#ben de şair değilim
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sonra ben uyanmıştım. Baktım saklamışım her şeyi. Çok şeyi konuşmamışım, çok şeyi göstermemişim, hepsini susmuşum. Annem tanımamış beni.
Sonra ben uyanıp her şeyi değiştirmek istemiştim. Bir daha hiç uyumayacakmışım gibi yaşamak istemiştim. Uyanık kalmaya çalışmıştım.
Sonra ben bir uyandım, tekrar uyumak için bir bahaneydi.
Ben uyanmadım.
Ertesi güne motivasyon.
1 note
·
View note
Text
Ben aşık değilim... Ben büyük bir insan değilim... Ben çok tanınmış biri değilim... Ben sevmiş biri de değilim... Ben çok güzel biri değilim... Ben mükemmel biri değilim.. Ben şair değilim... Ben deli de değilim... Ben.. öylesine biriyim... Ben aşık olabilirdim Ben büyük bir insan olabilirdim Ben çok tanınmış biri de olabilirdim Ben sevmiş biri de olabilirdim... Her şeyden öte Ben bir insanım... Ben yeryüzünde belki hiç göremeyeceğin, veyahut Görsen bile tanımayacağın Belki de tanıyacağın... Ama öylesine biriyim... Ben kimsesizlerin kimsesiyim.. Ben dokunulmamış kalplerin Kalplerin en masumlarındayım.. Ben bir çocuk ruhluyum.. Ben karşılıksız sevenlerin kalbindeki ukdeyim... Aşık olsam neye yarar.. Çok tanınsam neye.. Sevsem... Mükemmel olsam Şair olsam... Deli olsam... Çok güzel olsam neye? Bitmiyor muydu hepsi? Bitiyor işte. O yüzden ben bir Hiçim... Sadece bir HİÇ... Ayak basmam gerekiyordu bu gezegene. Ve bastım. Belki hiç bir yere değmedan, Kimseyi kırmadan, Dökmeden, Geri gideceğim. Ama gideceğim işte... Hem... Mevlanın düzenidir bu Yaprak bile komutsuz düşer mi hiç? İnsan ki duygu hazinesi kul.. Dünyaya değmeden gider mi hiç... Bilmem.. Yaşarım ben.. Bir yerlerde, bir şekilde... Ama nerde, nasıl İşte onu ben de bilmiyorum...
#Ben aşık değilim...#Ben büyük bir insan değilim...#Ben çok tanınmış biri değilim...#Ben sevmiş biri de değilim...#Ben çok güzel biri değilim...#Ben mükemmel biri değilim..#Ben şair değilim...#Ben deli de değilim...#Ben.. öylesine biriyim...#Ben aşık olabilirdim#Ben büyük bir insan olabilirdim#Ben çok tanınmış biri de olabilirdim#Ben sevmiş biri de olabilirdim...#Her şeyden öte#Ben bir insanım...#Ben yeryüzünde belki hiç göremeyeceğin#veyahut#Görsen bile tanımayacağın#Belki de tanıyacağın...#Ama öylesine biriyim...#Ben kimsesizlerin kimsesiyim..#Ben dokunulmamış kalplerin#Kalplerin en masumlarındayım..#Ben bir çocuk ruhluyum..#Ben karşılıksız sevenlerin kalbindeki ukdeyim...#Aşık olsam neye yarar..#Çok tanınsam neye..#Sevsem...#Mükemmel olsam#Şair olsam...
1 note
·
View note
Text
Seninle...🥀
Gidiyorum buralardan...🥀
Ben şair değilim, sen de şiir olamazsın... Dağılalım...🥀
96 notes
·
View notes
Text
kötü hissediyorum. dinlemeyi sevdiğim şarkılar iyi gelmiyor. bu hayat benim ama çabalamak, güzelleştirmek istemiyorum. küçükken resimleri boyadığım renkleri bulamıyorum artık. en hüzünlü şiirlerini yazıp giden bir şair kadar yorgunum. yazıyorum geçmiyor, anlatıyorum bitmiyor, ağlıyorum ve şu bedene ruhum sığmıyor. gri bulutları düşünüyorum, kalbim cesaret edemiyor. oysa yağmur yağdıktan sonra toprak hep güzel kokuyor. gökyüzüne gece bakmayı biliyorum. yıldızları seviyorum sanırım, güneş gözlerimi acıtıyor. durmadan en hüzünlü, en acı cümleleri yazıyorum. eskisi gibi değilim. sanki eskiyi özleyen budalaca bir günüm. sevdiğim şeyler, sevmediklerimden az. biliyorum, bu yazdığım cümle kadar düşünüyor insanlar. oysa ben, odamın tavanına bakarak düşünüyorum. elimi uzatıyorum, gölgem kadar uzak. sanki bir sonu yok bu cümlelerimin, bitiremiyorum. en uzakta kalan bir dağa yorulacağımı bilsem de tırmanmak istiyorum. uçurumun ucunda, şehir altımda sustuğum intihara bağırdığımı düşünüyorum. söyle, diyorum. aklımın içinde susmayan acımasız tarafım. bir gün dışarıya çıksan, gri bulutları düşünmeyi de bırakır mıyım?
50 notes
·
View notes
Note
İsmet Özel, şair, 80 yaşında.
çok seviyorum seni be adam, çok, uyandığım her güne senden nefret ederek başlıyor, bir o kadar da seviyorum. sana "seninle kavga etmek isterdim" diye not bırakıp giden kızı şimdilerde çok iyi anlıyorum. en son biri aynı duyguları tattırmıştı damağıma. onu layığıyla bıraktım, ama seni asla bırakmayacağım. senin de dediğin gibi, evet, ilmektir boynumdaki ama ben kimsenin kölesi değilim. tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya, tarantulaymış benim adım diyecek değilim. tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemiyeceğim. razı değilim beni tanımayan tarihe, beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. her şeye, özellikle sana rağmen, iyi ki doğdun üstad.
36 notes
·
View notes
Text
"Duygularımı şiirlere anlatamam çünkü şair değilim. Kendimi gölgeler ve ışıkla ifade edemem çünkü ressam değilim. Düşüncelerimi hareketlerle de açıklayamam çünkü dansçı değilim. Ama bunların hepsini müzikle yapabilirim. Çünkü ben bir müzisyenim.."
Wolfgang Amadeus Mozart
#kitaplar#edebiyat#music#estetik#sanat 🎨#şiir#felsefe#doğa#i̇nsan#şiir sanat🎨#art#ütopya#müzik#kültürsanat#sözler
18 notes
·
View notes
Text
Liberyalı şair Roland Tombekai Dempster'in daha başlığında kendini belli eden yoğun hüzün ve yakarma hâli son dizeden sonra da süren şiiri
AFRİKANIN YAKARIŞI
Ben sen değilim
ama sen fırsat vermiyorsun
benim
ben olmama
''Ben senin yerinde olsaydım''---
ama biliyorsun ki
ben sen değilim
yine de bırakmıyorsun
ben ben olayım
Her işime burnunu sokuyorsun
sanki bunlar
senin işinmiş
sen de benmişsin gibi
Duygusuzun, kafasızın birisin
aptallık olur düşünmek
benim sen olabileceğimi,
senin gibi konuşup
senin gibi davranacağımı.
Tanrı bile beni ben yapmış
seni de başka yaratmış
Bırak Tanrı aşkına
ben ben olarak kalayım.
53 notes
·
View notes
Text
gökyüzü görseydi kahvelerini ,sevincinden ağlardı yağmurlar yağardı kirk gün kirk gece. şimşekler, bulvarlar da konvoy olurdu. ayak bileklerinden sırtına kadar ağrı kalmazdı yeryüzünde. belki bu şehir, bu denli yorgun bakmazdi yüzüme. çocuklar ölmezdi derdi bir şair belki, fakat ben o kadar değilim. çocuklar yine olurdu, evsizler yine kimsesizler mezarlığına gömülürdü sahildeki şarapçı amca yalnızlığını ellerindeki şişelerin arasında sıkıştırdı. birbirine çarptıkca şişeler, dünyanın çarkı bir kez daha donmuş olurdu. bilirim içimden sızan onca acının bir geçit, bir tünelle sana bağlandığını. bilirim, yaşamın onlarca çelişkili hayali anlamsız kılmaya çabaladığını,fakat ben o kadar değilim. ne bir tüfeğe ne de o kadar hızlı koşacak güce sahibim. dağları arşınar, denizleri kulaçlar bu şehir. bu şehir, bedenimi parçalar bir karakolun önüne atar ama bu geçit beni bir hayale bağlar. gökyüzü diyorum, görseydi yeşilini gözlerinin ağaçlar gökte acar, bulutlar yeryüzüne tapardı. bir düş ülkesi olurdu şehrimiz, yürürdük seninle. hayaller gerçeklere nasıl evrilirse, öyle.(Kinyas 'a)/ Kin ve yastan ibaret değilsin...
#aşk acıtır#ay benim gece senin#seninleyim#sen benden gittin gideli#sen bensiz ben sensiz#seni seviyorum
34 notes
·
View notes
Text
Seven İnsan Bahane Aramaz.
“ Sevgini gizleme, söylemeyi erteleme, aç bilsin herkes.” diyor iç sesim…
Dilime ve zihnime yerleşmiş bazı kelimeler zincire vurulmuş bir bedene sahip gibi hissediyorum bazen. Bazen düşünmüyor değilim sevdiğimi defalarca dile getirdim ne eksik vardı bizde ne yaptım ona ben? Kötülük mü yaptım? - Hayır Sevmedim mi? - Aksine çok sevdim. Bahane arayan insan ne yazık ki bunu söylemek zorundayım zincir de vursan yine de durmaz çünkü ne âşık olmamış ve hayatında senin sevdiği kadar sevmeyecek bundan samimiyetimle söylüyorum çünkü asıl amacı eğlence ve seni bir kukla gibi görmüş ve oynadığını söylemiş. Aşkı da yalanmış sevgisi de… Bende sevdim hem de çok sevdim ailesiyle tanıştım. Hatta babası ile de çoğu kez görüştüm. Ama olmayınca olmuyor. Bazen nefesim gidiyor onun yalan söylediğini benim gözlerimin içine baka baka sevmiştim. Gözler yalan söylemez demiştim ona hayır dedim herkes yapar o bana bunu yapmaz demiştim. Ama yapmıştı. Anlatmaya devam edeyim size onun şerefsizliğini anlatmak istiyorum tutamıyorum o kadar birikti ki, anlatmasam rahat edemiyorum. Nişanlanacağım üç gün önce aradım sesini duyayım dedim. Aramaz olaydım açtı ve tek kelime dedi; Üzgünüm ben seninle oynadım yalan söyledim ben bir başkasıyla evleniyorum dedi… Yanlış duymadınız sevmedim dedi oynadım dedi. Bu yıllar önce yapılan bir olaydı unuttum yani unutmak istiyorum ama iki yıl önce karşıma çıktı ve dediği laf şu oldu ” SAYEMDE ŞAİR OLDUN.” O kelimeden sonra dondum kaldım ne diyeceğimi nasıl tepki vereceğimi şaşırdım. Ama ona verebilecek en güzel cevap bu olsa gerek “ “ Ben şair oldum evet ama senin sayende falan değil eğer her âşık olup onun duygularıyla oynayan kişi şair olsaydı yanındaki zımbırtı da şair olurdu…”
15 notes
·
View notes
Text
Atlantis: Suların Altında Kalan Kayıp Uygarlık
Peki Onlara Ne Oldu? Ya da Bir Dakika, Doğru Soru şu Gerçekten Atlantis adında bir Uygarlık Varmıydı? Var ise Atlantisi kim kurdu? Neden Hakkında bu kadar az şey biliyoruz? Yok olmasının sebebi neydi?
bunlar tarzında yüzlerce soru tarih boyuna sürekli soruldu ve asla tatmin edci bir cevaba ulaşılamadı. Tabi ki ben de şuan bu sorulara cevap vermiyeceğim çünkü bir bilim adamı, jeolog ya da arkeolog değilim lakin konudan kısaca sizlere bahstemek ve bilim adamlarının bu konu hakkındaki düşüncelerini elimden geldiğince anlatmak amacıyla karşınızdayım. O halde Gelin, Hemen Başlayalım..
Her şey bir din adamının, bir rahibin anlattıklarıyla başlıyor. Bundan binlerce yıl saönce gerçekleşen bir sohbet. Bu sohbet Mısırlı bir rahip ile ünlü Yunan şairi Solon arasında, bu ikili arasında başlayan sohbette, konu Atlantis'e geliyor. Rahip, şair Solon a hikayeyi anlatıyor. Yunan şair ise bu hikayeyi arkadaşı Dropides'e anlatır. Dropides ise bu hikayeyi torunu Critias'a aktarır. Critias'ı sokrates in savunmasından biliyoruz. Buraya dikkat edin.. Critias, dedesinden dinlediği bu hikayeyi Sokrates'in evindeki bir sohbet sırasında dile getirir. E iyi ama bize bu hikayeyi ulaştıran platon sokrates ne alaka? Durun durun sakin olun burada anlatmam gereken küçük ama önemli bir ayrıntı daha var Critias ünlü filozof Platon'un büyük büyük dedesidir. Dedesinden dinlediklerini yazıya geçiren platon Timaeus ve Critias adını verdiği eserlerindeki diyalogları sayesinde bize ulaştırmayı başardı.
Atlantis uygarlığı madenler, çeşit çeşit yiyecekler, evcilleştirilmiş hayvanlar, limanlar, şehirler ve tapınaklar inşa ettiler. Adanın etrafında bulunan halkaları birleştirmek için köprüler ve kanallar inşa ettiler. Şehrin sıcak ve soğuk su çeşmeleri, hamamları, at yarış pisti ve savaş gemisi filosu vardı, ayrıca dini sohbetler yapılır ve boğalar kurban edilirdi. Böyle anlatınca kulağa ne kadarda barışçıl, adaletli, efsanevi bir uygarlıkmış gibi geliyor. Ama Platon'a göre Atlantisliler hiç de öyle değil ona göre atlantisliler işgalci ve yağmacı.
Platon Atlantisin konumunu şu ifadelerle net olarak belirtir; "Herakles'in Sütunları(yani Herkül), Libya ve Asya'nın birleşiminden daha büyük bir ada bulunmaktadır."
Burada Herakles'in Sütunları dediği yer aslında bugün avrupa'yı afrika'dan ayıran, akdeniz'le atlas okyanusu'nu birbirine bağlayan cebelitarık boğazıdır, buraya Herakles'in Sütunları denmesinin sebebinide hemen açıklayayım cebeli tarık boğazı'nın iki sarp kaya yükselir, bunlar, eskilerin herkül sütunları adını verdikleri cebeli tarık ve septe kayalarıdır. Yunan mitolojisindeki kahramanlardan Herakles'i latinler herkül diye adlandırmaktaydılar, dediklerine göre herkül, günün birinde kayaları yarmış ve eni on beş km'yi bulan Cebeli Tarık boğazını açmış. Neyse konumuzdan çok sapmadan geri dönelim yani anlayacağınız bu uygarlık Atlas okyanusundaydı.
Platon'un diyaloglarında bahsettiği üzere Atlantis Ordusunun Batı Avrupa ile Afrika'nın pek çok bölgesini ele geçirdiğinden bahseder, bundan kaynaklanır ki uygarlığın izleri sadece tek bir yerde değil bir çok bölge de aranmaktadır örneğin 2011 yılında Arkeolog Rıchard Freud ile onun ekibi, İspanya'nın Cadiz kentinde anıt şehirler keşfetti. Baktığımız zaman platon'un diyaloglarında bahsettiği şartların neredeyse tamamını karşılıyor ve konum olarak da uyuyordu. Peki sizce İspanya'nın Atlantis Hikayesinde Yeri Var mı ?
Evet
Cadiz kenti o coğrafya da ayakta kalmayı başarmış binlerce yıllık geçmişi olan yaşlı bir kent, şehrin eski isimlerinden birisi de Gades, bu ismin Platon'un diyaloglarında bahsettiği Atlantisli yönetici Gadeirus İle bağlantısı var.
Gadeirus deniz tanrısı poseidon'un, Cletio'dan olan ikinci oğlu. Poseidon Cletio'dan olan on oğluna Atlantis'i miras bırakıyor. Gadeirus'un payına düşen ise İspanya'nın bir bölümü. Atlantis Uygarlığına Geri dönersek, diyaloglarda atlantisi çevreleyen bir su hendeğinden bahsedilir kimi kaynaklara göre üç kimisine göre beş olarak tarif edilir her hendeğin üzerinde kara parçalarının birbiri ile bağlantısını sağlayan kanallar mevcut, kara parçaları bu kanallar ile deniz bağlantısı kuruyor.
Peki iyi ama bu kadar görkemli bu kadar gelişmiş bir medeniyet ne oluyor da bir gece de yıkılıyor tabiki normal olarak bukadar bilinmezliğin içinde yıkılış senaryosu da bir tane olsa olmaz
1.Senaryo Platon'un anlatımına göre, Atlantis halkı bu kadar güç ve zenginlik ile yozlaştı ve tanrıların koyduğu kuralları çiğnedi. Bunun sonucunda Tanrılar Atlantis'e ceza verirler ve bir gecede meydana gelen büyük bir deprem ve sel felaketi ile okyanusun derinliklerine gömülür.
2.Senaryo Santorini adasında yer alan Thera yanardağının patlaması ile tsunamiler veya çevresel etkenler neticesinde yok oldu.
Ne kadar şimdiye kadar bu uygarlığı anlatmış olsam gerçekten böyle bir uygarlık varmıydı yoksa platon'un kurgusal bir anlatımı mı olduğu konusunda bir kanıt yok.
Ken Feder Frauds; bir kitabında bu durumu şu şekilde irdeler, "Teknolojik açıdan gelişmiş ancak ahlak açısından çökmüş kötü bir imparatorluk -Atlantis- güç kullanarak Dünyayı ele geçirmeye çalışmaktadır. Karşısında duran tek engel ise göreceli olarak ruhsal açıdan saf, ahlaki açıdan prensipli ve bozulmaz olan bir grup insandır, yani eski Atinalılar. Ezici farkların üstesinden gelerek Atinalılar kendilerinden çok daha güçlü olan düşmanlarını sadece ruhların gücüyle yenmeyi başarırlar. Bu kulağa tanıdık geldi mi? Platon'un Atlantik diyalogları resmen 'Star Wars'ın eski Yunan versiyonudur."
Burada Frauds'un anlattığı şey aslında Atlantis hikayesinin suya batan bir medeniyetten çok Atinalıları kahraman göstermek amacını taşıdığıydı.
PEKİ ATLANTİS EFSANESİNİN GERÇEK OLMASI MÜMKÜN MÜ?
Bilimsel olarak baktığımız zaman Atlantik Okyanusunda ya da her hangi yerde deniz tabanlı haritalamanın ve oşinografi'nin gelişmesine rağmen herhangi tespit ya da bulguya rastlanmamıştır. Ayrıca dünya'nın tüm deniz bilimcileri ve denizaltı dalgıçlarının "Libya ve Asya'nın birleşiminden daha büyük" olan bir karayı nasıl gözden kaçırabilir ki?
Zaten tektonik levhalar öyle bir kıtanın var olmasının mümkün olmadığını gösteriyor. Ken Feder bu konu hakkında şunları söylüyor,
"Jeoloji açıktır; Platon'un Atlantis'i yerleştirdiği bölgede bu kadar büyük bir yerin batabileceği herhangi bir yer bulunmamaktadır. Bununla beraber, modern arkeoloji ve jeoloji bizlere kesin bir karar sunmaktadır: Atlantik bir kıta yoktu ve Atlantis adında yüce bir medeniyet yoktu."
Peki diyelim ki böyle bir uygarlık hiç varolmadı, o halde biz neden sanki varmış gibi kabul ettik?
Platon'un eserlerinin kasıtlı olarak değiştirilmesi ya da çevirilmesi bunun en temel sebebi tıpkı L.Sprague kayıp kıtalar kitabında dediği gibi,
"Platon'un hikayesindeki tüm detayları değiştirip Platon'un hikayesine sahip olduğunuzu iddia edemezsiniz. Bu sanki efsanevi Kral Arthur'un gerçekte Kleopatra olduğunu söylemek gibidir. Tek yapmanız gereken Kleopatra'nın cinsiyetini, ulusunu, dönemini, huyunu, moral karakterini ve diğer detaylarını değiştirmeniz gerekir ve böylece benzerlik o zaman açıkça görülür."
Peki Siz Bu Konu Hakkında Ne Düşünüyorsunuz? Acaba Atlantis Uygarlığı Birzamanlar yaşadı mı? Yoksa Edgard Cayce'nin dediği gibi günün birinde tekrar ortaya çıkacaklar mı?
Kaynaklarım;
Araştıran ve Düzenleyen: Emre Can Kaya
2 notes
·
View notes
Text
Şimdi Hangi Söze İhtiyaç duysam,
Ucu sana ACISI bana DOKUNUYOR...
Şair değilim haşa..!
Ne haddimdir ne de ben tenezzül etmişimdir bu makama.
Sorma KADERİ yazamadığımdan,
Kahrımı karalıyorum...
Bağışla beni ;
İçimden ADIN geçiyordu
DÜŞTÜN SATIRLARIMA.....
19 notes
·
View notes
Note
ilk yazında şiirlerini sildiğini söylemişsin hiç üzülmedin mi kalan var mı okuyabileceğimiz
Tabiî ben şair değilim. Onlara şiir de denemez -galiba iddialı bir tanım olmuş- nazım türünde yazılmış bir şeyler diyelim. İl Postino filminde Neruda ile postacısının öyküsü anlatılır. Postacı, Neruda şiiriyle kız tavlar. Neruda bunu söylediğinde, "şiir ihtiyacı olana aittir." yanıtını alır. Şiir de zamanın içinde. İhtiyaç da zamana göre belirleniyor. Belki bir dönem ihtiyacım olduğu için onları yazdım, kim bilir. Onlar artık üstüme giyemeyeceğim şeyler. Eskimiş kıyafet gibi birine de veremiyorsun. En iyisi temizlik yapmak ve çöpü çıkarmak. Ben de öyle yaptım. Üzüldüm mü, üzülmedim. Belki bir tanesine. Silmeden kendimi ölçmek için fikirlerine önem verdiğim -aralarında şairler de var- 10-15 kişiye okuttum. Hepsinin ortak görüşü, yazdığım bir Gazel vardı, onun çok iyi olduğu yönündeydi. Ona biraz üzülmüş olabilirim. Diğerlerini de saklamamı söylediler ama ben her zamanki dikbaşlılığımla dinlemedim. Hepsini sildim. Üzülecek de bir şey yok. Hayat gayet güzel. Yaşanan, yaşayacak çok şey var. Bu da yenileri demek. Geçmişe bakan, düşünen biri değilim. Okuyabileceğiniz bir şey yok nazım türü anlamında. Size de önerim hep gözünüz menzilde, yenide olsun.
7 notes
·
View notes
Text
Kalabalık bir şehirde gün batımı, bakma yıldızlar pekala net değil. Yine de göğsümde bir şeyler var işte. Bu ışıklarla dolu caddede göğsümde bu ışıklardan daha parlak bir şeyler yeşeriyor. Bir umut, bir sevgi. Gülümsemene bakıp bir tanrı olmalı diyorum. Evet, anca bir tanrı böyle gülebilir. Hüzünle bakan gözlerini anımsıyorum. Gülümserken tüm bir galaksiyi gözlerine yansıtışını. Tüm bu ışıkların ortasında sen karşımdayken bir hayat yaşamak istiyorum, her anım gözlerine şiir yazmakla geçse veya. Lakin bir şair değilim ben. Birkaç kelimede nasıl anlatılır gözlerin bilmem. Yine de bu manzaranın karşısında bir ömür harcanır deyip duruyorum. Yalnızca bir kez gülümsesen mesela yüz asır yaşamış sayıyorum kendimi. Uzun zamandır aklımda henüz anlatmaya cümlelerimin yetmediği bu manzara. Anlatmaya kalksam bir deniz gibi boğazıma dolar. Öyle bir bakıyorsun ki anlatamıyorum işte. Diyorum, hüzün var gözlerinde ama tanımlamaya yetmez. Çünkü bir boşluk, bir bekleyiş. Bilmiyorum henüz deneyimleyemediğim bir duygu var sanki. Çözemiyorum. Anlat bana. Gözlerine sinen bu hissi. Gözlerindeki bu bakışı didik didik et anlat. Ne var bu denli mükemmel olan? Ne var? Böyle bakmak için neler geçiriyorsun aklından? Neler yaşıyorsun, neler yapıyorsun? Neleri sevip nelerden nefret ediyorsun? Her şeyi anlat bana. Tüm bu hissi çözene dek. Çünkü inan bana, bir karadelik gibi içine düşüyorum ve kurtulmak bir hayli imkansız.
4 notes
·
View notes
Text
Bazı hikayelerin mutlu sonla bitmesine veya mutsuz sonla bitmesine gerek yoktur. Bazı hikayeler yarım kalır, eksik kalır, yaralı kalır. Bir kalemin mürekkebi her an bitebilir işte o zaman şair kendi kanıyla yazılarını bitirir. Biten sadece yazılar olmaz, biten şair olur, kan olur, hayat olur, hikaye olur... Bu mesajı kaç kişi görür, kaç kişi okur, kaç kişi umursar bilemiyorum ama bildiğim tek şey yazdığım son şeyin bu olacağı. En azından okuyabileceğiniz, göreceğiniz son şeyin bu olacağı. Ben Eren. Eren Özkan. 25 Nisan 2004 yılında, ailemin beni aldırmaya parası yetmediği için şanssız bir şekilde Dünya'ya geldim. Konya'nın bir ilçesinin, köy bile sayılmayan bir mahallesinde doğdum, büyüdüm. Hayatımın yarısını orada geçirdim. Kimsem yoktu. Aileme hiçbir şey söylemedim, hiçbir şey anlatmadım. Şu zamana kadar ne öğrenmişsem kendi kendime öğrendim. Ağaçlar, bulutlar, kendi kendime mırıldandığım şarkılar/notalar, bazen hayvanlar, bazense böcekler benim arkadaşım oldu.Ben tek başıma büyüdüm. Şu an olduğum kişiyi ben tek başıma inşaa ettim. Küçükken konuşkan biriydim biliyor musunuz? Heyecanlı, birilerine bir şeyler anlatmaya heveslenen, "sus" deseler bile susmayan biriydim. Bunu okuyan birkaç kişi beni gerçek hayatta da tanıyan insanlar olacak. Onlar benim büyüdüğümde ne kadar değiştiğimi anlayacaklardır. Beni tanımayan sizler içinse; ben o çocuğun ikinci versiyonuyum. Ben o çocuğun tam tersiyim şu anda. Hayatım sürekli tek başına bir şeyleri düzeltmeye çalışmakla, sevilmemekle, önemsenmemekle, görülmemekle geçti. Her çocuğun hayalidir süper güçlerinin olması. Benim isteğim de görünmez olmaktı. Oldum da. Kimse görmüyor beni, kimse duymuyor. Ama hayal ettiğimden çok daha farklı. Evet arkadaşlar. Anlayacağınız üzere bu size son mektubum. Bunu okuduğunuz zaman ya acilde bir sedye de başımda birkaç doktorla, kapının önünde ağlayan birkaç insanla beraberimdir. Ya da çoktan defnedilmeye hazırlanıyorumdur bilemem. Teşekkür etmek istediğim birkaç kişi var.Bunların en başında ablam geliyor. Canım ablam. Seni hep çok sevdim. Sen benim bu Dünya da görünmeyen kanadımdın. Bana yol gösteren ışıktın. Olurda bir gün bu mektubu okuyor halde bulursan kendini üzülme olur mu? Seninle yaptığım o salakları, eğlenişlerimizi hatırla. Gülümse arkamdan. Eşek diye seslen bana. Ben arkasından ağlanılmayı hak eden biri değilim. Anneme sarıl uzun uzun benim yerime. Ben sarılmadım uzun uzun sorsalar kokusunu bile ezbere değilim. Ama sen benim yerime içine çek. Ve kardeşlerim, arkadaşlarım. Biliyorum aramızda bir kan bağı yok ama siz benim için abimden, ablamdan farklı değilsiniz. Bugüne kadar hep yanımda oldunuz, derdimi dinlediniz, beraber çözmeye çalıştık, birlikte çok eğlendik. Hakkınızı ödeyemem. Sizleri çok seviyorum. Sizlere böyle veda etmek istemezdim ama böyle olması gerekti. İyi bir çocuk, iyi bir evlat, iyi bir öğrenci, iyi bir insan olamadım. Özür dilerim. Biliyorum sevmediniz beni çünkü işinize yaramayan biriydim.İhtiyacınız olduğu zaman sevdiniz, işiniz bitince de söylediğiniz onca söz sanki hiç söylenmemiş gibi davranmaya başladınız. Canınız sağ olsun, umarım bu yazdıklarım sizin için bir ders olur.
2 notes
·
View notes
Text
_________Pek çok kişi soruyor bana.#Kime yazıyorsun bu şiirleri, şair” diyorlar…#Boşluğa” diyorum.#Şaka demi'' diyorlar.'#Hayır değil'' diyorum
İşte o an bana..Kimi #mecnun gözüyle bakıyor.😪
_________Kimi de #deli..😪
#Orta yolu bir türlü bulamıyoruz.#Yani diyeceğim şu be ustaaaaa
Ben şair değilim ki sadece yazıyorum #Onu,kalbimdekini” yazıyorum.
_____________Onlar şiir sanıyorlar…
#Sevdiğime_yazıyorum_ama_bunu_
bilmiyorlar..😪😪😪
🥰🤗😘🌹🌺☘️🌴💋💋💋💋
11 notes
·
View notes
Text
İTİRAF
Sevgilim, sana bir şey itiraf edeyim mi? Daha önce rast gelmemiştim senin gibi güzel hissettirene. Fırtınalarım vardı benim, kapkara bulutlarım. Gökten boşalırcasına yağan yağmurlarım vardı, bir demlik de çayım.
Sonra denk geldin bana, bahşedildin. Tesadüf diyemezdim sana çünkü ben böyle güzel bir tesadüf hiç görmedim. Aydınlattığın şey sadece hapsolduğum renksiz hayatım değil, eskimeye yüz tutmuş raflarda tozdan görünmez olan hislerimdi. Bana karanlıklardan korkmamayı, karşılaştığım zorluklarla korkusuzca savaşmayı öğrettin..
Koskoca bir teşekkür borçluyum sana, böylesine derin ve özel hissettirdiğin için. Bir gün olur da ayrı düşersek bu yolda, unutma ki ben bir şair kadar yetenekli değilim ama sen; adına, ses tonuna, göz rengine saç telinden kirpik uçlarına kadar şiir yazılası bir adamsın. Benim en güzel rastlantım, en büyük yenilgimsin..
Ruhumun salıncağı, çocukluğumun aynasısın.
Seni seviyorum. -rey
22.01.24
⏳️06.10
2 notes
·
View notes