#ayırdığı
Explore tagged Tumblr posts
Text
İnanmak istediğim şey sözleri değil bana olan ilgisi ve benim için ayırdığı zamandır
89 notes
·
View notes
Text
🍂"İlk hatanın ayırdığı iki kişi, birbirlerini
Allah için sevmemişlerdir"
📚Hadislel-Edebü'I -Müfred✍
#cennetiistiyorsak
30 notes
·
View notes
Text
Gençlerle Zıvanadan Çıktım! (Gamze 46 Y., İstanbul)
Kocamla evlendiğimizde üniversiteyi daha yeni bitirmiştim ve önümde hayallerim varken ailemin de etkisiyle ne olduğunu pek anlamadan evlendim. Aramızda yaş farkı vardı ama sorun etmemiştim. Ben 23 kocam 34 yaşındaydı evlendiğimizde. Seksi seven ve bilen genç bir kadındım evlendiğimizde. Ama hiç beklediğim gibi olmamış, ilk gecemizde bile 15 dakika yeterli gelmişti ona. İçime girip biraz sokup çıkarmış ve sonra boşalmıştı. Benim isteğimi görünce keyiflenip bir daha yapmıştı. Bakire olmamamı hiç sorun etmemişti. Balayı sonrası 2 yıl böyle geçerken sonrası daha da azalmıştı. Kocamın tecrübesinin benden bile az olduğunu anlamıştım. Sorun etmedim çok. Zaten evlenen bütün kadınlardan duyduğum evlilikte seks hayatının sadece bir bilemedin üç sene sürdüğüydü. Hemen hamile kaldım. Sonra zaten o az olan seks de bitti.
Zengindi sevgili kocam. Müteahhit olarak başladığı hayatta sonra galeri, ticaret derken bana ve oğluma iyi bir hayat yaşatmıştı. Varsın geceleri üstümde bir iki debelenip uyusun. Bazı geceler yalnız iken üniversitede yaşadıklarımı düşünüyordum. O zamanki sevgilim sabah güneşini görmeden pek inmezdi üstümden. Hemen herşeyi yaşamıştık onunla. Beni götümden siktiği gece canım çok yanmış ama sonra ona verdiğim hazdan çok tahrik olmuştum. Benim pek de nazlanmadığımı, götümden sikilirken zevk aldığımı görünce de götümü hiç boş bırakmamıştı. Sonra da okullar bitince ayrılık ve sonunda evlilik işte.
Kocam iş hayatında başarılı olunca ve bizden de birşeyi esirgemeyince ben de bazı şeylere çok takmadım. Bazen haftasonları eve gelmezdi iş bahanesiyle. Eve gelince üstünde sarı uzun saçlar bulurdum. Tüm yaptığının 10 dakika sürdüğünü çok iyi bildiğim için o 10 dakikayı sorun etmedim önce. Sonra zaten onun da ayağı kesildi bu tür ilişkilerden. Ama daha kötüsüne başladı: Kumar!
��ok para kaybetmezdi. "Zevkine oynuyorum!" dese de 10 bin 15 bin dolar giderdi. Açıkçası bizim maddi durumumuza göre önemli bir miktar değildi. Dört beş ayda bir Kıbrıs'a giderdik beraber. Oğlum büyüdükten sonra sıkıldı ve gelmedi bizimle. Kıbrıs'a gittiğimizde rutinimiz değişmezdi pek. O otelin kumar salonuna gider ve 8-10 saat bazen daha da fazla orada kalırdı. Sonra odaya gelip uyur ve biraz benimle kalıp ertesi gün yine giderdi. "Gel sen de oyna hayatım, canın sıkılmasın, Slot falan eğlenirsin biraz!" dese de, benim hiç ilgimi çekmiyordu kumar.
Böyle böyle yıllar geçti. Kocam iş ve kumarla vakit geçirirken ben de yaşadığım boşluğu bakımımla giderdim. Spor, bazı estetikler, biraz botoks derken hiç de 46 yaşında gibi göstermezdim. Çevremdeki arkadaşlarım da bunu tasdik eder, "Harcıyorsun bu güzelliği!" derlerdi. Göğüslerim iri ve dikti yaşıma göre. Popom taş gibiydi pilates sayesinde. Sadece bedenim değil ruhum da gençti. Oğlumun 17-18 yaşında arkadaşları ile çok iyi vakit geçirir, aralarında yaptıkları şakalara güler, ben de onlara takılırdım. Bazısı bana bakardı, ama ergen işte der önemsemezdim. Hoşuma bile giderdi bakmaları. Bazı geceler dışarı çıktığımızda ise erkeklerin bakışlarını üstümde hissederdim. Bazısı bana öyle bir bakardı ki... Ohhh, beni böyle arzulayan bir erkeğin altında olmak isterdim o zaman. İçimdeki istek, yangın gün geçtikçe artmasına rağmen hiç aldatmadım kocamı. Pørnø izleyip kendimi okşamaya başlamıştım artık ve bu bana yetiyordu. Daha doğrusu kendimi kandırıyordum aslında yetiyor diye.
Bu yaz başında kocam yine, "Kıbrıs'a gidelim!" diye tutturdu. Uzun zamandır oynamamıştı ve bu işe ayırdığı bütçe de iyice büyümüştü. Anlaşılan bu sefer daha uzun kalacaktık. Tabii bu benim için daha uzun gündüzler ve geceleri yalnız geçirmek olduğu için pek istemiyordum. Hiçbir zaman dırdırcı bir kadın olmadığım için, "Tamam gidelim!" dedim fazla uzatmadan. Ben de özlemiştim zaten plajları.
Kıbrıs'a inip otele yerleştiğimizde kocam hemen üstünü değiştirdi. Her zaman gittiğimiz otellerden değildi bu seferki. En azından öbüründe birkaç hanımı tanıyordum da yalnız kalmıyordum. Arkadaşları ile grubunu yapıp salona neredeyse koşarak indi. Ben de plaja indim. Boş gibiydi biraz ortalık geçen senelere göre. Tek başıma uzanıp kitap okuyor, biraz yüzüyor sonra yine plajda keyif yapıyordum. Odamda öğlen uykusu, havuz başı akşam yemeği ve yemek sonrası havuzda birkaç içki. Son 3 günüm böyle geçmişti. 3 günde toplam 3 saat vakit geçirmemiştik kocamla. Bazen akşam yemeğe gelse de çoğunlukla salonda hallediyordu onu da. İyice canım sıkılmıştı artık ve kızmaya da başlamıştım kocama. Yalnız olduğumu gören bazı tipler askıntı olsa da evli olduğumu belirtip ustaca sıyırıyordum kendimi.
Cuma sabahı yine plaja indim erken saatlerde. Pazartesi dönecektik madem, iyice bronzlaşmak istiyordum. Oğlum da üniversite öncesi arkadaşları ile tatile çıkmıştı. Telefonla konuştuğumda kızlarla olduğunu anlayıp pek rahatsız etmedim onu. Doğaldı tabii. Cebinde bol parası olan bir genci kızlar boş bırakmazdı. O da bunun sefasını sürüyordu. Eh sürsün diye düşünüp plajda boş bir yere geçtim. Güneş kremimi sürüp uzanırken bikinimin de üstünü açıverdim rahat rahat. Plaj boştu zaten ve tek tük yaşıtım turistler de üstsüzdü.
Gözümde güneş gözlüğüm yüzüstü uzanırken birkaç gencin konuşması uyandırdı beni. "Sikecem yapacağın işi, niye geldik buraya, dağa gitseydik bari, kız falan yok burada!" diye küfürlü konuşup gülüşüyorlardı. Öbür arkadaşı da, "Esas buraya geliyorlar, erken daha, bekle biraz..." falan diyordu yine küfrederek. Hafifçe başımı kaldırıp baktım. Biri esmer öbürü kumral oğlum yaşlarında, yakışıklı, spor yaptıkları her halinden belli, ama biraz kaba saba 2 genç erkekti gelen. Dört beş metre uzağıma yerleşmişler, bira içip kritik yapıyorlardı kendilerine göre. "Tüm kış hayatım sikildi inşaatta. Kız bulamazsam sana saplarım bak kanka, 7 aydır abazayım!" diyen delikanlı sanırım gerçekten çok abaza kalmıştı ki sesinin tonunu pek ayarlayamıyordu arkadaşına kızarken.
Doğruldum yattığım yerde. Biraz rahatım kaçmıştı. Doğrulurken de bikinimin üstünü ayarladım düşmesin diye. Ellerimle tutarken o an ikisi ile göz göze geldik. Üstlerinde rengi iyice solmuş şort mayo vardı. Bağladım ve oturup bir sigara içmek istedim. Çantamda sigaramı ararken ikisinin de ilgisi bana kaymıştı birden. Turist sanmışlardı beni. Esmer olan Türkçe bilmediğimi düşünürek benim harika bir milf olduğumu, eline geçse sabaha kadar boş bırakmayacağını, en az 5 postası olacağını konuşurken, öbür arkadaşı da ona hak veriyor, "At gibi. İkimiz birden amından götünden siksek doyuramayız bunu kanka!" diyordu. Rahatsız olmuştum konuşmalarından. Ama beni çok arzulayan böyle iki yakışıklı da biraz ilgimi çekmişti. Gençler işte, biraz eğleneyim rezil edeyim şunları bari diye düşündüm. Severdim böyle oyunları.
Sigarayı bulup çakmağı ararken fırlamalardan kumral olanı birden zıpladı ve yanıma geldi. "Lighter, buyur fire!" diyerek bildiği 3-5 kelime ingilizce ile bana çakmağını uzatıyordu gülümseyerek. Gülümsedim birşey demeden ve sigaramı yakıp, "Thank you!" dedim hiç oyunu bozmadan. "You very beautiful!" diye gülümsedi ve birden elini bacağımın üstüne koyuverdi. O bunu yaparken esmer olan da anında gelmiş ve rusça birşey konuşmaya başlamıştı. Anlamadığım için boş boş bakıyordum, ama o eli de hemen ittirmiştim bacağımdan. İstediğim kadar sert ittirememiştim o an. Sanırım bundan cesaret alan öbürü de kolumu okşamış ve "Çok güzelsin diyorum ya niye anlamıyorsun?" diye gülümsemişti biraz salakça. Yüzümü ekşittim. Bu oyun fazla uzamıştı ve bitirmem lazımdı artık.
"Gençler, gerçekten yabancı gibi mi görünüyorum ya? Anlamadınız mı Türk olduğumu, yoksa biraz saf mısınız siz bakayım?" deyiverdim. İkisi de irkildi birden. Oyunuma devam ettim yine. "Böyle rahatsız ederseniz güvenliğin gelmesi bir dakikayı bulmaz, biliyorsunuz değil mi?" dediğimde kekeler gibi oldular. Birbirlerine suçlar gibi ters ters baktılar. Oyuna devam ettim sonra. Sanki hiçbirşey olmamış, hakkımda konuştuklarını hiç duymamışım gibi, "Eee, ne yapıyorsunuz, tatile mi geldiniz yakışıklılar?" dediğimde yüzleri yine değişti. Gülümsedim ve denize girdim sonra. Bir anda atlayıp hızlı hızlı açıldım ve kendime kendime güldüm. İkisi de yerlerine dönmüştü gördüğüm kadarıyla. Benim için eğlence bitmişti aslında, ama anlaşılan onlar şanslarını denemek istiyorlardı biraz daha.
Yerime dönüp kurulandıktan sonra ikisi de yanıma gelip, biraz mahçup gibi bir ifadeyle özür dilediler. Türk olduğumu hiç anlamadıklarını, bilemeden ayıp ettiklerini falan söylerlerken tanışıverdik. İki de çocukluk arkadaşıymış. Nispeten ucuz olduğu için Kıbrıs'a tatile gelmişler. Hakan 20, Kemal ise 21 yaşındaydı. Gençlerle çok kolay anlaşırdım zaten dediğim gibi. Bir saat kadar oturup konuştuk plajda. Aslında sanki birşey saklıyor gibiydiler. Ama niyetlerini zaten tahmin edebiliyordum. İkisi de bana iltifat ediyordu sürekli. Gözleri bikinimden taşacak gibi duran göğüslerimdeydi ikisinin de. 46 yaşında olduğumu duyunca şaşırmışlardı. Ben de onlara çok yakışıklı olduklarını söyleyip, kızlar konusunda iyi şanslar diledim biraz şakalaşarak ve sonra doğrulup kalktım odama gitmek için. O an Hakan birden hızla önünü düzeltti. Offf, sadece birkaç saniye sürmüştü, ama hareketini gördüm. Çadırı tam anlamıyla kurmuştu.
Odama girip banyo yaparken kendimi tutamadım. Akan suyun altına bedenimi okşamaya başladım. Göğüslerimi okşarken elim bacak arama gitti. Parmağımı sokarken küvete uzandım. Yarım saate yakın kendimi tatmin edip orgazm olurken gözümün önünde Hakan ve bana biraz piç piç, azgınca bakan Kemal vardı. O kolların arasında olmak, tüm o abazalığını üstümde gidermesi, ohhhh, bir daha parmakladım kendimi. Bu sefer iki deliğimle de oynuyordum ve bu sefer daha şiddetli orgazm oldum.
Biraz uzanıp uyuduktan sonra kendi kendime düşündüm. Bu kadar etkilenmeme şaşırmıştım. Evet bu yaşta iki gencin ilgisini çekmek her kadının hoşuna giderdi. Peki kaç sene sürerdi ki bu ilgi? İstediğim kadar spor yapayım, bakımlı olayım, birkaç sene sonra Gamze abla, Gamze teyze olacaktı artık. Canım sıkılmıştı. Kocamı aradım. Açmadı. Bir süre sonra yine aradım meşgule düşürdü. Saat 15:00 gibi bikini yerine mayo giyip havuz başına indim bu sefer. Bir kokteyl söyleyip şezlonga uzandım. Gözler üstümdeydi yine. Birkaç kişi yanıma gelebilmek için işaret bekler gibi beni kesse de huzursuzdum o an ve biraz sert bakınca uzaklaştılar. Telefonda birşeylere bakarken iki fırlamanın sesini duyunca gülümsedim kendi kendime. Anlaşılan kız bulma olayında pek de başarılı olamamışlardı. Kemal Hakan'a küfrediyordu yine, "Getireceğin oteli sikeyim senin!" diye. Beni görmemişlerdi. Arkamdan geçerken, "Şunun gibisi işte yaa!" dedi Kemal ve güldü. "Sus amına kodumun çocuğu bir yaa, Gamze ablayı tanımadın mı?" diye kibarca (!) uyardı Hakan kankasını.
Başımı çevirip, "Ne oldu gençler, bulamadınız mı kimseyi?" dedim gülerek. Hemen yanıma geldi ikisi de. Yanımdaki şezlonga oturdular. "Ya abla olmuyor, yanlış yere gelmişiz biz. Hep evli kadınlar var burada. Sap gibi kaldık resmen ya!" diye gülüştüler. O an bana ikisi de bir değişik bakıyordu. Göğüslerimden tüm vücuduma dolaşıyordu bakışları. Ben de baktım hafif tebessüm ederek. "Akşama dışarı çıkın gençler, barlara falan gidin işte..." derken, Kemal birden, "Beraber gidelim!" dedi. Şaşırdım biraz cüretine. Hakan da bastırdı hemen, "Sen de yalnızsın zaten Gamze abla, gidelim işte, kafan dağılır biraz. Sıkılmadın mı tüm gün tek başına?" diye. Kafam karışmıştı. En son 10 sene önce falan gece çıkıp eğlenmiştim. Tam bir parti kızıydım gençliğimde.
"Hadi yaa kırma bizi!" derken elimi tutmuştu Kemal. Salak, saf bir kadın değildim. İkisinin de bana asıldığı çok belliydi tabii ki. Hatta belki kendi aralarında beni paylaşmışlardı bile. Ve daha bir atak olan Kemal olduğuna göre o kazanmıştı beni. Bir iki içki, belki biraz dans ve iki yakışıklının tüm gece ilgisi bir yana, yemekten sonra kitap okuyup uyumak ve can sıkıntısı. Gülümsedim ve "Söz vermeyim ama bakarız o zaman. Ama bakın ööle sapıtmaca yok, OK mi? Bir iki birşey içip geliriz!" dediğimde, Kemal bir garip güldü ve "Tabii ki hayatım, rahat ol yaa!" derken eli bacağıma gitmişti yine. İttirmedim bu sefer elini. Kemal biraz daha cesaretlendi ve eli bacağımın üstünde dolaşmaya başladı. Dizimin hemen üstünde hafifçe ilerlemeye başladı.
"Senin gibi bir kadın, off, rüyalarımızda göremeyiz biz. Niye bu kadar zorluyorsun bizi?" deyip eli yavaşça kasıklarıma doğru giderken gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. "Olmaz amaa, yapmaaa!" derken elimi uzattım eline. Tuttum ve yavaşça çektim elini. Kıpkırmızı olmuştum o an. Bir anda kalktım birşey demeden. Tam giderken bu sefer Hakan tuttu elimi. "Akşam bekliyoruz ama bak. Biz çok istiyoruz, hadi ne olur yaa!" dedi gülerek ve elini bacak arama uzatıp okşadı yavaşça. Hızla ayrıldım ve odama gittim. Başım dönüyordu giderken. Net olarak belli etmişlerdi beni istediklerini. Bayılacak gibiydim. Yatağa öylece uzandım nefes nefese. Sırılsıklam olmuştum.
Oyun gibi başlamıştı ama o an ne yapacağımı bilemiyordum hiç. Birşeyden çok emindim sadece. Bu ikisi yıllardır özlediğim şeyi bana fazlasıyla verecek gibi görünüyordu. Sonrasını düşünüyordum. Düşünmek istiyordum ama sonrası da yoktu. Sadece bu otel ve sadece bu gece. İkisi birden mi? Olacaksa öyle olsun, en çok izlediğim pørnølar da öyle değil miydi? Pazartesi dönecektik. Bir daha görmeyecektim bile. Kimse bilmeyecekti. Kocamı düşününce irkildim biraz. Ya anlarsa, ya bilirse gibi şeyler aklıma geliyordu. Beynim tamamen olması için çalışıyordu. Ayarlardım onu kolayca. Zaten sabaha kadar kalırdı kesin. Dün bir hayli para kazanmıştı ve keyfi çok yerindeydi onun. Zaten ben çok da umurunda değildim ki onun. Bir kere. Sadece bir kere. İyice yaşlanmadan. Elim bacak arama gittiğinde titredim o an. Göğüslerimi okşamaya başladım. Mayomu sıyırıp amımı parmaklarken kapının sesini duydum ve elimi hemen çektim.
Kocam içeri girdi. Ben nefes nefeseydim o an. Biraz daha para kazanmışmış, sonra bilerek kaybetmişmiş pokerde. "Akşama zarf attım aslında, hepsini çok fena ütüleyeceğim. Senin arabayı da yenileriz hemen. Bedava para!" derken gevrek gevrek gülüyordu. Anlamsız gözlerle bakıyordum ona. Hiç umurumda değildi anlattığı şeyler o an. Banyoya girdi ve biraz uzandı sonra yanıma. O an belki dedim ve sokuldum kocama isteğimi belli ederek. "Ya hanım dur bu yaşta ne yapıyorsun, aklım oyunda şimdi. Bir kazanayım söz yarın oynayamayacağım bile!" falan diyordu. Hiç ama hiç ilgisi yoktu bana karşı. Benden de değildi bu. Başka bir kadın, mesela genç bir kız olsa da o an red ederdi.
Sonra kalktı giyindi. "Ben akşam yemeğini salonda yerim, sen takıl işte istediğin gibi. Beni bekleme hiç, sabaha anca dönerim. Sakın telefonla da arama, rahatsız edip konsantrasyonumu bozma!" derken benim aklım çok daha değişik yerlerdeydi. "Akşam şehire inerim ben de o zaman. Gezerim biraz, çok sıkıldım!" dediğimde çok memnun olmuştu. Yeter ki onu rahatsız etmeyim. Ben de bir şort ve askılı bir bluz giydim ve aşağıya indik. Havuz başında kocam bir Viski içerken ben de hafif birşeyler yedim. Kocama pek bakamıyordum. Elim titriyordu biraz. Sonra tekrar odaya çıktık beraber. Kocam üstüne daha rahat bir şeyler giydi gece için. "Sabaha görüşürüz hayatım, bir kazanayım şunu, bir daha ancak sen istersen geliriz!" diyordu halen. Çekti gitti sonra.
Banyoya girip yıkandım iyice. Elimi göğüslerime, bacak arama her götürdüğümde ıslanıyordum ve titriyordum sanki zevkten. Banyodan çıkarken içimde halen biraz tereddüt vardı. Bu boku yiyecektim tamam ama umarım Hakan veya Kemal bunun hakkını verirdi. Tecrübesiz gençlere benziyorlardı biraz. Kalkıp gardrobumu açtım. Kırmızı dantelli külotumu ve sütyenimi giyip bol kesim, beyaz renkli elbisemi giydim. Sarı uzun saçlarımla çok uyuşuyordu bu elbise. Eteği dizlerimin hemen üstündeydi ve dekoltesi sanki benim göğüslerime göre yapılmıştı. Biraz fazla çıkıyordu ama öyle çok aşırı da ortada değildi. Kırmızı bir kolye, genç işi birkaç bilezikten sonra hafif, eğlenceli bir parfüm sıktım. Saçlarıma fön çekip serbest bıraktım ve biraz ağır sayılabilecek bir makyaj yaptım.
İyi de onlar neredeydi acaba? Ne bir telefon vardı, ne oda numarası. Gerçi bu otelde mi kalıyorlar ondan bile emin değildim. Konuyu değiştirmişlerdi hep sorunca. Zaten bunu ben de istemezdim. Bir seferlik birşeydi bu. Otel lobisine inip anahtarı teslim ettim. Lobiden çıktığımda gördüm ikisini de. Biraz eskiydi elbiseleri sanki. İkisinde kot pantolon ve tişört vardı. Pazardan alınma ucuz birşeyler olduğu belliydi. Şaşırdım biraz öyle görünce. Bu otelde kalıyorlarsa o kadar da parasız olamazlardı. Sağa sola bakınıyorlardı sürekli tedirgin bir şekilde.
"Merhaba gençler, naapıyorsunuz? Nereye götüreceksiniz bakalım beni?" diye neşeli bir şekilde yanlarına gidince ikisi de bir anda ayağa kalktı panikle. Sonra bana baktılar. Gözleri üstümdeydi ikisinin de. Çıkarken, "Oda anahtarını bırakmıyor musunuz?" diye sorarken anlamıştım bile çoktan bu otelde kalmadıklarını. "Eee... şey... yok biz bıraktık..." diye kem küm etti Hakan. Kemal bir an ona baktı ve "Yaa zaten belli sayılır herşey. Bence söyleyelim yaa. Anlayacak şimdi zaten!" derken, Hakan da kabullenmiş gibiydi. "Yaa Gamze abla, aslında biz otelde değiliz yaa. Çalışıyoruz da Kıbrıs'ta. Bir tanıdık vardı otelde, bizi soktu içeri işte sorun çıkarmadan. Plaja falan gideriz diye. Orada da seninle tanıştık işte!" dediğinde sıkılmıştı biraz.
"Hangi işte çalışıyorsunuz gençler?" diye gülerek sorduğumda aslında onları biraz rahatlatmak istemiştim. O an şirket CEO'su olmaları ya da işsiz güçsüz olmaları umurumda değildi ki hiç zaten. "Yaa ablacım, biz ee... şeyy..." diye kekelerken Kemal, Hakan kurtardı bu sefer kankasını. "Ablacım çalışıyoruz işte inşaatlarda falan. Kıbrıs'ta güzel para olduğu için buraya geldik yazın. Askere gidene kadar para biriktirelim biraz dedik. Hem eğleniriz de diyorduk, ama görüyorsun işte bizim durumu ya. Sen anlamışsındır zaten!" diye sırıttığında ben de güldüm. "Tamam tamam. Rahat olun, önemli değil ne olduğunuz. Eh hadi gidelim de bir yerlerde eğlenelim o zaman biraz. Hesaplar benden merak etmeyin!" dedim.
Konuşa konuşa otelin dışına çııktık. Ben, hadi taksi bulun demek üzere iken ikisi de bir arabaya doğru yöneldi. Eski bir arabaydı. Her tarafı çizik içinde, bazı köşeleri ezik, büzüktü. Bir inşaat şirketinin amblemi vardı üstünde. "Bizim limuzine hoşgeldin Gamze abla. Şef yok, bu hafta biz de kaptık bunu işte, ne yapalım!" diye gülüştüler. Hafif tebessüm ederken kaşlarım da biraz kalkmıştı. "Yaa bu çok rahat, öyle durduğuna bakma. Dün bütün gün bununlaydık zaten, arka tarafta falan minderler de koyduk. O kadar güzel oldu ki!" derken Hakan hafifçe belime sarılmıştı. Kemal de elimden tutmuş ve gel der gibi arabaya yönlendirmişti. Aslında taksi tutup gidebilirdik, dönüşte de onlar alırdı arabalarını, ama o an buna da tamam dedim. Madem bir macera yaşayacaktım, bazı şeylerin de değişik olmasında bir sıkıntı yoktu. Centilmence arka kapıyı açtı Kemal. Ben arkaya binerken o da öne oturdu. Arabanın arkası gerçekten de minder, çarşaf, örtü gibi şeylerle doluydu.
"Çok güzel bir koy keşfettik ya. Sizin otelin hemen yanında. Gece içkileri alıp oraya gidiyoruz. Kimse yok falan çok iyi oluyor!" diye açıkladılar biraz durumu. Anlaşılan niyetleri beni oraya götürmek, aslında inşaata götüremeyecekleri için oraya atıp güzelce sikmekti. Anlamamazlığa vurdum. Yola çıktığımızda fazla uzaklaşmadık otelden ve gördüğüm ilk bara yönlendirdim onları. Ben bir kokteyl isterken gençler de Votka enerji istediler. İçkilerimizi içip konuşurken Hakan'ın da Kemal'in de eli sürekli bacağıma gidiyor, kolumu okşuyorlardı. Pek durduramıyorlardı kendilerini. İkisi de çok eğleniyor gözüküyorlardı. Yaşımı hiç göstermediğimi falan söyleyip iltifat ederlerken üçüncü içkileri de bitirmiştik.
Hakan biraz daha cüretkar davranmaya başlayıp elini belime götürmüştü bile. "Senin gibi güzel bir kadın böyle yalnız kalmamalı yaa. Kafasını sikeyim o kocanın!" diye gülüşürken birden dudağımın kenarına hafif bir öpücük kondurdu. Evet işte sonunda o sınıra gelmiştik. Şu an onlara teşekkür edip otele dönebilirdim. Onlarla beraber dönmeme bile gerek yoktu. Bir taksi tutar 15 dakika sonra da odamda olurdum.
Hakan'ın eli belimden göğüslerime, Kemal'in eli de dizimden yukarı doğru çıkmaya başlarken izin istedim. Ne yapmaya çalıştığımı aslında ben de bilmiyordum. O an alev alev yanıyordum sanki ve bacaklarımın arasında çok tatlı bir ıslaklık vardı. Tuvalete gitmek için izin aldığımda Kemal de benimle beraber geldi. Gayet kibar bir şekilde eşlik etmişti kapıya kadar. İşimi görüp aynada biraz yüzüme su çarptım ve makyajımı hızlıca tazeledim. Ben ne yapıyorum diye düşünmek bile istemedim o an. Bu macerayı istiyordum. Odamda giyinirken de hazırdım buna, lobide onlara merhaba derken de.
Tuvaletten çıktığımda Kemal bir an bana baktı. "Yaa çok güzelsin sen ama!" derken birden belimden tutu ve kendine çekip dudağımı öptü. Hiç tepki göstermedim. Bir daha öperken benim de elim onun beline doğru gitti ve öpüşmeye başladık orada Kemal ile. Elleri bir anda popoma indi öpüşürken. Avuçlayıp sıkarken kendine doğru çekti. "Bizim oraya gidelim bence. Kimse yok. Çok rahat ederiz!" derken soluksuz öpüşmeye başlamıştık. Beni kendine doğru çektikçe kot pantolonun önündeki sertliği de hissetmeye başlamıştım. Bir iki kişinin öksürmesi o an bizi kendimize getirdi ve ayrıldık. Gülüşüp yerimize giderken Kemal sanki benden bile daha çok utanmış gibiydi bu duruma. Ben ise gayet alışktım aslında gençliğimden böyle şeylere.
Yerimize otururken Hakan da (Geç kaldınız yaa, birşey mi oldu?) der gibi bakıyordu. "Hadi kalkalım mı artık gençler?" dediğimde Kemal sırıttı ve hemen hesabı istedi. Hakan anlamadığı için biraz bozulmuş gibiydi. Koluna girdim onun gülerek ve "Sizin şu koya gidelim dedik Kemal ile. Çok güzelmiş dediğine göre!" dediğimde o da güldü. Kemal bana çaktırmak istemese bile Hakan'a göz kırpmasını fark etmiştim.
Hesabı nakit ödedim. Arabalarına gittiğimde ise Hakanı arabayı yavaş sürmesi konusunda uyardım. Zaten alkollüydü ve bu azgınlıkta uçacağı belliydi. Arka koltuğa otururken Kemal de yanıma oturdu bu sefer. Yola çıkar çıkmaz ise birden onunla öpüşürken buldum kendimi. Bu sefer çok daha hızlıydı yakışıklı. Elleri her yerimde dolaşmaya başlamıştı bile. Elbisemin içine doğru girdiğinde ise eli nefesim hızlandı. Memelerimi azgınca avuçlamaya başlamıştı. Dili ağzımın içindeydi ve dudaklarımı sürekli çekiştirip emiyordu dudaklarıyla. Biz inlemeye başlarken Hakan da bize bakıyordu dikiz aynasından.
Elim Kemal'in dizinin üstündeydi. Yavaşça yukarı çıktı. Biraz daha çıktığımda sert, büyük bir şeye geldi elim. Tutup okşadım sikini. Kemal biraz daha çekti beni kendine doğru bunu yapınca. Ben de biraz daha yapıştım sikine ve okşayıp sıvazlamaya başladım. Bir bacağım artık kucağındaydı Kemal'in ve eteğim tamamen açılmıştı. Bir anda çekti ve kucağına aldı beni tamamen. Elbisemin askısını düşürmüş, memelerimi öperken elleri popomdaydı ve sertçe sıkıp okşuyordu. "Nasıl denk geldik biz senin bir kadına yaa!" diye homurdanır gibi söylenirken ben kasıklarımı önündeki sertliğe sürtmeye başlamıştım ve gözlerim kapalıydı o sırada. Elimi götürdüm sonra. Ona bakıp göz kırparken kemerini açmaya başladım. Kocaman açıldı gözleri o an inanamıyormuş gibi. Kemerini açtım ve fermuarını çekip elimi içeri soktum. Ohhh, taş gibi sert, sıcacık ve beklediğimden iriydi siki.
Kavrayıp okşarken Kemal sarılmıştı bana iyice. Eli eteğimin altında külotuma gittiğinde ise çekiştirmeye başladı. Biraz acemilik biraz da azgınlıktan rahat çıkaramamıştı. Hiç karışmadım ona. Parmaklarını hissediyordum o an ve bu artık unuttuğum çok güzel bir duyguyu bana hatırlatıyordu.
Bir an için başımı kaldırdığımda otelin önünden geçtiğimizi gördüm. Hakan oldukça hızlı sürmeye başlamıştı yaklaştıkça. Gülümsedim Kemal'e ve "Hakan çok hızlı değil mi?" derken kucağından yavaşça kenara kaymıştım. "Sen onu birazdan gör anlarsın ne kadar hızlı olduğunu!" diye sırıtırken yüzü değişmişti indim diye. Anlaşılan pek memnun olmamıştı bu duruma. Ama birazdan yapacağım şey ile onu gayet memnun edeceğimi de biliyordum. Sikini çıkarttım pantolonundan ve elimdeyken ona baktım. Dudağına bir öpücük. Sonra boynuna. Ve kasıklarına inen başım.
"Ohhhhhh, evettt, çok güzel bu!" diye inlemesi. Aynı araba bir an sallandı. "Dikkat etsene orospu çocuğu. Bu haldeyken kaza yaparsan sikerim ananı ibne!" diye itirazını dile getirdi Kemal gülerek. Ağzıma tekrar soktuğumda ise sesi hemen kesildi. Eli başımdaydı. Hiç bastırmıyordu başımı. Oldukça iriydi siki. Çok kalın değildi ama başı gövdesinden daha kalındı. Dudaklarımın arasından ağzımın içine doğru kayıyor, ordan da yavaş yavaş boğazıma kadar girip çıkıyordu. "Ohhh çok güzel. Offf, kanka harika yalıyor var yaa. Ohhh, bu kadarını tahmin edemezdim!" diyordu. O böyle konuştukça ben dudaklarımı daha çok bastırıyordum. Başımdaki eli gittikçe ağırlaştı sanki. Bastırmaya başladı ağzına. Sesi de kesilir gibi olmuştu. Baktığımda başı geriye kaymış, gözlerini kapatmış gibiydi.
Bozuk bir yolda hızlı sürüyordu arabayı Hakan. Araba sarsıldıkça Kemal de ağzıma daha çok sokuyordu ve bastırıyordu durmadan. Birazdan boşalacağını anlamıştım ve ağzımdan çıkartmak istedim. Homurdandı, biraz bastırdı başımı. Dudaklarım kafasının üstüne kadar kayarak çıktığı sırada biraz sert bir fren yaptı Hakan ve arabayı durdurdu. "Yaa geldik tamam. Ne yapıyorsunuz siz yarım saattir?" derken elini arkaya uzatmış ve popomu okşamaya başlamıştı. Ayrıldım birden ve başımı kaldırıp üstümü düzelttim. Elbisemin askısı iyice düşmüştü. Sütyen de kaymıştı ve memelerim de ortadaydı tamamen. Kemal'in sikinin tam kafasında beyaz bir damla vardı ve bana sitem eder gibi bakıyordu.
"Ay yok Hakancım birşey yapmıyorduk. Senin bu arkadaşın çok fena ama söyleyim!" dedim ve ufak bir kahkaha atıp arabadan indim. Etrafıma bakındım. Gerçekten de tamamen ıssız, ufak taşlık ve bol ağaçlı bir koydu burası. Hemen arkamızda 2 ev vardı. Büyük ihtimalle aslında bu eve aitti, ama kimseler gözükmüyordu o an etrafta. Ayakabılarımı çıkarıp otların üstünde yürüdüm biraz. Bizim otelin ışıkları görünüyordu. Kocam belki çok para kazanıyordu şu an, veya kaybediyordu. Umurumda bile değildi o an.
"Yaa siktir git sen hazırla işte ibne. Biraz da ben yapayım!" diyordu Hakan arkamda. Birden sarıldı bana ve çekti kendine. Bu sefer Hakan ile öpüşmeye başladım. Elleri hemen eteğimin altına girmişti bile. Kemal ise arka kapıyı açmış ve minderleri çıkartıp bir ağacın altına sermeye başlamıştı biz Hakan'la öpüşürken. Minderleri bırakıp o da arkamdan sarıldı. "Mmmm gençler ikiniz birden fazla gelmez misiniz bana yaa? Genç kız mıyım ben ama?" dedim. İkisi birden beni kendine doğru çekiştiriyordu. Dudaklarımı ve boynumu öpüyorlardı sürekli.
"Biz sana yeter miyiz onu düşünüyorduk Gamzecim yaa. Mahvettin ikimizi de, çok azdırdın yaa bizi!" derken bir el bcaklarımın arasına girdi ve amımı okşadı külotumun üstünden. O an Hakana sarıldım titreyip. Ona sarılınca Hakan da bana sarıldı ve onunla öpüşmeye başladık. Eli eteğimin içine girmişken dudaklarımı azgınca öpüyor, dudaklarıyla çekiştirip dilimi yakalamaya çalışıyordu. Parmakları amıma değerken boynuna sarıldım onun. Öbür eli ile kemerini açmaya çalışıyordu. Kemal de arkamdaydı ve bastırıp duruyordu popoma. Onun da elleri göğüslerimin üstündeydi o sırada. Avuçlamıştı memelerimi ve okşayıp sıkarken bluzumun içine sokmaya çalışıyordu. Hakan bir an için zar zor ayrıldı dudaklarımdan ve "Hadi hazırla şurayı artık. Bırak iki dakika işte!" dedi arkadaşına ve kemerini açıp tekrar dudaklarıma yumuldu. Elimi önüne götürdüm. Okşamaya başladım. Hımmm, Hakan'ınki Kemal'inkinden de büyüktü. Elimi külotunun içine sokup sıktım kafasını ve gülümsedim ona.
Bir an şaşırdı ve mutlu bir şekilde gözlerini kapatıp gülümsedi yavaşça. Elleri omuzlarımdayken bastırdı belli belirsiz. Ne istediği gayet belliydi. Ben de bu yakışıklıya istediği şeyi vermek isteyen bir kadındım. Biliyordum ki o da Kemal de benim istedğim şeyi fazlasıyla verecekti bana. Önünde diz çökerken arkama baktım. Ağacın altına Kemal bir örtü sermiş ve iki üç tane büyükçe minder koymuştu. Ağacın yan kısmını ise başka bir örtüyle kapatmak üzereydi. Gayet becerikli bir şekilde hızlı hızlı yaparken gözü de bizim üstümüzdeydi.
Diz çöküp Hakanın sikini çıkartırken ona da göz kırpttım biraz çapkınca. Sonra Hakana baktım. Bana bakarken ifadesizdi yüzü. Elimle okşadım önce. Taş gibiydi elimde. Sıcacıktı. Dimdikti. Ohhhh, uzun zaman olmuştu bu hissi yaşamayalı. Taşaklarının üstünden kafasına kadar yalarken ona baktım yine. Gözleri kapanmıştı hemen dilimi hissedince. Kafasını ağzıma sokup emdim ve dilimle etrafını dolaştım. Hafif bir inleme sesi gelirken birden soktum ağzıma. Yavaş yavaş sokup çıkarmaya başladım ağzıma. "Ohhhhhhhh, ablacım sen neymişsin yaa! Ohhhh, ağzın sıcacık. Hayatımda böyle muamele çeken olmadı bana yaa! Yala hadi abla, em hadiii!" derken eli başıma gitmişti bile. Başımı bastrmadan belini ileri geri oynatarak sokup çıkartıyordu ağzıma.
Birden Kemal geldi yanımıza. Çoktan indirmişti bile pantolonunu. Sıvazlıyordu sikini hemen yanımda. Elimi uzatıp tuttum ve okşamaya başladım onunkini de. Yaklaşıp yanağıma sürtmeye başladı hemen abaza oğlan. Az önce ona yaptıklarımı hatırlıyor ve yine ağzıma sokmak için sabırsızlanıyordu. Dudaklarımı iyice bastırıp eme eme sokup çıkarmaya başladım Hakan'ın sikini. Sesi iyice çıkmaya başlamıştı. Kemal de sikini okşarken eli omuzlarıma gitti ve askımı düşürüverdi birden. Bir anda çıkartıp onunkini soktum ağzıma. Kemal hemen başımdan tutup çekti sikine ve bastırdı. Ben Kemal'in sikini emerken Hakan da pantolonunu çıkartmıştı. O da hemen yanımda sikini sıvazlayıp yanağıma sürtüyordu. Bu sefer onunkini okşamaya başladım. İkisi de iyice azmış haldeydi. Kemal'in sikini boğazıma kadar sokup çıkarttım hızlıca ve Hakan'ınkini kaptım yine. "Ohhhh, ablacım delirteceksin bizi sen!" diye inliyordu iki delikanlı da zevkten. Kazık gibi olmuştu ikisinin de siki. İkisini de elimle tutup sıvazlamaya başladım. Tam ortalarına almışlardı beni. Biri omuzumu öbürü yanaklarımı okşuyordu o sırada. Ve gözleri çakmak çakmak bakıyordu ikisinin de o an.
"Yaaa gençler çenem yoruldu ama, ne bu böyle? İkinizinki de sopa gibi. Ne ile besledi anneleriniz sizi böyle?" diye gülümsedim okşarken. O an birbirlerine baktılar. Hakan birden eğildi ve koltuk altımdan tutup kaldırdı beni. Onun kollarının arasında sürüklenir gibi dört beş adım attık ki mindere yuvarlandım Hakan üstüme çıkarken. Bluzumu bir anda çekip iyice indirdi üstümden. Kemal de gelmişti ve ikisi birden saldırır gibi öpmeye başladı her yerimi. Dudaklarımı, memelerimi eme eme öpüp yalıyorlardı durmadan. Sporu, estetiği derken binlerce dolar ve büyük emek harcadığım vücudum bu oğlum yaşındaki iki amelenin zevkine sunulmuştu.
Elleri her yerimde dolaşıyordu. Ve sonunda kimin olduğunu bilmediğim bir el eteğimin içine girdi. Amımı okşarken külotumu da çıkarmaya başladı. O kadar acele ediyorlardı ki, tamamen soymayı bile bekleyemiyorlardı. Bacaklarımı araladım ve popomu kaldırdım biraz. Külotum dizlerime inerken ikisi birden üstüme çıkmaya çalıştı o an. Birbirini ittirmeye başlamışlardı. Kollarımı iki yana açıp uzandım mindere iyice. Sonunda üstüme çıkan ise Kemal oldu. Başını memelerimin arasına gömerken sikinin kafasını da amımın üstünde hissettim. Kollarımı sardım boynuna. Dayadığında bir an gözlerimi kapattım ve başım geriye düştü. Yavaşça yerleştirdi sikini. Gözlerimi kapatırken omuzlarımdan çekip birden yüklendi ve soktu köküne kadar. Ohhhhhhh, bu çok güzeldi işte, ohhhh, yıllardır hissetmediğim bir zevkti bu. Kemalin kalın siki amımı iyice doldurmuştu. İkimiz de inledik.
Ve sikmeye başladı beni. Hiç beklemeden, sokup çıkarmaya başlamıştı üstümde. Sesim yükselmeye başlamıştı iyice o sokup çıkartırken. "Ohhh, ohhhh, evet, çok güzelll, ohhh, evettt yakışıklım, çok iyisin devam ettt!" diye inlemeye başlarken kendimi onun kollarına bırakmıştım. Dizlerinin üstünde doğruldu ve baldırlarımdan çekti beni iyice sikine doğru sertçe. Çeke çeke sikiyordu beni şimdi durmadan. O sırada Hakan geldi baş ucuma. Tamamen soyunmuştu o kankası beni sikerken. Başımdan tuttu ve önüne doğru çekti. Konuşmaya, tek kelime söylemeye halimiz yoktu hiçbirimizin. Kemal başını hafifçe eğmiş ve anlamsız bir şekilde hırıldar gibi sikerken Hakan da başımı tutup ağzıma sokmuştu o iri sikini. Hiç yapmadığım ama genç kızlığımdan beri hep içimde olan birşeydi bu.
Hızlanmaya başladı ikisi de. Hakan özellikle boğazıma kadar sokup çıkartıyordu sürekli. Ellerimi onun baldırlarına koymak istedim ama Kemal de hiç duramadan beni kendine doğru çeke çeke sokup çıkartıyordu amıma. Ellerim gevşedi bir an. İnledim. "Kemaall, kemalll, bırakma sakın, evett, ohhh, evettt, devam et hadiii!" diye hızlı hızlı konuşmaya başlarken çoktan unuttuğum o his geri gelmişti. Bacaklarımın arası sanki yanıyordu. Kemalin siki sanki bir buz parçasıydı o an. Titredim ve tüm vücudum gerildi kasılırken. Kemal, "Ohhh, fırın gibi senin amın, ohhh, dayanamayacağım artık daha fazla. Ohhh, kaç aydırrr..." dedi ama bitiremedi sözünü. Ben titreye titreye orgazm olurken köküne kadar soktu ve bütün döllerini akıttı içime. O an gözlerim kararmıştı sanki. Hafifçe üstüme yığılmıştı Kemal nefes nefese.
Hakan da, "Siktir len, çekil hadi. Bende sıra!" diye söylendi ve ağzımdan sertçe çıkardı sikini. Hemen üstüme çıktı ve kolunu boynuma sardı. Bacağımı kaldırıp pazusunun arasına aldı ve birden soktu sertçe. Ben, "Ihhhhh, yavaş olsana Hakannn!" diye inlerken hızlı hızlı sikmeye başladı hemen. Kemal'den çok daha sert sikiyordu beni. O iri siki her seferinde dibimi buluyor, kafasına kadar çekip sapladıkça taşakları çarpıyordu. Kendini kaybetmiş gibi siktikçe hırıldar gibi sesler çıkarıyordu. Başını memelerimin arasına gömmüş hiç konuşmadan sikiyordu beni sadece.
Sarıldım omuzlarına. Tırnaklarım batıyordu o beni siktikçe. İnlemeye başlamıştım durmadan yine. Birden başımda bir el hissettim ve saçlarımı okşayanan elin sahibi Kemal başımı kaldırıp sikini dudaklarıma sürmeye başladı. Daha 5 dakika bile olmadan sertleşmeye başlamıştı bile. Dudaklarımı araladım ve Kemal yavaşça soktu ağzıma. O ağzımdayken Hakan da sarılmıştı bana iyice. Temposunu hiç düşürmeden daha da hızlanarak sikerken iyice kaldırdı bacaklarımı. Omuzlarına kadar yukarı kalkmıştı bacaklarım.
"Ohhhhh, çok güzel amcığın varmış senin yaa. Nasıl, güzel sikiyor muyuz seni? Alıyor musun istediğini Gamze ablacım?" diye diye sikiyordu beni. Cevap veremiyordum bile ona. Kemal'in siki iyice sertleşmiş ve boğazıma kadar girip çıkıyordu sürekli. İki elini de başıma götürmüş, arkadaşıyla aynı tempoda ağzımı sikiyordu o da. Gözlerimi kapattım ve kendimi tamamen genç erkeklerime teslim ettim. Oğlum yaşında iki genç tahmin ettiğimden çok daha güzel sikiyordu beni. Hakan siktikçe arka arkaya orgazm olmaya başlamıştım artık. Kemal'in siki ağzımdayken inler gibi sesler çıkıyordu. Bu ise onu daha da delirtiyor ve ağzıma bastırıyordu iyice. Memelerim sallandıkça yalayıp okşuyorlardı durmadan. Hızlandı ve homurdanmaya başladı Hakan. Kemal'in de sesi onunla beraber çıkmaya başlamıştı.
Kendine çekti beni Hakan ve taşakları amıma dayanırken inlemeye başladı. O kadar sert çekmişti ki birden beni, Kemal'in siki de çıktı ağzımdan. Döllerini içime akıtırken ben yine orgazm oldum. Kemal de aynı anda sıvazlmaya başladı sikini ve işer gibi boşalmaya başladı üstüme. Memelerimin üstüne fışkırır gibi akıyordu dölleri. Üçümüz de inledik o an. Ve yığılıp kaldık minderlere nefes nefese. Bacaklarımın arası, memelerim her yerime boşalmışlardı. Dudaklarımdan da akıyordu döller. Nefes alamayacak gibiydim oan. Gözlerimi zor açabiliyordum. Elleri halen üstümdeydi ikisinin de.
"Gençler siz ne yaptınız böyle bana yaa? Ben alışık değilim hiç böyle yaa!" diye söylenirken halen inler gibi çıkıyordu sesim. "Daha yeni başladık Gamze. Hadi devam edelim. Çok mu yoruldun ablacım, hadi!" diye konuşurken okşuyorlar, henüz sertleşmemiş siklerini bastırıyorlardı her yerime. Ayağa kalkıp elbisemi tamamen çıkartıp çırılçıplak kaldım. Elleri hemen üstüme uzandı.
"Hava çok sıcak gençler. Bir denize gireyim de kendime geleyim bari. Nasıl, güzel oluyor mu bu saatte su burada?" deyip denize doğru gitmeye başlamıştım bile. Bir anda fırlayıp arkamdan gelmeye başladı onlar da. Hızla suya daldım. Bir iki hızlı kulaçla uzaklaştığımda çoktan boyu aşmştı su. İkisi de bir yere kadar geldiler, ama yüzme bilmedikleri için fazla yaklaşamadılar. Söylenip duruyorlardı bana. Gülümseyip laf attım ben de onlara ve sonra biraz dalıp çıktım ve temizledim kendimi iyice.
Yakışıklı gençleri fazla bekletmeyip yanlarına, derin olmayan yere geldiğimde hemen sarıldı ikisi de bana. Su tam göğüslerimin hemen altındaydı ve Hakan arkamdan Kemal de önümden sarılmıştı. Soğuk suya rağmen ikisinin de siki kazık gibi olmuştu bile ve sürtünüyorlardı durmadan bana. Dudakları her yerimde dolaştıkça ben Kemal'e sokulup sarılmaya başladım. Ben ona sokuldukça Hakan arkamdan bastırıyordu. Bacaklarımı araladı. Sürtünürken kendini çok az geriye çekti. Amıma sürtüp yavaşça soktu ve hepsini köküne kadar yerleştirdi içime. İnledim o an zevkle. "Ohhh bu çok güzelll!" derken Kemal dudaklarıma yapıştı. Hakan sikmeye başlamıştı amımı arkamdan. Gidip geldikçe sular sıçrıyordu. Popomu indirip kaldırarak ona yardımcı olmaya çalışıyordum. Ama suyun içinde almakta çok zorlanıyordum. Kemal belime sarılarak Kendine çekiyordu durmadan. Bir elim de onun sikindeydi artık.
"Gençler, bu gerçekten çok güzel ama zorlanıyorum ben!" diye itiraz etsem de Hakan pek dinlemiyor, sıcak dar amımdan çıkarmak istemiyordu hiç sikini. Gözlerimi acıyla kısmıştım ve ellerim Kemal'in omuzundayken tırnaklarım batıyordu ona. Sonunda Kemal uyardı arkadaşını, "Karı ölecek len, yavaş biraz orospu çocuğu. Eşek mi sikiyorsun amına koyayım? Gel hadi sen ablacım, çıkalım biz!" diye. Hakan geriye çekildi ve sikini amımdan çıkartıp dudaklarımı öptü, özür dileyerek, "Çok güzelsin, dayanamıyorum, ne yapayım. Hadi çıkalım madem!" dedi.
Beni sanki elleriyle taşıdılar kumsala. O kısacık yol boyu dudakları da elleri de bir an için ayrılmamıştı üstümden. Sonunda mindere tekrar geldiğimizde üçümüz de uzandık. Bir havluyu üstüme kapatıp okşar gibi kuruladılar beni. İkisi de memelerime saldırmış, aç kalmış bebek gibi emiyorlardı. Hakan arkamdaydı ve siki popomun arasına sürtünüyordu durmadan. Eli yavaşça belime sarıldı. Birden çevirdi beni minderde. Arkama geçip popoma sürttü ve aşağı kaydı sonra yavaşça. Boynumdan sırtıma derken dudakları popoma geldi. Oradan kasıklarıma indi. Dilini hissettiğimde araladım bacaklarımı. Kemal de doğrulmuştu dizlerinin üstünde ve sikini eliyle tutup sürtüyordu yüzüme. Hakanın dili kasıklarımda dolaşırken Kemal'inkini aldım ağzıma.
Hakan piçi çok ama çok güzel biliyordu bu işi sanki. Durmadan yalıyor ve dilini nereye bastırması gerektiğini çok güzel biliyordu. O zevkle yalıyordum ben de Kemal'in sikini yavaş yavaş. Dili amımdan biraz yukarı çıktığında gözlerimi kapattım zevkten. Göt deliğimi bulmuştu şimdi. "Offf, ablacım çok güzelmiş ya bu. Oğlum bunu var ya..." deyip tamamlayamadı sözlerini ve deliğimi yalamaya başladı. O an hızlı hızlı emmeye başlamıştım Kemalin sikini. Doğruldu Hakan üstümde. Biraz sürtündü yine ve yavaşça soktu yine amıma köküne kadar. Hiç bekletmeden sikmeye başladı sonra. O bana sert sert vurdukça Kemalin siki de boğazıma kadar girip çıkıyordu.
Parmaklarını göt deliğimde hissettim sonra. Oynuyordu göt deliğimle beni sikerken. Ohhh, bu çocuk götümden de sikmek istiyordu beni. 20 yıldır sikilmemiştim oradan. Yavaşça soktu parmağını götüme. Başım kalktı o an ve inledim zevkten. Benim aldığım zevki görünce Hakan iyice sertleşti arkamda. Durmadan sokup çıkartıyordu deli gibi. Kemal de saçlarımdan tutup ağzıma sokmuştu aynı sertlikte. Amımdaki ateş bir top gibi patladı sanki. Ben zevkten inleyerek orgazm olurken ikisi de sikiyordu beni. Hakan amımdan, Kemal ise ağzımdan, kendilerine çeke çeke sikiyorlardı beni.
Bir an durdu ikisi de. Hakan çıkardı amımdan ve üstüme uzandı. Arkamdan sarıldı bana. Kemal de sarılmıştı o an. İkisinin arasında ezilirken Hakan'ın üstünde buldum kendimi. Siki dimdikti. Taş gibiydi. Kendime inanamıyordum. Halen istiyordum. Sanki bu gece hiç bitmesin, içimden hiç çıkarmasınlar istiyordum. Hakan'ın üstündenyken yavaşça geriye attım popomu. Elleri sımsıkı yapışmıştı popoma. Ben geriye atarken siki de amıma girdi birden ve yüklendi. Yüklendiği gibi köküne kadar sokmuştu bile. Bir an nefes aldık ikimiz de. Ter içinde kalmıştım o an. Hakan dizlerini kırmış içime sokup çıkartıyordu. Birden Kemal'i hissettim üstümde. Ohhh, evet Kemal de üstüme eğilmişti ve popomun arasına yerleştirmişti sikini. Göt deliğime bastırıyordu sanki sürtünürken.
"Ihhhh, Kemaall olmaz ordan ama yakışıklım, Hakan bitirsin bekle istersen. Alamam ben öyle şimdi!" diye itiraz etsem de o yavaş yavaş bastırıyordu yine. Bir an, çok kısa bir an geriye çekildi Kemal. Kurtuldum diye sevinirken Hakan soktu sertçe ve kaldı öyle. "Ohhh, ablacım olur yaa! Çok güzel ama burası. Senin gibi bir kadın denemiştir zaten daha önce. Sen sakin ol. Acıtmam canını merak etme!" derken tükürdüğünü duydum. Göt deliğim ıslandı sonra tükürükle. Sıcak taş gibi sikinin kafasını hissettim. Ve bastırdı. Gözlerim açıldı o an. Tam sertçe itiraz edecekken birden bastırıp soktu Kemal götüme. Tırnaklarım Hakan'ın omuzlarına saplandı o an. Kemal hiç acele etmeden yavaş yavaş, içimde oynata oynata yerleştirdi sikini. Çekti biraz ve soktu yine. Santim santim girdikçe göt deliğime, Hakan da altımda oynatıyordu.
Bir an gözlerimi kapattım. Bu benim için çok fazlaydı. Bu iki genç artık kelimenin tam anlamıyla bir orospu gibi sikiyordu beni. Kemal çıkardı içimden. O an inledim kendimi tutamayıp. Ve tekrar tükürüp birden soktu götüme. Yarısı girmişken bir çığlık attım ki bütün koy inlemiştir herhalde. Çekti ve birden hepsini soktu bu sefer. Soktuğu gibi çığlıklarıma hiç aldırmayıp sikmeye başladı götümü. O soktukça Hakan da sikmeye başlamıştı artık. Hepimiz inliyorduk o an. Kemal dibime dibime bastırıyordu durmadan. Taşaklarını hissettikçe Hakan'a sarılıyordum. Üçümüz de kitlendik bir an birbirimize. Ve üçümüz de aynı anda boşalmaya başladık sonra. Amıma, götüme fışkırtıyorlardı döllerini genç sikicilerim. Bir an gözlerim karardı sanki ve gevşeyip bıraktım kendimi. Işıklar, Hakan, Kemal, sahil hepsi gitti...
Kendime gelirken, "Gamze abla, hadi uyan, ne oldu yaa?" diyen iki gülümseyen genç vardı karşımda. "Korkuttun bizi Gamzecim yaa. Nasılsın? Al su iç hadi!" diyerek Hakan gülümsüyordu bana ve suyu uzatıyordu. Zar zor alıp içtim. Bir an doğrulmak istedim, ama belim ağrıyordu. Hakan yardımcı oldu bana ve denize gittik beraber.
Kemal de sudaydı. Derin olmayan yerde biraz uzandım suda. Kendime geldim yavaş yavaş. Çıkışta kurulanırken ikisi de bana bakıyordu ve sanki halen istiyor gibiydiler. Ama ben bitmiştim artık. Ayakta zor duruyordum. "Saat kaç olmuş gençler yaa, hadi gidelim artık!" deyip cep telefonuma baktım. Neyse ki arayan falan yoktu hiç. Saat 03:00'e geliyordu. Sütyenimi bulsam da külotumu bulamadım. Elbisemi giydim. Buruş buruş olmuştu elbise de. Benim de halim elbiseden pek farklı değildi. Gençler de toplanırken aralarında gülüşüp birbirlerine laf sokuyorlardı sürekli.
Bir ara Hakan gelip hangisinin daha iyi olduğunu sordu hiç utanmadan. Gülümsedim ve ikisinin de çok iyi olduğunu söyledim. Hakan yaklaştı ve ben sırtımı bir ağaca dayamışken belimden sarıp dudaklarımı öpmeye başladı yavaş yavaş. "Yaa öyle cevap verme ama, söyle işte. Kemal mi daha iyi sikti, ben mi? Hem biz aslında biraz daha olsa ya diyorduk. Erken gitmiyor muyuz ki?" dedi, elleri kalçalarımda dolaşıyordu durmadan. İnanılmazdı ama siki yine kalkmıştı ve sürtünüyordu her yerime o an. Dudakları ağzımı tamamen kapatmış, elleri popomu sıkıyor ve kot pantolonunun üstünden bastırıyordu durmadan.
"Hakancığım, çok yoruldum ama canım, dur artık, ama olmaz ki!" diye itiraz ediyordum, ama onun pek dinleyecek hali yoktu o an. "Olur ablam olur, bir kere daha sikeyim seni, sonra söz otele bırakacağım. Hem bir yerin eksik kaldı, bu piç alay eder sonra benimle!" derken çevirdi birden beni ve sarıldı arkama. Eli göğüslerimdeydi. Eteğimi kaldırdığında çıplak popom önündeydi. Fermuarının sesini hayal meyal duydum sanki. Sıcacıktı siki ve çok sertti. Sürtünüyordu arkadan amıma. Dudakları boynumda ve yanaklarımda, elleri ise göğüslerimin üstündeydi. Gözlerimi kapattım bir an. Bu ilk ve son değil miydi zaten. Bir daha böyle bir zevki alamayacaktım. Bir daha zaten olmayacaktı.
Ohhhhhhhhhh! Yavaşça sokup köküne kadar geçirmişti amıma birden Hakan. İçimde çok az bekletip bu sefer hiç acele etmeden, keyfini çıkarmak ister gibi sokup çıkartıyordu içime yavaş yavaş. Belime kadar kaldırmıştı eteğimi. Önümdeki ağaca ellerimi dayadım ama azgın oğlan zaten kollarıyla tamamen sarmıştı beni aslında. Hızlanmaya başladı sonra. Kemal de eşyaları geri yerleştirmiş arabaya, bir sigara yakmış bizi izliyordu sadece. Paylaşmışlardı beni aralarında anlaşılan.
Hakan bir elini belime indirdi. Zevkle inlemeye başlamıştım ben de artık. Hiç hayır diyemiyordum bu gençlere ben. Hakan amıma her seferinde dibine dibine bastırdıkça ben de popomu onun önüne bastırıyordum. "Ohhh, çok güzelll!" diye yavaşça inledi arkamda ve bastırdı yine taşaklarına kadar. Ben de inledim o an. Sonra çıkardı amımdan. Göt deliğimin üstüne sürtüyordu. İstemiyordum aslında. Kemal bile canımı nasıl acıtmıştı ve Hakan'ınki daha büyüktü. Daha sertti o ayrıca. Aslında söylemek istememiştim, ama bu gece Hakan kesinlikle daha iyiydi. Evet, daha iyi sikmişti beni.
Hafifçe tükürdüğünü duydum. Belimden tutup kaldırdı popomu. Yavaşça yerleştirdi. Biraz abandı ve kafasını soktu. Bir çığlık attım o an kendimi tutamayıp. İki erkeğimin de çok hoşuna gitmişti bu çığlığım. İkisinden de takdir ve zevk dolu bir ses geldi. Hakan acele etmiyor, yavaş yavaş santim santim sokuyordu götüme. Yarısına kadar sokup biraz geri çekti ve yine abandı. Giriyordu içime. Ve sikmeye başladı götümden. Tutmuyordum artık kendimi. İnliyordum. Bu sondu. Son defaydı bu. Bir daha bu zevki yaşayamayacaktım hiç. Ben inledikçe Hakan da daha çok sokmaya başladı. Hızlanmaya başladı. O güçlü kollarıyla tamamen sarılmıştı bana. Ayakta duracak halim yoktu hiç zaten.
Hakan, "Ohhh çok güzel götün senin, daracık, sıcacık. Ohhhh, bir daha senin gibisini bulamam ben!" diye homurdanır gibi inliyordu arkamda durmadan. Memelerimi morartacak gibi sıkıyordu. Elbisemin önü biraz sökülmüştü artık. Hızlandı. Sertleşti. Mızrak gibi siki durmadan girip çıkıyordu götüme. İkimiz de bağırmaya başlamıştık. Benim çığlıklarımda daha çok acı olsa da büyük bir zevk de vardı. O ise Zevkten kendini kaybetmiş gibiydi. Kolunu boynuma dolamış kendine çeke çeke sikiyordu durmadan. Ter içinde kalmıştım. Sonra birden köküne kadar soktu içime ve bağıra bağıra akıttı bütün döllerimi içime.
Siki yumuşayıp inene kadar kaldı götümde. Nefesimiz bile zor düzelmişti. Sonra çıkardı götümden. Dölleri hemen bacağıma akmaya başladı. Elimi götürmek istedim ama onu bile yapacak halim yoktu. Tişörtünü çıkarıp götümden akan dölleri temizledi elleri titreye titreye. Bana baktı sonra. Hayran hayran bakıyordu bana. Yavaşça dudağımdan öpüp teşekkür etti ve arabaya binmeme yardımcı oldu.
Otelin biraz gerisinde durduk. Pet şişedeki su ile yüzümü yıkayıp saçlarımı toparlamaya çalıştım. Eminim ki gören herkes beni tecavüze uğramış sanırdı o an. Sonra otelin girişinde ayrıldım arabadan ve zorlukla yürüyerek anahtarımı alıp odaya çıktım. Saat 05:00'e geliyordu. Hakan bir saate yakın sikmişti beni. Sıcak su doldurdum küveti ve girdim içine. Şu an kocam gelse halimi anlatamazdım hiç. Neyseki onun için saat daha erkendi. Sabah kahvaltısına anca gelirdi o. Sıcak suda biraz dinlendim. Bacak aramda halen iki oğlanın dölleri vardı. Güzel bir banyo yaptım. Geceliğimi giyip yattığımda bayılmış gibi uyudum.
Bir ara kocam yanıma yatarken uyandım. Normalde uyumama pek aldırmaz, o geceki oynu anlatır konuşur uyandırırdı beni, ama o da sessizdi çok. Öğlene doğru uyandığımda o da uyandı biraz ve gülümseyerek, "Akşam dönelim de yarın sana da oğlana da bir araba alalım hanım, enayi parası aldım bol bol. Yiyemeyenin parasını da malını da yerler!" diyordu. Gülmeye başladı sonra. Benim de çok hoşuma gitmişti bu laf ve ben de kahkaha attım.
[Gamze]
468 notes
·
View notes
Text
Bir şey diyeyim mi? Ben hiç sevilmedim. Birinin hiç önceliği olmadım. Birinin hiç ilki olmadım. İlk vakit ayırdığı, ilk sahiplendiği, ilk sevdiği, ilki işte. Olmadım ve olamayacağım, kabullendim. Bir sürü hayal kırıklığım var, yorgun olmam için bir sürü nedenim var. Gözaltlarımın kızarık ve şiş olması için bir sürü nedenlerim var. Bir şey daha diyeyim mi? Ben hiç farkedilmedim.
74 notes
·
View notes
Text
ÇOK GÜZEL BİR HIKAYE MUTLAKA OKUYUN!
Genç adam, evinin alt katında marangozluk yapıyordu. Kapı ve pencere konusunda uzmandı. Fakat plâstik pencereler yaygınlaşınca, ahşap olanlara rağbet azaldı. Bu yüzden işler iyi gitmiyordu. Üstelik de çocukları büyümüş, biri hariç okula başlamıştı. Masrafları artınca, yanındaki kalfasına yol verdi. İşe biraz daha erken koyulur, yardımcıya ayırdığı parayı, çocukların harçlığına katardı.
Adam, bir gün çalışırken, elektrik kesildi. Ve uzun süre beklediği halde gelmedi. Aksi gibi, o akşam üzeri teslim etmesi gereken birkaç pencere vardı. Boş kalmayı sevmezdi. Planyayı yağladı, talaşları süpürdü. Biraz dinlenmek için eve çıkarken, sigortaya göz attı.
Eğer yanılmıyorsa, bu iş normal değildi. Biri gelip sigortayı kapatmış olmalıydı.
Şalteri kaldırınca, atölye aydınlandı. Tahminleri doğru çıkmıştı ama, bu işe bir anlam veremiyordu. Şaka dese, böyle bir şaka yapılmazdı. Kendisini kıskanacak bir düşmanı da yoktu.
İşe koyulduğunda, yine aynı şey oldu. Ama bu sefer suçluyu görmüştü. Oğlu, evden atölyeye bağlanan merdiveni sessizce inmiş ve sigortayı kapattığı sırada, babasını karşısında bulmuştu.
Adam, on yaşına gelmiş bir çocuğun böyle bir haylazlığını affedemezdi. Bütün günü, onun yüzünden mahvolmuştu. Bir kere yapmış olsa, ses çıkartmazdı. Ama tekrarlaması, hangi yönden bakılırsa bakılsın, büyük hataydı. Saçlarından yakalayıp sıkı bir tokat attı. Her şey onun iyiliği içindi. Belki vurduğu tokat, serseri olmasını engellerdi.
Adam, oğlunun gözyaşlarını görmezden geldi ve eve çıktıktan sonra, eşine dert yanarak:
- Bu çocuğun, okulda kimlerle düşüp kalktığını bilmemiz lazım!.. dedi. Eğer serbest bırakırsak, başımıza büyük dertler açacak!..
Adam, bir süre düşündü. Sonunda da en kolay yolu buldu. Oğlunun hiç aksatmadan tuttuğu günlüğünde, arkadaşlarına ait ip ucu olmalıydı. Eşi istemese de, ona kulak asmadı ve çocuğunun günlüğünü okumaya başladı.
Oğlu, en son sayfada:
“Bu gece kötü bir rüya gördüm!..” yazmıştı. “Atölyede çalışırken, babamı elektrik çarpıyordu. Allah’ım onu koru!.. Ben elimden geleni yapacağım!..”
(Her şey göründüğü gibi olmayabilir)
41 notes
·
View notes
Text
Darıxarsan bəzən on saniyə də olsa səsini eşitmək üçün. Səsi bir yana, danışığı üçün. Hansısa hərfi özünə xas tərzdə deyilişi üçün. Bəzi sözlərin uzanan sonları, bəzi sözlərin əzilən tərəfləri üçün. Səs tellərinin azalan tonlarından artan tonlarına keçdikcə yaranan sevincini hiss etməyin və qəlbini bürüyən o məmnunluq hissi üçün. Yazanda yediyi hərfləri tələffüzdə qabartdığı üçün. Ən gözəl və özəl sözlər bir yana, adi salam'ı üçün, necəsən'i üçün. Hırçın gülüşü üçün, sanarsan ucsuz bucaqsız qızılgül bağındasan, bir gülüşün verdiyi o bihuş üçün. Bir də o ilk addımı yoxmu, ilk səni arayıb axtarması onun üçün. "Yuxudan oyanan kimi ilk səni düşündüm" kimi. "Ağlımdan heç çıxmırsan" kimi. Varlığını gərəkli, vacib, ən öndə hiss etdirən zamansızlıq içində ayırdığı zaman üçün. Bir əli qanda, bir əli səndə olan ruhu üçün. Darıxarsan, insan bir daha yaşaya bilməyəcəyi şeylər üçün pis darıxar. Ümidsiz darıxar. Köhnə, ama hələ də indi göndərilmiş kimi həyacan yaşadan səslərini dinləyərsən. Qərib olarsan sanki öz vətənində, məzlum olarsan. Küsərsən, qınayarsan, haqq qazandırmazsan, ama bu səni həsrətdən uzaq tuta bilməz ki, yenə də. Sənə nə vaxtsa ən əziz olan birinin ən yad birinə çevrilməsi sevginin "üç alma"yla sonlanmayan tərəfidir. Nağıl çoxdan əleyhinə bitmiş, sənsə hələ o qədim əyyamlarda ağ atı çapmaqla qalmısan. "Biri vardı, biri yoxdu" arasında keçən ömrünü gündən günə keçirməklə sətirlərdə məst qalmısan...
34 notes
·
View notes
Text
💙 Aklı sende olmayana kendini hatırlatmak için uğraşma. Verilen değerin derecesini, gösterilen öncelik belirler.
Ondaki yerini öğrenmek istiyorsan, sana ayırdığı zamana bak.
Bir ayrıcalığın yoksa, bir değerinde yoktur.❤️
48 notes
·
View notes
Text
Bir şey diyeyim mi? Ben hiç sevilmedim. Birinin hiç önceliği olmadım. Birinin hiç ilki olmadim. İlk vakit ayırdığı, ilk sahiplendiği, ilk sevdiği, ilki işte. Olmadım ve olamayacağım, kabullendim. Bir sürü hayal kırıklığım var, yorgun olmam için bir sürü nedenim var, Gözaltlarımın kızarık ve şiş olması için bir sürü nedenlerim var. Bir şey daha diyeyim mi? Ben hiç farkedilmedim.
26 notes
·
View notes
Text
Ben artık kız olmaktan istifa etmek istiyorum. Her gün alıcak yeni bir şey çıkıyor. Benim maddi durum babamın sağladığı finansal destek ve bana ayırdığı ödenek yetmiyo artık yeterrrrrrrrrrrrr.
Kalan arkadaslara basarılar.
12 notes
·
View notes
Text
bir şeylerin acımasızca bizi ayırdığı o noktadayız,
ama ne var biliyor musun?
biz hiç bir arada olmadık
hep yanyana ama asla birlikte değil.
sen fark etmeden çıktım seninle merdivenlerinden
hep orada arkandaydım.
ciğerime dolan sigaranın kokusu bile beni senden daha çok fark etti.
#şiir#kırık kalpler#yazılarım#kalp acısı#kitap#yetersizlik#books#love poem#öylesine#fyp#keşfet#tumblr şiir#jane austen#shakespeare
19 notes
·
View notes
Note
Kızın çirkin olsa da gözün de dünyanın en güzel kızı olmayacak mı yani ? Bu düşünceni sevmedim fatih.
hahaha ya öyle bir husus değil bahsetmiş olduğum şey ya. hiçbir yerde belirtmedim bunu ama, benim annemin bir gözü özürlü, 5 yaşlarında falan yere düşerken gözüne saplanan uzun bir kılçığın gözüne saplanması sonucu gözünü kaybetmiş henüz o yaşlarda. ardından belki de 10 farklı ameliyat geçirdi fakat açılmadı bir türlü gözü. kendisi şu an altmışı devirdi ve son 22 yıldır benim için dünyanın en güzel kadını. benim ben olmamı sağladı. dolayısıyla yetiştirilme tarzımdan ötürü, güzellik çirkinlik yok benim lügatımda. orada bahsetmiş olduğum husus tamamen laf-ü güzaf. ilerde kızım olursa şayet, ona öğreteceğim ilk şey insanları güzel ve çirkin şeklinde ayırdığı sürece mutsuz olacağı gerçeğini öğretmek olacak.
17 notes
·
View notes
Text
Sabah martılar uyandırırdı onu. Bir çay ve simitten ibaretti kahvaltısı. Öğle olurdu. Ona seneler gibi gelirdi öğle vakti. İkindiyi iple çekerdi. Güneş batmaya karar verdi mi, sabah ayırdığı kıyıntıları sarar, kalemini, defterini ve o gün okuyacağı romanını çantasına koyar, atardı kendini şehrin deniz kokan sokaklarına. Sonra kendine şehrin kalabalığında bir sakinlik bulur şiirlerle doldururdu defterini.
#kendi kalemimden#blog#şiir#kendimce#sevgi#art#fyp#kitaplar#edebiyat#spotify#tumblr postları#art on tumblr#tuhaf bir kimse#sarilmak#aşk
11 notes
·
View notes
Text
Mesafeler:
İnsanları ayırdığı söylenir aslında ama sevmeyi bilenleri ayıramaz bence mesela 3391 kilometre kitabındaki Egeyle Egenin incisi İzmiri aşkı gibi ben kitabı daha yeni bitirdim ve resmen bu aşk hikayesine aşık oldum ama ben biliyorum ki benim Egem olmicak beni yakında da olsa mesafeler seveni bulamicaktim ben bunu çok iyi anladım ama kalbimin bi tarafı hep umutla dolu bi tarafı ise hep acıyor ben unutmak istiyorum eskileri yenilere temiz bir kalp bırakmak istiyorum belki bi gün diyorum b3nid2 biri s2ver ona güzel bi kalp bırakayım öyle olmasında çok istiyorum ben sevdiğim insanında benim için kalbini temizlenmesini istiyorum yoksa insan güvenemiyor
#3391kilometre#3391km#egeninincisi#geceye bir söz bırak#sen#türk postları#geceye not#iyi geceler#sensizlik#sevgi#ask
15 notes
·
View notes
Text
Aklı sende olmayana kendini hatırlatmak için uğraşma. Verilen değerin derecesini, gösterilen öncelik belirler. Ondaki yerini öğrenmek istiyorsan, sana ayırdığı zamana bak. Bir ayrıcalığın yoksa, bir değerinde yoktur.
70 notes
·
View notes
Note
Katılıyorum. Evlenmek bu kendibaşınalığı bir ömür elinden alır. Bu yüzden sakın ha sakın evlenmeyin
Siz evlilikten muzdaripsiniz mi? Kendi başınıza kalmadığınız için.
Ama ben size katılmıyorum. Evli olsa da insan kendi özel zamanı muhakkak olmalı. Özel çalışma alanı, gündemi, sevdiği şeyleri yapmak için ayırdığı zamanı. Hem erkek için hem hanım için geçerli bu.
Evlilik çürümek değildir. İnanan erkek ve kadınlar birbirlerinin dost ve yardımcısıdır. Ve bu bilhassa evlilik için geçerlidir.
Kulluğunun ve halife oluşunun bilincinde, "iki günü eşit olan ziyandadır" hadisini kendisine rehber edinen ve çevresi için de bunun gayretinde bulunan, anlayışlı, duyarlı, gayretli ve özverili birisi ile evlenirseniz eşiniz size siz çalışırken, tefekkür ederken kahve yapıp getirir, "kolay gelsin, işin bitince muktesebatını benimle de paylaşır mısın" der.
Ve ayrıca bilhassa erkek hanımın maddi manevi gelişiminden mesuldür.
Rabbim şuurlu gençliğimizim ve şuurla ve huzurla kurulan yuvaların sayısını artırsın. 🌸
Esenlikler dilerim.
5 notes
·
View notes
Text
Bir şey diyeyim mi? Ben hiç sevilmedim. Birinin hiç önceliği olmadım. Birinin hiç ilki olmadım. İlk vakit ayırdığı, ilk sahiplendiği, ilk sevdiği, ilki işte. Olmadım ve olamayacağım, kabullendim. Bir sürü hayal kırıklığım var, yorgun olmam için bir sürü nedenim var. Gözaltlarımın kızarık ve şiş olması için bir sürü nedenlerim var. Bir şey daha diyeyim mi? Ben hiç farkedilmedim.
8 notes
·
View notes