#aşırılık
Explore tagged Tumblr posts
dipnotski · 6 months ago
Text
Peter Brooks – Melodramatik Muhayyile (2024)
Melodram, başta Hollywood olmak üzere Türk sineması gibi ulusal sinemaların popüler hikayelerini anlamak için sıklıkla kullanılan bir kavram. Peter Brooks, kavrama teorik bir derinlik kazandıran bu duru ve etkileyici kitabında melodramın modern edebiyatın önemli bir ifade biçimi olduğunu savunuyor. On dokuzuncu yüzyılda hâkim bir popüler tür olan sahne melodramını inceleyerek yola çıkan yazar,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
saireyn · 7 months ago
Text
"Her şeyde aşırılık hatadır."
- Marcel Proust
Tumblr media
54 notes · View notes
mnsrykt · 7 months ago
Text
"Çocuklarının eğitimi konusunda fiziki şartlara ve eğitim araç gereçlerine her türlü yatırımı yapmaktan kaçınmadıkları hâlde duayı ihmal edenler, bir tür aşırılık içinde olmuş olurlar."
22 notes · View notes
muhteva · 2 months ago
Text
Tumblr media
Değerli Kardeşim, Rabbimizin şöyle bir uyarısı vardır;
... وَلَا تُطِـعْ مَنْ اَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوٰيهُ وَكَانَ اَمْرُهُ فُرُطاً.
"... Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız kimseye uyma. Bu kimse hevasına uydu. Ve işi hep aşırılık oldu."
[Kehf Sûresi-28]
Evet, işi hep aşırılık olanlardan, hevasına uyma potansiyeliyle yaşayanlardan, kalbi Allah Teâlâ'yı anmaya, bedeni Allah Teâlâ'ya itaat ve ibadete soğuk bulunanlardan Rabbimize sığınırız. Onlardan olmaktan da Rabbimize sığınırız. Her zerremizle Rabbimizin yardımına ve korumasına muhtacız. Subhâneka-llâhumme ve bi hamdik, eşhedu en lâ ilâhe illâ ente estağfiruk ve etûbu ileyk; Ey Allah'ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Senden başka [hakiki] bir ilâh yoktur, Senden af diliyor ve sana tövbe ediyorum." Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh... ☝️💚✍️
#İslama Dair
14 notes · View notes
birtekhayalimsensin · 10 months ago
Text
Üzgünüm ama ben aşırılık olmadan yaşayamıyorum, üzüldügümde çok üzülüyorum, sevindigimde çok seviniyorum ve sevdigimde çok seviyorum
16 notes · View notes
golgelericinde · 1 year ago
Text
Eksiklik ya da aşırılık diğerlerinden ayırır
10 notes · View notes
dengesizkafamm · 1 year ago
Text
Sevgili Koresever arkadaşlarım bugün size güzel haberlerle geldim lsjsflmfağajdpksod
Hepimizin de bildiği gibi globalleşen Güney Kore etkisi altında Türkiyede çok büyük bir fan kitlesi oluştu. Çoğu kişi Korece öğrenmeye çalışıyor ve yurt dışı hayallerinin bir kısmını artık Güney Kore kaplıyor. Fakat bazı kişiler de çıkıp dedi ki Koreliler öyle sandığınız gibi değil ve sizi sevmiyorlar. Ben de hemen öğretmenliğe hazırlanan koreli bir arkadaşıma soru sordum. Dedim ki :
'Bildiğiniz gibi son zamanlarda Güney Kore'de yapılan tüm işler küreselleşmeye başladı ve Türkiye'de çok büyük bir Koreli hayran kitlesi var ama Korelilerin artık Türklere eskisi kadar sıcak bakmadıkları söylendi. Güney Kore'deki insanların Türkler hakkında ne düşündüklerinden ve oraya yerleşen Türklere yaklaşımlarından biraz bahseder misiniz?'
O da bana çok güzel ve açıklayıcı bir cevap vermiş. Dedi ki :
Bazı insanlar yabancıların Korelilerin işlerini elinden aldığını düşünüyor. Ama böyle düşünmeyen daha çok insan var. Bu benim kişisel görüşüm ama bence bu aynı zamanda dini bir sorun. Kore'de İslam'ın imajı o kadar iyi değil. Son zamanlarda cami yapımından dolayı büyük bir çekişme yaşanıyor. Elbette her Müslüman kötü değildir. Ancak bazı Müslümanların inançlarını radikal bir şekilde ifade etmeleri, İslam imajlarını daha da kötüleştirdi. Ve bence Taliban gibi aşırılık yanlısı terörist grupların da etkisi oldu. Davranışları o kadar aşırıydı ki İslam'a dair imajları kötüleşti. Ama herkesin din özgürlüğü olduğunu düşünüyorum. Sahte bir din olmadığı sürece, ben iyiyim. Neredeyse sahte bir dinin kurbanı oluyordum. Netflix'te onlar hakkında bir belgesel çıktığında ellerim titriyordu.Bugün ciddi bir şeyden bahsettim. Ama bir şeyi unutma. Birçok insan hala Türkiye'yi seviyor! Ben de Türkiye'yi seviyorum.
9 notes · View notes
ayten-ali · 1 year ago
Text
Tumblr media
Bismillahirrahmanirrahim;
"Şüphesiz ALLAH katında din İslâm’dır.
Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık
yüzünden ayrılığa düştüler.
Kim ALLAH'ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin ki ALLAH hesabı çok çabuk görendir."
[ÂLİ İMRÂN suresi, 19. ayet meali]
14 notes · View notes
dipnotski · 11 months ago
Text
Mehtap Serim – Bir Modernlik Zemini (2024)
Klasik mimarlık ve sanat tarihyazımında “barok” çokluk ya estetik bir kategori ya da bir dönem adı olarak anılır. Başlangıçta, alışıldık olanın dışındaki her şeyi işaret ederken, sonradan eksik, sapkın gibi olumsuz bir anlam kazandı. On dokuzuncu yüzyılda, dönemselleştirici tarih anlatısında kabaca 1600-1750 yılları arasında Avrupa’da baş gösteren sanatsal üretimi adlandırmak için kullanılırken,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
olmazartik · 2 years ago
Text
övgüde ve yergide aşırılık
12 notes · View notes
mnsrykt · 7 months ago
Text
"Bugün dövme konusunda iki aşırı uçtan söz edilebilir. Birinci uçta çocuğa hayvan muamelesi yapılmakta ve çocuğun ulu orta dövülmesinde sakınca görülmemek tedir. Bunun insâniliği olmayacağı bellidir. İkinci uçta ise çocuğa hiçbir şekilde dokunulamaya- cağı iddia edilmekte ve çocuk, çocuk olmaktan çıkarılmaktadır. Bu da bir başka aşırılık olarak önümüzde durmaktadır. İslam ise mutedil bir ilke koymaktadır. O ilkeye göre çocuğu terbiye etmek vardır. Terbiyede ise dayak bir ceza olarak değil eğitim aracı olarak vardır. Eğitim aracı olarak dövme ile ceza olarak dövme arasındaki fark ise aşağıda zikredilecektir.
Hanefi ulemasından Kâsânî diyor ki: "Akıllı ve mümeyyiz çocuk, eğitim için azarlanabilir; ceza maksatlı azarlanamaz." (Bedai', 7/63)
'Müslümanların evinde dayak olamaz.' şeklinde uçuk bir felsefeyi savunmanın doğru olmadığı bellidir. Onun yerine denmelidir ki: 'Müslümanların evinde, dinin ölçüsünü çizmediği bir şey olamaz.' Dayak da olsa dine göre olmalıdır. Hayatı inkâr etmenin bir anlamı yoktur. Çocuktan çocuğa farkılık gösteren bir eğitim ve yetiştirme sürecini dayaktan tamamen tecrit etmek neredeyse mümkün değildir."
5 notes · View notes
postmodernhekimdervish · 2 years ago
Note
Sana zahmet olmazsa bana borderline kişilik bozukluğunu açıklayıcı bir kaç şey yazar mısın doktorcuğum. İnternetten baktım ama oturtamadım kafamda.
Tutarsız davranışlar, aşırı öfke tepkileri, dürtüsel atak davranışlar, kendine zarar verme eğilimleri (ama asla vermezler çünkü kendileri çok kıymetlidir), yalnız kalmaktan korkma, terk edilme korkusu, zaman zaman psikozu düşündüren algı bozuklukları, duygularında aşırılık, iyiler çok iyi, kötüler çok kötüdür, yani kişiler ya hep iyi ya hep kötüdür, şiddet ve tehdit edici davranış patlamaları, kendinden başka kimseye değer vermeme, empati yoksunluğu vardır. Ülkemizde pek çok bipolar hastasının aslında borderline olduğu düşünülüyor. Bipolar, histrionik, narsistik kişilik bozukluklarıyla çok karışıyor. Diğer adı zaten sınırda kişilik bozukluğu. Yani karışmaya çok açık zaten. Bu kişilerin çocuğunda çocukluk döneminde bedensel, cinsel ve duygusal kötü muamele öyküsü bulunur. Şimdi okuyunca herkes kendinden bir parça bulur kesin. Çünkü ben fakültedeyken pek çok hekim arkadaşın aha bu ben dediğini duymuştum ders sırasında asdffhhjjk aslında hepimiz biraz sınırdanız yada histrioniğiz yada narsistiz vs. Önemli olan bazı duyguları yönetebilmemiz. Yönetemediğimiz noktada iş tanı almaya geliyor işte. Ama siz yine borderline biriyle pek uzlaşmaya çalışmayın, onlarla pek uğraşmayın. Keza zor tanı alırlar zaten. Kişilik bozuklukları çoğunlukla öyledir aslında. İçgörü yoktur, süper ego tavandır. Allah hidayet versin hepimize ne diyem.
Tumblr media Tumblr media
5 notes · View notes
ahmet-34 · 2 years ago
Text
Kilise tarafından yakılarak öldürülen Giordano Bruno (1548- 1600) Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biri olup, evrensel ve zaman mefhumundan uzak "iki şey" öğretisi kulağa küpe olacak cinsten.
İki şey "Kalitesiz İnsan"ın özelliğidir:
1- Şikayetçilik.
2- Dedikodu.
İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
1- Bakış açısını değiştirmek.
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek.
İki şey yanlış yapmanı engeller:
1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgeçinden geçirmek.
2- Hak yememek.
İki şey kişiyi gözden düşürür :
1- Demagoji (Laf kalabalığı).
2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek).
İki şey insanı "Nitelikli İnsa'' yapar:
1- İradeye hakim olmak.
2- Uyumlu olmak.
İki şey "Ekstra Değer" katar:
1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak.
2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek.
İki şey geri bırakır:
1- Kararsızlık.
2- Cesaretsizlik.
İki şey kaşif yapar:
1- Nitelikli çevre.
2- Biraz delilik.
İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
1- Baskın yeteneği bulmak.
2- Sevdiğin işi yapmak.
İki şey başarının sırrıdır:
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek.
2- Kendini güncellemek.
İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1- Niyetin saf olması.
2- Ruhsal farkındalık.
İki şey milyonlarca insandan ayırır:
1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak.
2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek.
İki şey gelişmeyi engeller:
1- Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat).
2- Felakete odaklanmış olmak.
İki şey çözüm getirir:
1- Tebessüm (gülümseme).
2- Sükut (susmak).
İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:
1- Anne.
2- Baba.
İki şey geri alınmaz:
1- Geçen zaman.
2- Söylenen söz.
İki şey ulaşmaya değerdir:
1- Sevgi.
2- Bilgi.
İki şey "hayatta önemli olan her şey" içindir:
1- Nefes alabilmek.
2- Nefes verebilmek.
Giordano Bruno (1548- 1600)
Tumblr media
8 notes · View notes
onderkaracay · 2 years ago
Text
Tumblr media
TÜRKÇE’DE YABANCI SÖZCÜK NEDEN FAZLA?
İnsancıl dergisinde okudum:
Türkçe’de yabancı sözcük oranı VIII. yüzyılda Orhun Yazıtları’nda %1 iken, Uygurlarda %2-5’e, kimi yerlerde %12’ye çıkmış.
Anadolu Selçuklularının resmî dili Farsça imiş. Hacı Bektaşı Veli (1210-1271) Makalat’ını doğrudan Arapça, Mevlana Celaleddin Rumi (1207-1279) Mesnevi’sini Farsça yazmış. Sultan Veled’in İptidaname’sinde yabancı sözcük oranı %13’müş.
Aşık Paşa’nın Garipname’sinde %20, Ahmet Fakih’in Çarhname’sinde %28’miş. Osmanlı devletinin yükselme dönemiyle doğru orantılı olarak dilimizin yabancılaşma derecesi de yükselmiş: Yabancı sözcük oranı Nabi’de %54, Nefi’de %60, Baki’de %65, Namık Kemal’de %62…
Osmanlıca’nın en yüksek örneklerinde yabancı sözcüklerin oranı %100’lere yaklaşmakta, Türkçe sözcükler ise hemen yalnızca ekler ve bağlaçlar düzeyinde kalmakta imiş [İlhan Yüce, “Halkın Dilinden ‘Sultanüs Şuara’ Diline”, İnsancıl, Haziran 2008].
Peki neden? F. Bacon “Gerçekten bilmek, sebepleriyle bilmektir” der. Neden bu böyle? Aydınlarımız neden gerek görmüş buna? Bu aşırılık neden?
İlk akla gelecek açıklama şu olacak sanırım: “Demek ki Türkçe’yi yetersiz bulmuşlar, en ince fikir ya da duygularını Türkçe ile ifade edemedikleri için Arapça, Farsça sözcükler kullanma ihtiyacı hissetmişler.” Bu bir açıklamadır, ancak bence yeterli değil. Çünkü istedikleri anlamı veren, güzel Türkçe sözcükler yerine de yabancılarını alıp kullanmışlar, çeşm (göz), zülüf (saç), nan (ekmek), şems (güneş),… gibi.
Ancak benim asıl merak ettiğim, bu aşırılık neden? Aklıma gelen sebepleri sayayım:
-Birinci sebep ölçüsüzlük, biz her işimizde ölçüsüz davranan bir toplumuz. Bu olumsuz yönümüz üzerinde bir yazımda durmuştum.
-İkincisi halktan kopukluk… Aydın tabakamız hep halktan uzak durmuş, onu hakir görmüştür. Bu, günümüzde böyle, geçmişte de böyleydi. Halka “avam” demişlerdir, Türk’ü “Etrakı bi-idrak” diyerek aşağılamışlardır. Ondan farklı görünmek istemişlerdir, bu etki altında dillerini bile farklılaştırma yoluna gitmişlerdir.
-Üçüncüsü gösteriş... Bu faktör, ekonomide de etkilidir. İnsanlarda “ne kadar çok yabancı sözcük kullanırsanız, o kadar aydın sayılacağınız” şeklinde bir inanış vardır.
-Çok önemli bir sebep de aydınlarımızın Türkçe sözcük üretme yollarını iyi bilmemeleridir. Yanlış hatırlamıyorsam, dilimizde yüze yakın yapım eki olduğunu bir yerde okumuştum. Bunlardan, en baba okumuşumuzun bildiği; dördü beşi geçmez.
Tabii başka sebepler de olabilir, bilen aydınlatacaktır bizi.
] Prof. Dr. Cihan Dura [
6 notes · View notes
ruhaithafen · 2 years ago
Text
ben siyaset okuyorum ama temiz siyaset okuyorum. gerçekten temiz siyaset ne kadar olursa o kadar işte. şu olan olaylara çok üzgünüm ve çok şaşkınım. böyle olmamalıydı. bölündü bölünecek her şey. evet aynı davaya sahip değiliz ama kimsenin tahammülü anlayışı yok artık. özellikle sol cenahın. bıkmışlığın getirdiği o aşırılık var. aşırı tepki. görmeme. aşağılama. aynı şekilde sağın da her şey yolunda gibi davranışları. ama bi kere daha fark ettim ki bu ülkenin müslüman yaşantısı olanlarına ikinci sınıf insan muamelesi yapmak, hor görmek hiç bitmeyecek. hoş bi gün aydın olmadı ama günaydın tumblr ailem.
2 notes · View notes
memorymaker06 · 2 years ago
Text
mülteci sorunu
yerinden edilmiş birçok insanın kendi ülkelerinden başka bir ülkeye zor veya tehlikeli bir şekilde taşınması olarak tanımlanıyor olması gerekirdi. göç etmek zorunda kalan insanların çektiği çilelere gönderme yapıyor aslında bu tanım, fakat Türk halkı olarak biz bu tanımın “yerleşilen bölgedeki halkın çektiği çileler” versiyonunu yapabiliriz sanırım.
her gün çeşitli sosyal medya platformlarında pek çok aşırılık, taciz ve daha da kötü şeylerin haberlerini görüyoruz. bunların çoğunluğu mülteciler tarafından olmaya başladı veya bilinçli olarak özellikle onların yaptıklarını servis ediyorlar bize, bilemiyoruz.
ben bugün başımdan geçen bir şeyi anlatmak istiyorum, ilk kez bizzat şahit oldum böyle bir olaya. Marmaray’da Ayrılık Çeşmesi-Yenikapı arası seyahat ediyordum. durakta bindim, bir boş yer gördüm, başka bir kız da benimle binip aynı yere hamle yaptı ama ben oturdum. kız ayakta kaldı. tam o sırada karşımda beş genç adamın oturduğunu gördüm. hepsi yabancı uyrukluydu, nereli olduklarını bile bilmiyorum. benim hizamda da iki tanesi oturuyor, bir tanesi de ayakta gidiyordu. tam benim karşımda oturan adam, ayakta kalan kıza öyle bir baktı ki… baştan ayağa, dilini dudaklarında gezdirip pislik bir gülümsemeyle süzdü kızı. kız da yukarıya baktığı için görmedi bunun baktığını. adam yanındaki arkadaşına bir şey söyledi ve bu sefer öbürü de aynı şekilde bakmaya başladı. dillerini anlamadığımız için fısıldamak bir yana, yüksek sesle kıza bakıp konuştular. o kadar sinirlendim ki, ne yapacağımı da bilemiyorum tabii, yumruğumu sıktım. bu sefer adamın gözü bana takıldı ve yine arkadaşına bir şeyler söyledi, diğeri de baktı ve bir şeyler konuştular. telefonumu çıkartıp sevgilime olanları yazmaya başladım ama bilerek kamerayı adamlara doğru tuttum ki rahatsız olsunlar bu utanmaz hareketlerinden. yanımdaki kişi Üsküdar’da inince kız yanıma oturdu ve bu sefer ikimiz adamların tam karşısında kaldığımız için baya baya bakıp konuştular beş kişilik grup olarak. kameraya bakıp rahatsız bir şekilde konuşmaya devam ettiler bir süre. sonra aralarından biri ayağa kalktı, benim hizamda ayakta giden adamın yerine geçip ekranıma bakarak onları video alıp almadığıma emin oldu. bütün bunlar olurken ineceğim durağa gelmiştim. kız da, adamlar da aynı durakta indiler. yanımdan geçerken bana tip tip baktılar. yol boyunca kıza olanı söylesem mi yoksa cıngar mı çıkarsam ya da hiçbir şey yapmadan gitse miydim diye çok düşündüm. olayları olduğu şekliyle sevgilime anlatmam delirmesine yetti ve direkt polis çağırsaydın dedi. adamların ne konuştuğunu anlayabilseydim keşke, belki o zaman polis çağıracak bir şey bulabilirdim ama ortada bir kanıt olmadan bir şey yapamazdım, bu şekilde o herifler de kızı ve beni gözleriyle yediler.
2 notes · View notes