#Hadi 8 Kasım
Explore tagged Tumblr posts
Text
Turuncu bir kalp bırak 🧡
2- 8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası
Hadi hep birlikte 5 tl bile olsa bağış kampanyası başlatıp zincir yapalım..
Bağış yapan bir arkadaşına turuncu kalp gönderip bağış yapmasını rica etsin…
#hepeksik#kalbimyasta#lösev#insani yardım#post#postlarım#keşfedilmemiş#yardım#keşfet#edebiyat#kitap#şiir#şair#şiirimsi#şiirce#tumblr şiir#şiirdefteri#aşk şiiri#şiirler#şiirsokakta#şiirheryerde#şiirsokağı#gecenin şiiri#şiiir#aşk#aşka dair#istanbul#izmir#Ankara#antalya
144 notes
·
View notes
Video
youtube
Büyük İnsan - İntizar ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 8/8 Düyek Çift Düm Be... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/s_48HaCe2e4 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Büyük İnsan - İntizar ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 8/8 Düyek Çift Düm Beste Serkan Söylemez) @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : BÜYÜK İNSAN SÖZ GÜFTE : SERKAN SÖYLEMEZ BESTE - MÜZİK: SERKAN SÖYLEMEZ USÜL : 8/8 DÜYEK ÇİFT DÜM MAKAM - DİZİ : KÜRDİ - MİN��R Intro: Bm C Bm C G D C Am Bm Em D Em At savur at sevdayı bir yere fırlat D Em Bitti sayıp acıyı kaldır öyle at Em D Em Sor herkese sor acılar unutuluyor D Em Ağlayınca gözlerinden silinmiyor D Em Aşk her defasında bak bulunuyor D G Bırakırım zamanı öyle biraz da D G Sen olmadan da yine geçer nasılsa D Am Hatırla bunları sakın unutma D Diyordun ama o zaman gülüyordun C Am D B Yanımdaydın canımdaydın şimdi nasıl geçer bu ömür Bm C Susma söyle nasıl yaşar böyle insan Bm C Susma konuş hadi anlat büyük insan G D Söyle bir aşk mı çare olurdu zaman mı C D Bm Böyle kaldırıp atardık ya sevdayı Bm C Susma söyle nasıl yapar bunu insan Bm C Susma nasıldı anlat hadi ayrılırsam G D Söyle hayat mı çare bulurdu kendin mi C D Bm Böyle büyük aşklar böyle mi biterdi Em D Em At silip at aşkları bir yere fırlat D Em Bitti say ki derdini kaldır öyle at Em D Em Sor ne olur sor sen benden ayrılırsan D Em Ne olur düşümde bir ömrü durdursan D Em Aşk her defasında bende ararsan D G Bırakırım kendimi öyle biraz da D G Sen olmadan da ben yaşarım nasılsa D Am Hatırla bunları sakın unutma D Diyordun ama o zaman gülüyordun C Am D B Yanımdaydın canımdaydın şimdi nasıl geçer bu ömür Nakarat Bm C Susma hani aşk insanı zaten bulurdu Bm C Susma hani yıllar aşka çare olurdu G D Söyle yıllar mı daha hızlı bir kurşun mu C D Bm Böyle sensiz hergün biraz yok olsun mu İntizar (şarkıcı) Kaynak ara: "İntizar" şarkıcı – haber · gazete · kitap · akademik · JSTOR (Nisan 2021) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) İntizar Doğum 24 Kasım 1974 (49 yaşında) Tarzlar Arabesk müzik, Fantezi müzik Meslekler Şarkıcı İntizar Arslan (d. 24 Kasım 1974, Tunceli), Türk şarkıcı ve besteci. Babası asker, annesi ev hanımıdır. Babasının görevi nedeniyle Muğla ve İzmir' de yaşamıştır. Gitar ve bağlama çalmaktadır. İzmir'de bir müzik yarışmasında Türk halk müziği ve pop müzik dallarında birinci olan sanatçı, Sibel Can'ın bir konserinde sahneye çıkınca Ferdi Tayfur'un dikkatini çekti ve albüm teklifi aldı. Uzun yıllar Ferdi Tayfur ile çalıştı. Ağrı Eğitim Fakültesi / Edebiyat Öğretmenliği bölümü mezunu olan sanatçı aynı zamanda şarkıcı Yıldız Tilbe'nin de kuzenidir. Albümleri Gelincik (1998) Gece Nemi (2000) Göçebe (2002) Aldanırım (2003) Nazar Boncuğum (2005) Ihlamurlar Altında / Nazar Boncuğum (2006) Ömrüm Senindir (2009) Aşk Yağmurları (2012) Konu Sen Olunca (2017) Ödülleri (2007) 34. Altın Kelebek Ödül Töreni - En İyi Fantezi Müzik Kadın Solist Ödülü[1] Kaynakça ^ "Arşivlenmiş kopya". 16 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mayıs 2020. Dış bağlantılar Resmi sitesi 1 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Spotify'da İntizar 22 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
0 notes
Text
Muhterem Tumblr köyü ahalisi! Doğum günlerimize göre bir ağacımız ve bu ağaçlarla karakterlerimiz arasında mühim bir ilişki olduğunu öğreneli çok olmadı😀 (yakinen tanıdıklarımla sanki uyuşuyor gibi..😂) Efendim, benim ağacım köknar ağacı imiş😉 “Bize kütük mü dedin aşkolsun demezsiniz diye umuyorum.. Olursa da olsun ya ❤️ siz hangi ağaçsınız hadi bakalım ???? 😉😀🤓 Açıklamaları da var ama uzun olunca ana sayfada çok yer kaplıyor isteyene yoruma ağacını yazana cevap olarak yazıcam 😊👇👇
23 Aralık - 1 Ocak - Elma ağacı
1 Ocak - 11 Ocak - Köknar ağacı
12 Ocak - 24 Ocak - Karaağaç
25 Ocak - 3 Şubat - Selvi ağacı
4 Şubat - 8 Şubat - Kavak ağacı
9 Şubat - 18 Şubat - Sedir ağacı
19 Şubat - 28 Şubat - Çam ağacı
1 Mart - 10 Mart - Söğüt ağacı
11 Mart - 20 Mart - Ihlamur ağacı
21 Mart - Meşe ağacı
22 Mart - 31 Mart - Fındık ağacı
1 Nisan - 10 Nisan - Üvez ağacı
11 Nisan - 20 Nisan - Çınar ağacı
21 Nisan - 30 Nisan - Ceviz ağacı
1 Mayıs - 14 Mayıs - Kavak ağacı
15 Mayıs - 24 Mayıs - Kestane ağacı
25 Mayıs - 3 Haziran - Dişbudak ağacı
4 Haziran - 13 Haziran - Gürgen ağacı
14 Haziran - 23 Haziran - İncir ağacı
24 Haziran - Huş ağacı
25 Haziran - 4 Temmuz - Elma ağacı
5 Temmuz - 14 Temmuz - Köknar ağacı
15 Temmuz - 25 Temmuz - Karaağaç
26 Temmuz - 4 Ağustos - Selvi ağacı
5 Ağustos - 13 Ağustos - Kavak ağacı
14 Ağustos - 23 Ağustos - Sedir ağacı
24 Ağustos - 2 Eylül - Çam ağacı
3 Eylül - 12 Eylül - Söğüt ağacı
13 Eylül - 22 Eylül - Ihlamur ağacı
23 Eylül - Zeytin ağacı
24 Eylül - 3 Ekim - Fındık ağacı
4 Ekim - 13 Ekim arası - Üvez ağacı
14 Ekim - 23 Ekim - Çınar ağacı
24 Ekim - 11 Kasım - Ceviz ağacı
12 Kasım - 21 Kasım - Kestane ağacı
22 Kasım - 1 Aralık - Dişbudak ağacı
2 Aralık - 11 Aralık - Gürgen ağacı
12 Aralık - 22 Aralık - İncir ağacı
22 Aralık - Kayın ağacı
281 notes
·
View notes
Text
Bölüm 2.
-1-
Seninle geçirdiğim, beraber olduğumuz 112 milyon 60 bin 800 saniye için buraya uzun bir yazı gelecek ama sadece son bölümü olacak. Hüzünlü, buruk, yalnız ve 10 Kasım bana hep seni hatırlatacak, durup iki defa üzüleceğim ileride.
Ayrılıkçeşmesi’nde ayrılırken, o an da düşünemesem de neden buraya verilen ismin bu olduğunu anlamış oldum. “Ayrılacağımız zaman durup hadi son bir kez sarılalım” dedin bana. Hayatımda hiç bu kadar göz yaşı dökmemiştim. Hayatımda hiç kimseyi senin kadar sevmemiştim.
Beni asıl üzen şey sana bir daha dokunamayacak, öpemeyecek ve kokunu içime çekemeyecek olmam. Benim geçmişim de geleceğim de sendin...
Birini seviyorsun, hayaller kurduruyor. Sonra gidince, gidenden çok o hayaller olmayacak diye üzülüyorsun.
Şimdilik bu kadar, buraya uzun bir yazı gelecek.
-2-
Kalbim artık atmıyor ve gerçekten nefes de alamıyorum, dilerim çabucak ölürüm.
-3-
Çok özledim seni. Dayanamıyorum sensizliğe. Gururum, inadım, kendime saygım sana olan sevgim karşısında hiç bir anlam ifade etmiyor. Dön geri n’olur...
-4-
Ayrılmamızın temel nedeni olarak benim işi sürekli bir mantık çerçevesine oturtmaya çalışmam ve olaylara bilimsel yaklaşmam ile ilgiliymiş. Bunca yıldır oturup konuşmaktan keyif aldığım ve o yanımda olmayınca mutlu olamayan ben için “yaptığımız hiçbir şey yok; çay-kahve-yemek- sonra dağılıyoruz” dedi. Bu süre zarfında da ikimizin konuşacağı birşey olmuyormuş. Onun tarafından artık konuşmaktan keyif almadığı, sevgisinin azaldığı ve anlaşamadığı, karakterlerimizin uymadığı bir insan olmuşum. İlişkide iki tarafta aynı şeyi düşünüyorsa belki bu doğru olabilir ancak şu an için beni böyle bir kağıt parçasıymışımcasına bir kenara atmasına anlam veremiyorum. Üstelik bu olaydan 1 hafta öncesine kadar aramızda hiçbir problem yoktu. Bunca yıldır verdiğim emeklere, o’na verdiğim değere üzülmekten başka neyim kaldıki?
-5-
Keşke zamanı geri alabilme şansım olsa, belki birşeyleri düzeltmek için kullanabilirdim. Tek taraflı bitmesi çok acı veriyor, durumu kabullenememek, sebebini anlayamamak. Bir umut var mı yok mu? Böylesi kendime acı çektirmekten başka birşey değil. Senin kafanda herşey aslında çok netti. Önümüzdeki maçlara bakıcam diyemiyorum. Herkes bırak boşver diyor ama kimse seni ne kadar sevdiğimi anlayamıyor...
Keşke hasta falan olsam, senin çalıştığın yere gelsem belki ölüm döşeğinde benim duymak istediğim şeyleri söylerdin... Seni bu kadar sevip, değer veren bu insana neler yaşattığını belki o zaman görebilirdin. Keşke!
-6-
Hiçbirimiz ihtiyacımız olan şeylere uzanamıyoruz değil mi? Bir yıldız kadar uzaklar şimdi bize.
Tek ihtiyacım olan şey, bana umut veren bir mesaj atman...
-7-
Terkedilenlerin toplandığı bir yer olsun. Hayatınız da hiç kaybetmek istemeyeceğiniz birinin size göre nedensizce, terkedene göre de çok fazla anlam yükleyerek sizi kaybetmeye göze alması, sizi pos cihazından çıkan fiş gibi bir kenara atması üzerine konuşalım. Yaklaşık 4 senedir hayatımın merkezinde olan O’ şu an bana bir yıldız kadar uzak.
-8-
Uzun bir sire uyuyamadım, sonra ıyudum, uyandım. Tekrar uyudum, tekrar uyandım. Bıraktığın izler hiç geçmeyecek. Daha düne kadar hayallerimde, benliğimde, geleceğimde, ben’im merkezimde olan bu kadın ne zaman yabancı oldu bana?
-9-
19 gün boyunca her gün içmek, her gün üzülmek, her gün ağlamak... Sanırım artık geri gelmeyeceğini kabullendim. Yavaş yavaş dikkatimi birşeylere verebilmeye başladım. Yasakların gelmesi hiç iyi olmasa da kendimi dipsiz bir kuyuya bırakmayacağım.
-10-
Hayat sence de sevdiğin birini kaybetmek için çok kısa değil mi? Ben her saniye seni düşünüp senden mesaj beklerken, hiç ben n’apıyorım diye durup düşündün mü?
3 notes
·
View notes
Photo
3 GÜNLÜK ATİNA GEZİ MALİYETİ . Cuma sabah gidip Pazar akşam döndüğümüz tam 3 gün süren Atina gezimizin cezası belli oldu, hadi gelin beraber bakalım. . 🎈Öncelikle konaklama ve kahvaltı masrafımız yok çünkü @ayferonurseyahatnamesi ailesi bizi misafir etti. Harika ev sahiplikleri ve dostlukları içim tekrar teşekkürler. . 🎈En fazla harcamayı yeme-içmeye yapmışız. Şaşırdık mı, tabii hayır. 2 akşam 3 öğle yemeği için kişi başı 64 euro harcamışız. Öğle yemeklerini dürüm+bira şeklinde 5 euro civarında yedik. Akşam yemeklerini ise daha zengin olacak şekilde kişi başı 15-20 euro civarı ödedik. . 🎈Uçak biletimizi 62 euroya almışız. Birkaç ay önce Pegasus'un bir kampanyasından almıştık. . 🎈Müze ve ören yeri girişleri için kişi başı 26 euro ödemişiz. Kasım ayından itibaren Yunanistan'da müze ve ören yeri girişlerinin çoğu yarı fiyatına. Hatta her ayın ilk Pazar günü ücretsiz. . 🎈3 günlük metro biletine 22 euro ödedik. Havaalanı gidiş dönüş ve şehir içi sınırsız ulaşım almış olduk böylece. . 🎈Yurt dışı çıkış haracımızı yaklaşık 8 euro karşılığı ödedik. . 🎈Bizim 1 yıllık şengen vizemiz olduğu için buraya özel şengen masrafımız olmadı. . 🎈 Toplam kişi başı 182 euro ödemişiz. . Ben sonuçtan çok memnunum 😁 Atina'ya defalarca gidebilirim, öyle keyifli bir şehir 👍. . #thisisathens #ilovegreece #yunanistan #atina #gezilecekyerler #gezitüyoları #discovergreece #gezgin #discoverathens #travelgreece #ig_greece #lovegreece #athens #visitathens #athensgram . (Acropolis of Athens) https://www.instagram.com/p/B5VgAp8Hk4t/?igshid=1199eo3j9ulhk
#thisisathens#ilovegreece#yunanistan#atina#gezilecekyerler#gezitüyoları#discovergreece#gezgin#discoverathens#travelgreece#ig_greece#lovegreece#athens#visitathens#athensgram
1 note
·
View note
Photo
Enfeksiyon hastalıklarının salgınlar halinde yayılması, en çok korkulan tıbbi vakalardan biri sayılır. Çünkü salgınların durdurulması, tıpkı yayılmış orman yangınlarında olduğu gibi, çok zordur ve insan faktörüyle direkt ilgili olması, durdurulmasını güçleştirir.
İnsanlardaki hastalıkları tedavide ciddi problemlerle karşılaşılabilir: Etik değerler, kişilik haklarına saygı duyulma zorunluluğu, hastanın yanlış bilgiler vermesisayılabilecek başlıca problemlerdir.
Tifolu Mary yazısına bu uzun girişi yapmamızın bir sebebi var: Tifolu Mary, ya da tam ismiyle Mary Mallon, sağlık çalışanlarının kabuslarında gördükleri hasta davranışlarını birer birer uygulamıştı.
1938 yılında öldüğünde, geride 10 salgın, 47 hasta ve 3 ölü vardı.
İsterseniz hikayeyi baştan alalım.
Tifo, 20. yüzyılın en çok ölüme sebebiyet veren hastalıklarından biri olarak kabul edilir. Bu hastalığa yakalananların ateşleri 40 C’ye yükselir, hastada terleme, gastroenterit ve ishal başlar. Bu sebeple hızla su kaybettirir.
19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında, tifo, salgınlara sebep olmaktadır ve tedavi seçenekleri yeterince gelişmemiştir. Dönemin kaynaklarına göre 19. yüzyılda tifo sebebiyle ölüm oranı 100,000’de 65’tir. En çok kayıp verilen sene 1891’dir ki o yıl her 100,000 kişiden 174’ü tifo sebebiyle ölmüştür.
Mary Mallon, 1869 yılının 23 Eylül’ünde dünyaya gelir. İrlanda’dan ABD’ye taşınır.
20. yüzyılın başlarında ABD’ye gelen bir İrlandalı, aşçılıktan başka işlere uygun görülmez. Belki de bu sebeple olacak, Mary de 1900 ile 1907 yılları arasında New York’ta aşçılık yapar.
Buraya kadar her şey normal görünmektedir.
Her şey New York’un Mamaroneck bölgesindeki bir evde aşçı olarak çalışmasıyla başlar.
2 hafta sonra, evde oturanlarda tifo hastalığı görülür.
Bunun üzerine evden ayrılan Mary, 1901 yılında Manhattan’a geçer. Burada bir evde çalışmaya başlamasının hemen ardından evin fertlerinde ateş ve ishal baş gösterir. Evin çamaşırcısı ise tifo sebebiyle hayatını kaybeder.
Mary, 2. evi de bırakır, bir avukatın evinde çalışmaya başlar. Belki de diğer 2 evdeki kısa çalışma mazisinin etkisinden kurtulmak ve uzun süre çalışmak istemektedir. Fakat bu ümidinin gerçekleşmeyeceği kısa sürede anlaşılır:
Evdeki 8 kişiden 7’sinde tifo hastalığı ortaya çıkar!
Mary, bu sefer hastaları bırakıp gitmek istemez. Hastaların bakımını üstlenir. Fakat kendi bakımı altındayken, ev halkının hastalıkları şiddetlenir.
Bu işten de bir şekilde ayrılan Mary, 1904 yılında Long Island’da bir başka evde çalışmaya başlar. Yine 2 hafta içinde evdeki 11 kişinin 6’sına tifo bulaşır.
Bu kadarla kalır mı dersiniz?
Kalmaz. Mary yine işyerini değiştirir. Bu sefer 3 kişiye tifo bulaşır.
Bu belki böylece devam edip gidecektir ama Mary’nin çalıştığı evin arazi sahibi, bir sağlık memuru olan George Soper’i, hastalığın yayılma sebebini bulması için çağırır. Durumu dikkatle inceleyen sağlık memuru, Mary’nin tifo taşıyıcısı olabileceğini düşünür.
“Gözden kaçırılabilir mi?” demeyin. O ana dek, ABD’de canlı tifo taşıyıcısına rastlanmamıştır.
Tifonun konak değiştirmesi, genellikle taşıyıcı olan bir insan tarafından kirletilen su veya yiyecekle gerçekleşmektedir. Bu durum, sağlık memurunun şüphelenmesinin de temel sebebidir.
Soper, Mary’den idrar ve dışkı örneği almak istediğinde, Mary kontrolü inatla reddeder. George Soper daha sonra 1906 yılında Journal of the American Medical Association’da bulgularını yayınlar.
Mary ile 2. karşılaşmalarında yanında bir doktor da getiren Soper, yine Mary Moller tarafından reddedilir. Mary’nin bu reddinde, güvenilir bir kimyagerin Mary’nin önceki tahlillerinde bakteri taşımadığını tespit etmesi etkili olmuştur. Üstelik, daha önce de söylediğimiz gibi, bu dönemde bir hastalığın bir insanda bulunup ondan yayılabileceği ve ona zarar vermeyebileceği bilinmemektedir(Taşıyıcılık).
George Soper, Mary’nin taşıyıcı olduğundan emindir. Bir başka karşılaşmalarında, Mary’ye hakkında bir kitap yazacağını ve bütün idarecilere göndereceğini söyler. Bunu duyan Mary kendisini banyoya kilitler.
New York City Sağlık Departmanı Dr. Sara Josephine Baker’ı Mary’ye gönderir fakat Mary yanlış bir şey yapmamasına rağmen, suçlandığını söyler. Bir nevi kontrolü tekrar reddeder.
Bu durumu bir sonuca kavuşturmak isteyen doktor, birkaç gün sonra polis memurlarıyla beraber Mary’nin çalıştığı yere gelir ve Mary’yi tutuklatır. New York Sağlık Departmanı, Marry’nin tifo taşıyıcısıolduğunu açıklar.
Bu, ABD tarihinde ilk tifo taşıyıcısı vakasıdır. Nort Brother Island’da 3 yıl karantinada tutulan Mary, yiyecek işlerinde çalışmaması şartıyla daha sonra serbest bırakılır.
Hikaye böyle bitseydi, herhalde “Bilmeden insanlara zarar vermiş, sonra bulunmuş. Ne yapsın?” denebilirdi.
Fakat hikaye burada bitmedi.
Mary Brown takma ismini kullanmaya başlayan Mary, şu garipliğe bakın ki New York Sloan Hastanesi’nde, evet hem de bir hastanede, aşçılığa başladı ve burada tam 25 kişiye tifo hastalığını bulaştırdı. Hastalık bulaşanlardan 2’si öldü.
Sağlık çalışanları, Mary’yi tekrar buldular ve aynı yere bu sefer ömür boyu karantinaya gönderdiler. Burada ünlenen Mary ile gazeteciler röportajlar yaptılar. İlerleyen zamanlarda, adanın labaratuarında tekniker olarak çalışmasına izin verildi.
Mallon, 11 Kasım 1938 yılında, 69 yaşındayken hayatını kaybetti.
“Tifo sebebiyle herhalde” mi diyorsunuz?
Hayır efendim. Mallon’un ölümüne, pnömoni (Bir akciğer hastalığı) sebep oldu.
Buna rağmen otopsi sonucunda safra kesesinde de canlı tifo bakterileri görüldü. Belki de Mallon’un vücudu da tifoya bağışıklığını yitirmeye başlamıştı.
Mary’nin cesedi, yapılan cenaze töreninin ardından yakılır.
O zamandan beridir, hastalığını kabul etmeyen hastalık taşıyıcıları için “Tifolu Mary gibi…”yakıştırması yapılır.
Mary’nin “bile bile” çalışmaya devam etmesinin sebepleri üzerine çokça konuşulmuştur.
Bazıları bunun basit bir “hastalığı reddet” tepkisi olduğunu söylerler.
Sosyologlar ise, bu olayların büyümesinde, o dönem ABD’sinde İrlanda göçmenlerine sadece aşçılık işlerinin verilmesinin etkisi olduğuna inanırlar.
Öyle ya, herhalde Mary, aşçılığı hayatının anlamı olduğu için seçmemişti.
Tifo aşısı 1897 yılında Almroth Edward Wright tarafından bulunur.
Bu uzun ve hüzünlü hayat hikayesinden çıkarılabilecek yığınla ders var. Ben bir tanesini hatırlatarak yazımı bitirmek istiyorum.
Bir daha, birileri, size temizliğin, karantinanın, tıp bilgisinin batıdan geldiğini söylerse, bu yazıyı hatırlayarak gülümseyin. Bir de şu Hadis-i Şerif’i hatırlayın:
“Hastalık olan yerden çıkmayınız, hastalık olan yere girmeyiniz.”
Toplum içi sağlık bilinci oturmamış toplumlar, her zaman salgınlarda daha çok sıkıntı çekiyorlar.
http://opereysin.com/edebi-hezeyanlar/806-tifolu-mary/
#mary mallon#tifolu mary#tifo#typoid#salgın hastalık#epidemic illness#aşçı#chef#enfeksiyon#infection#karantina#quarantine#ölüm#death#edward wright#sağlık#health#tarih#history#wikipedia.com#scirokko.it#bowerboyshistory.com#opereysin.com
7 notes
·
View notes
Text
30 yıldır süren dostluk...
Biz mezun olduğumuzda cep telefonu yoktu ama hayalini kurardık. Mezun olduktan sonra herkes bir yerlere dağıldı. Kimimiz okumaya devam etti, kimimiz çalışma hayatına atıldı.
Cep telefonlarından sonra, normal telefonlardan insanlar ulaşılamaz oldu ama yıllar sonra sosyal medya ve çeşitli sohbet programlarıyla tekrar birbirimizin izini bulduk.
Sosyal medya tuhaf bir yer, dostlarından sürekli haber aldığın zaman, insanın buluşma ve özlem isteği törpüleniyor.
Her ne kadar çok küçük gruplar halinde zaman zaman buluşsak da bu yazının hikayesini 22.Kasım.2017’de Beşiktaş’ta yediğimiz akşam yemeğine borçluyuz.
Genelde Memo Amerika’dan geldiğinde buluşmaya çalışıyorduk. Kasım ayında İstanbul’daydı ve biz tekrar bir araya gelmiştik
17.Mart.1988’de baklavasına yaptığımız ve kıran kırana geçen maç ,anılarımızdan nasibini almıştı. 17.Mart maçını da Koray’ların takımı kazanmıştı. Masada bulunan Baran, Haldun ve Koray’ın haricindeki beşli olarak bizler kaybeden takımdaydık.
Bizim okulun en renkli siması şüphesiz Koray’dır. Basket oynarken üzerinizden ribaunt alırken bile “Bir dakika birader” diyen birinin kazandığı bir maç sonrası, bize neler çektirdiğini anlatmaya gerek yok.
Eee hadi rövanşını yapalım dedik. Kritik konu Güzeldere’nin Amerika’dan gelebilmesiydi. Memo tamam gelirim deyince.. Bu iş oldu dedik…
O günkü resim arşivden bulundu.
Kimin kimi çağıracağına kadar planlar damarlarda alkolle yapıldı.Ertesi günü, sosyal medyadan ilk haberi ben geçtim.Haber aynen aşağıdaki gibiydi..
“Bizim takim Soldan saga Tansu Öztorun, Medar, Erdal, Kazim, Mehmet, .M.Guzeldere,, Mehmet Fatih Kara.. Hakem Erdal Tamir, Rakip Koray Eroğlu, Alpay Bellisan, Haldun Demirtaş, Mesut öztaş, Baran, Ahmet Esgi, Zafer... 30 Yil once baklavasina oynadigimiz maci 5-4 kaybetmistik. Bu aksam o macin 8 oyuncusu ayni masada raki balik yaptik ve 17.Mart.2018 de 30 yil sonra ayni macin rovansini ayni sahada oynayamaya karar verdik.. Bakalim rovansi kim alacak. Ambulansi ben ayarlayacagim. Merak etmeyin:))) Herkes programini ona gore yapsin...”
Fatih, iki Erdal ve Alpay, Zafer’i bilgilendirmek görevini ben üstlendim. Haldun Ahmet’i üstlendi, Mesut’u zaten o akşam telefonla aramıştık.
Kasım, Aralık, ve Ocak ayında maç hakkında konuşsak da, maçı hepimize tekrar hatırlatan 5.Aralık’ta Medar gruba attığı mesaj oldu…
Her zaman sınava son gün hazırlanan, ekip, bir anda panikledi. Yazışmalar hızlandı. Koray sahayı ayarladı, ben de diğer işleri toparlama işine soyundum.
Formaları okulun renklerinden seçtik, bordo-beyaz olacaktı. İsim ve okul numaralarımızı sırtımıza yazmaya karar verdik.
Fatih’e ulaşmak zor oldu ama eşi sağolsun, Fatih’i sosyal medyaya bakma konusunda dürtünce, Fatih’den de okeyi almıştım.
Erdal’ın ameliyatı, Alpay’ın bel fıtığı ve Tansu’nun acil yurtdışına çıkması, kadroların orijinal hallerini erozyona uğratsa da, onların yerlerini, Ismail, Aydın ve Can’la doldurmaya karar verdim.
Bizim okulun silikon vadisi (alttakiler) grubuna da haber vermiştim ama eskiden biz derslere girmez onlardan ders notlarını alırken, bu sefer onlar biz maça gelmeyiz sen bize forma gönder dediler😊
Şaka bir yana, bir tek Ümit geleceğim dedi. Diğerlerinin ise gelmesi pek mümkün gözükmüyordu.
Hakem’e zor da ulaştım, maça atadım😊
Kaleci Zafer ise omuz probleminden dolayı kaleye geçemeyeceğini söylemesine rağmen “Gel” diye baskı kurdum. Kırmadı geldi, sağolsun.
Cem’in son anda programı değişince, 7’ye 7 yaptığımız maçı 8’e 8 oynarız diye planladım. Burç hep belkili konuştuğundan, gelince bakarız diye düşündüm.
Arabayla okula geldiğimde girişte İsmail ve Aydın’la karşılaştık. Sonra otoparkta Baran’ı gördük.
Milleti beklerken, dolaşalım dedik. Basketbol Salonunu gezdik. Tribünlerde oturduk. O salonda maç seyrederken, Can, Ben, İbrahim, İbrahim’in annesinin Samsun’da bizim için yapmış olduğu bir tepsi ev baklavasını nasıl götürdüğümüz aklıma geldi.
ITU Makinenin basketbol salonunda bir zamanlar Basketbol 1.ligi maçları yapıldığı da tarihe not düşelim…
Sonrasında herkes yavaş yavaş dökülmeye başlamıştı. Çoğumuz arıza tipler olduğumuzdan, bomboş okul parkında bile yine Park edilmez yazısının altına park etmeyi ihmal etmedik.
Okulda 30 sene içerisinde hiçbir şey değişmemişti.
Ve biz 20’li yaşlara dönmüştük.
Tabi önce bol bol resim çektirdik.
Sonra yaptırdığımız pankartları astık
Zamanında okuldan çok maçlarda takıldığımızdan, pankart asarken fazla zorlanmadık…
Utanmadık bi de pankartla resim çektirdik..
Maç öncesi her iki takımda futbolu en iyi bilen takım arkadaşlarından taktikleri aldı. Kazım korkmayın kazanırız diyordu.. Beyaz takım olarak ilk maçı kaybetmiştik ve Tansu’nun yokluğunda bana göre maçı kazanma şansımız yoktu.
Üstelik karşı takım Alpay’ın eksikliğini, her hafta düzenli maça çıkan Cem’le kapatmıştı
Maç beklediğimden daha sıkı oldu.Ciddi koştuk. Fatih ve Kazım eskisi gibiydi..
Çılgınlar gibi mücadele ettik. Baran’la Medar’ın mücadelersine şapka çıkarttık.
Tekmeye topa kafa attık…(Fotomontaj yoktur, Haldun gerçekten sıçramış). Ümit beyaz takımın 2. Golünü kafayla atınca, uzun süre bu gölün 2 gol sayılması konusunda aramızda tartıştık.
Futboldan hiç anlamam diyen Ismail’de Messi gibi çıkınca maçı kazanma şansımızın hiç kalmadığını anladım.
Ismail ciddi ciddi Roben gibi oynu��yordu.
Kaleye geçersem, en azından az gol yeriz diye düşünmüştüm ki, yanılmışım. Devreyi 3-0 mağlup kapattık.
Ahmet fırtına gibi esiyordu.Hababam gol atıyordu...
İkinci devreye Burç’un da takıma katılmasıyla, bordo takıma ve hakeme çaktırmadan 9 kişi başladık.
Hakem çaktı ama ses çıkarmadı desek daha doğru olur. Zaten üstteki resim de bize gerekli desteği vereceğinin sinyallerini veriyordu😊Kaleyi gerçek sahibine devredip, sahaya döndüm.
İlk maçın kahramanı doktor Mesut’la birebir oynamaya başladım.
Perdeyi Aydın açtı…
İyi ki kaleyi Güzeldere almış, Adam tek gol yemedi..Uçtu filan..Normal değildi..
2.yarıya 9 kişi olmamızın da avantajı işe fırtına gibi başlayıp skoru 4-3’e getirdik. Skor 4-3 olunca karşı takım uyanmış, bizim takımı saymaya başlamıştı.
Maç kahkahalar içinde devam etti.
Koray’da sonuna istediği muradına ermiş, istediği kafa topunu bulmuştu.
Maç sonlarına doğru hafif yayılmadık dersek yalan olur..
Hatta yattık desek daha doğru olur..Zafer kalede olsaydı gol atabilir miydik emin değilim. İlk maç müthiş oynamıştı...
2 gol daha atarak, 6-3 maçı kazandık. Son golü attığıma ben bile inanamadım.
İyi ki kazandık yoksa Koray’ın çenesinden bir 30 sene daha kurtulamazdık.
Baklavaları bu sefer beraber yedik. İlk maçta bize vermemişti adiler😊
Ölmek yok Beyler;
Bu iki maç vizeydi...
17.Mart. 2048’de final var.
Bu sefer atan galip…
Hepinizi çok seviyorum…
İyi ki varsınız…
m.
4 notes
·
View notes
Photo
Mustafa Kemal´ın İslam Dinine karşı Düşmanlığı Kuran: "Gökten indiği sanılan kitapların doğmaları" ... Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. M. Kemal Kaynak: Söylev ve demeçler, cilt 1, s 389. (1 Kasım 1938'deki son meclis konuşması) "Suçlu Allah'ın dinidir." Kralların ve padişahların istibdadına (baskılı yönetim), dinler mesnet olmuştur. M. Kemal Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, s 30. "Kuran'ın yasalarını Muhammed yazmıştır." Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. Kaynak: Atatürk'ün emriyle liselerde okutulan tarih kitabı (1938), 2. cilt "Din, körü körüne bağlanmaktır." Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir fikri yoktur, din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka birşey değildir. M. Kemal Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan "Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar (!)" Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. M. Kemal Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan "İnsanları Allah değil "tabiat" üretti" Natür (Tabiat) insanları üretti, onları kendisine taptırdı da... M. Kemal Kaynak: Atatürkten Düşünceler, Derleyen: Prof. Enver Ziya Çünkü malumdur ki, insan tabiatın mahlukudur. M. Kemal Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan Onlar (Ashab-ı Kiram) aptallaştılar. M. Kemal "Ashabım yıldızlar gibidir." Hadis-i Şerif "Kaza ve kadere Türkler inanamaz!" Kaza ve kader, talih ve tesadüf tabirleri Arapça'dır, Türkleri alakadar etmez. M. Kemal Kaynak: Prof. İlkan Arsel, Teokratik Devlet Anlayışından Laik Devlet Anlayışına "Duanın faydası yoktur." M. Kemal "Bana dua edin." Mümin/60 Ali Kılıç (İstiklal mahkemeleri savcısı, merhamet nedir bilmez)anlatıyor: "Meclise geldik. Bir de müezzin geldi. Müezzin ezan okudu. Meclis kapısından içeri girdiğimiz zaman atatürkün önüne sırmalı elbiseler giyinmiş bir imam dikildi. Atatürk ne istediğini sordu. İmam ellerini kaldırarak: "Dua etmeden girilmez!" dedi. Atatürk, "Bu yurt askerin süngüsü ile kurtarıldı ve bu meclis onun gayretiyle kuruldu. Yoksa senin duanla değil! Çekil oradan!" dedi ve imamı eliyle iterek meclise girdi." Kaynak: Kemal Arıburnu, Atatürkten Anekdotlar-Anılar Aynı M.Kemal yanına hocaları alıp dualarla meclisi açmıştı. Ama artık emeline ulaşmıştı. İktidarı ele almış ve içindekileri alenen dışa vurmaya başlamıştı. Zaten ileriki yıllarda binlerce hocayı asması da amacını göstermişti. "Arapların dini Türkleri mahvetti" Türkler, Arapların dinini kabul etmeden evvel büyük bir milletti. Arap dinini kabul ettikten sonra Türk milletinin milli rabıtaları gevşedi; milli hisleri ve heyecanı uyuştu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, bir arap milleti siyasetine müncer oluyordu. M. Kemal Kaynak: Medeni bilgiler ve Atatürkün El Yazmaları, Afet İnan, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969, s 364-365 "Laiklik için kemalistler 600.000 ilim ehlini öldürdüler." M. Akif Ersoy Hocaları toptan kaldırmadıkça hiçbir iş yapamayız. Bugünkü kudret ve prestijimizle bugün bu inkilabı yapmazsak, başka hiçbir zaman yapamayız. M. Kemal Kaynak: Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası; Emre Yayınları, Aralık 1991, s 165. İnsanlar ilk devirlerinde pek acizdi. Kendilerini koruyamıyorlar, hiçbir hadisenin de sebebini bilmiyorlardı. Kendilerini koruyacak bir kuvvet aradılar. Nihayet insanlık vicdanında bir kuvvet yarattı. O da işte Allah'tır. Herşeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan, felaketten korunmayı hep Allah'larından istediler. Fakat modern çağlarda insan herşeyi Allah'tan beklemedi. Ancak toplumdan bekledi. Her şeyin koruyucusu insan cemiyetidir. Bizi koruyan, refah içinde yaşatan toplumdur. M. Kemal Kaynak: Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, 1932, s 305. Masum ve cahil insanları, yüzlerce Allah'a taptırmak veya Allah'ları muayyen gruplarda toplamak ve en nihayet bir Allah kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir. M. Kemal Kaynak: Türk Tarihinin Ana Hatları, 1930, Devlet Matbaası, s 220-221 İnsanlar, kurtçuklar gibi sulardan çıktılar en önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. "Biz maymunlarız"; düşüncelerimiz insandır. M. Kemal Kaynak: Ruşen Eşraf Ünaydın, Atatürk Tarih ve Dil Kurumları, s 53. Muhammed, iptida Allah'ın resuluyüm diyerek ortaya çıkmamıştır, bunu düşünmemiştir. Bu düşünce, senelerce mücadele ettikten ve fikirlerini neşreyledikten sonra kendisinde hasıl olmuştur. M. Kemal Kaynak: Nokta Dergisi, 17 Kasım 1985 Muhammed'in peygamberliğinin başlangıcına dair birçok eski rivayetler vardır. Bunlar artık efsanelere karışmıştır. Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kuran ayetinin ne olduğu malum ve belki de mazbut değildir. Kuran sureleri Muhammed'e açık semada peyda olmuş bir şimşek gibi günün birinde, birdenbire bir taraftan inmiş değillerdi. Muhammed'in söylediği sureler uzun bir devirde dini düşüncelerinin ürünü olmuştur. Muhammed, bu surelere birçok çalıştıktan ve incelemeler yaptıktan sonra edebi şeklini vermiştir. M. Kemal Kaynak: Afet İnan, Atatürkün El Yazmaları, 2000'e Doğru Dergisi, 8. Sayı, s 15-16. "Beyni sulanmış hafızlar" Türk milleti, bir kelimesinin manasını bilmediği halde, Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. M. Kemal Kaynak: Medeni Bilgiler, Afet İnan, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969, s 364-365. Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar. Onun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız. M. Kemal Kaynak: İstanbul, Tekin Yayınevi, 1990, s 83-84. Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. M. Kemal Kaynak: Andrew Mango, Atatürk, s 447.
6 notes
·
View notes
Text
İslam ve Kadın
İslamın kadınlar üzerinde oluşturduğu otoriteyi günümüzde gayet rahat bir biçimde görebiliriz. Bazı Müslümanlar inatla bunun şahısların yaptığını iddia ederler, iyi güzelde sadece İslamın hakim olduğu coğrafyalarda ki şahıslar bunu yapıyor, bunun mutlaka bir altyapısı olmalı, ki var zaten.
İslam dini sıkça kadınlara karşı; ayrımcı, köleci ve cinsiyetçi yaklaşımlarda bulunmuştur. Bu meseleyi açıklığa kavuşturmak için ayet ve hadislere bakmak yeterli olacaktır:
Nisa-34:Diyanet İşleri: Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.
İslamda kadın DÖVÜLÜR, “ama ikaz edildikten sonra” savunması yersizdir ikaz etmek, hakkını arayan bir insana şiddet göstermeye bahane değildir. İlber Ortaylı’nın da dediği gibi “Kadın dövmek maalesef, Türklerin Arap kültürü ile tanışmasından sonra başlamış bir olaydır.”Sebebi de gayet açıktır.
Talak-4:Diyanet İşleri: Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
Henüz adet görmeyenler ??? Boşanma ile ilgili olan bu ayette tanrının kız çocuklarıyla evlenmeyi meşrulaştırdığı açıkca görülmektedir. Muhammed’in 6 yaşındaki Aişe ile ve bir çok sahabenin de o yaşlardaki kızlar ile evlenmesi İslama göre gayet doğal bir durumdur.
Ahzab-33:Diyanet İşleri: Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
Allah’ın(!), kadınların evinden dışarı çıkmasına dahi tahamülü yok. Her kadın, köleden farksız islami çerçevede...
Bakara-222:Diyanet İşleri: Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay hâlinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.”
Hangi manyak kendi oluşturduğu biyolojik bir duruma “kirli” der ve o durumu lanetliymiş gibi gösterir?
Bakara-223:Diyanet İşleri (eski): Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin. İstikbal için hazırlıklı olun, Allah'tan sakının. O'na, hiç şüphesiz kavuşacağınızı bilin, bunu inananlara müjdele.
Buradaki tarla benzetmesinin kökeni Tevrattan hatta ondan da önceye, Sümerlere dayanmaktadır. Her halükarda, kadının ekilip biçilen cansız bir toprak parçasına benzetmesi hoş değildir, “istediğiniz gibi gelin” demesi de ayrı bir sorundur. Diyanette farkına varmış biraz düzeltmeye çabalamış ama yeni hali de bu vahim durumu kurtarmakta yetersiz kalıyor...
Bakalım Muhammed Tanrı ağzından konuştuğunu iddia etmeden bu konu hakkında neler söylemiş:
“Eğer bir kimseye secde edilmesini emredecek olsaydım, Allah, kadınlara karşı erkeğe bir hak verdiği için ona secde etmelerini emrederdim.” (Şerhi Avnu’l-Ma’bud, 6/177; Tirmizi, Rada’, 10; Ebu Davud, Nikah, 40)
"Üç kişi vardır ki, onların namazları kulaklardan öte geçmez:
1) Dönünceye kadar, kaçan köle. 2) Geceyi, kocası kendisine dargın olarak geçiren kadın. 3) Kavminin nefret ettiği imam." [Tirmizî, Salât 266, (360)].
“Bir erkek hanımını yatağına çağırır, o da gelmez ve kocası kendisine kızgın vaziyette gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lânet eder. “ (Buhârî, Bed’ü’l-halk 7, Nikâh 85; Müslim, Nikâh 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40)
“Erkeğe, hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz” (Ebû Dâvûd, Nikâh 43)
Hepsi sahih hadislerdir. Bence Muhammed, anlatmak istediğim şeyi o kadar iyi belirtmiş ki yorum yapmaya dahi gerek yok.
Belki bunlara rağmen akıllanmayıp; “İslam kadını yüceltmiştir”, “önceden kız çocuklarını gömüyorlardı” der ve “Cennet annelerin ayakları altındadır" hadisi ile buna destek çıkacaksan eğer, sen bu saçmalığa kakışmadan hemen cevabını vereyim.
İslam öncesi Arap kadınının köle durumunda tutulduğu, mal gibi alınıp satıldığı, yaygın ve kabul görmüş İslam yalanlarındandır. Kız çocuklarına gömülme işine gelince:
Tekvir-8 Diyanet İşleri: (8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
Kur’anın burada ki kızları suçsuz bulması cidden büyük bir mucizedir (!). Ayette de görüldüğü üzere bu olay bir gelenek yada kültürel bir öge değil, bir kaç kez yaşanmış tatsız bir hadiseden ibarettir. Tabi ki onların suçsuz olduğunu belirtmesi de güzel bir durumdur, yiğidi öldür hakkını yeme, buna da şükür.
İslam öncesi Araplarda kadının siyasal, sosyal ve ekonomik hakları vardı, erkeğini kendi seçer ve dilediği takdirde boşardı, giyim ve kuşamında olduğu gibi dilediği işleri görmede serbestti. Bu duruma en büyük örnek Muhammed’in ilk eşi Hatice’dir. Hatice’nin haricinde ilk Arap hükümdarı olan ve Kur’an’da da geçen Sebe Melikesi Belkıs’da güzel bir örnektir. Tabi daha fazla kanıt sunabilirdim ama ne yazık ki Suudlar arkeolojik kazılara izin vermemektedir, artık neden korkuyorlarsa :D. Yine de bu kısıtlı duruma rağmen Suud'lu tarih��i Hatoon al-Fassi, Nebati Krallığından örnekler vererek, İslam öncesi kadının çok daha liberal olduğunu söyleyerek bize destek çıkar.
Gelelim “Cennet annelerin ayakları altındadır" hadisine. Bu hadis kadınları değil anneleri yüceltir, henüz anne olmamış veya olamamış ve olamayacak binlerce kadını yine hor görmektedir. İslam sadece meyve veren “tarla” üzerine odaklanmıştır. Ki zaten bu hadisle, o kadar kadar rezil bir durumdan sıyrılman imkansız...
Mahkeme de,mirasta,sokakta,evde hatta yatak odasında dahi kadını rahat bırakmayan İslamı, mahkeme ve miras gibi büyük konulara daha hiç girmeden kadına verdiği değeri gözler önüne serdim. Cennette ki vaadleri bile erkek odaklı olan bir dinin peşinden kadınların gitmesine anlam veremiyorum, gittikleri dinin onlar için belirttiği şekilde “yarım akıllılık” yapıyorlar sadece...
Kasım 1933 tarihli , LE MONDE dergisi. Türkiye Cumhuriyetinin 10. yılında Türk kadını "dünyanın aynası" kapağında, o zamanlar Fransız kadınlar kendi hakları için mücadele vermekteydiler... Özünü unutma ve Arap’ın kölesi olma. Özgür ve sağlıcakla kalın :)
61 notes
·
View notes
Video
youtube
Yaralandım - Nalan ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör Oryantal Fantezi Pop ... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/CADayxG1CQE ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Yaralandım - Nalan ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör Oryantal Fantezi Pop Beste Nalan Tokyürek) ESER ADI : Yaralandım SÖZ GÜFTER : Hasan Sadun Ersönmez, Nalan Tokyürek BESTE - MÜZİK: Hasan Sadun Ersönmez, Nalan Tokyürek USÜL : Oryantal 8/8 Düyek MAKAM - DİZİ : Nihavend Minör Besteciler: Hasan Sadun Ersonmez / Tokyurek Nalan Bm Günahını bana bırak A Bm Sevabın senın olsun Bm Em G Ben zaten her acının gözdesi oldum Em A7 G Bm En tatlı yalanların kölesi oldum Bm Em Bm Daha çok acı verme git F# Bm Düşünme hiç hadi git Bm F# Bm Yaralandım yaralandım F# Bm Karalandım karalandım A7 G Bm Bir günahın koynundayım yar bunaldım Bm Üzülmedin benim için A Bm Bukadar mı taştı kalbin Nalan Unvanı Nâlân Doğum Emine Nalan Tokyürek 15 Kasım 1973 (50 yaşında) Eskişehir Tarzlar Arabesk müzik Fantezi müzik Pop müzik Türk Sanat Müziği Meslekler Şarkıcı, besteci Etkin yıllar 1994-günümüz Müzik şirketi Mega Müzik (1994) Raks Müzik (1995) İstanbul Plak (1997) Kiss Müzik (1999) Universal Müzik (2002-2003) Erol Köse Production (2005-2007) Seyhan Müzik (2009) Aşk Müzik Yapım (2012-2014) Poll Production (2019) Karma Music (2022-günümüze) Emine Nâlân Tokyürek, ya da bilinen adıyla Nâlân (d. 15 Kasım 1973, Eskişehir), Türk şarkıcı, besteci ve söz yazarı. Yaşam öyküsü Nâlân, 15 Kasım 1973 tarihinde Eskişehir’de polis bir baba ve ev hanımı bir annenin üçüncü kızları olarak dünyaya geldi. Babasının tayini sebebiyle 3 yaşındayken İstanbul’a taşındılar. İlkokula İstanbul’da başladı. Beşinci sınıfa kadar İstanbul’da okudu. Babasının tayini çıktığı için taşındıkları Afyonkarahisar’da ilkokulu bitirdi. 1984 yılında, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Çalgı Eğitimi, Kanun öğrencisi olarak ortaokula başladı. Lise ve üniversite öğrenimine de aynı okulda şan bölümü öğrencisi olarak devam etti. Klasik Türk müziği eğitimini bu okulda tamamladı. Nalan diskografisi Stüdyo albümleri 11 Video klipleri 29 Nalan Tokyürek diskografisi veya Nâlân, Türk şarkıcı Nalan'ın diskografisi. Albümler Yıl Albüm-Single adı Yapımcı Hitler Satışlar 6 Mayıs 1994 Of Aman Mega Müzik Ölür Müsün Öldürür Müsün, Tutmayın Beni, Of Aman, Bunun Adı Sevda 16 Haziran 1995 Cansuyum Raks Müzik Hadi Yarim, Cansuyum 7 Kasım 1997 Usul Usul İstanbul Plak Canımsın, Farzet, Yaralandım. Zalimin Zulmü, Usul Usul 28 Aralık 1999 Nalan 2000 Kiss Sök Kalbini, Hani Çok Sevmiştin, Doyamıyorum 26 Nisan 2002 Nalan 2002 Universal Müzik Acemi Balık, Lanet Olsun, Hiç Hakkın Yok 14 Kasım 2003 Cayır Cayır Universal Müzik Cayır Cayır, Sana Sevgilim Ol mu Dedim, Anahtar 5 Ağustos 2005 Adresi Biliyorsun Erol Köse Adresi Biliyorsun, Kedi, Karış Karış 5 Şubat 2007 Türk Sineması Klasikleri Erol Köse Her Şey Bitmiştir Artık, Seven Ne Yapmaz 10 Şubat 2009 Demode Seyhan Müzik Mnyk 16 Haziran 2012 Aşk Aşk Müzik Hoş Geldin, Haklarım Saklı 19 Mart 2019 Aşk Senin Neyine Poll Production Seninle Temize Çektim Videografi Yıl Şarkı Albüm 1994 "Tutmayın Beni" Of Aman "Bunun Adı Sevda" "Affet" "Ölür müsün, Öldürür müsün?" 1995 "Gönül Belası" "Hadi Yarim" Cansuyum "Cansuyum" 1997 "Canımsın" Usul Usul 2000 "Sök Kalbini" Nalan (2000) "Hani" 2001 "Aramızı Bozamazlar" 2002 "Unutmadım" Nalan (2002) "Acemi Balık" "Lanet Olsun [Remix]" 2003 "Cayır Cayır" Cayır Cayır 2004 "Sana Sevgilim Ol mu Dedim?" "Anahtar" 2005 "Adresi Biliyorsun" Adresi Biliyorsun 2005 "Sonunda Bitti" 2006 "Balkızın Aşk Baladı (Nalan ve Kutsi düeti)" "Keloğlan Kara Prense Karşı Orijinal Film Müzikleri" 2007 "Herşey Bitmiştir Artık" Türk Sineması Klasikleri "Seven Ne Yapmaz" 2009 "Yaralıyım" Demode "MNYK" 2010 "Söz Verdik" 2012 "Hoşgeldin" Aşk "Haklarım Saklı" 2019 "Yaralandım" Aşk Senin Neyine 2022 "Deli Aşk" Deli Aşk Dış bağlantılar Resmî site TTNET Müzik'te Nalan albümleri İTunes'te Nalan albümleri gtd Nâlân Diskografi Albümler Of Aman (1994)Cansuyum (1995)Usul Usul (1997)Nalan 2000 (1999)Nalan 2002 (2002)Cayır Cayır (2003)Adresi Biliyorsun (2005)Türk Sineması Klasikleri (2007)
0 notes
Text
Hadi – İpucu ve Joker Kodu (8 Kasım 2019)
Hadi – İpucu ve Joker Kodu (8 Kasım 2019)
Merve Toy, Özge Özacar, Ali Tınaz ve Cem Avnayim’in dönüşümlü olarak sundukları para ödüllü canlı bilgi yarışması “Hadi” bugün 12:30 ve 20:30’da. Bugünün yayın akışı ve ödülleri şu şekilde:
Saat 12:30’da “Mini Hadi”de Joker Hakkı.
Saat 20:30’da “Resimli Hadi”de 10.000 TL.
Joker Kodu: Joker Kodu ekleme sayfasında “Hediye Joker” sekmesine tıklayıp, “Hadi İzle” bölümündeki reklam videolarını…
View On WordPress
#8 Kasım#8 Kasım 2019#8 Kasım 2019 Cuma#8 Kasım Cuma#Ahmet Jahrein Sonuç#Ailece Hadi#Ali Tınaz#Aylin Kontente#Cantuğ Özsoy#Ceyda Duvenci#Hadi#Hadi 100#Hadi 1000#Hadi 8 Kasım#Hadi 8 Kasım 2019#Hadi 8 Kasım 2019 Cuma#Hadi 8 Kasım Cuma#Hadi Gamer#Hadi İpucu#Hadi İzle#Hadi Joker#Hadi Joker Kazan#Hadi Joker Kodu#Hadi Magazin#Hediye Joker#Joker Kodu#Merve Toy#Müge Boz#Özge Özacar#Özge Ulusoy
0 notes
Photo
بسم الله الرحمن الرحيم Eser: Quran, Hadis, @diwanairfan Havassı: Fatih ismi ve Lut Sırrı Meknun; Nüzulde 7. Hurufu Mukattaat; 20TaHa1: TH طٰهٰ Açılımı طه: طلبه هجرت TH: Telebe Hicret Mecrun: Nuceba/ İstanbul Fetihleri. * Son Güncelleme 27 Kasım 2019 15:10 www.20th7.tumblr.com : B ve Altı Hurufu Mukattaat/Yedi Elif Sıralaması 9-Beraet ب B 10-Yunus الٓرٰ ELR 11-Hud الٓرٰ ELR 12-Yusuf الٓرٰ ELR 13-Rad الٓمٓرٰ ELMR 14-İbrahim الٓرٰ ELR 15-Hicr الٓرٰ ELR 16-Nahl ا E * www.20th7.tumblr.com : B ve Onüç Mukattaat/Kırk Elif Sıralaması Bismillahirrehmanirrehîm بسم الله الرحمن الرحيم Quran’da 1 ve 9 numaralı Fatiha ve Beraet/Tevbe sureleri ب B=Ba yani nokta ilmi harfi ile başlar. 114 sure içinde kırk/40 (10x4) sure de ا Elif harfi ile başlar (1- 1-Fatiha ب B 2-Bakara الم ELM 3-Ali İmran الم ELM 2- 6-Enam ا E 7-Araf المص ELMS 3- 10-Yunus الر ELR 11-Hud الر ELR 12-Yusuf الر ELR 13-Rad المر ELMR 14-İbrahim الر ELR 15-Hicr الر ELR 16-Nahl ا E 4- 18-Kehf ا E 5- 21-Enbiya ا E 6- 29-Ankebut الم ELM 30-Rum الم ELM 31-Lokman الم ELM 32-Secde الم ELM 7- 34-Sebe ا E 35-Fatir ا E 8- 47-Muhammed ا E 48-Feth ا E 9- 54-Kamer ا E 55-Rahman ا E 56-Vakıa ا E 10- 63-Münafikun ا E 11- 69-Hakka ا E 12- 71-Nuh ا E 13- 81-Tekvir ا E 82-İnfitar ا E 14- 84-İnşikak ا E 15- 94-İnşirah ا E 16- 96-Alak ا E 97-Kadr ا E 17- 99-Zilzal ا E 18- 101-Karia ا E 102-Tekasür ا E 19- 105-Fil ا E 20- 107-Maun ا E 108-Kevser ا E 21- 110-Nasr ا E) Başında ب B ve ا Elif harfi bulunan sureler listendiğinde Berat başındaki B harfinin ardından kesintisiz olarak yedi Elif gelir. Bunlardan 6’sı mukattaat olurken ب الر الر الر المر الر الر ا B ELR ELR ELR ELMR ELR ELR; Fatiha başındaki ب B harfinin ardından kesintili 1’er 2’şer 3’er 4’er ve 7’şer olarak 21 yerde kırk ا Elif gelir. Bunlardan 13’ü Hurufu Mukattaat olup toplamları 41 harftir الم الم المص الر الر الر المر الر الر الم الم الم الم ELM ELM ELMS ELR ELR ELR ELMR ELR ELR ELM ELM ELM ELM. ... Kırk Elif başında B harfinin bulunmasının birçok anlamı var. Quran’ın ilk harfi B harfidir. * Ustad Seyyid Kadri @diwanairfan #69d: Ki menem wasilê serhelqeê bezmê nuceba كه منم واصلى سر حلقهءى بزمى نجباء Ki benim nuceba/kırklar bezminin serhalka vasılı * .
0 notes
Text
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Türkçe Hutbeleri yeniden yayınlandı
1927 yılında Atatürk’ün talimatıyla hazırlanan 51 adet hutbe Osmanlıca harflerle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kitap şeklinde yayınlanarak tüm camilerde okutulmak üzere dağıtılmıştı. Heyamola Yayınları 90 yıl sonra söz konusu hutbeleri Türkçe harflerle yeniden yayınladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yurt gezilerinde pek çok defa Hutbelerin Türkçe okunmasını gerektiğini söylemiş.
Cumhuriyet öncesi ilk Türkçe hutbe, TBMM ‘nin Abdülmecid Efendiyi halife seçen kararının ilgiliye tebliği esnasında, 22 Kasım 1922 günü İstanbul Fatih Camiinde Kırşehir Milletvekili Müfit Kurutluoğlu tarafından okunmuş. Müfit Efendi, bu Hutbesinde Arapça Allah’a ve Peygamber’e dua ve övgü bölümleri dışında hutbenin tümünü Türkçe okumuş. (Ali Fuat Cebesoy, General Ali Fuat Cebesoy’un Siyasi Hatıraları, İstanbul, 1957, s. 165)
Daha sonra Meclis kararıyla (TBMM Zabıt Ceridesi, s. 2 1 9-225), Diyanet İşleri Başkanlığı Türkçe Hutbe için görevlendirilir. 1926 yılı sonlarında beş uzmandan oluşan bir komisyonca hazırlanan 58 hutbe örneği Diyanet İşleri Başkanlığına sunulur.
Bu hutbelerden 51 adetini uygun bulan zamanın Diyanet İşleri Başkanı M. Rıfat Börekçi, bir yazı ekinde hutbeleri hatiplere gönderir. Ayrıca yazıda dua-övgü ile bundan sonra gelen Kur’an ve Hadis metinlerinin Arapça ve Türkçe, öğüt kısmının ise sadece Türkçe okunmasını istemiştir. Bu talimat, 1927 yılında yürürlüğe konulur.
Ayrıca 1927 yılında Diyanet İşleri Başkanlığınca içerisinde 51 adet Türkçe hutbe bulunan bir kitap bastırılır. Şu anda elinizde bulunan bu kitapta M. Rıfat Börekçi, hutbenin nasıl okunacağını, pek uzun tutulmaması gerektiğini ve hutbenin bir ibadet olduğunu anlattıktan sonra dil konusuna değinilmiş. Bu konuda Allah’a hamd (Allah’a karşı şükran duygusunu bildirme) ve Peygamber’e Salat-ü Selam’ı içeren kısmının Arapça olmakla beraber, öğüt kısmının Türkçe olması gerekliliğini belirtmiş.
Bu kitabı yayına hazırlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Rifat Börekçi 29 Kasım 1860 yılında Ankara’nın Beynam köyünde doğdu. Babası Börekçizadelerden Ali Kazım Efendi’dir. Ölüm tarihi olan 5 Mart 1941 yılına kadar Diyanet İşleri Başkanlığını sürdürdü.
Kitapta Yer Alan Hutbe Başlıkları:
HUTBE 1 / Çalışan Mükafatını Görür
HUTBE 2 / Vatan Müdafaası
HUTBE 3 / Tayyare Cemiyetine Yardım
HUTBE 4 / Temizlik
HUTBE 5 / Sağlığın Başı Temizliktir
HUTBE 6 / Nezafet
HUTBE 7 / İman, Amel
HUTBE 8 / Mümini Kâmil
HUTBE 9 / Namazın Hikmet Meşruiyeti
HUTBE 10 / Namaz ve Hikmeti
HUTBE 11 / Peygamberimiz Efendimizin Ahlakı
HUTBE 12 / Anaya Babaya İtaat
HUTBE 13 / Anaya Babaya Hürmet
HUTBE 14 / Evlenmek, Evlâd Yetiştirmek
HUTBE 15 / Herkes Kazancına Bağlıdır
HUTBE 16 / İslam Dininde Sayın Kıymeti
HUTBE 17 / Say ve Amel
HUTBE 18 / Ticaret
HUTBE 19 / Ticaret
HUTBE 20 / Sanat
HUTBE 21 / Ziraat
HUTBE 22 / Ebnai Cinsimize Hürmet ve Muavenet
HUTBE 23 / Öksüzlere Yardım
HUTBE 24 / Öksüzleri Himaye Etmek
HUTBE 25 / Allah’ın Peygamberin Hayat Verecek Emirleri
HUTBE 26 / Allah’ı Sevmek Peygambere İttibağ Etmek
HUTBE 27 / Ramazan’ı Şerif ve Oruç
HUTBE 28 / Oruç ve Ehemmiyeti
HUTBE 29 / Kötü Huylardan Tehzir
HUTBE 30 / Su-i Zan, Tecessüs, Gıybet
HUTBE 31 / İstihza, Kötü Söz, Kötü Lakap
HUTBE 32 / Eksik Ölçenler, Yanlış Tartanlar
HUTBE 33 / Dünya ve Ahiret İçin Çalışmak, Fesat Çıkarmamak
HUTBE 34 / Nifak ve Hased
HUTBE 35 / Allah’tan Korkmak, Nas ile Hoş Geçinmek
HUTBE 36 / Emanete Riayet
HUTBE 37 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 38 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 39 / İşretin İçtimai Zararları
HUTBE 40 / Kumarın Fenalığı
HUTBE 41 / Hekim, İlaç, Hastalık
HUTBE 42 / Herkes Yaptığının Cezasını Bulacak
HUTBE 43 / Kardeşlik Dargınlık
HUTBE 44 / Tevazu Kibir
HUTBE 45 / Mevlid
HUTBE 46 / Miraç
HUTBE 47 / Kadir Gecesi
HUTBE 48 / Ramazan Bayramı
HUTBE 49 / Kurban Bayramı
HUTBE 50 / Ramazan Bayramı Haftası
HUTBE 51 / Askerliğin Şerefi
0 notes
Text
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Türkçe Hutbeleri yeniden yayınlandı
1927 yılında Atatürk’ün talimatıyla hazırlanan 51 adet hutbe Osmanlıca harflerle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kitap şeklinde yayınlanarak tüm camilerde okutulmak üzere dağıtılmıştı. Heyamola Yayınları 90 yıl sonra söz konusu hutbeleri Türkçe harflerle yeniden yayınladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yurt gezilerinde pek çok defa Hutbelerin Türkçe okunmasını gerektiğini söylemiş.
Cumhuriyet öncesi ilk Türkçe hutbe, TBMM ‘nin Abdülmecid Efendiyi halife seçen kararının ilgiliye tebliği esnasında, 22 Kasım 1922 günü İstanbul Fatih Camiinde Kırşehir Milletvekili Müfit Kurutluoğlu tarafından okunmuş. Müfit Efendi, bu Hutbesinde Arapça Allah’a ve Peygamber’e dua ve övgü bölümleri dışında hutbenin tümünü Türkçe okumuş. (Ali Fuat Cebesoy, General Ali Fuat Cebesoy’un Siyasi Hatıraları, İstanbul, 1957, s. 165)
Daha sonra Meclis kararıyla (TBMM Zabıt Ceridesi, s. 2 1 9-225), Diyanet İşleri Başkanlığı Türkçe Hutbe için görevlendirilir. 1926 yılı sonlarında beş uzmandan oluşan bir komisyonca hazırlanan 58 hutbe örneği Diyanet İşleri Başkanlığına sunulur.
Bu hutbelerden 51 adetini uygun bulan zamanın Diyanet İşleri Başkanı M. Rıfat Börekçi, bir yazı ekinde hutbeleri hatiplere gönderir. Ayrıca yazıda dua-övgü ile bundan sonra gelen Kur’an ve Hadis metinlerinin Arapça ve Türkçe, öğüt kısmının ise sadece Türkçe okunmasını istemiştir. Bu talimat, 1927 yılında yürürlüğe konulur.
Ayrıca 1927 yılında Diyanet İşleri Başkanlığınca içerisinde 51 adet Türkçe hutbe bulunan bir kitap bastırılır. Şu anda elinizde bulunan bu kitapta M. Rıfat Börekçi, hutbenin nasıl okunacağını, pek uzun tutulmaması gerektiğini ve hutbenin bir ibadet olduğunu anlattıktan sonra dil konusuna değinilmiş. Bu konuda Allah’a hamd (Allah’a karşı şükran duygusunu bildirme) ve Peygamber’e Salat-ü Selam’ı içeren kısmının Arapça olmakla beraber, öğüt kısmının Türkçe olması gerekliliğini belirtmiş.
Bu kitabı yayına hazırlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Rifat Börekçi 29 Kasım 1860 yılında Ankara’nın Beynam köyünde doğdu. Babası Börekçizadelerden Ali Kazım Efendi’dir. Ölüm tarihi olan 5 Mart 1941 yılına kadar Diyanet İşleri Başkanlığını sürdürdü.
Kitapta Yer Alan Hutbe Başlıkları:
HUTBE 1 / Çalışan Mükafatını Görür
HUTBE 2 / Vatan Müdafaası
HUTBE 3 / Tayyare Cemiyetine Yardım
HUTBE 4 / Temizlik
HUTBE 5 / Sağlığın Başı Temizliktir
HUTBE 6 / Nezafet
HUTBE 7 / İman, Amel
HUTBE 8 / Mümini Kâmil
HUTBE 9 / Namazın Hikmet Meşruiyeti
HUTBE 10 / Namaz ve Hikmeti
HUTBE 11 / Peygamberimiz Efendimizin Ahlakı
HUTBE 12 / Anaya Babaya İtaat
HUTBE 13 / Anaya Babaya Hürmet
HUTBE 14 / Evlenmek, Evlâd Yetiştirmek
HUTBE 15 / Herkes Kazancına Bağlıdır
HUTBE 16 / İslam Dininde Sayın Kıymeti
HUTBE 17 / Say ve Amel
HUTBE 18 / Ticaret
HUTBE 19 / Ticaret
HUTBE 20 / Sanat
HUTBE 21 / Ziraat
HUTBE 22 / Ebnai Cinsimize Hürmet ve Muavenet
HUTBE 23 / Öksüzlere Yardım
HUTBE 24 / Öksüzleri Himaye Etmek
HUTBE 25 / Allah’ın Peygamberin Hayat Verecek Emirleri
HUTBE 26 / Allah’ı Sevmek Peygambere İttibağ Etmek
HUTBE 27 / Ramazan’ı Şerif ve Oruç
HUTBE 28 / Oruç ve Ehemmiyeti
HUTBE 29 / Kötü Huylardan Tehzir
HUTBE 30 / Su-i Zan, Tecessüs, Gıybet
HUTBE 31 / İstihza, Kötü Söz, Kötü Lakap
HUTBE 32 / Eksik Ölçenler, Yanlış Tartanlar
HUTBE 33 / Dünya ve Ahiret İçin Çalışmak, Fesat Çıkarmamak
HUTBE 34 / Nifak ve Hased
HUTBE 35 / Allah’tan Korkmak, Nas ile Hoş Geçinmek
HUTBE 36 / Emanete Riayet
HUTBE 37 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 38 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 39 / İşretin İçtimai Zararları
HUTBE 40 / Kumarın Fenalığı
HUTBE 41 / Hekim, İlaç, Hastalık
HUTBE 42 / Herkes Yaptığının Cezasını Bulacak
HUTBE 43 / Kardeşlik Dargınlık
HUTBE 44 / Tevazu Kibir
HUTBE 45 / Mevlid
HUTBE 46 / Miraç
HUTBE 47 / Kadir Gecesi
HUTBE 48 / Ramazan Bayramı
HUTBE 49 / Kurban Bayramı
HUTBE 50 / Ramazan Bayramı Haftası
HUTBE 51 / Askerliğin Şerefi
0 notes
Note
Ölmek istiyorum
balım deme öyle. genelde üzgün olduğunda hep ölümün kaçış olduğunu düşünüyor insanoğlu. bununda dünyanın sahteliğinden ötürü olduğunu varsayıyorum. çünkü şu yüzyılda ne inançlarımız ne de sevgilerimiz gerçek. beşerî duygularımızla ayakta durmaya çalışıyoruz. ve bunların arasında en gerçek ve en uç nokta ölüm, evet. ama hiç basit bir kelime değil. bakma cümlede böyle kolay durduğuna. 2 sene önce ki keşkemi paylaşmak istiyorum seninle. amcamlar aradı izmirden. gurbetteyiz diye çaktırmıyorlar. ama dedem son bir haftadır herkesle vedalaşıyormuş. hani hisseder ya insan. babaannem yıllar önce vefat etmiş. hiç görmedim. ama dedem o bi haftadır sevdiğim kadına kavuşacağım artık diyormuş bizimkilere. gittik aydına apar topar. dedem bembeyaz. o kadar güzel ki. bir de gözlerini görmen lazım. kehribar rengi. saatlerce izlerdim. neyse işte bir hafta boyunca eve gidenler gelenler, akrabalar derken geçti gitti. babam belli etmiyor ama yıkılmış durumda. dedemin göz altları çökmüş. günler sonra işte dedem bahçede oturuyor. yanına gittim. yaşlıları dinlemeye bayılırım. hadi birşeyler anlat dedim. babaannemi anlattı. nasıl sevdalandığını, nasıl özlediğini. sonra o güzel kehribar gözlerinden yaş damladı. ben zaten kendimden geçmiş durumdaydım. halam çağırdı sonra, onu bahane ederek başka odaya geçtim. 1 saat sadece ağladım. sonra dedemi hastaneye kaldırdılar. çok zor bir süreçti. koridorda oturuyoruz. önümden bir sedye geçti. dondum kaldım. dedeme o mavi önlüğü giydirmişler. onun içinde bile mükemmeldi. neyse ben ve kuzenim çok ısrar ettik. çünkü ben hep ondan uzak yaşadım. onu görmezsem biterdim. mecazi anlamda değil. yoğun bakım kapısı açıldı, görevli kendi kendine konuşuyor giremezler bilmem ne. sadece eğilip koştuğumuzu hatırlıyorum. girdim işte. koskocaman bir cam vardı. sonra arkasında bir sürü makinaya bağlanmış dedemi gördüm. yine çok güzeldi o. kalbi gibi. sevdası gibi. hayatımda bir şeyi çok istedim. sadece o an güzel gözlerini açsında göreyim istedim. yemin ederim başka hiç bi şeyi bu kadar istemedim. ama açmadı gözlerini. son görüşümmüş o bilemedim. bir dakika daha bakayım yüzüne diyemedim. ilk defa kendimi o gün ruhsuz hissettim. anlamlı gelen tek birşey bile yoktu etrafımda. eve getirdiler bizi. sonuçta yapacak birşey yok. dedemin de son isteği yurt dışında 7-8 yıldır gelmeyen oğlunu görmekmiş. yengem dedi bize de. amcamı çağırdılar. o da mahvoldu. sonra amcama izin vermişler. girmiş. dedem gözlerini açmış. hasret gidermişler. ertesi gün eve geldim neşeli bir halde. sonuçta dedem kehribarını açtı. annem ağlıyor. babam ortalıkta yok. o an ki korkuyu anlatamıyorum. annem geldi yanıma. sakin olucaksın diye teselli veriyor tabi. şey dedi bana sonra. 'öldü. deden gitti.' çok basit bir cümle. ama ben o cümleyle beraber çok değiştim. bazen eleştiriyorlar beni. yaşına göre olgunsun. işte cıvıl cıvıl olman lazım senin. daha gençsin. ama ben gerçekten 5 kasım 2015 günü çok fazla değiştim. artık çok korkuyorum eylemlerimden. seversem çok seviyorum. sinirlenince bağırıp çağırıyorum. ben artık duygularımın aşırılığından korkuyorum. bir insanı kırmaktan ve sevmekten korkuyorum. ha bak sonra şeyi düşünüyorum. dünyanın bir ucunda çocukların savaşta anne babalarının ölümüne şahit olduklarını. sonra bi tas sudan kişi başına kaç damla düşer diye çaresizce hesap yaptıklarını. veyahut şiddet görmüş onca insanı. ezilmiş, yenilmiş bir sürü çocuğu. sonra geçiyor. ölüm bunların yanında basit kalıyor balım. çok konuştum okumaya üşenirdim ben olsam :) ama bazı şeylerle yine yüzleştim. iyi oldu. bu koşullarda ölmek istememiz o insanlara yapılmış bir haksızlık olur. şey sadece keşke diyorum. keşke kehribar gözlüme biraz daha doyabilseydim. o güzel insan benim en büyük keşkem. ölüm cümlede durduğu kadar basit bir eylem değil-miş
15 notes
·
View notes
Text
6. Sınıf Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi 2. Dönem 2. Yazılı Soruları Ve Cevapları
1. Hangisi namaz kılmak için gerekli şartlardan değildir?
A) Müslüman olmak B) Akıllı olmak
C) Ergenlik Yaşına Girmek D) Erkek olmak
2. Aşağıdakilerden namaz kılmanın faydaları arasında yer almaz?
A) Allah’ın rıza ve sevgisini kazandırır.
B) Davranışlarda ölçülü olmayı sağlar.
C) Kötülüklerden kaçındırıp iyi alışkanlıklar edindirir.
D) Toplumsal yasalara “kurallara” uymuş olur.
3. Cenaze namazı kılmanın hükmü nedir?
A) Farz-ı Ayın B) Farz-ı Kifaye
C) Vacip D) Sünnet
4. Su bulunmadığı durumlarda toprak veya toprak cinsinden bir madde ile yapılan temizliğe ne denir?
A)Teyemmum B)Abdest
C)Tefekkür D)Gusül
5. Namazın her rekâtında okuduğumuz sure aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sübhaneke B) Fatiha
C) Fil Suresi D) Kafirun Suresi
6. Aşağıdakilerden hangisi abdesti bozmaz?
A) Konuşmak
B) Uyumak
C) Tuvalet ihtiyacını gidermek
D) Bayılmak
7. “Namaz vaktinin geldiğini bildirmek için yapılan çağrıya ____ , ezan okuyan kişiye ise ________denir.”
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yerlere hangisi gelmelidir?
A) Hoca–Vaiz B) Ezan–İmam
C) Hutbe–Âlim D) Ezan–Müezzin
8. İlk hicret nereye olmuştur?
A) Habeşistan’a B) Medine’ye
C) Bağdat’a D) Yemen’e
9. Hangisi kıskançlık duygusunun nedenleri içerisinde yer almaz?
A) Çekememezlik B) Paylaşmak
C) Büyüklenme D) Açgözlülük
10. Aşağıdakilerden hangisi ilk dört Müslüman’dan biri değildir?
A) Hz. Ali B) Hz. Ömer
C) Hz. Ebu Bekir D) Hz. Hatice
11. Kur’an-ı Kerim’in ilk inen ayeti hangi emirle başlamıştır?
A) Temizlen! B) İyilik et!
C) Namaz kıl! D) Oku!
12. Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanlara ne ad verilir?
A) Ensar B) Muhacir
C) Halife D) Mü’min
13. “Hz. Muhammed Mekke’den Medine’ye_______ yılında , ___________ ile birlikte hicret etti.”
Yukarıdaki boşluğa uygun kelimeler hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
A) 622- Hz. Ebu Bekir B) 622- Hz. Ali
C) 632- Hz. Ebu Bekir D) 610- Hz. Ali
14. Peygamberimiz’in (s.a.v.) hicret esnasında yaptırdığı ve İslam tarihinde kurumsal anlamda ilk mescit kabul edilen cami aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kuba Mescidi B) Mescid-i Nebi
C) Kâbe D) Mescid-i Aksâ
15. İlk Vahiyle ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) İlk vahiy 610 yılında gelmiştir.
B) Kuran’ın ilk emri oku’dur.
C) İlk vahiy Sevr mağarasında gelmiştir.
D) İlk vahiy Hira’ gelmiştir.
16. Hz Muhammed doğduğu ve yaşadığı Mekke’de doğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınıyordu. O’na Mekkelilerce verilen isim neydi?
A) El-Mü’mim B) El-Emin
C) Ebu’l-Kasım D) Muhammed
17. Kur’an’da sabrı ile bize örnek gösterilen peygamber aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hz. Adem B) Hz.Eyup
C) Hz. Yusuf D) Hz. Yakup
18. Aşağıdakilerden hangisi Kur’an’ın kapsadığı konular arasında yer almaz?
A) İnanç B) İbadet
C) Ahlak D) Hadis
19. Kur’an’da anlatılan ibret ve öğüt veren hikayelere ne denir?
A) Masal B) Kıssa
C) Şiir D) Roman
20. İslamiyet’in Türkler arasında yayılmasında aşağıdaki ünlü isimlerden hangisinin etkisinden söz edilemez?
A) Ebu Hanife B) Yunus Emre
C) Fuad Köprülü D) Ahi Evran
21. Aşağıdakilerin hangisi bir esnaf teşkilatıdır?
A) Bektaşilik B) Ahilik
C) Yesevilik D) Mâturîdîlik
22. Divan-ı Hikmet adlı eser, aşağıdakilerden hangisine aittir?
A) Ahmet Yesevi B) Yunus Emre
C) Mevlana D) Ahi Evran
23. Aşağıdakilerden hangisi İslam dünyasında çok yaygın olarak yapılmış bir sanat türü değildir?
A) Ebru B) Tezhip
C) Gravür D) Hat
24. 16. y.y Yüzyılda yaşamış mimarımız, 300’ün üzerinde eser vermiştir. En önemli eserleri: İstanbul’da Şehzade Cami. Yine İstanbul’da, Süleymaniye Cami ve Edirne’de Selimiye Cami… Yukarıda anlatılan mimarımız kimdir?
A) Mimar Kemaleddin B) Mimar Hayreddin
C) Mustafa Rakım D) Mimar Sinan
25. Aşağıdaki Türk bilim adamlarından hangisinin kitabı Avrupa’da asırlarca tıp alanında ders kitabı olarak okutulmuştur?
A) Farabi
B) İbni Sina
C) Binini
D) Ali Kuşçu
26. Asıl Adı Numan’dır. Büyük Bilgin olarak bilinir. Kufe de 699 yılında doğmuştur. 767 yılında Bağdat’ta vefat etmiştir. Eseri “ Fıkhu’l Ekber “ olan şahsiyet kimdir?
A) Maturidi
B) Ebu Hanife
Salih ASLAN
Din Kült. Ve Ahlak Bilgisi Ögretmeni
Süre: 40 Dk
Her Soru 3 Puandır.
Basarılar… J
C) Hanbeli
D)İmam Şafi
27. şağıdakilerin hangisi Mevlana’nın eseridir?
A) Makalat
B) Mesnevi
C) Fıkhi Ekber
D) Divan-ı Hikmet
28. Kitap süsleme sanatına ne ad verilir?
A) Hat
B) Tezhip
C) Heykel
D) Minyatür
29. Başkasının elinde olan nimetlerin, o kimsenin elinden gitmeden bizde de olmasını istemeye ne denir?
A) Kıskançlık
B) Kibir
C) Gıpta
D) Hile
30. Duygu, bir gün okula geç kalmıştı. Öğretmen öğrencilere Duygu’nun nerde olduğunu sordu. Zerrin parmak kaldırarak, “ kesin internete gitmiştir” dedi. Zerrin bu sözüyle hangi yanlış davranışta bulunmuştur?
A) Gıybet
B) Kıskançlık
C) Kötü zan
D) Kibir
31. Aşağıdakilerden hangisi dürüst insana yakışan bir davranıştır?
A) Verdiği sözde durmak
B) Yalan söylemek
C) Emanete ihanet etmek
D) Hile yapmak
32. Muavvizeteyn olarak bilinen sureler hangileridir?
A) Felâk-Nâs
B) İhlâs-Fâtiha
C) Bakara-Yasin
D) Kevser- Fâtiha
33. Yan tarafta gördüğünüz resim hangi sanata örnektir?
A) Hüsn-ü Hat
B) Minyatür
C) Tezhip
0 notes