#Mendilimde Kan Sesleri
Explore tagged Tumblr posts
Text
"Gülemiyorsun ya, gülmek; bir halk gülüyorsa gülmektir.
Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi... "
13 notes
·
View notes
Text
#cninzihni#şiir#şiir postu#edebiyat#edip cansever#mendilimde kan sesleri#mendilimde#kaybetmeme etiketleri#Spotify
27 notes
·
View notes
Text
77 notes
·
View notes
Text
Gün aydı da, sen aydın mı arıyorsun Ahmet Abi? Arama! İşte buradalar, oturmuşlar ikisi bir masaya. Gülümseyen adam, Rıfat Ilgaz... Gözlüklü olan, Edip Cansever... Memleketin hâli gibiler Ahmet Abi! Gülen ayva, ağlayan nar gibiler. Tam tamına bizim gibiler, halkın ta kendisi gibiler. Ağlarken güler, gülerken ağlar gibiler. “Gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir,” değil mi Ahmet Abi? Oturmuşlar ya, Rıfat Hoca masaya bir sarı yazma serecek birazdan, sonra koyacak Rukiye’nin saçından bir tutam, mum satan bir baba, birkaç hastane odası, bayrağını çekmiş bir vapur... Edip Cansever koyacak Funda Oteli’ni, bezik oynayan kadınları, yer çekimli karanfili masanın tam ortasına... Rıfat Hoca kalır mı aşağı, o da dökecek Hababam Sınıfı'nı masaya tek tek. Ama sanma ki bu kadar! Edip Cansever avucunda bir gül döndürecek ve koyacak masaya ilk yaz şikâyetçilerini... Dudaklarını bilen, öpülmeyi bilmeyen bir kadını... Gelinciğin ikinci tadına benzeyen bir sevdayı... Malatya kokan bir istasyonu... Antep’in kırmızı düzlüğünü... Rıfat Ilgaz, 70 yaşını bırakacak masaya; Cide sokaklarında elleri arkadan kelepçeli, gözleri bağlı, askerlerin arasında karakola götürüldüğü o korkunç günü, ki utancımdan anlatamam. Koyacak sonra masaya ocak katırı Alagöz’ü, tek kollu Aliş’i, sanatoryumdan bir odayı, Balıkpazarı’nda limon satan öğrencisini, ama en ağırı Ahmet Abi, en ağırı, koyacak namuslu ve aydın bir yurttaş olduğu için çıkarıldığı mahkemeleri... İşte o zaman Edip Cansever dayanamayıp diyecek ki, “Bu halk da halkmış ha! Bana mısın demedi bu kadar yüke...” Sonrasını biliyorsun Ahmet Abi, örtüdeki lekeler çıkar mı çıkmaz mı, sana kalmış; sonrası mendilinde kan sesleri... Temizlenir temizlenmesine de, önce adaleti getirmek gerek bu ülkeye, değil mi? Adalet olmadan gün de zor aydınlanıyor. Adalet, hak, hukuk ve eşitlik için mücadele edenlere de yeri gelmişken günaydın Ahmet Abi. - Akgün Akova, Günaydın Deme Sanatı (syf.180-181) - Fotoğraf: Edip Cansever ile Rıfat Ilgaz. Clup Fuaye’de. Edip Cansever anısına hazırlanan “Fotobiyografi” kitapçığından.
#Akgün Akova#Günaydın Deme Sanatı#Edip Cansever#Rıfat Ilgaz#Günaydın#Ahmet Abi#Mendilimde Kan Sesleri#Yazar#Şair#Anı#Hatıra#Şiir#Öykü#Roman#Edebiyat#Yürekbalı#Clup Fuaye#Fotobiyografi#Adalet#Hak#Hukuk#Eşitlik#Ülke#Memleket#Aydın#Aydınlık#Özgür#Özgürlük#Halk#Hababam Sınıfı
11 notes
·
View notes
Text
"Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket..."
Edip Cansever/ Mendilimde kan sesleri
13 notes
·
View notes
Note
Şiir önerir misin
gökhan inesi - sonbahar, başlıksız
ismet özel - of not being a jew, celladıma gülümserken çektirdiğim resmin arkasındaki satırlar
seyyidhan kömürcü-sena
didem madak - 128 dikişli şiir, polyanna'ya mektuplar
özge dirik - ruh söküğü
nilgün marmara - kuş koysunlar yoluna
attila ilhan - smyrna blues
ülkü tamer - çünkü çarşılardan geçtim
edip cansever - mendilimde kan sesleri
emrah serbes - sen gittin ve herkes ölmeye başladı
şükrü erbaş - ömür hanımla güz konuşmaları
asaf halet çelebi - ibrahim
şule gürbüz -
ali lidar -
aklıma geldikçe ekleyeceğim.
6 notes
·
View notes
Text
Her yere yetişilir, hiçbir şeye geç kalınmaz ama .. Çocuğum beni bağışla . Ahmet Abi sen de bağışla . Boynu bükük duruyorsam eğer içimden öyle geldiği için değil , ama hiç değil . Ah güzel Ahmet abim benim . İnsan yaşadığı yere benzer . O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer . Suyunda yüzen balığa , toprağını iten çiçeğe , dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine , konyanın beyaz antebin kırmızı düzlüğüne benzer . Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir . Denize benzer ki dalgalıdır bakışları . Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına .. Öylesine benzer ki , Ve avlularına (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi) , Ve sözlerine (Yani bir cep aynası alım-satımına belki) .. Ve bir gün birinin adres sormasına benzer . Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne .. Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına . Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına , minibüslerine, gecekondularına .. Hasretine, yalanına benzer. Anısı işsizliktir, acısı bilincidir. Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan. Gülemiyorsun ya, gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir. Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi. Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden. Dirseğin iskemleye dayalı -- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben -- Cıgara paketinde yazılar resimler.. Resimler: cezaevleri, resimler: özlem, resimler: eskidenberi..
Ve bir kaşın yukarı kalkık. Sevmen acele, dostluğun çabuk. Bakıyorum da simdi o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde. Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi? Biz eskiden seninle istasyonları dolaşırdık bir bir. O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar, Nazilli kokardı. Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası, kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen. Kadının ütülü patiskalardan bir teni upuzun boynu kirpikleri.. Ve sana Ahmet Abi uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki. Sofranı kurardı. Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı. Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi. Çocuklar doğururdu. Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi. O çocuklar büyüyecek. O çocuklar büyüyecek, o çocuklar... Bilmezlikten gelme Ahmet Abi. Umudu dürt umutsuzluğu yatıştır.
Diyeceğim şu ki yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler. Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse Çocuklar, kadınlar, erkekler.. Trenler tıklım tıklım. Trenler cepheye giden trenler gibi. İşçiler; Almanya yolcusu işçiler. Kadınlar; kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi. Ellerinde bavullar, fileler, kolonyalar, su şişeleri, paketler.. Onlar ki, hepsi bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler.
Ah güzel Ahmet Abim benim. Gördün mü bak dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar. Ve dağılmış pazar yerlerine memleket. Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile. Gelse de öyle sürekli değil. Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün. O kadar çabuk, o kadar kısa. İşte o kadar. Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar? Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri.
14 notes
·
View notes
Text
Mendilimde kan sesleri'
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar..
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar..
82 notes
·
View notes
Text
Son kaydı da böyle altına iliştireyim dedim. Anket sonuçlarına uymaya çalışıcam, o an o şiiri hissedebilirsem dfgldfgjfdk
20 notes
·
View notes
Text
Sen Ben Lenin (2021)
1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından denize atılan Lenin heykellerinden biri, iki yıl sonra Düzce'nin Akçakoca ilçesinde sahile vurdu. 2000'li yıllarda Akçakoca Belediyesi, ilçede turizmi geliştirmek düşüncesiyle, Lenin heykelini Akçakoca meydanına dikme kararı aldı. Ancak bu tasarı hiçbir zaman hayata geçmedi. Dalgaların Karadeniz'i aşarak getirdiği ahşap heykel hâlâ belediyenin deposunda saklanmaktadır.
Tufan Taştan'ın senaryosunu Barış Bıçakçı ile yazdığı ilk uzun metrajlı filmi "Sen Ben Lenin", işte bu gerçek hikâyenin üzerine kurgulanmış bir kara mizah olarak beyazperdeyle buluşur. "Belki kasabaya bir Lenin gelir" başlığıyla Cumhuriyet gazetesinin dahi manşetlerine taşımış olduğu "Sen Ben Lenin" filminde, Lenin heykeli bu sefer kasabanın meydanına dikilmiştir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti başbakanıyla birlikte, Rusya'dan gönderilecek olan bir heyetin katılımıyla gerçekleştirilecek olan açılış töreninden bir gün önce Lenin heykeli ortadan kaybolur. Heykelin çalınmasıyla tüm hikâye böylelikle de başlamış olur. Heykelin bulunması için Ankara'dan özel olarak gönderilen iki polis müfettişinin kayıp heykeli bulmaları için 12 saati vardır.
Filmi seyrederken Kızılay'dan Bestekâr'a doğru yürüdüğüm yolların duvarlarında boyalı duran Lenin resimlerine gittim geldim. Elbette bir de filmde Ahmet Abi karakteriyle sıklıkla vurgulanan Edip Cansever'in "Mendilimde Kan Sesleri" şiirine... (Bu metni kaleme alırken arka planda çalan bu şiiri de şuraya ekliyorum: (https://www.youtube.com/watch?v=2CuFoIlrLuY) Ne diyelim... Belki Ankara'ya bir Lenin gelir.
Filmde en çok güldüğüm ve filmi en iyi anlatan sahne olarak gördüğüm şu repliği de aşağıya bırakıyorum:
"Lenin kasabayı değiştirecek derken, kasaba Lenin'i değiştirdi."
#film#sinema#sen ben lenin#cinema#sovyetler birliği#rusya#komünizm#komünist#lenin#tarih#edebiyat#yazar#mısra#dize#şairane#şiir#şair#poem#yazı#alıntı#beyazperde#replik#unutulmaz replikler#film replikleri#filmlerden replikler
1 note
·
View note
Text
YouTube'da "Sakin Seyir - Mendilimde Kan Sesleri (Edip Cansever'in güzel anısına saygıyla)" videosunu izleyin
youtube
YAYINDA!!
"Mendilimde Kan Sesleri "
Şiir/Poem: Edip Cansever (1928-1986)
Müzik/Music: Metin Tapkı
Solist/Singer: Serhad Raşa
Vokal Kayıt/Vocal Recording: Yuri Ryadchenko (SAF Records)
Kemanlar/Violins: Aydan Tunalı
Akustik Gitar/Acoustic Guitar: Cem Yarkın
Düzenleme/Arrangement: Sakin Seyir
VST Uygulama/VST Arrangement: Metin Tapkı
Mix: Metin Tapkı
Mastering: Yuri Ryadchenko
Kapak/Artwork: Metin Tapkı
0 notes
Text
"Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket..."
Edip Cansever/ Mendilimde kan sesleri
5 notes
·
View notes
Text
Güzelim beni bağışla.
7 notes
·
View notes
Text
"ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar
diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
mendilimde kan sesleri."
8 notes
·
View notes
Text
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar/ Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar/Mendilimde kan sesleri.
3 notes
·
View notes
Text
“Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar, diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar, mendilimde kan sesleri.” “Mendilimde Kan Sesleri” Edip Cansever’in çok çok güzel şiirlerinden bir tanesidir. Ki kalbini şiirin kıyısında bırakmış herkes bilir bu şiiri. Edip Cansever’in bir Ahmet Abi’si vardı bir zamanlar. İşçi bir babanın oğlu olan ve Kayseri’de, memleketinde Komünist Ahmet diye tanınan “Ahmet Gayretli” (1926 - 25 Mart 2015). Ahmet Gayretli’ye ithaf edilen şiirdir “Mendilimde Kan Sesleri”. Peki, kimdir bu Ahmet Gayretli... Değerli yazarlarımızdan Erdal Öz çok merak eder bu şiirde adı geçen Ahmet Abi’nin kim olduğunu. Ve şöyle öğrenir... Erdal Öz, cezaevinden çıktıktan sonra Edip Cansever’le görüşmek ve “Mendilimde Kan Sesleri” şiirinde geçen Ahmet Abi’nin kim olduğunu öğrenmek ister. Bir fırsatını bulur, doğruca Kapalıçarşı’ya, Edip Cansever’in antikacı dükkânına gider. Edip Cansever her zamanki gibi basık tavanlı üst kattaki çalışma masasının başındadır. Kapalıçarşı’dan Bebek’e geçerler. Cam kıyısında bir masaya otururlar. Balık, salata, rakı... Erdal Öz’ün çok özel bir soru soracağının farkındadır. Sözü döndürüp dolaştırıp “Mendilimde Kan Sesleri”ne getirir. Şiirden bölümler okur. Edip Cansever hem şaşırır hem sevinir. Bir ara bu Ahmet Abi’nin kim olduğunu sorar Erdal Öz. “Tanımak ister misin?” der Edip Cansever. Hesabı isterler. “Kalk, seni Ahmet Abi’ye götüreceğim.” der. “Şimdi mi?” “Kalk!” der. Kalkarlar. Edip Cansever küçük bir motor kiralar. Motorcu’ya, “Göksu’ya götür bizi,” der. İstanbul Boğazı’nı hiç konuşmadan motorun patpatlarıyla geçerler. İki yanlı yalıların arasından Göksu koyuna girerler. İskeleye yanaşırlar. Atlarlar motordan. Edip Cansever Ahmet Abi’yi sorar. “Bugün hiç görünmedi, evindedir.” der, kayıkçılardan biri. Yürürler. Dik bir yokuşu tırmanırlar. Yokuşun tam tepesinde alçak taş duvarlı küçük bir avlunun önünde dururlar. Avluda kocaman beyaz bir sandal, avlunun ötesinde de küçücük tek katlı sıradan bir ev. “Ahmet Abi” diye seslenir Edip Cansever. Kapıdaki zile basar. Avlunun içindeki küçük evin kapısı açılır. Bir hanım çıkar kapıya. “Ahmet Abi evde mi?” der Cansever. Kadın, Edip Cansever’i tanır. “Edip, canım, sen misin?” deyip gelir, kapıyı gıcırtıyla açar, sarılır Cansever’e. “Gelin gelin, Ahmet evde” der. İçeriye, “Ahmet, bak kim geldi!” diye seslenir. Karşılarında uzunca boylu, yapılı, yanık yüzlü Ahmet Abi belirir. Sarılırlar. Edip Cansever, Erdal Öz’le Ahmet Abi’yi tanıştırır. Ahmet Abi onları bahçeye buyur eder. “Durun hele!” der, içeri almaz onları. Girip iskemlelerle çıkar gelir. “Hanım, hemen bir masa hazırla!” diye seslenir. Az sonra toprak avluda küçük tahta bir masanın başındadırlar. Önce rakıyla su gelir. Üç beyaz bardağı havaya kaldırıp tokuştururlar. Karısı, tez elden masayı beyaz peynirle, domatesle, salatayla donatıverir. Erdal Öz, aklına gelen şu dizeleri okur: “Ve sana Ahmet abi / uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki / sofranı kurardı / elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı...” Ahmet Abi, heyecanlanır. “Yav, kimsin sen arkadaş, tanıtsana kendini!” der. O zaman, Erdal Öz’ün cezaevinden yeni çıktığını, uçak kaçırma suçuyla uzun süre hapis yattığını, Denizler’le buluştuğunu, onlarla buluşup notlar aldığını anlatır Edip Cansever. Ahmet Abi’nin Erdal Öz’e bakışı bir anda değişir. Güveni artar. Konu, Denizler’e, sonra Mahirler’e gelir. Mahir Çayan’la Hüseyin Cevahir, cezaevinden kaçmış, sonra Maltepe’de kıstırılmıştır. Hüseyin Cevahir acımasızca öldürülmüş, Mahir Çayan ağır yaralanmıştır. Kızıldere’ye ölmeye gider gibi giden Mahir Çayan’ın ölümüyle iyice sarsılmıştır. Söz, Kızıldere’ye, Mahir’e gelince Ahmet Abi öfkelenir. “Eşşoğlu eşekler!” der. “Var mıydı, o kadar yakışıklı ölmek yani? O cezaevinden kaçmayı başardınız. Ulan ne diye mahalle aralarında dolaşıp saklanırsınız. Ulan, burada Ahmet Abi’niz ne güne duruyor? Gelecektiniz, bulacaktınız Ahmet Abi’nizi, sonrası kolaydı. Ahmet Abi’niz atacaktı sizi takasına, ver elini Karadeniz. Ne asker yakalardı sizi ne polis. Kurtulacaktınız. Ne diye apartman aralarında kabadayılık yaptınız? Takır takır taradılar sizi! Yaz��k değil mi ulan bizlere? İçimiz kan ağlıyor şimdi.” Erdal Öz, Ahmet Abi’nin gözlerinde beliren iki damla yaşı hiç unutmaz. Ahmet Abi, 1951’de TKP tutuklamalarında hapis yatmış, çıktıktan sonra da her 1 Mayıs gözaltına alınmış, bir “eski tüfek”tir. Edip Cansever Ahmet Abi’yi Çiçek Pasajı’nda bir içki sofrasında tanımış, hem anlattıklarından hem kişiliğinden çok etkilenmiş ve onu şiirine taşımıştır. “Mendilimde Kan Sesleri” bir kavga şiiri değil, genç ölümlerden artakalan yaranın etkili bir biçimde aktarıldığı bir ağıttır. Darmadağın edilen gencecik insanların adına yazılan Mendilimde Kan Sesleri, “sosyalist gerçekçi” bir şiir de değildir. O günlerde ve sonraları, içinde “Deniz, Mahir, Ulaş” sözcüklerinin sıkça geçtiği “sosyalist gerçekçi” pek çok şiir yazılır; ancak bunlardan hiçbiri Edip Cansever’in şiiri kadar, okurun içini acıtmaz. * * * Mendilimde Kan Sesleri / Edip Cansever Her yere yetişilir, hiçbir şeye geç kalınmaz ama çocuğum beni bağışla, Ahmet abi sen de bağışla. Boynu bükük duruyorsam eğer içimden böyle geldiği için değil, ama hiç değil. Ah güzel Ahmet abim benim, insan yaşadığı yere benzer, o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer, suyunda yüzen balığa, toprağını iten çiçeğe, dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine, Konya’nın beyaz, Antep’in kırmızı düzlüğüne benzer, göğüne benzer ki gözyaşları mavidir, denizine benzer ki dalgalıdır bakışları, evlerine, sokaklarına, köşe başlarına öylesine benzer ki, ve avlularına (bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi) ve sözlerine (yani bir cep aynası alım-satımına belki) ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer, sorarken sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne, camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına, öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına, minibüslerine, gecekondularına, hasretine, yalanına benzer, anısı ıssızlıktır, acısı bilincidir, bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan, gülemiyorsun ya, gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir, ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet abi. Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden dirseğin iskemleye dayalı, - bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben. - Cıgara paketinde yazılar resimler, resimler; cezaevleri, resimler; özlem, resimler; eskidenberi, ve bir kaşın yukarı kalkık, sevmen acele, dostluğun çabuk, bakıyorum da şimdi o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde. Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet abi, biz eskiden seninle istasyonları dolaşırdık bir bir, o zamanlar Malatya kokardı istasyonlar, Nazilli kokardı ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası, kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen, kadının ütülü patiskalardan bir teni, upuzun boynu, kirpikleri... Ve sana Ahmet abi, uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki, sofranı kurardı, elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı, cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi, çocuklar doğururdu ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi. O çocuklar büyüyecek, o çocuklar büyüyecek o çocuklar... Bilmezlikten gelme Ahmet abi, umudu dürt, umutsuzluğu yatıştır, diyeceğim şu ki yok olan bir şeylere de benzerdi o zaman trenler, oysa o kadar kullanışlı ki şimdi, hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse çocuklar, kadınlar, erkekler, trenler tıklım tıklım, trenler cepheye giden trenler gibi, işçiler, Almanya yolcusu işçiler, kadınlar, kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi, ellerinde bavullar, fileler, kolonyalar, su şişeleri, paketler, onlar ki, hepsi bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler. Ah güzel Ahmet abim benim, gördün mü bak, dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar ve dağılmış pazar yerlerine memleket, gelmiyor içimizden hüzünlenmek bile, gelse de öyle sürekli değil, bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün, o kadar çabuk, o kadar kısa, işte o kadar. Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar, diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar, mendilimde kan sesleri. - Edip Cansever, Mendilimde Kan Sesleri (Sonrası Kalır, I, Bütün Şiirleri) - Görsel: Şiirde adı geçen Ahmet Abi (Ahmet Gayretli) ve Edip Cansever
#Edip Cansever#Mendilimde Kan Sesleri#Ahmet Abi#Ahmet Gayretli#Komünist Ahmet#Şiir#Şair#Erdal Öz#Anı#Hüzün#Yürekbalı
61 notes
·
View notes