#asli kusur
Explore tagged Tumblr posts
Text
Başkan Aslı Kılıç 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası Mesajı; : Engelli olmak bir kusur değil, asıl kusur onları dışlayan beyinlerdir!
15 Temmuz Derneği Engelliler Koordinasyon Başkanı, Güzeller Güzeli Almira'nın annesi ve Fısıltı Haberleri Haber Müdürü Aslı Kılıç, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’nda “ENGELSİZ YAŞAM” ile ilgili önemli bir noktaya değindi, Engelli olmak bir kusur değil, asıl kusur onları dışlayan beyinlerdir! "Engelli bireylerin toplumsal yaşama diğer bireylerle eşit şartlarda katılım sağlamalarına ilişkin farkındalık oluşturmak amacıyla 1992 yılında Birleşmiş Milletler' de alınan kararla 10-16 Mayıs tarihleri “Engelliler Haftası” olarak kutlanmaktadır. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/baskan-asli-kilic-10-16-mayis-dunya-engelliler-haftasi-mesaji-engelli-olmak-bir-kusur-degil-asil-kusur-onlari-dislayan-beyinlerdir-11018.html
#FısıltıHaberleri #AslıKılıç #engellilerhaftası #engellilergünü #engelli #engelsizyaşam #repost #orionavm #aydosormanı #özel #kişiselbakım #ayskadinberberi #yapın #spor #olmayabilir #hak #bakış #biicat #adayı #yetenek #konutkampanyası #azgorencalismalari #aydosland #sporcu #tire #kadın #engelsizbirdünya #yıkılmakzorundaolanzihinlerdekiduvar #tavrınızı #sarıyerbelediyesi
0 notes
Text
Burası Türkiye: İliç'teki maden faciasında ön bilirkişi raporu: Anagold asli kusurlu bulunmadı!
Erzincan İliç’te Anagold şirketinin işlettiği altın madeninde 9 işçinin göçük altında kalmasına ilişkin Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlatılan Bilirkişi Ön Raporu sonuçlandı. Raporda asıl işveren Anagold Madencilik asli kusurlu bulunmadı, alt işveren şirketlere denetim yapmadığı gerekçesiyle tali kusurlu olduğu ileri sürüldü. İliç'teki maden faciasında ön bilirkişi raporu CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz,’ın X hesabından paylaştığı raporda asli kusur ise gerekli önlemleri almadığı gerekçesiyle çalışan ve yöneticilerde bulundu. Öte yandan raporda faciaya yol açan denetimsizlik ve şirkete tanınan imtiyazlar konusunda herhangi bir siyasi sorumluluğa ise değinilmedi. Asli kusurlu bulunanlar Operasyon direktör vekili riskli durumları analiz ettirmediği, çalışanları risklerden korumak için gerekli tedbirleri almadığı gerekçesiyle asli kusurlu bulundu. Raporda “ehil yetkili biri olarak şantiyede ortaya çıkması muhtemel tehlikeli durumların belirlenerek risklerden korumak için gerekli tedbirleri aldırmadığı, işyerinde çalışanları sağlıklarını olumsuz yönde etkilenmemesi hususunda gerekli denetim ve gözetim mekanizması kurdurmadığı, kurdurdu ise bunu uygulatmadığı, yetkili biri olarak sabah yığın içinde oluşan çatlakların şantiyede olumsuzluklara yol açabileceği konusunda tedbirsiz davranış sergilediği” belirtildi. Yığın içinde uzun sürede oluştuğu belirtilen açıklık ve çatlakların kapanmaması nedeniyle proses oksit müdürü, oksit operasyon baş mühendisi, oksit operasyon mühendisi, borulama süpervizörü, asli kusurlu bulundu. Alt işveren yöneticilerine de tali kusur Ayrıca alt işveren şirketlerden Çiftay A.Ş’nin saha mühendisi ile saha formeni, Kar-Sa A.Ş.’nin formen ve mühendisi, Asil Çöpler A.Ş.’nin şirket müdürleri, saha süpervizörü, Asil Keklik A.Ş’nin şirket müdürleri ve saha süpervizörü sabah liçteki çatlakların tespit edilmesine rağmen tedbir almadıkları için tali kusurlu bulundu.
Erzincan İliç'teki Çöpler Altın Madeni’nde toprak kayması Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold şirketine ait Çöpler Altın Madeni'nin bulunduğu geniş bir alanda, 13 Şubat saat 14.28'te toprak kayması meydana geldi. Yaklaşık 10 milyon metreküp toprak, 200 metrelik yamaçtan hızla aşağı doğru aktı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, söz konusu toprağın 800 metre hareket ettiğini belirtti. En az 9 işçi bu kayan toprağın altında kaldı. İhbarı üzerine bölgeye Erzincan Jandarma, AFAD ve sağlık ekipleri yönlendirildi. Fırat Nehri’ne doğru kayan devasa toprak yığınının, siyanür ve sülfürik asit ile yıkanmış malzemelerden oluştuğuna yönelik açıklamalar yapıldı. Anagold Maden'de (İliç'te) çalışan bir işçi, her vardiyada 400 işçi çalıştığını belirterek, "Gördüğünüz topraklar siyanürlü" dedi. Şirketin, tüm itirazlara rağmen Murat Kurum’un Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olduğu dönemde kapasite artırımına gittiği ve maden hakkında “ÇED raporuna gerek yok” kararı verildiği ortaya çıktı. Read the full article
0 notes
Text
Trafik Asli Kusur Sorusu
21) Hız sınırlarını % 10 - ( dahil) aşan sürücülere kaç ceza puanı verilir? A) 5 ceza puanı B) 10 ceza puanı C) 15 ceza puanı D) 20 ceza puanı 22) Kamu hizmeti yapan yolcu taşıtlarının duraklarını belirten levhalara her iki yönden kaç metre mesafe içerisinde park etmek yasaktır? A) 5 B) 15 C) 20 D) 25 Ticari araç sürücüleri için src belgesi kursu hakkında bilgi alabilirsiniz. 23) Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre aşağıdakilerden hangisi karayollarında oluşan trafik kazalarında “asli kusur” sayılan haller dendir? A) Öndeki aracın geçilmesi B) Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapmak C) İki yönlü yola ters yönden girmek D) Tek yönlü yolda öndeki aracı geçmek Read the full article
1 note
·
View note
Text
ERBAKAN
1969 yılı, siyaset meydanında, siyasetin en az yüz yıllık yönünün, rotasının Batı’ya kul olmak üzere kurulan kölelik sisteminin yönünün kıbleye doğru dönmesi hareketinin başlangıcıdır. Yani miladıdır.
Bir zamanların solcu Ecevit’ine sosyalistler suflörlük yaparken, 1973 yılında Ecevit’le Erbakan birlikte hükümeti kurduklarından üç ay sonra Ecevit, Meclis kürsüsünden o ünlü kararını zapta geçiriyor ve “Tarihi yanılgıya son” diyor.
1999 Ekim’inde faili meçhul bir bombayla öldürülen Ahmet Taner Kışlalı’nın cenazesi kaldırılırken tüm solcular koro halinde “Başbuğ Ecevit” diye bağırdılar.
Düne kadar kulağını sosyalist yazarlara çeviren, ezanı asli haliyle okutmaya başlayan, Kur’an kurslarının açılmasını ve imam-hatip okullarının açılmasının önünü açan, Başbakan Adnan Menderes’in yakasına yapışan genç adam, Sayın Deniz Baykal, “Tarihi yanılgıya son” verildikten sonra CHP başkanı iken Şeyh Edebali’lerin, Hacıbektaş-ı Veli’lerin, Yunus’ların yolunu izleyeceğini halka deklare etti.
Sayın Necmettin Erbakan, siyasete atılmadan önce il ve ilçelerimizde iki belediye başkanı adayı olurdu. Genellikle biri sağcı sarhoş, öbürü solcu sarhoş olurdu. Şimdilerde bütün partiler, şehrin en dindar ve en çalışkan insanını aday göstermeye başladı. 1957’den 1969’a kadar Karaman Belediyesi’nde CHP meclis üyeliği yapan Yunus Aksoy (Karamanlılar onu “Kambır Yunus” diye bilirler).
1969’da Erbakan merhumu Kervansaray Meydanı’nda konuşurken dinler ve o gün orada Hoca’yı destekleme kararı alır.
Milli Nizam Partisi olarak girdiği ilk seçimde Kambır Yunus Milli Nizam’dan tek başına belediye meclis üyeliğine seçilir. Ama bütün CHP meclis üyeleri ona saygıda kusur etmemeye alışık olduklarından haksız kararların meclisten geçmemesini, doğruların geçmesini Kambır Yunus ayarlar.
Bir gün bana anlatıyor, “Yahu hoca, ben solcuydum, Adalet Partisi’nin başkanı sağcı. Ben beş vakit namazımı hiç geçirmem, o cuma namazından başka kılmaz.
Ben ağzıma damla içki oymadım, o ayık gezmez.
Ben meclis üyeliğinde kimseye haksızlık yapmadım o, bizim partililerle beraber birçok haksız işler yaptılar. Bana bu sağcılıkla solculuğu bir anlatıver” demişti.
Daha sonra Erbakan Hoca’nın “Ahtapotun alt çenesiyle üst çenesi” misaliyle anladığını söylemişti.
Milli Görüş hareketinden, beş başbakan, iki cumhurbaşkanı çıkmıştır.
Dünya genelinde en fazla bilinen liderdir
Sağ ve soldan hükümete sahip olma gayreti olan bütün parti, dernek, sivil toplum kuruluşları ve vakıfların desteklediği partilerin çıkardığı bakan sayısının toplamından daha fazla bakan çıkarmıştır Milli Görüş hareketi.
Dünya genelinde en fazla bilinen liderdir.
2001 yılında ünlü bir televizyon muhabiri, İsviçre’nin Basel şehrinde konser veren Sayın İbrahim Tatlıses’i dinlemeye gelen kızlara, Türkiye’nin başkentini soruyor, cevap olarak “Adana” diyor.
“19 Mayıs size neyi hatırlatır?” diyor, cevap “Ablamın doğum gününü” oluyor.
Muhabir, “Ama bu kızların hepsi Sayın İbrahim Tatlıses’in bütün türkülerini biliyor” diyor.
“Türkiye’nin cumhurbaşkanı kim?” diyor.
Cevap “Erbakan” oluyor.
Haldun Simavi’nin çıkardığı Günaydın gazetesinin muhabiri, Filipinler’de Moro Müslümanlarıyla konuşuyor ve çeşitli sorulardan sonra Türkiye’yi tanıyıp tanımadıklarını soruyor, onlar da cevap olarak “Necmettin Erbakan” diyorlar.
2001 yılının ilkbaharında, Almanya’nın iki büyük şehrinde dört konferans verdim. Onlarla özel konuşmalarımızda, kendilerine Avrupa kapılarını açanın Sayın Süleyman Demirel olduğu halde, niçin Sayın Necmettin Erbakan’ı sevdiklerini ve onun adını daha iyi bildiklerini öğrendim.
Çoğunluk Avrupa’da iyi para kazanırken, çocuklarını barlarda, pavyonlarda, uyuşturucu salonlarında kaybetme korkusuna kapılmış ve kurtarıcı olarak Sayın Necmettin Erbakan’ı ve onun misyonunu görmekte olmuş.
Onun için hiçbir parti şu anda bile Avrupa’da Milli Görüş kadar güçlü değildir.
1969 SEÇİMLERİ ve TANIMAM
Benim onu tanımam 1969 seçimlerinde oldu.
Karamanlı hemşehrimiz olan RifatBoynukalın, onun öğrencilerinden imiş. Erbakan onu, Balıkesir’den bağımsız aday yapmış, kendisi de Konya’dan aday olmuş. Rifat ağabey bize Hoca’yı tanıttı ve destek vermemizi istedi. Karaman’da Uyanış gazetesi çıkarıyoruz ve evlerde İslami Diriliş çalışmaları yapıyoruz. İşte o günlerde geldi Rifat ağabey.
Akşam toplantılarına katılanların hepsi, gazeteyle beraber propaganda çalışmalarına katıldılar. İmamlarımız ve imam hatiplilerimiz çok iyi çalıştılar.
Milli Nizam kurulduğu günlerde CHP ile Adalet Partisi’nin ileri gelenleri bir araya gelirler ve on beş tane cami imamını savcılığa şikâyet ederler.
Bu yazıyı yazmadan önce 22.01.2021 tarihinde o imamlardan, sonra Ankara bürokrasisinden emekli olan birine telefon ettim ve sonucun en olduğunu sordum, “Hatırladığım kadarıyla olaydan beş altı yıl sonra mahkemeye 27 lira ceza ödedim” dedi.
Şikâyet edenler, hiçbir imamın adını yazarak şikâyet edememişler ancak “filan caminin hocası” diyerek on beş cami saymışlar. Polisler, o camilerde imam veya müezzin hangi hocayla karşılaşmışlarsa getirmişler karakola ve onlara dava açılmış. Hatta Demirel hastası bir arkadaşımız da Erbakancılıktan yargılandı ve o yargıdan sonra o da Milli Görüşçü oluverdi.
“12 Eylül 1980 darbesinde parti liderlerine getirilen yasakları ilk delen Necmettin Erbakan merhum oldu” dedi bana Hürriyet’in muhabiri ve anlattı: “Hoca’nın basın danışmanı basın mensuplarına telefon ederek, Hoca’nın Konya’ya gideceğini söyledi. Hürriyet’ten ben ve on kadar diğer gazetelerden muhabir beraber çıktık yola.
Konya’nın Kulu ilçesinden itibaren Hoca’nın daha önce attığı fabrika temellerinin binalarını ve çalışanların çalışmasını bize göstererek gidiyor ve hiç konuşmuyordu. Konya’daki fabrikaları da gezdirdi ve Konya’da Ali Güneri’nin evine doğru yöneldik. Bir de baktık Konya, yol boyu sıralanmışlar ve Hoca’yı selamlıyorlar.
Merhum Ali Güneri’nin evi ve o semt tıklım tıklım Konyalı. Hoca görüntüde yasak kurallarına uymak için evin içinde konuşuyor ama bütün sokaktakiler de hoparlörden dinliyorlar. Gazeteci arkadaşlarla bu olayı “Yasağı Hoca deldi” diye verdik.
Malum o günlerde Demirel de Nazlı Ilıcak’ın ağzından “Bir bilen diyor ki” diyerek duyuruyordu sesini.
İnsanlık gemisinin yönü kıbleye döndü de biz niye hissetmiyoruz, denebilir. Eğer hissedilirse sarsılırız, başımız döner, kargaşa olur. Şeytan uyanır.
Döndüren Rabbimiz.
Dünyayı Rabbim döndürüyor da biz sarsılıyor muyuz?
Biz, hiçbir insanın teninin sarsılmasını istemediğimiz gibi, gönül telinin bile titremesini istemeyiz.
Bu dünya gemisinde olup da “Ben kıbleye doğru gitmem” deyip diretenler, hatta sırt dönenler de aynı istikamete doğru gidiyorlar.
07/06/2001 tarihli Aktüel dergisinde uzun bir yazıda ateist bilinenlerle röportaj yapılan yazıda eskiden sosyalist, komünist ve de ateist olanların yeniden Allah’a dönüş yaptığını yazıyor ve birçoğunun adını veriyor.
AĞIR SANAYİ HAMLESİ DEDİĞİNDE DALGA GEÇMİŞLERDİ
Son zamanlarda sahte peygamberlerin, sahte şeyhlerin, sahte mehdilerin türemesi de yükselen değerin İslâm olduğunu gösteriyor.
Kalpazanlar, değerli olan paranın sahtesini piyasaya sürerler.
Hoca’nın, “Ağır Sanayi Hamlesi” dediği günlerde hem siyasilerimiz, hem aydınlarımız bu ifadelerle dalga geçmişlerdi.
Zaman geçti, aynı kelimeleri kendileri de kullanmaya başladılar.
“Önce Ahlak ve Maneviyat” dediğinde gericilik ve yobazlıkla suçlamışlardı.
Aradan yıllar geçti, muhalif partiler de belediye başkan adayı veya milletvekili adayı belirlerken ahlaklı insanlar seçme mecburiyetinde kaldılar.
Şu anda eskiden Milli Görüşçü olup şimdilerde CHP’de milletvekili, parti yöneticisi, akıl vericisi durumunda olan sayılamayacak kadar insan var.
1969 yılı öncesi yazılan dini eserlerde, İslâmcı şair ve yazarlarımızın eserlerinde akait ve ilmihal bilgileri işlenirdi. İslami hizmet verenlerimiz, sağ partilere “Zikirlerimize izin verin, ezanımızı aslına döndürün yeter” derlerdi. Daha sonraki eserlerde Türkiye’nin ve dünyanın sorunlarının İslâm’a göre tahlili ve İslami inkılâb yazılmaya ve yapılmaya başlandı.
Başörtüsü sorunu 1969 tarihinden önce vardı. Birileri çıkıp da “Başörtüsünü siyasiler istismar ediyor. Biz buna karşıyız” demesin. Sayın Erbakan siyasete atılmadan önce başörtülüler diğer fakültelere alınmadığı gibi Ankara İlahiyat Fakültesi’ne bile alınmıyordu.
Hatice Babacan olayı 1969 yılından öncedir. Başörtülü diye Ankara İlahiyat Fakültesi’ne alınmamıştı.
O günlerde yalnız ilahiyatta başörtülü bir kızımız varken şimdilerde her fakültedeki kızlarımızın yarısı kapalı, açık olanlarımız da yasağa karşılar.
Ülke ve tüm dünya Müslümanları, dönüşü olmayan, Allah’ın rızasına kilitlenen ve sonu iki dünyada da güzellikler görülen bir yola girdiler.
Allah cellecelalüh, Necmettin Erbakan Hoca’ya rahmet eylesin, mekânını cennet eylesin ve bu ümmete Kur’an-ı Kerim’de va’dedilen günleri göstersin. Amin.
02 Mart 2021 - Milli Gazete, Mahmut Toptaş tarafından kaleme alındı
https://www.milligazete.com.tr/makale/6542715/mahmut-toptas/erbakan
1 note
·
View note
Text
Birilerinin evladı olarak başladığımız ömür kutsal olmayan ailelerde yeşeriyor. Ama tabi Bunu dile getirmek pek ayıp. Bizi dünyaya getirdikleri için minnet duyduğumuz annelerimize ve babalarımıza; bize baktıkları biz doyurdukları ve büyüttükleri için ömür boyu teşekkür etmeli kendi yanlışlarını mütemadiyen bize aktardıkları için onlara saygıda kusur etmemeliyiz. Çünkü bize baktılar kendi inanç ve ahlak anlayışlarını bizlere -kendilerinden farklı olmamızdan korktukları için - aktardıkları için bu bayrağı taşımayı ihmal etmemeli ve hatta çocuklarımız da aynı gölgede sulamalı kendi güneşlerine pek çıkartmamalıyız. çünkü bizi duyurdular kişiliklerimizi ezme noktasında ve bizi yoksayma derecesinde ebebeyinliklerini, oyunu içinde oynayan bu iki muktadire karşı sonsuz bir merhamet ve sınırsız bir sevgi ile bağlı olmalıyız. Çünkü biz büyüttüler ya da biz düşe kalka büyüdük... Ne yaparlarsa yapsınlar "onlar bizim ailemizdir" diyerek boynumuzda bağrımızda kıldan ince olmalı çünkü bizi ellerinden geldiğince bildikleri gibi sevdiler. Yaratıcılarımız olan ailemiz...çünkü bizi büktüler, yanlış sevdiler kendilerince koruyup şekillendirirken asli şeklimizden ettiler. Ne yaparsak yapalım onlara ve onların yanlışlarını benzemekten kendimizi alamadık elimiz uzun ,gönlümüz kırık, aklımız karışık birçok yanımız eksik kaldı. Çünkü bizlere bakarlarken çektikleri acıyı ve ıstırabı sonlandırmanın tek yolu aynı ıstırapla yaşayarak onlara teşekkür etme yöntemimizdi. Çünkü bize böyle öğrettiler. Sessizce böyle öğrettiler .Sessiz ve suçu daima üstlenen merhametli bir nifak tohumunu yüreğimize elbirliğiyle ektiler.
Yaşımız kemale erince bir eşe emanet edildik. Benzer ahlaki değerlere sahip, benzer inançlarda ve düşünce yapısında eşlere , ki çocuklarımız da bizlere bezesin. Ahlakımızı aldık kocalarımızın cepkeninde sakladık. Namusumuzu karımızın bacak arasına koyduk. Böylece iyi ve güzel bir aile olduk. Karımız bizi ve evi , çocukları toparladı. Kocalarımız boş olan ceplerimizi ve aç olan apış aramızı doyurdu. Ne olduğumuzu ne istediğimize anlamadan biz önce iyi aile olduk. Çok şükür doyduk, başına buyruk kalmadık , serseri mayın gibi etrafta dolaşmadık. "Aman Allah korusun" özgür olmadık. Başımıza sokacağımız bir evin içinde azıcık aşımız ,ağrısız başımız ve diğer hayatlar için suya akan ağızlarımız ve ayıplarımızı ve kayıplarımız oldu. Çok isteyip de yapamadığımız her şeye aba altından sopa salladık. Herkes bizden daha günahkar oldu. Başkaları yaşarda biz yaşayamayız diye çok korktuk ama iyi bir aile olduk. Uzun yıllara yayılan evliliklerimizde mutsuzluğun turşusunu en iyi biz kurduk. Çeşitlenmelerini de biz yaptık, acısında bol doldurduk Çocuklarımızı ailemizin bizi sevdiği gibi çok sevdik olamadığınız her şeyi onlar olsun diye hayallerini çalıp iadesiz tahatüdlü bir hayatı onlara azimle yaşattık. Ne güzel oldu pek güzel oldu. Böylece kimse kendisi ile ne yapacağını bilemez halde emelini, değerini, yeteneğini ,hakkını ,hukukunu başkalarına emanet ederek yaşamayı öğrendi ve yine böylece çok güzel ve çok büyük ve pek mutlu bir aile olduk.
(alıntı)
(Jehan Barbur / Benim ahlakıma rica etsem sahip çıkabilir misiniz lütfen, mersi! /Masa )
2 notes
·
View notes
Text
Bir kaç gün önce sadece iğne yeri kanamış abdestim bozulmuş mu? Diye bakmak için girdiği tuvaletten çıkınca abdest almadığı için abdestsiz namaz kıldırıyor diye iftira atılan
cami imamının hikayesini anlatmıştık. Takipçimiz HAKKI DOĞAN yaptığı yorumda benzer
bir olay başına gelen fırıncının hikayesini anlatmış.
GÖRDÜKLERİMİZ GERÇEK OLSA DAHİ, ASLI BAMBAŞKA OLABİLİR
Hikaye güzel, mesajda veriyor, fakat ortada suç varsa bu suç imamda da var.
Anlatayım senki imamsın cemaatten sorumlusun biri görüp bu nu yanlış anlayacağını düşünmek zorundasın ve bu tür şeylere fırsat vermeyecek malzeme olmayacaksın.
Tabi bu durumu başkasına anlatan ayıp örtmek yerine kusur bulan ve yayan en büyük suçlu.
EKMEK USTASININ HİKAYESİ
Yıllar önce tanıdığım ekmek fırınında çalışan bir ekmek ustası vardı. Bu adam aşırı titiz olduğu için tuvaletten çıkar fakat tuvalette ellerini yıkamazdı.
Temizlik konusunda o kadar titizdi ki , o musluklara sabunlara her tuvaletten çıkan elini sürüyor der, gider fırındaki lavobada yıkardı.
Ben bu duruma defalarca şahit oldum.
Ne varki aynı hikayede anlatılan cami imamının başına gelenin benzeri bir durum bizim ekmek ustasının başına da geldi.
Bunu müşterilerden biri görmüş, kahvehanede başladı konuşmaya. Adam ekmek yapıyor ama vc den çıkınca elini yıkamıyor diye. İyiki tesadüf ben ordaydım da durumun yanlış anlaşıldığını ve gerçeği bildiğimi anlattım onlara. O konuda büyümeden kapandı.
_______________________________
Bu anlatılanlardan sonra benim aklıma Peygamber Efendimiz'in( S.A.V)şu kıssası geldi.
Peygamber Efendimiz Bir gece karanlıkta yol kenarında hanımı ile konuşmaktadır. Yanlarından birisi geçer. Efendimiz adamı durdurarak :
_Bu benim hanımımdır, der.
Yanlış anlaşılmaması için konuştuğu kişinin yabancı bir kadın zannedilebileceği için bu açıklamayı yapar.
Böyle yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için dikkatli olmak lazımdır.
Yanlış anlaşılan cami imamının hikayesini okumadınızsa sayfamıza girerek okuyabilirsiniz. Paylaşımları kaçırmak istemiyorsanız takibi başta gör olarak ayarlayın.
19 notes
·
View notes
Text
Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) https://bit.ly/3sBYzf9 Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) Hakkında Kısa Bilgi Kusur Oranı Nedir? Trafik kazasının meydana gelmesinde Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliğinde belirtilen kural ihlallerine kusur denilmektedir. Bu belirlenen maddelerin asli kusur, tali kusur maddeleri olarak değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan %(yüzde) oranına ise "kusur oranı" denir. Sbm tramer merkezi sadece asli kusurları incelemeye alır. Tali kusurları işleme almaz. Tramerde üç farklı sonuç çıkar; - %0 - %50 - %100 Bu durumda mağduriyetlerin çıkmasına sebebiyet vermektedir. Örneğin Kontrolsüz kavşakta sağdan gelen aracın ilk geçiş hakkı vardır. Bu araç ilk geçiş hakkına sahip olsa da kontrolsüzce kavşağa giremez. Kavşaklara yaklaşırken aracın hızını azaltmak kanunen zorunludur ama tali kusur maddesi sayılır. Tali kusur sayıldığı için tramer heyeti bu durumu dikkate almaz. Kontolsüz kavşakta sağdan gelen araç isterse 250 km/h gelip çarpsa da tramerde %0 kusurlu olur. Ancak ilk geçiş hakkına sahip araç sürücüsü kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığı için %25 İlk geçiş hakkına riayet etmeyerek kavşağa giren ise %75 kusurludur. Tramerin atladığı bir nokta daha var. Dostlar, karayolları trafik kanunu ve yönetmeliğinde; Caddenin sokağa bir üstünlüğü yoktur. Hep derler ya hani kazadan sonra ben caddeden geliyordum o ara sokaktan geliyordu. Böyle bir şey yok eğer kavşakta herhangi bir işaretleme yok ise cadde de olsa sokakta olsa hatta ara sokakta olsa kontrolsüz kavşaksa ilk geçiş hakkı sağdan gelenindir. Tekrar söylemek istiyorum; İLK GEÇİŞ HAKKI CADDE VEYA SOKAK ADLARINA GÖRE DEĞİL KAVŞAĞIN YAPISINA VE İŞARETLEMESİNE GÖRE BELİRLENİR. Ancak tramer heyeti tamamiyle cadde sokak ayrımı yapar ve ilk geçiş hakkını caddeden gelen araca verir değerlendirmeyi böyle yapar. Madem böyle biz bu sonucu nasıl değiştireceğiz? Elbette itiraz edeceğiz. Nasıl itiraz edeceğiz? Nereye itiraz edeceğiz? https://ahmetmerkepci.com/wp-content/uploads/2020/02/trafik-kazasi-kusur-orani-nedir.jpg Detaylı bilgi için; https://ahmetmerkepci.com/kusur-orani-itirazi-nasil-yapilir/?feed_id=28584 #KazaİncelemeveİtirazEsasları #TrafikKazasıKusurOranları #ahmetmerkepci #trafiksozluk #trafik #trafikpolisi #ehliyetsınavı #ehliyetkursu #araçdeğerkaybı #hız #kaza #trafikazası #değerkaybı #trafiksigortası #sigorta #araba #kasko #yarış #drift #drag #ruhsat #trafikcezası #ceza #haber #gündem #sondakika #filo #filoyönetimi #rent #rentacar Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) detayları Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) kapsamlı bilgi Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) kesin çözüm Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) açıklaması Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) özeti Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) detaylı rehber Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) hakkında Kusur Oranı İtirazı Nasıl Yapılır? (Kesin Çözüm) kısaca bilgi
0 notes
Text
Şekildeki trafik işareti neyi yasaklar?
Şekildeki trafik işareti neyi yasaklar?
Şekildeki trafik işareti neyi yasaklar?
Şekildeki trafik işareti neyi yasaklar
A) Geri gitmeyi B) Sola dönmeyi C) U dönüşü yapmayı D) Ada etrafında dönmeyi
C seçeneği U dönüşü yapmayı doğru cevaptır.
U Dönüşü Yapılmaz Levhası , U dönüşü yapmanın yasak olduğunu bildirir. U dönüşü yapmanın uygunsuz olduğu kavşaklarda kullanılır. U dönüşü yapmak asli kusur sayılır.
Ehliyet Sınavı Çıkmış…
View On WordPress
0 notes
Text
TRAFİK SORULARI-6
51) Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre aşağıdakilerden hangisi karayollarında oluşan trafik kazalarında “asli kusur” sayılan hallerdendir? A) Öndeki aracı geçmek B) Aracın taşıma sınırı üstünde yük ve yolcu almak C) Tek yönlü yolda öndeki aracı geçmek D) Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçmek 52) Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre aşağıdakilerden hangisi trafik kazasında “asli kusur” sebebi sayılmaz? A) Arkadan çarpmak B) Kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçmek C) Taşıt yolunun dar olduğu yerlerde geçiş kolaylığı sağlamak D) Geçme yasağı olan yerlerde öndeki aracı geçmek Read the full article
0 notes
Text
ATV kazasında gözünü kaybeden genç kadın hakkaniyet beklemekte
https://osmaniyemhaber.com/?p=41225 ATV kazasında gözünü kaybeden genç kadın hakkaniyet beklemekte Vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar ve yaralanmalar olan genç kadına protez göz takıldı. Yüzde 46 engelli belgesi alan genç kadın fazlaca sayıda dava açtı sadece senelerdir bir sonuca bağlanamadı. Yılmaz, “Benim davam hukuki anlamda fazlaca karışık bir halde, ben artık bununla savaşım edemiyorum” diyerek probleminin artık çözülmesini istediğini söylemiş oldu. Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Kayaköy mevkisinde 2 Eylül 2017 tarihinde saat 14.00 sıralarında meydana gelen vakada, 35 yaşındaki Melek Yılmaz kız arkadaşıyla beraber geldiği dinlence köyünde ATV turuna katılmak istedi. Genç kadın ve arkadaşı firmaya giderek ATV kiralamak istedi. Sadece şirket mecburi olmasına karşın iddiaya bakılırsa Yılmaz ve arkadaşına yeterlik sormadan ATV’yi kiraladı. Sigorta evrakları imzalatılan iki dost, ATV’leri alarak tura katıldı. Burada katılımcılar dağlık alanda konvoy halinde seyrettiği esnada engelli bir bölüme gelindi. Öndeki iki kişinin engelli alandan atlamasının arkasından Melek Yılmaz da atlamak istedi. Sadece genç kadın havada direksiyon hakimiyetini kaybedince takla atarak yere düştü. Ağır şekilde yaralanan Yılmaz, çevredekilerin ve sonrasında sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin arkasından ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Burada 2 gün süresince uyutulan genç kadının sinirlerinin zarar görmesi sebebiyle sağ gözü ameliyatla alındı. Yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar oluşan genç kadın, 6 kez ameliyat geçirdi. Hem maddi hem de tinsel olarak büyük zarara giren Yılmaz’a tedavi sonrasında sağ gözünün yerine protez göz takıldı. Yapmış olduğu başvurular sonrası ise yüzde 46 engelli belgesi aldı. Kaza ile aniden yaşamı kararan ve engelli olarak hayatına devam eden genç kadın dava açtı sadece kazadan 2 gün sonrasında kendine gelmeden şirket yetkilileri ve jandarma tarafınca ayrı ayrı imzalatılan belgeler sebebiyle onlarca defa davada takipsizlik sonucu verildi. Geçtiğimiz yıl ise savcının değişmesi ile dava tekrardan gün yüzüne çıkartıldı. Ceza ve hukuk davası açan Melek Yılmaz, davanın sonuçlanmasını beklemekte. “2 gün sonrasında şirket gelip benden ‘suçlu benim’ diye imza aldılar” Vakası özetleyen Melek Yılmaz, “2017’nin Eylül ayında arkadaşımla beraber gittiğimiz tatilde bir ATV turuna katılalım dedik. ATV’leri ehliyetli kiralanması icap ettiğini sonradan öğrendik fakat bilmediğimiz için ehliyetsiz olarak kiraladık. Yeterlik vakasından bilgim yoktu, olsaydı gene binerdim. Sadece bizlerden hiçbir şekilde kimlik istenmedi. Bizlere sigorta evrakları imzalatıldı. Sonrasında tura katıldık, ormanda giderken bir engelden öğretmen atladı, arkasından başka biri daha atladı. Öğretmen sende atla diyince bende atladım. Ondan sonrasında da kaza gerçekleşti. Kaza sonrası gözümü kaybettim, sonrasında burun kırıkları, karın içi yaralanmalar ve kaburga kırıkları derken 2 gün sonrasında şirket gelip benden ‘suçlu benim’ diye imza aldı. Oysa hiçbir şey hatırlamıyorum, tek gözümü aslına bakarsan vaka yerinde kaybettim. Diğeri aslına bakarsan morluktan gözükmüyor. Kendilerini kurtarmak için beni suçlu çıkarttılar” şeklinde belirtti. “Bu haldeki bir insandan iyi mi imza alıyorlar?” “Sonrasında 3-4 gün sonrasında jandarma geldi ve benden aynı şekilde imza aldı” diyen Melek Yılmaz, “Bu haldeki bir insandan iyi mi imza alıyorlar? Kazadan 6 gün sonrasında beni İstanbul’a gönderdiler. 6 ameliyat daha oldum, buraya erişince o attığım imzaların geçerli olmadığını öğrendim. Sonrasında ceza davası açtım sadece ilk dava takipsizlik aldı. Buna itiraz etmeme karşın gene takipsizlik aldım. Sonrasında hukuk davası açtım, davayı 10 ay sonrasında açabildim. Şu sebeple ben tek yaşamını devam ettiren ve tek olan bir insan olduğum için sadece toparlandım. Bu dava ilerlerken 2018 senesinde ikinci kez takipsizlik aldım. Temmuz 2019’da ise davaya bakan savcı değişti ve yerine gelen savcı dosyayı incelediğinde benim takipsizliğimi kaldırıyor” ifadelerini kullandı. “Engelli bir fert olarak sizlerden yardım isterim” “Kazada benim ikincil kusurlu olmam gerekiyor sadece bana asli kusur verdiler” diyen Melek Yılmaz, “Benim davam niçin başa dönüyor. Niçin bir savcı 2 senemi yiyip de sonrasında yanlış bir karar verilmiş benzer biçimde dönülmesi beni fazlaca yıprattı. Ben maddi ve tinsel olarak mağdurum, zira tek gözümden oldum. Devlet hastanesinden yüzde 46 engelli raporu aldım. Ben artık hukuk mücadelesi veriyorum. Devlet büyüklerimden yardım isterim. Ceza davam ilerlemiyor, devamlı olarak başa dönüyor. Buradaki probleminin ben artık çözülmesini isterim. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da mektup yazdım, gittim elimle korumalarına teslim ettim. İnşallah kendisine ulaşmıştır, hakkaten zor durumdayım, hukuken Hakkaniyet Bakanından yardım isterim. Benim davamın niçin bu şekilde bulunduğunun yanıtını isterim. Benim davam hukuki anlamda fazlaca karışık bir halde, ben artık bununla savaşım edemiyorum. Engelli bir fert olarak sizlerden yardım isterim” diye belirtti. Doğan Can Yürekli
0 notes
Text
ATV kazasında gözünü kaybeden genç kadın hakkaniyet beklemekte
https://osmaniyemhaber.com/?p=41225 ATV kazasında gözünü kaybeden genç kadın hakkaniyet beklemekte Vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar ve yaralanmalar olan genç kadına protez göz takıldı. Yüzde 46 engelli belgesi alan genç kadın fazlaca sayıda dava açtı sadece senelerdir bir sonuca bağlanamadı. Yılmaz, “Benim davam hukuki anlamda fazlaca karışık bir halde, ben artık bununla savaşım edemiyorum” diyerek probleminin artık çözülmesini istediğini söylemiş oldu. Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Kayaköy mevkisinde 2 Eylül 2017 tarihinde saat 14.00 sıralarında meydana gelen vakada, 35 yaşındaki Melek Yılmaz kız arkadaşıyla beraber geldiği dinlence köyünde ATV turuna katılmak istedi. Genç kadın ve arkadaşı firmaya giderek ATV kiralamak istedi. Sadece şirket mecburi olmasına karşın iddiaya bakılırsa Yılmaz ve arkadaşına yeterlik sormadan ATV’yi kiraladı. Sigorta evrakları imzalatılan iki dost, ATV’leri alarak tura katıldı. Burada katılımcılar dağlık alanda konvoy halinde seyrettiği esnada engelli bir bölüme gelindi. Öndeki iki kişinin engelli alandan atlamasının arkasından Melek Yılmaz da atlamak istedi. Sadece genç kadın havada direksiyon hakimiyetini kaybedince takla atarak yere düştü. Ağır şekilde yaralanan Yılmaz, çevredekilerin ve sonrasında sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin arkasından ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Burada 2 gün süresince uyutulan genç kadının sinirlerinin zarar görmesi sebebiyle sağ gözü ameliyatla alındı. Yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar oluşan genç kadın, 6 kez ameliyat geçirdi. Hem maddi hem de tinsel olarak büyük zarara giren Yılmaz’a tedavi sonrasında sağ gözünün yerine protez göz takıldı. Yapmış olduğu başvurular sonrası ise yüzde 46 engelli belgesi aldı. Kaza ile aniden yaşamı kararan ve engelli olarak hayatına devam eden genç kadın dava açtı sadece kazadan 2 gün sonrasında kendine gelmeden şirket yetkilileri ve jandarma tarafınca ayrı ayrı imzalatılan belgeler sebebiyle onlarca defa davada takipsizlik sonucu verildi. Geçtiğimiz yıl ise savcının değişmesi ile dava tekrardan gün yüzüne çıkartıldı. Ceza ve hukuk davası açan Melek Yılmaz, davanın sonuçlanmasını beklemekte. “2 gün sonrasında şirket gelip benden ‘suçlu benim’ diye imza aldılar” Vakası özetleyen Melek Yılmaz, “2017’nin Eylül ayında arkadaşımla beraber gittiğimiz tatilde bir ATV turuna katılalım dedik. ATV’leri ehliyetli kiralanması icap ettiğini sonradan öğrendik fakat bilmediğimiz için ehliyetsiz olarak kiraladık. Yeterlik vakasından bilgim yoktu, olsaydı gene binerdim. Sadece bizlerden hiçbir şekilde kimlik istenmedi. Bizlere sigorta evrakları imzalatıldı. Sonrasında tura katıldık, ormanda giderken bir engelden öğretmen atladı, arkasından başka biri daha atladı. Öğretmen sende atla diyince bende atladım. Ondan sonrasında da kaza gerçekleşti. Kaza sonrası gözümü kaybettim, sonrasında burun kırıkları, karın içi yaralanmalar ve kaburga kırıkları derken 2 gün sonrasında şirket gelip benden ‘suçlu benim’ diye imza aldı. Oysa hiçbir şey hatırlamıyorum, tek gözümü aslına bakarsan vaka yerinde kaybettim. Diğeri aslına bakarsan morluktan gözükmüyor. Kendilerini kurtarmak için beni suçlu çıkarttılar” şeklinde belirtti. “Bu haldeki bir insandan iyi mi imza alıyorlar?” “Sonrasında 3-4 gün sonrasında jandarma geldi ve benden aynı şekilde imza aldı” diyen Melek Yılmaz, “Bu haldeki bir insandan iyi mi imza alıyorlar? Kazadan 6 gün sonrasında beni İstanbul’a gönderdiler. 6 ameliyat daha oldum, buraya erişince o attığım imzaların geçerli olmadığını öğrendim. Sonrasında ceza davası açtım sadece ilk dava takipsizlik aldı. Buna itiraz etmeme karşın gene takipsizlik aldım. Sonrasında hukuk davası açtım, davayı 10 ay sonrasında açabildim. Şu sebeple ben tek yaşamını devam ettiren ve tek olan bir insan olduğum için sadece toparlandım. Bu dava ilerlerken 2018 senesinde ikinci kez takipsizlik aldım. Temmuz 2019’da ise davaya bakan savcı değişti ve yerine gelen savcı dosyayı incelediğinde benim takipsizliğimi kaldırıyor” ifadelerini kullandı. “Engelli bir fert olarak sizlerden yardım isterim” “Kazada benim ikincil kusurlu olmam gerekiyor sadece bana asli kusur verdiler” diyen Melek Yılmaz, “Benim davam niçin başa dönüyor. Niçin bir savcı 2 senemi yiyip de sonrasında yanlış bir karar verilmiş benzer biçimde dönülmesi beni fazlaca yıprattı. Ben maddi ve tinsel olarak mağdurum, zira tek gözümden oldum. Devlet hastanesinden yüzde 46 engelli raporu aldım. Ben artık hukuk mücadelesi veriyorum. Devlet büyüklerimden yardım isterim. Ceza davam ilerlemiyor, devamlı olarak başa dönüyor. Buradaki probleminin ben artık çözülmesini isterim. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da mektup yazdım, gittim elimle korumalarına teslim ettim. İnşallah kendisine ulaşmıştır, hakkaten zor durumdayım, hukuken Hakkaniyet Bakanından yardım isterim. Benim davamın niçin bu şekilde bulunduğunun yanıtını isterim. Benim davam hukuki anlamda fazlaca karışık bir halde, ben artık bununla savaşım edemiyorum. Engelli bir fert olarak sizlerden yardım isterim” diye belirtti. Doğan Can Yürekli
0 notes
Text
Sorumluluk ve Görev Bilinci
Sorumluluk ve Görev Bilinci
Değerli Arkadaşlarım,hepimiz çalışma hayatının içindeyiz.Kimimiz yeni çalışma hayatına giriş yapmış,kimimiz biraz daha deneyimli,kimimiz daha ileri yaşta ve hepimiz bir amaca yönelik tanımlanan görevi yapmaya çalışmaktayız.
Çalışanlar Eğitimli ve Donanımlı Olmalıdır
Görülen ve günümüz şartlarında çalışanlardan istenen odur ki eğitimli,donanımlı olmalı, üretken,çalışkan,özverili olmalı, doğal olarak sorumluluk özellikleri ile donanım ve tecrübe de istenmektedir.Bu özelliklere sahip olanların yetkinlikleri ve yükümlülükleri de elbette artmaktadır,yani görüntü varsa ses “te olmalı veya görüntü varsa icraat ta olmalıdır.Özetle yetkinlik varsa sorumluluk mutlaka olmalıdır diye düşünmek ve beklemek gerekir.Buraya kadar her şey güzel,ya sonrası…? Acaba bunlar var mı,varsa da kimlerde var…?
Cevabı aşağıda bulmaya çalışalım.
İş hayatında bunlar istenir ve konuşulur,insanlar hata yapabilirler ama aşağıda örneğini vereceğim çalışmada önemli ihmaller görülmektedir ve sorumsuzluk örneğidir.Yanıltıcı bilgi vermek, yetersiz olupta yetki kullanmak kişiye de firmaya da geri dönüşü ve kazanımı güç olan önemli zararlar verir,işini kaybetme imaj kaybetme maddi-manevi gibi.Düşüncem ve tavsiyem odur ki hepimiz hata yapabiliriz ama yetkinliğimiz nispetinde sorumluluk almalı,ihmale yer vermemeliyiz.
İş Kazalarında Örnek Bir Olay
Size, bu yazımda gerçek olan ve yaşanan bir olayı senaryo ederek anlatmak istediğim konuyu kusur işleyen pay sahibinin sorumsuzluk örneği hakkında bir hususa değineceğim.
Şöyleki;
Bilindiği üzere,İş Ekipmanları Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmelik hükümlerince Periyodik kontrole tabi ekipmanların belirlenen süreler içinde yetkili kişi-kurumlarca belgelendirilmesi gerekli ve zorunludur.Bakanlığın yetki verdiği kişiler bu görevleri yapmaktadırlar. İSG Uzmanları olarak bizler de görev çerçevesinde mevzuat gerekliliklerini ve uygunsuzlukları tespit ederek rehberlik faaliyetlerini yapmaktayız. İşveren-Çalışan-Devlet üçlü sacayağının ortasında ve eşit mesafede bulunarak görev ve sorumluluk bilinciyle çalışmaktayız.Ayrıca içimizde Periyodik kontrol yetkilisi olarak görev yapanlarımız da mevcuttur.
Ciddi Cezalarla Karşılaşılmaması Tehlikelerin olmadığını göstermiyor
Yetkili Firmamızın ve çalışanlarımızın bugüne kadar yaptıkları çalışmalarda önemli bir ihmallerinin, olumsuzlukların yaşanmadığı,ciddi müeyyide ile karşılaşmadığı ama bu konuda risklerin her zaman var olduğunun bilinmesi gerekir,yapılan icraatların takibinin ve doğruluğunun yetkili kişinin kendisinin dışında pek bileni ve sorgulayanı pek yoktur,hatta uyarı şerhlerinin dahi umursanmadığı görülmektedir. Görev ihmali yaparak sanal(gerçekte olmayan) uygulama ile belgelenmesi halinde olası bir kazada belge kayıtlarında kusur tespitinde nelerin olabileceğini proaktif anlayışla önceden mutlaka düşünmek gerekir.
Koyun Can Derdinde Kasap Et derdinde
Bahse konu periyodik kontrolda 80 ton kaldırma kapasiteli LİEBHERR Mobil Teleskobik Vinç talep eden firmaya geçici görevle çalışmaya gelen iş makinası bilinmeyen bir sebeple yükü askıda iken görev halinde devrilerek ölümlü ve maddi hasarlı bir iş kazası meydana gelmiş olup işbu kazada hiçkimse kusur-hata kabul etmemektedirler,görev içinde bulunanlar sütten çıkmış akkaşık misali kusursuz olduklarını beyan etmişler.Koyun can derdinde,kasap et derdinde şeklinde Vinci kiralık gönderen firmaya yaşanan kaza nedeniyle dolar bazında oldukça yüksek bedel ödeyen kasko sigorta şirketinin aslı astarı olmayan birçok sebepler göstererek zararı talafi etmek için dava açması(maddi tazminat),vinci talep eden firma kusursuzluğunu ispat etmek için savunma gayretinde,iş makinasını kullanan operatörün kendini kurtarma ve işvereni suçlama gayretinde,Ölenin murisleri destekten yoksun kalma-manevi tazminat almak için hak peşinde koşması ve diğer ara kademe elemanları,işaretçi ve diğer adı geçen isimlerin konunun dışında kalma mücadelesi vs.vs…
İş Kazası Panayırları
Kimsenin sözde kusuru yokmuş ve ortam adeta bir İş Kazası Panayırı haline dönüşmüş.Neticede olayın yargıya intikaliyle soruşturma,araştırma,tespitler,itirazlar,avukatlar,müşteki,davalı,davacı gerekçeler,itirazlar… Yani hukuk mücadelesi.Çalışmaya başlarken görev anlayışı-Sorumluluk ve olması gereken doğrular yok.Peki ne var…? Hatalar,Bilgisizlikler,İhmaller,Ben bilirimler,Bana bir şey olmazlar vb.daha birçok uygunsuzluklar. Peki ne olacak.Doğrular bulunacak,hatalılar kulağından tutulacak,üzülenler,zarar görenler olacak… Ama ölen öldüğüyle kalacak ve kalan sağlar bizimdir olacak. !?
Yani ateş düştüğü yeri yakacak.
Fakat bu arenada ortaya çıkan bir tespit te var…! PERİYODİK KONTROL BELGESİ…!? Bize-bana da yabancı gelmedi bu isim,zira bizimle yakın arkadaşlığı var. Eeee.ne olmuş peki neden adı geçmiş. Anlarız şimdi.
UYGUNSUZ ve HATALI,SANAL,OTURDUĞU YERDEN AYAĞA BİLE KALKMADAN,BİLGİSİZ BİR YETKİLİ TARAFINDAN YAPILMIŞ..!?
ADI KOCAMAN HARFLERLE RAPORA YAZILMIŞ ve HAKİM-SAVCI TALEBİYLE UZMANLAR ÖNÜNDE PRİYODİK KONTROLUN NASIL,NEREDE NE ŞEKİLDE YAPILDIĞI SORULACAK ve YETKİLİ DE BUNU ANLATACAK… NASIL MI.? ANLATABİLİR Mİ.? İNANDIRICI OLUR MU.? BİLMEM… İşte bu olmadı,sırasımıydı şimdi.Nereden çıktı bu.Keşke yapmasaydım,daha dikkatli olsaydım,olası ihtimalleri düşünseydim,ben şimdi ne diyeceğim.
EY KONTROLCU.?
DOĞRUSUNU SORSAYDIN,ARAŞTIRSAYDIN,ÖĞRENSEYDİN.EY YETKİLİ KONTROLCÜ SÖZDE UZMAN.! Ayıp ettin,vicdanen,hukuken sorumlu oldun,Yanlış yaptın Hanımefendi(uzman Bayandı). Poponu kaldırıp bir zahmet gidecek ve işini olması gerektiği gibi yapacaktın.Şimdi Allahtan yardım iste.Ama yardım etmeyecektir sana,bunu bil.Kendine ve Çalıştığın firmana da zarar verdin.
OLMADI.OLMADI…
Bu kadar da büyütülecek sadece bumu.Hayır.Sorumlu insanlar kendi yanlışlarını büyütmeliler.İnsanlar yalanla,dolanla,sahtekarlıkla vb.daha neler varsa başkalarına çamur atarak karalayabilirler ve kurtulabilirler ama kendilerini kandıramazlar ve vicdanen kurtulamazlar. Neden mi halen cevabını vermedik,verelim öyleyse: 80 tonluk Mobil Teleskobik Vinci, 45 derecelik açı ile, Bomu 25 metre uzattın ve teleskobik jib bom ile 1,25 katsayıda 100 ton ağırlığı kaldırarak test ettin,inceledin hiçbir sorun yoktur,güvenle kullanılabilir dedin ve uygundur raporu verdin.
Öylemi.!!!???
AFERİN SANA MUCİZE YARATTIN.!? Zira bu özellikteki mobil teleskobik vinç ile senden başka hiç kimse yapamazdı bunu… Sevinme Guinness Rekorlar kitabına girdiğini mi sandın. Hayır.Gerçek olarak yerinde uygulamalı yapman ve göstermen gerekirdi.Hadi göster.Buda imkansız..Anlatsan da inanmazlar çünkü doğru değil. Yük kaldırma diyagramına bakmadın mı hiç.Ayıp ettin Hanımefendi. Belgeni geri ver.Zarardaki payını hesapla,bu tarafa gel biraz işimiz var seninle…Geçmiş olsun.Kusurun,asli,tali olabilir olmayabilir ama biraz olsun utanmalı ve düşünmelisin.Neden mi, kök neden analizini kendin için çıkar ve aynaya bak.Ne gördün.
ONU BANA SÖYLEME.UTANIRSIN.KİMSE DUYMASIN AMA, BİLMEM BİR GÖREN,BİR DUYAN VARMIDIR ACABA…
Korkunun ecele faydası yoktur. Dersini aldıysan bir daha yapma.En azından sen yükümlü olma.işini iyi yap, huzursuzluk yaşama. Herkes böyle düşünürse ne olur.Cevaba gerek yok, zira herkes bu cevebı veriyor, ama yapmıyor…Şimdi öğrendin artık. ? Kocaman Aferin sana. Sen-Ben-Biz yapanlardan olalım anladınmı Hanımefendi…Yaşanarak öğrenilenler hem iz, hemde acı bırakır.BİZİM İŞİMİZDE BÖYLE
İZLER OLMAMALI.
Tekrar görüşmek dileğiyle.Sağlık ve Esenlik dilerim. Sorumluluk, üzerine düşen görevleri yerine getirmek, kendine ait bir olayın sonuçlarını üstlenmek, başkalarının haklarına saygı göstermek ve kendi davranışının sonuçlarını düşünmek ve sahip çıkabilmektir.
Sorumluluk ve Gelişim
“Sorumluluk insanların en fazla korktukları şeylerden birisidir, ama bizi hem erkek ve hem de kadın olarak en fazla geliştiren de odur.’’ Mustafa Piliçer – A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
Ürünün İnceleme kaynak Sayfası - Sorumluluk ve Görev Bilinci
0 notes
Text
Kazada ölen görme engelli öyle bir nedenle kurusu sayıldı ki...
Kazada ölen görme engelli öyle bir nedenle kurusu sayıldı ki…
Ankara Trafik İhtisas Daire Başkanlığı tarafından mahkemeye sunulan raporda, Kalkan’ın beyaz bastonu sağ elinde gayri nizami biçimde taşımış olması ‘asli kusur’ sayıldı. Antalya'da otomobiliyle çarptığı görme engelli çiftten Mehmet Kalkan'ın (39) ölümüne, Sevgi Kurt Kalkan'ın (49) yaralanmasına neden olan M.E.'nin yargılanmasına devam edildi. Ankara Trafik İhtisas Daire Başkanlığı tarafından…
View On WordPress
0 notes
Photo
46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) https://bit.ly/3mpjLmv
46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) Hakkında Kısa Bilgi
46/2h kusur oranı “ters yönde araç kullanmak” olarak bilenen Karayolları Trafik Kanunun 46. Maddesi 2. Fıkrası 'h' bendinde belirtilen ihlalin yapılması sonucu trafik kazasının meydana gelmesine sebep olmak demektir. 46 2h asli kusur sayılmaktadır. Trafik kazasının meydana gelmesinde 46/2h birinci derecede sorumlu anlamına gelir. 46/2-h maddesi trafik literatüründe; Karşı taraf asli kusur ihlali yaptıysa %50 kusur oranına, Karşı taraf tali kusur ihlali yaptıysa %75 kusur oranına, denk gelmektedir. Bu yüzde oranlarının anlamı ise kazadan kaynaklanan zararlarınızın ne kadarını alabileceğinizi ifade etmektedir. Ayrıca 2020 yılında 46/2-h maddesinden 1228 tl (Binikiyüzyirmisekiz Lira) trafik cezası yazılmaktadır. Trafik kazası 46/2h kusur oranına ücretsiz itiraz hakkınız olduğunu biliyor muydunuz? İtiraz nereye ve nasıl yapılır bu yazımda sizler için anlattım keyifli okumalar. https://ahmetmerkepci.com/wp-content/uploads/2020/02/46-2-h-kusur-orani-itirazi.jpg Detaylı bilgi için; https://ahmetmerkepci.com/46-2-h-kusur-orani/?feed_id=27504 #tersyöncezası #TrafikKazasıKusurOranları #trafiksozluk #trafik #trafikpolisi #ehliyetsınavı #ehliyetkursu #araçdeğerkaybı #hız #kaza #trafikazası #değerkaybı #trafiksigortası #sigorta #araba #kasko #yarış #drift #drag #ruhsat #trafikcezası #ceza #haber #gündem #sondakika #filo #filoyönetimi #rent #rentacar 46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) detayları 46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) kapsamlı bilgi 46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) kesin çözüm 46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) açıklaması 46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) özeti 46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) detaylı rehber 46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) hakkında 46/2h Kusur Oranı Nedir? İtiraz Dilekçesi (Kesin Sonuç) kısaca bilgi
0 notes
Text
Aşağıdakilerden hangisi trafik kazasında asli kusur sayılır?
Aşağıdakilerden hangisi trafik kazasında asli kusur sayılır?
A) Kırmızı ışıkta geçmek B) Taşıma sınırının üzerinde yük taşımak C) Zorunlu olmadıkça aracını yavaş sürmek D) Sürücü belgesini yanında bulundurmamak
A seçeneği kırmızı ışıkta geçmek doğru cevaptır.
Sürücülerin Asli Kusur Halleri
Kırmızı ışıkta veya görevlinin dur işaretinde geçmek,
“Taşıt giremez” levhasının bulunduğu…
View On WordPress
#Aşağıdakilerden hangisi trafik kazasında asli kusur sayılır#Ehliyet Sınavı Çıkmış Sorular#Ehliyet Sınavı Çıkmış Trafik Soruları#Ehliyet Sınavı Soruları
0 notes
Text
Kazada Ölen Görme Engelli, Bastonu Nizami Tutmamaktan Kusurlu Sayıldı
Antalya’da otomobiliyle çarptığı görme engelli çiftten Mehmet Kalkan’ın (39) ölümüne, Sevgi Kurt Kalkan’ın (49) yaralanmasına neden olan M.E.’nin yargılanmasına devam edildi. Ankara Trafik İhtisas Daire Başkanlığı tarafından mahkemeye sunulan raporda, Kalkan’ın beyaz bastonu sağ elinde gayri nizami biçimde taşımış olması ‘asli kusur’ sayıldı.
OLAY YERİNDE ÖLMÜŞTÜ
Antalya Kepez İlçesi Sütçüler…
View On WordPress
0 notes