#semih balcıoğlu
Explore tagged Tumblr posts
elimiel · 6 years ago
Text
*üç nal lokantası
Ankara’da yaşamakta olan Şinasi Baray, Hacı Bayram Camii’nin yanında bulunan anneannesinin evinin bodrum katını elleriyle düzenleyerek bir lokanta açar. Yaşlı kadın, eskiden ahır olarak kullanılan bu yeri bu haliyle ilk gördüğünde şunları söyler: “Biz şu direğe merkepleri bağlardık”
Bu sözden etkilenen Şinasi yerin ismini Üç Nal Lokantası koyar. Eli yatkındır dekor yapmaya, düzenlemeye. Ankara Lisesi’nde okurken tiyaro oyunlarının dekorlarını da o hazırlamıştır. En yakın arkadaşları ise Orhan Veli, Oktay Rıfat ve kendinden bir sınıd küçük olan Melih Cevdet Anday’dır.
Şinasi bey 1989 yılında dünyadan göçmüştür. Üç Nal Lokantası’nın slava defterinin kapağında üç adet nal çakılıdır.
Defterde bir çocuk “Burasını çok sevdim” diye yazar. O çocuk büyümüş ve ünlü piyanist İdil Biret olmuştur. Semih Balcıoğlu ve Altan Erbulak ilk karikatürlerini çizerler defterin sarı sayfalarına. Gülcemal vapurunun süvarilerinden Ratip Tahir’de çizgilerin yanına şunu yazar: “İş dördüncü nalla bir ata kaldı, bir de meydana!”
Cahide Sonku’dan Nurullah Ataç’a, İbrahim Çallı’dan Yakup Kadri’ye kadar nice sanatçının el yazısını barındıran deftere, Cahit Sıtkı Tarancı, 20 Ekim 1953 tarihinde, şu dizeleri yadigar bırakır:
Bu gece ilk defa ağladım Bekâr odamın penceresinde Hani ev bark? Hani çoluk çocuk Elime ne geçti bı hayatın Kerhanesinde meyhanesinde Yatağın her gece böyle soğuk Saadet bu ömrün neresinde
Şinasi Bey’in eşi Melek hanım, Orhan Veli’nin 1950 yılının 10 Kasım gecesinde, Üç Nal Lokantası’nda içtiğini ve oradan çıktıktan sonra belediye tarafından yolda açılan bir çukura düştüğünü anlattıktan sonra şunu söyler: “Orhan o gece başka bir yere uğrayıp, içki içmiş olamaz.”
8 notes · View notes
ansiklomedia · 6 years ago
Text
Semih Balcıoğlu Hayatı
Semih Balcıoğlu; Karikatürcü (İstanbul 1928 -27 Ekim 2006, İstanbul). 1951’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik bölümü’nü bitirdi. İlk karikatürü 1943′ te Akbaba dergisinde yayımlandı. Birçok dergi ve gazetede çalıştı. Yurt içinde ve dışında 33 ödül kazandı. Ünlü altın Palmiye Ödülü bunlar arasındadır. Bulgaristan’da Gabrovo Mizah Evi tarafından düzenlenen oylamada dünyanın 106…
View On WordPress
0 notes
edebiyatsoylesileri · 4 years ago
Text
Doğan Hızlan / Ciddi iş yapanlar hayata gülerek bakar
Tumblr media
İnce çerçeveli zarif gözlüklerinin arkasından muzipçe gülümseyen bakışları, renkli papyonları, kitaplarla dolu çalışma odası geldi aklıma Doğan Hızlan'la röportaja giderken. Hürriyet gazetesi yayın danışmanı, eleştirmen Doğan Hızlan, 2006 yılında 25. TÜYAP Kitap Fuarı'nın 'Onur Yazarı'ydı... Hayatının temelini kitap, müzik ve yemek olarak belirleyen Hızlan, odasına girdiğimizde "Semih Balcıoğlu'nu kaybettik," dedi üzgün bir sesle ve Balcıoğlu'nun eşi Emel Hanım'la konuşmaya devam etti telefondan... Bir dosta veda anının burukluğuyla konuştuk hayatını, 55 yıllık edebiyat kalemşörlüğünü, hâlâ birlikte yaşadığı 92 yaşındaki annesini, vazgeçemediklerini... 
Röportaja üzücü bir soruyla başlayacağım. Nasıl anacaksınız Semih Balcıoğlu'nu? - Semih Balcıoğlu, hem çizgisi hem yazısı olan ender karikatürcülerden biriydi. Çizginin insanı düşündüren işlevini ustaca kullanırdı. Dostluğu, yakınlığı benim hep anılarımda yaşayacak. Bir de daima kendine özgü kahkahası hep kulaklarımda çınlayacak. Nasıl bir yayın danışmanısınız? Genç gazeteci ve edebiyatçılara kapınız açık mı yoksa mesafeli misiniz? - Ben hayatım boyunca hep genç arkadaşlarla çalıştım. Hiçbir yerden bir kimseyi transfer etmedim. Kürşat Başar'dan başlayarak bize hep genç, yetenekli, çalışkan olarak geldiler. Onların yükseliş çizgilerini izledim, ama daima da yükseliş çizgileri için çaba harcadım. Çevremde hiç ast-üst olayını gözetmedim. Çünkü edebiyat-sanat dünyasında ast-üstlük soğuk bir şeydir, bir hiyerarşik düzen olmaz. Yayın danışmanı olarak benim de odamın kapısı genç şair ve yazarlara, gazetecilere hep açıktır. Ben edebiyatta ulaşılmaz, mesafeli bir durumu kabul etmiyorum. Gazetede her gördüğümle konuşup şakalaşırım.
Haftanın yedi günü hâlâ bu çalışma odanızda mı geçiyor? - Evet, hâlâ haftanın yedi günü gazeteye geliyorum. İnsanının hayatıyla işi karıştı mı hayatıyla işinin mekânı da örtüşmeye başlıyor. Burada kitaplar, CD'ler, müzik çalarım, iPod'um var. Bütün müzik, edebiyat müracaatlarım burada. 
Hayatı sanatçıların kaleminden, gözünden görmeye alışığım, iyi bir kitap, müzik, yemek yeterlidir
- 'Bodrum'da bir bahçede yazayım,' demez misiniz hiç? - Hiç böyle bir şey düşünmedim. Hatta Silivri'de bir yazlık evimiz var, sadece annemi görmek için giderim. Şarlo ile Gertrud Stein bir yemekte buluşurlar. İngiltere'nin o meşhur çimlerine bakan bir salonda yemek yerler. Stein der ki Şarlo'ya 'Yahu ne güzel çimler, değil mi?' Şarlo'nun cevabı 'Turner'ın resimlerindeki yeşili tercih ederim,' olur. Ben de her şeyi bir sanatçının kaleminden ya da gözünden görmeye alıştığım için doğa resimleri olaganüstü gelir. İşte karşımda Turan Erol'un bir Bodrum tablosu, çok güzel... Ama Bodrum'un içine gittiğimde çok sıkılıyorum, dayanamıyorum. Benim odalarım kapalı odalar, demek bende klostrofobi yok. İyi bir kitap, iyi müzik ve yemek yeterli. - Kürşat Başar'ın sizinle yaptığı nehir söyleşisinin başlığı Sanki Bir Roman Kahramanı... Bir ankette de sevdiğiniz roman kahramanı sorulduğunda Raskolnikov cevabını vermişsiniz. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sının unutulmaz kahramanı... Niye Raskolnikov? - Benim gibi sakin ve durgun hayat yaşayanlar Raskolnikov gibi biraz psikolojik kitaplarda yer alan psikopat diye nitelendireceğimiz insanlardan hoşlanırlar. Herhalde onun için. Ama ben Oblomov kitabını da severim. Gerçekten çok çalışan görünen, çok önemli işler yaptığını zannedenlere böylesine alaycı tokat vuran az kitap vardır. Hayatımda hep şunu gördüm; ciddi iş yapanlar hayata gülerek bakıyor, ciddiyetle bakmıyor. Arkada hiçbir şey olmayan insanlar hayata hep ağırbaşlı bakar, konuşmazlar. 
Yazarlar, edebiyatçılar hayata karşı beceriksizdir
Siz biraz da Borges'i hatırlatırsınız hep... Annesine bağlılığı, yalnızlığı, yazma kaygısı... Hiç kuşkusuz... Çok sevdiğim bir yazar. Aslında ben Borges'i sevdiğim gibi Alberto Manguel'i çok severim. Çünkü Yazma Üzerine kitabında '15 yaşında ayakkabı bağlamayı öğrendiğim için yazarlıktan başka bir şey yapamayacağımı anladım,' diyor. Ben de ayakkabı bağlamayı 15 yaşında öğrendim ve yine ayakkabı bağlamayı iyi yapamam ve hep çözülür nedense... O yüzden de hep diyorum ki yazarların, edebiyatçıların aslında hep gerçekten hayata karşı beceriksizlikleri vardır. Yine de ben yazılarınızı hala hep tutkuyla bağlı olduğunuz dolmakalemle yazdığınızı düşünürdüm, ama bakıyorum bilgisayarla aranız gayet iyi... Her yerde bilgisayarla çalışırım. Müzik dinlemeyi çok sevdiğim için bir parça da amatör olarak bildiğim için müzikle ilgili teknolojik olan her şey beni ilgilendirir. Ama eve gelen bazı hala dinlediğim makara teybim var. Ertuğrul Özkök 'Bunu Rahmi Koç Müzesi'ne verin, yeri orasıdır,' diye benimle dalga geçiyor. Annenizle yakınlığınız da aynı Borges gibi değil mi? Nasıl bir konfor bu Doğan Bey, hala annenizle birlikte yaşıyorsunuz... Ben evlenmedim. Annem arada bir 'Niye evlenmedin, niye evlenmiyorsun?' der bana. Evlenmenin bir insana getirdiği çok sorumluluklar var ama ailem beni pek sorumluluğa alıştırmamış. Sadece duyduğum tek sorumluk yazdığım yazının daha iyi olması için yapacağım araştırmalar, müziğin en iyi dinlenmesi için yaptığım araştırmalar. Öbür türlü ev yükü, aile yükü vermediler. Herhalde o tür bir şeyi ben üstlenemezdim.
Hiç pişmanlık duymadım, eskiyi özlemedim
Hiç pişmanlık duyduğunuz olmuyor mu? Hiç duymuyorum. Ben hayatta yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım. Çünkü o zaman istediğim için yaptım ve demek ki o zaman bu gerekiyordu. O da olmasaydı, dediğim bir şey yok. Eskiyi de özlemedim. Çünkü gerçekten de her günü bir şey öğrenen her gün kendine bir şeyler katan bir insan niye eskiyi özlesin? 1950'lerin Samatya'sını, büyüdüğünüz sokakları da özlemiyor olamazsınız ama... Şüphesiz... 50'lerin Samatyası, Lalelisi... Ama bir şehir değişecek, değişmeyen neresi var? Londra da değişiyor Paris de. Türkiye'deki değişimin özelliği şu: Başka yerlerde iş öbekleri yok Türkiye'de. İtalya'ya bakıyorsunuz otomobil sanayii başka yerde, basın başka yerde, turizm başka yerde. Ama her şey İstanbul'da toplanmış, insanlar da başka yerde ekmek bulamayınca buraya geliyorlar, burada da helak oluyorlar çoğu zaman. Suça, kapkaça karışıyorlar. Bu Türkiye'de her şeyin İstanbul'a odaklamasından kaynaklanıyor. Tabii ki o yılların Galatasaray'ını, Harbiye'yi, oradaki havyar mağazasını düşüneceksiniz. Dünyada değişim oluyor ama eski yerler de kalıyor. Bizde 100 yıllık pastane kalmıyor. Ama mesleki açıdan düşünürsek 'Ah eski gazeteciler,' demiyorum ben. Öyle bir şey söyleyenden bir yerde kaldıklarından düşünüyorum. Şimdi gazeteciler çok daha bilgili, çok daha donanımlı, çok daha iyi gazeteler çıkıyor, bu bir gerçek. Anneniz Girit kökenli... Hiç merak edip gittiniz mi Kazancakis'in topraklarına? Geçen sene gidecektim ama olmadı. Hep başka adalara gittim ama oraya gidemedim. Bu sene gitmeyi düşünüyorum. Doğrusu çok da merak etmiyorum. Çünkü İstanbul'un da her yerini merak etmiyorum, belli yerlere gidiyorum. Coğrafya merakım yok benim. Kitaplar kadar mutfağa ve yemeğe merakınız da meşhur. Yemek yapar mısınız? Hayır, hiç yapmıyorum ama yapılan yemekte kullanılan malzemenin derecesini anlayabilirim. Çalışma odanız çok dağınık ama mutfağınız çok düzenliymiş. Hatta ekmek bıçağıyla peynir kesen bir arkadaşınızı azarlamışsınız, doğru mu? Evet. Bardaklar da ayrıdır. İçki içilecek ayrı, su içilecek ayrı, şarap ayrı... Çatallar... Bonfileyi rahat kesmek için dişli olmalı.. Bu biraz hayatın teferruatıdır, teferruat insanı yorar, ama bu da mükemmeliyetçiliktir. Benim ki mükemmeliyetçilikten geliyor.
“Bu kitap okunmaz” diyerek geçemem, çünkü kitaba verilen emeğe çok acırım
Kitaba tutkunuzdan dolayı olumsuz eleştiri yapmama ilkeniz de hiç değişmiyor sanırım. Görevimiz Tehlike'de şöyle bir şey vardır: Bu CD iki dakika içinde kendini imha edecektir, denir. Kötü kitap zaten kendini yok eder, yaşamaz, duramaz ayakta. Bu da bana ayakta duramayan bir insanı itmek gibi geliyor. Bir şeyi desteklemek övmek başkalarına sevdirmek çok zor bir iş ama bir çırpıda kötülemek kolay bir iş. Bu kitap okunmaz, diyerek geçersiniz ama ben emeklere çok acırım. Türkiye gibi bir yerde insanlar ne emeklerle kitap yazıyor.
Kitaplarınız için de ayrı bir eviniz var. Bir kütüphane açacak mısınız? - Annem bana Fatih'teki evi verdi, orası kütüphane gibi oldu. - Halka açık mı? - Hayır, kendime açık. Hep çalıştığım için arkadaşlar da istifade ediyor. Eleştiri ve deneme üzerine Türkçe ve İngilizce kitaplar var orada. - Orhan Pamuk'a Nobel Edebiyat Ödülü'nün verilmesinin keyfini çıkarabildik mi Türkiye'de? - Türkiye'de insan neyin keyfini çıkarabilir ki? Bir Türk yazarın Nobel alması çok önemlidir. - Kitap Fuarı'nın 25. yılı ve siz 'Onur Yazarı'sınız. - İlk yazımın 1954'te çıktığını Behçet Necatigil'in Edebiyatımızın İsimler Sözlüğü'nden öğrendim. Unutmuştum o yazıyı. 1954'te Ankara'da çıkan Forum dergisinde Fazıl Hüsnü Dağlarca ile ilgili bir yazı yazmıştım. O yazıyla başladı benim yazı hayatım. Kitap Fuarı'nın 25. yılı ve 'Onur Yazarı' olmak da çok güzel... Benim hoşuma giden Türk edebiyatının başka alanların büyük ustalarıyla bu onur listesinde yer almak, o adlarla birlikte anılmak çok güzel bir şey.
(Figen Yanık / 29 Ekim 2006 / Sabah gazetesi)
0 notes
turkcebilginet-blog · 7 years ago
Link
Önce Çizdim Sonra Yazdım Kitabın Adı : Önce Çizdim Sonra Yazdım Kitabın Yazarı : Semih Balcıoğlu Yayınevi ve Adresi : Yapı Kredi Yayınları, İstanbul Basım Yılı ... - #O - #KitapÖzetleri Önce Çizdim Sonra Yazdım http://www.turkcebilgi.org/kitap-ozetleri/o/once-cizdim-sonra-yazdim-24554.html Önce Çizdim Sonra Yazdım nedir? Önce Çizdim Sonra Yazdım hakkında bilgi. Önce Çizdim Sonra Yazdım tanımı anlamı nedir?. Önce Çizdim Sonra Yazdım - orca kitabının özeti makalesi, haberleri Önce Çizdim Sonra Yazdım vikipedi. (Kitap Özetleri - O)
0 notes
kitapindiroku · 7 years ago
Text
Kültürümüzden İnsan Adaları Kitabı pdf indir pdf indir
Kültürümüzden İnsan Adaları Orhan Şaik Gökyay – Şefik Bursalı – Zeki Ömer Defne – Ali Avni Çelebi – Haşim Nezihi Okay – Kenan ��zbel – Melahat Özgü – Zühtü Müridoğlu – Mehmet Ali Sebük – Vedat Ar – Cevdet Kudret – Mehmet Ali Aybar – Necdet Mahfi Ayral – Rakım Çalapala – Cahit Arf – Burhan Arpad – Füreya – Faruk Kenç – Robert Anhegger – Ziyad Ebüzziya – Cahit Uçuk – Taha Toros – Faruk Erem – Salim Şengil – Ferruh Başağa – Fazıl Hüsnü Dağlarca – Necmi Rıza – Bahri Savcı – Türker Acaroğlu – Melih Cevdet Anday – Cihat Burak – Nuri iyem – Aziz Nesin – Peride Celal – şahap Sıtkı – Tarık Zafer Tunaya – Mina Urgan – ilhan Arakon – Hüsamettin Bozok – Orhan Hançerlioğlu – Tarık Buğra – Avni Arbaş – Salâh Birsel – Burhan Oğuz – Nedim Otyam – Kemal Sülker – Sabahattin Kudret Aksal – Mümtaz Yener – Nermin Abadan-Unat – Bedia Akarsu – Balaban – İlhan Başgöz – Berna Moran – Afif Yesari – Sadun Aren – Orhan Asena – Haydar Kazgan – Turhan Selçuk – Zeyyat Selimoğlu – Semavi Eyice – Neşet Günal – Osman N. Karaca – Arslan Kaynardağ – Kayıhan Keskinok – Hıfzı Topuz – ismail Tunalı – Yaşar Kemal – Faruk Yener – Panayot Abacı – Nedim Günsür – Arif Damar – ismet Zeki Eyüboğlu – Naim Tirali – Adnan Turani – Nermi Uygur – Nuri Abaç – Ali Ulvi – Çetin Altan – Talip Apaydın – Başaran – Kemal Demirel – Doğan Kuban – Memet Fuat – Fikret Otyam – Hakkı Özkan – Can Yücel – Metin And – Asım Bezirci – Sadi Diren – Turan Erol – Şükran Kurdakul – Nijat Özön – Niyazi Sayın – Nihal Yeğinobalı – Semih Balcıoğlu – Erhan Bener – Ara Güler – Selahattin Hilav – Güngör Dilmen – Muzaffer ilhan Erdost – Mahmut Makal
Kültürümüzden İnsan Adaları Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
kitapindiroku · 7 years ago
Text
Karikaturgut Kitabı pdf indir pdf indir
Karikaturgut Kitabı pdf indir, adlı kitabı ziyaretçilerimizin çok istemesi sebebi ile alıp pdf formatına getirmiş bulunmaktayız. Semih Balcıoğlu isimli yazarımızın yazdığıKarikaturgut Kitabı pdf indir kitabı sizlerde indirip okuyabilir veya arşivinizde saklayabilirsiniz.
Karikaturgut Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
ansiklomedia · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Semih Balcıoğlu Kimdir? Semih Balcıoğlu; (d. 1928, İstanbul – ö. 27 Ekim 2006, İstanbul), Türk karikatürcüdür. Ortaöğrenimini Özel Işık Lisesi’nde, yükseköğrenimini İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölümü’nde tamamladı (1951).
0 notes