#aynı Tas
Explore tagged Tumblr posts
fani-hayat · 1 year ago
Text
aynı TAS - aynı HAMAM ...
Bir GÜN daha geride kaldı, Peki ne gibi Ders aldık veya Akıllandık mı ? yoooooo ... hiç sanmıyorum ... Aynı Tas - aynı Hamam ... Yanı Değişen bir şey yok ... Kendimize çeki düzen vermek yok.. DÜNYA'yı değişdirmek isteriz ama kendimizden başlamak aklımıza gelmez ... Kendi Kendimize bu gidiş nereye diye sormayız bile ... Her Akşam ( Gece ) uyumadan önce Nef's sorgulaması ( kendi kendimizi hesaba çekme ) yapmayız ...
Tumblr media
hiç fark etmiyoruz ama bugün genelde Dün ne yaşadıysak aynısını yaşıyoruz ...
ALLAH c.c. İMAN'lı bir şekilde RUH'umuzu Teslim etmeyi Nasip etsin.
Amin Ecmain ...
48 notes · View notes
berhudar · 3 months ago
Text
Öyyle de bi hasta oldum ki ayıp olmazsa eğer şu şekilde tarif edebilirim RESMEN BURNUM AĞLIYO!!!
3 notes · View notes
canliguclu · 21 days ago
Text
LİSANS ATÖLYESİ HİZMETLERİ
Tumblr media
Dijital dünyada profesyonel içerik üretmenin yolu, doğru lisanslara sahip olmaktan geçiyor. Lisans Atolyesi, sizlere ChatGPT premium hesaplarından Freepik lisanslarına, Freepik premium çözümlerinden Semrush lisanslarına kadar geniş bir ürün yelpazesi sunuyor. Bu sayede, yaratıcılığınızı sınırlamadan, çeşitli kaynaklardan en iyi şekilde yararlanabilirsiniz. Hem kişisel hem de kurumsal projeleriniz için ideal olan Lisans Atolyesi, kaliteli içerikler üretmenizdeki en büyük destekçiniz olacak. Hadi, sizin için en uygun çözümleri keşfedin ve dijital projelerinizi bir adım ileri taşıyın!
Chatgpt Premium Hesap
Chatgpt premium hesap ile kullanıcılar, yapay zeka destekli çeşitli özelliklere erişim kazanarak verimliliklerini artırabilirler. Bu hesap sayesinde, daha hızlı ve etkili sonuçlar elde etmek mümkün olup, hem kişisel hem de iş hayatında büyük avantaj sağlar.
Premium hesapla birlikte sunulan gelişmiş analizler ve cümle oluşturma yetenekleri, kullanıcıların projelerini daha etkili bir şekilde tamamlamalarına yardımcı olur. Tasarım ya da içerik oluşturma süreçlerinizde zaman tasarrufu sağlarken, aynı zamanda kaliteli sonuçlar elde etmenizi sağlar.
Bunun yanı sıra, kullanıcıların özel destek hizmetlerinden faydalanabilmeleri, sorunlarını daha hızlı çözmelerine olanak tanır. Chatgpt premium hesap sahibi olmak, rekabetçi bir ortamda sizi bir adım öne çıkaran önemli bir unsurdur.
Chatgpt premium hesap alarak, sadece bir yapay zeka aracına sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda içerik oluşturma, analiz yapma ve çeşitli projeleri yönetme konularında da büyük bir destek alırsınız. Üstelik, Freepik lisans ve diğer araçlar ile kombinlendiğinde, yaratıcı projelerinizde sınır tanımayarak hayallerinizi gerçekleştirme imkanı elde edersiniz.
Freepik Lisans
Freepik lisans, tasarımcılar, pazarlamacılar ve içerik üreticileri için önemli bir kaynak sunar. Freepik’in sunduğu lisans seçenekleri sayesinde, kapsamlı görsel materyallere erişim sağlarken, hukuki sorunlardan uzak durabilirsiniz. Bu lisans, kullanıcılara projelerine uygun olan geniş bir görsel ve grafik arşivine ulaşma imkanı tanır.
Freepik’in sunduğu lisanslarla birlikte, ücretsiz ve premium seçenekler bulunmaktadır. Ücretsiz lisans kullanarak, sınırlı sayıda görsele erişim sağlayabilirsiniz; fakat premium lisans ile indirme sayınızda bir sınırlama olmayacak ve en kaliteli içeriklere ulaşabileceksiniz. Bu durum, özellikle profesyonel projeler için büyük bir avantaj sunmaktadır.
Üstelik, Freepik lisans, görsellerin yanı sıra, dizayn şablonları ve vektörler gibi ek materyallere de erişebilirler. Böylece, projelerinizi daha hızlı bir şekilde tamamlama fırsatı yakalarsınız. Eğer siz de kaliteli görsel içerikler arıyorsanız, Freepik lisansınıza hemen sahip olun ve projelerinizi bir adım öne taşıyın!
Chatgpt premium hesap ve diğer hizmetlerle birlikte Freepik lisansının sunduğu avantajları değerlendirmek kaçınılmaz. Hem içeriklerinizde çeşitlilik sağlamanın hem de profesyonel bir imaj oluşturmanın yolu buradan geçiyor. Unutmayın, doğru görsel ve grafik kullanımı, markanızın görünürlüğünü artıracak en önemli etkenlerden biridir!
Freepik Premium
Freepik Premium, tasarımcılar ve içerik üreticileri için ideal bir çözüm sunar. Üyelikle birlikte, milyonlarca yüksek kaliteli grafik, vektör ve fotoğraf gibi içeriklere sınırsız erişim sağlarsınız. Bu hizmet, projelerinizi hızlandırarak yaratıcı sürecinizi kolaylaştırır ve tasarımlarınızı profesyonel bir seviyeye taşır.
Freepik Premium'un Avantajları
Yüksek Kalite İçerik: Sadece premium üyelere özel, eşsiz ve kaliteli tasarımlar.
Sınırsız İndirme: Günlük download kısıtlaması olmaksızın istediğiniz kadar içerik edinebilirsiniz.
Özelleştirilmiş Araçlar: Gelişmiş arama özelliği ile istediğiniz içeriklere hızlıca ulaşabilirsiniz.
Neden Freepik Premium Seçmelisiniz?
Freepik Premium, profesyonel projeleriniz için gerekli tüm içerikleri tek bir platformda bulmanızı sağlar. Tasarımlarınız için gereken ilhamı kolayca bulabilir, zamandan tasarruf edebilir ve projelerinizi daha yaratıcı hale getirebilirsiniz. Üstelik, yaratıcı süreç sırasında karşılaşabileceğiniz sınırlandırmalar ortadan kalkar.
Semrush Lisans
Semrush lisans, dijital pazarlama stratejilerinizi güçlendirmek için gereken tüm araçları tek bir platformda sunar. SEO, içerik pazarlaması, PPC ve sosyal medya yönetimi alanlarında derinlemesine analizler yaparak, rekabet avantajı elde etmenizi sağlar.
Semrush ile anahtar kelime araştırması yapmak, rakip analizi yapmak ve backlink stratejileri geliştirmek çok daha kolay. Kullanıcı dostu arayüzü sayesinde, zahmetsizce veri toplayabilir ve düzenleyebilirsiniz. Özellikle işletmelerin büyüme hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynar.
Bu lisans ile birlikte gelen gelişmiş raporlama araçları, pazarlama stratejilerinizi optimize etmek ve performansınızı artırmak için kritik verilere erişmenizi sağlar. Yapay zeka destekli analizler sayesinde, hedef kitleniz hakkında daha fazla bilgi edinebilecek ve daha etkili kampanyalar oluşturabileceksiniz.
Semrush lisans ile birlikte, sürekli güncellenen veri havuzlarından yararlanarak sektördeki en son trendleri takip etme imkanınızı da elde edersiniz. Şimdi harekete geçerek, dijital pazarlama hedeflerinize ulaşmak için bir adım atın ve Semrush deneyimini yaşayın!
470 notes · View notes
caossas · 5 months ago
Text
bazen kendimle bile konuşmadım bazı mevzuları. gece yarısı balkonda oturdum, sigaramı yaktım ve sadece düşündüm. içim içime sığmadı. bir sürü insan birikti kafamın ta içinde. sen de onlara eklendin daha sonra, durup düşündüklerimin yanına kazıdın adını. kırık kalbimin kırıklarını iyileştirmekle zaman öldürdüm uzun bir zaman çünkü o kırıklar yüzünden yeniden birilerine güvenmekten çok korkuyordum. artık korkmuyorum, iyileştim ve hayatımın geri kalanında bir daha aynı kişi olmayacağımı çok iyi biliyorum. aynı kişi olmayacağım, kararı kalbime değil aklıma bırakacağım.
136 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 11 months ago
Text
Yengemi Arabada Sikilecek Kıvama Getirdim! (Ahmet 30 Y., Erzurum)
Yengem (amca oğlumun karısı) kendimi bildim bileli hastası olduğum ve her görüşümden sonra mutlaka 31 çekerek rahatladığım biri. Yengem 46 yaşında olmasına rağmen, hele de o götü yok mu, onun o götünü görüp te dayanabilecek erkek tanımam. Yengemlerin askerden yeni gelen oğlu, komşu ilçeden kız kaçırınca, ortalığa aniden düğün bayram havası yerleşti. Bu en çok benim işime yaradı, çünkü yengemle ne kadar çok aynı ortamda bulunursam, onu o kadar çok elleme fırsatı buluyordum. Yengemi defalarca elledim. Kocasının, ya da oğlunun, ya da kardeşlerinin, ya da kayınlarının yanında ellenmedik yer bırakmazdım. Amı hariç! Oraya ellememe her seferinde bir şekilde engel olurdu. Yengemi bir türlü anlayamazdım, çünkü bazen ellememe izin vermesine rağmen, bir türlü ileriye gitmezdi...
Artık ilk fırsatta, bedeli ne olursa olsun yengemi sikme kararı aldığım bir dönemde, işlerimin ters gitmesi canımı epey sıkmıştı. O gün evlerinin önünden geçerken, pencereden yengemin seslenişiyle irkildim ve kafamı kaldırdığımda yengem beni çay içmeye çağırdı. Gittiğimde evde hiç kimsenin olmaması beni heyecanlandırdığı gibi ateşledi de. Biraz sohbet ve moralden sonra, yengem mutfağa çayları tazelemeye gidince, ben de birşeyler atıştırmak bahanesiyle arkasından gittim. Yengem çay doldururken etrafından geçme bahanesiyle hafif elledim. Tepki gelmeyince arkasına geçip götünü avuçladım. Yengem aniden irkildi ve döndüğü gibi tokadı yapıştırdı. Bunu hiç beklemediğim için sersemledim ne yapacağımı şaşırdım, utanarak evi terk ettim. Bu olayın üzerine birkaç ay evlerine gitmeyince, amca oğlunun dikkatini çekmişti. Ama her davetinde bir bahaneyle atlattım. Ta ki oğlu kız kaçırıncaya kadar...
Bu durumda mecbur ilgilenmek zorunda kaldım ve mahkemeydi, dava, düğün derken epey yoruldum. Bu yorgunluğuma karşılık, amca oğlum, "Erzurum'a gidilecek, alış-verişe..." diyerek beni de davet edince kabul ettim. Beni almaya geldiklerinde taksinin önünde her iki amca oğlum oturuyordu, arkada ise kız kaçıran yeğenim ve yengem vardı. Yengemi görünce utanmama rağmen tepki gösteremedim. "Hadi çabuk bin!" dedikleri için direk yengemin yanına oturdum. Yolda amca oğullarının sohbeti git gide hararetlenince, farkında olmadan yengemle bacaklarımızın yapışık olduğunu hissettim. Yengemi daha önce böyle yakaladığımda, birçok kez mutlaka ellememe rağmen, şimdi bir türlü cesaret edemiyordum. Ama ikimizin de terlediğinin farkına varınca, tekrar şansımı denemek istedim. Ve yavaşça elimi yengemin bacaklarında gezdirmeye başladım. Hem bir taraftan milleti daha hararetli tartışmaları için kışkırtırken, bir taraftan da yengemi iyice ellemeye başladım. Ama tam ısınınca Erzurum'a vardık...
Erken dönüp, düğün grubuna yetişmek isterken, alış-veriş, gezme, yemek derken epey geç döndük. Karanlık daha çok işime yarayacaktı. Ama ya yengem yanıma oturmazsa hiçbir işime yaramazdı. Korktuğum olmadı ve en son binen benim yanıma yengem düştü. Yeni aldığım eşya poşetlerini bacaklarını kapatacak şekilde yengemin kucağına koydum, ki rahat çalışay��m diye. Ve Erzurum'dan itibaren yengemi ellemeye başladım, çünkü kaybedecek hiçbir saniyem yoktu. Yengemin bacaklarında ve götünde elim gezerek, elimi amına doğru hareket ettirdim. Elim yengemin amının kıllarını hissederken, yengem koluyla engel olmak istedi. Kocası, oğlu ve kaynı varken ses çıkartamaması beni daha çok heyecanlandırıyordu. Bu esnada elimi yengemin karnında ve meme ucunda gezdirince, yengemin kendini serbest bırakmaya başlaması beni hemen aşağıya, yani amına yönlendirdi. Ve okşaya okşaya amına geldim ve amını herkesin içinde parmaklayıp okşamaya başladım...
Acayip tahrik oldum. Yengeme bakınca ise, gözlerini kısmış, dudağını ısırmakla meşguldü. Bunu fırsat bilerek amını iyice parmakladım ve inanılmayacak kadar kısa bir süreçte ıslanınca, orgazm olduğunu anladım ve parmaklarımı geri çektim. Ve yarağımı dışarı çıkararak yengemin eline verdim. Yengemin eli değer değmez eline boşaldım. Yengem temiz eliyle çantasından kağıt medil çıkardı. Ben sikimi temizlerken yengem de elini temizlendi. Sonra ikimiz de yolculuğun kalanını dinlenerek geçirdik...
Eve vardığımızda millet toplanmış, davul zurna çalıyordu. Kalabalığa hoşgeldiniz dedikten sonra yengeme yanaştım ve kulağına fısıldayarak, "Hoşuna gitti mi?" diye sordum. Yengemin cevabı beni epey şaşırttı, "Hayır! Çünkü ben yarağını amıma istiyorum!" dedi. Bunun üzerine plan yapmaya başladım. Damadın malzemelerinin olduğu odanın anahtarı sadece bende olduğu için, bilinçli olarak odanın ampulünü gevşettim ve yengeme yardımcı olmasını, orada üstümü değiştireceğimi söyledim. Yengem ampülü değiştirmek için benden anahtarı aldığında, yengeme sessizce, "Külodunu çıkartıp orada beni bekle!" dedim. Yengemden birkaç dakika sonra da ben, "Üstümü değiştirip geleceğim..." diyerek kalabalıktan ayrılıp peşinden gittim. Yengem karanlık odada beni bekliyordu...
Yengeme sarıldığımda, yengem biri görecek diye korkuyor, "Yapmayalım!" diyordu. Eteğini kaldırıp bacaklarını elleyince, yengemin hazırlanıp külotsuz beklemesi, dudaklarına yapışmama sebep oldu. Sonra bacaklarını aralayıp, hafif kıllı amına yumuldum. Her dil darbemle yengem başımı daha çok sıkıyor, daha çok inliyordu. Yakalanma riskimiz olduğundan hemen yarağımı amına sokmalıydım, daha sonra geniş zamanda her türlü zevki yaşatacağıma dair söz verdikten sonra, yengemi sırtüstü damadın yatağına uzatıp, bacaklarını açtım. Yarağımı amının dudaklarında gezdirince, içine sokmam için yalvardı. Yarağımı hafif hafif amına sokup çıkarınca, gözleri döndü. Ve beklemediği bir anda aniden yarağımı tamamen amına kökledim. Ve amını kökleye kökleye siktikten sonra içine boşaldım...
Yengem tam kalkıp külodunu giymek için domalınca, arkasına geçip yarağımı götüne sürttüm. "Ordan olmaz, hiç yapmadım!" demesine rağmen götünü sikmek için ikna ettim ve hem yarağımı hem de göt deliğini iyice tükürükledim. Yengemin yaşına rağmen çok dar bir göt deliği vardı, ama bu o götü sikmeme engel olmayacaktı. Hayalimdeki kadını köpek duruşuna getirerek, yavaş yavaş yarağımı götüne soktum. Ve sikmeye başladım Çok dar olmasından dolayı acayip bir zevkleniyordum. Kısa bir hırpalamadan sonra götünün içine boşaldım. Ayak seslerini duyunca toparlandık. Yengem kıçına külodunu giyip, odadan çıkamadan dudağımı öperek, "Devamını isterim!" dedi. "Ben de isterim yenge!" deyip gönderdim yengemi. Sonra ben de hazırlandım ve çıktığımda kalabalıkta yengem hiçbir şey olmamış gibi gülerek karşıladı beni...
Gecenin ilerleyen saatlerinde gülerek koluma girdi ve "Götüm çok acıyor, ama umurumda değil, müsait bir anda o yarağı tekrar istiyorum!" dedi. Dört gün geçti ve ben müsait anı sabırsızlıkla bekliyorum. Yengem, seni seviyorum, senin amını ve götünü :)
[Ahmet]
207 notes · View notes
sezginer35 · 8 months ago
Text
Iyi akşamlar canlar ☕☕
Bunu bana çok sevdiğim değerli ve aynı zamanda mütevazı gerçek bir dost yazmış.. çok güzel değilmi ??
"ben senin doğumgününü kutlamayı unutmadım bunu bil olurmu ?
güzel yaşların olsun Sezgin.
her daim kendin olmaya devam et, kendini sev, hislerine güven. sen, seni anlayana mucizesin, hatta mucizenin ta kendisi sensin...
birgün gerçeğini kutlamalıyız..."
Tumblr media
Tumblr media
youtube
100 notes · View notes
mocheruser14 · 2 years ago
Text
✩Potansiyel gücünün farkına var
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Herkese tekrardan merhaba :) Bugün potansiyel gücünüzü açığa çıkarmanız için size gerekli olan düşünce yapısını açıklayacağım umarım bu yazı sizlere faydalı olur.İsterseniz hemen başlayalım ❤
Öncelikle şuana kadar öğrenmiş olduğun ve aklında olan tüm sınırlayıcı inançları bir kenara bırak.Sana şu ana kadar istediğin herşeyi başarabileceğin söylendi fakat yinede buna sınırlar koyuldu.Örneğin Birbiriyle zıt olan konularda yeteneğin olabilir,İmkansız diye nitelendirilen birşeyi başarabilirsin çünkü insanlara imkansız gelen bazı şeyler vardır ta ki birisi gelip onu yapana kadar..
3D gerçekliğinde gördüğün herşey birer illüzyondan ibarettir.Peki o zaman neden herşey gerçek gibi görünüyor diye sorabilirsiniz sorunuzun cevabını bir örnekle detaylı bir şekilde açıklayayım.Bazen rüya görüyorken rüyanızda sanki bu dünyadaki gibi herşeyin açık ve net olduğu,dokunma ve tatma gibi hislerinizin gayet aktif bir şekilde çalıştığına şahit olmuşsunuzdur sonra rüyadan uyandığınız zaman çok gerçekçi olduğunu düşünürsünüz hatta bu yüzden çok fazla uyuyan ve rüya gören insanlar rüyalarını gerçek hayat bu dünya hayatını rüya olarak algılarlar ve dünyadaki bazı şeylere uyum sağlamakta zorluk çekerler.Bu dünya boyutunu gerçek yapan şeylerden bir tanesi bu dünyada daha fazla zaman geçirmemizken ikincisi ise bilincimizin bu dünya boyutuna daha fazla odaklanmak istemesidir.
Size bu konu üzerinden bilincimin aydınlanmasını sağlayan yaşadığım bir deneyimi anlatacağım.Lusid rüyayı çok sık gören bir kişiyimdir ve bilirsiniz ki rüya gördüğünüzün farkında olduğunuz zaman istediğiniz herşeyi yapabiliyorsunuz ve istediğiniz gibi eğlenebiliyorsunuzdur.Bende aynı şekilde lusid rüya gördüğüm zaman isteklerimi yapardım ancak birgün lusid rüya görmeme rağmen rüyada istediğim birşey olmamıştı ve rüya görüyorken onun olacağına ve hızlı bir şekilde isteğimin önüme geleceğine o an tamamen inanmıştım ve tahmin edeceğiniz üzere istediğim şey gerçekleşmişti! bu deneyimi hatırladığım kadarıyla 2 3 defa yaşadım ve bunu tüm anlattıklarım ile bağdaştırarak bir sonuç çıkarttım.
3D boyutunda isteklerinizin hala gerçekleşmemiş gibi görünüyor olması sizi korkutmasın çünkü istekleriniz hep olduğu yerde sizi bekliyor siz onun orada olduğunu gerçekten kabullendiğinizde o hep orada olacak.Örneğin gözünüzün koyu bir renk olduğunu düşünün göz renginizi açmayı istediniz ve bu konu hakkında düşünmeye başladınız düşündüğünüz anda değişmeye başlamıştır.Bunu gerçekten net bir şekilde istiyorsanız olacağını varsaymanız değiştirmek için yeterli olacaktır.Hergün değişmeye başlar ve bunu farkedemezsiniz.Değişim sürecinde aynaya baktığınız zaman göz renginizin hala aynı olduğunu düşünüp bırakırsanız o süreçte göz renginizdeki değişim durur.Bu yüzden sonuca değil istediğiniz zaman sahip olabileceğinize odaklanırsanız başarılı olursunuz aynı şekilde bir şeyde başarılı olabilmeniz için pes etmeden kendinize inandığınız zaman o şeyi başaracaksınızdır başka seçenek yoktur.
Yazdıklarım hakkında düşünmenizi ve notlar almanızı istiyorum.Lütfen sadece okuyup geçmek yerine burada öğrendiğiniz bilgileri kullanmaya çalışın dediklerimi uygularsanız eminim hayatınız bunu okumadan önceki halinizden çok daha farklı ve yüksek versiyonunuza daha yaklaşmış bir halde olacak.Hepinize iyi günler dilerim bir sonraki yazıya kadar hoşçakalın ❤
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
416 notes · View notes
monaros-a · 1 year ago
Text
Tumblr media
Aynı dünyanın yanlızlarıyız, ta ki
Kalplerimiz birbirine rastlayana kadar..,
______________Alıntı 💫🕊️..
266 notes · View notes
okuryazarlar · 9 months ago
Text
Tumblr media
26 Mart Dünya Ölmeme Günü:
Masada bulunanlar: Can Yücel, Salim Şengil, Edip Cansever, Tomris Uyar, Muhteşem Sünter, İsa Çelik, Mehmetcan Köksal, Turgut Uyar, Dürnev Tanseli, Nezihe Meriç, Ömer Uluç, Tunga Uyar.
📷: İsa Çelik Arşivi, 26 Mart 1981
26 Mart 1981’de, Can Yücel, Salim Şengil, Nezihe Meriç, Edip Cansever, Tomris Uyar, Turgut Uyar, Tunga Uyar, Muhteşem Sunter, Mehmetcan Köksal, Dürnev Tunaseli, Pertev Tunaseli, Ömer Uluç ve İsa Çelik‘in bir araya geldiği ve Dünya Ölmeme Günü’nün adının konduğu ilk sofrada oturan isimlerden önemli bir kısmı hem kendi kuşağını hem de takip eden kuşakları kelimeleri üzerinden hüzünle, bireysel varoluşun efkarı bol sorunlarıyla, yalnızlıkla, rakı sofralarıyla ve şiirin yepyeni bir haliyle tanıştıran İkinci Yeni şairlerinden oluşuyordu.
Hikayesiyse; 1981 yılının 26 Mart gecesi bahsi geçen ustalar Rumelihisarı'nda bir meyhanede oturup dertleşmişler. Konu ölümden açılınca Turgut Uyar masaya bir şişe rakı daha söylemiş ve rakı gelince o an orada bulunan herkese isimlerini şişenin üstüne yazmalarını istemiş.
Ardından,
“Bakın, seneye tekrar 26 mart gecesinde burada buluşacağız. Bu şişeyi içeceğiz. Öyle ölmek, eksilmek falan yok.” demiş.
Ardından bu bir geleneğe dönüşmüş. Tüm o şairler nerede olurlarsa olsunlar her 26 Mart akşamında aynı meyhaneye gidip, senede bir kez de olsa dostlarının hala hayatta olduğunu görmeye devam etmişler.
Ta ki Turgut Uyar’ın ölümüne dek. Turgut Uyar gittikten sonra bu geleneği sürdürmeyi bırakmışlar. Aralarında oynadıkları bu tatlı ve hüzünlü oyunun ismi ise “Ölmeme Günü” olarak kalmış.
68 notes · View notes
yolguncesi · 4 months ago
Text
Torino’nun taşında, yankı bulur adımlar; Kırbacın acı sesi, göğe tırmanır sessiz Bir filozof, kalbiyle konuşur bir atın gözlerinde, Gözyaşıyla sızar, bu dünyanın derin kederi...
Bir fısıltı dökülür, titrek dudaklarından, "Sevgili kardeşim!" der, geceye karışır... Zaman durur, yüzyılların yükü, Bir atın boynunda ağır ağır taşınır.
Bir anın içinde, ebediyet saklıdır Ruhlar birbirine dokunur, gözlerdeki izde Filozofun yalnızlığı atın ifadesinden taşar; Bu dünyada birleşir, sonsuz bir ızdırabın içinde.
Kırılgan bir an, ne kadar da kutsal Bir filozofun yüreğinden bir devrim taşar Ve o at, o masum yaratık; Aynı filozofun düşüşünde, sonsuz bir aynadır...
Yükselir felsefenin sessiz çığlığı, Bir atın kalbinde yankı bulan, Ve o an, belki de hakikatin ta kendisidir, Zamanın ötesine sığınıp kaybolmuş bir ses gibi.
31 notes · View notes
meczup · 2 months ago
Text
Her insan aslında yarım doğuyor ve bunun farkına varmadan büyüyor. Ta ki diğer yarısını bulana kadar. O zaman anlıyor ki, aslında hep yarımmış. Ancak işin kötü tarafı, bunu tekrar yarım kaldığında fark ediyor. Bu yüzden “Nasılsın?” sorusuna cevabım hep aynı: “Yarım yamalak devam ediyorum işte.”
46 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 3 months ago
Text
Tumblr media
DOST SEÇME SANATI 🌹🫂♥️🌹
İnsanın çapı, dostlarının çapı kadardır.
Dostlarımızın, boyasıyla boyanır, ahlakı ile ahlaklanırız.
Kişinin kalitesini, dostları belirler.
Kim olduğunu bilmek isterse, kimlerle dost olduğuna bakmalı insan.
Herkes, kendi “ayarına”, aklına göre dost edinir.
Her kuş, kendi cinsiyle uçar.
Kartallar kartallarla...
Kargalar kargalarla.
Hayallerini, umutlarını, hedeflerini gerçekleştirmene destek veren, seni yüreklendiren, sana omuz veren, seninle aynı yöne bakan, aynı değerlere sahip insanla dost olmalı.
Akıllı insan, kime akıl danışacağını bilen insandır.
Tumblr media
Akıl danışacağın insanla dost ol.
İnsanın hayatında, mutlaka kendine öğüt veren gerçek dostları olmalı.
Çünkü gerçek dostlar, insanın "hayat sigortasıdır."
Nasıl bir insan olmak istiyorsan, öyle insanlarla dost ol.
Tumblr media
Yüreği temiz insanla dost ol.
Edindiğin dostlarının fikirleri kirliyse, senin “kalbin ve fikirlerin” ne kadar temiz olursa olsun, er ya da geç senin de kalbin ve fikirlerin kirlenir.
Duygular gibi, değerler ve inançlar da kişiden kişiye sirayet eder.
Doğru yolu yanlış insanla yürürsen, yolunu da doğrunu şaşırırsın.
Fedakarlığı, iyiliği, merhameti, sevgiyi istismar eden kişi, "ahmağın" ta kendisidir.!!!!!
Vefa, sadece "asil ruhlu" insanlarda bulunan bir özelliktir.
Vefası olmayan, duygularını istismar eden ahmak adamdan uzak dur.
Kendisine yapılan bir iyilik karşısında, teşekkür etmeyen ve kendisinin yaptığı hatadan dolayı, özür dilemeyen insanlardan uzak dur...!!!!
Tumblr media
Asla dikene de güle de aynı değeri verme. Bu senin gülü de dikeni de tanımadığını gösterir.
Usta şair İsmet Özel’in deyimiyle; “Karlı bir gece vakti uyandıracağın” dostlar bul kendine.
Bir insanla birlikte olduğunda, mutlu hissetmen ve zevk alman seni aldatmasın.!!!
Gerçek dostlukta, bundan daha fazlası gerekir.
Yanında bulunduğunda, “iç huzursuzluğu hissettiğin” insandan uzak dur.!!!
İç huzuru, gerçek dostla sahte dostu ayırabileceğin en sağlam duygudur. Çünkü “iç huzursuzluğu” duyguların “sigortasıdır.”
Gerçek dostlar insana, mutluluğun yanında, iç huzuru verir.!!!
Ulu bilge Tebrizli Şems ne güzel söylemiş; “Biri gelir seni sen eder, biri gelir seni senden eder.!!!!!
Unutma; güvenine layık olmayan, sevgine de layık değildir.
Tumblr media
Güven, sevgiden önce gelir...
Güvenmeden sevmek, dost olmak; üç günlüktür. Güvenerek sevmek, dost olmak;
Çünkü insanların, bir gerçek değerleri, bir de "sözde, sahte değerleri" vardır.
Sözde; herkes dürüsttür, adildir, anlayışlıdır, cömerttir, yardımseverdir, tutarlıdır, ahlaklıdır.
İnsanın gerçek değerlerini; sözü değil,
Nasıl bir insan olmak istiyorsan, o kalitede ve özellikte insanla dost ol.
Çünkü arifle oturan, arif kalkar.
Cahille oturan, cahil kalkar
Son söz; “Bazı insanlar, bazı insanlara şifadır.
Seni şifan olmak isterdim güzel dost
☕🫂☕🫖🍫♥️🌹💋🫂🥰🤗🤭😘
Tumblr media
23 notes · View notes
sertsiken0606 · 4 months ago
Text
Slm Hasan bey biz sizin gibi çift olarak görüşmeler yapan yeni evli bir çiftiz. Ben Sevde eşim Cevat ile 2 yıl önce grup seks partisinde tanıştık tanışma hikayemizi anlatırım daha sonra. Bu anlatacağım olay Ankara Akyurt ta geçmiş bir anımızdır. Eşim işi dolayısıyla sürekli eczane eczane gezer tıbbi malzeme ve ağırlıklı olarak tansiyon aleti satışı yapar. Ben evlenmeden önce para karşılığı seks yapardım. Eşim Cevat çok yakışıklı esmer biraz Kenan İmirzalıoğlu nu andırır. Ogün eşim hazırlan bu gece grup seks yapacağız 4 erkek 4 kadın olacak dedi. Hemen banyoya girdim etek tıraşımı koltuk altımı ve ağdamı yaptım saclarımı arkadaşım Filiz e yaptırdım kendimi çok beğenirim . Akşam üzeri bir taksi geldi içinden Cevat çıktı hemen hazırlandık bizi bekleyen taksiye bindik Akyurt ta bulunan 5 yıldızlı Hitit Anadolu hotel gittim eşim herşeyi hazırlamıştı odaya çıktık kapıyı açtı 3 kadın vardı soyunmuşlar sevişiyorlardı erkekler de kadınları izliyordu bende eşimde soyunduk bende kadınların arasına girdim sevişmelerine karıştım 2 2 ayrılıp 69 pozisyonuna geçtik daha önce kadın kadına öpüşmüştük arada bir emmiş ve emdirmiştim ilk defa lezbiyen bir kadın gibi am yalıyor ve yalatıyordum ilk orgazm ı altımdaki kadın bağıra bağıra yaşadı ay harika çok güzel diyerek bağırıyordu ben doğruldum kalktım erkekler bizi izlerken kimi 31 çekiyor kimi video ya alıyordu eşime hadi sikmiyecekmisiniz bizi diye sordum bütün erkekler kendi karılarının yanına gitti benim kocam beni öperken amını emdiğim kadının amına elini attı onun kocası da benim amımı tutup bızıklarımı oynuyordu o adam bana döndü eşim de o kadına sakso çekmeye başladık kocama sakso çekmeye başlayan kadın hemen bırakıp kocamın önünde domaldı kocası ilk anal deneyim dostum dedi kocam biraz sikini kadının göt deliğine vurarak oyalandı birden yüklendi hepsini soktu kadın zevk çığlıkları atıyordu benim sakso çektiğim adamda bıraktırdı bana domalmamı söyledi dediğini yaptım o da birden yüklendi götüme soktu diğer çiftlere göz attım onlarda aynı pozisyonda sikişiyordu kocamın siktiği kadın çok ses çıkarıyordu kocamın siki o kadar da büyük değildi 18 cm ancak beni siken adam diğer çiftle yer değişti gelen adam direkt amıma soktu pompalamaya başladı kocamda diğer kadına geçti o kadar zevk almıyordum ama ne yapmam gerekiyordu iyi biliyordum zevk çığlıkları atmaya başladım adam amımdan çıktı götüme soktu hızlı hızlı girip çıkmaya başladı durdu bütün döllerini götüme boşalttı çıktı götümden gidip kanepeye oturdu ben boşta kaldım benim ilk amını emdiğim kadının yanına gittim öpüşmeye başladık yatağa yat amını ağzıma ver dedi dediğini yaptım amımı götümü yalamaya başladı dilini o kadar güzel kullanıyordu ki bende orgazm oldum inleyerek boşalan erkekler kanepeye koltuklara oturmaya başladı tek bir erkek kaldı o da beni hiç sikmeyendi siktiği kadını bırakıp o da gitti oturdu biz kadınlar tekrar eş değiştirip 69 pozisyonuna geçtik benim kocam kalktı benim amını emdiğim kadının yanına geldi benim ağzıma verdi biraz emdirdi sonra bana sikini tutturup sokmasına yardımcı oldum sert bir şekilde girip çıkıyordu kadın amımı daha iştahlı bir şekilde emiyor göt deliğime dilini sokuyordu belli ki döl yalamayı seven bir kadındı eşim hızlanınca o da hızlı bir şekilde yalıyordu ben 2 kez orgazm oluyordum kocamla öpüşmeye başladık orgazm olurken erkeklerden birinin telefonu çaldı hemen giyindi ben çıktım arkadaşlar size bol sikişler dedi gitti karısı beni emip orgazm edenmiş aradan 3 5 dakika geçti kadında orgazm oldu yığıldı yatağa yanıma uzandı diğer erkekler oturuyordu kocam sikiyordu o gece 2 kez daha orgazm oldum kocam bütün kadınları enaz bir kez orgazm etti sabah kahvaltısı yaptık otelden ayrıld��k hiç tanışmadık bunlar kimdi dedim eşime 2 erkek doktor 3 kadın eczaneci 1 diğer erkek emniyet müdürüydü aşkım dedi torpido yu aç dedi açtım ki ne göreyim 3 deste 100 lük dolar 30bin dolar bu gecenin kazananı biz olduk dedi artık kocamda jigololuk yapıyor birbirimizi satıyoruz diyebilirim.
49 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 3 months ago
Text
Çok Hızlı! (19) (Orhan 36 Y., Bursa)
Pazartesi Murat arayıp geldi. Onu işe aldım, arabaları kontrol edecek, bakım vs. yaptıracak, alış verişleri yapacak, Hatice teyzenin ihtiyaçlarını karşılayacak, İnşaat vs. işlerini kontrol edip bana raporlayacak, gerektiğinde şöforlük yapacaktı. Günlük yükümün yarısını ona aktarmıştım.
Evlerin inşaatı çok hızlı ilerliyordu. Behiye abla ve Fatma ile inşaatları kontrol ettik. İç dizaynı kalmıştı. Bir iç mimar, bir de peyzaj mimarı ile anlaşmıştık. Bir ay içinde evin içine girebilecektik. Müştemilatlar bitmişti bile. Havuzlar hazırdı. Arazi giriş kısmı dar sonra genişleyen hafif eğimli bir yapıdaydı. Müştemilatların olduğu bölüm aşağıda kalırken, mesela ben havuza girerken giriş kısmından onlar beni göremeyeceklerdi. Behiye abla ile benim villa arası 450 metre, ana girişten evlerin olduğu alan 400 metre vardı. Müştemilaların olduğu ana girişin eni 250 metreydi. Yani aynı arazide olmamıza rağmen mahremiyet tam olacaktı.
Kendi villamın yanından dışarı çıkılabilecek gizli bir kapı koydurdum. Duvarların altından tünellerle 3 demir kapıdan geçilerek, (50 metre ötedeki kimseye söylemeden alıp küçük bir garaj ve kulübe yerleştirttiğim tel örgülü 2 dönümlük) araziye çıkılıyordu.
Günlerim işlere koşup, her zamanki seks faaliyetleri ile geçiyordu. Bu arada Konya'ya gitmek istemeyen Nur kocasına boşanma davası açmış, Güzin ile üst katta kalmaya başlamıştı, çünkü Ümit sevgilisini annesinin evine getirmiş, orda yaşamaya başlamıştı.
Bir akşamüstü bürodan arka kısma geçtim. Nur'a birşeyler uydurup arka tarafa gelmesini istedim. Kısa bir şort ve askılı bir bluzla geldi. Sarılıp oturduk, konuşmaya başladık, ama birbirimize dokunmaya devam ediyorduk. "Güzin'e ne dedin?" dedim. Nur, "Onu da getirdim!" dedi ve kapının ardından Güzin çıktı. Nur ilk defa olması nedeniyle çok tutuk davranmasına rağmen, Güzin onu çabuk havaya soktu. İkisi birlikte iştahla yarağımı yaladılar. Güzin arada Nur'u öpüp amını yaladı, Nur bunlara karşılık veremiyor, ne yapacağını kestiremiyor, sanki ikilemde gibi davranıyordu. Sanki sürekli kafasında (neden sevdiğim adamı paylaşıyorum) ile (bunu yapmalıyım, alışmalıyım, yoksa bunca kadın beni parçalayacak) sorularıyla kendini sekse veremiyor, ama bir yandan da tenime değdiği, bana dokunabildiği anlarda mutluluktan havalara uçuyordu.
Güzin her zamanki gibi sınır tanımaz bir halde, Nur'a, "Ben de en başında senin gibiydim, ama bunun zevki başka!" deyip, ya yarağıma oturup kalkıyor, ya da ağzına alıp döllerimi yutmak için sabırsızlanıyordu. O tür zamanlarda Nur sadece dudaklarıma yapışıp, üstümde zıplayan Güzin'den gözlerini kaçırmaya çalışıyordu. Güzin orgazm olup kenara çekildikten sonra ancak Nur ile sevişmeye başlamıştık. Güzin sevişmemizi izleyip, biz boşaldıktan sonra, "Anladım..." dedi birasından bir fırt çekerek, "Biz hepimiz sana, sen Nur'a aşıksın!" dedi. İşimiz bitince iyi geceler dileyip yukarıya çıktılar.
Onlar gidince kaynanamı aradım. Müsaitse, kızı sevmeye geleceğimi söyledim. "Aramana gerek yok, burası da senin evin, ne zaman istersen gelebilirsin!" dedi. Gittiğimde kızım, "Ba-ba!" diye kucağıma atladı. Onunla geçen 10 dakika çok güzeldi, ama sonra mızıldamaya başladı, ki bu uykusu geldi demekti. Ben yatırdım bu kez kızımı. İçeri geri döndüğümde kaynana masa hazırlamıştı. Yemekden çok meze vardı, ama içki yoktu. "İçecek yok mu?" dedim. "Kalmadı!" dedi. Telefon edip istedim, 5 büyük şişe rakı, viski, votka ve 2 kasa bira...
10 dk sonra malzemeler kapıdaydı. İçkilerin çokluğunu görünce, kaynanam, "Ne yaptın?" dedi. "Dursun, gelip gittikçe lazım olacak!" dedim. Kiler gibi kullanılan odaya koydurdum malzemeleri. Rakı açıp içmeye başladık. Kaynanam tutuk ve tedirgindi. Ben dört yudum aldığımda, o dudağına değdiriyor içmiyor gibiydi. Ben ikinci kadehi bitirdiğimde o daha yarım kadehteydi.
Villa inşaatlarının bitmek üzere olduğunu söyledim. "Güle güle otur!" dedi. "Güle güle oturalım!" dedim. "O ne demek?" dedi. "Kızımı yanımda istiyorum, onu da senin yetiştirmeni istiyorum, oraya taşınacağız!" dedim. "Ama nasıl olur..." derken sözünü kestim, "İstersen burası da durur, bizden sıkılıp bunalınca kaçarsın!" dedim. "O nasıl söz?" dedi. "O zaman eşyalı kiraya veririz!" dedim. "Yaa sana engel olurum, gençsin, bayan arkadaşların olur vs. zorda kalırsın..." dedi. "Onları kızımın olduğu eve getirmem merak etme, olmaz ya, hai olursa!" dedim.
"Millet öyle demiyor ama!" dedi. "O ne demek?" dedim. "Geçen Hacer ablaya uğradım, Orhan oğluma takılan kocasını boşuyor dedi, bana laf soktu!" dedi." Benle ne alakası var?" deyip durumlarını anlattım. "Hımmm, hımm..." deyip dinledi.
Bir ara mutfağa gittiğinde, ben de peşinden gidip, yine tezgah ile arama alıp bu kez sırtı dönük, boynundan öpüp, "Düşündün mü?" dedim. "Çok düşündüm, ama sen kızımın kocasısın!" dedi. "Ben sadece torununun babasıyım, kızın da, kocan da yok artık ve hayat akıp gidiyor!" dedim. "Doğru söylüyorsun, ama..." dediği anda ters çevirip dudaklarına yapıştım. Kaynanam gerçekten işi biliyordu, dili ile dilimle oynuyor, sadece dudakları ile öpüşmüyor, resmen tüm çenesi yüzü ile öpüşüyordu.
Elim tişörtünün altına kaydı. Göğüslerini sıkmaya, uçlarını okşamaya başladığımda dili dudakları daha hızlı çalışır hale geldi. Altında, basma tabir edilen tam diz hizasında bol bir etek vardı. Ellerini tezgaha koyup belini geriye doğru çıkartıp eteğin altına kafamı soktum. Altında yine tanga vardı, ama bu kez kırmızıydı. "Hep tanga mı giyersin?" dedim. "20 yıldır normal külot giymedim hiç!" dedi. Önce kalçalarını iki elimle okşayıp, öpüp yaladım, küçük ısırıklar attım. Sonra kalçalarını tokatlayarak biraz daha kaldırtıp dilimi tanganın yanında amı ile buluşturdum. Yaladım, emdim, sonra da iki parmak hareketine geçtim.
Sadece, "Immmh, ohhhh!" diye mırıltılar çıkarıyor, kalçalarını sağa sola savuruyordu. Ben amından akan sularla klitorisine tokat atarken, klitorisi öyle büyümüş amından çıkmıştı ki, her dokunuşumda kaynanam yerinden sıçrıyordu. Kafamı etekt altından çıkardım, nasıl bağırmayıp o sesleri çıkardığını merak etmiştim. Tezgahtan aldığı tahta kaşığın sapını ısırmış meğerse. Kaşığı ağzından çekmeye çalıştım, resmen çenesi kilitlenmişti. Zorla aldım. Dişlerinin izleri kaşığın sapındaydı...
Elinden tutup yatağına götürdüm. Kıyafetlerimiz üzerimizdeyken, "Şimdi... Tamam mı, devam mı?" dedim. Gözlerini gözlerimden kaçırıp, "Devam!" dedi kısık bir sesle. Kendi ellerimle soyup yatağa uzattım. Gece lambasının ışığında muhteşem görünüyordu. Kendim de yavaş hareketlerle soyundum. Kaynanam yatakta doğrulup yatağın kenarına geldi, ben ayaktayken eline aldığı yarağıma önce küçük bir öpücük kondurdu, sonra da yalayıp, ağzına aldı ve sakso çekmeye başladı. Sanırım yarım saat sakso çekti ve "Çenem ağrıdı!" deyip yanıma yattı, "Nasıl bu kadar tutabiliyorsun, kocam... (yutkunup) şimdiye 10 kere boşalırdı!" dedi. Halbuki bilse hem haplıyım, hem de bugün kaç posta sikiştim :)
Kaynanamı yatakta dört ayak haline getirip, sadec yarağımı amcığına sürterek iki kez orgazm ettim. Mutfakta da en az iki kez orgazm olmuştu. Yarağımı amına köklediğimde, ikimiz de derin bir, "Ohhhh!" çektik. Kaynanam, "O plastiklerle sikişmekten amım da plastik gibi oldu, daha derine sok, daha hızlı sik!" diye inlemeye başladı. "Artık burdayım, o plastiklere ihtiyacın yok, kanlı canlı yarağım hizmetinde!" dedikçe kalçalarını bana vuruyor, kalçalarını kıvıra kıvıra yarağımı amının dudaklarına kadar çıkartıp geri alıyordu...
"Offf, harika bu, keşke geçen sefer kabul etseydim, kaç sikiş kaçırdım!" diye inliyordu. "Artık her istediğinde emrinde, villaya geçince de gece gündüz sikeceğim!" diye pompalıyordum amına. Sonra kaynanam, "Bitttim ben, bitirdin, ohhh, ben böyle sikiş görmedim!" diye diye orgazm olup yarağımdan kaçtı. 31 çekerek üzerine eğildim, döllerim göt deliğine gelecek şekilde kalçalarının arasına attırdım döllerimi...
Kaynanam çekmeceden aldığı kağıt mendille silinip temizlendi. Biraz dinlendik. Yeniden öpüşerek birbirimize dokunmaya başladığımızda, elimi götüne atıp, "Burdan yedin mi hiç?" dedim. "Hayır, hiç yapmadı, ama ben plastik yarakla iki kez denedim, çok canım yanınca bıraktım!" dedi. "Gel o zaman açalım yolu!" dedim. "Acır!" dedi. "Rahat ol!" dedim. Şifonyerin üzerinde duran Bebe yağına uzanıp, parmağıma ve göt deliğine bolca döküp alıştırmalara başladım. Birkaç dakika sonra orta parmağım komple içindeydi...
Parmağımı çekip yarağımın kafasını dayadığımda, acıyacak diye götünü kaçırmaya çalışıyordu. İki elimle belinden tutmama rağmen, kendini kasıp, öne kaçıyordu. Yarağımın kafasına döktüğüm Bebe yağı yüzünden kayıyor, yarağım göt deliğine bastırdığımda küçük bir kalça hareketiyle kayıp gidiyordu. Elimle kökünden tutup göt deliğini hizaladım, tek seferde olması en iyisiydi. Bastırınca yarısına kadar girdi, ama bağırışına kız uyanacak diye korktum bir an. Kıpırdamayıp bekledim. O da çırpınmayı kesti. Bir süre öyle durduktan sonra yavaş yavaş hareketlendim, baktım o da karşılık veriyor. Milim milim götüne köklemiştim. Şimdi daha rahat hareket ediyorduk...
Elimin biri göğüslerinde, biri amcığında, yarağımın hareketlerini götüyle o yönetiyordu. Artık ben sadece biraz ileri biraz geri yapıyordum. O kıvırıyor, Ohlar Ahlar çekiyordu. Sonra, "Gerçekten söyledikleri gibiymiş!" deyince, "Ne diyorlardı?" dedim. Kaynanam, "Bir kez götten ye, bir daha vazgeçemezsin diyorlardı! Evet, beni hep götten sik Orhan!" deyip kalçasını bana bastırıyordu. Şehvetli kadındı. Aklımdan bir an geçti, karım da böyle olsaydı, sanırım bunca kadın hayatımda olmazdı...
Elim de amında çalışırken kaynanam orgazm olup, "Döllerini götümün derinlerinde istiyorum!" diye bağırdı. Kırar mıyım kaynanamı, boşaldım götünün içine... Sabaha karşı yarağımda ıslaklıkla uyandım, kaynanam sakso çekiyordu. Hava yeni aydınlanıyordu. Kız uyanıp mırıltıları gelene dek sikiştik. Sonra ben kalkıp oturma odasına geçtim, küçük te olsa ilerde hatırlar falan, ne olur ne olmaz diye...
Evler komple bitmiş, açılışa hazırdı. Bu arada Sevgi ve Hikmet'i işlerinden istifa ettirtmiş ve müştemilatın birine yerleştirmiştik. Birine Muhittin abi ile Murat'ı, diğerine de Nur ve Güzin'i oturtmuştuk. Fatma ile Behiye abla bir villada, ben kaynanam ve kızım bir villadaydık. Tüm binaların temizlik işlerini Sevgi ile Hikmet, tüm arazinin bakımını bahçe işlerini Muhittin abi, satınalma ihtiyaç ve şöforlük işlerini Murat halledecekti.
Bir pazar günü mangalları yakıp eve hoş geldin partisi yapmaya karar verdik. Dışarıdan sadece Dr. Ahmet ve Merve davetliydi. Havuz başında başlayan parti, (kızımla kaynanamı, doktorun iki oğlunu, Sevgi'nin kızı ile Nur'u benim villaya göndermemden sonra) grup seks partisine dönüştü. Bir süre sonra masa altından Fatma'nın elle muamelesine karşılık veren Dr. Ahmet, karısı Merve Murat'a sakso çekerken arıza çıkardı. Hikmet ve Murat yardımıyla, Muhittin abinin yarağını ağzına aldığı pozisyonda fotolarını çekip, kimseye tek kelime etmemesini, karısı ve kendisinin çeşit çeşit yaraklar ağzındayken fotoların�� gösterip Dr. Ahmet'i devre dışı bıraktık. Sonra Merve, Fatma, Sevgi, Güzin, Behiye abla, Muhittin abi, Hikmet, Murat ve ben inanılmaz seks dolu bir gece geçirdik. Daha sonra Merve de kocasından boşandı...
Fırtınalı ve çok hızlı bir 10 yıl oldu. Nur'dan iki oğlum oldu. Nur, kaynanam, kızım ve oğullarım villamdayız. Çevredeki arazilerden bir kısmını daha alıp güzel bir idari ofis yaptık. İşler genişledi, yeni bir sürü eleman aldık. Toplantıdan toplantıya gidiyoruz işyerine. Güzin ile Murat yakınlaştı ve bir kız çocukları oldu. Muhittin abi de artık villada Behiye abla ve Fatma ile yaşıyor. Muhittin abi çaptan düşer gibi olmasına rağmen, (kimseye söylememesi kaydıyla) haplarımla tekrar ayağa kaldırdık...
Her ne kadar benden olduğunu söylese de, Sevgi ile Hikmet'in bir kızları daha oldu. Merve, Muhittin abiden boşalan müştemilatta yaşayıp, güzellik salonu işine devam ediyor, oğulları kocasında kaldı, ama gelip gidiyorlar, hele ki havuz sezonunda...
10 yıldır cambazlık yaptığım tek kişi kaynanam, ondan kimsenin haberi yok, onunla da sevişmek için o gizli geçidin sonunda kimsenin bilmediği kulübeyi kullanıyoruz. Nur ise hiç bir zaman gruplara girmiyor, o evde kalıp her şeyi kabulleniyor. Tüm bunlar, "İkinci çocuğu düşünmüyor musunuz?" diyen Sevgi sayesindeydi...
Hikayem sona ererken, son 10 yılda kısa zamanlı hayatıma girip çıkan kadınları yazamadım bile!
[Orhan]
62 notes · View notes
amezhu · 3 months ago
Text
Heaven Official's Blessing▪︎
224. BÖLÜM - Dünyayı Tepetaklak etmek - gökyüzünde ateşten şeytani kale ile dövüş
Devasa taş heykel sersemlemiş ve donakalmış gözlerin altında gittikçe yükseğe ve daha yükseğe çıktı. Xie Lian onun harika bir durumda olduğunu gördü hatta önceden yüzü olmayan beyazın kırdığı bacakta iz bile yoktu, mutlu bir şekilde ���San Lang, heykeli onardın mı?” dedi.
Hua Cheng gülümsedi, “eğer ta cennete Gege’yi almaya geleceksem ellerim boş gelemezdim. Hadi gidelim!”
Xie Lian kafasını salladı, “Millet, acele edip atlayın!
Ancak o zaman cennet mensupları kalabalığı onun yanındakinin Hua Cheng olduğunu gördüler, neredeyse dizlerinin üstüne düşeceklerdi, “EKSELANLARI, YANINIZDAKİ???”
Feng Xin’in yüzündeki sıkıntı giderek daha belirgin hale geliyordu ki sonunda bağırdı, “JIAN LAN! JIAN LAN!” ama cevap yoktu.
Lang Qian Qiu caddenin köşesinde saklanarak kaçmaya çalışan Qi Rong’u gördü, gidip onu yakalamak üzereydi ki Tai Hua sarayının oradan geçerken aniden sanki içinden bir şey patlamış gibi tüm saray paramparça olup yere serildi. Tüm cennet mensupları ürkmüştü, bakmak için döndüklerinde öfkeli alevler ve molozların arasında başını eğmiş ve sessizce duran bir figür gördüler.
Jun Wu gümüş kelebeklerden kurtulmuştu.
Beklenildiği gibi durdurulamazdı.
Qi‌ Rong aceleyle Jun Wu'nun arkasına koştu ve kalabalığa kendini beğenmiş bir şekilde bağırdı, “SÜPRÜNTÜ! ÇÖP! GÜCÜNÜZ YETİYORSA BURAYA GELİN!”
Sadece o hâlâ kendi ölümünden habersiz, yaklaşmaya cesaret edebildi, hiçbir cennet mensubu konuşmaya cesaret edemedi.
Beyaz zırhlı savaş tanrısın vücudunun üzerinden göklere doğru kapkara bir aura kükrüyordu, beyaz ışık körleşmiş, iki renk sürekli olarak tahmin edilemeyecek şekilde değişiyordu. Cennet mensuplarının hepsi bu Jun Wu’nun son derece farklı olduğunu hissedip ona baktılar ama sert bir şekilde nefes almaya cesaret edemediler. Aynı zamanda o da Xie Lian’ı dikkatlice izliyordu, yavaşça insanların toplandığı yere doğru ilerlemeye başladı. Attığı her adımda savaşın alevleri ayaklarının altını yakacaktı.
İlk başta canlı çıralar halindeydi, kısa bir süre sonra çılgınca her yöne yayıldı ve göklere doğru esen öfkeli alevlere dönüştü.
Bu alevler Qi Rong'u yakalamıştı ve şeytani bir şekilde uluyarak kollarında Gu Zi ile hızla kaçmaya başladı. Quan Yi Zhen, Yin Yu'nun cesedini sırtında taşıyordu, yüzü is içinde caddenin ortasında duruyordu ve Jun Wu'yu gördüğünde onun da gözlerinde öfkeli ateşler yandı. Ona doğru yürümeye başlamadan önce cesedi yere bile bırakmadı ve onu geri çeken Xie Lian oldu.
Bir başka gümüş kelebek dalgası ileri atıldı ve Xie Lian bu fırsatı kullanarak, "ACELE ET! ORADA DİKİLİP DURMA!" diye bağırdı.‌
Tüm cennet mensupları bir anlığına tereddüt etse de sonrasında her biri birbiri ardına seslenişe cevap verdi. Binlerce cennet mensubu siyah bir karıca sürüsü gibi devasa taş heykele tırmanıp göğüs ve omuzlarında yer edindiler. Durmaya yer olmadığında ise eteklerinin uçlarından tutunuyorlardı. Eğer bu şey uçacak idiyse o zaman sadece bereket fenerleri ve gümüş kelebeklere bel bağlayamazlardı, ancak aynı zamanda çok fazla insan olduğundan Xie Lian Hua Cheng’e doğru bir hamle yapamadı.
Tumblr media
Fikirler acil durumlarda ortaya çıkar, Xie Lian rastgele bir cennet mensubunun yanına çekti, onun arkasında Xie Lian, Hua Cheng'in yüzünü kavradı ve onu sıkı bir şekilde öptü.
Aradan biraz zaman geçti ve Xie Lian'ın tüm vücudu bir anda ruhani güçle doldu, paravan olarak kullanılan cennet mensubu tamamen kaskatı kesildi ve şok içinde bağırdı, "SİZ İKİNİZ ARKAMDA NE YAPIYORSUNUZ??”
Xie Lian ancak o zaman insanların görüşünü engellemek için kenara çektiği kişinin aslında Lang Qian Qiu olduğunu fark etti ve zihinsel olarak derin bir pişmanlık duydu. Ne günah ne günah, bu çocuk tarafından görülmemeliydi ve haykırdı, "HİÇBİR ŞEY YAPMADIK! GÖRMENİZ GEREKEN HİÇBİR ŞEY YOK!" Sonra arkasını döndü ve o ilahi heykele bağırdı, "UÇ!"‌
İlahi heykel onun çağrısını duymuş gibi görünüyordu, sanki bir şey harekete geçmiş gibi, kısık gözleri aniden açıldı ve yüzündeki gülümseme derinleşti.
Gümüş kelebekler ve Bereket Fenerleri aniden dağıldı ama o hala gökyüzünde sabit bir şekilde süzülüyordu, uzun saçları, kolları ve etekleri de rüzgarda dalgalanıyor gibiydi.
Uçuyor!
Xie Lian ve Hua Cheng de ayağa fırladılar ve ilahi heykelin başının tepesindeki yorgun taç platformunun üzerinde durdular ve Xie Lian bağırdı, "HERKES DİKKATLİ OLSUN! SIKI TUTUNUN!
Tam sözünü bitirdiği anda, ilahi heykelin gövdesi önce battı sonra da kuvvetle ileri fırladı! Xie Lian ve Hua Cheng en yüksek noktada durdular ve ilahi heykelle birlikte birçok cennet mensubunu Cennet Başkentinden çok uzaklara taşıdılar. Ancak, yılların birikimiyle Cennet Başkentinde yıllarını geçirmiş çok sayıda cennet mensubu vardı, bu yüzden umutsuz ve kederli bir şekilde arkalarına bakmaya devam ettiler.
Biraz sakinleştikten sonra Xie Lian aniden az önce telaş içinde olduğundan saymaya zaman olmadığını hatırladı ve seslendi, “Herkes bindi mi?” Guoshi nerede? General Pei?”
General Pei'nin başına gelen talihsizliklere yenilip yenilmediğini kim bilebilirdi? Tanıdıklarının orada olup olmadığına bakıyordu ki bağırdı, “USTA!”
Uzaktan Guoshi’nin cevabı geldi, “GELDİM!”
Ancak o zaman Xie Lian biraz rahatlamış hissetti. Tam o sırada aniden birisi bağırdı, “YETİŞİYOR! YETİŞİYOR!”
Beklenildiği gibi! Devasa ilahi heykelin arkasında kızıllara bürünmüş bir şey peşlerindeydi.
Bu cennetin başkentiydi.
Asıl cennet başkenti, hayırlı ve uğurlu bulutlarla sarılıp çevrelenmişti. Şimdi ise bunun yerine savaşın alevleriyle yanıyor, ateşli şeytani bir kaleye dönmüştü.
Birisi dehşetle konuştu, “İmparator… İmparator cennetin başkentini hareket ettiriyor… Hepimizi ortadan kaldıracak…”
“Bizi yakalayacak!”
Ancak Xie Lian bağırdı, “O KADAR DA HIZLI DEĞİL!” el mühürlerini aniden değiştirdi ve devasa ilahi heykelin gözlerinden ışıklar fırladı. Cennet mensuplarının kulaklarını kamçılayan rüzgar daha hızlı esti, deliler gibi uludu, aniden onların peşinde olan kırmızı ışıktan hızla uzaklaştı. Artık ilahi heykel daha hızlı uçuyordu!
Burada işler hızlanırken arkalarındaki kırmızı ışık vazgeçmemiş hızı aniden artmıştı, artık daha yakındı ve bazı cennet mensuplarını panikten çığlık attırıyordu. Bu mesafeyle cennet başkentinin içindeki o figürü artık neredeyse net bir şekilde görebiliyorlardı!
Bu sırada ölümlü alemi neler olup bittiğinden birhaberdi; çocuklar gülüşüp oynaşıyorlardı ki gökyüzünde hızla ilerleyen beyaz bir ışık ve uçup geçmekte olan kırmızı bir ışık gördüler, hepsi ağzını açıp alkışladılar, “Çok tatlı!”
Xie Lian durumun bu şekilde devam edemeyeceğini ve bu şeyi hızlandırması gerektiğini biliyordu ama hafiften başı da dönüyordu. Sonuçta tek nefeste o kadar uzun bir süre uçmuştu ki. Hua Cheng kalkmasına yardım ediyordu ama onlar daha konuşmadan aşağıdan Guoshi’nin bağıran sesini duydular, “HEPİNİZ BURADA NE İÇİN DURUYORSUNUZ? BİR GRUP CENNET MENSUBU HALA KAÇMAK İÇİN HAYALET KRALDAN RUHSAL GÜÇ ÖDÜNÇ ALINMASINA İHTİYAÇ DUYUYOR. KENDİNİZDEN HİÇ UTANMIYOR MUSUNUZ?”
Bazı cennet mensupları bu ses tonunu takdir etmediler ve şöyle haykırdılar, “Sen kimsin? Bize ders vermeye ne hakkın var?”
Guoshi devam etti, “Kim olduğumun önemi yok, buna rağmen ben üst cennetteyken sen hala bir yerlerde kum havuzunda oynuyordun. Mesele şu ki, acele edin ve narin, pamuk ellerinizi bu ilahi heykelin üzerine koyun, hepiniz verebileceğiniz kadar ruhsal güç verin! Ancak o zaman bu ilahi heykel daha da hızlı uçabilir, eğer onun yetişmesini beklemiyorsanız tabi? Hepiniz kenardan izlemeye o kadar alıştınız ki, hayatlarınızın tehlikede olduğunu unuttunuz mu? Hala böyle bir şeyi size hatırlatmama ihtiyacınız var mı?"
Bu hatırlatmayla birlikte cennet mensuplarının nihayet akılları başlarına geldi ve hepsi bu yönteme destek vermeyi unuttukları için içten içe çok utandılar. Böylece hepsi işe koyuldu, ellerini ilahi heykele koyarak bağırdılar.
"EKSELANSLARI, BU MEVKİCE AŞAĞI KİŞİ SİZE YARDIM EDECEK!"
“Ah, o zaman ben de…”
“Pek fazla yok… ama elimizden geleni yapacağız.”
Yedi ya da sekiz yüz el ve ayakla birlikte ilahi heykel tekrar güçle doldu ve Xie Lian da tekrar enerjik hissediyordu. İlahi heykel bir kez daha güçlendi, bu sefer büyük bir gürlemeyle arkadaki kırmızı ışığı kilometrelerce geride bıraktı!
Cennet mensuplarının hepsi derin bir nefes alarak rahatladılar ve terlerini sildiler.
Aniden Hua Cheng konuştu, “Gege, aşağıya in.”
Xie Lian da nedenini sormadı ve doğrudan aşağıya doğru hareket etti. İlahi heykel bulutların zifiri siyah katmanlarını aştı, ama aşağısı da kapkaranlık, bir parça ışık süzmesi bile yoktu. Cennet mensupları telaşlanmıştı, “Burası… burası ne böyle? Neden bu kadar karanlık? Oldukça korkunç.”
“Ekselansları, neden buraya geldik?”
“Bence burada uzun süre kalmamalıyız!”
Ancak Hua Cheng konuştu, “Burada kalıp hareket etmeyeceğiz. Bekleyelim.”
Böylece o devasa ilahi heykel havada süzüldü, Xie Lian “En. Neyi bekliyoruz?” diye sordu.
Hua Cheng fısıltıyla cevapladı, “Yetişene kadar bekleyip bir tur dövüşmeyi.”
Sözler dudaklarından dökülürken, kara gecenin bulutlarının üstünden kırmızı bir ışık kırıldı ve o da aşağıya doğru indi. Her insan bir kale, gece gökyüzünde karşı karşıya geldiler. Her bir cennet mensubu gözlerini kırpmadan o kırmızı ışığın yaklaşmasını izledi, tüyleri diken diken oldu ve hepsi sorguladı, “Ekselansları, neden gitmiyoruz?”
“Onunla kafa kafaya savaşmayı düşünüyor olamazsın? Kazanma ihtimalin yok!”
“Yine aptallaştı! Biliyordum işte bu adam aptal olmayı seviyor!!! Yüzlerce yıl geçti ama o hala… kim tekme attı?”
“Ben.” Dedi Guoshi, “Bir kelime daha edersen seni doğrudan aşağı atarım.”
“SEN KİMSİN BE??”
O ilahi heykel devasa bir nesne olabilir, ancak Cennet Başkenti çok daha görkemliydi ve eğer gerçekten kafa kafaya çarpışırlarsa, bu devasa ilahi heykelin boyutuna göre kesinlikle ezilirdi. Ancak, Xie Lian'ın Hua Cheng'e güveni tamdı ve tek kelime etmeden izledi. Tıpkı o kırmızı ışığın yarım mil kadar uzağa gelmemiş olması gibi Xie Lian aniden ayağının altında bir şeylerin hareketlendiğini hissetti.
 Aşağıya baktığında, hareket edenin ayaklarının altındaki karanlık olduğunu gördü, sppş, sppş, yükseliyor ve katlanıyordu, adeta... ‌
Dalgalar.
Xie Lian anında buranın neresi olduğunu anladı.
Cennet mensuplarından da fark eden vardı, birisi dehşetle bağırdı, “Tanrım! Burası sanki… Kara Su Şeytanın Yuvası! Şeytanların yuvasına getirildik!”
Kelimeler söylendiğinde aniden aşağıdan beyaz şeritler karanlığı yararak havaya doğru sıçradı.
Unutulmaz bir şekilde yeşil dört çift göz, hayalet ateş fenerleri kadar büyük devasa sekiz göz ateşli şeytani kaleye baktı, bu kaba davetsiz misafirden son derece rahatsız olmuş gibi uzun ve kötücül şekilde kükredi. Devasa kuyruklarını ile ileri geri savurdu ve denizin binlerce metre yüksekliğinde heyecan verici dalgalarının yüzeyini kırbaçladı.
Onlar dört kemik ejderhasıydı!
Başlarını şeytani kaleye doğru kaldırdıkları anda ağızlarından hızlı bir akıntı fırladı, vurucu gücü muazzamdı ve demir ve çelik duvarlar bile böyle dev bir su tabancası tarafından kırılabilirdi. Xie Lian izlenimini yeniden değerlendirmekten kendini alamadı, "Onları son gördüğümüzde biraz... haha, aslında bu kadar vahşi olduklarını düşünmemiştim."
Denizin zifiri karanlık yüzeyinden dev canavarın yeni ceset kemikleri suları yarmaya devam etti ve balıklar sanki kaleye kayalar fırlatıyormuş gibi vınlayarak uçtu. Cennet mensupları gördüklerinde tamamen şaşkına döndüler. Jun Wu onları öldürmek için peşlerinden koşarken, Hua Cheng ve Kara Su onlara yardım ediyor gibi görünüyordu. Böyle bir sahne gerçekten çok ilginçti.‌ ‌
Dört Kemik Ejderhası o şeytani kalenin etrafını sardı ve ona çılgınca ateş etti ama can alıcı savaş alevleri biraz suyla yok edilemeyeceğinden o kadar da etkili olamadı. Balıklar mücadele ettikçe ateş de o kadar öfkelendi ve sulara giden tüm yolu yaktı.
Kara Su Şeytanı İninin deniz yüzeyinde şiddetli ateş büyüdü ve ateşin ışıkları ile sular vahşice dans etti, aşağıdan, suların içinden gulyabanilerin ulumaları ve feryatları duyuldu. Bir ter damlası Xie Lian’ın alnından aşağıya doğru yuvarlandı, “Kara… Su’yun… bölgesine böyle bir kargaşa getirmemiz sorun olmaz mı?”
“bunları önemseme.” Dedi Hua Cheng, “Bana para borcu var. Nasıl istersen öyle dövüş.”
Xie Lian, “???”
Aniden birisi ileriyi işaret etti, “NE… NE YAPIYOR O?”
Xie Lian da bakışlarını çevirdi ve gördüğünde kalbi de sarsıldı.
MXTX YAZAR NOTU; Kara Su’yun Hua Cheng’e cidden büyük bir borcu var, çok zavallı bir Yüce. Tüm Yüce’ler rütbesinin ortalamasını fena halde aşağı çekti (3 tane olmalarına rağmen.) ama bu çok fazla yemekten dolayı borçlu olunan bir şey değil.
20 notes · View notes
beklenengemiw · 5 months ago
Text
'Aynı dünyanın yalnızlarıyız ,ta ki kalplerimiz birbirine rastlayana kadar. '
25 notes · View notes