#altan erbulak
Explore tagged Tumblr posts
bernamegeh · 3 months ago
Text
Sevinç Erbulak Kimdir Hayatı
Tiyatro oyuncusu Fatoş Sevinç Erbulak, 20 Ekim 1975 tarihinde İstanbul’da  dünyaya geldi. Tiyatrocu Füsun Erbulak ve Altan Erbulak’ın kızıdır.  İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusudur. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Klasik Bale bölümünde öğrenim gördü. Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra mezun olduğu bu bölümde eğitmenlik de yaptı. Televizyon…
0 notes
dakikamagazin · 10 months ago
Link
Babası, Füsun Erbulak ile yasak aşk yaşamış! Ünlü yazar Ayşe Erbulak, yıllar sonra her şeyi anlattı
0 notes
bocekcicek · 5 years ago
Photo
Tumblr media
4 notes · View notes
elimiel · 6 years ago
Text
*üç nal lokantası
Ankara’da yaşamakta olan Şinasi Baray, Hacı Bayram Camii’nin yanında bulunan anneannesinin evinin bodrum katını elleriyle düzenleyerek bir lokanta açar. Yaşlı kadın, eskiden ahır olarak kullanılan bu yeri bu haliyle ilk gördüğünde şunları söyler: “Biz şu direğe merkepleri bağlardık”
Bu sözden etkilenen Şinasi yerin ismini Üç Nal Lokantası koyar. Eli yatkındır dekor yapmaya, düzenlemeye. Ankara Lisesi’nde okurken tiyaro oyunlarının dekorlarını da o hazırlamıştır. En yakın arkadaşları ise Orhan Veli, Oktay Rıfat ve kendinden bir sınıd küçük olan Melih Cevdet Anday’dır.
Şinasi bey 1989 yılında dünyadan göçmüştür. Üç Nal Lokantası’nın slava defterinin kapağında üç adet nal çakılıdır.
Defterde bir çocuk “Burasını çok sevdim” diye yazar. O çocuk büyümüş ve ünlü piyanist İdil Biret olmuştur. Semih Balcıoğlu ve Altan Erbulak ilk karikatürlerini çizerler defterin sarı sayfalarına. Gülcemal vapurunun süvarilerinden Ratip Tahir’de çizgilerin yanına şunu yazar: “İş dördüncü nalla bir ata kaldı, bir de meydana!”
Cahide Sonku’dan Nurullah Ataç’a, İbrahim Çallı’dan Yakup Kadri’ye kadar nice sanatçının el yazısını barındıran deftere, Cahit Sıtkı Tarancı, 20 Ekim 1953 tarihinde, şu dizeleri yadigar bırakır:
Bu gece ilk defa ağladım Bekâr odamın penceresinde Hani ev bark? Hani çoluk çocuk Elime ne geçti bı hayatın Kerhanesinde meyhanesinde Yatağın her gece böyle soğuk Saadet bu ömrün neresinde
Şinasi Bey’in eşi Melek hanım, Orhan Veli’nin 1950 yılının 10 Kasım gecesinde, Üç Nal Lokantası���nda içtiğini ve oradan çıktıktan sonra belediye tarafından yolda açılan bir çukura düştüğünü anlattıktan sonra şunu söyler: “Orhan o gece başka bir yere uğrayıp, içki içmiş olamaz.”
8 notes · View notes
altinovaguncel · 2 years ago
Text
Yeşilçam'ın örnek oyuncusu: Ayhan Işık
Yeşilçam’ın örnek oyuncusu: Ayhan Işık
Siyah beyaz Yeşilçam filmlerinin “Taçsız Kral”ı, oyuncu, yapımcı, yönetmen, senarist, ses sanatçısı ve ressam Ayhan Işık, kısa yaşamına sığdırdığı onlarca filmle, Türk insanının kalbindeki yerini koruyor. “Sezercik”, “Acı Hayat”, “Küçük Hanım”, “Otobüs Yolcuları”, “Üç Tekerlekli Bisiklet” ve “Kanun Namına” adlı yapımların da aralarında bulunduğu çok sayıda filmde başrol oynayan Ayhan Işık,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mustafasalihbozok · 4 years ago
Text
OKUYAN BİR KEZ DAHA OKUSUN.
O, ADAMDI…♥
1999’ un Eylül ayıydı, boşanmıştım.
Reklam ajansımdaki ortağımdan kazık yemiş, batmıştım.
Televizyonu bırakmıştım.
İftiralarla boğuşuyordum.
Savruluyordum.
Telefonum çaldı, tanımadığım numaraydı açmadım.
Mesaj geldi; “Beni ara”. İsim yoktu.
Aradım. “Benim ben Zeki abin” dedi. “Aramazsın diye ismimi yazmadım” dedi.
Daha once hiç ama hiç konuşmamıştık. Yani özel olarak.
Karşılaştıkça saygıdan selam o kadar.
Sanki akranıymışım, sanki kırk yıllık dostuymuşum, sanki Metin’mişim, sanki Ahmet’mişim, sanki Kandemir’mişim gibi konuştu benle.
“Sen şimdi sıkılıyorsundur, daralıyorsundur, kafan bozuk, bulanıktır, araba gönderiyorum, benim balıkçıya geliyorsun. Adresi mesaj at” dedi kapattı.
Gelen arabada, yeğeni, çocukluk arkadaşım, babası babamın gençlik arkadaşı Mesih Alasya’nın oğlu vardı.
O gece, beni, masadaki balığın yanına yatırdı, çatal bıçakla, ince ince, tüm kılçıklarımı ayıkladı.
Lop et kalana kadar uğraştı benimle.
Hayatı anlattı, hayatını anlattı. İnişleri, yokuşları anlattı.
İnişlerini, çıkışlarını anlattı. Tepeleri, çukurları anlattı.
Kayıp sanılan kazanımlarını, kazanç sanılan kayıpları anlattı.
Parayı, parasızlığı anlattı.
İnsana verdiği değeri, bu anlamdaki zenginliği, zenginliğini anlattı.
Parayı tutma gitsin, gerekince gelir dedi, gelir sahibi olmayı anlattı.
Çok borcum vardı, çok borcu vardı, vicdani borçsuzluğu anlattı.
Karides yedik, kalamar yedik, balık yedik, lakerda yedik, hak yememeyi anlattı.
Bir kedi geldi, girdi içeri, bir kaknem müşteri pist dedi, çatal fırlattı, kedi kucağına çıktı abimin, hayvanı anlattı, insanı anlattı.
Yalancı dolma yedik, doğru bildiğinden şaşmayı anlattı.
Bir gün öleceğiz dedik, dilediğince yaşamayı anlattı.
Babamın yeri ayrıdır elbette.
Ama bir Altan Erbulak,
Bir Cenk Koray,
Bir de ‘O’ yeniden varetti beni.
İçimdeki ‘Ben’ i görenlerdendi ‘O’.
Tanımadan güvenen, tanımadan sevenlerdendi ‘O’.
Ya da uzaktan bakıp en iyi görenlerdendi ‘O’.
Başlığa ‘adam’ yazdım ama ‘müebbet çocuk’tu o.
O geceden sonra kırk yıllık dost olmuştuk.
Seni kırıp da en dost görünenleri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.
Bekle bizi teker teker geleceğiz yanına, belki yarın, belki yarından da yakın.
Umarım ardımızda senin gibi iyi nefesler verecek insanlar bırakırız.
Kendine iyi bak diyesim var.
Başka bir söz gelmiyor, gelemiyor dilime.
Kusura bakmayın, daha fazla yazamayacağım, gözlerim buğulu, göremiyorum harfleri.
İyisi mi siz; Zeki Alasya yazın ve altına insan olmanın tüm değerlerini sıralayın, sanatı arda kalsın.
Cem ÖZER
Tumblr media
19 notes · View notes
tuzcularisin · 4 years ago
Text
Güngör Dilmen
“Öyleyse işit kuyu, yankıya yankıya işit
Cehennemin yedi kat derinliğine kadar işit
İşit kuyu, işit.Hoooy, Midas’ın kulakları eşek kulakları
Eşek kulakları
Midas’ın kulakları eşek kulakları”
20 Aralık 1969’da İstanbul’da ilk sahnelendiğinde oyunda yer alan müzik hocam Serdar Öztürk’ün davetiyle ailecek katıldığımız ve Özcan Sevgen ve Mete Uğur’un Midas’ı, Altan Erbulak’ın…
View On WordPress
0 notes
ansiklomedia · 6 years ago
Text
Altan Erbulak Kimdir?
karikatürcü, gazeteci, sinema ve tiyatro oyuncusudur (Erzurum 1929-İstanbul 1988).
Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Cemal Tollu’nun öğrencisi olarak beş yıl okudu. 15 yaşındayken karikatür çizmeye başladı. Akademiyi sonradan bitirdi (1950), güncel basında çizerliğini sürdürdü. 1957’de Dormen Tiyatrosu’nda profesyonel oldu. 1960’tan sonra sinemada “gözlüklü komik” olarak ün yaptı.…
View On WordPress
0 notes
alintikitap · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Daha önce uzattığı kartviziti okuduğu hiç kimseyi içeri almayan görevli, göz attığı kartvizitte klasik bir istekte karşılaşır: "Kart hamili yakınımdır, maça alınmasını rica ederim." Karşısındaki adamı kovmadan önce ne olur ne olmaz diyerek kartın arka yüzünü çeviren görevlinin gözleri okuduğu isim karşısında fal taşı gibi açılır: . "Beyefendi sizi Altan Erbulak mı gönderdi?" Bir arkadaşının eline kartvizitini vererek maça gönderen Altan Erbulak'tır. Görevli: "Siz lütfen içeri buyurun." diyerek ünlü sanatçının arkadaşını basın ve şeref tribünü kapısından içeri alır. Haliyle de elinde bir kartvizit olduğu halde maça alınmayanlar homurdanır. . Kapıdaki adam sert çıkar: "Duymadınız mı yahu, adam Altan Erbulak'ın yakını." . O gün kapıdan içeri giren adam Altan Erbulak'ın ta kendisidir. Bir önceki Fenerbahçe-Galatasaray maçına giden Altan Erbulak, gazeteci kimliği ile basın ve şeref tribününün kapısından içeri girerken aynı görevli tarafından durdurulur... . Ünlü sanatçı: "Ben Altan Erbulak." dese de, görevli karşısında duran 1.64 boyundaki adama bakarak şunu söyler: "Sahtekar, koskoca Altan Erbulak böyle mi olur?" . Altan Erbulak, tarihimizde kendi kartviziti ile kendine torpil yapan tek insandır. . #alıntıkitap #kitapbaz #kitaplarimizdan #kitapcümleleri #kitapyorum #kitapunya #biryudumkitap #kitaplayasamak #kitapalintisi #kitapönerileri #tavsiyekitap #kitaponerisi #düşünenmadde #kitapçekilişi #kitaplik #kitaptansözler #kitaplar #kitapokumak #kitabevi #kitaplardankesitler #kitaplaryolda #kitapalıntıları #kitapsozleri (Simitçi Dünyası Maidan) https://www.instagram.com/p/B1dLIT6ptpe/?igshid=1ghy1w1oztei5
4 notes · View notes
pollyannanin-torbacisi · 3 years ago
Photo
Tumblr media
From altan erbulak https://www.instagram.com/p/CRn-HkXLV8d/?utm_medium=tumblr
0 notes
goblenci · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Ayşe Hanım'ın kısa bir mesajı günümüzü şenlendirdi. Burada da paylaşmak istedik.Tüm üye ve sosyal medya takipçilerimizin de, keyifli bir akşam geçirdiğini umuyoruz.💕💕💕 İlginiz için çok teşekkür eder, ürünlerinizle keyifli vakit geçirmenizi dileriz. 💕 @ayseerbulakozgurdal Saygılarımızla, Ayşe Erbulak Özgürdal'ı bizim burada tanıtabilmemiz, anlatabilmemiz mümkün değil. Kısaca, biyografisinin son bölümünü alıntılayalım. " Yitirdiğimiz sanatçı Altan Erbulak’ın kızı, oyuncu Dağhan Külegeç’in annesi, sanatçı Özden Özgürdal’ın eşidir." Daha yakından tanımak isteyenler için, yöneticiliğini yaptığı oyunculuk ve yazarlık okulu Erbulak Evinin internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. http://www.erbulakevi.com/biz-kimiz-egitmen/ayse-erbulak ----------------- 👉Muline iplik: www.goblenci.com/kanavice-iplik-setleri.html 👉Koton perle: www.goblenci.com/koton-perle.html 👉Kumaş: www.goblenci.com/goblen-etamin-kumasi.html 👉Kasnak: www.goblenci.com/kasnaklar.html ----------------- Saygılarımızla, 👉 www.goblenci.com #goblenci #goblenpano #goblentablo #mulineiplik #etamin #muline #goblen #etaminpano #etaminipi #kanaviçeiplik #kaneviçe #kasnak #kaneviçepano #goblenmodelleri #kasnakpano #elişi #nakış #goblencicom #kanaviçe #Ariadnaiplik #tabiikigoblenci TAKİP EDİN!!! @ facebook.com/goblenci (Goblenci.com) https://www.instagram.com/p/B99zd2vHLVs/?igshid=j0y6r0yk52mn
0 notes
yeniyeniseyler · 7 years ago
Text
6 bölümlük “Sıradışı Polisiye Filmler Serisi” olarak adlandırılan “Çember” in ilk filmi olan; “Çember: Oyunu Bozuyorum” televizyonda ilk kez, 3 Temmuz 2017 Pazartesi saat 20:00’de star’da yayınlanacak.
Çember – Sıradışı Polisiye Filmler Serisi
Yönetmenliğini Abdullah Oğuz’un, yapımcılığını Ans Prodüksiyon’un üstlendiği, seri filmlerin başrollerinde ise; Serhat Kılıç, Pelin Akil Altan, Barış Bağcı ve Anıl Altan yer alıyorlar. Her filmde, farklı ünlü isimlerin rol alacağı serinin; ilk filmi olan “Çember: Oyunu Bozuyorum” da konuk oyuncu; Sedef Avcı. Serinin diğer filmlerinde rol alan ünlü isimler arasında; Menderes Samancılar, Melisa Sözen, Duygu Yetiş, Goncagül Sunar, İrem Altuğ, Füsun Erbulak yer alıyorlar. #gallery-0-4 { margin: auto; } #gallery-0-4 .gallery-item { float: left; margin-top: 10px; text-align: center; width: 25%; } #gallery-0-4 img { border: 2px solid #cfcfcf; } #gallery-0-4 .gallery-caption { margin-left: 0; } /* see gallery_shortcode() in wp-includes/media.php */
Çember – Başkomiser Barış
Çember – Komiser Adem
Çember – Komiser Yardımcısı Ayşe
Çember – Komiser Yardımcısı Volkan
Serinin konusu ise kısaca şöyle: “Türkiye’nin dört bir yanındaki gizemli, farklı ve çözülememiş dosyaları aydınlatmak amacıyla İstanbul emniyet müdürlüğü tarafından özel bir ekip kurulur. Suçlu profili uzmanı Barış Başkomiser’in (Barış Bağcı) önderi olduğu ekibin her üyesinin farklı yetenekleri vardır. Deneyimli, komik ve olayları kendi bakış açısıyla çözen komiser Adem (Serhat Kılıç)…  Yalan söyleyen insanları duygu durumundan ve hareketlerinden anlayan, ancak bulunduğu birimde çok fazla şans verilmemiş yeni komiser yardımcısı Ayşe (Pelin Akil Altan) … Ekibin bilişim uzmanı, heyecanlı komiser yardımcısı Volkan (Anıl Altan)… Geçmişlerinde birçok şey yaşamış ve birbirlerinden tamamen farklı olan bu dört kişi tek bir vakada birleşir ve beraber çalışmaya başlar.”
Çember – Afiş
İlk film olan “Çember: “Oyunu Bozuyorum”; 3 Temmuz 2017 Pazartesi 20:00’de star’da!
Star – Çember: Oyunu Bozuyorum (Tanıtım) (3 Temmuz Pazartesi başlıyor!) 6 bölümlük "Sıradışı Polisiye Filmler Serisi" olarak adlandırılan "Çember" in ilk filmi olan; "Çember: Oyunu Bozuyorum"
0 notes
mustafasalihbozok · 4 years ago
Text
O, Adamdı…
1999’ un Eylül ayıydı, boşanmıştım.
Reklam ajansımdaki ortağımdan kazık yemiş, batmıştım.
Televizyonu bırakmıştım.
İftiralarla boğuşuyordum.
Savruluyordum.
Telefonum çaldı, tanımadığım numaraydı açmadım.
Mesaj geldi; “Beni ara” İsim yoktu.
Aradım. “Benim ben Zeki abin” dedi. “Aramazsın diye ismimi yazmadım” dedi.
Daha once hiç ama hiç konuşmamıştık. Yani özel olarak.
Karşılaştıkça saygıdan selam o kadar.
Sanki akranıymışım, sanki kırk yıllık dostuymuşum, sanki Metin’mişim, sanki Ahmet’mişim, sanki Kandemir’mişim gibi konuştu benle.
“Sen şimdi sıkılıyorsundur, daralıyorsundur, kafan bozuk, bulanıktır, araba gönderiyorum, benim balıkçıya geliyorsun. Adresi mesaj at” dedi kapattı.
Gelen arabada, yeğeni, çocukluk arkadaşım, babası babamın gençlik arkadaşı Mesih Alasya’nın oğlu vardı.
O gece, beni, masadaki balığın yanına yatırdı, çatal bıçakla, ince ince, tüm kılçıklarımı ayıkladı.
Lop et kalana kadar uğraştı benimle.
Hayatı anlattı, hayatını anlattı. İnişleri, yokuşları anlattı.
İnişlerini, çıkışlarını anlattı. Tepeleri, çukurları anlattı.
Kayıp sanılan kazanımlarını, kazanç sanılan kayıpları anlattı.
Parayı, parasızlığı anlattı.
İnsana verdiği değeri, bu anlamdaki zenginliği, zenginliğini anlattı.
Parayı tutma gitsin, gerekince gelir dedi, gelir sahibi olmayı anlattı.
Çok borcum vardı, çok borcu vardı, vicdani borçsuzluğu anlattı.
Karides yedik, kalamar yedik, balık yedik, lakerda yedik, hak yememeyi anlattı.
Bir kedi geldi, girdi içeri, bir kaknem müşteri pist dedi, çatal fırlattı, kedi kucağına çıktı abimin, hayvanı anlattı, insanı anlattı.
Yalancı dolma yedik, doğru bildiğinden şaşmayı anlattı.
Bir gün öleceğiz dedik, dilediğince yaşamayı anlattı.
Babamın yeri ayrıdır elbette.
Ama bir Altan Erbulak,
Bir Cenk Koray,
Bir de ‘O’ yeniden varetti beni.
İçimdeki ‘Ben’ i görenlerdendi ‘O’.
Tanımadan güvenen, tanımadan sevenlerdendi ‘O’.
Ya da uzaktan bakıp en iyi görenlerdendi ‘O’.
Başlığa ‘adam’ yazdım ama ‘müebbet çocuk’tu o.
O geceden sonra kırk yıllık dost olmuştuk.
Seni kırıp da en dost görünenleri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.
Bekle bizi teker teker geleceğiz yanına, belki yarın, belki yarından da yakın.
Umarım ardımızda senin gibi iyi nefesler verecek insanlar bırakırız.
Kendine iyi bak diyesim var.
Başka bir söz gelmiyor, gelemiyor dilime.
Kusura bakmayın, daha fazla yazamayacağım, gözlerim buğulu, göremiyorum harfleri.
İyisi mi siz; Zeki Alasya yazın ve altına insan olmanın tüm değerlerini sıralayın, sanatı arda kalsın.
Cem Özer / #Ahenk
NYC Türk'den alıntılanmıştır✨
Tumblr media
7 notes · View notes
kutercinarsworld · 5 years ago
Text
1999’ un Eylül ayıydı, boşanmıştım.
Reklam ajansımdaki ortağımdan kazık yemiş, batmıştım.
Televizyonu bırakmıştım.
İftiralarla boğuşuyordum.
Savruluyordum.
Telefonum çaldı, tanımadığım numaraydı açmadım.
Mesaj geldi; “Beni ara”. İsim yoktu.
Aradım. “Benim ben Zeki abin” dedi.
“Aramazsın diye ismimi yazmadım” dedi.
Daha önce hiç ama hiç konuşmamıştık. Yani özel olarak.
Karşılaştıkça saygıdan selam o kadar.
Sanki akranıymışım, sanki kırk yıllık dostuymuşum, sanki Metin'mişim, sanki Ahmet'mişim, sanki Kandemir'mişim gibi konuştu benle.
“Sen şimdi sıkılıyorsundur, daralıyorsundur, kafan bozuk, bulanıktır, araba gönderiyorum, benim balıkçıya geliyorsun. Adresi mesaj at” dedi kapattı.
Gelen arabada, yeğeni, çocukluk arkadaşım, babası babamın gençlik arkadaşı Alasya’nın oğlu vardı.
O gece, beni, masadaki balığın yanına yatırdı, çatal bıçakla, ince ince, tüm kılçıklarımı ayıkladı.
Lop et kalana kadar uğraştı benimle.
Hayatı anlattı, hayatını anlattı. İnişleri, yokuşları anlattı.
İnişlerini, çıkışlarını anlattı. Tepeleri, çukurları anlattı.
Kayıp sanılan kazanımlarını, kazanç sanılan kayıpları anlattı.
Parayı, parasızlığı anlattı.
İnsana verdiği değeri, bu anlamdaki zenginliği, zenginliğini anlattı.
Parayı tutma gitsin, gerekince gelir dedi, gelir sahibi olmayı anlattı.
Çok borcum vardı, çok borcu vardı, vicdani borçsuzluğu anlattı.
Karides yedik, kalamar yedik, balık yedik, lakerda yedik, hak yememeyi anlattı.
Bir kedi geldi, girdi içeri, bir kaknem müşteri pist dedi, çatal fırlattı, kedi kucağına çıktı abimin, hayvanı anlattı, insanı anlattı.
Yalancı dolma yedik, doğru bildiğinden şaşmayı anlattı.
Bir gün öleceğiz dedik, dilediğince yaşamayı anlattı.
Babamın yeri ayrıdır elbette.
Ama bir Altan Erbulak,
Bir Cenk Koray,
Bir de ‘O’ yeniden varetti beni.
İçimdeki ‘Ben’ i görenlerdendi ‘O’.
Tanımadan güvenen, tanımadan sevenlerdendi ‘O’.
Ya da uzaktan bakıp en iyi görenlerdendi ‘O’.
Başlığa ‘adam’ yazdım ama ‘müebbet çocuk’tu o.
O geceden sonra kırk yıllık dost olmuştuk.
Seni kırıp da en dost görünenleri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.
Bekle bizi teker teker geleceğiz yanına, belki yarın, belki yarından da yakın.
Umarım ardımızda senin gibi iyi nefesler verecek insanlar bırakırız.
Kendine iyi bak diyesim var.
Başka bir söz gelmiyor, gelemiyor dilime.
Kusura bakmayın, daha fazla yazamayacağım, gözlerim buğulu, göremiyorum harfleri.
İyisi mi siz; Zeki Alasya yazın ve altına insan olmanın tüm değerlerini sıralayın, sanatı arda kalsın.
9 Mayıs 2015 04:07
Cem ÖZER....
0 notes
izmirplakcisi-blog · 6 years ago
Photo
Tumblr media
ALTAN ERBULAK - BAKALIM NE OLACAK? Kapak Kondisyonu: 8/10, Plak Kondisyonu: 8/10, Müzik Türü: Non Music Fiyat: 550,00 TL www.izmirplakcisi.com 05319979737 [email protected] çı
0 notes
haberoldu-blog · 6 years ago
Text
Erol Günaydın, vefatının altıncı yılında anılıyor!
https://haberoldu.com/erol-gunaydin-vefatinin-altinci-yilinda-aniliyor
Erol Günaydın, vefatının altıncı yılında anılıyor!
Tumblr media
Yönetmen, senarist ve oyuncu Erol Günaydın, vefatının altıncı yılında anılıyor.
Kavuklu Hamdi ve İsmail Dümbüllü’nün ardından meddahlık geleneğini sürdüren ve son temsilcilerinden olan Günaydın, 16 Nisan 1933 yılında Trabzon Akçaabat’ta doğdu.
Günaydın, 8 yaşında geldiği İstanbul’da ilk eğitiminin ardından Galatasaray Lisesi’nde yatılı olarak öğrenim gördü ve tiyatroya olan ilgisi nedeniyle okulun tiyatro kulübüne üye oldu. Askerliğini ise Ağrı’nın Diyadin İlçesi Yukarı Biligan Köyü’nde yedek subay öğretmen olarak yaptı.
Profesyonel oyunculuğa 1955 yılında başladı
Profesyonel oyunculuğa 1955’te Haldun Dormen’in Cep Tiyatrosu’nda sahnelediği Philip King’in “Papaz Kaçtı” adlı oyunuyla başlayan Günaydın, Ankara Devlet Tiyatrosu ile “Ses” ve “Şan Tiyatrosu”nda da görev aldı.
Lise eğitiminden gelen Fransız ekolüyle geleneksel oyunculuğu birleştiren ve sinema sektörüne 1960 yılında adım atan Erol Günaydın, ilk olarak “Yeşil Kurbağalar” adlı sinema filminde rol aldı. Günaydın, Halide Edip Adıvar’ın eserinden 1967’de sinemaya uyarlanan “Sinekli Bakkal” adlı filmde canlandırdığı “Kız Tevfik” karakteri ile hafızalara kazındı.
Aynı zamanda senaryo yazarlığı da yapan Günaydın, Cemal Reşit Rey’in müziklerini hazırladığı “Yaygara” (1970), “Uyy Balon Dünya” (1970) ve “İstanbul Masalı” (1971) adlı müzikaller ile 1965’te Haldun Dormen’in yönetmen koltuğuna oturduğu “Güzel Bir Gün İçin” adlı filmin senaryosunu kaleme aldı.
160 yapımda rol aldı
Televizyon dizileri ve video yıllarının dışında, seslendirmelerle birlikte 160 yapımda görev alan Erol Günaydın, 70’ten fazla da sinema filminde farklı rollerle izleyici karşısına çıktı.
Atıf Yılmaz, Nişan Hançer, Aram Gülyüz, Yılmaz Atadeniz, Erdoğan Tokatlı ve Duygu Sağıroğlu gibi birçok yönetmenle çalışan sanatçı, oyunculuk kariyerinin yanı sıra çocukların ilgiyle izlediği çizgi film kahramanı ”Ayı Yogi”, “Yüzüklerin Efendisi” filmlerinde “Bilbo Baggins”, “Charlie’nin Çikolata Fabrikası” filminde “Büyükbaba Joe” ile ��Up-Yukarı Bak” adlı filmin baş karakteri “Carl”, “Hz Muhammet Son Peygamber” adlı çizgi filmde Ebu Talib’i seslendirdi. Ayrıca Günaydın, çok sayıda meddah gösterisi ve Nasrettin Hoca oyunu sahneledi.
Oyunculuğunda mimikleriyle cümle kurduğu dile getirilen Günaydın, başta TRT’de yayınlanan “Çiçek Taksi” olmak üzere aralarında “Mahallenin Muhtarları”, “Akasya Durağı”, “Cennet Mahallesi” ve “Bir Demet Kahkaha”nın da olduğu birçok dizide canlandırdığı karakterlerle seyircinin beğenisini kazandı.
Muhsin Ertuğrul, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Gülriz Sururi, Engin Cezzar, Cüneyt Gökçer, Mahir Canova, Ergin Orbey, Ferhan Şensoy gibi usta isimlerle çalışan oyuncu, Athena, Fatih Erkoç ve Emre Altuğ gibi birçok sanatçının klibinde de rol aldı.
Vefat edene kadar sahnede kalmaya devam eden Günaydın, yaşamı boyunca “İsmail Dümbüllü Ödülü”, “Altan Erbulak Oyunculuk Ödülü”, “Gazeteciler Cemiyeti Oyunculuk Ödülü”, “Nasrettin Hoca Oyunculuk ve Yaşam Boyu Sanat Ödülü”, “Karagözcüler Derneği Yaşam Boyu Sanat Ödülü”, “Güzel Bir Gün İçin” filmiyle, 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” ve “Yardımcı Oyuncu” ödülleri, “Oliver” adlı müzikaldeki rolüyle “İlhan İskender Ödülü”, 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde de “Yıldırım Önal Anı Ödülü”nün de aralarında bulunduğu birçok ödüle layık görüldü.
Üç çocuk babası olan Günaydın, 15 Ekim 2012 tarihinde 79 yaşında İstanbul’da vefat etti. Sanatçı, Feriköy Mezarlığı’na defnedildi.
Usta oyuncunun rol aldığı bazı yapımlar ise şöyle:
“Soyut Padişah” (tiyatro) , “Yaygara Yetmiş” (tiyatro), “İstanbulu Satıyorum” (tiyatro), “Yolcu” (tiyatro), “Martı” (tiyatro), “Kalbin Sesi Halkın Gözü”, “Bir Ömrün Bedeli” (dizi), “Mahallenin Muhtarları” (dizi), “Rüstemin Gazinosu” (dizi), “Güneşi Gördüm” (film), “Orada”, “Kanal-İ-zasyon” (film), “Yedi Kocalı Hürmüz” (film), “Balkan Düğünü”(film)
0 notes