Tumgik
#Hadi 8 Kasım
hepeksikk · 8 months
Text
Tumblr media
Turuncu bir kalp bırak 🧡
2- 8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası
Hadi hep birlikte 5 tl bile olsa bağış kampanyası başlatıp zincir yapalım..
Bağış yapan bir arkadaşına turuncu kalp gönderip bağış yapmasını rica etsin…
144 notes · View notes
nebez · 8 months
Text
Bugün 19 Kasım Dünya erkekler günü!
Yani 8 Mart kadar tantana yaratmayan gün… buradan bile kadınlar ve erkekler arasındaki farkı anlamak mümkün.
Kadın taifesinin eşitlik yaygaralarının sonucu olarak asıl evli türlerinin canına okunduğunun ancak evlenildikten sonra farkına varan ve gizliden ülkemizde asıl ezilen taraf olan ve kendilerine bunu izah etmekten ve kabullenmekten imtina eden (çekinen) insan türünün aslında özlediği ama işe de yaramayacağını bildiği sanal gün.
Nerde 8 Mart’ın şatafatı, nerde boynu bükük 19 Kasım!
Takvimden de kıyrıtık bir gün seçilmiş sanki. Hadi 1 Nisan ile 1 Mayıs dolu. İnsan, 1 Haziran 1 Temmuz gibi tarihleri seçer.! Neden 19 abi?
Popüler kültürde, Kapitalizm’e Kadınlar günü kadar fayda sağlamayacağı için çoğu insan tarafından görmezden geliniyor. Alın size pozitif ayrımcılık.!
Her sene olduğu gibi bu yıl da kendi kendimize kutlayalım. beklentiyi düşüre düşüre yerlere serdik, yine de olmayınca olmuyor demek ki.
inşaatlarda, madenlerde, askeri birliklerde, denizlerde tüm zor şartlarda çalışan erkek emekçilerin günü kutlu olsun.
kendim adına gelecek 19 kasım'ı çılgınlar gibi kutlayarak bu düzene baş kaldıracağımı söyleyebilirim.
Tumblr media
64 notes · View notes
yalnzardc · 10 months
Text
Muhammed el-mehdi
Hilafetinin 1. Yılında hac eyledi.
20 oğlu vardı.
Hicretin 169. Yılında zilhicce ayında vefat etti.
Öldüğünde 43 yaşındaydı. 13 yıl halifelik yaptı.
Uzun boylu kızıl sakallıyı.
Musa el-hadi
Hicretin 170. Yılında cemaziyelevvel ayında musul sınırında 3 gün hasta yattıktan sonra vefat etti.
Öldüğü zaman 25 yaşındaydı.
1 yıl 3 ay halifelik yaptı.
Harun el-Reşid
Bizans'tan çok şehirleri yıktı, ta İstanbul şehrinin karşısına üsküdara vardı. İmparator da çok mal verip barış yaptı.
Hicretin 193. yılında tus şehrinde 45 yaşında iken öldü. Orada gömüldü.
23 yıl halifelik yaptı.
Ak benizli güzel yüzlüydü
10 oğlu vardı.
1. Abdullah el-Me'mun
2. Muhammed Emin
3. Kasım el Mü'temin
4. Ali
5. Salih
6.Muhammed Ebû İsa
7.Muhammed Ebu'l-Abbas
8.Muhammed Ebû Süleyman
9.Muhammed Ebû Ali
10.Muhammed Ebû Ahmed
Ve on kız ve 2 hatunu vardı. Hatunlarından birisi: Zübeyde Bint Ebu Cafer el-Mansur'du. Birisi de Ümmü'l Aziz'di.
2 notes · View notes
aykutiltertr · 2 months
Video
youtube
Böyle Mi Esecekti Son Günümde Bu Rüzgar - Seniha ✩ Ritim Karaoke Orijina...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/-GeUgx49-V8 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Böyle Mi Esecekti Son Günümde Bu Rüzgar - Seniha ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Hüzzam Vahde Düyek) Eser Adı:Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgâr Makamı:Hüzzam Bestekarı:Teoman Alpay Söz Yazarı:Teoman Alpay Formu:Şarkı Usulü:Düyek 8/8 Böyle mi esecekti Son günümde bu rüzgar? Son günümde bu rüzgar? Böyle mi esecekti Son günümde bu rüzgar? Son günümde bu rüzgar? Bütün kuşlar vefasız Mevsim artık sonbahar Mevsim artık sonbahar Bütün kuşlar vefasız Mevsim artık sonbahar Mevsim artık sonbahar Unutmuş ellerimi Eşim, dostum, sevgilim Kalbim acılarla hep Bölünmüş dilim, dilim Bütün kuşlar vefasız Mevsim artık sonbahar Mevsim artık sonbahar Bütün kuşlar vefasız Mevsim artık sonbahar Mevsim artık sonbahar Seniha (şarkıcı) Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Bu maddenin konusu kayda değerlik yönergelerini sağlamayabilir. Konudan bağımsız ve güvenilir kaynaklar kullanarak maddeyi geliştirebilir ve kayda değer olduğunu ispat edebilirsiniz. Maddenin kayda değerliği kanıtlanamazsa Vikipedi'nin silme politikası gereğince hızlı silinmesi, kayda değerliği tartışmalı ise silinmeye aday gösterilmesi yerinde olacaktır. Kaynak ara: "Seniha" şarkıcı – haber · gazete · kitap · akademik · JSTOR Bu madde Ocak 2024 tarihinden bu yana işaretli olarak durmaktadır. Seniha Doğum Seniha Gözetlik 5 Ağustos 1987 (36 yaşında)[1] Türkiye İstanbul, Türkiye Tarzlar Klasik Türk müziği Meslekler Şarkıcı Etkin yıllar 1999-2005 Seniha (doğum adı: Seniha Gözetlik ; d. 5 Ağustos 1987; İzmir), Türk sanat müziği şarkıcısı. Yaşamı 1987 yılında TRT İstanbul Radyosu klarnet sanatçısı Alaattin Gözetlik'in kızı olarak İzmir'de doğdu. 1999'da 12 yaşındayken çıkardığı, Türk Sanat Müziği şarkılarının bulunduğu Maviş albümüyle tanındı.[2] Klip çektiği albüme ismini veren Maviş ve Sen Hep Mazideki parçaları TV kanallarında yayınlandı. İkinci albümü Rüya Gibi 7. Kral TV Video Müzik Ödülleri'nde aday gösterildi. Albümleri Maviş (1999) Rüya Gibi (2000) Seniha Söylüyor (2002) Yana Yana (2005) Video Klipleri Maviş Sen Hep Beni Mazideki Hadi Git Rüya Gibi Yana Yana Kaynakça ^ "17 yaşında assolist oldu!". Milliyet. 2 Ocak 2004. 17 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mayıs 2021. ^ "Yaşı küçük sesi büyük". Hürriyet. 30 Kasım 1999. 17 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mayıs 2021. Dış bağlantılar Discogs'ta Seniha (şarkıcı) diskografisi iTunes'ta Seniha 17 Mayıs 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. gtd Klasik Türk müziği şarkıcıları Ahmet Çalışır · Ahmet Özhan · Ahmet Üstün · Gaye Su Akyol · Alâeddin Yavaşca · Ali Osman Akkuş · Aslı Hünel · Ayla Gürses · Aylin Vatankoş · Ayşe Mine · Ayşe Tunalı · Behiye Aksoy · Bekir Sıdkı Sezgin · Belkıs Özener · Sibel Can · Deniz Kızı Eftalya · Dilek Türkan · Ebru Gündeş · Eda Karaytuğ · Sibel Egemen · Emel Sayın · Ender Doğan · Bülent Ersoy · Esra İçöz · Faruk Tınaz · Gönül Akkor · Gaye Aksu · Gönül Yazar · Hâfız Burhan · Hâfız Post · Halil Altınköprü · Hamiyet Yüceses · Seçil Heper · Hüner Coşkuner · İnci Çayırlı · İsmet Yazar · Kâmuran Akkor · Kutlu Payaslı · Mediha Demirkıran · Mehmet Başdurak · Melihat Gülses · Meral Mansuroğlu · Meral Uğurlu · Metin Milli · Mine Koşan · Yılmaz Morgül · Mualla Gökçay · Mualla Mukadder Atakan · Muazzez Abacı · Muazzez Ersoy · Mustafa Keser · Mustafa Sağyaşar · Münip Utandı · Müslüm Gürses · Zeki Müren · Müşerref Akay · Müzeyyen Senar · Nalan Altınörs · Necdet Tokatlıoğlu · Necdet Yaşar · Nesrin Sipahi · Neşe Karaböcek · Nigar Uluerer · Niyazi Sayın · Ömer Altuğ · Semahat Özdenses · Melahat Pars · Perihan Altındağ Sözeri · Pınar Dilşeker · Radife Erten · Recep Birgit · Sabite Tur Gülerman · Safiye Ayla · Safiye Soyman · Şevval Sam · Sami Özer · Samime Sanay · Seniha (şarkıcı) · Adnan Şenses · Serap Acar · Serap Mutlu Akbulut · Sevim Tanürek · Sevim Tuna · Sinan Erkoç · Galip Sokullu · Suzan Güven · Suzan Yakar Rutkay · Şükran Ay · Taner Şener · Tuğçe Pala · Turhan Özek · Yaşar Özel · Yesari Asım Arsoy · Yeşim Salkım · Yıldırım Bekçi · Yıldırım Gürses · Yıldız İrengün · Zekai Tunca · Zeki Duygulu · Ziya Taşkent
0 notes
ozgur-ce · 3 years
Text
Muhterem Tumblr köyü ahalisi! Doğum günlerimize göre bir ağacımız ve bu ağaçlarla karakterlerimiz arasında mühim bir ilişki olduğunu öğreneli çok olmadı😀 (yakinen tanıdıklarımla sanki uyuşuyor gibi..😂) Efendim, benim ağacım köknar ağacı imiş😉 “Bize kütük mü dedin aşkolsun demezsiniz diye umuyorum.. Olursa da olsun ya ❤️ siz hangi ağaçsınız hadi bakalım ???? 😉😀🤓 Açıklamaları da var ama uzun olunca ana sayfada çok yer kaplıyor isteyene yoruma ağacını yazana cevap olarak yazıcam 😊👇👇
23 Aralık - 1 Ocak - Elma ağacı
1 Ocak - 11 Ocak - Köknar ağacı
12 Ocak - 24 Ocak - Karaağaç
25 Ocak - 3 Şubat - Selvi ağacı
4 Şubat - 8 Şubat - Kavak ağacı
9 Şubat - 18 Şubat - Sedir ağacı
19 Şubat - 28 Şubat - Çam ağacı
1 Mart - 10 Mart - Söğüt ağacı
11 Mart - 20 Mart - Ihlamur ağacı
21 Mart - Meşe ağacı
22 Mart - 31 Mart - Fındık ağacı
1 Nisan - 10 Nisan - Üvez ağacı
11 Nisan - 20 Nisan - Çınar ağacı
21 Nisan - 30 Nisan - Ceviz ağacı
1 Mayıs - 14 Mayıs - Kavak ağacı
15 Mayıs - 24 Mayıs - Kestane ağacı
25 Mayıs - 3 Haziran - Dişbudak ağacı
4 Haziran - 13 Haziran - Gürgen ağacı
14 Haziran - 23 Haziran - İncir ağacı
24 Haziran - Huş ağacı
25 Haziran - 4 Temmuz - Elma ağacı
5 Temmuz - 14 Temmuz - Köknar ağacı
15 Temmuz - 25 Temmuz - Karaağaç
26 Temmuz - 4 Ağustos - Selvi ağacı
5 Ağustos - 13 Ağustos - Kavak ağacı
14 Ağustos - 23 Ağustos - Sedir ağacı
24 Ağustos - 2 Eylül - Çam ağacı
3 Eylül - 12 Eylül - Söğüt ağacı
13 Eylül - 22 Eylül - Ihlamur ağacı
23 Eylül - Zeytin ağacı
24 Eylül - 3 Ekim - Fındık ağacı
4 Ekim - 13 Ekim arası - Üvez ağacı
14 Ekim - 23 Ekim - Çınar ağacı
24 Ekim - 11 Kasım - Ceviz ağacı
12 Kasım - 21 Kasım - Kestane ağacı
22 Kasım - 1 Aralık - Dişbudak ağacı
2 Aralık - 11 Aralık - Gürgen ağacı
12 Aralık - 22 Aralık - İncir ağacı
22 Aralık - Kayın ağacı
Tumblr media Tumblr media
281 notes · View notes
gunyuzunenotlar · 4 years
Text
Bölüm 2.
-1-
Seninle geçirdiğim, beraber olduğumuz 112 milyon 60 bin 800 saniye için buraya uzun bir yazı gelecek ama sadece son bölümü olacak. Hüzünlü, buruk, yalnız ve 10 Kasım bana hep seni hatırlatacak, durup iki defa üzüleceğim ileride.
Ayrılıkçeşmesi’nde ayrılırken, o an da düşünemesem de neden buraya verilen ismin bu olduğunu anlamış oldum.  “Ayrılacağımız zaman durup hadi son bir kez sarılalım” dedin bana. Hayatımda hiç bu kadar göz yaşı dökmemiştim. Hayatımda hiç kimseyi senin kadar sevmemiştim.
Beni asıl üzen şey sana bir daha dokunamayacak, öpemeyecek ve kokunu içime çekemeyecek olmam. Benim geçmişim de geleceğim de sendin...
Birini seviyorsun, hayaller kurduruyor. Sonra gidince, gidenden çok o hayaller olmayacak diye üzülüyorsun.
Şimdilik bu kadar, buraya uzun bir yazı gelecek.
-2-
Kalbim artık atmıyor ve gerçekten nefes de alamıyorum, dilerim çabucak ölürüm.
-3-
Çok özledim seni. Dayanamıyorum sensizliğe. Gururum, inadım, kendime saygım sana olan sevgim karşısında hiç bir anlam ifade etmiyor. Dön geri n’olur...
-4-
Ayrılmamızın temel nedeni olarak benim işi sürekli bir mantık çerçevesine oturtmaya çalışmam ve olaylara bilimsel yaklaşmam ile ilgiliymiş. Bunca yıldır oturup konuşmaktan keyif aldığım ve o yanımda olmayınca mutlu olamayan ben için “yaptığımız hiçbir şey yok; çay-kahve-yemek- sonra dağılıyoruz” dedi. Bu süre zarfında da ikimizin konuşacağı birşey olmuyormuş. Onun tarafından artık konuşmaktan keyif almadığı, sevgisinin azaldığı ve anlaşamadığı, karakterlerimizin uymadığı bir insan olmuşum. İlişkide iki tarafta aynı şeyi düşünüyorsa belki bu doğru olabilir ancak şu an için beni böyle bir kağıt parçasıymışımcasına bir kenara atmasına anlam veremiyorum. Üstelik bu olaydan 1 hafta öncesine kadar aramızda hiçbir problem yoktu. Bunca yıldır verdiğim emeklere, o’na verdiğim değere üzülmekten başka neyim kaldıki?
-5-
Keşke zamanı geri alabilme şansım olsa, belki birşeyleri düzeltmek için kullanabilirdim. Tek taraflı bitmesi çok acı veriyor, durumu kabullenememek, sebebini anlayamamak. Bir umut var mı yok mu? Böylesi kendime acı çektirmekten başka birşey değil. Senin kafanda herşey aslında çok netti. Önümüzdeki maçlara bakıcam diyemiyorum. Herkes bırak boşver diyor ama kimse seni ne kadar sevdiğimi anlayamıyor...
Keşke hasta falan olsam, senin çalıştığın yere gelsem belki ölüm döşeğinde benim duymak istediğim şeyleri söylerdin... Seni bu kadar sevip, değer veren bu insana neler yaşattığını belki o zaman görebilirdin. Keşke!
-6-
Hiçbirimiz ihtiyacımız olan şeylere uzanamıyoruz değil mi? Bir yıldız kadar uzaklar şimdi bize.
Tek ihtiyacım olan şey, bana umut veren bir mesaj atman...
-7-
Terkedilenlerin toplandığı bir yer olsun. Hayatınız da hiç kaybetmek istemeyeceğiniz birinin size göre nedensizce, terkedene göre de çok fazla anlam yükleyerek sizi kaybetmeye göze alması, sizi pos cihazından çıkan fiş gibi bir kenara atması üzerine konuşalım. Yaklaşık 4 senedir hayatımın merkezinde olan O’ şu an bana bir yıldız kadar uzak.
-8-
Uzun bir sire uyuyamadım, sonra ıyudum, uyandım. Tekrar uyudum, tekrar uyandım. Bıraktığın izler hiç geçmeyecek. Daha düne kadar hayallerimde, benliğimde, geleceğimde, ben’im merkezimde olan bu kadın ne zaman yabancı oldu bana?
-9-
19 gün boyunca her gün içmek, her gün üzülmek, her gün ağlamak... Sanırım artık geri gelmeyeceğini kabullendim. Yavaş yavaş dikkatimi birşeylere verebilmeye başladım. Yasakların gelmesi hiç iyi olmasa da kendimi dipsiz bir kuyuya bırakmayacağım.
-10-
Hayat sence de sevdiğin birini kaybetmek için çok kısa değil mi? Ben her saniye seni düşünüp senden mesaj beklerken, hiç ben n’apıyorım diye durup düşündün mü?
3 notes · View notes
dunyayikesfet · 5 years
Photo
Tumblr media
3 GÜNLÜK ATİNA GEZİ MALİYETİ . Cuma sabah gidip Pazar akşam döndüğümüz tam 3 gün süren Atina gezimizin cezası belli oldu, hadi gelin beraber bakalım. . 🎈Öncelikle konaklama ve kahvaltı masrafımız yok çünkü @ayferonurseyahatnamesi ailesi bizi misafir etti. Harika ev sahiplikleri ve dostlukları içim tekrar teşekkürler. . 🎈En fazla harcamayı yeme-içmeye yapmışız. Şaşırdık mı, tabii hayır. 2 akşam 3 öğle yemeği için kişi başı 64 euro harcamışız. Öğle yemeklerini dürüm+bira şeklinde 5 euro civarında yedik. Akşam yemeklerini ise daha zengin olacak şekilde kişi başı 15-20 euro civarı ödedik. . 🎈Uçak biletimizi 62 euroya almışız. Birkaç ay önce Pegasus'un bir kampanyasından almıştık. . 🎈Müze ve ören yeri girişleri için kişi başı 26 euro ödemişiz. Kasım ayından itibaren Yunanistan'da müze ve ören yeri girişlerinin çoğu yarı fiyatına. Hatta her ayın ilk Pazar günü ücretsiz. . 🎈3 günlük metro biletine 22 euro ödedik. Havaalanı gidiş dönüş ve şehir içi sınırsız ulaşım almış olduk böylece. . 🎈Yurt dışı çıkış haracımızı yaklaşık 8 euro karşılığı ödedik. . 🎈Bizim 1 yıllık şengen vizemiz olduğu için buraya özel şengen masrafımız olmadı. . 🎈 Toplam kişi başı 182 euro ödemişiz. . Ben sonuçtan çok memnunum 😁 Atina'ya defalarca gidebilirim, öyle keyifli bir şehir 👍. . #thisisathens #ilovegreece #yunanistan #atina #gezilecekyerler #gezitüyoları #discovergreece #gezgin #discoverathens #travelgreece #ig_greece #lovegreece #athens #visitathens #athensgram . (Acropolis of Athens) https://www.instagram.com/p/B5VgAp8Hk4t/?igshid=1199eo3j9ulhk
1 note · View note
zamankaybolmaz · 6 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Enfeksiyon hastalıklarının salgınlar halinde yayılması, en çok korkulan tıbbi vakalardan biri sayılır. Çünkü salgınların durdurulması, tıpkı yayılmış orman yangınlarında olduğu gibi, çok zordur ve insan faktörüyle direkt ilgili olması, durdurulmasını güçleştirir.
İnsanlardaki hastalıkları tedavide ciddi problemlerle karşılaşılabilir: Etik değerler, kişilik haklarına saygı duyulma zorunluluğu, hastanın yanlış bilgiler vermesisayılabilecek başlıca problemlerdir.
Tifolu Mary yazısına bu uzun girişi yapmamızın bir sebebi var: Tifolu Mary, ya da tam ismiyle Mary Mallon, sağlık çalışanlarının kabuslarında gördükleri hasta davranışlarını birer birer uygulamıştı.
1938 yılında öldüğünde, geride 10 salgın, 47 hasta ve 3 ölü vardı.
İsterseniz hikayeyi baştan alalım.
Tifo, 20. yüzyılın en çok ölüme sebebiyet veren hastalıklarından biri olarak kabul edilir. Bu hastalığa yakalananların ateşleri 40 C’ye yükselir, hastada terleme, gastroenterit ve ishal başlar. Bu sebeple hızla su kaybettirir.
19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında, tifo, salgınlara sebep olmaktadır ve tedavi seçenekleri yeterince gelişmemiştir. Dönemin kaynaklarına göre 19. yüzyılda tifo sebebiyle ölüm oranı 100,000’de 65’tir. En çok kayıp verilen sene 1891’dir ki o yıl her 100,000 kişiden 174’ü tifo sebebiyle ölmüştür.
Mary Mallon, 1869 yılının 23 Eylül’ünde dünyaya gelir. İrlanda’dan ABD’ye taşınır.
20. yüzyılın başlarında ABD’ye gelen bir İrlandalı, aşçılıktan başka işlere uygun görülmez. Belki de bu sebeple olacak, Mary de 1900 ile 1907 yılları arasında New York’ta aşçılık yapar.
Buraya kadar her şey normal görünmektedir.
Her şey New York’un Mamaroneck bölgesindeki bir evde aşçı olarak çalışmasıyla başlar.
2 hafta sonra, evde oturanlarda tifo hastalığı görülür.
Bunun üzerine evden ayrılan Mary, 1901 yılında Manhattan’a geçer. Burada bir evde çalışmaya başlamasının hemen ardından evin fertlerinde ateş ve ishal baş gösterir. Evin çamaşırcısı ise tifo sebebiyle hayatını kaybeder.
Mary, 2. evi de bırakır, bir avukatın evinde çalışmaya başlar. Belki de diğer 2 evdeki kısa çalışma mazisinin etkisinden kurtulmak ve uzun süre çalışmak istemektedir. Fakat bu ümidinin gerçekleşmeyeceği kısa sürede anlaşılır:
Evdeki 8 kişiden 7’sinde tifo hastalığı ortaya çıkar!
Mary, bu sefer hastaları bırakıp gitmek istemez. Hastaların bakımını üstlenir. Fakat kendi bakımı altındayken, ev halkının hastalıkları şiddetlenir.
Bu işten de bir şekilde ayrılan Mary, 1904 yılında Long Island’da bir başka evde çalışmaya başlar. Yine 2 hafta içinde evdeki 11 kişinin 6’sına tifo bulaşır.
Bu kadarla kalır mı dersiniz?
Kalmaz. Mary yine işyerini değiştirir. Bu sefer 3 kişiye tifo bulaşır.
Bu belki böylece devam edip gidecektir ama Mary’nin çalıştığı evin arazi sahibi, bir sağlık memuru olan George Soper’i, hastalığın yayılma sebebini bulması için çağırır. Durumu dikkatle inceleyen sağlık memuru, Mary’nin tifo taşıyıcısı olabileceğini düşünür.
“Gözden kaçırılabilir mi?” demeyin. O ana dek, ABD’de canlı tifo taşıyıcısına rastlanmamıştır.
Tifonun konak değiştirmesi, genellikle taşıyıcı olan bir insan tarafından kirletilen su veya yiyecekle gerçekleşmektedir. Bu durum, sağlık memurunun şüphelenmesinin de temel sebebidir.
Soper, Mary’den idrar ve dışkı örneği almak istediğinde, Mary kontrolü inatla reddeder. George Soper daha sonra 1906 yılında Journal of the American Medical Association’da bulgularını yayınlar.
Mary ile 2. karşılaşmalarında yanında bir doktor da getiren Soper, yine Mary Moller tarafından reddedilir. Mary’nin bu reddinde, güvenilir bir kimyagerin Mary’nin önceki tahlillerinde bakteri taşımadığını tespit etmesi etkili olmuştur. Üstelik, daha önce de söylediğimiz gibi, bu dönemde bir hastalığın bir insanda bulunup ondan yayılabileceği ve ona zarar vermeyebileceği bilinmemektedir(Taşıyıcılık).
George Soper, Mary’nin taşıyıcı olduğundan emindir. Bir başka karşılaşmalarında, Mary’ye hakkında bir kitap yazacağını ve bütün idarecilere göndereceğini söyler. Bunu duyan Mary kendisini banyoya kilitler.
New York City Sağlık Departmanı Dr. Sara Josephine Baker’ı Mary’ye gönderir fakat Mary yanlış bir şey yapmamasına rağmen, suçlandığını söyler. Bir nevi kontrolü tekrar reddeder.
Bu durumu bir sonuca kavuşturmak isteyen doktor, birkaç gün sonra polis memurlarıyla beraber Mary’nin çalıştığı yere gelir ve Mary’yi tutuklatır. New York Sağlık Departmanı, Marry’nin tifo taşıyıcısıolduğunu açıklar.
Bu, ABD tarihinde ilk tifo taşıyıcısı vakasıdır. Nort Brother Island’da 3 yıl karantinada tutulan Mary, yiyecek işlerinde çalışmaması şartıyla daha sonra serbest bırakılır.
Hikaye böyle bitseydi, herhalde “Bilmeden insanlara zarar vermiş, sonra bulunmuş. Ne yapsın?” denebilirdi.
Fakat hikaye burada bitmedi.
Mary Brown takma ismini kullanmaya başlayan Mary, şu garipliğe bakın ki New York Sloan Hastanesi’nde, evet hem de bir hastanede, aşçılığa başladı ve burada tam 25 kişiye tifo hastalığını bulaştırdı. Hastalık bulaşanlardan 2’si öldü.
Sağlık çalışanları, Mary’yi tekrar buldular ve aynı yere bu sefer ömür boyu karantinaya gönderdiler. Burada ünlenen Mary ile gazeteciler röportajlar yaptılar. İlerleyen zamanlarda, adanın labaratuarında tekniker olarak çalışmasına izin verildi.
Mallon, 11 Kasım 1938 yılında, 69 yaşındayken hayatını kaybetti.
“Tifo sebebiyle herhalde” mi diyorsunuz?
Hayır efendim. Mallon’un ölümüne, pnömoni (Bir akciğer hastalığı) sebep oldu.
Buna rağmen otopsi sonucunda safra kesesinde de canlı tifo bakterileri görüldü. Belki de Mallon’un vücudu da tifoya bağışıklığını yitirmeye başlamıştı.
Mary’nin cesedi, yapılan cenaze töreninin ardından yakılır.
O zamandan beridir, hastalığını kabul etmeyen hastalık taşıyıcıları için “Tifolu Mary gibi…”yakıştırması yapılır.
Mary’nin “bile bile” çalışmaya devam etmesinin sebepleri üzerine çokça konuşulmuştur.
Bazıları bunun basit bir “hastalığı reddet” tepkisi olduğunu söylerler.
Sosyologlar ise, bu olayların büyümesinde, o dönem ABD’sinde İrlanda göçmenlerine sadece aşçılık işlerinin verilmesinin etkisi olduğuna inanırlar.
Öyle ya, herhalde Mary, aşçılığı hayatının anlamı olduğu için seçmemişti.
Tifo aşısı 1897 yılında Almroth Edward Wright tarafından bulunur.
Bu uzun ve hüzünlü hayat hikayesinden çıkarılabilecek yığınla ders var. Ben bir tanesini hatırlatarak yazımı bitirmek istiyorum.
Bir daha, birileri, size temizliğin, karantinanın, tıp bilgisinin batıdan geldiğini söylerse, bu yazıyı hatırlayarak gülümseyin. Bir de şu Hadis-i Şerif’i hatırlayın:
“Hastalık olan yerden çıkmayınız, hastalık olan yere girmeyiniz.”
Toplum içi sağlık bilinci oturmamış toplumlar, her zaman salgınlarda daha çok sıkıntı çekiyorlar.
http://opereysin.com/edebi-hezeyanlar/806-tifolu-mary/
7 notes · View notes
ekpirotik · 6 years
Text
30 yıldır süren dostluk...
Biz mezun olduğumuzda cep telefonu yoktu ama hayalini kurardık. Mezun olduktan sonra herkes bir yerlere dağıldı. Kimimiz okumaya devam etti, kimimiz çalışma hayatına atıldı.
Cep telefonlarından sonra, normal telefonlardan insanlar ulaşılamaz oldu ama yıllar sonra sosyal medya ve çeşitli sohbet programlarıyla tekrar birbirimizin izini bulduk.
Sosyal medya tuhaf bir yer, dostlarından sürekli haber aldığın zaman, insanın buluşma ve özlem isteği törpüleniyor.
Her ne kadar çok küçük gruplar halinde zaman zaman buluşsak da bu yazının hikayesini 22.Kasım.2017’de Beşiktaş’ta yediğimiz akşam yemeğine borçluyuz.
Genelde Memo  Amerika’dan geldiğinde buluşmaya çalışıyorduk. Kasım ayında İstanbul’daydı ve biz tekrar bir araya gelmiştik
Tumblr media
17.Mart.1988’de baklavasına yaptığımız ve kıran kırana geçen maç ,anılarımızdan nasibini almıştı. 17.Mart maçını da Koray’ların takımı kazanmıştı. Masada bulunan Baran, Haldun ve Koray’ın haricindeki beşli olarak bizler kaybeden takımdaydık.
Bizim okulun en renkli siması şüphesiz Koray’dır. Basket oynarken üzerinizden ribaunt alırken bile “Bir dakika birader” diyen birinin kazandığı bir maç sonrası, bize neler çektirdiğini anlatmaya gerek yok.
Eee hadi rövanşını yapalım dedik. Kritik konu Güzeldere’nin Amerika’dan gelebilmesiydi.  Memo tamam gelirim deyince.. Bu iş oldu dedik…
O günkü resim arşivden bulundu. 
Tumblr media
Kimin kimi çağıracağına kadar planlar damarlarda alkolle yapıldı.Ertesi günü, sosyal medyadan ilk haberi ben geçtim.Haber aynen aşağıdaki gibiydi..
“Bizim takim Soldan saga Tansu Öztorun, Medar, Erdal, Kazim, Mehmet, .M.Guzeldere,, Mehmet Fatih Kara.. Hakem Erdal Tamir, Rakip Koray Eroğlu, Alpay Bellisan, Haldun Demirtaş, Mesut öztaş, Baran, Ahmet Esgi, Zafer... 30 Yil once baklavasina oynadigimiz maci 5-4 kaybetmistik. Bu aksam o macin 8 oyuncusu ayni masada raki balik yaptik ve 17.Mart.2018 de 30 yil sonra ayni macin rovansini ayni sahada oynayamaya karar verdik.. Bakalim rovansi kim alacak. Ambulansi ben ayarlayacagim. Merak etmeyin:))) Herkes programini ona gore yapsin...”
Fatih, iki Erdal ve Alpay, Zafer’i bilgilendirmek görevini ben üstlendim. Haldun Ahmet’i üstlendi, Mesut’u zaten o akşam telefonla aramıştık.
Kasım, Aralık, ve Ocak ayında maç hakkında konuşsak da, maçı hepimize tekrar hatırlatan 5.Aralık’ta Medar gruba attığı mesaj oldu…
Her zaman sınava son gün hazırlanan, ekip, bir anda panikledi. Yazışmalar hızlandı. Koray sahayı ayarladı, ben de diğer işleri toparlama işine soyundum.
Formaları okulun renklerinden seçtik, bordo-beyaz olacaktı. İsim ve okul numaralarımızı sırtımıza yazmaya karar verdik.
Fatih’e ulaşmak zor oldu ama eşi sağolsun, Fatih’i sosyal medyaya bakma konusunda dürtünce, Fatih’den de okeyi almıştım.
Erdal’ın ameliyatı, Alpay’ın bel fıtığı ve Tansu’nun acil yurtdışına çıkması, kadroların orijinal hallerini erozyona uğratsa da, onların yerlerini, Ismail, Aydın ve Can’la doldurmaya karar verdim.
Bizim okulun silikon vadisi (alttakiler) grubuna da haber vermiştim ama eskiden biz derslere girmez onlardan ders notlarını alırken, bu sefer onlar biz maça gelmeyiz sen bize forma gönder dediler😊
Tumblr media
Şaka bir yana, bir tek Ümit geleceğim dedi. Diğerlerinin ise gelmesi pek mümkün gözükmüyordu.
Hakem’e zor da ulaştım, maça atadım😊
Kaleci Zafer ise omuz probleminden dolayı kaleye geçemeyeceğini söylemesine rağmen “Gel” diye baskı kurdum. Kırmadı geldi, sağolsun.
Cem’in son anda programı değişince, 7’ye 7 yaptığımız maçı 8’e 8 oynarız diye planladım. Burç hep belkili konuştuğundan, gelince bakarız diye düşündüm.
Arabayla okula geldiğimde girişte İsmail ve Aydın’la karşılaştık. Sonra otoparkta Baran’ı gördük.
Milleti beklerken, dolaşalım dedik. Basketbol Salonunu gezdik. Tribünlerde oturduk. O salonda maç seyrederken, Can, Ben, İbrahim, İbrahim’in annesinin Samsun’da bizim için yapmış olduğu bir tepsi ev baklavasını nasıl götürdüğümüz aklıma geldi.
Tumblr media Tumblr media
ITU Makinenin basketbol salonunda bir zamanlar Basketbol 1.ligi maçları yapıldığı da tarihe not düşelim…
Sonrasında herkes yavaş yavaş dökülmeye başlamıştı. Çoğumuz arıza tipler olduğumuzdan, bomboş okul parkında bile yine Park edilmez yazısının altına park etmeyi ihmal etmedik.
Tumblr media
Okulda 30 sene içerisinde hiçbir şey değişmemişti.
Ve biz 20’li yaşlara dönmüştük.
Tabi önce bol bol resim çektirdik.
Tumblr media Tumblr media
Sonra yaptırdığımız pankartları astık
Tumblr media
Zamanında okuldan çok maçlarda takıldığımızdan, pankart asarken fazla zorlanmadık…
Tumblr media
Utanmadık bi de pankartla resim çektirdik..
Tumblr media
Maç öncesi her iki takımda futbolu en iyi bilen takım arkadaşlarından taktikleri aldı. Kazım korkmayın kazanırız diyordu.. Beyaz takım olarak ilk maçı kaybetmiştik ve Tansu’nun yokluğunda bana göre maçı kazanma şansımız yoktu.
Tumblr media
Üstelik karşı takım Alpay’ın eksikliğini, her hafta düzenli maça çıkan Cem’le kapatmıştı
Tumblr media
Maç beklediğimden daha sıkı oldu.Ciddi koştuk. Fatih ve Kazım eskisi gibiydi.. 
Tumblr media Tumblr media
Çılgınlar gibi mücadele ettik. Baran’la Medar’ın mücadelersine şapka çıkarttık.
Tumblr media
Tekmeye topa kafa attık…(Fotomontaj yoktur, Haldun gerçekten sıçramış). Ümit beyaz takımın 2. Golünü kafayla atınca, uzun süre bu gölün 2 gol sayılması konusunda aramızda tartıştık.
Tumblr media
Futboldan hiç anlamam diyen Ismail’de Messi gibi çıkınca maçı kazanma şansımızın hiç kalmadığını anladım.
Tumblr media
Ismail ciddi ciddi Roben gibi oynuıyordu.
Kaleye geçersem, en azından az gol yeriz diye düşünmüştüm ki, yanılmışım. Devreyi 3-0 mağlup kapattık.
Ahmet fırtına gibi esiyordu.Hababam gol atıyordu...
Tumblr media
İkinci devreye Burç’un da takıma katılmasıyla, bordo takıma ve hakeme çaktırmadan 9 kişi başladık.
Tumblr media
Hakem çaktı ama ses çıkarmadı desek daha doğru olur. Zaten üstteki resim de bize gerekli desteği vereceğinin sinyallerini veriyordu😊Kaleyi gerçek sahibine devredip, sahaya döndüm.
İlk maçın kahramanı doktor Mesut’la birebir oynamaya başladım.
Tumblr media
Perdeyi Aydın açtı…
Tumblr media
İyi ki kaleyi Güzeldere almış, Adam tek gol yemedi..Uçtu filan..Normal değildi..
Tumblr media
2.yarıya 9 kişi olmamızın da avantajı işe fırtına gibi başlayıp skoru 4-3’e getirdik. Skor 4-3 olunca karşı takım uyanmış, bizim takımı saymaya başlamıştı.
Maç kahkahalar içinde devam etti.
Koray’da sonuna istediği muradına ermiş, istediği kafa topunu bulmuştu.
Tumblr media
Maç sonlarına doğru hafif yayılmadık dersek yalan olur..
Tumblr media
Hatta yattık desek daha doğru olur..Zafer kalede olsaydı gol atabilir miydik emin değilim. İlk maç müthiş oynamıştı...
Tumblr media
2 gol daha atarak, 6-3 maçı kazandık. Son golü attığıma ben bile inanamadım.
İyi ki kazandık yoksa Koray’ın çenesinden bir 30 sene daha kurtulamazdık.
Baklavaları bu sefer beraber yedik. İlk maçta bize vermemişti adiler😊
Tumblr media
Ölmek yok Beyler;
Bu iki maç vizeydi...
17.Mart. 2048’de final var.
Bu sefer atan galip…
Hepinizi çok seviyorum…
İyi ki varsınız…
m.
4 notes · View notes
bu-gidis-nereye · 7 years
Photo
Tumblr media
Mustafa Kemal´ın İslam Dinine karşı Düşmanlığı Kuran: "Gökten indiği sanılan kitapların doğmaları" ... Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. M. Kemal Kaynak: Söylev ve demeçler, cilt 1, s 389. (1 Kasım 1938'deki son meclis konuşması) "Suçlu Allah'ın dinidir." Kralların ve padişahların istibdadına (baskılı yönetim), dinler mesnet olmuştur. M. Kemal Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, s 30. "Kuran'ın yasalarını Muhammed yazmıştır." Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. Kaynak: Atatürk'ün emriyle liselerde okutulan tarih kitabı (1938), 2. cilt "Din, körü körüne bağlanmaktır." Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir fikri yoktur, din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka birşey değildir. M. Kemal Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan "Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar (!)" Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. M. Kemal Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan "İnsanları Allah değil "tabiat" üretti" Natür (Tabiat) insanları üretti, onları kendisine taptırdı da... M. Kemal Kaynak: Atatürkten Düşünceler, Derleyen: Prof. Enver Ziya Çünkü malumdur ki, insan tabiatın mahlukudur. M. Kemal Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan Onlar (Ashab-ı Kiram) aptallaştılar. M. Kemal "Ashabım yıldızlar gibidir." Hadis-i Şerif "Kaza ve kadere Türkler inanamaz!" Kaza ve kader, talih ve tesadüf tabirleri Arapça'dır, Türkleri alakadar etmez. M. Kemal Kaynak: Prof. İlkan Arsel, Teokratik Devlet Anlayışından Laik Devlet Anlayışına "Duanın faydası yoktur." M. Kemal "Bana dua edin." Mümin/60 Ali Kılıç (İstiklal mahkemeleri savcısı, merhamet nedir bilmez)anlatıyor: "Meclise geldik. Bir de müezzin geldi. Müezzin ezan okudu. Meclis kapısından içeri girdiğimiz zaman atatürkün önüne sırmalı elbiseler giyinmiş bir imam dikildi. Atatürk ne istediğini sordu. İmam ellerini kaldırarak: "Dua etmeden girilmez!" dedi. Atatürk, "Bu yurt askerin süngüsü ile kurtarıldı ve bu meclis onun gayretiyle kuruldu. Yoksa senin duanla değil! Çekil oradan!" dedi ve imamı eliyle iterek meclise girdi." Kaynak: Kemal Arıburnu, Atatürkten Anekdotlar-Anılar Aynı M.Kemal yanına hocaları alıp dualarla meclisi açmıştı. Ama artık emeline ulaşmıştı. İktidarı ele almış ve içindekileri alenen dışa vurmaya başlamıştı. Zaten ileriki yıllarda binlerce hocayı asması da amacını göstermişti. "Arapların dini Türkleri mahvetti" Türkler, Arapların dinini kabul etmeden evvel büyük bir milletti. Arap dinini kabul ettikten sonra Türk milletinin milli rabıtaları gevşedi; milli hisleri ve heyecanı uyuştu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, bir arap milleti siyasetine müncer oluyordu. M. Kemal Kaynak: Medeni bilgiler ve Atatürkün El Yazmaları, Afet İnan, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969, s 364-365 "Laiklik için kemalistler 600.000 ilim ehlini öldürdüler." M. Akif Ersoy Hocaları toptan kaldırmadıkça hiçbir iş yapamayız. Bugünkü kudret ve prestijimizle bugün bu inkilabı yapmazsak, başka hiçbir zaman yapamayız. M. Kemal Kaynak: Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası; Emre Yayınları, Aralık 1991, s 165. İnsanlar ilk devirlerinde pek acizdi. Kendilerini koruyamıyorlar, hiçbir hadisenin de sebebini bilmiyorlardı. Kendilerini koruyacak bir kuvvet aradılar. Nihayet insanlık vicdanında bir kuvvet yarattı. O da işte Allah'tır. Herşeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan, felaketten korunmayı hep Allah'larından istediler. Fakat modern çağlarda insan herşeyi Allah'tan beklemedi. Ancak toplumdan bekledi. Her şeyin koruyucusu insan cemiyetidir. Bizi koruyan, refah içinde yaşatan toplumdur. M. Kemal Kaynak: Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, 1932, s 305. Masum ve cahil insanları, yüzlerce Allah'a taptırmak veya Allah'ları muayyen gruplarda toplamak ve en nihayet bir Allah kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir. M. Kemal Kaynak: Türk Tarihinin Ana Hatları, 1930, Devlet Matbaası, s 220-221 İnsanlar, kurtçuklar gibi sulardan çıktılar en önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. "Biz maymunlarız"; düşüncelerimiz insandır. M. Kemal Kaynak: Ruşen Eşraf Ünaydın, Atatürk Tarih ve Dil Kurumları, s 53. Muhammed, iptida Allah'ın resuluyüm diyerek ortaya çıkmamıştır, bunu düşünmemiştir. Bu düşünce, senelerce mücadele ettikten ve fikirlerini neşreyledikten sonra kendisinde hasıl olmuştur. M. Kemal Kaynak: Nokta Dergisi, 17 Kasım 1985 Muhammed'in peygamberliğinin başlangıcına dair birçok eski rivayetler vardır. Bunlar artık efsanelere karışmıştır. Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kuran ayetinin ne olduğu malum ve belki de mazbut değildir. Kuran sureleri Muhammed'e açık semada peyda olmuş bir şimşek gibi günün birinde, birdenbire bir taraftan inmiş değillerdi. Muhammed'in söylediği sureler uzun bir devirde dini düşüncelerinin ürünü olmuştur. Muhammed, bu surelere birçok çalıştıktan ve incelemeler yaptıktan sonra edebi şeklini vermiştir. M. Kemal Kaynak: Afet İnan, Atatürkün El Yazmaları, 2000'e Doğru Dergisi, 8. Sayı, s 15-16. "Beyni sulanmış hafızlar" Türk milleti, bir kelimesinin manasını bilmediği halde, Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. M. Kemal Kaynak: Medeni Bilgiler, Afet İnan, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969, s 364-365. Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar. Onun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız. M. Kemal Kaynak: İstanbul, Tekin Yayınevi, 1990, s 83-84. Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. M. Kemal Kaynak: Andrew Mango, Atatürk, s 447.
6 notes · View notes
nuceba · 5 years
Photo
Tumblr media
بسم الله الرحمن الرحيم Eser: Quran, Hadis, @diwanairfan Havassı: Fatih ismi ve Lut Sırrı Meknun; Nüzulde 7. Hurufu Mukattaat; 20TaHa1: TH طٰهٰ Açılımı طه: طلبه هجرت TH: Telebe Hicret Mecrun: Nuceba/ İstanbul Fetihleri. * Son Güncelleme 27 Kasım 2019 15:10 www.20th7.tumblr.com : B ve Altı Hurufu Mukattaat/Yedi Elif Sıralaması 9-Beraet ب B 10-Yunus الٓرٰ ELR 11-Hud الٓرٰ ELR 12-Yusuf الٓرٰ ELR 13-Rad الٓمٓرٰ ELMR 14-İbrahim الٓرٰ ELR 15-Hicr الٓرٰ ELR 16-Nahl ا E * www.20th7.tumblr.com : B ve Onüç Mukattaat/Kırk Elif Sıralaması Bismillahirrehmanirrehîm بسم الله الرحمن الرحيم Quran’da 1 ve 9 numaralı Fatiha ve Beraet/Tevbe sureleri ب B=Ba yani nokta ilmi harfi ile başlar. 114 sure içinde kırk/40 (10x4) sure de ا Elif harfi ile başlar (1- 1-Fatiha ب B 2-Bakara الم ELM 3-Ali İmran الم ELM 2- 6-Enam ا E 7-Araf المص ELMS 3- 10-Yunus الر ELR 11-Hud الر ELR 12-Yusuf الر ELR 13-Rad المر ELMR 14-İbrahim الر ELR 15-Hicr الر ELR 16-Nahl ا E 4- 18-Kehf ا E 5- 21-Enbiya ا E 6- 29-Ankebut الم ELM 30-Rum الم ELM 31-Lokman الم ELM 32-Secde الم ELM 7- 34-Sebe ا E 35-Fatir ا E 8- 47-Muhammed ا E 48-Feth ا E 9- 54-Kamer ا E 55-Rahman ا E 56-Vakıa ا E 10- 63-Münafikun ا E 11- 69-Hakka ا E 12- 71-Nuh ا E 13- 81-Tekvir ا E 82-İnfitar ا E 14- 84-İnşikak ا E 15- 94-İnşirah ا E 16- 96-Alak ا E 97-Kadr ا E 17- 99-Zilzal ا E 18- 101-Karia ا E 102-Tekasür ا E 19- 105-Fil ا E 20- 107-Maun ا E 108-Kevser ا E 21- 110-Nasr ا E) Başında ب B ve ا Elif harfi bulunan sureler listendiğinde Berat başındaki B harfinin ardından kesintisiz olarak yedi Elif gelir. Bunlardan 6’sı mukattaat olurken ب الر الر الر المر الر الر ا B ELR ELR ELR ELMR ELR ELR; Fatiha başındaki ب B harfinin ardından kesintili 1’er 2’şer 3’er 4’er ve 7’şer olarak 21 yerde kırk ا Elif gelir. Bunlardan 13’ü Hurufu Mukattaat olup toplamları 41 harftir الم الم المص الر الر الر المر الر الر الم الم الم الم ELM ELM ELMS ELR ELR ELR ELMR ELR ELR ELM ELM ELM ELM. ... Kırk Elif başında B harfinin bulunmasının birçok anlamı var. Quran’ın ilk harfi B harfidir. * Ustad Seyyid Kadri @diwanairfan #69d: Ki menem wasilê serhelqeê bezmê nuceba كه منم واصلى سر حلقهءى بزمى نجباء Ki benim nuceba/kırklar bezminin serhalka vasılı * .
0 notes
aykutiltertr · 2 months
Video
youtube
Beşiktaş Marşı - Gücüne Güç Katmaya Geldik ✩ Ritim Karaoke Orijinal Traf...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/1hLsI4Gnb2k ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Beşiktaş Marşı - Gücüne Güç Katmaya Geldik ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Beşiktaşspor Marşı) Bm                 F#       Sevdalı yüreklerde beyaz sürgünler F#                  Bm Halayla, türkülerle sevdi bu kalpler Bm                   F# Yıldızlarlar tutuştu siyah beyazla F#                  Bm Marşlarımız ağlasın kartal aşkıyla F#               Bm Beşiktaş seninle ölmeye geldik..     Bm Beşiktaş Bm         F# Gücüne güç katmaya geldik, F#           Bm Formanda ter olmaya geldik,        (Nak.)   F#               Bm Beşiktaş seninle ölmeye geldik..     Bm Beşiktaş Bm                  F# Barbaros meydanında dün gibi sevdan F#                     Bm Derin bir nefes çektik abbasağadan Bm                F# Bir umudum sensin anlıyormusun F#               Bm Hayat yaşanmıyor senle olmadan F#               Bm Beşiktaş seninle ölmeye geldik     Bm Beşiktaş Beşiktaş marşları Vodafone Arena Tribünler Bu maddede, Beşiktaş JK marşları listelenmektedir. Beşiktaş marşları, güfte ve besteleri Gücüne Güç Katmaya Geldik ”Gücüne güç katmaya geldik” sözleri Uğraş Şahin Polat ve Özer Özçetin[1] tarafından yazılan, düzenlemesi Birol Can ve Emrah Demiralp tarafından gerçekleştirilen, müziği ise Mehmet Suavi Saygan'ın Tükenme şarkısından uyarlanan, Beşiktaş Jimnastik Kulübünün bilinen marşıdır.Birol Can’ın söylediği marş 1999 yılından itibaren, günümüzde Beşiktaş Vodafone Park Stadyumu'nda çalmaktadır. Her maçtan önce çalan marş, zamanla gelenek halini almıştır. Şarkıcı, Hakan Peker'in "ateşini yolla" şarkısı da, Beşiktaş tribünlerinde, ritüel haline gelmiştir.Her maçtan önce mutlaka Beşiktaş Vodafone Arena'da, Kazan'da, Ağaçlı Yolda, Beşiktaş semtinde söylenmektedir. 2011 senesinde dönemin futbolcuları, Ricardo Quaresma, Hugo Almeida, Manuel Fernandes ve Simao Sabrosa Portekizliydi. Bu sebeple Beşiktaş taraftar grubu marşı Portekizceye çevirdi.BJK İnönü Stadyumunda, söylendi. 100.Yıl Albümü 100. Yıl Albümü Beşiktaş Jimnastik Kulübü stüdyo albümü Süre 52:32 Şirket DMC Müzik Yapımcı Mustafa Sandal, Ufuk Yıldırım 100. Yıl Albümü, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün 2002-03 sezonundaki 100. Yıl kutlamaları için Mustafa Sandal ve Ufuk Yıldırım tarafından hazırlanmış bir taraftar albümüdür. Şarkı listesi # Şarkı Süre 1. BJK 100. Yıl Marşı 5:13 2. BJK 100. Yıl Marşı 3:57 3. Şampiyon Kartal 3:55 4. Beşiktaş Sen Bizim Herşeyimizsin 3:44 5. Bekleriz İnönü'ye 2:40 6. Hadi Hisset 2:29 7. Samanyolu 3:51 8. Kartal Gol 2:43 9. Beşiktaş Marşı 3:27 10. Beşiktaş Sevgisi Ruhumu Sardı 3:07 11. BJK 1903 Marşı 3:42 12. Şampiyonlar Sayfası 3:09 13. Canımız Feda 3:47 14. Kartal Marşı 3:04 15. BJK 100. Yıl Marşı (Remix) 4:10 16. Gol Sonrası 0:59 17. Gol Sonrası - 2 0:27 18. Gol Sonrası - 3 1:28 [8] Sessiz Tezahürat Beşiktaş taraftarı, dünyanın ilk sessiz tezahüratını yaptı. 23 Kasım 2016 tarihinde Vodafone Arena da oynanan UEFA Şampiyonlar ligi Beşiktaş, Sl Benfica maçının başlama düdüğü ile birlikte bir anda susarak bir dakika boyunca işaret diliyle ‘Irkçılığa hayır’ ve ‘Kara Kartal’ diye bağırdı. Sessiz bir koroya dönüşen siyah beyazlı tribünler, bir dakika boyunca işitme engelli alfabesi ile tezahürat yaptı. Irkçılığın yanı sıra işitme engellilerin problemlerine dikkat çekmek amacıyla yapılan sessiz tezahürat ile dünyanın en büyük sessiz korosu da oluşturulmuş oldu. Başarıları Türkiye Sağırlar Milli Federasyonu Onur Ödülü [13] Kaynakça ^ "Deplasman Otobüsü - Senin Peşinde Yollar Bize Memleket - efsane". deplasman-otobusu.tr.gg. 30 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ekim 2021. ^ Beşiktaş'ın, Gücüne Güç Katmaya Geldik Marşı tarihi nedir ? kim besteledi ? Müziği kime aittir ? [1] 15 Kasım 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ^ "Gücüne güç katmaya geldik şarkı sözleri". 25 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2016. ^ "Gücüne güç katmaya geldik nota ve sözleri". 25 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2016. ^ "Beşiktaş marşı sözleri gücüne güç katmaya geldik". 25 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2016. ^ "Beşiktaş seninle ölmeye geldik tezahüratı". 24 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi.
0 notes
yeniyeniseyler · 5 years
Text
Hadi – İpucu ve Joker Kodu (8 Kasım 2019)
Hadi – İpucu ve Joker Kodu (8 Kasım 2019)
Merve Toy, Özge Özacar, Ali Tınaz ve Cem Avnayim’in dönüşümlü olarak sundukları para ödüllü canlı bilgi yarışması “Hadi” bugün 12:30 ve 20:30’da. Bugünün yayın akışı ve ödülleri şu şekilde:
Saat 12:30’da “Mini Hadi”de Joker Hakkı.
Saat 20:30’da “Resimli Hadi”de 10.000 TL.
Joker Kodu:  Joker Kodu ekleme sayfasında “Hediye Joker” sekmesine tıklayıp, “Hadi İzle” bölümündeki reklam videolarını…
View On WordPress
0 notes
e-pifiz · 7 years
Text
İslam ve Kadın
Tumblr media
İslamın kadınlar üzerinde oluşturduğu otoriteyi günümüzde gayet rahat bir biçimde görebiliriz. Bazı Müslümanlar inatla bunun şahısların yaptığını iddia ederler, iyi güzelde sadece İslamın hakim olduğu coğrafyalarda ki şahıslar bunu yapıyor, bunun mutlaka  bir altyapısı olmalı, ki var zaten.
İslam dini sıkça kadınlara karşı; ayrımcı, köleci ve cinsiyetçi yaklaşımlarda bulunmuştur. Bu meseleyi  açıklığa kavuşturmak için ayet ve hadislere bakmak yeterli olacaktır:
Nisa-34:Diyanet İşleri: Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.
İslamda kadın DÖVÜLÜR, “ama ikaz edildikten sonra” savunması yersizdir ikaz etmek, hakkını arayan bir insana şiddet göstermeye bahane değildir. İlber Ortaylı’nın da dediği gibi “Kadın dövmek maalesef, Türklerin Arap kültürü ile tanışmasından sonra başlamış bir olaydır.”Sebebi de gayet açıktır.
Talak-4:Diyanet İşleri: Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
Henüz adet görmeyenler ??? Boşanma ile ilgili olan bu ayette tanrının kız çocuklarıyla evlenmeyi meşrulaştırdığı açıkca görülmektedir. Muhammed’in 6 yaşındaki Aişe ile ve bir çok sahabenin de o yaşlardaki kızlar ile evlenmesi İslama göre gayet doğal bir durumdur.
Ahzab-33:Diyanet İşleri: Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
Allah’ın(!), kadınların evinden dışarı çıkmasına dahi tahamülü yok. Her kadın, köleden farksız islami çerçevede...
 Bakara-222:Diyanet İşleri: Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay hâlinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.”
Hangi manyak kendi oluşturduğu biyolojik bir duruma “kirli” der ve o durumu lanetliymiş gibi gösterir?
Bakara-223:Diyanet İşleri (eski): Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin. İstikbal için hazırlıklı olun, Allah'tan sakının. O'na, hiç şüphesiz kavuşacağınızı bilin, bunu inananlara müjdele.
Buradaki tarla benzetmesinin kökeni Tevrattan hatta ondan da önceye, Sümerlere dayanmaktadır. Her halükarda, kadının ekilip biçilen cansız bir toprak parçasına benzetmesi hoş değildir, “istediğiniz gibi gelin” demesi de ayrı bir sorundur. Diyanette farkına varmış biraz düzeltmeye çabalamış ama yeni hali de bu vahim durumu kurtarmakta yetersiz kalıyor...
Bakalım Muhammed Tanrı ağzından konuştuğunu iddia etmeden bu konu hakkında neler söylemiş:
“Eğer bir kimseye secde edilmesini emredecek olsaydım, Allah, kadınlara karşı erkeğe bir hak verdiği için ona secde etmelerini emrederdim.” (Şerhi Avnu’l-Ma’bud, 6/177; Tirmizi, Rada’, 10; Ebu Davud, Nikah, 40)
 "Üç kişi vardır ki, onların namazları kulaklardan öte geçmez:
1) Dönünceye kadar, kaçan köle. 2) Geceyi, kocası kendisine dargın olarak geçiren kadın. 3) Kavminin nefret ettiği imam." [Tirmizî, Salât 266, (360)].
“Bir erkek hanımını yatağına çağırır, o da gelmez ve kocası kendisine kızgın vaziyette gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lânet eder. “ (Buhârî, Bed’ü’l-halk 7, Nikâh 85; Müslim, Nikâh 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40)
   “Erkeğe, hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz” (Ebû Dâvûd, Nikâh 43)
 Hepsi sahih hadislerdir. Bence Muhammed, anlatmak istediğim şeyi o kadar iyi belirtmiş ki yorum yapmaya dahi gerek yok.
Belki bunlara rağmen akıllanmayıp; “İslam kadını yüceltmiştir”, “önceden kız çocuklarını gömüyorlardı” der ve “Cennet annelerin ayakları altındadır" hadisi ile buna destek çıkacaksan eğer, sen bu saçmalığa kakışmadan hemen cevabını vereyim. 
İslam öncesi Arap kadınının köle durumunda tutulduğu, mal gibi alınıp satıldığı, yaygın ve kabul görmüş İslam yalanlarındandır. Kız çocuklarına gömülme işine gelince:
Tekvir-8 Diyanet İşleri: (8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
Kur’anın burada ki kızları suçsuz bulması cidden büyük bir mucizedir (!). Ayette de görüldüğü üzere bu olay bir gelenek yada kültürel bir öge değil, bir kaç kez yaşanmış tatsız bir hadiseden ibarettir. Tabi ki onların suçsuz olduğunu belirtmesi de güzel bir durumdur, yiğidi öldür hakkını yeme, buna da şükür.
İslam öncesi Araplarda kadının siyasal, sosyal ve ekonomik hakları vardı, erkeğini kendi seçer ve dilediği takdirde boşardı, giyim ve kuşamında olduğu gibi dilediği işleri görmede  serbestti. Bu duruma  en büyük örnek Muhammed’in ilk eşi Hatice’dir. Hatice’nin haricinde ilk Arap hükümdarı olan ve Kur’an’da da geçen Sebe Melikesi Belkıs’da güzel bir örnektir. Tabi daha fazla kanıt sunabilirdim ama ne yazık ki Suudlar arkeolojik kazılara izin vermemektedir, artık neden korkuyorlarsa :D. Yine de bu kısıtlı duruma rağmen Suud'lu tarihçi Hatoon al-Fassi, Nebati Krallığından örnekler vererek, İslam öncesi kadının çok daha liberal olduğunu söyleyerek bize destek çıkar.
Gelelim “Cennet annelerin ayakları altındadır" hadisine. Bu hadis kadınları değil anneleri yüceltir, henüz anne olmamış veya  olamamış ve olamayacak binlerce kadını yine hor görmektedir. İslam sadece meyve veren “tarla” üzerine odaklanmıştır. Ki zaten bu  hadisle, o kadar kadar rezil bir durumdan sıyrılman imkansız...
Mahkeme de,mirasta,sokakta,evde hatta yatak odasında dahi kadını rahat bırakmayan İslamı, mahkeme ve miras gibi büyük konulara daha hiç girmeden kadına verdiği değeri gözler önüne serdim.  Cennette ki vaadleri bile erkek odaklı olan bir dinin peşinden kadınların gitmesine anlam veremiyorum, gittikleri dinin onlar için belirttiği şekilde “yarım akıllılık” yapıyorlar sadece...
Tumblr media
Kasım 1933 tarihli , LE MONDE dergisi. Türkiye Cumhuriyetinin 10. yılında Türk kadını  "dünyanın aynası"  kapağında, o zamanlar Fransız kadınlar kendi hakları için mücadele vermekteydiler... Özünü unutma ve  Arap’ın kölesi olma. Özgür ve sağlıcakla kalın :)
61 notes · View notes
kara-yel · 5 years
Text
Tumblr media
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Türkçe Hutbeleri yeniden yayınlandı
1927 yılında Atatürk’ün talimatıyla hazırlanan 51 adet hutbe Osmanlıca harflerle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kitap şeklinde yayınlanarak tüm camilerde okutulmak üzere dağıtılmıştı. Heyamola Yayınları 90 yıl sonra söz konusu hutbeleri Türkçe harflerle yeniden yayınladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yurt gezilerinde pek çok defa Hutbelerin Türkçe okunmasını gerektiğini söylemiş.
Cumhuriyet öncesi ilk Türkçe hutbe, TBMM ‘nin Abdülmecid Efendiyi halife seçen kararının ilgiliye tebliği esnasında, 22 Kasım 1922 günü İstanbul Fatih Camiinde Kırşehir Milletvekili Müfit Kurutluoğlu tarafından okunmuş. Müfit Efendi, bu Hutbesinde Arapça Allah’a ve Peygamber’e dua ve övgü bölümleri dışında hutbenin tümünü Türkçe okumuş. (Ali Fuat Cebesoy, General Ali Fuat Cebesoy’un Siyasi Hatıraları, İstanbul, 1957, s. 165)
Daha sonra Meclis kararıyla (TBMM Zabıt Ceridesi, s. 2 1 9-225), Diyanet İşleri Başkanlığı Türkçe Hutbe için görevlendirilir. 1926 yılı sonlarında beş uzmandan oluşan bir komisyonca hazırlanan 58 hutbe örneği Diyanet İşleri Başkanlığına sunulur.
Bu hutbelerden 51 adetini uygun bulan zamanın Diyanet İşleri Başkanı M. Rıfat Börekçi, bir yazı ekinde hutbeleri hatiplere gönderir. Ayrıca yazıda dua-övgü ile bundan sonra gelen Kur’an ve Hadis metinlerinin Arapça ve Türkçe, öğüt kısmının ise sadece Türkçe okunmasını istemiştir. Bu talimat, 1927 yılında yürürlüğe konulur.
Ayrıca 1927 yılında Diyanet İşleri Başkanlığınca içerisinde 51 adet Türkçe hutbe bulunan bir kitap bastırılır. Şu anda elinizde bulunan bu kitapta M. Rıfat Börekçi, hutbenin nasıl okunacağını, pek uzun tutulmaması gerektiğini ve hutbenin bir ibadet olduğunu anlattıktan sonra dil konusuna değinilmiş. Bu konuda Allah’a hamd (Allah’a karşı şükran duygusunu bildirme) ve Peygamber’e Salat-ü Selam’ı içeren kısmının Arapça olmakla beraber, öğüt kısmının Türkçe olması gerekliliğini belirtmiş.
Bu kitabı yayına hazırlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Rifat Börekçi 29 Kasım 1860 yılında Ankara’nın Beynam köyünde doğdu. Babası Börekçizadelerden Ali Kazım Efendi’dir. Ölüm tarihi olan 5 Mart 1941 yılına kadar Diyanet İşleri Başkanlığını sürdürdü.
Kitapta Yer Alan Hutbe Başlıkları:
HUTBE 1 / Çalışan Mükafatını Görür
HUTBE 2 / Vatan Müdafaası
HUTBE 3 / Tayyare Cemiyetine Yardım
HUTBE 4 / Temizlik
HUTBE 5 / Sağlığın Başı Temizliktir
HUTBE 6 / Nezafet
HUTBE 7 / İman, Amel
HUTBE 8 / Mümini Kâmil
HUTBE 9 / Namazın Hikmet Meşruiyeti
HUTBE 10 / Namaz ve Hikmeti
HUTBE 11 / Peygamberimiz Efendimizin Ahlakı
HUTBE 12 / Anaya Babaya İtaat
HUTBE 13 / Anaya Babaya Hürmet
HUTBE 14 / Evlenmek, Evlâd Yetiştirmek
HUTBE 15 / Herkes Kazancına Bağlıdır
HUTBE 16 / İslam Dininde Sayın Kıymeti
HUTBE 17 / Say ve Amel
HUTBE 18 / Ticaret
HUTBE 19 / Ticaret
HUTBE 20 / Sanat
HUTBE 21 / Ziraat
HUTBE 22 / Ebnai Cinsimize Hürmet ve Muavenet
HUTBE 23 / Öksüzlere Yardım
HUTBE 24 / Öksüzleri Himaye Etmek
HUTBE 25 / Allah’ın Peygamberin Hayat Verecek Emirleri
HUTBE 26 / Allah’ı Sevmek Peygambere İttibağ Etmek
HUTBE 27 / Ramazan’ı Şerif ve Oruç
HUTBE 28 / Oruç ve Ehemmiyeti
HUTBE 29 / Kötü Huylardan Tehzir
HUTBE 30 / Su-i Zan, Tecessüs, Gıybet
HUTBE 31 / İstihza, Kötü Söz, Kötü Lakap
HUTBE 32 / Eksik Ölçenler, Yanlış Tartanlar
HUTBE 33 / Dünya ve Ahiret İçin Çalışmak, Fesat Çıkarmamak
HUTBE 34 / Nifak ve Hased
HUTBE 35 / Allah’tan Korkmak, Nas ile Hoş Geçinmek
HUTBE 36 / Emanete Riayet
HUTBE 37 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 38 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 39 / İşretin İçtimai Zararları
HUTBE 40 / Kumarın Fenalığı
HUTBE 41 / Hekim, İlaç, Hastalık
HUTBE 42 / Herkes Yaptığının Cezasını Bulacak
HUTBE 43 / Kardeşlik Dargınlık
HUTBE 44 / Tevazu Kibir
HUTBE 45 / Mevlid
HUTBE 46 / Miraç
HUTBE 47 / Kadir Gecesi
HUTBE 48 / Ramazan Bayramı
HUTBE 49 / Kurban Bayramı
HUTBE 50 / Ramazan Bayramı Haftası
HUTBE 51 / Askerliğin Şerefi
0 notes
ha-kan-kara-yel · 5 years
Text
Tumblr media
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Türkçe Hutbeleri yeniden yayınlandı
1927 yılında Atatürk’ün talimatıyla hazırlanan 51 adet hutbe Osmanlıca harflerle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kitap şeklinde yayınlanarak tüm camilerde okutulmak üzere dağıtılmıştı. Heyamola Yayınları 90 yıl sonra söz konusu hutbeleri Türkçe harflerle yeniden yayınladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yurt gezilerinde pek çok defa Hutbelerin Türkçe okunmasını gerektiğini söylemiş.
Cumhuriyet öncesi ilk Türkçe hutbe, TBMM ‘nin Abdülmecid Efendiyi halife seçen kararının ilgiliye tebliği esnasında, 22 Kasım 1922 günü İstanbul Fatih Camiinde Kırşehir Milletvekili Müfit Kurutluoğlu tarafından okunmuş. Müfit Efendi, bu Hutbesinde Arapça Allah’a ve Peygamber’e dua ve övgü bölümleri dışında hutbenin tümünü Türkçe okumuş. (Ali Fuat Cebesoy, General Ali Fuat Cebesoy’un Siyasi Hatıraları, İstanbul, 1957, s. 165)
Daha sonra Meclis kararıyla (TBMM Zabıt Ceridesi, s. 2 1 9-225), Diyanet İşleri Başkanlığı Türkçe Hutbe için görevlendirilir. 1926 yılı sonlarında beş uzmandan oluşan bir komisyonca hazırlanan 58 hutbe örneği Diyanet İşleri Başkanlığına sunulur.
Bu hutbelerden 51 adetini uygun bulan zamanın Diyanet İşleri Başkanı M. Rıfat Börekçi, bir yazı ekinde hutbeleri hatiplere gönderir. Ayrıca yazıda dua-övgü ile bundan sonra gelen Kur’an ve Hadis metinlerinin Arapça ve Türkçe, öğüt kısmının ise sadece Türkçe okunmasını istemiştir. Bu talimat, 1927 yılında yürürlüğe konulur.
Ayrıca 1927 yılında Diyanet İşleri Başkanlığınca içerisinde 51 adet Türkçe hutbe bulunan bir kitap bastırılır. Şu anda elinizde bulunan bu kitapta M. Rıfat Börekçi, hutbenin nasıl okunacağını, pek uzun tutulmaması gerektiğini ve hutbenin bir ibadet olduğunu anlattıktan sonra dil konusuna değinilmiş. Bu konuda Allah’a hamd (Allah’a karşı şükran duygusunu bildirme) ve Peygamber’e Salat-ü Selam’ı içeren kısmının Arapça olmakla beraber, öğüt kısmının Türkçe olması gerekliliğini belirtmiş.
Bu kitabı yayına hazırlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Rifat Börekçi 29 Kasım 1860 yılında Ankara’nın Beynam köyünde doğdu. Babası Börekçizadelerden Ali Kazım Efendi’dir. Ölüm tarihi olan 5 Mart 1941 yılına kadar Diyanet İşleri Başkanlığını sürdürdü.
Kitapta Yer Alan Hutbe Başlıkları:
HUTBE 1 / Çalışan Mükafatını Görür
HUTBE 2 / Vatan Müdafaası
HUTBE 3 / Tayyare Cemiyetine Yardım
HUTBE 4 / Temizlik
HUTBE 5 / Sağlığın Başı Temizliktir
HUTBE 6 / Nezafet
HUTBE 7 / İman, Amel
HUTBE 8 / Mümini Kâmil
HUTBE 9 / Namazın Hikmet Meşruiyeti
HUTBE 10 / Namaz ve Hikmeti
HUTBE 11 / Peygamberimiz Efendimizin Ahlakı
HUTBE 12 / Anaya Babaya İtaat
HUTBE 13 / Anaya Babaya Hürmet
HUTBE 14 / Evlenmek, Evlâd Yetiştirmek
HUTBE 15 / Herkes Kazancına Bağlıdır
HUTBE 16 / İslam Dininde Sayın Kıymeti
HUTBE 17 / Say ve Amel
HUTBE 18 / Ticaret
HUTBE 19 / Ticaret
HUTBE 20 / Sanat
HUTBE 21 / Ziraat
HUTBE 22 / Ebnai Cinsimize Hürmet ve Muavenet
HUTBE 23 / Öksüzlere Yardım
HUTBE 24 / Öksüzleri Himaye Etmek
HUTBE 25 / Allah’ın Peygamberin Hayat Verecek Emirleri
HUTBE 26 / Allah’ı Sevmek Peygambere İttibağ Etmek
HUTBE 27 / Ramazan’ı Şerif ve Oruç
HUTBE 28 / Oruç ve Ehemmiyeti
HUTBE 29 / Kötü Huylardan Tehzir
HUTBE 30 / Su-i Zan, Tecessüs, Gıybet
HUTBE 31 / İstihza, Kötü Söz, Kötü Lakap
HUTBE 32 / Eksik Ölçenler, Yanlış Tartanlar
HUTBE 33 / Dünya ve Ahiret İçin Çalışmak, Fesat Çıkarmamak
HUTBE 34 / Nifak ve Hased
HUTBE 35 / Allah’tan Korkmak, Nas ile Hoş Geçinmek
HUTBE 36 / Emanete Riayet
HUTBE 37 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 38 / İçkinin Fenalığı
HUTBE 39 / İşretin İçtimai Zararları
HUTBE 40 / Kumarın Fenalığı
HUTBE 41 / Hekim, İlaç, Hastalık
HUTBE 42 / Herkes Yaptığının Cezasını Bulacak
HUTBE 43 / Kardeşlik Dargınlık
HUTBE 44 / Tevazu Kibir
HUTBE 45 / Mevlid
HUTBE 46 / Miraç
HUTBE 47 / Kadir Gecesi
HUTBE 48 / Ramazan Bayramı
HUTBE 49 / Kurban Bayramı
HUTBE 50 / Ramazan Bayramı Haftası
HUTBE 51 / Askerliğin Şerefi
0 notes