Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
beni mecbur bıraktığın her şey senin cehennemin olurken, ben nasıl yıkanayım cennetin sularıyla. içimde olan hiçbir şeyden haberin yokken hepsi sana yemine durmuş. özür dilerim ateşle oynamayı sevdiğin için, özür dilerim sevgimle ne yapacağını bilmediğin için. kendine bunu yaptığın için özür dilerim. sınırsızlığıma izin vermiştim. biraz durabilseydin orda, gözümün içine baksaydın bizi uykusuz bırakmazdın. beni düşman bellediğin yerden seviyorum seni. kapatmak zorunda bıraktığın kapıdan dinliyorum sesini. sana veda ettiğim sözlerle dua ediyorum Allaha iyiliğin için. şimdi senin bir yerde elin yanar, ben evet yine beni mecbur bıraktığın cehennemden hissederim acını elimde. Sorusuz sualsiz, yerli yersiz, insanların o sayfalarca belirlediği kriterlerin virgülü bile olmadan, günahlarınla ordaydım. bunlara “rağmen” demeden ordaydım. özür dilerim beni orada tutamadığın için. sen benden habersiz dalarken uykularına yine orada üstünü örterim de senin uykun ağırdır dediklerime inanırsın baktıklarıma değil.
0 notes
Text
O elleri hayatımı süsleyen çocuk, hayatımı ellerine emanet edebileceğim sırrım. seni gözümden sakındım da kalbimin ellerinde kaldım. yine de rahat et diye kalbimin her yerini güzel bi temizledim. üzerine aydınlığımı örttüm de uyuttum. kalbim dar gelmesin diye, tanrının yarattığı tüm sevgilerle büyüttüm yerini. camı pencereyi açtım güneş gözlerin, havayı aydınlatsın diye. içimi, yolumu, kalbimi güzelleştiren varlığın son sözü gibiydi tanrının. yarattığı her şeyin üzerine söylediği bir sözsün sen. senden sonrası muamma. senin tarafında, arkanda ve yanında olmakla tamamladım baharımı. senin gelişinle uyandım bir çiçeğin açışına, yağmurun toprağa eğilen müjdesine. senden önce kör olan yanlarım senle bulunca gözlerini,başladı rüyam.
0 notes
Text
sen ışıkları söndürdün. karanlıkta kalan bir ben oldum. sordum herkese güneş doğacakmış. nasıl oldu bir ben kör oldum. sana sevgimi her uzattığımda bir şeyimi kaybettim. şahit olduğun kavgaların ayrılıkların sorumlusu ben değildim ama senin hikayendeki bedelleri de ben ödedim. azmış gibi. sanki hiç kuyularda bırakılmamışım gibi bir de senin kuyunda yusuf oldum. karşına alamadığın herkesin adını sahiplendim. yumruklarını sıktığın, yutkunamadığın her davanın acısını o güzel ellerine verdiğim sevgiden çıkardın. sen ışıkları söndürdün şimdi ve yeniden. ben evsiz kaldım. sen ışıkları söndürdün aniden ve habersiz. ben isimsiz kaldım. sen ışıkları söndürdün usulca ve o güzel ellerinle. ben dengesiz ve yurtsuz kaldım. Hücrelerine kadar şiir ekecektik oysa. toprak taşıdım günlerce. sen dağıttın ben topladım. bir araya getirmiştim tüm toprağı. sen inanacaktın güneşe. az kalmıştı. beni kaybetmek için neden bu kadar uğraştın. ışığı sen kapattın beni güneş olmamla suçladın. beni aydınlığımla vuran en güzel yenilgim, zaferinden öpüyorum. gözlerimde söndürdüğün ışık, senin içindeki ışığı söndürenlerden alamadığın hak olsun. ben ödedim. senin için artık rahat olsun.
0 notes
Text
şans öyle bir şey, antikacı gelir mahalleye açılır. İçeri kabanımı toplayıp girdim anılara çarpmamak için. burnumda o eski, menevişli yaşanmışlık kokusu. “Kayıp kentin yakışıklısını” arıyordum dedim. Var var da şu sepetin neresinde aramak lazım dedi. anılar öyle kolay bulunmuyor, dönülmüyor diyemedim. aramasaydık gözümüzün önüne gelmek gibi huyları da var diyemedim. Kasetleri karıştırdım. “Tozlu onlar” dedi. Ellerimin mutluluğundan habersizdi. Asıl tozlu ellerimizdi. Hayata dokunan bizdik. Ah bir de dokunamıyorsak işte o zaman zifir karanlığa dalmıştır ellerimiz. Gözüme An Gelir kasedi çarptı. Babam bizden iyi tanırdı Ahmet Kaya’yı. Eski kahvaltı sofralarımızda, masal dinlemem gereken yaşlardan beri dinlerdik. İndirim de yaptı. Yaşanmışlıklara öyle indirim yapılıyor mu diyemedim. Elden ele gezmiş her kalp farklı acıya dinlemiş, biz şimdi indirim yapıyoruz. Olur mu öyle şey diyemedim. Poşet istedim, elime beyaz manav poşetini tutuşturacağını bilmeden. İlk defa böyle bir poşetin içinde gözüm gibi saklayacağım bir şey taşıyordum. Bir poşet tozlu şarkım vardı. Keşke her şeyi şu poşetlere sığdırabilsek diyemedim. Şimdi ben eskitecektim bu kaseti. Dinlerken gözümün önünden geçenleri de böyle poşete koyup saklayabilir miyim diyemedim. Ben zaten diyemediklerimden ibarettim.
0 notes
Text
güneşin her gün doğduğu 21 yaşıma teşekkür ederim. Karanlık günler de oldu ama güneşe bakmayı hiç unutmamayı öğrendim. İçimde ve dışımdaki her şeyi affetmeyi, affetmenin beni hep iyileştirdiğini öğrendim. konuşmadan da anlaşıldığım insanlar tanıdım. yokları değil varları saymayı öğrendim. hikayenin peşini hiç bırakmamayı, hayatı sıkı sıkı tutmayı öğrendim. çok gülüp az ağladım. her anı şükür listeme eklemeyi öğrendim. anneme hak vermeyi öğrendim. “ Ezen ayak olacağına, ezilen çiçek ol.” anlayışını bana aşılamasına küçüklüğümden beri kızarken bu yıl “iyi ki!” demeyi öğrendim. yenildiğim anlar başkasının zaferi de değildi öğrendim. kahve içmeyi azaltamadım. hatalar yaptım. erken uyanmayı hala sevemedim. Eşyalarımı kaybetmemeyi öğrenemedim. gittiğim yerlerden dönerken ağlamayı bırakamadım. bir şeyler diğer yaşlarıma kaldı. ama hep yürüdüm. kusursuzluğun kusur olduğunu yıllar önce öğrenmiştim bi kitaptan hiç de öyle bir derdi olan biri olamadım zaten. kendime merhamet etmeyi, başkalarını kendimden ayırmamayı öğrendim. biraz durulmayı, yeri gelince hiçbir şey yapmamanın her şeyi yapmaktan daha iyi olduğunu öğrendim. bir şeyler oldu olacak. ben her zaman tüm yaşlarımı seveceğim. hayatın her anının tadını çıkarmaya devam edeceğim. sevdiklerimi tüm hücrelerimle severek şükredeceğim varlıklarına. ben biraz da sevdiklerim kadarım. hepimiz biraz öyleyiz. ben 22 oldum canım küçük sueda. ben ve her yaşım aynı şeyi dileyecek. birbirimizin güneşini batırmadan, usul usul akarak, son mumu üfleyelim.
2 notes
·
View notes
Text
ben sana bahanesiz geldim, mazeretsiz geldim. kırılan kanatlarımı diktim de geldim. şimdi duyduğum hiçbir yemin seni aklamaz
0 notes
Text
eğer aklımı dinleseydim kartları hep ben dağıtırdım ama, oyunu da hep ben kazandım “sanardım”. kalbim, aklın kazandıklarının yenilgi olduğunu öğrendi. artık özgürüm.
0 notes
Text
duyduğu bir küfürle yere çakılan kadınlar kanatlarını dikmeyi bir kuşun yolundan elbet tekrar öğrenecekler
0 notes
Text
bilmediğim dilin acısını annemin ağıtından ayırmadım. akan her göz yaşını gözlerimden bildim. “el” diye bilmedim hiçbir canı. geldiysek buralara eğer tam da canı candan ayırdığımızdan. uzattığımız eli seçerek uzattık. birbirimizin gözünün içine yusufun kuyuya baktığı gibi bakamadık. kuyuyu ev bilen, eli kan bilen saraylara kavuşurdu bilemedik. birbirimize cehennem olmaya her gün and içtik ama cenneti sıcağımızda bulamadık. tanrı beni yatırırken kulağıma eğilmiş, kolların herkesi sarabilecek kadar güçlü demiş. ben hatırlamazsam senin acını, şu bu şehre yeni ayak basmış kadının gözlerindeki yaşı, unutursam yolları,dağları ve içinizdeki kuyuları haktır bana ağıtlar. ben sen varken benim. ben senden birim.
0 notes
Text
Evde tokat yiyen çocuklar, büyüdüklerinde duydukları küfrü lütuf sayarmış anladım.
1 note
·
View note