#Tatlı krizi kontrolü
Explore tagged Tumblr posts
kuturkoglu · 1 month ago
Text
Tatlı Krizi İçin Sağlıklı Alternatifler | Beslenme Rehberi
Yeşil smoothie içme alışkanlığımı kazandığım günleri hatırlıyorum. Zamanla şeker krizleriyle mücadele etmek için doğal ve sağlıklı seçenekler bulmak zorunda kaldım. Bu yolculuğun bana kazandırdığı en büyük ders, sağlıklı olmanın gerçekten mümkün olduğuydu. Bugün size bu deneyimlerden yola çıkarak, tatlı krizine karşı besleyici ve lezzetli sunacağım. Temel Çıkarımlar Tatlı krizlerinin…
0 notes
medikalhaberler · 5 months ago
Text
Yapay Tatlandırıcı Eritritol ve Kalp Krizi Riski Arasındaki İlişki
Tumblr media
  Eritritol: Kalp Sağlığı İçin Potansiyel Riskler ve Alternatif Tatlandırıcılar
Son yıllarda popülerlik kazanan düşük kalorili tatlandırıcılar, özellikle diyabet hastaları ve kilo kontrolü yapmak isteyenler için cazip bir seçenek olarak görülüyor. Ancak, Cleveland Clinic'ten gelen yeni bir araştırma, yaygın olarak kullanılan bir tatlandırıcı olan eritritolün kalp sağlığı üzerinde beklenmedik etkileri olabileceğini ortaya koydu.
Eritritol Nedir ve Neden Kullanılır?
Eritritol, şeker alkolü olarak bilinen bir grup tatlandırıcıya ait olup, doğal olarak bazı meyvelerde bulunur. Ancak gıda endüstrisinde kullanılan eritritol genellikle laboratuvar ortamında üretilir. Düşük kalorili olması ve kan şekerini çok az etkilemesi nedeniyle özellikle diyabet hastaları ve kilo kontrolü yapanlar tarafından tercih edilir. "Eritritol kullanmaya başladığımdan beri tatlı ihtiyacımı karşılayabiliyorum ve kan şekerim daha stabil. Ancak bu yeni araştırma beni endişelendirdi." - Ayşe K.
Yeni Araştırmanın Bulguları
Cleveland Clinic'in kardiyovasküler araştırma ekibi tarafından yürütülen çalışma, eritritolün beklenmedik bir şekilde kan pıhtılaşmasını artırabileceğini gösterdi. Bu bulgu, özellikle kalp hastalığı riski yüksek olan kişiler için önemli bir uyarı niteliğinde. Tatlandırıcı Kalori (100g başına) Glisemik İndeks Potansiyel Riskler Eritritol 20 0 Kan pıhtılaşması riskinde artış Şeker (Sukroz) 387 65 Obezite, diyabet riski Stevia 0 0 Minimal risk
Alternatif Tatlandırıcılar ve Sağlık Etkileri
Eritritol dışında birçok alternatif tatlandırıcı bulunmaktadır. Bunların her birinin kendine özgü özellikleri ve potansiyel sağlık etkileri vardır: - Stevia: Bitkisel kaynaklı, sıfır kalorili - Aspartam: Düşük kalorili, ancak tartışmalı - Sukraloz: Sıfır kalorili, ısıya dayanıklı - Ksilitol: Diş sağlığına faydalı "Tatlandırıcılar konusunda kafa karışıklığı yaşıyorum. Hangisinin daha sağlıklı olduğuna karar vermek zor." - Mehmet S.
Sık Sorulan Sorular
Eritritol tamamen güvensiz mi? Eritritolün tamamen güvensiz olduğunu söylemek doğru olmaz. Ancak yeni araştırmalar, özellikle kalp hastalığı riski taşıyan kişilerin dikkatli olması gerektiğini gösteriyor. Hangi alternatif tatlandırıcı en güvenli? Her tatlandırıcının kendine özgü özellikleri vardır. Stevia gibi doğal kaynaklı tatlandırıcılar genellikle daha güvenli kabul edilir, ancak kişisel sağlık durumunuza göre bir sağlık profesyoneline danışmanız önemlidir. Tatlandırıcılar kilo vermeye yardımcı olur mu? Tatlandırıcılar kalori alımını azaltabilir, ancak tek başına kilo verme garantisi vermez. Dengeli beslenme ve egzersiz, kilo kontrolü için hala en etkili yöntemlerdir.
İstatistiksel Veriler
Yapay tatlandırıcıların kullanımı son yıllarda artış göstermiştir: - 2020 yılında global yapay tatlandırıcı pazarı 7.2 milyar dolar değerindeydi. - 2025 yılına kadar bu pazarın 9.7 milyar dolara ulaşması bekleniyor. - ABD'de yetişkinlerin yaklaşık 'i düzenli olarak yapay tatlandırıcı kullanıyor. Eritritol Kullanımı Hakkında Uzman Görüşü (İngilizce) Sonuç olarak, eritritol ve diğer yapay tatlandırıcıların kullanımı konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Sağlık durumunuza uygun en iyi seçeneği belirlemek için bir beslenme uzmanı veya doktorunuza danışmanız önemlidir. Kaynak: CNET Health Read the full article
0 notes
tibbivearomatikbitkiler · 2 years ago
Text
Haşhaşın Faydaları
Haşhaşın Faydaları
Tumblr media
#AfyonHaşhaşı, #Afyonkarahisar, #Haşhaş, #HaşhaşFaydaları, #HaşhaşınFaydaları, #PapaverSomniferum, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler https://is.gd/zj5Aal https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/hashasin-faydalari/
Haşhaşın faydaları, öncesinde bitkiyi inceleyelim. Çiçekli bitkilerden gelincikgiller familyasındaki Papaver cinsini oluşturan bir bitkidir. İngilizce kelime anlamı Poppy olup, bilimsel adı Papaver somniferum’dır. Haşhaş uyuşturucu ve sakinleştirici etkiye sahip olan bir bitkidir ve ülkemizde en çok Afyonkarahisar’da yetiştirilir. Mor veya beyaz çiçekli, küçük bir elma büyüklüğünde meyve veren bir bitkidir.
Çiçekleri solup döküldüğünde, göbek kısmı büyür ve meyve ortaya çıkar. Bitkinin kapsüllerinden akan beyaz bitki özü bir gün sonra koyulaşır ve yapışkan bir hale gelir. Bu yapışkan sıvıya “Afyon” adı verilir. İçeriğinde Morfin, Papaverin, Narkotin, Kodein ve Tebain gibi maddeler barındırır. Haşhaş ekimi ve hasadı gibi faaliyetler, sıkı devlet kontrolü altındadır ve belirli alanlarda yetiştirilmesine izin verilmektedir. Tıp alanında morfin yapımında bu bitki kullanılmaktadır.
Haşhaşın tohumu, yaprakları ve tohumundan elde edilen yağı pek çok yerde kullanılmaktadır.
Haşhaş Çeşitleri ve Kullanımları
Haşhaşın tohumları sarı, beyaz, mavi, çiğ kahve, gri ve pembe renklerde olmaktadır. Toplamda 40 çeşidi bulunan haşhaş ülkemizde en çok sarı, beyaz ve mavi renklerde üretilmektedir. Siyah haşhaş kalp ve damar hastalıklarında kullanılır. Damar tıkanıklığını gidererek kalp krizi riskini azaltır. Sarı haşhaşta ise öksürüğü geçiren ve ağrı kesici özellikleri olan maddeler bulunmaktadır.
Haşhaşın Faydaları Nelerdir?
Haşhaş bitkisi, özellikle diş hekimleri tarafından bazı merhemlerin içeriğinde tıbbi amaçlı olarak kullanılır. Bu tür merhemlerin ağrı kesici özelliği mevcuttur. Bu bitkinin zar kısmından elde edilen Morfin, bilinen en etkili ağrı kesiciler arasındadır. Uzman gözetimi altında veya tıbbi gerekliliklerde bazı ağrılı durumların giderilmesinde morfin kullanılmaktadır. Tohumu oldukça yağlıdır ve diğer yağlar ile kıyaslandığında kolesterol oranı çok düşüktür. Aynı zamanda haşhaş yağı mesane iltihabına da çok iyi gelir.
Ciltte masaj yağı olarak kullanıldığında, cildi besler, canlı ve sağlıklı bir görünüme kavuşmasını sağlar. Haşhaş tohumlarından elde edilen yağ; saç bakımında da kullanılmaktadır. Saçların kolay ve hızlı uzamasına neden olur. Çok iyi bir çinko kaynağıdır ve mineral sayesinde hücreleri yeniler ve yeni hücrelerin oluşmasını sağlayan proteinlerin üremesine destek verir.
Haşhaşın faydaları arasında kalp hastalıklarına karşı etkisi de sayılır. Linoleik asit bakımından zengindir. Lineolik asit F vitamini olarak da bilinir ve Omega-3 olarak kabul edilir. Diğer Omega-3 çeşitlerinin de öncüsüdür. Omega-3 ise kalp ve damar sağlığı için oldukça faydalı bileşiklerdendir.
Kabızlık problemine karşı da haşhaş oldukça faydalıdır. Haşhaşın faydaları arasında kemik sağlığına sunduğu katkıda önemlidir. İçeriğindeki manganez kemik sağlığı açısından önemlidir. Ayrıca çok iyi bir kalsiyum ve kolajen kaynağı olduğundan eklem ve kemik hastalıklarına karşı iyi gelmektedir.
İçerdiği demir ve bakır hem dolaşım sistemine hem de beyin sağlığına önemli katkılar sunmaktadır.
Haşhaş Beslenmede Nasıl Kullanılır?
Haşhaşın kullanım alanları da beslenmede önemli yer tutar. Besleyici özelliğinden ötürü haşhaş ezmesi ekmek üzerine sürülerek yenilebilir, uzun süre tok kalmayı sağlar. Haşhaşın posasını yani ezmesini; reçel, marmelat ya da pekmez gibi ürünlerle karıştırarak tükettiğinizde, vücuda zindelik ve enerji verir. Haşhaş meyvelerinin kurusu çay olarak içilebilir ve bu çayla gargara yapılabilir. Ayrıca tatlı, pasta ve ekmeklerde kullanılmaktadır.
0 notes
sagliklibilgilerportali · 4 years ago
Text
TATLI KRİZLERİ
Tumblr media
Tatlı krizleri yaşayanlar aramızda mutlaka. Herke gibi benimde benimde tatlı krizine girip gözümün önünden çikolataların tatlıların gözümün önümden geçtiği dönemler oluyor tabi. Peki, nasıl bu krizlerin önüne nasıl geçebiliriz.
Ara öğünler yapın. Gün içerisinde oluşan tatlı krizlerinin sebebi uzun süreli açlıklardır. Günlük tükettiğimiz asıl besinlerin öğünleri arasında minik ara öğünler tüketmeniz hem tatlı krizlerini önler hem de bir sonraki öğünde daha iyi bir porsiyon kontrolü sağlar.
Şeker isteği Serotonin eksikliği ile artar. Serotonin eksikliği ise bağırsaklarda üretilmektedir. Bu yüzden bağırsak sağlığımıza da dikkat etmeliyiz. Kefir ve yoğurdu düzenli tüketmeliyiz. Gün içerisinde yeterli karbon hidrat alınmaması da tatlı krizlerinin bir nedenidir. O yüzden öğünlerde kompleks karbonhidratlara yer verin. Bu sayede kan şekeri regülasyonunu daha iyi sağlayarak tatlı krizlerinin önüne geçmiş olursunuz.
Ara öğünlerde meyvenin yanında süt ya da yoğurt tercih ederek hem kan şekerini dengeleyip şeker ihtiyacını bastırır. Hem de tokluk hissi sağlamış olursunuz. Zamanınızı keyifli geçireceğiniz başka hobilerde edinmeye özen gösterilmelidir. İlgileneceğiniz başka uğraşlarınız olduğunda canınız sıkılmayacak ve bu tarz besinlere yönelmeyeceksiniz. Mutlaka düzenli kan tahlillerinizi yaptırın. Ani şeker krizlerinin başka nedenleri de olabilir ve en önemlisi günlük su tüketimini aksatmayın.
Sağlıklı yaşam için çabalarken muhteşem görüntülü Tatlar ve kurabiyeler karşıda meydan okumak zorunda kalıyoruz çoğu zaman. Evet, kesinlikle çok daha faydalı atıştırmalıklar var ama çay ve bisküvi kombinasyonu da çok ama çok cazip. Sağlıklı beslenme düzeninizin içine kalorisi en masum olanlardan küçük kaçamaklar koyun ve arada kendinizi ödüllendirin. Önemli olan bu minik kaçamaklar sayesinde beslenme düzeninizi daha rahat sürdürebilir kılmak. Tatlı krizleriniz için ufaktan tatlı önerilerine de başlayabiliriz.
6 Yemek kaşığı yoğurt, 1yemek kaşığı bal, 1avuç ceviz, 1 muz ve bir avuç badem. Yoğurt ve balı iyice çırparak pasta kalıbına al. Muz ve bademle süsle. Siz isterseniz başka meyvelerle de süsleyebilirsiniz. Vede 4 saat buzlukta dondur hem hafif hem de pratik. Bilinçsiz uygulanan diyetler, kendini çok aç bırakmalar yaşam tarzına hiç uygun olmayan diyetler uygulamak kişiyi tatlı krizi sendromun sürükler. Kısa zamanda hızlı bireyler bu durumdan memnun olsalar bile uzun vadede sürdürülemez bir diyetle elde ettikleri kilo kaybını devamlılığını sağlayamaz aksine kilo almaya başlarlar.
Eğer hayatınız boyunca en az 2 kez zayıflama diyeti uygulayıp her seferinde verilen kilonun fazlasını geri alıyorsanız sizde kilo sendromu oluşmuş olabilir. Bunu isteyerek yemelerinize özen göstererek vede spor yaparak yenebilirsiniz. Bu durumda kişilere önerilen internette her beslenme önerisinin size uygun olmadığını bilerek, size özel diyet programı ile sağlıkla kilo vermenize yardımcı olarak bir diyetisyenle çalışmalısınız.
  TATLI KRİZLERİ
0 notes
guzinguzey · 7 years ago
Text
Açılın, Muza Bakış Açınızı Değiştirmeye Geliyorum!
Son zamanlarda çok sık görmeye başladığım bir alışkanlık üzerine sohbet etmek ve akabinde güzel bilgiler paylaşmak istiyorum: “Antrenmandan hemen sonra -hatta soyunma odasına çıkar çıkmaz- muz yemek. Muza karşı değilim. Amma velakin; “Yau, önce bir duş alıp üstünü mü giyinsen? Hem bak çok sıkı çalışmadın, yarım saat koştun diye acil bir şey yemene gerek yok” şeklinde höykürmek istiyorum. 
Antrenman sonrası, hele de geç saatte yapılmış bir sporun hemen arkasından gelmemek kaydıyla günün her saati muz yememizde elbette bir sakınca yok. Ne demek istiyorum? Saat 19.00, antrenmana geldiniz, spor bitti, koştur koştur muz yemeye hiç gerek yok. Ancak sabah uyandınız, kahvaltı etmek istemediniz, hızlıca muz tüketebilirsiniz. Sabah olmadı mı, ara öğün yapın, öğlen yiyin, ama akşam olmasın lütfen! Şunu da belirtmek isterim, 65 gr. muz bir porsiyon meyveye denk geliyor. Yani porsiyon kontrolü yapıyorsanız kocaman bir muzu hiç düşünmeden mideye indiremiyorsunuz.  
Peki, sen ne zaman yiyorsun derseniz; benim “sihirli 16.00” dediğim bir zaman var. Bu saat antrenmanımdan üç saat öncesine, öğle yemeğimden de dört saat sonrasına tekabül ediyor. Doğal şeker ve kompleks karbonhidrat bakımından zengin gıdaları bu saatte tüketmeye özen gösteriyorum. Baş tacımız muzu tüketme şeklim ve zamanımı öğrendiğinize göre gelelim fasulyenin, pardon, muzun faydalarına:
Muz; sükroz, fruktoz ve glikoz isimleriyle tanıdığımız doğal şekerler içeriyor. Bu nedenle hızlı, sürekli ve önemli bir miktarda enerji artışı yaratıyor ki araştırmalar, sadece iki muzun 90 dakikalık yoğun bir egzersiz için yeterli enerjiyi sağlayacağını kanıtlıyor. Ancak muzu bizim için önemli hale getiren başka meziyetleri de var.
Haydi, söyle söyle:
DEPRESYON
Neden ilk sıraya bu meziyeti koydum, ben de bilmiyorum. =p MIND’ın üstlendiği yakın tarihli bir araştırmaya göre depresyondan mustarip insanların muz yedikten sonra daha iyi hissettikleri gözlenmiş. Bunun nedenini de muzun, vücudun halk arasında mutluluk hormonu adıyla tanınan serotonin düzeyini artıran protein türlerinden triptofanı içermesiyle açıklamış. Rahatlamak, ruh halini iyileştirmek ve daha mutlu hissetmek isteyenler için söylüyorum, demek ki her şey çikolata değil. =)
PMS
Hala mı kutu kutu ilaç? Unutun gitsin. PMS dönemlerinde porsiyon aşmanıza da izin var, hadi iyisiniz. İçerdiği B6 vitamini ile muz, kan şekeri seviyenizi düzenleyecek, hunharca yükselen tatlı krizine ve ağrıya diyecek ki: “Bir dakika abi, bu kızı rahat bırak diye emek veriyorum. Sen hiç boşuna bekleme, bu vücudu ele geçirmene izin vermeyeceğim!” =) Yani yazar diyor ki, sevmiyorsanız bile ayda bir muzun kapısını çalmakta fayda var. 
ANEMİ
Hatırı sayılır miktarda demir içeriğine sahip muz, hemoglobin üretimini uyarıyor ve böylece anemi vakalarında da vücuda destek oluyor. 
KAN BASINCI
Bu eşsiz, tropikal meyve -tam pazarlamacı dili oldu- potasyuma da kucak açmış, demiş ki; “Sen de gel, baş tacısın.”  Ama aynı misafirperverliği tuz için yapmamış. Yani haklı aslında, o da her şeye bulaşmak istiyor. Hal böyle olunca tansiyon hastaları için de şahane bir meyve olup çıkmış bizim muz. Öyle ki; ABD Gıda ve İlaç Bakanlığı sadece muz endüstrisinin, kan basıncı ve inme riskini azaltma yeteneği konusunda resmi iddialarda bulunmasına izin vermiş. Ben şok! Müthiş bir şey, doğal ilaç resmen.
BEYİN GÜCÜ
Ayy yaaa, bu çok elzem değil mi? İngiltere’de, Twickenham isimli bir okulda oturmuşlar yuvarlak bir masanın etrafına, düşünmüşler. Bir muz ile biz bu işi çözer miyiz, çözemez miyiz? Yapabilir miyiz, yapamaz mıyız? Ve sonuç; muzu kahvaltıda, öğle yemeğinde ya da ara öğünlerde tüketmek beyin gücünü artırıyormuş. Dikkat ettiniz mi; antrenmandan hemen sonra demiyor. =) Araştırmalar, potasyum yüklü bu meyvenin bireyleri tetikte tutarak öğrenmeye yardımcı olabileceğini de göstermiş. Ben desem inanmazsınız, sen diyetisyen misin, bık bık… Twickenham söyleyince waooww! Öyle olsun. =( 
SİNİRLER
Muz, sinir sistemini sakinleştirmeye yardımcı B vitaminlerince zengindir. Ofis çalışanları biraz kıpırdadı, sandalyeler bir dikleşti sanki. =) Avusturya Psikoloji Enstitüsünde yapılan araştırmalar, baskı altında çalışanların çikolata ve cips gibi gıdalara daha fazla yöneldiğini tespit etmiş. 5 bin hasta ile yapılan bu çalışmada, obez vakalarının çoğunun stresli işlerde çalıştıkları da doğrulanmış. Raporda, panik kaynaklı yeme isteklerini önlemek için kan şekeri seviyesini kontrol etmenin gerekliliği ve her üç saatte bir ara öğün yapılabileceği önerilmiş. Bilin bakalım, öneri listesinin başında kim var? Tabi ki bileceksiniz, muz olmasa bu başlığın burada ne işi var. Tey Allah’ım yaaaa!
KABIZLIK
Yüksek lif içeren muz, özellikle diyet yapan bireylerde normal bağırsak hareketini düzeltmeye yardımcı oluyor, aklınızda olsun.
HANGOVER
Wuhuu! Gece uzundu tabi, içtikçe içtiniz. Siz şimdi kahvaltı da hazırlayamazsınız bu baş ağrısıyla. Ama üzülmeyin, muz sizi de unutmamış.
İç ses: Ne muzmuş beee!
Bal ile tatlandırılmış muzlu milkshake hem pratik hem de enerji verici etkiye sahip. Muz, balın da yardımıyla hem mideyi yatıştırıyor hem de tükenen kan şekeri düzeyini dolduruyor. Süt ile hazırlarsanız, dehidrasyon ile mücadele eden vücudun yeniden sıvı dengesini sağlamasına yardımcı olursunuz.
Ufak bir tarif verelim mi?
Muzu bal, tarçın, yağsız yoğurt ve süt ile blender'da sıvı forma getirin.
Blendar'daki karışıma bal ve buz parçalarını ekleyin.
Bal yerine 1 tatlı kaşığı pekmez de ekleyebilirsiniz.
Ve afiyet olsun...
MİDE EKŞİMESİ
Yukarıda da yazdık aslında, ama es geçmek istemedim. Muz, doğal bir antiasit etkisine sahip. Bu nedenle mide ekşimesi sorununuz varsa, rahatlıkla muz yiyebilirsiniz.
ÜLSER
Bu maddeler birbiri ile bağlantılı, ama dert farklı olunca yazmak lazım. –Yazar üşengeç galiba- Muz, bağırsak rahatsızlıkları için düzenlenen diyet listelerinde boşuna yer almıyor. Sadece içerik zenginliğinden değil yumuşak dokusu ve pürüzsüzlüğü sayesinde kolay tüketildiği için de tercih ediliyor. Ayrıca aşırı asiditeyi nötralize ederek mide astarını kaplıyor ve bu sayede tahrişi azaltıyor.
SABAH HUZURSUZLUĞU
Sabah uyanır uyanmaz kahvaltı edemeyenlerdenseniz, hızlıca bir muz yiyebilirsiniz. Hem kan şekerinizi dengelersiniz hem de geç kahvaltıda büyük porsiyon tüketiminin önüne geçersiniz.
SİVRİSİNEK ISIRIKLARI
Böcek sokmasına karşı satılan spreylere bulaşmadan önce bir deneyin derim. Etkilenen bölgeyi bir parça muz ile ovalayın. Birçok kişi şişmeye ve tahrişe karşı şaşırtıcı derecede başarılı olduğunu savunmuş. Denemek lazım!
SICAKLIK KONTROLÜ
Bazı kültürler, özellikle hamile kadınların fiziksel ve duygusal sıcaklık değişimlerini muz ile kontrol altına alabileceklerini savunur. Örneğin Tayland’da hamile kadınlar bebeklerinin ılık bir ısıda dünyaya gelmeleri için doğumdan önce muz yerlermiş. –Ne muzu yau? Ben muhtemelen doktoru darlardım. Ne yapacaksın, anlat? Öyle mi şimdi, böyle mi beri? Adam sinir krizi geçirirdi. –
Sadede gelelim:
Tüm bu nedenlerden dolayı muz, hemen hemen tüm sorunlarımız için doğal bir ilaç görevi görüyor. Çok şekerli, bık bık diye diyetisyenlerin çoğu yasaklar ya, işte muz o zaman çok üzülüyor. Oysa bir elma ile kıyaslandığında; 4 kat protein, 2 kat karbonhidrat, 5 kat A vitamini ve demir, 3 kat fosfor ve 2 kat daha fazla diğer vitamin ve mineralleri içeriyor.  Ayrıca ekstra potasyumu var. Bu meyve sizin için daha ne yapsın a dostlar! Yiyin gayri!
11 notes · View notes
mykutsalkadincom · 6 years ago
Link
Son zamanlarda bitki çaylarının en favorisi olarak sıklıkla karşımıza çıkmaya başlayan Rooibos çayı; kırmızı rengiyle göze, damaklarda bıraktığı hoş tadı ve yüksek antioksidan kapasitesiyle de tüm vücuda yarar sağlıyor. Rooibos çayının kafein içermediğinden kafein içeren diğer içeceklerden ayrılarak rahatlıkla içilebileceğini ifade eden Diyetisyen Sanem Apa Doğan; “En sık bilinen özelliği cilt ve cilt sağlığına iyi gelmesi olsa da tüm sağlığa olumlu etkisi yapılan çalışmalar ile bilinen bir gerçek. Demir, kalsiyum, potasyum, magnezyum, manganez, bakır, çinko ve beraberlerinde alfa hidroksi asit içerir. Doğru kaynaklardan elde edilmiş Rooibos çayı yan etkisi en az olabilecek bitki çaylarındandır” dedi. Diyetisyen Sanem Apa Doğan, Rooibos çayının bilinmeyen faydalarını anlattı; SPORCULARA DESTEK Tüm bireylerin ve özellikle sporcuların kemik sağlığı için gereklidir. Kalsiyum içeriği sayesinde artrit, osteoporoz ve eklem ağrısı gibi durumlara karşı koruyuculuğu artırabilirsiniz. Özellikle antioksidan kapasitesi ile serbest radikallerin artışını da durdurur, damarlardaki kan akışını destekler. Böylece HDL kolesterol dediğimiz iyi kolesterolün egzersiz ve spor ile birlikte daha fazla ve hızlı artışına sebep olabilir. Bununla birlikte kötü kolesterol dediğimiz LDL kolesterol seviyesinde azalmaya yardımcı olur. Bu da damar sertliği, kalp krizi ve felç gibi durumlara karşı koruyucu etki yaratarak kalp sağlığını olumlu yönde etkiler. Rooibos çayı illaki sıcak içilmek zorunda değildir. Soğuk olarak da içebilirsiniz. En etkili tat için 3 dakika kadar beklemeniz yeterli olur. Böylece özellikle sporcuların susuzluğa karşı faydalanabilmeleri için kolaylık sağlar. Spor sonrasında mutlaka 1 kupa Rooibos çayı içerek kaybettiğiniz suyun güvenilir şekilde yerine konulmasına yardımcı olabilirisiniz. Rooibos çayı kafein içermediği için uykusuzluk, huzursuzluk, baş ağrısı ve stres gibi olumsuz faktörleri kontrol altına alır. Özellikle vanilyalı olanları lezzetli ve tatlı aroması sayesinde rahatlıkla şekersiz olarak tüketilebilir. Rooibos çaynın en güzel özeliklerinden birisi de ısıtılmış süte ilave ederek çok lezzetli ve doyurucu bir ara öğün olabilmesidir. Beslenmesine dikkat eden, sağlıklı yaşamı tercih eden, kafeinsiz hayatı seçen ağırlık kontrolü yapan ve hamileler için tercih edilebilir çaylar arasında ilk sırayı alır.
0 notes
exxennews · 6 years ago
Text
18 kategoride bulunan gıda ve içeceklerdeki tuz oranı azaltılacak
New Post has been published on https://www.bitarafhaber.net/18-kategoride-bulunan-gida-ve-iceceklerdeki-tuz-orani-azaltilacak/
18 kategoride bulunan gıda ve içeceklerdeki tuz oranı azaltılacak
Tumblr media
Sağlık Bakanlığı tarafından beslenmeye bağlı kronik hastalıkların önlenmesi çalışmaları kapsamında, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ile Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu arasında protokol imzalandı.
2018-2023’ü kapsayan protokole göre firmalar, ambalajlı gıda ve içeceklerde her yıl tuz miktarını kademeli olarak azaltmayı kabul etti.
Tumblr media
Aşırı tuz tüketiminin azaltılması amaçlanıyor
Protokol kapsamında, 18 kategoride yer alan gıda ve içeceklerde tuz oranı düşürülecek. Bu kategoriler peynir, zeytin, baharat, hazır çorba, et, tuzlu soslu kuruyemiş, hazır turşu, cips, bisküvi-kek-kraker, süt ürünü, yağ ve margarin, makarna ve erişte, hazır öğün, kahvaltılık gevrek, balık ürünü, kümes ürünüyle sos ve çeşniler olarak belirlendi.
İmzalanan protokol, iş yerlerinde aşırı tuz tüketiminin azaltılmasına yönelik çalışmaların ve fiziksel aktiviteyi destekleyen faaliyetlerin gerçekleştirilmesine de imkan tanıyor. Tuz azaltma çalışmaları kapsamında başarılı örnekler, Sağlık Bakanlığınca hazırlanacak bir internet sayfasından duyurulacak.
“Türkiye’de tüketilen tuz miktarı, tavsiye edilen limitin 2 katı”
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), günlük kişi başı tuz tüketiminin 5 gramın altında olmasını öneriyor. Bu miktar bir tatlı kaşığı veya tepeleme bir çay kaşığına denk geliyor. Aşılmaması önerilen bu miktar, yemeklere sonradan eklenen tuzu değil gün içinde tüm besinlerle alınan toplam tuz miktarını ifade ediyor.
Tumblr media
Sağlık Bakanlığı ile DSÖ iş birliğinde gerçekleştirilen 2017 Türkiye Hane Halkı Sağlık Araştırması’na göre, Türkiye’de günlük kişi başı tuz tüketimi ise 9,9 gramı buluyor.
Yine Sağlık Bakanlığı-DSÖ iş birliğinde hazırlanan Türkiye Bulaşıcı Olmayan Kronik Hastalıkların Önlenmesi ve Kontrolü için Yatırım Gerekçeleri Raporu’na göre, tuz azaltma müdahalelerine harcanan her 1 lira için 15 yıllık dönemde beklenen tasarruf miktarı 88 lira.
Aşırı tuz tüketimi birçok hastalığa sebep oluyor
Birçok bilimsel araştırma, tuzun aşırı tüketiminin kan basıncını yükselttiğini, hipertansiyon sonucunda inme, kalp krizi, kalp yetmezliği ve böbrek hastalıklarının görülme sıklığını artırdığını ortaya koyuyor.
Aşırı tuz tüketiminin mide kanseri riskini artırdığı, vücuttan kalsiyum atımını kolaylaştırarak kemik sağlığını olumsuz etkileyebildiği, şekerli gıdalarla beraber obezite sorununa sebep olabildiği biliniyor. Bu nedenlerle beslenmeye bağlı kronik hastalıkların önlenmesinde diyetle sodyum/tuz alımının azaltılması öneriliyor.
Kaynak: AA
Kaynak: TRT HABER
0 notes
denizlihaberim · 7 years ago
Link
Tatlı krizleri, yüksek oranda kalori almanıza sebep olur ve sağlığa epeyce zararlıdır. sonradan pişman olmamanız için, tatlı kriziyle başa çıkmanın yollarını bilmekte fayda var.
Tatlı yani bitmiş şekerler, şeker hastalığı, kalp hastalıkları, obezite, kolesterol, kansere yakalanma oranını yükseltiyor. Sindirim sistemini olumsuz etkiler ve kilo almaya sebep olur. bununla birlikte cilde zarar verir, yaşlanmayı oldukça etkiler. Böylece fazla tatlı krizlerine giriyor ve kendinize engel olamıyorsanız, sizlerle paylaştığımız tavsiyelere bakabilirsiniz. Bu Nedenle ayr��ca daha dinç kalırsınız hem de kilo kontrolü yapmış olursunuz.
İşte tatlı krizi ile başa çıkmanın yolları…
Öğün atlamamaya uyarı edin.
Protein ağırlıklı gıdalar tüketin.
Tükettiğiniz meyvelere dikkat edin.
sağlıksız atıştırmalıklardan uzak durun.
Zararlı yağları seçim etmeyin.
Lif oranı yüksek besinler tercih edin.
Su içmeyi ihmal etmeyin.
Son Dakika Sağlık Haberleri için altında içten kaydırın.
Bu yazı ilk defa Tatlı Krizi İle Başa Çıkmanın Etkili Yolları! sitesinde yayınlanmıştır.
#Denizlihaber
0 notes
diyetuzmanblog-blog · 7 years ago
Text
Kalıcı Kilo Vermek İçin Yapılması Gerekenler – Hızlı Kilo Vermek
Kalıcı Kilo Vermek İçin Yapılması Gerekenler – Hızlı Kilo Vermek
Tumblr media
Zayıflıyorum ancak verdiğim kiloları tekrar alıyorum diyenlere kalıcı kilo vermek için sağlıklı öneriler…Kalıcı kilo vermenin yolları…
Kalıcı kilo vermek, günümüzdeki şok diyetler ve kişiye göre düzenlenmemiş beslenme programları nedeniyle mümkün olmamaktadır. Öncelikli olarak sağlıksız diyetleri bir kenara bırakmak gerekir. Ardından da kişinin kendisine yoğunlaşarak sürekli kilo almasının ya da kilo verememesinin, halsizliğinin, açlığının, vücut şişliğinin, baş dönmelerinin, sinirli hallerinin ne ile ilgili olduğunu anlaması için muayeneden geçmesi gerekir. Uzman diyetisyenler ve beslenme danışmanları sayesinde kişiye özel kilo vermenin yolları belirlenmiş olur.
Facebook
Whatsapp
Twitter
Google+
Linkedin
Pinterest
Kilo Verirken Yapılan Yanlışlar
Kalıcı kilo vermenin önündeki en büyük engellerden biri de zayıflamanın az beslenerek mümkün olacağı düşüncesidir. Bu az beslenme sizi açlık krizlerine sürüklerken akıbetiniz buzdolabı önünde sağlıksız besinleri tüketmek olacaktır.
Aynı zamanda diyet yaparken algıda seçiciliğiniz fazlalaşır. Tatlıyı çok seviyorsanız her yerde tatlı görürsünüz. Midemde bir delik var galiba, yiyorum doymuyorum diyorsanız, büyük olasılıkla vücudunuzda insülin direnci, şeker düşüklüğü gibi bir metabolik hastalık vardır. Yani kilo almanızın ya da verememenizin nedeni bilmediğiniz bir hastalık kaynaklı olabilir.
Ayrıca halsizliğiniz varsa ve vücudunuz şişiyorsa tuzlu yiyecekleri daha çok tüketirsiniz, bu durum da tiroid bezlerinizin sıkıntılı olduğunu gösterir. Dolayısıyla kilo verirken doğru hareket etmek için ilk iş olarak herhangi bir hastalığınızın olup olmadığını tespit etmek için doktor kontrolünden geçmeniz gerekir. Aksi taktirde verdiğiniz kiloları geri almanız kaçınılmaz olacaktır.
Kalıcı şekilde kilo vermek için rahatsızlıklarınıza özel beslenme ve diyet listelerinin hazırlanması gereklidir.
Yaşam Tarzınızı Değiştirin!
Kalıcı kilo vermek için ilk iş olarak sağlık kontrolünden geçtikten sonra, alışkanlıklarınızı da gözden geçirerek nerede yanlış yaptığınızı tespit edin.
Doyduktan sonra yemeye devam ediyorsanız,
Gece yemek yiyorsanız,
Öğün atlıyorsanız,
Hızlı yiyorsanız,
Yemek ziyan etmemek için yiyorsanız,
Strese girdiğinizde yiyorsanız,
TV seyrederken atıştırıyorsanız,
Alkolü sık tüketiyorsanız kilo vermeniz zor olacaktır.
Hatalarınızı tespit ettikten sonra yaşam tarzınızı değiştirmek için uzman bir diyetisyen ile birlikte hareket ederek zayıflayabilirsiniz. Kalıcı kilo vermenin yolları için diyet uzmanının görüşlerine önem vermelisiniz.
Kalıcı Kilo Vermek İçin İpuçları
Kalıcı kilo vermenin önündeki engelleri tespit ettikten sonra sağlıklı bir şekilde kilo verebilir, verdiğiniz kiloları almaz ve yeni bir görüntüye kavuşursunuz. Yaşam şeklinizi düzelteceğiniz ve stressiz bir şekilde zayıflayacağınız beslenme programında sizlere yardımcı olacak önerilerimiz:
Beslenme Günlüğü Tutun
Kalıcı şekilde kilo vermek için beslenme günlüğünüzü oluşturabilirsiniz. Beslenme günlüğü tutarak ayrıca kilo verme sürecinizi daha iyi gözlemlersiniz. Gün içinde yediklerinizi not ederek kendinizi değerlendirebilirsiniz. Yapılan araştırmalara göre beslenme günlüğü tutan insanlar %15 daha az yemek yiyor.
Su İçin
Kalıcı kilo vermek için su, oldukça sihirli bir içecektir. Metabolizmamızın çalışmasını sağlayan su aynı zamanda iştahımızı kapatır ve yağ yakmayı kolaylaştırır. Az su içen insanlar daha yağlı bir vücuda sahiptirler.
Dünya Sağlık Örgütü, sıvı kaybını önlemek için kadınların günde 10 bardak, erkeklerin günde 14 bardak su içmesi gerektiğini bildirmektedir. Kahve ve çay tüketenlerin ise daha fazla su içmeleri gerekir. Gün içinde su tüketimini artırmak için bir şişe içerisine elma, salatalık ve limon gibi besinleri ekleyerek suyunuzu tatlandırabilirsiniz.
Şok Diyetlerden Uzak Durun
Kilo vermek isterken sağlığınızdan olmayın, şok diyetleri uygulamayın. Tüm diyetisyenlerin hem fikir olduğu bu konuda hassas davranarak sağlıklı diyetlerle kilo verin.
Hızlı kilo verdiren diyetler genellikle kas ve su deponuzu tükettiği için yağlarınız yine vücudunuzda kalacaktır. Dolayısıyla vücudunuz normale döndüğünde verdiğiniz kiloları tekrar alacaksınız. Şok diyetler aynı zamanda vücudunuzu aç bırakacağı için kan şekerinizin düşmesine, halsiz ve yorgun hissetmenize neden olacaktır. Bu durum iş ve sosyal hayatınızı etkileyeceği için mutsuzluk ve depresyona varan psikolojik sorunlar da beraberinde gelecektir. Kalıcı kilo vermenin yolları arasında şok diyetler asla yer almayacak…
Kahvaltısız Güne Başlamayın
Kalıcı kilo vermenin yolları arasında kahvaltı ile güne başlamak en önemlilerdendir. Birçok araştırma düzenli kahvaltı yapmanın; kolesterolü düşürdüğünü, insülin direncini kırdığını gösteriyor. Düzenli kahvaltı yapmak kilo kontrolünü kolaylaştırıyor.
Ayrıca kahvaltı yapmadan güne başlayanların daha hızlı kilo aldığı ve kalp krizi riskiyle karşı karşıya olduğu biliniyor. Kahvaltıyı atlayan kişiler, öğle yemeğinde daha çok yağ ve karbonhidrat içerikli besinler tüketme eğilimi gösteriyor.
Dolayısıyla; yumurta, peynir, tam tahıllı ekmek, zeytin gibi doğru besinleri içeren bir kahvaltı ile güne başladığınızda kalıcı kilo vermenin önündeki bir engeli daha aşmış oluyorsunuz. Tam tahıllı gevrekler, müsli ve yulaf ezmesi de sağlıklı bir kahvaltı yapmanızı sağlayacaktır.
Duygusal Açlığa Dikkat Edin
Kalıcı şekilde kilo vermek isteyenlerin dikkat etmesi gereken bir diğer konu da fiziksel açlıktır. Fiziksel açlıkta açlık hissi bir anda ortaya çıktığı için kontrol edilemeyen bir durumdur. Duygusal boşluklarınızı ve moral bozukluklarınızı telafi etmek için yemek yiyorsanız kilo vermeniz mümkün olmayacaktır. Herhangi bir sıkıntınızda hemen yiyeceklere sarılmayarak durumu telafi edebilirsiniz. Zihninizi dağıtmak için bir hobi edinebilir, arkadaşlarınızla buluşabilirsiniz.
Ara Öğün Yiyin
Ara öğün, ana öğünleri tüketmeden önce açlık hissinizi bastıracak öğünlerdir. Özellikle diyetisyenler tarafından önerilen ara öğünlerde düşük kalorili besinler tüketilir. Kalıcı kilo vermenin yolları arasında yer alan ara öğünler, kan şekerini kontrol ederek açlık durumlarının önüne geçer ve yağ yakımını artırır.
Yağsız süt, bir porsiyon meyve, kepekli tost, kayısı, ceviz ve benzeri gıdalar ana öğüne kadar vücudunuza enerji verecektir.
Abur Cubur Yerine Meyve Yiyin
Kalıcı şekilde kilo vermek istiyorsanız beslenme alışkanlıklarının en kötülerinden olan abur cubur yemeye son vermelisiniz. Fast food, şeker, çikolata, dondurma, cips, kola gibi sağlıksız atıştırmalıklar kilo vermenize yardımcı olmaz aksine kilo almanıza neden olur.
Kilo vermek için abur cubur yerine meyve yemelisiniz. Lif oranı yüksek ve vitamin deposu meyvelerle sağlıklı şekilde kilo verirsiniz. Küçük porsiyonlarla ara öğünlerinizde meyve tüketebilirsiniz.
Sağlıklı Bir Mutfak Alışverişi Yapın
Sağlıklı bir alışveriş listesi hem beslenme alışkanlığınızı değiştirir hem de kalıcı kilo vermek için yardımcınız olur. Alışveriş listesi hazırlarken paketlenmiş ürünler yerine taze sebze ve meyve alın. Ayrıca dondurulmuş gıdaları tüketmeyin. Cips, kola, çikolata gibi abur cuburları listenize yazmayın. Alacağınız ürünün kalorisine ve besin değerlerine dikkat edin. Tuz ve yağ oranı düşük yiyecekler satın alın.
Süt Ürünleri Tüketin
Süt ve yoğurt, ayran, kefir gibi sütten elde edilen yiyecekleri tüketerek kalıcı şekilde kilo verebilirsiniz. Kalsiyum, fosfor, protein, B2, B12 ve D vitamini içeren süt ürünleri kilo vermeyi kolaylaştırır. Yetişkin bireylerin günlük kalsiyum ihtiyacı yaklaşık 1000 miligramdır. Kişi, günlük kalsiyum ihtiyacını 2-3 bardak süt ve süt ürünleri tüketimiyle rahatça sağlayıp zayıflamaya yardımcı olabilir.
Az yağlı süt ürünleri ile kilo kontrolü daha sağlıklı bir şekilde sağlanabilir. Böylece verilen kilolar geri alınmamış olur.
Yürüyüş Yapın
Kalıcı kilo vermenin yolları arasında en önemlilerden biri egzersizdir. Yürüyüş ve pilates gibi egzersizler kilo verirken vücudunuzun şekillenmesine de destek olmaktadır. Düzenli olarak egzersiz yaptığınızda fiziksel ve mental sağlığınız korunmuş olacaktır.
Vücudun yağ yakmasını sağlamak için, yürüyüş tempolu bir şekilde ve bol nefes alarak gerçekleştirilmelidir. Günde 1 saat düzenli yürüyüş ile dakikada ortalama 5 – 7 kaloriden, yaklaşık 400 kalori yakılabilir. Zayıflatan egzersizler daha dinç hissetmenizi sağlayabilir.
Uyku Düzeninize Dikkat Edin
Kalıcı kilo vermenin yolları arasında sağlıklı ve düzenli beslenme, iyi bir diyet ve egzersiz yer almaktadır. Düzenli uyku ise bu üç unsuru destekleyicidir. Aslında ne kadar iyi besleniyorsak o kadar iyi uyuyarak metabolizmamızın bize destek olmasını sağlayabiliriz.
Yetersiz uyuduğumuzda daha çok acıkır, strese kapılır ve daha çok yiyecek tüketiriz. Düzenli ve kaliteli bir uykuda ise tokluk hissimiz daha uzun sürer. Ayrıca uyumadan önce kahve, çay, çikolata gibi kafein içeriği yüksek olan besinleri tüketmeyerek, gece yatmadan 2-3 saat öncesine kadar yemek yemeyi bırakarak daha hızlı ve sağlıklı şekilde zayıflarsınız.
Kalıcı kilo vermek için önerilerimizi uyguladığınızda hem metabolizmanızın hem de psikolojinizin daha sağlıklı bir hal aldığını görürsünüz. Dengeli beslenmenin ve düzenli egzersizin kiloların düşmanı olduğunu unutmayarak kötü alışkanlıklarınızdan kurtulun ve sağlıklı bir hayata merhaba deyin…
KAYNAK: https://www.diyetuzmani.com.tr/diyetisyenler/istanbul-diyetisyen/bakirkoy-diyetisyen/
0 notes
oyazyocom-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
http://oyaziyo.com/kolesterol-duzenleyen-yiyecekler-nelerdir/
Kolesterol Düzenleyen Yiyecekler Nelerdir?
Kolesterol vücut hücrelerimizde bulunan yağ benzeri yapılardır. Kolesterolün kanda yükselmesiyle kalp krizi, damar tıkanıklığı, böbrek fonksiyon bozuklukları gibi olumsuzluklara neden olmaktadır. Kan kolesterol düzeyinin yükselmesi gibi düşüklüğü de vücut işlevlerinde bozukluklara sebep olmaktadır.
Kolesterol düzeyini düzenlemek için; Yağ olarak zeytinyağı ve fındık yağı en iyi seçimlerdir. Mısır özü yağı, ayçiçek yağı, soya yağı ise iyi seçimdir. Kuyruk yağı, iç yağ, tereyağ gibi katı ve doymuş yağ içeriği yüksek yağ tüketimi azaltılmalı margarin ise kullanmamaya özen gösterilmedir.
Yemekler olabildiğince az yağlı özellikle ızgara, buğulama ve haşlama olarak tüketilmelidir. Kırmızı et yerine daha çok balık ve tavuk eti tercih edilmeli, fakat porsiyon kontrolü sağlanmalı, etler derisiz tüketilmelidir.
Süt ve süt ürünlerinde yağsız, yarım yağlı gibi yağı azaltılmış ürünler tüketilmelidir. Kurubaklagiller, kepekli ürünler(kepekli ekmek, çavdar ve tam buğday ekmeği gibi), çiğ sebze ve meyveler vücuda alınan kolesterolün emilimi azaltarak kan kolesterol düzeyinin yükselmesini önler. Akdeniz tipi beslenme lif açısından zengin, tekli doymamış yağ içeriği yüksek ve doymuş yağ içeriği çok düşük olduğu için kolesterol düzenlemesi için uygun bir beslenmedir.
Omega 3 yağ asit içeriği yüksek balık (özellikle ton balığı, sardalya ve somon balığı), ceviz, fındık, badem beslenmeye eklenmelidir. Yumurta haftada en fazla 2-3 kere tüketilebilir, yumurta beyazında kolesterol olmadığı için kullanımı sorun oluşturmaz. Şekerli ürün kullanımı sınırlandırılmalı eğer arzulanırsa haftada 1-2 defa sütlü tatlı tüketilebilir.
0 notes
kadinsagligin · 8 years ago
Text
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle kuvvetlendirmek muhtemel. İşte kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotik…
Bilimsel araştırmalar geveze antibiyotik kullanımı durumunda vücudun mikroplarla savaşma yeteneğinin azalmaya başladığını, bağışıklık sisteminin zayıfladığını, birçok önemli hastalığa yol açabildiğini hatta vücutta bakterilerin antibiyotiğe karşısında direnç kazanması sonucu ölümcül tabloya bile niçin olabildiğini ortaya koyuyor.
Nezle ve grip gibi hastalıkların yoğun olarak görüldüğü bugünlerde en iyisi hasta olmadan tedbir elde etmek ve bunun için de doğanın şifalı besinlerine soframızda yer vererek bağışıklık sistemini takviye etmek!
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı “Bağışıklık sistemi insan vücudunu hastalıklara karşısında koruyan, zararlı mikropları ayrım edip değil etmeye çalışan bir sistemdir. Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle güçlendirmeniz muhtemel” derken, sonbahar ve kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotiği anlattı, manâlı uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sarımsak, soğan
Binlerce yıldır çoğu tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi beslenme sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur’ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Bilhassa çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler doğru bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak gözenekli olan onarımını kolaylaştırıyor hem helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak fazla tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı böylece çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer belirlemek çok yardımsever. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına aleyhinde koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.
Süt ve süt ürünleri
Süt, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde beden direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, uyumlu tüketildiğinde sütün üstteki solunum yolu enfeksiyonlarına aleyhinde koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Süt ve süt ürünleri, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser yaratıcı etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği doğru sindirim sistemine yardımcı oluyor. Keza sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşısında da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon, bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan süt hem çocukların ayrıca yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir gıda.
Ispanak
Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde oldukça çok bulunan C vitamini ve folik asit yalnızca vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Yürek dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Afiyet vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu olağanüstü besinini bol bol tüketin.
Turp
“Turp gibi elde etmek” deyiminin gereksizce söylenmediği bariz. Zira içerisindeki varlıklı C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek perhiz lifi tamamen tam bir sıhhat kaynağı. Çok zinde bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi doğruca sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Mesela kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üstteki kısmından kesip içerisini oyun (İçinden meydana çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun). Bir su bardağının üstüne oturtun. Turpa alttan fazla küçük bir çizik atın ancak, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabahtan- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde üstünlük sağlayabilirsiniz. Turpun asgari kendisi değin yararlı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.
Brokoli
Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili; “Brokoli, içerdiği sulforan maddesi tamamen antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır” diyor. ABD’de yapılan araştırmada, başlıca sigaranın sebep olduğu ve her sene tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide yer alan bu “sülforapan” maddesinin etkin olduğu ortaya çıktı.
Zencefil
Doğanın doğaüstü besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere kadar birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanına mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.
Kırmızıbiber
Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan varlıklı bir besin. İçerisinde çokça yer alan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum yürek krizi riskini azaltıyor. ağrı kesici ve irin çözücü etkisinin yanına kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek ayrıca lezzet hem sıhhat açısından faydalanabilirsiniz.
Kivi
Antioksidan özelliği bir uçtan bir uca bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Pek ki portakaldan daha fazla C vitamini taşıyan bir adet kivide jurnal alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin doğru vücudu toksinlerden arındırırken DNA’yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yardımsever olan kivi, içeriğindeki lif bir uçtan bir uca sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere’de yapılan araştırmalar minik çocuklarda öksürme, aksırık, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu tesir yaptığını ortaya koyuyor.
Keza tokluk duygusal veriyor hem de yağ yakıyor
Pırasa
Sağlığa faydaları fazla yüksek olan pırasa bütün bir yürek dostu beslenme. İçerdiği flavonoid ve kamferol doğruca kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye tezgâhtar oluyor. Sülfürlü bileşikler bir uçtan bir uca de bilhassa kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Fakat çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını negatif etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların mükemmel pişirerek ve az miktarda tüketmesinde menfaat var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ek ederek de kahvaltılarınızı daha dinç hale getirebilirsiniz.
Nar
Özellikle kış aylarında büyüyen gribal enfeksiyonlara aleyhinde koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. Fitoterapi, Gıda ve Diyet Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı; “1 nar jurnal almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler tamamen damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşısında koruyucu etkisi olan nar, fiziki aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor” diyor. Fakat bir avuç nar bir porsiyon meyveye eşit geldiği için nar suyu harcamak tansiyonu fazlaca düşürebilir ve boşboğaz şeker alımına niçin olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.
Kaynak: Kadın Sağlığı, Kadın Sağlık Rehberi
0 notes
makyajveciltbakimi · 8 years ago
Text
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle kuvvetlendirmek muhtemel. İşte kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotik…
Bilimsel araştırmalar geveze antibiyotik kullanımı durumunda vücudun mikroplarla savaşma yeteneğinin azalmaya başladığını, bağışıklık sisteminin zayıfladığını, birçok önemli hastalığa yol açabildiğini hatta vücutta bakterilerin antibiyotiğe karşısında direnç kazanması sonucu ölümcül tabloya bile niçin olabildiğini ortaya koyuyor.
Nezle ve grip gibi hastalıkların yoğun olarak görüldüğü bugünlerde en iyisi hasta olmadan tedbir elde etmek ve bunun için de doğanın şifalı besinlerine soframızda yer vererek bağışıklık sistemini takviye etmek!
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı “Bağışıklık sistemi insan vücudunu hastalıklara karşısında koruyan, zararlı mikropları ayrım edip değil etmeye çalışan bir sistemdir. Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle güçlendirmeniz muhtemel” derken, sonbahar ve kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotiği anlattı, manâlı uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sarımsak, soğan
Binlerce yıldır çoğu tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi beslenme sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur’ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Bilhassa çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler doğru bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak gözenekli olan onarımını kolaylaştırıyor hem helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak fazla tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı böylece çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer belirlemek çok yardımsever. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına aleyhinde koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.
Süt ve süt ürünleri
Süt, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde beden direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, uyumlu tüketildiğinde sütün üstteki solunum yolu enfeksiyonlarına aleyhinde koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Süt ve süt ürünleri, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser yaratıcı etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği doğru sindirim sistemine yardımcı oluyor. Keza sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşısında da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon, bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan süt hem çocukların ayrıca yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir gıda.
Ispanak
Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde oldukça çok bulunan C vitamini ve folik asit yalnızca vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Yürek dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Afiyet vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu olağanüstü besinini bol bol tüketin.
Turp
“Turp gibi elde etmek” deyiminin gereksizce söylenmediği bariz. Zira içerisindeki varlıklı C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek perhiz lifi tamamen tam bir sıhhat kaynağı. Çok zinde bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi doğruca sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Mesela kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üstteki kısmından kesip içerisini oyun (İçinden meydana çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun). Bir su bardağının üstüne oturtun. Turpa alttan fazla küçük bir çizik atın ancak, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabahtan- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde üstünlük sağlayabilirsiniz. Turpun asgari kendisi değin yararlı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.
Brokoli
Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili; “Brokoli, içerdiği sulforan maddesi tamamen antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır” diyor. ABD’de yapılan araştırmada, başlıca sigaranın sebep olduğu ve her sene tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide yer alan bu “sülforapan” maddesinin etkin olduğu ortaya çıktı.
Zencefil
Doğanın doğaüstü besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere kadar birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanına mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.
Kırmızıbiber
Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan varlıklı bir besin. İçerisinde çokça yer alan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum yürek krizi riskini azaltıyor. ağrı kesici ve irin çözücü etkisinin yanına kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek ayrıca lezzet hem sıhhat açısından faydalanabilirsiniz.
Kivi
Antioksidan özelliği bir uçtan bir uca bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Pek ki portakaldan daha fazla C vitamini taşıyan bir adet kivide jurnal alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin doğru vücudu toksinlerden arındırırken DNA’yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yardımsever olan kivi, içeriğindeki lif bir uçtan bir uca sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere’de yapılan araştırmalar minik çocuklarda öksürme, aksırık, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu tesir yaptığını ortaya koyuyor.
Keza tokluk duygusal veriyor hem de yağ yakıyor
Pırasa
Sağlığa faydaları fazla yüksek olan pırasa bütün bir yürek dostu beslenme. İçerdiği flavonoid ve kamferol doğruca kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye tezgâhtar oluyor. Sülfürlü bileşikler bir uçtan bir uca de bilhassa kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Fakat çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını negatif etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların mükemmel pişirerek ve az miktarda tüketmesinde menfaat var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ek ederek de kahvaltılarınızı daha dinç hale getirebilirsiniz.
Nar
Özellikle kış aylarında büyüyen gribal enfeksiyonlara aleyhinde koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. Fitoterapi, Gıda ve Diyet Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı; “1 nar jurnal almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler tamamen damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşısında koruyucu etkisi olan nar, fiziki aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor” diyor. Fakat bir avuç nar bir porsiyon meyveye eşit geldiği için nar suyu harcamak tansiyonu fazlaca düşürebilir ve boşboğaz şeker alımına niçin olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.
Kaynak: Makyaj Önerileri, Cilt Bakımı Yöntemleri
0 notes
kadinlarsacbakimi · 8 years ago
Text
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle kuvvetlendirmek muhtemel. İşte kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotik…
Bilimsel araştırmalar geveze antibiyotik kullanımı durumunda vücudun mikroplarla savaşma yeteneğinin azalmaya başladığını, bağışıklık sisteminin zayıfladığını, birçok önemli hastalığa yol açabildiğini hatta vücutta bakterilerin antibiyotiğe karşısında direnç kazanması sonucu ölümcül tabloya bile niçin olabildiğini ortaya koyuyor.
Nezle ve grip gibi hastalıkların yoğun olarak görüldüğü bugünlerde en iyisi hasta olmadan tedbir elde etmek ve bunun için de doğanın şifalı besinlerine soframızda yer vererek bağışıklık sistemini takviye etmek!
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı “Bağışıklık sistemi insan vücudunu hastalıklara karşısında koruyan, zararlı mikropları ayrım edip değil etmeye çalışan bir sistemdir. Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle güçlendirmeniz muhtemel” derken, sonbahar ve kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotiği anlattı, manâlı uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sarımsak, soğan
Binlerce yıldır çoğu tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi beslenme sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur’ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Bilhassa çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler doğru bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak gözenekli olan onarımını kolaylaştırıyor hem helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak fazla tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı böylece çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer belirlemek çok yardımsever. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına aleyhinde koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.
Süt ve süt ürünleri
Süt, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde beden direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, uyumlu tüketildiğinde sütün üstteki solunum yolu enfeksiyonlarına aleyhinde koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Süt ve süt ürünleri, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser yaratıcı etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği doğru sindirim sistemine yardımcı oluyor. Keza sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşısında da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon, bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan süt hem çocukların ayrıca yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir gıda.
Ispanak
Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde oldukça çok bulunan C vitamini ve folik asit yalnızca vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Yürek dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Afiyet vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu olağanüstü besinini bol bol tüketin.
Turp
“Turp gibi elde etmek” deyiminin gereksizce söylenmediği bariz. Zira içerisindeki varlıklı C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek perhiz lifi tamamen tam bir sıhhat kaynağı. Çok zinde bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi doğruca sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Mesela kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üstteki kısmından kesip içerisini oyun (İçinden meydana çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun). Bir su bardağının üstüne oturtun. Turpa alttan fazla küçük bir çizik atın ancak, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabahtan- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde üstünlük sağlayabilirsiniz. Turpun asgari kendisi değin yararlı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.
Brokoli
Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili; “Brokoli, içerdiği sulforan maddesi tamamen antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır” diyor. ABD’de yapılan araştırmada, başlıca sigaranın sebep olduğu ve her sene tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide yer alan bu “sülforapan” maddesinin etkin olduğu ortaya çıktı.
Zencefil
Doğanın doğaüstü besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere kadar birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanına mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.
Kırmızıbiber
Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan varlıklı bir besin. İçerisinde çokça yer alan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum yürek krizi riskini azaltıyor. ağrı kesici ve irin çözücü etkisinin yanına kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek ayrıca lezzet hem sıhhat açısından faydalanabilirsiniz.
Kivi
Antioksidan özelliği bir uçtan bir uca bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Pek ki portakaldan daha fazla C vitamini taşıyan bir adet kivide jurnal alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin doğru vücudu toksinlerden arındırırken DNA’yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yardımsever olan kivi, içeriğindeki lif bir uçtan bir uca sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere’de yapılan araştırmalar minik çocuklarda öksürme, aksırık, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu tesir yaptığını ortaya koyuyor.
Keza tokluk duygusal veriyor hem de yağ yakıyor
Pırasa
Sağlığa faydaları fazla yüksek olan pırasa bütün bir yürek dostu beslenme. İçerdiği flavonoid ve kamferol doğruca kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye tezgâhtar oluyor. Sülfürlü bileşikler bir uçtan bir uca de bilhassa kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Fakat çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını negatif etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların mükemmel pişirerek ve az miktarda tüketmesinde menfaat var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ek ederek de kahvaltılarınızı daha dinç hale getirebilirsiniz.
Nar
Özellikle kış aylarında büyüyen gribal enfeksiyonlara aleyhinde koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. Fitoterapi, Gıda ve Diyet Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı; “1 nar jurnal almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler tamamen damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşısında koruyucu etkisi olan nar, fiziki aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor” diyor. Fakat bir avuç nar bir porsiyon meyveye eşit geldiği için nar suyu harcamak tansiyonu fazlaca düşürebilir ve boşboğaz şeker alımına niçin olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.
Kaynak: Saç Bakımı, Saç Bakımı Önerileri
0 notes
bayanguzelliksirlari · 8 years ago
Text
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle kuvvetlendirmek muhtemel. İşte kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotik…
Bilimsel araştırmalar geveze antibiyotik kullanımı durumunda vücudun mikroplarla savaşma yeteneğinin azalmaya başladığını, bağışıklık sisteminin zayıfladığını, birçok önemli hastalığa yol açabildiğini hatta vücutta bakterilerin antibiyotiğe karşısında direnç kazanması sonucu ölümcül tabloya bile niçin olabildiğini ortaya koyuyor.
Nezle ve grip gibi hastalıkların yoğun olarak görüldüğü bugünlerde en iyisi hasta olmadan tedbir elde etmek ve bunun için de doğanın şifalı besinlerine soframızda yer vererek bağışıklık sistemini takviye etmek!
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı “Bağışıklık sistemi insan vücudunu hastalıklara karşısında koruyan, zararlı mikropları ayrım edip değil etmeye çalışan bir sistemdir. Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle güçlendirmeniz muhtemel” derken, sonbahar ve kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotiği anlattı, manâlı uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sarımsak, soğan
Binlerce yıldır çoğu tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi beslenme sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur’ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Bilhassa çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler doğru bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak gözenekli olan onarımını kolaylaştırıyor hem helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak fazla tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı böylece çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer belirlemek çok yardımsever. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına aleyhinde koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.
Süt ve süt ürünleri
Süt, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde beden direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, uyumlu tüketildiğinde sütün üstteki solunum yolu enfeksiyonlarına aleyhinde koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Süt ve süt ürünleri, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser yaratıcı etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği doğru sindirim sistemine yardımcı oluyor. Keza sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşısında da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon, bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan süt hem çocukların ayrıca yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir gıda.
Ispanak
Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde oldukça çok bulunan C vitamini ve folik asit yalnızca vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Yürek dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Afiyet vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu olağanüstü besinini bol bol tüketin.
Turp
“Turp gibi elde etmek” deyiminin gereksizce söylenmediği bariz. Zira içerisindeki varlıklı C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek perhiz lifi tamamen tam bir sıhhat kaynağı. Çok zinde bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi doğruca sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Mesela kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üstteki kısmından kesip içerisini oyun (İçinden meydana çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun). Bir su bardağının üstüne oturtun. Turpa alttan fazla küçük bir çizik atın ancak, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabahtan- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde üstünlük sağlayabilirsiniz. Turpun asgari kendisi değin yararlı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.
Brokoli
Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili; “Brokoli, içerdiği sulforan maddesi tamamen antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır” diyor. ABD’de yapılan araştırmada, başlıca sigaranın sebep olduğu ve her sene tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide yer alan bu “sülforapan” maddesinin etkin olduğu ortaya çıktı.
Zencefil
Doğanın doğaüstü besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere kadar birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanına mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.
Kırmızıbiber
Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan varlıklı bir besin. İçerisinde çokça yer alan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum yürek krizi riskini azaltıyor. ağrı kesici ve irin çözücü etkisinin yanına kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek ayrıca lezzet hem sıhhat açısından faydalanabilirsiniz.
Kivi
Antioksidan özelliği bir uçtan bir uca bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Pek ki portakaldan daha fazla C vitamini taşıyan bir adet kivide jurnal alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin doğru vücudu toksinlerden arındırırken DNA’yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yardımsever olan kivi, içeriğindeki lif bir uçtan bir uca sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere’de yapılan araştırmalar minik çocuklarda öksürme, aksırık, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu tesir yaptığını ortaya koyuyor.
Keza tokluk duygusal veriyor hem de yağ yakıyor
Pırasa
Sağlığa faydaları fazla yüksek olan pırasa bütün bir yürek dostu beslenme. İçerdiği flavonoid ve kamferol doğruca kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye tezgâhtar oluyor. Sülfürlü bileşikler bir uçtan bir uca de bilhassa kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Fakat çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını negatif etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların mükemmel pişirerek ve az miktarda tüketmesinde menfaat var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ek ederek de kahvaltılarınızı daha dinç hale getirebilirsiniz.
Nar
Özellikle kış aylarında büyüyen gribal enfeksiyonlara aleyhinde koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. Fitoterapi, Gıda ve Diyet Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı; “1 nar jurnal almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler tamamen damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşısında koruyucu etkisi olan nar, fiziki aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor” diyor. Fakat bir avuç nar bir porsiyon meyveye eşit geldiği için nar suyu harcamak tansiyonu fazlaca düşürebilir ve boşboğaz şeker alımına niçin olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.
Kaynak: Güzellik Sırları, Kadın Güzellik Sırları
0 notes
cinselsaglikrehberi · 8 years ago
Text
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
İşte mutfağınızdaki 10 doğal antibiyotik
Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle kuvvetlendirmek muhtemel. İşte kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotik…
Bilimsel araştırmalar geveze antibiyotik kullanımı durumunda vücudun mikroplarla savaşma yeteneğinin azalmaya başladığını, bağışıklık sisteminin zayıfladığını, birçok önemli hastalığa yol açabildiğini hatta vücutta bakterilerin antibiyotiğe karşısında direnç kazanması sonucu ölümcül tabloya bile niçin olabildiğini ortaya koyuyor.
Nezle ve grip gibi hastalıkların yoğun olarak görüldüğü bugünlerde en iyisi hasta olmadan tedbir elde etmek ve bunun için de doğanın şifalı besinlerine soframızda yer vererek bağışıklık sistemini takviye etmek!
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı “Bağışıklık sistemi insan vücudunu hastalıklara karşısında koruyan, zararlı mikropları ayrım edip değil etmeye çalışan bir sistemdir. Antibiyotik kullanmadan bağışıklık sisteminizi doğal formüllerle güçlendirmeniz muhtemel” derken, sonbahar ve kış aylarında tüketilmesi gereken 10 doğal antibiyotiği anlattı, manâlı uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sarımsak, soğan
Binlerce yıldır çoğu tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi beslenme sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur’ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Bilhassa çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler doğru bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak gözenekli olan onarımını kolaylaştırıyor hem helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak fazla tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı böylece çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer belirlemek çok yardımsever. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına aleyhinde koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.
Süt ve süt ürünleri
Süt, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde beden direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, uyumlu tüketildiğinde sütün üstteki solunum yolu enfeksiyonlarına aleyhinde koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Süt ve süt ürünleri, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser yaratıcı etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği doğru sindirim sistemine yardımcı oluyor. Keza sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşısında da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon, bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan süt hem çocukların ayrıca yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir gıda.
Ispanak
Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde oldukça çok bulunan C vitamini ve folik asit yalnızca vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Yürek dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Afiyet vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu olağanüstü besinini bol bol tüketin.
Turp
“Turp gibi elde etmek” deyiminin gereksizce söylenmediği bariz. Zira içerisindeki varlıklı C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek perhiz lifi tamamen tam bir sıhhat kaynağı. Çok zinde bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi doğruca sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Mesela kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üstteki kısmından kesip içerisini oyun (İçinden meydana çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun). Bir su bardağının üstüne oturtun. Turpa alttan fazla küçük bir çizik atın ancak, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabahtan- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde üstünlük sağlayabilirsiniz. Turpun asgari kendisi değin yararlı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.
Brokoli
Fitoterapi, Gıda ve Perhiz Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili; “Brokoli, içerdiği sulforan maddesi tamamen antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır” diyor. ABD’de yapılan araştırmada, başlıca sigaranın sebep olduğu ve her sene tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide yer alan bu “sülforapan” maddesinin etkin olduğu ortaya çıktı.
Zencefil
Doğanın doğaüstü besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere kadar birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanına mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.
Kırmızıbiber
Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan varlıklı bir besin. İçerisinde çokça yer alan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum yürek krizi riskini azaltıyor. ağrı kesici ve irin çözücü etkisinin yanına kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek ayrıca lezzet hem sıhhat açısından faydalanabilirsiniz.
Kivi
Antioksidan özelliği bir uçtan bir uca bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Pek ki portakaldan daha fazla C vitamini taşıyan bir adet kivide jurnal alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin doğru vücudu toksinlerden arındırırken DNA’yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yardımsever olan kivi, içeriğindeki lif bir uçtan bir uca sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere’de yapılan araştırmalar minik çocuklarda öksürme, aksırık, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu tesir yaptığını ortaya koyuyor.
Keza tokluk duygusal veriyor hem de yağ yakıyor
Pırasa
Sağlığa faydaları fazla yüksek olan pırasa bütün bir yürek dostu beslenme. İçerdiği flavonoid ve kamferol doğruca kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye tezgâhtar oluyor. Sülfürlü bileşikler bir uçtan bir uca de bilhassa kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Fakat çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını negatif etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların mükemmel pişirerek ve az miktarda tüketmesinde menfaat var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ek ederek de kahvaltılarınızı daha dinç hale getirebilirsiniz.
Nar
Özellikle kış aylarında büyüyen gribal enfeksiyonlara aleyhinde koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. Fitoterapi, Gıda ve Diyet Uzmanı Şeyda Sıla Akıllı; “1 nar jurnal almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler tamamen damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşısında koruyucu etkisi olan nar, fiziki aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor” diyor. Fakat bir avuç nar bir porsiyon meyveye eşit geldiği için nar suyu harcamak tansiyonu fazlaca düşürebilir ve boşboğaz şeker alımına niçin olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.
Kaynak: Cinsel Sağlık Rehberi, Kadın Cinsel Sağlık
0 notes
sosyalmedyablog · 8 years ago
Text
New Post has been published on Erkekce Yaşam
New Post has been published on http://erkekceyasam.com/10-dogal-antibiyotik/
10 Doğal Antibiyotik
Nar : Özellikle kış aylarında artan gribal enfeksiyonlara karşı koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. 1 nar günlük almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler sayesinde damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşı koruyucu etkisi olan nar, fiziksel aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor. Ancak bir avuç nar bir porsiyon meyveye denk geldiği için nar suyu tüketmek tansiyonu fazlaca düşürebilir ve gereksiz şeker alımına neden olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.
Pırasa: Sağlığa faydaları çok yüksek olan pırasa tam bir kalp dostu besin. İçerdiği flavonoid ve kamferol sayesinde kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye yardımcı oluyor. Sülfürlü bileşikler sayesinde de özellikle kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Ancak çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını olumsuz etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların çok iyi pişirerek ve az miktarda tüketmesinde fayda var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ilave ederek de kahvaltılarınızı daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.
Kivi: Antioksidan özelliği sayesinde bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Öyle ki portakaldan daha fazla C vitamini içeren bir adet kivide günlük alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin sayesinde vücudu toksinlerden arındırırken DNA’yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yararlı olan kivi, içeriğindeki lif sayesinde sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere’de yapılan araştırmalar küçük çocuklarda öksürme, hapşırma, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu etki yaptığını ortaya koyuyor.
Kırmızıbiber: Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan zengin bir besin. İçerisinde bolca bulunan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum kalp krizi riskini azaltıyor. Ağrı kesici ve iltihap çözücü etkisinin yanında kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek hem lezzet hem sağlık açısından faydalanabilirsiniz.
Zencefil: Doğanın mucizevi besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere dek birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanında mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.
Brokoli: Brokoli, içerdiği sulforan maddesi sayesinde antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır. ABD’de yapılan araştırmada, çoğunlukla sigaranın sebep olduğu ve her yıl tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide bulunan bu “sülforapan” maddesinin etkili olduğu ortaya çıktı.
Doğal Antibiyotik : Brokoli
Turp: “Turp gibi olmak” deyiminin boşuna söylenmediği aşikar. Zira içerisindeki zengin C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek diyet lifi sayesinde tam bir sağlık kaynağı. Çok güçlü bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi sayesinde sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Örneğin kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üst kısmından kesip içerisini oyun. (İçinden çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun) Bir su bardağının üzerine oturtun. Turpa alttan çok minik bir çizik atın ki, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabah- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde fayda sağlayabilirsiniz. Turpun en az kendisi kadar faydalı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.
Ispanak: Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde bol miktarda bulunan C vitamini ve folik asit sadece vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Kalp dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Sağlık vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu mucizevi besinini bol bol tüketin.
Kefir: Kefir, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde vücut direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, düzenli tüketildiğinde kefirin üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Kefir, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser oluşturan etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği sayesinde sindirim sistemine yararlı oluyor. Ayrıca sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşı da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon , bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan kefir hem çocukların hem yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir besin.
Sarımsak / Soğan: Binlerce yıldır birçok tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi besin sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur’ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Özellikle çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak hücre onarımını kolaylaştırıyor ayrıca helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak aşırı tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı pek çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer vermek çok faydalı. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına karşı koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.
0 notes