#Kürtler
Explore tagged Tumblr posts
profesorkurd21 · 2 months ago
Text
Yapacağı esprilerle güldürecek, yalnızken çektiği tüm acılarını gizleyecekti.🌚
25 notes · View notes
ferhengkurdi · 2 months ago
Text
"ronahî dîl e di destê tariyê de
evîn di agir, agir di agir de heliya.."
Tumblr media
9 notes · View notes
yildirimkemalsworld · 3 months ago
Text
Suriyelinin Cebinden Çıkan Kağıt
Tumblr media
Ülkesine Ne Yararı Vardı da Senin Ülkene Yararlı Olsun…
Ben bir Suriyeliyim ve ülkemde ki savaştan korkarak kaçtım evet kaçtım geride doğup büyüdüğüm ülkemden, arkamda akrabalarımın cesedini, annemi, babamı, kardeşimi ve hatta sevdiğim kadını bırakarak kaçtım.
Şimdi Türkiyedeyim sınırı geçmek eski oturduğum evimden bakkala ekmek almaya gidercesine rahat geçip geldim.
Ve evet unuttum ne savaş aklımda ne yanımda ölen annem babam kardeşim. Çünkü mutluyum, Türkiye her ay 1.700 lira para yardımı yapıyor. İstediğim hastaneye girip muayene olabiliyorum. İlk geldiğim zamanlar hırsızlık yapıp bir kıza tecavüz etmeme rağmen hakim karşısında ağlayıp şeytana uydum dediğim an serbest bırakıldım. Bu harika bir şey, Suriye’de büyük ihtimalle asılırdım. İyi ki Türkiye’deyim.
Bir çok arkadaşım kaçtı. Avrupa’ya umrumda değil heyecan aramak bana göre değil bir evde 8 kişi kalıyoruz. Kirayı bir kaç aydır vermiyoruz. Vermeyi de düşünmüyoruz. Ev sahibi bizden korktuğundan ses de çıkaramıyor yani anlayacağız her şey mükemmel….
Her bayram da Türkiye’den otobüslerle Suriye’ye gidiyor. Eski mahallede turluyoruz. Her şey aynı kaçtığımız gibi ama umurumda değil. Çünkü yeni Türkiye göçmenler için bulunmaz bir nimet���
15 notes · View notes
safije · 2 years ago
Text
Tumblr media
A Yazidi girl fleeing ISIS, Iraq-Syrian border 2014.
Yazidis are a Kurdish ethnoreligious minority in Iraq. They believe God created the world but entrusted the Peacock Angel Tawûsî Melek to have power over it. When God made the race of man, he commanded all angels to bow to Adam but the only one who disobeyed was Tawûsî Melek.
"How can I submit to another being! I am from your illumination while Adam is made of dust"
This story is similar to the one of Iblis (aka Lucifer or Satan) in the Quran, but unlike Iblis, Yazidis believe Tawûsî Melek to be a source of good not evil.
94 notes · View notes
elestirenadam · 9 months ago
Text
Tumblr media
Sinno bu kitabında, milliyetçi islamî hareketleri, 93 Harbi'nin sonuçlarına bağlıyor. Özellikle Arnavutluk'taki islamî milliyetçi hareketlerde millî uyanış ruhu olmadığını vurguluyor. (s. 193.) Bu durumun Kürdistan için de geçerli olduğunu, bu coğrafyanın aşiret-derebeyi yapısının, aşiretler arası çatışmaların, Osmanlı-İran arasında dağınık yapının ve dağınık yaşamın devletsiz bir halk olmasına yol açtığını ifade ediyor. Kürtlerin özellikle Ermenilere karşı giriştiği hareketlerin millî değil, soyma ve yağma için olduğuna dikkat çekiyor. (s. 194) Şeyh Ubeydullah isyanını örnek gösteriyor. Emperyalistlerin bu durumdan nasıl yararlandıklarını da gösteriyor. Özellikle kitabın sonunda verilen mektuplar bu durumu ortaya koyuyor. Tarihe ilgisi olanlar bakabilir diye not düşüyorum.
12 notes · View notes
serixx · 2 years ago
Text
Kürtler herşey olurda sadece bir Kürt gibi Kürt olamazlar…
Başaramadık Selo başkan ❤️
9 notes · View notes
Photo
Tumblr media
‏‎دووهەمین ساڵیادی دامەزراندنی کوردشۆپ پیرۆزبێت. DÛYEMÎN SALVEGERA DAMEZRANA KURDŞOP’Ê PÎROZ BE. دومین سالگرد تاسیس کوردشوپ مبارک باد. Kurdshop'un KURULUŞUNUN 2. YILDÖNÜMÜ MUTLU OLACAK. الذكرى الثانية لتأسيس كوردشوب ستكون سعيدة. THE SECOND ANNIVERSARY OF THE FOUNDATION OF Kurdshop will be HAPPY. Ji kerema xwe rûpela me bişopînin û bi hevalên xwe re bidin nasîn ✌️✌️ @Diroka_korda 📆 لطفا صفحه ما را فالو کنید و به دوستان خود معرفی کنید✌✌ @Diroka_korda 📆 Lütfen sayfamızı takip edin Ve arkadaşlarınla ​​tanıştır ✌✌✌ @Diroka_korda #diroka_korda #NewrozPirozBe #newroz #kurds #kurdish #kürtler #kurdistan #piremerd #Wêne #wênefîlm #cıwanhaco #kurdistan #qamişlo #kobane #ypg #ypj  #bakur #azadi #ahmedkaya #rojbaş #amed #mehebad #adnandilbrin #aysa_șan #kurd #kurdo #kobani #şakiro @kawaurmiye_ @hozan__diyar @hunersam @seydaperincek.official  @denizdeman_  @hozanaydinofficial @azadbedran @mala.dengbejan @kordmusic @mehmetyildirim.official @komaserhat @kemaleamed21 @Mohammadkhani_official @sahiya_dengbeja @serhatcarnewa @tishk_tv  @tirej_urmiye_official  @kurdshop.official @candakurdan @civina_wejeya_kurdi @keskesor_muzik @dengbej_tv_welat @hemid_urmiye_officiall @denge_kurmanci_official @urmiye_muzik_ @evina.kordi @zinarsozdar.official @urmia_kurdd @kurdistan_nature_21‎‏ https://www.instagram.com/p/CqAmrCYDNS1/?igshid=NGJjMDIxMWI=
7 notes · View notes
seyfsblog · 2 years ago
Text
Tumblr media
True
4 notes · View notes
lefkosahaberleri · 19 days ago
Text
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Suriye ve BMGK Üzerine Açıklamaları
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/rusya-disisleri-bakani-sergey-lavrovun-suriye-ve-bmgk-uzerine-aciklamalari-34766/
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Suriye ve BMGK Üzerine Açıklamaları
Tumblr media
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye’deki gelişmeler ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin rolü üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Lavrov’un görüşleri, uluslararası ilişkilerdeki dinamikleri nasıl etkiliyor? Detaylar burada!
https://lefkosa.com.tr/rusya-disisleri-bakani-sergey-lavrovun-suriye-ve-bmgk-uzerine-aciklamalari-34766/ --------
0 notes
serhatnigiz · 20 days ago
Text
"Terörsüz Türkiye" Palavrası Neye Hizmet Ediyor?
Tumblr media
Temsiliyetist memur şiddetinin ve terörünün ne olduğunu anlayabilmek için önce FETÖ palavrasının ne olduğunu anlamak gerekir.
Devlet FETÖ’nün “devlet içine yuvalanmış bir memur kastı” olduğunu iddia etmişti. Arzu eden iddianameyi inceleyebilir. Halbuki aynı iddianameyi hazırlatan akıl 15 Temmuz’da yürütme emir ve talimatları ile darbe yapan aklında ta kendisi idi. Yani yalandan darbe yaparken de yine onlar iktidardaydılar!
Gerçekleri asla millete açıklamazlar. Çünkü o vakit tüm kurgu bozulur.
Memur kastlarının ve devletin terörle suçlandığını, bu konuda AYM’de ve AİHM’de dava olduğunu, bu davaya Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa Parlamentosu’nda dahil olduğunu asla millete açıklamazlar. Çünkü işlerine gelmez. Millet bilsin istemezler.
Terör davası yüzünden temsiliyetist memur kastlarının kendilerini kurtarmak pahasına (memur terörizminin yardımcısı) Abdullah Öcalan’a ve PKK’ya sarıldıklarını görmemek için ya saf ya da aptal olmak gerekir.
"Tek adam diktası" kurmaya kalkmaları da, tüm devlet kurumlarının altını oymaları da, işte bu terör suçundan kaçıp ceza yememek için! Terörle suçlandıkları bir dönemde “terörsüz Türkiye” sloganı atmaları da asıl bundan!
Devletin kurumsal işleyişini rayından çıkaran bu kafanın sadece Türkleri de değil, Abdullah Öcalan ve “derin” PKK üzerinden nasıl Kürtleri de kandırdığını anlamamak için ya saf ya da aptal olmak gerekir.
Bu ülkede milliyetçi geçinenler milleti, dinci geçinenler dini, türkçü geçinenler türkün emeğini, kürtçü geçinenler kürdün emeğini sömürerek kendi düzenlerine köle üretirler. İnsanların bu düzene ses çıkartmaması için topluma ulaşabileceğiniz tüm potansiyel iletişim kanallarının ise önü tıkalıdır. İşte mikrofon faşizmi asıl bu işi yaramaktadır.
Sen sağcısın, sen solcusun, sen türksün, sen kürtsün, sen alevisin, sen sünnisin denilerek, insanlar binbir çeşit kimliklere bölünerek bu millet temsiliyetist memur şiddetinin ve terörünün kölesi haline getirilmiştir.
Milleti, emekçileri daha fazla sömürebilmek için her yolu deniyorlar.
Sağcı, solcu, Kürt, Türk, Alevi, Sünni, Cumhuriyetçi, İslamcı, Laik, LGBT vs. her ne kadar kimlik varsa memur kastları bu kimlikleri birbirine kırdırarak, birbirine düşman ederek sömürü çarkını işletmenin peşine düşmüş durumdalar.
Topluma, insana, gençlere dayatılan tek şey pislik bir bireysellik ve bencillik “kültürü”, vahşi bir kapitalizm!
Yeter ki millet devletlü memur şiddetinin ve terörünün kölesi olsun, tek dertleri dikensiz bir gül bahçesi yaratmak. Savaş, barış, terör vs. kendi çıkarları söz konusu olduğunda bunların hepsi temsiliyetizmden sorulur. Vatandaşa hiç sıra gelmez!
Peki devlet kurumlarına ne demeli?
Millete yasama kurumu diye yutturulan parlamentonun gerçekte bir yürütme kurumu olduğunu görmemek için ya saf ya da aptal olmak gerekir. Bu parlamento da yer alan temsiliyetist siyasetçilerin ise “seçme ve kullanışlı aparatlardan” ibaret olduğunu görmemek için kör olmak gerekir.
Peki bu "yargıya" ne demeli?
Gerçekte bir yürütme kurumu olan yargı üzerinden milletin sürekli kandırıldığını anlamamak için ya saf ya da aptal olmak gerekir. Kendisine kanun, yasa, hukuk süsü vermiş bu kurumların gerçekte yürütmenin infaz müdürlükleri olduğunu görmemek için enayi olmak gerekir.
Peki bunca yapılan seçim? Göstermelik sandık, sepet ve demokrasi oyunları!
Memur kastları değil mi gerçekte yürütme kurumları olan Yüksek Seçim Kurulu ve İç İşleri Bakanlığı üzerinden sandığa istediği adamı/seçilmeni sokan! Aynı sandıktan istediği adamı/seçilmeni/tavşanı çıkaran!
Aynı memur kastları değil mi oy alsın ya da almasın sandıktan istedikleri adayı/seçilmeni çıkararak, sahte ve plebisiter seçimler düzenleyip “millet iradesine sahip çıkıyor!” yalanıyla demokrasicilik oynayan!
Sanki ortada bir demokrasi varmış gibi yürütme emir ve talimatlarını “millet iradesi” adı altında bu halka yutturanlar aynı devletlü kastlar değil mi?
Demokrasi varmış gibi yapanlar, hukuk varmış gibi yapanlar, adalet varmış gibi yapanlar, gerçekte ise her şart altında milletin temel haklarına çökenler aynı memur kastları değil mi?
Terörsüz bir Türkiye’nin var olabilmesi ancak temsiliyetist memur şiddetine ve terörüne son verilmesi ile mümkündür. Bunun içinde devlet memurlarının dokunulmazlıklarının kaldırılması ve devletin vatandaşın dokunabileceği ve denetleyebileceği bir hale getirilmesi gerekir.
Aksi takdirde; millet ile memur kastları arasındaki savaş kaçınılmazdır!
Bir ülkede devletin kurumlarının ve memurun teminatı (millet nezlinde güvencesi) yok ise, o ülkede temsiliyetist memur şiddeti ve terörü hüküm sürüyor demektir.
Bu fiziksel ve ruhsal şiddete ve teröre son verebilmenin ve memur kastlarını ehlileştirebilmenin tek yolu vardır; o yolda toplumsal denetim kurumları yolundan geçmektedir.
Milletin bürokratik toplumsal denetimist savaşımı er ya da geç bir avuç memur kastının temsiliyetist despotizmini yıkıp geçecektir.
Millet ile inatlaşan temel haklar mücadelesi karşısında yenilmeye mahkumdur!
Durmak yok, denetime devam!
1.19.2025
Serhat Nigiz
0 notes
profesorkurd21 · 3 months ago
Text
Pere didin kêrê me dikin bela serê me
Kürt atasözü 🍉
Bunu çevirne kitap hediye edeceğim 😊
10 notes · View notes
ferhengkurdi · 2 months ago
Text
“‘Apo’yu şöyle asarız, böyle asarız’ diyorlar. Birbirlerine ip bulma yarışına girmişler; ‘Sen niye asamadın?’, ‘Sen niye asmıyorsun?’ diyorlar birbirlerine, Bahçeli, Baykal, Erdoğan ve diğerleri. Bunlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Türkiye’deki sorunları halledemeyeceklerini de iyi bildikleri için benim üzerimden siyasi rant elde etmeye çalışıyorlar. Bunlar siyasi rant
ve hırs peşinde koşan hastalıklı kişilerdir. Sen Türkiye’yi demokratikleştirmeyeceksin, ekonomiyi düzeltmeyeceksin,
çalışanlarına doğru dürüst maaş vermeyeceksin, savaşa 100 milyar dolar harcayacaksın, Türkiye’nin sorunlarını halletmeyeceksin, sadece benim üzerimden siyaset yapacaksın, o zaman sen kötü niyetlisin. Bunlar kirli politikacılardır. Ayrıca idamdan korkmuyorum, ama sorunların çözümüne bir faydası olmaz,”
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan
5 notes · View notes
gundemarsivi · 1 month ago
Text
Tumblr media
Ver Kurtul!
✍🏻 Yılmaz Dikbaş
Terör örgütü PKK’ya silah, para ve siyasi destek veren ABD ile PKK işbirlikçilerine hibe adı altında milyonlarca avro boca eden AB, oturdular, kafa kafaya verdiler ve bir tiyatro oyunu yazdılar. Tezekten bu oyunun adına ‘KÜRT SORUNU’ dediler…
Halkımızın yüz vermediği bu tezekten tiyatro oyununu gündemde tutabilmek için medyayı da kullanarak onlarca yıl süren bir ‘algı operasyonu’ yürüttüler.
Aklını ve mantığını yitirmemiş yurttaşlarımız hep şu soruları sorup durdular: Nedir bu KÜRT SORUNU? Kürtler NE İSTİYOR?
Gerçekten de Kürtler ne istediler de olamadılar?
Kürtlerden Cumhurbaşkanı OLDU.
Kürtler Başbakan OLDU.
Kürtler TBMM Başkanlık koltuğuna OTURDU.
Kürtler Başbakan Yardımcısı OLDU.
Kürtler Bakan OLDU.
Çok sayıda Kürt, Milletvekili OLDU.
Kürtler Vali OLDU.
Kürtler Kaymakam OLDU.
Kürtler Yargıç OLDU.
Kürtler Savcı OLDU.
Çok sayıda Kürt, Avukat OLDU.
Kürtler Doktor OLDU.
Kürtler Mühendis OLDU.
Kürtler Ekonomist OLDU.
Kürtler Akademisyen OLDU.
Kürtler Yazar, Çizer OLDU.
Kürtler, TV dizisi için Senaryo Yazarı OLDU.
Çok sayıda Kürt, çok zengin iş insanı OLDU.
Peki, Kürtler başka ne istiyor?
PKK terör örgütü devletten TOPRAK İSTİYOR!
Kürt yurttaşlarımız değil, PKK, Doğu ve Güneydoğu bölgelerini istiyor; bu topraklarda bağımsız Kürt devleti kuracaklarmış!
PKK’nın siyasi uzantısı DEM, bu istekleri açıkça söyleyemiyor; demokrasi diyor, anayasal eşitlik diyor, anadilde eğitim diyor, kimlik sorunu diyor, kısacası kıvırıp duruyor!
Değerli Dostlar,
‘Kürt Sorunu’ adlı tezekten tiyatro oyununun ilk perdesini ‘Çözüm Süreci’ adıyla, AKP hükümeti 16 Temmuz 2014 günü açtı.
İzleyicilerin ‘yuh’ haykırışları sonucu perde kapandı!
Çözüm Süreci’nin ikinci perdesini MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli açtı. PKK terör örgütü elebaşını İmralı’dan TBMM’ye davet etti! Olmadı, PKK’nın siyasi uzantısı DEM İmralı’ya gitsin, dedi.
DEM’den Kürt olmayan Kürtçü Sırıtkan Sırrı Süreyya Önder ile Arap kızı Kürtçü Pervin Buldan İmralı’ya gittiler.
Tezekten tiyatronun bu sahnesindeki aktörlerine bakıyorum, şu atasözümüzü anımsıyorum:
“Tezekten terazinin boktan olur dirhemi!”
Değerli Dostlar,
DEM’ciler İmralı’dan şu mesajla döndüler:
“Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği YENİ PARADİGMAYA ben de POZİTİF ANLAMDA gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim.”
Şimdi DEM’li Kürt olmayan Kürtçü Sırıtkan Sırrı Süreyya’ya bir görev düşüyor. Doğduğu şehir Adıyaman’a gitsin.
Adıyaman’da 25.987 OKUMA YAZMA BİLMEYEN yurttaşımıza ‘Yeni PARADİGMAYI ve POZİTİF katkıyı’ anlatsın! Bakalım o yurttaşların tepkisi ne olacak?
DEM eş başkanı Arap kızı Kürtçü Pervin Buldan da İmralı mesajını alıp doğduğu şehir olan Hakkâri’ye gitsin. Orada yaşayan OKUMA YAZMA BİLMEYEN 9.058 yurttaşımıza ‘YENİ PARADİGMAYI’ anlatıversin. Görelim bakalım nasıl karşılanacak?
Bitmedi.
İki DEM’li, Kürt olmayan Kürtçü Sırıtkan Sırrı Süreyya Önder ve Arap kızı Kürtçü Pervin Buldan el ele tutuşup, rüyalarındaki Kürdistan’ın başkenti olacak Diyarbakır’a gitsinler.
Diyarbakır’da OKUMA YAZMA BİLMEYEN 80.438 kişi yaşamaktadır. Onlara ‘YENİ PARADİGMAYI’ ister Türkçe, ister Kürtçe anlatsınlar, görelim bakalım tepki nasıl olacak?
Ben Kürtçe bilmiyorum. Kürtçe küfürleri de bilmiyorum.
Eğer Kürtçe küfürleri bilmiş olsaydım; Diyarbakır’dan, Adıyaman’dan ve Hakkâri’den, iki DEM’linin katmerli küfürlerle nasıl kovalanacaklarını yazabilirdim!
Değerli Dostlar,
Sözde muhalif televizyon kanalı Sözcü TV’de haber programı yapan ‘Narenciye mi nedir?’ Fatih Portakal, Yeni Kürt Açılımı konusunda şöyle dedi:
“Kürt Sorunu artık silahla çözülemeyecek!”
Bunun açık anlamı şudur: PKK’yı silahla yenemedik! Öyleyse istedikleri toprakları verelim, kurtulalım!
VER KURTUL diyen yalnız ‘Narenciye mi nedir?’ Fatih Portakal değil!
TV kanallarında sözde uzman olarak boy gösterenler, bazı emekli subaylar, yazarlar, sanatçılar da var!
Türk milletine suikast hazırlığı içinde olanların sayısı, tüm tahminlerin ötesinde!
Türk milleti bu suikasttan kurtulabilecek mi?
Yılmaz Dikbaş
0532 233 31 52
0 notes
guncelhaberleri · 2 years ago
Text
Türkiye’deki seçim sonuçlarını Suriye ve Irak’taki Kürtler nasıl karşıladı?
Suriye ve Irak’taki Kürt nüfusu, Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye cumhurbaşkanı olarak yeniden seçilmesini endişeyle karşıladı. PYD Eşbaşkanı Salih Müslüm, gelecekte Şam ile Ankara’nın yakınlaşmasından Kürtlerin sorumlu olacağını söyledi. Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi, Suriye ve Irak’taki Kürtler tarafından genel olarak “endişe” ve “korku” ile…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
muzehher1hanim · 6 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Daily vlog🌡️🫧☀️ 4 August
81 notes · View notes
belkidebirharfimben · 3 months ago
Text
Esenyurt 'Kürdistan' olabilir mi?
Urfa neresidir? Anadolu mudur? Arabistan mıdır? Yoksa Kürdistan mıdır? Siz cevabınızı düşünedurun, Bediüzzaman Hazretleri, Emirdağ Lahikası'nda çok ilginç birşey söylüyor: "Ben çok zaman evvel bekliyordum ki Urfa tarafında Nurlara karşı kuvvetli eller sahip olmaya çıksın. Çünkü orası hem Anadolu'nun, hem Arabistan'ın, hem Kürdistan'ın bir nevi merkezi hükmündedir. Nurlar orada yerleşse o üç memlekette intişarına vesile olur." Yani mürşidime göre Urfa hem Anadolu'dur hem Arabistan'dır hem de Kürdistan'dır. Üçünün de merkeziyetini yapan bir yerdir. Belki bir kesişim kümesidir. Haritalardan da huduttan da fazlasıdır. Aynı coğrafî okumayı, Bediüzzaman'ın, Medresetü'z-Zehra'yı hayal ettiği Van'a da yaptığını görürsünüz.
İnşaallah hafızam yanıltmıyordur. Çünkü Ahmet Yıldız Hoca'nın 'Ulus Devletin Bunalımı'nda okuduğumu hatırlıyorum. (Kitabı kitaplığımda bulamadım maalesef.) Hülasa edeyim: Hocanın bir yakını kızını evlendiriyormuş. Herhalde Ankara'daydı. Diyarbakır düğünü. Kürtçe türküler çalınıyor tabii. Komşuları düğün yerini taşlamışlar. Rahatsız oldukları şey 'gürültü' değil. Hayır. 'Kürtçe türkülerle kutlanması.' Her neyse, bir zaman sonra, yine düğünleri olmuş aynı mekanda. Fakat, aile, duvarlardan birisine büyükçe Türkiye bayrağı asmış bu defa. Komşuları, bırakın türkülerden rahatsız olmayı, gelip bir de halaya katılmışlar.
Aramızdaki kimi gerginliklerin böylesi önyargılarla sarılı olduğunu düşünüyorum ben. Hatıradaki ilk önyargı: "Kürtçe türküyle eğlenen kim varsa Türkiye düşmanıdır." Fakat önyargıları kırabilecek hamleleri yapmamak da başka bir önyargı. O da belki şöyle düşünüyor: "Ben kimseye ayrılıkçı olmadığımı ispat etmek zorun değilim." Tarafların haklılığı-haksızlığı bir tarafa, buradan çözüm çıkmıyor, çözüm çıkmaması haklıyı da bir ölçüde haksızlığa düşürüyor. Zira aslolan sulhtür. Mümkünse sulhtür.
'Kürdistan' ifadesi de böyle bir mesele. Bu ifade kullanılabilir midir? Hem 'evet hem 'hayır.' Nasıl? 'Evet.' Çünkü onunla kastedilen tarih boyunca bir coğrafya olmuştur. Hep kullanılmıştır. TBMM'nin kuruluş dönemi kayıtlarında bile geçmektedir. 'Hayır.' Çünkü onunla kastedilen yine bir ulus-devlet olmamalıdır. İttihadı bozmak arzusu ile istimal edilmemelidir. Eğer kelime özü itibariyle ifade ettiği tarihsel gerçeği değil de mezkûr siyasi maksadı vurguluyorsa elbette hükmü değişecektir. Hani Risale-i Nur'un bir yerinde denilir: "Meselâ, bir kumandanın, bir orduya verdiği arş emriyle, bir neferin arş sözü arasında ne kadar fark vardır. Birincisi, koca bir orduyu harekete getirir; aynı kelâm olan ikincisi, belki bir neferi bile yürütemez." Aynen öyledir. Yürütmez. Yürütemez. Yürütmemelidir. Zira neferin sözünde haddini aşma vardır. Yani böyle bir emri vermek hakkı yoktur.
Burada kendimce kurtarıcı müdahaleyi şurada görüyorum: 'Kürdistan' yerine 'Türkiye Kürdistanı' denilebilir. Türkiye Kürdistanı ifadesinde bir ayrılık kastı yoktur. Bir ittihad imâsı vardır. Tıpkı yukarıdaki hatırada duvara Türkiye bayrağı asmak gibidir. Karşı tarafın önyargılarını kırar. Düşmanlığına mehaz olan şüpheyi giderir. Belki bu söylediğim kimilerinin asabiyetine, o asabiyetten kaynaklanan gururuna dokunacaktır, fakat ben sulh yolunu söylüyorum kendimce. Kavga etmek isteyene yol açık. 40 senedir ediyorlar zaten. Kaç tane genci toprağın altına soktukları malum. Halihazırı değiştirecek bir usûl geliştirmeli...
Aynısını dönüp Türk kardeşlerime de söylüyorum. 'Türk' kelimesi bir ırkı ifade ediyor. Bu belli birşey. Elbette içini başka şekilde dolduranlar da vardır. Hatta ırken Türk olmayıp Türk olduğunu söyleyenler de vardır. Fakat Kürtler kendilerine Türk demek istemiyorlar. Çünkü bu yalancılıktır. Eğer Türk kelimesi bir ırkı ifade ediyor olmasaydı, ne bileyim, 'müslüman' kelimesi gibi genelgeçerliliği olsaydı mesela, elbette Kürtlerin de böyle bir sorunu olmayacaktı. En azından dindar Kürtlerin olmayacaktı. Zira onlar Türklere düşman değiller. Ancak onlar "Kizb kudret-i İlahîyeye iftiradır!" denildiği gibi düşünüyorlar. "Allah beni öyle yaratmamışken ben neden kendime Türk diyeyim?" diye amel ediyorlar. Bunu da aşmanın yolu var. Yukarıda onlara tavsiye ettiğimi size de ederim. Sulhün yolu basittir. Ya Türk kelimesinin yerine 'müslüman' diyelim yahut da 'Türkiye-Türkiyeli'yi geçirelim. Türk bayrağı yerine Türkiye bayrağı olsun. Türk sineması yerine Türkiye sineması olsun. Nesi eksilir ki böyle dense?
Bazı kavgalar çok küçük adımlarla aşılabilecek gibi durduğu halde hiçbir adım atamadığımızdan dolayı sürüp gidiyor. Kimse burnundan kıl aldırmıyor. Hatta, geçenlerde gördüm, Esenyurt'a 'Kürdistan' diyenler var. Arkadaşlar, bu, o kelimenin meşruiyetine de zarar vermektir. Eğer Kürtlerin sonradan geldikleri bir yer Kürdistan olabiliyorsa, Türklerin de sonradan gittikleri yerler pekâlâ Türkistan olabilir. O zaman onların da Doğu'ya, Güneydoğu'ya vs. 'Türkistan' deme hakları olur. Zira onlar da orada yaşıyorlar. Doğrusu bu kavgayla yaşamaktan ben epeyce sıkıldım. Doğduğumda başlamıştı. Şimdi kırkı geçtim. Aynı şekilde devam ediyor. Yeter. Ne diyelim? Allah rüşdümüzü ilham etsin. Hem devleti Kürtlere doğru atacağı adımlarda cesaretlendirsin hem de Kürtleri devlete doğru atacakları adımlarda merhametli kılsın. Âmin. Ben kendimce hem Kürtlerin hem Türklerin felahını ayrılmamakta görüyorum. Ayrılırsak iki tarafın solcuları, apoistleri ve kemalistleri, dindarları lokma lokma yutacaklar. Zira bir ellerinde 'dünyevîleşmeyi' diğer ellerinde 'asabiyeti' tutuyorlar. Bunların ikisi de pekçok lezzetlidir.
Yani kem lezzetlidir, zehirli bal gibidir, ama lezzetlidir. Vazgeçmek zordur. Mürşidim de öyle diyor: "Hem fikr-i milliyette bir zevk-i nefsanî var, gafletkârâne bir lezzet var, şeâmetli bir kuvvet var. Onun için, şu zamanda hayat-ı içtimaiye ile meşgul olanlara 'Fikr-i milliyeti bırakınız' denilmez." Bıraktıramasak da bir şekilde yüzünü hayra çevirmek lazımdır. Dünyevîleşmeye zaten dinimizle karşı koymaya çalışıyoruz. Gücümüz yetiyor-yetmiyor. İkincisini de dine havale edersek kazanması zorlaşacak.
Ya? Bir çaremiz var. 'Birlikte yaşama zorunluluğu.' Bu toprakların her yerinde çoklukla bulunmaktayız. Geleceğimiz için birbirimizle yaşamak zorundayız. O halde ırkçılık bizim için kurtarıcı bir formül olamaz. Irkçılık ancak parçalanmayı getirir. Bu kadar karıştıktan sonra nasıl parçalanacağız? Aynı kitapta, Ahmet Yıldız Hoca, Kürtlerle Türkler arasında evlilik yoluyla yüzbinlerce akrabalığın oluştuğunu da paylaşıyordu. Belki yüzbin de değil. Milyon bile var. Etle tırnak gibi olmuşuz. O halde şu 'birlikte yaşama zorunluluğunu' bir kılıç gibi ırkçılığın üzerine sevkedelim artık. Gereğince amel etmekten de çekinmeyelim. Belki geleceğimize güneş doğar. Döktüğümüz kanı toprak emdi. Emdi de doydu. 'Artık yeter' demeli. Ölmekten yorulmak lazım.
8 notes · View notes