#bere | Explore Tumblr posts and blogs

seslimeram · 15 days ago

Text

Dibine Kadar Batmış...

Kirli, kirlenmiş, dibine kadar da çamura batmış bir menzilin inşası güncelleniyor. Bir zamanlar var edilmiş ol ortak itiraz etme tahayyülünün üstünden on iki yıl geçmişken, bugün bariz bir cendere içerisine sıkıştırılıp ezilmeye çalışılan geniş kitleler yeniden tabandan, tavana ayrıştırılmaya devam olunuyor. Geçtiğimiz hafta içinde var edilmiş bir görevden el çektirme, daha sonrasında çıkagelen mali yağma denilerek sunulan ol Ekrem İmamoğlu ve elli insanın tutsak edildiği İstanbul Belediye başkanlığına doğrudan müdahalenin ardılı çıkagelen her şey bu bahsi örneklemeye yeter de artar. İktidarın pragmatik, ezberden, bencileyin ve nobran olagelen sığ / kati suretle değişmez algısı ve yönlendirmelerinin karşısında insanların önce hedef sonra da suçlu olarak bildirildikleri / kılındıkları bir menzil güncellenir. Kirli, kirlenmiş, dibine ta en dibine kadar çamura batmış olagelen menzili inşa etmek, tehdit / tahakküm / terörle birlikte güncellene gelen bir mesel kılınır. Yedi gece süren Saraçhane direnişinin hemen her anında, en çok da sahnelerden ana muhalefet liderinin kenara çekilmesinden sonra var edilen şiddet seremonileri bunun bir yansısıdır.

Baş efendinin ve birlikte hareket ettiği siyasal yapılar için en tehlikeli organizasyonlardan birisi olagelen faşizan aklın başının birlikte var ettiği / sürekli, tekrarladıkları organize bir suç kavramının ta kendisi misal o seremonilerde yansır. Bir biçimde itiraz hakkının elden tastamam çalınmasının yolunun malum zorun / işkencenin sokağa düşürüldüğü bir sahne ol Saraçhane sathında yedi gün boyunca biteviye her gece tekrarlanır. Her gün bir darbın, başka bir şiddet mefhumunun üstüne sabaha karşı gerçekleştirilen gözaltılar, ev baskınları ve bitimsiz kılınmış bir nefret simyasının ötekine yönlendirilmesiyle 2013 Gezi Direnişini anımsatan bir tahakküm sürekliliği var edilir. Bu defasında can alabilme halinin çeperine uzak kalınmış olsa da can çıkartmanın, insanların birbirine düşürmenin, iktidarın güdümü altında yargıyı bir sopaya dönüştürmenin, muhalifi ezmenin bambaşka tahayyülleri ardışık bir biçimde güncellenir. Yıllar geçiyor olsa da içte biriken nefreti ya bizimlesiniz ya da hiç kimselerin ikilemiyle buluşturan bir cenah eliyle memleket bir kere daha ayrıma tabi tutulur. Üniversite öğrencisi insanların arsız bir yargı ithamıyla, dinlemeye, anlamaya çaba dahi sarf etmeden topyekun hükümlerle boğuntuya getirilerek rehin edildiği bir günce var edilir. Dibine kadar çamura batmış bir ülke tahayyülünde geleceği şu anda, şimdi çalmaların devamlılığı sağlama alınır.

İddia olunan yüz milyarlarca liralık yağmaya dair tek bir doğru dürüst belgelemenin dahi var edilemediği, öne sürülmediği bir zeminde, iktidar pratiği olagelen esas meselin konuşulması halinin paralize edilmesi de devreye konulur. İletişim işleri başkanlığı nam, 1984 yazınındaki kurguya benzeş bir var bin yok, birisi doğru kalan her şeyi yalanlardan mülhem imal edilmiş senaryolarla memleket dümdüz olunur. Zaten tartışılacak ne vardır ki, suç meydandadır. Bugün suç isnat edilir, yarın her şey unutturulup, keşke bize gelseydi de müzakere etseydik şu süreci denilir. Bir gün provokasyon kokusu alıyoruz lafzı devreye girer, ötesi gün mandacılıktan medet umuyor Cumhuriyet halk partisi. Kah milletle araları açıktır buyrulur, daha yepyeni bir miting sonrasında toplanan kitleyle alay edebilmek için anında Baş efendinin büyük İstanbul mitinginin nüfusu örneklenir. Belirsiz bir karanlığın orta yerinde yürünürken, haktan, adaletten, hürriyetten bahsi açmanın halen mümkün olmadığını kanıtlayan bir devran bina olunur. Gösterileri provoke eden, ırkçı yazılamalardan, nefretin ta kendisini yeniden bir camiye saldırdılar mübalağası üstünden kurabilen cenahla, oy oranı 0 birden, 5’lere taşınan gençliğin umudu onlar diye bildirilen donanımlı kontra örgütü zaf-er nam çatıya nicesiyle ol toplumsal müşterek / hak arama mücadelesi / itiraz hakkı yerle bir edilir. Bir buna çalışılır.

Bianet’ten Evrim Kepenek’in haberini aktaralım: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının 18 Mart’ta iptal edilmesi ve ertesi sabah 106 kişiyle birlikte gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından, İBB binasının bulunduğu Saraçhane’de protestolar başladı. Polis, bu protestolara müdahale etti, çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.

21 Mart 2025 akşamı düzenlenen dayanışma etkinliği de gece saatlerinde polis müdahalesiyle bölündü. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesi Aydın Aydoğan, etkinlik sırasında polisin yoğun plastik mermi ve gaz kullanımı nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaşadığını belirterek, ilgili kolluk kuvvetleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

21 Mart 2025 akşamı düzenlenen Halk Buluşmasına, gece saatlerinde polis müdahale etti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesi Aydın Aydoğan, etkinlik sırasında polisin yoğun plastik mermi ve gaz kullanımı sonucu ciddi sağlık sorunları yaşadığını belirterek, ilgili kolluk kuvvetleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

"Şiddete yabancı değilim”

Aydın Aydoğan, 2013 yılında Gezi Parkı eylemlerinde polisin müdahalesi sonucu %43 engelli kaldığını ve yıllarca süren hukuki mücadelesinin sonuçsuz kaldığını belirtti. Saraçhane’de yaşananları şöyle özetledi:

"12 yıl geçti ama pratikte hiçbir şey değişmemiş. Polis, hedef gözeterek plastik mermi ve gaz bombası kullandı. Astım hastasıyım ve atılan gazlar nedeniyle uzun süre nefes almakta zorlandım, defalarca kustum. Kafama kaskla vuruldu, vücudumun çeşitli yerlerine plastik mermiler isabet etti. Toplumsal hareketlere karşı kolluğun uyguladığı bu sindirme politikası kabul edilemez."

"Orantısız güç kullanıldı"

Aydoğan, İBB binası önünde düzenlenen etkinlik sırasında polis barikatlarının arkasında plastik mermi ve yoğun gaz kullanımına tanık olduğunu, yere düşen insanlara yardım etmeye çalışırken hedef alındığını söyledi. Müdahalenin ardından yaşadığı süreci şöyle anlattı:

"Gece yarısını geçtiğinde polis, göz gözü görmeyecek şekilde gaz sıkarak alana ilerledi. ‘Yapmayın, hasta olanlar var’ diye seslendim ama o anda üzerime plastik mermiler yağmaya başladı. Çevremdeki insanlar beni daha güvenli bir alana götürdü. Ancak gazdan dolayı gözlerimi açamıyor, sürekli kusuyordum. O gece eve varmam saatler sürdü. Giysilerim yoğun gaz koktuğundan ailem de etkilenmeye başladı."

Hastane Raporu

Müdahale sonrası sabah saatlerinde Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne giden Aydoğan, doktor raporunda travma ve gaz etkisine bağlı sağlık sorunlarının tespit edildiğini belirtti. Ayrıca, Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) biber gazının kimyasal silah olarak değerlendirilmesine dair raporunu gördükten sonra endişelerinin arttığını söyledi.

"Kimse hukuktan üstün değil"

Aydoğan, polisler hakkında "Görevi Kötüye Kullanma" (TCK 257) ve "Genel Güvenliği Kasten Tehlikeye Sokma" (TCK 170) suçlarından savcılığa suç duyurusunda bulundu. Olay yerindeki güvenlik kameralarının incelenmesini ve tanıkların dinlenmesini talep etti.

Son olarak şöyle dedi: “Saraçhane’de olanlar hukuka ve insan haklarına aykırıdır. Orantısız güç kullanımıyla topluma korku ve endişe salmak istiyorlar. Ancak mücadelemizi sürdüreceğiz. Kimse hukuktan üstün değildir."

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlayan protestolarda bin 879 şüpheli gözaltına alındığını açıkladı. "Bunların 260'ı tutuklandı. 468'i hakkında adli kontrol verildi. 662'sinin işlemleri devam ediyor. 150 polisimiz yaralandı" dedi.”

Kirli, kirlenmiş, dibine kadar da çamura batmış bir menzilin inşası güncelleniyor. Ardışık, eş zamanlı olarak var edilen kötülüğün / sınırları artık belirsiz olagelen bir yok sayma halini artık aşan yok etme isteminin devreye konulduğu zeminde ol kirlenmişlik insan hakkı ve hukukunu da alaşağı ediyor. Düzen kendi çarklarını çevirirken mutlak iradesini, tam teşekküllü teslimiyetini bildiriyor. İşkenceymiş, sokağa çıkanı fişlemekmiş, protesto hakkıymış, yazılı / verili olagelen hakların tanzimiymiş gibi pek çok şey tarumar olunuyor. İtiraz hakkını kullanagelen insanlara reva görülen muamele her gün daha açık bir şiddet sarmalını bildiriyor. Ol görmezden gelinen miting sonrasında dahi insanların kameralara kaydedildiği, miting alanına girerken, marmaray istasyonlarına girip çıkarken kayıt altına alınabildikleri bir zemin gerçekliğine kavuşturuluyor. Gezi direnişinden bu yana süre giden toplumsal muhalefeti sindirme / taşın altına elini koyana cezai müeyyideleri bir sopa kılarak gözdağı vermek kesintisiz kılınıyor. İşkence de bunun bir başka evresi olarak güncellene geliyor. Üniversitelerden, Saraçhane Meydanına, Maltepe Miting sahasından Türkiye’nin pek çok noktasına tahayyül edilmiş olanın ötesine çoktandır geçmiş olagelen şiddete / kötülüğe / geleceksizlik pratiklerine karşı reddiye yükseliyor. Dönüp dolaşıp her defasında daha da beterinin yolunun arşınlandığı bir yere zemine dönüşümün önünün alınabilmesi ancak müşterek bir mücadelenin binasıyla söz konusu olacağı artık açıktır. Müesses nizam ve tekil bir hattın üstünden yürüye duran ol devlet aklının sabiti, AKP-MHP ikilisi elinden çıkagelen değiştirilemez tahayyüller ve illa ki dayatmaların kıyısında hayatın savunulmasının neden mühim olduğu bir kere daha ortaya saçılır. Aşağı yukarı iki haftayı aşkın bir süredir memleket nezdinde çıkagelen her ihtimal / var edilmiş kötülüğe karşı çıkartılan ortak yetti artık seslenişi bunun her nasıl ivedi olduğunu gösterdi / bildirdi. Görünen köye kılavuza hacet kalmaksızın 2028 seçim sathı mahalline girilmeden önce evi tekrar yaşatan bir yere dönüştürebilmenin zorunluluğu karşımızda durmaktadır. Politikanın var edeceği müşterek izlek / direniş hatları, sokaklardan üniversite amfilerine, mahkeme salonlarından fabrikalara, sistemin çarklarını dönüştürmeye ezmeye değil yaşatmaya dair bir itiraza / gerisin geriye dönüştürme çabasına evrilinceye kadar sürecek bir mücadele herkesi beklemektedir. Komutlar, dip dibe var edilen ezber beylik cümleler, kendine salt kendisine yetmeyen sözler, ithamlar ve boşa doluya vurulan hain, mihrak, terörist yaftalarının arasında demokrasinin yaşayabilmesi için politikanın sağlıklı işleyebilmesi için siyasetin aşılmaz duvarlarında açılması gereken gedik mücadelesi güncelleniyor. Tanığıyız. Görüyoruz...

Misak TUNÇBOYACI – İstan’2025

Görsel: İstanbul Protestolarından Bir Kesit-Mart 20, 2025- Khalil HAMRA – AP

Meramda Paylaşılan Haber

Saraçhane’deki Polis Şiddetine Suç Duyurusu: Kimse Hukuktan Üstün Değil - Evrim KEPENEK - Bianet https://bianet.org/haber/sarachanedeki-polis-siddetine-suc-duyurusu-kimse-hukuktan-ustun-degil-305892

2 notes · View notes