#enfeksiyon
Explore tagged Tumblr posts
lefkosahaberleri · 1 month ago
Text
Tayfur Havutçu'nun Sağlık Durumu ve Destek Mesajları
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/tayfur-havutcunun-saglik-durumu-ve-destek-mesajlari-19625/
Tayfur Havutçu'nun Sağlık Durumu ve Destek Mesajları
Tumblr media
Tayfur Havutçu’nun sağlık durumu hakkında en son gelişmeleri ve sevenlerinin destek mesajlarını keşfedin. Futbol dünyasında önemli bir figür olan Havutçu’ya yönelik dayanışma ve umut dolu sözleri bu içerikte bulabilirsiniz.
https://lefkosa.com.tr/tayfur-havutcunun-saglik-durumu-ve-destek-mesajlari-19625/ --------
0 notes
cuneytyardimci · 4 months ago
Text
WHO'nun Mpox İçin PHEIC Kararı: Maymun Çiçeği Korkutmalı Mı?
WHO’NUN MPOX İÇİN PHEIC KARARI:MAYMUN ÇİÇEĞİ KORKUTMALI MI? Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 14 Ağustos 2024 tarihinde Maymun Çiçeği (Mpox) için PHEIC ilan etti; Peki ama nedir bu PHEIC dedikleri ve ne kadar korkmalıyız? Şu bir gerçek ki pandemi döneminde sağlık otoriteleri pek başarılı bir sınav veremedi;  Açıkçası başta WHO olmak üzere karar alıcı kurumlar oldukça fazla itibar ve güven kaybı…
0 notes
temelisg · 4 months ago
Text
0 notes
neiyigelir · 8 months ago
Text
İdrar Yolu Enfeksiyonuna Ne İyi Gelir?
1 note · View note
hastayaslibakimkursu · 9 months ago
Text
HAVA VE SOLUNUMLA BULAŞAN HASTALIKLAR
Tumblr media
Solunum Yoluyla Bulaşan Hastalıklar Nelerdir?
Çalışma ortamı içerisinde hava ve solunum hastalıkları en sık bulaşan hastalıkların başında gelir. Bu gruba giren hastalık etkenlerinin çoğunluğunu virüsler oluşturur. Üst solunum yollarında enfeksiyonlara neden olan çok sayıda virüs (influenza, parainfluenza, adenovirüs, rhinovirüs vb.) ile kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, kabakulak virüsleri organizmaya hava yoluyla girer. - İlaç Çeşitleri Read the full article
1 note · View note
ilkyardimkursu · 11 months ago
Text
ENFEKTE YARALAR
Tumblr media
Enfekte Yaralar Nedir?
Enfekte yaralar, Enfekte yaralar nedir?
Tumblr media
Mikrop kapma ihtimali olan yaralardır. Enfeksiyon riski yüksek yaralar şunlardır: - Gecikmiş yaralar (6 saatten fazla), - Dikişleri ayrılmış yaralar, Read the full article
1 note · View note
karaca2508-blog · 1 year ago
Text
Biyolojik Riskler
Tumblr media
Biyolojik riskler, Herhangi bir enfeksiyona, alerjiye veya zehirlenmeye neden olabilen, genetik olarak değiştirilmiş olanlar da dahil Mikroorganizmalar, Hücre kültürleri ve insan endoparazitleri içerir.
Biyolojik Riskler
Çalışma yaşamında biyolojik risk etkenleri denildiğinde akla, herhangi bir enfeksiyona, alerjiye veya zehirlenmeye neden olabilen, (genetik olarak değiştirilmiş olanlar da dahil) mikroorganizmalar, hücre kültürleri ve insan parazitleri gelir. Mikroorganizma, mikroskobik boyuttaki canlıları belirtmek için kullanılan genel bir terimdir. Günümüzde bilimsel dilde, mikrop teriminin daha modern bir karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bu metinde (ve konuya ili��kin yönetmelikte) mikroorganizma, genetik materyalini replikasyon veya aktarma yeteneğinde olan hücresel veya hücresel olmayan mikrobiyolojik varlığı ifade etmek için kullanılmaktadır.
Mesleki Biyolojik Riskler
Biyolojik riskler, yukarıda belirtilen durumlara neden olan tüm virüsler, bakteriler, mantarlar ve parazitleri kapsamaktadır. Ulusal ve uluslar arası İSG standartlarında bu riskler zararlı veya toksik olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte bu düzenlemelerin çoğunda biyolojik tehlikelerin, başlıca mikroorganizmalar veya enfeksiyöz etmenler olarak sınırlandırıldığı görülmektedir. İşyerlerinde bulunan biyolojik risk etmenlerinin tayininde, daha ziyade tarım işçileri, sağlık çalışanları ve laboratuar çalışanları üzerine yoğunlaşılmıştır. Bunun yanı sıra diğer işkollarında çalışanların maruz kaldığı mesleki biyolojik riskler şöylece örneklendirilebilir: - Tarım: Ürünün yetiştirilmesi ve hasadı, Hayvancılık, Ormancılık, Balıkçılık - Tarımsal ürünler: Gıda paketleme, Depolama: tahıl siloları, tütün ve diğerleri, Hayvan tüyleri ve derilerinin işlenmesi, Tekstil fabrikaları, Ağaç işleme: marangozhaneler - Laboratuvar hayvanlarının bakımı - Sağlık bakımı: Hasta bakımı: tıbbi ve dental - Farmasötik ve bitkisel ürünler - Kişisel bakım: Saç bakımı, vücut bakımı - Klinik ve araştırma laboratuvarı - Biyoteknoloji: Üretim işlemleri - Günlük bakım merkezleri - Bina onarımı: "Hasta" binalar - Katı ve sıvı atıkların yok edilmesi - Endüstriyel atıkların yok edilmesi Biyolojik bir etkenin sağlıklı kişide hastalığa yol açması; - Etkenin hasta etme yetisinin yüksekliğine (patojenite-virülans) - Bulaşma yollarına (temas, ortak kullanılan cansız maddeler, hava ve vektörler) - Konakçı adı verilen kişinin duyarlılığına - Çevre etmenlerine (ısı değişiklikleri, nem, radyasyon, hava basıncı, hava akımının hızı, kimyasal maddeler, gazlar ve toksinler) bağlıdır.  
Biyolojik Risk Grupları
Biyolojik etkenler enfeksiyon risk düzeyine göre 4 risk grubunda sınıflandırılır: Grup 1 biyolojik etkenler: İnsanda hastalığa yol açma olasılığı bulunmayan biyolojik etkenlerdir. Grup 2 biyolojik etkenler: İnsanda hastalığa neden olabilen, çalışanlara zarar verebilecek, ancak topluma yayılma olasılığı olmayan, genellikle etkili korunma veya tedavi olanağı bulunan biyolojik etkenlerdir. Grup 3 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski bulunabilen ancak genellikle etkili korunma veya tedavi olanağı olan biyolojik etkenlerdir. Grup 4 biyolojik etkenler: İnsanda ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar için ciddi tehlike oluşturan, topluma yayılma riski yüksek olan ancak halen etkili korunma ve tedavi yöntemi bulunmayan biyolojik etkenlerdir. Mikroorganizmalar Mikroorganizmalar, tek bir hücre veya hücre grupları olarak yaşayan büyük ve farklı bir organizma grubudur. Mikrop hücreleri, doğada yalnız yaşayamayan ancak çok hücreli organizmaların parçası olarak yaşayabilen hayvan ve bitki hücrelerinden farklılık gösterir. Mikroorganizmalar, diğer canlı formlarına öldürücü olan koşullarda dahi yaşayabilir. Bu mikropların üç ana kaynağı vardır: - Bazı kendine özgü işlerle ilişkili çeşitli substratların mikrobiyal ayrışmasından oluşanlar: küf mantarı- hipersensitif pnömonit - Çevresenin belirli tipleriyle ilişkili olanlar: su donanımındaki bakteriler - Belirli bir patojen barındıran enfekte kişilerden kaynaklananlar. Çalışma ortamında büyük bir dağılım göstererek insanlarla etkileşime giren ve zarar veren mikroorganizmalar, virüsler, bakteriler, mantarlar ve diğerleri (Protozoalar) olarak dört ana grupta toplanmaktadır.   Çalışma Ortamları Tıp ve laboratuvar çalışanları ve diğer sağlık çalışanları eğer uygun koruyucu önlemler alınmazsa mikroorganizmalar tarafından enfeksiyona maruz kalırlar. Hastane çalışanları birçok biyolojik tehlikelere maruz kalmaktadır: HIV, Hepatit B, Herpes virüs, Rubella ve Tbc gibi. Tarım sektöründe çalışma, geniş bir mesleki tehlikeyle ilişkilidir. Organik toza maruziyet ve havadaki mikroorganizma ve toksinlere maruziyet solunum sistemi hastalıklarına yol açabilir. Bunlar; Kr. Bronşit, astım, Hipoersensit,if pnömonit, organik toz sendromu ve KOAH şeklinde sıralanabilir. Bazı ağaç tozlarına maruziyet de astım, konjunktivit, rinit veya alerjik dermatit ile sonuçlanabilir.   Enfeksiyon Riski Çalışanların maruz kaldığı biyolojik riskler, tarihsel olarak ilk sağlık çalışanlarından tespit edilmiştir. Yıllar boyunca birçok sağlık çalışanı, araştırma yaparken veya hastalıkların tedavisi sırasında biyolojik etmenlere bağlı olarak hastalanmış hatta yaşamlarını kaybetmiştir. Hastane ve tıbbi araştırma merkezlerinde bilinen birçok ciddi tehlikeye karşın sağlık ve güvenlikle ilgili kurallar sıklıkla ihmal edilmiştir. Bundan başka, tanı ve tedavi amacıyla kullanılan iyonize radyasyon, sitostatik ilaçlar, anestetik gazlar gibi yeni teknik ve ilaçların sonradan çıkan yan etkileri de nadir olmayarak sağlık çalışanları ve ailelerinin sağlığını tehlikeye atmıştır. Tehlikeler, sağlık bakımının yapıldığı her yerde olmakla birlikte en büyük risk hastane ve araştırma merkezlerinde çalışanlar için söz konusudur. Meslek hastalıklarının ekonomik sonuçları; kaybolan işgücünü, bunun yarattığı mali kayıp, tıbbi bakımın maliyeti gibi parametrelerle ölçülebilir. Ama aslında sonuçlar kişi ve ailesi için ekonomik, fiziksel ve psikolojik hasarların ötesine gitmekte; düşüklerde artma, konjenital anomaliler, prematüre doğumlar, düşük kilolu bebekler, perinatal ölümler ve mutasyon hızında artma görülmektedir. Etken, kişinin kendisinde yerleşik ise iç kaynaklı (endojen), dışarıdan alınmışsa dış kaynaklı (ekzojen) enfeksiyondan bahsedilir.
Tumblr media
Mikroorganizmaların çalışanlar üzerindeki etkileri     Enfeksiyon Zinciri Sağlık çalışanlarında enfeksiyon riskinin genel nüfusa göre neden yüksek olduğunu daha kolay anlamak için enfeksiyon zinciri kavramını gözden geçirmekte yarar vardır. Enfeksiyon hastalığı; enfeksiyon etkeni ile duyarlı kişi arasındaki ilişkiden kaynaklanır. Etken ve duyarlı kişinin arasına bulaşma yolları konulduğunda enfeksiyon zinciri tamamlanmış olmaktadır. Enfeksiyon zinciri üç halkadan oluşur: Enfeksiyon Etkeni:   Bir enfeksiyon etkeninin hastalık yapabilme yeteneği patojenite; etkenin ağır veya öldürücü bir hastalık tablosuna yol açma yeteneği ise virülans olarak tanımlanır. Sağlık hizmeti verilen birimlerde, özellikle hastanelerin belirli bölümlerinde patojenitesi ve virülansı çok yüksek dirençli mikroorganizmaların varlığı ve yoğunluğu iyi bilinen ve araştırmalarla saptanmış bir olgudur. Hastane enfeksiyonu etkenleri hastalarla birlikte, sağlık çalışanlarını da tehdit eder. Başlıca enfeksiyon etkenleri şunlardır: Başlıca enfeksiyon etkenleri şunlardır: Asellüler - Prionlar ( Read the full article
0 notes
saglikvehastalik · 1 year ago
Text
Bademcik İltihabı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nelerdir?
Tumblr media
Bademcik iltihabı, boğazın her iki tarafında bulunan bademcik adı verilen lenf dokularının enfeksiyon kapması sonucu oluşan bir hastalıktır. Bademcikler, vücudun bağışıklık sisteminin bir parçası olarak ağız ve burun yoluyla giren mikropları yakalamaya ve yok etmeye çalışır. Ancak bazen bu mikroplarla savaşırken kendileri de iltihaplanabilir. Bu durumda bademcik iltihabı ortaya çıkar. Bademcik iltihabının en yaygın nedeni virüslerdir. Özellikle soğuk algınlığı, grip, mononükleoz gibi viral enfeksiyonlar bademcik iltihabına yol açabilir. Bademcik iltihabının yaklaşık ’inde ise bakteriler rol oynar. Bunların başında da A grubu beta hemolitik streptokok adı verilen bakteri gelir. Bu bakteri, bademcik iltihabının yanı sıra boğaz enfeksiyonu, ateşli romatizma, akut glomerülonefrit gibi ciddi hastalıklara da neden olabilir.
Bademcik iltihabının belirtileri nelerdir?
Bademcik iltihabının en belirgin belirtisi boğaz ağrısıdır. Boğazda yanma, batma, kuruluk, yutkunmada zorluk gibi şikayetler oluşur. Ayrıca bademciklerde kızarıklık, şişlik, irin veya beyaz lekeler görülebilir. Bademcik iltihabında genellikle ateş de yükselir. Ateşin derecesi enfeksiyonun şiddetine göre değişebilir. Bazı durumlarda 40 dereceye kadar çıkabilir. Bademcik iltihabında ayrıca baş ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, kulak ağrısı, boyunda lenf bezlerinde şişme ve ağrı gibi belirtiler de görülebilir.
Bademcik iltihabının tedavisi nasıl yapılır?
Bademcik iltihabının tedavisi enfeksiyonun nedenine göre değişir. Viral enfeksiyonlarda genellikle antibiyotik kullanımına gerek yoktur. Virüsler antibiyotiklere duyarlı değildir ve vücut kendi kendine iyileşebilir. Bu durumda tedavi semptomatiktir. Yani belirtileri hafifletmeye yöneliktir. Boğaz ağrısını azaltmak için ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Bol sıvı alımı, tuzlu su ile gargara yapmak, pastil emmek, bal veya limonlu çay içmek gibi evde uygulanabilecek yöntemler de faydalı olabilir. Bakteriyel enfeksiyonlarda ise antibiyotik tedavisi gereklidir. Doktorunuzun reçete ettiği antibiyotiği tam dozda ve sürede kullanmanız önemlidir. Antibiyotik tedavisinin erken bırakılması veya eksik yapılması enfeksiyonun tekrarlamasına veya komplikasyonlara yol açabilir. Bakteriyel enfeksiyonlarda da semptomatik tedavi uygulanabilir.
Tumblr media
Bademcik İltihabı
Bademcik iltihabında ne zaman doktora başvurmalısınız?
Bademcik iltihabında genellikle evde uygulanan tedavi ile iyileşme sağlanabilir. Ancak bazı durumlarda doktora başvurmak gerekir. Bunlar şunlardır: - Boğaz ağrısı çok şiddetli ise veya yutkunmak imkansız hale gelirse - Ateş 38,5 dereceden yüksek ise veya 3 günden uzun sürerse - Nefes almakta zorluk, hırıltı, ses kısıklığı veya solunum durması gibi belirtiler varsa - Bademciklerde çok büyük şişlik, irin veya kanama varsa - Boyunda çok büyük lenf bezleri veya sertlik varsa - Baş ağrısı, kusma, boyun tutulması, bilinç bulanıklığı gibi menenjit belirtileri varsa - Ateşli romatizma veya akut glomerülonefrit gibi komplikasyonlar gelişirse
Bademcik iltihabının önlenmesi için neler yapılabilir?
Bademcik iltihabının önlenmesi için bazı önlemler alınabilir. Bunlar şunlardır: - Bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı ve dengeli beslenmek, yeterli uyumak, stresten uzak durmak, egzersiz yapmak - Soğuk algınlığı ve grip gibi viral enfeksiyonlardan korunmak için elleri sık sık yıkamak, ortak kullanılan eşyaları dezenfekte etmek, hasta kişilerle teması azaltmak - Ağız ve diş sağlığına dikkat etmek, düzenli diş fırçalamak, diş ipi kullanmak, diş hekimine kontrole gitmek - Sigara ve alkol kullanmamak veya azaltmak - Alerjiye neden olan maddelerden uzak durmak - Kuru ve kirli havadan kaçınmak, nemlendirici kullanmak Bademcik iltihabı bulaşıcı bir hastalıktır. Özellikle viral enfeksiyonlarda, hasta kişilerin hapşırma, öksürme, konuşma gibi yollarla salgıladıkları damlacıklar aracılığıyla başkalarına geçebilir. Bu nedenle bademcik iltihabı olan kişilerin diğer insanlarla yakın temasını azaltması, maske takması, ellerini sık sık yıkaması ve ortak kullanılan eşyaları dezenfekte etmesi gerekir. Bademcik iltihabı hamilelikte hem anne hem de bebek için bazı riskler taşıyabilir. Hamilelikte bağışıklık sistemi zayıfladığı için bademcik iltihabına yakalanma olasılığı artar. Ayrıca bademcik iltihabının neden olduğu ateş, ağrı, enfeksiyon gibi durumlar hamileliğin normal seyrini bozabilir. Bu nedenle hamilelerin bademcik iltihabını önlemek için hijyene dikkat etmesi, sağlıklı beslenmesi ve doktor kontrolünde olması önemlidir. - Tuzlu su ile gargara yapmak: Tuzlu su, bademciklerdeki mikropları öldürmeye ve şişliği azaltmaya yardımcı olur. Günde birkaç kez tuzlu su ile gargara yapmak boğaz ağrısını hafifletebilir. - Bal veya limonlu çay içmek: Bal veya limonlu çay, boğazda yumuşatıcı ve antiseptik etki gösterir. Ayrıca bal, C vitamini ve antioksidanlar açısından zengindir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. - Zencefil veya zerdeçal kullanmak: Zencefil veya zerdeçal, iltihap önleyici ve ağrı kesici özelliklere sahiptir. Zencefil veya zerdeçal rendeleyerek suya veya çaya ekleyebilir veya toz halinde bal ile karıştırarak tüketebilirsiniz. - Adaçayı veya papatya çayı içmek: Adaçayı veya papatya çayı, boğazda rahatlatıcı ve yatıştırıcı etki yapar. Ayrıca adaçayı veya papatya çayının antienflamatuar ve antimikrobiyal özellikleri vardır. - Sarımsak yemek: Sarımsak, doğal bir antibiyotiktir ve bademcik iltihabına neden olan mikropları yok eder. Sarımsağı çiğ olarak yiyebilir veya yemeklere ekleyebilirsiniz. - Peritonsiller apse: Bademciklerin etrafında irin dolu bir kese oluşmasıdır. Bu durumda şiddetli boğaz ağrısı, yüksek ateş, ağız kokusu, nefes almada zorluk gibi belirtiler görülür. Peritonsiller apse acil tedavi gerektirir. - Ateşli romatizma: A grubu beta hemolitik streptokok enfeksiyonunun kalp, eklemler, deri ve sinir sistemi üzerinde oluşturduğu hasardır. Bu durumda eklem ağrısı, kalp yetmezliği, cilt döküntüsü, hareket bozuklukları gibi belirtiler görülür. Ateşli romatizma kalıcı hasarlara neden olabilir. - Akut glomerülonefrit: A grubu beta hemolitik streptokok enfeksiyonunun böbreklerde oluşturduğu iltihaptır. Bu durumda idrarda kan, yüzde ve bacaklarda şişlik, yüksek tansiyon, böbrek yetmezliği gibi belirtiler görülür. Akut glomerülonefrit ciddi komplikasyonlara yol açabilir. - Obstrüktif uyku apnesi: Bademciklerin çok büyük olması nedeniyle solunum yolunun tıkanması ve uyku sırasında nefes durmasıdır. Bu durumda horlama, uykuda boğulma hissi, gündüz aşırı uyku hali, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu gibi belirtiler görülür. Obstrüktif uyku apnesi kalp ve beyin sağlığı için risk oluşturabilir. - Bademcik iltihabı ameliyatından sonra şunlara dikkat etmek gerekir: - Ameliyat sonrasında bol sıvı almak ve yumuşak gıdalar yemek. Sert, baharatlı, asitli veya sıcak gıdalardan kaçınmak. - Ağrı kesici ve antibiyotik ilaçları doktorun reçete ettiği şekilde kullanmak. Aspirin gibi kanamayı artırabilecek ilaçlardan uzak durmak. - Boğazda kuruluk ve yanma hissini azaltmak için buzlu su emmek veya soğuk kompres yapmak. - Kanama, ateş, enfeksiyon veya solunum güçlüğü gibi komplikasyonlar oluşursa acil olarak doktora başvurmak. - Ameliyattan sonra en az bir hafta dinlenmek ve okul veya işe gitmemek. Fiziksel aktivite, sigara içme, alkol kullanma gibi boğazı tahriş edebilecek veya kanamayı artırabilecek faktörlerden kaçınmak. - Bağışıklık sistemini güçlendirmek için sağlıklı ve dengeli beslenmek, yeterli uyumak, stresten uzak durmak, egzersiz yapmak - Soğuk algınlığı ve grip gibi viral enfeksiyonlardan korunmak için elleri sık sık yıkamak, ortak kullanılan eşyaları dezenfekte etmek, hasta kişilerle teması azaltmak - Ağız ve diş sağlığına dikkat etmek, düzenli diş fırçalamak, diş ipi kullanmak, diş hekimine kontrole gitmek - Sigara ve alkol kullanmamak veya azaltmak - Alerjiye neden olan maddelerden uzak durmak - Kuru ve kirli havadan kaçınmak, nemlendirici kullanmak - Doktorun önerdiği takdirde bademcik iltihabı ameliyatı olmak Bademcik iltihabı, bademciklerin enfeksiyon kapması sonucu oluşan yaygın bir hastalıktır. Virüs veya bakteri kaynaklı olabilir. Boğaz ağrısı, ateş, bademcik şişmesi gibi belirtiler verir. Tedavisi enfeksiyonun nedenine göre antibiyotik veya semptomatik tedavi şeklindedir. Komplikasyonlara yol açabileceği için doktora başvurmak gerekir. Önlemek için bağışıklık sistemini güçlendirmek ve hijyene dikkat etmek önemlidir. Read the full article
0 notes
mansetmalatya · 2 years ago
Text
Temiz Su ve Hijyen Eksikliği, Cilt Hastalıkları İçin de Büyük Tehlike
Tumblr media
Deprem bölgelerinde cilt sorunları baş göstermeye başladı. Uzmanlar temiz su ve hijyen eksikliği nedeniyle dermatolojik hastalıkların arttığını söylüyor. Görüşlerine başvurduğumuz Dermotoloji Uzmanı Dr. Sedef Yücel “Suların kirli olması, kalıcı kir ve enfeksiyon, salgın hastalık tehlikesi demektir” dedi. Deprem bölgesinde yaşanan bir çok sağlık sorunun yanında pek az dikkate alınsa da cilt hastalıkları konusunda uzmanlar uyarıyor. Çadırda kalan vatandaşların cilt bakımında dikkat etmesi gereken noktaları 9koy.org adına uzmanıyla konuştuk. Dermotolog Sedef Yücel “İlk olarak hijyen şartlarının tam olarak sağlanması gerekir. Bu durumlarda suyun tam olarak dezenfeksiyonu sağlanamamakta, deri veya deri dışı vücut sistemlerinde çeşitli enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Su ve sabun kullanımı oldukça önemli. Kolonya ve dezenfektan bulundurmak, gerektiğinde kullanmak çok önemli” dedi. Bu ürünlerin fazla kullanıması halinde de deride kuruma, tahriş ve egzama olabileceğini hatırlatan Dr. Sedef Yücel şunları söyledi: “Gereksiz dezenfektan kullanımı cilt yaralarına neden olabilir. Bunu önlemek için özellikle ellerin sık sık nemlendirilmesi gereklidir. Yoğun toprak, kimyasal vb temaslar öncesinde ise eldiven kullanımı doğru olacaktır. Şüpheli deri lezyonları olması ya da saçlı deride kepek benzeri döküntüler olması halinde mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.”
Tumblr media
“Sudaki yabancı maddeler deri enfeksiyonuna yol açabilir” Uzman Dr. Yücel, deprem bölgelerinde suların normale dönmemesi ve çamurlu akışına ilişkin olarak ise “En başta deri enfeksiyonu olasılığını artırmaktadır. Ayrıca sudaki yabancı maddelerin deride yarattığı iritasyon nedeniyle egzama dediğimiz kaşıntılı deri hastalığı olabilmektedir” Temiz olmadığı halde insanların su kullanmaya mecbur kaldığını ifade Doktor Yücel tehlikeye şu sözlerle dikkat çekti: “Suların kirli olması nedeniyle hiç kullanılmaması ise kalıcı kir ve enfeksiyon, salgın hastalık başlaması demektir. Bu nedenle çadır ve konteyner kentlerde öncelikli olarak su ve kanalizasyon sisteminin doğru ve yeterli bir şekilde kurulması ve sık sık kontrol edilmesi gerekmektedir. İki şekilde cilt hastalıkları oluşabilmektedir. Deride zaten mevcut olan mikroorganizmalar terleme, kirli kıyafet, yeterince kişisel temizliğin yapılmaması nedeniyle fırsatçı bir şekilde enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Sıcaklık, ardından pişik benzeri kıvrım yeri ve genital bölge kızarıklıkları oluşup bunların üzerinde fırsatçı dediğimiz bakteri ve mantar enfeksiyonları oluşabilir. Temiz, pamuklu sıkı olmayan kıyafetleri tercih etmek gereklidir. Diğer bir enfeksiyon şekli ise, çöplerin aynı ortamda tutulmaması, ortak kullanılan ıslak zeminlerde yeterince dezenfeksiyon sağlanamaması, kişisel eşya kullanımı (terlik, havlu gibi) yerine ortak kullanılması sonucu çeşitli bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasıdır. Özellikle saçlı deride kaşıntı, vücutta kaşıntı ve bazen döküntü olması durumu bit, uyuz gibi bulaşıcı salgın hastalıkların habercisi olabilir. Mutlaka şüpheli durumda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.” Muhabir Berkman Dulcan’ın notu: “Ben de bir depremzede olarak söylüyorum ki, yaşadığımız büyük bir felaket ve hepimiz hem maddi hem de manevi ciddi kayıplar yaşadık. Bu saatten sonra yapmamız gereken yeniden elimizden geldiğince hayata tutunarak, sevdiklerimiz ile birlikte yeni bir hayat kurmak. Sağlık açısından mevcut koşulların yarattığı olumsuzlukları biliyoruz. Elimizden geldiğince hijyene dikkat ederek, kendimizi ve çevremizi temiz tutmak, ortak alanlarda yine aynı özveriyi göstermeloyiz. Vücudumuzu düzenli kontrol ederek şüpheli durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna veya dermatoloji uzmanına görünmeliyiz.” Read the full article
0 notes
cuy-i-ruh · 8 months ago
Text
Ha bi de bu sabah benim tuhaf karşıladığım bir şey oldu. sınıftan ders veren 6 arkadaşız. benim de yakın olduğum N. abla sabah ihtisas dersine uyanamamış. biz de bi yandan dersteyiz bir yandan grupta yazışıyoruz diğer arkadaşlarla filan. uyanınca 'beni niye uyandırmadınız, yokluğumu niye fark etmediniz ' diye tribe girdi. kendimi düşündüm. uyanamamış olsam bunu kimseye yüklemezdim. Aradım açmadı filan. bildiğiniz trip yedim. Yani dedim ki sonra arayınca 'bana yapma ben anlamlı bulmuyorum bu yaştan sonra' ki abla bende 11 12 yaş büyük. dedim ki tribi eşine yap yani bana niye yapıyorsun. yaparım diyor sen anlamlı bulmasan da olur. Ne denir ki bilemedim. sevdiğim de bi abla ama bu tavrını çok manasız ve hatta gereksiz buldum.
Bana mı çok garip geliyor, anlamadım. Bu konuda fikri olan varsa ve paylaşırsa sevinirim.
10 notes · View notes
dolunaysuratlikadin · 2 years ago
Note
Kalktım baktım gecenin üçündeymişim ben nasıl bir kadınım hiç sevilmemişim
Efkar mood;
3 notes · View notes
cuneytyardimci · 9 months ago
Text
HPV Aşısı: Her Gün İki Kadın Hayatı Kurtarmanın En Kolay Yolu
HER GÜN İKİ KADININHAYATINI KURTARMANINEN KOLAY ve EN ETKİLİ YOLU HPV Aşısı: Her Gün İki Kadın Hayatı Kurtarmanın En Kolay Yolu – Photo by Sarah Cervantes on Unsplash Ülkemizde her gün iki kadının, HPV aşısı ile engellenebilecek rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğini biliyor muydunuz? Öte yandan, akşam bültenlerinde neredeyse istisnasız her gün kadın cinayetleri ile ilgili haberlere…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
iyitedavi · 1 month ago
Text
Üşüme Neden Olur? Üşümeye İyi Gelen Çözümler
Üşüme, vücut sıcaklığının düşmesi veya sağlık sorunlarından kaynaklanabilir. Soğuk hava, yetersiz beslenme, hipotiroid, anemi, hipoglisemi gibi nedenler bu duruma yol açabilir. Ayrıca enfeksiyonlar, virüsler ve panik atak gibi durumlar da üşümeye neden olabilir. Üşümeyi önlemek için dengeli beslenmek, yeterli sıvı tüketmek ve ortam sıcaklığını uygun seviyede tutmak önemlidir. Şik��yetler devam…
0 notes
temelisg · 4 months ago
Text
Çocuklar İçin Hijyen Eğitimi
Çocuklar İçin Hijyen Eğitimi: Sağlıklı Alışkanlıkları Eğlenceli Yollarla Öğretmek
Hijyen alışkanlıkları, özellikle çocuklar için erken yaşta kazandırıldığında sağlıklı bir yaşamın temelini oluşturur. Ancak çocukların bu alışkanlıkları benimsemeleri, eğlenceli ve interaktif yöntemlerle desteklendiğinde çok daha etkili olur. Bu makalede, çocuklar için hijyen eğitimi konusunda nasıl eğlenceli ve öğretici içerikler oluşturabileceğinizi, oyunlar, animasyon videolar ve yaratıcı etkinlikler gibi yöntemlerle detaylı olarak ele alacağız.
Tumblr media
1. Çocuklara Hijyen Eğitiminin Önemi
Hijyen kavramı, yalnızca temizlikle ilgili basit bir görev değil, aynı zamanda sağlık açısından kritik bir unsurdur. Çocuklarda hijyen eğitimi, onların sağlıklı alışkanlıklar edinmelerine yardımcı olur ve hastalıklardan korunmalarını sağlar. Ancak çocuklar, soyut kavramları anlamakta zorlanabilirler, bu nedenle hijyen eğitimini eğlenceli ve anlaşılır hale getirmek önemlidir.
Hijyen eğitimi, sadece bireysel sağlık için değil, aynı zamanda toplumsal sağlık açısından da önemlidir. Özellikle okul gibi kalabalık ortamlarda hijyen alışkanlıklarına sahip olmak, hastalıkların yayılmasını önlemede kritik bir rol oynar. Bu nedenle, çocuklara hijyen eğitimi verirken onların dikkatini çekecek yöntemler kullanmak, öğrenme sürecini daha etkili hale getirecektir.
2. Oyunlar ve Eğitici Aktiviteler
El Yıkama Oyunu
El hijyeni, çocukların öğrenmesi gereken ilk ve en önemli hijyen alışkanlıklarından biridir. El yıkama konusunda çocuklara eğlenceli bir oyun sunarak bu alışkanlığı kazandırabilirsiniz. Örneğin, çocuklar "mikrop avcısı" olabilir ve görünmez mikropları sabun ve suyla temizleme görevini üstlenebilirler. Bu tür oyunlar, hem eğlenceli hem de öğretici olacaktır.
El yıkama oyunu, çocukların sabun ve suyun mikropları nasıl etkili bir şekilde yok ettiğini anlamalarına yardımcı olur. Ayrıca, bu oyunlar çocukların el yıkamayı bir rutin haline getirmelerini teşvik eder.
Hijyeni Eğitimi Fiyat Al
Diş Fırçalama Yarışması
Diş hijyeni, çocuklar için önemli bir başka hijyen alışkanlığıdır. Diş fırçalama yarışması düzenleyerek, çocukların dişlerini doğru bir şekilde fırçalamalarını teşvik edebilirsiniz. Bu yarışma, çocukların diş fırçalama tekniklerini öğrenmelerine yardımcı olurken, aynı zamanda eğlenceli bir rekabet ortamı sağlar.
Diş fırçalama yarışması sırasında çocuklar, belirli bir süre içinde dişlerini en iyi şekilde fırçalamaya çalışır ve doğru teknikleri uygulayarak puan kazanırlar. Bu tür etkinlikler, diş fırçalama alışkanlığını eğlenceli hale getirir ve çocukların ağız sağlığını korumalarına yardımcı olur.
Mikrop Yakalama Oyunu
Mikropların yayılmasını önlemek, hijyen eğitiminin temel amaçlarından biridir. Mikrop yakalama oyunu, çocukların mikropların nasıl yayıldığını ve hijyen kurallarına uyarak bunları nasıl önleyebileceklerini öğrenmelerine yardımcı olur. Bu oyun, çocukların hijyenin önemini kavramalarını sağlar.
Mikrop yakalama oyunu sırasında çocuklar, çeşitli görevleri tamamlayarak mikropları yakalar ve temizler. Bu görevler arasında el yıkama, yüzey temizliği gibi hijyen uygulamaları yer alabilir. Bu sayede, çocuklar eğlenceli bir şekilde hijyen kurallarını öğrenir.
3. Animasyon Videolar ve Karakterlerle Eğitim
Karakterlerle Hijyen Hikayeleri
Çocuklar, sevdikleri karakterlerle daha kolay bağ kurar ve bu karakterlerin davranışlarını örnek alırlar. Hijyen eğitimi için sevimli ve eğlenceli karakterler kullanarak çocuklara hijyenin önemini anlatabilirsiniz. Örneğin, "Temizlik Süper Kahramanı" gibi bir karakter yaratabilir ve bu karakterin maceralarını anlatarak çocukların hijyen alışkanlıklarını pekiştirebilirsiniz.
Karakterlerle hijyen hikayeleri, çocukların ilgisini çeker ve onların hijyen kurallarını anlamalarını kolaylaştırır. Bu hikayelerde, diş fırçalama, el yıkama ve banyo yapma gibi temel hijyen alışkanlıkları vurgulanabilir.
Şimdi Hijyen Sertifikası Al
Eğitici Animasyon Videolar
Eğitici animasyon videolar, çocukların öğrenme süreçlerinde son derece etkili araçlardır. Görsel ve işitsel öğelerle desteklenen bu videolar, çocukların hijyen kurallarını öğrenmelerini sağlar. Özellikle renkli ve hareketli grafikler, çocukların dikkatini çekmekte oldukça başarılıdır.
Eğitici videolar, diş fırçalama, el yıkama, ve genel hijyen kurallarını eğlenceli bir şekilde anlatabilir. Bu videolar, çocukların hem eğlenmesini hem de hijyen konusunda bilinçlenmesini sağlar.
4. Boyama Kitapları ve Yaratıcı Faaliyetler
Hijyen Temalı Boyama Kitapları
Boyama kitapları, çocukların yaratıcılıklarını geliştirmeleri için harika bir araçtır. Hijyen temalı boyama kitapları, çocuklara hijyen alışkanlıklarını öğretirken aynı zamanda onların yaratıcılıklarını da destekler. Bu kitaplarda, çocukların boyaması için hijyen kahramanları, sabunlar, diş fırçaları ve banyo sahneleri gibi temalar yer alabilir.
Hijyen temalı boyama kitapları, çocukların hijyen kurallarını daha iyi anlamalarına yardımcı olur. Boyama sırasında hijyenle ilgili sohbetler yaparak çocukların bu konudaki farkındalıklarını artırabilirsiniz.
Yaratıcı El Sanatları ve Etkinlikler
Yaratıcı etkinlikler, çocukların hijyen konusunda öğrenme süreçlerini daha eğlenceli hale getirir. Örneğin, çocuklar kendi sabunlarını yapabilir veya hijyen temalı sanat projeleri üzerinde çalışabilirler. Bu tür etkinlikler, çocukların hijyen alışkanlıklarını daha kalıcı hale getirir.
Yaratıcı el sanatları, çocukların hijyen konusundaki bilgilerinin pekişmesine yardımcı olur. Örneğin, çocuklar diş fırçalama takvimleri hazırlayarak her gün dişlerini fırçaladıklarında bu takvimleri işaretleyebilirler.
5. Günlük Hijyen Rutini Takip Etme
Hijyen Takip Tablosu
Çocukların günlük hijyen rutinlerini takip etmelerini sağlamak için eğlenceli bir takip tablosu oluşturabilirsiniz. Bu tablo, çocukların her gün hijyen görevlerini yerine getirip getirmediklerini işaretlemelerine olanak tanır. Örneğin, her gün dişlerini fırçalayan, ellerini yıkayan ve banyo yapan çocuklar için bu tabloya eğlenceli çıkartmalar ekleyebilirsiniz.
Hijyen takip tablosu, çocukların hijyen alışkanlıklarını düzenli hale getirmelerine yardımcı olur. Ayrıca, bu tabloyu renklendirmek ve süslemek, çocukların hijyen konusundaki motivasyonlarını artırabilir.
Ödül Sistemi
Çocukların hijyen alışkanlıklarını pekiştirmek için bir ödül sistemi oluşturabilirsiniz. Bu sistem, hijyen görevlerini düzenli olarak yerine getiren çocukların küçük ödüller kazanmasını sağlar. Örneğin, belirli bir süre boyunca her gün dişlerini fırçalayan çocuklara küçük bir hediye verebilirsiniz.
Hijyeni Belgesi Al
Ödül sistemi, çocukların hijyen konusunda daha bilinçli olmalarını ve bu alışkanlıkları kalıcı hale getirmelerini teşvik eder. Aynı zamanda, bu sistem sayesinde çocuklar hijyen kurallarını uygulamanın önemini daha iyi anlarlar.
Sonuç olarak, çocuklar için hijyen eğitimi, onların gelecekte sağlıklı bir yaşam sürdürmelerine katkıda bulunur. Oyunlar, animasyon videolar, boyama kitapları ve yaratıcı etkinlikler gibi yöntemlerle çocuklara hijyenin önemini eğlenceli ve etkili bir şekilde öğretebilirsiniz. Bu yöntemler, çocukların hijyen alışkanlıklarını kazanmalarını sağlarken, onların bu alışkanlıkları günlük yaşamlarına entegre etmelerine yardımcı olur. Unutmayın, hijyen eğitimi sadece temizlik kuralları öğretmekle kalmaz; aynı zamanda sağlıklı bir yaşamın temelini atar.
Etiketler:
hijyen egitimi
hijyen kurallari
hijyen
0 notes
ankara-jinekolog · 11 months ago
Text
Kadınlar hamilelikte mantar enfeksiyonlarına karşı hassas olabilir. Östrojen hormonu arttıkça vajina ve salgıların artması, genital bölgenin sıcak ve nemli kalması bu nedenin ortaya çıkmasında rol oynar. Çünkü mantar enfeksiyonları nemli ve sıcak ortamlarda daha kolay çoğalır.
0 notes
tibbivearomatikbitkiler · 1 year ago
Text
Pandemi Sürecinde, Sağlık Çalışanlarının Tıbbi ve Aromatik Bitki Kullanımının Değerlendirilmesi
Pandemi Sürecinde, Sağlık Çalışanlarının Tıbbi ve Aromatik Bitki Kullanımının Değerlendirilmesi
#AromaterapiVeSağlıkÇalışanları, #AromatikBitkilerinRuhSağlığınaEtkisi, #AromatikBitkilerinSolunumYoluSağlığınaEtkisi, #BitkiDesteklerininStresYönetimindekiRolü, #BitkiselÇözümlerVeEnfeksiyonÖnleme, #Ethnobotany, #Etnobotanik, #PandemiDönemindeBitkiselIlaçlarınKullanımı, #PandemiSırasındaBitkiÇaylarınınRolü, #PandemiSürecindeBitkiTakviyeleri, #PandemiVeBitkiselÇözümler, #SağlıkÇalışanlarıBitkiTedavileri, #SağlıkÇalışanlarınınBitkiselTedaviDeneyimleri, #SağlıkPersonelininAromatikBitkileriKullanımı, #SağlıkPersonelininBitkiselBeslenmeYaklaşımları, #SağlıkProfesyonellerininBitkiÖnerileri, #SağlıkUzmanlarınınBitkiDestekleri, #SağlıkUzmanlarınınBitkiRehberliği, #TıbbiBitkilerVeBağışıklıkSistemiGüçlendirmesi, #TıbbiBitkilerinBağışıklıkSistemineKatkısı, #TıbbiBitkilerinGüvenliKullanımı, #TıbbiBitkilerinSağlıkÇalışanlarıIçinÖnemi, #TıbbiVeAromatikBitkiler https://is.gd/V6Lvbm https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/makaleler/pandemi-surecinde-saglik-calisanlarinin-tibbi-ve-aromatik-bitki-kullaniminin-degerlendirilmesi/
Pandemi Sürecinde, Sağlık Çalışanlarının Tıbbi ve Aromatik Bitki Kullanımının Değerlendirilmesi: Bu çalışmada, Covid-19 (Kovid-19) pandemisine karşı sağlık çalışanları tarafından, geleneksel olarak kullanılan tıbbi ve aromatik bitkilerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma tanımlayıcı modelde tasarlanmış olup 10 Temmuz-31 Aralık 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Türkiye’deki sağlık çalışanları araştırma evrenini oluşturup basit rastgele örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında, alan uzmanlarınca hazırlanan yarı yapılandırılmış anket formu kullanılmıştır. Demografik bilgiler ve tıbbi ve aromatik bitkiler olmak üzere iki kısımdan oluşan anket, Google forms üzerinden online olarak uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 24 paket programı kullanılmış, yüzdelik ve frekans hesaplamaları yapılmıştır.
Araştırmaya, Türkiye genelinde 1320 sağlık çalışanı katılmış olup, katılımcıların %55’i kadın, %45’i erkektir, meslek gruplarına göre dağılımı; %18’i hemşire, %16’sı sağlık memuru, %12’si hekim, %10’u ATT, %9’u paramedik, %9’u ebe, %8’i tıbbi sekreter, %7’si eczacı, %6’sı psikolog ve %5’i diğer (sosyal çalışmacı, müdür, diş hekimi vs.) şeklindedir. Çalışma sonucuna göre; sağlık çalışanlarının %77’si Covid- 19 pandemisinde tıbbi ve aromatik bitkilerin tamamen ve kısmen etkili olduğuna inandığını belirtmiş ve bunların %63’ü şifalı bitkileri kullanmıştır. Kullanılan bitkiler içinde kekik/Origanum sp. (%99), narenciye/Citrus sp. (%94) ve sarımsak/Allium sativum (%93) en yüksek düzeyde tercih edilmiştir. Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı hakkındaki bilgilerin en çok sosyal medya (%99) aracılığıyla elde edildiği görülmüştür.
Katılımcıların %94’ü bitkileri aktardan temin etmiştir. Bitkiler daha çok demlenerek (%99) ve çiğ gıda (%91) şeklinde tüketilmektedir. Bu süreçte tıbbi ve aromatik bitki kullananların %63’ü Covid-19’a yakalanmadığını bildirmiştir. Sonuç olarak, Covid-19 sürecinde sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğunun tıbbi ve aromatik bitkilerin etkisine inandığı ve şifalı bitkileri kullanmayı tercih ettikleri ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışma modern tıp ilmi almış bireylerin tamamlayıcı tıbba olan bakışını yansıtması açısından önemli bir değere sahiptir.
Pandemi Sürecinde, Sağlık Çalışanlarının Tıbbi ve Aromatik Bitki Kullanımının Değerlendirilmesi: GİRİŞ
Tıbbi ve aromatik bitkiler, hastalıkların önlenmesi ve iyileştirilmesiyle birlikte sağlığın korunmasında geleneksel ilaç olarak hem halk arasında hem de modern tıpta kullanılmaktadır (Demirci Kayıran & Kırıcı, 2019). Ayrıca; besin takviyeleri ve bitkisel çay gibi tedavi amaçlı, tat ve çeşni olarak beslenmede de faydalanılmaktadır (Temel ve ark., 2018). Anadolu’nun zengin bitki çeşitliliğiyle birlikte tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olması, bu coğrafyanın geleneksel tıbbi bitki kullanım kültürü açısından oldukça zengin olmasına neden olmuştur. Yüzyıllardır Anadolu halkı tarafından koruyucu, destekleyici ve tamamlayıcı tedavi amacıyla şifalı bitkiler tercih edilmektedir.
Türkiyenin zengin bitki çeşitliliğinin içerisinde yüzlerce bitki türü geleneksel halk hekimliğinde kullanıla gelmiştir. FAO’nun 2015 verilerine göre Türkiye’de halk tarafından kullanılan tıbbi ve aromatik bitki sayısı ise 500 civarındadır (Temel ve ark., 2018). Türkiyede doğal olarak yetişen ve halk arasında gıda ve tıbbi amaçlarla kullanılan bu bitkilerin, mikrobiyal kaynaklı hastalıklardan korunmada ve bu hastalıkların tedavisinde başarılı olduğunu gösteren birçok etnobotanik çalışma bulunmaktadır (Sargın ve ark., 2013; Paksoy ve ark., 2016; Satıl & Selvi, 2020; Uzar & Uzar, 2020). Sadıkoğlu ve Alpınar (2004) tarafından, Cumhuriyet dönemine (1928–1997) ait Türk Etnobotaniği ile ilgili yapılmış 765 yayın incelenmiştir. Bu yayınlardan 466’sının bitkilerin tıbbi kullanımları ile ilgili olduğu belirlenmiştir. Tıbbi bitkiler birçok aktif fitokimyasal bileşikler içermesi nedeniyle bir çok hastalıkta olduğu gibi viral kaynaklı hastalıklarda da konakçının bağışıklık sistemini destekleyerek antiviral etki göstermektedir (Şekeroğlu & Gezici, 2020). Bu amaçla gerek dünyada gerekse Türkiye’de toplumun değişik kesimlerince tıbbi bitkileri tanıma ve kullanma düzeylerine yönelik çalışmalar ortaya konmuştur (Cömert & Dinç 2014; Teke ve ark., 2020).
Covid-19 (Kovid-19) için tedavi seçeneklerinin olmaması, dünya çapında endişeye yol açmış ve bu hastalığın bulaşmasını önlemek için birçok alternatif seçenek aranmaya başlanmıştır. Benzer şekilde, önleyici tedbirlere daha fazla odaklanmak da dahil olmak üzere enfeksiyonun ilerlemesini hafifletmek için insanlar doğal ve bitkisel ürünlere yönelmişlerdir (Alyami ve ark., 2020). Bu durum, koronavirüs pandemisi sürecinde halkın şifalı bitkilere karşı olan ilgisi daha da artmıştır. Bu konuda dünyada farklı grupların Covid-19’a karşı kullanılan bitkilere yönelik yapılmış bazı çalışmalar bulunmaktadır (Alyami ve ark., 2020; El Alami ve ark., 2020; Khanal ve ark., 2020; Charan ve ark., 2021;). Türkiyede ise daha çok geleneksel tedavide şifalı bitkilerin kullanımının tespitine yönelik çalışmalar yapılmıştır (Cömert & Dinç, 2014; Teke ve ark., 2020).
Bu çalışma ile Türkiye genelindeki sağlık personellerinin tıbbi aromatik bitkiler kullanımındaki eğilimleri belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, pandemi sürecinde Türkiyede sağlık personeli tarafından Covid-19’a karşı bağışıklık sistemini güçlendiren bitkileri tanıma ve kullanım düzeyleri ile etkilerine yönelik görüşleri ortaya konmuştur.
MATERYAL ve METOD
Bu araştırma tanımlayıcı modelde tasarlanmış olup, 10 Temmuz- 30 Aralık 2021 tarihleri arasında çalışılmıştır. Covıd-19 mücadelesinde diğer mesleklere göre en fazla maruz kalan meslek grubu sağlık çalışanlarıdır. Ayrıca kimyasal ilaçları ve kullanımını diğer meslek gruplarına göre en fazla bilen ve uygulayan meslek grubu da sağlık çalışanları olması nedeniyle bu çalışma sağlık personeli üzerinde gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de bulunan 1.142.469 sağlık çalışanı araştırma evrenini oluşturmuştur (Anonim, 2021). Araştırmanın örneklemini ise araştırmanın yapıldığı tarihler (10 Temmuz – 30 Aralık 2021) arasında, online olarak internet üzerinden paylaşılan, ankete katılmayı kabul eden ve “basit rastgele örnekleme yöntemi” ile seçilen 1320 sağlık çalışanı oluşturmuştur (Karasar, 2003). Rastgele örnekleme yöntemi evrende bulunan her birimin/bireyin örneğe seçilme şansı birbirine eşittir (Özdamar, 2001). Bu bölümde ayrıca, veri toplama aracı/verilerin analizi, etik ve çalışmada yer alan katılımcılar ile ilgili bilgilere yer verilmiştir.
Veri Toplama Aracı ve Verilerin Analizleri
Google forms üzerinden hazırlanmış olan 15 soruluk yarı yapılandırılmış anket formu katılımcılara online olarak uygulanmıştır. Verilerin toplanmasında kullanılan anket iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde demografik bilgiler, ikinci bölümde ise katılımcıların tıbbi ve aromatik bitkilere ait tutum ve davranışlarını belirlemeye yönelik sorular yer almaktadır. Anket formu online olarak internet üzerinden paylaşılmış olup, anketi doldurarak katılım sağlayan 1320 sağlık çalışanı üzerinden araştırma yürütülmüştür.
Verilerin analizinde; SPSS 24 paket programı kullanılmış olup frekans ve yüzdelik hesaplamaları yapılmıştır. Frekans ve yüzdelik tabloları, verinin bir bütün olarak okuyucuya sunulmasını sağlar ve anlamlandırılmasını kolaylaştırır (Büyüköztürk ve ark., 2013). Araştırma Etiği Araştırma, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi, Klinik Araştırmalar Etik kurulunun 05 Temmuz 2021 tarihli ve 84498454/050.03./46493 sayılı onayı ile çalışılmıştır. Katılımcılar için gönüllülük esasına uygun olarak, anket formunun başlangıç kısmında araştırmaya katılma onamı alınmıştır. Araştırmaya katılmayı onaylayanlar çalışmaya dahil edilmiştir.
BULGULAR ve TARTIŞMA
Katılımcıların Demografik Özellikleri 
Çalışmaya toplam 1320 kişi katılmıştır. Katılımcıların %55’i kadın, %45’i erkek, %37’si lisans, %27’si ön lisans, %26’sı lisansüstü ve %10’u lise mezunu, %24’ü 21- 30 yaş arası, %27’si 31-40, %31’i 41-50 ve %18’i 50 ve üzeri yaş aralığındadır (Çizelge 1). Çizelge 1.Katılımcıların yaş, öğrenim ve cinsiyet durumuna göre dağılımları
Yaş F % Öğrenim Durumu F % Cinsiyet F % 21-30 312 24 Lisansüstü 348 26 Kadın 730 55 31-40 353 27 Lisans 487 37 Erkek 500 45 41-50 414 31 Ön Lisans 361 27 50- 241 18 Lise 124 10 Toplam 1320 100 Toplam 1320 100 Toplam 1320 100
Katılımcıların Bölgelere Göre Dağılımları
Bölgelere göre katılımcı dağılımı; Ege bölgesi 278 (%21), İç Anadolu 253 (%19), Marmara 241 (%18), Akdeniz 188 (%14), Karadeniz 160 (%12), Doğu Anadolu 112 (%8) ve Güney Doğu Anadolu bölgesi 100 (%8) katılımcıdır (Şekil 1).
Katılımcıların Mesleki Dağılımları
Katılımcıların; %18’i hemşire, %16’sı sağlık memuru, %12’si hekim, %10’u ATT, %9’u paramedik, %9’u ebe, %8’i tıbbi sekreter, %7’si eczacı, %6’sı psikolog, %5’i diğer (sosyal çalışmacı, müdür, diş hekimi vs.) şeklindedir (Şekil 2).
1320 katılımcının, 1016’sı şifalı bitkilerin etkili olduğuna kısmen ve tamamen inandığını belirterek ankete devam etmiş, 304 katılımcı ise etkili olduğuna inanmayıp devam etmemiştir. Bu durumda, Covid-19 pandemi sürecinde tıbbi ve aromatik bitkilerin etkili olduğuna tamamen inananların sayısı %44, kısmen inananların sayısı %33 ve inanmayanların sayısı ise %23’tür (Şekil 3).
#gallery-1 margin: auto; #gallery-1 .gallery-item float: left; margin-top: 10px; text-align: center; width: 33%; #gallery-1 img border: 2px solid #cfcfcf; #gallery-1 .gallery-caption margin-left: 0; /* see gallery_shortcode() in wp-includes/media.php */
Tıbbi ve aromatik bitkilerin etkili olduğuna kısmen ve tamamen inanan 1016 katılımcının 642’si (%63) bu bitkileri kullanmış olup ankete devam etmiş ve 374’ü(%37) ise kullanmamış olup ankete devam etmemiştir (Şekil 4).
Genel olarak; ankete katılan sağlık çalışanlarının %77’si tıbbi ve aromatik bitkilerin tamamen ve kısmen etkili olduğuna inanmış ve bunların %63’ü şifalı bitkileri kullanmıştır. Katılımcıların %23 ise şifalı bitkilerin etkisine inanmadıklarını söylemişlerdir. Khanal et al. (2020) tarafından Nepal’in Tanahun bölgesinde yapılan benzer bir çalışmada da ankete katılanların %73’ünün bazı hastalıkların tedavisinde şifalı bitkileri kullandıklarını söylemiştir.
Kullanılan bitkiler ve bitkilerin kullanımında yararlanılan kaynaklar sorusu birden fazla cevap işaretlenebilen sorulardır. Kullanım değeri en yüksek olan bitki kekik/Origanum sp. (%99) olup narenciye/Citrus sp. (%94) ve sarımsak/Allium sativum (%93) bunu izlemektedir. En düşük kullanım değeri ise diğer grupta yer alan mürver (Sambucus nigra L.) ve elma sirkesi (%4) olmuştur (Çizelge 2).
Çizelge 2. Katılımcılar tarafından kullandıkları ifade edilen bitkiler
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Kekik (Origanum sp.) 639 99 2.Narenciye (Citrus sp.) 603 94 3.Sarımsak (Allium sativum L.) 596 93 4. Adaçayı (Salvia sp.) 422 66 5. Zeytin /zeytin yaprağı (Olea europaea L.) 210 33 6. Çörekotu (Nigella sativa L.) 125 19 7. Meyan (Glycyrrhiza glabra L.) 68 11 8. Udihindi (Aquilaria agallocha Roxb.) 54 8 9. Diğer (Mürver/Sambucus nigra L., elma sirkesi) 24 4
El Alami et al. (2020) da Fas’ta yaptığı bir çalışmada, Google Forms üzerinden yaptıkları anket çalışmasında 100 kişiye Covid19 salgını sırasında kullanılan şifalı bitkileri sormuşlardır. Çalışmada, Covid-19 salgını sırasında kullanılan 11 familyaya ait toplam 23 tıbbi bitki türü belirlenmiştir. En çok kullanılan bitkiler ve kullanım sıklıkları: Allium sativum (%80.9), Oleae uropaea (%72.7), Allium cepa (%66.7), Zingiber officinale (%66), Thymus maroccanus (%59.2), Okaliptüs globülleri (%56.5), Foeniculum vulgare (%54,3), Curcuma xanthorrhiza (%50), Phoenix dactylifera (%50), Rosmarinus officinalis (%47.9), Thymus satureioides (%41.9), Mentha pulegium (%41.3) ve Pimpinella anisum (%40)’tır. Çalışma sonuçları ile farklı ülkelerde yapılan benzer çalışmaların bazı verileri Çizelge 3’te karşılşatırılmalı olarak verilmiştir.
Çizelge 3 incelendiğinde, özellikle Suusi Arabistan ve Fas’ta Covid-19 pandemisi sürecinde sarımsak ve soğanın en yaygın kullanılan bitkiler olduğu dikkati çekmektedir. Hem Türkiyede hem de Fas’ta zeytin yetişmesi nedeniyle her iki ülkede de pandemi sürecinde yaygın olarak zeytin bitkisini kullanımı görülmektedir.Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı hakkında yararlanılan kaynaklar ise en fazla sosyal medya (%86) iken en az yararlanılan kaynak ise aile büyüklerinden (%7) olmuştur (Çizelge 4). Alyami et al. (2020), Suudi Arabistan Krallığı’nda yapmış oldukları anket çalışmasında da katılımcıların 372’sinin (%39.4) koronavirüs sürecinde kullandıkları bitkisel ürünleri sosyal medya ve internet üzerinden öğrendiğini bildirmiştir. Tıbbi ve aromatik bitkilerin temin edilmesi ve kullanım şekli sorusu da birden fazla cevap işaretlenebilen sorulardandır. Bitkilerin temin edilme durumu; en fazla aktardan (%94) ve kendim topladım (%75) iken en az ise diğer grup (%17) ve komşumdam/arkadaşımdan (%25) olarak tespit edilmiştir (Çizelge 5).
Bitkilerin en fazla demleme (%99) ve gıda (%91) şeklinde kullanıldığı en az kullanım şeklinin ise yağ (%14) şeklinde kullanım olduğu belirlenmiştir (Çizelge6).
Çizelge 3. Farklı ülkelerde Covid-19 tedavisi için kullanılan şifalı bitkiler üzerine yapılan çalışmaların karşılaştırılması
Ülke adı Ankete katılan kişi sayısı Tıbbi bitki kullanan kişi sayısı En yaygın kullanılan uygulama/bitki türleri Türkiye (Bu çalışma) 1320 642 Sarımsak (A. sativum) Zeytin (O. europaea) Soğan (A. cepa) Suudi Arabistan Alyami et al. (2020), 5258 783 Zencefil (Zingiber officinale) Soğan (A. cepa) Sarımsak (A. sativum) Fas El Alami et al. (2020) 100 – Sarımsak (A. sativum) Zeytin (O. europaea) Soğan (A. cepa) Hindistan Charan et al. (2021) 495 128 Ayurvedic Kadha Giloy (Tinospora cordifolia (Thunb.) Miers) Tulsi (Ocimum sanctum L.)
Çizelge 4. Bitkilerin kullanımında yararlanılan kaynaklar
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Sosyal medyadan 550 86 2.Aktardan 201 31 3.Şifalı bitkiler kitabından 126 20 4.Eczaneden 97 15 5.Aile büyüklerinden 46 7
Çizelge 5. Bitkilerin temin edilme şekli
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Aktardan 601 94 2.Kendim topladım 482 75 3.Eczaneden 207 32 4.Komşumdan arkadaşımdan 162 25 5.Diğer (market, pazar ve online sipariş) 110 17
Çizelge 6. Bitkilerin kullanım şekli
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Demleyerek 636 99 2.Gıda olarak (çiğ ya da pişirilerek) 584 91 3.Kaynatarak 422 66 4.Buhar ve koku 265 41 5.Bitkisel/Aromatik Yağ olarak 87 14
El Alami et al. (2020) tarafından Fas’ta Covid-19 ile ilgili yapılan benzer bir çalışmada kullanılan bitkilerin familya bazında kullanım şekilleri belirlenmiştir. Buna göre Lamiaceae ve Asteraceae türlerinin toprak üstü kısımlarının infüzyon veya kaynatma, Apiaceae türlerinin tohumlarının infüzyon, Cupressaceae türlerinin genç dallarının kurutulmasıyla elde edilen tozların ve Liliaceae türlerinin soğanının ağızdan alınarak kullanıldığını bildirmiştir. Kullanılan bitkilerin etki şekli sorusu tek cevaplıdır.
Tıbbi ve aromatik bitki kullanan 642 katılımcıdan; %63’ü hastalığa yakalanmadım, %20’si hafif atlattım, %13’ü hiç etkisini görmedim ve %4’ü hastalığı ağır geçirdim demiştir (Çizelge 7). Bitkilerle birlikte ilaç ya da destekleyici kullanım durumu sorusu ise birden fazla cevaplıdır. Tıbbi ve aromatik bitkilerin yanında destekleyici tedavi kullanmayan 403’ü hastalığa yakalanmayanlardır.
Geriye kalan 239 katılımcının yüzdelik değerleri ise; %92’si destekleyici olarak ilaç, %96’sı vitamin, %100’ü takviye edici gıdalar ve %74’ü mineraller kullanmıştır (Çizelge 8).
Çizelge 7. Kullanılan bitkilerin etki şekli
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.Hastalığa yakalanmadım 403 63 2.Hafif atlattım 128 20 3.Hiç etkisini görmedim 85 13 4.Hastalığı ağır geçirdim 26 4
Çizelge 8. Bitkilerle birlikte kimyasal ilaç ya da destekleyici kullanım durumu
Kategoriler (Categories) (N=642) F % 1.İlaç 220 92 2.Vitamin 230 96 3.Takviye edici gıda 239 100 4.Mineraller 176 74 5.Kullanmadım 403 63
Covid-19 tedavisinde alternatif tıp ve ilaç kullanımını belirlemek amaçlı yapılan benzer çalışmada Charan etal. (2021), Hindistan’daki bir izolasyon merkezinden 495 katılımcıya telefon üzerinden bir anket uygulamıştır. Sonuçta katılımcıların 367’sinin (%74.1) tamamlayıcı ya da alternatif tıp ürünü kullanmadığı, 128 kişinin (%25.8) 161 çeşit alternatif tıp ürünü veya ev ilaçları kullandığı görülmüş. Alyami et al. (2020)
tarafından Suudi Arabistan Krallığı’nda yapılan başka bir çalışmada ise katılımcıların yaklaşık %14.9’u pandemisi sürecinde kendilerini hastalıktan korumak için bitkisel ürünler veya besin takviyeleri kullandığını bildirmiştir.
SONUÇ ve ÖNERİLER
Bu çalışma, Türkiye’de Covid-19 pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının tıbbi ve aromatik bitkilere ait tutum ve davranışlarına yönelik yapılan ilk çalışma özelliğini taşımaktadır. Bu nedenle çalışma modern tıp ilmi almış bireylerin tamamlayıcı tıbba olan bakışını yansıtması açısından önemli bir değere sahiptir. Çalışmada online anket yoluyla Türkiye genelinde 1320 sağlık çalışanına ulaşılmıştır. Bunlar içerisinde en yüksek katılımı hemşireler (%18) sağlamıştır.
Ankete katılım oranı; Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde yüksek çıkmıştır.Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde ise katılım oranı düşüktür. Katılımcı oranları iller bazında değerlendirildiğinde; İzmir, İstanbul ve Ankara illerinde katılım oranı en yüksek (%8) iken Bayburt, Kırıkkale, Ağrı ve Kars illerinde ise en düşük (%0.2) olduğu görülmüştür. Katılımcılara yarı yapılandırılmış anket formu online olarak uygulanmıştır. Yarı yapılandırılmış anketler, araştırmacıya özel bir konuda derinlemesine soru sorma imkanı sunar ve katılımcılardan alınan cevapların ayrıntılandırılmasını sağlar (Çepni, 2011).
Genel olarak; ankete katılan sağlık çalışanlarının %77’si tıbbi ve aromatik bitkilerin tamamen ve kısmen etkili olduğuna inanmış ve bunların %63’ü şifalı bitkileri kullanmıştır. Katılımcıların %23 ise şifalı bitkilerin etkisine inanmadıklarını söylemişlerdir. Sonuç olarak, bu çalışmada sağlık çalışanlarının tıbbive aromatik bilgilerin etkinliğine inandıkları ve Covid-19 pandemi sürecinde bu bitkilerden yararlandıkları görülmüştür. Bununla birlikte ankete katılan sağlık personelleri bu süreçte şifalı bitkilerin yanı sıra destekleyici tedavi uyguladıklarını da belirtmişlerdir.
Katılımcılar tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı hakkında bilgileri daha çok sosyal medya aracılığı ile edinmişlerdir. Her ne kadar tıbbi ve aromatik bitkiler geleneksel tıpta yaygın olarak kullanılsa da bitkilerin kullanımında uzman tavsiyesi mutlaka alınmalıdır. Ayrıca doğru bitkiyi doğru dozda ve doğru yöntemle alınması da o bitkinin şifalı özelliklerinden yararlanmak için uyulması gereken en önemli kurallardan olduğu da unutulmamalıdır.
TEŞEKKÜR
İstatistik çalışmalarda desteklerini gördüğümüz Bartın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mustafa FİDAN’a teşekkür ederiz. Araştırmacıların Katkı Oranı Beyan Özeti Yazarlar makaleye eşit oranda katkı sağlamış olduklarını beyan eder. Çıkar Çatışması Beyanı Makale yazarları aralarında herhangi bir çıkar çatışması olmadığını beyan ederler.
0 notes