#3. Sayfa
Explore tagged Tumblr posts
Text
#emare#sokak nöbetçileri#beyaz leke#aslı arslan#tdç#eftalya atalar#bl örgütü#22.02#2.17#3 ay#Sayfa 33#Sayfa 58#bir idam mahkumunun son günü
4 notes
·
View notes
Text
Bursa'da Başkan Bozbey'den Orhangazi'deki fabrikalara 'vergi' çağrısı
https://pazaryerigundem.com/haber/193341/bursada-baskan-bozbeyden-orhangazideki-fabrikalara-vergi-cagrisi/
Bursa'da Başkan Bozbey'den Orhangazi'deki fabrikalara 'vergi' çağrısı
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kentin ve Orhangazi’nin havasını, suyunu ve yolunu kullanan bazı fabrikaların vergilerini İstanbul’a yatırdığını anımsatarak, bölgeye değer katan fabrikaların zaman geçirmeden vergilerini Bursa’ya yatırmaları çağrısında bulundu.
BURSA (İGFA) – Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in her 15 günde bir farklı bir ilçede vatandaşlarla buluşup talep ve önerilerini dinlemek, sorunları yerinde tespit edip hızlı çözümler üretmek adına başlattığı ‘Başkan Bozbey Burada’ projesinin yeni durağı Orhangazi ilçesi oldu.
Proje kapsamında daha önce Büyükorhan, Keles, Mustafakemalpaşa, Yenişehir, Orhaneli, Kestel, Karacabey, Harmancık, İznik ve Gemlik’e makamını taşıyan Başkan Mustafa Bozbey, kalabalık bir yönetim kadrosu ile Orhangazi ilçesinde vatandaşlarla buluştu.
Burada ilk olarak Orhangazi Kaymakamı Zafer Karamehmetoğlu’nu ziyaret eden Başkan Mustafa Bozbey’e temaslarında CHP Orhangazi İlçe Başkanı Berna Çakır da eşlik etti.
Başkan Mustafa Bozbey, daha sonra Orhangazi Belediye Başkanı Bekir Aydın’ı makamında ziyaret etti. Görüşmede, tarımdan sanayiye, kentsel dönüşümden ulaşıma kadar birçok alanda ilçenin sorunları değerlendirilirken, ortak projeler de konuşuldu. Beraberindekilerle birlikte Orhangazi Muhtarlar Derneği’ne de uğrayarak muhtarların talep ve görüşlerini dinleyen Başkan Mustafa Bozbey, daha sonra Orhangazi Ziraat Odası’nı ve Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret etti.
Görüşmelerde, çiftçilerin sorunları, Orhangazi zeytini ve zeytinyağının dünyada tanınması için yapılacak ortak çalışmalar, ticaret potansiyelini artırma hedefleri değerlendirildi. Başkan Mustafa Bozbey, programın son bölümünde Orhangazi Cumhuriyet Meydanı’nda vatandaşlarla bir araya gelerek sohbet etti. Başkan Bozbey, daha sonra özel olarak hazırlanan otobüsteki makamında halkın talep ve önerilerini dinleyerek, çözüm önerilerini ve projelerini anlattı.
Orhangazi’nin Bursa’nın İstanbul’a açılan kapısı olduğunu ifade eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “İlçede yaptığımız toplantılarda, buradaki fabrikaların kayıtlarının Bursa dışında olduğunu gördük. Bu bizi son derece üzdü. Vergisel anlamda bu kente hiçbir katkıları olmadığını biliyoruz. Bölgemize değer katan bu tür fabrikaların, vergilerini mutlaka havasını, suyunu ve yollarını kullandıkları Bursa’da ödemelerini istiyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak ihtiyaçlar noktasında büyük bir harcama yapıyoruz. Bu fabrikalar, zaman geçirmeden Bursa Vergi Dairesi’ne geçiş yapmalı ve vergilerini Bursa’ya yatırmalıdır. Böylece vergilerinin hizmete dönüşmesini de takip etmelerini istiyoruz” diye konuştu.
Orhangazi’de bulunan kültür ve gençlik merkezindeki çalışmaların bitmek üzere olduğunu anlatan Başkan Bozbey, yıllardır beklenen terminal konusunda da sona yaklaştıklarını dile getirdi. Bölgede önemli zeytincilik faaliyetlerinin yürütüldüğünü söyleyen Başkan Bozbey, “Bu bölgede yetişen Gemlik tipi zeytine sahip çıkmak ve destek olmak istiyoruz. Bu anlamda Marmarabirlik’le yaptığımız anlaşma sonucunda üreticiye destek olmak için 50 ton zeytin alımı yaptık. Elde edilen 11 bin litre zeytinyağını, Burfaş’ın tüm tesislerinde kullanacağız. Yakın zamanda Orhangazi’de BESAŞ satış mağazası açmayı planlıyoruz” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Aman Allahım odakta kalmak ne kadar zor bi şey 😱😱
#resmen çok zorlanıyorum şu an noldu bana tiktok kid falan mı oldum yanlışlıkla bu ne 3 sayfa okuyorum zor dayanıyorum İMDAD AAĞAĞAĞAAAĞAA#öğreneceksin. odaklanma süreni uzatmayı öğreneceksin ALIŞACAKSIN BUNAAAĞĞĞ
1 note
·
View note
Text
bugun resim cizmedim ya guya bu tatilde defteri bitiricektim
1 note
·
View note
Text
harcligim artarsa kolayca pc, solo album, ot7 album alabiliyorum bikac ayda
#solo albumler o kadar tutmuyor zaten#ot7 albumler icin de uc dort ay biriktirmek yeterli#hasan hoca bugun dershane grubuna almis#sayisal a hemde#cok surmeden acilir umarim dershane#yarin basliyorum bende duzen kurmaya#yeni bikac seye basliyorum#instagramda bi sayfa gunluk sorulari soruyor#HEMDE YEDI TANE#kutsal sayim<3#gunluk tutmaya baslicam#sabahlari yedi de yuruyse gidicem#ve biraz dikkat edicem kendime#bu evde kalici olmadigimi hatirlicam surekli#bu sureci namjooning yaparak geciricem#hayatima olan katkisi o kadar guzel ki#ilerde buralara nasil geldim diye kendime sorarsam#cevabi namjooning olacak#muthis#simdi yatmaya gidiyorum#ciaaaaa
0 notes
Text
Temmuz ayı okuduklarım :
CHARLIE'NİN ÇİKOLATA FABRİKASI:(Roald Dahl)
Charlie adındaki bir çocuğun yoksulluk içinde büyümesi ve bu sebepdendir ki senede sadece bir sefer doğum gününde çikolata yiyebiliyor. Bi yarışma sonucu dünyanın en büyük çikolata fabrikasına girmeye hak kazanıyor. Ve o çikolata fabrikasının sahibi oluyor...
Sayfa sayısı :205
📖🤍:10/6
MACBETH(WILLIAM SHAKESPEARA)
Tiyatro türünde bir kitap birazda fantastik. Konusuna gelecek olursak hatırlamaya çalışıyorum :) macbeth adında bir gencin bir savaşta büyük başarı gösterip krallığa oturuşuna sonrasında düşmanlarının onun elinden krallık koltuğunu alışını anlatıyor...
Sayfa sayısı :105
📖🤍:10/4
PİNAKYO(CARLO COLLODI)
Gapetto adındaki bir ustanın bir odun parçasından bir Pinokyo yapışını, bu küçük çocuğun fazlasıyla yaramaz oluşunu tek dileğinin ise gerçek bir çocuğa dönüşme arzusu olduğunu anlatıyor...
Sayfa sayısı :192
📖🤍: 10/5
TOPRAK ANA (CENGİZ AYTMATOV)
Bozkırın ortasında bir Kırgız köyünde erkeklerin savaşa gidişini geride kalanların çektiği zorlukları, savaşın uzaması sonucu aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, bi kadının 3 oğlunu eşini kaybedişini konu edinmiş çok acıklı ama akıcı bir roman 🤍
Sayfa sayısı :135
📖🤍:10/10
Yaşlı Adam ve Deniz (HEMINGWAY)
Yaşlı bir adamın okyanusta geçen bikaç gününü anlatıyor. Okyanusta bi tane büyük bir balık tutuyor bu balık hayallerimiz oluyor yaşlı adam biz oluyor :)) yani şöyle ki hayallerimizin peşinden gitmeliyiz bütün zorluklara rağmen. Değişik bi dili var kitabın beni böyle aşırı sarmadı kitap oysaki Nobel edebiyat ödülü almış
Sayfa sayısı :86
📖🤍:10/6
Her Şey Seninle Başlar (Mümin Sekman)
Ihımm sadece 69 sayfa okumuşum ayy bi sarmadı bi sarmadı anlatamam normalde sevmesem de bitiririm bitirmeye çalışırım ama olmadı. Kitap gözümde dağ oldu konusuna gelecek olursak kişisel gelişim kitabı insanın başarılı olması için yapması gerekenler, sürekli örnekler veriyor yazar. Ve bunu hayvanlar üzerinden yapıyor sürekli aynı şeyi tekrarlıyormuş gibi geldi
Sayfa Sayısı :238
📖🤍:10/2
KÜÇÜK PRENS (Antoine de Sint _Exupery)
Okumak için geç kaldığım tek kitap budur. Okadar tatlıydı ki pamuk gibi hissettim son sayfalarını sabah okudum neden se çok ağladım. Bana onu hatırlattı. Bitirdikten sonra bi ilk 20 sayfayı tekrar okudum daha da okurum ben bunu kafama estikçe tekrar tekrar 🌟⭐☀️🌟⭐☀️🌠🌟☀️⭐🌠☀️🌟
Sayfa sayısı :106
📖🤍:10/10
GENÇ WERTHER'İN ACILARI (GOETHE)
Fotoğrafa kitabı dahil etmeyi unutmuşum 🍂
Garip bi kitaptı, herkes aşık olabilir ama ben saplantılı aşk sevmiyorum, sevmenin de bi sınırı olmalı bence, sonu çok duygusaldı ama benim sadece sinirim bozuldu..
Sayfa sayısı :126
📖🤍:10/6 yada 5 mi bilemedim
63 notes
·
View notes
Text
2 sayfa. Artık ikimizde çırılçıplak olmuştuk bir Aleyna bir ben memelerimizi yalıyorduk Aleyna yatağa geçelim dedi birlikte el ele tutuştuk yatak odasına gittik yatağın üzerinde 3 tane seks malzemesi vardı . Titreşimli vibratör çift uçlu silikon yarak ve dildo ilk ben alta geçtim Aleyna üste 69 pozisyonuna geçtik Aleyna gerçekten işini iyi biliyordu daha ilk dil darbesinde beni inletmişti o kadar güzel yalıyordu ki benim orgazm olmam en fazla 4 dakika sürdü. Benim orgazm olmam Aleynanın işine gelmişti doğruldu amını ağzıma verdi elleriyle memelerimi okşamaya sıkmaya başladı arada bir dilimi göt deliğine sokmam için kalçasını oynatıyor ve bunu başarıyordu . Aleyna değişik sesler çıkararak yatağa uzandı elime çift taraflı silikon yarağı aldım amıma soktum Aleyna o öyle olmaz dedi ayak ucuma geçip amını amıma hizalayıp silikon yarağı bir tarafını kendi amına bir tarafını benim amıma soktu sonra doğrulup öpüşmeye emişmeye başladık o kadar zevk alıyordum ki kendimden geçmişim. Aleyna nın cep telefonu çaldı arayan kocasıydı bana doğru döndü kocam aramıza katılsın mı dedi bende tamam dedim 5 dakika sonra geldi soyundu yatağa uzandı öpüşmeye başladık ben sikini ağzıma aldım dilimle yalamaya başladım sakso çekiyor arada bir taşaklarını emiyordum daha fazla dayanamadı boşalmaya başladı Aleyna kocasına kızdı ama dölü çeşmeden akar gibi akıyordu saçlarımdan tutup sikini ağzıma verdi döllerini yalattı. İlk defa yalamıyordum benim kocamda yatakta hep dölünü yalatır yuttururdu ama hoyratça davranması yoktu Aleyna ufalan kocasının sikini ağzına aldı yalamaya başladı bende amımı ağzına verdim Aleyna kadar olmasada güzel yalıyordu Aleyna kalktı yataktan odadan çıktı biz bize kaldık beni kucağına aldı öperek yarağını amıma soktu normal bir türk erkeğinin özellikleri 18 cm ancak ama ucu ince dibi kalındı birden beni yatağa bıraktı üzerime çıktı yarağını amıma soktu pompalamaya başladı o kadar hızlı girip çıkıyordu ki zevk çığlıkları atıyordum misyoner pozisyonuna geçirdi daha sonra beni üzerine aldı ben üste o alttaydı artık hakimiyet bendeydi üzerinde zıplarken Aleyna geldi direk kocasına amını verdi bu arada benim memelerimi okşamaya başladı ben ilk defa bu kadar zevkli bir seks yapıyordum tekrar orgazm oluyordum aslında orgazm sonrası uzanırdım her sekste samimi olarak söylüyorum kocamla seks yaptığımızda yalnızca 1 kez orgazm oluyordum ne kadar uğraşsamda daha önce hiç 2 orgazmı tatmamıştım. Yer değiştirdik Aleyna kocasının sikinin üzerine oturdu zıplamaya başladı bende kocasının ağzına amımı verdim aklıma Aleyna nın yaptığı gibi yapmak göt deliğimi emmesini sağlıyordum büyük bir iştahla yalayıp yuttu benim zevk sularımı Aleyna da orgazm oluyordu birden saçlarımdan tutup beni kendine çekti dudaklarımı vantuz gibi emmeye başladı bende karşılık veriyordum hep birlikte yatağa yığıldık Aleyna bana teşekkür etti banyoya gireceğim sizde gelin birlikte son yapalım dedi hep birlikte yataktan kalkıp banyoya girdik Aleyna kocasının sikini tutup ağzına aldı yalamaya başladı bende eğilip boşta kalan yerlere dil darbelerimi indiriyordum aklımda götten sikilmek vardı ama o beni değil karısını tercih etti karısını domaltıp götünden sikmeye başladı bende onlar sikilirken banyo yapıp çıktım üzerimi giyindim onlar banyodayken evden çıkıp evime gittim . Aleyna ve Hakan ile birlikteliğimiz sürüyor Aleyna kocamında katılmasını istiyor ama ben istemiyorum çünkü kocamı hiç sevmiyorum ama başka bir partner bulursam Aleyna ve Hakan ile birlikte grup seks yapmayı düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz ve paylaşırsınız Hasan bey. Başta da belirttiğim gibi sizinle tanışmayı çok istiyorum. Görüşmek üzere hoşçakalın
48 notes
·
View notes
Text
Tefsir (Kur'an Yolu)
Ra'd Suresi - 12-13 . Ayet Tefsiri
Şimşek hem yağmurun müjdecisi hem de yıldırımın habercisidir.
Kendisi veya malı açıkta bulunanlar yıldırımdan, gürültüden ve ıslanmaktan korkarlar, yağmur bekleyenler ise habercisini görünce sevinirler.
Böylece insanlar şimşek çaktığında korku ile ümidi yaşamış olurlar.
Yağmurdan fayda görenler onun gelmesine sevinirken, zarar görenler üzülürler.
Bulutların elektrik yüklerinin çat��şmasından gök gürültüsü doğar.
13. âyette gök gürültüsünün Allah’ı överek tesbih ettiği yani Allah’ın ortaklardan, noksan sıfatlardan uzak ve şanının yüce olduğunu ifade ettiği haber verilmektedir.
Müfessirler gök gürültüsünün Allah’ı tesbih etmesini birkaç türlü yorumlamışlardır:
☼a) Burada tesbih (Allah’ın eksiksizliğinin dile getirilmesi) hakikat mânasında kullanılmıştır; her şey gibi gök gürültüsü de Allah’ı tesbih eder, fakat insanlar onun dilini anlayamazlar (İsrâ 17/44).
☼b) Gök gürültüsünün Allah’ı tesbih etmesi mecazdır. Aslında Allah’ı tesbih eden, gök gürültüsünü işitip yağmur bekleyen kullardır; gök gürültüsü kulların tesbihine sebep olduğu için tesbih ona isnat edilmiştir.
☼c) “Gök gürültüsü” anlamına gelen ra‘d kelimesi bir meleğin ismi, işitilen ses de o meleğin tesbihidir.
(bu yorumlar için bk. Râzî, XIX, 25-26; Şevkânî, III, 82; melekler hakkında bk. Bakara 2/30; Ahmet Saim Kılavuz, “Melek”, İFAV Ans., III, 187).
Bize göre, gök gürültüsünün mahiyeti bellidir;
... meleklerin tesbihi ayrıca zikredilmiştir.
Gök gürültüsünün tesbihini, bütün yaratılmışların tesbihi çerçevesinde anlamak gerekir.
Evet, bütün yaratılmışlar âlemi yaratıcının büyüklük, yücelik ve mutlak kemalini –hal diliyle, işleyişleriyle– dile getirmektedir.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 278
54 notes
·
View notes
Text
Kitap Günlükleri 3
1. Küçük Yuvarlak Taşlar (84 sayfa)
2. Bu Hikâye Senden Uzun Osman (129 sayfa)
3. Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu (168 sayfa)
15 notes
·
View notes
Note
"Ömrün olmak istiyorum,
Seninle başlayıp, seninle biten..."
Zaten ömrümsün <3 ömür boyunca beni seninle yaşat,seninle bitir. Başı tertemiz bir sayfa, sonu da rengarenk bir tablo gibi olsun ömrümüz.Sen beyaz bir sayfa ol bense renklerin. Sen benim ömrüm ol, bense sana başlangıcı temiz, sonu rengarenk olan bir tablo(hayat) yaratayım.
#gelmemeyegidenadam#ay benim gece senin#egeninincisi#ruhun yalnızlığı#göğe bakma durağı#3391kilometre#3391km#egeizmirindir#egeninizmiri#egeninışıkları#ömer ege zorlu#izmiregededir#ege ve izmir#izmiregenindir#izmirinegesi#beyzaalkoc#kitap alintilari#kitap#artists on tumblr#photographers on tumblr#tumblr milestone#tumblr#keşke yalnız bunun için sevseydim seni#öne çıkanlar#şarkı alıntıları#şarkı#soru postu#postlarım#my post#edebi sözler
32 notes
·
View notes
Text
Chapter 3: Bitter Taste / Bölüm 3: Aci Tad
| <- | Page / Sayfa 26 | -> |
#magicustreat#magicustreatcomic#object show comic#magicustreatosc#object show community#osc art#object show ocs#osc comic#art#osc community#page 26#chapter 3#comicfury#tumblr comic#object comic#object show oc
16 notes
·
View notes
Text
Bursa Osmangazi'de İnce Memed’e yakın mercek
https://pazaryerigundem.com/haber/193330/bursa-osmangazide-ince-memede-yakin-mercek/
Bursa Osmangazi'de İnce Memed’e yakın mercek
Osmangazi Belediyesi, Ekim ayında başlattığı Osmangazi Düşünce Atölyesi projesi kapsamında Editör-Sosyolog Demet Çoraklı ile Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal’in ‘İnce Memed’ adlı eserini inceledi.
BURSA (İGFA) – Yeni dönemde sosyal ve kültürel belediyecilikte birçok başarılı çalışmaya imza atan Osmangazi Belediyesi Emek Yetenek Evi’nde düzenlenen programa katılımcılar yoğun ilgi gösterirken, etkinliğin ilk bölümünde editör-sosyolog Demet Çoraklı, Yaşar Kemal’in hayatına değinerek yazarın Türk ve dünya edebiyatındaki yerini vurguladı.
Türk Edebiyatı’nın mihenk taşlarından olan İnce Memed’in hikayesini edebiyatseverlere aktaran Çoraklı, “İnce Memed, Çukurova köylülerinin ağalığa karşı mücadelesini anlatan ‘toplumsal gerçekçi’ bir romandır. Romanda Anadolu halkının geri kalmışlığı tüm gerçekliğiyle okuyucuya aktarılır. Köy hayatının yaşadığı sefalet, köy ağalarının hakimiyeti ve köylüler arasında çıkan isyanlar kitabın konusunu oluşturur. İnce Memed, toplam 4 ciltten oluşan bir eserdir. Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında geçen romanda, İnce Memed’in köyün ağasından çektiği zulümler üzerinden köy halkının genel durumu anlatılmıştır. Yazar çakırdikenlerini mevsimler boyunca gelişimini uzun uzun tasvir ederken doğa ile o coğrafyada yaşayan köylülerin hayatını karşılaştırır. İnce Memed, sadece ülkemizde değer görmekle kalmamış, uluslararası bir ün kazanmıştır. Yaşar Kemal’in başyapıtı olan İnce Memed serisi, 32 senede yazılan Cumhuriyet tarihinin en uzun soluklu eseridir. Toplamda 40’tan fazla dilde çevirisi bulunan İnce Memed’in acıklı ve dramatik hikayesi, birçok okuyucunun kalbine dokunmayı başarmıştır” dedi.
Yaşar Kemal’in anakarası Çukurova’yı bu kadar güzel betimlendiği İnce Memed’in dünya edebiyatında yer edinmesinin önemine dikkat çeken Demet Çoraklı, “Yaşamı boyunca tanık olduğu zulümlere karşı çıkan ve boyun eğmeyen Yaşar Kemal, gerek siyasi yaşamıyla gerekse kalemiyle mazlumun, yoksulun, köylünün yanında olmuştur. Kalemini bu kadar etkili kullanabilen bir yazarın coğrafyamızdan çıkması bizim şansımızdır. Değeri katbekat bilinmelidir” ifadelerine yer verdi.
Program sonunda katılımcılar eser hakkında derinlemesine bir bilgiye sahip olurken, ilçede kültür ve sanat faaliyetlerine büyük önem vererek güzel etkinliklerde kendilerini buluşturan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür etti
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
💢 İnsanın nefsi şu derecelere sahiptir:
🌷 1) Nefs-i emmâre: Kötülüğü emreden nefis, ilk nefis derecesidir. Kişi dini bilgi ve Hz. Muhammed’in ahlâkı olan büyük ahlâk ile ilerleyip gelişir ve ikinci dereceye geçebilir.
🌷 2) Nefs-i levvâme: Kötülüğünden dolayı kendini kınayan nefis.
🌷 3) Nefs-i mutmainne: Kötülükten temizlenerek Allah’a yaklaşıp huzura eren nefis.
🌷 4) Nefs-i raziye: Kendisine sonsuz nimetler bahşeden Rabbinden razı olan nefis.
🌷 5) Nefs-i mardıyye: Allah’ın kendisinden hoşnut ve razı olduğu makbul nefis. Şu âyet-i kerime nefsin bu derecesini açıklar. “Ey huzur içinde olan nefis! Sen Rabinden razı, o da senden razı olarak Rabine dön.”¹ Bu dönüşün, bir yere ve bir yöne intikal suretiyle olmadığı açıktır. Çünkü Allah Teâlâ yön ve mekândan münezzehtir. Bundan dolayı burada üç şekilde anlamaya ihtimal vardır:
1️⃣•Bu, nefsimiz hakkında son bulma ikrarından kinayedir.
2️⃣•Baki (sonsuz) olma ikrarıdır.
3️⃣•Bir yönden yok olmayı, bir yönden ebedî kalmayı ikrardır.
Bizce doğru olanı bu üçüncüsüdür. Çünkü bu, hepimizin zatının sona ermesi ile Allah’ın baki olmasını ikrar etmektir. Biz vaktiyle dış âlemde nasıl yok olduğumuz halde, Allah’ın bilgisinde var idiysek, yine onun gibi yok olacağız ve olduğumuz gibi yalnız Allah’ın bilgisinde ve sırf ilâhî hükümde varlığımızı sürdüreceğiz. Bu, bizim bizdeki varlığımız olmayacak, bizim Allah yanındaki varlığımız olacaktır.
Ancak biz dünyaya gelirken yaratılıştaki mizacımızla gelmiş, henüz bir işe karışmamış, yapacağımızı yapmamıştık, giderken ise iyi veya kazanacağımızı kazanmış, iyilik veya kötülük adına neyimiz varsa hepsini omzumuza almış, sorumluluğu yüklenmiş olarak gideceğiz. Kısaca zatımız, Allah’ın ilmiyle, varlığımız Allah’ın varlığı ile baki oluşumuz da Allah’ın baki oluşu ile var olur. Allah’ın varlığı ise ezelî ve ebedîdir. Bundan dolayı Allah’a dönüş, bu şekilde onun lütfuna veya kahrına ermiş olarak, “bekâbillâh”² demektir.
¹ Fecr, 89/27, 28.
² Bekâbillâh: Kulun, Allah’ın varlığı ile var, onun baki oluşu ile baki olması demektir.
📖: Hak Dini Kur'ân Dili Cilt:1, Sayfa 549-550 📌
12 notes
·
View notes
Text
Ananeme gelirken ağırlık olmasın diye yanımda sadece ince olan (244) 1 kitap getirdim. Bugün okuyayım dedim ve baya akıcıydı. 100 sayfa kadar okudum. 1 oturuşta bitirebilirdim ama 2-3 gün okuyacak kitabım olmayacaktı. Çok üzücü:')
10 notes
·
View notes
Text
O güzel son, babalarından, eşlerinden ve çocuklarından lâyık olanlarla birlikte girecekleri adn cennetleridir;
Melekler de “Sabretmenize karşılık elde ettiğiniz esenlik daim olsun!
Dünya yurdunun ardından ulaştığınız sonuç ne güzel oldu!” diyerek her kapıdan onların yanına girerler.
جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ اٰبَٓائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَالْمَلٰٓئِكَةُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِمْ مِنْ كُلِّ بَابٍۚ ﴿٢��﴾
سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِؕ ﴿٢٤﴾
Tefsir (Kur'an Yolu)
Sözlükte “devamlı ikamet edilen yer, bir şeyin merkezi ve ortası, bir cevher veya madenin aslı, yatağı” mânalarına gelen adn kelimesi Kur’an’da cennet kelimesi ile birlikte zikredilerek insanın aslının (Âdem) yaratıldığı ve âhirette müminlerin sonsuza kadar kalacağı çeşitli cennetleri tasvir etmek üzere kullanılır.
Kur’an’da on bir yerde söz konusu edilen adn cennetleri, “içinde güzel meskenlerin, tahtların, altın ve incilerle süslenmiş ince ipekten yeşil elbiselerin, sabah akşam ikram edilen türlü yiyeceklerin, eşlerine bağlı hûrilerin ve çeşitli ırmakların bulunduğu ebedî bir yurt” olarak tasvir edilmektedir (krş. Tevbe 9/72; Nahl 16/31; Meryem 19/61; Fâtır 35/33).
Hadislerde ise eşyaları altın ve gümüşten olan değişik adn cennetlerinin bulunduğu, burada bulunanların her an Allah’ı görebilecek kadar yüksek bir mevki sahibi olacakları bildirilmiştir (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 55/1-2; Müslim, “Îmân”, 296).
Tefsirlerde adn cennetinin arşın altında, diğer cennetlerin ortasında bulunan, mukarrebûn (peygamberler, şehidler, sıddîklar ve âlimler) zümresine tahsis edilmiş bir şehir veya saray olduğu (İbn Kesîr, IV, 373), burada altından yapılmış, inci ve yâkutlarla süslenmiş, yiyecekler ve hûrilerle donatılmış sarayların bulunduğu, içinde tesnîm ve selsebîl pınarlarının aktığı, arşın altından misk kokulu rüzgârların estiği, yani “hiçbir insan gözünün görmediği, hayalinin canlandıramadığı nimetlerle dolu olduğu” zikredilir (Râzî, XVI, 132-133).
20-22. âyetlerde özellikleri anlatılan müminlerin bu cennetlere gireceği vaad edilmektedir.
İnsanoğlu bu dünyadaki şuur ve duygularına göre cennette bile mutlu olabilmek için yakınlarının da orada olmasını ister.
Bu arzu 23. âyette müsbet karşılanmakla beraber bir şarta bağlanıyor: İman, ahlâk ve iyiliklerle buna lâyık olmak. Aksi halde yalnızca cennetlik kimselerin yakını, sevgilisi olmak kişiye oraya girme hakkı vermeyecektir (bu konuda ayrıca bk. Tûr 52/21; adn cennetleri hakkında bilgi için bk. Yusuf Şevki Yavuz, “Adn”, DİA, I, 390-391).
Adn cennetiyle ilgili yukarıda anlatılanlar, zamanın Arap kültüründeki lüks hayat tasavvuruna göre yapılmış bir cennet tasviri olup, asıl anlatılmak istenen insanların mutlu hayattan ne anlıyorlarsa orada o hayata kavuşacaklarıdır.
Nitekim Fussilet (41) 31. ayette “Orada... Allah’tan bir ikram olarak sizin için canınızın çektiği her şey bulunacak, yine orada umduğunuz herşeyi elde edeceksiniz”buyurulur (keza bk. Yâ-sîn 36/57; Nebe’ 78/31-36).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 285-286
#Kur'an'ı Kerim#free gaza#free palestine#türkiye#doğa#travel photography#travel destinations#travel#manzara#view#natural#europe#africa#Spotify
23 notes
·
View notes
Text
Meursault'la Konuşmalar 44
Uzun bir aradan sonra merhaba dijital günlüğüm. Elimde nefretlik seviyesinde sıkıldığım bir iş var. Deadline'ı 3 Haziran'dı, hala bitmedi. Üstelik yarılamadım bile. Başına otursam bitecek ama başında oturmakla da bitmiyor. Tamam saçma oldu. Bu şu demek, her iki sayfada bir dikkatim dağılıyor kaç sayfa olduğuna bakıyorum dakikaya bakıyorum, aslında okusam hızlı gidiyorum diyorum sonra hop bakıyoruz başka bir sekmeye geçmişim. Böyle bir şey yok. Bu daha önce editörlüğünü yaptığım bir cildin son okuması. Piyasaya kıyasla güzel para getiren bir iş ama gel gör ki aynı metni üçüncü kez gözden geçirmek bıkkınlık veriyor ve neredeyse 700 sayfa. Bumerang gibi bir iş, bitti diyoruz başa dönüyor. A. Y.'nin alacağı olsun, bana "ilgini çekeceğini düşündüğüm bir iş var" girizgahıyla işi kabul ettirdi sonra bi baktım bizim bumerangmış. Arada bir de korkunç derecede hatalı yazılmış bir metnin son okumasını yaptım o da editörlüğe dönüştü ve bitirene kadar fenalık geçirdim. Üst üste geldiler yani. Biriyle de tezi için görüşmüştük, güya 1 Haziran'da elimdeki işi bitireceğim için ona tezini okuyup tashih etmeye o tarihte başlayabileceğimi söylemiştim. Daha elimi bile sürmedim. Haftaya çarşamba seansım var, doktor "tezi ne yaptın, hani karar almıştık" diyecek ve ben ne diyeceğim bilmiyorum. Teze bakmaya beş dk bile vaktim olmadığı için bakasım da geliyor biliyor musunuz?
Bu ara moralmanlarım inanılmaz bozuk, öyle böyle değil. Pazar gününü bütünüyle ağlayarak geçirdim mesela. Bu muhtemelen önceki hafta kendime çok yüklenmiş olmamdan oldu. Özellikle cuma günüm sabahtan akşama doluydu. O günün tek güzel yanı @tahrirdefteri ile buluşmuş olmamız. Bana Sevincini Bulmak kitabını almış Mustafa Kutlu'nun. İnşallah sevincimi bulurum falan derken Pazar günü kendimi ağlarken bulmam da çok ironik. Bir de o günün akşamında ders verdim bir platformda, derse başlar başlamaz bir baş ağrısı geldi yerleşti ve 36 saat perişen etti beni. Yeni yeni geçiyor gibi, hatta geçti de sayılmaz. Perşembe günü de tüm gün çalışıp sonrasında akşam konsere gitmiştim. Çarşambayı hatırlamıyorum. Salı günü gündüz İsam'da bahsettiğim tez görüşmesini yapıp üstüne biraz çalıştıktan sonra akşam Abdülmecit Köşkü'ne seminere gittim. Seminer beklediğim perspektiften olmadığı için bir şey katmadı ama öncesinde rehberle Maziden Atiye Zarafet sergisini gezdik, o güzeldi.
Lacivert olanı Afet İnan kadınlara seçme seçilme hakkı ile ilgili Türk Ocağı'nda konuşma yaparken giysin diye M. Kemal tasarlamış. Baya iyiydi, kendime diktirsem mi aynısından diye düşündüm. Diğeri de Yunanistan CB'ının şerefine verilen bir davette yine Afet İnan'ın giydiği elbise. Çok güzeldi.
Pazartesi akşam yorgun argın eve geldikten sonra hastalanan kuzenimi almaya gittik annemle, yolda kötü oldu eve varmak üzereyken acile gittik, onu bekle al eve gel derken gece yarısı oldu tabii ki. Bir de o hasta olduğu için odamı ona vermem gerekti, bu sefer akşamları uykum gelince perişan oldum çünkü salonda yattım pazar gününe kadar. Öncesinde bir gün kütüphanemi toplayıp kolilemiştim o da çok canımı sıkmıştı ama buraya yazmış mıydım hatırlamıyorum. Kendi evimde göçebe gibi kolilemem gerekti kitaplarımı. İşin kötüsü kolileri koyacak yer de yok evde. Tahammül sınırlarımın burcundayım. Bir an önce evlenmek ve kendi düzenime sahip olmak, kitap alınca "nereye koyacağım" diye düşünmemek, hayatımın her anını benim dışımda gelişen olaylara ve kişilere göre planlamamak istiyorum. Biliyorum son kısımdan evlenince de kaçılmıyor ama en azından kendi evim ve düzenim olur. Onun için de efor sarfedecek durumda değilim bu arada. Hazır bir düzene yerleşmek istiyorum, öyle çeyiz alayım ona bakayım buna bakayım hevesim yok, gücüm de yok.
Geçtiğimiz cumartesi değil ondan önceki cumartesi kendime lale almıştım. Aslında bu renk pembeyi sevmem ama lalede seviyorum. Bu sefer suyuna 1 lira attım, daha uzun dayandılar gibi. Bu süreçte bin tane öğrenci görüşmesi yaptım, o da ayrı tabii.
Arada mutlaka başka şeyler de olmuştur ama ne hatırlamak istiyorum ne de düşünmek. Aa bir de bu cumartesi halamlarla pikniğe gittik, sofra efsaneydi ama bana bir şey oldu pikniğin yarısında. Halam fark etti, dönüş yolunda bunu anneme söyledim o fark etti sen dalga geçtin benimle "hayırdır nerede nazar oldun" diye dedim annem de hep bana suç buluyorsun zaten dedi. Neyse dedim geçtim.
İyi hissetmiyorum ama deadlinelar benim nasıl hissettiğimi umursamıyor. İşi bitirme hevesim gelsin diye Suadiye Kronotrop'a geldim, dondurmalarında su da olduğu için affogato istediğim gibi olmuyor ama idare eder diye düşünüp aldım, dondurma damla sakızlıymış benim sakızdan midem bulanır. O hisle kalktım Civitas'a geldim, biraz para harcasam ne olur diye düşünüp kendime yemek ısmarladım. Şimdi onun pişmanlığı var içimde ve çalışamıyorum yine. Onun yerine bu yazıyı yazıyorum. EVe gitmek istiyorum. Doktor bu eve gitme isteğimden bahsettiğimde bunun kaçınan tarafım olduğunu, büzüşüp kendimi korumaya alarak yüzleşmekten korktuğumu hatırlatıyor. Biliyorum ama eve gitmek istiyorum. Ben adam olmayacak mıyım?
Ek
Bir önceki günceden sonra aslında ben Seyyid Hüseyin Nasr'ı dinlemeye gitmiştim. Hoca yaşından dolayı bazı kelimeleri yutarak konuşuyor olmasına rağmen kulaklığa gerek duymadan dinledim ve not aldım. Çıkışta da Taksim Camii'ne uğradım, İlhami Atalay'ın öğrencilerinin sergisi vardı, güzel şeyler gördüm. Bir gün önce "bir süre yeni kitap almamalıyım" kararı almış olmama rağmen kitabevinden de bir kitap aldım ama en azından kendimi birde durdurdum. Geçen cuma da İSAM'da İngilizce bir konferans vardı, aksanlı bir konuşmaydı çok zorlanmadım. Arada İngilizcem çok zayıfladı perileri geldiği için iyi geldi bu bana. Bunu da tarihe not düşmüş olalım.
13 notes
·
View notes