Tumgik
notdefterinden · 16 days
Text
Bir insan kafir gibi yaşarken, her türlü hile hurdayı hayatının merkezine alıp haramları su gibi içerken rahat yaşıyor da, ben Allaha inandığım onu tesbih ettiğim halde neden çeşitli ruhsal rahatsızlıklar yaşıyorum. İbadet bile edecek takati kendimde bulamıyorum neden?
Bu soru, insanın hem psikolojik hem de manevi boyutlarını ele alan oldukça derin ve önemli bir sorudur. Öncelikle, Allah’a inanan ve ibadet eden bir insanın neden zorluklar yaşadığını ve bir kafir gibi yaşayan, haramları ve kötülükleri hayatına yerleştiren birinin neden zahiren rahat göründüğünü anlamaya çalışmak, İslam'ın temel öğretisine dayanır.
### 1. **Dünya Bir İmtihan Yeridir**
İslam’a göre dünya hayatı, sadece rahatlık ve huzur bulma yeri değil, aynı zamanda **imtihan** yeridir. Allah, her kulunu farklı yollarla imtihan eder. Bazı insanlar servet ve güçle, bazıları ise zorluklar ve sıkıntılarla sınanır. Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyurulur:
> “Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile deneriz. Sabredenleri müjdele.” (Bakara, 2:155)
Bu ayette açıkça görüldüğü gibi, insanlar zorluklarla, dertlerle ve sıkıntılarla sınanabilir. Müminler için bu sıkıntılar, Allah’a daha da yakınlaşmak ve O’na daha fazla güvenmek için bir vesile olabilir. Bu sıkıntılarla karşılaştığında mümin, sabır gösterir ve Allah’ın rahmetini bekler.
### 2. **Kafirlerin Rahatlığı ve Dünya Hayatı**
İslam’a göre, **dünya hayatında görülen geçici başarılar, servet, rahatlık ve refah, Allah katında bir değer ölçüsü değildir.** Bazı insanlar dünya hayatında rahat ve zahiren başarılı görünse de bu, onların Allah katında değerli oldukları anlamına gelmez. Allah, bazı kişilere dünya nimetlerini verir, fakat bu, bir imtihanın parçasıdır. Kur’an-ı Kerim’de bu duruma şöyle değinilir:
> “Dünya hayatının geçici süsüne aldanıp onlarla sevinmesinler diye, onlardan bir kısmına verdiğimiz şeyler, sadece dünya hayatının geçici bir süsüdür.” (Tâ-Hâ, 20:131)
Bu ayet, dünya nimetlerine kavuşmuş kişilerin aslında geçici bir rahatlık içinde olduğunu ve bunun bir aldanış olabileceğini hatırlatır. Kafirler ya da kötülük yapanlar, bu dünyada rahat yaşasa bile, ahiret hayatında bu rahatlıklarının bedelini ödeyeceklerdir.
### 3. **Müminlerin Zorluklar Karşısında Sabır ve Tevekkülü**
Müminler, Allah’a iman ettikleri ve O’nun rızasını gözeten bir hayat yaşadıkları için zaman zaman sıkıntılarla karşılaşabilirler. Bu, Allah’ın onları arındırmak, maneviyatlarını güçlendirmek ve sabırlarını denemek için verdiği bir imtihan olabilir. Peygamber Efendimiz (sav) bu konuda şöyle buyurmuştur:
> "Bir Müslümanın başına gelen her türlü sıkıntı, hastalık, keder, üzüntü ve eziyet, hatta ayağına batan diken bile onun günahlarına kefaret olur.” (Buhari ve Müslim)
Bu hadis, müminlerin yaşadığı her türlü sıkıntının Allah katında karşılıksız kalmayacağını ve bunların müminin manevi anlamda temizlenmesine ve arınmasına vesile olacağını ifade eder. Zorluklar karşısında sabır göstermek, Allah katında büyük bir fazilettir ve mümin için sonsuz huzur ve ödül getirebilir.
### 4. **Ruhsal Rahatsızlıklar ve İbadet Gücünün Zayıflaması**
Bir mümin olarak yaşadığınız ruhsal rahatsızlıklar, psikolojik ve fizyolojik nedenlerden kaynaklanabilir. İslam, bu dünyada insanın hem ruhsal hem de bedensel sınavlardan geçeceğini söyler. Bazen fiziksel rahatsızlıklar, psikolojik stresler ve hayatın getirdiği zorluklar, ibadet yapma gücünü zayıflatabilir. Bu durumlarda:
- **Sabırlı olmak ve Allah’a tevekkül etmek**, ruhsal sıkıntıları hafifletmeye yardımcı olabilir.
- **Dua ve zikir**, ruhsal rahatsızlıklarla mücadelede önemli bir araçtır. Allah, dua eden ve O’ndan yardım dileyen kullarını huzurla doldurur. Kur'an-ı Kerim'de, Allah'ın zikriyle kalplerin huzura ereceği belirtilir:
> "Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur." (Ra'd Suresi, 28)
### 5. **Hikmet ve Sabırla Sınanmak**
Müminler, zorluklar karşısında sabır ve tevekkül gösterdiklerinde, Allah onları daha yüksek bir manevi mertebeye ulaştırabilir. Kimi zaman, ruhsal sıkıntılar bile Allah’ın bir hikmeti olabilir. Allah bir kulunu zorluklarla sınayarak, onu daha güçlü, daha bilinçli ve manevi anlamda daha olgun hale getirebilir. İbn-i Kayyim el-Cevziyye şöyle der:
> “Allah, kulunu sevdiğinde onu sıkıntılarla imtihan eder ki, o kul daha fazla dua etsin, Allah’a daha fazla yaklaşsın.”
### 6. **Kendi Nefsimiz ve Dünya İmtihanı**
Bazen ibadetlere güç bulamamak, nefsimizin zayıflığı ya da dünyanın cazibesine kapılmaktan kaynaklanabilir. İnsanın nefsi, onu sürekli dünya işlerine ve rahatlığa yönlendirebilir. Nefis, ibadet etmekten alıkoyarak insanı zayıflatır. Bunun için sürekli nefis terbiyesi ve mücadele gereklidir. Peygamber Efendimiz (sav) bu konuda şöyle buyurmuştur:
> "Gerçek mücahit, nefsi ile cihat edendir." (Tirmizî)
Bu dünyada yaşadığınız zorluklar karşısında Allah’tan yardım dilemek, O’na daha fazla yönelmek ve sabır göstermek, ruhsal rahatlamaya ve huzura ulaşmaya yardımcı olacaktır. İbadet etmekte zorluk çektiğinizde, kendinizi zorlamadan, küçük adımlarla yeniden ibadete dönmek, Allah’tan güç ve yardım dilemek iyi bir başlangıç olabilir.
### Sonuç:
İman eden bir insanın zorluklarla karşılaşması, Allah’ın bir imtihanıdır ve bu imtihanlar sabır ve tevekkülle karşılandığında kişiye manevi dereceler kazandırır. Dünyada haramlarla ve kötülüklerle yaşayan birinin zahiren rahat görünmesi, ahirette karşılaşacağı asıl sıkıntıların habercisi olabilir. Sabır, dua, zikir ve ibadet, ruhsal sıkıntılarla mücadelede en büyük yardımcıdır. Allah, mümin kullarını sevdiği için onlara zorluklar verir ve bu zorluklar onların hem günahlarına kefaret olur hem de onları arındırır.
0 notes
notdefterinden · 16 days
Text
Bu hastalıklardan kurtulmak için bir Müslümanın 24 saati nasıl geçmeli.
Bu devirde nasıl Allaha yakın bir kul olup huzuru mutluluğu bulabiliriz.?
Müslüman bir bireyin huzur ve mutluluğa ulaşmak, Allah’a yakın bir kul olmak için gününü bilinçli, ibadet ve ahlak temelli bir şekilde düzenlemesi gerekir. Modern dünyada karşılaşılan zorluklar, hızlı yaşam ve stres gibi etkenler, kişinin ruhsal dengesini bozabilir. Ancak İslam, bireylere hem dünya hem de ahiret huzurunu bulmaları için yol gösterir. İşte bir Müslümanın 24 saatini nasıl geçirebileceği ve bu devirde Allah’a yakın bir kul olup huzura ulaşmanın yolları:
### 1. **Sabah (İmsak ile Güne Başlama)**
- **Sabah Namazı (Fajr)**: Güne erken başlamak ve sabah namazıyla Allah'a yönelmek, bir Müslümanın huzurlu bir gün geçirmesi için ilk adımdır. Sabah namazı, Allah’a olan bağlılığı güçlendirir ve gün boyunca manevi koruma sağlar. Bu zamanda yapılan dualar çok kıymetlidir.
- **Zikir ve Dua**: Sabah namazından sonra Allah’ı anarak (tesbih çekmek, zikir yapmak) güne başlamak, ruhu arındırır. Peygamber Efendimiz’in sabah duaları ve istiğfar okumak da manevi güç sağlar.
- **Kur’an Okuma**: Güne birkaç ayet ya da kısa bir sure okuyarak başlamak, ruhsal dengeyi korumaya yardımcı olur. Kur’an okumak, kişinin ruhunu besler ve günün geri kalanında Allah’ın rahmeti altında olduğunuzu hissettirir.
### 2. **Gün Ortası (Öğle Vakti ve İş Hayatı)**
- **Öğle Namazı (Dhuhr)**: Öğle vakti işlerin yoğun olduğu bir zaman olsa da öğle namazına zaman ayırmak hem dünyevi işlere bir mola vermek hem de ruhu dinlendirmek için fırsattır. Namaz, Allah’a olan bağlılığı sürekli hatırlatır ve manevi enerji verir.
- **İş ve Çalışma Etiği**: İslam, helal rızık kazanmayı büyük bir ibadet olarak kabul eder. İş hayatında adil olmak, dürüst davranmak, başkalarına zarar vermemek, kul hakkına riayet etmek, Müslümanın Allah’a yakınlaşmasında önemli rol oynar. Helal kazanç, manevi huzurun anahtarıdır.
- **Kısa Dualar ve Zikirler**: Gün içinde Allah'ı hatırlatacak kısa dualar ve zikirler yapmak, zihni sürekli Allah’a odaklı tutar. Özellikle iş stresinde Allah’a sığınmak ve ona tevekkül etmek önemlidir.
### 3. **İkindi Vakti (Sosyal Hayat ve Dinlenme)**
- **İkindi Namazı (Asr)**: Günün yorgunluğunu atmak ve manevi enerji toplamak için ikindi namazı bir fırsattır. Bu vakit, ibadetlerin ve duaların kabul gördüğü önemli zamanlardan biridir. Kısa bir süre kendinize ve Allah’a ayırarak günün ikinci yarısına ruhen hazırlıklı olabilirsiniz.
- **Aile ve Sosyal İlişkiler**: İslam, aileye ve komşulara iyi davranmayı, insanlarla güzel ilişkiler kurmayı tavsiye eder. Aile bağlarını güçlendirmek, anne-babaya hürmet etmek ve sosyal çevreye karşı sorumlu olmak, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya vesile olur.
### 4. **Akşam ve Gece (Maghrib ve Isha Vakitleri)**
- **Akşam Namazı (Maghrib) ve Yatsı Namazı (Isha)**: Gün batımında yapılan akşam namazı ve uyumadan önce kılınan yatsı namazı, Allah’a yakınlığı pekiştirir. Bu vakitlerde dualar edilip zikirler yapılabilir.
- **Kur’an ve Dua**: Akşam vakti ve yatsıdan sonra Allah’a bol bol dua etmek, hayatın getirdiği sıkıntılardan arınmak için fırsattır. Peygamber Efendimiz’in akşam dualarını okumak, geceyi Allah’a teslim ederek huzurla uyumanıza yardımcı olur.
### 5. **Gece (Teheccüd Namazı ve İbadet)**
- **Teheccüd Namazı**: Gece uyandıktan sonra kılınan teheccüd namazı, Allah’a yakınlaşmak için en etkili ibadetlerden biridir. Peygamber Efendimiz, gece kalkıp Allah’a dua etmenin müminin kalbini arındırdığını ve ona huzur verdiğini sıkça belirtmiştir.
- **İstiğfar ve Tevbe**: Gecenin bu sessiz vakitlerinde Allah’a günahlar için tövbe etmek, affedilmek için istiğfar dilemek, kalbin arınmasına ve huzur bulmasına vesile olur.
### 6. **Dünya İşleri ile Maneviyatı Dengeleme**
- **Tevekkül ve Sabır**: Gün boyunca Allah’a tevekkül etmek, yani işleri ve sonuçları Allah’a bırakmak, stresi azaltır ve kişiye huzur verir. Sabırlı olmak, zorluklar karşısında Allah’a güvenmek ve çözümü O’ndan beklemek, manevi huzuru sağlar.
- **Helal Kazanç ve Sadaka**: Kazancın helal olması çok önemlidir. Helal kazanç ve mal paylaşımı, sadaka vermek, ihtiyacı olanlara yardım etmek kişinin kalbine huzur getirir. Sadaka, günahları siler ve bereket getirir.
- **Zulümden ve Günahlardan Kaçınma**: İslam, zulüm ve haksızlıktan uzak durmayı, insanlara zarar vermemeyi öğütler. Kötülük yapmamak, kalbi temiz tutmak ve Allah’ın emirlerine uygun yaşamak huzurun temelidir.
### 7. **İyi Ahlak ve Güzel Davranışlar**
- **Ahlak ve Edep**: Bir Müslüman, ahlak ve edep sahibi olmalı, insanlara güzel davranmalıdır. Güler yüzlü olmak, kötü sözlerden kaçınmak, haksızlık yapmamak ve başkalarını küçümsememek, Allah’ın sevgisini kazanmada önemlidir.
- **Tefekkür ve Şükür**: Günün sonunda tefekkür etmek (derin düşünmek), Allah’ın nimetlerini hatırlayıp şükretmek ruhsal bir arınma sağlar. Şükretmek, nimetlerin artmasına vesile olur ve kişinin Allah’a olan sevgisini artırır.
### Modern Dünyada Allah’a Yakın Olmak İçin İpuçları:
- **Teknolojiyi Verimli Kullanma**: Sosyal medya ve teknolojiyi faydalı ve bilinçli kullanmak, zihni boş şeylerle meşgul etmemek önemli. Manevi gelişim için dersler dinlemek, Kur'an okumak ve İslami içerikleri takip etmek faydalı olabilir.
- **Zaman Yönetimi**: Zamanı iyi yönetmek, ibadetlere vakit ayırmak ve dünya işleri ile manevi görevler arasında denge kurmak gerekir.
- **İyi Bir Çevre**: İyi arkadaşlar edinmek, maneviyatı güçlü insanlarla birlikte olmak, Allah’a yakınlaşmada büyük etkendir. Kötü alışkanlıklardan ve zararlı çevrelerden uzak durmak, kişiyi manevi olarak korur.
### Sonuç:
Bir Müslüman, günlük yaşamında **ibadet**, **ahlak** ve **Allah’a güven** ilkeleriyle hareket ederek huzur ve mutluluğa ulaşabilir. Düzenli namaz, Kur’an okumak, zikir, dua ve güzel ahlak, Allah’a yakın olmanın en temel yollarıdır. Tevekkül, sabır ve şükür, modern dünyanın getirdiği stres ve kaygılardan uzaklaşmayı sağlar. Allah’a yönelerek ve O’nun rızasını gözeterek yaşamak, bu dünyada da ahirette de huzura vesile olur.
1 note · View note
notdefterinden · 16 days
Text
Bazı koşullarda islamda korkunun düşmandan alınıp kişiye verileceği.
Kudretini kaybedeceği
Aciz hale düiürüleceği gibi cezalar var buhari de yazanlara göre insan ne yaparsa Allah onu zelil eder.
İslam'da, kişinin bazı davranış ve tutumları Allah tarafından ceza olarak çeşitli zorluklar ve sıkıntılarla karşılaşmasına neden olabilir. Bu tür cezalar, kişinin **Allah’a karşı sorumluluklarını ihmal etmesi** veya **O'na isyan etmesi** sonucunda gelir. Sahih hadislerde ve İslami kaynaklarda bu konuda uyarılar yer alır. **Buhârî ve diğer hadis kaynaklarına** göre, kişinin Allah'a isyan etmesi durumunda, Allah’ın ona çeşitli cezalar verebileceği belirtilir. İşte bu tür cezaların bazı örnekleri:
### 1. **Korkunun Düşmandan Alınıp Kişiye Verilmesi**:
Allah, kendisine isyan eden bir toplumu veya bireyi **düşmanlarına karşı korkak** ve zayıf kılabilir. Bu, kişinin veya toplumun manevi gücünü kaybetmesi ve düşmanlarına karşı zafiyet yaşaması şeklinde açıklanabilir. Hadislerde ve Kur’an’da, kişinin imanı zayıfladığında ve Allah’a karşı gelmeye başladığında, Allah’ın onlardan korkuyu alıp, düşmanlarına karşı çaresiz hale getirebileceği belirtilir.
Örneğin, **Buhârî'de** yer alan bir hadiste, Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
> “Allah sizi korku ve endişe içinde bırakır, eğer O’na isyan ederseniz. Güven duygusunu sizden alır ve düşmanlarınıza verir.”
Bu, kişinin Allah'a güvenmekten uzaklaştığında ve günahlarla meşgul olduğunda, içsel huzur ve güvenin yok olacağı anlamına gelir.
### 2. **Kudretin Kaybı ve Aciz Duruma Düşme**:
Bir kişi Allah’ın emir ve yasaklarına uymadığında, Allah onun kudretini ve gücünü alabilir. Bu, kişinin hem maddi hem de manevi olarak zayıflaması, itibar kaybetmesi ve toplumda zelil bir duruma düşmesi anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde, bu tür cezaların örnekleri sıklıkla verilmiştir.
Özellikle **Buhârî**'de ve diğer kaynaklarda belirtilen hadislerde, Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
> "Kim Allah’a karşı kibirle davranır, O'nun emirlerine karşı gelirse, Allah onu zelil eder."
Bu uyarı, bir kişinin **büyüklenme** ve **Allah'ın emirlerini göz ardı etme** gibi tutumlar içinde olmasının sonucunda, Allah’ın onu zayıf ve aciz duruma düşüreceğini anlatır. Bu durum, kişinin hem iç dünyasında huzuru kaybetmesine hem de dış dünyada saygınlığını yitirmesine neden olur.
### 3. **Zelil Edilmek (Aşağılanmak ve İtibar Kaybetmek)**:
Allah’ın en önemli uyarılarından biri, insanın dünya malı, şöhret veya makam peşinde koşarak Allah’ı unuttuğunda, sonunda zelil edileceği ve itibar kaybedeceğidir. Bu, hem bu dünyada hem de ahirette karşılaşılabilecek bir ceza olarak belirtilir. Kişi, Allah'ın emirlerine ve ahlaki ilkelere aykırı davrandığında, Allah onu toplum önünde aşağılayabilir.
Bu konuda **Kur’an-ı Kerim**'de de sık sık uyarılar yer alır. Örneğin, **Al-i İmran Suresi 26. ayette** Allah şöyle buyurur:
> “Mülkün gerçek sahibi Allah’tır; dilediğine mülk verir ve dilediğinden mülkü alır. Dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltır.”
Bu ayet, Allah’ın iradesine karşı gelen kişilerin veya toplumların, sonunda yüceltilmeyeceklerini ve zelil edileceklerini ifade eder.
### 4. **Nankörlük ve İsyanın Sonuçları**:
Kişi, Allah’ın verdiği nimetlere karşı nankörlük yaptığında, Allah onu **nimetlerinden mahrum** bırakabilir. Bu, bir tür ceza olarak Allah’ın o kişiden rahmetini ve bereketini çekmesi anlamına gelir. Nankörlük yapan ve Allah’a isyan eden kişiler, bu dünya nimetlerini kaybetmenin yanı sıra manevi huzurdan da mahrum kalırlar.
Örneğin, **Buhârî**'de geçen bir hadiste Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur:
> "Bir topluluk Allah’ın emirlerine isyan eder ve nankörlük ederse, Allah onlara hem dünyada hem de ahirette cezalarını verir."
### Özetle, İslam’a göre bir kişinin manevi ve ahlaki olarak Allah’ın emirlerinden uzaklaşması, kibir, nankörlük, isyan, ahlaksızlık gibi günahlara düşmesi, Allah’ın ona cezalandırıcı bir şekilde karşılık vermesine yol açabilir. Bu cezalar arasında korkunun düşmandan alınıp kişiye verilmesi, kudretin kaybedilmesi, kişinin aciz duruma düşmesi ve zelil edilmesi sayılabilir. İslam bu konuda insanları sürekli olarak uyarır ve doğru yolda kalmayı öğütler.
0 notes
notdefterinden · 16 days
Text
Vehm hastalığı nedir?
Vehm hastalığı, tıbbi literatürde "hipokondri" ya da "hastalık hastalığı" olarak bilinen bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığa sahip kişiler, vücutlarındaki normal belirtileri yanlış yorumlayarak ciddi bir hastalıkları olduğuna inanırlar. Bu korkular genellikle gerçek bir tıbbi temele dayanmaz, ancak kişi sürekli olarak hasta olduğuna inanır ve bu durum yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Kişi sık sık doktorlara gitse de yapılan testler normal sonuçlar verse bile bu korkular devam edebilir.
İslamda vehm nedir?
İslam'da "vehm" kelimesi, bir şeyin gerçek dışı ve yanıltıcı bir şekilde algılanması ya da yanlış bir düşünceye kapılmak anlamına gelir. Vehm, insanın gerçek dışı kuruntulara kapılması, özellikle gelecekle ilgili gereksiz kaygılar ve asılsız korkular geliştirmesi anlamında kullanılır. İslam alimleri vehmi, insanın zihnini meşgul eden ve kendisini gereksiz yere endişe ve şüpheye sürükleyen bir durum olarak ele alır.
Vehmin olumsuz bir yönü, kişinin Allah’a olan tevekkülünü ve güvenini zayıflatmasıdır. İslam'da bu tür kuruntulardan ve vesveselerden kaçınmak, Allah’a tam güvenle yaklaşmak ve olayların kontrolünün Allah'ta olduğunu unutmamak önerilir. Peygamber Efendimiz de vesvese ve vehimden korunmak için dua edilmesini tavsiye etmiştir.
Hangi duayı okumak gerekir?
Peygamber Efendimiz, vesvese ve vehimden korunmak için şu duayı tavsiye etmiştir:
Allahumme inni eûzu bike minel-hemmi vel-hazeni, vel-aczi vel-keseli, vel-cübni vel-buhli, ve dal’id-deyni ve galebetir-ricâl.
Anlamı: "Allah’ım! Hüzünden ve kederden, acizlikten ve tembellikten, korkaklıktan ve cimrilikten, borca batmaktan ve insanların galebesinden sana sığınırım."
Bu dua, hem zihinsel hem de duygusal anlamda kişiyi rahatsız eden vehim, vesvese, stres ve kaygıdan Allah’a sığınarak korunmak için okunur.
İnsanların galebesi nedir?
Dua içinde geçen "insanların galebesi" ifadesi, insanların baskısı, zorbalığı veya zulmü altında kalmayı ifade eder. Bu, bir kişinin başkalarının haksız müdahaleleri, zorbalıkları ya da haksız yere üzerindeki etkileri nedeniyle ezilmesi, haklarının ihlal edilmesi anlamına gelir.
Kişi bu duayı ederek, hem fiziksel hem de psikolojik olarak başkalarının baskısından korunmak için Allah’a sığınır ve kendisini bu tür durumlardan korumasını ister.
Peki İslama göre kişi neden bu hastalığa yakalanır hangi hatalar kişiyi bu duruma getirir?
İslam'a göre, bir kişi vehm gibi hastalıklara yakalandığında bunun temelinde birkaç manevi ya da psikolojik neden olabilir. Bu durumun ortaya çıkmasına yol açan bazı etkenler ve hatalar şunlar olabilir:
1. Yetersiz Tevekkül (Allah’a Güvenmeme):
Tevekkül, kişinin her türlü sıkıntıda Allah'a güvenmesi ve O'na teslim olmasıdır. Eğer bir kişi tevekkül etmeyip sürekli kaygılar, korkular ve vesveselerle meşgul olursa, bu vehim hastalığına yol açabilir. İslam, kişinin sorumluluklarını yerine getirdikten sonra sonucu Allah'a bırakmasını ve O'na güvenmesini öğütler.
2. Aşırı Şüphecilik ve Vesvese:
Vesvese, kişinin zihin dünyasında gereksiz endişeler ve kuruntularla boğulması anlamına gelir. İslam, vesvesenin şeytandan geldiğini ve kişinin sürekli olarak bu düşüncelerle meşgul olmasının zararlı olduğunu belirtir. Şeytan, insanı boş ve yersiz korkularla meşgul ederek onu manevi anlamda zayıflatabilir.
3. Takva Eksikliği (Manevi Bağlantının Zayıflaması):
Takva, kişinin Allah ile olan ilişkisinde bilinçli bir şekilde yaşaması, emir ve yasaklarına uyması anlamına gelir. Takva zayıfladığında, kişi ruhsal anlamda zayıflar ve vesveselere, kuruntulara daha açık hale gelir. Manevi dünyasında güçlü olan kişi, Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilerek bu tür hastalıklara karşı daha dirençli olabilir.
4. Dünyevi İşlere Aşırı Bağlanma:
İslam, insanın dünyaya aşırı şekilde bağlanmasını ve dünya hayatını her şeyin merkezi haline getirmesini eleştirir. Eğer kişi sürekli dünya işleriyle meşgul olup, ahiret ve manevi boyutları unutursa, kaygı ve korkular daha fazla artabilir. Aşırı maddi kaygılar, vehim gibi psikolojik rahatsızlıkların temelini oluşturabilir.
5. Dua ve İbadetten Uzaklaşma:
Dua, İslam’da ruhu ve zihni arındıran, insana huzur veren bir ibadettir. Eğer kişi Allah’a yönelmeyi ve O’ndan yardım dilemeyi ihmal ederse, manevi olarak zayıflar ve iç huzuru bulmakta zorlanır. Bu da kaygıların ve vehimlerin artmasına neden olabilir.
6. Sabır Eksikliği ve Kötü Düşüncelere Kapılma:
İslam sabrı öğütler, çünkü hayatın her alanında imtihanlar vardır. Eğer kişi, bu imtihanlarda sabrı terk edip, sürekli negatif düşüncelerle kendini meşgul ederse, bu düşünceler vehim ve vesveseye dönüşebilir. Sabır, vehmi önleyen önemli bir erdemdir.
7. Şeytanın Vesvesesi:
İslam inancına göre, şeytan insanların zihnine vesvese ve kötü düşünceler fısıldayarak onları huzursuz edebilir. Bu vesveseler, insanın aklına gerçek dışı korkular, endişeler ve vehimler yerleştirebilir. Bu yüzden İslam, sürekli Allah’a sığınmayı ve vesveselerden korunmak için dualar etmeyi öğütler.
Çözüm:
İslam’da vehim gibi hastalıklarla başa çıkmak için şu önerilerde bulunulur:
Dua ve zikir: Allah'a sığınarak vesvese ve vehimlerden kurtulmak.
Tevekkül ve sabır: Allah’a güvenip O'na teslim olmak, olaylar karşısında sabırlı olmak.
Namaz ve ibadet: Düzenli ibadetlerle ruhun arınması ve huzura kavuşması.
Psikolojik destek: Gerektiğinde İslam’ın önerdiği yollarla manevi destek almak ve gerektiğinde modern tıbbi yöntemlerden faydalanmak.
Bu tür hatalardan kaçınmak, kişinin hem ruhsal hem de manevi anlamda sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olabilir.
0 notes
notdefterinden · 3 months
Text
"Gözlerin içimi ısıtırken, rüzgarın kahvemi soğutması dileğiyle…"
Ahmet Batman’ın Soğuk Kahve kitabını okuyun. Yani bence okumalısınız. Kahraman Tazeoğlu diyor ki; "Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve."
0 notes
notdefterinden · 3 months
Text
Bir laf vardı hani, neydi o? Hah;
"Nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi"
Halbuki tebdili mekanda ferahlık yokmuş! Geç fark ettim. Özbenliğinizi, terk ettiğiniz yerde bırakamadığınız sürece(kaldı ki bu çok zor) olmak istediğiniz yerde de, gideceğiniz yerde de istediğinizi bulamıyorsunuz.
0 notes
notdefterinden · 3 months
Text
Yolları ayıralı çok olmuş. Bir sen kalmışsın, bir ben yollardan geriye. Bir de saçların, kokun, gözlerin…
 Fazlası romantizme girer. Hiç beceremedim romantik olmayı ben zaten. Bir odunsun dediler, bir de hiç anlamadılar. Ben de üstüne düşmedim zaten anlaşılmak için. Ne vardı ki böyle bilsinlerdi, böyle öğrensinlerdi…
 Diyorum daa halbuki ne çok istiyorum öyle bir şey yapayım ki, hani ağzımdan öyle bir kelime çıksın ki bir parmak şıklatışı anında aşık ol bana. Beceremiyorum, kelimeler boğazıma diziliyor, hiç konuşamıyorum…
 Bir bilsen aslında içimdekileri, ağzımdan dökülmeyen her kelimenin içimde uzun metraj bir dram filmine dönüştüğünü.
0 notes
notdefterinden · 3 months
Text
Umut…
Umut, korkudan daha güçlü olan tek şeydir. Biraz umut faydalıdır, fazla umutsa tehlikeli. Kontrol altında olduğu sürece ise tatmin edici.
0 notes
notdefterinden · 3 months
Text
Üşüdüğün bir kış günü birden güneşin yüzüne gülümsemesi gibi, en sevdiğin eşyanı kaybedip artık bulamayacağını düşündüğün bir anda bulmak gibi, siyah beyaz fotoğraflarda nostaljiyi yaşamak gibi, kavurucu bir yaz gününde serin bir gölge bulmak gibi, sonu mutlu biten, mutluluktan ağlatan filmler gibi, aile sıcaklığı gibi, sevgili huzuru gibi, yeni doğmuş bebeğin masumiyeti gibi, dostlar gibi, deniz kokusu, yağmur sonrası toprak kokusu, yeni biçilmiş çimen kokusu gibi…
Kısacası olumlu ne varsa hepsi gibi.
0 notes
notdefterinden · 3 months
Text
Sürekli olarak mucizelere inanmak için çok geç olduğunu söylüyorum ama bir tarafım hala inanbileceğimi söylüyor. Sayısız kitap okudum, karakterlerin bir çoğuna körü körüne kapıldım kimsede "dur ne yapıyorsun" demedi
0 notes
notdefterinden · 9 months
Text
Her zaman elinde olduğuna inandığın her yerde bulabileceğini düşündüğü bir şeyi kaybeder bazen insan ve bir ömür bunu arar.
0 notes
notdefterinden · 9 months
Text
Bir hata bir ömre bedel olurmuş. Bunu hatayı yaptıktan sonra anlıyor insan.
0 notes