#basit organizmalar
Explore tagged Tumblr posts
Text
Evrende Yaşam Arayışı: Ekstrem Ortamlarda Hayatın Mümkünlüğü
Evrende Yaşam Arayışı: Bilimsel Çalışmalar ve Yeni Yaklaşımlar Evrendeki yaşam arayışına dair yapılan çalışmaların büyük bir kısmı, hayatın var olduğu bilinen tek yer olan Dünya’nın özelliklerine odaklanmıştır. Bununla birlikte, bugüne kadar keşfedilen yaklaşık 6.000 ötegezegenin yalnızca çok azı, Dünya’ya benzer özellikler taşımaktadır. Bu durum, son yıllarda bilinmeyen yaşam formlarına yönelik…
#ötegezegenler#araştırmalar#astrobiology#basit organizmalar#biyolojik koloniler#ekstrem koşullar#evrende yaşam#fotosentez#kütleçekim#sıcaklık kontrolü#uzayda yaşam
0 notes
Text
Bitkilerle Konuşmak Savunma Mekanizmalarına Yardımcı Olabilir
Bitkilerle Konuşmak Savunma Mekanizmalarına Yardımcı Olabilir
#BitkiAraştırmaları, #BitkiBağışıklığı, #BitkiBeslenmesi, #BitkiBilimcileri, #BitkiBilimi, #BitkiBiyolojisi, #BitkiBüyüme, #BitkiGelişimi, #BitkiGenAktivasyonu, #BitkiHastalıkları, #BitkiIleİletişim, #Bitkiİmmünitesi, #BitkiOptojenetiği, #BitkiPigmentÜretimi, #BitkiSavunmaMekanizmaları, #BiyomolekülerSüreçler, #Fotoreseptörler, #HighlighterTeknolojisi, #OptikÖzellikler, #Optogenetik https://is.gd/STiMg9 https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/haberler/bitkilerle-konusmak-savunma-mekanizmalarina-yardimci-olabilir/
Bitkilerle konuşmak ve ışık hassasiyetleri ile ilgili bilim insanları, bitkilerin doğal savunma mekanizmalarını harekete geçirmek için ışık bazlı mesajlar kullanıyor.
Bilim insanları bitkilere ışık bazlı mesajlar aracılığıyla onları yaklaşmakta olan tehlikelere karşı önceden uyarıp uyaramayacaklarını ve hasarı azaltabilecek savunma mekanizmalarını tetikleyip tetikleyemeyeceklerini görmek için konuşuyorlar. Tütün bitkisi Nicotiana benthamiana ile çalışarak , ışığı uyarıcı olarak kullanarak bitkinin bağışıklık tepkisini aktive etmeyi başardılar; bu, bitkilerle olan ilişkimizde devrim yaratabilecek bir başarıydı.
Ortak yazar Dr. Alex Jones bir açıklamada , “Bitkileri yaklaşmakta olan bir hastalık salgını veya haşere saldırısı konusunda uyarabilirsek, bitkiler yaygın hasarı önlemek için doğal savunma mekanizmalarını harekete geçirebilir” dedi .
“Ayrıca bitkileri, sıcak hava dalgaları veya kuraklık gibi yaklaşan aşırı hava olayları hakkında bilgilendirerek büyüme düzenlerini ayarlamalarına veya su tasarrufu yapmalarına olanak sağlayabiliriz. Bu, daha verimli ve sürdürülebilir tarım uygulamalarına yol açabilir ve kimyasallara olan ihtiyacı azaltabilir.”
Çalışmada, bitkilerde hedef genin ifadesini aktive etmek için Highlighter adı verilen yeni bir teknoloji kullanıldı . Bu araç, onu başlangıçta prokaryotlar (hücreleri çekirdek ve diğer organellerden yoksun olan basit organizmalar) için yaratan, ancak daha sonra onu bitkilerde kullanılmak üzere geliştiren Bo Larsen tarafından tasarlandı.
Gen aktivasyonu gibi biyomoleküler bir süreci manipüle etmek için ışığın kullanılması, optogenetik olarak bilinen bir bilim alanının kapsamına girer . Bir hedef süreci etkinleştirebilir veya devre dışı bırakabilir ve bu uygun bir metodolojidir çünkü invaziv değildir, toksik değildir ve çok fazla maliyetli değildir.
Fotoreseptörler, Highlighter metodolojisinin çok önemli ve zorlu bir parçasıydı. Hedef süreçleri kontrol edecek şekilde tasarlandılar, böylece ışık uyarısıyla etkinleştirildiğinde açılacaklardı, ancak bunu yapmak kolay olmadı çünkü bitkilerde çok fazla fotoreseptör var. Sonuçta ışık büyümeyi, gelişmeyi ve hatta beslenmeyi nasıl koordine ettikleridir.
Highlighter’ı tütün bitkisinde kullanılmak üzere başarıyla ayarlayan ekip, pigment üretiminin yanı sıra bitki bağışıklığını da etkileyebileceğini göstermeyi başardı. Araştırma devam edecek, ancak keşif , bitkilerle konuşmaya yönelik bu alternatif yaklaşımla artık nelerin mümkün olabileceğine dair birçok kapıyı açıyor .
Dr Jones, “Highlighter, bitkilerde optogenetik araçların geliştirilmesinde ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır ve yüksek çözünürlüklü gen kontrolü, çok çeşitli temel bitki biyolojisi sorularını incelemek için uygulanabilir” diye ekledi.
“Bitkiler için çeşitli optik özelliklere sahip, büyüyen bir araç kutusu aynı zamanda mahsulün iyileştirilmesi için heyecan verici fırsatların kapısını açıyor. Örneğin, gelecekte bir bağışıklık tepkisini tetiklemek için bir ışık koşulu kullanabiliriz ve ardından çiçeklenme veya olgunlaşma gibi belirli bir özelliğin zamanını tam olarak belirlemek için farklı bir ışık koşulu kullanabiliriz.”
Çalışma PLOS Biyoloji‘de yayınlandı. Meraklıları için makalesini kısa zamanda çeviri yapıp makaleler kategorisine eklenmesine gayret göstereceğiz 🙂
#Bitki araştırmaları#Bitki Bağışıklığı#bitki beslenmesi#Bitki Bilimcileri#Bitki Bilimi#Bitki Biyolojisi#Bitki Büyüme#bitki gelişimi#Bitki Gen Aktivasyonu#bitki hastalıkları#Bitki ile İletişim#Bitki İmmünitesi#Bitki Optojenetiği#Bitki Pigment Üretimi#bitki savunma mekanizmaları#Biyomoleküler Süreçler#Fotoreseptörler#Highlighter Teknolojisi#Optik Özellikler#Optogenetik
0 notes
Text
"Gen" nedir? Sonu gelmeyen tanımlamlarda en son trend…
Bir gen, hücrelerimizin ve bedenlerimizin yapı taşları olan bir proteini kodlayan bir DNA harfleri dizisidir. Bir gen bir proteini kodlar. Basit. Değil mi? Ancak yüzeyi moleküler ayrıntılara kadar kazıyın ve bu tanım kısa sürede karmaşık hale gelir. Son çalışmalar bu karmaşıklığın bir kısmını çeşitli organizmalar ve virüsler arasında ortaya çıkarıyor ve bir “gen” ile ne demek istediğimizi yeniden…
View On WordPress
0 notes
Text
Nasır
Nasır nedir?
Genelde ayakta görülür. Gelen dik kuvvetlere karşı derinin kendini savunma mekanizması üzerine derinin kalınlaşmasıdır. Çeşitli nedenlerden dolayı oluşabilir. Ayakta görülmesini en sık nedeni basış bozuklukları ve yanlış ayakkabı kullanımıdır.
Nasırların bir çok çeşidi vardır. Deri yüzeyinde; deri kalınlaşması calluslar veya köklü claviler olarak görülebilir. Yaşam konforunu oldukça düşüren bir durumdur. Ayakta kalmaya güçlendirir hatta ayakkabı giymek oldukça acı veren bir durum haline gelebilir. Tedavi edilmediğinde daha da büyüyüp derinleşebilir ve kişinin daha büyük acılar çekmesine sebebiyet verebilir. Nasırların tedavisi ilk fark edildiğinde yapılmalıdır ilerledikçe tedavi zorlaşır ve tedavi süresi uzar.
Nasır neden oluşur?
-Dar, küçük ve topuklu ayakkabı kullanımı,
-Uzun süre ayakta kalmak,
-Basış bozuklukları,
-Kemik deformiteleri,
-Kuru cilt yapısına sahip olmak.
Nasır bakımı ve tedavisi
Öncelikle muayene ile nasırın tipi de boyutu tespit edilmelidir. Kalınlaşan bölge tamamen ölü doku ile kaplı olduğu için alttaki canlı dokuya baskı yaparak acı verir. İğne batması şeklinde hissedilebilir. Nasırların podolojik olarak mekanik temizliği yapılmalıdır. Podoloji cihazıyla nasırın ve derinin durumuna uygun freze uçları ile temizlenir köklü ise kökü çıkarılır işlem sonunda acı kaybolur ve rahatlama hissedilir. İşlem tamamen acısız ve ağrısızdır. İşlem sonunda günlük hayata dönülebilir.
Evde nasır tedavisi
Nasırlar kesinlikle tırnak makası ile kesilmemelidir daha çok oluşmasına tetikleyebilirsiniz. Mikro organizmalar giriş kapısı açık başka problemlere yol açabilirsiniz.
Evde yapılabilecek en basit yöntem nemlendirici kullanarak derinin elastikiyetini kaybetmesini engellemektir. Eğer ayakkabı kaynaklı nasırınız varsa ayakkabı tercihlerini değiştirmelisiniz.
#Footclean #Batiktirnak #Mantarlitirnak #Nasir
www.footcleanayak.com
0 notes
Text
Karıncalar ve Robotlar Bir Plan Olmadan Hapishaneden Nasıl Kaçar?
Karıncalar ve Robotlar Bir Plan Olmadan Hapishaneden Nasıl Kaçar?
Bir karınca kolonisi, bireysel karıncaların oldukça basit organizmalar olmasına rağmen, ayrıntılı inşaat, yiyecek arama ve savunma gibi son derece karmaşık görevleri yerine getirebilir. Yakın zamanda Harvard’lı araştırmacılar, sadece birkaç basit parametre kullanarak zor görevleri tamamlamak için işbirliği yapabilen nispeten basit bir grup robot yaratmak için karıncadan ilham aldılar. Lola…
View On WordPress
0 notes
Photo
Mevcut bilgimiz sinir sisteminin zihin ve bilincin oluşumuna katkıda bulunduğunu göstermektedir. Ancak tek başına sinir sistemi zihinleri ve bilinci açıklamaya yetmiyor. Beden milyarlarca yıllık sinir sistemi ile evliliğinde, onun karmaşık biyolojik zeka ve taleplerini karşılayarak yaşamına denge ve düzen getirdi. Sinir sistemi ise bu biyolojik zekayı açığa çıkararak nöral aktiviteleri zihinsel haritalara ve görüntülere çevirdi. Bu evliliğin sonucunda beden ve etrafındaki dünya ile ilgili bilgi açığa çıktı. Canlılığın 4 milyarlık tarihinde evrimsel olarak üç aşama görülür. Olmak, hissetmek ve bilmek. İlginç bir şekilde insanda aynı üç aşama benzer sırayla ortaya çıkar. Olmak, hissetmek ve bilmek her birimizde olan ve ihtiyacımız olduğunda açığa çıkan ayrı anatomik ve fizyolojik sistemlerden doğar. Bakteri gibi en basit canlılar iyi yaşamak için nöral aktiviteye ihtiyaç duymazlar. 500 milyon yıl önce sinir sistemi oluştuğunda canlılığı önemli ölçüde değiştirdi. Organizma karmaşıklaşırken sinir sistemi bu karmaşayı orkestre eden yapı olarak evrildi. Bunun yanında hissetme, akıl ve bilinç de bu sistemin ürünleriydi. Duygular mental fonksiyonların ilklerindendi, canlılara kendi bedenlerinin durumu hakkında bilgi sahibi olma, yeme, içme, sosyal davranışlar sağladı. Olmak ve hissetmek son olarak üçüncü olguyla desteklendi: bilmek. Bilmek görme, duyma, dokunma, tatma ve koklamanın hafıza ve mantıkla desteklenmesiyle yapılanan bilgi edinme ve toplama prosesidir. İçsel durumumuzu takip eden mevcut duygularımızla birlikte aklın en çok ilgilendiği ve en çok bileşene sahip konu çevremizdeki dünyadır. Tüm yaşamamız çoğunlukla duygularımıza bağlı olmasına rağmen dış duyuların sağladığı bilme merkezlilik dolayısıyla, en fazla minnet duymadığımız ve farkında olmadığımız da duygular olmuştur. Organizmalar deneyimlerini hafızaya kaydetmeye başladıktan sonra, yaşamlarının ayrıntılı bir tarihini sürdürme yeteneğine sahip oldular. Bilinç yalnızca sinir sistemi olan canlılarda ortaya çıkmasına rağmen sinirsel olmayan noktalarla etkileşime girmektedir. https://www.the-scientist.com/reading-frames/opinion-being-feeling-and-knowing-our-path-to-consciousness-69306 (Sarıyer, İstanbul) https://www.instagram.com/p/CX1MtQ7M-9U/?utm_medium=tumblr
0 notes
Text
Su Döngüsü Nedir? Su döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
Doğadaki yaşamın ana kaynağı su sürekli olarak bir devinim içerisindedir. Katıdan sıvıya, sıvıdan gaza gibi maddenin farklı hallerinde doğaya hayat verir.
Peki su döngüsü nedir? Su döngüsü kısaca suyun, yoğunlaşma, buharlaşma, yağış ve akış şeklinde bir döngü içerisinde olması durumudur.
Su ihtiyacımızı giderdiğimiz tatlı suyun oluşmasını da su döngüsüne borçluyuz. Canlı yaşamının devamlılığındaki en büyük etmen olan su döngüsü, aynı zamanda hidrolojik döngü olarak da bilinir.
Hava koşullarındaki değişmenin en büyük etkenlerinden biri olmasından dolayı su döngüsü iklimsel olayları belirlemede de önemli rol oynar.
Yerküre, su küre, atmosfer arasında devinim yaparak maddenin üç farklı halini alabilen su, katı, sıvı ve gaz hallerinde bulunur.
Herhangi bir başlangıç noktası olmamakla beraber, su döngüsünü en basit anlamda şu şekilde ele alabiliriz:
Yeryüzünde sıvı halde bulunan su, buharlaşarak atmosferde gaz haline ulaşır. Gaz halindeki su yoğunlaşarak yağış oluşturur ve sıvı hale geri döner. Benzer şekilde yeryüzünde katı halde bulunan su, örneğin buzullar, eriyerek sıvı hale geçer. Aynı döngü sürekli olarak tekrarlanır.
Yeraltı suları, okyanuslar, nehirler gibi su kaynaklarının yanı sıra bitkiler de su döngüsüne katkı sağlar. Depoladıkları suyu terleme yoluyla gaz hale çeviren bitkiler su döngüsünde yer edinirler.
Su Döngüsü Kaynağı: Dünya Su Rezervleri
Gelelim su döngüsünün kaynağına… Dünyadaki su miktarının %96.5’ini okyanuslar, %2.5’ini ise tatlı su oluşturmaktadır. Bununla birlikte, tatlı su kaynaklarının yalnızca %1.2’si yeryüzünde bulunurken %30.1’ini yer altı suları ve %68.7’sini ise buzullar ve buz tabakaları oluşturur.
Yüzeydeki tatlı suların büyük çoğunluğu toprak buzu ve don tabakadır (%69.0). Bir diğer tatlı su kaynağı ise yüzey tatlı suyu kaynağının %20.9’unu oluşturan göllerdir. Bu yüzdenin kalan dilimini karşılayan kaynaklar ise bataklıklar, nehirler, canlılar ve atmosferdir.
Yüzeydeki tatlı suyun yalnızca çok küçük bir bölümünü (%0.49) oluşturan nehirler aslında su ihtiyacımızın büyük çoğunluğunu karşılayan su kaynaklarıdır.
Sabit Su Miktarı
Suyun bu devamlı döngüsü sizi yanıltmasın. Ne kadar buharlaşsa da dünyadaki su miktarı sabit kalır. Yani su miktarında herhangi bir azalma veya eksilme olmaz. Dünya okyanuslardan atmosfere, oradan yeryüzüne ve yer altına, sonrasında tekrar atmosfere şeklinde aynı miktarda suyla su döngüsünü devam ettirir.
Su Döngüsü Nasıl Oluşur?
Su döngüsü üzerindeki başlıca etmen mevsim ve sıcaklık değişiklikleridir.
Yaz mevsiminde yükselen sıcaklıkların etkisiyle yeryüzündeki sular daha fazla buharlaşır ve su seviyelerinde azalma gözlemlenir. Kış aylarında ise yoğuşma artışı ile yağış, kar, yağmur, dolu gibi farklı şekillerde gözlemlenir.
İlkbaharın gelişiyle sıcaklıklar yeniden artmaya başlar ve kışın buz, kar gibi katı hallere bürünen su eriyerek yeniden sıvı hale geçer. Eriyen kar ve buz suları toprak yüzeyinden yer altına sızarak yer altı su kaynaklarını oluşturur. Yeryüzünde kalan sular ise akarsular gibi su kaynaklarını besler veya oluşturur. Bu şekilde su döngüsü oluşmuş olur.
Su Döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
Doğadaki su döngüsü için gerekli iki ana etken şunlardır
Yer çekimi
Güneş enerjisi
Okyanuslarda bulunan tuzlu su, sıcaklığın yani güneş enerjisinin etkisiyle buharlaşarak atmosfere karışır. Atmosfere karışan bu su, buharlaşırken tuzu okyanusta bırakır. Gaz haline geçen su, sonrasında soğuk hava nedeniyle yoğunlaşır ve yerçekiminin etkisiyle yeryüzüne yağış olarak iner. İklime ve hava şartlarına göre bu yağış, kar, yağmur, dolu gibi farklı şekillerde görülebilir.
Su döngüsündeki en büyük örnek olarak okyanusu versek de suyun bu devinimini dünyadaki büyük küçük bütün su kaynaklarında gözlemleyebiliriz. Bitkilerin terlemesi, göller, nehirler gibi nispeten daha küçük su kaynakları gibi faktörler de bunlara dahildir.
Su Döngüsü Aşamaları
Su döngüsü pek çok aşamadan oluşur. Su döngüsü aşamaları, buharlaşma, yağış, erime, terleme, yüzey akışı, yer altı sularının okyanuslara dökülmesi gibi bileşenleri kapsar. Bu aşamalar temel iklim ve su sistemlerini dengede tutan yapı taşları gibidir.
1. Buharlaşma
Buharlaşma, suyun sıvı halden gaz hale geçmesidir. Buharlaşma süreci güneşten gelen ısı enerjisinin su moleküllerini ayrıştırıp gaza dönüştürmesiyle gerçekleşir.
2. Yoğuşma
Yoğuşma, gaz haldeki suyun soğuyarak sıvı hale dönmesiyle oluşur. Buharlaşmanın tersi olarak bu süreçte, gaz halindeki su ısı kaybeder ve moleküller arası bağı güçlenir.
3. Terleme
Doğamızın akciğerleri olan bitkiler de su döngüsünde yer alır. Bitkiler bulundurdukları fazla suyu terleme yoluyla dışarı atarlar. Gaz halinde atmosfere karışan bu su ile döngü devam eder.
4. Yağış
Yoğuşarak havadaki gaz moleküllerinden daha ağır bir hale gelen su, yerçekiminin de etkisiyle yeryüzüne yağış olarak iner. Havanın sıcaklığına göre değişen yağış şekillerine örnek olarak kar, dolu ve yağmuru verebiliriz. Isı kaybettikçe moleküller arası bağı kuvvetlenen su, gaz halden sıvıya, sıvıdan da katı hale geçer.
5. Erime
Yeryüzünde bulunan tatlı suyun büyük bir bölümünü buzullar ve buz örtüsü oluşturur. Düşük sıcaklık nedeniyle birbirine yaklaşan moleküller katı halde bulunur. Hava sıcaklığının artması bu molekül bağlarının zayıflamasına yol açar. Bunun sonucunda da erime gerçekleşir.
Kışları soğuk etkisiyle donan nehirler veya buzlar bir bakıma su depolamış olur. Depolanan bu tatlı su kaynakları, ilkbaharda sıcaklığın artmasıyla beraber erir. Bu sayede su döngüsü ve varlığı uzun süreli olarak desteklenmiş olur.
6. Yüzey akışı
Yağan yağmurun eriyen buzun ve karın bir kısmı toprak tarafından emilir. Toprak suyu geçirmediği veya doyduğu zaman yüzeyde kalan su eğimin yönüne doğru akmaya başlar. Yüzeyden akan sular, akarsular gibi su kaynaklarına karışır. Sonrasında su döngüsü, bu suların buharlaşmasıyla yenilenir.
7. Sızma
Yeryüzüne düşen yağışlar, geçirgen toprak ve kaya yüzeylerinden yeraltına ulaşarak sızma işlemini gerçekleştirir. Sızma akiflerin, yani yeraltı sularının ve minerallerin oluşumunu sağlar. Yeraltına inen bu sular daha sonra tekrar yüzeye çıkabilirler.
8. Su kaynağı
Su kaynağı nasıl oluşur? Yeraltı suları, yani akifler yüzeyden taşacak kadar dolduklarında su kaynağı oluşturur. Herhangi bir kaya çeşidi içinde oluşabileceği gibi genellikle kolayca kırılabilen veya çözünebilen yapıda olanların içinde görülür.
Doğadan Esinlendik
Tıpkı doğanın, su döngüsü ile canlılara tatlı su kaynakları oluşturduğu gibi MIATO da sizlerin daha kaliteli ve sağlıklı su ihtiyacını karşılama fikriyle yola çıktı. MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazı ile evinizdeki ve işyerinizdeki suyu daha güvenli hale getirebilirsiniz.
Peki MIATO nasıl daha sağlıklı bir su çözümü sunuyor?
Ters osmoz sistemi ile daha konsantre bir çözeltiden, daha seyreltik bir çözeltiye geçirdiği suyu ideal içme suyu haline getirir. MIATO ön filtreler, son filtreler ve membran yardımıyla bu işlemi gerçekleştirir.
Ters osmoz sistemi hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayın.
MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazını damacana sulardan ve diğer arıtma cihazlarından farklı ve özel kılan ise cam depolama haznesidir. Plastik malzemelerden yapılan su hazneleri sıcaklık gibi sebeplerden dolayı kanserojen madde ve zararlı organizmalar üretirler.
Cam depolama ile sağlıklı ve kaliteli suyunuz bu zararlı organizmalardan korunur.
Su size yaşam verir. Sağlıklı ve iyi bir yaşam için temiz ve kaliteli su tüketmelisiniz. MIATO ile siz ve sevdikleriniz için en sağlıklı su artık elinizin altında.
14 Aralık 2020#sutüketimi #su #suarıtmacihazı #içmesuyu #sağlıklısu
0 notes
Text
evde yaşlı bakımı
Son yıllarda hayatımıza girmiş olan korona virüs konusu her birimizin hayatımızı derinden etkilemiş durumdadır elbette ki. Salgın hastalıklar tarih boyunca evde yaşlı bakımı etkisini göstermiş olan oldukça ciddi bir konuyken şüphesiz ki dünyanın böyle bir salgına hazır olmamasından kaynaklı olarak korona virüsün kısa bir zaman zarfı içerisinde tüm dünyaya yayılarak etkisini göstermeye başladığını söyleyebiliriz ki bu süreç içerisinde gerekli tedbirlerin alınmamasından tutunda ülkelerin tutumlarına kadar birçok önemli faktörü de göz önünde bulundurmak gerekir elbette ki. Korona virüs sebebiyle bebekten yaşlıya canlı organizmalar etkilenmiştir ki kurum ve kuruluş olarak en basit kuruluştan devletlere kadar birçok önemli yapının çok ciddi bir şekilde hasar gördüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.
Korona virüsten kaynaklı olarak kaosa sürüklenmiş olan kurumsal yapı ve insanlar her açıdan toparlanmaya ihtiyaç duymaktadır ki bunun içinde korona virüs kapsamında alınan önlem ve kurallara tam manasıyla uyulması çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu sebepten ötürü de günümüzde korona virüsün her açıdan önemli bir yer tutmasıyla beraber aynı zamanda da oldukça hassas bir konu olduğuna tekrar vurgu yapmalıyız. Ayrıca unutulmamalıdır ki korona virüs hastası kişilerin durumu oldukça tehlikelidir ki bunun ana sebebi korona virüsün tam olarak kesin bir tedavisinin bulunmamasıdır ki bunun da sebebi korona virüsün tam olarak henüz anlaşılmamış yani bilinmeyen bir hastalık olmasıdır. Sonuç olarak baktığımızda korona virüs böyle bir tablo çizdiğinde korona virüs hastası kişilerin durumunun pek stabil olmayacağını da eklemeliyim ki bu da bu kişilerin özel koşullar altında yaşamlarını devam etmesini zorunlu kılan önemli bir konudur.
Korona virüs hastası kişiler için en iyisi belki de hasta bakıcı hizmetleri alarak rahat bir şekilde yaşamsal faaliyetlerini sürdürmeleri yönünde olacaktır. Korona özel bakıcı virüs hastası kişilerde ani olarak ortaya çıkabilecek tehlikeli ve hayati durumları göz önünde bulundurduğumuzda bu durumlara karşı yapılacak erken müdahalenin de ne kadar önemli yer tuttuğunu rahatlıkla görebiliriz elbette ki. Hasta bakıcı olarak birçok kişiyi bulabilirsiniz ama konu korona virüs olduğunda profesyonel hasta bakıcılarla çalışmak hasta sağlığı için çok daha iyi olacaktır.
0 notes
Text
evde kovidli hasta bakımı
Son yıllarda hayatımıza girmiş olan korona virüs konusu her birimizin hayatımızı derinden etkilemiş durumdadır elbette ki. Salgın hastalıklar tarih boyunca evde kovidli hasta bakımı etkisini göstermiş olan oldukça ciddi bir konuyken şüphesiz ki dünyanın böyle bir salgına hazır olmamasından kaynaklı olarak korona virüsün kısa bir zaman zarfı içerisinde tüm dünyaya yayılarak etkisini göstermeye başladığını söyleyebiliriz ki bu süreç içerisinde gerekli tedbirlerin alınmamasından tutunda ülkelerin tutumlarına kadar birçok önemli faktörü de göz önünde bulundurmak gerekir elbette ki. Korona virüs sebebiyle bebekten yaşlıya canlı organizmalar etkilenmiştir ki kurum ve kuruluş olarak en basit kuruluştan devletlere kadar birçok önemli yapının çok ciddi bir şekilde hasar gördüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.
Korona virüsten kaynaklı olarak kaosa sürüklenmiş olan kurumsal yapı ve insanlar her açıdan toparlanmaya ihtiyaç duymaktadır ki bunun içinde korona virüs kapsamında alınan önlem ve kurallara tam manasıyla uyulması çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu sebepten ötürü de günümüzde korona virüsün her açıdan önemli bir yer tutmasıyla beraber aynı zamanda da oldukça hassas bir konu olduğuna tekrar vurgu yapmalıyız. Ayrıca unutulmamalıdır ki korona virüs hastası kişilerin durumu oldukça tehlikelidir ki bunun ana sebebi korona virüsün tam olarak kesin bir tedavisinin bulunmamasıdır ki bunun da sebebi korona virüsün tam olarak henüz anlaşılmamış yani bilinmeyen bir hastalık olmasıdır. Sonuç olarak baktığımızda korona virüs böyle bir tablo çizdiğinde korona virüs hastası kişilerin durumunun pek stabil olmayacağını da eklemeliyim ki bu da bu kişilerin özel koşullar altında yaşamlarını devam etmesini zorunlu kılan önemli bir konudur.
Korona virüs hastası kişiler için en iyisi belki de hasta bakıcı hizmetleri alarak rahat bir şekilde yaşamsal faaliyetlerini sürdürmeleri yönünde olacaktır. Korona evde yastalak hasta bakımı virüs hastası kişilerde ani olarak ortaya çıkabilecek tehlikeli ve hayati durumları göz önünde bulundurduğumuzda bu durumlara karşı yapılacak erken müdahalenin de ne kadar önemli yer tuttuğunu rahatlıkla görebiliriz elbette ki. Hasta bakıcı olarak birçok kişiyi bulabilirsiniz ama konu korona virüs olduğunda profesyonel hasta bakıcılarla çalışmak hasta sağlığı için çok daha iyi olacaktır.
0 notes
Text
kovid19lu hasta bakım hizmetleri
Son yıllarda hayatımıza girmiş olan korona virüs konusu her birimizin hayatımızı derinden etkilemiş durumdadır elbette ki. Salgın hastalıklar tarih boyunca kovid19lu hasta bakım hizmetleri etkisini göstermiş olan oldukça ciddi bir konuyken şüphesiz ki dünyanın böyle bir salgına hazır olmamasından kaynaklı olarak korona virüsün kısa bir zaman zarfı içerisinde tüm dünyaya yayılarak etkisini göstermeye başladığını söyleyebiliriz ki bu süreç içerisinde gerekli tedbirlerin alınmamasından tutunda ülkelerin tutumlarına kadar birçok önemli faktörü de göz önünde bulundurmak gerekir elbette ki. Korona virüs sebebiyle bebekten yaşlıya canlı organizmalar etkilenmiştir ki kurum ve kuruluş olarak en basit kuruluştan devletlere kadar birçok önemli yapının çok ciddi bir şekilde hasar gördüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.
Korona virüsten kaynaklı olarak kaosa sürüklenmiş olan kurumsal yapı ve insanlar her açıdan toparlanmaya ihtiyaç duymaktadır ki bunun içinde korona virüs kapsamında alınan önlem ve kurallara tam manasıyla uyulması çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu sebepten ötürü de günümüzde korona virüsün her açıdan önemli bir yer tutmasıyla beraber aynı zamanda da oldukça hassas bir konu olduğuna tekrar vurgu yapmalıyız. Ayrıca unutulmamalıdır ki korona virüs hastası kişilerin durumu oldukça tehlikelidir ki bunun ana sebebi korona virüsün tam olarak kesin bir tedavisinin bulunmamasıdır ki bunun da sebebi korona virüsün tam olarak henüz anlaşılmamış yani bilinmeyen bir hastalık olmasıdır. Sonuç olarak baktığımızda korona virüs böyle bir tablo çizdiğinde korona virüs hastası kişilerin durumunun pek stabil olmayacağını da eklemeliyim ki bu da bu kişilerin özel koşullar altında yaşamlarını devam etmesini zorunlu kılan önemli bir konudur.
Korona virüs hastası kişiler için en iyisi belki de hasta bakıcı hizmetleri alarak rahat bir şekilde yaşamsal faaliyetlerini sürdürmeleri yönünde olacaktır. Korona covid19 hasta bakımı virüs hastası kişilerde ani olarak ortaya çıkabilecek tehlikeli ve hayati durumları göz önünde bulundurduğumuzda bu durumlara karşı yapılacak erken müdahalenin de ne kadar önemli yer tuttuğunu rahatlıkla görebiliriz elbette ki. Hasta bakıcı olarak birçok kişiyi bulabilirsiniz ama konu korona virüs olduğunda profesyonel hasta bakıcılarla çalışmak hasta sağlığı için çok daha iyi olacaktır.
0 notes
Text
Hatay VRF klima
http://vrfklimabayi.com/makale/hatay-vrf-klima/122
HATAY VRF KLİMA
Hatay VRF klima gelişen HVAC teknolojileri sektöründe, önde gelen organizasyonlardan biri olarak küresel pazarda yerini aldı. Temel anlamda ‘değişken soğutuculu akışkan debili sistemler’ kapsamında yer alan bu kompakt mekanizma, havadaki ısı dalgalanmalarına set çekerek, dengeli ortamlar yaratır. Hatay Vrf Klima Hatay Vrf Klima ,var olan bir iklimlendirme programını değiştirmek ya da imar aşamasında olan bir yapıda ergonomik hava standartlarını yakalamak düşüncesindeyseniz; endüstriyel piyasada meydana getirilmiş en randımanlı mahsullerden olan Hatay VRF sistemleri bünyesinde yer alan seçeneklerden faydalanabilirsiniz. Alanlarda talep edilen sıcaklık ve soğukluk derecelerini, hassas ayarlama ve akıllı kontrol opsiyonlarıyla meydana getirmektedir. Mekaniğin muhtevasında yer alan organizmalar şu şekilde olmaktadır; HATAY VRF KLİMA SERVİSİ Evaporatörler: En genel anlamda buharlaştırıcı demektir. Dolaşımdaki akışkanın sıvı halden -buharlaşma suretiyle- gaz hâline dönüştüğü kısımdır.Kondenser: Soğutucu olarak görev yapan gazın, işlevini bitirip sıvı duruma geçtiği bölüme denir. Bir diğer deyişle yoğuşturucu terimiyle denk bir tanımlamadır.Bakır Boru Hatları: Dıştaki ana yöneticiyle tüm iç birimlerin bağlantı yollarıdır. Akışkan maddeler bu hat içinde hareket eder.Sinyal Hatları: Dış kondenserden tüm odak noktalarına gönderilen verilerin izlediği yoldur.Kişisel ve Merkezî Kumandalar: Sistem; merkezden idare edilebilme özelliğinin yanında, her hücrede/odada tek tek, kişiye özgü talepleri yerine getirmek üzere kumanda edilebilmektedir.Bu aygıt bir DX klima sistemidir. Sıcak ve soğuk havanın üflenmesi aşamasında ek bir materyale ihtiyaç duymayan bir devinime sahiptir. Hatay Vrf Klima,DX santrali hakkında daha detaylı bilgi vermek gerekirse;HATAY VRF SİSTEMİIsı salınımı yapılan ortamdaki yoğunluğa ve hava koşullarına göre çalışan cihazın, alanlara ısıyı dağıtan elemanıdır.Vana ve pompa gibi ek birimlere ihtiyaç duymaz.En ekonomik çözümler arasında yer almaktadır.Sadece iç ortamlarda değil, dışa dönük alanlarda da verim derecesi yüksektir.Temizlik – bakım ve gerektiğinde tamirat işlemleri kolaylıkla sağlanabilmektedir. VRF KLİMA ISPARTA Isparta VRF klima çevreye duyarlı bir yazılımla meydan getirilmiştir. Ozon tabakasında incelme gibi olumsuz etkilere yol açmayan R410-A gazı kullanılmaktadır. Hedef odaklı kullanımlarda, sağlığa zarar veren hiçbir done saptanmamıştır. Basınç kuvveti diğer alternatiflerine göre hayli yüksek olmaktadır. Bu yüzden bakım / onarım gibi faaliyetler, uzman personeller tarafından gerçekleştirilmelidir. Isparta VRF sistemleri Modüler bir yapıya sahip olan Isparta VRF sistemleri yapısal kompozisyonlara uyum sağlayan bir konfigürasyona sahiptir. Kullandığı enerji miktarının 4-5 katına kadar daha fazla elektrik enerjisiyle çalışır. Bunun anlamı; az tüketimle, kapsamlı bir faaliyet olarak açıklanabilir. VRF’ler, sağladığı düşük maliyet sebebiyle de dünya çapında, ticarî binalardan lüks konutlara kadar kullanım alanı bulmaktadır. Bu sıfatı sağlayan denklem; alanların gerekli derecelerde ısıtılmasına yarayan akıllı üniteler sayesinde meydana gelmektedir. İhtiyacın dışında ve gereksiz derecede yüksek sıcaklık – soğukluk parametrelerine ulaşmaya izin vermez. Aynı zamanda, yarattığı tüm ısı değerlerini koruma altına alarak, iniş-çıkışlı bir hava sirkülasyonuna olanak tanımaz. VRF KLİMA İÇEL İçel VRF klima ‘chiller FCU’ sistemlerden oldukça farklı fonksiyonel yapıya sahiptir. Bir merkezden idare edilen ve ortamlara eş zamanlı ısı dağılımını sağlayan chiller merkezî sistemler, yapı segmentleri arasında kişisel ihtiyaçlara cevap veren bir oluşum değildir. Ana üniteden gelen talimatları, tüm bina genelinde uygulamaya yönelik bir planlamaya tâbidir. Veriable Refrigarent Flow (VRF) bu tek merkezli klima çözümlerinden farklı olarak; her bir oda / daire / hücre içerisinde yüksek kapasiteli bir çalışma düzenine sahiptir. Bir mahalde sıcaklık isteniyorsa; diğer bölgelerde de aktive edilmesi gerekmez! Bu bağlamda daha ekonomik bir düzenek olduğu söylenebilir. İçel VRF sistemleri belli gereksinimlere karşılık gelen birkaç olgudan meydana gelmektedir. Ana ünite – borular – iç üniteler... Bunun aksine; diğer benzer uygulamalarda, birden fazla ek oluşuma ihtiyaç duyulur. Buna mukabil, sistemin binalara adaptasyon aşamasında, aşırı alan kaybı yaşanmaktadır. Farklı cihazların ve üretimlerin aynı bünyede bulundurulması sebebiyle, olası onarım / bakım seanslarında farklı servislerle irtibat kurmayı zorunlu hâle getirmektedir. VRF’lerde ise; yapılanmaya dahil tüm ekipman, tek bir üretici tarafından sağlanmaktadır. Mekanizmanın çalıştırılması oldukça basit talimatlarla mümkündür. Muhtemel arızalanmalar, pratik müdahalelerle kısa süreçlerde revize edilebilir. Ayrıca hasarın etki alanı sınırlıdır. Tümden bir arızalanmaya mahal vermeyen, tekil birimlerden meydana gelen bu mekanizma, dinamik bir işleyişe sahiptir. Uzun yıllar sorunsuzca aynı kapasitede çalışmaya devam edebilmektedir. VRF KLİMA İSTANBUL İstanbul VRF klima dünya genelinde; ticarethânelerde, plazalarda, kıdemli konutlarda, parçalı yapılanmalarda, hastane ve sağlık kuruluşlarında, AVM’lerde, çoklu konutlarda ve benzeri birçok hücresel kurgulamada oldukça yüksek bir performans grafiği sergilemektedir. Bu hava dengeleyici planlama, kendi içinde 2 ana fonksiyonel model içerir: Hava Soğutmalı VRFSu Soğutmalı VRF Hava soğutmalı olarak işleyiş gösteren tipleme; mekanlarda aynı anda ısıtma, aynı anda soğutma ve eş zamanlı ısıtma ve soğutma yapabilen alt modellerinin yanında, daha düşük metrajlı yapılara uygulanabilen mini heat rump çeşidine sahiptir. Kaynaklardan elde edilen suyun soğutulması yöntemiyle faaliyet gösteren modellerde de; heat rump ve heat recovery olarak adlandırılan alt kümeler mevcuttur. Bunların kısaca ne ifade ettiği şöyle açıklanabilir; Heat Rump: Bir bölgenin bağlı birimleri arasında, arzu edilen tüm kısımlarda soğutma ya da ısıtma seçenekleri uygulanabilir. Gerek duyulmadığı takdirde, belli bölgelerde mekanizma kapalı modda bekler. Bu sayede kullanılan enerji miktarı en aza indirgenmektedir. Heat Recovery: Bölgelerarası farklı taleplere göre performans sağlayan bu model, senkronize bir şekilde ısıtma / soğutma ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Bu özelliği sağlayan kurgu, ısı geri kazanım avantajıdır. Dolaşımdaki akışkan her iki amaca yönelik dönüşümlü olarak görev alabilir. Modlar arasında geçi�� ivedi bir şekilde sağlanır. Heat Rump’ın sunduğu ekonomik avantajlar bu seçenekte de, ek özelliklerle birlikte devam etmektedir. İstanbul VRF sistemleri mühendisler tarafından, farklı gereksinimleri karşılayan modellerle birlikte üretilmiştir. VRF KLİMA İZMİR İzmir VRF klima binadaki bölme sayısına göre -bir sınıra kadar- çoğaltılabilen dahilî üniteler içermektedir. Bölmelere yetkilendirilmiş ısı derecelerini sağlamakla görevli bu birimler farklı planlamalarla karşımıza çıkmaktadır. Kasetli Tavan TipiGizli Tavan TipiAsılı Tavan TipiDuvar TipiDöşeme TipiGizli Döşeme Tipi Kasetli tavan tiplerinde birkaç farklı düzenek bulunur. Dört yöne üfleyen tasarımların yanı sıra; tek yönlü ya da iki yönlü projeler mevcuttur. Bu yelpazeden seçim yapılırken; alanın tüm şartları göz önünde bulundurulmalıdır. Doğru bir analiz neticesinde, hangi tipolojiden faydalanılacağı saptanabilir. Döşeme tipli klimalar, kasetli ve kasetsiz tasarımlar sunar.İzmir VRF sistemleri manuel olarak ya da kumanda vasıtasıyla kontrol edilebilir. Bunun yanı sıra, bilgisayar üzerinden de takibi sağlanabilmektedir. Geleneksel split klimalarda ise yalnızca kumanda seçenekleri bulunmaktadır. ALYATEK HVAC sistemlerinin kurulumu, ekipman temini ve sistem sağlayıcı olarak çalışan, kurgulama dinamikleri sağlam bir firmadır. Her yapısal dokuya en hassas tasarımları meydana getirebilmek adına, eğitimli bir personel örgüsüne sahiptir. Dev markalarla ortak bir planlama süreci sonunda, taleplere yönelik doğru analizlerle hizmet sağlayan kurumumuz, avantajlı fiyat seçenekleriyle müşterilerinin yüzünü güldürmeye devam ediyor. Hatay vrf klima hizmetlerimiz kapsamında yer alan her türlü teknik ihtiyacınızda profesyonel çözümler için bizimle iletişime geçin..! http://vrfklimabayi.com http://vrfsistemi.net Bu yazının tüm hakları alyatek.com.tr ’ye aittir. İzinsiz kullanılması ve çoğaltılması yasaktır!
1 note
·
View note
Text
Su Döngüsü Nedir? Su döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
New Post has been published on https://www.miato.com.tr/su-dongusu-nedir/
Su Döngüsü Nedir? Su döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
Doğadaki yaşamın ana kaynağı su sürekli olarak bir devinim içerisindedir. Katıdan sıvıya, sıvıdan gaza gibi maddenin farklı hallerinde doğaya hayat verir.
Peki su döngüsü nedir? Su döngüsü kısaca suyun, yoğunlaşma, buharlaşma, yağış ve akış şeklinde bir döngü içerisinde olması durumudur.
Su ihtiyacımızı giderdiğimiz tatlı suyun oluşmasını da su döngüsüne borçluyuz. Canlı yaşamının devamlılığındaki en büyük etmen olan su döngüsü, aynı zamanda hidrolojik döngü olarak da bilinir.
Hava koşullarındaki değişmenin en büyük etkenlerinden biri olmasından dolayı su döngüsü iklimsel olayları belirlemede de önemli rol oynar.
Yerküre, su küre, atmosfer arasında devinim yaparak maddenin üç farklı halini alabilen su, katı, sıvı ve gaz hallerinde bulunur.
Herhangi bir başlangıç noktası olmamakla beraber, su döngüsünü en basit anlamda şu şekilde ele alabiliriz:
Yeryüzünde sıvı halde bulunan su, buharlaşarak atmosferde gaz haline ulaşır. Gaz halindeki su yoğunlaşarak yağış oluşturur ve sıvı hale geri döner. Benzer şekilde yeryüzünde katı halde bulunan su, örneğin buzullar, eriyerek sıvı hale geçer. Aynı döngü sürekli olarak tekrarlanır.
Yeraltı suları, okyanuslar, nehirler gibi su kaynaklarının yanı sıra bitkiler de su döngüsüne katkı sağlar. Depoladıkları suyu terleme yoluyla gaz hale çeviren bitkiler su döngüsünde yer edinirler.
Su Döngüsü Kaynağı: Dünya Su Rezervleri
Gelelim su döngüsünün kaynağına… Dünyadaki su miktarının %96.5’ini okyanuslar, %2.5’ini ise tatlı su oluşturmaktadır. Bununla birlikte, tatlı su kaynaklarının yalnızca %1.2’si yeryüzünde bulunurken %30.1’ini yer altı suları ve %68.7’sini ise buzullar ve buz tabakaları oluşturur.
Yüzeydeki tatlı suların büyük çoğunluğu toprak buzu ve don tabakadır (%69.0). Bir diğer tatlı su kaynağı ise yüzey tatlı suyu kaynağının %20.9’unu oluşturan göllerdir. Bu yüzdenin kalan dilimini karşılayan kaynaklar ise bataklıklar, nehirler, canlılar ve atmosferdir.
Yüzeydeki tatlı suyun yalnızca çok küçük bir bölümünü (%0.49) oluşturan nehirler aslında su ihtiyacımızın büyük çoğunluğunu karşılayan su kaynaklarıdır.
Sabit Su Miktarı
Suyun bu devamlı döngüsü sizi yanıltmasın. Ne kadar buharlaşsa da dünyadaki su miktarı sabit kalır. Yani su miktarında herhangi bir azalma veya eksilme olmaz. Dünya okyanuslardan atmosfere, oradan yeryüzüne ve yer altına, sonrasında tekrar atmosfere şeklinde aynı miktarda suyla su döngüsünü devam ettirir.
Su Döngüsü Nasıl Oluşur?
Su döngüsü üzerindeki başlıca etmen mevsim ve sıcaklık değişiklikleridir.
Yaz mevsiminde yükselen sıcaklıkların etkisiyle yeryüzündeki sular daha fazla buharlaşır ve su seviyelerinde azalma gözlemlenir. Kış aylarında ise yoğuşma artışı ile yağış, kar, yağmur, dolu gibi farklı şekillerde gözlemlenir.
İlkbaharın gelişiyle sıcaklıklar yeniden artmaya başlar ve kışın buz, kar gibi katı hallere bürünen su eriyerek yeniden sıvı hale geçer. Eriyen kar ve buz suları toprak yüzeyinden yer altına sızarak yer altı su kaynaklarını oluşturur. Yeryüzünde kalan sular ise akarsular gibi su kaynaklarını besler veya oluşturur. Bu şekilde su döngüsü oluşmuş olur.
Su Döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
Doğadaki su döngüsü için gerekli iki ana etken şunlardır
Yer çekimi
Güneş enerjisi
Okyanuslarda bulunan tuzlu su, sıcaklığın yani güneş enerjisinin etkisiyle buharlaşarak atmosfere karışır. Atmosfere karışan bu su, buharlaşırken tuzu okyanusta bırakır. Gaz haline geçen su, sonrasında soğuk hava nedeniyle yoğunlaşır ve yerçekiminin etkisiyle yeryüzüne yağış olarak iner. İklime ve hava şartlarına göre bu yağış, kar, yağmur, dolu gibi farklı şekillerde görülebilir.
Su döngüsündeki en büyük örnek olarak okyanusu versek de suyun bu devinimini dünyadaki büyük küçük bütün su kaynaklarında gözlemleyebiliriz. Bitkilerin terlemesi, göller, nehirler gibi nispeten daha küçük su kaynakları gibi faktörler de bunlara dahildir.
Su Döngüsü Aşamaları
Su döngüsü pek çok aşamadan oluşur. Su döngüsü aşamaları, buharlaşma, yağış, erime, terleme, yüzey akışı, yer altı sularının okyanuslara dökülmesi gibi bileşenleri kapsar. Bu aşamalar temel iklim ve su sistemlerini dengede tutan yapı taşları gibidir.
1. Buharlaşma
Buharlaşma, suyun sıvı halden gaz hale geçmesidir. Buharlaşma süreci güneşten gelen ısı enerjisinin su moleküllerini ayrıştırıp gaza dönüştürmesiyle gerçekleşir.
2. Yoğuşma
Yoğuşma, gaz haldeki suyun soğuyarak sıvı hale dönmesiyle oluşur. Buharlaşmanın tersi olarak bu süreçte, gaz halindeki su ısı kaybeder ve moleküller arası bağı güçlenir.
3. Terleme
Doğamızın akciğerleri olan bitkiler de su döngüsünde yer alır. Bitkiler bulundurdukları fazla suyu terleme yoluyla dışarı atarlar. Gaz halinde atmosfere karışan bu su ile döngü devam eder.
4. Yağış
Yoğuşarak havadaki gaz moleküllerinden daha ağır bir hale gelen su, yerçekiminin de etkisiyle yeryüzüne yağış olarak iner. Havanın sıcaklığına göre değişen yağış şekillerine örnek olarak kar, dolu ve yağmuru verebiliriz. Isı kaybettikçe moleküller arası bağı kuvvetlenen su, gaz halden sıvıya, sıvıdan da katı hale geçer.
5. Erime
Yeryüzünde bulunan tatlı suyun büyük bir bölümünü buzullar ve buz örtüsü oluşturur. Düşük sıcaklık nedeniyle birbirine yaklaşan moleküller katı halde bulunur. Hava sıcaklığının artması bu molekül bağlarının zayıflamasına yol açar. Bunun sonucunda da erime gerçekleşir.
Kışları soğuk etkisiyle donan nehirler veya buzlar bir bakıma su depolamış olur. Depolanan bu tatlı su kaynakları, ilkbaharda sıcaklığın artmasıyla beraber erir. Bu sayede su döngüsü ve varlığı uzun süreli olarak desteklenmiş olur.
6. Yüzey akışı
Yağan yağmurun eriyen buzun ve karın bir kısmı toprak tarafından emilir. Toprak suyu geçirmediği veya doyduğu zaman yüzeyde kalan su eğimin yönüne doğru akmaya başlar. Yüzeyden akan sular, akarsular gibi su kaynaklarına karışır. Sonrasında su döngüsü, bu suların buharlaşmasıyla yenilenir.
7. Sızma
Yeryüzüne düşen yağışlar, geçirgen toprak ve kaya yüzeylerinden yeraltına ulaşarak sızma işlemini gerçekleştirir. Sızma akiflerin, yani yeraltı sularının ve minerallerin oluşumunu sağlar. Yeraltına inen bu sular daha sonra tekrar yüzeye çıkabilirler.
8. Su kaynağı
Su kaynağı nasıl oluşur? Yeraltı suları, yani akifler yüzeyden taşacak kadar dolduklarında su kaynağı oluşturur. Herhangi bir kaya çeşidi içinde oluşabileceği gibi genellikle kolayca kırılabilen veya çözünebilen yapıda olanların içinde görülür.
Doğadan Esinlendik
Tıpkı doğanın, su döngüsü ile canlılara tatlı su kaynakları oluşturduğu gibi MIATO da sizlerin daha kaliteli ve sağlıklı su ihtiyacını karşılama fikriyle yola çıktı. MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazı ile evinizdeki ve işyerinizdeki suyu daha güvenli hale getirebilirsiniz.
Peki MIATO nasıl daha sağlıklı bir su çözümü sunuyor?
Ters osmoz sistemi ile daha konsantre bir çözeltiden, daha seyreltik bir çözeltiye geçirdiği suyu ideal içme suyu haline getirir. MIATO ön filtreler, son filtreler ve membran yardımıyla bu işlemi gerçekleştirir.
Ters osmoz sistemi hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayın.
MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazını damacana sulardan ve diğer arıtma cihazlarından farklı ve özel kılan ise cam depolama haznesidir. Plastik malzemelerden yapılan su hazneleri sıcaklık gibi sebeplerden dolayı kanserojen madde ve zararlı organizmalar üretirler.
Cam depolama ile sağlıklı ve kaliteli suyunuz bu zararlı organizmalardan korunur.
Su size yaşam verir. Sağlıklı ve iyi bir yaşam için temiz ve kaliteli su tüketmelisiniz. MIATO ile siz ve sevdikleriniz için en sağlıklı su artık elinizin altında.
0 notes
Text
Bağışıklığa tavan yaptıran 10 faydalı öneri
1-Kombu çayı Kombu mantarını, demlediğiniz şekerli siyah veya yeşil çayın içinde bekletin. 1 hafta sonra fermantasyon yani mayalanma tamamlanır. Dolaba koyup soğuk tüketin. Asidik ve doğal karbondioksit oluşumuyla köpüklü, çok lezzetli bir sağlık iksiridir.
2-Ekşi mayalı ekmekEkşi mayanızı nohut kullanarak hazırlayabilirsiniz. Ekşi mayanızı bir kere hazırladıktan sonra basit yöntemlerle ekşi mayalı tam buğday ekmeğinizi kısa sürede pişirebilirsiniz. Tok tutar ve normal ekmeğe göre glisemik indeksi daha düşüktür.
3-Kırmızı lahana turşusu Doğradığınız lahanayı kaya tuzuyla ovup biraz tuz ve ev sirkesiyle kavanozda bekletin.
4-Beyaz lahana turşusuSağlık deposu, probiyotik ve prebiyotik özellik taşıyan lahana turşusu bağışıklık sisteminiz destekler. Hazırlaması çok basittir. Lahanayı iyice yıkayın, doğrayıp temiz bir kavanoza koyun. Üstüne kaynamış soğuk su ekleyin. 1 litre suya 2 çorba kaşığı kaya tuzu (önceden suda eriterek) ekleyin. Kavanoz kapağını kapatıp turşu olana kadar bekletin. Yaklaşık 10 günde hazırdır. 1 gram lahana turşusunun içerisinde toplam 6,5 milyon canlı probiyotik bakteri oluştuğunu biliyor muydunuz?
5-Ev yoğurdu Pastörize sütü parmağınızı hafif yakana kadar ısıtın ve 1 kilo süte 1 çorba kaşığı ev yoğurdu ekleyip karıştırın. Kapağı kapatıp ısısını korumak için sarın, bir gece bekletin. Ardından dolaba alabilirsiniz.
6-Kefir Pastörize sütü şişenin içine kefir mayası atarak oda sıcaklığında bekletin. Birkaç gün içinde mayalanır. Çok ekşimeden dolapta bekletin.
7-Balık Omega-3 bağışıklık sistemini destekler. Hamsi, sardalye, uskumru gibi omega-3 kaynağı balıkları fırında, ızgarada, tencerede buğulama şeklinde pişirerek haftada 2 kez tüketebilirsiniz. Derin yağda kızartmayın çünkü omega-3 kızartma yağına geçer. Ayrıca keten tohumu, ceviz gibi bitkisel omega-3 kaynaklarına da sofranızda yer verin.
8-İlikli kemik suyu Biraz sirkeyle en az 7-8 saat kısık ateşte sert kemikleri ilikleriyle kaynatın, soğuduktan sonra kavanozlara koyup derin dondurucuda saklayın. Sirke kemiklerdeki kalsiyum gibi minerallerin ve kolajenin suya geçmesini artırır. Bağışıklık sistemini destekleyen içeriğiyle yemeklerde kullanılması, yemeğinizin besin değerine de katkı sunar.
9-Elma sirkesi Doğal fermantasyonla evde hazırlanan elma sirkesinin pek çok faydası vardır. Ev sirkesinde canlı organizmalar çok daha fazladır ve herhangi bir katkı maddesi yoktur. Sirkede bulunan asetik asit antimikrobiyal etkisi ile vücudumuzdaki kötü bakterilerle savaşır. Bağırsaklarınızdaki kötü bakterileri uzaklaştırmaya destek verdiği için gaz, şişkinlik gibi problemlerin azalmasına, vücudunuzdaki sivilce veya küçük çıbanların iyileşmesine bile katkı sağlayabilir. Bir çorba kaşığı sirkeyi her gün sabah uyanır uyanmaz yarım litre suya ekleyerek içebilirsiniz.
10-Kırmızı pancar turşusu: Fırında pişirip yumuşattığınız kırmızı pancarları orta boyda doğrayıp tuz ve sirke ile fermente edin. Read the full article
0 notes
Photo
Virüsler küçük olabilir, ancak etkileri büyüktür. Bu basit organizmalar sadece protein kaplı bir nükleik asitten ibarettir, ancak çok çeşitli hastalıklara neden olabilirler. Bazıları ölümcül olabilir; bazıları da faydalı olabilir ve bağışıklık sistemimizin önemli bir parçası olabilir. Yüzyıllar boyunca doktorlar virüslerin (çocuk felci, kuduz, uçuk, öpücük hastalığı ve çiçek hastalığı gibi) ancak yarattıkları sonuçları görebildiler. Ancak hastalık sahnelerinin arkasındaki minik parçacıklar 20. yüzyılın başlangıcına kadar tespit edilemedi. O zaman, bilim insanları eşsiz bir özelliğe sahip, bakteri benzeri bir varlık keşfettiler: Bu canlılar, başka bir varlığın hücreleri olmadan çoğalamıyordu. Ohio Eyalet Üniversitesi Wexner Tıp Merkezi’nde bir aile hekimi olan Dr. Sophia Tolliver’e göre, bu virüsler ve bakteriler arasındaki temel farktır. Bakteriyel bir enfeksiyon, çok çeşitli ortamlarda gelişebilen bir mikroptan kaynaklanır. Viral bir enfeksiyon ise hayatta kalması için çok spesifik koşullara gereksinim duyan mikroskobik bir parazitten gelir. Tolliver, “Üzerine yerleştikleri bir organın dışında yaşayamaz veya üreyemezler,” dedi. Bilim insanları, insanlara bulaşabilecek 400’den fazla farklı virüs tespit ettiler. Bazı virüsler de hayvanlara, bitkilere ve hatta bakterilere bulaşabilir. Kaç virüsün olduğu belli değil. Bir tahmine göre, bilinen tüm türlere, omurgalılara, omurgasızlara, bitkilere, yosunlara, mantarlara ve alglere bulaşabilen 100 milyondan fazla farklı virüs var. Üstelik bu sadece gezegenimizdeki virüsler için bir tahmin. Bazı bilim insanları, Dünyada bu kadar bol bulunan bir varlığın büyük ihtimalle diğer gezegenlerde de bulunduğunu öne sürmektedir. Virüslerin gerçekten canlı mı yoksa sadece biyolojik bir mekanizma mı olduğu konusunda bir tartışma vardır. Bazı bilim insanları, virüslerin yaşayan bir varlığın niteliklerini taşımadığını, çünkü diğer tüm organizmalarda bulunan kendini kopyalama özelliğinden yoksun olduklarını iddia ediyorlar. https://www.instagram.com/p/B99vCAjhE9g/?igshid=sd5ugn7dsr2x
0 notes
Photo
Riyazet ekmeği tarifi ve önemi #sedefhastalığı #sedeftedavisi #egzama #egzamatedavisi #roza #rozasea gibi #otoimmün hastalıkların vücudumuzdan tamamen alınması için tedaviye destek olarak Yaptığımız bu beslenme şekli yani selçuklu'dan bize Miras kalan vücut arındırma programı diğer ismi ile riyazet kültürel olarak beslenme Şeklimiz biraz farklı olduğundan çoğu zaman zor gelebiliyor En çok karşılaştığı 2 soru sabah kahvaltısında ne yiyeceğiz ve nasıl bir ekmek tüketeceğiz Glutensiz ekmekler tercihimiz Ama bu süreçte temel problem Buğday ve genetiği değiştirilmiş organizmalar Riyazet yaparken Bize sorun olmayacak ölçüde gluten içeren bu ekmeği yaparsak Hem daha lezzetli bir ekmek elde etmiş oluyoruz hem de tohumlar Ata tohumları olduğu için sağlıklı bir şekilde beslenmiş oluyoruz Ne yazık ki piyasada Özellikle bu ulusal tarzda her yerde olan marketlerde glutensiz un olarak satılan ların tamamını inceleme fırsatım olduğunda gördüm ki %90 pirinç unu kullanıyorlar bir miktar mısır unu kullanıyorlar bazı nişastalar var içerisinde bunu da Çölyak hastaları glutensiz beslenmek zorunda olduğu için Onlara sağlıklı bir şeymiş gibi sunuyorlar Ama bizim programımız için gluten-free demek hiçbir gluten içermeyen Bu şekilde bir unla beslenmek sadece sağlıklı ve yeterli olmuyor Çölyak hastası problemi yaşamadığımız için ekmeğimiz de Eser miktar veya çok düşük oranda gluten olabilir bu çok büyük sorun teşkil eden bir durum değil yukarıda resmini paylaştığımız ekmek Eser miktar gluten içermekte Lakin tüketebileceğiniz en sağlıklı ekmek formu diyebilirim Yapımı oldukça basit bekar yaşayan erkek arkadaşlar dahi yapabilir. Bunları Bulunduğunuz şehirlerdeki aktarlardan alabilirsiniz tedarik edemeyenler bizimle irtibata geçebilir Biz gönderebiliriz karışım halinde hazırlıyoruz zaten Ekşi mayalı güzel bir ekmek hamuru yoğuracağız avuç içi ebatında büyüklükte fırın tepsisine yerleştirip istediğimiz gevreklik de Pişene kadar gözlemleyerek bir müddet pişireceğiz 200 santigrat derecelik fırın oldukça ideal ekmek bir hafta boyunca tazeliğini koruyor tam 14 parça yaparsanız günde 2 adet Bir Sabah kahvaltısının yanında olabilir veya öğle yemeğinin bir akşam yemeğinin yanında tüketilebilir (Hb. Adnan Yıldırım) https://www.instagram.com/p/B8500TyBM0F/?igshid=108eooskqtrdf
0 notes
Text
procrastination üzerine
eskiden yazı yazmaya otururken bi şema oluştururdum kafamda. düzenlerdim editlerdim sonra üç beş kere okuyup yayınlardım. sonra tanrının çalışma düzeninin bu olmadığını anlayıp bangır bangır yazıp hiç okumadan salmaya başladım. enterasan bir şekilde daha çok beğenildi ve okundu. sanki karşımdakiyle konuşuyorum da anlık bir şekilde muhabbet akıyor gibiydi. sonra bunun üzerine düşündüm ve çıkış yolunu buldum. seveni sikerler, sikeni severler.
evet, neden böyle bir giriş yaptığımı bilmiyorum -ki neden bilmediğimi yaptığım girişten sezebilirsiniz sanıyorum. sezemeyebilirsiniz de. çünkü gelen bazı anonim sorulara göre birçoğunuz kafasını duvara sürterek belli yetilerinizi kaybetmiş organizmalar gibisiniz. evet, biraz sitem ediyorum. birazcık. e o kadar da olsun amınakoyim!
bak neyse, procrastination yazmışız yine. itinayla türkçe terimleri kullanmıyoruz çünkü burda birilerine bir şeyler vermeye çalışmaktayız. yoksa oturup ben de “erteleme hastalığı üzerine” yazardım. ama procrastination derseniz ortamlarda +5 entellik puanı ve şekil kazanırsınız. insanların size bakışı farklılaşır. vay orospu çocuğu derler. vay neler de biliyor. +5 orospu çocukluğu puanınızı cebinize kor devam edersiniz. çünkü ne demiştik, sikeni severler. (LAN YİNE NE GÜZEL BAĞLADIM YEMİNLE BU ARA ÇOK GÜZEL BAĞLIYORUM)
insan kendisini över mi yazı yazarken. muallim naci misin aminakoyim ya.. neyse. konumuza dönelim, procrastination, prokırestineyşın yani. erteleme hastalığı. birkaç örnek vereceğim ki elle tutulur gözle görülür bi hal alsın. elinize alıp avuçlayın, okşayın. örnekler güzeldir.
örnek 1: ders çalışacaksınız, ama hiç ders çalışasınız yok. oturuyorsunuz kitabın başına açıp abuk subuk yutuptan videolar izliyorsunuz, odanızı toparlıyorsunuz. normalde hiç yapmayacağınız -normalde yapsanız çok değerli olacak- aktiviteler yapıyorsunuz ama itinayla ders çalışmıyorsunuz. ama bu sizin vicdanınızı itekliyor, canınız yanıyor. itinayla ders çalışamıyorsunuz, yanıyorsunuz çünkü siz bir procrastinatorsunuz!
bu verdiğimiz örnek bir daha çok ygs öğrencilerinde ve sınav haftalarında gözlenir mesela. çalışmak istersiniz, çalışamazsınız. aklınızda ders olur ama ölüp biter kavrulursunuz yani.
bundan bir çıkış yolu var mı? şimdi biraz bunu irdeleyelim. ya da yarın mı irdelesek... neys.. (bunu yakalayanlara +5 orospu çocukluğu puanı daha geldi)
örnek 2: kilo vermek ya da kilo almak istiyorsunuz. (YAZININ BU KISMINDA Bİ ES VERMEK İSTİYORUM. ÇOK ACIKTIM BİRDEN VE YEMEĞİ BEKLEMEK ÜZERE TELEVİZYONLU ODAYA GİDİP AYAKLARIMI UZATIP ZAP YAPACAĞIM. YAZININ GİDİŞATI TAMAMEN BOZULABİLİR AMA HİÇ UMRUMDA DEĞİL GERÇEKTEN ÇOK ACIKTIM YA. YEMEK DEDİK ACIKTIM YA. 1-2 SAATE GELİP DEVAM EDİCEM İNŞ 2051)
tam bi saat sonra geldim. ertelemeden oturuyorum bam bam devam ediyorum. örnekten devam edelim. bi saat önceki insan değilim, insan her zaman değişir. balık yedikten sonra da değişir, yemek masasında ailesiyle ettiği sohbetten sonra da. değişmeyen ve kendisiyle tutarlı olan insan gerizekalıdır. çelişmekten korkmayınız diyerekten ikinci bir giriş yapıyorum. çünkü yazıya başladığım ben ben değildi. sen de sen değilsin. vaaaaaay, ümstad nece tespitti o öyle...
neyse. kilo vermekten bahsediyorduk, spora başlayacaksınız. bir gün yaptınız, iki gün... sonra cips aldınız dayanamayıp. yediniz ama vicdanınız el vermiyo. ama yiyonuz. bu procrastinate işte. tam olarak erteleme şu bu dersek yanlış olur. çünkü dillerdeki kelimeler birbirini tam karşılamıyor. zaten bu şu dilde şöyle bi kelime varmışmış postları da bundan çıktı. bi entelektüel abimiz bunları böyle vermeye başladı. (word stuck özentisi halinde. bunu ilk olarak word stuck yapmıştı uzun uzun anlamını anlatarak, kaynağını vererek) sonra bu yarak kürek insanlar her şeyin bokunu çıkarttığı gibi bunun da çıkarttı. işte hep böyle amınakoim bu dünyanın ya.
örnekleri verdik. şimdi sebeplerini anlatmak istiyorum. sonra da nasıl kurtulabileceğimizi anlatmak istiyorum. çünkü gidişat hep böyle olmalı hayatımızın patikalarında... 1-nedir, ne değildir 2-sebep? 3-çözüm.
yani. bir sürü bıdı bıdı yaptık sebebini anlatmaya girince biraz tırtlayabiliriz. bunun için yine 2 madde vermek ve devam etmek istiyorum. biraz düşünüp daha farklı şey bulunabilir ama şu an aklımda bunlar var. belki laf lafı açtıkça daha çok şey bulabiliriz
1- mükemmeliyetçilik : açık ve net. aslında bunu hiç açıklamaya gerek yok. bi işin mükemmelini yapamazsam hiç yapmayayım düşüncesi pek çok insanda hakim. kilo vermeye başlasam zaten bırakırım kafası. gayet açık ve net. bunun için uzuuun bir motivasyon konuşması yazardım ama salak mısınız aq? hiçbi işin mükemmelini yapamazsınız zaten. o yüzden uğraşmadan dönün bu yoldan. mükemmellik mi kalmış dünyanın anası sikilmiş. arkanıza yaslanıp izlemek mi istiyosunuz yoksa bu çöp mekanda bir şeyler uğraşıp biraz mükemmellik olgusuna yaklaşmak mı? gerçek mükemmeliyetçiler götünü büyütmez kanımca.
OFF NE GAZ HE. MOTİVASYON VERMEYEK DEDİK ALASINI VERDİK ALASINI....
2- üşengeçlik. genlerimize işlenmiş bi illet. bunu da açıklamaya gerek yok. procrastinate olayı genelde uzun süreçli bi olayı yumurta dayanana kadar ertelemek anlamına da gelir. o yüzden üşendiğinden ve zamanın olduğundan saldıkça salarsın. yumurta kapıya dayanınca da vasat bir iş çıkarırsın. genelde böyle olur. oysa ki aynı eforun %20 arttırılmış halini günlere yaysan fazla fazla güzel kaliteli bir iş çıkacak...... bilmiyorlar.. bilseler böyle yapmazlardı allbayımmmmm..
bak aklıma bi tane daha geldi 3 oldu.
3- fazla plan yapma, plan aşamasında fazla düşünme: gayet basit. sebepler çok basit çünkü herkesin yaşadığı ve genel geçer olgular olduğundan üzerinde fazla düşünmek anlamsız. ama düşündükçe yeni şeyler bulunabiliyor. yani oturup bi olay üzerinde aşama aşama düşünmektense işe başlamak gerek. mesela yazının başını hatırlayalım. oturup ne yapsam diye düşünmektense bam bam girdiğim yazılar daha güzel sonuçlar verdi ve beni yazmaya daha çok itiyor. üstünde düşündükçe üzülüyorsun, çekiniyorsun çünkü. FIRE IN THE HOLE. AKLIMA Bİ TANE DAHA GELDİ BAK. DÖRT OLDU DÖRT
4-birçok işi aynı anda yapmaya karar verip kafada kurup hiçbirini yapmama... BU SENSİN Dİ Mİ? BENİM. SENSİN. O BU ŞU ... yapma olm. mesela alıyosun 6 tane kitap. hepsini bitiricem diyosun aynı anda okumayı düşünüyosun hiçbirini yapamıyosun. ya da ressam olucam kodlama öğrenicem yazı yazıcam spor yapıcam diyosun. bi bakmışsın elinde instagram götünü yaymışsın türk dizisi izlerken keşfette yabancı ünlü fotoğraflarına bakıyorsun. yani ben sana ne diyeyim sayın okuyucu.. ne diyeyim... yazıklar olsun...
başka bi şey gelmedi aklıma. henüz. o yüzden nasıl kurtulabileceğimizden bahsedeceğim ve hayatın ne kadar kısa olduğundan dem vuracağım.
bunun için wait but why isimli çoook sevdiğim bir blog sitesinden bir yazıyı alıntılayacağım. yazı şu: 100 blocks a day
yazıyı birebir çevireyim. ingilizce bilen kankilerim burayı atlayıp devam edebilir. ama biraz yorum katıyorum. yine de bakın yani...
insanların çoğu günde 7-8 saat uyur. yani yaşamak için geriye 16-17 saat kalır. ya da aşağı yukarı 1000 dakika diyebiliriz. gelin 1000 dakikayı 100 tane 10 dakikalık kutucuklar halinde düşünelim. her sabah kucağınızda 100 tane kutucukla uyanırsınız. gün içinde de hayatınızın 10 dakikasını, kutucuklarınızı ,harcayarak bitirirsiniz. ta ki harcayacak kutucuk kalmayana, uyku vakti gelinceye dek. gün sonunda geriye bakıp, 100 kutucuğumuzu nasıl kullandığımızı düşünmek her daim iyi bi fikirdir. kaç tanesini geleceğimizi güzelleştirmek için doldurduk? kaç tanesi sadece eğlence için oradaydı? kaç tanesini diğer insanlarla, kaç tanesini kendimiz için harcadık? kaç tanesi bir şey yaratmak için(inşallah dogmatik tayfa buna kızmaz. olm create = yaratmak lan şişte delirmeyin hemen..), kaç tanesi bi şeyleri harcamak için kullanıldı? kaç tanesinde vücudunuz için bir şey yaptınız, kaç tanesinde zihinsel aktiviteye odaklandınız? ya da kaç tanesinde ne vücudunuzu ne zihninizi düşündünüz? hangileri favori kutucuğunuz, hangilerinin allah belasını versin?(least fav. boyle çevrilince valla daha güzel oldu)(aslında adam en az favoriniz diye demiş)(saygı)
bu kutucukların büyük bir karenin içine yerleştirildiğini düşünün. ya hepsini bir amaç uğruna etiketlemek zorunda olsaydınız?
bütün gününüzün nasıl olması gerektiğini düşünün ve kutucuğu doldurun,(yapmak zorunda kalırsınız demiş ama biraz yorum katalım aq.....) hangi kutu neye değer? yemek pişirmek üç kutucuk gerektirir, yemek sepetinden ısmarlamak 0. yemek pişirmek üç kutuya değer mi? (ya da paranız var mıskldjs) günlük 10 dakikalık meditasyon(öğle namazı diyelim, kültürleri değiştirip.) bir kutuyu harcamaya değer mi?(dogmatik tayfa yine sinirlendi, haşa.) günde 20 dakika kitap okumak size yılda neredeyse 15 okunmuş kitap verir, 2 kutucuğu harcamaya değmez mi? cs go oynamak sizden bir sürü kutucuğunuzu alır, değer mi cyka blyat? hangi kutular sizin için tartışılmaz olarak var ve değiştirilmez, hangileri daha esnek ve değiştirilebilir? hangi kutular bomboş, amaçsız olarak kalmalı?(hepsi amqqq diyip yatmaya devam eden adam gibi adamlar derdim ama hiçbir adam gibi adam bu kadar yazıyı görüp okumaya devam etmezkldjsakld)
şimdi, gününüzü(dününüzü demiş ama gece yazdığım için gününüzü diyorum.. bitti sayılır) nasıl geçirdiğinizin etiketlendiği 100 kutucuğa bölünmüş bir kare hayal edin. az önce doldurduğunuz ve gerçekte olan iki büyük kare arasındaki farkları düşünün.
soru şu: iki grid(büyük kare işte.) birbirinden nasıl farklı, ve neden? (hayaller hayatlar loool)
evet arkiler. kısa bi ara verdik diyeceğim ama adamın yazısında parantezler halinde yine konuşmadan duramadım. hayatımız kısa. resmen 100 kutu aq. yıla vurup güzel bi hesap yapardım ama inanın çok üşeniyorum. bir gün 100 kutuysa bi ay 3000 kutudur. bir yıl da 36000 kutudur. ve siz yatmaya devam ediyorsunuz. mükemmellik mi, üşengeçlik mi, planları kaldıramamak mı bilmiyorum ama büyük gerizekalılık ediyoruz ve bu benim canımı yakıyor ara ara. mesela bu adam yazıyı 11 ay önce yazmış. kutuları nasıl doldurdun diye sorsan bi durur, düşünür. pişman olur yani. biz de aynen öyleyiz. pişmanlıklar içindeyiz, canımız yanıyor ve bi şeyleri düzeltmek istiyoruz. ama onlar romantik kitap yazarlarına para kazandırıp aşk acısı çekiyorlar. biz varoluş acısı çekiyoruz, kimse bizi anlamıyor albayım...
sanırım bir yazının daha sonuna geldik. bu yazıyı yazmak için yaklaşık 5 kutu harcadım, umarım değmiştir ve hoşunuza gider.
yazılarla alakalı sorular, düşünceleriniz ve yazı önerileriniz için mesaj kutum her zaman açık. oturalım, düşünelim, konuşalım. ertelemeyelim. eğer interaktif düşünceleriniz varsa(beraber kutu dolduralım vs.) bu işi büyütebiliriz. ne de olsa hepimiz bir şeyler üzerine yaşıyoruz.
görüşmek üzere!
10 notes
·
View notes