feminist - student - katycat - her dream is will be judge
Don't wanna be here? Send us removal request.
Photo
Seviyor? Sevmiyor? Ellerimi çevirip atıyorum duran parmaklarımı bir mayıs günü yolar gibi papatya yaprağını çiçek tacıyla dilek dilemek için tıraşım, saçlarım kır saçlarımı açıklasın Yılların gümüşü çınlasın, bırak satırlarla utanmaz duyarsızlık artık gelmeyecek bana, umut ediyor, inanıyorum..!
83 notes
·
View notes
Text
Elleri var özgürlüğün, Gözleri, ayakları; Silmek için kanlı teri, Bakmak için yarınlara, Eşitliğe doğru giden
0 notes
Text
Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim Sevgilim
Bana ‘sen bir şairsin’ dediğin zaman.
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle.
0 notes
Photo
254K notes
·
View notes
Text
MAVİ, MAVİYDİ GÖKYÜZÜ
Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
İçinde ne garip yazdı...
Garip, güzel, sonra mahzun
Işıkla yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller,
Beyaz, beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgâr
Ve uykusu çiçeklerin.
Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
İkindi saatlerinde...
Birden gülümseyen yüzün
Sabahların aynasında
Ve beni çıldırtan hüzün
İki bakış arasında.
Ahmet Hamdi TANPINAR
1 note
·
View note
Text
"Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı Yani ben seni sevdiğim zaman Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın Yine de Bir adın kalmalı geriye Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde Aynaların ardında sır Yalnızlığın peşinde kuvvet Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye Bir de o kahreden gurbet Beni affet kaybetmek için erken Sevmek için çok geç"
Ahmet Hamdi Tanpınar
0 notes
Text
"demek ki beni hiç tanımamışsın, benim sevince nasıl sevebileceğimi hiç bilmiyorsun, çünkü yanlışın var. Senin varlığının her zerresi benim için kendi varlığım kadar değerlidir. Hasta da olsan, sakat da olsan yine seni severim. Aklın benim hazinemdir. Hasta olsa yine benim hazinem olarak kalacaktır. Sen çıldırsan seni deli gömleğiyle değil, kollarımla tutarım ben. Kollarını bağlasam da iplerin arasına sevgim dolanır."
1 note
·
View note
Text
#güzel resimler#resimçizmek#drawing#sketch#art#face sketch#face drawing#handsome#beautiful#handsome boy#sketchbook#sketchblr#instaart#my artwrok#myartstyle#şiir#özdemir asaf#portrait#poetry
2 notes
·
View notes
Text
0 notes
Text
Sevi
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
(Ümit Yaşar Oğuzcan)
2 notes
·
View notes
Text
“Ne affedilmez biliyor musun? Asla affedilmeyecek eylemlerimiz neler, biliyor musun? Kimsenin görmedikleri. Tanrının bile görmedikleri. Failler işledikleri suçları kendilerinden ve başkalarından kelimelerle gizliyor. Kurbanlarına adlar veriyorlar. Onları yaftalıyorlar. Öykülerini tekrarlayıp duruyorlar. İblis kelimelerle çalışıyor. Başka bir şeye ihtiyacı yok. Kelimeler dilin, ağzın, ses tellerinin masumane faaliyetleri. İnsanlar konuşarak iblisleşiyor. Kelimeler ve sayılar, işledikleri cürümleri gizliyor, ki o cürümler unutulsun. Unutulan, affedilmiş demektir. Zihne nakşolan affetmez. Tanrım, bizi affetme. Bizi affedilmez kıl ki, asla unutmayalım.”
— Francisco Goya
38 notes
·
View notes
Text
15 notes
·
View notes
Text
"İşte bunun üzerine aklım, cennete cehenneme ait şimdiye kadar bana öğretilen düşünceleri kavramak için ilk defa ciddi bir hamle yaptı, ilk defa sersemleyip afallayarak durakladı. İlk defa arkasına, önüne, yanlarına, yukarıya, aşağıya doğru baktı; dipsiz, sonsuz bir boşlukta olduğunu farketti. Tutunabileceği tek nokta o anda bulunduğu noktaydı : şimdiki zaman. Geri kalanı şekilsiz bulutlardan; dipsiz, uçsuz bucaksız boşluklardan ibaretti. Bu boşluğun başlangıcında kendimi kaybederek düşme düşüncesinden içim ürperdi.
(Jane Eyre / Charlotte Bronte)
1 note
·
View note