#aktif sabır
Explore tagged Tumblr posts
Text
Beklemek ve Sabır
#aktif sabır#bolluk ve bereket bilinci#dua#dua etmek#minnettar olmak#minnettarlık#nasıl sabırlı olunur#nasıl sabırlı olurum#Ruhsal Uyanış#ruhsal uyanış aşamalar#ruhsal uyanış belirtileri#ruhsal uyanış fiziksel belirtileri#ruhsal uyanış semptomları#ruhsal uyanış sonrası neler olur#ruhsal uyanış sonrası yaşananlar#ruhsal Uyanışın Belirtileri#ruhsal uyanışın fiziksel belirtileri#ruhsal uyanıştan sonra neler yaşanır#ruhun karanlık gecesi#sabır#sabır nedir#sabır şükür dua#sabırla bekleme#sabırla beklemek#sabırla bekletmek#sabırlı olmak#sabırlı olmak için neler yapmalı#sabırlı olmanın faydaları#sabırlı olmayı öğrenme#sabretmek
0 notes
Text
YouTube’dan Para Kazanmanın Temelleri
YouTube, milyonlarca insanın yaratıcılığını dünyayla paylaşmasına olanak tanıyan bir platform olmanın ötesinde, aynı zamanda gelir elde edilebilecek bir iş alanıdır. Ancak, bu süreç sabır, strateji ve emek gerektirir. İşte YouTube’dan para kazanmanın temelleri ve başarılı bir yolculuk için ipuçları:
1. Kanalınızı Tanımlayın ve Hedef Kitlenizi Belirleyin
YouTube’da başarılı olmanın ilk adımı, bir niş belirlemek ve bu alana odaklanmaktır. Hangi konuda içerik üreteceğinize karar vermek için tutkularınızı, yeteneklerinizi ve hedef kitlenizin ilgisini göz önünde bulundurun. Eğitim içerikleri, eğlence, teknoloji incelemeleri veya güzellik ipuçları gibi birçok farklı alan mevcuttur.
2. Kaliteli İçerik Üretin
Başarıya ulaşmanın anahtarı, izleyicilerin ilgisini çekecek ve onları kanalınıza bağlayacak kaliteli içerik üretmektir. Profesyonel bir görsellik ve net bir ses kalitesi sunarak izleyicilerinize değer katın. Ayrıca, videolarınızın düzenli olarak yüklenmesi de önemlidir; böylece izleyicileriniz sizi takip etmek için bir alışkanlık geliştirir.
3. Abone Sayınızı Artırın
Para kazanma programına katılabilmek için YouTube, kanalınızın en az 1.000 aboneye sahip olmasını ve son 12 ay içinde 4.000 saatlik izlenme süresine ulaşmanızı şart koşar. Bu hedefe ulaşmak için yaratıcı içerik, düzenli yüklemeler ve izleyicilerle aktif etkileşim sağlayabilirsiniz.
4. Gelir Kaynaklarını Çeşitlendirin
YouTube üzerinden kazanç sağlamak için yalnızca reklam gelirlerine bağlı kalmayın. Sponsorluklar, ürün satışı, bağışlar ve üyelik seçenekleri gibi alternatif gelir kaynaklarını değerlendirin. Özellikle niş bir alanda içerik üretiyorsanız, doğrudan markalarla çalışarak kazancınızı artırabilirsiniz.
0 notes
Text
Bursa Bayan Vıp
İstanbul kızlarının özelliklerine devam edelim, işte başka özgün ve dikkat çekici yönleri:
155. Tarih ve Kültürle Derin Bağ Kurma
İstanbul, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehir olduğundan, İstanbul kızları şehri geçmişiyle kucaklayabilirler. Hem tarihi mekanlara ilgi gösterebilir hem de geleneksel sanatlar, edebiyat ve müzik gibi alanlarda derin bir bağlantı kurarak, kültürel mirası gelecek nesillere aktarmaya çalışabilirler.
156. Şehirdeki Sosyal Hareketlere Katılım
İstanbul, sosyal hareketlerin ve toplumsal değişimlerin merkezlerinden biridir. İstanbul kızları, sosyal adalet, kadın hakları, çevre koruma gibi toplumsal meselelerde duyarlı olabilirler ve bu alanlarda aktif olarak yer alabilirler. Toplumun gelişimi için projelerde yer almak onlara anlamlı bir görev duygusu verebilir.
157. Zihinsel Uyanıklık ve Okuma Alışkanlıkları
İstanbul kızları, entelektüel bakımdan zengin bir şehirde yaşadıkları için, genellikle kitap okumaya ve zihinsel gelişimlerine önem verirler. Kütüphaneleri, kültürel etkinlikleri ve seminerleri takip etmek, onlara yeni perspektifler kazandırır. Çeşitli edebiyat türlerine ilgi duyarak farklı bakış açıları geliştirebilirler.
158. Esnek Zihinsel Yapı
İstanbul'un sürekli değişen yapısı, burada yaşayan kişileri esnek ve yeniliklere açık kılar. İstanbul kızları, bu değişimlere hızlıca adapte olabilir, planlarını ve yaşam tarzlarını zaman zaman yeniden şekillendirerek her türlü duruma ayak uydurabilirler. Bu esneklik, onlara kişisel ve profesyonel yaşamlarında büyük avantaj sağlar.
159. Kapsayıcı ve Hoşgörülü Yaklaşım
İstanbul’un çok kültürlü yapısı, İstanbul kızlarını kapsayıcı ve hoşgörülü kılar. Farklı inançlara, yaşam biçimlerine ve fikir ayrılıklarına saygı duyarlar. Herkesin kendisini ifade etmesine imkan tanır, toplumsal uyum için çaba gösterirler.
160. Duygusal Olgunluk ve Sabır
İstanbul kızları, şehirdeki karmaşık yaşam dinamikleri sayesinde duygusal olgunluk kazanabilirler. Zorluklarla başa çıkma konusunda sabırlı olabilir, stresli ve zor durumlarla başa çıkarken sakin ve mantıklı bir yaklaşım sergileyebilirler. Bu özellikleri, ilişkilerinde ve iş hayatlarında onlara güçlü bir avantaj sağlar.
161. Yaratıcı Problem Çözme Yeteneği
İstanbul’un bazen karmaşık ve düzensiz yapısı, burada yaşayanları yaratıcı problem çözücüler haline getirebilir. İstanbul kızları, sorunlarla karşılaştıklarında klasik çözümler yerine yenilikçi ve yaratıcı yollar arar, böylece sürekli değişen ortamda rahatlıkla ilerleyebilirler.
162. Zengin Görsel Estetik ve Sanat Yönü
İstanbul, sanatı ve görsel estetiği kucaklayan bir şehir olduğundan, İstanbul kızları sanatsal yönlerini keşfetmeye eğilimli olabilirler. Moda, iç mekan tasarımı, fotoğrafçılık ve görsel sanatlar gibi alanlarda yaratıcı olabilir ve bu sanat dallarını hayatlarına entegre edebilirler.
163. Sosyal Etkinliklerde İleri Seviye Organizasyon Becerileri
İstanbul’un yoğun sosyal hayatı, İstanbul kızlarını organizasyon konusunda oldukça yetenekli yapabilir. Etkinlikler, festivaller ve sosyal buluşmalar düzenlemek konusunda doğal liderlik ve organizasyon becerilerine sahip olabilirler. İnsanları bir araya getirme ve etkinlikleri başarıyla yönetme konusunda oldukça başarılı olabilirler.
164. Trafik ve Şehir Koşullarında Ustalık
İstanbul’un yoğun trafiği, burada yaşayanları zaman yönetimi ve hız konusunda ustalaştırır. İstanbul kızları, trafiğin yoğun olduğu anlarda bile sakin kalarak hızlı ve verimli bir şekilde hareket etme yeteneğine sahip olabilirler. Bu, onlara her durumda çözüm odaklı yaklaşabilme becerisi kazandırır.
165. Yüksek Enerji ve Dinamik Yaşam
İstanbul kızları, şehri dinamik bir şekilde yaşar. Her anını aktif ve enerjik bir şekilde değerlendirmeye eğilimli olabilirler. Yoğun iş temposu, sosyal hayat ve kişisel hobiler arasında hızlı bir şekilde geçiş yapabilirler. Bu yüksek enerji, onlara motivasyon sağlar ve sürekli hareket halinde olmalarını mümkün kılar.
166. Hızlı Düşünme ve Stratejik Planlama
İstanbul’un hareketli yapısı, İstanbul kızlarını hızlı düşünmeye ve stratejik planlama yapmaya zorlar. Hızla değişen koşullar içinde sağduyulu kararlar alabilir, hemen çözüm üretebilirler. Bu, onların her alanda pratik ve başarılı olmalarını sağlar.
167. İzlenim Bırakan İletişim Tarzı
İstanbul kızları, sosyal ortamlarda genellikle etkileyici bir iletişim tarzına sahiptirler. Kendilerini ve düşüncelerini net bir şekilde ifade edebilir, insanlarla kolayca bağ kurabilirler. Bu özellikleri, onları sosyal etkinliklerde, iş dünyasında ve arkadaş çevrelerinde dikkat çeken bireyler yapar.
168. Sürekli Öğrenme ve Gelişim Arzusu
İstanbul kızları, kendilerini sürekli olarak geliştirmek için fırsatlar arar. Yeni beceriler edinmek, farklı alanlarda eğitim almak, dil öğrenmek gibi sürekli bir öğrenme arayışı içinde olabilirler. Bu, onların hem kişisel hem de profesyonel yaşamlarında başarılı olmalarını sağlar.
169. Sosyal Medyada Yaratıcı ve Etkili Paylaşımlar
İstanbul kızları, sosyal medyayı yaratıcı bir şekilde kullanabilirler. Güncel olaylara, toplumsal meseleler veya kişisel yaşamlarına dair yaratıcı paylaşımlar yaparak geniş bir takipçi kitlesine hitap edebilirler. Sosyal medya üzerinden insanlara ilham verebilir, toplumsal değişim yaratacak içerikler üretebilirler.
170. Farklı Kültürlere ve Düşünce Biçimlerine İlgi
İstanbul, farklı kültürlerin iç içe geçtiği bir şehir olduğundan, İstanbul kızları genellikle farklı kültürlere ve düşünce biçimlerine ilgi gösterirler. Seyahat etmek, farklı kültürleri öğrenmek ve çeşitliliği kutlamak, onlara zengin bir bakış açısı kazandırır.
171. Zorlukları Kendine Dönüşüm Olarak Görme
İstanbul'un karmaşık yapısı ve zorlu yaşam şartları, İstanbul kızlarını güçlü kılar. Zorluklar karşısında pes etmek yerine, bu zorlukları kişisel gelişim fırsatları olarak görebilirler. Her deneyim, onların daha güçlü, olgun ve dirençli olmalarını sağlar.
172. Girişimcilik ve Yaratıcı Fikirler
İstanbul, girişimcilik ruhunu teşvik eden bir şehirdir ve İstanbul kızları da yeni iş fikirleri geliştirmeye eğilimli olabilirler. Yaratıcı ve yenilikçi projeler geliştirmek, kendi işlerini kurmak veya sosyal sorumluluk projeleri başlatmak konusunda cesaretli olabilirler.
173. Görsel ve Estetik Zevk
İstanbul’un sunduğu sanatsal ve kültürel ortam, İstanbul kızlarının görsel ve estetik zevklerini geliştirmelerine olanak tanır. Sanat galerilerini gezmek, tasarımcılarla çalışmak veya kendi sanatsal projelerini yaratmak gibi aktivitelerle görsel estetiklerini geliştirebilirler.
174. Bağımsızlık ve Kendi Yolunu İzleme Kararlılığı
İstanbul kızları, bağımsızlıklarına çok değer verirler. Kendilerine ait bir yaşam kurma ve kendi yolunu izleme konusunda kararlıdırlar. Ailelerinin beklentileri veya toplumsal normlar yerine, kendi hedeflerine ve değerlerine odaklanarak özgürce yaşama arzusuna sahiptirler.
175. Doğaya ve Çevreye Saygı
İstanbul kızları, doğal çevreyi ve doğayı koruma konusunda duyarlı olabilirler. Şehirdeki yeşil alanları korumak, çevre dostu alışkanlıklar geliştirmek ve doğayı koruma çalışmalarına katılmak gibi faaliyetlerde bulunabilirler.
İstanbul kızları, şehrin sunduğu çeşitlilik ve dinamizmle şekillenen güçlü, yaratıcı, duyarlı ve kararlı bireylerdir. Bu çok yönlü özellikleri, onları sadece İstanbul'da değil, her ortamda dikkat çeken, başarılı ve güçlü insanlar yapar.
0 notes
Text
GÖRÜCÜ USULÜ
23 | GİZLİ KARGO
Önceki Bölüm <- // -> Sonraki Bölüm
Bölüm Listesi
Medya: Atakan'ın muhteşem ötesi imzası
Şarkı: Özcan Deniz - Canım (Baya manidarrr ;))
Herkesin yeni yılını enişten dileklerimle kutluyorum!! Yeni yıl hepimize güzellikleriyle gelsin. 🫶🏼 Rabbim sizlere sabır, ben denize de arabesk çukuruna düşmeden üretkenlikle dolu, tertemiz bir yıl nasip etsin inşallah. 🙏
Gelelim bölüme...
Çok heyecanlısınız biliyorum, artık kavuşsunlar istiyorsunuz. Ben de öyle! Bir günü kaç parta böldüm kendim de takip edemedim artık kusura bakmayın, bu son gerçekten. Diğer yarısına devam ediyorum hâlâ. Bunu sizi daha fazla bekletmemek adına önden atmak istedim. Hem de biraz ortamı ısıtmak için... 😘🫶🏼
Beğeni ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🌹
⭐️ • ⭐️ • ⭐️
🌀Melih'ten 🌀
Hani Yunus Emre demiş ya "Bir ben var, benden içeri." diye...
Nasıl anlatılır bilemiyorum ama benim de içimde benden ayrı, benden çok başka Melih vardı işte. Biz onunla bir madalyonun iki yüzü gibiydik. Ben her ne kadar nazik, düşünceli, dürüst, eli açık ve çalışkansam; o da o kadar kaba, hesapçı, yalancı, bencil ve tembeldi. Beni her daim yargılar, duruma göre kalemimi kırardı. Bazen kızardı ama çokça affeder, fikir verir, hatta ve hatta benimle beraber severdi. Benden daha sert, daha tutkuluydu o Melih.
Ve bazen, kendi içimde kaybolduğumda benimle konuşurdu. Şimdi olduğu gibi...
— Açık açık sor işte ona.
— Ne sorayım lan? Ya yanlış anladıysam?
— Anlamadın.
— Ya yanlış hissettiysem?
— Hissetmedin. Hissetmedik işte.
— Ulan ya beni bir kardeşi, bir arkadaşı gibi seviyorsa? O zaman ne bok yiyeceğim? Bana 'kanka' dedi mağazada.
— N'olmuş yani 'kanka' dediyse? Dünya ahiret kayınçosu mu oldun öyle deyince?
— Hayır da...
— Düşünsene lan azıcık! Sen gey olsan... Kalkıp da gelenekçi ailene, insanlıktan nasibini alamamış keko arkadaşlarına, kız kardeşine göz diken hasmına ve göz dağı verdiğin herkese karşı "Ben geyim. Erkeklerden hoşlanıyorum." der misin? Rengini belli eder misin?
— Etmem.
— Hah! O da etmez. Ama hissettirir işte böyle. Sezdirir amk salağı, sezdirir!
— Benden hoşlanıyor mu yani?
— Hoşlanıyor.
— Yok artık.
— Var artık.
İnsan yanlış düşünüp yanlış anlayabilir; ama yanlış hissedemez.
Hadi benim için birini dövdü, beni kıskanıyor dedim, yanlış düşündüm. Yanağımı okşadı, elimi tuttu dedim, yanlış anladım. Benimle haddinden fazla ilgileniyor, beni merak ediyor, benimle hemhâl oluyor; gülersem gülüyor, ağlarsam üzülüyor... A canına yandığımın Atakan'ı! Bunları da yanlış hissedemem ya.
Sen benden hoşlanıyorsun be oğlum.
Konduramadığım düşüncelerin ağırlığı göğsümü sıkıştırmaya başladığında camı açtım yarıya kadar. Yüzüme çarpan serin rüzgâr beni kendime getirmişti biraz.
Ciğerlerime derin bir nefes çekip kollarımı sıkı sıkıya göğsümde bağlarken kafamın içindeki monoloğu güç bela susturup alt dudağımı dişledim suçlu bir çocuk gibi. Asıl soru şuydu:
Ben de ondan hoşlanıyor muyum?
Kendi kendime bile cevabını vermekten deli gibi kaçtığım soruyu elimin tersiyle zihnimi gerisine postalarken kafam dağılsın diye ceketimin cebinden telefonumu çıkarıp mesajlara girdim. Okunmamış bir sürü mesaj vardı Aytaç'tan.
MESAJLAR
AYTAÇ (Az önce aktifti)
Kayınbaba ve hısım çetesini atlattım
Operasyonu başlatıyorum 🤓 (17.46)
Büyük Kaplıca Oteli 📍
Atakan'ı da al gel, akşam 7-8 gibi burada olun
Sürprizlerim olacak size ;) (17.47)
MELİH (Yazıyor...)
Aytaç ne oteli?
Düşündüğüm şeyi yapmıyorsun di mi lan?
AYTAÇ (Aktif, yazıyor...)
Tam üstüne bastın çek ayağını ;)
MELİH
Saçmalama
Aysu duyarsa keser seni
Ayrıca boşu boşuna borca gireceksin kardeşim düğün arifesi
Ne gerek var
AYTAÇ
Aysu modern kızdır, anlayışlıdır
Niye kessin beni ya?
Ayrıca sakın para mevzusu açma kardeşim, darılırım
Rezervasyon çok önceden yapıldı bi kere
Gelince kapıda ismini söylemen yeterli
MELİH
Aytaç
AYTAÇ
Melih sus
Bu gece vur patlasın çal oynasın
Felekten bir gece çalacazz
O KADAR
MELİH
Delisin oğlum sen
Geceden kalma mı gidicen düğününe?
Nasıl ayıltıcaz sonra biz seni
AYTAÇ
Çok içmicem yaa azıcık
Hem düğünde de içicem zaten ayrıca
Yoksa ayık kafayla nasıl katlanıcam o yamyam kabileye?
Aman dünürlerime
MELİH
Harbi manyaksın oğlum sen
Sarhoş olup rezillik çıkarma diye kıçında gezicem yani bütün düğün
Öyle mi?
AYTAÇ
İşin ne birader
Sağdıç değil misin?
Gezicen tabi
MELİH
Haydaa
Bi de biz bize dedin
Kimleri çağırdın?
AYTAÇ
Gelince görürsün
Max 10 kişiyiz
MELİH
Çok
AYTAÇ
Merak etme hepsi tanıdığın elemanlar
Liseden arkadaşlar
Düğüne arifesi 10 adamı bi otele toplayıp ayin yapacak halim yok herhalde Melih
Altı üstü bi gece alem yapacaz
Amma abarttın be oğlum
Biraz rahat ol
Şunun şurasında eski günleri yad edip içicez
Eğlenicez biraz ne var?
MELİH
Tamam kardeşim
Bir şey demiyorum
Sen nasıl istersen öyle olsun
Mecbur göz kulak olucam artık sana
İçince kıçı başı dağıtırsın çünkü sen
AYTAÇ
Kim? Ben mi??
Hadi be oradan!
Sensin o kıçı başı dağıtan 🤣
(AYTAÇ yazıyor...)
Hadi hadi çok konuşma da
Yola çıkın bir an önce
Giderayak müzmin bekâr Aytaç olarak
Size son bi' kıyak geçeyim 😉 (Görüldü ✅)
Deli ya...
Ekranı kilitleyip telefonu ceketimin cebine geri koydum. Konsoldaki saat doğruysa saat 17.30'a geliyordu. Atakan'a baktım göz ucuyla. Son 15 dakikadır olduğu gibi aynı düşünceli pozisyonda gözünü yoldan ayırmadan araba sürmeye devam ediyordu. Bana laf atmaması işime gelse de sessizliğin can sıkıcı olduğu da bir gerçekti. Özellikle de bu sessizlik ikimizin arasındaysa...
Kahvehaneden biraz kasvetli, biraz tadımız kaçık ayrılmıştık ve arabaya bindiğimizden beri de hiç konuşmamıştık. Her ne kadar şehrin "şehir planlaması" adı altında her yüz metrede bir bizi öbeklere gark eden yollarında dönüp dururken alçak perdeden belediye başkanının kulaklarını çınlattıysak da, birbirimize dönüp de iki kelam etmemiştik. Korna sesleriyle inleyen iş çıkışı trafiğine girsek bile sessizliğimizi bozmamıştık. Hele Atakan gibi çabuk sinirlenip alev alan biri... Kornaya bile basmamıştı. Aklıma sanayi girişinde öğretmen emeklisi amcayla yol kavgası yaptığı gün geldiğinde gülümsedim. Tam bir maganda oturuyordu aslında yanımda. Gık çıkarmadan sakince durması garibime gidiyordu.
Sezdirmediğimi umarak onu izlemeye, uzaktan uzağa hareketlerini incelemeye devam ettim.
Atakan, benim yanındaki varlığımı tamamen unutmuş gibi pencere kenarına dayadığı dirseğini takiben damarlı eli çenesindeki kirli sakalları kaşırken, dalgın gözlerini son bir dikkatle yoldan ayırmadan, zaman zaman alt dudağını dişlerken aracı tek eliyle kontrol ediyordu. İfadesi düşünceliydi. Alnına dökülen kıvırcık saçlarının ve şimdi koyu yeşile çalan güzel gözlerinin etrafını çevreleyen kirpiklerinin her bir teline varana kadar düşünceliydi hem de.
Gergin ve düşünceli. Aynı benim gibi...
Sessizlik içinde Polatlar'ın mahallesine, hem ayranımızın döküldüğü hem de tatsız olaylar yaşadığımız o sokağa, girdiğimizde oturuşumu dikleştirdim. 6-7 kişi tarafından sıkıştırılıp canımı zor kurtarmıştım. Tek suçum da: Şebnem'e görücü gelmekti?? Kaldı ki bu işe kendi isteğimle girmemiştim bile.
Ulan var ya... O Caner'i bi' bulsam iki çift laf da ben edeceğim.
Korkak herif, kendi gelmeyip serseri arkadaşlarını yollamıştı beni korkutmak için. Bu saatten sonra kendi de gelse vız gelir tırıs giderdi. Zerre korkutmuyordu beni o düdük makarnası. Geleceği varsa, göreceği de vardı. Bu kez Atakan'dan değil ama benden.
Ben kafamın içinde Caner'in -suretini bile bilmediğim- hayaletine göz dağı vermekle meşgulken, yokuşun ucundaki TEFO TEKEL'in yanından geçtiğimizde Atakan arkadaşına selam vermek için bile duraklamadı. Biraz sonra site benzeri lüks apartmanların bulunduğu bir sokağa girip "3" numaralı bloğun önüne park ettiğimizde meraklı bakışlarımı onda ve binada gezdirdim bir süre.
Atakan'ın mahallesini görmüştüm görmesine de evine hiç gitmemiştim. Ve şimdi oturdukları binaya bakarak, kesinlikle hâli vakti yerinde bir aile olduklarını söyleyebilirdim. Ne diyorsam ben de, babası emniyet müdürüydü be!
Atakan el frenini çekip kontağı kapattığında bakışlarımı yüzüne çevirdim sonunda biraz zoraki.
"Geldik mi? Burası mı?"
"Hı hı..." Başını salladı.
"Sen arabada bekle istersen, ben hemen alıp gelirim."
"Yok." dedim. "Dışarıda bekleyeyim, yürürüm biraz."
Biblo gibi sus pus otur otur sıkılmıştım arabada. O gelene kadar biraz yürüyüş yapıp bacaklarımı açardım işte, fena mı?
"İyi sen bilirsin."
Atakan arabadan inip binanın girişine doğru yollandı hızlı adımlarla. Ben de peşinden... Dış kapıdan içeri girerken ben ellerim cebimde kapının önünde durup arkasından onun gidişini seyrettim. Biraz sonra kapıda durup şifreyi yazmış, kilit açılınca da binadan içeri girip gözden kaybolmuştu.
Geri çekilip binayı inceledim. Çok yeni olmayan ama baya janti bir binaydı. Beyaz üzerine siyah detaylarıyla nereden baksan Beşiktaş'ın bina hâli gibiydi.
"Vay anasını..."
7 katlı binanın çatısına varana kadar baktım uzun uzun. Aklımda bir sürü soru belirmişti yine.
Acaba kaçıncı katta oturuyor bu Polat ailesi?
Balkonları da var demek? Acaba Atakan hiç geceleri balkonda "Niye böyle oldu?" sigarası içmiş midir? Ya da o hep bahsettiği —ama asla detayına inmediği— meşhur baba-oğul kavgalarından birinde evi terk edip gitmiş midir?
Sahi... Atakan ve babası arasında telefonlar duvara fırlatılıp kırılacak kadar ne yaşanmıştı ki?
Kaşlarım çatıldı pencereleri incelerken.
Bazı babalar neden oğullarının da bir birey olduğunu kabul etmez ki? Neden kendi kararlarını verebilecek yaşa geldiklerinde bile onlar üzerinde hakimiyet kurmaya devam ederler?
Camların herhangi birinde belirmesini umduğum tanıdık silüeti beklerken, evin planını çizdim kafamda.
3 oda 1 salon?
Oğlanlar için bir oda, Prenses Şebnem için ayrı bir oda. İnce duvarları ve dar koridorlarıyla... Her gün babanla papaz olmamak için köşe kapmaca oynadığın, "kendini" gizlemek için rol yaptığın bir ev.
Bir an için bahçeli, müstakil evimin korunaklı duvarlarından çıkıp Atakan'ın evinde hayal ettim kendimi.
Annemin çok benzeri bir anne, çantası kolunda kafe kafe gezerken sürekli serseri erkek arkadaşlar edinen bencil, dedikoducu bir kız kardeş ve ataerkil zihniyette, öfke problemleri olan emniyet müdürü bir babayla aynı evde yaşamak...
Evde en ufak ses yükselse tartışmayı sonlandıran, sonlandıramıyorsa evi terk eden babam geldi gözümün önüne. Sadece bu bile bir şükür sebebiydi.
Zor olmalı, diye düşündüm.
Evin "bekçi köpeği" muamelesi gördüğün, kardeşlerin seni ne kadar üzerlerse üzsünler asla "abi" rolünden çıkamadığın, başına buyruk olmana müsaade edilmediği, kötü de olsan "iyiyim" demeye zorlandığın, sana aksini yaptırtmayan (yapmayı bırak düşündürtmeyen), hiçbir şekilde hata kaldırmayan ve her gün olmadığın biri gibi davrandığın, yalanlarla bezeli bir dünyada yaşamak... Zor olmalı.
Eğer Atakan düşündüğüm gibi biriyse, bunları yaşamak onun için gerçekten zor olmalı.
"Cemil abi kolay gelsin!"
İki blok ötede, bir büfenin önünde baş gösteren hareketlilik beni bu zehirli, girdap düşüncelerimden kurtarırken, bakışlarımı o tarafa çevirdim hemen. Siyah, gıcır gıcır bir Audi duruyordu az ileride. Ve... Meslek hastalığı olsa gerek, gördüğüm her janti aracı (vaktim varsa tabi) mutlaka uzun uzun incelerdim. Plakayı buradan seçemiyordum ama sol kenarındaki mavilikten aracın Avrupa'da bir yerden getirildiğini anlayabiliyordum.
Dur bakalım...
Atakan'ı beklerken bu gizemli aracı ve sahibini dikizlemeye karar verdim.
"Ooo Ömer'im hoş geldin!"
Ömer?
İçimi tuhaf hislerle dolduran o tanıdık isim kulağıma çalınır çalınmaz daha bi' dikkat kesildim. Sanki daha önce çok kez yaşadığım o karşılaşma anlarından birinde gibiydim. Büfe sahibi olduğunu tahmin ettiğim amca dükkanın önüne çıkınca dikkat kesildim. Adam pencereden içeri elini uzatıp -koyu renk camlardan göremediğim- şoförle tokalaştı. Yüzünde minnettar, mahçup bir gülüş vardı.
"Nerelerdesin oğlum? Özlettin kendini."
Onlar sohbete dalmış hasret giderirken, ben o tarafa doğru yürüdüğümü yolun yarısına gelince fark ettim. Evin önünden biraz uzaklaşmıştım ama sonuçta hâlâ sokaktaydım. Atakan dışarı çıktığında kapıya geri dönecektim elbet. Ama önce içimdeki bu merak duygusunu gidermeliydim.
"Allah Allah... Kim bu ya?"
Yaklaştıkça aracın içini daha net görmeye başladıysam da hâlâ bu gizemli herifin kim olduğunu çözememiştim. Tanıdık biriyse selam verirdim; değilse de en azından bir "merhaba" diyip aracı incelerdim. Nedir yani?
"Allah razı olsun oğlum. Senin gibi yiğit kalmadı bu zamanda. Etraf it, çakal, serseri doldu."
Aramızda 5 metreden az mesafe kala durdum. Araç Almanya plakaydı.
M (Münih) MM 295
Biraz sonra bakışlarımı plakadan ön cama çıkardığımda şoförle göz göze geldik. O anda beynimden vurulmuşa döndüm. Anılar olanca hızıyla beynime doluşurken gözlerim fal taşı gibi açıldı.
"Ömer abi?!"
Ömer abi Audi'nin direksiyonunda aynı şaşkın bakışlarla bana bakıyordu.
Belli belirsiz "Melih?" dediğini işittim. Sonra araçtan indiği gibi aksak adımlarla bana doğru koşar adım yürüdü ve hatırladığımdan daha güçlü kollarıyla beni sımsıkı kucakladı.
"Melih! Sen misin Melih?"
Beni bir süre mengene gibi kollarının arasında sıkıştırdıktan sonra bırakıp nasırlı ellerini omuzlarıma çıkardı. Yorgun ama ışıl ışıl gözleri "Dur bi' bakayım sana şöyle." der gibi yüzümü inceledi uzun uzun. Sanki orada benden ziyade, bana çok benzeyen birini görmeyi umar gibiydi.
"Maşallah, kocaman adam olmuşsun."
Güldüm biraz buruk. Neredeyse 10 yıldır onu hiç görmemiştim. Ne mahallede ne de şehrin herhangi bir yerinde. Sanki yer yarılmıştı da içine girmişti. Gerçi, askere gittiğinde orada kalmayı seçtiğini hepimiz biliyorduk da... Bir gün geri döneceğini (ben dahil) kimse tahmin etmiyordu. Sonuçta memleketi burası değildi.
"N'apıyorsun şimdi? Okuyor musun?"
Başımı salladım.
"Okuyorum abi. Makine mühendisliği 3. Sınıfım."
"Aferin lan! Aferin Melih... Zaten sende vardı o kumaş. Çok ilgiliydin makinelere, arabalara falan... Sevindim senin adına. Tebrik ederim."
Derin derin iç çekerken gözleri bir an uzaklara dalıp gitmişti ama ben dikkatimi bir an olsun onun yüzünden çekmiyordum. Yıllar Ömer abiyi o kadar değiştirmişti ki...
Ela gözleri süzülüp göz çukurları derinleşmiş, eskiden zülüf zülüf alnına dökülen kahverengi kıvırcık saçları kısacık kestirilmiş, şakakları -gamdan kederden olsa gerek- kırlaşmış kirli sakallı yüzünde belli belirsiz yara izleriyle eski Ömer abi değildi bu karşımda duran.
Bir süre konuşmadan hayretler içerisinde onu incelemeye devam ettim. Gençliğindeki o hayat dolu, nüktedan tavrı aradım yüzünde ama bulamadım. Yakışıklı yüzü yine yakışıklıydı ama bir şeyler eksikti işte. Eskisi gibi bakmıyordu gözleri. Yorgundu. İçinde bir şeyler yok olmuş gibiydi. Bir üzüntü, bir ağırlık, bir yas havası vardı üstünde. Ya da bana öyle gelmişti.
"Sen abi? Sen n'aptın? Askerde kaldı demişlerdi senin için. Dönmeyince bir daha..."
Ömer abi az evvel pantolonunun cebini karıştırırken eline geçirdiği tesbihini kalın, yıllarca silah kabzasaı tutmaktan nasır tutmuş parmaklarının arasında ustalıkla çevirirken anlatmaya başladı:
"Vatani borcumu ödedikten sonra askerde kaldım, doğrudur. Peder vefat edince annemle kardeşlerim memlekete döndüler. Marangozhaneyi de amcam devraldı. Güya gelince bana devredecekti ama... Yalanlar yalanlar. Marangozhane iş hanı oldu şimdi."
Doğru, dedim içimden.
Ömer abi o zamanlar marangozhanede babasının yanında çırak olarak çalışıyordu. Zaten babamla da o vesileyle tanışmışlardı. Eve mobilya yapma bahanesine ölçü almaya gelmişti hatta birkaç defa. Belki de ablamla o zaman tanışmışlardı, kim bilir? Ben o zaman 14-15 yaşlarındaydım.
"...Baba mesleği de gitti anlayacağın. Ben de dönmedim geri. Asker oldum. Doğu görevine yazıldım. Dağlarda terörist avladım. Daha yeni, şurada 3 yıl oldu terhis olalı."
Takımın paçasını sıyırıp siyah makosenli sol ayağını gösterdi çenesinin ucuyla.
"Şu topal ayak olmasa sittin sene dönmezdim ya... Kader işte. Dönüp dolaşıp aynı yere getirdi gene beni."
Az önce sarılmak için bana doğru koşarken aksadığını hatırladım bir an. Demek gazi olmuştu.
"Geçmiş olsun abim. Vatan sana minnettar."
Gülümseyip ensemi sevdi.
"Eyvallah kardeşim, vatanı korumak her yiğidin boynunun borcu. Sen de gideceksin bir gün elbet. Yoksa gittin mi?" diye sordu yorgun ama oyuncu bir bakışla.
"Yok abi, daha değil. Şu diplomayı bir alayım da..."
"Eyvallah."
Elini kendine çekip bileğindeki gümüş saate baktı göz ucuyla. Bir yerlere yetişmek ister gibiydi yüz ifadesi.
"Melih... Oğlum inan kalıp seninle uzun uzun sohbet etmek isterdim ama önemli bir işim var. Yarım saat içinde bir yerde olmam gerekiyor. Ama sözleşelim. Başka zaman daha müsait bir yerde buluşalım mutlaka, olur mu kardeşim?"
"Olur abi, olur tabi. Ne demek?"
"Dur sana numaramı vereyim." dediğinde telefonumu çıkarttım hemen. Her şeyiyle örnek aldığım bir abimdi o benim. Yıllar geçse de tabi ki ricası bir emirdi. Ve tabi ki onunla yeniden görüşmek isterdim.
...
"Tamamdır abi, kaydettim."
"Eyvallah koçum! Görüşelim mutlaka."
Bana kısaca sarıldıktan sonra aksak adımlarla gidip arabasına bindiğinde esnaf amca çoktan büfedeki yerini almıştı.
"Hadi selametle Ömer! Gene gel!"
Ömer abi bir baş selamıyla amcaya veda ederken aracı yanıma yanaştırıp camdan dışarı çıkardı başını son kez.
"Ha bu arada Melih, yanlış anlamazsan... Senden bir şey isteyeceğim."
Göz ucuyla aracın deri kaplamalı iç dizaynını incelerken kulak kabarttım.
"Buyur abi, ne olursa..."
"Ablana..." Tereddüt etti. Sanki her an söylemek üzere olduğu şeyden cayacakmış gibiydi.
Ben "Evet abi?" diye üsteleyince pes ederek biraz mahçup biraz da çekingen, rica etti:
"Ablana benden selam söyle, olur mu?"
Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemez hâlde donup kaldım. Ne yani bunca seneden sonra ablamı unutmamış mıydı?
Evli olduğunu bilmemesi imkânsız, diye geçirdim içimden.
Buna rağmen onu silmemiş miydi?
"O-Olur abi, söylerim."
"Eyvallah kardeşim."
Tesbihi bileğinde direksiyonu kavrayıp yola revan olduğunda arkasından öylece bakakalmıştım.
Vay be Ömer abi...
Sen kalk yıllarca dağlarda terörist avla, yaralan gazi ol. Sonra da şımarık zengin bebesinin birine kaptırdığın sevdanın peşine dön dolaş gene buraya gel.
Acı çekmek için mi doğdun be abim?
Hayır o değil, ablama bunu söylesem... Üzülür mü acaba?
Kızar mı yoksa?
Belki geçmişin hatırına kabul eder Ömer abimin selamını?
Etmez mi?
Kendi dertlerimi unutmuş vaziyette kafamda dönüp duran düşüncelerle ellerim ceketimin ceplerinde ağır ağır Atakan'ların apartmanına doğru yürüdüm. Gömlek baştan yanlış iliklenmişti bir kere. Şimdi nasıl düzelecekti ki? Ablam eniştem olacak o yandan yemiş Elon Musk'la evlenip yeğenlerimi doğururken; Ömer abi aşkını kalbine gömüp elinde tüfekle operasyondan operasyona koşmuştu.
Giden unutamamış; kalan da mutlu olamamıştı.
Ama yine de bu hikâyede bana söz düşmüyordu. Elimden ablamın mutluluğu için dua etmekten başkası gelmiyordu. Öyle boktan bir durumdaydım.
"Of Ömer abi off..."
Sıkıntıyla iç çekip dış kapının duvarına dayandım. Atakan beş dakika eve uğrayıp takım elbiseyle benim kıyafetleri alacaktı güya, hâlâ inememişti aşağı. Takımı baştan mı dikiyordu, ne yapıyordu?
Amaçsızca sağa sola bakınırken binanın dış kapısına sırt çantalı, liseli (tahminim sınav öğrencisi) bir eleman yanaşınca duvardan ayırdım sırtımı. Gelen gencin siması garip bir şekilde Şebnem'i andırıyordu. Soluk beyaz tenli, kumral, gür kaşlı, uzun boylu bir çocuktu. Kemik çerçeveli gözlükleri burnunun ucuna kadar inmişti.
Bir sır vermek istercesine yaklaşıp "Kargocu musunuz abi?" dedi bana. Fısıldar gibi çıkan kalın sesi ürkütücüydü.
"Ha?" Boş bulundum. Yanımdan geçip gidecek sanıyordum.
"Gizli kargo? Sivil gelecekti kurye. Siz misiniz?"
Kargocuya benzer bir hâlim mi var benim?
Hem... Gizli kargo dediğin ne be oğlum?
Ben boş boş bakmaya devam edince "Pardon, karıştırdım herhalde. Kusura bakmayın." diyerek samimiyetsiz bir gülüşle benden uzaklaştı.
"Hay ben bu otomatın..."
Çocuk tam apartmanın dış kapısına yöneldiğinde, eli kolu dolu şekilde Atakan görünmüştü kapıda:
"Birkan!"
Eleman donup kalmıştı olduğu yerde.
"Senin ne işin var lan bu saatte evde?"
"Abi?"
Abi mi?
"Abi ya..."
O an dank etti.
Tabi ya! Bu çocuk Atakan'ın küçük kardeşiydi. Ulan bugün de ne çok karşılaşma yaşıyorum ben böyle ya...
"Nerden böyle Birkan efendi? Akşam 8'e kadar etütün yok muydu senin?"
Birkan afalladı. "Ee... Şey... Vardı. Vardı da..."
Bu afallamanın ve eve erken gelişinin bahsettiği "gizli kargo"yla bir ilgisi olabileceğini düşündüm. Ve tabi hemen çocuğun -abisinden korkusuna- saçmalamasına izin vermeden araya girdim gülerek:
"Vaaay!! Demek sen Atakan Polat'ın küçük kardeşisin."
Çocuk rahat bir nefes alarak burnunun ucunda duran kalın, siyah çerçeveli gözlüğünü burun kemerine kadar ittirip gayet soğukkanlı bir edayla benden tarafa çevirdi başını. Yüzü asık, saçları koyun yünü gibi karmakarışıktı. Uzun kirpiklerle çevrili kömür gözleriyse, irisleri seçilemeyecek kadar karaydı. Ne ablası gibi ela, ne de abisi gibi yeşildi. Kapkaraydı. Bakışlarındaki soğukluk ve donukluk da cabası... İçimi ürpertmişti.
"Evet de... Siz kimsiniz?"
Delikanlı az önceki "zor" pozisyondan onu kurtarmış olmamdan memnundu tabi ama benim gereksiz samimiyetime de ayar olmuş gibiydi. Zaten ilk izlenim olarak, ablasından ve abisinden epey farklı olarak çok soğuk yapıda, ketum birine benziyordu. Gerçi... Beş parmağın beşi bile bir değilken benim buna şaşırmam saçmalıktı. Ablam Melike'yle ben de çok farklıydık.
"Ben abinin arkadaşıyım. Adım Melih."
Tokalaşmak için elimi uzatırken dostça gülümsemeye zorladım kendimi. Birkan elime ve bana bir süre boş boş baktı. Sonra abisi ensesinde uyaran bir tonda öksürünce uzanıp elimi sıktı ruhsuzca. Elleri buz gibiydi.
"Memnun oldum. Daha önce hiç görmemiştim sizi."
Çocuk o kadar mesafeli ve sizli bizli konuşuyordu ki, kendimi iş görüşmesinde gibi hissetmiştim. Ama Atakan bu durumu baya bi kanıksamış olsa gerek "Tamam mı Savcı Bey? Tanıştınız mı yeni arkadaşımla? Müsaade var mı? Geçebilir miyim artık kapıdan?" dedi hafif nüktedan, eleştirel bir tavırla onun etrafından dolanırken. Gülesim gelmişti bu abi-kardeş ikilisine. Geceyle gün gibi, o kadar zıtlardı ki...
"Allah'ın soğuk nevalesine bak ya... Tamam anladık herkes senin potansiyel rakibin, sınavda en yüksek puanı sen alaca'n, Ankara'da hukuk okuyaca'n, savcı olac'an, büyük adam olaca'n zart zurt da... Kurban olduğum azıcık insan içine çık ya! Bu ne böyle? Yabani yabani..."
Onlara fark ettirmemeye çalışarak bıyık altından kıs kıs gülerken bakışlarımı arabadan tarafa çevirdim. Birkan'ın ona güldüm diye benden nefret etmesini istemiyordum kesinlikle. Ama bu ihtimal Atakan'ın umrunda değil gibiydi. O hem dalga geçercesine gülüyor, hem de elindekileri arabanın bagajına yerleştirirken fütursuzca söylenmeye devam ediyordu:
"Madem dershaneyi kırıp eve erken geldin... Sana ceza! Annem sebze yemeği yapmış, benim yerime de yiyeceksin."
"Ne yapmış?"
Bagajın kapağını kapatırken "Pırasa ve ıspanak. İkisinden de yiyeceksin." dedi Atakan sırıtarak.
"Hayır abi yaa off..."
"Abiye of denmez taş olursun it!"
Sonunda Birkan'ın donuk yüzünde -bu tiksinme de olsa- elle tutulur bir duygu, bir ifade belirince çocuğun robot değil de bir insan olduğuna ikna olarak yüzümü Atakan'dan tarafa çevirdim gülerek. İkisi de benim gibi sebze yiyerek büyümüş bir çocuk için fazla abartılı tepkiler veriyorlardı. Komikti.
"Hadi koçum hadi sızlanma! Dediğimi de yap. Anneme soraca'm eve gelince. Yemedi derse kafes dövüşü var ona göre..."
"Off tamam be tamam!!"
Beş basamaklı merdiveni çıkıp bina kapısına ilerlerken omuzlarının bir kademe daha çöktüğünü gördüm Birkan'ın. Galiba (!) gerçekten sevmiyordu sebze yemeklerini.
"Hah şöyle... adam ol. Almıyım aklını."
Çocuk binaya girip gözden kaybolduğunda Atakan elleri belinde derin bir nefes çekti ciğerlerine. Saniyeler içinde gözleri beni bulmuştu.
"Ulan kaç yaşına gelmiş adamım, yarım saat dil döktüm valideye pırasa yememek için."
Güldüm elimde olmadan.
"Ya tamam eline sağlık, bizi düşünerek yapıyorsun her şeyi eyvallah da... Pırasa nedir ya? Zorla yedirmeye kalktı bi de. Kusacaktım yeminle, son anda kaçtım."
Şimdi anlaşıldı neden bir saat geciktiğin.
Atakan hapishaneden kaçan mahkum edasıyla ağlamaklı gözlerle kararmaya yüz tutmuş gökyüzünü seyrederken kendimi tutamayıp onun bu yarabbi şükür moduna karşılık "Geçmiş olsun birader, Allah kurtarmış." dedim gülerek.
"Anasını satayım, et yiyen yok ki sülalede! Her şey otlu. Ne menem şeymiş bu Karadenizlilik." diye tatlı tatlı söylenmeye devam etmişti Atakan arabanın şoför koltuğuna oturana kadar.
Muzip bir sırıtışla "Vah vah..." derken buldum kendimi. Bu aralar onun bedbaht hallerine çok sık rastlıyordum. Komiğime gidiyordu.
"Hadi sür de gidelim bir an önce."
İkimiz de arabaya bindiğimizde yeni rotamız belliydi. Aytaç'ın konumunu attığı otele gidecektik. Kapıyı çeker çekmez acele hareketlerle kemerimi takmaya uğraşırken Atakan'ın bir süredir bana baktığını farkedip başımı kaldırdım.
"N'oldu?"
Şüpheli bakışları yüzümün her köşesinde geziyordu:
"Onu sen dice'n. Ben geldiğimde ne konuşuyordunuz Birkan'la fısır fısır kapı dibinde?"
Ne ima ediyordu şimdi bu ağır abi bozması? Onun hakkında konuştuğumuzu falan mı sanmıştı?
Yoksa bu sefer de beni öbür kardeşinden mi kıskanmıştı? Tövbe tövbe...
"Yavaş gel... Çocuk sana 'abi' diyene kadar kardeşin olduğunu bile bilmiyordum. Kaldı ki, tanımadığım biriyle senin dedikodunu yapacak hâlim yok. Birkan beni kargocu sandı. 'Gizli kargo' mu ne bekliyormuş, anlamadım. 'Kargocu değilim.' dedim. O sırada da sen geldin zaten. Olay bu."
Boş bulunup fazla bilgi vermiştim.
Çenem tutulsun.
Atakan durup düşündü uzun uzun. Yüzündeki ifadeye bi' hinlik karışmıştı ama anlayamıyordum sebebini.
"Hadi ya... Bak sen şuna."
"Neyse ya boş ver. Aytaç bekliyor, yola çıkalım bir an evvel."
Tam o sırada apartman girişine kargocu gelmez mi?
"Dur bi' dakka, dur..."
Atakan'ın dikkati elinde siyah bir paketle apartmana doğru yürüyen adama çevrilirken, benim laflarım havada kalmıştı tabi.
Hay anasını ya... Şu işe bak!
Bir anda camı sonuna kadar açıp hemen dibimizdeki apartmanın bir metrelik siyah, demir avlu kapısının önünde durmuş, telefonunda kargo sahibini aramaya hazırlanan kargocuya seslendi Atakan:
"Hoop birader!.. Kargo kime?"
"Bilgi veremem abi. Bu gizli kargo."
"Allah Allah..."
Tekrar kargocudan tarafa dönüp "Birkan Polat'ın abisiyim ben. Kargo ona geldiyse, bana teslim edebilirsiniz." dediğinde kargocu çok kolay ikna olarak "Birkan Polat'ın kargosu, buyrun. Şuraya bir imza alayım." dedi, elindeki sekreter dosyasında takılı olan kağıdı bir kalem şeliğinde Atakan'a uzatırken. İyice meraklanmıştım. Neydi bu gizli kargo?
Yaklaşıp Atakan'ın kendine has abartılı imzasına inceledim. Kocaman bir "A" harfi ekseninde gelişen inişler çıkışlar ve kendine hayrı olmayan eğik bir "P" harfinin ucuna kondurulmuş küçük noktayla şaheserini tamamlamıştı Atakan Polat. Yakından bir boka benzemese de uzaktan güzel görünüyordu imzası. Etkileyiciydi.
"İyi günler."
Kargocu paketi eline bırakırken sadece "Eyvallah." dedi Atakan. Kargoyu kucağına koyup camı kapattığında çok meraklı görünmemeye çalışarak ama içten içe meraktan çatlayarak ona yaklaştım biraz.
"Ne aldı acaba?" dedi paketi kurcalarken.
Durduk yere vicdana gelip "Ya Atakan, açmasan mı acaba? Sonuçta çocuğun özeli." diyince "Lan ne özeli?! Sokarım onun özeline. Kardeşim o benim." diye çıkışarak susturdu beni. Ama benim ciddi bakışlarımla karşılaşınca boş yere atarlandığının farkına varıp özür diler mahiyette, 'darılma ya' der gibi bir bakış attı bana yavru köpek gibi. Gözlerimi kaçırdım. Şerefsiz, iyi beceriyordu bir bakışıyla kendini affettirmeyi.
"Neyse..."
Alınmamıştım gerçi ama yine de alınmış gibi surat asarak "Açarsan aç, bana ne." dedim.
"Açaca'm zaten."
Atakan önce simsiyah naylona sarılı küçük kutuyu elinde bir tur çevirdi. Sonra ikimizin arasına getirip kulak hizamızda salladı. Belli belirsiz tıkır tıkır sesler geliyordu kutunun içinden ama tabi ki anlayamamıştık ne olduğunu.
"Off açacaksan aç hadi ya! Ne heyecan yaptırıyorsun Acun gibi?"
Atakan bu merakıma gülerek karşılık verdi.
"Ahahah... Tamam, dur çatlama. Açıyorum şimdi. Erdemlilik de bir yere kadarmış ha?"
Sonlara doğru bana laf çarptığında duymazdan geldim. Bunun erdemlilikle ne ilgisi vardı? Kim olsa merak ederdi ki adına "gizli" kargo denilen bir şeyi.
Atakan bana gülmeye devam ederek cebinden çıkardığı anahtarlığın ucuna asılı küçük tırnak çakısıyla naylonun kenarını kesti boydan boya. Yüzünde tatlı bir sırıtış vardı. Bakışlarımı kutuya indirdim güç bela. Serseri bana gülüyordu hâlâ.
"Ulan var ya..."
Soğan kabuğu soyar gibi soyup çıkardı naylonu. Kutu çok sıkı bantlanmıştı.
"Güvenemiyorum, bok da çıkabilir. Kesin kazıkladılar kardeşimi."
Kat kat bantlanmış kutuyu da kesti sabırla.
"Bu ne lan böyle?"
Biraz sonra kapağı kaldırıp da içindeki pat pata sarılı şeyi gördüğümüzde başta ikimiz de bir şey anlamadık.
"Bir not var üzerinde."
Notu elime alıp ikimizin görebileceği mesafede tutarak seslice okudum:
"Bu küçük hediye seni sınava kadar idare eder. Sonra bendesin. ;)"
— Birkan'dan sevgilisine...
"Anlamadım."
"Sevgilisi mi var lan bu robotik mafyanın? Bana bir şey söylemedi."
Kartta yazılanları anlamlandırmaya çalışarak kağıdı bir kenara koyduğumda Atakan patpatlı paketi yırtarcasına açtı ve... Kat kat sarılıp sarmalanan paketin içinden çıkan "nihai" şey ikimizi de şoke etti.
"Bu ne lan?" dedim ben de istemsiz.
Kutunun içinde mor renkte, orta parmağımın uzunluğunda, ucu konimsi, gövdesi silindirik yapıda, metal, altında siyah bir butonu olan garip bir malzeme duruyordu. Ben bu "şey"in ne olduğunu anlamaya çalışırken, Atakan yüzünde beliren garip ifadeyle Karadenizliler'e has bir vurguyla "Oyy nenem..." diyerek elini ağzına örttü. Yüzü -kulakları dahil- kızarmaya başlamıştı.
N'oluyor lan?
Merakıma yenik düşerek aleti elime aldım. Zerre bir şey anlamamıştım biçiminden ama... En nihayetinde bir makineye benziyordu. Küçük, pilli el fenerlerini andıran bir yapısı vardı. Biraz kurcaladım. Altını çevirince pil girişini buldum. Şarj edilebilen bir şey değildi. Onu anlamıştım ama...
Herkes bilir ki; her makinenin bir görevi vardır. Bununki neydi?
"Kurcalama kurcalama bırak, boş ver."
"Niye ya, merak ettim. Ne bu?"
"Fazla merak iyi değildir Melih."
"Ya bi' dur sen."
Kapağı geri yerine takarken yanlışlıkla tuşuna basmamla aletin elimde şiddetle titremeye başlaması bir oldu.
"ALLAHH!!"
Ufacık alet avucumda darbeli matkap gibi titrerken tabiri caizse korkudan ödüm bokuma karışmış vaziyette yerimden sıçrayıp aleti Atakan'ın kucağına düşürdüm. Atakan da gayriihtiyari, kucağa düşen nesneyi tutma refleksiyle bacaklarını birbirine bastırınca... Olanlar oldu. Durmadan titreyen alet kasıklarıyla üst bacaklarının arasına sıkışıp kaldı.
"Hassiktiiğr... Melih! HASSİKTİR!!"
Bir malum bölgeye, bir acı mı çekiyor zevk mi alıyor belli olmayan Atakan'ın kızarık suratına baktım panikle. Elim ayağıma dolanmıştı birden. Böyle bir durumda ne yapılırdı? Daha doğrusu, böyle bir durum benden başka kimin başına gelebilirdi?
"AAĞHH!!"
Atakan'ın iniltileri beynimi patates püresine çevirirken utanarak bakışlarımı ondan çekmeyi denedim ama beceremedim. Karşımdaki manzara o kadar kışkırtıcıydı ki, ister istemez benim de yüzüm ısınmıştı.
Onun direksiyon simidini sımsıkı kavrayan damarlı ellerini, geriye düşmüş kıvırcık başını, esmer boynunda zahmetsizce inip kalkan adem elmasını, çenesini kırarcasına sıktığı dişlerini ve yalvarır gibi yüzüme bakan zümrüt gözlerini görüp de nasıl tepkisiz kalabilirdim ki zaten?
Bir dakikayı bile doldurmayan tüm bu kareler birleşip kuyruk sokumumdan enseme doğru panik yüklü bir ürperti yükselttiğinde harekete geçmem gerektiğini anladım. Ve -olmaz ama yine de- suratıma yumruk yeme korkusuyla yaradana sığınıp elimi Atakan'ın iki bacağının arasına daldırdım. Sıkı baldırlarının arasında durmadan titreyen aleti çekip çıkarttığımda yüzüm cayır cayır yanıyordu utançtan.
"A-aldım... Aldım tamam."
Durmaksızın titreyen aleti evirip çevirip düğmesine basarak kapattım ve el freninin üstünde duran kutunun içine koyduğum gibi kutuyla beraber arka koltuğa fırlattım. Beynim uyuşmuştu. Söyleyecek laf bulamıyordum. Kuruyan dudaklarımı ıslatıp sertçe yutkundum.
"İyi... İyi misin?"
Az önce yaşanan utanç abidesi anlar kesinlikle 'hiç unutulmayacak şekilde' kazınmıştı hafızlarımıza ve ne zaman hatırlasak eminim gif gibi oynayacaktı kafamızın çinde.
"SENİN BEN AĞZINA SIÇAYIM BİRKAN!!"
Direksiyonda kaskatı kesilen ellerini güç bela çözüp güçsüzce dizlerine indirirken o da bana bakamıyordu.
"Bu nasıl hediye lan?!"
Yüzü kulaklarına kadar kızarıktı. Hem sinirli hem utanmış hem mağrur...
Bir süre öylece durduk. Nefes nefese inip kalkan göğüslerimiz ve gürültülü çıkan soluklarımız dışında ses yoktu şimdi arabada. İkimiz de utançtan geberiyor, birbirimizin yüzüne bakamıyorduk. Gülüp geçsek her şey düzelirdi belki ama gülemiyorduk da... Öyle boktan bir durumun içindeydik.
Normal oturuşuma geri döndüğümde yüzüm saklamak için komple cama çevirdim. Az önceki olayı hatırladıkça yüzüm yanıyordu. Ulan bi' de aleti çıkartırken mecburen orasına değmiştim. Allah kahretsin!
Kalbimin sesi kulaklarımda uğuldarken elim de ateşe değmişçesine yanıyordu. Yumruğumu ısırma isteğimi bastırıp ön cama çevirdim tekrar başımı. Atakan'dan ses gelmiyordu. Yerin dibine geçmişti çocuk, arabadan inip gitse haklıydı. Rahatsız edici sessizlik uzarken utana sıkıla gözümü kısa bir anlığına kucağına indirdim. Zangır zangır titreyen sağ bacağını takiben pantolonunun önündeki kabarıklığı fark ettim.
Fark etmez olaydım!
Atakan'ın hem mahçup hem mağrur bakan yeşil gözleri panikle gözlerimi bulduğunda darmadağın oldum. Çünkü biraz sonra neye baktığımı anlayıp utanarak ellerini kasıklarının üstüne örtmüştü.
"Hassiktir! Bakma..."
Utancın da bu kadarı fazlaydı lan!
Daha fazla dayanamayıp araçtan dışarı attım kendimi. Az önce istemeyerek de olsa ona dokunmuştum ve... O bundan -elinde olmayarak, erkekliğimizin doğası gereği- zevk almıştı.
HASSİKTİR BE!!
Ellerimi yanaklarıma bastırıp arabanın etrafında dolanmaya başladım. Bugün nasıl bir gündü yarabbi, bitmek bilmedi. Çenemi sıvazlarken eğilip arka çamurluğu yokladım dümenden. Üzerimde gereksiz bir heyecan vardı. Kalbim göğsümün içinde deli gibi çarpıyor, dilim damağım kuruyor, ellerim arabaya geri binip ona dokunmamak, dudaklarım dudaklarına yapışmamak için direniyordu.
Hayır lan hayır! Neler düşünüyorum ben böyle?
Adamı avuçlarsan tabi kalkar, mal!
İçimdeki heyecana kapılıp bir anlık gafletle hareket etmemek için yumruklarımı sıktım. Her hareketinden belli oluyordu benden hoşlandığı. Kıskanmasından, birden gelen kibarlığından, ilgisinden, şefkatinden, benimle üzülüp gülmesinden, utanıp başını çevirmesinden ve belki de şimdi kalkmasından... Atakan'ın benden hoşlandığını -o söylemese de- anlamıştım zaten.
Peki ya ben?
Ben ondan hoşlanıyor muyum?
Cevap versene puşt!
Vereceğim cevabın imkânsızlığı başımı döndürürken derin bir nefes alıp şoför kapısını açtım. Gözüm seğiriyordu hafiften.
"İn arabadan. Ben süreceğim."
Atakan konuşmadan dediğimi yapıp yan koltuğa geçerek şoför koltuğuna oturmama müsaade etti. Ben de az önce olanları düşünmemeye çalışarak -sanki hiç yaşanmamış gibi- arabayı çalıştırıp mahalleden çıkarttım bizi. İkimiz de sakinlemiştik şimdi ama yine de konuşmuyorduk. Ve otele varana kadar da bu bozulmayacaktı anlaşılan. Olsun. Böylesi daha iyiydi.
Yoksa kötü müydü?
Atakan'ın yüzünü tamamen sağ cama çevirmesine ve kollarını sımsıkı göğsünde bağlamasına bakılırsa, sanki aramızdaki yıkılan duvarlar yeniden örülmeye başlamıştı. Ya da... Bu, konuşmadıklarımız, fırtınadan önceki son sessizlikti? Bilemiyordum.
Tek bildiğim, bu gece Aytaç'ın bekarlığa veda partisini kazasız belasız atlatmak istediğimdi.
Mümkünse tabi.
🌹Pandora'dan🌹
Radyoda kısık sesle çalan müzik eşliğinde dağ yoluna varana kadar ikisinin de ağzını bıçak açmadı. İkisinin de birbirine bakacak yüzü yoktu. Utanıyorlardı besbelli. Ama illa ki bir yerde konuşmaları gerekecekti.
"Bu olanlar..."
İlk konuşan Atakan oldu. Başını usulca Melih'ten tarafa çevirip "Aramızda kalacak. Duydun mu?" dedi, kendine has tehditkâr havasıyla. Eski Atakan'ı görür gibi olunca ürperdi Melih. Demek ki can çıkıyor, huy çıkmıyordu. Bir kez daha anlamıştı. Gözünü yoldan ayırmadan çenesiyle onayladı onu. Hem hâlâ tam anlamıyla yüzüme bakamıyordu hem de zaten cevap bile vermek istemiyordu. Ama yine de birkaç söz söylemek zorunda hissetti kendini:
"Deli misin ya? Bir kazandır oldu. Gidip de 9 köye duyuracak değilim herhalde."
Atakan pek de rahatlamış gibi görünmüyordu. Melih yine de devam etti:
"Hem baksana, ödeştik sayılır birnevi. Bıçaklandığım günü hatırla. Hani ben utançtan gebermiştim de 3 gün kaçmıştım ya senden? Sonra sen bana sesli mesaj atmıştın. 'O kadar öpücükten sonra dikelmeyeni Allah çarpar.' diye..."
Elinde olmadan sırıttı Melih. Tekrar hatırlayınca komiğine gitmişti. O da farkında olmadan kaldırmıştı o gün. Tıpkı bugün Atakan'a olduğu gibi. Normal karşılamak gerekiyordu. İkisi de erkekti sonuçta.
"Aynı şey mi ya?"
"Aynı tabi lan." Yandan yandan manidar bir bakış attı Atakan'a.
"Ama tabi kasıtlı kaldırdıysan o başka..."
"Meliiiih..!"
Atakan'ın uyaran sesine karşılık gülüp şakaya vurdu hemen Melih:
"Şaka yaptım şaka, gül diye! Ne hemen coşuyorsun Mematispor?"
Kısa bir öksürüğün ardından ciddi durmaya çalışarak "Doğal bir şey bu, yargılamıyorum seni." diye eklemişti hemen sonra.
"Erkek doğası işte. İstemsiz oluyor bazı şeyler. Boş verelim gitsin. Ben unuttum, sen de unut gözünü seveyim. Çok garip oldu böyle."
Konuşmayı kesip önüne döndüğünde Atakan "Haklısın, unutalım." dedi.
Aslında Melih o sırada her ne kadar dışarıdan çok anlayışlı, yüce gönüllü biri gibi görünse de içinden kendine çok adi ve yalancı geliyordu. Asıl söylemek istediklerini söylememişti çünkü. Kolayı seçmişti. Kaçmıştı.
Ve zihnindeki ses yine konuşmaya başlamıştı. Bu kez daha acımasızdı üstelik:
Ne saçmalıyoruz oğlum biz ya?!
Yaptığımız her davranışa bir kılıf uydurmaktan ne zaman sıkılacağız?
O beni öptü. Ama onu uykumda neresinden öptüğümü göstermek için değil, kendi istedi diye öptü. İstemese kim onun gibi bir ağır abiye zorla bir erkeği "öyle" öptürebilirdi ki? Hangi güç?
Ben bugün ona onu 'kurtarmak' için dokunmuştum. Ama sonra daha fazla dokunmadım diye ellerim yanmıştı. Ya dokunsaydım? Aramızdaki perdeyi çekip atsaydım? O zaman ne olacaktı?
Yanıldıysam suratıma bir yumruk yerdim. Ama yanılmadıysam?.. O zaman ne olurdu?
Allah'ım sen aklıma mukayyet ol.
Sinyal verip tünele giden otobana girerken derin bir nefes aldı Melih. Kasları gerim gerim gerilmişti. Çünkü Atakan'ın kâbusu sona ermiş olabilirdi belki ama şimdi onunki başlayacaktı. Biraz da o çekecekti farkındalığın verdiği kalp ağrısını.
Eee... Ne de olsa kimse yaşattığını yaşatmadan ölmezdi.
• * • * • * • * •
Bölüm sonun ♥��
Ömer abimiz geldi hoş geldi ;)
Polatlar'ın soğuk nevalesi BDSM'ci Birkan'la da tanışmış oldunuz ödbxkdjeljf ne düşünüyorsunuz karakter hakkında? İleride o oyuncak kullanılmalı mı sizce? Anılar yad edilir güzel olur 😂😂
Son olarak... Melih'in de jeton düştüğüne göre rahat rahat first kiss yazmaya gidebilirim şimdi. Herkes kendine mukayyet olsun, kritik eşiği atlamak üzereyiz. 🙈🔥
1 note
·
View note
Text
E-Ticaret’te Organik Trafik Nasıl Artırılır?
E-ticaret dünyasında başarının anahtarlı yönlerinden biri, web sitenize organik trafik çekmektir. Organik trafik, doğrudan doğal arama motoru sonuçlarından gelen ziyaretçileri ifade eder ve ödeme yapılmış reklamlardan ziyade kalıcı bir trafik kaynağı sunar. Organik trafiği artırmak, hem sıkı bir strateji hem de sabır gerektirir. Bu blog yazısında, organik trafik artırma konusunda uygulayabileceğiniz etkili yöntemlere detaylı bir bakış sunacağız.
1. Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) Temelleri
SEO, organik trafiği artırmanın en önemli aracıdır. Doğru uygulanmış bir SEO stratejisi, sitenizin arama motorlarında ön planda olmasını sağlar.
1.1 Anahtar Kelime Araştırması
Doğru Anahtar Kelimeleri Seçin: Potansiyel müşterilerinizin kullandığı anahtar kelimeleri tespit edin.
Uzun Kuyruklu Anahtar Kelimelere Odaklanın: Rekabetin düşük olduğu ve spesifik sorgulara odaklanan anahtar kelimeleri hedefleyin.
Araçlardan Yararlılanın: Google Keyword Planner, Ahrefs, SEMrush gibi araçlarla detaylı anahtar kelime araştırması yapın.
1.2 Teknik SEO
Site Hızını Optimizasyon: Sayfa yüklenme hızı, hem kullanıcı deneyimi hem de arama motoru sıralamaları için kritik öneme sahiptir.
Mobil Uyumluluk: Mobil cihazlarda sorunsuz bir deneyim sunan duyarlı bir tasarım kullanın.
URL Yapısı: Basit, okunabilir ve anahtar kelime dostu URL’ler oluşturun.
Meta Etiketler: Sayfa başlıkları ve meta açıklamaları optimize edin.
1.3 Yerel SEO
Google Benim İşletmem: E-ticaret işiniz fiziksel bir lokasyona sahipse, bu araca kaydolun.
Yerel Anahtar Kelimeler: Hedeflediğiniz bölgeyle ilgili anahtar kelimeleri kullanın.
2. Yüksek Kaliteli İçerik Oluşturma
Etkili bir içerik stratejisi, organik trafik artırma çabalarınızı destekler.
2.1 Blog Yazıları
Değer Sunan Yazılar: Hedef kitlenizin sorularına cevap veren, bilgilendirici ve uzun blog yazıları oluşturun.
Rehberler ve Nasıl Yapılır Yazıları: Kullanıcıların bilgi arayışına yönelik kapsamılı rehberler yazın.
2.2 Video ve Multimedya İçerik
Video Kullanmı: Ürün tanıtımı, incelemeler veya rehberler gibi içerikler hazırlayın.
Görsel Optimizasyonu: Resim dosya adları ve alt etiketlerde anahtar kelimeleri kullanın.
2.3 Kullanıcı Tarafından Üretilen İçerik
Yorumlar ve Değerlendirmeler: Müşterilerinizin yorum yapmasını teşvik edin.
Sosyal Medya Paylaşımları: Kullanıcılarınızın ürünlerinizi sosyal medyada paylaşması için kampanyalar düzenleyin.
3. Backlink Oluşturma
Yüksek kaliteli geri bağlantılar, sitenizin otoritesini artırarak organik trafik çekmenizi sağlar.
3.1 Doğal Backlinkler
Kaliteli İçerik: Diğer sitelerin size bağlantı vermesi için ilgi çekici ve bilgilendirici içerikler oluşturun.
3.2 Misafir Blog Yazarlığı
Misafir Yazılar Yazın: Alanınızda yetkin olan bloglarda misafir yazılar yazıp sitenize bağlantı alın.
3.3 Sosyal Medya ve Forumlar
Forum Katılımı: Sektörünüzle ilgili forumlarda aktif olun ve değerli bağlantılar edinin.
Sosyal Paylaşımlar: Blog içeriklerinizi sosyal medyada paylaşın ve diğerlerinin paylaşması için teşvik edin.
4. Kullanıcı Deneyimini (UX) Geliştirme
Organik trafiğinizi artırmak için, ziyaretçilerinizi sitenizde daha uzun tutmanız gerekir.
4.1 Basit ve Anlaşılır Tasarım
Kolay Navigasyon: Ziyaretçilerin istediklerini kolayca bulabilmesi için menüyü basitleştirin.
Hizmetler ve Ürünler: Ürün kategorilerini mantıklı bir şekilde düzenleyin.
4.2 Hız
Gereksiz Kodlamaları Kaldırın: Site yüklenme sürelerini azaltmak için gereksiz kodlama ve eklentileri kaldırın.
CDN Kullanın: Global bir ziyaretçi kitlesine sahipseniz, içeriğinizi bir içerik dağıtım ağı (CDN) aracılığıyla dağıtın.
4.3 Etkileşim Araçları
Canlı Destek: Ziyaretçilerin sorularına anında cevap verebilecek bir canlı destek sistemi ekleyin.
Kullanıcı Yorumları: Ürünlerinize değerlendirme bölümü ekleyerek ziyaretçilerinize başka kullanıcı deneyimlerini görme fırsatı tanıyın.
5. Sosyal Medya ve E-posta Pazarlama
5.1 Sosyal Medya Pazarlaması
Düzenli Paylaşımlar: Kitlenizle etkileşim için sosyal medya hesaplarınızı aktif tutun.
Reklam Kampanyaları: Doğrudan organik trafikle ilgili olmasa da sosyal medyada düzenlenen kampanyalar, sitenizin bilinirliğini artırabilir.
5.2 E-posta Pazarlaması
Abonelik Sistemi: Ziyaretçilerinizin e-posta adreslerini toplamak için bir abonelik sistemi kurun.
Düzenli Haber Bültenleri: Yeni içeriklerinizi ve ürünlerinizi tanıtın.
6. Veri Analitiği ve Performans Takibi
6.1 Araçları Kullanmaya Başlayın
Google Analytics: Ziyaretçi davranışlarını ve trafik kaynaklarını analiz edin.
Google Search Console: Sitenizin arama motoru performansını takip edin.
6.2 Stratejileri İyileştirin
Düzenli Denetim: Sitenizin SEO durumunu ve performansını düzenli olarak analiz edin.
A/B Testleri: Farklı tasarımları ve stratejileri test ederek en iyi sonucu veren yöntemleri belirleyin.
E-ticaret işinizde organik trafiği artırmak, başlangıçta zorlu bir süreç gibi gözükebilir. Ancak yukarıda bahsedilen stratejileri düzenli olarak uyguladığınızda, uzun vadeli ve kalıcı başarı elde etmeniz mümkün. Doğru SEO tekniklerini uygulamak, kaliteli içerikler sunmak ve ziyaretçilerinize değer katmak, bu başarının temel taşlarıdır. Unutmayın ki organik trafik artırma, sabır ve istikrar gerektiren bir yolculuktur. Her adımda iyileşmeler yaparak bu yolculuğun keyfini çıkarabilirsiniz.
#organik trafik#seo#arama motoru optimizasyonu#SEO Çalışması#istanbul seo#ankara seo#muhammetbayram#muhammet bayram seo#e-ticaret danışmanı#avcılar seo
1 note
·
View note
Text
Takipçi Satın Al - Türk, Gerçek ve Ucuz!
Günümüzün sosyal medya odaklı dünyasında, Instagram takipçisi artırmak birçok işletme ve kişisel markanın önemli bir parçası haline geldi. Sahte takipçi satın alma cazibesi hızlı bir çözüm gibi görünse de, hesabınız ve genel başarınız üzerinde uzun vadeli olumsuz sonuçlar doğurabilir. Organik büyüme, gerçek ve etkileşimli bir kitle oluşturmanın tek sürdürülebilir yoludur. Sahte takipçi satın almanın hesabınıza neden zarar verebileceğini ve Instagram takipçilerinizi doğru şekilde nasıl artıracağınızı inceleyelim.
1. Organik Takipçiler Etkileşimli Takipçilerdir
Instagram takipçilerinizi organik olarak büyüttüğünüzde, içeriğinizle gerçekten ilgilenen kullanıcıları çekersiniz. Bunlar, eğlence, ilham veya bilgi olsun, paylaştıklarınızda değer buldukları için sizi takip etmeyi seçen kişilerdir. Bu etkileşim çok önemlidir çünkü daha fazla beğeni, yorum ve paylaşıma yol açar; bunların hepsi Instagram'ın algoritmasında paylaşımlarınızı artırmak için kullandığı faktörlerdir.
Sahte takipçiler ise genellikle gönderilerinizle asla etkileşime girmeyecek aktif olmayan hesaplar veya botlardır. Takipçi sayınızı şişirirler ancak gerçek bir değer sağlamazlar, bu da etkileşim oranınızı düşürebilir. Instagram'ın algoritması yüksek etkileşim alan gönderileri tercih eder, bu nedenle çok sayıda sahte takipçiye sahip olmak gerçek takipçilerinizin içeriğinizi görmesini zorlaştırabilir.
2. Sahte Takipçi Satın Almak Güvenilirliğinize Zarar Verebilir
Instagram kullanıcıları akıllıdır; sahte takipçileri sıklıkla tespit edebilirler. Hesabınızda binlerce takipçi varsa ancak gönderileriniz yalnızca birkaç beğeni ve yorum alıyorsa, bu bir şeylerin ters gittiğinin açık bir işaretidir. Bu, güvenilirliğinize zarar verir ve kitlenizle güven oluşturmanızı zorlaştırır.
İşletmeler ve etkileyiciler için güven her şeydir. Markalar, gerçek ve etkileşimli kitlelere sahip etkileyicilerle çalışmak ister ve müşteriler güvendikleri işletmelerden satın almak ister. Sahte takipçi satın almak, potansiyel işbirlikçiler ve müşteriler şişirilmiş sayıları fark edeceği için kaybedilen ortaklıklara ve daha düşük satışlara yol açabilir.
3. Algoritma Size Karşı Çalışacaktır
Instagram'ın algoritması, insanların aktif olarak etkileşimde bulunduğu hesaplardan gelen içeriklere öncelik vermek üzere tasarlanmıştır. Sahte takipçi satın aldığınızda, esasen botları ve etkin olmayan hesapları takipçi kitlenize davet ediyorsunuz. Sonuç olarak, Instagram gönderilerinizi içeriğinizle ilgilenen gerçek kullanıcılar yerine bu sahte hesaplara gösterecektir. Zamanla, bu etkileşim oranınızı düşürecek ve gönderileriniz daha az kişiye ulaşacaktır.
Algoritma size karşı çalışmaya başladığında, hasarı geri döndürmek inanılmaz derecede zor olabilir. Bazı durumlarda, tek seçenek hesabı silmek ve sıfırdan başlamaktır; bu, hiç kimsenin yapmak istemeyeceği sert bir harekettir.
4. Neden Organik Büyümeye Odaklanmalısınız?
Organik büyüme zaman alır, ancak Instagram'da gerçek bir takipçi kitlesi oluşturmanın tek sürdürülebilir yoludur. İşte Instagram takipçi kitlenizi doğru şekilde büyütmek için bazı stratejiler:
• Düzenli Paylaşım Yapın : Düzenli paylaşım yapmak hesabınızın aktif kalmasına yardımcı olur ve içeriğinizin görülme şansını artırır.
• Hedef Kitlenizle Etkileşim Kurun : Yorumlara yanıt verin, takipçilerinizle etkileşim kurun ve ilişkiler kurmak için konuşmalara katılın.
• Hashtag'leri Etkili Kullanın : Paylaşımlarınızın görünürlüğünü artırmak için ilgili hashtag'leri araştırın ve kullanın.
• Başkalarıyla İş Birliği Yapın : Diğer etkili kişilerle veya markalarla iş birliği yapmak, hesabınızı daha geniş ve ilgili bir kitleye duyurmanızı sağlayabilir.
• Yüksek Kaliteli İçerik Oluşturun : Eğlenceli, eğitici veya ilham verici olsun, içeriğinizle değer sunmaya odaklanın.
5. Sabrın Önemi
Sadık bir Instagram takipçisi edinmek sabır gerektirir. Anında ama boş sonuçlar sunan takipçi satın almanın aksine, organik büyüme, paylaştıklarınızla gerçekten ilgilenen insanlardan oluşan bir topluluk oluşturur. Bunlar, içeriğinizi beğenecek, yorum yapacak ve paylaşacak olan ve nihayetinde daha da büyümenize yardımcı olacak takipçilerdir.
Çözüm
Uzun vadede, sahte takipçi satın almak faydadan çok zarar getirir. Sadece güvenilirliğinize zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda Instagram'ın algoritmasını olumsuz etkileyerek gerçek kitlenizin içeriğinizi görmesini zorlaştırır. Organik büyüme stratejilerine odaklanarak, hesabınızı önümüzdeki yıllarda destekleyecek sadık, etkileşimli bir kitle oluşturabilirsiniz. Sabırlı olun, tutarlı olun ve şişirilmiş sayılar yerine gerçek bağlantılara öncelik verin.
#takipçi satın al#takipcisatinal#ucuz takipçi#türk takipçi#instagram takipçi satın al#takipçi satın al instagram#takipçi#beğeni
1 note
·
View note
Text
Muay Thai Hakkında 10 Önemli Bilgi
New Post has been published on https://www.yakinsavunma.com/muay-thai-hakkinda-10-onemli-bilgi/
Muay Thai Hakkında 10 Önemli Bilgi
Muay Thai Hakkında 10 Önemli Bilgi:
Neden Muay Thai’yi Sevmelisiniz?
Muay Thai, sadece bir dövüş sanatı değil, aynı zamanda bir kültür, disiplin ve yaşam tarzıdır. Tayland’ın köklü dövüş sanatı olan Muay Thai, dünya çapında hızla popüler hale gelmiş ve hem spor hem de kendini savunma aracı olarak yaygınlaşmıştır. Eğer Muay Thai’yi öğrenmeyi düşünüyorsanız, bu yazı sizi bu eşsiz branşı daha yakından tanımanıza ve sevmenize yardımcı olacak. İşte Muay Thai hakkında bilmeniz gereken 10 önemli bilgi:
1. 3000 Yıllık Tarih ve Gelenek
Muay Thai, 3000 yıllık bir geçmişe sahip olup Tayland’ın kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Krallar tarafından korunmuş ve halkın savaş sanatları eğitiminin bir parçası olmuştur. Muay Thai, bir spor olmanın ötesinde derin bir tarihi ve kültürel birikim taşır.
2. “Sekiz Uzuv Sanatı”
Muay Thai, “Sekiz Uzuv Sanatı” olarak da bilinir çünkü diğer dövüş sporlarının aksine yalnızca yumruklar ve tekmeler değil, dizler ve dirsekler de aktif olarak kullanılır. Bu da Muay Thai’yi oldukça dinamik ve etkili bir dövüş sporu yapar.
3. Fiziksel Dayanıklılığı ve Kuvveti Artırır
Muay Thai, tüm vücudu çalıştıran yoğun bir antrenman programı sunar. Kardiyovasküler dayanıklılığınızı artırır, kaslarınızı güçlendirir ve hızınızı geliştirir. Bu sporla düzenli olarak uğraşmak, bedeninizin hem daha güçlü hem de daha esnek olmasını sağlar.
4. Kilo Vermek İçin Harika Bir Seçenek
Yüksek tempolu ve yoğun hareketler içeren Muay Thai, fazla kalorileri yakmanıza yardımcı olur. Bir saatlik Muay Thai antrenmanı sırasında 600-1000 kalori yakabilirsiniz. Bu da, kilo vermek isteyenler için Muay Thai’yi ideal bir egzersiz haline getirir.
5. Stresi Azaltır ve Özgüveni Artırır
Muay Thai, fiziksel aktivitenin yanı sıra zihinsel bir disiplin gerektirir. Antrenmanlar sırasında stres seviyeniz azalır ve vücudunuz endorfin salgılar, bu da kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Ayrıca, her yeni teknik öğrendiğinizde ve kendinizi geliştirdiğinizde özgüveniniz de artar.
6. Kendini Savunma İçin Etkili Bir Sanat
Muay Thai’nin sokak ortamında kendini savunmak için çok etkili bir spor olduğu bilinmektedir. Sekiz uzuv kullanımı ve yakın dövüş teknikleri sayesinde Muay Thai, bir saldırı durumunda saldırganı etkisiz hale getirme konusunda size avantaj sağlar. Özellikle kadınlar için Muay Thai, güvenliğinizi artırmak için ideal bir spor olabilir.
7. Uluslararası Tanınırlık ve Saygınlık
Muay Thai, dünya genelinde tanınmış ve saygın bir dövüş sanatıdır. Dünyanın dört bir yanındaki spor salonları Muay Thai eğitimleri vermektedir. Ayrıca, Muay Thai dövüşleri dünya çapında büyük bir izleyici kitlesine sahiptir, bu da bu sporun ne kadar geniş bir kitle tarafından sevildiğini gösterir.
8. Dayanıklılık ve Sabır Geliştirir
Muay Thai, hem fiziksel hem de zihinsel dayanıklılığı geliştiren bir spordur. Antrenmanlar bazen zorlayıcı olabilir, ancak bu süreç size sabırlı olmayı ve azimli çalışmayı öğretir. Aynı zamanda rakiplerle karşılaşırken stratejik düşünmeyi ve hızlı karar vermeyi de geliştirir.
9. Takım Ruhu ve Disiplin Kazandırır
Muay Thai yalnızca bireysel bir spor değil, aynı zamanda bir takım disiplinini de beraberinde getirir. Antrenmanlarda takım arkadaşlarınızla çalışmak, hem arkadaşlık bağlarını güçlendirir hem de takım ruhunu geliştirir. Ayrıca, disiplinli çalışmanın ve düzenli antrenmanın önemi, Muay Thai sayesinde günlük hayatınıza da yansır.
10. Kültürel ve Manevi Bir Deneyim Sunar
Muay Thai, sadece fiziksel bir aktivite değil, aynı zamanda bir kültürel ve manevi deneyimdir. Geleneksel Muay Thai dövüşlerinde, dövüşçüler dövüşten önce ritüel bir dans olan “Wai Kru” yapar. Bu dans, dövüşçünün antrenörüne, ailesine ve Tayland kültürüne olan saygısını gösterir. Bu yönüyle Muay Thai, kültürel bir derinlik ve anlam sunar.
Sonuç
Muay Thai, fiziksel gücünüzü, zihinsel dayanıklılığınızı ve özgüveninizi artıracak bir dövüş sanatıdır. Tarihi ve kültürel zenginliği, etkili savunma teknikleri ve dayanıklılık kazandıran yapısı ile hem spor hem de kendini savunma aracı olarak eşsiz bir deneyim sunar. Eğer güçlü, esnek ve kendine güvenen bir birey olmak istiyorsanız, Muay Thai’yi mutlaka denemelisiniz.
#Kadınlar için Muay Thai#Muay Thai antrenmanı#Muay Thai ile kendini savunma#Muay Thai ve kilo verme#Muay Thai'nin faydaları#Muay Thai'nin tarihçesi#Sekiz uzuv sanatı
0 notes
Text
Sazan balığı avlamak
Sazan balığı avlamak, hem sportif balıkçılar hem de amatörler arasında oldukça popülerdir. Sazan, güçlü bir balık olduğu için mücadeleci bir av sağlar ve bu da avlamayı heyecan verici kılar. İşte sazan balığı avlamanın bazı temel adımları ve püf noktaları:
1. Doğru Zaman
Sabah ve Akşam Saatleri: Sazan balıkları genellikle sabah erken saatlerde ve akşamüstü beslenir, bu nedenle bu zaman dilimleri av için idealdir.
İlkbahar ve Sonbahar: Su sıcaklığı 15-20°C olduğunda sazanlar daha aktif hale gelir. Bu nedenle ilkbahar ve sonbahar, sazan avı için uygun mevsimlerdir.
2. Malzeme Seçimi
Olta ve Misina: Güçlü ve esnek bir olta tercih edilmelidir. 0.30 mm ve üzeri kalınlıkta misinalar sazanın güçlü yapısına karşı dayanıklı olur.
Olta İğnesi: Orta büyüklükte, keskin ve sağlam iğneler kullanmak gereklidir. Sazanlar ağız yapısı nedeniyle iğneyi kolayca tespit edebilir, bu yüzden iğne seçimi önemlidir.
Olta Takımı: Genellikle dip oltası tercih edilir, çünkü sazanlar dipten beslenir. Şamandıralı takım da kullanılabilir.
3. Yem Seçimi
Mısır: Sazanlar mısırı çok sever ve yaygın olarak kullanılır. Konserve veya haşlanmış mısır kullanılabilir.
Solucan ve Böcekler: Doğal yemler de etkili olabilir. Solucanlar, su böcekleri ve küçük larvalar tercih edilir.
Boilies: Spor balıkçılığında yaygın olan bu özel yem, çeşitli tatlarda ve boyutlarda gelir. Vanilya, çilek veya baharat aromalı boilies, sazanların ilgisini çeker.
4. Avlanacak Yer
Sazlık Alanlar: Sazanlar sazlık, bitkili ve çamurlu dipleri sever. Bu nedenle göletlerin veya nehirlerin kıyısında bulunan sazlıklar iyi bir av noktası olabilir.
Göl Kenarları: Göl kenarlarında sığ ve bitkili alanlar sazanların sıkça dolaştığı bölgelerdir.
5. Strateji ve Sabır
Yemleme: Sazan avında yemleme çok önemlidir. Avlanmadan önce yemleme yapmak, sazanları bölgeye çekmenin etkili bir yoludur. Yemlemeyi birkaç gün önceden başlayarak yapmak başarı şansını artırır.
Sessizlik ve Sabır: Sazanlar ürkek balıklardır. Bu nedenle sessiz olmak ve oltanın bulunduğu bölgeye yaklaşırken dikkatli hareket etmek gerekir.
6. Mücadele
Sazanlar güçlü ve dirençli balıklardır. Bir sazan oltaya takıldığında sert bir mücadele verebilir. Misina kontrolünü iyi ayarlamak, ani kaçışları önlemek için oltayı dikkatle yönetmek önemlidir. Balığı yorarak kıyıya çekmek en iyi strateji olabilir.
7. Yakalandıktan Sonra
Yakala ve Bırak: Pek çok sportif balıkçı, sazanları yakaladıktan sonra geri salar. Bu uygulama, doğal dengeyi korumak açısından faydalıdır.
Yemek: Sazan eti, iyi pişirildiğinde lezzetli olabilir, ancak balığın yaşına ve avlandığı suyun kalitesine bağlı olarak tadı değişebilir.
Sazan avı, doğa içinde vakit geçirmek isteyenler için hem eğlenceli hem de zorlu bir uğraştır.
0 notes
Text
Tokat'ta sürücüler 'yeşil dalga' ile kırmızıya takılmayacak!
https://pazaryerigundem.com/haber/187239/tokatta-suruculer-yesil-dalga-ile-kirmiziya-takilmayacak/
Tokat'ta sürücüler 'yeşil dalga' ile kırmızıya takılmayacak!
Tokat’ın merkezinde yer alan Niksar Yolu kavşağı bölgesinde Yeşil Dalga Uygulamasını hayata geçireceklerini belirten Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, trafik problemini yönetecek sistemlerle vatandaşların hedeflerine daha sağlıklı ve daha kısa sürede ulaşacağını belirtti.
Nurhan İÇMEZ – Tokat Haber / TOKAT (İGFA) – okat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, Tokat’ın trafik sorununu en asgari seviyeye indirmek için uzman ekiplerle sahada uygulama çalışmalarına başladı. Uzman ekiplerle Belediye Başkanlık Makamında toplantı yapan Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, son yapılan uygulamalar ve sistemlerle ilgili bilgi aldı.
Başkan Yazıcıoğlu konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Trafiği rahatlatmak amacıyla hazırladığımız ilk senaryoyu hayata geçiriyoruz. Hali hazırda 3 kavşağımızı Yeşil Dalga sistemine entegre ettik. Ana arterlerde yakın ara ile yer alan trafik ışıklarında peş peşe kırmızı ışığa yakalanmayı engellemek üzere Yeşil Dalga Sistemini aktif hale getiriyoruz. Gün içerisinde Çedaş güzergâhından gelen bir araç, Üniversite Hastanesine kadar hiç durmadan ilerleyebiliyor. Aynı şekilde Halil Rıfat Paşa İlköğretim Okulu bölgesinden gelen bir araç hiç durmadan Çedaş kavşağına kadar ilerleyebilecek” dedi.
3 farklı kavşak ise uzaktan müdahale edilebilir duruma getirildiğini kaydeden Başkan Yazıcıoğlu, “Trafik Kontrol Merkezimizi oluşturuyoruz. Kavşak düzenlemelerimiz, sistem montajlarımız ve trafik kontrol merkezimiz ile aslında sahaya yavaş yavaş indik ve vatandaşlarımızdan biraz daha sabır istiyoruz. Kavşak düzenlemelerimizi, sistem noktalarımızı artırdıkça trafik daha da rahatlayacak, vatandaşımız daha belirgin şekilde trafik probleminin azaldığını görecekler. Trafik Kontrol Merkezimizde yetkili arkadaşlarımız tarafından toplam 21 kavşakta anlık izlemeler yapılacak. Bunun ilk sinyallerini yeşil dalga noktasında bulunan kavşaklarımızda uygulamaya başlıyoruz.” diye konuştu.
Öte yandan Başkan Yazıcıoğlu, alternatif yollar için de çalışmaları sürdürdüklerini belirterek, “Trafik problemini yönetecek, trafiği en asgari seviyeye indireceğiz. Vatandaşlarımızın daha sağlıklı ve daha hızlı bir şekilde hedeflerine ulaşması için ciddi anlamda adımlar atıyoruz. İnşallah birkaç ay içerisinde vatandaşlarımız bunu daha belirgin bir şekilde hissedecekler.” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Eklem Sağlığı: Donuk Omuz, Kireçlenme ve Tedavi Seçenekleri
Eklem sağlığı, günlük yaşam kalitemiz üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. "Donuk omuz" ve "kireçlenme" gibi rahatsızlıklar, hareket kabiliyetini sınırlayabilir ve ağrıya neden olabilir. Bu yazıda, bu iki yaygın eklem sorunu ve tedavi seçeneklerine dair genel bir bakış sunacağız.
Donuk omuz, omuz eklemindeki hareket kısıtlılığı ve ağrı ile karakterize edilen bir durumdur. Bu hastalık, genellikle omuzun kapsülündeki iltihaplanma nedeniyle ortaya çıkar ve eklem hareketliliğini önemli derecede sınırlar. Tedavi süreci uzun ve sabır gerektirebilir. Donuk omuz tedavisinde, fiziksel terapi ve ilaç tedavisi genellikle önerilir. Ancak bazı durumlarda, cerrahi müdahale de gerekebilir. Uzun süreli ağrılardan ve hareket kısıtlılığından muzdarip olanlar için erken teşhis ve uygun tedavi kritik öneme sahiptir.
Kireçlenme, eklem kıkırdağının aşınması ve bozulması ile ilişkili bir durumdur. Bu bozulma, eklemde ağrı, sertlik ve hareket kısıtlılığına neden olabilir. Özellikle yaşlı bireylerde ve aktif olmayan kişilerde daha sık görülür. "Kireçlenme tedavisi" genellikle ağrıyı hafifletmeye ve eklem fonksiyonunu iyileştirmeye yönelik çeşitli yöntemleri içerir. Bu yöntemler arasında fiziksel terapi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri bulunur. Bazı durumlarda, cerrahi müdahale de gerekli olabilir. Kireçlenme tedavisi için birçok farklı seçenek mevcut olup, en uygun tedavi planı hastanın spesifik durumuna bağlı olarak belirlenir.
Diz eklemi, vücudun en büyük ve en karmaşık eklemlerinden biridir. Dizdeki problemler, özellikle yaşla birlikte daha yaygın hale gelebilir. "Hidrojel diz tedavisi" son yıllarda, diz eklemindeki ağrı ve hareket kısıtlılığını tedavi etmek için kullanılan modern bir yöntem haline gelmiştir. Hidrojel, diz eklemindeki iltihaplanmayı ve ağrıyı hafifletmek için kullanılan bir jeldir. Tedavi genellikle minimal invaziv bir yöntem olarak kabul edilir ve iyileşme süreci daha hızlı olabilir. Hidrojel diz tedavisi fiyatları tedavi öncesinde değerlendirilmelidir, çünkü fiyatlar kullanılan ürünlerin türüne ve tedavi merkezine göre değişkenlik gösterebilir.
Eklem sağlığı ve bu tür rahatsızlıkların tedavisi karmaşık bir süreç olabilir. Donuk omuz, kireçlenme ve diz eklemi problemleri, uygun tedavi yöntemleri ve erken müdahale ile yönetilebilir. Her bireyin durumu farklı olabileceği için, en iyi tedavi yöntemlerini belirlemek adına bir uzmana başvurmak her zaman en doğru yaklaşımdır. Eklemlerimiz, günlük yaşantımızın temel taşlarını oluşturduğundan, sağlıklarını korumak için gerekli önlemleri almak son derece önemlidir.
0 notes
Text
Appenzell Dağ Köpeği
Appenzell Dağ Köpeği, İsviçre'nin Appenzell bölgesinden köken alan orta boyutlu, güçlü ve çalışkan bir köpek ırkıdır. Bu köpekler, sürü koruma ve çiftlik işlerinde uzmanlaşmıştır ve genellikle dağlık bölgelerde yaygın olarak kullanılmışlardır. Appenzell Dağ Köpeği, zarif ve dengeli bir yapıya sahip olup, sahiplerine sadık ve koruyucu bir şekilde bağlanırlar. Bu makalede, Appenzell Dağ Köpeği ırkının tarihini, kökenini, fiziksel özelliklerini ve karakteristik özelliklerini detaylı bir şekilde ele alacağız.
Appenzell Dağ Köpeği Tarih ve Köken
Appenzell Dağ Köpeği'nin kökeni İsviçre'ye dayanmaktadır ve Alpler'in dağlık bölgelerinde uzun bir geçmişe sahiptir. Bu köpekler, sürü koruma, çiftlik işleri ve yük taşıma gibi çeşitli görevler için kullanılmıştır. Appenzell Dağ Köpeği'nin tam kökeni belirsizdir, ancak 19. yüzyılda İsviçre'de popülerlik kazandığı bilinmektedir. Kökeni hakkında net bir bilgi olmamakla birlikte, diğer İsviçre dağ köpeklerinin soyundan geldiği düşünülmektedir.
Appenzell Dağ Köpeği Fiziksel Özellikler
Appenzell Dağ Köpeği, orta boyutlu, kaslı ve güçlü bir yapıya sahip bir köpektir. Erkekler genellikle 52 ila 56 cm arasında omuz yüksekliğine sahipken, dişiler biraz daha küçüktür ve 50 ila 54 cm arasında omuz yüksekliğine sahiptir. Ağırlıkları ise genellikle erkeklerde 22 ila 32 kg, dişilerde ise 18 ila 28 kg arasında değişir. Appenzell Dağ Köpeği'nin kısa ve yoğun bir çift katlı tüyü vardır. Tüyleri genellikle siyah renkte olup, kırmızı veya kahverengi lekelerle süslü olabilir.
Appenzell Dağ Köpeği Karakteristik Özellikler
Appenzell Dağ Köpeği, zeki, çalışkan ve sadık bir köpek ırkıdır. Bu köpekler, sahiplerine karşı son derece sadık ve koruyucu olabilirler, ancak yabancılara karşı çekingen olabilirler. Appenzell Dağ Köpeği, aktif bir yaşam tarzına sahip aileler için ideal bir seçimdir ve egzersiz ihtiyaçlarını karşılamak için günlük yürüyüşler veya oyunlar gerektirirler. Bu köpekler aynı zamanda sosyal olarak uyarılmaya da ihtiyaç duyarlar ve yalnız kalmaktan hoşlanmazlar. Appenzell Dağ Köpeği, iyi bir eğitimle erken yaşta sosyalleştirilmelidir, aksi takdirde aşırı korumacı veya inatçı olabilirler. Bu köpeklerin eğitimi sabır ve tutarlılık gerektirir, ancak doğru yönlendirildiklerinde harika birer evcil hayvan olabilirler. Ayrıca, Appenzell Dağ Köpeği'nin tüy bakımı düzenli fırçalama ve haftalık tarama gerektirir. Appenzell Dağ Köpeği, İsviçre'nin dağlık bölgelerinden köken alan güçlü ve çalışkan bir köpek ırkıdır. Bu köpekler, sürü koruma ve çiftlik işleri gibi çeşitli görevler için uzun bir geçmişe sahiptir. Appenzell Dağ Köpeği, zarif yapısı, zeki kişiliği ve sadık doğasıyla bilinir ve uygun bir şekilde eğitildiklerinde harika birer evcil hayvan olabilirler. Bu makalede, Appenzell Dağ Köpeği ırkının tarihini, kökenini, fiziksel özelliklerini ve karakteristik özelliklerini detaylı bir şekilde ele aldık. Bu köpeklerin sahipleri, Appenzell Dağ Köpeği'nin aktif bir yaşam tarzına uyum sağlaması ve düzenli tüy bakımı gereksinimlerini göz önünde bulundurmalıdır.
Appenzell Dağ Köpeği Hakkında Diğer Bilgiler
Diğer Adları: Appenzell Sennedhunde, Appenzell Cattle Dog Renkleri: Siyah, beyaz, bakır karışık Çıkış Yeri: İsviçre Çıkış Tarihi: Çok eski zamanlar Familya: Sarıdan açık kahverengiye, simetrik beyaz desenli, gözlerde lekeler. Orijinal İşlevi: Çoban köpeği (sığır çobanı), iki tekelekli araba çeker Günümüzdeki İşlevi: Çoban köpeği (sığır çobanı), bekçi, koruma köpeği Ortalama Ömrü: 10-14 yıl Kilo (Erkek/Dişi): 22-25/20-23 kg Boy (Erkek/Dişi): 48-58/45-55 cm Read the full article
0 notes
Text
Sabırla Bekleyiş
#aktif sabır#bolluk ve bereket bilinci#dua#dua etmek#minnettar olmak#minnettarlık#nasıl sabırlı olunur#nasıl sabırlı olurum#Ruhsal Uyanış#ruhsal uyanış aşamalar#ruhsal uyanış belirtileri#ruhsal uyanış fiziksel belirtileri#ruhsal uyanış semptomları#ruhsal uyanış sonrası neler olur#ruhsal uyanış sonrası yaşananlar#ruhsal Uyanışın Belirtileri#ruhsal uyanışın fiziksel belirtileri#ruhsal uyanıştan sonra neler yaşanır#ruhun karanlık gecesi#sabır#sabır nedir#sabır şükür dua#sabırla bekleme#sabırla beklemek#sabırla bekletmek#sabırlı olmak#sabırlı olmak için neler yapmalı#sabırlı olmanın faydaları#sabırlı olmayı öğrenme#sabretmek
0 notes
Text
“DOĞRU SABIR AKTİF SABIRDIR.”
Sabır; susmak, katlanmak değildir, doğanın hız ve ritmine uymaktır. Kişinin kendi kendisine sabrettiği için ödül vermesi lazım. Çünkü sabretmek başarıdır. Sabırlı insan, sabrından dolayı erdemli bir iş yapmış oluyor. Üstün, aşkın bir duygu yaşıyor. Sabreden kişi sabretmesinden dolayı “ben enayiyim” demesin.
Hz. Mevlana ile Aile Terapisi kitabımdan…
#Sabır #Mücadele #NevzatTarhan
1 note
·
View note
Text
TikTok Takipçi Hilesi - Medya Hizmetin İle Güvende Kalın
Tiktok Hesabınızı Güvende Tutmanın Yolları
Tiktok, günümüzde popülerlik kazanan bir sosyal medya platformudur. Ancak, bazı kullanıcılar hesaplarının güvende olup olmadığı konusunda endişeler yaşayabilirler. Bu nedenle, tiktok hesabınızı güvende tutmanın yollarını bilmek önemlidir.
Tiktok hesabınızı güvende tutmak için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz:
Hesap gizliliğini kontrol etme: Tiktok hesabınızın gizlilik ayarlarını düzenleyebilirsiniz. Bu ayarlarda, hesabınızın kimlerin sizi takip edebileceği, gönderilerinizin kimler tarafından görülebileceği gibi seçenekler bulunur. Gizlilik ayarlarınızı gözden geçirmek ve istediğiniz düzenlemeleri yapmak önemlidir.
Güçlü bir şifre kullanma: Tiktok hesabınızın güvenliği için güçlü bir şifre kullanmanız önemlidir. Şifrenizi sık sık değiştirmeniz ve başkalarıyla paylaşmamanız gerekmektedir. Güçlü bir şifre, büyük-küçük harfler, rakamlar ve semboller içermelidir.
İki faktörlü kimlik doğrulama kullanma: Tiktok hesabınızın güvenliğini artırmak için iki faktörlü kimlik doğrulama özelliğini etkinleştirebilirsiniz. Bu özellik, hesaba giriş yaparken kullanıcı adı ve şifrenizin yanı sıra başka bir doğrulama adımını gerektirir. Bu sayede, hesabınızın başkaları tarafından ele geçirilme riski azalır.
Tiktok, takipçi sayınızı artırmak için kullanıcıların çeşitli yöntemlere başvurduğu bir platformdur:Tiktok Takipçi Hilesi:Bazı kullanıcılar takipçi sayılarını artırmak için takipçi hilesi yöntemlerine başvurabilirler. Tiktok takipçi hilesi, diğer kullanıcıları takip etme ve takipçi kazanma gibi yanıltıcı taktikleri içerir. Ancak, bu tür yöntemler, hesabınızın gerçek takipçilerle etkileşimini azaltabilir ve platformun kullanım koşullarını ihlal edebilir.Twitter Takipçi Hilesi:Twitter gibi diğer sosyal medya platformlarında da kullanıcılar takipçi hilesi yöntemlerine başvurabilirler. Ancak, bu tür hileler genellikle geçici bir takipçi artışı sağlar ve gerçek etkileşimi sağlamaz. Dolayısıyla, organik takipçi artırma yöntemlerine odaklanmak daha uzun vadeli ve kalıcı bir etki sağlar.Tiktok İzlenme Hilesi:Tiktok izlenme hilesi, videolarınızın daha fazla izlenme sayısına sahipmiş gibi görünmesini sağlayan taktiklerdir. Bu tür hileler, hesabınızın popülerlik kazanmasına yardımcı olabilir, ancak gerçek etkileşimi sağlamaz. Dikkat çekmek için kullanabilirsiniz, ancak uzun vadede gerçek ve kalıcı etkileşim ile büyümek daha önemlidir.
Tiktok Takipçi Hilesi Kullanmanın Faydaları
Tiktok, günümüzün en popüler sosyal medya platformlarından biridir. Milyonlarca kullanıcının yer aldığı bu platformda, içeriklerinizi başkalarıyla paylaşarak kendinizi ifade edebilir ve takipçi sayınızı artırabilirsiniz. Ancak, organik olarak takipçi kazanmak zaman alabilir ve sabır gerektirebilir. İşte bu noktada, tiktok takipçi hilesi kullanmanın birçok faydası vardır.
Birinci faydası, hızlı takipçi artışıdır. Tiktok takipçi hilesi kullanarak, takipçi sayınızı kısa sürede artırabilirsiniz. Bu sayede, daha geniş bir kitleye ulaşarak popülerlik kazanabilirsiniz. Ayrıca, takipçi sayınız arttıkça, paylaşımlarınız daha fazla kişiye ulaşacak ve videolarınız daha fazla izlenme alacaktır.
İkinci faydası, sosyal medya etkileşiminin artmasıdır. Takipçi sayınızın artması, hesabınızın daha aktif ve güvenilir görünmesini sağlar. Diğer kullanıcılar, daha fazla takipçisi olan hesaplara daha fazla güvenir ve takip etme eğilimindedir. Bu da organik olarak daha fazla takipçi kazanmanıza yardımcı olur.Tiktok izlenme hilesi:Twitter takipçi hilesi:Tiktok izlenme hilesi kullanarak videolarınızın daha fazla izlenme almasını sağlayabilirsiniz. Bu da hesabınızın daha popüler hale gelmesine katkı sağlar.Twitter takipçi hilesi ise Twitter hesabınızın takipçi sayısını hızlı bir şekilde artırmanızı sağlar. Bu sayede, hesabınız daha fazla kişiye ulaşarak etkileşim sağlar.
Tiktok takipçi hilesi kullanmanın birçok faydası bulunmaktadır. Hızlı takipçi artışı, sosyal medya etkileşiminin artması gibi avantajlar sayesinde, hesabınızı daha popüler hale getirebilir ve daha geniş bir kitleye ulaşabilirsiniz. Ancak, takipçi hilesi kullanırken dikkatli olmanız önemlidir. Doğru ve güvenilir bir hizmet sağlayıcısı seçmek, hesabınızın güvenliğini ve uzun vadeli büyümesini sağlamak için önemlidir.
Medya Hizmetleri Ile Organik Takipçi Artırma Yöntemleri
Medya hizmetleri, sosyal medya hesaplarınızı geliştirmenin ve takipçi sayınızı artırmanın etkili yollarından biridir. Organik takipçi artırma yöntemleri kullanarak, hesabınızı güvende tutabilir ve etkileşimi yüksek bir topluluk oluşturabilirsiniz. Medya hizmetleri sayesinde Tiktok, Twitter gibi platformlarda takipçi hilesi kullanmadan doğal yollarla takipçi kazanabilirsiniz. Bu yazımızda, medya hizmetleri ile organik takipçi artırma yöntemlerine daha detaylı bir şekilde değineceğiz.
Medya hizmetleri, sosyal medya yönetimi, içerik oluşturma ve takipçi kazanma konusunda uzmanlaşmış profesyonel bir hizmet sağlayıcının yardımını almanızı sağlar. Bu hizmetler, hesap yönetimi, içerik stratejisi geliştirme, etkileşimi artırma ve hedef kitleye ulaşma gibi birçok alanda size destek olabilir. Tiktok hesabınızı güvende tutmak ve organik takipçi sayınızı artırmak için medya hizmetlerinden yararlanabilirsiniz.
Medya hizmetleri, takipçi sayınızı artırmanın yanı sıra izlenme sayılarınızı da yükseltmenize yardımcı olur. Tiktok izlenme hilesi kullanmak yerine, daha doğal yollarla izlenme sayılarınızı artırabilirsiniz. Medya hizmetleri sayesinde, içerik stratejileri geliştirebilir ve paylaşımlarınızın daha geniş bir kitle tarafından görülmesini sağlayabilirsiniz. Böylece organik olarak izlenme sayısını artırabilir ve hesabınızın keşfedilme ihtimalini yükseltebilirsiniz.Tiktok takipçi hilesikullanmanın dezavantajlarından biri hesabınızın spam olarak algılanması ve engellenmesi riskidir. Bu nedenle, medya hizmetlerinden yararlanarak takipçi sayınızı doğal yollarla artırmak daha güvenli bir seçenektir.
Twitter takipçi hilesi kullanmak yerine medya hizmetleri ile organik takipçi artırma yöntemleri denemek, hesabınızın kalitesini artırmanıza ve hedeflediğiniz kitleye ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Doğal yollarla takipçi kazanmak, hesabınızın organik büyümesini sağlar ve daha işe yarar bir takipçi kitlesi oluşturmanıza imkan tanır. Tiktok izlenme hilesi, Tiktok takipçi hilesi, Twitter takipçi hilesi Tiktok videolarınızın daha fazla kişi tarafından izlenmesini sağlamak için izlenme hilesi kullanmak cazip gelebilir. Ancak, bu tür hileler hesabınızın spam olarak algılanmasına neden olabilir ve hesabınızın kapatılmasına yol açabilir. Medya hizmetleri ile doğal yollarla izlenme sayılarınızı artırmanız daha güvenlidir.Tiktok takipçi hilesi, hesabınızın takipçi sayısını kısa sürede artırmanızı sağlar. Ancak, bu takipçilerin gerçek ve etkileşimli olmama ihtimali yüksektir. Medya hizmetleri sayesinde organik takipçi kazanarak, hesabınızı daha güvenilir hale getirebilirsiniz.Twitter takipçi hilesi kullanmanın dezavantajları arasında yine spam hesaplarla takipçi sayısını artırmak yer alır. Medya hizmetleri ile organik takipçi artırma yöntemlerini deneyerek, hesabınızın kalitesini artırabilir ve gerçek takipçilere ulaşabilirsiniz.
0 notes
Text
Yabancı Dil Öğrenmenin Kolay İpuçları ve Taktikleri
Yabancı dil öğrenmek, dünya genelinde pek çok insanın hedeflediği bir beceridir. Bu süreçte, bazı kolay ipuçları ve taktikler uygulayarak dil öğrenme deneyiminizi daha verimli hale getirebilirsiniz. İşte size yabancı dil öğrenmenin kolayluğunu artırmak için bazı öneriler:
Günlük pratiğe önem verin: Dil öğrenme sürecinde düzenli ve sürekli pratik yapmak önemlidir. Kendinizi günlük dil kullanımına maruz bırakmak için çeşitli yöntemlerden yararlanabilirsiniz. Örneğin, yabancı dilde yazılmış gazete veya dergi makaleleri okuyabilir, yabancı dilde podcast veya videolar dinleyebilirsiniz.
Kelime dağarcığınızı genişletin: Dil öğrenmede kelime dağarcığı önemli bir faktördür. Yeni kelimeler öğrenmek ve onları düzenli olarak tekrar etmek, dil becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacaktır. Kelime kartları kullanarak aktif bir şekilde kelime ezberleyebilirsiniz.
Konuşma pratiği yapın: Yabancı dil öğrenme sürecinde konuşma becerisini geliştirmek önemlidir. Konuşma pratiği yapabileceğiniz dil partnerleri veya dil öğrenme grupları bulabilirsiniz. Ayrıca, yabancı dilde konuşan biriyle günlük olarak iletişim kurmak da size pratik imkanı sağlayacaktır.
Hedefler belirleyin: Dil öğrenirken hedefler belirlemek, motivasyonunuzu artırır ve ilerlemenizi takip etmenizi sağlar. Kısa ve uzun vadeli hedefler belirleyerek adımlarınızı planlayabilirsiniz. Örneğin, belirli bir süre içinde belirli bir seviyede dil bilgisine ulaşmayı hedefleyebilirsiniz.
Eğlenceli aktivitelerle dil öğrenin: Dil öğrenme sürecini eğlenceli hale getirmek, motivasyonunuzu artıracaktır. Dil öğrenme oyunları, şarkılar veya filmler gibi eğlenceli aktivitelerle dil becerilerinizi geliştirebilirsiniz.
Yabancı dil öğrenmek, sabır, pratik ve motivasyon gerektiren bir süreçtir. Yukarıda belirtilen ipuçları ve taktikleri kullanarak, dil öğrenme deneyiminizi daha keyifli ve etkili hale getirebilirsiniz. Unutmayın, herkes farklı bir hızda öğrenir, bu yüzden kendinize zaman tanıyın ve düzenli olarak çalışmalarınıza devam edin.
Kaynak: pratikyap.com
1 note
·
View note
Text
GÜNEŞ KREMİ VE LEKE KREMİ: CİLDE SAĞLIKLI BİR YAKLAŞIM
Günümüzde güzellik ve cilt bakımı giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Sağlıklı ve ışıltılı bir cilt, kendinize olan güveninizi artırabilir ve yaşam kalitenizi olumlu yönde etkileyebilir. Ancak güneşin zararlı UV ışınları, ciltte leke oluşumuna neden olabilir. Bu noktada, güneş kremi ve leke kremi gibi cilt bakım ürünleri, cildin korunması ve lekelerin giderilmesi konusunda önemli roller üstlenir. Bu makalede, güneş kremi ve leke kremi hakkında bilmeniz gerekenleri, doğru ürünleri seçme yöntemlerini ve cildinize sağlıklı bir yaklaşım benimsemeyi ele alacağız.
Güneş Kremi: Cildinizi Güneşin Zararlı Etkilerinden Koruyun
Güneş kremi, cildinizi güneşin zararlı UV ışınlarından korumak için en etkili araçlardan biridir. Güneşin UVB ve UVA olmak üzere iki tür zararlı ışını bulunmaktadır. UVB ışınları, cildinizi kısa sürede yanmaya neden olabilirken, UVA ışınları ciltte derin hasara yol açarak lekelenmelere ve erken yaşlanma belirtilerine katkıda bulunabilir.
Güneş kremi, bu zararlı ışınların cildinize nüfuz etmesini engeller ve cilt kanseri riskini azaltabilir. Aynı zamanda, ciltteki lekelerin oluşmasını da önlemeye yardımcı olur. Güneş kremi seçerken, cilt tipinizi ve güneşin etkili olduğu saatleri göz önünde bulundurmalısınız. Geniş spektrumlu (UVA ve UVB koruması sağlayan), en az SPF 30 korumalı ve suya dayanıklı güneş kremleri tercih etmek önemlidir.
Leke Kremi: Cilt Lekelerini Azaltmada Yardımcı Olun
Cilt lekeleri, güneşin zararlı etkilerinin yanı sıra hormonal değişiklikler, yaşlanma, sivilce izleri veya genetik faktörler gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Leke kremi, cilt tonunu eşitlemeye ve cilt lekelerini azaltmaya yardımcı olabilir. Bu krem içerisindeki aktif bileşenler, cilt hücrelerinin yenilenmesini ve melanin üretimini düzenlemeyi hedefler.
Ancak, leke kremi kullanmadan önce cildinizi iyi bir şekilde analiz etmek ve cilt tipinize uygun bir ürün seçmek önemlidir. Leke kremi seçerken, içeriğinde hidrokinon, retinol, C vitamini veya glikolik asit gibi etkin maddeler bulunan ürünleri tercih edebilirsiniz. Düzenli kullanım ve sabır, leke kremi tedavisinin etkili sonuçlarını elde etmenize yardımcı olacaktır.
Sağlıklı Bir Yaklaşım: Cildinize İyi Bakın
Güneş kremi ve leke kremi gibi ürünler cildinizin sağlığını korumak ve cilt tonunu eşitlemek için önemli olsa da, sağlıklı bir cilt için yapmanız gereken daha fazlası vardır. Cildinizi sağlıklı tutmak için aşağıdaki adımları takip etmeyi unutmayın.
0 notes