Tumgik
#ay yarım kaldı
perfavor · 2 years
Text
işten çıkıyorum eve gidene kadar anam ağlıyor aklı olan özel hizmet kurumunda çalışmaz
12 notes · View notes
gecelersenianar · 1 year
Text
Tumblr media
7 notes · View notes
sexcxsblog · 1 year
Text
ABİM VE BABAM KÜÇÜK AMIMI GÖTÜMÜ ACIMADAN SİKTİLER
Şimdi 22 yaşımda bir kızım, ismim şebnem. Anlatacağım olayı 12 sene önce yaşadım. Biz 2 kardeşiz abim benden 6 yaş büyük.Babamda annemle çok erken yaşta evlenmiş. Köyde yaşayan, çiftçi aileyiz. Köy yerinde olduğumuz için babam 16 yaşındayken dayısının kızıyla evlendirmişler. Annem babamda 4 yaş büyük. Zaten evlendikten hemen sonra abimi doğurmuş annem. Babamda ozaman 17 yaşında.Şu an 45 yaşında Babam tarlada falan çalıştığından vücudu çok kaslı vede çok yakışıklı bir adam. Neyse asıl anlatacaklarıma geleyim. Ben 10 yaşımdayım ama 7-8 yaşımdan beri ev işi ve ahır işini becerirdim. Abim ali de çok yaramaz ve sex düşkünü bir çocuktu. Onu 2 kere ahırda inek sikerken görmüştüm ama o benim gördüğümü görmemişti. Hatta bir kerede tarlada eşeği sikiyodu. Ben o gün süt sağmak için yine ahıra gittim. Ahırın içinde sağdığım inek birkenarda kuytu bir yerde Abim ahıra girdi beni görmüyor. Hemen diğer ineklerin yanına gitti pantolonunu indirdi. Siki o yaşına rağmen kocamandı. İneğin arkasına geçip kuyruğunu kaldırdı. İneklerde alışmış her halde hiç ses çıkartmıyolar.
Abim ineği sikmeye başladı. Bende onları seyretmeye başladım. O sıra bende amımı okşuyorum. Kendimden geçtim yattım samanların üstüne şalvarımıda indirdim amımı okşamaya başladım demekki çok zevk almışımki inlememle abimin ne yapıyon demesine kendime geldim. Baktım abim siki dışarda karşımda dikeliyo. Bende ona abi sen ineği sikerken benim hoşuma gitti demem le abim üstüme atladı. Beni okşamaya ve amımı yalamaya başladı. İnek sikmekten bıktım artık. Çok güzel amın var.şimdi seni amından götünden sikecem deyip öyle yalayıp emiyoki, amım götüm su içinde kaldı. bende küçük yaşıma rağmen içim tuhaf oldu bayılacak gibi oldum Meğer orgazm denen şey buymuş şimdi anlıyorum bunu. Abim benim hemen hemen yok gibi olan memelerimi emiyor, amımı okşayıp dilliyor derken o kocaman sikini amıma sokmaya başladı. Bende çok istiyordum artık. Abim bana samanların üzerinde yarağını öyle geçirdiki bağırdım ama o hiç umursamadı. Sikini amımın içine hepsini soktu. Başladı git gel yapmaya. Oh beee amın çok dar. sikim içine zor girip çıkıyo. Harikasın artık seni hergün sikecem yaşadım valla deyip pompalıyordu. Sonra içime boşalmaya başladı. Amımdan çıkarınca siki hep kan olmuştu. Benim amımdan da kanlı kanlı meniler dişarı akmaya başladı. Beni çömeltti abim. Samanın üstüne kanlarım epeyce aktı. Sonra durdu. Biz biraz samanların üstünde yattık. 10-15 dakika yada yarım saat geçti geçmedi abimin siki yine kalktı. Olmayan memelerimi emmeye başladı. Sonra beni domalttı.
Şimdi götünden sikecem dedi. Bende tamam dedim. Ne bileyim amımdan daha çok acıyacağını. Sikini tükürükleyip beni domalttı götüme sokmaya başladı. Ama siki çok büyük olduğu için 20-21 cm vardı. dediğim gibi yaşına göre çok kalın ve büyük bir siki var abimin. O sikini daracık götüme sokmaya başladı. Ben acıdan kıvranarak abi çok acıyor. Götümden sikme amımdan sik dedim. Yok olmaz götünüde sikmek istiyom diyerek bastırdı. Kafasının girmesiyle yırtıldım sandım. Bağırmamam için ağzımı eliyle kapatmıştı. Sikini bastıra bastıra götüme kökledi. 10 yaşımdayım ve kocaman sikli abim beni amımdan götümden acımadan sikiyodu. Ben inliyorum. Gözümden yaşlar akıyor abim götümü sikmeye devam ediyor.Öyle hızlandıki içimde taşakları şak şak diye ahırı inletiyor. Götümden çıkarttı amıma soktu. Amımıda sikti. Tekrar çıkartıp götüme soktu bu sefer daha kolay girdi götüme ve hızlı hızlı sokup çıkardı sonra aaah ohhhh diye diye götümün içine boşaldı. Her yerimi orada bulunan ineklerin sağmadan önce memelerini sildiğimiz bezle sildi, temizledi. Şalvarımı giydirdi. Kimseye söylemek yok tamamı dedi. Seni hergün sikecem. seninde hoşuna gidecek dedi. Bende tamam abi zaten çok güzel siktin hoşuma gitti dedim. Beni öptü aferim dedi. Daha sonra 2 gün sikemedi götüm amım çok acıdı bıraktık. 2 gün sonra yine ahırda sikti. Artık abim beni hergün ahırda, bazen tarlada, kimse yokkende evde sikiyordu. Aradan 6-7 ay geçti. Yine ahırda abimin altında inlerken babam bizi yakaladı. Vay demekki kızkardeşini sikiyosun haaa. Ulan nasıl alıyo senin kocaman sikini bu zilli demezmi. Abimde bende şaşırdık kaldık. Biz öylece kaldık. Benim am göt ortada abimin kocaman siki dimdik göbeğine değiyor.
Kala kaldık. Babam geldi yanıma çöktü. Amın da çok küçük. deyip ellemeye başladı. Babam ellerken ben gözlerimi yumdum. Sonra abime ver lan oradan bazi dedi. Abim bezi uzattı, babam amımı bezle temizledi çünkü az önce abimin siki çıkmıştı oradan. Temizledikten sonra küçücük amımı yalayıp emmeye başladı. Babam öyle güzel emiyo yalıyorduki ben zevkten kıvranmaya başladım. Ara sıra parmağını amımın içine sokuyor, ağzını bastıra bastıra amımı emiyor bir yandan da ohhh çok güzel, küçücük nasıl güzel sikilir bu am diyordu. Abimde bizi seyrediyo tekrar siki dikildi elinde okşuyarak bize bakıyor. Babam pantolonunu indirdi, sikini donundan çıkarttı kocaman siki vardı. Abiminki kadar değildi ama ona yakın büyüklükteydi. Sikini tükürükledi beni domalttı amıma sokmaya başladı. Baba yarağı yemek daha bir zevk verdi. Sikini yavaş yavaş sokmaya başladı. Biraz sonra sikinin hepsi küçük amıma girmişti. Babam ohhh, çok dar, harika, içinin sıcaklığı yakıyor sikimi diyerek pompalamaya başladı. O arada göt deliğime parmağını sokmaya başladı. Parmağı götüm girdi, abime lan bunun götünüde mi siktin deyince abim amını götünü sikiyom, dedi. Babam offf bayılırım göte, ananız götten vermiyo bende ara sıra senin arkadaşın ahmetin götünü sikiyom, demezmi. Ahmet abimin arkadaşı. Kız ahmet derler ona. Demekki babam erkekte sikiyomuş.
Biz dahada rahatladık. Artık rahat rahat sikişimize devam ediyoduk. Babam amımdan çıkarttı sikini götüme soktu. Ben bağırınca ohhhh bağırarak yarak yiyenler beni daha azdırıyo diyerek pompalamaya devam etti, sonra götümden çıkarttı amıma kökledi. 2-3 dakika sonra böğüre böğüre amımın içine menilerini akıttı. Artık abimin ve babamın ortak karısı olmuştum.Babam o gün beni 2 kere daha sikti. Bir kerede abimle beraber babam götüme abim amıma soktu tost yaptılar aralarında öyle siktiler. Babam ve abim 12 senedir beni sikiyolar. bazen beraber bazen babam tek bazende abim tek olarak beni sikmeye devam ettiler. Hergün sikiliyorum.Bazende beni tost yapıyolar ikisi birden sikiyor biri amımdan biri götümden yapıyor. Ençok babam götümden sikiyor. Abim daha çok amımı sikiyor. Babam bana hergün bir ilaç içiriyodu. Hiç aksatmıyordu. Bunu yaşım büyüdükçe anladım. Hamile kalmamam için kontrol hapıymış. Abim yakında evlenecek. Annem çok geç kaldın evlenmekte diyor. Abim evlensemde seni yine sikecem diyor. Bakalım sikecekmi. Babam 2-3 günde bir sikiyor.İsteyenlerim var ama babam vermiyo. Beni sikerkende seni evlendirmeye kıyamam. Ama evlenmek istersen bir şartla evlendiririm amını götünü bana siktirmeye devam edecen diyo. Bakalım belki evlenmem abimin ve babamın sikişleri beni çok mutlu ediyor. Evlensemde yine ikisinede siktiririm. Bakarsınız evlendikten sonraki durumları da yaza bilirim sizlere. Şunu rahatlıkla söyleye bilirim abi ve baba yarağı yemek insanı çıldırtıyor. Deneyin bakın göreceksiniz.
303 notes · View notes
viskiyidir · 14 days
Text
Eylül 5 anne yarım göçtü bu dünyadan... daha gençti oysa daha görecek günleri vardı...Kızını yeni evlendirmişti gururluydu ve mağrur. Güzel günler görecekti, ahir ömürünün geri kalanında rahat yaşayacaktı mutlu ve mesut. Kader denilen adı batasıca ördü ağlarını...İki ay içerisinde nice ızdıraplarla kopardı hayattan,bizden,ailesinden. Geriye ne kaldı derseniz bolca acı ve yarım kalmışlık...
Ne diyordu şair;
"Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım."
Yattığın yer incitmesin seni teyzem. Seni hep gülen yüzün ve şen kahkahaların ile hatırlayacağım. Rahat uyu.
4 notes · View notes
yesiliris · 18 days
Text
Yüzümdeki yarım gülüşle geceye kaldım. Kimse yoksaydı ay vardı. Işığına sığındım.
Sarhoş oldum ben dün birinin vedasında. Ben Bi ayrılıkta yitirdim düşüncelerimi, üstelik benim tercihimdi.
Yol belliydi. Sahil kenarı. Elimde bitmiş Bi sigara artık parmaklarımı yakıyor. Bitişler gibi,bitirdiklerim gibi,sevdiklerim gibi,seveceklerim gibi.
Ne ağlıyorum ne gözüm dolu,taş yığını Bi kalp kaldı geriye.
Denize gittikçe gidiyorum,boğuluyorum ama bunu seviyorum. Öldüğümde mezarında açacak tek bi çiçek için yaşıyorum.
Nefret ettiğim ne varsa yaşıyorum, zayıflığımı gösterdiğim herkes Bi şekilde gidiyor ama ben bunu da sulak tarafıma gömüyorum. Kimine göre belki de sadece boş yapıyorum. Evim barkım yok,hoş aramıyorum. Ben denizlere aitim, böyle geldim böyle gidiyorum.
Duygularını göm Denize, ateş alsın her taraf ve sonra Bi sencer,kalbinde bi hançer. Sana ait olan Bi hançer intiharın ve parçaların. Yak yık dök kafanın içini,dışarıda bayram havası. Bak çocuk herkes seçimlerinden sorumlu.
Kendini bırak suyun üstüne,kapat gözlerini olamayacak bir şey sadece yağmur. Hisset şimdi. Bitti çocuk,her şey hemde. Boşver çocuk sen hep benimlesin. Sen kalbimin kanayan tarafısın.
Dal şimdi suya derine indikçe bitecek her şey. Sen derinleştikce kafan rahatlayacak. Sen nefessiz kaldıkça sesler susacak acın yanacak ve geriye küller kalacak. Yarım kalmış bi sigaradan geriye kalanlarla beraber rüzgar sizi uçuracak. Gökyüzü seni istiyor çocuk.
Kırıklar geçmez ben un ufağım. Kimseden beklemem olsun bana derman sonum belli biraz sudan.
Açık yaralar ve dikiş izleri. Benim diktiğim yara. Sağ bileğimin hemen üstü. Ölmeyi deneyenler için sonlar acıtmaz. Ama yaşamaya çalışan herkesin umudunu kırar. Benim umudum gökyüzüne gitti.
Yıldızlar sizin olsun ben sokak lambasının altındayım.
Hoşcakalın ben şimdi uzaklardayım.
2 notes · View notes
ehilal · 3 months
Text
#açlıkoyunları 2.gün
Öyle sarhoş olsam ki bir an tüm derdimi, iç sıkıntımı unutsam. Artık sarhoş da olamıyorum o da ayrı. Alkolle arama mesafe girdi.
Geçen gün yine aldığım bir kararla eski diyetistenimin yolunu tuttum. Diyetisyen diyetisyen değil travma tetikleyici mübarek. Açtı geçen yılki dosyamı. 'Ooo evlendiniz mi, oo evlenınce çok değişmişsiniz, alışkanlıklarınız da değişmiş, arada kopuk bikaç ay var he tamam arkadaşınız ölmüştü..siz vizeden red almıştınız dimi' E yeter be adam ebesinin.. Bir sus bir işine bak. Ben zaten her şeyi uzun uzun düşünen sorgulayan, derin derin yaşayan bir insanım. Bir de senin tek tek yargılayıcı, pervasız konuşmalarına hiç ihtiyacım yok. Ayrıca iki yeme düzeni hazırlamak için gerçekten özel alanıma bu denli girmen gerekir miydi? Neyse geçiştiren cevaplar ve biraz sessizlikle konuları kapadım. Aldığım kiloların üstüne radikal kararımın arkasında durup adama küfür edip mekanı terk etmedim. Paşa paşa listemi alıp yoluma nail oldum.
Diyetimin ikinci günü. İlk kez sadece fiziksel görünüm için değil tahlil sonuçlarımdaki oynamalar için açlık oyunlarını başlattım. İnsülin direnci diye bir meret, geciken regl periyodu, kolesterol yükselmesi, d vitamini eksikliği... Yaşlanmış hissettim. Bu ver al kilo döngüsünü kırmam lazım. İlk adımı attım, sıra yüzmeye geri dönmekte. Önümüzdeki hafta onu da halledeceğim.
Belalı bir diğer konumuz Hollanda vizesi için elimizden geleni yaptık. Yarım kalan uykularım, anksiyete krizlerim sonucu evrakları teslim etmek bir nebze beni rahatlattı. Şimdi en hayırlı şekilde olumlu sonucu görmeye kaldı işler. Aklımın bir yanı bu konu için geri sayımda.
Şu sıralar kendimi pek iyi görmüyorum. Aklım karışık. Öfkem yüksek. Kırgınım. Hepsini tek tek ele alıp bir yerlere varmam gerekiyor, kendimi ifade etmek istemediğim bu döngüden çıkarmak istiyorum. Neler geldi neler geçti, bunu da hallederiz.
İyi geceler sevgili okuyucu.
3 notes · View notes
benmisim · 1 year
Text
bebeği benimkinden bir hafta önce doğmuş biri var instadan bakıyorum. arabadan story atmış bebeği emzirdim çıktım falan diyor. akşam 10da story atıyor çocukları uyuttum günün en güzel saatleri akşam bana kalıyor falan diyor. nasıl yani? tamam bebek şimdi uyuyor da en geç iki saate uyanır nasıl akşam sana kalıyo? ya da “emzirdim çıktım” nasıl olabiliyo, ya yarım saat sonra bi daha isterse? bende ya da bizde bir sorun mu var diye düşünmeye başladım. hem tecrübesizim hem de tecrübesinden istifade edeceğim kimse yok etrafımda. bana ebeler “öyle iki saatte bir emzirmek diye bir şey yok ne zaman isterse emzireceksin” dedi ben de öyle yaptım ve yapmaya devam ediyorum. bi düzeni yok yani. hele ikinci hafta kontrolüne asm’ye gittiğimizde ebe bana yarım saat kırkbeş dakkada bir emzirmemi söylediğinde canım sıkılmıştı “ben ne zaman uyuyacağım peki???” diye… son günlerde ise bir huzursuz gibi. bazen saatlerce memeden ayrılmıyor. yani şöyle; emiyor uyuyor yatırıyorum beş dakka sonra tekrar uyanıyor ağlıyor meme arıyor bir daha emziriyorum bir daha uyuyor sonra tekrar uyanıyor… bi kere aralıksız bir saat boyunca memede kaldı, biraz uyuyup tekrar uyanıp tekrar meme istedi falan. sonsuz bir döngüde sürekli emziriyorum gibi geliyor. dışarı çıkmak istiyorum, hani tek de değil ha bebekle birlikte, onda bile çekiniyorum ya ağlarsa meme isterse diye. dışarda da emzirme imkanı buluyorum ama emzirmeye başlayana kadar feryat figan ettiği süreç geriyor beni. o gerginliği yaşamamak için dışarı çıkmaya ayaklarım geri geri gidiyor. doğalı bir ay oldu, bir ayda iki kere bebeksiz çıktım. ilkinde daha ilk günlerdi, ömer’le bi markete kadar gittik, evin etrafında turladık, sayılmaz bile hani. ikincisinde çocuğu ömer’e bıraktım kardeşimle çıktım. yarım saat sonra ömer çocuk ağlıyor deyince koştur koştur eve geldim. ben gelene kadar susmamış. ben kucağıma alınca sustu hemen. o olay beni çok etkiledi bir daha da ayrılmadım yanından :D yani işte şimdi bi kendi bu deneyimlerime bakıyorum bir de bu kadına. bu kadının da bebeği benimki kadar. rahatça sık sık bebeği emzirip çıkıyor. benimkinde ekstra bir huzursuzluk mu var diye düşünüyorum. yoksa etrafındakiler sakinleştirmeyi mi beceremiyor? sorun onlarda mı? ömer mesela hiç sakinleştirmeyi beceremiyor, kucağında tutarken bile o kadar kendine güveni olmadan tutuyor ki, bebek o güvensizliği net seziyordur daha da huzursuzlanıyordur fkckg ömer’e de sinir oluyorum beceremiyor diye…. kardeşim iyi beceriyodu. ağladığında kucağına alıp evde gezdiriyodu bişeyler anlatıyodu konuşuyodu çocukla, sakinleşiyordu... neyse böyle şeyler işte. bir yandan biliyorum her çocuk farklı. ama bir yandan da ya ben bişeyleri yanlış yapıyorsam hissi var. bir yandan benim huzursuzluğum mu geçiyor çocuğa, ondan mı etkileniyor diye düşünüyorum…yakında yalnız kalıcaz. annem on güne kadar gider. şimdilerde gün içinde aralıksız iki saatin benim olduğu zamanlar bir bu zamanlar, gece bu kadar uyuyor ancak. gün içinde çok fazla onunla meşgulüm. tek kalınca nasıl iş yapıcam, en basitinden yemek nasıl yapıcam diye düşünüyorum. illa ki olacak bir şekilde ama, şu an hazır önüme gelen yemeği bile tek seferde yiyemiyorum fkckf hem soğuk yiyorum, nasıl oluyorsa her sofra saati ağlıyor meme istiyor çünkü, onu emzireyim derken yemeğimi soğutuyorum. emzirip yatırıp yemeğe başladıktan beş on dakka sonra da yine ağlıyor ya kucak ya meme istiyor falan filan. arada bir çocuğu uyutup balkona çıkıyorum. günlerdir aklıma arkadaşımı aramak geliyor. sonra vazgeçiyorum şimdi çocuk ağlar diye :D hayatımda ali’den başka hiçbir şeye yer kalmadı gibi. bunlar da şikayet ettiğim şeyler değil aslında. onla ilgilenmeyi çok seviyorum. uyuduğu zamanlarda özlüyorum uyanmasını bekliyorum, klasik fkckf ama işte yorucu, ben de daha rahat dışarı çıkmak istiyorum, hem tek başıma hem ali’yle birlikte. ne zaman baba ne zamaaaaaan.
7 notes · View notes
1sairbisikletle · 6 months
Text
Meursault'la Konuşmalar 33
Aşırı derecede uykum var, canım hiçbir şey yapmak istemiyor ve dosyanın hala başında sayılırım. Hoca nihayet mailime döndüğü için şimdi bir an önce ona bölüm göndermem gerekiyor. Ama metin gerçekten çok sıkıcı. :( Halbuki abdestimi alıp oturdum bilgisayarın başına, biraz olsun hevesim gelebilirdi yani.
Sabah hava güzel olduğu için modum bir tık iyiydi, bir buçuk aydır ertelediğim bir işi hallettim bu iyi. Pazar alışverişini de yaptım ama şimdi onları yerleştirmem gerekiyor. Kim yapacak şimdi bu işi? Depresyonun en nefret ettiğim kısmı bu, basit bir işi halletmek için bile güç toplamamı gerektirmesi. Nefretlik değil de ne?
Bu ay param kalırsa kafa masajına tekrar giderim diyordum ama bayramdan önce mümkün olmayacak gibi. Telefon değiştirmem gerekmese biraz daha rahat olacağım para harcarken, gerçi baya da rahat harcamışım bu ay ki birikim olsun dediğim paranın da dibini görmüşüm, anında çürüttüm kendimi tebrikler. Gerçi gelmesi gereken birkaç ödeme var, onun için de böyle oldu ama olsun yani. Hoş değil ay başında paramın bitmiş olması.
Potansiyel bir iş imkanı var, olmasını çok istiyorum dua edebilir miyiz hayırlısıyla olsun diye?
Tumblr media
Aç Yol'a başlayalı 15 gün olmuş, elli sayfa okuyup bırakmışım. Booker Book Club'da konuşulana kadar bitirmem lazım ama bilin bakalım ne yok, hevesim evet.
Bu telefonu depresyona girmeden hemen önce almıştım. Bu yüzden galerisi tam bir çöplük. Temizlemeye birkaç kez başladım ama hep yarım kaldı. Her gün ama her gün zihnimi meşgul eden küçük rahatsızlıklardan biri. Orada ama değiştiremiyorum. Aferin bana.
Acaba uyusam mı?
23.06 güncellemesi
Tam bir saat önce ben yatıyorum deyip çıktım salondan, sabah nevresimlerimi çıkarmıştım mecbur yenilerini geçirdim, sonra pazardan getirdiklerimin durduğunu hatırladım, laf yememek için onları yerleştirdim. Yeşillikleri sofra bezine serip masaya yerleştirdim ki nemleri gitsin. Bunu yaparken eskiden pazar dönüşü her demeti içlerindeki çürükleri ayıklayıp böyle serdiğimi sonra suya koyduğumu, iki günde bir sularını değiştirdiğimi hatırladım. Hayat enerjim varmış bir zamanlar.
Fesleğen çıkmış, bir demet aldım ama amacım yemek değil. Balkon bahçemi yeniden canlandıracağım inşallah. İki filizi ayırıp ayarlayıp suya koydum. Annem görümce söylenmesin diye de odama aldım. Odam sabahları çok güzel güneş alıyor zaten.
Tumblr media
Sonra yüzümü temizledim kremledim yine işe yaramadığını kızarıklığımın olduğu gibi durduğunu fark ettim ama üstünde durmadım. Bayramdan sonra spora gittiğim yerde cilt bakımına gideceğim inşallah, kadın spor paketi aldığım için hediye etti. Sonra belki cilt bakımına yeni bir aşama eklerim. Bu üç aşamayı bir hafta sürdürmüş olmam büyük başarı çünkü. İnşallah devam ederim.
Odama gelince masamın üstünü biraz toparladım. Son kitap siparişimden gelenler öylece duruyor çünkü yer yok. Tahrirlenmeyi bekleyen son çini tabağım da aynı şekilde masada bekliyor. Şu dosyayı bitirsem onu yapacağım ama bitmiyor aksi gibi.
İyot siparişim geldi bugün. Onu da aradan çıkardı az önce ama direkt ağzıma damlatıp üstüne su içtiğim için çok kötü bir tat kaldı ağzımda. Siz siz olun yapmayın.
Hee şeyi bitirdim, çayı sofraya getirdim, bir bardak içtim ve yatmaya geldim. İnşallah uyuyacağım, inanıyorum.
2 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
Tumblr media
BAŞARININ SIRRI
İş adamının işleri bozulmuştu. Ne yaptıysa olmuyordu. Bir zamanlar çok başarılı bir insan olmasına rağmen şimdi büyük olan sadece borçlarıydı. Bir taraftan kredi verenler onu sıkıştırırken, diğer taraftan da bir sürü insan ödeme bekliyordu. Çok bunalmıştı ve hiçbir çıkış yolu bulamıyordu. Nefes almak için parka gitti. Bir banka oturdu, başını ellerinin arasına aldı ve bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı.
Tam bu sırada birden, önünde yaşlı bir adam durdu. 'Çok üzgün görünüyorsun. Seni rahatsız eden bir şey olduğu belli… Benimle Paylaşmak ister misin?' diye sordu yaşlı adam. İşadamının yakınmalarını dinledikten sonra da, 'Sana yardım edebilirim' dedi. Çek defterini çıkardı. İşadamının adını sordu ve ona bir çek yazdı. Çeki ona verirken de şöyle dedi: 'Bu para senin. Bir yıl sonra seninle burada buluştuğumuzda bana olan borcunu ödersin. Hadi al' dedi. Ve yaşlı adam geldiği gibi hızla gözden kayboldu.
İşadamı elindeki çeke baktı. Çekte 500 bin dolar yazıyordu ve imza ise John Rockefeller' e aitti, yani o gün için dünyanın en zengin adamına. 'Tüm borçlarımı hemen ödeyebilirim' diye düşündü. John Rockefeller' e ait bu çekle her şeyi çözebilirdi. Ama çeki bozdurmaktan vazgeçti. Bu değerli çeki kasasına koydu. Onun kasasında olduğunu bilmenin güveniyle yepyeni bir iyimserlikle işine tekrar dört elle sarıldı. Büyük küçük demeden tüm işleri değerlendirmeye başladı. Ödeme planlarını yeniden yapılandırdı. İyi yapılan işler yeni işleri doğurdu. Birkaç ay sonra tekrar işlerini yoluna koyabilmişti.
Takip eden aylarda ise borçlarından tümüyle kurtulup hatta para kazanmaya başlamıştı. Tüm bir yıl boyunca çalıştı durdu. Tam bir yıl sonra, elinde bozulmamış çek ile parka gitti. Kararlaştırılmış saatin gelmesini bekledi. Tam zamanında yaşlı adamın hızla ona doğru geldiğini gördü. Tam ona çekini geri verip başarı öyküsünü paylaşacakken bir hemşire koşarak geldi ve adamı yakaladı. Hemşire 'Onu bulduğuma çok sevindim, umarım sizi rahatsız etmemiştir' dedi. 'Çünkü bu bey sürekli olarak huzur evinden kaçıp, bu parka geliyor. Herkese kendisinin John Rockfeller olduğunu söylüyor' diye ekledi. Hemşire adamın koluna girip onunla birlikte uzaklaştı.
İşadamı şaşkın bir şekilde öylece durdu kaldı. Sanki donmuştu. Tüm yıl boyunca arkasında yarım milyon dolar olduğuna inanarak işler almış, yapmış ve satmıştı.
Birden, hayatının akışının değiştiren şeyin para olmadığını fark etti.
Hayatını değiştirenin yeniden kendinde bulduğu kendine güven ve inançtı.
Başarının sırrı, kasamızda duran değil, kendi kalbimizde ve kafamızda olanlardır. Başka yerde aramaya gerek yok.
7 notes · View notes
thisslily · 2 years
Text
Ara sıra profiline bakıyorumda hayallerin yarım kaldı be hani birlikte olucaktık . 4 gün sonra tam tamına 1 ay yanımda yoksun bitanem özlüyorum . Yanına gelemiyorum çok uzaktasın gibi ama aramızda sadece 300 km o mesafe sadece senin mezarın ama kendin gök yüzündesin beni görüyosun ama ben seni göremiyorum . Rüyama bile girmiyosun . Gittiğin gece hem ağladım hem sinirlendim hem ağlamadım hem kalbim sızladı kendime gelemedim kabullenemedim şimdi kabullendim ama unutmağa korkuyorum diğerleri gibi olmak istemiyorum . Anılarımız kaldı be gülüm . Güldüyün videoları izleyip sesini aklımdan çıkarmak istemiyorum . Bide annen özledi seni bana sarılışını bi görsen kıskanırdın . Keşke sana sarılsaydı .. Beni izlemeyi unutma seni seviyorum sarı civcivim :)
2 notes · View notes
mavigibisiir · 2 years
Text
Bella mektup - 30.10.2022 00:55
Nasılsın Bella?
Uzun zaman oldu yazmayalı. Kaç gün, kaç hafta, kaç ay saymadım. Yazdıysam da yarım kaldı hepsi. Seni unutmadım, kalbimden söküp çıkarmadım. Sadece arkamda bıraktığım kanıtlara yenisini eklemedim. Hayat bizi bir yerlere gitmeye zorluyor, ben de saçma sapan yollardan gidiyorum. Bazen kendime kızıyorum sonra boş ver diyorum, sonra bir kez daha ve bir kez daha.. Boş vermek huy oldu bende.
Seni merak ediyorum.. Kim bilir nasıl biri oldun, gözlerin hala güzel mi? Bunca zaman sonra soracak soru da kalmadı. İlham gitti, geriye boş vermek kaldı. Özledim demek istiyorum ama bu özlem bir kelimeye sığamayacak kadar büyük...
Gözlerine
ve kendine
iyi bak…
3 notes · View notes
gidiyoruzhazirlan · 2 years
Note
Ay hoş geldinn dün yarım kaldı konuşamadık :(
ne konuşuyodukk
2 notes · View notes
teknolojihaber · 2 months
Text
11 yaşındaki Çinli çocuk roket tasarlıyor, 600 satır uçuş kodu yazıyor
Tumblr media
Genç dahi geçtiğimiz günlerde bağımsız olarak fizik ve kimya okurken 600 satır kod yazdığını açıkladı. Genç bir internet fenomeni olan Yan Hongsen, roketinin uçuş kontrol sistemi için yazdığı 600 satırlık kodu içeren son videosunu yayınladı. Video hızla viral oldu ve olağanüstü yeteneği ve hırsıyla dünya çapındaki izleyicileri büyüledi. The Star'a göre, "roket çocuk"un 440.000 takipçisi son birkaç yıldır ilham veren ve gelecek vadeden havacılık mühendisliğini izliyor . Hongsen, Ağustos 2022'den itibaren on ay sonra ilk roketini inşa etti. Haziran 2023'te, "ileriye doğru gitmek" anlamına gelen Sen Xing adı verilen ilk roketini fırlattı. Ancak fırlatma sonrasında, itici roketten ayrıldığında paraşüt açılmadığı için arızalandı. Ancak, gerçek bir bilim insanı olarak, yalnızca öğrenmeye ve yeniden denemeye koyuldu. Yakın zamanda takipçilerine ilerlemesi hakkında bilgi verdi ve kendi kendine fizik ve kimya üzerine çalışmanın yanı sıra 600 satır kod yazdığını açıkladı. Yakında bir sonraki roketini fırlatmayı ve sonunda bir havacılık mühendisi olmayı umuyor. The Global Times'a göre Yan Hongsen'in şöhrete yakalaması dört yaşındayken babasının onu roket fırlatmaya götürmesiyle başladı ve içindeki dehayı ateşledi . O zamandan beri programlama dillerini, kimyayı, havacılık teorisini ve elektronik devreleri çevrimiçi olarak öğrendi. South China Morning Post tarafından bildirildiğine göre, dokuz yaşındayken Lhasa'daki bir planetaryum tarafından sunulan bir astronomi videosundaki hataları kamuya açık bir şekilde düzelttiğinde internette şöhrete kavuştu . O zamanlar, henüz dokuz yaşındayken sınıf arkadaşlarına havacılık dersi verirken, bilgisayar başında mikrofon ve fareyle fotoğrafı çekilmişti. Sayısız takipçisinin hayranlığını kazanarak, Car Green'e göre anne ve babasının hayallerini desteklemek için roket araştırma stüdyosuna dönüştürdüğü oturma odasında, yarım milyon kişinin izlediği kendi roketini yapmaya başladı . Arızaya rağmen, en iyi havacılık ve uzay mühendislerinin bile başına gelebilecek aksiliklerden dolayı, ilk roketi babası tarafından hala başarılı olarak görülüyordu. SpaceX'in Falcon 9'u yakın zamanda bir sorun yaşadı ve fırlatılışını ertelemek zorunda kaldı, NASA da Voyager 1'i milyarlarca kilometre uzaktan yeniden programlamak zorunda kaldı. South China Morning Post'a göre, on bir yaşındaki çocuk, sorunu tanımlayıp işe geri dönerek doğru zihniyeti gösterdi . Read the full article
0 notes
pazaryerigundem · 3 months
Text
Bursa geçmişiyle sınıfta kaldı! Afetin faturası kime kesilmeli?
https://pazaryerigundem.com/haber/181423/bursa-gecmisiyle-sinifta-kaldi-afetin-faturasi-kime-kesilmeli/
Bursa geçmişiyle sınıfta kaldı! Afetin faturası kime kesilmeli?
Tumblr media
Gazeteci Yazar Mesut Demir, Bursa’da dün yaşanan sel afetiyle ilgili Odunluk Metrosu’nun Venedik’e dönmesi, kanalizasyonların taşmasıyla ilgili kaleme aldığı yazısında Bursa’nın geçmişiyle sınıfta kaldığına vurgu yaptı.
BURSA (İGFA) – Gazeteci Yazar Mesut Demir‘in yazısı…
Bursa geçmişiyle sınıfta kaldı! Afetin faturası kime kesilmeli?
Dün Bursa için yarım saatlik süreçte kara gün yaşadı.
Yaşayan afette 30 dakikada metrekare başına 41 kilogram yağış düştü. Küresel iklim krizinin etkisi Bursa’da ciddi şekilde hissedildi.
Bursa merkezdeki birkaç caddede kanalizasyonlar taştı, Odunluk Metrosu adeta Venedik’e döndü.
Alt yapı eksikliği gözler önüne bir kez daha serildi.
Batçıklar göle döndü, işyerlerini su bastı, esnaf kendi imkanlarıyla mücadele etmeye çalıştı.
Belediye ekipleri seferber oldu.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, şehir dışı programını iptal ederek Bursa’da görevinin başına geçti.
Bursa Valisi Mahmut Demirtaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Burulaş Genel Müdürü Fahrettin Beşli, BUSKİ Genel Müdürü Güngör Gülenç, Venedik’e dönen Odunluk Metrosu’nda incelemelerde bulundu.
Metroyu kullanamayan vatandaşlar, yollarda otobüs beklemek zorunda kaldı.
Ek otobüs seferi eksikliği nedeniyle vatandaşlar mağdur oldu.
Derken…
Siyasiler harekete geçti sosyal medya üzerinden…
Suçu birbirlerine atmaya başladılar.
Sorunun temeline inmemiz gerekiyor.
Odunluk Metrosu, hangi mühendisler tarafından çizildi ve yapıldı?
4 Kasım 2021’de açılan Odunluk Metrosu, önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş döneminde yapılmış!
Bir metro düşünün, bu tür bir afete karşı yetersiz.
Mühendislerden tutun, o projeye kim imza attıysa hepsi sorumlu.
“Ben belediye başkanlığı yaptım, benim dönemim bitti” ile bu işler yürümüyor, yürümemeli.
On binlerce insanın mağdur edildiği olayın sorumluları kimse ortaya çıkarılmalı, hesap sorulmalı.
Ülkemizin en büyük sorunu denetim mekanizmasının çalışmaması ve yaşanan mağduriyetlerde hesap sorulmaması.
Yine…
Bazı caddelerde kanalizasyonlar taştı, alt yapı yetersizliğinden kaynaklı yağmursuyu kanallarının yetersiz kaldığı bir kez daha gözler önüne serildi.
Yıllardır bütçe yöneten belediye başkanları, hiç mi bütçe ayırmadı alt yapıya?
Milyarlarca lirayı yöneten belediye başkanları, ego yapıp hizmet verilecek yere “Para yok” diyerek borçlardan elde edilen paraları nereye harcadı?
Kimlere nasıl peşkeş çekildi?
Belediyeden çıkan paranın nasıl ne şekilde çıktığı kayıt altında değil mi?
Yerel seçim sürecinde büyük yolsuzluk olarak ortaya çıkan BUSKİ’de soruşturma yapılmadı mı?
Bu işlerin üzerine gidilmesi gerekmiyor mu?
BUSKİ’de yolsuzluk iddiaları henüz 6 ay bile olmamışken, BUSKİ Genel Müdürü başta olmak üzere sorumlular halen neden görevde tutuluyor?
Gibi birçok soru işareti kafamızın bir köşesinde duruyor.
Gelelim dün yaşanan afete…
Yaşanan afetten dolayı göle dönen Bursa’da, bu durumdan kim ya da kimler sorumlu?
Henüz 3 aydan buyana görevde olan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i sorumlu tutarsanız insanlar bir taraflarıyla güler.
Odunluk Metrosu kimin zamanında yapıldı?
Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş döneminde…
Projeye kimler imza attı?
Genel Sekreter, genel sekter yardımcıları, meclis üyeleri, eski Burulaş Genel Müdürü Mehmet Kürşat Çapar, mühendisler…
Altyapı ile ilgili eski Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş Fen İşleri Daire Başkanı, BUSKİ Genel Müdürü, Genel Sekreter, genel sekter yardımcıları, meclis üyeleri sorumlu…
Bu afetin faturasının kesileceği kişiler ortada…
Zarar-ziyan, mağduriyet varsa ortada, bunun hesabının sorulması gerekiyor.
Yeni gelene değil, geçmişte yapmayan, yanlış yapanlardan hesap sorulmalı…
Allah, Bursamıza ve ülkemize kaldıramayacağımız afetler vermesin.
Sağlıklı ve esen kalın…
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
archangel1s · 3 months
Text
Tumblr media
O gün belki de en soğuk en ayaz Ankara sabahı. Benimse ilk kez gözlerimden mi beynimden kalbimden mi vurulduğumu bi türlü anlayamadığım sabah. Saat 9.00 dersine yetişmeye çalışıyorum. Yetiştim de. Yalnız burada bir parantez açmak istiyorum beni mazur görün tam tamına 11 yıl 2 ay sonra evet yanlış okumadınız tekrardan yazmaya niyetlendim ve yazıyorum tuhaf şeyler hissettim bu gece. O günki kadar tesirli olmasa da bu benim için çok büyük bir adım. Konuyu sürekli dağıtıyorum farkındayım şunu anlamanızı isterim ki yıllardır başka şeylere yönelerek gidermeye çalıştığım bu "kuraklığa" ahmak ıslatan yağdırıyorum.
Lacivert derimsi bir deftere 10 tane ortaokul bebesinin yer yer saçma yer yer trajikomik anlarını paylaştığı bir defter vardı. Herkese aitti. Saklamak bana kaldı güyya. Sakladım aslında. Hala saklıyorum orada yazılan her satırı hatırlıyorum. Bu da saklamak sayılır zaten hatırlamak en güzeli değil midir ? Bütün anıların? Bütün özel anıların?
Kahverengi bir defter lacivert olandan daha kalın daha büyük. Benim günlüğüm daha doğrusu hikayelerimi anlattığım hatta gün gelirse cesaretlenirsem biraz , üzerinde oynayıp bastırabileceğim bir parçamdı. İşte ben bir gün sinirlenip o "parçamın" sayfalarını tek tek koparıp suya attım. Bazısı yakar mesela ben neden yakmadım ? Ateşten oldum olası çok korkarım. Su ateşe göre daha sevimli. Su isminde var bir duruluk ondan. Neyse şey diyodum benim için çok büyük önem arz eden bana ait bir şeyi nasıl paramparça ettim onu diyordum. Lacivert de arada kaynadı Bundan seneler sonra seneler dediğimde üni. yılları. Çok farklı olucak değişicem ve bitecek bu arayış. Her şey geride kalacaktı.
Arayışım bitmişti aslında o çöldeki vahaya gelene kadar 1 sene sonrası. Buldum evet. Ben benim gibi birini hiç görmemiştim diyodum. Ben beni gördü.
Siz hiç aşık olacağınız insanı gördükten sonra aklınızdan geçenleri hatırlıyor musunuz.? Ben hatırlıyorum. Senin kim olduğunu biliyorum. Seni tanıyorum. Gel gör ki o kadar da yaklaşamıyorum sıcak demire nasıl yaklaşırsın ? Ateşten çok korkarım demiştim az önce.
Lacivert bir mont var üstunde hafif kambur dedim ya Ankara ' nın en soğuk sonbahar gününde okula başlamış. Ne bilsin.
Benim gözümden bu fotoğraf hiç gitmiyor. Bu gece bunu anlatmak istedim. Topladım kendimi. İnsan yarım kalanları sürekli düşünmeye meyilli. E bende sıradan bir vatandaş olarak layıkıyla yapıyorum görevimi.
Ne yapsam kimle konuşsam nereye gitsem hangi işe başlasam? ki bunu defalarca yeniden yaptım. Hep eksik hep yarımım. Bu sefer tamamlanacağım eminim farklı olacak hissettiğim her zamanki gibi değil belki kök salarım belki yollarda olurum ama ben şu hikayenin mahşere kalmasını istemem. Korkmak değil bu ne bilmiyorum. Kilometrelerce koşma hissini tattıranımı son kez görmek isterim.
Sorsun isterim. Açıklarım. Mantık aramaz bilirim. Bu sefer kaçmam. Gözlerimi kaçırmam yokmuş gibi boşluğa bakmam kalmamı isterse kalır ve belki evet gerçekten bir yaratıcı varmış diyip ölümden sonrasına inanırım.
Aksi taktirde büyük haksızlık.
Hafif umutvâri belki yer yer sitemkâr. E 11 yıl geçmiş olsun o kadar. Yazıma burada ara mi versem bilemedim . Bi dahakine sizli bizli konuşma yok. Bu sefer sen dilini kullanmayı istiyorum. Benimle empati kurun. Hayatınızda böyle şeyler hissetmiyorsanız empati kurun
Eğer olur da bu gönderiyi görürseniz benim için Zeki Müren - Gözlerin Doğuyor Gecelerime saheserini dinleyin. Ben çok dinledim.
1 note · View note
mezardakicicekk · 6 months
Text
KAFAMIZ NASIL GÜZEL #2
11/03/2024
Yeni görenler için not: Lütfen önceki yazımdan başlayarak okuyunuz.
"Senin göz yapın çok değişik." dedi aniden. Ona doğru dönüp başka ne diyecek diye bekledim. "Daha önce böyle göz yapısı görmemiştim." diye devam etti. "Evet, doğduğumda japon bebeklere benziyormuşum. Rahmetli babaannem öyle söylerdi." dedim. "Dimi ya. Ama tam japonlarınki gibi çekik değil, çok farklı." "Aynen. Büyüdükçe eski çekikliğini kaybetti. Hafif bir çekiklik var. Japonçe kızım derdi bana yarım yamalak türkçesiyle." "Sen yabancıydın dimi?" "Melezim. Soyadımdan nasıl anlamadın? Gerçi onu uydurdum zanneden çok oluyor." "Bende başta öyle sanmıştım. Kimlikteki ismini kullanmayıp kendine isim seçtiğin için bunuda kendin uydurdun sanıyordum."
Böyle konuşurken saçlarımla oynamaya başlamıştı. O an öyle güzel bir duygu doldu ki içime anlatamam. Üstelik çok kötü zamanlar geçirirken değer verdiğim birinden bu davranışı görmek çok hoş bir his. Yavaş yavaş saçlarımı okşadığından hem rahatlıyordum hem uykum geliyordu. Bir şey anlamasın diye çok uğraşıp sürekli konuştum. Konuşurken uykumun kaçacağına inandım o an. "Bu arada üniversite kazanırsam belki halamın çatı katını kiralayabilirim." dedim. "Ay ne güzel bira içilir orada he." dedi. "Senle eve çıkalım çok istiyorsan." "Olur ama dolabı baştan aşağı birayla donatırım." "Annem bize gelirse yok etmen lazım ama." "Bir gece önceden hepsini içerim." "Annem gelincede kraliçem hasta sen gitme yanına derim. Mazallah o kafayla allah bilir neler dersin sen." "Beni tutamazsın ki"
Gerçekten ev tutsak nasıl ev arkadaşı olurduk diye düşünmeye başladık. Annem kraliçemi sarhoşken görse nasıl olurdu diye düşündük. Kraliçem gözlerini şaşı yaparak dibime girdi ve "Ay Pei'nin annesi teyzeciğim hoşgeldiniz. Ha benim gözlerim böyle. Bu arada ikiziniz mi var maşallah ne kadarda benziyorsunuz." dediğinde kahkaha attım. Yaşanması çok olası bir senaryoydu bu. "İkimizde yemek yapmayı bilmiyoruz. Aç kaldık. Neyse ben senin için öğrenirim." dedim ve "Bi zahmet. Ben çalışıp eve ekmek getiricem. Sen dersine çalışıp yemek yaparsın." dedi. Kısa bir an hepsini hayal ettim. Kraliçemle gerçekten çok iyi ev arkadaşı olabilirdim. "Harbiden soyadın ne güzel senin." dediğinde şaşkınca ona doğru döndüm. Konunun üstüne bi ton cümle kurduktan sonra mı söylemişti bunu? "Sana frekanslar geç ulaşıyor galiba. Eski konuya dönüp duruyorsun." dediğimde gülmeye başladı. "Değişik bir kafa geldi bana. Kendimi anlayamıyorum şuan."
İçeceklerimiz bitince telefonunu şarj etmek için şarj yerleri aradık. Bir mağazada eski bir şarj etme bölümü varmış ve çalışıp çalışmadığını bilmiyorlarmış. Her ihtimale karşı denemek için orada oturup kablosuz şarj bölümüne telefonunu yerleştirdik ve sessizce oturmaya başladık. Aklıma o an ona söylemeyi unuttuğum bir konu geldi. "Sana bir şey söyleyeceğim. Bunu Papatyayla çok konuştuk ve sana bir türlü söyleme fırsatım olmadı. Hani sen bana ortama ayak uyduran bir tip olduğunu söylemiştin ya. İşte bu konuda ben farklı düşünüyorum. Gerçekte öyle birisi olduğuna inanmıyorum. Ben ayak uydurulması aşırı zor biriyim. Çok ciddi bir yapım var ve eğlenmenin dozunuda çok iyi ayarlıyorum. Yaptığım şakalar bile çok yerinde ve cıvıtmayan şakalar oluyor. Kendi halinde takılan ev kuşuyum. Bana ayak uydurmayı deneyenler bir süre sonra benden nefret etmeye başladılar çünkü onlar gibi değildim. Ama bu sende olmadı, aksine çok kolay adapte oldun. Eğer kalbindeki gerçek kişi benim gibi biri olmasaydı bana ayak uyduramazdın. Özünde aslında benim gibi biri olduğunu düşünüyorum." dedim ve kraliçeme baktım. O an aydınlanma yaşamış gibi mi desem nasıl tarif etsem bilmiyorum ama donup kaldı.
Bir süre elindeki notlara baktı. Duygu geçişini göstermemeye çalışıyordu ama ben görebilmiştim. Sabırla konuşmasını bekledim. Neden bunu söylemem onu bu kadar etkilemişti bilmiyorum. Bir anlığına yanlış bir şey söylediğimi sanmıştım. "Aslında Pei, haklısın. Ben böyle biri değildim. Eskiden sevgili olduğum biri yüzünden bu hale geldim. Beni çok yaraladı, derinden yaraladı. Bende intikam almak için her türlü ortama girdim ve herkese ayak uydurmaya çalıştım. Artık bundan geri dönemiyorum. Kişiliğim böyle oluştu." dedi. Hâlâ elindeki notlara aynı ifadeyle bakıyordu. "Karakterinin oturmaya başladığı dönem bunu yaşaman üzücü olmuş. İster istemez kişiliğinin böyle oturmuş olması çok normal. Şuan kişiliğimizin hemen hemen tamamen oturduğu yaşlardayız. Değişmek istesen bile ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum." dedim. Sadece başını salladı. Hâlâ neden bu kadar durgun olduğuna anlam veremiyordum. "Senin özünü fark eden tek ben miyim? Yani o kadar arkadaşın var, tek ben fark etmiş olamam herhalde ama sorasım geldi." dedim. Yine sessizlik oluştu. Niye bu konu bu kadar gerici ortam oluşturmuştu şimdi? "Evet, sadece sen fark ettin." dedi. O an ne diyeceğimi bilememiştim. Yıllardır nasıl bir kişi bile bunu fark edememişti? Ben yalnızca 2 yıldır tanıyorum ve toplasak en fazla 7-8 kez buluşmuşuzdur. Sadece geçen hafta ve bugün adam akıllı sohbet etmiştik. Bu kadar kısa sürede onu anlayabilmişken diğerleri nasıl anlayamamıştı? Neden kimse ona yardım etmemişti?
Bu konuda hiçbir şey söylemedim. Telefonu şarj olmayınca hemen oradan kalkıp en alt kattaki telefonculardan birine gittik ve birkaç dakikalığına telefpnu şarja bıraktık. Vakit geçsin diye birlikte oyuncakçıya gittik. Gördüğüm şirin peluşları gösterip "sana benziyor" demeye başladım. Reyonlar arasında gezerken küçük barbie evine rastladık. "Ben bunlardan hep istiyordum ama alamamıştık." dedi. "Bende vardı bunlardan ama çok güzel değildi. İçi küçücüktü, eşyaları sığdıramıyordum." dedim. Oyuncaklara bakmaya devam ederkene bir kasa oyuncağı gördüm ve espiri yaptım. "İlk kasiyerlik deneyimim." Kraliçem söylediğim cümleye gülmeye başladı. "Bundan da hep istiyordum ama almamışlardı." dedi. "Bende vardı bundan da." dedim. "Ya bi susar mısın?" dedi gülerek. Başka bir oyuncağı gösterdi ve "Bende bundan vardı." dedi. Gösterdiği oyuncağa bakıp "Bende bundan yoktu." dedim. "Sen ben üzülüyorum diye sende yokmuş numarası yapıyorsun. İnanmıyorum." dedi şakaya vurarak. "Yok lan, cidden yoktu bende." dedim. "İnanmıyorum banane banane." demeye başlayınca gülüp kollarımı iki yana açtım. "Kıyamam ben sana, gel." dedim. Hemen yanıma gelip sarıldı ve bende saçlarını okşamaya başladım. "Söz ben alcam sana hepsinden. Oy benim kuzum. Benim güzel kızım." demeye başladım. Gülerek benden ayrılıp diğer oyuncaklara bakmaya başladı. Temizlik sepeti temalı bir oyuncak bulduk ve "Bizim bu ekonomide evimize alabileceğimiz maks temizlik malzemesi." dedi. Sepeti elime alıp fiyat etiketine baktım. Kısa bir an birbirimize bakıp hızlıca yerine yerleştirdik. "Onu bile alamıyoruz, şaka gibi." dedi.
Bu kez çamaşır ve bulaşık makinası oyuncağına denk geldik. "Ben evimizin beyaz eşyalarını aldım. Sende evimizi al." diye espiri yaptım ve gülmeye başladık. O bile aşırı pahalıydı. Oradan çıkıp telefonunu aldık ve avmden ayrıldık. Ne kadar beklesekte dolmuş bir türlü gelmiyordu. "Taksiye mi binsek." dedi. "Saçmalama be, allah bilir ne kadar kitlerler bize." dedim. Bir süre daha bekledik ama dolmuş gelmiyordu. "Aslında ben burdan yürüme dönerdim ama sen yürümek ister misin bilmiyorum." dedim. "Sen yürümeyi seviyor musun?" dedi. Büyük bir şaşkınlıkla ona doğru döndüm ve "Ben her yere yürüyerek gidiyorum zaten." dedim. "O zaman yürüyelim. Ne bileyim, çevremdeki herkes yürümekten nefret ediyor diye taksiye binmeye alışmışım." dedi.
Yürümeye başladık. Ben farklı bir yolu kraliçem ise başka yolu biliyordu. Kraliçemin bildiği yoldan yürümeye başladık. Yürürken yine saçma sapan şeylerden bahsedip duruyorduk. "Yakında yine resim sergim olacak. Avmde yapmayı planlıyoruz ama ne zaman olduğu belli değil." dedim. "Ben davetli miyim?" diye sordu ve o an öyle tatlı bakıyordu ki yanaklarını ısırasım gelmişti. "Tabiki. Herkesi davet edicem zaten. Zaman belli olunca sana davetiye yollarım." dedim. Kısa bir süre sonra bana doğru döndü ve "Fark ettiysen biz baya açıldık bugün. Normalde bu kadar çok konuşmazdık. Devamı gelir bence bunun. Sence?" dedi. "Evet, fark ettim. Baya eğlendim ama. Bence de devamı gelir." dedim. "Aslında seni ilk tanıdığımda pick me olduğunu düşünmüştüm ama o bildiğimiz pick melerden değil. Çok çıtkırıldım, en ufak şeye ağlayıp abartan biri olduğunu düşünüyordum. Asla anlaşamayız diye düşünmüştüm. O yüzden ilk zamanlar konuşacak bir şey bulamıyordum çünkü nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum." dedi. Buna benzer cümleleri çok duyduğum için şaşırmamıştım. "Hep öyle söylerler. Başta beni sevmeyip zamanla çok seven arkadaşlarım oldu. Rudra mesela, başlarda benden nefret ediyormuş." dedim. "Niye ki?" "Sebebini o da bilmiyor. Ya da şey çok oldu. Lisedeyken saçımdan dolayı herkes beni havalı biri zannediyordu. Herkes beni çok sevdiğini söylüyordu. Birkaç ay sonra hepsi benden nefret etmeye başladı çünkü bekledikleri gibi çıkmadım. Bana ayak uyduramayınca problemi bende bulup beni dışladılar ve sınıfa yeni biri gelince ona beni kötülediler. Arkadaşım olmasın, hep yalnız kalayım istediler. En son başardılar zaten." dedim. "Of çok sinir oluyorum öylelerine. Aşırı saçma ya. Aşağılık insanlar." dedi.
Yol boyu farklı konulardan konuşmaya devam ettik. Onu otobüse bindirdikten sonra eve geçtim. Daha önce kraliçemle bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Mükemmel bir gün geçirdik.
0 notes