#Sıra Dışı Bir Kaya
Explore tagged Tumblr posts
Text
The Walt Disney Company içerikleri S Sport Plus'ta! (Özel Haber)
Sadece spor içerikleri yer alan dijital platform “S Sport Plus”, The Walt Disney Company ile yaptığı işbirliği ile içerik yelpazesini genişletiyor. “Sporun Ev Sahibi” sloganını kullanan S Sport Plus yeni içeriklerini “Eğlencenin de Ev Sahibi” ve “Belgeselin de Ev Sahibi” şeklinde sloganlarla duyurdu. 24 Aralık 2024 itibariyleThe Walt Disney Company kanalları FX, National Geographic, National…
#Baby TV#Bear Grllys ile Yabanda#Belgeselin de Ev Sahibi#Büyük Kediler#Cesar Millan#Disney Jr.#Dünyayı Değiştiren Kadınlar#Eğlencenin de Ev Sahibi#Eurosport#Eurosport 2#FX#Mega Mühendislikler#Morgan Freeman ile İnancın Hikayesi#National Geographic#National Geographic Now#National Geographic Wild#NBA TV#RedBull TV#S Sport#S Sport 2#S Sport Plus#Sıfırın Altında Yaşam#Sınır Güvenliği#Sıra Dışı Bir Kaya#Sports TV#Sporun Ev Sahibi#The Walt Disney Company#Uçak Kazaları#W Sport#Yetenekli Dr. Pol
0 notes
Text
Altın Diye Sakladı, Devasa Servet Çıktı Sıra Dışı Bir Keşfe İmza Attı Bilim Dünyası Şokta!
Avustralyalı David Hole’un Nadir Meteor Keşfi 2015 yılında, Avustralya’nın Melbourne kenti yakınlarındaki Aki Maryborough Bölge Parkı’nda gerçekleşen bir keşif, bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. David Hole, metal dedektörüyle yaptığı maden araması sırasında sıradışı bir kaya buldu. Bu kaya, sarı kil tabakasına gömülü, son derece ağır ve kırmızımsı bir görünümdeydi. 19. yüzyılda altın…
0 notes
Text
Şemsiye Ağaçlar
Şemsiye Ağaçlar Dünyanın en sıra dışı ağaçlarından biri olan ejderha kanı ağacı, Yemen’e birkaç yüz km uzaklıktaki Socotra arasında yetişir. Bilimsel ismi ‘Dracaena cinnabari’ olan bu ağaca ejderha kanı isminin verilmesinin nedeni kabuklar kesildiği zaman, dalları yaralandığında parlak kırmızı renkte bir özsu akması; bu özsu havaya maruz kaldığında kurur ve kaya gibi sertleşir. Yazan: Selim…
0 notes
Text
Denizli Göleti’nde çevre farkındalığı
https://pazaryerigundem.com/haber/175592/denizli-goletinde-cevre-farkindaligi/
Denizli Göleti’nde çevre farkındalığı
Gebze Belediyesi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Denizli Göleti’nde farkındalık yürüyüşü düzenledi. 750’yi aşkın çevre gönüllüsü etkinlikte gölet etrafında 1 tonu aşkın çöp ve atık toplayarak çevreyi temizledi
KOCAELİ (İGFA) – Gebze Belediyesi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Denizli Göleti’nde farkındalık yürüyüşü düzenledi. Gebze Belediyesi, çevrenin önemine dikkat çekmek üzere farkındalık yürüyüşü düzenledi.
Bölgedeki 7 organize sanayi bölgesi yönetimlerinin yanı sıra 5 firmanın da paydaş olarak yer aldığı etkinliğe katılan öğrenciler ve vatandaşlar farkındalık yürüyüşünün ardından gölet etrafında temizlik yaptı.
Bir tona yakın ve çevreye gelişigüzel atılan çöpleri ve atıkları toplayan katılımcılar, doğanın ve çevrenin korunması için herkese sorumluluk düştüğünün altını çizdi.
Gebze Belediyesi Başkan Yardımcısı Ahmet Hüseyin Çelebi programda yaptığı selamlama konuşmasında şehir dışı ziyareti nedeniyle etkinliğe katılamayan Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz’ün katılımcılara selamlarını iletti. 750 çevreye duyarlı Gebzelinin katılımıyla düzenlenen Denizli Göleti’ndeki farkındalık etkinliğine Gebze Kaymakamı Mehmet Ali Özyiğit, belediye başkan yardımcısı Dursun Ali Arslan, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hasan Soba, AK Parti Gebze İlçe Başkanı Recep Kaya, AK Parti İlçe Kadın Kolları Başkanı Habibe Çırak, belediye meclis üyeleri ve çevre gönüllüleri de iştirak etti.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Kül Filmi Ne Zaman Yayınlanacak? Kül Filmi Konusu Nedir? Kül Filmi Oyuncuları
Kül Filmi Ne Zaman Yayınlanacak? Kül Filmi Konusu Nedir? Kül Filmi Oyuncuları gibi sorularınız varsa bu yazı tamda size göre. Türk sinemasının öncü yapımcılarından Ay Yapım'ın imzasını taşıyan ve merakla beklenen "Kül" filmi, izleyicilere sürükleyici bir senaryo ve başarılı oyuncu kadrosuyla unutulmaz bir sinema deneyimi sunmaya hazırlanıyor. Şubat ayında Netflix platformunda seyirciyle buluşacak olan film, Alperen Duymaz, Funda Eryiğit ve Mehmet Günsür gibi usta isimleri bünyesinde barındırarak adından söz ettirmeye şimdiden başlamış durumda. Kül Filminin Başrol Oyuncuları: Alperen Duymaz, Funda Eryiğit ve Mehmet Günsür Alperen Duymaz, Funda Eryiğit ve Mehmet Günsür gibi Türk sinemasının parlayan yıldızlarını bir araya getiren Kül, oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Alperen Duymaz'ın etkileyici performansı, Funda Eryiğit'in özgün oyunculuğu ve Mehmet Günsür'ün deneyimli duruşu, izleyicilere unutulmaz bir film deneyimi vaat ediyor. Kül Filminin Konusu: Gizemle Harmanlanan Bir Hikaye Kül, gizemle harmanlanan etkileyici bir hikayeye sahip. Film, seyirciyi derin düşüncelere sürükleyen bir senaryo ile karşımıza çıkacak. Detayları henüz sır gibi saklanan bu özgün konu, izleyicilere sıra dışı bir film deneyimi sunmaya aday. Ay Yapım İmzasıyla Netflix’te: 2024’ün Merakla Beklenen Filmi Ay Yapım'ın Türk sinemasındaki başarılı projelerine bir yenisini ekleyen "Kül," 2024 yılında sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Netflix platformunda seyirciyle buluşacak olan film, şimdiden büyük bir heyecan uyandırarak izleyicileri Şubat ayının gelmesini sabırsızlıkla beklemeye sevk ediyor. Ay Yapım'ın imzasını taşıyan Kül, Türk sinemasının yükselen değerlerini bir araya getirerek sinemaseverlere unutulmaz bir deneyim sunmaya hazırlanıyor. Alperen Duymaz, Funda Eryiğit ve Mehmet Günsür gibi usta oyuncuların performanslarıyla bezenen film, izleyicileri sıra dışı bir hikayeye davet ediyor. Şubat ayındaki Netflix yayınıyla birlikte, Kül adını duyurmaya ve Türk sinemasına damgasını vurmaya hazırlanıyor.
Kül Filminin Konusu
Kül Filminin Konusu Ay Yapım imzasını taşıyan ve izleyicilere sürükleyici bir hikaye sunan "Kül" filmi, dışarıdan bakıldığında mükemmel bir hayata ve sağlam bir evliliğe sahip gibi görünen bir çiftin yaşamına odaklanıyor. Gökçe ve Kenan, görünüşte her şeyin yolunda gittiği bir hayat sürerken, bir gün Gökçe'nin hayatındaki monotonluğu kırmasıyla başlayan olaylar, film boyunca seyirciyi büyüleyici bir yolculuğa davet ediyor. Gökçe, kaybettiği heyecanı yeniden bulmak için eşi Kenan'ın yayınevinde bulunan basılmamış bir romanı keşfeder. Romandaki gizemli hikaye, Gökçe'yi içine çeker ve uzun zamandır hissetmediği duyguları yeniden keşfetmeye yönlendirir. Bu basit başlangıç, Gökçe'nin hayatında devrim niteliğinde bir değişim yaratır. Gökçe, romandaki gizemi çözmek ve heyecanını artırmak amacıyla yola çıktıkça, baş döndüren fantezilerle dolu yasak bir aşkın içine sürüklenir. Film, izleyiciyi gerçeklik ile fantezi arasında gidip gelen, heyecan dolu bir serüvene taşırken, karakterlerin duygusal karmaşalarını ve içsel çatışmalarını derinlemesine işliyor. Gökçe'nin macerası, hayatının dengesini alt üst ederken, gizemli romandaki yol arkadaşıyla yaşadığı duygusal karmaşalar seyirciyi etkileyici bir hikayenin içine çeker. Kül, kusursuz gibi görünen bir hayatın ardındaki gerçekleri sorgulayarak, izleyiciye unutulmaz bir deneyim sunmaya hazırlanıyor.
Kül Filminin Oyuncuları
Kül Filminin Oyuncuları - Alperen Duymaz - Funda Eryiğit - Mehmet Günsür - Nur Sürer - Yıldıray Şahinler - Gökçe Eyüboğlu - Seda Türkmen - Canan Atalay - Selin Vardarlı - Abdullah Burak Kaya
Kül filmi fragman
https://twitter.com/netflixturkiye/status/1745717249862680985?ref_src=twsrctfwtwcamptweetembedtwterm1745717249862680985twgr4f3631dc86e18c0eb23b044e610a373494bdd5c0twcons1_&ref_url=httpsonedio.comhaberkul-filmi-konusu-nedir-oyunculari-kimlerdir-kul-filmi-ne-zaman-yayinlanacak-1200960 Kül Filmi Ne Zaman Yayınlanacak?Kül filmi, 9 Şubat 2024 Cuma günü sadece Netflix ekranlarında izleyicilerle buluşuyor. Read the full article
0 notes
Link
0 notes
Photo
Mars’ta Çiçek Şeklinde Bir Kaya
Günün Astronomi Görseli 9 Mart 2022
Görsel: NASA, JPL-Caltech, MSSS
Bu şimdiye kadar Mars’ta bulunmuş en sıra dışı kayalardan birisi. Bir bozuk paradan daha küçük olan kaya, bazılarına göre bir çiçek gibi görünmesini sağlayan çok sayıda uzantıya sahip. Kaya gerçekten de fosilleşmiş kadim bir Mars çiçeği olsaydı bu çok büyük bir keşif olurdu, ama sıra dışı yapısı için daha az muhteşem ve şu anda tercih edilen başka açıklamalar var. Ortaya çıkan bir teori, kayanın var olan kayalardaki çatlaklar ya da bölünmelerde su tarafından biriktirilen minerallerin yarattığı bir tür katılaşma olduğunu söylüyor. Bu katılaşmalar birlikte sıkışabilir, çevredeki kayadan daha sert ve yoğun olabilir ve de çevredeki kaya aşınıp gittikten sonra bile varlığını koruyabilir. Çiçek şekli, kristal kümelerinden de kaynaklanıyor olabilir. Blackthorn Salt adı verilen küçük kaya, daha önce görüntülenen Mars çakıllarıyla benzerliklere sahip. Bu görüntü, Şubat’ın sonlarında Mars’ta Curiosity gezgini tarafından alındı. Bilim insanları bu ve benzer şaşırtıcı Mars kayalarının verilerini ve görüntülerini incelemeye devam edecekler.
Görsel: NASA, JPL-Caltech, MSSS
Yazarlar & Editörler: Robert Nemiroff (MTU) & Jerry Bonnell (UMCP) NASA yetkilisi: Phillip Newman Özel haklara tabidir. NASA Web Gizlilik Politikası ve Önemli Bildirimler Bir ASD at NASA / GSFC & Michigan Tech. U. hizmetidir.
Mars’ta Çiçek Şeklinde Bir Kaya yazısı ilk olarak Uzaydan Haberler sayfasında göründü.
1 note
·
View note
Text
Heavenly Blessing – 158. Bölüm
Mega // Drive // Wattpad
Bölüm 158: Beraber Canlı Canlı Gömülmek, Nur İçinde Yatmak Yok
Xie Lian kısık bir sesle konuştu. “…Arkamızdan yaklaşıp çalmış, bu kadar büyük bir şeyi bize fark ettirmeden yapmış olmasına imkan yok.”
Xie Lian kendi gözlem yeteneklerine güvenmese bile, Hua Cheng’e güveniyordu. Ayrıca, gerçekçi olması gerekirse, söz konusu tehlikeyi sezmekse, kendisine de baya güveniyordu. “Adımlarımızı geriye takip edip öğrenelim.” Dedi Hua Cheng.
İkisi yan yana yürüyerek geldikleri yere geri döndüler, mağaranın dönüp geldikleri köşelerinden geriye giderken bir süre sonra aniden durdular.
İsteyerek durmamışlardı, sadece, artık gidecekleri bir yer olmadığı için durmak zorunda kalmışlardı. Her ne kadar tünel dolambaçlı olduğu için, her yerde dönemeçler olsa da yine de sadece tek bir yol vardı, ancak onlar daha başlangıç noktalarına ulaşamadan, soğuk, sert bir kaya bir anda önlerinde belirmişti!
Hiç tereddüt etmediler. Xie Lian sorguladı. “Bu illüzyon mu yoksa gerçek mi?”
Bir gümüş kelebek tembelce oraya geldi ve yıpranmış taş duvara hafifçe vurdu. Tuhaf görünün hiçbir şey yoktu ama kelebek geriye fırlatılmıştı. “Gerçek.” Dedi Hua Cheng.
Xie Lian başını salladı. “O zaman kötü desene.”
Normalde iki türden şeytani duvar olurdu: ilki büyü ile yaratılanlardı, yani aslında orada bir duvar olduğunu düşünürdün ama olmazdı, sadece bir illüzyondu. Bu kurtulması kolay olandı; sadece duvara dokunmak veya kendine bir tokat atmak, uyanmak için üzerine bir kova soğuk su döktükten sonra gidip dokunmak yeterli olurdu.
İkincisi kişinin yön duygusunu ve patikanın yolunu bulandıranlardı. Bu türden olanlar biraz daha güçlüydü. Örneğin, yol çatallandığı zaman solu seçtiğini düşündüğünde, zihnin şaşırır ve aslında sağ tarafa giderdin. Ve sözde ‘Şeytanın Daire Çizdirmesi’ de aslında ufak bir numaraydı: insanlar sağ ve sol adımlarını atarlarken, adımlar arasında hafif bir kayma olması çok normaldi ve insan-dışı varlıklar bu arayı açmak için zihnini bulandırabilirlerdi. Böylece de, sen dümdüz bir çizgide yürüdüğünü sanırken, aslında büyük bir çember çiziyor olurdun ve tam yol tamamlandığı zaman kafan karışırdı: Ne? Nasıl buraya geri döndüm ben?!
Ancak, onlar için bu tür yöntemler sadece ucuz numaralardı. Önlerindeki bu soğuk taş duvara gelince, aslında o üçüncü bir türe aitti: gerçekti.
Xie Lian tam tüm gücüyle duvara bir yumruk indirip arkasında bir şey var mı diye düşünüyordu ki, Hua Cheng’in konuştuğunu duydu. “Gege, bana elini ver.”
Xie Lian: “?”
Her ne kadar şaşırmış olsa da, yine de itaat ederek Hua Cheng’e elini uzattı. Hua Cheng nazikçe elini tuttu ve kendi avucunun içine aldı, diğer eli ise sanki bir şey takıyormuş gibi hemen yanındaydı.
Xie Lian bir an için nefesini tuttu ve kısa bir süre sonra elini kaldırdı, merak etmişti. “Bu?”
Sol elinin üçüncü parmağında oldukça ince kırmızı bir ip vardı ve Hua Cheng bizzat bağlamıştı. Bu kırmızı ip ayrıca devam ediyordu, uzayarak hiç Hua Cheng’in parmağındaki kırmızı düğüme bağlanıyordu.
Hua Cheng kendi elini de kaldırdı ve ona ikisinin ellerindeki birebir aynı kelebek düğümleri gösterdi, gülümsüyordu. “Şimdi birleşmiş olduk.”
Bunu duyunca Xie Lian yüzünün alev aldığını hissetti. Belki biraz fazla düşünüyordu ama aceleyle yüzünü ovaladı, kalbinin hızla çarpmaya başladığını Hua Cheng’in fark edeceğinden korkuyordu. Gülümsedi. “Bir tür büyü mü?”
“Evet.” Hua Cheng yüz ifadesini nasılsa biraz toparladı ve elini indirdi. “Her ne kadar kendi isteğimizle ayrılmayacak olsak da, ne olur ne olmaz. İp kopmayacak veya kısalmayacak. Eğer ip kopmazsa, diğer taraftaki kişi iyi demektir. Eğer karşıdaki artık yoksa, onun dışında, ip diğerine yol gösterecektir.”
“Nasıl ‘yoksa’?” Diye sordu Xie Lian.
“Ölmüş veya yitmiş.” Hua Cheng açıkladı.
Xie Lian tam konuşacaktı ki bir anda, uzaklardan hafif titreşim sesleri yükseldi. Dikkatle dinledi ve merak etti. “Birisi yumruk mu atıyor?”
Bu güç ve sıklık göz önünde bulundurulunca, sanki birisi sürekli dağa yumruk atıyor gibiydi. Xie Lian belirtti. “Bu güç kesinlikle bir ölümlüye ait olmaz, kesinlikle bir savaş tanrısı olmalı. General Pei mi acaba?”
“Ses önümüzden geliyor.” Diye gözlemde bulundu Hua Cheng.
‘Önümüz’ ile kastettiği elbette gitmeyi planladıkları yoldu, ama Pei Ming ve diğerleri kaybolduğu için geri dönmüşlerdi. Ancak Pei Ming ve diğerleri arkalarında kaybolmuşlardı, nasıl şimdi geri belirmiş olabilirlerdi? Ve eğer bu kişi Pei Ming değilse, kimdi?
İkisi bakıştılar ve yan yana yola koyuldular, kontrol etmeye hazırlardı. Ancak patikanın yarısında, dağa yumruk atan ses anide kayboldu, kasti miydi yoksa enerjisi bittiği için miydi bilmiyorlardı.
Ama çoktan buraya kadar geldikleri için, neden geri döneceklerdi ki? Bu yüzden Xie Lian ve Hua Cheng sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye devam ettiler. Birkaç gümüş kelebek mavimsi, karanlık mağarada önlerinde dans ederek yollarını aydınlatıyordu. Aniden, Xie Lian taş duvarda tuhaf bir şeyin görüntüsünü yakaladı. “Ne bu? Kırmızı bir ip mi?”
Uzaktan, sahiden ne olduğunu seçemiyorlardı, ama son derece tuhaftı, kırmızı bir ip gibi görünüyordu ama çok daha kalın ve kıvrılıp duruyordu, daha çok kırmızı, uzun bir solucana benziyordu. Xie Lian kolayca yaklaştı ve yakından inceledi. “Bu Ban Yue’nin akrep yılanlarından değil mi?”
Sahiden de şarap kırmızısı akrep yılanının alt yarısı duvarın dışında kalmıştı, dönüyor kıvranıyordu. Üst yarısı ise görünüşe göre duvarın içine gömülmüştü. Xie Lian sordu. “Bir deliğe girdi de çıkamıyor mu?”
“Muhtemelen hayır.” Dedi Hua Cheng.
Bu akrep yılanın tüm bedeni havada asılı duruyordu ve yılanlar duvarlara tırmanamazlardı, bir deliğe girmek için nasıl bu kadar yüksek bir yere sürünebilirdi? Ayrıca, taş duvarda pek çok delik vardı, yani eğer illa sürünecekse, neden bu kadar küçük bir taneyi seçecekti ki? ‘Delik’ de oldukça tuhaftı, akrep yılanın boyutuyla birebir aynıydı, bu nedenle bedeni tümüyle sıkışmıştı.
Xie Lian görebilmek için yılanı tutup çekmek istedi ama yılan anormal derecede tetikteydi, delirmiş gibi kuyruğunu savuruyor, rastgele iğneliyor, neredeyse Xie Lian’ı sokuyordu. Bu nedenle Hua Cheng ona bir fiske attı, sanki öylesine yapmış gibi görünüyordu ama yılan sanki şok olmuş gibiydi, hareket edemeyecek kadar donmuştu. Xie Lian gülse mi ağlasa mı bilmiyordu, ve tam konuşacaktı ki aniden ağzını kapattı. “Duydun mu?”
“Duydum.” Dedi Hua Cheng.
İkisi de aynı anda yola baktılar.
Karanlıkta bir dizi yavaş nefes sesi vardı, son derece düzenli, son derece sakin.
İki hayalet kelebek kımıldadı ve birbirlerinin etrafında dans etti, ardından nefes sesine doğru ilerlediler, yükseldikçe yükseliyorlardı, gümüş ışık da gittikçe uzaklaşıyordu. Yavaş yavaş bir çift el parlamaya başladı.
Bir insanın eliydi. Bir erkeğin elleri. Elinin sırtı kanla lekelenmiş, kesiklerle kaplanmıştı, ölüymüş gibi yere sarkmışlardı. Yukarı çıktıkça, bir insanın karışık saçları belirdi ve başı da ölüymüş gibi düşmüştü.
Ancak, alt bedeni yoktu.
Taş duvarın üzerine ‘asılmış’ olan bu kişinin alt bedeni yoktu. Sadece taş duvardan fırlamışa benzeyen bir üst bedeni vardı!
Geçmişte Xie Lian başarıyla nadir bir avı avladıkları zaman, avın kafasını kesip, çürümemesi için kimyasal solüsyonlara batıran ve malikanelerindeki duvarlara asan soylular ve aristokratlar görmüştü. Önündeki bu görüntü ona kaplan, antilop, kurt ve diğer kesilip düzgün bir sıra halinde başı duvara asılan hayvanları anımsatıyordu. Ancak bu adam açıkça hala nefes almaktaydı, bu yüzden hala hayattaydı!
Xie Lian bir adım yaklaştı. “Bu yaratık ne? Dağ ruhunun gerçek bedeni mi?”
Ancak yanındakinden cevap gelmemişti. Xie Lian aniden korktuğunu hissetti. Hızla başını çevirdi ve sahiden de – Hua Cheng gitmişti!
“SAN LANG?!” Xie Lian haykırdı.
Doğal olarak kimse ona cevap vermedi, ama duvara asılmış olan adam mırıldandı, sanki uykusunda konuşuyormuş da, uyanmak üzereymiş gibiydi. Bu şartlar altında ise adam Xie Lian’ın umurunda bile değildi ve iki kez çember çizdikten sonra tekrar bulunduğu noktaya geri dönmüştü ki aniden parmağına sarılmış olan kırmızı ipi hatırladı ve neşeyle elini kaldırdı. Sahiden kırmızı ip hala oradaydı, kopmamıştı. Böylece Xie Lian biraz rahatladı ve kırmızı ipi yakaladı, yürürken çekiyordu. Yürüdü ve yürüdü, ve en sonunda ipin ucuna ulaştı.
İpin diğer ucu taş duvardaydı!
Xie Lian inanmadı ve iki kez çekti, ama her seferinde taş duvardan daha fazla ip geliyordu, bu da onun duvarın için şu anda Hua Cheng’in olup olmadığını merak etmesine neden oluyordu.
Böyle bir ihtimalin olma düşüncesi aklına geldiği anda, Xie Lian tek kelime etmeden Fang Xin’i çekti, duvarı parçalamaya hazırdı. Ancak beklenmedik bir şekilde daha kılıcın ucu duvara ulaşmamıştı ki, tüm görüş alanı karardı ve sanki önündeki taş duvar bir anda devasa bir ağıza dönüşmüş gibi uludu ve onu bütün olarak yuttu!
Gözlerindeki kararma çabucak geçmemişti ve Xie Lian yutulurken gittikçe daha da kararmaya başlamıştı. Etrafında sadece onu ezen kum ve çamur parçaları vardı, oldukça boğucuydu. Kum ve çamur bir yandan da durmadan ilerliyordu, sanki devasa bir yaratığın midesine doğru yol alıyorlarmış gibi hissetmesine yol açıyordu ve bu yaratık o hariç pek çok farklı şey de yemişti, her şeyi sindirmek için midesini alt üst ediyordu. Bir yandan da bataklığa çekiliyormuş gibiydi, sanki gücü yetmiyor ve daha çok çabaladıkça daha da derinlere batıyordu. Xie Lian kaçmak için duvarı yıkmak istiyordu ama belki de Hua Cheng oradaydı, bu yüzden geri çekilmek yerine ilerledi, kırmızı ipi çekerek ilerlerken toprak ve kumdan kurtulmak için kollarını sallıyordu. Tam bu sırada bir el aniden önünde belirdi, kontrollü bir şekilde bileğini tuttu. Xie Lian paniğe kapılmıştı. “KİMSİN?!”
Ağzını açtığı anda ağız dolusu çamur içeriye doldu ve sefil bir halde tükürdü. Ele gelince, onu tutmuş ve çekmişti, birinin kollarındaydı, tanıdık bir ses hemen başının üzerinden yükseldi. “Gege, benim!”
Sesi duyunca, Xie Lian’ın tüm vücudu gevşedi, sıkıca ona sarıldı, konuşuverdi. “…Şükürler olsun, kırmızı ip kopmadı. Sahiden seni buldum!”
Hua Cheng de ona sıkıca sarıldı, endişeyle konuştu. “Kopmadı! Ben de seni buldum.”
Görünüşe göre her ikisi de aynı tuhaf kazaya maruz kalmışlardı. Xie Lian yukarıdaki duvardan asılan yarım adamı inceliyordu ve Hua Cheng de etrafı kolaçan etmekteydi, gölgelerde onları bekleyebilecek bir şeye karşı tetikteydi. Ancak beklenmedik bir şekilde hemen yanında durmakta olan Xie Lian’ın kaybolması sadece bir saniye sürmüştü, onun yerine yoktan var olan bir taş duvar belirmişti. Hua Cheng kırmızı ipe asılmış, arayarak yola koyulmuş ve bittiği yerde bir duvarla karşılaşmıştı, bu yüzden doğrudan Xie Lian’ı aramaya koyulmuştu.
Aslında ilk başta ikisini ayıran sadece bir duvardı, ama her ikisi de diğerinin duvarın içinde olduğunu düşündüğü için aynı anda harekete geçmişlerdi. Xie Lian defalarca Hua Cheng’in her şeyi düşündüğünü tekrar etmişti. “Neyse ki kırmızı ip bizi bağlıyor! Yoksa, birbirimizi bulabilir miydik kim bilir? General Pei ve diğerlerinin aniden kaybolmasına şaşmamalı, yani kimse bizi pusuya düşürmemişti, onun yerine… dağ ruhu tarafından yutuldular.”
“Evet öyle.” Dedi Hua Cheng. “İyi bir yer seçemedik ve kendimizi dağ ruhunun karnında bulduk.”
Xie Lian yumuşak bir şekilde boğazını temizledi.
Evet öyleydi. Şu anda üç dağ ruhundan birisinin karnında olduklarına hiç şüphe yoktu. Yin Yu Xie Lian’a yukarı kazıp kazmamasını sorduğu zaman, tam olarak dağ ruhunun dinlendiği yerde duruyorlardı demek ki ve Xie Lian neşeyle kabul etmişti. Şanssızlığı sahiden bu dünyaya biraz fazlaydı, yalan yoktu. Etraflarındaki tüm kum ve çamur alanlarını daraltıyordu, gittikçe daha da sıkışıyorlardı, gittikçe daha bunaltıcı bir hal alıyordu. Xie Lian sahiden orada daha fazla durmamaları gerektiğini hissediyordu ve sordu. “Buradan nasıl çıkabiliriz?”
Hua Cheng cevapladı. “Dibe kadar kazdı, o yüzden çok iyi durumda sayılmayız. Şu anda ise bizi sindirmeye çalışıyor, bu yüzden biraz zordayız. Ama rahat ol gege, eninde sonunda çıkacağız.” Ardından espri yaptı. “Beraber gömülerek ölmek, muhtemelen böyle bir şey.”
Xie Lian bunu duyunca geriledi, ama dudaklarının köşeleri aslında yukarıya doğru kıvrılmıştı. Fark edince hemen ifadesini düzeltti. “Dışarıdaki yarım adam muhtemelen dağ ruhu tarafından yutulmuştu. Dağa atılan yumruk ise muhtemelen onun kaçmaya çalışırken çıkarttığı seslerdi, taş duvarlara vuruyordu. O ve akrep yılan aynılar, tümüyle yutulmadılar, sadece bir yarılarını yitirdiler.” Bu nedenle de etkisi oldukça ürperticiydi.
“Ama o bizimle birlikte Tong Lu Dağına gelen ekipten birisi değil.”
Xie Lian aniden dağınık saçları anımsadı. “Bekle, kim olduğunu biliyorum. Muhtemelen Qi Ying’di!”
Hua Cheng bir süre düşündükten sonra hatırlamışa benziyordu. “Ah, şu kıvırcık saçlı olan.”
“Acaba iyi mi?” Dedi Xie Lian. “Bayılmış mıydı? Bilinci yerinde değilmiş gibi görünüyordu.”
“O iyi, sadece uyuyordu.” Dedi Hua Cheng.
“…”
“Nereden biliyorsun?” Xie Lian sordu.
“Dışarıda birkaç gümüş kelebek bırakmıştım.” Dedi Hua Cheng. “Daha yeni bir tanesini gönderdim. Sağ gözüm şu anda dışarıda olup biteni görebiliyor.”
Tam kelimeler dudaklarından dökülmüştü ki hafifçe “Hm?” dedi, tuhaf bir şey görmüşe benziyordu. “Dışarıda neler oluyor?” Dedi Xie Lian.
Hua Cheng hiçbir şey söylemedi, sadece başını hafifçe yana eğdi, alınları birbirine değene dek nazikçe Xie Lian’ın çenesini kaldırdı. Xie Lian’ın gözleri ardına dek açıldı, ama ardından gözlerini kapattı ve sonra tekrar açtı. “Bu sahiden… büyüleyici.”
Sağ gözü, önlerinde olandan tamamen farklı bir sahneyi izliyordu. Her ne kadar hala karanlık olsa da, yine de kabaca siluetleri görebiliyordu.
Diğer tarafı gözetleyen gümüş kelebek görünüşe göre bir çok yeşilliğin arkasındaydı, ve sahnenin altında, karanlık bir gölge yavaşça yaklaşmaktaydı. Xie Lian fısıldadı. “Birisi geliyor, kim acaba. Gümüş kelebeğin nerede saklanıyor? Yakalanmasın?”
“Saçında.” Dedi Hua Cheng. “Işığını gizledi, yakalanmayacaktır.”
Karanlık gölge en sonunda yeterince yaklaştı ve başını kaldırdı, yüzü bembeyazdı.
“Yin Yu?” Dedi Xie Lian.
Çevirmen: Nynaeve
Not: “Yaşarken tek döşek; ölünce tek mezar” – Bu dizeler ‘QingPing Dağı Kısa Hikayeleri Derlemesi(?)’ kitabında yer alan hikayelerden birisi olan ‘Romantizmin Cömert Köşkü’ndendir, ki kitap Çin tarihinde kaydedilmiş en eski eserlerden birisidir. Dizeler birbirine çok aşık evli bir çifti tasvir eder. Hua Cheng ‘Beraber gömülerek ölmek’ dediği zaman, dizelerin ‘ölüm bile bizi ayıramaz’ cümlesi ile aynı anlamda çevrilebilecek olan ikinci yarısına atıfta bulunuyor.
147 notes
·
View notes
Text
Devlerin Hazinesi
Ümit ve İhsan iyi arkadaştılar. Hep beraber gezerlerdi. Bazen okuldan kaçarlar olmadık yerlere giderlerdi. Bu okulun hemen dibinden başlayan dağlık alanın cazibesindendi.
Cevdet öğretmen sınıfta bir gün devlerden bahsetti. “Çocuklar devler yöremizde de yaşamış. Söylenceye göre şu gördüğünüz dağlarda, bir mağaranın içinde, kendilerini uyandıracak kişileri beklerlermiş. Öyle her insan gibi de uyanmazlarmış.”
Ümit söz istedi. “Öğretmenim bu dağlarda hiç mağara yok. Belki bahsettiğiniz mağara zaman geçtikçe girişi kayalarla tıkanmış olabilir. Büyüklerim bana ‘devin yeri ancak dolunay zamanında bulunur’ demişti. Galiba dolunay kayalara gelgit çekimi yapıyor olmalı ki efsane de uyandırılmaları böyle oluyor.”
Öğretmen “Bende söylediklerimi bu yörede duydum. Yani babalarınızdan dedelerinizden.”
Tam o esnada tenefüs zili çaldı. Ümit İhsan’a “Son dersimiz de boş. Seninle okulu kıralım mı. Hem dağda ulaştığımız yerin ötesine geçeriz. Biz sabahçıyız. Evden soranlar olursa ‘öğretmen salmadı, program yaptık’ deriz.”
İhsan “Dağa şimdi çıkmaya başlasak iki saatimizi alır. İki saatte iniş. Akşamı buluruz. Benim kafama yattı. Hadi gel çıkalım.”
Ümit ve İhsan okulun bahçesinde sağına soluna baktı. Kargaşa içindeki öğrenciler kısıtlı tenefüslerini sıra dışı bağırarak, çağırarak kullanıyorlardı. Öğretmenler görünürlerde yoktu. Yalnız okulun çıkış kapısını kullanamazlardı. Kamera vardı. Tek çıkış yeri öğretmenler odasını gören bahçe duvarıydı.
Duvardan atladıklarında “Hey sen.” diyen birini duydular. Ama iki arkadaş başlarını eğerek okul duvarından uzaklaştılar. Ormana girdiklerinde rahat bir nefes aldılar.
İhsan “Oğlum Ümit öğretmen devlerden bahsetti. Bu devlerle karşılaşacağımızın işareti olmasın. Kim ister birkaç devin kovalamasını. Kaçmasına kaçarız. Ya bize kocaman kayalar fırlatırsa. Adı üstünde dev. Bizim fırlatacağımız taşlar gibi olmaz.”
Ümit “Şimdiden hayal kur bakalım sen. Devlerin yanına vardığımızda gerçek hayali o zaman görürsün. Sen galiba korkmak istiyorsun. Ama yinede tedirginim. Çünkü sen aksi bir şey söyledin. Ben de devleri hafife aldım. Hep senin yüzünden. Başımıza bir şey gelirse yarı yarıya ortağımsın.”
Çıka çıka en son vardıkları yere geldiler. Ümit “Buradan öteye hiç geçmedik. Ne dersin ileride ki kayalıklara gidelim mi. Bence oraları görmediğimiz için ilginç yerler olmalı.”
İhsan bir şey demedi. Arkadaşının yürümesi ile onu takip etti. Kayalıklara geldiklerinde ilginç oyuklar gördüler. Birkaç tanesini incelediler. Son gördükleri oyuk genişçeydi. İçine girdiler. Bir mağaraya girdiklerini anladılar. Çantalarından fenerlerini çıkardılar.
O da ne. Duvarda bir düzine yazı gördüler. Hiyeroglife benziyordu. Ama en son satır Latince harflerle yazılmıştı. Ümit yazıyı Türkçe diliyle okumaya çalıştı. “Banutukukutukku.” Deyince yer sarsıldı. Toprağın altından önce bir yükselti oluştu. Bir göz, sonra bir burun ortaya çıktı.
Ümit “Bu dev tamamen uyanmadan buradan çıkalım.”
Ama İhsan donmuş kalmıştı. Hipnotize olmuştu. Ümit onu birkaç defa daha sarstı. İhsan “Bana bir şey olduğu yok. Sarsmayı kes. Ben korkmuyorum. Gördüğümüz dev bize zarar veremez. Devin boyu çok büyük. Yerinden doğrulamaz ve kimseyi yakalayamaz. Beni bırak ta bu tarihe şahitlik edelim.” Ümit sus pus oldu.
İhsan’ın söylediklerinde doğruluk payı vardı. Ama… “Tamam ayağa kalkamaz. Ya sürünmeyi akıl ederse.” Dedi Ümit.
İhsan korku içinde “Ne?” diyebildi. Bu aklına gelmemişti. Korku ile karışık bir sallanma yaşadı. Dev bütün uzuvlarını toprak altından çıkarmıştı.
Dev konuşmaya başladı. “Siz ikiniz yoksa annemin bana bıraktığı yiyecek misiniz?”
Ümit “Sen bizi geri zekalı bir yiyecek zannediyorsun. Bu sorunu hakaret kabul ediyorum. Ve diyorum ki sen bir taş kafasın.”
Dev o an kükredi. Doğruldu.
Ümit “Hemen çıkalım. Dev sürünecek. Çabuk.” Dışarıya çıktılar. Tek kurtuluşları tepeden aşağıya inen ormanın içine girmekti.
Ümit “Görünmeden inelim. Yavaş inelim. Dev tepede bizi görmeye çalışıyordur. Bizi göremediği için inmeyi akıl edemiyor. Zaten akşam oldu. Bizi bundan sonra hiç göremez.”
İhsan “Nasıl olur koskoca bir kafa ve vücudu toprağı yararak dışarı çıktı. Okumak güzeldir derler ama sen o Latince kelimeyi okuyunca uyuyan devi uyandırdık.”
Ümit “Ben de şaşırdım kaldım. Acaba diyorum o büyülü sözü ölü bir canlıya söylesem dirilir mi ki?”
İhsan “O söz mağarada geçerlidir. Denemeni hiç tavsiye etmem. Bir devi uyandırdık. İkincisi için henüz hazır değilim.”
İki arkadaş arada bir devi görmeye çalışıyordu. Ne kadar bakarlarsa baksınlar dev ortalıkta yoktu. Belki de dev mağarasına geri girmişti. Bunu bilemezlerdi.
Dağdan inmişler evlerine gidiyorlardı. Ümit’in evi köy yolunun girişindeydi. İhsan arkadaşını uğurlamak için bekledi. Ümit birkaç defa evin kapısını çaldığı halde açan olmadı. “Tabi ya biz ikimiz firariyiz. Dedi. Annem benim geciktiğimi öğrenince okula gitmiş, seninle benim kayıp olduğumuzun farkına varmıştır. Bizimkiler sizde olmalı.”
Beraberce ilerlediler. O an dağdan büyük kaya parçaları kopup yuvarlanıyordu. Parçalar yola kadar iniyordu. İhsan ileriden evini ve önünde ki kalabalığı görünce bağırdı. “Hey biz buradayız. Kaybolmadık.”
Ama iki kayıp çocuğun anne ve babası öyle düşünmüyordu. Aileler hiçte sevimli görünmüyordu.
İhsan “Dağda mağara bulduk. Bize anlattığınız dev masalı gerçekleşti. Dev peşimizdeydi. Zor kaçtık.”
İhsan’ın babası “Hadi oradan yalancı. Yalanını bana yutturamazsın.”
İhsan “Öyleyse dağdan yuvarlanan kayalarda neyin nesi. Belli ki dolunay olmadığı için uyanan dev taşa dönüşüp dağdan aşağıya yuvarlandı.”
Babası karşıl��k vermedi. İhsan bundan cesaret alarak “Baba akşam söz bütün ödevlerimi yapacağım. Yarın tatil. Arkadaşlarımla yarın istediğimiz gibi gezelim mi?” dedi.
Baba “Ödevlerini yaparsan sorun olmaz. Ama bana bir dev gördüm deme. Çünkü yalan söylemiş olursun.”
İhsan bir karşılık vermedi. Ne dese boştu. Babasını inandıramazdı artık. Doğru olduğunu bildiği bir şeyi savunmadı. Aileler dağıldı. Evlerine çekildi.
Sabaha doğruydu. İhsan babasına verdiği sözü yerine getirmenin rahatlığıyla doğruca Ümit’lerin evine koştu. Onu evinden aldı. Yanına macera ve gezmeyi seven diğer iki arkadaşını da alıp yürüyüşe geçtiler. Hedef yeni keşfettikleri mağaraydı.
Zirveye zorda olsa kısa sürede çıktılar. Mağaraya ilk giren Ümit oldu. Ardından diğerleri.
Ümit “Arkadaşlar devler gelmeden şu kitabeyi yerinden sökelim. Çünkü değerli bir şey. Çok eski bir yazıyı barındırıyor. Kitabeyi bırakırsak dev zarar verebilir. Çünkü onu uyandıran levhayı bir daha uyanmamak için parçalayabilir.”
Ve levhayı yerinden çıkarmaya çalıştılar. Olmadı. Dev bir kaya gibi yerinden kıpırdamıyordu. Küçük sivri taşlarla levhanın kenarlarında oyuk açmaya çalıştılar. Yine olmadı.
Ümit “Arkadaşlar ne yaparsak olmuyor. Böyle yaparsak kitabeye zarar vereceğiz. En iyisi bırakalım. Dedi ekledi. Gelin mağaranın içine doğru, gittiği yere kadar yürüyelim.” Ve dört öğrenci arkadaş önlerine fener tutarak ilerledi.
O da ne. Karşılarına kir pas içinde bir kapı çıktı. Kapı olduğu belliydi ama taştandı. Kapıyı iyice incelediler. Ağır kapıyı yerinden oynatmak için fikir yürüttüler. Akıllarına bir şey gelmedi.
Ümit “Durun bir dakika. Üstündeki levhada iki tane Latince kelime var. “ Ümit okudu. “Open the door.” Dedi. Kapı kıpırdanmaya başladı. Yavaş yavaş açılıyordu kapı. Sonuna kadar açıldı. Korkuyorlardı.
Ümit “İçeriden yaşayan bir yaratık olursa beraberce kaçacağız. Ayrı ayrı değil.” Ümit kapkaranlık içeriye fenerini tuttu. O an gözleri ışıl ışıl oldu. Her yer altın eşyalar ile doluydu. Bir müddet bu büyülü atmosferi seyrettiler.
Ümit “Yanımıza bu hazinelerden almayacağız. Lanetli olabilir. Ama onun yerine cep telefonum ile bol bol fotonuzu çekeceğim.”
Ümit ve arkadaşları yanlarına hazinelerden almadılar ama avuçlarını mücevher ve sikkelere daldırdılar. Oynadılar, döktüler, saçtılar. Son olarak Ümit hazinelerin önünde tek tek arkadaşlarının fotoğraflarını çekti. Sonra “Artık çıkalım buradan.” Dedi.
Hızla hazine odasını terk ettiler. İşin tuhafı onlar çıkınca taş kapı kendiliğinden kapandı. Daha da ilginci Ümit’in çektiği tüm fotoğraflar kendiliğinden silinmişti.
Ümit “Arkadaşlar hazineler gerçekten lanetliymiş. Fotoğraflarınız kendiliğinden silindi. Bir de o altın sikkelerden aldığınızı düşünün. Gerçekten korku verici.” Dedi. Mağarayı terk edip dağdan aşağıya indiler.
Tuna M. Yaşar
1 note
·
View note
Text
Fethiye Gulet Kiralama
Ege ve Akdeniz’in keşisim noktası Türkiye’nin dünyada en güzel tatil yörelerinden biri olan Fethiye, koyları, kumu, güneşi ve doğal güzellikleri ile hem yerli hem de yabancı bir çok turistin dikkatini çekmektedir. Doğa harikası bir coğrafyada yer alan Fethiye’de mavi bayraklı plajlar, yaz güneşinin tadını doyasıya çıkarmak, huzuru bulmak ve tarihi keşfetmek isteyenler için Fethiye yat kiralama nefis bir seçim. Mart ayından Kasım ayına kadar yaz sezonu olarak adlandırabileceğimiz Fethiye’de bir yat kiralama planınız var ise Fethiye gulet kiralama, Fethiye motor yat kiralama, Fethiye yelkenli kiralama, Fethiye katamaran kiralama ayrıcalıkları LYC4u.com ile sizleri bekliyor. Ünlü tatil beldesi Fethiye’de yüzlerce yat arasında istediğiniz kriterlere uygun olanı kolaylıkla seçmeniz için LYC4u.com olarak sizlere sunduğumuz seçenekleri inceleyebilirsiniz. Fethiye ekonomik yat kiralama, Fethiye lüks yat kiralama, Fethiye günübirlik tekne kiralama, Fethiye özel yat kiralama, Fethiye muhafazakar yat kiralama, Fethiye muhafazakar tekne turu ve daha bir çok kategoride Fethiye yat kiralama ayrıcalığının tadını bizlerle çıkarın.
Fethiye Özel Yat Kiralama
Lüks yat tatilinizi olabildiğince konforlu hale getirebilmek için tüm ihtiyaçlarınıza eksiksiz hizmet edecek 7/24 alanında uzman personelimiz ile en üst düzeyde profesyonel hizmet sunmaktayız. Konfor ve eğlenceyi sağlamak için ihtiyaçlarınıza ve isteklerinize uygun ekipler seçilmektedir. Sektördeki deneyimlerimiz ile Fethiye özel yat kiralama tatilinizde sizlere tam memnuniyet sunmaktayız. Yat tatilinizde konfor, deniz, huzur ve tam özgürlüğe kalabalıktan uzakta yaşamanız bizim ilk önceliğimizdir. Geleneksel olmayan ilişkiler içinde olan özel insan gruplarına kapımız açıktır; gizliliğin ve saygının önemini anlıyoruz. Akdeniz ve Ege Denizi’nin kristal turkuaz sularında rahatlayın, yüzün ve su sporları yapın, yeni yerler keşfedin ve tarihi kentleri ziyaret edin, lezzetli yöresel yemeklerin tadına bakın, yeni insanlarla tanışın ve hayatın tadını çıkarın. Sadece sizin için kişiselleştirilmiş özel güzergah oluştururken zevklerinizi ve tercihlerinizi göz önünde bulundurarak, seçtiğiniz bir yatta herhangi bir tatili kişiselleştirmenize yardımcı olabiliriz.
Fethiye Motor Yat Kiralama
Hız ve konforun bir arada sunulduğu Fethiye motor yat kiralama hizmetinde her bütçeye uygun seçenekler mevcuttur. Fethiye’nin karadan ulaşımı olmayan gizli ve bakir koylarını motor yat tatili esnasında keşfedebilirsiniz. Fethiye’nin turkuaz sularının tadını çıkarabilir, yemyeşil ağaçların gölgesinde dinlenebilir, karaya çıkarak keşifler yapabilir ve bunlara ek olarak, bu dingin sularda farklı su sporlarını deneyebilirsiniz.
Fethiye Gulet Kiralama
Geleneksel mavi tur keyfi ve konforu için Fethiye gulet kiralama hizmetinde her bütçeye uygun seçenekler mevcuttur. Fethiye’nin karadan ulaşımı olmayan gizli ve bakir koylarını gulet tatili esnasında keşfedebilirsiniz. Fethiye’nin turkuaz sularının tadını çıkarabilir, yemyeşil ağaçların gölgesinde dinlenebilir, karaya çıkarak keşifler yapabilir ve bunlara ek olarak, bu dingin sularda farklı su sporlarını deneyebilirsiniz.
Fethiye Yelkenli Kiralama
Yelkenli kiralama seçeneği size dünyanın en güzel seyir bölgelerinden birinde, turkuaz mavisi suların ve muhteşem doğanın keyfini çıkartma fırsatı sunuyor. Türkiye’nin eşsiz güzelliklerinin yer aldığı bölgeyi kendi rotanızı oluşturarak özgürce gezebileceğiniz Fethiye yelkenli kiralama hizmetinde her bütçeye uygun seçenekler mevcuttur. Fethiye’nin karadan ulaşımı olmayan gizli ve bakir koylarını gulet tatili esnasında keşfedebilirsiniz. Fethiye’nin turkuaz sularının tadını çıkarabilir, yemyeşil ağaçların gölgesinde dinlenebilir, karaya çıkarak keşifler yapabilir ve bunlara ek olarak, bu dingin sularda farklı su sporlarını deneyebilirsiniz.
Fethiye Özel Etkinlikler için Yat Kiralama
LYC4u, özel günlerinizde sıra dışı etkinlik planlama hizmeti de vermektedir. Akdeniz ve Ege’nin turkuaz sularında tatilinizin tadını çıkartırken aileniz ve arkadaşlarınız için doğum günü partileri, yıl dönümü kutlamaları, iş toplantıları, evlilik, balayı, bekarlığa veda, bağış toplama vb bir çok etkinlik ve kutlamaları özenle organize etmektedir. Özel günlerinizde Fethiye yat kiralama deneyimi ile hak ettiğiniz en kaliteli hizmet ile kutlayın. Sizin özel günleriniz onların gerçekleştirebileceğimiz organizasyonları ve deneyimleri hak ediyor.
Fethiye Muhafazakar Yat Kiralama
Mutassıp aile ve arkadaş grupları için firmamız Fethiye muhafazakar yat kiralama fırsatları sunmaktadır. Mutaassıp aileler için yıllardır mavi yolculuk yapmak isteyip yatlarda zaruri olarak bulunan erkek personelden dolayı rahat edemeyen kapalı aileler için organize ettiğimiz yatlarda bayan personel ile artık bu sorunu tamamen ortadan kaldırdık. Örneğin bir guletin erkek personeli ile iki bayan personel veya da sadece bayan kaptan ve bayan personel(kaptan, aşçı, gemici) seçenekleriyle tesettürlü ailelere de hizmet vermekteyiz. İslami kurallara uygun bir şekilde içiniz rahat edecek şekilde tatilinizi yapabilirsiniz.
Fethiye’de Tatil
Muğla’nın dünyaca ünlü ilçesi Fethiye’nin eski adı Meğri’dir. Rumca uzak diyar anlamını taşıyan Makri’den türediği düşünülmektedir. Fethiye, Muğla’nın en büyük yüzölçümüne ve yerleşkesine sahip ilçesidir.
Akdeniz’in batısında yer alan Fethiye ilçesi görülmeye değer koyları, şirin adaları, doğal parkuları, denizi, antik kentleri ile tatil yapmak isteyenler için bulunmaz fırsatlar sunmaktadır. Ege ve Akdeniz’in turkuaz sularının tadını çıkartabileceğiniz sadece deniz yolu ile ulaşımı olan bir çok koya sahip olan ilçede Likya Yolu’nda yürüyüş, Babadağ’da yamaç paraşütü, Saklıkent’te rafting, tarihi kentler, müzeler gibi sayısız güzelliğe ev sahipliği yapmaktadır.
Masmavi denizi, yemyeşil ormanları, koyları, antik kentleri, sit alanları, doğa güzelliklerine sahip olan Fethiye’ye ulaşım oldukça kolaydır. Fethiye’ye havayolu ile ulaşmak isteyen misafirlerimiz tüm yıl boyunca uçuşların gerçekleştiği şehre 50 kilometre mesafede bulunan Dalaman Havalimanı’nı kullanarak rahat bir şekilde ulaşabilirler. Beklemek istemeyen ya da alışverişini yaparak teknesine ulaşmak isteyen misafirlerimiz Dalaman Havalimanı Fethiye Transfer hizmetimizden yararlanabilirler.
Fethiye’de coğrafyası gereği yemek masalarını taze deniz ürünleri ve yöresel lezzetler süslemektedir. Özellikle yaz dönemlerinde turist nüfusunun arttığı ilçede dünya mutfaklarını da rahatlıkla bulabilirsiniz.
Balık Otlu Gözleme Kalamar İngiliz Kahvaltısı Arapaşı Çorbası Deniz mahsülü mezeleri
Fethiye’ye gittiğinizde görülmesi gereken yerler;
Kaya Mezerlar Likya Yürüyüş Yolu Araksa Antik Kenti Fethiye Arkeoloji Müzesi Kayaköy Ölüdeniz Kelebekler Vadisi Kabak Koyu
Çoğu mavi bayraklı plajları, yeşille mavinin birleştiği göz kamaştıran koyları ile Fethiye’nin her gün bir yerinde yüzmek isteseniz tatiliniz yetmeyebilir.
Kabak Koyu Cennet Koyu Katrancı Koyu Aksazlar Koyu Kuleli Koyu Büyük Boncuklu ve Küçük Boncuklu Koyları Küçük Samanlık ve Büyük Samanlık Koyları Kelebekler Vadisi Çalış Plajı Ölüdeniz İnlice Halk Plajı Patara Plajı Kıdrak Plajı Karaot Plajı
Ortasından Paspatur suyu geçen, eski kentin aslına uygun restore edilmesiyle turizme kazandırılan Paspatur çarşısı gezmeye doyamayacağınız dükkanlar ve kafelerle dolu. Fethiye’nin turistik alışveriş noktası olması sebebiyle yerel dokuma işi tekstil ürünler, kilim, deri, kuyum alışverişinin tam adresi.
Gündüz plaj eğlenceleri ve su sporlarıyla eğlenenler gün batımından sonra Fethiye’nin meşhur Hisarönü Barlar Sokağındaki renkli gece hayatına dahil olabilir. Her çeşit müzik zevkine hitap eden barlarda, dans ve eğlence yaz geceleri sabahın erken saatlerinde kadar devam eder.
Dünya’nın en gözde destinasyonlarından biri olan Fethiye’de Fethiye yat kiralama, Fethiye mavi tur, Fethiye tekne kiralama, Fethiye gulet kiralama, Fethiye motor yat kiralama, Fethiye yelkenli kiralama düşünüyorsanız; LYC4u ayrıcalıkları sizleri bekliyor.
0 notes
Text
Peygamberler Şehri Şanlıurfa
Ülkemizin en büyük 7. şehri olan Şanlıurfa, daha önceki zamanlarda Urfa olarak adlandırılmıştır. Ancak 1984 yılında Şanlı unvanını almıştır. Kuzeyde Adıyaman, batıda Gaziantep, doğuda Mardin, kuzeydoğuda Diyarbakır ve güneyde Suriye ile sınırı bulunmaktadır. Genelde Şanlıurfa tanıtımı konusunda dikkat çeken ve Peygamberler diyarı olarak da bilinen bu kentteki en önemli efsane, Hz. İbrahim’in putları kırmasından sonra Nemrut tarafından ateşe atılma emrinin verilmesidir. Ateşte 7 gün boyunca kalan Hz. İbrahim daha sonra ateşten sağ olarak çıkar. Olayın yaşandığı yer olan Balıklı Göl, bu yüzden kutsal sayılmaktadır. Şanlıurfa’nın tarihi çok eski zamanlara dayanmaktadır. Cilalı Taş Devri’nden bugüne kadar önemli bir yerleşim bölgesi olduğuna inanıldığı gibi milattan önce 11 bin yılında dünyanın en eski mabedinin bulunduğu yerdir. Kur’an, Tevrat ve İncil’de adı geçen Hz. İbrahim’in doğum yeri olarak da kabul edilir. Şehir merkezinde yapılan pek çok kazıda, milattan önce 9500 yılına ait olan çanaklara rastlanmıştır. Ayrıca Neolitik döneme ait olan çok sayıda eşya da bulunmuştur. Şanlıurfa, çok tanrılı dinlerle beraber onlarca peygamberin yaşadığı yer olarak bilinir. Tarih boyunca Pers, Asur, Arami, Babil, Sümer, Akkad, Roma ve Bizans gibi uygarlıkların hakimiyeti altına giren Şanlıurfa, 11 Nisan 1920 tarihinde düşmanlardan kurtarılmıştır.
Şanlıurfa Ovaları ve Nehirleri
Bölgede çok sayıda ova ve nehir bulunmaktadır. Ceylanpınar, Viranşehir, Harran, Suruç, Bozova, Halfeti ve Hilvan ovaları en büyük ovalar arasındadır. Habur, Culap ve Fırat nehri de bölgenin önemli nehirlerindendir. Bu nehirlerle oluşan Aynzeliha Gölü, Halil-ür Rahman Gölü ve Atatürk Baraj Gölü de görülmesi gereken nehirler arasındadır. Aslında Şanlıurfa tanıtım yapılırken çok sayıda ova oluşumundan bahsedildiği bilinir.
Şanlıurfa Gezilecek Yerler
Tarihiyle dikkat çeken Şanlıurfa gezilecek yerler konusunda çok sayıda alternatif sunmaktadır. Kente gittikten sonra mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır; Bundan başka yurt dışı tatili düşünürseniz Gürcistan Batum Harika Bir Gün! isimli yazımızı da okuyun. - Tektek Dağları Milli Parkı - Urfa Kalesi - Selahattin Eyyübi Cami - Fırfırlı Cami - Balıklı Göl - Halfeti - Harran - Ulu Cami - Göbeklitepe Şehir merkezinde çok sayıda konaklama seçeneği bulunan Şanlıurfa’da butik otel ve pansiyonlar da bulunmaktadır. Elbette erken rezervasyon yaparak çok daha ekonomik otellerde konaklayabilirsiniz.
Balıklıgöl
Bölgeye giden yerli ve yabancı turistlerin Şanlıurfa gezilecek yerler konusunda ilk ziyaret ettiği yer, Balıklıgöl’dür. Efsanelere konu olan bu göldeki balıklara herkes tarafından saygı duyulur. Bu yüzden balıkların avlanması ya da tüketilmesi yasaktır. Balıklıgöl 30 metre genişliğinde ve 150 metre uzunluğundadır. Gölün çevresinde ise çok sayıda tarihi eser bulunmaktadır. Urfa Kalesi bu eserlerden biridir. Tarihi milattan önce 9500’lü yıllara kadar ulaşan kalenin hemen yanında 11 bin yıllık Balıklıgöl heykeli bulunmaktadır.
Halfeti
Bilecik Barajı’nın yapımı sırasında yüzde 80’i sular altında kalan Halfeti ilçesi, kayıp şehir ve saklı cennet olarak adlandırılmaktadır. Bölgedeki yerli halk Halfeti merkezden 15 km kadar daha uzakta yerleşmiş ve yaşamaya devam etmiştir. Halfeti’de çok sayıda cami ve ev sular altında kalmıştır. Bu nedenle dünyadaki en sakin şehirler arasında yerini almaktadır. Halfeti tarihi de bu bakımdan çok önemlidir. Milattan önce 885 yıllarında, Asur kralı tarafından kurulduğu bilinen ilçenin Pers, Makedon, Asur, Hitit, Med, Partlar ve Selevkosların hakimiyeti altına girdiği belirtilmektedir. Osmanlı Devleti’ne ise Yavuz Sultan Selim zamanında bağlanmıştır. Halfeti’yi gezerken Rumkaleyi, Aziz Nerses Kilisesini, Kantarma Mezrası Hanı’nı ve Gürkuyu Kilisesi’ni Şanlıurfa gezilecek yerler listesine ekleyerek ziyaret edebilirsiniz.
Fırfırlı Cami
Şanlıurfa’nın Ali Fuat Bey Caddesi’nde bulunan Fırfırlı Camii daha önceleri kilise olarak hizmet vermesi için yapılmıştır. Bu yüzden Oniki Havari Kilisesi olarak da tanınmaktadır. Eski kaynaklara göre, Hristiyanlar açısından büyük önemi olan ve Van’da bulunan Varak Haçı, 1092 yılında Urfa’ya getirilmiş ve bu kiliseye bırakılmıştır. Fırfırlı Camii, 3 nefli bazilika planına göre yaptırılmıştır. Mihbarı üzerinde bulunan kitabe incelendiğinde, 1956 yılında camiye dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Ayrıca camide çok sayıda taş bezemesi olduğu için halk arasında Fırfılı Cami olarak isimlendirilmiştir. Caminin köşe kulelerinde özenle hazırlanan taşlar bulunmaktadır. Batı cephesinde de bulunan bu taşlar aslında özenle yapılan bir işçiliğe işaret etmektedir. Tonoz ve kubblerinde ise bazalt taşı kullanılmıştır. Tüm bu özellikleri nedeniyle Fırfırlı Camii, Şanlıurfa gezilecek yerler arasındaki yerini almıştır.
Göbeklitepe
Kent merkezine 18 km uzaklıkta olan Göbeklitepe, Örencik köyü yakınlarındadır. Şanlıurfa gezilecek yerler listesindeki haklı yerini alan bu tepe denizden 760 metre yükseklikte olup aynı zamanda arkeolojik kazıların yapıldığı yerdir. Yapılan kazılarda Neotolik Dönem’e ait olduğu bilinen çok sayıda eserle karşılaşılmıştır. Tarihine bakacak olursak, milattan önce 9600 ile 7300 yılları arasında inşa edildiğini söyleyebiliriz. Bölge hakkındaki faaliyetlere net olarak ulaşılamadığı için Paleolitik Çağ’a doğru ilerleyen bir geçmişe sahip olduğu düşünülmektedir. Milattan önce 8000’li yıllara kadar giden tarihi süreçle beraber bölgenin terk edildiği anlaşılmaktadır. Alandaki ilk araştırmalar, 1963 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından başlatılmıştır. Ayrıca Chicago Üniversitesiyle ortak olarak yürütülen çalışmalarla beraber tarihin seyri aydınlatılabilmiştir. 1995 yılındaki kazılarda ise ortaya çıkarılan tarihi eserlerin Neolitik Çağ’a ait olduğu tespit edilmiştir.
Vali Fuat Bey Caddesi’nde bulunan bu cami, 19. yüzyılda bir kilise üzerine inşa edilmiştir. Bu dönemde bölgedeki en büyük kilise olduğu bilinen cami daha önceden katedral olarak kullanılmıştır. 1993 yılında ise onarımı tamamlanmış ve ibadete açılmıştır. Caminin inşa sürecinde bazilika planı kullanılmıştır. Dıştan düz dam ile örtülü olan Selahattin Eyyübi Camii, içten beşik tonozla kaplıdır. Bu özellikleri sayesinde Şanlıurfa gezilecek yerler arasındaki yerini almıştır.
Harran
Bölgedeki ilk uygarlıklar tarafından ‘kavşak’ veya ‘yolların birleştiği yer’ olarak adlandırılan Harran’ın tarihi oldukça kapsamlı ve eskidir. Bu yüzden ilçe merkeziyle beraber çevresindeki alanlar da mutlaka görülmelidir. Tarih boyunca Asur tüccarlarının uğrak yeri olan Harran’da görülmesi gereken ilk yer, Harran Kalesi’dir. İç kale olarak inşa edilen kalenin köşelerinde onikigen kuleleri bulunmaktadır. Şehir suruna bitişik olan kalenin planı ise dikdörtgendir. Kalenin yerinde eski kaynaklara göre Sabii tapınağının yer aldığından bahsedilmektedir. Harran’a ulaştıktan sonra Harran Höyüğü’nün de mutlaka görülmesi gerekir. 2003 yılında başlatılan kazı çalışmalarında eski tarihi dönemlere ait eserler ortaya çıkmıştır. Ayrıca Eski Tunç Devri’ne ait olan figürlerin yanı sıra Asur dönemine ait mühürlere de rastlanmıştır. Bu yüzden Şanlıurfa tanıtımı konusunda Harran’ın çok daha önemli bir yere sahip olduğu unutulmamalıdır. Harran, tarih boyunca pek çok uygarlığın hakimiyeti altına girmiştir. Uruk, Halaf, Hitit, Mitanni, Babil, Asur, Bizans, Roma ve İslam devletlerinin adı geçerken ayrıca Fatimiler, Emeviler, Abbasiler, Eyyubiler ve Selçuklular gibi önemli uygarlıklardan da bahsedilmektedir. Milattan sonra 640 yıllarında Halife Hz. Ömer zamanında İslam hakimiyetine alınan Harran, Emeviler döneminde kısa bir süre başkentlik yapmıştır. Ayrıca bölgedeki Harran Ulu Cami, milattan sonra 744’lü yıllarda Emeviler tarafından yaptırılmıştır. Harran farklı özellikleriyle de dikkat çekmektedir. Bu bölge, Şanlıurfa gezilecek yerler arasında olmakla beraber dünyanın ilk üniversitelerinden birine sahip olan önemli bir merkezdir. Harran Üniversitesi, ünlü matematik ve tıp bilgini olan Sabit Bin Kurra ile beraber El-Battani, Canir Bin Hayyan ve Şeyhü’l İslam İbn-i Teymiyye gibi çok sayıda bilim adamını yetiştirmiştir. Harran’a giden yerli ve yabancı turistler son olarak Kümbet Evleri’ni ziyaret etmektedir. Harran’ın kubbeli evleri olan bu yapıların kubbe kısımları tuğla ile kaplanmıştır. Çünkü bölgede eski tarihlerde ağaç malzemelerinin bulunmaması ve çöl alanı olmasından kaynaklı olarak tuğlalı evler inşa edilmiştir. Bu evlerin yüksekliği ise 5 metre kadardır.
Tektek Dağları Milli Parkı
Toplamda 19 bin hektarlık alanı kaplayan Tektek Dağları Milli Parkı, 2007 yılında milli park ilan edilmiştir. Bu parkta Senem Mağarası, Şuayip Şehri ve Soğmatar Harabeleri görülmesi gereken yerler arasındadır. Soğmatar Harabelerinde bulunan kalıntıların Harran Sin kültürüne ait olduğu bilinmektedir. Kalıntıların incelenmesinden sonra ikinci yüzyıla ait bir kalenin burada inşa edildiği anlaşılmıştır. Ayrıca bölgede çok sayıda Süryanice kitabe bulunmuştur. Parkta yer alan Şuayip Şehri de diğer arkeolojik kalıntıların bulunduğu yerdir. 3. yüzyıla ait olan bu şehirde kaya mezarları bulunmuştur. Son olarak Senem Mağarası da Tektek Dağları üzerindedir ve kaya oyma yapılarıyla dikkat çekmektedir.
Urfa Kalesi
Şanlıurfa kent merkezinin güneybatısında bulunan Urfa Kalesi’nin tarihi Abbasiler dönemine kadar ulaşmaktadır. 814 yılında surların inşa edilmesinden sonra Seleukoslar dönemine ait eski kalıntıların bulunduğu bu kalede ayrıca kaya mezarları da yer almaktadır. İç kale kısmı ise Romalılar tarafından genişletilmiştir. 25 burçlu olan iç kalede İslam ve Bizans dönemine ait çok sayıda kalıntı bulunmaktadır. Urfa Kalesi gerek Şanlıurfa tanıtım konusunda gerekse Şanlıurfa gezilecek yerler arasında bulunmakla beraber yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdiği yapılardan biri olma özelliğini taşımaktadır.
Ulu Camii
Divanyolu Caddesi’nde bulunan Şanlıurfa Ulu Camiinin tarihi 1170’li yıllara dayanmaktadır. Zengiler tarafından yaptırıldığı düşünülen camideki kitabeler dikkat çekmektedir. Cami içinde ayrıca bir kuyu da vardır.bu kuyuda dilek dilemek adet olmuştur. Şanlıurfa gezilecek yerler öyle bir günde bitecek gibi değildir. Bölge, çok zengin bir tarihi dokuya sahiptir. insanlığın burada başladığı ve medeniyetlerin beşiği olduğu söylenmektedir. İmkanı olan her vatandaşın bu zengin tarihi görmek için bu yöreye gelmesi köklerini anlamasına yardımcı olacaktır. Read the full article
0 notes
Text
Venezuela’da görülecek yerler
Venezuela’da görülecek yerler
Venezuela gezisi için gezilecek görülecek en iyi yerler hakkındaki yazımızı buradan okuyabilirsiniz
Son yıllarda çok ciddi ekonomik sıkıntı yaşayan ve dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olmasına rağmen iflas noktasına gelen Venezuela, her şeye rağmen turistik açıdan önemini yitirmemiş. Cennet gibi güzel plajlarından balta girmemiş ormanlarına kadar Venezuela’da görülebilecek güzelliklerin sınırı yok. Bu yazımızda, Venezuela’da gezilip görülecek en iyi yerleri sizler için yazdık.
Venezuela Gezilecek Yerler
Amazon Yağmur Ormanları
Adeta masallardan ve efsanelerden çıkıp gelmiş gibi gözüken Amazon, dünyanın en büyük ormanı ve doğal olarak Venezuela’da görülecek yerlerin en başında geliyor. Amazon’un nehirleri boyunca gezebilir, her tür vahşi hayvanı, yemyeşil bitki örtüsünü ve beş yüzyılı aşkındır geleneklerini koruyan kabileleri görebilirsiniz. Kontrolsüz ağaç kesimi ve baraj inşaatları Amazon’u ciddi biçimde tehdit etse de, koruma altındaki yerleri görmek ve dünyanın harikalarından birinin keyfine varmak mümkün.
Roraima Dağı
Yerlilerce Tepuy Roraima olarak da adlandırılan Roraima Dağı Venezuela, Brezilya ve Guyana sınırında bulunan harikulade güzellikte, tepsi şekilli bir dağ. Buraya yapacağınız yürüyüş öncesinde hazırlık olun: Zirveye çıkmak için en az beş gün gerekli. Muhteşem manzaralara ulaşmak için çılgın nehirlerden, dimdik patikalardan geçmelisiniz. Zirveye vardığınızda ise sıra dışı kaya oluşumları, sizi adeta başka bir dünyadaymışsınız gibi hissettirecek. Burayı gördüğünüzde dağın, Sir Arthur Conan Doyle’a “Kayıp Dünya” isimli eserini yazmada neden ilham olduğunu anlayacaksınız.
Los Llanos
Bu devasa bozkır, Güney Amerika’nın Serengeti’sine karşılık geliyor. Burada krallar, vahşi hayvanlar. Birkaç gün süren safarilere çıkabilir yüzlerce kuştan timsahlara, geyiklere, tembel hayvana ve kapibaralara kadar birçok değişik canlıyı görebilirsiniz. Bölgenin esas gelir kaynağı büyükbaş hayvancılık ve petrol olsa da, artık büyümenin de verdiği etkiyle bölgede turizm de gelişim göstermekte.
Orinoco Deltası
Dünyada Amazon ve Congo’dan sonra en büyük üçüncü nehir ve aynı zamanda Güney Amerika’daki en önemli nehirlerden biri olan harikulade güzellikteki Orinoco Nehri, 15. Yüzyılda Christopher Colombus tarafından bulunmasından bu yana onlarca kaşifin araştırma konusu olmuş. Nehrin taşıdığı alüvyonlar ve volkanların sebep olduğu çamur kaymalarının oluşturduğu deltası, çok geniş bir flora ve fauna sunuyor. Delta, aynı zamanda orman yolculuklarının da başlangıç noktası. Bu yolculuklar esnasında timsahlar, anakonda yılanları ve şanlıysanız jaguarlar dahi görebilirsiniz.
Venezuela Görülecek Yerler
Merida
Venezuela’da görülecek yerler yalnızca tropik ormanlar ve plajlar ile sınırlı değil. Kıtanın iklimini ciddi şekilde etkileyen Andean Sıradağları, harika manzaralar oluşturmakta. Andean bölgesinin de en önemli şehri, etraftaki koloni kasabalarını ziyaret etmek için harika bir başlangıç noktası olan Merida. Burada yürüyüşten rafting, yamaç paraşütü ve kaya tırmanma gibi adrenalin sporlarına kadar birçok değişik ve çılgın aktiviteyi bulabilirsiniz.
Parque Mochima Milli Parkı
Venezuela’nın doğrusundaki Sucre ve Anzoategui eyaletlerinin ortasında yer alan Mochima Milli Parkı’nı gördüğünüzde, sanki zaman hiç geçmiyormuş gibi hissedeceksiniz. Uzun sahilleri ve el değmemiş adaları ile bu park, harika manzaralar sunmakta ve sakinliği ile de Karayip sahilindeki en ilgi çekici noktalardan biri olmakta.
Puerto Colombia
Henri Pittier Milli Parkı kıyısında bulunan bu ufak köy, dik dağları, uzun plajları ve arkadaş canlısı insanları ile ön plana çıkmakta. Plajları beyaz kumlu ve turkuaz sulu olmasa da yine de kendilerine has bir çekicilikleri var. Şiddetli rüzgarların estiği bölgenin geçim kaynağı ise balıkçılık.
Cayo Sombrero
Cennetten çıkma tropik yerler denince aklınıza ne geliyor? Muhtemelen palmiye ağaçları, masmavi bir deniz ve bembeyaz kumlar geliyor, değil mi? İşte Karayip Denizi’nin yıkadığı Cayo Sombrero Adası, tam da bu tanıma uyuyor. Morrocoi Milli Parkı’ndaki Chichiriviche sahilinden birkaç kilometre uzakta bulunan bu ada sıfır altyapı, otel ve restoran ile size eksiksiz bir huzur sağlıyor. Buraya ulaşmak için bir tekne ayarlayabilir ve sizi ne zaman alacaklarını da söyleyebilirsiniz.
Umarız Venezuellada gezilecek yerler yazımız sizin için faydalı olmuştur, tatil planını yapmadan önce aşağıdaki paylaşımlarınızı da incelemenizi tavsiye ederiz:
Avrupa en iyi yerler
Amerika en iyi yerler
Türkiye en iyi yerler
2 notes
·
View notes
Text
Kayseri'de sıra dışı Mimar Sinan’ı anma etkinliği
https://pazaryerigundem.com/haber/175060/kayseride-sira-disi-mimar-sinani-anma-etkinligi/
Kayseri'de sıra dışı Mimar Sinan’ı anma etkinliği
Vali Çiçek ve Başkan Büyükkılıç, okul duvarlarını Mimar Sinan’ın eserleriyle süslediler. Vali Çiçek, Kayseri’de Sinan Zamanı’nın çok şık olduğunu söylerken, Başkan Büyükkılıç da Mimar Sinan’ı onurla yeni kuşağa taşıyacaklarını vurguladı.
Mehmet UZEL / KAYSERİ (İGFA) – Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek ile birlikte Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Kayseri’de Sinan Zamanı’ başlığı altında köy okulları duvarlarının, sanatçı ve çocukların katılımıyla eşsiz deha Mimar Sinan’ın eserleriyle süslenen ilk etkinliğe katıldı.
Büyükşehir Belediyesi, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın kültür ve sanata özel önem verdiği anlayış ile hem kentin değerlerine sahip çıkıyor hem de daha bilinçli ve daha donanımlı nesiller yetişmesi için gayret gösteriyor.
Büyükşehir Belediyesi, Kayseri’nin Ağırnas Köyü’nde dünyaya gelen ve çağını aşan eserleriyle Osmanlı İmparatorluğu’nun birçok vilayetine sayısız iz bırakan Mimar Sinan’ı sıra dışı bir etkinlikle anıyor.
Yıl boyunca sürecek Mimar Sinan Anma Etkinlikleri çerçevesinde ‘Kayseri’de Sinan Zamanı’ başlığı altında düzenlenen etkinlikler kapsamında ülkenin önde gelen sanatçılarının katılımıyla resim yapma etkinliği gerçekleştirildi.
Melikgazi ilçesi Gürpınar İlk Öğretim Okulu’nda yapılan ilk duvar boyama etkinliğine Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın yanı sıra Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler, Melikgazi Kaymakamı Bülent Karacan, Melikgazi Belediye Başkanı Mustafa Palancıoğlu, İl Milli Eğitim Müdürü Bahameddin Karaköse, Melikgazi İlçe Milli Eğitim Müdürü Hacı Kaya, AK Parti Kayseri İl Kadın Kolları Başkanı Meral Koşar, ressam, sanatçı, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.
Büyükşehir Belediyesi Mehter Takımı’nın marşları, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda konuşan Vali Gökmen Çiçek, ‘Kayseri’de Sinan Zamanı’ çok şık duruyor. İnşallah bu sene Sinanlı yılları hep beraber yaşayacağız” dedi.
AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler ise Ağırnas’ta doğmuş Kayseri’nin evladı Mimar Sinan’ın tekrar hafızlarda yer etmesi, çağı aşan bir deha olarak yaptığı eserlerle, taşıyla toprağı ile Erciyes’i ile Mimar Sinan’ı yetiştiren bu kültür içinde tekrardan onu hatırlatan bir etkinlik gerçekleştirildiğini ifade ederek, emeği geçenlere teşekkür etti.
Böhürler, Mimar Sinan ismini çocukların belleğine iyice yerleştirmeyi sağlayacak etkinlikte sözü minik öğrenciye bırakarak Mimar Sinan’ı anlatmasını istedi. Kısaca Mimar Sinan’ın anlatan öğrencinin konuşmasının ardından sözlerine devam eden AK Parti Kayseri Milletvekili Böhürler, Mimar Sinan’ın eserlerini içeren boyama kitapları ile duvar tablolarının boyanacağını kaydederek, “Mimar Sinan Kayseri’ye, doğduğu topraklara geri dönüyor diyoruz. Onu yetiştiren bu kültürü, bu ruhu yeniden canlandırmak ve üç padişah geçirmiş, üç padişah döneminde yaşamış, hala eserleri onca depreme, onca felakete rağmen ayakta kalmış, sadece bu topraklarda değil Balkanlarda ve çeşitli yerlerde iz bırakmış bu büyük dehayı umarım hafızalarımıza kazırız. Umarım bu dehanın izinden giden yeni mimarlarımız, yeni sanatçılarımız yetişir” diye konuştu.
Milletvekili Böhürler, projenin sadece bu yıl değil bundan sonra da Kayseri ismiyle birlikte Mimar Sinan’ın anılmasını sağlayacağına değinerek “Bu üçüncü etkinlik. Amacımız bütün okullarda çocuklarımıza Mimar Sinan’ı Kayseri’nin bir değeri olarak anlatmak, bu konuda bir bilinç oluşturmaktı. Sanatı çocuklarımıza sevdirmek ilkokullardan başlıyor. Bütün köy okullarında yeninden sanatı yeşertebiliriz ve sanat yeteneği olan çocuklarımızı da böylece keşfedebiliriz diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“MİMAR SİNAN’IN KAYSERİ İLE ANILMASI, BİZLER İÇİN ÇOK DAHA ÖNEMLİ”
Mimarlık tarihine, yapmış olduğu eşsiz eserlerle damga vuran eşsiz deha Mimar Sinan’ın Kayseri ile anılmasının son derece önemli olduğuna vurgu yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Mimar Sinan’ın yaklaşık 100 yıllık ömrüne, 400’e yakın eser sığdırmış olduğunu ifade etti.
Başkan Büyükkılıç, Mimar Sinan’ı tanımak ve tanıtmanın değerinden bahsederek, Mimar Sinan’ın özellikle genç kuşağa tanıtılmasını çok önemsediklerini belirtti. Başkan Büyükkılıç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Elbette manevi mimarımız Seyyid Burhaneddin Hazretleri ne kadar bizim için önemliyse Mimar Sinan dünya çapında kamuoyu tarafından bilinen ve bilinmesi gereken bir isim. Onun bilinmesi tabi ki önemli. Fakat Kayseri ile anılması bizler için çok daha önemli. İşte onu sağlama adına şehrimizde değişik etkinliklerle hem Mimar Sinan’ı tanımak ve tanıtmak özellikle genç kuşağa, hem de onun bu değerinden şehrimiz adına yararlanmak bizim için önemli. Malum Ağırnas’ta doğmuş. Yaklaşık 100 yıllık ömrüne, 400’e yakın eser sığdırmış. Bunlar dünyanın her tarafına serpilmiş. Bu anlayış içerisinde elbette Mimar Sinan’ın, Mimar Sinan olmasında en büyük katkıyı sağlayan Sultan Süleyman o ortamı ve o imkânı o muhteşem Osmanlı’nın dönemini sanatıyla taçlandıran ve halen daha sırları da çözülemeyen bir isimden bahsediyoruz. Koramaz Vadisi dediğimiz bu bölgede taş ustalığı ile bilinen bu güzel insanların olduğu yörede anılan bir isim Mimar Sinan. İşte onu burada hem yaşatmak, hem burada tanınmasına vesile olmak dolayısıyla da Kayseri’mizin gündemde olmasını sağlamak amacıyla bu tür etkinlikler yapılıyor. Yapılmalı. Okullarımızla, gençlerimizle paylaşılmalı. Sosyal mecralarda yer edinmeli. Dünyada kendisinden söz ettiren bir isim. Hak ettiği yere ulaşmalı. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”
Mimar Sinan’ı onurla yeni kuşağa taşıyacaklarını vurgulayan Büyükkılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıllara yayacağız, Kayseri denilince Mimar Sinan, Mimar Sinan denilince Kayseri anılacak. Mimar Sinan, İstanbul’da, Balkanlarda, dünyanın değişik ülkelerinde yaptığı eserler ile sırları çözülemeyen bir isim, bir değerdir. Mimar Sinan’ımızı onurla taşıyacak, onurla yeni kuşağa anlatacak, mimarlarımızın ondan ilham almasını sağlamak adına gündemde tutacak çalışmalar yapmaya devam edeceğiz, bu bir başlangıç.”
Kayseri Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, Kayseri Valiliği ve Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde başlatılan ‘Kayseri’de Sinan Zamanı’ etkinlikleri kapsamında Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ressam Mahir Güven ve Sanatçı Günseli Kato, öğrencilerle birlikte köy okullarının duvarlarını, Sinan’ın ölümsüz eserleriyle süsledi.
Vali Çiçek ve Başkan Büyükkılıç da etkinliğe katılarak, ressam ve öğrencilerle birlikte resim yapmayı ihmal etmediler.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
Mars Ayı Phobos ve Mars Express
Görsel: G. Neukum (FU Berlin) et al., Mars Express, DLR, ESA; Teşekkür: Peter Masek
Phobos neden bu kadar karanlık? Mars’ın iki uydusundan en büyük ve en içteki olan Phobos, tüm Güneş Sistemi’ndeki en karanlık uydu. Sıra dışı yörüngesi ve rengi, buz ve koyu renkli kaya karışımından oluşan, yakalanmış bir asteroid olabileceğini gösteriyor. Phobos’un Mars’ın kenarı yakınındaki bu görüntüsü, şu anda Mars’ın çevresinde dönen robot uzay aracı Mars Express tarafından 2010’da alındı. Phobos fazlaca kraterli ve çorak bir uydu. En büyük krateri ise uzak yüzünde yer alıyor. Buna benzer görüntülerden, Phobos’un belki de bir metre kadar gevşek tozla örtülmüş olduğu belirlendi. Phobos Mars’a o kadar yakın dönüyor ki bazı yerlerde günde iki kez doğuyor ve batıyor gibi görünmeli, ama bazı başka yerlerde de hiç görünmüyor olmalı. Phobos’un Mars çevresindeki yörüngesi devamlı küçülüyor ve muhtemelen yaklaşık 50 milyon yıl içinde parçalanacak, parçaları Mars yüzeyine çarpacak.
Görsel: G. Neukum (FU Berlin) et al., Mars Express, DLR, ESA; Teşekkür: Peter Masek
Yazarlar & Editörler: Robert Nemiroff (MTU) & Jerry Bonnell (UMCP) NASA yetkilisi: Phillip Newman Özel haklara tabidir. NASA Web Gizlilik Politikası ve Önemli Bildirimler Bir ASD at NASA / GSFC & Michigan Tech. U. hizmetidir.
Günün Astronomi Görseli 8 Kasım 2020 yazısı ilk olarak Uzaydan Haberler sayfasında göründü.
2 notes
·
View notes
Text
Mikonos Gezi Rehberi ve Notları
Mikonos, Yunan Adaları‘nın en popüler ve eğlenceli yerlerinden. Tatil yapmayı yorgunluk atmak ve huzur bulmak olarak değil de günün her saati eğlenmek, hatta dinç çıktığınız tatilden eve yorgun dönecek kadar eğlenmek olarak görüyorsanız tam size göre bir yer. Mikonos’ta sizi nelerin beklediğini daha detaylı öğrenmek isterseniz Mikonos gezi rehberi ile konaklamadan ulaşıma, yeme-içmeden alışverişe birçok konu hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Mikonos Adası
Mikonos Adası Göz kamaştıran Mikonos adası, Yunanistan’ın Kiklad Adaları’na aittir. Ege Denizinde bulunan bu ada, turistlerin gözdesi olmayı başardı. Mikonos gezi rehberinde size Mikonos’un ziyaret edilecek yerleri, Mikonos’un tarihçesi, Mikonos’ta yiyilecek ve içilecek güzellikleri sunmaktayız. Mikonos adasının kırsalı genellikle taş ve toprak bunun nedeni ise adanın kendisinin çoğunlukla granit ve çamurlu toprağın karışımından oluşmuş olmasıdır.
Mikonos’un Tarihi
Yunan adalarının gözdesi Mikonos, 1453-1832 tarihine kadar Osmanlı hâkimiyetinde yer almış daha sonrasında is Yunan devletinin bir parçası olmuştur. Mikonos adasında bolca bulunan granitin, Yunan mitolojisinde yerinin olması turistleri kendisine çekiyor. Mitolojiye göre Mikonos adası, Herkül’ün devlerle savaşmasına dayanıyor. Herkül tarafından yenilgiye uğratılmış ve Ege Denizine fırlatılmış devler, kaya parçalarına dönüşüp Mikonos adasını oluşturmuş.
Mikonos’a Gitme Vakti
Akdeniz iklim koşullarına sahip olan Mikonos adasında tatil sezonu Mayıs ayında açılıp Eylül sonuna kadar sürmekte. Mikonos adasının en hareketli, canlı ve eğlenceli zamanları Temmuz ve Ağustos ayları olarak biliniyor. Eğlence ve hareket dışında bu aylarda deniz ve hava sıcaklığı, sürekli esen rüzgârın kesilmesi sonucunda oldukça artıyor.
Mikonos Gezi Notları Kısacası Mikonos’u ziyaret istediğiniz zamanı belirlerken, kendi kişisel tercihlerinizi göz önünde bulundurmanızda fayda var. Hareket ve kalabalıktan hoşlanıyor iseniz Temmuz ve Ağustos ayını, kalabalık ve hareketten kaçınmayı tercih ediyorsanız sizin için Haziran ve Eylül ayları en uygun aylar olacaktır. Mikonos’ta Yeme-İçme Mikonos’un merkezinden, koylarından popüler plajlarına kadar her yerde Yunan kültürüne özgü ‘taverna’ları bulabilirsiniz. Tavernalar haricinde özellikle merkezde konumlanan birbirinden güzel restoranlar, şık kafe ve barlar, tatlsından tuzlusuna birçok çeşit sunan fırın ve pastaneler bulunmaktadır. Günün her saatinde açık olan ve sıklıkla karşılaşabileceğiniz büfeler de Mikonos’ta hizmetinizde olacaktır.
Mikonos’ta Gezilecek Yerler
Mikonos gezi rehberi olarak size Mikonos’un eğlence hayatı ve plajları ile ün kazandığını bildiriyoruz fakat eğlenceyi atmosferine bütünleştirmiş Mikonos adası sadece bundan ibaret değil. Gece saatlerinde adım atılmayacak kadar kalabalıklaşan ‘Mykonos Town’ sokaklarını akşam yediden önce ziyaret ederseniz, bu sokakların bomboş olduğu dikkatinizi çekecektir. Kalabalıktan hoşlanmayıp, tek başına labirent sokakların tadını çıkarmak isteyenler için mükemmel ama bir o kadar da sıcak bir zaman. Little Venice (Küçük Venedik)
Little Venice (Küçük Venedik) Little Venice, Mikonos adasının en ünlü turist atraksiyonlarından ve popüler sembollerinden biri. Little Venice diye adlandırılma sebebi, İtalya’daki suyun üzerine oluşturulmuş evlere benzer birçok küçük evin sıra sıra dizilmiş olması olarak biliniyor. Burada Mikonos gezi rehberi olarak size, evlerin altında bulunan ve mükemmel bir manzaraya sahip kafelerde Yunanlılara özgü ‘Frappe’ adı verilen soğuk kahve’yi deneyimlemeyi tavsiye ediyoruz. Yel Değirmenleri
Yel Değirmenleri Yel Değirmenleri, Mikonos gezilecek yerler listesinin başında yer alıyor. Tarihin kokusunu barındıran ve 16. yüzyıldan günümüze kadar gelen bu yel değirmenleri günbatımını izlemek adına mükemmel bir yer haline geliyor. Paraportianı Kilisesi
Paraportianı Kilisesi Daha önce gördüğünüz kiliselerden farklı olan iddialı ve s��ra dışı Paraportianı Kilisesi ilginç bir mimari yapıya sahiptir. Paraportianı Kilisesi bembeyaz görüntüsü ile Mikonos’un mutlaka ziyaret etmeniz gereken Mikonos’ta gezilecek yerlerden biri.
Mikonos Plajları
Mikonos Plajları Mikonos’un her koyunda göz alıcı, masmavi ve tertemiz denizler ve plajlar bulunuyor. Bu plajları kendilerine göre ‘kalabalık sevenler için’ ve ‘sakinliğin tadını çıkarmaya gelenler’ olarak ikiye ayırabiliriz. Eğlenceyi sevenler için; Paradise Beach (Mikonos’un en popüler plajları arasında) Super Paradise Beach Sakin plaj sevenler için ise; Elia Beach Ornos Beach Dünyaca ünlülerin de ziyaret ettiği Psarou koyunda bulunan Nammos plajı ise temiz ve güzel denizi ile nam salmış. Read the full article
#MikonosGeceHayatı#MikonosGeziNotları#MikonosGeziRehberi#MikonosGeziYazısı#MikonosGezilecekYerler#MikonosPlajları#MikonosTuru#MikonosUlaşım
0 notes
Text
Aya İnişin Uydurma Olabileceğini Gösteren 10 Neden
Aya yapılan inişlerin ABD hükümetince Rusya ile olan uzay yarışlarında zaferlerini bildirmek için uydurulduğu teorisi zaman içinde popüler olmuş bir olaydır. Son zamanlarda yapılan anketler göstermektedirler ki Amerikalıların yaklaşık %20’si ABD’nin aya hiçbir zaman iniş yapmadığına inanmaktadır. Yetmişlerde sona eren Apollo görevlerinin ardından neden hiç tekrak aya gitmedik? Sadece Richard Nixon’nun başkanlığı döneminde insanlar aya iniş yaptı, Watergate skandalı sonrasında insanlar Hileci Dick’in Amerikayı Soğuk Savaş esnasında iyi göstermek için bu inişleri uydurmuş olabileceğine şaşırmazlardı. Listede aya yapılan inişlerin uydurma oduğunu öne süren bazı kanıtları sunmaktayım. Objektif bir bakış açısı sunabilmek adına her girdi için NASA’nın yapmış olduğu açıklamaları da ilave etmeye çalıştım.
10- Dalgalanan Bayrak
Komplo teorisyenleri aya yapılan ilk iniş televizyonda canlı olarak gösterildiğinde , seyircilerin Neil Amstrong ve Buzz Aldrin’nin Amerikan bayrağını ay yüzeyine diktikleri esnada bayrağın dalgalandığını ve sallandığını görebildiklerini işaret etmişlerdir. İniş sırasında çekilen fotoğraflar da hafif bir esintinin olduğunu göstermektedir, tıpkı üsteki fotoğrafta olduğu gibi bayrakta açıkça bir kıvrım görülmektedir. Buradaki en belirgin sorun ise ay’ın atomsferinde hava olmaması ve dolayısıyla bayrağın dalgalanmasına yol açacak rüzgarın olamayışıdır. Bu fenomenin sıra dışı olmadığını kanıtlamak için sayısız açıklama getirilmiştir: Nasa’nın iddiasına göre bayrak ince bir tüp içerisinde saklı olduğu için dikilmeden önce açılması dalgalanma efektine neden olmuştur. Diğer açıklamalar titrediği videolarda görünen alüminyum direğe astronotların dokunması sonucu oluşan reaksiyon kuvvetinin dalgalanmaya neden olabileceği ile ilgilidir.
9- Çarpma Kraterinin Olmayışı
İdaa şu şekildedir: Eğer NASA gerçekten aya iniş yapmış olsaydı ay modülünün altında inişini belirten bir çarpma krateri oluşurdu. Herhangi bir video kaydında veya fotoğrafta herhangi bir krater görünmemektedir, sanki modül oraya yerleştirilmiş gibi görünmektedir.Ay yüzeyi ince ay kumu ile kaplıdır ve fotoğraflarda bu kum yüzeyi bile yerinden oynamamış gibidir. Dalgalanan bayrak teorisine benzediği halde çarpma kraterinin olamyışı çok sayıda potansiyel açılamaya sahiptir. NASA’nın açıklamasına göre modül düşük yerçekimli ortamda Dünyaya kıyasla ciddi oranda daha az itme kuvvetine ihtiyç duyar. Ay yüzeyinin kendisi katı bir taştır, dolayısıyla bir çarpışma kraterinin oluşması zaten mümkün olmamaktadır- tıpkı uçakların beton bir piste değdiklerinde krater oluşturmamaları gibi.
8. Birden Fazla Işık Kaynağı
Ayda sadece bir tane güçlü ışık kaynağı vardır: Güneş. Dolayısıyla bütün gölgelerin birbirine paralel olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Fakat aya iniş esnasında durum böyle değildi: videolar ve fotoğraflar açıkça göstermektedirler ki gölgeler farklı doğrultulara düşmektedirler. Komplo teorisyenleri bunun birden fazla ışık kaynağının olduğu anlamına geldiğini öne sürmektedirler- yani fotoğrafların bir film setinde çekildiğini öne sürmektedirler. NASA garip gölgelerin nedeninin uyuşmazlıklara neden olan ay yüzeyindeki zor tümsekler, tepeler gibi engebeli arazinin olduğunu savunmakadır. Bu açıklama bazı teorisyenler tarafından: Tepeler nasıl bu kadar büyük açısal değişiklikler yaratabilirler? Savıyla yok sayılmıştır. Yukarıdaki fotoğrafta ay modülünün gölgesi açıkça yerdeki kayanın gölgesini neredeyse 45 derecelik açıyla kesmektedir.
7- Van Allen Radyasyon Kuşağı
Aya ulaşabilmek için astronotlar Van Allen Kuşağı olarak isimledirilen bölgeden geçmek zoruna idiler. Bu kuşak Dünyanın manyetik alanı tarafından bulunduğu yerde tutulmaktadır ve daima aynı yerdedir. Apollonun ay yolculuğu yaşayan insanları bu kuşak içerisinden taşımaya yönelekik yapılmış ilk çabadır. Komplo teorisyenleri yüksek dozdaki radyasyonun astronotları aya yolculukları esnasında yakıp kül edeceğini idaa etmektedirler, her nekadar uzay mekiğinin dışve iç kısımları aluminyum tabakaları ile kaplanmış olsa da. NASA’nın bu idaa karşısında sunduğu açıklama ise astronotların kuşağı geçmeleri için gerekli olan sürenin çok kısa olması idi- yani astronotlar çok düşük dozda radyasyona maruz kalmışlardır.
6- Açıklanamayan Obje
Aya iniş fotoğrafları yayınlandıktan sonra teorisyenler Apollo 12 görevinde yer alan astronotun kaskında ki yansımada görülen esrarengiz cismi fark etmekte geç kalmadılar. Söz konusu obje bir ip veya telden sarkıyormuşçasına bir izlenim yaratmakta ve orada olması için herhangi bir neden bulunmamaktadır, bu durum da objenin kimilerince tipik olarak film stüdyolarında bulunan bir asma sahne ışığı olarak algılanmasına neden olmuştur. Benzerlik fotoğrafın kötü bir kaliteye sahip olmasından dolayı sorgulanabilir, ancak bir cismin ayda havada asılı olması ( ya da hava boşluğunda) gizemini korumaktadır. Diğer fotoğraflarda ay modülünün fotoğraftakine benzer bir eklentisinin olduğu gözükmemektedir , dolayısıyla obje halen izah edilememiş bir durumdadır.
5- Ağır Çekim Yürüme ve Saklanmış Kablolar
https://www.youtube.com/watch?v=wdMvQTNLaUE Aya yapılan inişlerin esasen bir film stüdyosunda çekildiğini kanıtlamak için komplo teorisyenlerinin NASA tarafından taklit edilmiş olması gereken düşük yer çekimi koşullarına açıklık getirmesi gerekiyordu. Ortaya atılan iddialara göre eğer aya iniş çekimleri alınıp x 2.5 hızında oynatılırsa astronotların Dünyanın yer çekimindeymişçesine hareket etikleri görülmektedir. Astronotların etkileyici yüksek atlamalarına gelince saklı kablo ve tellerin astronotlara ilave yükseklik kazandırdıkları savı ortaya atılmıştır. Bazı ekran görüntüsü taslaklarında mevzu bahis kablolar görülebilmektedirler ( yukarıdaki fotoğraf sözüm ona bir tel göstermektedir,her ne kadar fotoğraf son derece belirsiz olsa da.)
4- Yıldızların Olmayışı
Aya inişlerin uydurma olduğu ile ilgili en inandırıcı kanıtlardan biri de fotoğraf veya videolarda hiçbir yıldın olmayışıdır. Ayda bulut yoktur dolayısıyla yıldızlar daima görünür durumdadırlar ve bizim Dünya atmosferinin filtresinden gördüğümüzden daha parlaktırlar. Burada öne sürülen argüman NASA’nın uydurma olabileceği tartışmalarını susturacak şekilde yıldızların kesin konumlarına haritada göstermesinin mümkün olmaması dolayısıyla yıldızlar fotoğrafta gözükmemektedirler, yani bilerek fotoğrafların kalitesinin yıldızları görünmez kıldığını ida etmek ( ki böylesine bir mazeret verilmiştir de). Bazı fotoğraflar yüksek kaliteli olsa da yine de yıldızlar görünmemektedirler. Dünyadan daha düşük kalite ile yıldızların fotoğraflarını çekmenin ve onları görmenin mümkün olması durumu kuşkusuz esrarengiz kılmaktadır.
3- ‘’C’’ Kayası
Aya iniş fotoğraflarının en ünlülerinden birinde de üzerinde ‘’C’’ harfi kazınmış olan bir kaya gözükmektedir. Harf kusursuz biçimde simetrik görünmektedir bu da demektir ki doğal yollarla oluşmuş olması mümkün değildir. Kayanın basitçe bir film ekibi tarafından ‘’C’’ harfi ile işaretlenmiş bir sahne malzemesi olduğu ileri sürülmüştür. Bir set tasarımcısı kayayı yanlış yöne çevirmiş olabilir ve istemeyerek işareti kameralara görünür hale getirmiştir. NASA harf ile ilgili çelişkili açıklamalar yapmıştır, bir taraftan bir fotoğrafçıyı şaka amaçlı o harfi oraya eklemek ile suçlarken diğer taraftan harfin basitçe fotoğrafın basılması esansında oraya takılmış bir saç olarak açıklamıştır.
2- Katmanlı Artı Göstergesi
Aya iniş esnasında astronotlar tarafından kullanılan kameralar ölçülendirme ve doğrultu bulmaya yardımcı olan bir katmanlı artı göstergesine sahiptiler. Bu gösterge bütün fotoğrafların üst kısmında basılı olarak görülmektedir. Yine de bazı fotoğraflarda artı göstergeleri açıkça sahnedeki objelerin arkasında gözükmektedirler, bu durum da fotoğrafların sonradan düzeltilmiş ve üzerlerinde oynanmış olabileceğini ima etmektedir. Yukarıda gösterilen fotoğraf izole edilmiş bir ortam değildir. Pekçok obje, fotoğrafın birinde Amerikan bayrağı bir diğerinde ise ay arazi aracı dahil artı göstergesinin önünde gözükmektedir. Komplo teorisyenleri NASA’nın aya inişleri uydurmak için insan yapımı objeleri ayın meşru bir fotoğrafı üzerine eklediğini öne sürmüşlerdir- yine de eğer gerçekten böyle bir plan yaptılarsa neden artı göstergesini kullandıkları gizemini korumaktadır.
1- Kopya Arka plan
Yukarıda gösterilen Apollo 15 tarafından çekilmiş olan fotoğraflar her ne kadar NASA tarafından birbirinden birkaç mil uzakta çekilmiş olarak listelenmiş olsalar da açıkça görüldüğü gibi tıpa tıp aynı arka plana sahiptirler. Fotoğraflardan birinde at modülü bile gözükmektedir. Fotoğraflar çekildiği zaman ay modülü zaten iniş yapmış durumdaydı dolayısıyla bir fotoğrafta varken diğerinde nasıl ortadan kaybolmaktadır? İşin doğrusu eğer sağlam bir kompo teorisyeni iseniz durum NASA aya iniş videosunun farklı sahnelerini kaydederken aynı arka planı kullandığından ibaret. NASA’nın öne sürdüğüne göre ay dünyadan çok daha küçük olduğu için ufuklar insan gözüne gerçekte olduklarından daha yakın görünmektedirler. Buna rağmen fotoğraflarda görünen iki tepenin birbirinden oldukça uzak olduğunu söylemek yadsınamayacak şekilde yanlıştır. Read the full article
0 notes