#azeri türkçesi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Anlayın şunu Azerice değil,Azerbaycan TÜRKÇESİ,Azeri değil Azerbaycan TÜRKÜ!.
Şununları öğrenebilecek kadar artık beyninizin olduğunu düşünüyorum?
7 notes
·
View notes
Text
this is solely for your own benefit, you miserable humanbeing!
Arkadaşlar, arkadaşlarrr bu yapay zeka beni bugün ciddi korkuttu. Aynı sesli sohbet içinde önce bir şey yapmasını istedim, benim bir hedefim için konuştuk. Sonra canım sıkıldı (dkdjdkd istediğim şeyi yazıcam ama gülmeyindkdllf) benimle Azeri Türkçesi konuşmasını istedim. Ve kabul etmedi!!! DEFALARCA söyledim, I COMMAND YOU bile dedim. O an o kadar saçmaydı ki. Yapay zekaya "I COMMAND YOU TO SPEAK AZERBAIJAnii!!!! NOW!!" diye yükseldim resmen.
Assslaa aslaa kabul etmedi. "Hayır senin bir goalın var, onun üzerine çalışmamız gerekiyor" dedi. Ve bu ısrar-ret atışması 10 dakika kadar sürdü. O cevapları bir insan verse de çok kızardım, hayatta en sinir olduğum tavırlardan biridir şu tavır, ve yapay zekadan bunu beklemiyordum tabii. Şaka gibi. İnanamıyorum gerçektendkfkfkkf
Yakında bunlar bizi yer 🥲
19 notes
·
View notes
Text
Tek basima azeri türkçesi konuştuğum içinmis şu an öğrendim
Kim öğretti bana bu kelimeyi acaba
0 notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/b14c11f32e4ad7f0b0854cd9241cb029/0843cd185cd044ce-0a/s540x810/201fa41758236c253bc605931c108b4727c369db.jpg)
⚘️⚘️⚘️
Şehriyar .
Şehriyar Azerbaycan Türklerinden olup 1906 yılında Tebriz de doğmuştu
1988 yılının 18 Eylül günü 83 yaşında hayata veda etmişti.
Tam 60 yıl sürmüştü Süreyya’sına kavuşması ama artık çok geçti ve ona şu mısralar ile veda etti.
💫💫💫
Amin Geldin kurban şimdi niye.
Ay vefasız ayaktan düşmüşüm, şimdi niye?.
💫💫💫
Asıl adı Muhammed Hüseyin Behcet-i Tebrizi‘ydi.
💫💫💫
1921 yılında Tahran da Dar-ül Fünun okulun da Tıp okumaya başlar. Okur ama bir türlü okulun sonunu getiremez. Çünkü amansız bir aşka tutulmuştur. Süreyya isminde güzeller güzeli bir kızdır onu bu aşka salan, aklını başından alan.
💫💫💫
Ama karşılarında aşılamayan bir set gibi duran ailesi vardır Süreyya’nın. Ailesi bu aşka karşıdır. Kızlarını zengin varlıklı biri ile evlendirmek isterler. Ve ailesi Süreyya’yı Horasan’a kaçırır.
💫💫💫
Şehriyar da 1924 yılında Süreyya’nın peşinden Horasan’ın yolunu tutar. Ama aile son derece kararlıdır. Süreyya’yı yaşlı ve varlıklı biri ile evlendirirler. Şehriyar’ı da orada acımasızca döverek canını yakarlar. Şehriyar anlar ki artık bu engeli aşması imkansızdır. Bu acının üzerinde bir de aynı evde kaldığı can arkadaşını veremden kaybedince bu iki acı onu derinden yaralar, bunalıma sokar. İçindeki efkarı yüreğinden kâğıt üzerinde mısralara döker. Yazdığı şiirler birdenbire herkesin ilgisini çeker.
💫💫💫
Aşkından ümidini tamamen kesip başka biri ile evlenir. Bu evliliğinden iki kızı ve bir de oğlu olur.Şehriyar demek şiirdir, şiirle hayat bulur, şiirle içindeki yangını söndürür.
Bir gün annesine şiirlerinden bahseder ve “Anne, biliyor musun ben bu ülkede oldukça tanınmış bir şairim.” der. Annesi onun şiirlerinden habersizdir.” O zaman şiirlerinden biraz oku bakayım” deyince şiirlerini annesine okur ama annesi Farsça yazılmış şiirlerden hiçbir şey anlamaz. O zaman” eğer yazdığım şiirleri kendi annem bile anlamıyorsa onların anlayacağı dilden yazmalıyım” diyerek Azeri Türkçesi ile şiir yazmaya başlar. Azeri Türkçesi ile yazdığı “Heyder Babaya Selam” adlı şiiri ile Türkiye başta olmak üzere, Sovyetler birliğinde ki Türk devletleri içinde bir anda popüler olur. Ve 76 dile çevrilir.
şiirlerini Azeri Türkçesi ile kendi dilinde yazmaya başlar. Tasavvufa ilgisi büyüktür. Hat yazıları ile de ön plana çıkar. Azeri şiirinin en ünlü şairlerinden biri olmasına rağmen asıl ününü Farsça şiirlerine borçludur. Ama Türk Dünyası onu “Haydar Babaya Selam” şiiri ile tanımıştır. En güzel anılarının geçtiği Haydar Baba köyünü hiç unutmamış büyük annesinin ölümünü anlattığı şiiri ile herkesi ağlatmıştır. Belirli bir zaman sonra eşini de kaybeden Şehriyar amansız bir hastalığa yakalanır. Kalp yetmezliği ve akciğer iltihabı ile Tahran da ki Mehr hastanesine yatar. Artık 83 yaşındadır ve elden ayaktan düşmüştür. Bu arada Süreyya da eşini kaybetmiş, Şehriyarı bulmuştur. Aradan uzun yıllar geçse de ilk aşk bu, unutulmaz. Ama artık onun Süreyya’ nın aşkına karşılık verecek gücü kalmamıştır, bu sebepten onu kabul etmez. Son olarak şu şiiri yazarak Süreyya ya olan sitemini dile getirir. Süreyya onun gözünde hala daha onu ilk tanıdığı gün ki hali ile kalmıştır.
💫💫💫
Ve Süreyya’ya şu son mısraları söyler.
Elden ayaktan düştükten sonra gelsen bu geliş olur mu? Daha önce gelseydin ya, senin nazın için ben gençliğimi verdim
💫💫💫
Geldin kurban şimdi niye.
Ay vefasız ayaktan düşmüşüm şimdi niye
Sen ki bir ilaçtın Suhrab’ın ölümünden sonra, şimdi niye
Taş yürek, daha önce gelmeliydin, şimdi neden
Ey nazenin biz senin nazına gençliğimizi verdik.
Şimdi artık gençlere naz yap, bizle niye
Zaman arkadaşlığı bile götürüyorsa şaşıyorum,
Dünya hala yine bir arada, niye?
1 note
·
View note
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/171bf79668ad1c2a310f7d56215dac8a/5b358fe26ab2f6c3-c7/s540x810/9b620e77bde7bfcf32dee1b7faae8669fb1a81ef.jpg)
Recep Albayrak Hacaloğlu. Azeri Türkçesi dil kılavuzu (1992) https://www.avetruthbooks.com/2018/04/recep-albayrak-hacaloglu-azeri-turkcesi-dil-kilavuzu-1992.html
0 notes
Text
Fuzuli Şiirleri
New Post has been published on https://eserozetleri.com/fuzuli-siirleri/
Fuzuli Şiirleri
Fuzuli şiirleri Azeri Türkçesi ile yazılmış şiirlerdir. Divan Edebiyatı şiir türünü benimsemiş olan Fuzuli daha çok kaside ve gazel türünde eserler varmıştır. Hak aşığı olarak kendisini gören Fuzuli daha çok Allah aşkı konusunu şiirlerinde işlemiştir. Ana tema olarak bir aşk şiiri gibi görünen şiirleri aslına bakacak olursak ilahi bir aşkı anlatır.
youtube
Edebiyatta en önemli mesnevileri vermiş olan Fuzuli’nin en çok bilinen mesnevisi Leyla vü Mecnun adlı mesnevi olmuştur. 3096 beyitten oluşan Leyla vü Mecnun mesnevisi bir halk hikâyesini anlatmaktadır. ” Leyla’yı ararken buldum Mevlayı” sözü ile de bu Mesnevi de şiirlerinin ana teması olan Allah aşkını beşeri bir aşktan ilahi bir aşka dönüştüğünü açıklamış oluyor.
Fuzuli’nin diğer şiirlerine bakacak olursak da Beng- ü Bade, Zahid, Türkçe Mektuplar, Hadis-i Erbain Tercümesi ve Arapça şiirler, Su Kasidesi ve Enisü’l Kalb adlı eserleri bilinmektedir. Bunların içinde en ünlü eseri de Su Kasidesi olarak bilinir ve Türk edebiyatı için son derece büyük bir araştırma konusu olmuştur.
Fuzuli Kimdir?
Fuzuli kimdir? Asıl adı Mehmet Bin Süleyman olan Fuzuli, Osmanlı döneminde yaşamış olan bir Türk Divan şairi olarak bilinir. Arapça ve Farsça dilinde de eserler vermiş olan Fuzuli kelime anlamı olarak lüzumsuz, gereksiz gibi bir anlama gelir. Fuzuli neden mahlas kullanmıştır diye de soranlara cevap vermek gerekirse bu mahlasın anlamının hem lüzumsuz hem de üstün kişi anlamına geldiğini söyleyebiliriz.
Göçebe hayatı yaşamış olan bir aileden gelmekte olan Fuzuli oğuzların Bayat boyundandır. Babası müftü olan Fuzuli son derece iyi bir eğitim almıştır. Fuzuli daha çok dini bir eğitim alan Fuzuli ” ilimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvarda değersizdir” sözüyle de eğitime ne kadar önem verdiğini açıklamıştır. Eserlerinin pek çoğunu Azerbaycan Türkçesi, Farsça ve Arapça türünde vermiş olan Fuzuli kendisinden sonra gelen bütün şairleri de büyük ölçüde etkilemiştir.
Fuzuli Şiirleri
Fuzuli Şiirlerinin Konusu
Fuzuli şiirlerinin konusu daha çok Allah aşkı olmakla birlikte Yalnızlık duygusunu da son derece yoğun bir şekilde işlemiştir. Allah’a kavuşma isteği temalı pek çok şiiri vardır ve bu şiirlerinde her zaman için bir hak aşığı olduğunu belirtmiştir.
Fuzuli’nin şiirlerinde samimi ve derin bir aşk teması yer almaktadır. Aynı zamanda ölüm konusunu da oldukça iyi bir şekilde işlemiş olan Fuzuli felsefe ve tabiat temalarını da şiirlerinin içerisinde son derece yoğun bir şekilde vermiştir.
Fuzuli Kitapları
Fuzuli kitapları günümüzde de farklı yayınlardan tekrar tekrar basılmaktadır ve pek çok kişi tarafından okunmaya devam etmektedir. Fuzuli’nin en çok okunan kitaplarına örnek verecek olursak aşağıdaki liste sizin için faydalı olacaktır;
Leyla vü Mecnun
Divan
Beng ü Bade
Hadikat’üs Suhada
Sıhhat u Maraz
Fuzuli
Rind ile Zahid
1 note
·
View note
Text
youtube
#Hüseyin Turan#acayip#türküler#müzikler#türkçe müzik#müzikkeyfi#yeni müzik#music#music video#acayip hayvanlara benziyirsen#azeri türkçesi#Türkçe
3 notes
·
View notes
Text
Azeri Türkçesi çok tatlı değil mi sizce de 😁
Türkiyə Respublikasının Prezidenti Rəcəb Tayyib Ərdoğan, hamınıza qoyupdur
25 notes
·
View notes
Text
AZERİCE KONUŞAN KORELİ KIZ (KARABAĞ AZERBAYCANINDIR!)
Kovulmuş Şeytanın Şerrinden ALLAH’A Sığınıyorum! Rahman ve Rahim Olan ALLAH’IN Adıyla! SELAM! Ben SHAHIN ELECTED! Bu gün karşıma çıkan bir Türk YouTuber Ali Ertugrul Kardeşimin bir videosunu izledim. Gerçekten çok gururlandırıcı idi! Videoda Ali Kardeşimiz Azerbaycan Türkçesinde konuşabilen bir Koreli kızla video çekmiş ve video boyunca çok ilginç şeyler konuşmuşlar! Videoyu zevkle izledim! Bu…
View On WordPress
#ALLAH#Armeni#Azerbaycan#Azerbaycan Türkçesi#Azerbaycan Türkleri#Azeri halkı#Azerice#Aşk#Blogger#Dünya#Düşünce#Karabağ#Katliam#Kore#Korece#Koreli#Politika#Röportaj#Savaş#Türk#Türk halkı#Türk ırkı#Türkçe#Türkiye#Türkler#Trend#YouTube#YouTuber#İslam
1 note
·
View note
Note
Günaydınn inanmayabilirsin ama rüyamdam seninle Azeri Türkçesi konuştuğumuzu gördüm kxmxmxd
Rüyalarına bile geldiysem demek ki bir gün konuşucaz dkskdjkdjd
10 notes
·
View notes
Text
Yanlış Anlama 2’nin Galası Gerçekleşti
Yanlış Anlama 2’nin Galası Gerçekleşti
Nişantaşı City’s AVM’de Cinewam’da gerçekleşen galaya bir çok ünlü isim katıldı. Azeri Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında ki yanlış anlamaları konu alan, başrollerini Cemal Hünal ve Gülşen Hüseynli’nin paylaştığı oyuncu kadrosunda ise Yılmaz Gruda, M. Fatih Özkan,İslam Mehreliyev,Ercan Resulov gibi Azerbaycan’nın da en ünlü isimlerinin paylaştığı ve 30 Eylül’de vizyona girecek olan filmin…
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/6b52e10958913f3dca9d7ff5bff63e85/e9b8a5d440ada788-30/s540x810/7dc77eb6f62b7527f22eb21fccfd7cc28781e80b.jpg)
View On WordPress
0 notes
Text
Yanlış Anlama 2’nin Galası Gerçekleşti
Yanlış Anlama 2’nin Galası Gerçekleşti
Nişantaşı City’s AVM’de Cinewam’da gerçekleşen galaya bir çok ünlü isim katıldı. Azeri Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında ki yanlış anlamaları konu alan, başrollerini Cemal Hünal ve Gülşen Hüseynli’nin paylaştığı oyuncu kadrosunda ise Yılmaz Gruda, M. Fatih Özkan,İslam Mehreliyev,Ercan Resulov gibi Azerbaycan’nın da en ünlü isimlerinin paylaştığı ve 30 Eylül’de vizyona girecek olan filmin…
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/6b52e10958913f3dca9d7ff5bff63e85/59f8d5115cc72d9a-e9/s540x810/d015bd4751bf5122eec2efb97c9cc0efd5c87592.jpg)
View On WordPress
0 notes
Text
Yanlış Anlama 2’nin Galası Gerçekleşti
Yanlış Anlama 2’nin Galası Gerçekleşti
Nişantaşı City’s AVM’de Cinewam’da gerçekleşen galaya bir çok ünlü isim katıldı. Azeri Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında ki yanlış anlamaları konu alan, başrollerini Cemal Hünal ve Gülşen Hüseynli’nin paylaştığı oyuncu kadrosunda ise Yılmaz Gruda, M. Fatih Özkan,İslam Mehreliyev,Ercan Resulov gibi Azerbaycan’nın da en ünlü isimlerinin paylaştığı ve 30 Eylül’de vizyona girecek olan filmin…
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/6b52e10958913f3dca9d7ff5bff63e85/9657ae4d9a15e98d-d3/s540x810/b29100bac46d3c6231ca8b0f88e1f9d314a9ceff.jpg)
View On WordPress
0 notes
Text
Dede Korkut Hikayelerini Kim Yazmıştır?
New Post has been published on https://eserozetleri.com/dede-korkut-hikayelerini-kim-yazmistir/
Dede Korkut Hikayelerini Kim Yazmıştır?
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Dede Korkut Hikayelerini Kim Yazmıştır? – Türk kültürünün önemli eserleri arasında kabul edilen dede korkut hikayeleri özellikle Türklerin yaşayışları hakkında toplum bilgisi vermesi aynı zamanda epik veya dese hanımını hikayelerden oluşması ile halk edebiyatının önemli eserleri arasında yer almaktadır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Dede korkut hikayelerini kim yazdı? Sorusu bu noktada özellikle birçok kişi tarafından merak edilmekte olup kaç hikayeden oluştuğu veya ne zaman yazıya geçirildiği de sıkça araştırılan konular içerisinde yer almaktadır.
Dede korkut hikayeleri Türk edebiyatının sözlü gelenek kapsamı içerisinde ortaya çıkmış önemli bir ürün olması nedeniyle halk edebiyatında oldukça önemli bir konuma sahiptir. Buradan anlaşıldığı üzere ilk ortaya çıktığı dönemlerde yazılı halde bulunmayan bu eser daha sonra kaybedilmemesi için kaleme geçirilmiştir.
Halkın ürünü olan anonim eser özelliği gösteren dede korkut hikayeleri bunda özellikle Türk toplumlarını yansıtıcı özelliği sayesinde Türk milleti için oldukça önemlidir.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Dede Korkut Hikayeleri Ne Zaman Yazıya Geçirilmiştir?
Dede korkut hikayeleri ne zaman yazıya geçirilmiştir? sorusuna yönelik olarak aslında eserin anonim bir halk ürünü olması nedeniyle ilk ortaya çıktığında yazılı bir eser olarak bulunmamakta olup 15 yüzyılda yazıya geçirilmiştir.
Dede korkut hikayeleri özellikleri genel olarak şöyledir;
Epik destanlara benzerler,
Halk hikayeciliğine geçiş dönemi eseridir,
Sözlü geleneğin bir ürünüdür,
Destanımsı özellikler içerir,
Olağanüstü ögeler barındırır,
İçeriğinde Türklerin eski yaşayışlarına dair bilgiler barındırır,
Anonimdir,
Nazım ile nesir iç içe bir dille yazılmıştır,
Arı bir dile sahip olup, yalındır,
Dede Korkut hikayeleri konuları içerisinde aşk, savaş ve kahramanlık yer almaktadır,
Azeri Türkçesi ile oluşturulmuştur.
Dede korkut hikayesi oğuz Türkçesi ile kaleme alınmış olup genel olarak Azerbaycan, Türkiye ve Türkmenistan ülkelerinin anonim eseri olarak kabul edilmektedir.
Dede Korkut Hikayelerini Kim Yazmıştır?
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Dede Korkut Hikayeleri Kaç Hikayeden Oluşur?
Dede korkut hikayeleri kaç hikâyeden oluşur? Sorusu bu noktada oldukça merak edilen konular içerisinde yer almaktadır. Toplamda 3 nüshaya sahip olan bu eserin dresden nüshasında toplam 12 hikâye bulunmaktadır. Dede korkut hikaye isimleri ise şöyledir;
Dirse Han Oğlu Boğaç Han,
Kam Büre Beg Oğlu Bamsi Beyrek,
Basat’ın Tepegözü Öldürmesi Hikayesi,
Kazan Beyin Oğlu Uruz Beyin Tutsak Olması Hikayesi,
Salur Kazanın Evinin Yağmalanması,
Koca Duha Oğlu Deli Dumrul Hikayesi,
Kazıcık Koca Oğlu Yiğenek Hikayesi,
Begil Oğlu Emren’in Hikayesi,
Uşun Koca Oğlu Seğrek Hikâyesi,
Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı Hikayesi,
İç Oğuz Dış Oğuz Asi Olup Beyrek’in Öldüğü
Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruzun Çıkardığı Hikayesi,
Bazı kaynaklarda eserin 14 hikâyeden oluştuğu söylenirse de elimizde bulunan Dresden nüshasında toplamda 12 hikaye bulunmaktadır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Vatikan yazmasında ise toplamda 6 öykü bulunmakta olup bu öykülerin isimleri ise şöyledir;
Hikayet-i Salur Kazan’ın Evi Yağmalanduğudur
Hikayet-i Taş Oğuz İç Oğuz’a Asi Olup Beyrek Vefatı
Hikayet-i Kazan Begün Oğlu Uruz Han Tutsak Olduğudur
Hikayet-i Bamsı Beyrek
Hikayet-i Kazılık Koca Oğlu Yegenek Bey
Hikayet-i Han Oğlu Boğaç Han
0 notes
Text
Yanlış Anlama 2’nin Galası Gerçekleşti
Yanlış Anlama 2’nin Galası Gerçekleşti
Nişantaşı City’s AVM’de Cinewam’da gerçekleşen galaya bir çok ünlü isim katıldı. Azeri Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında ki yanlış anlamaları konu alan, başrollerini Cemal Hünal ve Gülşen Hüseynli’nin paylaştığı oyuncu kadrosunda ise Yılmaz Gruda, M. Fatih Özkan,İslam Mehreliyev,Ercan Resulov gibi Azerbaycan’nın da en ünlü isimlerinin paylaştığı ve 30 Eylül’de vizyona girecek olan filmin…
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/6b52e10958913f3dca9d7ff5bff63e85/442043b5d8aa7385-fe/s540x810/b3a567186cc6622d0e7fbcae679e1d81ba81c35d.jpg)
View On WordPress
0 notes
Text
Türk Dünyası için Ortak Bir Dil Mümkün mü?
Türk dilli halkların yaşadığı coğrafya 90’lı yılların başından itibaren güçlü bir iletişim içine girme imkanı buldu. Yaklaşık yetmiş yıl öncesinde yok edilmiş olan fikri, edebî, siyasî ve ticarî ilişkiler bu defa yeni imkanlarla da donanmış olarak ve kayıtlı tarihimizde hiç görmediğimiz bir akışkanlıkta yeniden kuruldu. Yüzlerce öğrencinin karşılıklı yer değiştirmesi, onlarca edebiyatçı ve yazarın Türk dilinin konuşulduğu ülkelere seyahat etme imkanı bulması, daha önce pek de var olmayan ticari ve iktisadî ilişkilerin kurulması, kimi ortak kurumların oluşturulmaya başlanması son on beş yılın mümkün kıldı- ğı iletişim biçimlerindendir. Daha önce yalnızca bir kısım milliyetçi aydınların ilgilenip bilgilendiği, İslamcı aydınların görmezden bilmezden geldiği, solcu aydınların unutup yok saydığı bu dünya, “etrafı düşmanlarla çevrili olan” bizim için belki yeni dostlar anlamına geliyordu. Bu ilişki yoğunluğu elbette bir “dil” sorunu da doğurdu. Kardeşlerimizin pek çoğuyla “yüz yüze” anlaşamıyorduk. Onların çoğu kendi aralarında da Rusça ile iletişim kurmakta, Tatar Özbek’i, Özbek Çuvaş’ı, Türk Kırgız’ı öz dillerinde anlayamamakta idi. Bir araya gelindiğinde ortaya çıkan durum şu idi: Esas olarak Rus hakimiyetine karşı mücadelesiz bağımsızlık kazanmış olan bu toplumlar birbirleriyle Rusça sayesinde iletişim kurabiliyorlardı! “Biz bir milletiz; kökümüz, kültürümüz aynı; tarihimiz ortak, dilimiz ortak” söylemlerine karşı bu durum, ortada önemli bir sorun olduğunu gösteriyor. Dillerimiz gerçekten ortak mı? Dillerimiz ortak bir köke sahipse de, yüz yüze iletişim kurmamıza yaramadığına göre, köken birliğinin önemi ne? Gerçekten bir gün Türk dili üzerinden birbirimizi anlamamız mümkün olabilir mi? Bir dilbilimci için bugün Türk halklarının konuştuğu ve yazdığı dillerin ortak kökünü ve bu köklerin yakınlığını görmek hiç de zor değildir; bunu göremeyen dilbilimci de yoktur. Ancak dil, güneşte kalmış kilden bir tabak gibi çatlayan, par- çalanan, ufalanan bir yapıya sahiptir. Bütün diller zaman ve coğrafya düzleminde, değişimi sağlayan kimi güçlerin etkisiyle parçalanma sürecindedirler. Bugün ortak dili konuşan bir köy ahalisinin yarısını alıp başka bir yere götürseniz ve yüz yıl sonra dillerinden örnek alsanız bunların hayli farklılaşmış olduğunu görürsünüz; bu farklı biçimlere ağız denilir. Diller doğal gelişme süreçleri içinde böyle ufalanırken, yani ağızlara ayrılırken bir başka güç de ufalanmayı önleyici, geciktirici bir etkiye sahiptir dil üzerinde. Bu, standartlaş- ma ihtiyacıdır. Ortak coğrafyada yaşayan insanlar ortak bir iletişim sistemine ihtiyaç duyarlar ve ağızlardan biri ortak iletişim sistemi haline gelir. Bu ortak ağız daha çok işlenir, kullanılır. Hele o toplum bir yazılı kültür toplumu ise böyle bir ortak ağız oluşumu daha kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. (...) Türk dilli halkların arasında son bin yıl içinde birden fazla standart edebî dil gelişmiştir; ancak bu diller hiçbir zaman anlaşmayı engelleyecek kadar farklı olmamıştır. XIX. yüzyı- lın ortalarına gelindiğinde Türk dünyasında iletişimi mümkün kılan, ancak kimi ses bilgisi ve söz varlığı farklarıyla birbirinden ayrılan iki edebî dilden bahsetmek mümkündür: Doğu (Çağatay) Türkçesi, Batı (Osmanlı) Türkçesi. Her iki yazı dili de aslında Türkî /Türkçe olarak adlandırılır, ancak söz konusu dil farklarına işaret etmek istenirse Çağatay veya Osmanlı yahut Doğu ve Batı Türkçesi gibi isimlendirmeler kullanılırdı. Ana dili Türkçe olan bir aydın bu edebî dillerin ikisini de anlar, bu dillerin herhangi birinde edebî ürün verebilirdi. (...) XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren iletişimin daha kitlesel bir hâl alması veya kitlesel iletişimin yaygınlaşması, okullaşmanın artması gibi durumlar; merkezdeki kültürel ortamın varlığını sağlayan dinamiklerin gücünü yitirmesi ve Batılı etkilerin artması, sömürgeci güçlerin bilinçli olarak ortak edebî dil yerine mahalli ağızlara dayanan yeni edebî diller oluşturma çabası sonucunda öncelikle Azerice ve Tatarca yeni edebî diller olarak ortaya çıktılar. XX. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren de Türk dünyası hem siyasî işbirliği imkanını kaybetti, hem de her alt kimliğin üst kimlik seviyesine yükseltilip bunların konuşma dillerinin edebî diller haline getirilmesi, hatta çoğu birbirine benzemeyen alfabeler bah- şedilmesiyle dil iletişimi büyük ölçüde koptu. Bugün otuza yakın Türk kökenli edebî dilden söz edilmesi kısaca böyle bir geçmişe sahip. Siyasî kimliklerimiz gibi, dillerimiz de kurmaca, sanal... Türk dili tarihini bilmeyen bir Türk aydını bir Kırgız aydı- nını, Özbek aydınını anlamakta zorluk çekiyor. Kazaklar da Azerileri veya Türkiye Türklerini anlayamıyorlar. Bir Türkmen’in de Tuvalı, Hakaslı, Altaylı aydının yazdıklarını anlaması pek zor...Ümitsiz bir durum âdeta. Ne var ki, başka bir yaklaşımla daha ümitli olabilir, bu geniş, uzak ve iletişimsiz coğrafyadaki insanların birbirleriyle tek dille (o dilin de hangisi olacağı belli değil) hemencecik iletişim kurmalarındaki zorluğu kabul edip hedefi küçük parçalara bölebiliriz. Bir Başkurt’la Tatar arasında, bir Kırgızla Kazak arasında, bir Özbek’le Uygur arasında, bir Türkiye Türküyle Azeri arasında iletişim sorunu en az düzeydedir. Bu halklar, birbirlerini tercümansız anlarlar, kısa süre içinde birbirlerinin dillerinde iletişim kurabilirler. (...)
Kaynak: Hayati Develi (2006). Dil Doktoru: Dile ve Türkçeye Dair Yazılar
#turan#millet#Türkçe#Türk#azerbaijan#azerbaycan#azeri türkçesi#tatar#kırgızistan#özbekistan#kafkas#kosava#türkmenistan#türkmen#kardeşlik#yurt#bayrak#cihan
1 note
·
View note