#O Ses Türkiye Yeni Sezon
Explore tagged Tumblr posts
Text
O Ses Türkiye Haberleri
En çok sevdiğim yarışma programlarından biri olan ve tekrar yayınlanmasını beklediğimi, sık sık eski özet bölümlerini keyifle izlediğim program; O Ses Türkiye 2020 yeni sezonuna başlamış bulunuyor. Pop, Rock, Türk sanat müzikleri, Arabesk, Rap, Yabancı Pop, Türkü gibi her tarzda şarkıların söylendiği programda yeri geliyor duygusal anlar yaşarken, yeri geliyor kahkaha tufanı yaşıyorum.
O Ses Türkiye haberlerini sıkça takip ederek yeniliklerden haberdar olmak ilgimi çekiyor. Hadise'nin yüksek enerjisi ve danslarından, Beyazıt Öztürk'ün esprili konuşması, Acun Ilıcalı'nın keyifli sunumu ile izleyicisine eğlenceli saatler yaşatıyor.
Her hafta birkaç kişinin veda ettiği programda O Ses Türkiye kim elendi, yeni yarışmacılar, birinci kim oldu, yeni bölüm ne zaman gibi merak ettiğim birçok sorunun magazin tadında cevabını almamı sağlayan web sitesinden oldukça sıkı takipçisiyim.
Seda Sayan'ın ve diğer jüri üyelerinin yeni sezon yarışmacı listesini oldukça merak ediyorum doğrusu. Farklı tarzlardan ve farklı ses tonlarından oluşturdukları yarışmacı ekiplerini oldukça profesyonel ve başarılı bir şekilde yönetmelerine her zaman hayranlıkla izlemişimdir.
İzleyenlerin ve izleyici olarak stüdyo da bulunan herkesin keyif dolu anlar yaşadığına bizzat tanıklık etmiş biri olarak, zamanın nasıl geçtiğini anlamadıkları spot ışıkların altında mükemmel zamanlar yaşadıklarını gördüm. Oldukça kibar ve misafirperver olan Acun Medya ekip arkadaşları tarafından iyi ağırlanıyor ve güvenli, heyecan dolu dakikalar yaşıyorsunuz.
1 note
·
View note
Text
Yıldız Tilbe O Ses Türkiye'de!
Yıldız Tilbe O Ses Türkiye’de!
Yeni sezonu ile ekranlara gelmeye hazırlanan sevilen ses yarışması programı O Ses Türkiye’nin jüri üyeleri belli oldu. Yıldız Tilbe, O Ses Türkiye’nin yeni sezonunda jüri koltuğunda oturacak. İşte detaylar…
2011 yılından bu yana her sezon TV 8 ekranlarında yayınlanmaya devam eden ekranların en iddialı yarışma programlarından biri olan O Ses Türkiye isimli ses yarışması programının yeni sezonunda…
View On WordPress
#o ses türkiye#o ses türkiye ne zaman başlayacak#o ses türkiye yeni bölüm#o ses türkiye yeni sezon#o ses türkiye yıldız tilbe#yıldız tilbe#yıldız tilbe kimdir
0 notes
Text
O Ses Türkiye Yeni Sezonda O Ses Türkiye'de Olacak mı?
New Post has been published on https://www.dizigundem.com/o-ses-turkiye-yeni-sezonda-o-ses-turkiyede-olacak-mi/
O Ses Türkiye Yeni Sezonda O Ses Türkiye'de Olacak mı?
O Ses Türkiye yeni sezonda daha farklı kişiler ve konuklar ile ekranlara gelecek. Ekranlarda boy gösterecek olan O Ses Türkiye yeni bölümleri ile birlikte vatandaşları kendisine izlettirecek olurken, bir yandan da dikkat çeken jüri ile birlikte kişilerin ses analizlerinin profesyonel isimler tarafından yapılmasını sağlayacak.
Ancak yeni sezonda O Ses Türkiye jüri koltuklarında hangi isimlerin oturacak olduğu da en önemli konulardan birisi. Bu konuda Sibel Can, Serdar Ortaç, Tarkan ve Mustafa Sandal gibi isimler boy gösterebilecek oldukları iddia edilirken, bir yandan da son dönemde Acun Ilıcalı tarafından yapılan Yıldız Tilbe açıklaması akılları kurcalıyor.
Kesin Bir Toplantı Yapmadıklarını İddia Etti
O Ses Türkiye yeni sezonunda YILDIZ TİLBE’nin jüri koltuğunda oturup oturmayacak olduğu sorusuna kesin bir dil ile yanıt vermeyen Acun Ilıcalı, O Ses Türkiye yeni sezonu ile ilgili Yıldız Tilbe ile konuştuğunu ancak kesin bir toplantı yapmadıklarını basın mensuplarına açıkladı. Yeni sezonda olacak isimlerin en azından 1.5 ay daha açıklanması şuan için tahmin edilmiyor.
#O Ses Türkiye#O Ses Türkiye 2017 jürisi#O Ses Türkiye 2018 jürisi#O Ses Türkiye yeni sezon#O Ses Türkiye yeni sezonda kimler olacak
0 notes
Text
O Ses Türkiye Jürileri 2018 Kimler? Ne Zaman Başlayacak? Yarışmacıları Kimler?
http://bit.ly/2rOgzCC
O Ses Türkiye Jürileri 2018 Kimler? Ne Zaman Başlayacak? Yarışmacıları Kimler?
O ses Türkiye 2017 -2018 sezonu için çalışamlara başladı. Son hızda çalışmalarını sürdürüyor. Geçtiğimiz 2015 – 2016 sezonunda jüri üyeliği yapan isimler Hadise, Gökhan, Ebru Gündeş ve Mazhar Fuat Alanson ikilisi olmuştu. O Ses Türkiye 2016 – 2017 sezonunda jüri üyeliği yapan isimler de Hadise, Gökhan-Hakan Kardeşler, Murat Boz ve Sibel Can olmuştu. Ancak yeni sezonda farklı jüri üyelerinin gelmesi planlanıyor. Deniz Seki’nin ismi kulislerde geçiyordu. O Ses Türkiye jüri üyeliğine ilk kez Deniz Seki gelebilir. Henüz resmi bir açıklama yok.
2017 -2018 sezonu için Hadise, Gökhan ve Murat Boz ile kesin anlaşıldı. Ancak Sibel Can’ın ismi şu sıralar jüri üyesi olarak geçmiyor.
O Ses Türkiye ne zaman başlayacak?
Yarışmanın 2017 – 2018 yeni sezonu 2 Ekim 2017 Pazar günü TV8’de ekranlara gelecek.
O Ses Türkiye Yeni Jürileri
Murat Boz
Uzun zamandır O Ses Türkiye’de jüri üyeliği yapıyor. Yeni sezonda da ekranlarda olacak.
Gökhan ÖZOĞUZ
Sempatik şarkıcı yeni sezonda da jüri koltuğunda oturacak.
Hadise Açıkgöz
Yeri doldurulamaz efsaneleşmiş bir isimdir. Yeni sezonda da jüri koltuğunda oturacak.
O Ses Türkiye Jüri Üyeliğinden Kimler Ayrıldı?
Sibel Can
Bu sezon ekranlarda olmayacak muhtemelen konserler verecektir.
Ebru Gündeş
Yeni sezonda Ebru ayrılma kararı aldı.
O Ses Türkiye 2017 2018 yarışmacıları
O Ses Türkiye 7. Sezon yarışmacıları şuan belli değil, başvuru süreci de henüz kesinleşmiş değil, yarışmacılar belli olduğu zaman ayrıntılı bir biçimde güncellenecektir.
0 notes
Text
2 Şubat'ta başlayacak olan Survivor 2019'un yarışmacı adayları kimler?
Herkesin heyecanla beklediği ve Acun Ilıcalı'nın 2 Şubat'ta başlayacağını duyurduğu Survivor 2019 için yarışmacılar halk oylamasıyla belirlenecek! Peki Survivor 2019'da yarışacak Türk takımının adayları kimler?
Yeni sezonda Türkiye-Yunanistan formatı ile ekrana gelecek Survivor 2019 için geri sayım başladı.
TV8'de ekrana gelen 'O Ses Türkiye' programında Survivor ile ilgili bir duyuruda bulunan Acun Ilıcalı, Survivor 2019'da bir ilk olacağını duyurmuştu.
Acun Ilıcalı, bu sezon Türkiye-Yunanistan mücadelesine sahne olacak Survivor'ın yarışmacılarına seyircilerin karar vereceğini de açıkladı.
YouTube'da bir anket açtıklarını açıklayan Ilıcalı, orada seyircilerin verdiği oylarla yarışmacıları seçeceklerini duyurdu.
Hakan Kanık
Erdem Ekşioğlu
Emre Durak
Halim Baydur
Hikmet Tuğsuz
Kaan Kazgan
Kader Karakaya
Melisa Emirbayer
Büşra Yalçın
#acun ılıcalı#2019 survivor#survivor 2019#türkiye-yunanistan#hakan kanık#erdem ekşioğlu#emre durak#melisa emirbayer
16 notes
·
View notes
Text
Yıldız Tilbe'den kafa karıştıran iddia! O Ses Türkiye bu sezon olacak mı?
Yıldız Tilbe’den kafa karıştıran iddia! O Ses Türkiye bu sezon olacak mı?
Acun Ilıcalı sunuculuğunda olan TV8’in sevilen yarışması O Ses Türkiye’de bir dönem jüri üyeliği yapan Yıldız Tilbe, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla kafaları karıştırdı. Geçtiğimiz yıl jüri üyeliklerini Ebru Gündeş, Beyazıt Öztürk, Murat Boz ve Oğuzhan Koç’un üstlendiği O Ses Türkiye’nin yeni sezon kadrosu merak ediliyordu. Jüride Gündeş’in ayrılacağı, yerine Hadise’nin ve Yıldız…
View On WordPress
0 notes
Text
Hadise O Ses Türkiye'den neden ayrıldı? Hadise O Ses Türkiye'de yok mu, ayrıldı mı?
Hadise O Ses Türkiye’den neden ayrıldı? Hadise O Ses Türkiye’de yok mu, ayrıldı mı?
Acun Ilıcalı’nın sunumuyla ekrana gelen O Ses Türkiye yarışması bu yıl 10. sezonuyla izleyici karşısına çıkıyor. Yarışmanın sevenleri O Ses Türkiye yeni sezon jürilerini araştırıyor. Yarışmanın tanıdık isimlerinden Hadise bu yıl jüri koltuğunda oturmayacak. HADİSE O SES TÜRKİYE’DEN NEDEN AYRILDI? Katıldığı bir televizyon programında O Ses Türkiye ile ilgili merak edilenleri yanıtlayan Acun…
View On WordPress
0 notes
Photo
O Ses Türkiye için yeni sezon hazırlıklarına başlayan #acunilicali nın jüri kadrosu için #HalukLevent e teklif götürdüğü ileri sürüldü. Yaptığı açıklamada 2022 yılında Türkiye’den ayrılacağını açıklayan Levent’in teklif kabul edip etmediği ise henüz bilinmiyor.
0 notes
Photo
O Ses Türkiye için yeni sezon hazırlıklarına başlayan Acun Ilıcalı'nın jüri kadrosu için AHBAP Derneği'nin kurucusu ve şarkıcı Haluk Levent'e teklif götürdüğü iddia edildi. Yaptığı açıklamada 2022 yılında Türkiye'den ayrılacağını açıklayan Levent'in teklif kabul edip etmediği ise henüz belli değil.
0 notes
Photo
O Ses Türkiye için yeni sezon hazırlıklarına başlayan Acun Ilıcalı'nın jüri kadrosu için AHBAP Derneği'nin kurucusu ve şarkıcı Haluk Levent'e teklif götürdüğü iddia edildi. Yaptığı açıklamada 2022 yılında Türkiye'den ayrılacağını açıklayan Levent'in teklif kabul edip etmediği ise henüz belli değil.
0 notes
Photo
O Ses Türkiye için yeni sezon hazırlıklarına başlayan Acun Ilıcalı'nın jüri kadrosu için AHBAP Derneği'nin kurucusu ve şarkıcı Haluk Levent'e teklif götürdüğü iddia edildi. Yaptığı açıklamada 2022 yılında Türkiye'den ayrılacağını açıklayan Levent'in teklif kabul edip etmediği ise henüz belli değil.
0 notes
Text
2017-18 Beşiktaş’ın Yalnızlaştırılması ve alınan dersler
Türkiye gibi bir ülkede yasalar şampiyonlar ligi ve süper lig yayın haklarının aynı yayıncı kuruluşa verilmesine izin veriyorsa ne olur bein sports bize bu yıl bunu öğretti.
adil futbol, iyi futbol, objektif yayıncılık, ülkeyi iyi temsil etmek vb faktörleri unutun.
bein sports şampiyonlar ligi yayın haklarını aldığı andan itibaren tek amaçları daha fazla abone sayısına ulaşmak oldu.
bu yolda bein sports'un beslemeleri halini alması kaçınılmaz olan yozlaşmış türk medyası ve körü oynayan bazı taraftar grupları bu adaletsiz ortamın hazırlanmasında büyük kolaylıklar sağladı. lig dizaynında tff'den tutun başakşehir aparatına, hakemlere ve tahkim kuruluna kadar her yol kullanıldı.
ceza verildikten sonra kural değiştirilmesi ya da cezaların sadece beşiktaş oyuncularına kesilmesi gibi çok rezillik gördük.
bein sports türkiye'de yayıncılık yapan hiçbir yayıncı kuruluşla karşılaştırılamayacak kadar zengin, büyük ve global bir marka. yozlaşmış bir ülkede ayak bastığın toprağı bile devletinden satın alan katarlıların, ülkenin en itibarsız iş adamının yönettiği ligi almaması söz konusu dahi olamazdı. olamadı.
bein sports mevcut lig tablosunun dizaynından en çok kazanan şirket olacağı gerçeği alenen ortada olduğuna, sermaye menşei ve bu ortamı onlara özenle yaratanlar da ortada olduğuna göre bu iş bir komplo teorisi olmaktan çıkıyor. devletin aç, yöneticilerin itibarsız olursa parası olan gelir kafana vurur devletin de bunu ya izler ya seni satar. sattılar bu çok net.
bu ortamı engelleyebilecek faktörler neler olabilirdi de olmadı peki?
hangi faktörler böyle bir rezilliği engelleyebilirdi?
Basın mı? Özgür basın yok en ufak doğru söz yazacak olan korkuyor.
Toplum mu? Linç kültürü aktif.
Diğer şirketler mi? Kazanmak için her yol mübah.
Hukuk mu? Adalet yok, götürebilen götürdüğü anında götürüyor.
bunların dışında son iki ihtimal kalıyordu o da bu işten zarar görebilecek kulüplerin dimdik durması olabilirdi.
bu noktada galatasaray'ın sezon boyunca hatalardan uzak kalması onları bu kaostan uzak tuttu diyebiliriz. Ayrıca taraftar fb husumetini son iki yılın şampiyonu beşiktaş olmasıyla bağlantılı olarak kendince çıkarları doğrultusunda kullandı ve konu fb olsa bile sergilenen oyuna tek ses çıkarmadı.
başakşehir gerçek taraftarı bile olmayan iktidar beslemesi olarak bir maça yatarsa da hesap soranı olmazdı iyi oynarsa da. öyle de oldu. bir dizayn aparatı olarak iş gördüler.
peki en çok zarar gören takım olan beşiktaş'a bunları yapabilmeyi nasıl cesaret ettiler?
normal şartlarda protest tavrı olan beşiktaş taraftarının son dönemde girdiği fikret orman tipi sözde "siyaset dışı" kafası bumerang gibi dönüp beşiktaş'ı vurdu.
önce protest ses çıkmadı, siyasi korkaklık yüzünden tek vücut olunamadı.
"biz siyaset dışıyız" tavrının kazandırdığını düşünenler sportif başarılar gelince kendi çaplarında tribünlerde apolitizasyon başlatıp bunu sosyal medyada da yaydılar. oysa beşiktaş'ın başarılılarının fikret orman'ın duruşuyla bir alakası yoktu. iyi bir yönetici olan fikret orman'ın politik duruşu değildi beşiktaş'a kazandıran bunu herkes gördü, iyi yöneticiliğiydi. bu iyi yönetimi yükselerek gelen beşiktaşlılık duruşu ve bunu takiben takımıyla gurur duyan taraftarın da iyi futbola ve yeni stadyuma hasreti kaliteli futbol sayesinde zirve yapmıştı.
2018'de
şenol güneş'in asalak medya patronunun emrinde çalışmak istememesi sonrasında oynanan konyaspor süper kupa maçı bir felakete sahne olmak üzereydi olaylar direkten döndü. biletsiz konyaspor taraftarları ellerinde kesici aletlerle sahaya indiğinde henüz beşiktaş’ın oyuncuları sahayı terk etmemişti bile.
youtube
ardından sistematik olarak her hafta yaşanan olaylara karşın beşiktaş yarışta görünüyor ama tüm olan bitene karşın taraftarlar halen toplu bir ses çıkaramıyordu.
yürüyüşler yapılmadı, ohal'den korkuldu, belden aşağı vuranlara tek ses cevap verilmedi.
twitter'ın çakma fenomenlerinin attığı taşlara, üç kuruş etmeyecek havuz yazarlarının eline bakan apolitik kütle hak meydanda aranmaz, gider diktatörün eteğini öperek hakkını alırsın mı sandı yoksa bu futbol da şampiyon olmaya yeter mi dedi bilemiyorum, hesaplarını kendi vicdanlarına bırakıyorum.
3. şampiyonluk virajında,
apolitik olmanın beşiktaş'ı koruyacağını düşünenler bugün beşiktaş'ın düştüğü duruma düşmesini sağlayarak haksızlığa uğrayan takımlarının gardını düşürdüler.
bu noktaya orman'ın yönetici olarak tek falsosu olan hükümet yakınlığı da mevcut düzene ses çıkarabilen bir avuç muhalif medya organının olan bitene hatta Güneş'e yapılanlara bile susabilmesini sağladı.
yani;
beşiktaş apolitik tutum yüzünden kolayca yalnızlaştırıldı.
bu yalnızlaştırma sürecinde en büyük zararı suçu olanlardan çok ne yazık ki şenol güneş görmüş oldu. son günlerde verdiği röportajlara bakıldığında sinmek yerine aba altından sopa gösterip konuşurum demesi düzene alenen bir başkaldırıdır.
bazı gençler anlamak istemeyebilir, tek partiden başka iktidar hatırlamıyor ya da bizzat o partiden maaş alıyor da olabilir.
ancak anlamalılar
beşiktaş semtinin kültürünü korur o kültür onu.
su yolunda su olup akmaz, suya yol verecek ağır bir taş olur beşiktaş.
rakiplerinin taraftar sayısının kütle olarak fazla olduğu, adaletsiz bir ortamda
beşiktaş'ı sadece dik duruş kurtarır.
artık bunu idrak edememe lüksünüz yok
artık "sus" yok.
#besiktas#kirlilig#şike#tff#beinsportsboykot#çarşı#şenol güneş#beşiktaş#vodafone park#kara kartal#gezi#diktatörlig#tsl#demirören#başakşehir#şampiyonlar ligi#yolsuzluk#corruption#uefa#beinsports#uefamafia
8 notes
·
View notes
Photo
İşte Acun'un Yeni Projeleri
Gel Konuşalım programına katılan Acun Ilıcalı, yeni sezonu hakkında bilgiler verdi.
O Ses Türkiye'de sürprizler olacağını dile getiren Ilıcalı, Kore uyarlamasını bir dizi üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Ilıcalı ayrıca Cem Yılmaz ile Şahan Gökbakar’ın yeni filmleri yayınlayacaklarını da ifade etti. Acun Ilıcalı, Hakan Ural ve Esra Eron'un konuğu olarak yeni sezon çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu. Ilıcalı, 'İki dizi projemiz var. Birisi Jet Sosyete. Yeni sezonda bizde olacak. Diğer ise sevgili Fatih Aksoy'la yapacağımız iddialı bir dizi projesi' dedi. Medyapım imzalı diğer dizisi hakkında da bilgi veren Ilıcalı “İkinci iş olarak sevgili Fatih Aksoy’la çok güzel bir projeye başlıyoruz, yeni bir dizimiz olacak. Kendisinin çok inandığı, bizim ekibin çok inandığı bir proje” diyerek dizinin Kore uyarlaması bir baba-kız hikayesi olacağını da açıkladı. Ilıcalı, "Belki bundan sonra bir dizi daha yapacağız. Bomba bir iki transferimiz daha var ancak onları şimdi açıklamayacağım. O Ses Türkiye'nin yeni sezonunda da sürprizlerimiz olacak" dedi. Masterchef Türkiye hakkında bilgi veren Ilıcalı, Cem Yılmaz ile Şahan Gökbakar’ın bundan sonraki yeni sinema projelerinin de TV8’de ekrana geleceğini belirtti. Gülse Birsel'le dostluklarının eskiye dayandığını söyleyen Ilıcalı, bir anısını da şöyle anlattı: “Gülse ile biz çok uzun yıllardan beri tanışırız. Kimsenin bilmediği olaylar vardır, ben bunu söylemek istiyorum. Seyircilerimiz de bunu bilsin istiyorum çünkü ben iyiliklerin saklanmasından yana değilim. Neden değilim, örnek olmasını istiyorum. Yıl 2009, yani bundan 9-10 yıl önce Var mısın Yok musun’da bir yarışmacı gerçekten acayip heyecanlı bir yarışma geçirdi. Uğraştı, uğraştı, uğraştı ve sonunda kaybetti. Gereksiz risk almadı, devamlı bir şeyler yapmaya çalıştı. Parayı yakalasa kabul edecek, yakalayamadı o teklifi. O teklifi yakalayamayınca da kaybetti. Gecesinde de hemen Gülse Birsel aradı. “Senden tek bir şey rica ediyorum, bu arkadaşımızın lütfen bana telefonunu bul. Çünkü ben uyuyamayacağım yoksa. Onun kaybettiği miktarı ben karşılayacağım’ dedi” http://www.sonhaberkibris.com/iste-acunun-yeni-projeleri/.html #ACUNILICALI Son Haber Kıbrıs - Son Dakika Kıbrıs, KKTC Haberleri, Türkiye ve Dünya Haberleri - sonhaberkibris.com
1 note
·
View note
Text
O Ses Türkiye'de Acun Ilıcalı kararıyla kadro yenilendi! Bu sezon Ebru Gündeş fırtınası esecek
O Ses Türkiye’de Acun Ilıcalı kararıyla kadro yenilendi! Bu sezon Ebru Gündeş fırtınası esecek
Geçtiğimiz sezon O Ses Türkiye isimli yarışma programının jüri ekibinde yer alan ve aynı kanalda yayına giren Yemekteyiz adlı projenin sunuculuğunu üstlenen Seda Sayan, yoğun çalışma temposundan ötürü bir hayli yorulduğunu dile getirerek her iki yapımdan da ayrıldığını sevenlerine duyurmuştu. Bununla beraber hem O Ses Türkiye’nin hem de Yemekteyiz’in yapımcılığında yer alan Acun Ilıcalı ise yeni…
View On WordPress
0 notes
Text
Türkiye’de İlk Striptiz Yıldızları
Türkiye’de ilk striptizcinin Zambella topluluğuyla gelen Colette olduğunda birleşilir. Agâh Özgüç, “Türkiye’deki pavyon ve gece kulübü yaşamına striptizi Fransız Colette’in getirdiğini” söyler. Yıldız dergisinin 1956 yılında yazdığına göre de Colette’in memleketimizde açtığı çığırdan sonra Semiramis, Özcan Tekgül ve İnci Birol gibi dansözler striptize başlamışlardır. Bu yılların gazetelerinde söz konusu gösterinin tarifi şöyle yapılıyordu: “Striptease’de artist sahneye giyinmiş olarak çıkar, sonra kendisini müziğin ahengine terk ederek, üstündekilerini teker teker seyircilerin gözü önünde çıkarır. Bazı müzik hollerde artistler, vücudun en mahrem yerini örten minicik bir sliple, bazılarında ise anadan doğma, çıplak olarak kalırlar.“ Colette Jerry, 1955-56 yıllarında Türkiye’ye gelen Zambella revü topluluğunun yıldızlarından biriydi. İzmir Fuarı Göl Gazinosu, Ankara Palas Oteli ve İstanbul’da da Kordon Blö kulübünde gösteriler yapan topluluğa kendi adını veren yöneticisi Zambella, aslında 1940’lı yıllarda Paris Carousel gece kulübünün tanıttığı travesti yıldızlarından biriydi. Ama topluluğun büyük ses getiren yıldızı Colette oldu, çünkü o güne kadar görülmedik ölçüde soyunuyordu! Sine-Radyo dergisi “şimdiye kadar memleketimize gelen hiçbir dansöz Colette kadar şöhret yapmamıştır, ismi etrafında bu derece gürültü koparmamıştır” diye yazıyordu. Colette Ankara Palas pavyonunda numaralarını icra ettiği sırada, seyircileri arasında sık sık hükümet erkân da yer almıştı. Bu yüzden kızcağızın adı “siyasi dansöz”e bile çıkmıştı. Ankara’da kazandığı hayran kitlesi o denli büyüktü ki, İstanbul’a hareket ettikleri gecenin akşamı, daha önce 250 kişinin doldurduğu Ankara Palas Pavyonu’nda sadece 8 müşteri bulunmaktaydı. Colette olmayınca salonlar boşalır! Dönemin ünlü gazetecilerinden Şinasi Nahit Berker, Colette’le söz konusu Ankara döneminde Akis dergisi için röportaj yaparken, onun için “devlet ricali karşısında cömertçe soyunan bir artist” tanımını kullanıyordu.
Türkiye’ye gelen Zambella revü topluluğu Colette ise Berker’e Türkiye’ye gelmekten çok memnun olduğunu ve ilk kez bir başbakanın (Adnan Menderes de seyretmiş kendisini) ve devlet başkanının karışısında striptiz yaptığını söyledikten sonra şöyle devam ediyor: “Sayın Celal Bayar, beni hem İzmir’de, hem de burada bir kaç defa seyretmek lütfunda bulundular. Çok demokrat bir devlet başkanınız var. Halkın arasına girmekten son derece hoşlanıyorlar. Benden iltifatlarını da esirgemediler. Sayım günü akşamı da buraya yeniden teşrif ettiler. Yanlarında Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı Refik Koraltan ve yaverleri de vardı.” Colette yurtdışında başbakan ve cumhurbaşkanları karşısında numara yapmasının protokol tarafından engellendiğini, ama burada “herkes halk adamı” olduğu için bu şerefe mazhar olabildiğini söylüyor: “Onun için seyircilerimin arasında bu kadar mümtaz şahsiyetler bulunuyor. Hele bakanlarınızı, her akşam burada görebiliyorum. Türkiye’ye geldiğimden dolayı işte bunlardan dolayı çok memnunum. Mesleğimizin şerefi artıyor!” Ankara’dan İstanbul’a gelen topluluk Kordon Blö’de gösterilerine 6 Ocak 1956 gecesi başlar. İlanda “Meşhur Fransız Revüsü Zambella” ve topluluğun yıldız isimleri sıralanırken Colette’in adının yanında parantez içinde “çıplak” sıfatının eklenmesi uygun görülmüştür. Colette’in İstanbul’a gelişi gazetecileri pek hareketlendirmişti. Gösteriyi izleyen Tercüman gazetesi muhabiri, Colette’in performansını şöyle özetliyordu: “Colette güzel vücudunu seyircilerine doyuncaya kadar gösteren dansın bir üstadıdır. Amerikalılar buna striptiz diyorlar. Salondaki hava iyice ısındıktan ve bu dansa ait müzik başladıktan sonra Colette nazlı bir eda ile evvela üzerinde bulunan kırmızı tülleri atıyor. Sonra entarisini çıkarıyor. Sonra sutyenini atıyor ve tabir-i caiz ise soyunuyor. “ Yeni Yıldız dergisinin dedikodu sayfalarında da Colette sık sık karşımıza çıkar. Dergiye göre Zambella heyetinin İstanbul’da ağırlandığı “ilk Müslüman ve dindar ev” eski Demokrat Parti milletvekili Şevket Mocan’ın Boğaz’daki yalısı olmuştu. Colette’in sevgilisi ise, aynı ekipten dansöz Yvette Le Mazou idi. Colette’i Kordon Blö’de merakla izleyenler arasında Müzeyyen Senar, Muzaffer Tema gibi şöhretli isimler de bulunuyordu. Colette ve Zambella Revüsü işte böyle ülkeyi birbirine katarak gösterilerini tamamlar ve Beyrut’a doğru hareket ederler. Arkalarından yazanlar ise eksilmez. Dansöz Miss Pamela Peyami Safa şöyle diyordu: “Türkiye’ye Colette diye bir Fransız müzikhol aşiftesi gelmişti. Bütün marifeti halkın önünde çırılçıplak soyunmaktı. Fransa’da ve Almanya’da binlercesine kolayca rastlanan güzel vücutlardan birinin sahibiydi. İstanbul’u, Ankara’yı, İzmir’i ve resmi ve gayrı resmi birçok şahsiyetleri birbirine kattı.” Peyami Safa, Milliyet’teki bu satırlarının ardından, Avrupa toplumlarını örnek göstererek şu saptamada bulunuyordu: “Bu çıplaklığın, bolluğun ve ucuzluğun cinsi ahlak bakımından büyük bir faydası var. Kadın vücudu metafizik ve esrarlı mahiyetini kaybediyor. (…) Doya doya bakıyorsunuz ve baka baka doyuyorsunuz.” Hemen hemen aynı günlerde Beyrut’tan acı bir haber gelir. Colette aldığı uyuşturuculardan zehirlenerek ölmüştür. Kaza mı, cinayet mi anlaşılmadan kalır.
“Dört Motorlu” Pamela
Colette’le hemen hemen aynı dönemde İstanbul’a gelen, efsanesi çok daha uzun sürecek bir diğer striptizci ise Pamela’dır. Ya da çok bilinen lakabıyla “Dört Motorlu” Pamela! Amerikalı, İngiliz, ya da Kanadalı olduğuna dair çeşitli rivayetler bulunan Miss Pamela, 30 Haziran 1956 günü Taksim Gazinosu’nun ilanında şöyle tanıtılmaktadır: “Casino de Paris yıldızlarından orijinal göğüs dansları ile beynelminel şöhret yapmış bu sahada dünyada yegâne dansöz Miss Pamela’yı 2 Temmuz’dan itibaren Taksim Belediye Gazinosu Varyete Bahçesi ve Teras Pavyonu’nda göreceğiz.”. Büyük ilgi sonucu Pamela’nın ünü hızla artar. Eylül ayı sonunda yine aynı gazinonun verdiği ilanda bu kez Miss Pamela’nın ağzından şu bilgileri ediniriz: “İstanbul’u ve Taksim Gazinosu’nu çok sevdim. Biraz daha kalıp yeni sezon başlangıcı için hazırladığım yeni striptease’leri göstereceğim.” Aynı günlerde Pazar dergisinin dedikodu sütununda da şu bilgiler yer alır: “Pamela’nın yıldızı hâlâ parlıyor. Göğüs ve kalça püsküllerinin istikametini tayin etmeye gelenler arasında gençler ve bekârlar bilhassa göze çarpıyor. Bunlar arasında Pamela’yı pavyonun bütün masalarından on beş yirmi defa seyredenler de var. Ne yazık ki bu İngiliz dansözü hayranlarını göremiyor. Burnunun ucunu göremeyecek kadar miyop çünkü. Dansını bitirip de elbisesi ile pavyona inince, iri gözlükleri, 1.86 boyuyla dansözden çok kâtibelere benziyor zaten. Geçen akşam Pamela ile birlikte Sosis adlı köpeği de pavyona indi. Böylece pavyon Nuhun gemisi gibi bir şeye benzedi.” Pamela’nın niye dört motorlu olduğunu, onu Taksim Gazinosu’nda seyredip hiç unutamayan Aydın Boysan anlatsın: “Pamela güzel vücutlu genç bir hanımdı. Sahneye, oldukça cömert açılmış giysilerle çıkardı. İlginç bir yanı, önünde ve arkasında ikişer püskül asılı olmasıydı. Öndeki iki püskül meme uçlarına, arkadaki iki püskül ise, poposunun iki kanadına bağlıydı. “Pamela önce müziğe uyarak, göğsündeki iki püskülü çevirmeye başlardı. Kendisi dururdu, memelerini oynatırdı. Önce sağa, sonra sola doğru… Bitmedi, önce sağdakini sola, soldakini sağa döndürerek. Sonra da durduğu yerde, poposundaki püskülleri önce sağa sonra sola döndürür, sonra da memeleri gibi, sağdakini sola, soldakini sağa döndürürdü. Müzik ritmlerine uyarak yapılan gösterinin sonu, göğüs ve popodaki dört püskülü birden, önce sağa sonra sola, sonra da dört püskülü birden içeri ve dışarı doğru pervane gibi döndürerek biterdi. Paris gazinolarından, Broadway ve Las Vegas’a kadar, bir daha böylesini görmedim. “O yıllarda kıtalararası yolculuklarda transatlantik denilen gemilerin modası geçmiş, Amerika-Avrupa arasında, pervaneli dört motorlu uçak seferleri başlamıştı. Bu yüzden dansözümüze; “Dört Motorlu” Pamela adı layık görülmüştü.” İstanbul’da Türk erkeklerini kendine pervane eden Pamela bir süre sonra Ankara’ya geçer. Güngör Uras’ın hatırladığına göre burada önce Bomonti Bahçesi’nde sonra da Ankara Palas’ta sahneye çıkar. Dönemin gazeteleri Pamela’nın Ankara’da başına gelen bir kazayı şöyle naklederler: “Şehrimizdeki alakayı başşehirde de toplamakta olan dansözün , muhtelif defalar vuku bulabileceği kendisine ihtar edilen bir hadise gelmiş, fazla sürate dayanamayan püsküllü pervaneler düşüvermiştir. Motorları stop eden Pamela derhal ropdöşambrına sarılarak içeri çekilmiş, tamiratı yaptıktan sonra numarasını tamamlamıştır.” Ardından yazının başlığının niye “Dört motoru da stop etti: Pamela gidemiyor” olduğunu anlayacağımız şu bilgiler gelir: “Memleketimizde çok tutulan bu dansöz, hayranlarının gittikçe artması üzerine başka memleketlerle olan mukavelelerini feshetmiştir. Ama kendisi her gün, sabahtan akşama kadar, doktor nişanlısını düşünerek, gitmeye karar vermekte, akşam olunca kararından vazgeçmektedir.”
Yatak odasında basın toplantısı
Colette’in ve Pamela’nın vatan topraklarında açtıklarıı bu çığırdan sonra Semiramis, Özcan Tekgül ve İnci Birol gibi dansözler de striptize başlarlar. Gazetelerde Semiramis’in bu konuda bir basın toplantısı düzenlediğini ve öfke dolu açıklamalar yaptığını okuruz: “Çıplak dans etmek günahmış! Ben Müslümanmışım onun için de çıplak dans edemezmişim! Bu iş için savcılık iki defa beni çağırdı ve ifademi aldı. Halbuki ben striptiz yapmıyorum. Yalnız yabancı sanatkârlar dünya kadar para kazanıyor ve memleket dışına döviz çıkmasına sebep oluyorlar. Bunların striptiz yapmalarına müsaade ediliyor, ona tutuluyorum.” Basın toplantısı Semiramis’in evinde, hatta yatak odasında yapılmaktadır. Dansözümüz striptizin ne olduğunu fiilen anlatmaya koyulur. Üstündekileri ağır ağır çıkararak, “striptiz dediğin böyle olur” noktasına gelir. Foto muhabirleri iyice yaklaşıp, uygun kareler çekmeye başlarlar. Sonrasını vallahi bilemiyorum… Semiramis bu konuda yalnız kalmaz. Taksim Kristal’in yıldız dansözü İnci Birol, 1957 yılı Ocak ayında yapılan Dansözler Resm-i Geçidi’nin ilanında da belirtildiği gibi sahnede striptiz yapar. Bunu diğerleri takip eder. Durumun kötüye gitmesinden korkan çeşitli kuruluşlar, başta Kadınlar Birliği ve MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) striptiz ve rock’n’roll’un yasaklanması için açıklamalar yaparlar. Sonunda Adliye Vekaleti savcılıklara gönderdiği tamimde, “bazı dansözlerin gayri ahlaki tavır ve hareketlerde bulundukları ve dans sırasında soyunup açıldıkları tesbit edilmiştir” dedikten sonra “bu mevzu üzerinde hassasiyetle durulması, afiş bastırıp asan, müstehcen resimler çektirenler hakkında dava açılması” istenir. Doğan Nadi bu yasak hakkında şöyle yorum yapıyordu: “ bir tamimle bu çıplaklığın kanunlar çerçevesinde bir zapturapt altına alınmasını istiyor. Doğrusunu isterseniz bu strip tease denilen şey, dans değil de, daha ziyade bir hastalıktır. Bizim F. K. G. (İstanbul valisi ve belediye başkanı Fahrettin Kerim Gökay) başta olmak üzere bütün ruhiyat mütehassısları pek iyi bilirler: Egzibisyonizm. Biri ötesini berisini el âleme göstermek, diğeri el âlemin ötesini berisini görmek merakı şeklinde ortaya çıkar. Hatta emniyette bile “röntgencilik” diye tasnif edilmiştir. Müptelası da pek az değil galiba. Strip tease ortaya çıkalı beri bu illetin her iki şekline tutulmış olanlar, hem de gizliye kapaklıya lüzum kalmadan, nefislerini körletiyorlar.” Striptiz tüm karşı çıkanlara, yasaklama kararlarına rağmen varlığını korudu, gelişti, barların ve gece kulüplerinin vazgeçilmez gösterileri arasına girdi. Hele 1960’lı yıllarda striptizin iyice yaygınlaştığını ve sıradan bir şey haline geldiğini görürüz… 1960 yılı Nisan ayında Beyoğlu sinemalarında Brigitte Bardot’nun “En Efeuillant La Margueritte” filmi “Striptiz Kraliçesi” adıyla oynatılıyordu. İstanbul ve Ankara’nın birçok gece kulubünde striptiz öne çıkan gösteri olarak sunuluyordu. Artık her yerde, her durumda, her zamanda striptiz yapanlara rastlamamız mümkündü. Read the full article
0 notes
Text
Nihat Özdemir: Herkesin şikayetci ama kimsenin çözüm önerisi yok
TFF Başkanı Nihat Özdemir, "Liglerimizde ikinci yarı daha yeni başladı ve inanılmaz bir tartışma ortamı yaşanıyor. Herkesin futbol ortamından bir şikayeti var ancak çözüm önerisi yok" dedi.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Nihat Özdemir, bugün TFF'nin Riva'daki merkezinde basın toplantısı düzenledi. Özdemir, basın toplantısında 2019-2020 sezonuna ilişkin kamuoyunu meşgul eden konular başta olmak üzere gündeme dair değerlendirmede bulunarak, gerçekleştirilen projeler ve yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri Orhan Saka Salonu'nda gerçekleşen toplantıya TFF Yönetim Kurulu üyeleri de katıldı. Özdemir, sözlerine Van'da yaşanan çığ felaketi ve Sabiha Gökçen Havalimanı'nda yaşanan uçak kazasında hayatını kaybedenlere başsağlığı dileyerek sözlerine başladı. "Şikayet var, çözüm önerisi yok" 1 Haziran 2019’da yapılan Seçimli Genel Kurul’da göreve geldiklerini hatırlatan Özdemir, "Üzerinden 8 aylık bir süreç geçti. Federasyon Başkanı olarak ilk kez gündemle ilgili bir basın toplantısı düzenliyorum. Üzülerek söylüyorum, bugün konuşacağımız konular yerine A Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonası finallerinde nasıl başarılı olacağını tartışmayı, Türkiye’nin paha biçilmez boyutta tanıtım yapacağı, 30 Mayıs’ta İstanbul’da oynanacak Şampiyonlar Ligi finaliyle ilgili hazırlıkları konuşmayı isterdim. Ancak liglerimizde ikinci yarı daha yeni başladı ve inanılmaz bir tartışma ortamı yaşanıyor. Herkesin futbol ortamından bir şikayeti var ancak çözüm önerisi yok. Bu konuda birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bu sezon şu ana dek kulüplerimizin Federasyonumuzu ilgilendiren konularda resmi sitelerinden yaptıkları 50’ye yakın açıklama var. Yine Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor takımlarımızın sadece ve sadece başkanlarının Federasyonumuz, kurullarımız, hakemlerimiz ve kararlarımızla ilgili 90’ın üzerinde basın açıklaması bulunuyor. Yani 18 kulübümüz de yakınıyor! Neden? Federasyondan, hakemlerden, kurullardan, kararlardan Konu hep benzer, ‘O hakemi istemeyiz, bu hakemi istemeyiz. Bu MHK olmaz, gitsin, şu gelsin.’ Arkadaşlar, son bir yılda 3 MHK gördü bu ülke... Hepsi birbirinden saygın MHK Başkanımız görev yaptı. Bir karar alıyoruz veya bir kurulumuz karar veriyor, 18 kulübümüzden farklı ses çıkıyor. Ama hepsinin ortak dili aynı, ‘Federasyon bizi engelliyor. Hakemler önümüzü kesiyor. Kurullar yanlı karar alıyor' Sorarım size; TFF, Kurullar ve MHK, 18 kulübü birden nasıl hedef alabilir" diye konuştu. "Saygı bekledik ama hiçbir gün o saygıyı göremedik" Özdemir, kimsenin çıkıp 'hata yaptım' demediğini vurgulayarak, "Aynaya bakan yok. Hata olacaktır, düzeltilecektir de. Eleştiri de yapılacaktır. Yeter ki ölçülü, saygılı olsun. Yeter ki hakka hukuka uygun, adil olsun. Biz x kulübün, y kulübün Federasyonu değiliz, sadece 18 kulübün de değiliz, ülkemizdeki profesyonel ve amatör 6 bin kulübün, yüz binlerce futbolcunun, futbolun tüm paydaşlarının federasyonuyuz. Bu süreçte yaşadıklarımızı düşününce futbol camiasının tüm unsurlarıyla şapkasını önüne koyup düşünme vakti geldiği kanaatindeyim. Çünkü baktığımızda bu tablonun futbolumuza zarar vermekten başka bir yansıması olmadı. Kirli düzen, şaibe, masa başı oyunlar, masaya vurma, masa kırma gibi sorumluluktan uzak söylemlerin Türk futboluna ne faydası olabilir ki? Oysa biz eleştirildiğimiz bu süreçte usulsüz, haksız, hukuksuz hiçbir iş yapmadık. Hiçbir kulübü diğerinden ayırt etmedik. Talimatları, kuralları, protokolleri eşit uyguladık. Kulüplerin çıkarlarını değil, Türk futbolunun menfaatini gözettik. Kimsenin hakkını ziyan etmedik. Her hakem hatasının, organize şekilde kamuoyu oluşturarak, daha ilk haftadan şampiyonluk kaybetmişçesine feryat figan gündeme taşınmasını üzülerek izledik. Tarafsız kurullarımızın aldığı her karara saygı bekledik ama hiçbir gün o saygıyı göremedik. Bilakis, kurulların bağımsız kararlarına art niyetle yaklaşıldığını, algı operasyonları yürütüldüğünü gördük. Ama futbolun üst amir kurumu olarak ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ misali, sustuk, sessiz kaldık. Her eleştiriyi sineye çektik, kendimizde hata aradık, düzeltme yoluna gittik. Polemiklerin içinde kaldık ama kulüplerimizle polemiğe girmedik, cevap yetiştirme yolunu seçmedik. Her açıklamayı kamuoyunun takdirine bıraktık" şeklinde konuştu. "Türk futbolunun geçmişte yaşadığı sorunları gelecekte de yaşamaması için..." En iyi şekilde görevlerini yapmaya çalıştıklarını dile getiren Nihat Özdemir, "Bununla birlikte; paydaşlarımızın sürekli kendi oluşturdukları stratejiler çerçevesinde yönetimimiz ve kurullarımızı etkilemeye yönelik tavır sergileme, birbirlerine karşı sahada vermeleri gereken mücadelenin yanı sıra federasyonumuz üstünden de planlı bir şekilde yürütülen sezon içerisinde veya devamında oluşan ya da oluşabilecek muhtemel teknik ve yönetimsel sorunları örtüleme çabalarını net olarak görmekteyiz. TFF Yönetim Kurulu olarak bugüne kadar tarafımızdan atanan bağımsız görev yapma yeteneğine sahip olan kurullarımız aynı şekilde görevlerinin başında bulunuyor. Zira kurullarımız; görev alanları ile ilgili her türlü görüşme ve toplantı yapmak ve daha iyi olmak için her türlü tedbiri almak konusunda özgürce hareket etmek yetki ve yeteneğine de sahip bulunuyor. Yine Başkan ve Yönetim Kurulu olarak bizlerin de aynı hareket kabiliyetine sahip olduğumuzun bilinmesinde fayda olduğunu düşünmekteyiz. Her adımda, her gelişmede farklı kesimlerden farklı zamanlarda birbirinin kopyası tepkilerin ortaya konulmasını da manidar buluyoruz. Bir kez daha ifade etmek isterim ki, Türk futbolunun geçmişte yaşadığı sorunları gelecekte de yaşamaması için karar ve uygulamalarımızda gereken kararlılığı bizi göreve getiren genel kurulumuza karşı en önemli görev olarak görmeye devam edeceğiz. Bunu yaparken de hiçbir kesim ya da grubun bugüne kadar olduğu gibi sonrasında da etki oluşturma çabalarına izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı. Read the full article
0 notes