#belki de bu yuzden boyle hissediyorum
Explore tagged Tumblr posts
Note
nejita turk erkeginin turk kadinina karsi duydugu nefreti anlamlandirabiliyor musun? su son yillarda z kusagi ile bu nefretin daha da arttigini hissediyorum. turk kizlarinin cok kolay elde edilebilir, basit oldugunu soyleyip daha sonrasinda cok egolu, kendini ustun goren doyumsuz insanlar olduklarini soyluyorlar. surekli farkli irklarla kiyaslama icindeler. sence neden oluyor bu?
kapali toplumlarda zaten kadinlari erkekler, erkekleri kadinlar sekillendiriyor. yozlasmanin oldugunu dusunuyorum ben de ama bunun sebebi turk kadininin yapi geregi simarik basit kotu insanlar olmalari degil, bir turk erkegi rus(ornektir satilmaz) kadinina davrandigi gibi, onlarla tanistiginda yaptigi seyleri yapmiyor kendi kadinina, o yuzden rus kadin da iyi feedback verip iyi davraniyor bu akitici saglayici erkege dogal olarak. turk kizlarina yonelik basit ve kasar suclamalari da tamamen kadin cinselliginin turkiyede ozgurlesmesi sonucu 'eyvah herkes herkesle sevisiyo chadler kadinlarimizi elden geciriyor bize kadin kalmayacak, kadinimizi baskilayarak korumaliyiz(cunku simdiye kadar boyle yapildi)' kafasi. blackpill redpill blue her skim guya kisisel gelistirme ve farkindalik propagandalarinda da ayni sey satiliyor. meric erkekler kadin cinselliginin ozgurlesmesini savundu, alkis cakti belki onlara da duser diye. sonra gercekten herkes herkesle birlikte olsa da onlara yine dusmedigini fark edince sinirlendiler simdi aynilari slutshaming yaparak kadinlari baskilamaya utandirmaya calisiyor. yani diger irklarla karsilastirmalar shamingler fln hep degisimden korkmanin sonucu gibi geliyor. bu sekilde dizginleri ele alabileceklerini dusunuyorlar
33 notes
·
View notes
Text
Kilo Verme Seruvenim 🥗
6 Kasim 2024 itibariyle azimli bir sekilde kilo vermeye calisacagim ve burayi da bir neyi blog olarak kullanacagim. Gun icerisinde neler yiyip ictigimi veya yaptigim aktiviteleri aklima geldikce paylasmaya calisacagim. Daha once hic blog yazmadim o yuzden paylasim yapma aliskanligim cok yok ama beni motive etmesi adina burasi bana iyi gelecek gibi hissediyorum.
Su an 84 kiloyum ve nihai hedefim 60 kiloya dusmek. Vermem gereken 24 kilo var ve kendi adima kafamda bir plan kurdum. Hedefim haftada en az 1 kilo vermek. Eger hic plandan sasmadan ilerlersem yeni yila 76 kilo ile girecegim ve 60 kiloya dusmem de Nisan ortasini bulacak. Tabii ki robot olmadigim icin ve bir sure sonra vucut direncimin de isin icerisine girecegini bildigim icin tamamen plana sadik kalamayacagim. Bazi haftalar belki 1'den daha fazla kilo verecegim bazi haftalar belki de hic veremeyecegim. Bu yuzden bu plandan zaman zaman sasabilecegimin farkindayim. Boyle durumlar moralimi bozmamali.
Bazi keskin kurallar da koydum kendime. Fast food'u hayatimdan tamamen cikariyorum. Diger seyler icin de kendimi kismiyorum. Sekeri azalt ama canin cekerse de bir lokmayi asmamak sartiyla yiyebilirsin. Onun disinda basic neleri yememem gerektigini biliyorum zaten, buraya uzun uzun yazmak istemiyorum.
Gunasiri yuruyus yap. Minimum 10 bin adimlik olacak sekilde. Bunun disinda ust bacak ve kalca bolgesi icin haftada 2 kere evde kendin spor yap. Her gun tartilmaman psikolojin icin daha iyi olacak. Pazartesi sabahlarini tartilma gunu olarak seciyorum.
Simdilik planim bu sekilde. Cok da gaza gelip abarti seyler yazmak istemiyorum. Umarim Nisan ayinda hedefime ulasmis olurum. 🤍
0 notes
Text
o, o kadar guzel ki yetersiz hissediyorum yaninda. gozleri, gulusu, mimikleri.. her seyi kusursuz benim icin. demistim ya, kusurlariyla kusursuz olmanin yolunu bulmus gibi o. ona her baktigimda daha da bakasim, hafizama tum her seyini kaziyasim geliyor. ondan baska kimseye bakasim, goresim gelmiyor.
bundan bir kac yil once benim boyle dusuncelerim olacagini deseler kahkaha atar gecerdim, ustune dusunmezdim bile ama su an o kadar farkli hissediyorum ki ben bile inanamiyorum buna. daha once defalarca onu gormus olmama ragmen yine de boyle hissedecegimi bilemezdim. bana baktiginda bile kalbim hizlaniyor, olecekmisim gibi hissediyorum. onunla bakismak bile bana imkansiz gelirken su an yanimda ve bana sevgisini gosteriyor, bazen aramizda sorunlar olsa bile sevdigini biliyorum ve bu benim yasamam icin tek sebepmis gibi hissettiriyor. sanki ondan once olmeye hazirlaniyordum, nefes alamiyordum ve o geldi benim nefes almami, mutlu olmami saglamis yasamak icin sebepler vermis gibi..
aslinda birbirimizden cok farkli olsak da bir araya geldigimizde bu farkliliklar bile onemsizlesiyor. hatta bazen nefret ettigim davranislari yapsa bile bunlari gormezden gelmeye calisiyorum.
her kotu hissettigimde en azindan o yanimda diyip kendimi sakinlestirmeye calisiyorum, hayatimda sadece o varmis gibi onu, ona sarildigimi dusunuyorum. ona sariliyorum ve o da saclarimi oksayip arada minik dudaklariyla opucukler konduruyor saclarimin arasina. bu sakinlesmem icin yeterli bir sey. sanirim ondan da tek istedigim bu, bana sarilip bir kac saat gecirmesi ki bunu da yapiyor. hatta bazen o kadar cok sariliyor ki kokusu uzerime siniyor. hasta olmaktan da bu yuzden nefret ediyorum, burnum tikaniyor ve kokusunu alamiyorum.
o, o kadar kusursuz ki onun benim oldugunu bilmek bile karnimda kelebekler ucusturuyor. benden baskasinin olmadigini bilmek, onun o kusursuz yanini sadece benim gorebilecegimi bilmek, yaninda en dogal halinda oldugu kisinin sadece ben oldugumu bilmek.. kisacasi onun tamamen her seyiyle benim oldugunu bilmek bile kabullenmesi zor ama yine de kalbimin daha hizla atmasini saglayan bir sey.
ikimiz de birbirimizi tanidigimizda daha cocuk yaslardaydik ve simdi baskalarina gore yine cocuk yasta olsak da ilk tanistigimiz zamana gore daha olgun insanlariz. bu sadece yas anlaminda olgunluk degil, gercekten daha olgun insanlar olduk. belki zaman belki de yasadigimiz, astigimiz olaylar sayesinde ama onunla olgunlasmak bile cok guzel..
ne kadar guzel oldugundan bahsetmistim dimi? bu guzellik kizlarda olan guzellikten degil. insanustu bir guzellik, kutsal bir sey ve bu kutsalligin sadece bana ozel olmasi hayatimdaki en guzel sey.
0 notes
Text
Kalbimin uzerinde bir baski hissediyorum aslinda kalbimde degil ruhumda. İçimde atamadigim bi hiddet var. Kendimi zaptedemiyorum seslere insanlara tahammulum hala yok ablam zorla disari cikariyor denize vs. Terslemrk istiyorum terslemiyorum ama benim sessizliğe ihtoyacim var bide kendimi kesip parcalamaya oldurmeye. Yanarak olmekten vazgectim. Boğularak olmek istiyorum suyun altinda o nefesinin tukendiginde olusan panik hosume gidiyor . Kendimi oldurmeyecegim sadece sessizlik istiyorum ben iyi olmak istemiyorum kendimi hep kotu olmaya zorluyormusum gibi geliyor ve hala her sey yalanmis gibi geliyor dedigim yaptigim her sey bir yalandan ibaretmis gibi. Herkes daha iyi oldugumu düşünüyor ama kimse gercek yuzu görmüyor. Ablamda oyle hakkimda bir fikri vsr ama gerçekle alakasi yok. Olayi içten görmüyor. Ben görüyorum. İcimde bir enkaz ve yikim var ve bunun cozumu yok. Sanırım ölümü sessizlik için istiyorum birazda annem icin. Evden uzaklasmaya ihtiyacim var olabildigince uzaga ama kendimi rahat hissedebilecegim bir yer yok hatta ev disinda gidebilecegim bir yer yok. Aklim bulanıyor hic bir sey hisssetmiyorun huzurlugum hala cok fazla.
Bana canin acimiyor mu aciyorsa nasil aciyor boyle diye soruyorlar. Bana soruyorlar komik. Kendimi kesiyorum sence aci o kadar umrumda mi? Evet canim cok aciyor ama tepki gosteremiyorum. Sebebini bilmem tepki gosteremiyorum. O aci hissine cok alismisim belkide her zaman cok tanidik benim icin. Biseyler hissetmek istiyorum. Aci disinda gercek bir his. Biliyorum en gercek his aci ama yalanda olsa bir seyler hissetmek cok guzel olurdu. Tekrar hayati yaşamaya değer gormek isterdim tekrar icim huzurla dolsun isterdim ama hep boyle oluyor surekli dalga halindeyim . Suan dalgam en dibe vuruyor. Yine hayatta hissettigim o "super iyilestigim dedigim yalanci iyi hallerim"e gelecegimi biliyorum sonra tekrar batacagim sonra tekrar cikacagim sonra tekrar batacagim sonra tekrar cikacagim sonra tekrar batacagim. Bu dalgalar beni yoruyor hemde cok artik kurtulmak istiyorum. kimse beni anlamiyor gibi hissetmiyorum kimse anlamiyor. Belki fiziksel bir hastaligim cikar hastanelik olurum ve herkes degerimi anlar. Ev çok ölü annem beraberinde evimizide götürmüş simdi o tek basina evde oturuyor biz mezardayiz gibi. Konu annem degil. Anne kelimesi bile yabanci ama suan konumuz bu değil. Çözüm istiyorum. Neden bilmek istiyorum. Neden bu haldeyim bilmek istiyorum. İnsanlarin zor seyler yasamis olmasi neden insani bu hale sokar bilmek istiyorum. Tıpkı ölümün neden uzdugunu anlamamam gibi. Zaten kavusacaksak ayrilik uzmemeli. Belki bedenlerimiz biliyor oteki tarafi bir kavusma yok o yuzden boyle tepki veriyor. Zihnimde bunu algilayamiyor. Bu şuan cok mantikli geldi. Kendi bedenime hapsolmus gibiyim hapishaneme ne kadar sekil verirsem vereyim degismeyecek zayiflasamda kiloda alsam estetikte yaptirsam bu hapishane olmaktan cikmayacak. Sorun bedenim de defil cok takintiliyim her seyi takiyorum evham yapiyorum. Ablam bana karsi neden bpyle davraniyor? Vucudum neden boyle? Ben neden bu haldeyim? neden delirdim? Timarhaneye mi kapatilmam lazim? Belki ailemin beni terk edip yurda vermesi gerek? Ablam beni sevmiyor mu ? Babam neden benimle zaman gecirmiyor? Kimse beni sevmiyor? Ders calismam gerekiyor? Zihnim neden susmuyor? O gun duydugum ses neydi? Halisunasyon muydu? Konusma sesleri geldigine yemin edebilirim sadece anlamiyordum ne dediklerini boğuktu. Belki sadece basit bir aciklamasi vardi. Bi daha duymadim sonucta ama suan kalp atislarimi duyuyorum cik hizli atiyor bir sey olacakmis gibi geliyor. Her an bir yerden kotu bir haber gelecekmis gibi. Sonuna geldigimi hissediyorum. Neyin mi her seyin hissetmiyorum aslinda biliyorum sadece bu son bir turlu son bulmuyor. Neden bulmuyor bilmiyorum. Olmek istiyorum diye trip mi yiyecegim bir trip beni olmekten mi alikoyacak? Yoksa bir dayak mi ? Yada belki bir yumruk. Kimsenin bu blogdan haberi olmamasi gibi. Kimsenin umrunda olmamam gibi. Konusacak kimsemin olmamasi gibi. Birisine icimi dokmeye basladigimda direk beni engelliyor neden ben deli miyim? Saglikli degil miyim? Ruhum mu iskence görüyor? (Ruhum iskence goruyor orasi kesin) kendimle konusmaya daldigimi fark ettim simdi. Kendimi bir tek ben anlarim. Cogu zaman ben bile kendimi anlamıyorum.
#sen gittin ve herkes ölmeye başladı#spotify#black stories#tımarhane#piskoloji#black tumblr#my words
0 notes
Text
kendimi gauet iyi(!) hisswdiyorum
#cunku basardim ve iyi hissettirdi?#belki#ama hala dusunceler aklimda ve en ufak sinirlenmemde tekrar yapiyorum?#bundan iki sene once daha ciddiydi ama o zamanlar ergenliigmin top noktasiydi#hala ergenim ama o zamanki gibi dusuncelerim yok#bu sefer farkli ama daha acimasiz sekli#iki yil aradan sonra boyle bir sey yapmam#benim icin iyi bir sey?#en azindan bazi becerilerimi kaybetmemisim#aksine biraz paslanmisim ama o olayi da cozdum#ayrica sorunlarimi kurumdaki psikolaga resim cizerek anlattim ve kagida ismimi yazdim#umarim yanina cagirmaz#ayrica haplarimi da almayi kestim birdenbire#neden bilmiyorum#belki de bu yuzden boyle hissediyorum#en ufak fikrim yok#belki ustun bi guc tekrar almami saglar#yorumsz
4 notes
·
View notes
Text
bugun erkenden kalktim ama oyalandim kahvalti ettik ev islerini hallettim hazirlandim kursa gittim. hocayi cok ozlemisim. yeni gelen kizla biraz sohbet ettik. seker tabaklari hazirladik, tatli yaptik. bese kadar oturduk sonra annemlerle mezarliga gittik. babamin amcasinin mezarini ilk kez gordum. halama ve babaanneme de ugradik. kuzenlerim bugun ugrayip karanfil koymuslar ikisine de. bizde feslegen diktik. kuzenlerimin yerine koydum kendimi. annemin oldugunu ve onun mezarina anneler gununde cicek goturdugumu dusundum. cok zor gercekten. halamin mezarini karincalar basmis ve bu manevi acidan iyiymis. mezarligin orda ki peyzajdan babam bana hediye iki feslegen aldi. bende kendime bir cicek aldim ama adini bilmiyorum rengi cok guzel pembis pembis. anneme de kupeli cicek aldik. sali gunu hem kaktus hemde saksi alacakmisiz odama💗💗 mezarlik cikisi abimlerle ablamlarla toplandik bi yere gittik. normalde gittigimiz restorant cok dolu olmazdi ama bugun baya yogundu. yemekten sonra yegenlerimi orda ki oyun alaninda oynattim. azra ezildi digerlerinin aradinda ciekdoekxosox. sonra tatli yeyip geldik iste. cok yorgun hissediyorum ama guzel gundu. simdi uzerimi degistirip odami toplicam. kitap listesi on gun gecikti onu duzenleyip atmam lazim. diger aylik listeyi, okunacaklari, calisilacaklari falan yazmam lazim. feracemin uc dugmesi kopmustu onlari dikicem. bunlari bi saate kadar halledersem sonra meyve tabagi hazirlar bikac bolum basladigim blden izlerim. cok gec olmadan da namaz ders yatis. yarin erken kalkip (sekiz bucuk) evi toplayip kahvaltiyi hazirlicam. on birde kermes toplantisi var. onda evden cikarim gec kalmak istemiyorum. belki toplanti cikisi nursen hocaya giderim. olmazsa ingilizce bilgisayar ve dikis kurslari icin evraklar lazimmis annemle onlari halletmeye gideriz. o yuzden hemen islerimi halletmem lazim. bugun ok boomera dayanamayip yazdim. gercekten cok cok cok seviyorum. hani boyle elime gecseler mincira mincira yanaklarini yok ederim. canlarim benim oyyyyy bak fazla sevgi feelsi gecirdim anlik. AY COK SEVİYORUM. neyse. sevihorum baya. COK SEVİYORUM HİAAAA.
2 notes
·
View notes
Text
İnmek gereken yer.
Her guzellik icin, her cirkinlik icin tesekkur ederim. Ben artik burada ineyim. Cunku zaten zor yol, zorlanmis yol, o yuzden tam burada ineyim. Daha sonra degil, daha once de degildi... Burasi inmek gereken yer.
Cebimde nedense hicbir sey yok, hatta ve hatta cebimin ici bile yok. Belki sen almissindir ben fark etmeden.
Ziyani yok burada gercekten ineyim, asfaltini da sana dokturdukleri yolda yuruyesin gelmez. Bu yolda burnuma asfalt kokusu gelir. Cebine on lira koyup kos bi sigara kap dedikleri yolda daha yuruyesin gelmez...
Ilerde bir sapak var oraya yururum, oradan sapinca orada kendin olmak suc degil. Orada rahat olmak, huzurlu olmak, mutlu olmak, asik olmak suc degil. Orada insan olmak ve cumle guzellikler var... orada onlari fark etmek ve onlara dokunmak suc degil. Orada zaman yok, sinanmak yok, yalan yok. Karanliklar, kazara golgeler, vurkaclar yok.
Merhaba sevgili okuyan!
Aglayarak gunlugume yazdigim (!) bir baska yaziya hepiniz hos geldiniz.
Yine yogun ve tempolu gunlerim birbirini kovaliyor o yuzden su siralar daha cok ufak ufak karalamalar halinde yazabiliyorum ama ne yalan soyleyeyim, oturup uzunca yazabilmeyi gercekten cok ozledim. Simdi baktim da, uzun uzun en son Selimiye’deyken yazmisim yaptigimiz secimlerle ilgili bir yaziyi. Ne duygularla, ne guzel hislerle yazmistim... Simdi o halimden ve inancimdan eser yok biliyor musunuz... Inanmiyorum. Pes ettim.
Fazla umutsuz ve uzgun bir donemden geciyor herkes. Hangi arkadasimla haberlestiysem hepsi dusuk, herkes bitik ve yilmis halde. Gencligimiz boyle harcanmamaliydi demek ne kadar dogru bilmiyorum ama, sanirim bu cumlenin bugunku halimizde biraz haklilik payi var. Benim de ondan bugunlerde pek bir sey yapasim yok, sadece robotik hareketlerimle zorunluluklarimi yerine getiriyorum. O sebeple; bugun sadece, yine, kendimi mutlu etmek icin bloguma kostum. Kisa da olsa yazacagim. Burada olmayi seviyorum. Burada olmak bana mutluluk veriyor.
Kendimi dogrularin sonsuzlugunda, acilarin cigliklarinda kaybolmus hissediyorum.
Hem yukari cikmak ve savasmak istiyorum. Pes etmemeyi.
Hem de birakmak istiyorum. Pes etmeyi.
Yirmi dortluk bir Sila’yim. Su yasima kadar da paten kariyerim sagolsun, kolay bir hayatim olmadi hicbir zaman. Hep bir seyleri elde etmek, hep iyi olmak, hep kendimi gostermek adina savastim. Cok da fazla kotu sey geldi basima ama pes etmedigim icin bugun bu ulkede, buz pateni dalinda bir adim olduguna inaniyorum. Yani ben pes etmem pek, tarzim degil.
Ta ki; mart ayina kadar... Sporu birakmanin benim icin pes etmek demek oldugunu dusundugum zamanlarda, kendimle muthis bir savas verene kadar. Cunku o ana kadar hep laftaydi benim icin, “zamani geldiginde gitmesine izin vermelisin...” cumlesi. Gercekten kendimden olan bir seyin gitmesine izin vermek zorunda kalacagim hic aklima gelmemisti... Bir gun olacakti elbette ama insan yine de kendisinin bunu yasamayacagina inaniyor icinde bir yerlerde. Anlamistim. Bazen, zamani geldiginde, gitmesine izin vermek gerekiyormus.
Sonrasinda, hayatimda olup biten her seye bu cerceveden bakmaya calistim... Baslarda hep mucadele ettim. Ugruna zamanimi harcamaya devam ettim, verdigim ilgiye degiyorsa hep arkasinda durdum yaptiklarimin, pes etmedim. En cok da kendimle mucadele ettim aslinda boyle zamanlarda.
Ama gordum ki; yetmiyor. Yetmedigi anlarda da, senin yapabilecegin bir sey olmuyor. Benim goremedigim sey suymus sevgili okuyan, sorun ben degilmisim.
Hep kendime yuklenirim, hep hatayi kendimde sanip uzuluyorum ya ben (biliyorsunuz yillardir mesleki deformasyonum bu benim), aslinda oyle degilmis. Karsimdakiler bana zamanini, saygisini ve degerini vermediginde benim istemsizce, refleks olarak kendimi yirtmama gerek yokmus o eksigi tamamlamak icin.
Yaptiklarimin, soylediklerimin, kararlarimin arkasinda durmayi ogrendim ben, hatta her sene biraz daha fazla ogrendim bunu. Kararlarimdan pismanlik duymamayi ogrettim kendime cunku icimden neyi yapmak geliyorsa onu yaptigim icin kimseye hesap vermem. Sonucunda mutsuz olursam, hesaplasacagim tek bir insan olur, o da kendim.
Keske dememek icin, elimden geleni yapmayi ogrendim. Elimden geleni yapip, artik olmuyorsa da birakmayi, gitmesine izin vermeyi ogreniyorum. Olmasini istedigin, dogru hissettigin seylerin gitmesine izin vermek zor, icinden o hissi buharlastirmak ne kadar acitir, iyi bilirim. Ama bunun aslinda kendine yaptigin bir iyilik oldugunu anladiginda, her sey biraz olsun kolaylasiyor. Ugrastiginda bir seyin degismedigini goruyorsun ya, iste o an vazgecebilmek... Kendin icin attigin saglam bir adim oluyormus.
O yuzden, ben artik burada ineyim. Ne daha once, ne daha sonra. Denemeden degil. Degisecegini umarak da degil. Zamani geldiginde.
Zamani geldiginde, gitmesine izin vermek gerektigini biliyorum.
Zamani geldiginde, benim inmem gerekiyor.
Ben, ben artik burada ineyim. Cunku burasi artik inmek gereken yer...
Bir sonraki bulusmamiza kadar...
Sevgiyle ve saglikla kalin.
3 notes
·
View notes
Text
Öncelikle merhaba nasıl başlasam hiç bilmiyorum ama yoruldum artık bence içimi dökmeliyim. Biliyor musunuz? Herkese unuttum demekle bitti demekle içindeki ona karşı bitiremiyorsunuz, bitiremiyorum. Bunu çok iyi fark ettim. Insanların tek dediği "unut,değmez,aman boşver vs." Bu jez altından kalkamayacagım bir yuk aldim ve cidden de kalkamıyorum. Kendimden vazgeçtim canım yandı ama karşımdaki insandan vazgecemedigimin farkina vardim ve bu o kadar uzucu ki :) dışarda gülüyorum her yerde gülüyorum ki anlamasınlar çünkü kendimi anlatamıyorum. Bir bilsen adın gectiginde herkesin bana donup bakmasini bende gecti gitti deyip gülümsedigimde bogazima yumruk atildigini hissediyorum,bu yuzden nefes alamiyorum . Bir de en kotusu de sana anlatacagim diye bir seyler biriktiriyorum olmayacak biliyorum ama gene de biriktiriyorum ve bu cpk aci cok can yakici bir gercek. Baskalarina anlatamam,anlatmam da cunku niye bilmiyorum konu senden acilinca gozlerim yasariyor aglamaya basliyorum aglamak istemiyorum ama agliyorum gozumden dusuyor yaslar tutamiyorum. Ne hale geldim?nasil boyle oldum hic bilmiyorum. Her yaptigim da her disari ciktigimda her kafami dagitmaya calistigimda daha cok aklima gelmeni nasil anlatayim inan bilmiyorum. Bu kadar seyden sonra nasil guclu kalirim onu da bilmiyorum aslinda. Kendime cok zarar verdim eskisi kadar bakmiyorum kendime canim eskisi kadar da acimiyorum desem yalan olur her yuzume baktigimda aynaya baktigimda seni hatirliyorum nadil unutabilirim bilmiyorum :) ama biliyor musunuz sunu ogrendim asla pes etmeyin yaptiklariniz icin pisman olmayin yapamadiklariniz icin de yapmadiginiz seyler icin pisman olacaginiza yapin gene de kalmasin sonra keske demeyin. Ben her gun son gorulmesini begendigi gonderileri fotografina kim bakmis kim begenmis yorum yapmis diye takip ediyorum bilmiyorum aklina hic geliyor muyum? Zor bir donemden geciyorum,gececegime inaniyorum yani her sey oyle geliyor atlatabilecekmisim gibi hissediyorum aslinda kendime verdigim bu hirsla bu kelimelerle kendime guc veriyorum :) sunlari yazarken bile nasil canim yaniyor nasil gozlerimden yas geliyoe izah edemem zaten insan nasil izah etsin kalbinin cit diye kirildigini her zerresinin ayri bir dert icinde ayri bir caninin yanmasini santim santimine nasil anlatabilir ki? Bilmiyorum gecer mi? Gecmez mi? Izi kalir mi kalmaz mi? Belki gecer ama elbet iz birakir elbet bir yerlerimde yasar ama inanin bana insan gecsin istemiyor. Bu yuzden sizi seven insanlarin kiymetini bilin size deger verenlere yaninizda olanlara bakin . Sevin onlari cunku yapacak baska hicbiseyiniz yok :) insallah yureginizin goturdugu yere gider mutlu olursunuz :) eger dertlesmek isterseniz sacma sapan insanlarin samimiyetinden bikarsaniz burdayim :) kalbinizin ekmegini yersiniz insallah :) iyi geceler ya da iyi geceler degil de iyi insanlar cikarsin (sevginizi hakedecek ve sizi sevecek) yuce rabbim karsiniza :)
8 notes
·
View notes
Text
Neden sen? Hep sen?
Cok sik aklima geliyorsun her geri cevirisimde aklimdan cikmiyor midemde bir huzursuzluk hissi birakiyorsun. Aklima bir ayrilma durumu gelince duslerimde kendimi hep sana donmus goruyorum. Kendini yeniden tamamlamaya calisir, huzura benligine geri donermis gibi.
Dusunuyorum gercekten boyle bir olay yasansa ne olur? Sana donmeye calisirim belki doneriz belki sen burada oldugunda birlikte vakit gecirebilecegimiz bir zamanda olur bu. Ama yapabilecegimize icten bir sekilde inaniyor muyum? İnanmiyorum, ilk basta guzel olur ama sornasinda o diger barismamiz gibi daha kotu olur, birbirimizi yipratiriz, eski sorunlarimizi asamamis oluruz diye dusunuyorum. İcimden incecik bir ses de yaralarinizi sarip tekrar bir olabilirsiniz diyor.
Neden sana geri donmek istiyorum? Ne tur anlarda bu fikir aklima geliyor diye dusunuyorum. Benim icin bir kacis mekanizmasisin belki de. İnsan gecmisi spesifik olaylarla hatirliyor, mutlu ya da uzgun. Bazen hafizamin seninle olan hatiralarimda hep iyilere odaklandigini dusunuyorum. Bu yuzden de bir sorunum mu var, sikilmis mi hissediyorum, sevgi goremiyor muyum? Tam olarak o noktada seninle konusarak o sicak hisle eksikligi kapatmaya kendimi olaylardan uzaklastirmaya ve hayali bir gerceklige yolculuga cikmaya basliyorum. Bu benim hayalim mi?
Gercekten dusundugumde hayir diyebiliyorum bu soruya. Sanirim ben sadece su andan mutsuz oldukca olabilecek en basit sekilde kendimi bu durumun disina cikariyor, baska bir comfort zone’uma atiyorum. Boylece su ‘an’daki eksiklerden, mutsuzluklardan, huzursuzluklardan uzaklasiyorum. Bu aslinda son zamanlarda kesfettigim oldukca mantikli bir sebep. Yara bandi diyebilirim bir cesit. Ama tam da degil, merhem gibi. Eski bir merhem, her zaman guvenebilecegin anneanne babaanne merhemi. İnsan bazen bunu ariyor, eski guvendigi formulun herhangi bir baglilik olmadan onu yatistirmasini. Belki bilimsel bir tedavi degil ama ise yaradigi kesin…
0 notes
Text
Simdi konustuk yine. "Ben senin vizelerin bile bitince o tempo sonrasi beraber vakit gecirelim seni mutlu ediyim diye plan yapiyim diyorum, sen 3 aylik maratondan ciktim, birlikte ilk vakit gecirebilecegimiz tum gun sehir disina iki gun gidicem ihtiyacim var diyosun. Ben de diyebilirdim oh izindeyim hemen gidiyim sehir disina neden hemen gitmedim neden birkac gun kaldim" falan dedi.
Yani kendimi yerine koyunca en basta ben de kızardim boyle bi durum tam tersi olsaydi ama sonrasinda anlardim diye dusunuyorum.
"Her gecen gun seni daha iyi tanimami sagladigin icin tesekkur ederim" dedi ve boyle kapadik telefonu. Ondan once de ben seninle gorusmicem yarın her turlu, evde kalırsan gitmeyip hem de benimle gorusmeyip zehir ediceksin günü ikimize de o yuzden git dedi.
Ayrica kendimi istanbulda, evde o kadar daralmis hissediyorum ve keyfim yok ki, boyle keyifsizken onu da belki mutsuz edecegimi dusunmuyor veya bu sekilde anlamiyor. Ozel olarak yarin ben gitmek istemedim. Yarin gidiliyor bu sekilde denk geldi. Napayim tamam basta bozulursun ama yani bu kadar burnumdan getirmeye gerek var miydi
0 notes
Text
Anımsıyorum.
Seni anımsıyorum, kendimi anımsıyorum, onu ve onu ve onu anımsıyorum. Hatırlamamaya başladım bir noktada. Hafızam eskisi kadar kuvvetli değil...
Kim ne derse desin anımsamayı seviyorum. "Gözüm ısırıyor bir yerlerden ama çıkaramadım isminizi, affedin lütfen". Bu cümlenin mahcubiyetini seviyorum. Evde sakız bulup çiğneyince annesine gidip ben sakız çaldım beni hapse atma diyen bir cocuk beliriyor gozumun onunde. Ne sevimli seysin sen oyle..
Ucte birini yarilamisim kitabın. Huzur demistim ya. Su an hissediyorum onu. Yanimda anam, elimde kitap, ustumde derme catma battaniyem; ayakkabilarimi cikarmis cenin pozisyonunda yari yatar yari oturur pozisyonda. Elime bi susurluk tost ver bi de acik ayran, benden huzurlusu yok bu dunyada.
Al iste. Tekrar caliyo ayni sarki. Bitmemis miydi onun zamani? Bitmemis demekki, hala caldigina gore. Zamanimiz ne zaman bitecek diye merak etmekten alıkoyamiyorum kendimi. Bitmesini istemiyorum. Belki de bu yuzden yazmaya cekiniyorum.
Ama hayir. Kabul etmiyorum. Pek cok seyi kabul etmedigim gibi bunu da kabul etmiyorum. Seni seviyorum, banane! Bunlar hep bahane.
Hiç bir şeyin tek bir cevabı yokmuş diyorlar. Gülesim geliyor. Senelerce cevap arayıp arayıp bulamayip kendime cevaplar cikarip Hepsi olabilir! Hic biseyin sınırı yok! denmesi biraz asap bozucu. Obur yandan da its so validating. Hersey olabilirse cevap bulmama gerek yok demektir. Sadece yasayabilirim. Sadece kendim olabilirim. Ben kimim sorusunu sormadan -sormama gerek kalmadan- benleşebilirim.
Huzur. Ponciklik.
Aaah ah. Seni yildizlari izlemeyi sevdigim kadar seviyorum. Kitap okumayi, yola cikmayi, sarki soylemeyi, kestane yemeyi sevdigim kadar seviyorum. Eminonunde kestane satarlar. Almayı da tek sevdigim yer orasıdır. Nasıl bir mutluluk nasıl bir çocukluk sana anlatamam. Kestane gurgen palamut sarkisi alinirken soylenmezse eksik kalirim.
Listeme yeni bi sarki ekledim ama aslinda eklemem gereken sarki bu degildi. Seneler oncesinden bir sarkiyi animsatiyor. Animsamak.. ana konuya geri mi donduk yoksa? Mantikli aslinda, sarki ayni sarki. Moonu bu yuzden seviyorum. Ah hayatim seni seviyorum. Ne kadar sevdigimin farkinda degilsin belki, belki olmak istemiyorsun. Sorun degil hayatim. Ben boyle mutluyum. Seni kisitlamak, kucultmek, degistirmek istemiyorum. Belki fazladan yaklasmazsam o gucu kendimde gormem diye ugrasiyorum.
Tirsiyorum aslinda. Komik belki ama seni degistirmekten odum patliyor. Oldugun insani o kadar seviyorum ki, buyume seklini, kendi degisimini izlemek bana o kadar keyif veriyor ki.. Karisamayacagimi dusundugum, karismamam gerektigine inandigim cok sey var. Yarenin lezbiyen ruyalarina asla yorum yapamayacagim gibi sana da kendimi katamam.
Aaah ah. Cok sacma bir bitisi oldu bunun ama sanirim mola yerine yaklastik. İyi geceler diliyorum gözlerinden burnundan opuyorum. Dudaklarini bekliyorum. Baybay hayatim.
0 notes
Text
2018 biterken, 2019 yaklasirken...
Yaptiklarimdan pisman degilim de, uzgunum biraz. Yapamadiklarimsa hâlâ aklimin bir kenarinda. Zamani iskalamamak adina bir heves baslanip da yarim kalanlar ise o kadar cok ki neresinden tutup toparlasam bilemiyorum, amaca ulasilamamis belli ki.
Ama vakit yok vakit. Yetmiyor. Vakit daraliyor,ilk defa bu kadar fazlaca hissediyorum yetisemedigimi. En kotu seymis meger gecen zamanin farkinda olamamak, ani yasayamamak ve ben vakti kovalayamayacak kadar yorgun ve tukenmis hissediyorum kendimi.
Her adimini hesaplayan, belirsizliklere asla katlanamayan, planlarla yasayan ben, simdilerde planlar yapmaya bile usengec ve yorgunum, hatta bir “off amaaan neyseee yaaa” ile yaptigim planlari bile kendim bozarken buluyorum kendimi. Spontan yasamin guzelliklerini kesfetme yaslarim geliyor demek ki. Ama aliskanliklar iste. Ve bu gecis donemleri. Fena sancili.
Bir donum noktasindayim. Hissedersiniz boyle oldugunda.
Buyursunuz. Hayat daha fazla ve farkli sorumluluklar yukler omuzlariniza. Artik daha az mutlu olursunuz. Cevrenizdeki kalabaliklar artiikca daha da yalnizlasirsiniz. Yuzunu bile gormek istemediginiz insanlara gulumsemek, vasifsiz insanlara saygi gostermek durumunda kalirsiniz. Bir zamani doldurmak , bir “bitse de gitsek” hali. Kisacasi varolan duzenin akintisina kapilip gidersiniz ve yasarsiniz. Yasadiginizi sanirsiniz. Ama konu bu degil.
Konu; ben bir donemi kapatiyorum. Genelin aksine 2018 benim icin fena degildi. Aslinda bir donemi kapatmaya 2018 in ortalarindan sonra basladim azar azar. Normalde tek sayili seneler benim icin hic guzel gecmez, zor ve kotu gecer o yuzden umarim bu sene cabuk biter gider 🙈 Ama bu sene bambaska ve radikal kararlar aliyorum. Hem yeni sene hem de ileriye donuk yillar icin. Cok da icime sindi.
Basliyorum:
*Bu sene “zayiflayacagim” degil. Artik onemli degil. Zayif degilim ama artik kendimle barisacagim. Diledigimi yiyecegim. Kac kere geliyorum ki bu dunyaya tatmadigim onca lezzet var merak ettigim. Ileride belki canim yemek isteyecek fakat hastaliktir intoleranstir falan, yiyemeyecegim. O zamanlara kadar yerim,ama sporumu da yaparim napayim 🤷🏽♀️
*Populer tikis tikis yerlere gitME, kimsenin belki de henuz kesfetmedigi, sakin, huzuru bulabilecegin, butik, sehirden insanlardan gurultuden ve gunluk hayatinin klasik sorunlarindan uzaklasabilecegin yerlere GIT ve bunu sikca yap. Hafta icleri somurulen hayat motivasyonunu haftasonlari tekrar yaratmaya calis. Hayata motive olmaya calis. Motto: AZ INSAN COK HUZUR 🤫
*Guzel muzikler dinleT, dinle’den ziyade dinlet. Guzel bir muzik, bunu birileriyle paylasmadigin zaman ne kadar anlamini buluyor ki. Guzellikleri yaymak gerek. Insanlarin kalbine dokunmanin en kisa suren ama en de etkili yolu muziktir 🎵
*Mutlaka bir hobi edin. Resim yapmak, seramik, taki tasarim, muzik aleti az mesakatli ve usenmenin zor oldugu her ne olursa. Asla zaman kaybi olarak gorme, ruhunun da toparlanmaya ihtiyaci var boylece insaliga daha verimli olabiliriz 🧡
*Henuz nasil yapildigini cozemeyip beceremedigimi dusunsem de bol bol meditasyon yap negatif enerjilerden kurtul zihnini bosalt kafani her seye takma yuregini yorma ama kimseyi de kirma Asla zaman kaybi olarak gorme paragrafi buraya bir kopi peyst 😁🧘🏽♀️
*Bol bol seyahat et, yeni kulturler tani ufkunu genislet. Dunya buyuk, bir liste yap ve tik’lemeye basla ✈️
*En en onemlisi saglik ve ailen. Ailenle ve varsa baska sevdiklerinle bol bol zaman gecir bugunler bir daha tekrarlanmayacak, keskeli cumleler kurup huzunlenmek yerine guzel anilari hatirlayip gulumsemek tabi ki daha iyi 🙂
Zorluklar yasanmadan, bedeller cekilmeden guzel gunler gelmiyor.
Teorikte kolay,pratikte zor.
Hayatin kendisi oyle degil mi zaten?
Bol sans
Herkese once saglik ve mutluluk sonrasinda dileklerinin ve hedefleriningercek oldugu sevdikleriyle birlikte guzel yillar 🥰
Aralik 2018
0 notes
Text
elif shafak ve “son moda ask”
elif shafak hanimefendi ted konusmasinda kamusal alanda cekindigi icin soyleyemedigi ama artik,sanirim bir cesaret geldi, soyleyebilecegini belirterek kendisinin biseksuel oldugunu belirtti.son yirmi, yirmi bes yilin edebiyatini takip eden biri olarak bu konuda birseyler yazmam gerektigini dusundum.
dunya klasiklerini cok severim. klasikler icinde soyle bir ayrim guduyorum;eger toplumsal siniflarin ahvalini psikilojisini anlamak istersem balzac ve hugo okuyorum.insan ruhunun derinliklerinde gezinmek icinse tabii ki rus romancilar.bu demek degildir ki ruslar devrimi yazacak kapasitede degil ya da fransizlar insan ruhunun derinliklerine inemez.bu konuda cok yetkin romancilar her millette mevcut,sadece kisisel okuma gundemim boyle gelistigi icin.ama sunu ifade etmeliyim,kendime en yakin gordugum millet ruslar.onlari hep ayri yere koyarim.
son yirmi bes yilin romancilarinda ben boyle bir derinlik goremiyorum.istisnalar haric. ben hala bicimi icerik belirler diyorum. icerik curukse ne kadar ugrasirsaniz ugrasin bicim de sacmalasiyor.bati son ceyrek yuzyilda buyuk bir curume icinde.bir fransiz filmi vardi,son moda ask isminde.o film alelade olsa da bana batinin bu “aydin” kesiminin icinde oldugu durumu yansitiyor.sherlock holmes ayrintidan yola cikar her zaman.bilimsel dusunus de bence sapmalar uzerinden ilerler.bu film bir sapma idi benim icin ve paris’e kadar gidip gormeden oradaki “aydin”larin dunyasini anlamama yardimci oldu. orada ne kadar “marjinal”(sadece komik) gozukursen o kadar birikimli ve cesur oldugunu gosterirsin mesaji gonderiliyordu. isminden de anlasilacagi uzere orta yasli bir kadin cok “siradan”dir ve bu yuzden calistigi dergide yukselemez. dergi editoru ise,karta kacmis papyonlu bir adam, ona surekli kurallarini yikmasini ve ozgurlesmesini soyler.kendisi “ozgurlesmek” icin cok genc,aptal ve guzel bir kizla beraberdir.kiz bakimindan “ozgurlesmek” ise kendinden cok yasli,”entellektuel” ve “kural tanimaz” bu adamla beraber olmaktir.aslinda tum dergi cevresi yasli-genc iliskilerinden;gayler,lezbiyenler ve biseksuellerden olusmaktadir. sonunda bosanmis ve “siradan” kadin kahramanimiz kendisinin yari yasinda bir universiteli gencle birlikte olur.onu her yere goturur ve “bakin zincirlerimi kirdim” bakislariyla gereken mesaji gonderir. boylelikle dergide de yukselir.tum kadinlari bir porno kategorisi olarak gordugunu belirtir ve alkislar arasinda bizim kart zampara editorden de bir tebrik alir.filmin sonunda genc ve yakisikli(film boyunca etrafina sadece saskin bakislar atan) erkekle bu kadin bir birliktelik yasar. olgun kadin ve genc erkegin ailesine bakacak olursak:olgun kadinin ayrildigi kocasi da hatirladigim kadariyla kendisinin yari yasinda bir kizla beraberdir. olgun kadinin bu evlilikten bir cocugu olmustur.cocuk da filmin basinda annesini pek takmazken bu birliktelik haberlerinden sonra annesine cok kizar. film boyunca olgun kadinla bu cocugunun arasindaki en buyuk iletisim de zaten budur. genc erkegimizin babasi da etek hisirtisina kosan delikanli misali kimseyi “affetmez”. oyle ki oglunun eski sevgilisiyle beraberdir.bunda kizacak birsey olmadigini dusunerek ayni evde beraber yasarlar. oglu bu anlarda yine etrafina saskin bakislar atarak ikisinin birlikteligine yer yer tanik olur. baba,oglunun kendisinin neredeyse iki kati yasindaki olgun kadinla birlikteligini gorunce onu kutlar ve hep yardimci olur. tabii gencligindeki buna benzer iliskilerinden bol ornekler susleyerek. yukarida yazdigim gibi filmin sonunda bu son derece “marjinal=ozgur” bireyler yeni bir birliktelige yelken acarlar. ikinci film cekilirse eger buyuk ihtimalle olgun kadinin kizi buyuyecek ve genc erkek de o zaman yaslanacagi icin onunla beraber olacak diye dusunuyorum.cunku kural olarak, bilirsiniz, “yasli-genc” olmak zorunda.
bu filmin de icinde yer aldigi ve son ceyrek yuzyilda daha cok yogunlasan burjuva estetik degerlerine saldiri akiminin baslangicini yuz yil oncesine kadar dayandirabiliriz.ne ironik,burjuva degerler sistemine baskaldirinin bir baska yonu olan ekim devriminin de yuzuncu yilini kutluyoruz bugunlerde.ama cok bilinmese de o gunlerde bir baska akim daha ortaya cikti:dadaizm. bir edebiyat akimi olmasinin otesinde ozellikle 1960larda edebiyattan siyasete ve topluma da yelken acan cok genis kapsamli bir program haline geldi.alman propaganda bakani goebbels’i dogrularcasina yine fransada vucut buldu .goebbels’in sadece birkac lafi bilinir ama adamin diger milletlerle ilgili yorumlarini gunluklerinden okuyunca cok gulmustum. fransizlarla ilgili ise “ne kadar curumus bir ulus” diye yazmisti.iste bu lafi dogrularcasina fransa, burjuva degerlerine bir saldiriya ev sahipligi yapti.
dada,hatirladigim kadariyla bebek sayiklamasindan yola cikilarak konulmus isim.dadaizm,rastgele secilen ve bilincaltina odaklanarak cikarilan kelimelerin ,calakalem diye de tabir edebilecegimiz bir sekilde, alt alta dizilmesinden olusmus siirlerin toplandigi bir akim.insanin ilkel durtulerinin bulunup ortaya cikarilmasiyla burjuvazinin akil ve bilimle insanlari ehlilestirmesinin onune bir set cekilecegi farz ediliyordu. hatta bilincalti o kadar onemliydi ki buna ulasmak icin bazilari uyusturucu kullaniyordu.vahsilik,hicbir ilkenin olmamasi ilkesi,dolu dizgin bir cinsellik,toplumsal kurallari hice sayma sonucu burjuvazinin degerler sistemi parcalanacak ve daha insani bir edebiyat ortaya cikacakti.
tabii ucuncu dunya ulkelerinin bagimsizlik mucadelesi,isci sinifinin kazanimlarini artirma mucadelesi,sosyalizmin fasizmi topraga gommesi gibi nedenler toplumcu gercekci edebiyati diri tutmayi basardi ve demin bahsettigim akimlar da golgede kaldi.hep “mucadele” diyorum. oyle bir kelime ki bu,icinde mecburen gercekciligi barindirmak zorunda.gercekciligin bir kolu belki de bilincaltini aciga cikarma faaliyetiyse diger alani da bilimselliktir. denge bu husuta cok onemlidir.
fakat 90larda reel sosyalizmin cokusu sonucu meydana gelen buhranli hava bu ilkelciligi yucelten edebi turleri yeniden meydana cikardi.edebiyati hic oyle siyasetten dislamayin,aksine cok yakindan iliskilidir. 60larda tohumlari ekilen isci sinifina guvensizlik ve kural tanimayan anarsizm bugunlerde daha iyi gordugumuz egemenligini edebiyatta ve sol siyasette kurmayi basardi. en onemli belge milan kundera’nin “varolmanin dayanilmaz hafifligi” kitabidir. bu kitapla ilgili bir yaziyi baska bir zaman yazma kaydini dustukten sonra sunu yazmadan edemeyecegim:kitap bastan sona curumenin yuceltilmesidir. yalcin hocanin deyimiyle bir kufur romanidir.ihanet,mucadelenin kinanmasi,kart zamparalik,mucadele edenlerin fikirlerine “bok felsefesi” denmesi...ne ararsaniz var. hele bir bas kahramani var ki gulmekten olursunuz. ihanet etmeden duramadigini soyleyen bu kadin,ihanetlerinden duydugu derin hazdan yola cikarak neler soyler neler... yazik ki bu gulunc unsurlarin taklitlerini gore gore bu komedi tum dunyada bir trajediye donusuyor.
gelelim elif shafak hanimefendiye. fethullahin prenslerinden olan kocasi ile birlikte gittikce bir bunalima suruklendigini hissediyorum. artik bunaldilar,toplumda yukselen guclu amerikan karsitliginin eninde sonunda yarattiklari o edebiyata da yonelecegini cok iyi biliyorlar. bati ya bir sekilde yaranma ve “ben buradayim bakin” tazelemesini yapmak zorunda. bati mi? yukarida belirtmeye calistim:oraya giris vizesi ancak bizim filmimizdeki olgun kadinimizin yaptiklarini yapmaktan gecer. turkiye sartlarinda elif shafak hanimefendi “biseksuelim” aciklamasi yaparak kart zampara editorlerden olusmus bati “intelijansiya”sinin takdirlerini kazanmayi umdu. biseksuel olup olmamasi beni hic ilgilendirmez ama “ozgur bir aydin” olmak icin boyle sartlar onumuze konursa orada dur derim iste. son yirmi yilin “best seller” kitaplarina bakin cogunun kahramanlari birbirinin aynisidir. burada vurgulanan cinsellik ise olmazsa olmazdir.eger burada bir escinsellik,transeksuellik varsa iste on numara kitap odur. bizler devrimciyiz ve insanlarin cinsel ozgurluklerinin onunde saygiyla egiliriz.ama insanlarin “best seller” olmasi icin bu sartlar tekrar ve tekrar hatirlatilirsa orada dur deriz. kimsenin bu konuda birbirine birseyler dayatmasi soz konusu olamaz.ermenileri kestik,kurtleri katlettik,turkiye gericidir,turkler katildir,aslinda ben escinselim biseksuelim.....bu aciklamalari yapanlara cok dikkat edin,gorevlidir cunku. cia’nin bu tur faaliyetlerle cok yakindan ilgilendigi bir sir degil. turk okuyucusu bilmez ama cia-kultur iliskisi uzerine yabanci literaturde onlarca kitap var...ozgur cinsellik ancak baskinin ve zulmun olmadigi bir dunyada olur. bu kadar basit iste.kadinin ozgurlesmesi de emegin ozgurlesmesine baglidir. bunun baska bir yolu yok!gerisi ancak kuru laftir.bati’nin fermuar asagi fermuar yukari edebiyati da onlarin olsun.guldururken artik yavas yavas midemi bulandirmaya basladilar.tek kelimeyle de ingrencsiniz. tum bunlardan sonra orhan pamuk da buna benzer aciklama yapar mi? ne dersiniz?
0 notes
Text
Deger mi? Deger...
Uzunca bir suredir yazamiyorum...
Nerdeyse alti haftadir Amerika’dayim, oncesinde de iki haftalik Rusya maceram vardi, tatilimi yapip yine Detroit sokaklarina geldim.
Gunlugumde burda yazdigim belki iki tane tamamlanmis, buraya tasinmaya hazir taslak yazim var. Ama onlari oturup da suraya aktarmak gelmedi icimden bu defa. Durum boyle olunca bende dedim ki; icinden gelmiyorsa, demek ki yazmaman en iyisi. Oyle de yaptim, baktim icime sinmiyor, yazmadim. Biraktim once kendi icimde otursun dusuncelerim, sonra da su gibi aksin...
Rusya’da toparladik, Amerika’da calismaya basladik.
‘Tek basima bu kadar uzun zaman... Yaparim dedim ama yapabilir miyim acaba’ dusuncesi... Evet sik sik konustugum ailem, antrenorlerim, arkadaslarim var elbette ama ne olursa olsun burda yalnizim, tekim ve kendimden sorumluyum. Bunun agirligi da vardi en basta ama zamanla attim ustumden o caylakligi, yani en azindan ben oyle dusundum... Simdi dusunuyorum nerden baslasam yazmaya diye, biliyorsunuz, baslayinca yazmalara doyamiyorum. :)
Taaa buralara kadar gelirken aklimda olan tek bir sey vardi, o da elimden geleni yapmak. Bu lafi da her soyledigimde aklima Kutay Abi gelir... Ben ‘elimden geleni yapacagim’ derim o da bana ‘o zaman elinden gelen neymis gorelim’ der. O bana bu kelimeleri soylediginde, acikcasi ustumde daha iyi bir etkisi oluyor. Cunku ben bunu kendime tekrar ettigimde, kendi kendimi baskilamaktan baska bir ise yaramiyor o sozcukler... Kendime ‘yaz sonunda gorecegiz elinden neler gelmis’ dedigimde, bana savunmasiz hissettiren cok anim oldu. Bu aralar da biraz oyleyim, yani savunmasiz degil de, daha cok yorgun.
Hepimizin hayati yorulmakla geciyor be sevgili okuyan, haliyle ben de hep kendimi yoran taraftaydim... :) Tercihlerim, yaptiklarim, basarilarim, basarisizliklarim, inislerim, cikislarim... Ayri ayri hepsi beni ben yapti, evet belki en basta mutlu etti ama oncesinde veya sonrasinda mutlaka yordu kafami. Havam olsun diye demiyorum yani, ben hep kendimi yordugum tarafindaydim hayatimin, bu asla degismedi. Antrenmanlarimda da oyleyim, oldum olasi kendime karsi hep sert oldum. Zaten keskin tavirli ve hatta bazen hani ‘biri binle yasiyor’ derler ya, oyle biriyim, fazla abartiliydi bazi tavirlarim veya fazla kati. Abartili hallerimden hoslanmiyorum, itici bulan insanlar da var etrafimda ama her yaptigimda utaniyorum, kendimi biliyorum ve mumkun oldugunca baskilamaya calisiyorum. Ote yandan sert elestirilerimden de uzaklasmak icin sezon icinde spor psikologumla biraz yol katetmistik, halen de ugrasiyorum cunku farkettim ki, kendimi en cok ben yaraliyorum ve disardan birinin beni yaralamasina yine ben izin veriyorum. Yillarin aliskanliklari bunlar, insan ha diyince atamiyor karakteristik bir ozelligini. Ama ugrastigin surece umut vardir her zaman, degil mi?
Insanin boyle bir calisma ortaminda yalniz olmasi, daha fazla gozlem yapabilme yetenegi kazandirmakla beraber bildiklerine dahasini katmasina da yariyor. Yorum yapmiyorsun, konusup elestirmiyorsun, sadece uyum saglayip kaydediyorsun zihnine. Neler ogrendin, neleri degistirdin, neleri degistirebilirsin ve sen olsan nasil yapardin... Bunu gibi onlarca soruya gozlem ve deneme yoluyla cevap bulabiliyor insan.
Kolay yoldan kazanim yoktur, ya sansin yaver gider ya da gorunen sadece buz daginin gorkemli kismidir, altinda yatani kimse gormez.
Amerika’da calistigim antrenorler, islerindeki profesyonelligi sonuna kadar hissettirirken bir o kadar da yardimci ve sicakkanlilar. Ince ince isliyorlar her ogretileni, senin ve vucudunun anladigindan emin olmadan gecmiyorlar sonraki adima. Defalarca tekrar, onlarca deneme... Anlatilan sey, hareket hafizana yerlestiginde devam ediyorlar. Gecen yaz ile birlikte bu buraya ucuncu gelisim ve her geldigimde haftalarca kaldim, biliyorsunuz. Ilk geldigimde dokuz hafta, kisin yedi hafta ve bu yaz da sekiz hafta gibi uzun bir sure icin burdayim. Toplami 24 hafta... Nerdeyse alti ay ediyor... Bir yilin yarisini burda, evimden, ailemden, kurulu duzenimden, yani kendi yasantimdan uzakta gecirdim ama sonuna kadar degdigini biliyorum. Gecen seneden beri kendime kattigim her bir kirinti bile cok buyuk, farkli ve guzel detaylar. Oncelikle, zorluklarla yalniz basima yuzlesmeyi, kendim basa cikmayi ogrendim, cunku bunu benim icin kolaylastiracak kimse yoktu yanimda. Zamanla daha cok ayaklarim yere basti ve bugun, kendimden emin hissediyorum bir problem ile karsilastigimla. Oldurmeyen sey seni daha guclu yapar denir, bazi durumlar icin kesinlikle oturan bir tabir oldugunu soylemeden gecemeyecegim. Soyledigime ek olarak, durumlari ele alma seklim iyi yonde degisti, daha sakin ve kontrollu davranmaya basladim. Aceleciligim biraz olsun kayboldu, kendimi dimdik gorebildim zaman zaman. Ya ama aramizda kalsin, bazen de oyle zamanlar oluyor ki, gercekten hic yirmi bir yasindaymisim gibi hissetmiyorum, sanki resmen yaslanmisim, bir bikkinlik, cokmusluk... Ama kendime geldigimde hissettigim sey, guven oluyor. Bencok uzun bir sure hayatima hep guvenebilecegim insanlar almaya calistim, hatta calistim demeyelim yirtindim bunun icin. Kazik yemekten hep korktum ve aksi gibi korktugum da hep basima geldi. Fakat farkettim ki; etrafimda guvenmek istedigim insanlar istiyorum cunku kendimde tam anlamiyla o guveni hissetmiyorum, hissedemiyorum. Yasanan travmalarla baglantilidir diye dusundum hep, oyledir belki ama ben tek basima bir seyleri hallettikce, yapabildigimi gordukce kendime geldim, kafam tazelendi diyebilirim. Her seferinde, baska guzel sekillendim. O yuzden Amerika’da calismayi seviyorum, daha dogrusu Detroit’in bu spor ortamini, sadece kendinle ugrastigin nezih duzenini seviyorum.
Veeee... Kaldi iki hafta. Ankara’ya donusume cok az kaldi.
Babam der ki, donusu guzel olur boyle ayriliklarin. Yakindayken goremedigini gorursun, dikkat etmedigin seylere dikkat eder olursun uzaktayken sevdiklerinden.
Gercekten, seni seven insanlarca ozlendigini bilmek, donuslerin en guzeli oluyor. Cok donduk uzak yollardan, tattik bu tatli heyecanlari her defasinda. Eve donerken, her zaman heyecanlanirim. Nerden donuyor olursam olayim, aradan ne kadar zaman gecmis olursa olsun. Orasi evindir, yuvandir... Yuvani ozlemek kadar dogal, temiz bir duygu, midendeki kelebekleri harekete gecirmek icin yeter de artar. Burdan gitmek istemiyorum elbette ama olacak seyin karsisinda durmak gereksizdir. Ben uyum saglamayi tercih ediyorum. Hem zaten evimi ozledim, ailemi cok ozledim. Adina da “hasret” demisler iste bunun. Yuva ozlemi, Sıla hasreti...
Bir yorgunluk dalgasi geldi ustume, yorgunluk dediysem de cok calistim cok yoruldum yorgunlugu degil bu, kendini idare etme yorgunlugu. Haftalardir kendi kendimi guclu tutmak, motive etmek, kalori hesaplamak, yediklerini dusunmek, formda olmak, moralini yuksek tutmak, hevesini kaybetmemek derken kocaman bir dalga geldi ustume... Tum bunlari senin icin yapan ya da en azindan sana yardimci olan biri olmayinca zormus her seyin altindan kalkmaya calismak. Artik kafamdan dumanlar cikmaya basladi da diyebiliriz yani. :) Fakat bir sekilde ogrendik bununla da nasil basa cikilir, hepimizin hayati yasadikca ogrenerek yolunu olusturmuyor mu zaten... Elimden geleni yaptim, yapiyorum da. O konuda icim oldukca rahat. Bu da ilerde, geriye donup baktigimda “keske” dememem icin yeterli, gerisi umarim calistigimin karsiligini alabilirim umudu oluyor bir yerden sonra. Ha olur olmaz, bilemeyiz. Olursa, ne mutlu bana ve cabama, olmazsa da ogrendiklerim, kendime kattiklarim ucmuyor bir yere, hepsi bende sakli. Istedigim yola dogru kendimi yonlendirebilirim. Bunu yapacak gucum olsun yeter. Guc... Ne cok kullaniyoruz hayatimizda, ne kadar fazla ihtiyac duyuyoruz guce degil mi? Aslinda, bizi yasatacak kadar guc, hepimizin icinde. Sadece zaman zaman yanlis yerde ariyoruz.
Her uzun suren kampin ardindan bunu yaziyorum... En baslarda zaman yavas geciyordu ama sonuna yaklastikca yokus asagiya iner gibi hizlanir sanki zaman, oyle de oluyor. Harcadigin, kaybettigin zaman asla geri gelmiyor. Nasil harcadiginsa, sana kalmis. Degerini bilmek gerek.
Buralarda kalan zamanim da goz acip kapayincaya kadar gececek ve ben, ogrendiklerimi, calistigimi alip evime donecegim. Sonrasinda... Sonra yine yazacagim, sezon basliyor. Tum ihtisamiyla, umarim dopdolu bir sene daha geliyor. Onumuze bakalim...
Inanamiyorum, bir koca yazinin daha sonuna geldim... Yanlisim, eksigim varsa, affedin. Saatlerimiz sabah ikiyi gosteriyor. Ben de artik uykuya teslim edeyim bedenimi.
Bir sonrakine kadar, hoscakalin, sevgiyle kalin.
3 notes
·
View notes
Note
ikimizde umursamaz insanlarız birbirimize görüldü atınca takmayız ama o şu sıralar görüldü atmaması gereken zamanlarda atmaya başladı(bi soru sorduğumda veya konuşmanın tam ortasında) ve çok uzun bir süre sonra cevap veriyor. Onun için hiç bir şey ifade etmiyor gibi hissediyorum bence böyle. Bu yüzden belkide uzaklaşmak en doğrusu olur. Hem belki konuşmayınca kendimi kontrol etmek daha kolay olur ♔
Şu aralar bir problemi vardir belki o yuzden boyle davraniyor da olabilir. Sana boyle davranmasi seni uzuyor belli ki bence git konus gercekten bir sorunu olabilir. Hemen senden sogumaya basladigini dusunme bence. Bu yuzden araniza mesafe koyarsan belki bir daha hic eskisi gibi olamayabilirsiniz de. En dogrusu konus onunla. Neden mesajlarima gec cevap veriyosun deme tabi 😂😂😂 ama az cok tanimissindir bu zamana kadar. Umarim aranizda ki bu sorun cozulur en kisa zamanda 😇😇💕
0 notes
Text
İngilizcede "like hate love..." genis zamanla kullanilir bilirsin, simdiki zamanda kullanilmaz. birini anlik sevemezsin onlara gore. Bana kalirsa -su an boyle geliyor- sevgi oyle bir sey ki onu yureginde bir kere duyuver. Hemen yerleşir içine, söyle usulca kalbine sokulur, söyle güzel bir sızı duyarsin icinde, sicaklik. tıpkı gozlerin kapali gunese bakmak gibi bir sicaklik, gozun yanmaz ama kirmizilik gorursun gunes ısıtır içini ve orada buyur. İste ben de seni sevdim bir kere. Sen de beni sevmisssin (yanlis kullanim) gerçekten sevmissin (yk). "Seni sevdigimi anladigin zaman seni sevmiyor olacagim" boyle degil, degil mi? Birakmadin de mi beni? Eskisi gibi olamaz miyiz artik. Sen biriyle küs oldugun zaman uyuyamazmissin oyle dedin bana ve bana da küssün dargınsin. Senden ozur diledim ama sonra ben daha cok kirildim iste. sonra da belki sen beni affetmisken sinirimle hayal kirikligimla seni kirdim. Bir gun konussuruz demistik. Konusacagiz, bir kere zaten sozumuzu tutmadik daha fazla yalanci olmayalim . "Bir daha hic kusmeyelim olur mu?". Ben sana neden kiriliyorum kusuyorum biliyor musun? Neden sana gelmiyorum biliyor musun? Cunku ben gelirsem bil ki belki sevgim burkulacak aramazdaki sey belki sahteymis gibi olacak. Ve ben bunun ihtimalinden bile hic haz etmiyorum. Seni dusunmedigim gun yok biliyor musun? Dusunsen boyle mi yapardin diyeceksin (belki). Surekli ruyalarima giriyorsun daha bugun girdin. ("Ruyalarda aglayan insanlar nasil uyanir?") Sen de beni ruyalarinda goruyor musun, gör ne olur gör. Gecen gun fark ettim instagramdan beni takip etmiyor mussun? Umudun yok mu senin? Ne alaka ama de mi? Evet sacma var hala umudun. Var iste! Sus! Zaten bana artik hic konusmuyorsun ki. Yuz yuze bakamiyoruz -seviyorsun iste sen de , birakmadin de mi beni-. Yan yana tost sirasindaydik tek ikimiz vardik hatirliyor musun? Nasil da mutluydum benim yanimdaydin icim bi boyle *bum tıs* olmustu. yanlis anlama sanki sevgilimmissin gibi yaziyorum ama arkadaslik bence sevgilililikten daha uzun soluklu bir duygu. arkadaslik bir duygu mu onu da bilmiyorum muhakkak duygu olmali ama yoksa bu hislerim nasil aciklanir. Sen de beni seviyorsun degil mi? Ben hala seni bekliyorum. kafama bir turlu sokamadim senin gelmeyecgini, senin hicbir zaman gelmedigini, sana gitmezsem bana gelmezsin bunu anlayamadim ben. kac ay daha beklemek gerek bunu anlamam icin bilmiyorum. Ama gelmelisin rumeysa, gelmelisin iste. Diyer turlusu dedim ya olmaz sevgim burkulursa dayanamam. Sevgi olmazsa bu dunya hic olur, yiter gider. Zaten bitiğim hicbir sey yapamiyorum. Hic mutlu olamiyorum sanki kalbimim bi kısmı yitik gibi (yitik cennet). Sen yokken sana espriler yaptim biliyor musun? Sen yokken bin kere senle konustum. Ben seni sevdim, seni uzdum. Ben de uzuluyorum. Seni uzmek istmem ama ne var biliyor musun? sen de beni sev istiyorum istediğim olmayinca da hircinlasiyorum, cok hircinlasiyorum. sonra iste sana da saldirmisim. Ben salincaktayim dedigimde yanima gelecektin, beraber sallanacaktik, sarilacaktik. Mutlu olacaktik. Ama gelmedin cok erkendi, cok erken oldugunu bilemedim. Anlamadim. Ben seni uzgun tutmak istemedim, hemen barisalim, hemen sev beni istedim. Ama cok erkendi anlamadim rumeysa sen bana darginken -nedenini biliyorum aslinda sen de benim gibi hircinlastin cunku yaninda olmaliydik. cunku cok yakindik. cunku biz biz olmustuk. biz gidip onu beraber almaliydik. biz biz olmustuk cunku ama ben biz olmamisiz gibi davrandim. ama biz anlardik birbirimizi. anlamaliydin rumeysa, oyle cikismasaydin, oyle gitmeseydin. biraz fazla hircinlastin bence. ama onun sebebei de biz oldugumuzdan ama biz olduysak eger biz bizi anlardik konusmaya gerek yoktu. konusmadik da zaten goz goze bakmak yetecekti belki. ha belki o yuzden biz gozlerimizin icine bakamadik. ne istiyorum biliyor musun? bizi bir odaya tiksinlar biz olalim. ahh rumeysa, ben gulemiyorum, kalbim kopuk. ("sensiz yasamak ne kadar zor, ayrilik acisini gel bana sor" b manco bugun de olum yildonumu saatte 5.52") Ben kiskanc biriyim rumeysa hem de eeeen puskullusunden. beyzanuru cok seviyorsun diye kiskandim. beyzayi ozledigini bana soyleyince biraz ofkelendim cunku daha biz tam biz olamamistik sana kirilmistim, hircinlasmistim ve sen bana beyzanurdan -beyza denmesini sevmez- bahsediyordun. oysaki iste ben hircindim, hem boyle anlayışsız olmani da hic sevmemistim. Ama sen hircinlastigimi anlamadan onu yazdin, biz hallettik sandin. O zaman da cok erken oldugundan oyle oldu. hep watsapin sucu acmayacaktim o parkta intereti, sonra yuz yuze gelecektik, sarilacaktik. hem ben hic hirçinlasmamis olurdum o zaman, hem de biz toparlanirdik. Cok sicak oldu yatagim. Rumeysa seni ne kadar ozluyorum biliyor musun. Sen de beni öyle özle istiyorum cunku özlemezsen işler kotu. sen de beni boyle sev istiyorum çünkü eger beni sevmiyorsan işler kötü. Mandalinali bir sey paylasmistin. Bizde de mandalina vardi, evinin onune kadar gittim. hep o sokaklarda dolandim. gel goreyim, bitsin bu sey diye. Bir gün de teyzeler gordu sizin apartmandaki bi seyler dediler. ben de ilk geldigim gundeki gibi oylece savusturdum onlari. Kuş ölüsü görmüştük hatirlar misin? Sen çekingendin. ben, beni az seviyorsun sandim. hala oyle gibi ama sevgi boyle kalpten kalbedir degil mi? kalp kalbe karsidir degil mi? oyle olsun lutfen rumeysa. bir gun gozlerimiz bulusacak ve tamamlanacagiz bir daha da ayrilmayacagiz. Hani kusmeyecektik. ikimizde yalanciyiz, guvenilmez insanlariz. Bir gun konusacagiz. ya ölürsem rumeysa, ya ölürsem. Rumeysa ölecegim. Ölüm yakın. Lütfen sözümüzde duralim, lutfen küsmeyelim, lutfen konusalim. Senin ilk konserini caldim. bunu yaptigim icin cok mutlu hissediyorum. keske daha fazla ilkini calsaydim da hep aklina gelmek zorunda kalsaydim. Ben sana babaannemden bahsettim rumeysa baska kimseye bahsetmedim. Ben sana duşundugum, aklima gelen, aglarken bile gulumsedigim seyleri soyledim, anlattim, yazdim. Ben sana karsi çırılçıplaktım ama sen evimize cok fazla geliyormus gibi hissettin. oysaki ben 2 kez gelmedin mi size? sen cektin kendini, ben de elbiselerimi giymek zorunda kaldim. Ben bir insanin bir insani anlayabileceğini sanmistim. Ama anlamiyor insanlar birbirlerini. Ben ozgur hissettmistim, oldugum gibi cekinmeden, geri çekmeden en kotu duygularimi bile paylasmaya hazirdim. icimden gecen en pislik seyleri bile sana anlatabilirdim, anlardin beni. Oyle sanmistim. Ama insan insani anlamazmis, ogrendim... Anlar be rumeysa! Analariz! Öğrenemedim işte. Hala umudum var. hala seni seviyorsam sen de beni seviyorsundur, kalp kalbe karsidir, oyle olmali rumeysa. lutfen gel. sen gelmezsin biliyorum ama gel ya bulusalim. lutfen rumeysa. cok uzak fazla yakina gicektik, ikimizin yerineye. lazer oynayacaktik, belki seni yenecektim. Cok mutlu olacaktim ama sana hicbir sey belli etmeyecektim. Her sali hayat sarkisini konusacaktik. Ben icime kapandim. kimse sahici gelmiyor. kimse bana gerçekten deger vermiyor, ben bile. Ölmek istemiyorum. Gitme basimdan rumeysa, gel lutfen. Dogum gununu kutlamadim de mi? o da cok kirdi seni ama sen bana cevap bile yazmiyordun. " ."larla ","lerele konusuyordun ve ben sana kirgindim. snap atmistim acmamistin, hic de acmadin. sildin sanirim. sonra bu gruplardan konusmayin dedin. sinif kizlari grubundan bile ciktin. sen de haklisin ama ben kendi darginlimla mesguldum. Cok kirildim rumeysa seni cok sevdim ama beni sevmiyorsun gibi geldi. sanki benim gibi sevmiyorsun gibi. lutfen boyle ölmeyelim. Ya yarin uyanmazsam
0 notes