Tumgik
#altan erbulak
bernamegeh · 1 month
Text
Sevinç Erbulak Kimdir Hayatı
Tiyatro oyuncusu Fatoş Sevinç Erbulak, 20 Ekim 1975 tarihinde İstanbul’da  dünyaya geldi. Tiyatrocu Füsun Erbulak ve Altan Erbulak’ın kızıdır.  İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusudur. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Klasik Bale bölümünde öğrenim gördü. Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra mezun olduğu bu bölümde eğitmenlik de yaptı. Televizyon…
0 notes
dakikamagazin · 8 months
Link
Babası, Füsun Erbulak ile yasak aşk yaşamış! Ünlü yazar Ayşe Erbulak, yıllar sonra her şeyi anlattı
0 notes
bocekcicek · 5 years
Photo
Tumblr media
4 notes · View notes
elimiel · 6 years
Text
*üç nal lokantası
Ankara’da yaşamakta olan Şinasi Baray, Hacı Bayram Camii’nin yanında bulunan anneannesinin evinin bodrum katını elleriyle düzenleyerek bir lokanta açar. Yaşlı kadın, eskiden ahır olarak kullanılan bu yeri bu haliyle ilk gördüğünde şunları söyler: “Biz şu direğe merkepleri bağlardık”
Bu sözden etkilenen Şinasi yerin ismini Üç Nal Lokantası koyar. Eli yatkındır dekor yapmaya, düzenlemeye. Ankara Lisesi’nde okurken tiyaro oyunlarının dekorlarını da o hazırlamıştır. En yakın arkadaşları ise Orhan Veli, Oktay Rıfat ve kendinden bir sınıd küçük olan Melih Cevdet Anday’dır.
Şinasi bey 1989 yılında dünyadan göçmüştür. Üç Nal Lokantası’nın slava defterinin kapağında üç adet nal çakılıdır.
Defterde bir çocuk “Burasını çok sevdim” diye yazar. O çocuk büyümüş ve ünlü piyanist İdil Biret olmuştur. Semih Balcıoğlu ve Altan Erbulak ilk karikatürlerini çizerler defterin sarı sayfalarına. Gülcemal vapurunun süvarilerinden Ratip Tahir’de çizgilerin yanına şunu yazar: “İş dördüncü nalla bir ata kaldı, bir de meydana!”
Cahide Sonku’dan Nurullah Ataç’a, İbrahim Çallı’dan Yakup Kadri’ye kadar nice sanatçının el yazısını barındıran deftere, Cahit Sıtkı Tarancı, 20 Ekim 1953 tarihinde, şu dizeleri yadigar bırakır:
Bu gece ilk defa ağladım Bekâr odamın penceresinde Hani ev bark? Hani çoluk çocuk Elime ne geçti bı hayatın Kerhanesinde meyhanesinde Yatağın her gece böyle soğuk Saadet bu ömrün neresinde
Şinasi Bey’in eşi Melek hanım, Orhan Veli’nin 1950 yılının 10 Kasım gecesinde, Üç Nal Lokantası’nda içtiğini ve oradan çıktıktan sonra belediye tarafından yolda açılan bir çukura düştüğünü anlattıktan sonra şunu söyler: “Orhan o gece başka bir yere uğrayıp, içki içmiş olamaz.”
8 notes · View notes
altinovaguncel · 2 years
Text
Yeşilçam'ın örnek oyuncusu: Ayhan Işık
Yeşilçam’ın örnek oyuncusu: Ayhan Işık
Siyah beyaz Yeşilçam filmlerinin “Taçsız Kral”ı, oyuncu, yapımcı, yönetmen, senarist, ses sanatçısı ve ressam Ayhan Işık, kısa yaşamına sığdırdığı onlarca filmle, Türk insanının kalbindeki yerini koruyor. “Sezercik”, “Acı Hayat”, “Küçük Hanım”, “Otobüs Yolcuları”, “Üç Tekerlekli Bisiklet” ve “Kanun Namına” adlı yapımların da aralarında bulunduğu çok sayıda filmde başrol oynayan Ayhan Işık,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mustafasalihbozok · 4 years
Text
OKUYAN BİR KEZ DAHA OKUSUN.
O, ADAMDI…♥
1999’ un Eylül ayıydı, boşanmıştım.
Reklam ajansımdaki ortağımdan kazık yemiş, batmıştım.
Televizyonu bırakmıştım.
İftiralarla boğuşuyordum.
Savruluyordum.
Telefonum çaldı, tanımadığım numaraydı açmadım.
Mesaj geldi; “Beni ara”. İsim yoktu.
Aradım. “Benim ben Zeki abin” dedi. “Aramazsın diye ismimi yazmadım” dedi.
Daha once hiç ama hiç konuşmamıştık. Yani özel olarak.
Karşılaştıkça saygıdan selam o kadar.
Sanki akranıymışım, sanki kırk yıllık dostuymuşum, sanki Metin’mişim, sanki Ahmet’mişim, sanki Kandemir’mişim gibi konuştu benle.
“Sen şimdi sıkılıyorsundur, daralıyorsundur, kafan bozuk, bulanıktır, araba gönderiyorum, benim balıkçıya geliyorsun. Adresi mesaj at” dedi kapattı.
Gelen arabada, yeğeni, çocukluk arkadaşım, babası babamın gençlik arkadaşı Mesih Alasya’nın oğlu vardı.
O gece, beni, masadaki balığın yanına yatırdı, çatal bıçakla, ince ince, tüm kılçıklarımı ayıkladı.
Lop et kalana kadar uğraştı benimle.
Hayatı anlattı, hayatını anlattı. İnişleri, yokuşları anlattı.
İnişlerini, çıkışlarını anlattı. Tepeleri, çukurları anlattı.
Kayıp sanılan kazanımlarını, kazanç sanılan kayıpları anlattı.
Parayı, parasızlığı anlattı.
İnsana verdiği değeri, bu anlamdaki zenginliği, zenginliğini anlattı.
Parayı tutma gitsin, gerekince gelir dedi, gelir sahibi olmayı anlattı.
Çok borcum vardı, çok borcu vardı, vicdani borçsuzluğu anlattı.
Karides yedik, kalamar yedik, balık yedik, lakerda yedik, hak yememeyi anlattı.
Bir kedi geldi, girdi içeri, bir kaknem müşteri pist dedi, çatal fırlattı, kedi kucağına çıktı abimin, hayvanı anlattı, insanı anlattı.
Yalancı dolma yedik, doğru bildiğinden şaşmayı anlattı.
Bir gün öleceğiz dedik, dilediğince yaşamayı anlattı.
Babamın yeri ayrıdır elbette.
Ama bir Altan Erbulak,
Bir Cenk Koray,
Bir de ‘O’ yeniden varetti beni.
İçimdeki ‘Ben’ i görenlerdendi ‘O’.
Tanımadan güvenen, tanımadan sevenlerdendi ‘O’.
Ya da uzaktan bakıp en iyi görenlerdendi ‘O’.
Başlığa ‘adam’ yazdım ama ‘müebbet çocuk’tu o.
O geceden sonra kırk yıllık dost olmuştuk.
Seni kırıp da en dost görünenleri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.
Bekle bizi teker teker geleceğiz yanına, belki yarın, belki yarından da yakın.
Umarım ardımızda senin gibi iyi nefesler verecek insanlar bırakırız.
Kendine iyi bak diyesim var.
Başka bir söz gelmiyor, gelemiyor dilime.
Kusura bakmayın, daha fazla yazamayacağım, gözlerim buğulu, göremiyorum harfleri.
İyisi mi siz; Zeki Alasya yazın ve altına insan olmanın tüm değerlerini sıralayın, sanatı arda kalsın.
Cem ÖZER
Tumblr media
19 notes · View notes
alintikitap · 5 years
Photo
Tumblr media
Daha önce uzattığı kartviziti okuduğu hiç kimseyi içeri almayan görevli, göz attığı kartvizitte klasik bir istekte karşılaşır: "Kart hamili yakınımdır, maça alınmasını rica ederim." Karşısındaki adamı kovmadan önce ne olur ne olmaz diyerek kartın arka yüzünü çeviren görevlinin gözleri okuduğu isim karşısında fal taşı gibi açılır: . "Beyefendi sizi Altan Erbulak mı gönderdi?" Bir arkadaşının eline kartvizitini vererek maça gönderen Altan Erbulak'tır. Görevli: "Siz lütfen içeri buyurun." diyerek ünlü sanatçının arkadaşını basın ve şeref tribünü kapısından içeri alır. Haliyle de elinde bir kartvizit olduğu halde maça alınmayanlar homurdanır. . Kapıdaki adam sert çıkar: "Duymadınız mı yahu, adam Altan Erbulak'ın yakını." . O gün kapıdan içeri giren adam Altan Erbulak'ın ta kendisidir. Bir önceki Fenerbahçe-Galatasaray maçına giden Altan Erbulak, gazeteci kimliği ile basın ve şeref tribününün kapısından içeri girerken aynı görevli tarafından durdurulur... . Ünlü sanatçı: "Ben Altan Erbulak." dese de, görevli karşısında duran 1.64 boyundaki adama bakarak şunu söyler: "Sahtekar, koskoca Altan Erbulak böyle mi olur?" . Altan Erbulak, tarihimizde kendi kartviziti ile kendine torpil yapan tek insandır. . #alıntıkitap #kitapbaz #kitaplarimizdan #kitapcümleleri #kitapyorum #kitapunya #biryudumkitap #kitaplayasamak #kitapalintisi #kitapönerileri #tavsiyekitap #kitaponerisi #düşünenmadde #kitapçekilişi #kitaplik #kitaptansözler #kitaplar #kitapokumak #kitabevi #kitaplardankesitler #kitaplaryolda #kitapalıntıları #kitapsozleri (Simitçi Dünyası Maidan) https://www.instagram.com/p/B1dLIT6ptpe/?igshid=1ghy1w1oztei5
4 notes · View notes
tuzcularisin · 4 years
Text
Güngör Dilmen
“Öyleyse işit kuyu, yankıya yankıya işit
Cehennemin yedi kat derinliğine kadar işit
İşit kuyu, işit.Hoooy, Midas’ın kulakları eşek kulakları
Eşek kulakları
Midas’ın kulakları eşek kulakları”
20 Aralık 1969’da İstanbul’da ilk sahnelendiğinde oyunda yer alan müzik hocam Serdar Öztürk’ün davetiyle ailecek katıldığımız ve Özcan Sevgen ve Mete Uğur’un Midas’ı, Altan Erbulak’ın…
View On WordPress
0 notes
ansiklomedia · 6 years
Text
Altan Erbulak Kimdir?
karikatürcü, gazeteci, sinema ve tiyatro oyuncusudur (Erzurum 1929-İstanbul 1988).
Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Cemal Tollu’nun öğrencisi olarak beş yıl okudu. 15 yaşındayken karikatür çizmeye başladı. Akademiyi sonradan bitirdi (1950), güncel basında çizerliğini sürdürdü. 1957’de Dormen Tiyatrosu’nda profesyonel oldu. 1960’tan sonra sinemada “gözlüklü komik” olarak ün yaptı.…
View On WordPress
0 notes
Photo
Tumblr media
From altan erbulak https://www.instagram.com/p/CRn-HkXLV8d/?utm_medium=tumblr
0 notes
goblenci · 5 years
Photo
Tumblr media
Ayşe Hanım'ın kısa bir mesajı günümüzü şenlendirdi. Burada da paylaşmak istedik.Tüm üye ve sosyal medya takipçilerimizin de, keyifli bir akşam geçirdiğini umuyoruz.💕💕💕 İlginiz için çok teşekkür eder, ürünlerinizle keyifli vakit geçirmenizi dileriz. 💕 @ayseerbulakozgurdal Saygılarımızla, Ayşe Erbulak Özgürdal'ı bizim burada tanıtabilmemiz, anlatabilmemiz mümkün değil. Kısaca, biyografisinin son bölümünü alıntılayalım. " Yitirdiğimiz sanatçı Altan Erbulak’ın kızı, oyuncu Dağhan Külegeç’in annesi, sanatçı Özden Özgürdal’ın eşidir." Daha yakından tanımak isteyenler için, yöneticiliğini yaptığı oyunculuk ve yazarlık okulu Erbulak Evinin internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. http://www.erbulakevi.com/biz-kimiz-egitmen/ayse-erbulak ----------------- 👉Muline iplik: www.goblenci.com/kanavice-iplik-setleri.html 👉Koton perle: www.goblenci.com/koton-perle.html 👉Kumaş: www.goblenci.com/goblen-etamin-kumasi.html 👉Kasnak: www.goblenci.com/kasnaklar.html ----------------- Saygılarımızla, 👉 www.goblenci.com #goblenci #goblenpano #goblentablo #mulineiplik #etamin #muline #goblen #etaminpano #etaminipi #kanaviçeiplik #kaneviçe #kasnak #kaneviçepano #goblenmodelleri #kasnakpano #elişi #nakış #goblencicom #kanaviçe #Ariadnaiplik #tabiikigoblenci TAKİP EDİN!!! @ facebook.com/goblenci (Goblenci.com) https://www.instagram.com/p/B99zd2vHLVs/?igshid=j0y6r0yk52mn
0 notes
yeniyeniseyler · 7 years
Text
6 bölümlük “Sıradışı Polisiye Filmler Serisi” olarak adlandırılan “Çember” in ilk filmi olan; “Çember: Oyunu Bozuyorum” televizyonda ilk kez, 3 Temmuz 2017 Pazartesi saat 20:00’de star’da yayınlanacak.
Çember – Sıradışı Polisiye Filmler Serisi
Yönetmenliğini Abdullah Oğuz’un, yapımcılığını Ans Prodüksiyon’un üstlendiği, seri filmlerin başrollerinde ise; Serhat Kılıç, Pelin Akil Altan, Barış Bağcı ve Anıl Altan yer alıyorlar. Her filmde, farklı ünlü isimlerin rol alacağı serinin; ilk filmi olan “Çember: Oyunu Bozuyorum” da konuk oyuncu; Sedef Avcı. Serinin diğer filmlerinde rol alan ünlü isimler arasında; Menderes Samancılar, Melisa Sözen, Duygu Yetiş, Goncagül Sunar, İrem Altuğ, Füsun Erbulak yer alıyorlar. #gallery-0-4 { margin: auto; } #gallery-0-4 .gallery-item { float: left; margin-top: 10px; text-align: center; width: 25%; } #gallery-0-4 img { border: 2px solid #cfcfcf; } #gallery-0-4 .gallery-caption { margin-left: 0; } /* see gallery_shortcode() in wp-includes/media.php */
Çember – Başkomiser Barış
Çember – Komiser Adem
Çember – Komiser Yardımcısı Ayşe
Çember – Komiser Yardımcısı Volkan
Serinin konusu ise kısaca şöyle: “Türkiye’nin dört bir yanındaki gizemli, farklı ve çözülememiş dosyaları aydınlatmak amacıyla İstanbul emniyet müdürlüğü tarafından özel bir ekip kurulur. Suçlu profili uzmanı Barış Başkomiser’in (Barış Bağcı) önderi olduğu ekibin her üyesinin farklı yetenekleri vardır. Deneyimli, komik ve olayları kendi bakış açısıyla çözen komiser Adem (Serhat Kılıç)…  Yalan söyleyen insanları duygu durumundan ve hareketlerinden anlayan, ancak bulunduğu birimde çok fazla şans verilmemiş yeni komiser yardımcısı Ayşe (Pelin Akil Altan) … Ekibin bilişim uzmanı, heyecanlı komiser yardımcısı Volkan (Anıl Altan)… Geçmişlerinde birçok şey yaşamış ve birbirlerinden tamamen farklı olan bu dört kişi tek bir vakada birleşir ve beraber çalışmaya başlar.”
Çember – Afiş
İlk film olan “Çember: “Oyunu Bozuyorum”; 3 Temmuz 2017 Pazartesi 20:00’de star’da!
Star – Çember: Oyunu Bozuyorum (Tanıtım) (3 Temmuz Pazartesi başlıyor!) 6 bölümlük "Sıradışı Polisiye Filmler Serisi" olarak adlandırılan "Çember" in ilk filmi olan; "Çember: Oyunu Bozuyorum"
0 notes
mustafasalihbozok · 4 years
Text
O, Adamdı…
1999’ un Eylül ayıydı, boşanmıştım.
Reklam ajansımdaki ortağımdan kazık yemiş, batmıştım.
Televizyonu bırakmıştım.
İftiralarla boğuşuyordum.
Savruluyordum.
Telefonum çaldı, tanımadığım numaraydı açmadım.
Mesaj geldi; “Beni ara” İsim yoktu.
Aradım. “Benim ben Zeki abin” dedi. “Aramazsın diye ismimi yazmadım” dedi.
Daha once hiç ama hiç konuşmamıştık. Yani özel olarak.
Karşılaştıkça saygıdan selam o kadar.
Sanki akranıymışım, sanki kırk yıllık dostuymuşum, sanki Metin’mişim, sanki Ahmet’mişim, sanki Kandemir’mişim gibi konuştu benle.
“Sen şimdi sıkılıyorsundur, daralıyorsundur, kafan bozuk, bulanıktır, araba gönderiyorum, benim balıkçıya geliyorsun. Adresi mesaj at” dedi kapattı.
Gelen arabada, yeğeni, çocukluk arkadaşım, babası babamın gençlik arkadaşı Mesih Alasya’nın oğlu vardı.
O gece, beni, masadaki balığın yanına yatırdı, çatal bıçakla, ince ince, tüm kılçıklarımı ayıkladı.
Lop et kalana kadar uğraştı benimle.
Hayatı anlattı, hayatını anlattı. İnişleri, yokuşları anlattı.
İnişlerini, çıkışlarını anlattı. Tepeleri, çukurları anlattı.
Kayıp sanılan kazanımlarını, kazanç sanılan kayıpları anlattı.
Parayı, parasızlığı anlattı.
İnsana verdiği değeri, bu anlamdaki zenginliği, zenginliğini anlattı.
Parayı tutma gitsin, gerekince gelir dedi, gelir sahibi olmayı anlattı.
Çok borcum vardı, çok borcu vardı, vicdani borçsuzluğu anlattı.
Karides yedik, kalamar yedik, balık yedik, lakerda yedik, hak yememeyi anlattı.
Bir kedi geldi, girdi içeri, bir kaknem müşteri pist dedi, çatal fırlattı, kedi kucağına çıktı abimin, hayvanı anlattı, insanı anlattı.
Yalancı dolma yedik, doğru bildiğinden şaşmayı anlattı.
Bir gün öleceğiz dedik, dilediğince yaşamayı anlattı.
Babamın yeri ayrıdır elbette.
Ama bir Altan Erbulak,
Bir Cenk Koray,
Bir de ‘O’ yeniden varetti beni.
İçimdeki ‘Ben’ i görenlerdendi ‘O’.
Tanımadan güvenen, tanımadan sevenlerdendi ‘O’.
Ya da uzaktan bakıp en iyi görenlerdendi ‘O’.
Başlığa ‘adam’ yazdım ama ‘müebbet çocuk’tu o.
O geceden sonra kırk yıllık dost olmuştuk.
Seni kırıp da en dost görünenleri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.
Bekle bizi teker teker geleceğiz yanına, belki yarın, belki yarından da yakın.
Umarım ardımızda senin gibi iyi nefesler verecek insanlar bırakırız.
Kendine iyi bak diyesim var.
Başka bir söz gelmiyor, gelemiyor dilime.
Kusura bakmayın, daha fazla yazamayacağım, gözlerim buğulu, göremiyorum harfleri.
İyisi mi siz; Zeki Alasya yazın ve altına insan olmanın tüm değerlerini sıralayın, sanatı arda kalsın.
Cem Özer / #Ahenk
NYC Türk'den alıntılanmıştır✨
Tumblr media
7 notes · View notes
kutercinarsworld · 5 years
Text
1999’ un Eylül ayıydı, boşanmıştım.
Reklam ajansımdaki ortağımdan kazık yemiş, batmıştım.
Televizyonu bırakmıştım.
İftiralarla boğuşuyordum.
Savruluyordum.
Telefonum çaldı, tanımadığım numaraydı açmadım.
Mesaj geldi; “Beni ara”. İsim yoktu.
Aradım. “Benim ben Zeki abin” dedi.
“Aramazsın diye ismimi yazmadım” dedi.
Daha önce hiç ama hiç konuşmamıştık. Yani özel olarak.
Karşılaştıkça saygıdan selam o kadar.
Sanki akranıymışım, sanki kırk yıllık dostuymuşum, sanki Metin'mişim, sanki Ahmet'mişim, sanki Kandemir'mişim gibi konuştu benle.
“Sen şimdi sıkılıyorsundur, daralıyorsundur, kafan bozuk, bulanıktır, araba gönderiyorum, benim balıkçıya geliyorsun. Adresi mesaj at” dedi kapattı.
Gelen arabada, yeğeni, çocukluk arkadaşım, babası babamın gençlik arkadaşı Alasya’nın oğlu vardı.
O gece, beni, masadaki balığın yanına yatırdı, çatal bıçakla, ince ince, tüm kılçıklarımı ayıkladı.
Lop et kalana kadar uğraştı benimle.
Hayatı anlattı, hayatını anlattı. İnişleri, yokuşları anlattı.
İnişlerini, çıkışlarını anlattı. Tepeleri, çukurları anlattı.
Kayıp sanılan kazanımlarını, kazanç sanılan kayıpları anlattı.
Parayı, parasızlığı anlattı.
İnsana verdiği değeri, bu anlamdaki zenginliği, zenginliğini anlattı.
Parayı tutma gitsin, gerekince gelir dedi, gelir sahibi olmayı anlattı.
Çok borcum vardı, çok borcu vardı, vicdani borçsuzluğu anlattı.
Karides yedik, kalamar yedik, balık yedik, lakerda yedik, hak yememeyi anlattı.
Bir kedi geldi, girdi içeri, bir kaknem müşteri pist dedi, çatal fırlattı, kedi kucağına çıktı abimin, hayvanı anlattı, insanı anlattı.
Yalancı dolma yedik, doğru bildiğinden şaşmayı anlattı.
Bir gün öleceğiz dedik, dilediğince yaşamayı anlattı.
Babamın yeri ayrıdır elbette.
Ama bir Altan Erbulak,
Bir Cenk Koray,
Bir de ‘O’ yeniden varetti beni.
İçimdeki ‘Ben’ i görenlerdendi ‘O’.
Tanımadan güvenen, tanımadan sevenlerdendi ‘O’.
Ya da uzaktan bakıp en iyi görenlerdendi ‘O’.
Başlığa ‘adam’ yazdım ama ‘müebbet çocuk’tu o.
O geceden sonra kırk yıllık dost olmuştuk.
Seni kırıp da en dost görünenleri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.
Bekle bizi teker teker geleceğiz yanına, belki yarın, belki yarından da yakın.
Umarım ardımızda senin gibi iyi nefesler verecek insanlar bırakırız.
Kendine iyi bak diyesim var.
Başka bir söz gelmiyor, gelemiyor dilime.
Kusura bakmayın, daha fazla yazamayacağım, gözlerim buğulu, göremiyorum harfleri.
İyisi mi siz; Zeki Alasya yazın ve altına insan olmanın tüm değerlerini sıralayın, sanatı arda kalsın.
9 Mayıs 2015 04:07
Cem ÖZER....
0 notes
izmirplakcisi-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
ALTAN ERBULAK - BAKALIM NE OLACAK? Kapak Kondisyonu: 8/10, Plak Kondisyonu: 8/10, Müzik Türü: Non Music Fiyat: 550,00 TL www.izmirplakcisi.com 05319979737 [email protected] çı
0 notes