#Katlı Pazar
Explore tagged Tumblr posts
Text
Toplumsal Bellek: Meslekleriyle Adapazarı Sergisi SUBÜ'de Öğrencilerle Buluştu
SUBÜ Sakarya MYO, Öğretim Görevlisi Ersin Berk’in düzenlediği ve öğrencilerin çektikleri fotoğrafların sergilendiği ‘Toplumsal Bellek: Meslekleriyle Adapazarı’ başlıklı fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sakarya Meslek Yüksekokulu, ‘Toplumsal Bellek: Meslekleriyle Adapazarı’ başlıklı fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı. Fotoğraf Sanatçısı ve…
#Adapazarı Belediyesi Kültür İşleri#Çark Caddesi#Doç. Dr. Recep Kılıç#Ersin Berk#Katlı Pazar#Marmara#Murat Acar#Sakarya#Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi#SUBÜ#SUBÜ Sakarya MYO#Uzun Çarşı
0 notes
Text
Toplumsal Bellek: Meslekleriyle Adapazarı Sergisi SUBÜ'de Öğrencilerle Buluştu
SUBÜ Sakarya MYO, Öğretim Görevlisi Ersin Berk’in düzenlediği ve öğrencilerin çektikleri fotoğrafların sergilendiği ‘Toplumsal Bellek: Meslekleriyle Adapazarı’ başlıklı fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Sakarya Meslek Yüksekokulu, ‘Toplumsal Bellek: Meslekleriyle Adapazarı’ başlıklı fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı. Fotoğraf Sanatçısı ve…
#Adapazarı Belediyesi Kültür İşleri#Çark Caddesi#Doç. Dr. Recep Kılıç#Ersin Berk#Katlı Pazar#Marmara#Murat Acar#Sakarya#Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi#SUBÜ#SUBÜ Sakarya MYO#Uzun Çarşı
0 notes
Text
Çok Hızlı! (3) (Orhan 36 Y., Bursa)
Cumartesi saat 10:00'da zor uyandım. Sevgi'den gelen mesaj yine ilginçti. "Aşkım, Hikmet sabah uyandığımızda yüreğimi ağzıma getirdi!" yazıyordu mesajda. Meraktan çatladım, "Hayırdır?" yazdım. "Sabah uyanınca, rüyasında tam seçemediği birinin yatak odasında beni götümden siktiğini görmüş! :)" diye cevap geldi. Daha güzel mesaj sonrakiydi: "Hikmet o kadar tahrik olarak uyanmış ki, evliliğimiz süresince ilk kez Perşembe hariç Cumartesi sabahı beni sikti!" diyordu. Mesajlar ardı ardına geliyordu. Akşam birahaneden sonrasını hatırlamıyormuş kocası :) Beni sormuş. Sevgi de, "Sen sarhoştun, Orhan bey seni eve getirdi. Kahve ikram etmek istedim, ama sen sızıp kalınca kahve falan içneden gitti!" demiş. Kocasının resmen üzüldüğünü ve "Ayıp ettik adama tanıştığımız ilk gün!" dediğini anlattı.
Sevgi'ye, "Şu an yalnız mısın?" dedim. "Evet, Hikmet işe gitti!" diye yazdı. "Geliyorum!" dediğimde, "Şimdi değil, işlerim bitince yazarım!" dedi. Öğleden sonra gelen mesajda, kaynanası ve kızının geldiğini yazdı. Böylece hafta sonu heba olup gitti. Pazar günü de, "Özledim!" mesajlarıyla geçti.
Pazartesi fabrikanın artık üretime başlayacak olması nedeniyle 08:00-16:00 çalışmaya başlayacaktık. Cumartesi günleri de çalışacaktık. Erken çıkmak iyi olacaktı, daha çok zamanımız kalacaktı. Ama Pazartesi-Salı program yapamadık. Çarşamba semt pazarı vardı, Sevgi pazara gideceğini söyledi. Saat 17:00'ye gelirken telefonum çaldı. Arayan Sevgi idi. Şaşırmıştım, ilk kez arıyordu. "Hayırdır?" dedim. Cevap olarak, "Nerdesin?" diye sordu. "Dışardayım!" dedim. "Acil bana gelir misin?" dedi. "Tamam!" dedim.
Telefon ettiği andan 1 sokak öteye parkettiğim arabamdan evlerine ulaşmam toplam 8 dakika sürmüştü. Apartmana 2 metre kala otomata basıldı. Burası 20 daireli, 5 katlı, kalabalık bir apartmandı. Yukarı çıktığımda kapı aralıktı. İçeri girdim. Kapı arkasında bekleyen Sevgi hemen boynuma atladı. Her yerimi yalayıp öperken, "Sik beni Orhanım, sik beni, çok özledim!" diyordu. Merakla ve zorla uzaklaştırdım kendimden ve "Anlat, ne oldu?" dedim. "Gel!" dedi, misafir odasının penceresine gittik. Tül perdenin arkasından, aşağıda sokağın başında dikilen bir adamı gösterdi. "Kim o?" dediğimde anlatmaya başladı.
Pazar girişinde gayri ihtiyari adamla göz göze gelmişler, sonrasında adam bunu takibe başlamış. Yanaştığı iki kalabalık tezgahta da adam yanaşıp götünü avuçlamış. "Acayip korktum, ama çok da heyecanlandım, fena ıslandım, ilk defa başıma geldiği için de çok fena tahrik oldum!" dedi. Sonra, sırf denemek için daha kalabalık bir tezgaha yanaştığını, adamın yine arkasına gelip bu sefer abandığını, manto ve eteğinin üstünden bile adamın yarağını göt yanakları arasında hissettiğini, sonra da alelacele pazardan çıktığını, adamın eve kadar kendisini takip ettiğini, canının fena sikişmek istediğini ve beni aradığını söyledi.
"O zaman vakit kaybetmeyelim!" dedim. Sevgi'yi pencerenin yanında domaltıp arkasına geçtim, eteğini yukarı kaldırıp külotlu çorabının ağını yırttım ve külotunun yanından amına sokup pompalamaya başladım. O kadar ıslaktı ki amı, külotunu geçip çorabının ağını bile ıslatmıştı suları. Ben siktikçe daha çok azıyordu. Sevgi bir ara, adam halen bekliyor mu diye merak edip, benim görünmeyeceğim şekilde tül perdeyi hafifçe aralayıp baktı. Adam da Sevgi'ye kafasıyla gel işareti yapınca tekrar kapadı perdeyi. Ben de piçliğine, "Çağıralım mı adamı?" dedim. "Ohhhh!" diye derin bir ses çıkardı ve ardı ardına orgazm olmaya başladı. Kasılmaları bittiğinde kendini öne çekip, külotlu çorabını ve külotunu sıyırdı, yarağımı eliyle tutup göt deliğine hizaladı. Ben götünü sikerken, yine piçlik olsun diye, "İki deliğin de dolsun mu aşkım?" dediğimde, parmaklarını amına soktu. Ben, "Şimdi çağırıyorum adamı!" dedikçe, Sevgi'nin Ah'ları Oh'ları havada uçuşuyordu. Bu beni de müthiş tahrik etmişti, döllerimi götünün içine nerdeyse böğürerek boşalttım.
Sevgi dönüp dudaklarıma yapıştı ve "Aşkım sayamadım ama en az 5 kez boşaldım ardı ardına!" dedi. Ben de, "Ben gidiyorum, Hikmet gelir falan rezil oluruz, ama bu konuyu konuşacağız!" dedim. "Tamam aşkım!" dedi, beni yolcu etti merdiven boşluğunu kontrol ettikten sonra. Aşağıya indiğimde adam köşede yoktu. Ama arabayı parkettiğim sokağa gittiğimde, orda turlamaya devam ediyordu. Eve gittiğimde yazdım, "Adamı çağırmadın değil mi aşkım?" diye. "Yok, ama başka odanın camından baktım çaktırmadan, adam 1 saat dolaştı yukarılara bakarak!" yazdı. Ben, "Çok zevk aldım!" yazınca, "Bir de bana sor, kudurdum sen çağırıyorum dedikçe, merak ve zevkten öldüm!" diye yazdı.
Ertesi sabah temizlik için odama geldiğinde, kocasının akşam kendisini sikmek istediğini, yıllar sonra Perşembeden vazgeçmiş olmasının nedenini sorduğunda, "Sürekli gözümün önüne o yabancı adamın seni domaltmış sikerken gördüğüm rüya geliyor, gün içinde bile aklıma geldikçe canım seni sikmek istiyor karıcığım!" demiş. Sevgi de bunun kendisini de tahrik ettiğini, rüyayı söylediğinden beri amının karıncalandığını söylemiş. Kocası tam amına girdiğinde, Sevgi, "Şimdi beni o adam mı sikiyor kocacığım?" demiş usulca ve en şuh sesiyle. Zaten çabuk boşalan Hikmet daha ikinci saniyede boşalmış içine. "Çıkaramadı bile!" dedi.
Cuma akşam üstü iş çıkışı buluşup, ilk seviştiğimiz ağacın altına gittik. Kocasının Perşembe akşamı da siktiğini biliyordum. Sevgi hayatının son bir aydaki değişimden başı dönmüş halde anlatıyordu. İşe girmiş, kendisini çok mutlu eden harika bir sevgilisi olmuştu. Kocası bunca yıl sonra yatak odasında çok daha istekli bir hale gelmişti. Sevgi yıllar boyunca nerdeyse senede anca 3-4 kez orgazm olurken, şimdi sadece dokunmalarım değil mesajlarımla bile onu boşalttığım için yılların acısını çıkararak orgazm üstüne orgazmlar yaşıyordu. "Mutlu musun?" dediğimde, "Deli misin, uçuyorum, ayaklarım yere basmıyor aşkım!" dedi dudakları dudaklarımda.
Fermuarımı açıp yarağımı kökten başa sıvazlamaya başladığında, ben de parmaklarımı amcığına soktum. Diğer elimizde sigaralarımız vardı ve birbirimize gözgöze masturbasyon yapıyorduk. "İki erkek arasında sikişmeye ne dersin aşkım?" dedim tepkisini bilmeme rağmen. Gözleri kapalıydı, o hayali kurduğunu biliyordum. Derin bir, "Ohhh!" çekti, kasılıyordu, orgazm oldu daha cümlem yeni bitmişken. Sonra da, "Nasıl olacak?" dedi ve yarağımı ağzına aldı. Ben de en kolayının kocasının üzerine oynamak olduğunu söylediğimde, sadece, "Immm, ımmm!" dedi yarağımı emmeyi bırakmadan...
"Nasıl yapacağız peki?" dedi döllerim dudaklarının arasından gırtlağına kaymış ve yutmuşken. Konuştuk. Sürekli kocasıyla cilveli konuşmalar yapacak, sürtünecek, gerekirse her akşam aynı konuyu açıp gelişmeleri de bana yazacaktı. Biraz dinlenip, "Arkaya geçelim mi aşkım?" dediğimde, bagaj kapısını açıp dizlerinin ve ellerinin üzerinde dört ayak olup amına aldı yarağımı. Ben sikerken, "Aşkım nerelerimi dolduracaksınız kocamla?" diye soruyor, ben de kocasıyla birlikte onu nasıl sikeceğimizi anlatıyordum. Amının suları yarağımdan taşaklarıma akıyordu. Ben amına pompalarken o da kendini geriye yarağıma bastırıyor, daha derinlerine girmemi sağlıyordu. "Sikin, amımı, götümü, ağzımı sikin, heryerime döllerinizi attırın aşkım!" diye inliyordu. Titreye titreye içine akıttım yine döllerimi.
Bu arada ilk sevişmemizden sonra eczacı kadınla konuşup yeni bir doğum kontrol hapı almış ve şimdilik yan etkisi görülmemişti. Kocası bilmese de, ben biliyor ve rahatça içine boşalabiliyordum. Dönüp amından çıkardığım yarağı yalamaya başladı. 10 dakikada yarağım tekrar keser sapı gibi dimdik hazırdı. Bana, "Aşkım hafta sonu göt deliğim öksüz kalmasın, ordan sik!" dedi. Canıma minnetti. Hemen götüne geçirip sikmeye başladım. Daracık göt deliği artık yarağımı rahatça alıyor, hatta ben içindeyken kalçalarını kıvırıp aldığım zevki katlıyordu. Kendi parmakları amında, benim avuçlarım göğüslerini okşarken, ona, "Aşkım farzet çoban geliyor, çağırayım ağzına versin mi kocaman kıllı yarağını?" dediğimde, çığlıklarla cevap veriyor, "Çağır aşkım, çağır!" diye bağırıyordu. Sevgi orgazm olmasına rağmen devam ediyorduk. Ben de döllerimi götünün içine salmama rağmen, etrafa bakıp gerçekten bir çoban gelse çağıracak haldeydim ve halen pompalıyordum. Sevgi ise, "Aşkım geliyor mu çoban, amım, götüm, ağzım hazır!" diye bağırarak orgazm olmaya devam ediyordu. 20 dakikaya yakın nefeslerimizin düzelmesini bekledik. Sonra evlere dağıldık.
Gece saat 24:00 civarı mesaj geldi. Kocasının birahaneden ayık ve elinde biralarla geldiğini, beraber içmeye başladıklarını, sonra üçlü koltukta kocasının yanına oturup yarağını eline aldığını ve "Aşkım anlatsana şu rüyanı yeniden!" dediğinde, kocasının (Karanlıkta adamın beni makyaj masasına ellerimi dayatmış halde götümden siktiğini, benim inlememek için parmaklarımı ağzıma almış ısırdığımı gördüğünü, ama gözlerinin açılmadığını) söylediğinde, "Aşkımın hoşuna gitti mi öyle sikilmem?" diye sormuş. Kocası (üçüncü biranın keyfiyle), normalde cinnet geçirmesi gerektiğini, ama rüyasında yarağının kalktığını ve kalkıp o adamla beni aralarına alıp sikmek istediğini söylemiş.
Sevgi kocasının tepkisini ölçmek için yarağının başını ağzına almış ve "Adamın yarağını da böyle yalayıp kaldırdım kocacığım!" demiş. Hikmet de ilk kez Sevgi'nin kafasını yarağına bastırıp, ağzını sikmeye başlamış. Birkaç dakika geçince, Sevgi, "Ama biliyor musun, adam da beni bu koltuğa yatırıp amıma dilini gömdü!" demiş. Hikmet sanki hipnoz olmuş gibi karısının amın�� yalamaya başlamış, "Çok tatlı!" diye diye emmiş. Amından iğrenen kocası göt deliğini de dillemiş. Sevgi sonra da elinden tutup kocasını yatak odasına götürmüş ve "Nerde sikti aşkım beni o adam?" demiş. Kocası gösterince de oraya domalmış. Kocasının da deliler gibi amına pompalayıp boşaldığını, kendisinin sadece amının yalandığında boşaldığını yazdı.
Ama mesajın finali güzeldi. "Aşkım bugün eve gidince amımdaki ve götümdeki senin döllerini temizlemedim. Amımı ve götümü dilledi, çok tatlı diye diye!" yazıp bir gülücük kondurmuştu. Bunları okuyunca gidip karıma sarıldım ve yarı uykulu kadını kötü emellerime alet ettim :)
Pazartesi sabahı Sevgi'nin yüzünde gülücükler açıyordu. "Ne oldu?" diye sordum. Cumartesi akşamı kızın evde olduğunu, Pazar akşamı yemekten sonra kızı kaynanada bırakıp geldiklerini, kocasının Cuma akşamı getirdiği biralardan kalanları beraber içtiklerini, sonra gidip sarı elbisesini giydiğini söyledi. Hikmet de gözlerini yarım kısarak, "Bu elbiseyi hatırlamıyorum, yeni mi aldın?" diye sormuş. Sevgi de, "İki hafta önce Orhan beyin seni birahaneden eve getirdiğinde de üzerimdeydi, ama sen sarhoştun!" demiş. Hikmet, "Orhan bey seni böyle gördü mü?" diye sormuş. "Evet!" demiş Sevgi. Hikmet gülüp, "Ben olsam bu kıyafetle karşılayan kadını kaçırmazdım!" demiş. Sevgi de, "Adam hiçbir hareket yapmadı, işyerinde iki haftadır o akşama ilişkin tek birşey ima etmedi!" demiş. Hikmet de, "Sağlam adammış, ağzı sıkı, saygılı! Bir akşam çağıralım mı?" demiş. Sevgi de, "Zaten ayıp oldu o akşam adama!" diye kocasının ağzını yoklamış. Kocası da, "Konuştuğumuz, hayalimizdeki o adam Orhan mı olsun istiyorsun? Yapamayız hayatım!" demiş. Sevgi yarım ağızla, "Ya zıvanadan çıkarsak?" deyip gülümsemiş hafiften :)
Kocası Sevgi'yi belinden tutup kendine çekmiş ve "Fantazimize katkı olur, adamın yanında biraz frikik verirsin, biraz içeriz, o gidince azıp sikişiriz!" demiş ve Sevgi'nin amını yalayıp, bir posta da sikmiş, benim de yanlarında olduğumu, en azından izlediğimi birbirlerine anlatarak. Sevgi, "İşte böyle aşkım, Cuma akşamı Hikmet seni bira içmeye çağırıyor :)" dedi.
Ben de kocaman bir tebessümle, "Sadece bira mı, amının suyunu da içemez miyim?" deyip götünü avuçladım masa altından :)
[Orhan]
168 notes
·
View notes
Text
Gönen Oya Pazarı: El Emeğinin Işıltısı
Balıkesir'in Gönen ilçesinde, her Salı sabahı renklerin ve el emeğinin buluştuğu özel bir pazar var: Oya Pazarı. Yılların tecrübesi ve sabrının ürünü olan birbirinden güzel oyalar, kadınların maharetli ellerinden çıkıp, pazarın rengarenk tezgahlarını süslüyor.
Göz Nurundan Ekmek Parası
30 yıldır oya işleyen Nihan Hanım gibi birçok kadın, oya yaparak hem geçimini sağlıyor hem de hayatına anlam katıyor. Dul kaldıktan sonra oya sayesinde çocuklarını büyüten Nihan Hanım, "Oya yaparak ayakta kaldım, hayatımın geri kalanını da böyle kazanacağım," diyor. Oya Pazarı, kadınlara ekonomik bağımsızlık kazandırırken, aynı zamanda onların bir araya gelerek tecrübe ve bilgi alışverişinde bulunmalarına da olanak tanıyor.
Bir Sanat Eseri Gibi: Gönen Oyası
Ünlü yazar Ömer Seyfettin'in de memleketi olan Gönen'de, oya sadece bir el işi değil, aynı zamanda bir sanat olarak kabul ediliyor. Şair, yazar ve fotoğraf sanatçısı Can Akın, Gönen Oya Pazarı'nı "Romanlardan, hikâyelerden fırlamış, sisin, gecenin içinden süzülmüş, masaldan çıkmış gibi duruyorlar," sözleriyle tanımlıyor.
Gönen oyası, ince işçiliği, zarif desenleri ve kullanılan renklerin uyumu ile dikkat çekiyor. Her bir oya, yapımcısının ruhunu yansıtan özel bir sanat eseridir.
Gönen Oyası Neden Özel?
Gönen oyası, Türkiye'de ve hatta dünyada benzersiz bir yere sahip. Diğer bölgelerde de oya yapılıyor olsa da, Gönen'deki oya pazarı ve kadınların bu işe gösterdiği ilgi, ilçeyi diğerlerinden ayırıyor. Gönen oyasının en önemli özelliklerinden biri, yüksek kalite ve özgün tasarımları.
Oya Çeşitleri
Gönen'de yapılan oya çeşitleri oldukça zengin. Sepette gül, katlı gül, gelin yelpazesi, kanser oya, gelin tacı gibi birçok farklı model bulunuyor. Her bir oyanın kendine özgü bir hikayesi ve anlamı var.
Gönen Oya Pazarı'nın Geleceği
Gönen Oya Pazarı, hem yerel halk hem de turistler için önemli bir çekim merkezi. Özellikle kaplıcalara gelen yabancı turistler, Gönen oyasına büyük ilgi gösteriyor. Ancak, oya sanatının daha geniş kitlelere ulaşması ve tanıtılması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.
Gönen Oya Pazarı, sadece bir pazar değil, aynı zamanda bir kültür mirasıdır. Bu mirası gelecek nesillere aktarmak ve oya sanatını yaşatmak için hep birlikte çalışmalıyız.
* Gönen Oya Festivali: Her yıl 6 Eylül'de düzenlenen festivalde, oya sanatı ve Gönen'in kültürel zenginlikleri kutlanıyor.
* Oya Yapımı: Oya yapımı, sabır ve özen gerektiren bir süreçtir. İnce iğneler ve renkli ipler kullanılarak yapılan oyalar, genellikle çiçek, yaprak ve geometrik desenlerden oluşur.
* Oyanın Kullanım Alanları: Oyalar, giyim eşyalarının yanı sıra ev dekorasyonunda da kullanılıyor. Masa örtüleri, yastık kılıfları ve duvar süsleri gibi birçok farklı üründe oya motifleri görülüyor.
Can AKIN
Şair, Yazar









0 notes
Text
Bursa İnegöl'de Başkan Taban'dan öğrencilere müjde
https://pazaryerigundem.com/haber/190960/bursa-inegolde-baskan-tabandan-ogrencilere-mujde/
Bursa İnegöl'de Başkan Taban'dan öğrencilere müjde
Bursa’da İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, öğrencilerden gelen yoğun talep üzerine Yeni Kent Meydanı ve Yaşam Alanı projesi içerisinde bulunan Nöbetçi Kitaphanenin Pazar günleri de açık olacağını duyurdu.
BURSA (İGFA) – İnegöl Belediyesi’nin gençlerin yeni ve farklı mekanlar talebi üzerine geliştirdiği ve ilkini 2020 yılında şehre kazandırdığı Nöbetçi Kitaphaneler, gençlerin uğrak noktası haline geldi. Bugün 5 ayrı noktada bulunan Nöbetçi Kitaphanelere son olarak şehrin yeni Yaşam Alanı ve Kent Meydanında oluşturulan merkez eklenmişti.
2 katlı bir yapı olarak hazırlanan ve her yaşa hitap eden 5’inci Nöbetçi Kitaphane, yine gençlerin yoğun talepleri üzerine artık Pazar günleri de açık olacak.
İçerisinde 20 bin kitap, bilgisayar alanları, grup ders çalışma alanları, akademik çalışma alanları ve ders çalışma bölümleriyle toplamda 240 öğrenci kapasitesine sahip olan merkez, Pazar günleri 12.00 ila 20.00 arasında hizmet verecek.
GENÇLER PAZAR GÜNLERİ DE AÇILMASINI İSTEDİ
Öğrenciler, Nöbetçi Kitaphanede yapılan röportajlarda merkezin Pazar günleri de açılması noktasında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Pazar günleri de kitaphanenin açık olmasını isteriz. Burada çalışmak bizleri motive eder. Bizim için avantaj sağlar. 6 gün aldığımız bu hizmeti haftanın 7 günü almak isteriz. Haftalık düzenimizi Pazar günü kapalı olduğu için değiştirmek zorunda kalıyorduk. Düzenimizi bozmadan çalışmaya devam edebiliriz.”
İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, gençlerin bu talebi üzerine bugün sosyal medya hesabından paylaştığı videoyla Yeni Yaşam Alanı ve Kent Meydanı içerisinde bulunan kitaphanenin Pazar günleri de açık olacağını duyurdu. Konuya ilişkin konuşan Başkan Taban, “Gençlerim fikirleri, talep ve önerileri bizim için çok kıymetli. Kitaphanenin Pazar günleri açık olması noktasında da ciddi bir talep vardı. Yaptığımız değerlendirmede Pazar günleri 12.00 ile 20.00 arasında açık olmasına karar verdik. 03 Kasım Pazar günü itibariyle kitaphanemiz Pazar günleri de açık olacak” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
İBB Buca Belediyesinde Dava Açtı, 6 Kat imarlı alana 15 Kat izni nasıl verdin ?

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 6 kat imarlı alana, Buca Belediyesi tarafından 15 katlı inşaat izni verilen Altun Yapının Bucada bulunan Altun Yaşam Projesinin iptali için Dava açtı. Buca Belediyesi Hangi Meclis Kararı ile bu alanı 6 kat imardan 15 kat imarlı alana çevirdi. Hangi Buca Belediyesinde Hangi komisyon kararı ile bu yapı inşaatına izin verildi ? Buca Belediyesi başkanı Görkem Duman Neden Mahkeme kararı olmadan ruhsat iptali yapamam dedi. ?

Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, Buca ilçesi Adatepe Mahallesi'nde devam eden yapıya ilişkin, imar mevzuatına aykırı ruhsat düzenlendiği gerekçesiyle 3. İdare Mahkemesinde dava açıldığı belirtildi.

Hemşehri İletişim Merkezi'ne 22 Mart'ta gelen ihbar üzerine harekete geçildiği bildirilen açıklamada, Buca Belediyesince alışveriş merkezi ve konut projesi için ruhsat verildiği ancak ruhsatın mevcut plan kararları ve imar mevzuatına aykırı olduğunun tespit edildiği aktarıldı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Yürürlükte olan imar planına göre söz konusu alan için 6 kat olacak şekilde imar durumu düzenlenmesi gerekirdi. Dolayısıyla 15 kat plan notu kararına göre Buca Belediyesince verilen yapı ruhsatı ve ruhsatın iptaline yönelik 3. İdare Mahkemesine dava açılmıştır." Buca 'da başka Hangi inşaatların durumu aynı ? Buca Belediyesi Buca 'da yapılan inşaatları denetlemiyor mu ?

Buca Belediye Başkan Görkem Duman Şirinyer pazar yerini bir kaç çığırtkan yüzünden açamıyoruz https://www.youtube.com/watch?v=H8J2LDRfBGI Read the full article
0 notes
Text

Ada Bike Başkanı Yavuz Akova, Selçuk Bektaş, Hüsniye Altaş ile Dünyanın en derin ikinci kanyonu: "Valla Kanyonu" Gezdi
Sakarya'nın Sevilen Bisiklet Guruplarından Olan Ada Bike Derneği Başkanı Yavuz Akova 19 Mayıs Pazar günü, Dernek Sekreteri Selçuk Bektaş, Denetim Kurulu Başkanı Hüsniye Altaş ile Batı Karadeniz'in doğal güzelliklerinden dünyanın en derin ikinci kanyonu olan Valla Kanyonu, üç katlı seyir terasıyla ziyaretçilerin ilgi odağı haline geldiği. Kastamonu'nun Pınarbaşı sınırları içerisindeki Valla Kanyonu, nefes kesen manzaralarını ziyaret ettiler. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/ada-bike-baskani-yavuz-akova-selcuk-bektas-husniye-altas-ile-dunyanin-en-derin-ikinci-kanyonu-valla-kanyonu-gezdi-11135.html
#FısıltıHaberleri #kanyon #Kastamonu #doğa #turkey #YavuzAkova #SelçukBektaş #HüsniyeAltaş #HormaKanyonu #istinyepark #travel #nature #kamp #instagood #etiler #canyon #manzara #gezgin #photography #gezi #trekking #zorlucenter #tatil #bebek #camping #saklıkent #instagram #outdoor #spor #sağlık
0 notes
Text

Eskişehir Satılık Dairelerde Lüks ve Kalite Bir Arada
Eskişehir, Türkiye'nin en gözde şehirlerinden biri olup, yaşam kalitesi, kültürel zenginlikleri ve gelişmiş altyapısıyla yatırımcıların ve konut alıcılarının ilgisini çeken bir noktadır. Eğer Eskişehir'de satılık daire arayışındaysanız, bu güzel şehirde hayallerinizi süsleyen evi bulmanız mümkündür. Eskişehir satılık emlak sektörü, son yıllarda hızla gelişmiş ve çeşitlilik göstermiştir. Bu çerçevede, Eskişehir satılık lüks daire ilanları da oldukça popüler hale gelmiştir.
Eskişehir satılık lüks daireler, genellikle merkezi bölgelerde yer alır ve birçok avantaja sahiptir. Bu daireler, yüksek kalite malzemelerin kullanıldığı modern ve şık tasarımlara sahiptir. Geniş ve ferah iç mekanlar, lüks daireleri diğer seçeneklerden ayıran unsurlardır. Ayrıca, modern mutfak ve banyo donanımları, lüks ve konforlu bir yaşam sunar. Lüks daireler genellikle yüksek katlı rezidans veya sitelerde bulunur ve birçok ek hizmet sunar, örneğin, güvenlik, otopark, spor salonu, yüzme havuzu gibi imkanlar daire sakinlerinin rahatı ve güvenliği için sağlanır.
Eskişehir satılık daire emlak ilanları, geniş bir yelpazeye sahiptir ve farklı ihtiyaçlara uygun seçenekler sunar. Konum, metrekare, oda sayısı, fiyat gibi kriterlere göre filtreleme yaparak aradığınız özelliklere sahip daireleri kolayca bulabilirsiniz. Şehirdeki gayrimenkul sektörü sürekli olarak gelişmekte ve yeni projeler ortaya çıkmaktadır, bu daire arayanlara daha fazla seçenek sunmaktadır.
Eğer Eskişehir satılık daire arayışınızdaysa, Rolbers Emlak Gayrimenkul sizin için değerli bir kaynak olabilir. Rolbers, Eskişehir ve çevresindeki gayrimenkul sektöründe uzmanlaşmış bir emlak şirketidir ve geniş bir daire portföyüne sahiptir. Rolbers'ın web sitesi olan www.rolbers.com üzerinden detaylı bilgilere ve satılık daire ilanlarına ulaşabilirsiniz. Sitede, tercihlerinize göre filtreleme yaparak size en uygun seçenekleri görüntüleyebilirsiniz. Ayrıca, Rolbers'ın deneyimli emlak danışmanlarından destek alabilir ve size en uygun lüks daireyi bulmanızda yardımcı olmalarını sağlayabilirsiniz.
Eskişehir'de satılık daire arayanlar için zengin seçeneklere sahip bir pazar bulunmaktadır. Lüks daireler, kaliteli yaşam standartları ve modern tasarımlarıyla dikkat çekmektedir. Eğer Eskişehir'de lüks bir daire sahibi olmak istiyorsanız, güncel emlak ilanlarını takip etmek ve profesyonel bir emlak danışmanından destek almak önemlidir. Hayalinizdeki lüks daireyi bulmak için Eskişehir'deki gayrimenkul sektöründeki gelişmeleri ve fırsatları yakından takip etmeniz önerilir.
1 note
·
View note
Text
İGA İstanbul Havalimanında Tüm Zamanların Yolcu Rekoru kırıldı
İGA İstanbul Havalimanı’nda ‘Tüm Zamanların Yolcu Rekoru’ kırıldı
Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı İGA İstanbul Havalimanı’nda, 2 Temmuz Pazar günü, bin 642 uçuş düzenlendi. 9 günlük Kurban Bayramı tatilinin son gününde 265 bin 961 yolcunun seyahat ettiği İGA İstanbul Havalimanı’nda ‘Tüm Zamanların Yolcu Rekoru’ kırıldı.
Bölgenin en önemli küresel aktarma merkezi ve Avrupa’nın en yoğun havalimanı olan İGA İstanbul Havalimanı, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinin son gününde ev sahipliği yaptığı uçuşlarla ‘yolcu sayılarında’ yeni bir rekora daha ulaştı.
2 Temmuz Pazar günü, İGA İstanbul Havalimanı’nda; toplam bin 642 uçuşa ve 265 bin 961 yolcuya ev sahipliği yapıldı. Açılışından bugüne kadarki en yüksek yolcu sayısına ulaşan İGA İstanbul Havalimanı, ‘günlük yolcu sayısı rekorunu’ kırmayı başardı.
subatweb.jpeg
İGA İstanbul Havalimanı’nın Otoparkı Doldu Taştı
Kurban Bayramı tatili boyunca açık ve kapalı 40 bin araç kapasiteli İGA İstanbul Havalimanı da yoğunluktan etkilendi. 10 bin araç kapasiteli katlı otopark dolup taşarken, açık otopark kısmında, araç kiralama ve vale hizmeti veren katlarda da yoğunluk yaşandı.
Ramazan Bayramı’nın son günü olan 23 Nisan 2023 tarihinde günlük bin 548 uçuş ve 244 bin 709 yolcuya ev sahipliği yapan İGA İstanbul Havalimanı, uçuş sayısında yılın ilk rekoruna imza atmıştı.
The post İGA İstanbul Havalimanı’nda ‘Tüm Zamanların Yolcu Rekoru’ kırıldı first appeared on 0 554 1730000 I [email protected] / Güncel Havacılık Haberleri.
source https://www.aeroportist.com/iga-istanbul-havalimaninda-tum-zamanlarin-yolcu-rekoru-kirildi-2/
0 notes
Text
16 Ocak 2022 - Pazar / 03.28pm
az önce yaşadığım 25 saniyelik bir olayla birdenbire geçmişe döndüm. henüz 14ümün başlarıydı. gizlice bir sırt çantası kaçırıp içine bisküvisinden el fenerine kadar hayatta kalmak için ne kadar materyal gerekiyorsa koymuştum. kardeşmin bir fotoğrafını ve anneme yazıp asla veremediğim tonlarca metin de bu materyallere dahildi.
henüz o kadar küçük olmama rağmen o kadar yorulmuştum ki kavga gürültüden, bir yolunu bulup evden kaçacaktım. hatta kaçınca hangi arkadaşıma gideceğimi bile hesaplamıştım. şimdi kulağa çok çocukça geliyor. ama rüyamda bile kavga görmeye başladığımda çok da saçmalamadığımı anlıyordum.
yine bir gün evde o alışmam gerekirken bir türlü alışamadığım gürültü kopmuştu ve bu kez kesinlikle gitmeliydim. gidemedim. ben bir yolunu bulup hayatta kalırdım evet ama kardeşim benim bile dayanamadığım bir şeye nasıl dayanacaktı?
bu anımı hatırlamama da elbette ki başka bir gürültü sebep oldu. gürültü derken neyi kastettiğimi bildiğinizi umuyorum.
çocukluğumdan beri biriyle aynı çatı altında yaşamanın felaket olduğunu düşünürüm. ya biz de tıpkı diğerleri gibi birbirine bağırmaktan kendi sesini bile duyamayan insanlar haline gelirsek?
sırf bu korku yüzünden bile sonsuza kadar yalnız kalabilirim ve bu yalnızlık beni zerre korkutmuyor.
bir arkadaşım sorunun ne olduğunu, ona anlatabileceğimi söylemişti. görünürde küçük olan bu problemi ona henüz anlatmadım. burdan okumuş olacak. görünürde o kadar da büyük değil evet. ama her şeyi derinlemesine düşününce birdenbire 9.7 şiddetindeki depremde yirmi katlı binanın üstüne yıkıldığını hisseder gibi oluyorsun.
sonuç olarak yine o çantaya ihtiyaç duydum. yine kaçıp gitmek istedim ve yine vazgeçtim. belki günün birinde ben de kör ve sağır olmayı öğrenebilirim..
3 notes
·
View notes
Text

“Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar, diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar, mendilimde kan sesleri.” “Mendilimde Kan Sesleri” Edip Cansever’in çok çok güzel şiirlerinden bir tanesidir. Ki kalbini şiirin kıyısında bırakmış herkes bilir bu şiiri. Edip Cansever’in bir Ahmet Abi’si vardı bir zamanlar. İşçi bir babanın oğlu olan ve Kayseri’de, memleketinde Komünist Ahmet diye tanınan “Ahmet Gayretli” (1926 - 25 Mart 2015). Ahmet Gayretli’ye ithaf edilen şiirdir “Mendilimde Kan Sesleri”. Peki, kimdir bu Ahmet Gayretli... Değerli yazarlarımızdan Erdal Öz çok merak eder bu şiirde adı geçen Ahmet Abi’nin kim olduğunu. Ve şöyle öğrenir... Erdal Öz, cezaevinden çıktıktan sonra Edip Cansever’le görüşmek ve “Mendilimde Kan Sesleri” şiirinde geçen Ahmet Abi’nin kim olduğunu öğrenmek ister. Bir fırsatını bulur, doğruca Kapalıçarşı’ya, Edip Cansever’in antikacı dükkânına gider. Edip Cansever her zamanki gibi basık tavanlı üst kattaki çalışma masasının başındadır. Kapalıçarşı’dan Bebek’e geçerler. Cam kıyısında bir masaya otururlar. Balık, salata, rakı... Erdal Öz’ün çok özel bir soru soracağının farkındadır. Sözü döndürüp dolaştırıp “Mendilimde Kan Sesleri”ne getirir. Şiirden bölümler okur. Edip Cansever hem şaşırır hem sevinir. Bir ara bu Ahmet Abi’nin kim olduğunu sorar Erdal Öz. “Tanımak ister misin?” der Edip Cansever. Hesabı isterler. “Kalk, seni Ahmet Abi’ye götüreceğim.” der. “Şimdi mi?” “Kalk!” der. Kalkarlar. Edip Cansever küçük bir motor kiralar. Motorcu’ya, “Göksu’ya götür bizi,” der. İstanbul Boğazı’nı hiç konuşmadan motorun patpatlarıyla geçerler. İki yanlı yalıların arasından Göksu koyuna girerler. İskeleye yanaşırlar. Atlarlar motordan. Edip Cansever Ahmet Abi’yi sorar. “Bugün hiç görünmedi, evindedir.” der, kayıkçılardan biri. Yürürler. Dik bir yokuşu tırmanırlar. Yokuşun tam tepesinde alçak taş duvarlı küçük bir avlunun önünde dururlar. Avluda kocaman beyaz bir sandal, avlunun ötesinde de küçücük tek katlı sıradan bir ev. “Ahmet Abi” diye seslenir Edip Cansever. Kapıdaki zile basar. Avlunun içindeki küçük evin kapısı açılır. Bir hanım çıkar kapıya. “Ahmet Abi evde mi?” der Cansever. Kadın, Edip Cansever’i tanır. “Edip, canım, sen misin?” deyip gelir, kapıyı gıcırtıyla açar, sarılır Cansever’e. “Gelin gelin, Ahmet evde” der. İçeriye, “Ahmet, bak kim geldi!” diye seslenir. Karşılarında uzunca boylu, yapılı, yanık yüzlü Ahmet Abi belirir. Sarılırlar. Edip Cansever, Erdal Öz’le Ahmet Abi’yi tanıştırır. Ahmet Abi onları bahçeye buyur eder. “Durun hele!” der, içeri almaz onları. Girip iskemlelerle çıkar gelir. “Hanım, hemen bir masa hazırla!” diye seslenir. Az sonra toprak avluda küçük tahta bir masanın başındadırlar. Önce rakıyla su gelir. Üç beyaz bardağı havaya kaldırıp tokuştururlar. Karısı, tez elden masayı beyaz peynirle, domatesle, salatayla donatıverir. Erdal Öz, aklına gelen şu dizeleri okur: “Ve sana Ahmet abi / uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki / sofranı kurardı / elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı...” Ahmet Abi, heyecanlanır. “Yav, kimsin sen arkadaş, tanıtsana kendini!” der. O zaman, Erdal Öz’ün cezaevinden yeni çıktığını, uçak kaçırma suçuyla uzun süre hapis yattığını, Denizler’le buluştuğunu, onlarla buluşup notlar aldığını anlatır Edip Cansever. Ahmet Abi’nin Erdal Öz’e bakışı bir anda değişir. Güveni artar. Konu, Denizler’e, sonra Mahirler’e gelir. Mahir Çayan’la Hüseyin Cevahir, cezaevinden kaçmış, sonra Maltepe’de kıstırılmıştır. Hüseyin Cevahir acımasızca öldürülmüş, Mahir Çayan ağır yaralanmıştır. Kızıldere’ye ölmeye gider gibi giden Mahir Çayan’ın ölümüyle iyice sarsılmıştır. Söz, Kızıldere’ye, Mahir’e gelince Ahmet Abi öfkelenir. “Eşşoğlu eşekler!” der. “Var mıydı, o kadar yakışıklı ölmek yani? O cezaevinden kaçmayı başardınız. Ulan ne diye mahalle aralarında dolaşıp saklanırsınız. Ulan, burada Ahmet Abi’niz ne güne duruyor? Gelecektiniz, bulacaktınız Ahmet Abi’nizi, sonrası kolaydı. Ahmet Abi’niz atacaktı sizi takasına, ver elini Karadeniz. Ne asker yakalardı sizi ne polis. Kurtulacaktınız. Ne diye apartman aralarında kabadayılık yaptınız? Takır takır taradılar sizi! Yazık değil mi ulan bizlere? İçimiz kan ağlıyor şimdi.” Erdal Öz, Ahmet Abi’nin gözlerinde beliren iki damla yaşı hiç unutmaz. Ahmet Abi, 1951’de TKP tutuklamalarında hapis yatmış, çıktıktan sonra da her 1 Mayıs gözaltına alınmış, bir “eski tüfek”tir. Edip Cansever Ahmet Abi’yi Çiçek Pasajı’nda bir içki sofrasında tanımış, hem anlattıklarından hem kişiliğinden çok etkilenmiş ve onu şiirine taşımıştır. “Mendilimde Kan Sesleri” bir kavga şiiri değil, genç ölümlerden artakalan yaranın etkili bir biçimde aktarıldığı bir ağıttır. Darmadağın edilen gencecik insanların adına yazılan Mendilimde Kan Sesleri, “sosyalist gerçekçi” bir şiir de değildir. O günlerde ve sonraları, içinde “Deniz, Mahir, Ulaş” sözcüklerinin sıkça geçtiği “sosyalist gerçekçi” pek çok şiir yazılır; ancak bunlardan hiçbiri Edip Cansever’in şiiri kadar, okurun içini acıtmaz. * * * Mendilimde Kan Sesleri / Edip Cansever Her yere yetişilir, hiçbir şeye geç kalınmaz ama çocuğum beni bağışla, Ahmet abi sen de bağışla. Boynu bükük duruyorsam eğer içimden böyle geldiği için değil, ama hiç değil. Ah güzel Ahmet abim benim, insan yaşadığı yere benzer, o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer, suyunda yüzen balığa, toprağını iten çiçeğe, dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine, Konya’nın beyaz, Antep’in kırmızı düzlüğüne benzer, göğüne benzer ki gözyaşları mavidir, denizine benzer ki dalgalıdır bakışları, evlerine, sokaklarına, köşe başlarına öylesine benzer ki, ve avlularına (bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi) ve sözlerine (yani bir cep aynası alım-satımına belki) ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer, sorarken sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne, camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına, öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına, minibüslerine, gecekondularına, hasretine, yalanına benzer, anısı ıssızlıktır, acısı bilincidir, bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan, gülemiyorsun ya, gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir, ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet abi. Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden dirseğin iskemleye dayalı, - bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben. - Cıgara paketinde yazılar resimler, resimler; cezaevleri, resimler; özlem, resimler; eskidenberi, ve bir kaşın yukarı kalkık, sevmen acele, dostluğun çabuk, bakıyorum da şimdi o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde. Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet abi, biz eskiden seninle istasyonları dolaşırdık bir bir, o zamanlar Malatya kokardı istasyonlar, Nazilli kokardı ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası, kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen, kadının ütülü patiskalardan bir teni, upuzun boynu, kirpikleri... Ve sana Ahmet abi, uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki, sofranı kurardı, elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı, cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi, çocuklar doğururdu ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi. O çocuklar büyüyecek, o çocuklar büyüyecek o çocuklar... Bilmezlikten gelme Ahmet abi, umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır, diyeceğim şu ki yok olan bir şeylere de benzerdi o zaman trenler, oysa o kadar kullanışlı ki şimdi, hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse çocuklar, kadınlar, erkekler, trenler tıklım tıklım, trenler cepheye giden trenler gibi, işçiler, Almanya yolcusu işçiler, kadınlar, kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi, ellerinde bavullar, fileler, kolonyalar, su şişeleri, paketler, onlar ki, hepsi bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler. Ah güzel Ahmet abim benim, gördün mü bak, dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar ve dağılmış pazar yerlerine memleket, gelmiyor içimizden hüzünlenmek bile, gelse de öyle sürekli değil, bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün, o kadar çabuk, o kadar kısa, işte o kadar. Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar, diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar, mendilimde kan sesleri. - Edip Cansever, Mendilimde Kan Sesleri (Sonrası Kalır, I, Bütün Şiirleri) - Görsel: Şiirde adı geçen Ahmet Abi (Ahmet Gayretli) ve Edip Cansever
#Edip Cansever#Mendilimde Kan Sesleri#Ahmet Abi#Ahmet Gayretli#Komünist Ahmet#Şiir#Şair#Erdal Öz#Anı#Hüzün#Yürekbalı
61 notes
·
View notes
Text
Adapazarı'nda Gündem 'Kentsel Dönüşüm'
Yılın ilk meclis toplantısında konuşan Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu, “Kentsel dönüşüm çalışmaları en önemli çalışmalardır. Bizim her platformda kentsel dönüşümü gündemde tutmamız, vatandaşımızı motive etmemiz gerekiyor. Ada Hayat için söylenen güzel sözlere teşekkür ediyorum. Katlı Pazar, Patates Hali ve diğer bölgeler ile alakalı Rabbim devamını da getirmeyi nasip eylesin.”…
0 notes
Text
Adapazarı'nda Gündem 'Kentsel Dönüşüm'
Yılın ilk meclis toplantısında konuşan Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu, “Kentsel dönüşüm çalışmaları en önemli çalışmalardır. Bizim her platformda kentsel dönüşümü gündemde tutmamız, vatandaşımızı motive etmemiz gerekiyor. Ada Hayat için söylenen güzel sözlere teşekkür ediyorum. Katlı Pazar, Patates Hali ve diğer bölgeler ile alakalı Rabbim devamını da getirmeyi nasip eylesin.”…
0 notes
Text
Felçli Komşumun Karısını Sikiyorum! (Osman 47 Y., Sakarya)
Adım Osman, 47 yaşında bir erkeğim. Eşim 3 yıl önce vefat etti. Bir kızım var ve yeni evlendirdim, Avustralya'ya gelin gitti. Sakaryada kendime ait Sıhhi Tesisat tamiri dükkanı ve 3 katlı bir binada bir dairem var. Alt komşum kamyoncu Süleyman abi, 61 yaşında, 2 yıl önce kamyonla seferdeyken geçirdiği kalp krizi sonucu kaza yaparak boyundan aşağısı felç oldu, yataktan kalkamıyor. Eşi Zübeyde hanım ise 53 yaşında, müteassıp, kapalı bir hanım. 2 tane kızı var, büyük olan zaten evliydi, küçük kız da bu bahar evlenip evden gidince, Zübeyde hanım evde felçli kocasıyla yalnız kalmıştı. Küçük kızı evlenmeden önce evin bütün alışverişini falan yapardı. Şimdi Zübeyde hanım arada bir bana telefon ederek, akşam dönüşte ekmek, çay ve sigara gibi şeyleri ısmarlar, ben de alır getiririm.
Yine böyle bir akşam marul ve ekmek ısmarlamıştı. Akşam 8 gibi eve gelip siparişini götürdüğümde Zübeyde hanım kapıyı açtı, ama bir değişiklik vardı, ilk defa başı kapalı değildi. "Kusura bakma Osman bey, ev hali..." deyip geçiştirdi. Pazar günü ise kapım çalındı. Baktım Zübeyde hanım, "Osman bey kusura bakma, evde hiç birşey kalmadı, mümkünse senin araba ile bir market yapalımda bari bir haftalık bir şeyler alayım." dediğinde tereddütsüz kabul ettim. Zaten evde canım sıkılıyordu. Marketten alışverişi yapıp dönerken ilk defa farkettim Zübeyde hanım diz hizası etek giymiş, oturduğunda eteği dizlerinin bir karış üzerindeydi. Koltukta hafif kayarak yerleştiğinde eteği biraz daha açıldı. Gözüm ikide bir Zübeyde hanımın bacaklarına kaymaya başlamıştı. Zira hakikaten güzel bacakları vardı. Zübeyde hanımla laflarken gözümün bacaklarına takıldını görmemesi olanaksızdı, ama hiç istifini bozmadı...
Eve yaklaşırken, "Ya Osman bey, markette imrenip bu kadar alışveriş yapıyorum, ama eve gelince, biliyorsun Süleyman yataktan çıkamıyor, tek başıma sofra hazırlamak okadar zoruma gidiyor ki anlatamam..." dedi. Ben de, "Bilmezmiyim, yalnız olunca aynen benim de zoruma gidiyor!" dedim. O an Zübeyde hanım, "Eh bukadar alış veriş yaptık, bari bu akşam sana bir yemek yapayım, ne dersin?" dedi. "İyi olur valla!" diyerek hemen kabul ettim. "Ohalde akşam saat 8 gibi bize in, şöyle zevkle bir yemek yeriz!" dedi. "Tamam!" dedim alışveriş torbalarını evine kadar çıkardım. Akşam 8 gibi alt kata indim. Kapıyı tıklayınca Zübeyde hanım kapıyı açtı. Yine başı açıktı, yine aynı etek vardı, ama üzerindeki kısa kollu beyaz gömleğin iki düğmesi açıktı ve ilk defa yüzünde hafif bir makyaj vardı. Üstelik balık etli vücuduna giymiş olduğu beyaz gömlek bayağı dar geldiğinden, siyah südyeni olduğu gibi farkediliyor ve göğüs çatalı ortadaydı, bir anda tahrik olmuştum.
Beni içeri buyur etti. Hoşgeldin hoşbulduk muhabbetinden sonra Süleyman abiyi sordum, nasıl diye. "Amaan nasıl olsun, herzamanki gibi işte, yatıyor. Yarım saat önce çorbasını içirdim, uyuyor şimdi. Neyse, ben yemeği getireyim..." dedi. Mutfağa giderken arkasından alıcı gözle baktığımda, kalçasının muhteşemliği beni deli etmişti, sikim kazık gibi oldu. Mutfaktan bana seslendi, "Osman bey, şu üst raftaki tepsiyi indirir misin?" diye. Onların mutfak ta benimki gibi dar ve uzundu. Mutfağa girdiğimde Zübeyde hanımın arkasından geçerken bilerek kalçasına sürtündüm, hafifçe gülümsedi. Tepsiyi indirip tekrar geçerken, "Şu bardakları da verir misin?" dedi. Aslında bardaklar tam önündeki rafta ve kendisinin alacağı yükseklikteydi. Bu sefer tam arkasına geçip, omzunun hizasından kolumu rafa uzatıp, sikimi de Zübeyde hanımın kalçasına adamakıllı yaslamıştım. Kazık gibi sertleşmiş olan sikim Zübeydenin kalçasının yarığına oturmuştu. Zübeyde de kalçasını arkaya yaslayınca, artık dayanamadım ve bardakları bırakıp iki elimle belinden tutup Zübeydeyi iyice kendime çekerek, ensesine dudaklarımı yapıştırdım. O an Zübeyde birden döndü ve dudaklarımı öpmeye başladı...
Ellerimiz vücutlarımızın her yerini hoyratça okşarken, dudaklarımız ve dillerimiz şehvetin fırtınasında birbirine girmişti. Ok yaydan çıkmış, bedenlerimiz birbirine yapışmıştı. Kendimizi yan odada bulduk. Elbiselerimizi yırtarcasına çıkardığımızda, çırılçıplak vücutlarımız kenetlenmiş gibiydi. Yatağın üzerinde sikim Zübeydenin göbeğine dayanmış, dudaklarım dolgun göğüslerini emiyordu. Zübeyde ise elini sikime atmış sıvazlıyordu. Ben birden ters dönüp, Zübeydenin tertemiz amını emmeye başlamıştım. Dilimi şeftalisinden içeri kaydırdığımda, Zübeydeden inlemeyle karışık bir "Ohhhh!" sesi yükseldi. Başımı eliyle amına bastırıyordu. O anda benimki de Zübeydenin ağzına kaymış ve sikimin kafasını emmeye başlamıştı. Çok geçmeden bir anda kasıldı ve amının suları akmaya başladı. Amı vıcık vıcık olmuştu. Ama ben de patlamak üzereydim. Zübeyde anlamış olmalı ki, sikimi tam ağzından çıkardığında suratına ve göğüslerine fışkırmaya başladım. Her tarafı döl içinde kalmıştı. Dönüp çarşafla Zübeydeyi silerken, "Ohhhh Osman, sevişmeyi nekadar özlemişim anlatamam!" dedi.
15-20 dakika kadar yanyana çıplak yattıktan sonra, yeniden sikimi sıvazlamaya başlamıştı. Ben de onun göğüslerini emmeye başladım. Bir elimle de amını okşuyor, arada parmaklarımı amının deliğine sokup çıkarıyordum. Zübeyde doğrulup benimkini ağzına alıp emmeye başladığında, sikim de yeniden sertleşiyordu. Ben Zübeydenin amını parmakladıkça Zübeyde de sikimi daha bir iştahla emiyordu. Sikim tekrar kazık gibi olduğunda hemen doğruldum, bacaklarını açıp omzuma aldım. Kayganlaşmış amının dudakları arasına sikimi sürterken aniden yüklendim. Biraz zorlanarak da olsa sikim Zübeydenin amına tamamen girdiğinde derin bir "Ohhh!" çekti. Birkaç saniye içinde hareketsiz beklettikten sonra, Zübeyde kasıklarını oynatmaya kıvırmaya başladığında, ben de hızla gidip gelmeye başladım. Her soktuğumda Zübeyde kısa kısa Ohlarla inliyordu. 5 dakika sonra Zübeyde bacaklarıyla boynumu sıkarak, "Boşalllll, içime boşalllll, birlikte boşalalım! Hadiii!" diye inleyince, ben de son bir kere daha hırsla kökleyerek fışkırmaya başladım. Birbirimize kenetlenmiş bir halde, ikimiz de aynı anda ve sarsıla sarsıla boşaldık.
O günden sonra Zübeydeyle hemen her fırsatta sikişiyoruz. Ama büyük kızı durumu anlamış, birgün dükkanıma geldi, annesiyle olan ilişkimizi bildiğini ve aileden başka kimse bilmediği sürece bu duruma sevindiğini söyledi!
[Osman]
77 notes
·
View notes
Photo

#Repost @edebiyatzinciri with @make_repost ・・・ HAYAT BAZEN İKİ LAHMACUNDUR. Yaşı 75’e dayanmıştı Muhammed baba’nın. İki katlı evinin üst katını oğlu ve gelinine vermiş, kendisi de kapıcı dairesi gibi olan alt kattaki evde hayatını eşiyle sürdürüyordu. Hayatı boyunca çalışmış helal rızk peşinde koşturmuş, dişinden tırnağından arttırdığı bir miktar para ile de gecekondu karışımı bu yeri on sene önce alabilmişti. Şükür borcu da bitmişti. Ayda bir aldığı Bağkur emekliliği maaşı ile de namerde muhtaç değildi, kira da vermiyordu.Kıt kanaat geçiniyordu çok şükür. Oğlu da iyi bir meslek sahibi idi, zengin değildi! Lakin fakir de sayılmazdı, orta gelirli biriydi.Gelininin arada bir iğneleyici sızlanmaları vardı. Kıymetli oğlunun ve gelininin haftada bir ziyareti, somurtarak da olsa bir iki defalık verdikleri bir tas yemeğe memnun olur garipler. Günlerden pazar, vakit de öğlen idi.Muhammed Baba fırına gidip iki ekmek almıştı. -Fırıncı: “Muhammed emmi, akşam için lahmacun malzemesi verdi senin oğlan, ne zaman hazır olsun.? Bana demedi, var mı bir bilgin.? diyen soruyu “haberim yok oğlum” diye cevaplamıştı. Eve geldiğinde de 50 yıllık hayat arkadaşına “Ayşe Hanım, oğlan fırına lahmacun malzemesi vermiş akşama nasip olur herhalde, akşama bir şey zahmet etme, iki tane verir ne de olsa” diyerek ümitle beklemeye başlar. Akşam namazı için hazırlık yaparken oğlunun, elinde lahmacun dolu tepsi ile binaya girdiğini görür tesadüfen... Şimdi gelir, şimdi gelir diyerek bekler lahmacunu. Ümit bu ya belki gelir diye. Vakit gece yarısına gelir artık ve ümidi biter. İki sıcak lahmacun hayali iki soğuk lahmacuna dönüşür. Gece yarısına kadar bekle babam bekle...Nafile... Gelmez! Muhammed baba, sabah erkenden kalkar. Mahalledeki eski arkadaşının oğlu emlakçıdır. Emlakçı tanıdığının dükkânının yolunu tutar. Üçüne beşine bakmaz ve evi hemen satar. Ve bir şart koşar: “Ben ölünceye kadar alt kattaki evde oturmam şartıyla” diyerek ekletir tapu kaydına. Oğlanı hemen çıkartabilirsiniz diye de tembihler. Birkaç gün sonra oğlunun heyecanlı, heyecanlı koşarak, "Baba bugün iki kişi geldi ve evi boşaltmamı senin evi sattığını söyledi. Böyle bir şey yok değil mi? Baba, sattım oğlum iki lahmacun sattım https://www.instagram.com/p/CHx9jFPjQaX/?igshid=1pq1ev4v4t5qz
3 notes
·
View notes
Text
Bursa’da trafik düzenlemesi
https://pazaryerigundem.com/haber/188465/bursada-trafik-duzenlemesi/
Bursa’da trafik düzenlemesi

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Beşyol Köprülü Kavşağı inşaat çalışmaları kapsamında hali hazırda kullanılan Beşyol sinyalize kavşağının 06 Ekim Pazar günü kapatılacağını, trafik akışının Beşyol Köprülü Kavşağına yönlendirileceğini duyurdu.
BURSA (İGFA) – Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan açıklamada; “UKOME Kurulu’nun 27.09.2024 tarih ve 2024/174 sayılı kararı ile Beşyol Köprülü Kavşağı inşaat çalışmaları kapsamında hali hazırda kullanılan Beşyol sinyalize kavşağı 06 Ekim 2024 Pazar günü kapatılarak, trafik akışı Beşyol Köprülü Kavşağına yönlendirilecektir. Katlı kavşağın hizmete alınacağı süreç içerisinde ana yol güzergahı ile kavşak bağlantı kollarında 07 Ekim 2024 ile 11 Ekim 2024 tarihleri arasında gece 24.00-06.00 saatleri arasında asfalt kaplama çalışmaları sürdürülecektir.

Düzenlemeler kapsamında; 1- İstanbul Yolu Caddesi Beşyol Hemzemin Kavşağı orta refüjü kapatılarak tramvay hattı ve İstanbul Yolu Caddesi kesintisiz hale getirilecektir. 2- Etibank Caddesini kullanarak Kuzey ve Doğu yönünde ilerleyen araçların kullanımı için Fatih Mahallesi 2. Adalet Caddesi Güney-Kuzey aksında tek yönlü olarak düzenlenecektir. 3- Altınova Mahallesi Murat Hüdavendigar Caddesi–Karınca Caddesi kesimindeki refüj açıklığı kapatılacaktır. 4- Murat Hüdavendigar Caddesi–Karınca Caddesi kesimindeki yaya geçitleri mevcut haliyle korunacak, yayalar için bas-geç sinyalizasyon sistemi oluşturulacaktır. 5- Halihazırda Beşyol hemzemin sinyalize kavşağını kullanan 3/İ, 18,18/B, 18İ,19/C,31/A, 43/A, 96 ve B2/C toplu taşıma hatlarının güzergahları katlı kavşağı kullanacak şekilde yeniden düzenlenecek olup, hat detaylarına https://www.burulas.com.tr/otobus/ linkinden ulaşılabilir” denildi.

BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes