şarkısını da aşağı bırakayım (Şarkının özel nedeni yok, son dönemde o takıldı aklıma). Bakalım hayat bizlere daha neler gösterecek? Görüşmek üzere.
Emre Yücelen - Kaldırım Çiçekleri (Ayşegül Özüdoğru ile birlikte) https://www.youtube.com/watch?v=HxwMbZ8zyV4
0 notes
ll-natsukashii-ll · 5 years
Note
İlk günler zor oluyor ama alışıyorsun tabii ki okula git gel filan derken unutuyorsun bile bu günleri hem ailenden ayrı yaşamak hayat adına atman gereken bir adım zaten bir gün mutlaka bu adımı atman gerekti
Ya bilmiyorum ki insan keşke diyor kalsaydım, evlenince de bir şekilde yakında olurdum ne bileyim işte bakalım hayırlısı olsun teşekkür ederim bir şeyler söylediğin için 💕
0 notes
wesimakyaj · 6 years
Photo
Tumblr media
Merhaba Mesela bu haritada kare açı var. Karşıt açı var. Üçgen açı var. Hepsinden var. Ne diyor ? harita zorlanacaksın ! E napcam? Karalar mı bağlıyorum. Hayır tAbi ki diyorum Kİ demek zorlancam hangi alan da bakalım! 🤔 12. Ev bilinç altın düşünce yapısı inançlarım bu düşüncelerim değişecek. Sistem dönüştür. Eskiyi bırak diyor. Hemde Boğada , Uranüs var. Ne diyor biliyor musunuz? Sabit düşüncelerin var. Somut görmek istediğin şeyler var. Bunlarda ANİ DEN DEĞİŞİKLİĞE UĞRATCAM SENİ DİYOR. Neden çünkü Uranüs sabırsızdır. Büyük zekadır. Mesela bu açı bir şeyi keşfetme ortaya çıkarma açısı da olabilir. Çünkü tetiklediği evler yaratıcılıkla ilgili. Uranüs var zaten dehanın ta kendisi. 4. Evde Merkür var. O aslan Burcunda o da sabit genetik kodlanmış, karmik, aile karmam olan bilgi, maneviyat ilgili iletişim kurmak anlamına geliyor. Burası epifiz bezi pineali kısmı ile iletişim bağlantısını da anlatıyor. Çünkü 12. Ve 4. Direk duru göz 👁 bağlantısı yapılıyor. İki evde çok derinleştiğimiz evlerdir. Anlayacağınız spiritüel ve psişik ruhsal bağlantı içinde olacağım. 6. Ev Jüpiter akrep burcunda seyrine Retro olarak devam ediyor. Ne demek oluyor. Günlük yaşamın da sağlığımda , iş yaşamım da , evcil hayvanlarım da derinlerdeki yaralar İYİLEŞİYOR. Eski sabit fikirler iyileşiyor. Dikkat ederseniz. Akrepte sabit burç. Kırılma noktası 2 Temmuz 2018 hadi hayırlısı bakalım. 10. Evde Kova burcun da Mars var. Kova Burcu’da sabit. 10. Ev kariyer, Allahı da temsil eder. Otorite, iş veren ,ebeveyn ve eş demektir. Mücadele inatlaşma var. Olana itiraz şikayet var. Şimdi yazarken fark ettim. Bu açılar evlilik açısına da benziyor. 4. Ev evliliğinde temsil eder. Bu yaşım da şunu farkındalığını da yaşadım. Bu zamana kadar evlenmek hiç istememişim . Hep kaçmışım . Bilinç altı, aile karması , meditasyon 🧘🏼‍♀️ sırada bilmediğim tarafım da çıktı. O yüzden hiç evlenmemişim. İstemediğimden. Hep isteMİŞ gibi yapmışım. Bunu da keşfettim. Bu dönemde bunu iyileşmiş ve birisi ile evlilik kararı alabilirim. Tabi şuan hayatım da biri yok. 2 Temmuz kadar buluruz. Evvel Allah 😁 Sadece bir kare açısını açıkladım. İki harita da benim öz haritamın günlük ve uzun vadeli açıları. #wesiyildiztozu
0 notes
yalcinarsan · 7 years
Photo
Tumblr media
Sürekli yoğun bir gündemle yaşamanın sahte konforuna öyle alışmışım ki sakin bir gündemin gerçek keyfini sürmeyi başaramıyorum. Okumayı sevdiğim kitap, dinlemeyi sevdiğim müzik, izlemeyi sevdigim film, etmeyi sevdiğim sohbet; hepsi alıştığım telaşlı koşturmanın içinde olursa anlamıymış gibi, sakince yaşanınca eksik kalıyor adeta. Tuhaf. Ve çelişkili: yakin dönemde attığım her adım huzur ve sakinlik odaklı aslında. Burada önemli soru: Hedeflediğim değişim mutlu edecek mi? Bu ilk değil aslında, daha önce de benzer deneyimler yaşadım: Tamam işte budur istediğim dedim. O değilmiş. Oluyor öyle. Tersi de oluyor ama. Beklemediğim şeyler beklemediğim tatminler yaratıyor hayatımda. Yani yaptığım seçimlerin beklediğim sonuçları olmadığı zamanlar gibi beklemediğim faydaları olduğu da oluyor. Özge'nin ısrarı sayesininde köye gitmedim bu hafta. Bana kalsa kesin gidecektim hiç düşünmeden, neyse ki iki akıl birinden iyi. Çok da güzel dinlendim hafta sonu. Az şey yaparak geçtiğinden midir nedir son iki günüm, baya bir taze hissediyorum. Bir taraftan yaklaşmakta olan yeni dönemin soruları yok değil kafamda yankılanan ama daha ılımlı yaklaşıyorum bu zor sorulara bu ara. Sorular zor çünkü çok değişik yaklaşımlar degerlendiriyorum 2018 için, hepsi değilse de çoğu benim için yeni ve alışılmadık. Aynı kadıköydeki şemsiyeli sokak gibi rengarenk. Heyecanlıyım doğrusu. Ve meraklı. Ve istekli. Ilginç, epeydir ilk defa yeni bir dönem için heyecanlıyım. Hayırlısı bakalım... http://ift.tt/2AIW5Q8
0 notes
Text
bugün kafede otururken yan masada iki adamla 40-50 arası yaşlarda aramızda bi muhabbet geçti.
olay şöyle oldu; arkadaşlarım tavla oynuyolardı. ben telefonda takılıyodum. adamlar tavlaya baktı iyi mi falan dediler. sonra yakışıklısınız maşallah memleket neresi falan konu açıldı. erzurumlu olduğumu söyledim erzurumdan yiğit adam çıkar falan dedi gülümsedim.
sonra nasıl olduysa konu geleceğe geldi. yaş kaç 20 vardır en az falan dedi. 20 abi dedim. askerlermiş. sanırım birisi emekliydi. konuştuk biraz. askeriyeyi sordum önerir misiniz falan. anlattı önermediğini söyledi. sen galiba şimdi askere gideyim falan düşünüyosun dedi. yok dedim üniversitede okuyorum. zaten istemediğimi polisliği istediğimi söyledim. aynı zaten fark eden bir şey yok dedi. sonra bana oku master yap okulda kal falan dedi. en son çare olarak polisliği düşün dedi. bakalım hayırlısı derken özel harekat konusunu açtım. yakın zamanda 10bin alım oldu falan dedim onu düşündüm ama başvurmadım dedim. bir kaç gerekçem vardı falan dedim. parası iyi 6bin lira alıyolar ama falan filan işte. sonra ben adama benim parayla işimin olmadığını söyledim. çok parası var diye bi işi yapmayacağımı söyledim. gelecekte mutlu olayım yeter mutluluğu parada aramıyorum falan dedim. adam herkes senin gibi düşünmüyo dedi. sen şimdi 20 yaşındasın ben 40 karşıdaki 50 küsür yaşında o işler öyle değil gibisinden bir şeyler dedi. sen şimdi burada oturuyosun, paketi göstererek sigara içiyosun çay içiyosun falan dedi. bunlar hep para dedi. yarın bir gün evleneceksin çocuğun olacak. benim iki onun iki çocuğu var. okulu var şeyi var. arkadaşlarıyla buluşacaklar para vereceksin eşin bir şey isteyecek para vereceksin. paran oldu mu mutlu olursun dedi. çevren olacaksa paran olacak, paran varsa çevren zaten olur. bi merhaba yeter dedi. sen parayı önemsemiyosun ama bunları düşünerek yaşın ilerledikçe daha çok önemseyeceksin parayı falan dedi.
adam konuşurken bi an düşündüm. çok haklıydı. aklımın bir köşesinde olan şey karşıma çıkmıştı. bunlar hep para. parayla çözülecek şeyler. 
ben kendimi bu devrin insanı olarak görmüyorum. hep derdim ki kendime gelecekte sevdiğim kişiyle birlikte olayım param da olmayıversin. paraya değer veren birisi olmasın o kişi. ben mutlu olayım eşim mutlu olsun yeter. ama piyasa ortada. paran varsa kralsın yoksa hiçbir şeysin. ben yarın bir gün evlencem kiminle evleneceğimi bilmiyorum. aslında evlilik gündemimde yok. ama bu sonsuza kadar böyle gitmeyecek biliyorum. hiç ummadığım birisi de çıkabilir hiç olmayacak bi zamanda da çıkabilir. karşıma çıkacak kişinin bi gülümsemesine bile bakabilir her şey. gelecekte eşim benden bir şey istediği zaman ona “hayatım şu an durumumuz çok iyi değil ertelesek olur mu” demek istemiyorum. ya da çocuğum “baba bunu alalım mı” dediği zaman fiyatına bakıp tamam kızım-oğlum sonra bakalım” demek istemiyorum. düşünüyorum da ı ıh. ben bu konuda eşime ve evladıma mahcup olmamalıyım. bana güvenip tabiri caizse attan inip eşeğe biniyosa yani evime geliyosa, benim koynuma giriyosa o kadın, onun karnındaki bebeğin babası ben oluyosam o çocuk benim genlerimi taşıyosa eğer ben onu asla mahcup etmemeliyim… evladım bana büyük bi sevgiyle baba deyip sarılıyosa, bana herkesten çok güveniyosa, kendini benim yanımda güvende hissediyosa ona da asla mahcup olmamalıyım.
oradaki adamları tanımam etmem. hiç görmüşlüğüm de yok. ama dediği şey çok doğruydu. kendim için olmasa bile onlar için, eşim ve evlatlarım için kendimi yetiştirip iyi parası olan bi işi kazanmalıyım. 
evvela ben paradan nefret ediyorum diye eşim de edecek değil, bunların hepsi ihtiyaç. allaha şükür ben yokluğu da gördüm. tamam varlığı pek görmemiş olabilirim xd ama allaha şükür cebimde param oluyor durumumuz kötü değil… bu düzen de böyle gitmeyeceği için geleceğim için o kağıt parçaları cebimde olmalı. bunun için hep çok çalışacağım. polis olmak istiyorum evet. yaptığım iş amelelik pmyo falan. eşşeklik. olabilir. inanıyorum ki yüksek yerlere gelebilirim. sol kulağımı sol elimle değil de sağ elimle tutacak olsam da, mesela omuzuma o yıldızı mesleğin içindeyken de takabilirim. sonra ikinci yıldızı sonra üçüncü yıldızı.. oldu ki kazanamadım, sağlık olsun. okulum var. kaliteli bi yerden diplomam olacak. derslere yüklenirim, sertifikalarımın üstüne sertifika eklerim sürekli bi yerleri kovalarım. geleceğim için orada burada sürünürüm. bu işin üstesinden gelebilirim. 
ama şunu istiyorum, geleceğimde eşimden beklediğim en büyük özellik belkide şu, paraya değer vermemesi…  zor durumdayken yatakta bana sırtını dönmeyecek, trip atmayacak birisi. ben zaten o işi hallederim. allahım lütfen…
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years
Text
Facebook Durumları 2017
Facebook Durumları 2017
Komik olsun isteyenler çok olmuş oda olacak ama biraz açıklama yapalım. Neredeyse her gün girdiğimiz sosyal paylaşım sitesinde bazılarımız ise girdiği tarih olmaz çıktığı tarih olur. Neyse zaten evinde internet olupta girmeyen yoktur sonuçta herkes kullandığı için çeşitli amaçlarla buraya girenler çoğunlukta.
Bu sayfamızda sizlere facebook durum sözleri komik olanları da olacak ayrıca facebook durum yazıları komik olanları da burada olacak. Bunların yanında sadece gülmek istemeyen özel şeyler yazsın diyenler içinde facebook aşk durumları da burada bu sayfamızda olacaktır.
Zamanla facebook kullanmayı öğrenen herkes belli bir süre sonra facebook duvar yazıları güzel olsun ister ve farklı bir şeyler arayışına girerler. Artık uzatmadan konuya geçelim işte facebook durumları aşk :
# Biyere gitmek istiyorsan, HOŞUMA git mesela.
# Takılmayan taçların, dermansız başların, sevilmeyen saçların telinden şikayetim var. !
# Sen benim için elimi attığımda yakalayabileceğim kadar yakın, dünyanın bir ucundan bir ucu kadar uzaktasın.
# Herkesten kıskanacak gibi değil herkesi kıskandıracak gibi sev olur mu ?
# Onun nasıl uyuduğunu görmek için tüm uykularımdan vazgeçebilirim.
# İdam sehpasında bir mahkum yaşamayı ne kadar istiyorsa bende seni o kadar seviyorum…
# ”Facebook’ta ilişki isteği gönderin kabul edeceğim” demek kadar basit bir şey olmuş aşk…
# Kıskançlık falan değil ki bu… Sadece sevdiğim kişiyi kimseyle paylaşamam.
Yeni # Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Açtığın yaralara zaman ve dua sürdüm bekliyorum.
Ölürsem beni yârimin kalbine gömün. Mekânım cennet olsun.
Aşk kutsaldır. Kirli gönüllerde yuva yapmaz.
Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim, sensiz boğazımdan geçmiyor.
Gözlerin kör bir kuyu. Yusuf olası geliyor insanın.
Gözlerinin ‘Kahve’sinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına ‘Sen’de kalayım…
Kolunu ısırıp saat yapıp bu saatten sonra benimsin diyesim var.
Alıp başımı gidesim var da aklımdakileri valize sığdıramıyorum.
Sana muhtaç olduğum şu anda gel, yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel.
Yıkıldı yolunu bekleyen şehir. Şimdi gelsen de bir, gelmesen de.
Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun.
Ve bazen de; seninle konuşmak iyi geldi, diyebileceğin birisi olmalı.
Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki.
Sussam gönül razı değil , yazsam last seen today at.
Tabağına yiyebileceğin kadar yemek, hayatına sevebileceğin kadar insan al. İsrafın lüzumu yok.
Tek kişilik miydi bu şehir, sen gidince bomboş kaldı.
Marka olmak için değil insan olmak için çabalayın.
Mesajını gördüm ama görmemiş gibi yapıyorum.
Neyim olursan ol da hayal kırıklığım olma. Orası çok kalabalık, tanıyamam seni.
Okuyamadık abi durumumuz yoktu.
Sahip oldukların değil, kaybetmekten korktukların gerçekten senindir.
Sen ona online’sın, o başkasına.
Sessizliği dinle, söyleyecek çok şeyi var…
Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki…
Bazı insanlara verdiğim değeri geri almak istiyorum…
Müzik resmen “Senin konuşmana gerek yok, ben biliyorum meseleyi” diyor.
Yanımda bir kişilik yer var ama canım o kişilik sende yok ki!
Bir zaman sonra yeniden birine alışmaktan korkuyor insan.
Beraber pes atmak varken , pes etmek niye ?
İki ay duş almayıp kendisini esmer sanan kızlar var.
Sen ona online’sın, o başkasına.
Geçmişe,geçmiş ola.
Herkeste bir sen aradım, herkesi sana benzettim hepsini sevdim, seni bir daha sevdim
Herkez hata yapabilir, pardon herkes.
Korkaklıkta ar, ilerlemekte şeref var…
Kurt tüyünü değiştirir huyunu asla .
Seni sevmek ibadetim ama sevemem cenabetim…
Azrail bile ayağıma gelecekse sen neyin tribindesin…
Facebook Durumları Komik
# Eğer kurban bayramında kurban kesiyor isek, çocuk bayramında çocuk mu keseceğiz ?
# Bazen sadece susarsınız. Ama mutfak uzakta olduğundan kalkıp su içmeye üşenirsiniz…
# Evde ben bardak kırsam nazar, babam kırsa sakar, annem kırsa o bardağın orda ne işi var ? – Sabri Sarıoğlu
# İyilik yap denize at deniyor peki Konya’ da ki adam nereye atacak ? Demek ki bu söz anlamlı bir söz değil iyilik yap suya at deseydi olurdu doğru değil mi ?
# Kahve uykuyu açıyor, süt uykuyu getiriyorsa… Sütlü kahve içersek uyuyor gibi falan mı yapıcaz ?
# Kızların bir kova malzemeyle yaptığı temizliği bir ıslak mendille yapan canlıya ”erkek” denir.
# Eve senle dönüyorsam, evden senle çıkıyorsam KULAKLIĞIMSIN.
# 12 yaşındaki misafir çocuğu ”bilgisayar çalışıyor mu ?” dedi. ”Yok ev hanımı dedim”. Birinin pıçaklamasını beklemeden kendini bıçakladı.
Yeni # ”Ok, peki, sen bilirsin” zincirleme trip tamlaması.
Sıradaki şarkı, kışın nasıl olsa gözükmez diye epilasyonu, ağdayı boş vermiş kızlara gelsin. Şebnem Ferah söylüyor, ” benim adım orman.”
Derdimi anlatacak kadar rusça öğrenmek istiyorum. Derdimiz belli zaten.
Kızlar sakal seviyor diye 3 yıldır traş olmuyordum. Camiden imamlık teklifi geldi, kabul ettim. Sayenizde meslek sahibi oldum amk. Tşk kızlar.
AzeriTv’de Pokemonu izledim, Ash Pikachu’ya: “-Seni seçmişem aybalam ceryan atasan!!” dedi. Bir daha çizgi film izlemeye töbe ettim.
Ayarsız su damacana pompaları yüzünden, “Allahım yarabbim yalvarıyoorumm nooolur taşmasın” diye diye, bildiğin okunmuş su içiyoruz.
102 yaşındaki adamın kalbine pil takmışlar. Ulan o adama trafo bağlasan yaşamaz boşuna masraf.
face iyice sapıttı. nasıl gidiyor Emre? ne var ne yok Emre? var sende bi haller ama hadi hayırlısı Emre? çay koyda içek Emre… lannn
Titanic batarken Jack’in Rose’a söylediği ünlü söz: Batarken güneş ardında tepelerin geldi veda zamanı teletabilerin.
herşeyi geçtimde, Çin’de bir seri katilin robot resmi yayınlansa, milletteki paniği bi’ düşünsenize.
Kıza maça gidelim diyorum ”off yha ne giycm .s.s.s” diyor. Abiye giy.
İnsanların 2 yıllık ilişkileri var ben hala biri tuvaletteyken ışığı kapatıp kaçmayı seviyorum lan.
Kızın fotoğrafını 1.732 kişi beğenmiş. O kadar insanın oyuyla bizim mahallede muhtar seçiyolar
Harry Potter görünmez bile oluyor ama hala gözlük takıyor, insan bi lazer operasyonu büyüsü yapar.
Küçükken evine atari oynamak için gittiğim arkadaşım vardı. 5 dk oynatıp adaptör ısındı diye kapatırdı. Geçen arabaya aldım motor ısındı deyip indirdim veledi.
“Hüzün Nedir?” diye sorsalar “Ekmeğin menemenden önce bitmesi.” derim.
Küçükken Halı Çırparken Ailecek Balkondan Düşmüştük. Bu da Böyle Bi Anımdır.
Bu kıyamette en çok da Trabzonlu’lara yazık be. Şirince’ye gitsen olmaz, Fransa’ya kaçsan olmaz. Sonuçta onlara her yer Trabzon…
Televizyonda “Haydi çocuklar uykuya” yazısını görünce uyumaya giden bir çocuğum olursa o çocuk benim değildir hastanede karışmıştır..
Sırf beni sayı yapınca şoşoma ellemesinler diye voleybolcu olmadım ben.
Almancada “einhundertzweiundneunzig” 192 demekmiş. İlk okuduğumda onların ergen gülüşü zannetmiştim.
Psikoloğa Gidip Sorunlarım Var Benim Dedim. “Amaaaaann Hangimizin Sorunları Yok ki” Dedi Gönderdi. Şimdi Daha İyiyim. Profesyonel Yardım Şart Yaa
Küçükken hep odamın tavanın cam olmasını ve geceleri o camdan gökyüzünü seyretmeyi isterdim. üst komşuları hesap edememiştim tabi.
Her gün boşalıyorum yea. -Batarya
Samsung S6 ve NOTE4’ün en güzel özelligi tuvalette düşünce delige sıgmıyor olmaları.
Fotosunda sadece yüzünün yarısı görünen insanlar, Görünen kısmı Dove’la, Görünmeyen kısmı Hacı Şakir’le mi yıkadınız?
Telefonun dil seçeneği yerini ezberledikten sonra, dili Çince yapıp bakalım aynı yere dönebilecek miyim heyecanıyla büyüdük biz
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years
Text
Facebook Durumları 2017
Facebook Durumları 2017
Komik olsun isteyenler çok olmuş oda olacak ama biraz açıklama yapalım. Neredeyse her gün girdiğimiz sosyal paylaşım sitesinde bazılarımız ise girdiği tarih olmaz çıktığı tarih olur. Neyse zaten evinde internet olupta girmeyen yoktur sonuçta herkes kullandığı için çeşitli amaçlarla buraya girenler çoğunlukta.
Bu sayfamızda sizlere facebook durum sözleri komik olanları da olacak ayrıca facebook durum yazıları komik olanları da burada olacak. Bunların yanında sadece gülmek istemeyen özel şeyler yazsın diyenler içinde facebook aşk durumları da burada bu sayfamızda olacaktır.
Zamanla facebook kullanmayı öğrenen herkes belli bir süre sonra facebook duvar yazıları güzel olsun ister ve farklı bir şeyler arayışına girerler. Artık uzatmadan konuya geçelim işte facebook durumları aşk :
# Biyere gitmek istiyorsan, HOŞUMA git mesela.
# Takılmayan taçların, dermansız başların, sevilmeyen saçların telinden şikayetim var. !
# Sen benim için elimi attığımda yakalayabileceğim kadar yakın, dünyanın bir ucundan bir ucu kadar uzaktasın.
# Herkesten kıskanacak gibi değil herkesi kıskandıracak gibi sev olur mu ?
# Onun nasıl uyuduğunu görmek için tüm uykularımdan vazgeçebilirim.
# İdam sehpasında bir mahkum yaşamayı ne kadar istiyorsa bende seni o kadar seviyorum…
# ”Facebook’ta ilişki isteği gönderin kabul edeceğim” demek kadar basit bir şey olmuş aşk…
# Kıskançlık falan değil ki bu… Sadece sevdiğim kişiyi kimseyle paylaşamam.
Yeni # Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Açtığın yaralara zaman ve dua sürdüm bekliyorum.
Ölürsem beni yârimin kalbine gömün. Mekânım cennet olsun.
Aşk kutsaldır. Kirli gönüllerde yuva yapmaz.
Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim, sensiz boğazımdan geçmiyor.
Gözlerin kör bir kuyu. Yusuf olası geliyor insanın.
Gözlerinin ‘Kahve’sinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına ‘Sen’de kalayım…
Kolunu ısırıp saat yapıp bu saatten sonra benimsin diyesim var.
Alıp başımı gidesim var da aklımdakileri valize sığdıramıyorum.
Sana muhtaç olduğum şu anda gel, yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel.
Yıkıldı yolunu bekleyen şehir. Şimdi gelsen de bir, gelmesen de.
Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun.
Ve bazen de; seninle konuşmak iyi geldi, diyebileceğin birisi olmalı.
Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki.
Sussam gönül razı değil , yazsam last seen today at.
Tabağına yiyebileceğin kadar yemek, hayatına sevebileceğin kadar insan al. İsrafın lüzumu yok.
Tek kişilik miydi bu şehir, sen gidince bomboş kaldı.
Marka olmak için değil insan olmak için çabalayın.
Mesajını gördüm ama görmemiş gibi yapıyorum.
Neyim olursan ol da hayal kırıklığım olma. Orası çok kalabalık, tanıyamam seni.
Okuyamadık abi durumumuz yoktu.
Sahip oldukların değil, kaybetmekten korktukların gerçekten senindir.
Sen ona online’sın, o başkasına.
Sessizliği dinle, söyleyecek çok şeyi var…
Giderek daha çok seviyorum seni demişti. O yüzden gitti demek ki…
Bazı insanlara verdiğim değeri geri almak istiyorum…
Müzik resmen “Senin konuşmana gerek yok, ben biliyorum meseleyi” diyor.
Yanımda bir kişilik yer var ama canım o kişilik sende yok ki!
Bir zaman sonra yeniden birine alışmaktan korkuyor insan.
Beraber pes atmak varken , pes etmek niye ?
İki ay duş almayıp kendisini esmer sanan kızlar var.
Sen ona online’sın, o başkasına.
Geçmişe,geçmiş ola.
Herkeste bir sen aradım, herkesi sana benzettim hepsini sevdim, seni bir daha sevdim
Herkez hata yapabilir, pardon herkes.
Korkaklıkta ar, ilerlemekte şeref var…
Kurt tüyünü değiştirir huyunu asla .
Seni sevmek ibadetim ama sevemem cenabetim…
Azrail bile ayağıma gelecekse sen neyin tribindesin…
Facebook Durumları Komik
# Eğer kurban bayramında kurban kesiyor isek, çocuk bayramında çocuk mu keseceğiz ?
# Bazen sadece susarsınız. Ama mutfak uzakta olduğundan kalkıp su içmeye üşenirsiniz…
# Evde ben bardak kırsam nazar, babam kırsa sakar, annem kırsa o bardağın orda ne işi var ? – Sabri Sarıoğlu
# İyilik yap denize at deniyor peki Konya’ da ki adam nereye atacak ? Demek ki bu söz anlamlı bir söz değil iyilik yap suya at deseydi olurdu doğru değil mi ?
# Kahve uykuyu açıyor, süt uykuyu getiriyorsa… Sütlü kahve içersek uyuyor gibi falan mı yapıcaz ?
# Kızların bir kova malzemeyle yaptığı temizliği bir ıslak mendille yapan canlıya ”erkek” denir.
# Eve senle dönüyorsam, evden senle çıkıyorsam KULAKLIĞIMSIN.
# 12 yaşındaki misafir çocuğu ”bilgisayar çalışıyor mu ?” dedi. ”Yok ev hanımı dedim”. Birinin pıçaklamasını beklemeden kendini bıçakladı.
Yeni # ”Ok, peki, sen bilirsin” zincirleme trip tamlaması.
Sıradaki şarkı, kışın nasıl olsa gözükmez diye epilasyonu, ağdayı boş vermiş kızlara gelsin. Şebnem Ferah söylüyor, ” benim adım orman.”
Derdimi anlatacak kadar rusça öğrenmek istiyorum. Derdimiz belli zaten.
Kızlar sakal seviyor diye 3 yıldır traş olmuyordum. Camiden imamlık teklifi geldi, kabul ettim. Sayenizde meslek sahibi oldum amk. Tşk kızlar.
AzeriTv’de Pokemonu izledim, Ash Pikachu’ya: “-Seni seçmişem aybalam ceryan atasan!!” dedi. Bir daha çizgi film izlemeye töbe ettim.
Ayarsız su damacana pompaları yüzünden, “Allahım yarabbim yalvarıyoorumm nooolur taşmasın” diye diye, bildiğin okunmuş su içiyoruz.
102 yaşındaki adamın kalbine pil takmışlar. Ulan o adama trafo bağlasan yaşamaz boşuna masraf.
face iyice sapıttı. nasıl gidiyor Emre? ne var ne yok Emre? var sende bi haller ama hadi hayırlısı Emre? çay koyda içek Emre… lannn
Titanic batarken Jack’in Rose’a söylediği ünlü söz: Batarken güneş ardında tepelerin geldi veda zamanı teletabilerin.
herşeyi geçtimde, Çin’de bir seri katilin robot resmi yayınlansa, milletteki paniği bi’ düşünsenize.
Kıza maça gidelim diyorum ”off yha ne giycm .s.s.s” diyor. Abiye giy.
İnsanların 2 yıllık ilişkileri var ben hala biri tuvaletteyken ışığı kapatıp kaçmayı seviyorum lan.
Kızın fotoğrafını 1.732 kişi beğenmiş. O kadar insanın oyuyla bizim mahallede muhtar seçiyolar
Harry Potter görünmez bile oluyor ama hala gözlük takıyor, insan bi lazer operasyonu büyüsü yapar.
Küçükken evine atari oynamak için gittiğim arkadaşım vardı. 5 dk oynatıp adaptör ısındı diye kapatırdı. Geçen arabaya aldım motor ısındı deyip indirdim veledi.
“Hüzün Nedir?” diye sorsalar “Ekmeğin menemenden önce bitmesi.” derim.
Küçükken Halı Çırparken Ailecek Balkondan Düşmüştük. Bu da Böyle Bi Anımdır.
Bu kıyamette en çok da Trabzonlu’lara yazık be. Şirince’ye gitsen olmaz, Fransa’ya kaçsan olmaz. Sonuçta onlara her yer Trabzon…
Televizyonda “Haydi çocuklar uykuya” yazısını görünce uyumaya giden bir çocuğum olursa o çocuk benim değildir hastanede karışmıştır..
Sırf beni sayı yapınca şoşoma ellemesinler diye voleybolcu olmadım ben.
Almancada “einhundertzweiundneunzig” 192 demekmiş. İlk okuduğumda onların ergen gülüşü zannetmiştim.
Psikoloğa Gidip Sorunlarım Var Benim Dedim. “Amaaaaann Hangimizin Sorunları Yok ki” Dedi Gönderdi. Şimdi Daha İyiyim. Profesyonel Yardım Şart Yaa
Küçükken hep odamın tavanın cam olmasını ve geceleri o camdan gökyüzünü seyretmeyi isterdim. üst komşuları hesap edememiştim tabi.
Her gün boşalıyorum yea. -Batarya
Samsung S6 ve NOTE4’ün en güzel özelligi tuvalette düşünce delige sıgmıyor olmaları.
Fotosunda sadece yüzünün yarısı görünen insanlar, Görünen kısmı Dove’la, Görünmeyen kısmı Hacı Şakir’le mi yıkadınız?
Telefonun dil seçeneği yerini ezberledikten sonra, dili Çince yapıp bakalım aynı yere dönebilecek miyim heyecanıyla büyüdük biz
0 notes