Tumgik
#Vehm
notdefterinden · 16 days
Text
Vehm hastalığı nedir?
Vehm hastalığı, tıbbi literatürde "hipokondri" ya da "hastalık hastalığı" olarak bilinen bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığa sahip kişiler, vücutlarındaki normal belirtileri yanlış yorumlayarak ciddi bir hastalıkları olduğuna inanırlar. Bu korkular genellikle gerçek bir tıbbi temele dayanmaz, ancak kişi sürekli olarak hasta olduğuna inanır ve bu durum yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Kişi sık sık doktorlara gitse de yapılan testler normal sonuçlar verse bile bu korkular devam edebilir.
İslamda vehm nedir?
İslam'da "vehm" kelimesi, bir şeyin gerçek dışı ve yanıltıcı bir şekilde algılanması ya da yanlış bir düşünceye kapılmak anlamına gelir. Vehm, insanın gerçek dışı kuruntulara kapılması, özellikle gelecekle ilgili gereksiz kaygılar ve asılsız korkular geliştirmesi anlamında kullanılır. İslam alimleri vehmi, insanın zihnini meşgul eden ve kendisini gereksiz yere endişe ve şüpheye sürükleyen bir durum olarak ele alır.
Vehmin olumsuz bir yönü, kişinin Allah’a olan tevekkülünü ve güvenini zayıflatmasıdır. İslam'da bu tür kuruntulardan ve vesveselerden kaçınmak, Allah’a tam güvenle yaklaşmak ve olayların kontrolünün Allah'ta olduğunu unutmamak önerilir. Peygamber Efendimiz de vesvese ve vehimden korunmak için dua edilmesini tavsiye etmiştir.
Hangi duayı okumak gerekir?
Peygamber Efendimiz, vesvese ve vehimden korunmak için şu duayı tavsiye etmiştir:
Allahumme inni eûzu bike minel-hemmi vel-hazeni, vel-aczi vel-keseli, vel-cübni vel-buhli, ve dal’id-deyni ve galebetir-ricâl.
Anlamı: "Allah’ım! Hüzünden ve kederden, acizlikten ve tembellikten, korkaklıktan ve cimrilikten, borca batmaktan ve insanların galebesinden sana sığınırım."
Bu dua, hem zihinsel hem de duygusal anlamda kişiyi rahatsız eden vehim, vesvese, stres ve kaygıdan Allah’a sığınarak korunmak için okunur.
İnsanların galebesi nedir?
Dua içinde geçen "insanların galebesi" ifadesi, insanların baskısı, zorbalığı veya zulmü altında kalmayı ifade eder. Bu, bir kişinin başkalarının haksız müdahaleleri, zorbalıkları ya da haksız yere üzerindeki etkileri nedeniyle ezilmesi, haklarının ihlal edilmesi anlamına gelir.
Kişi bu duayı ederek, hem fiziksel hem de psikolojik olarak başkalarının baskısından korunmak için Allah’a sığınır ve kendisini bu tür durumlardan korumasını ister.
Peki İslama göre kişi neden bu hastalığa yakalanır hangi hatalar kişiyi bu duruma getirir?
İslam'a göre, bir kişi vehm gibi hastalıklara yakalandığında bunun temelinde birkaç manevi ya da psikolojik neden olabilir. Bu durumun ortaya çıkmasına yol açan bazı etkenler ve hatalar şunlar olabilir:
1. Yetersiz Tevekkül (Allah’a Güvenmeme):
Tevekkül, kişinin her türlü sıkıntıda Allah'a güvenmesi ve O'na teslim olmasıdır. Eğer bir kişi tevekkül etmeyip sürekli kaygılar, korkular ve vesveselerle meşgul olursa, bu vehim hastalığına yol açabilir. İslam, kişinin sorumluluklarını yerine getirdikten sonra sonucu Allah'a bırakmasını ve O'na güvenmesini öğütler.
2. Aşırı Şüphecilik ve Vesvese:
Vesvese, kişinin zihin dünyasında gereksiz endişeler ve kuruntularla boğulması anlamına gelir. İslam, vesvesenin şeytandan geldiğini ve kişinin sürekli olarak bu düşüncelerle meşgul olmasının zararlı olduğunu belirtir. Şeytan, insanı boş ve yersiz korkularla meşgul ederek onu manevi anlamda zayıflatabilir.
3. Takva Eksikliği (Manevi Bağlantının Zayıflaması):
Takva, kişinin Allah ile olan ilişkisinde bilinçli bir şekilde yaşaması, emir ve yasaklarına uyması anlamına gelir. Takva zayıfladığında, kişi ruhsal anlamda zayıflar ve vesveselere, kuruntulara daha açık hale gelir. Manevi dünyasında güçlü olan kişi, Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilerek bu tür hastalıklara karşı daha dirençli olabilir.
4. Dünyevi İşlere Aşırı Bağlanma:
İslam, insanın dünyaya aşırı şekilde bağlanmasını ve dünya hayatını her şeyin merkezi haline getirmesini eleştirir. Eğer kişi sürekli dünya işleriyle meşgul olup, ahiret ve manevi boyutları unutursa, kaygı ve korkular daha fazla artabilir. Aşırı maddi kaygılar, vehim gibi psikolojik rahatsızlıkların temelini oluşturabilir.
5. Dua ve İbadetten Uzaklaşma:
Dua, İslam’da ruhu ve zihni arındıran, insana huzur veren bir ibadettir. Eğer kişi Allah’a yönelmeyi ve O’ndan yardım dilemeyi ihmal ederse, manevi olarak zayıflar ve iç huzuru bulmakta zorlanır. Bu da kaygıların ve vehimlerin artmasına neden olabilir.
6. Sabır Eksikliği ve Kötü Düşüncelere Kapılma:
İslam sabrı öğütler, çünkü hayatın her alanında imtihanlar vardır. Eğer kişi, bu imtihanlarda sabrı terk edip, sürekli negatif düşüncelerle kendini meşgul ederse, bu düşünceler vehim ve vesveseye dönüşebilir. Sabır, vehmi önleyen önemli bir erdemdir.
7. Şeytanın Vesvesesi:
İslam inancına göre, şeytan insanların zihnine vesvese ve kötü düşünceler fısıldayarak onları huzursuz edebilir. Bu vesveseler, insanın aklına gerçek dışı korkular, endişeler ve vehimler yerleştirebilir. Bu yüzden İslam, sürekli Allah’a sığınmayı ve vesveselerden korunmak için dualar etmeyi öğütler.
Çözüm:
İslam’da vehim gibi hastalıklarla başa çıkmak için şu önerilerde bulunulur:
Dua ve zikir: Allah'a sığınarak vesvese ve vehimlerden kurtulmak.
Tevekkül ve sabır: Allah’a güvenip O'na teslim olmak, olaylar karşısında sabırlı olmak.
Namaz ve ibadet: Düzenli ibadetlerle ruhun arınması ve huzura kavuşması.
Psikolojik destek: Gerektiğinde İslam’ın önerdiği yollarla manevi destek almak ve gerektiğinde modern tıbbi yöntemlerden faydalanmak.
Bu tür hatalardan kaçınmak, kişinin hem ruhsal hem de manevi anlamda sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olabilir.
0 notes
ffecredalll · 4 months
Text
YÂ RABBİM OLAN ÂLLÂH'IM
DEVLETTE SENSİN HÜKÜMDARDA SENSİN
SEN TÜM ALEMLERİN TEK RABB VE İLAHISIN
SENİN YARATTIĞIN DÜNYA DENİLEN ÂLEMDE BOZGUNCULUK ÇIKARAN VE HAKSIZ YERE KAN DÖKEN KULLARINA KARŞI
BİR ORDU KURUP HALİFELİK EDİLMEYEN ÇAĞDAYIZ
BECERİKSİZ BİR HÂL VAR KENDİ KENDİNE MÜSLÜMANIM DİYEN KULLARININ ÜZERİNDE.
VEHM BİR HÂL VAR TESBİH TUTAN ELLERİNDE.
AKREP VAR DİKİŞ TUTMAYAN O YAMALI CEPLERİNDE.
İLÂHİ YÂ RABB ÂLLÂH
HÂK İLE HÜKMEDECEK SENDEN BAŞKASI YOK.
HİMMED SENDEN ÜMMED SENDENDİR .
MUHÂMMED İ HABİBİNİN YOLDAŞLARINA YARDIM İNDİR
KATINDAN İKRAM EDECEĞİN HER TÜRLÜ HAYRA MUHTACIZ.
BİZ SANA MUHTACIZ BAŞKASINA DEĞİL.
HİMAYE EDİCİ VE VEKİL OLUCU OLARAK BİR TEK SEN KAFÎSİN.
HAKKIMIZDA VERECEĞİN HER HÜKMÜN HAKTIR SENİN.
SANA LAYIK KULLAR OLAMADIK.
HADDİ AŞAN,OLDUK SANAN,VARDIK SANAN BİR TOPLUMSAL HİLENİN AĞUCUNA DÜŞTÜK.
KALDIR BİZİ YÂ ÂLLÂH
OLDUR BİZİ YÂ ÂLLÂH
VARDIR BİZİ YÂ ÂLLÂH
SIRAT-I MÜSTEKÂKİME
VE BİZE KATINDAN EN KAYYUM OLANINI İHSAN EYLE
ŞÜPHESİZ Kİ SEN MERHAMETLİ OLANSIN
KÜFFÂRA GAFFAR İSMİNLE GALEBE ÇAL VE EL FATİHÂ İLE BİZLERİ HABİBİNE YETİŞTİR.
ÂMİN YÂ MÛİN
15 notes · View notes
yalnzardc · 1 month
Text
'Bir kreşe ana kucağı adı verildiğinde bitti bu işer' diyor Ahmet Murat. Tam olarak ne bitti bilemiyorum ama bitenin ardından başlayan şey toplumun ifsadı oldu. Kreşe gitmemek için ağlayan 3 yaşlarında bir çocuk mu, yoksa annesi yerine dadısının adı ile ağlayan bir çocuk mu daha savunmasız bu çağın ifsad rüzgarına karşı kestiremiyorum.
Çağın ürkütücü bireyselcilik furyasından en büyük payı çocuklar aldı, kendine vakit ayırmak isteyen ebeveynler, çocuklarına bakmak zorunda olmadıkları gibi vehme kapıldılar, kimse senden daha değerli değil çocuğun bile diye kulaklara üflenen o büyüye kandırlar ve Ahmet Murat'ın dediği gibi bitti bişeyler...
8 notes · View notes
name-ihumayun · 11 months
Text
Peygamber Efendimiz ( Sallalahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki.
Öyle bir zaman gelecek ki.
Aç insanların yemek kabına üşüştüğü gibi, kafirler sizin üzerinize üşüşecekler.
Sahabe:. Ya Rasûlallâh, o zaman sayımız azmı olacak? Derler.
Efendimiz ( Sallalahu aleyhi ve Sellem) Hayır, çok olacaksınız ama sizin çokluğunuz su üzerindeki saman çöpünün çokluğu gibi olacak, ağırlığınız olnayacak.
Birde vehm hastalığına yakalanacaksınız.
Sahabeler:.
Vehm hastalığı nedir ? Diye sorar.
Efendimiz ( Sallalahu aleyhi ve Sellem)
“Dünyayı çok seveceksiniz, Ahireti unutacaksınız. “Buyurdular.
( Ebu Davut, Melâhim-5(4297).
22 notes · View notes
fuckintheia · 5 months
Text
sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümânındır
8 notes · View notes
urvetulvuskaa · 9 months
Text
A'la (Yüksek) olan Rabbinin adını tespih et..
Yahya bin Ammar dedi ki: "Allah Azze ve Cellenin Arş'a ihtiyacı yoktur. Fakat müminler, Rablerini tanımaya muhtaçtırlar. Bir şeye ibadet eden herkes, bir yere işaret eder veya mabuduna işaret edecek bir alametini zikreder. Bizim Rabbimiz ve yaratıcımız Arş'ı yarattı ki mümin olan kula Rabbinin nerede olduğu sorulduğunda "Arş'a istiva etti/yükseldi" diyebilsin.
Arş'a istivanın manası ise keyfiyetsiz ve teşbihsiz bütün muhdes olanların üstünde büyük arşının üzerinde demektir.
Nitekim Malik bin Enes (r.anh), kendisine 'Nasıl istiva etti/yükseldi?' diye sorulduğunda "İstiva malum, keyfiyeti meçhul, ona iman etmek vacip, bunda şüphe duymak şirk, istiva hakkında soru sormak ise bidattir" demiştir.
/Lalekai, 664, Beyhaki, el-İ'tikat, 43, Darimi, er-Raddu ala'l Cehmiyye
Yahya bin Ammar (r.anh) dedi ki:
"Bu konuda, iman etmekten başka bir şey söylemeye ihtiyaç duymuyoruz. Bu konuda keyfiyetine bakmayız, şüpheden sakınırız, Allah ve Rasulü'nün söylediğine yakinen iman ederiz. Bu konuda da tefekküre, vehme, düşünce ve vesveselere kapılmayız. Sen de yakinen biliyorsun ki vehminden, düşüncenden keyfiyet ve teşbih olarak tasavvur ettiğin her şeyde, Allah Teâlâ onun hilafınadır, başka bir şeydir. Biz deriz ki "Allah Teâlâ, zatıyla arşın üstündedir, ilmi ise her şeyi ihata etmiştir /kuşatmıştır..
/El-Hucce
..
7 notes · View notes
yorgunherakles · 1 year
Text
tedbirini terk eyle takdir hüdanındır. sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümanındır.
şeyh galip divanı
11 notes · View notes
1-yolcu · 2 years
Text
Tedbirini terk eyle takdîr hudâ’nındır. Sen yoksun o benlikler hep vehm-ü gümânındır.
Şeyh Gâlib
26 notes · View notes
abloginnameonly · 11 months
Text
Flashback
@oc-tober2023
“Did anyone ever tell you that you have a stunning smile?” 
~
“Come on, Vehm. You can smile a little,” Terro cajoled them gently. 
“It was…inappropriate,” Vehm insisted stiffly. “The priests deserve our respect.” 
“Never said they didn’t.”
“Then you shouldn't be saying such things.”
“I disagree.” Vehm could hear him smiling, and they bit the inside of their cheek, keeping their eyes stoically away. Because if they saw him smiling, then they’d start smiling, and then it would be over, they’d laugh at him making fun of the priests. “I happen to think that it’s fairly high praise to be able to recognize the mortal flaws people carry and still believe them to be worth following.” 
He sounded casual and assured as he always did, but touch of worry slipped into Vehm’s heart, weighing down their amusement. You weren’t supposed to bring attention to the temple leaders’ faults, or your own. You were supposed to keep them away and do your best to get rid of them. Sometimes when Terro spoke, they were reminded that he’d once had a life before the temple, and they were concerned that it clouded his judgement. Then Terro’s face appeared in front of them. 
“It just so happens that Priest Canto’s flaw is that he sounds like he’s snoring through our worship when he has a cold.” He mimicked a loud, droning snore, a terrible exaggeration of what they’d quietly heard earlier from the priests’ pulpit. The suddenness broke through Vehm’s defenses at last and laughter spilled out and sweeping away their concerns with it. Terro grinned, looking satisfied. He was quite a bit older than Vehm, had joined as an adolescent around the time that they were born here. A half-elf with sleek brown hair, light brown skin, dark brown eyes. He was a scout for the temple, often away on missions and always bringing back interesting stories. He helped Vehm when the stress of their duties felt like too much, and he was one of Vehm’s favorite people. 
“Well look who’s the heretic now? I was only saying to smile, but you must think it’s pretty darn funny to be laughing away like that. Look at you, you’re barely staying upright.” 
Even if he was a rascal. 
“You’re going to get me in trouble,” Vehm said, pushing his shoulder. They were only nine and Terro was strong, but he rocked way back anyway. 
“I won’t,” he promised, straightening back up. He looked incredibly tall, smiling down to them. “I’ll do a lot of things for you, kid, but I won’t get you in trouble.”
~
The adventurer smiled up at Vehm. They were exhausted and bound and beaten and poisoned and most importantly, a sacrifice, but they were smiling. Convincingly enough that Vehm almost couldn’t see the desperation and fear in their eyes when Vehm held their knife aloft in above them. They were a halfling with blood-matted curls and very blue eyes that held Vehm’s. They shouldn’t. There were a lot of shouldn’ts happening in Vehm’s mind right now. 
Why would the adventurer even say that? Vehm wasn’t smiling, hadn’t for the entire ceremony. And surely they knew that they were going to be killed soon? What ridiculous last words. 
Their arms stayed aloft. 
“B-But I bet I could die happy if I heard you laugh-”
They fell.
3 notes · View notes
kral-adam-58 · 11 months
Text
Efendimiz (s.a.v.) sahabileri şöyle uyarıyor:
"Öyle bir zaman gelecek ki, aç insanların yemek kabına üşüştüğü gibi, kâfirler sizin üzerinize üşüşecekler. “ Sahabiler, “Ya Rasülallah, o zaman sayımız az mı olacak? “diye sorarlar.
Efendimiz (s.a.v.), “Hayır, çok olacaksınız ama sizin çokluğunuz su üzerindeki saman çöpünün çokluğu gibi olacak, ağırlığınız olmayacak. Bir de vehm hastalığına yakalanacaksınız. “ cevabını verir. Sahabiler, “Vehm hastalığı nedir? “ diye sorarlar.
(Ebu Davud, Melâhim 5, (4297))
Efendimiz (s.a.v.) cevaben "Dünyayı çok seveceksiniz, ahireti unutacaksınız." buyurur.
6 notes · View notes
vedatcelik13 · 1 year
Text
Mesnevî’de Hazret-i Mevlânâ;
Süleyman -aleyhisselâm- devriydi. Saf bir adam, bir kuşluk vakti, kudretli peygamberin sarayına telâşla girdi. Nöbetçilere, hayatî bir mesele için Hazret-i Süleyman’la görüşeceğini söyledi ve hemen huzûra alındı. Süleyman -aleyhisselâm-; benzi sararmış, korkudan titreyen adama sordu:
“–Hayrola neyin var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana!”
Adam korku ve heyecan içinde başladı anlatmaya:
“–Bu sabah karşıma Azrâil -aleyhisselâm- çıktı. Bana hışımla baktı ve hemen uzaklaştı. Anladım ki, benim canımı almaya kararlı!..”
Hazret-i Süleyman sordu:
“–Peki, ne yapmamı istiyorsunuz?”
Adam yalvarıp yakardı:
“–Ey canların koruyucusu, mazlumların sığınağı Süleyman -aleyhisselâm-!
Sen nelere muktedirsin. Kurt, kuş, dağ ve taş senin emrinde!..
Rüzgârına emrediver de beni buradan alsın tâ Hindistan’a götürsün. O zaman Azrâil -aleyhisselâm- belki beni bulamaz. Böylece canımı kurtarmış olurum. Medet senden!”
Süleyman -aleyhisselâm-; adamın, kaderin bir sırrından bir başka sırrına intikal edeceğinin idrâki içinde rüzgârı çağırdı ve;
“‒Bu adamı hemen al, Hindistan’a bırak!” emrini verdi.
Rüzgâr bu; bir esti, kükredi ve adamı aldığı gibi bir anda Hindistan’da uzak bir adaya götürdü.
Adamın arzusu yerine gelmişti.
Öğleye doğru Hazret-i Süleyman, dîvânını toplayarak, gelenlerle görüşmeye başladı. Topluluğun içinde Azrâil -aleyhisselâm-’ı da gördü. Hemen yanına çağırıp;
“–Ey Azrâil! Bugün kuşluk vakti bir adama hışımla bakmışsın? Neden o zavallıyı korkuttun?..” diye sordu.
Azrâil -aleyhisselâm- cevap verdi:
“–Ey dünyanın ulu sultanı! Ben, o adama hışımla bakmadım. Hayretle baktım. O yanlış anladı. Vehme kapıldı.
Onu, burada görünce şaşırdım. Çünkü Allah Teâlâ bana o adamın canını Hindistan’da almamı emretmişti. Ben onu burada Kudüs’te görünce;
«Bu adamın yüz kanadı olsa, bu akşam Hindistan’da olamaz. Bu nasıl iştir?!.» diye hayretlere düştüm. İşte onun öfke sandığı farklı bakışımın sebebi bu idi.”
Hazret-i Mevlânâ bu kıssayı anlattıktan sonra sorar:
“Kimden kaçıyoruz? Kendimizden mi? Bu hayalî bir şey…
Kimden kapıp kurtarıyoruz?.. Allah Teâlâ’dan mı? Ne boş hayal!..
Dünya, Allah’tan gafil olmaktır. Dünya; para-pul, kadın, giyim-kuşam, ticaret değildir. Bunu bil!..”
2 notes · View notes
shrimp-sprites · 2 years
Text
Castors: Pronouns
Tumblr media
Castor "default" pronouns are based on blood color. Though, it isn't considered unusual to go by pronouns that are off the chart above! It's just language.
Like their sexes, troll and castor blood color has no bearing on who can reproduce with one another.
MUTANT: Mutant red blooded Castors typically go by either Burgundy or New Tyrian pronouns, though some online communities of mutantbloods have come up with neopronouns for those who don't want to use neutral she/he/they OR existing blood color pronouns.
OLDBLOOD: Oldbloods are Castors whom, through old alleles resurfacing, have blood colors that match the Alternian hemospectrum rather than that of the Castors. This is easier to detect in some colors, and nigh impossible to detect in others. Oldbloods typically go by neutral pronouns, the pronoun associated with the blood color they would've been if they weren't an oldblood, or archaic Alternian pronouns associated with their blood color.
BURGUNDY: Ver/Vem/Vemself. "Ver went to the grocery store, to look at the lobsters on display. Ver felt bad for them, so ver bought all of the lobsters for vemself. Good for vem." Based on the English word vermilion. Pronounced "VURR/VEHM/VEHMSELF".
HONEY: Eol/Eow/Eowself. "Eol went to the hardware store to buy a hammer for eowself. Eow friends will think the hammer is neat." Based on the old English word geolwe. Pronounced "YELL/YEHW/YEHWSELF".
NEW LIME: Viri/Vire/Vireself. "Viri banged your mom and there's nothing you can do about it. All vires. All to vireself." Based on the English word viridian. Pronounced "V-EYE-RIE/V-EYE-ER/V-EYE-ERSELF".
NEW JADE: Eme/Eir/Eirself. "Eme is proud of eir newest fanfiction. Won't you leave eir a like? Eme's so proud of eirself!" Based on the English word emerald. Pronounced "EHM/AIR/AIRSELF".
BLUE: Blu/Blu/Bluself. "Blu just lost at blu favorite video game! Blu bought it for bluself just yesterday, but blu is considering selling the damn thing already. So unfair!" Literally just "blue", no complex etymological origin. Pronounced like the English word blue.
NEW TYRIAN: Cyr/Tyr/Tyrself. "Cyr is a popular let's player on YouTube. Tyr videos always get over a million views. But cyr lives all by tyrself because cyr is a horrible roommate." From English tyrian. Pronounced "SIRE/TIRE/TIRESELF".
NEUTRAL: She, He, and They are considered neutral pronouns on Castor, alongside various neopronouns that have popped up over the years.
8 notes · View notes
saidaslan1 · 2 years
Text
"Sana kitabı indiren O'dur. Onun (Kur'an) bir kısım âyetleri muhkem­dir, ki bunlar kitabın esasıdır; diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te'vil etmek için on­daki müteşâbihlerin peşine düşerler. Halbuki onun te'vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek payeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar." (Âl-i İmran, 3/7)
Ebu Said el-Harraz - kuddise sirruh - der ki:
«İlimde râsih olanlar bütün ilimleri ikmâl edip onları irfan derecesinde bilen ve cümle mahlûkatın himmetlerinden yükseğine çıkanlardır.»
Bazı büyükler derler ki:
«Müteşâbihâtın te'vilini Allah bilir, ilmini Allah'dan alan râsih âlimler de bilirler. Bunlar sırlarını rablerinden gelecek ilhama her zaman açık ve hazır bulunduran kümmelin, yani kâmil insanlardır.
وَمَا يَذْكُرُ إِلا أُولُوا الألباب
«Ulü'l-elbâb, yani ince zekâ sahipleri müstesna olmak üzere başkaları Kur'an'ı tefekkür edip öğüd almazlar, anlamazlar.»
«Elbâb> demek, vehm ve hayâl kabuğundan kurtulmuş ve temizlenmiş akıllar demektir.
Huccetü'l-İslâm Imam Gazâlî der ki:
İlimde râsih olanlar evliyâullahın ârif olanlarıdır. Bunlar mârifet meydanında avâmın mahkum bulunduğu hududları aşmış, aşılmaz sahralarını geçmiş, vasıf olamadıkları hedefleri kalmamış, gayelerinin sonuna varmış olmalarına rağmen kendilerinden gizlenen şeylerin kendilerine açılanlardan daha çok bulunmasından dolayı ilmi Hakk'a nisbet ve izafe edip kendi aczlerini itiraf etmişlerdir.
6 notes · View notes
lyricsssdotin · 1 month
Text
PB 03 Lyrics
Singer:ShivjotAlbum:Shivjot Tu khuli hoke ghum nakhro.. Tu khuli hoke ghum nakhroTera PB 03 wala yaar niJo rehnde tera raah rokdeRaah rokde, raah rokde.. Desi Crew.. Jo rehnde tera raah rokdeNi saare chak lun bread sanne thar niTu khuli hoke ghum nakhroTera PB 03 wala yaar ni(PB 03 wala yaar ni) Ho kalli kudi chhalle kali beamer nu dekhPichha karde lafaind paal vehm joPata ni patandara nu ki…
0 notes
omrcn · 1 month
Text
Yakındaydık..
İçimizin dürtüsü ile akan bu vehm dolu anın içerisinde bizi, birbirimize yok edecek kadardık.
Öylesine gözlerinin içerisine girmiştim ki; birazdan boyut değişecek, etrafta hiçbir şey kalmayacaktı.
Hatırla!
Ben değildim sanki
Ve sen ölüydün..
1 note · View note
sarkos · 3 months
Quote
“Look at me, look at me,” said Martha-Ann Alito. “I’m German, from Germany. My heritage is German. You come after me, I’m gonna give it back to you.” It was a bizarre outburst from the wife of a justice on America’s highest court. Secretly recorded by a liberal activist, Martha-Ann Alito complained about a neighbour’s gay pride flag and expressed a desire to fly a Sacred Heart of Jesus flag in protest.
How the US supreme court could be a key election issue: ‘They’ve grown too powerful’ | US supreme court | The Guardian
I think the nicest way I can read this is she supports bringing the Vehm back, but I’m betting on the one with triangles and stars
1 note · View note