#akarak
Explore tagged Tumblr posts
Text
Rereading The Galaxy, and the Ground Within by Becky Chambers and felt the need to draw these funky aliens that I've fallen in love with. So far I have this doodle of Speaker from when she was putting on music for the rest of them <3
25 notes
·
View notes
Text
NASIL BAŞLADI 1
Takipçi mizden gelen devamı olan bir hikaye
Ben 19, sevgilim 17 yaşındaydı, yaklaşık 1 yıla yakındır sevgiliydik, rahat buluşacağımız ortamlar pek olmuyordu, geceleri parklarda veya piknik yerlerinde tenhalarda sevişiyorduk, bakire değildi, ben de sormamıştım nasıl oldu diye, o konuda sorun yoktu ama yer sorunu vardı.
Bir akşam bir mekânda bira içerken bizden en az 10 yaş kadar büyük birisi sevgilim Derya'ya selam verdi, kısaca hatır sordu, o arada samimi bir şekilde bana da selam verdi, izin isteyip uzaklaştı. Derya'nın bir ara kısa süre sevgilisiymiş, aynı zamanda dershaneden de öğretmeni, çok hoşsohbet kültürlü iyi birisi olduğunu söyledi Derya, ben de "adama ayıp oldu davet etseydin masaya keşke" dedim. Derya "Biz gidelim masasına istersen, çok misafirperverdir" deyince biralarımızı alıp masasına gittik, ayağa kalktı “hoş geldiniz ne iyi ettiniz dedi, gerçekten hoşsohbetmiş devamlı ilginç şeyler anlattı, sorular sordu. Güzel bir sohbet oldu, derken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık, o arada kaç bira içtiğimizi sayamadık, Derya'nın da benim de kafalarımız çok iyi olmuştu, masada otururken hafif sallanmaya başlamıştık.
“Çocuklar isterseniz benim eve gidelim, hemen iki sokak arkada evim, orada devam ederiz, isterseniz size kahve konyak ikram ederim, burası az sonra kapanacak” dedi
Derya “aa hocam taşındınız mı? eski evin dekoru çok güzeldi ama dedi,
Hoca Timur Bey, "Buranın dekoru daha da güzel, hadi kalkın" deyince kalktık, bu arada Derya'nın eski eve gittiğini de öğrenmiş oldum, daha o zamanlar, küçük yaşta hocasının evine gidiyormuş yani.
Biz hafif sallanarak iki sokak arkada Timur hocanın evine gittik, ev küçük ama çok iyi, modern dekore edilmiş bir evdi, evin içi ayna doluydu, konyaklarımızı içerken Hoca müzik açtı, ben iyice kafayı bulmuştum bu arada, gözlerim yarı açık durumdaydı. Hoca birden ayağa kalktı Derya'nın elinden tuttu, bana dönüp, "dans için izin var mı" diye sordu, ben ağzımı zor açıp yarım yamalak "aa tabii ne demek buyurun hocam" diye geveledim, konuşacak halim kalmamıştı.Birbirlerine sarılıp dans etmeye başladılar, dans ilerledikçe birbirlerine daha sıkı sarıldılar, Derya’nın kolları hocanın boynuna dolanmıştı, hocanın elleri önce Derya’nın beline dolanmıştı, sonra hocanın elleri Derya’nın kalçalarında doğru kaydı mı? Yoksa ben sarhoşum diye bana mı öyle geliyordu derken, dikkatli bakınca hocanın Derya’nın etekliğini kalçalarını okşayarak yukarı doğru yavaşça sıyırdığını fark ettim. Derya'nın arkası bana dönüktü, etek iyice yukarı sıyrılmış, kalçalarının arasına giren siyah tangası ve yuvarlak iri kalçaları ortaya çıkmıştı.
O kadar sarhoştum ki sadece seyrediyordum, o arada bu manzarayı görünce çok sarhoş olmama rağmen aletimin sertleştiğini fark ettim, hem bir şey diyemeyecek kadar sarhoştum hem de tahrik olduğum için ses etmemiştim.
Benim ses etmeden izlediğimi görünce sanırım cesaret aldılar, ben kalçalara bakarken o arada öpüştüklerini fark ettim, dans ederek yavaş yavaş dönüyorlardı. Derya’nın dudakları hocanın ağzının içindeydi, sarmaş dolaştılar. Nasıl oldu tam fark edemedim, Derya’nın tanga külotu iri kalçalarından aşağı sıyrıldı, Derya bacaklarını hareket ettirerek külotunu ayaklarına kadar indirdi, ayak bileğini sallayarak külotu önce tek ayağından çıkarttı sonra diğer ayağından fırlatıp attı.
Artık bu dans değil, seks şov haline gelmişti ve ben de bu şovu ağzımın suyu akarak izliyordum, onlar da bana aldırış etmeden devam ediyorlardı.
Karşımdaki kanepeye geçtiler hoca oturup pantolonunu aşağı sıyırdı, ne zaman kemerini açmıştı fark etmemiştim, Derya etekliğinin fermuarını çözüp aşağı yere bırakıp tekmeledi etekliğini, sonra yüzün bana dönüp ama beni görmezden gelerek bacaklarını açtı, Derya’nın bacaklarının arasından hocanın kocaman sikini gördüm, dimdik kazık gibi duruyordu
Derya hocanın kucağına ata biner gibi otururken ustaca bir hareketle hocanın sikini amının dudaklarının arasına yerleştirdi, sanırım çoktan sırılsıklam olmuş amını gömdü sikin üzerine yavaşça oturarak. Üzerindeki tişörtü çabucak çıkarttı attı memelerini de sutyenin dışına çıkartıp avuçlayıp uçlarını sıkmaya başladı, bir yandan da sikin üzerine hafif hafif oturup kalkıyordu
Ben ise gelmek üzereydim, sevgilimi canlı porno film gibi izliyordum. Gözleri kısık bir şekilde bana doğru bakıyordu ama sanırım içkiden ve zevkten beni fark etmiyordu bile, beni fark edemeyecek kadar kendisini kaptırmıştı, belki de fark ediyor, aldırış etmiyordu.
İkisi de inlemeye başlamıştı, hocanın eski öğrencisini sevgilisine izlettirerek sikmesi ikisine de çok zevk veriyor olmalıydı. O anda ben de kendimi tutamadım, elim sikimdeydi ve boşaldım, gelmem uzun sürdü. Giyiniktim, pantolonumun altında külotuma boşaldım tabii.
Boşaldıktan sonra bir rehavet çöktü, gözlerim kapandı, sızarken her ikisinin de inleyerek “geliyorum geliyorum, ben de geliyorum” seslerini duyduğumu hatırlıyorum.
Sabah uyandığımda kalkıp baktım, hoca mutfakta kahvaltı hazırlıyordu eve şöyle bir baktım, Derya hocanın yatağında çırılçıplak uyuyordu ben kanepede sızdığım yerde uyumuşum.
Sabah uyandığımda ilk işim tuvaleti girmek oldu, elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım, o arada Derya uyanıp giyinmişti, hiç bir şey olmamış gibi hocanın hazırladığı kahvaltı çok az konuşarak yaptık ve çıktık, Derya dışarı çıkınca anlattı Hoca 14 yaşından beri ara sıra evine atıp sikiyormuş Derya’yı, kızlığını da hoca bozmuş, sevişirken parmaklayarak bozmuş, hafif bir kan sızmış, sonra da “pardon kaza oldu kasıt yok, parmağım kaydı” filan demiş, biraz teselli edip Derya sakinleşince de devam etmişler sevişmeye. o olaydan birkaç ay sonra da ayrıldık” diye kısaca anlatmıştı. O olaydan hiç bahsetmedik, taa ki Derya bir ay sonra kadar “Timur Hoca’nın takıldığı mekâna gidelim mi?” sorana kadar, önceden böyle bir şey soracağını bilseydim büyük ihtimalle yok derdim ama o anda nasıl oldu bilmiyorum ağzımdan “olabilir” çıkıverdi.
159 notes
·
View notes
Text
I finished The Galaxy and the Ground Within about a month ago.
And I am still Having Feelings about Akaraks' lifespan being only 20 to 25 standards.
Speaker and Tracker deserve more time to enjoy the universe.
71 notes
·
View notes
Text
Sevmedim'mi Aşkını Sevgini Hasretini..! Yüreğime İlmik İlmik İşlemedim'mi..!Yanındayken, Uzaktayken Sesinle Kokunla, Hayalinle Yetinirken Sevmedim'mi..!
Hasretini Çekerek Özlemlerin En Büyüğüyle, En Güzeliyle Özlemedim'mi..!
Sadakatle Sadık Kalıp Bırak Kendini
Hayalini Bedenini Gózümle Bile Aldatmadan Sevmedim'mi..!
Gökyüzünden Düşen Bir Kar Tanesinin Güzelliğiyle Yağan Yağmur Misali..!
Gözyaşımla Ağlayarak Saf ve Temiz Duygularla Sevmedim'mi..!
Güneşin Sıcaklığındaki Ateş Gibi ..!
Yüreğimi Yakarak Ümitlerle Umutlarla Hasretle Sabırla Dualarla Dileklerle Bekleyerek
Sevgini Damarlarımda Dolaşan Kan Misali Hissederek Sevmedim'mi..!
Denizden Kopan Bir Dalganın Sahile Vurması Gibi ..!
Rüzgarda Savrulan Bir Yaprak Gibi ..!
Şelaleden Akan Su Gibi ..!
Her Fırsatta Sana Gelerek Sana Akarak
Sana Savrularak Sevmedim'mi ..!
Ózlemedim'mi Hasretini Çekmedim'mi..! Yüreğimle Gelmedim'mi..!!!!
Ah deli sevdam ah yurek yaram
Adina türküler
Şiirler yazdığım yar
UNUTMAK mumkun mu seni
Ben seni UNUTMAK için sevmedimki
As la UNUTAMAM ben seni sevdam
Ömrüm yettikçe seveceğim seni sevdam
7 notes
·
View notes
Text
Avcı bir ok atdı.
Ok avını nişan aldı.
Hedef kalpmiş meğer.
Ya avına verdiği değer?
Gözler güvendiğine son kez bakarken,
Hüzün tüm diyarı kollarıyla sararken,
Ok kalbini delip geçti.
Acıyı göğsünde değil, gözlerinde hissetdi.
İlk kez baktığında gördüğü sevginin yerini şimdi hiçsizlik karanlığına hapsetmişti.
Pişmanlıksa damarlarında akarak avcıyı zehirlemişti.
10 notes
·
View notes
Text
Sen gittin
Gülüşlerim gitti ağlayarak.
Sen gittin
Çocukluğum gitti yalınayak.
Sen gittin
Gençliğim gitti kanı deli deli akarak.
Sen gittin
Beni yalnız bir başına bırakarak.
Sen gittin
Benim gülüşlerimi ağlatarak.
Sen gittin
İmkansızlığına inanarak.
Sen gittin
Hem de severek...
#H.
14 notes
·
View notes
Text
#becky chambers#record of a spaceborn few#the long way to a small angry planet#a closed and common orbit#the galaxy and the ground within#galactic commons
13 notes
·
View notes
Text
Allah'a hamdolsun, bugün annemin tüm tağutlardan içtinab edip, yalnız Allah'a ibadet ettiğini, şirkten ve ehlinden teberri ettiğini tasdik ederken işittim. Kelime-i Tevhid'in hakkını/hakikatını daha iyi anladığını gözlerinden yaş akarak ifade etti. Rabbim bu yolculuğunu onun için kolay kılsın ve canımızı bizden razı olmuş bir halde -hidayet üzere- teslim alsın.
19 notes
·
View notes
Text
Nehirlere karışan zehirli atıklar gibi
ağır ağır akarak kanıma karışmakta
yokluğun!
Hiç sormadım, neydi başka elbiseler içinde bulduğun
aynı askıyla dolaba kaldırılan iki güzel yelektik biz
güveye benzer bir şey oldu suskunluğun!.. anladım ki:
aşk naftalinlenmiyormuş meğer, eğer kanıtlanmıyorsa suçun!
3 notes
·
View notes
Text
Hayatım, bir nehir gibi akıp giderken, bazen durgun göletler, bazen de coşkulu şelalelerle karşılaşıyorum. Nehir, kendi yatağını bulurken kayaların üzerinden sıçrar, ağaçların köklerini besler, ve sonunda denize ulaşır. Benim için hayat, bu nehir gibi sürekli bir akış ve dönüşüm içinde. Karşıma çıkan her taş, her dönemeç beni biraz daha şekillendiriyor, öğretiyor. Yolumda savrulmadan ama suyun esnekliğiyle akarak, hayata karşı durmaksızın ilerlemeyi seçiyorum. Sonunda ulaşacağım yer, varacağım o derin deniz, sadece bir durak; çünkü hayatın özü, suyun aktığı her anın kendisinde saklı.
#nehirgibihayat#hayatınakışı#dönüşümveakış#hayatınözü#yolcuhayat#suvegüç#durgunlukvecoşku#hayattaşlarındersi#derindeniz#hayatinheranında
2 notes
·
View notes
Text
Bozkırlardan gelmiştik
akııın!.. akııın!..
kimimiz toraman
kimimiz zayıfa yakın...
Çıkarıp tahta sandıktan
pantolon, mintan, etek ve
ceketlerimizle
Sevgimizle!.. Hasretimizle!..
Ayaklarımız yarı çıplak
çoğumuzun, belki de
karınlarımız bile aç!..
Köy dağlarından sarkarak
derelerden akarak;
anadan babadan koparak!..
Toprağa saçılmış tohumlar
gibi artarak omuz omuza....
gelmiştik Okulumuza!..
Önce doyrulmuştu aç-
larımız... teker... teker
tıraşlanmıştı başlarımız!..
Her tel saçımız;
Bereketimiz!.. İnancımız!..
Çoğaldıkça çoğalan Aklımızdı
alnımızdan yeşile düşen...
"Ne istemiştiniz bizden?!.."
Yozlaşmış toprağa can
suyunu vermiştik;
Doğudan Batıya
kız-oğlan birbirimizi kardeş
bacı bilip, can bellemiştik!..
Giydiklerimiz;
Toprak renginden
Güneşe sevgimizden
Suya hasretimizden!..
"Ne istemiştiniz bizden?!.."
Nasırlı ellerimizle kalem kalem
bilgi öğrenip, yapılar
yükselterek göğe;
töreye ve cehalete
meydan okuyorduk!..
Bazen doktor, ebe
baytar ve amele oluyor.
Bazen de;
tezgah tezgah halı, kilim
hasır dokuyorduk!..
Buram... Buram... Bereket
Güneş!.. Su!.. Toprak
kokuyorduk!..
Anadolu türkülerini
dillendirip tellendirip;
toprağa diz vurarak
ve de
yaşamı tuvallerimizde
renklendiriyorduk!..
Demir eriyor... Tahtalar can
buluyordu ellerimizde...
Vatan ve Millet sevgisi
çağlıyordu yüreklerimizde!..
Niye... Niçin... Neden...
"Ne istemiştiniz bizden?!.."
Düşlerimiz bir...
birebirdi düşüncelerimiz...
Işığımız Mustafa Kemal
Tonguç ve Yücel'di Pîrimiz...
İncindi mi onurunuz?
Yok mu oldu paranız, pulunuz?
Köyden şavkıyan ışıklar mı
kamaştırdı gözlerinizi?
Yoksa; ağaya
Emperyalist'e mi esir
etmiştiniz kendinizi?!..
Hepimiz kardelendik
Toroslar'da... piriçtik
Ergene Ovası'nda...
Ekmek ve Su da istememiştik
hiçbirinizden!..
"Ne istemiştiniz bizden?!.."
Biz mi yok etmiştik
toprağın özünü ....Kars'ın
ineğini, sarı öküzünü?
Trakya'nın Kıvırcığı
Afyon'un Dağlıcını...
Biz mi ithal ettik Angusu
sapla-samanı?!..
Ve de;
Canımız bellemiştik
Bu kardeş Ulusu!..
Bu Cennet Vatanı!..
•••••••••••••••••
Altmış dört yıl kaybettik
geçmişimizden...
Evet... Eveet... Eveeeet...
"Ne istemiştiniz bizden?!.."
••••••••••••••••••
_Erdoğan Kenan Atılgan
06.01.2013
Arşiv: İsmail Hakkı Tonguç
Kalemce
2 notes
·
View notes
Text
Burnum bana bugün sanki bir akarsu ya da bir hayrat sahibiymişim gibi akarak eşlik etti. 🤧
13 notes
·
View notes
Text
Biraz Daha
Kullanmam ucuz özgürlüğü sana sığınırım
Azarladığım bir dünyayı suya bırakıp
Günlük dövüşü en uygun yerinde keserek
Ve kan biraz daha akar durur, akmalıdır
Bir çaresizlik sanırım, öfkem büyür uğunurum
Oysa bir çiçek bir güzel dünyaya bakmalıdır
Ve kuytulardan, unutulmaktan tek tek
Ölülerimiz toplanacaktır.
Senin yıldızların güneşlere dönüşür
En karışık en bozgun bir öğle uykusunda bile
Ve sonsuz sevinç taşıyan bir çığlıktır
Bir suyun bir başka suya karışması
Kanları çökelirken bir soylu tabaka
Bir bahar anlatıcısının
Bir mutluluk dülgerinin
-Gecelerde ve yalnızlıklarında hepsi üşür-
Ölülerimiz toplanacaktır.
Ne kadar hüzün geçmişse dünyadan
Ne kadar acı geçmişsse yaşayacağız
Hepsini yeniden, bir bir dünyada
Dünyadan ve dünyayla sana sığınırım
Acılardan ve hüzünlerden değil
Kaçmalardan ve korkulardan değil
Çünkü bir güçtür sıcaklığın kollarıma
Çünkü kanları, kanları, kanları hatırlarım
Çünkü ölülerimiz toplanacaktır
Ve yüceltilecektir bir mavide.
Haberlere yorumlara ve büyük tirajlara
Asalak otlara karşı, türeyip giden
Bir sun’i ilkahla üreyip giden
Bir soya, bir sanrıya karşı
Kuşanıp kahramanca tek silahını, kanını
Diri bir su gibi gidenleri hatırlarım
Odalarda ve güzel bir dünyada
Sararken bir başına eski güneş
Yıldızımız uzak bir iklimde
Bir tüfek olacaktır. Bir tüfek
Ölülerimiz toplanacaktır.
Ve bizim bir haziranımız
Bir yıl kadar yetecektir dünyaya
Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış
Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız
Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen
Bir olgu olmayacaktır sana
Ölülerimiz toplanacaktır
Doldurulan bir kıyı gibi.
Anılacaktır bir general pantolonundan
Nasıl sezgiler ve gerekçeler çıkardığımız
Nasıl kırgın ve nasıl umutlu olduğumuz
Bir şenliğin başlangıcından ve sonundan
Sığınmamız da anılacaktır.
Ölülerimiz toplanacaktır
Kenar köşe kasaba hanlarından
Deniz en güzel aşkken ayışığına
Küçük ve karanlık odalarda öldürülenler
Direnerek ve akarak ölenler
Yüceltilecektir
Anılacaktır ölümleri
Bir şehir akşamında herkes kaçışırken
Ormanlar bir çözülmeye bozulurken
Karanlığa kanıyla karşı duran
Kanıyla ışıtan, yalazlayan karanlığı
Yalnız ve dayanıklı gecelerinde üşüyen
Ölülerimiz toplanacaktır.
Biraz daha kan, kan ve suyun akışı
Ey suyun güvenli akışı
Sana bir yamaç gerekmez mi
Ki sonun özlemine hızlı varsın
Ki sen varsın, akıtılmış kanlarla varsın
Ve kan ve akışın o soylu tabakta
Ormansız bir halka sunulacaktır
Bir orman olarak
Ona sığınılacaktır.
Sana sığınılacaktır kırılıp toplanınca
Sana sığınıyorum kırılıp toplanınca
Değil sonsuz girdiçıktısına yaşamaların
En en güzeli, en gürü bütün çeşmelerin
Ayın ve denizin sahibi ve su içmelerin
Sana sığınılacaktır
Ve kuytularda, dağlarda, alanlarda
Akıtılan ve akıp gelen kanlarda
Bir sabah büyük büyük ateşler yanınca
Eller temizlenecektir
Bir tören olacaktır
Ölülerimiz toplanacaktır.
- Turgut Uyar
.
03.08.24
2 notes
·
View notes
Note
Etrafı çok ama çok kalabalık olan bir insanım ama yapayalnızım.Ruhum öyle bir kapana kıstırilmiş ki ateşler içindeymişimcesine yaşıyorum bir süredir hayatımı.Uzatilan her el menfaat kokuyor. Şatafatı seven ahenksiz güzellerin yüzlerindeki makyajlar gibi oldu hayatım.İlk önce güzel kaldıkça akarak iğrençleşen türden. Yüz temizleme jeli düzeltir mi sence hayatımı?
Düzeltseydi hayatımda "tecrübe ile sabittir" diyebileceğim bir cümlem daha olmuş olurdu.
16 notes
·
View notes
Text
Tek gerçek aslında bu kadar basit. Dünya nedenleri niyeleri detayları konuşadursun onlar asıl planlarını çoktan çizmiş, yıktıkları Gazze’nin İsrailliler için yeni yaşam merkezini çizmiş, ne zaman satın alabileceklerini konuşuyorlar.
Rabbim sen salyaları akarak bekleyen bu azgın topluluğa fırsat verme fırsat verme..
9 notes
·
View notes
Text
Nehirlere karışan zehirli atıklar gibi ağır ağır akarak kanıma karışmakta yokluğun..
#alıntı#writing#keşfettürkiye#sözler#söz alıntı#keşfet#keşfetteyiz#elden ele#söz yazarı#kitaplar#küçük iskender#kitap sözleri#kitap alintilari
11 notes
·
View notes