#bırakmamak
Explore tagged Tumblr posts
songeceresitali · 1 year ago
Text
Yemin ederim tek istediğim sevilmekti. Bir parça sevilmek istedim sadece. Birileri beni takıntılarımla sevsin, dengesizliklerimle sevsin,yaralarımla sevsin, kanayan ellerime rağmen ellerimi tutsun istedim. Kriz geçirince beni o sakinleştirebilsin, kendime zarar verirken ellerimi tutsun, geçeceğini fısıldasın istedim. Kimse sevmedi. Beni kimse sevemedi.
273 notes · View notes
Text
Tumblr media
1510
39 notes · View notes
tcetvel · 4 months ago
Text
Ar*p foto blog sayısı arttığı için benim zorunlu aktiflik>>>>
1 note · View note
laviniapricity · 1 year ago
Text
“Kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum..”
Tumblr media Tumblr media
Cesare Pavese
597 notes · View notes
uykucupandaa · 1 year ago
Text
SİZİ BİLMEM AMA BEN AŞKI...
Temas etmeyi sevmemesine rağmen Eylül' ün elini tutan merihten (kar küresi)
İzmir karanlıktan korktuğu için ona ışıklı battaniye hediye eden egeden (3391 km)
Bestegülü yalnız bırakmamak için ölmeye direnen oğuzdan (yere yakın yıldızlra uzak)
Nazlı'yı öldürmemesi için en büyük düşmanına yalvaran boradan(maça kızı 8)
Zeynep ölümün ucundayken evlenme teklifi eden onurdan(karantina)
Eftalya için en değerli şeyi olan gururundan vazgeçen tugaydan(beyaz leke)
1 yıl boyunca komada olan Kumru'yu bekleyen Urazdan ( enkazın altındakiler)
ÖĞRENDİM...
477 notes · View notes
kadir01sblog · 9 days ago
Text
Tumblr media
Yaşamanın ipini bırakmamak lazım. Nerde bir güzellik varsa yaşamak lazım. Sevgi varsa sevmek lazım. Aşk varsa, tüm ruhunla sarılmak lazım. Öyle sahiplenmeyen kimsenin insafına kendini birakmaman lazım..❤💕
39 notes · View notes
elisaa-suu · 11 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Kitaba tarih atmışım 29 Ekim 2013'ten bu yana benimle🌾Bundan 2 ay önce bi 30 sayfa falan okuyup bıraktım. ilk sayfaları sıkıcı da değildi oysaki, böylesine büyük bi yazarın kitabını okumamış olmayı geçtim, başlayıp bırakmış olmak bile bi utanç benim için. Bırakmamak üzere başlıyorum bu gün 📚su gibi aksın ☕
100 notes · View notes
benveaptalkalbim · 3 months ago
Text
bir tarafım bırakmak icin diger tarafımda bırakmamak icin direniyor. bende arada sıkısmıslıgımla ayakta kalmaya calısıyorum
52 notes · View notes
bilmece · 2 months ago
Text
Annemin şu anda içinde bulunduğu gündemiyle gelmesiyle önüm arkam sağım solum ilişkiler hakkında diyaloglarla doldu. Eskiye nazaran çok değiştiğimi ve geliştiğimi düşünüyorum ama yine de bu ikili ilişki meselesini becerebildiğimi düşünmüyorum. Bunu becermek neye benzer bunu da pek bilmiyorum açıkçası.
Bugün aile dostumuz bir kadın eşinin ona sık sık “yapamazsın edemezsin” gibi yorumlarla yaklaştığını anlattı. En basitinden bir anekdot: şehrin kalabalık bir yerine gidecekmiş arabayla adam hemen “sen giremezsin ki oralara, gir çarp arabayı bir de onunla uğraşalım!” minvalinde tepki vermiş. Kadın da asmış isyan bayraklarını niye yapamıyormuşum canım diye itiraz modunda.
Bunun üstüne hayatımızda kıymet verdiğimiz insanların yorumlarını nasıl da içselleştirdiğimizi düşündük. Hem duyma sıklığı hem de kişileri koyduğumuz yerden mütevellit insan bir süre sonra sorgulamayı bırakıyor ve inanmaya başlıyor. Olduğunu anlamadan, sessiz sedasız oluyor bu.
Bırakmamak lazım sorguyu. Biliyorum insan bilmek istiyor, yol yordam istiyor, net çizgiler olsun belirsizlikten kaçayım istiyor ama bu çok tehlikeli. Belki de her düşüncemizi sorgulayıp biz buna katılıyor muyuz yoksa zihnimize bir yerden yerleşmiş mi bu düşünce tartmamız lazım.
Eh işin özü insan olmak, düşünen irdeleyen insan olmak zor. Herkes kendi ipinde cambaz gibi yürümeye çalışırken birileriyle beraber bu hayat yolunda yürümeye çalışmak daha da zor. Yapabilenlere -bireyselliğini baskılamadan, boyun eğmeden gerçekten yapabilenlere- şapka çıkartıyorum.
29 notes · View notes
velovis · 1 year ago
Text
niçin böyle oldu diye düşünmek yerine niçin böyle olmad�� diye düşünelim diyorum.
bak hiç düşünmeyelim demeyi de isterdim, isterdim ama o yolda aceleyle yürürken cebinden kağıtlar düşüren adam ve bir kedi ondan korkmasın diye yavaş yavaş yaklaşan o küçük kız buna hiç hazır değil. üstelik, aynaların hiçbiri beni de pek hazır göstermiyor. gecikeceğim.
her şeyin nedenini, nasılını kuytulara geri dönüp bakmamak üzere bırakalım diyorum.
biraz göz göze gelmeye utanılan gözlerin varlığını düşünelim, düşünürken hiç göz göze gelmeyelim. yine de bunu uzun tutmayalım, çünkü gözlerim, biraz da baktığım aynalar, gözlerinden o kadar uzak kalmaya hiç hazır değil. bu defa gecikmeyeceğim.
gelirken yanında ellerini de getir. biraz, ölü bir yıldızın içinden bile bizi tutup çıkarabilecek şeyleri düşünürüz belki. tutmaya utanılacak ama tuttuktan sonra bırakmamak için kedi sevmemeyi ya da sigara içmemeyi göze aldıracak bir çift eli. biraz seni, biraz o elleri, biraz da o gözleri. gecikecek miyim?
bir keresinde sana bedenindeki tutunulabilecek yerleri saymıştım. korkunca kaçıp saklanacağım sığınaklar gibiydi her bir uzvun, bak, gözlerinden parmak uçlarına koca bi' evreni sığdırmış tanrı diyorum, sense gökyüzünü izliyorsun. sen baktığında gök bile farklı geliyormuş insana, inan, bu defa gecikmeyeceğim.
sen de düşünülecek bir şeyler say demek isterdim, isterdim ama sabahlayan kuşlar ve hiçbir ayna içinde sen olmadan bir şeyler düşünmeye hazır değil. yine de say, sen bir şeyler say ben de biraz her kıpırdayışın her kıvrılışın daha öpülesi yaptığı o dudakları düşüneyim.
seni düşünmekten kımıldayamayacağım, daha gece yarısına çok var ama haberin olsun, bu defa gecikmeyeceğim.
tüm geç kalışların aksine sana hep tam zamanında geleceğim.
69 notes · View notes
levzaii · 5 months ago
Text
"Müslüman sanatçı" olmanın yolları
zinhar bir tek vakit olsun, namazı bile bile, göz göre göre kazaya bırakmamak, sabah namazlarını mümkünse camide kılmak, her an pırıl pırıl temiz olmak, her bakımdan ve hep Allah ve Peygamberi konuşan kişileri arayıp bulmak ve kendini kötülüklerden nasıl el etek çektiğini maddi delillerle ispat etmek, eylem halinde.
Tumblr media Tumblr media
23 notes · View notes
sadecezeynep16 · 6 months ago
Text
SİZİ BİLMEM AMA BEN AŞKI...
Temas etmeyi sevmemesine rağmen, Eylül' ün elini tutan Merih'ten.. (Kar küresi)
İzmir karanlıktan korktuğu için, ona ışıklı battaniye hediye eden Egeden...
(3391 km)
Beste gülü yalnız bırakmamak için, ölmeye direnen oğuzdan..
(Yere yakın yıldızlara uzak)
Nazlı'yı öldürmemesi için, en büyük düşmanına yalvaran Boradan.. (Maça kızı 8)
Zeynep ölümün ucundayken evlenme teklifi eden Onurdan... (Karantina)
Eftalya için, en değerli şeyi olan gururundan vazgeçen Tugaydan.. (Beyaz leke)
1 yıl boyunca komada olan Kumru'yu bekleyen Urazdan..
(Enkaz altındakiler)
ÖĞRENDİM...
26 notes · View notes
halimecan · 8 days ago
Text
Tumblr media
Ölünce Beni Kim Yıkayacak?
Hayat, bir yolda yürürken arkamızda bıraktığımız izler kadar, ilerlerken gözlerimizi kör eden karanlıklarla da şekilleniyor. Son zamanlarda sıkça karşılaştığımız açık hava reklamları ve sosyal medya paylaşımları, hayatın geçici olduğunu hatırlatan bir uyarı gibi... Çoğumuz, bu hatırlatmaları görmekten rahatsız oluyor, çünkü gerçeklik, bizleri konforlu kabuğumuzdan çıkarıp, en derin korkularımızla yüzleştiriyor.
"Ölünce beni kim yıkayacak?" sorusu, belki de hepimizin kafasında bir yerlerde yankılanan, ama duymak istemediğimiz bir gerçek. Toplum olarak, yaşamı anlamak ve kabullenmek yerine, ölümün üzerine kalın bir örtü çekmeye eğilimliyiz. İnsanlar, ne kadar para kazanıp ne kadar mal-mülk biriktirirse birikitsin, sonunda hepsinin toprağa karışacağını bilmezler mi? Ama bu düşünce, insana öylesine korku verir ki, çoğu zaman göz ardı edilir.
Peki, bu kadar korktuğumuz, kaçtığımız şey aslında nedir? Bir gün yok olacağımızı kabul etmek, her şeyin geçici olduğunu görmek mi? İnsanlar artık, hayatın anlamını maneviyatla değil, maddiyatla ölçmeye başladılar. Oysa eskiden, basit bir kefen bezi bile insanın son yolculuğunu rahatça ve sıkıntı yaratmadan yapabilmesi için yeterliydi. Şimdi ise, her şey kayboldu. İnsanlar birbirlerine yük olmaktan korkuyorlar. Ama eninde sonunda, her şey bizden ayrılacak. Malımız, mülkümüz, arabamız, evimiz, tüm o değerli gördüğümüz şeyler... Geride sadece bizim içimizdeki iyilikler, güzellikler, kalacak.
Dünyaya gözlerimizi açarken, o anı hatırlamıyoruz. Ve bir gün gözlerimizi kapattığımızda da, belki o anı da hatırlamayacağız. Ama ne fark eder? Bu dünyada iz bırakan, kalbini ve ruhunu iyilikle dolduran insanlar asla unutulmaz. Belki insanlar bizi unutacak, ama biz başkalarının hayatlarında bıraktığımız izlerle yaşamaya devam edeceğiz. Ölüm bir son değil, belki de bir başlangıçtır. Bir gün bir başkası, bizim izlediğimiz yolu takip edecek ve belki de o kişinin hayatına dokunduğumuz bir iyilik, sonsuza kadar yankılanacak.
Neden korkuyoruz? Çünkü sonun gerçeği, bilinmezliğin içinde kaybolmuş durumda. Ama belki de gerçek korku, hayatı nasıl yaşadığımızla ilgilidir. Gerçek bir korku, başkalarına zarar vermek, kendini kaybetmek, dünyada iz bırakmamak ve sevdiklerine yalnızca maddi şeyler bırakmaktır. Oysa asıl miras, ruhun derinliklerinde işlediğimiz iyiliklerdir.
Ölünce kim yıkayacak, kimin önünde kaç defa eğileceğiz? Bilmiyoruz. Ama biliyoruz ki, dünyada verdiğimiz her güzel söz, yaptığımız her küçük iyilik bir gün bizi hayatta tutacak. Gerçek zenginlik, kalbimizin derinliklerinde saklıdır; orada bir ışık var ki, hiçbir ölüm karartamaz.
10 notes · View notes
veganlogicdinamo · 1 month ago
Text
UMUT, LAİK CUMHURİYETE BAĞLI ÖĞRETMENLERLE YÜKSELECEK
MEB’in tarikat bağlantılı vakıf ve dernek gibi oluşumlarla protokol imzalaması, yapılan etkinliklerin çocukların zihinsel gelişimini engelleyen yaygın bir çocuk istismarına dönüşmesi ve ÇEDES projesi kapsamında, herhangi bir pedagojik formasyonu olmayan Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı imam ve müftülerin derslere girmesi karşısında, laik Cumhuriyet değerlerine bağlı öğretmenler direniyor!
Ancak direnen öğretmenlerin karşısında siyasal İslamcı iktidarın yıldırma politikaları giderek ağırlaşıyor. Cumhuriyet tarihinde öğretmenler için ilk kez “dini eğitimi engellemek” diye bir suçun icat edilmesi yüzünden, Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin Gericilikle Mücadele Komitesi, öğretmenleri yalnız bırakmamak için kısa bir süre önce bir duyuru yaptı ve bir dayanışma hattı kurdu. Belirtilen e-posta adresine ([email protected]) ya da WhatsApp hattına (0541 930 11 72) yaşadığı deneyimi, karşılaştığı mobbing ve zorbalığı bildiren öğretmenlere gerektiğinde avukat desteği verileceği, her koşulda yanlarında olunacağı açıklandı.
Devrim kanunlarının en önemlilerinden biri olan Öğretim Birliği Yasası’nın (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) 100. yılındaki bu Öğretmenler Günü’nde, ülkenin halini böyle bir yazıyla anmanın derin hüznünü duyuyorum. Bununla birlikte dayanışmanın önemini de vurgulayarak aydın bir gelecek için umudu yine laik Cumhuriyet Devrimi’ne bağlı öğretmenlerin yükselteceğini de biliyorum.
“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller onların eseri olacak!
10 notes · View notes
baybaykus · 1 month ago
Text
Şimdi 1990’daki proje tekrar sahneye konuluyor! ABD, Kerkük petrollerini Türkiye’ye bırakmamak için her türlü tedbir alıyor ama Türkiye’de Türk halkına hâlâ “Osmanlı gibi büyüyeceğiz” masalları anlatılıyor.
7 notes · View notes
galaksininsesii · 2 months ago
Text
Bir insan babası ölsün diye dua eder mi? Bence eder çünkü ben çok ettim. "Bitsin" dedim "Ölsün" "O da bizde rahayatlayalım" istedim ama ölmedi. Her gün bize, bana daha çok çektirdi.
İnsana "Şu hayatta en değerli neyiniz var?" diye sorsalar ne der? Aile değil mi? Bende aile derim ama o aileye 'onu' eklemem. Benim ailem benim gözümde annem ve kardeşimden oluşuyor çünkü aile 'güven' demekti. Korku,endişe,üzüzntü değil; mutluluk,neşe, gülümseme demekti. Ben hep annnemle ya da kardeşimle güldüm. Onlarla bir şey yaparken daha çok eğlendim. Kardeşimle hiç mi tartışmıyoruz,tabii tartışıyoruz. Hatta bazen keedi-köpek gibi biirbirimizi yiyoruz ama yine de biliyoruz. Birimize bir şey olsa diğerinin canı bin yanar. Üzülmeyelim diye saçma salak hareketler yapar yapar yine de moralimizi düzeltiriz ancak bu,onda olmaz.
Ben kendimi bildim bileli bir kere bile onunla doğru düzgün anlaşamadım. İki inatçı keçi. Bir yanda "Elalem ne der,kız çocuğunun hava karadıktan sonra ne işi varmış,şu saate kalkıcaksın,şu saate yatacaksın." diyen 'baba' faktöründe bir adam;diğer yanda bbu adam tarafından gençliğinin en güzel yıllarını kavga gürültü,bağırış içinde yaşayan,en saçma anda bile tonlarca laf yiyip duygularını anlatmaya kalktığı anda da yine o bağırışlarla susturulan genç bir kız.
O adam beni öldürmeden öldürdü. Benim ruhumu,hayat enerjimi,sağlam psikolojimi,gençliğimi öldürdü. Evet belki beni b!çaklamadı ya da fiziksel şiddete maruz bırakmadı ama bence bu da bir şiddet. Psikolojik şiddet ve ben bu hayatta o kadar saçma sapan sebeplerle bu şiddeti yaşadım ki size anlatamam.
Şimdi siz "Karşı gel,susma,anlat derdini." diyeceksiniz. İnanaın onu da yaptım. Sesimi duyurmayı ve bir kerelik olsun ona karşı gelmeyi denedim ve o gün beni bir çöp gibi sokağa atmaya kalktı. Annem olmasaydı atacaktı da belki, bilinmez.
O olaydan sonra yine saçma sapan bağırışlar,kavgalar,gürültüler...
Bir gün dayanamadım. Hem ondan hem de o zamanki yakın arkadaşlarımdan yediğim darbe ile kendimi telefonla beraber lavaboya kitledim. Bir yandan bana atılan dost kazığını bir yandan da onun bana yaptıkları ağır geldi. Dayanamadım. Kurtulmak istedim ve j!let yardımıyla bileklerimi ç!zdim. Belki dedim, kurtulurum ama bırak kurtulmayı damarıma bile gelmemişti. Ben o gün o çiziğin acısını hissediyorum sanarken benim ağlama seslerime annem daha da endişelince kapıyı açtım. Onunla göz göze geldim ve bana ne sordu biliyor musunuz? "Neden ağlıyorsun?" değil, "Neden tuvalete telefonla girdin?" dedi ve yine bağırmaya başladı. Ne o, ne de annem bileğimdekileri fark etmedi ve o yaralar onlar fark etmeden iyileşti.
Daha sonrasında yine çok istedim denemeyi ama bu sefer yapamadım. O günde yapmamalıydım ama yaşamak için değil, tam tersi yaşatmak için. Kardeşimi de bu kaosta tek başına bırakmamak için. Saçma sapan şeylere sinirlenip, beni büyüttüğü şekilde kardeşimi de büyütmesin diye vazgeçtim ve hâlâ kardeşim için mücadele ediyorum.
Siz şimdi dersiniz bunu niye bize anlattın?
Çünkü ben yazarak rahatlıyorum. Bunlar uzun süre benimle ve bir yere dökmezsem ilerde onun gibi olup önüme gelene patlamaktan korkuyorum. Eğer bunlar sizi rahatsız ettiyse özürlerimi sunarım.
İyi akşamlar dilerim
8 notes · View notes