#Gonca Arslan
Explore tagged Tumblr posts
dipnotski · 1 month ago
Text
Alain – Zihnin Bekçileri (2024)
Fransız filozof Alain, kesin inançların sarsıldığı ve öğretilerin parçalandığı bir dünyada okuru sürekli bir “zihin nöbeti” tutmaya davet ediyor. Bir dizi denemeyle insanlık durumunun engin bir keşfine çıkan Alain, her metniyle, etrafı saran vehim ve peşin hükümler karşısında zihni terbiye etmeye ve entelektüel teyakkuzu sağlamaya yönelik bir berraklık talimine girişiyor. Yöntem bellidir: Şüphe…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hundredthousandtimes · 4 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
PERIOD DRAMA APPRECIATION WEEK 2024:
Day 3 - Favourite costume(s):
Kurulus Osman costume by: Serdar Basbug
131 notes · View notes
yeniyeniseyler · 3 months ago
Text
NOW - Kötü Kan (Yeni Dizi) (1. Bölüm Fragmanı) (6 Eylül Cuma başlıyor!)
0 notes
pazaryerigundem · 6 months ago
Text
Kocaeli'de anne sütünün önemi ve bebek bakımı eğitimi
https://pazaryerigundem.com/haber/172750/kocaelide-anne-sutunun-onemi-ve-bebek-bakimi-egitimi/
Kocaeli'de anne sütünün önemi ve bebek bakımı eğitimi
Tumblr media
Büyükşehir ve Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü işbirliğinde Emzirme Danışmanlığı yapan 31 sağlık personeline eğitim verildi
KOCAELİ (İGFA) – Kocaeli Sağlık Müdürlüğü ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi işbirliği kapsamında Kocaeli Kongre Merkezi Süleyman Paşa Salonu’nda ‘‘Anne Sütü, Emzirme Danışmanlığı Eğitimi” gerçekleşti. Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı Uzm. Dr. Zeliha Yeğin, Dr. Merve Arslan, Uzm. Dr. Ebru Karaca, Ebe Özlem Demiral, Hemşire Gonca Özcan, Ebe Derya Çelik, Hemşire Nihal Güzel, Ebe Yasemin Özışık, Hemşire Müge Acaralp tarafından eğitim verildi. Eğitimde emzirmenin anne için de bebek için de önemli olduğu ve anne sütünün değeri anlatıldı.
Tumblr media
EĞİTİM SONUNDA SERTİFİKA VERİLDİ
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Şube Müdürlüğü’nde görev yapan 11 sağlık personeline yeni doğan ölümlerini azaltmak, emzirmeyi özendirmek ve bakım hizmetlerini geliştirmek amacıyla eğitim verildi. Eğitim programında ayrıca ilimizdeki hastanelerde görevli 20 sağlık personeli de yer aldı. Kocaeli Kongre Merkezinde gerçekleşen ve 3 gün süren eğitim programına katılan sağlık personeline anne ve bebek sağlığı, anne sütünün önemi ve emzirme konularında dikkat edilmesi gerekenler anlatıldı. Eğitim programını başarıyla tamamlayan sağlık personeline sertifika takdim edildi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
osvaldrps-archived · 4 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
#precious idiot Afili Aşk 1.01 | 1.17
65 notes · View notes
malitasoledad · 4 years ago
Text
Kuruluş: Osman - Bolum 11
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
8 notes · View notes
dear-indies · 2 years ago
Note
hi pals! do you pretty please have any recs for middle eastern 30+ female faceclaims?
People with resources:
Dana International (1972) Yemenite and Russian Jewish - trans. 
Nurgül Yeşilçay (1976) Turkish.
Canan Ergüder (1977) Turkish.
Michelle Buteau (1977) Haitian, Lebanese / Jamaican, French.
Sarah Shahi (1980) 75% Iranian 25% Spanish.
Nur Fettahoğlu (1980) Turkish.
Gökçe Bahadır (1981)Turkish.
Nasim Pedrad (1981) Iranian.
Mais Hamdan (1982) Jordanian, Palestinian, Lebanese.
Nancy Ajram (1983) Lebanese and Palestinian.
Tuba Büyüküstün (1982) Turkish.
Edy Ganem (1983) Lebanese and Mexican.
Golshifteh Farahani (1983) Iranian.
Buthaina Al Raisi (1983) Omani.
Saadet Aksoy (1983) Turkish.
Gökçe Eyüboğlu (1983) Turkish.
Tuğçe Kumral (1983) Turkish.
Tala Ashe (1984) Iranian.
Nicole Chamoun (1984) Lebanese.
Aslı Enver (1984) Turkish.
Beren Saat (1984) Turkish.
Funda Eryiğit (1984) Turkish.
Melike İpek Yalova (1984) Turkish.
Celeste Thorson (1984) Mexican of Mescalero Apache and Spanish descent, Lebanese, Syrian, Korean, Scottish, Irish, English.
Sheila Vand (1985) Iranian.
Elçin Sangu (1985) Turkish.
Denise Bidot (1986) Kuwaiti / Puerto Rican.
Fahriye Evcen (1986) Turkish. 
Gülcan Arslan (1986) Turkish.
Juliet Ibrahim (1986) Ghanaian, Liberian, and Lebanese.
May Calamawy (1986) Bahraini [Egyptian / Palestinian, Jordanian].
Rana Roy (1986) Egyptian, Indian, Nubian, Spanish.
Dalal AlDoub (1986) Kuwaiti.
Dilara Aksüyek (1987) Turkish.
Gonca Sarıyıldız (1987) Turkish.
Reem Abdullah (1987) Saudi Arabian.
Nilperi Şahinkaya (1988) Turkish.
Alanna Masterson (1988) Lebanese / Irish.
Hazal Filiz Küçükköse (1988) Turkish.
Shaila Sabt (1988) Bahraini and Indian.
Nura / Nura Habib Omer (1988) Saudi Arabinan / Eritrean - is bisexual.
Yasmine Al-Bustami (1988) Jordanian, Palestinian, Filipino.
Genevieve Kang (1989) Korean, Scottish Irish, Lebanese, Apache, and Spanish.
Burcu Özberk (1989) Turkish. 
Farah Zeynep Abdullah (1989) Turkish.
Leyla Lydia Tuğutlu (1989) Turkish.
Selin Şekerci (1989) Turkish.
Yasmien Kurdi (1989) Chinese, Kurdish, Lebanese, and Filipino.
Burcu Biricik (1989) Turkish.
Rotana Tarabzouni (1990) Saudi Arabian.
Aiysha Hart (1990) English and Saudi Arabian.
Yağmur Tanrısevsin (1990) Turkish.
Eda Ece (1990) Turkish.
Hazal Kaya (1990) Turkish.
Sofiya Cheyenne (1991) Taino, Dominican, Syrian, and Italian - has Spondyloepiphyseal Dysplasia Congenita.
Claudia Doumit (1992) Lebanese and Italian.
Rima Zeidan (1992) Lebanese and Taiwanese.
Dareen Barbar (?) Lebanese and Emirati - leg amputee. 
No resources at time of posting, random suggestions please let me know if you want more specific suggestions! 
Teresita Reyes (1950) Palestinian / Unspecified.
Bülent Ersoy (1952) Turkish - trans. 
Kuh Ledesma (1955) Lebanese, Filipino.
Bita Farahi (1958) Iranian.
Salwa Nakkara (1959) Palestinian.
Catherine Keener (1959) Lebanese / English, Scottish, German.
Hiam Abbass (1960) Palestinian Arab.
Rose Abdoo (1962) Lebanese / Dominican.
Doris Younane (1963) Lebanese.
Nadia Dajani (1965) Palestinian Arab / Irish, English.
Agot Isidro (1966) Palestinian / Filipino [Cebuano, Tagalog].
Darina Al Joundi (1968) Lebanese / Syrian.
Dawn Zulueta (1969) 1/4 Palestinian, 3/4 Filipino.
Ward El Khal (1971) Lebanese.
Nisreen Faour (1972) Palestinian.
Leila Hatami (1972) Iranian.
Traci Dinwiddie (1973) Syrian / Cherokee.
Ana María Orozco (1973) Colombian [Lebanese, possibly other].
Shannon Elizabeth (1973) Lebanese, Syrian / English, Irish, German.
Nadine Labaki (1975) Lebanese.
Kadia Saraf (1976) Yemeni Jewish / Swiss.
Saba Mubarak (1976) Palestinian / Jordanian.
Nada Abou Farhat (1976) Lebanese.
Najwa Nimri (1976) Jordanian / Navarrese.
Ayta Sözeri (1976) Turkish and Circassian - trans.
Soulafa Maamar (1976) Syrian.
Dana Hamdan (1979) Palestinian, Jordanian, Lebanese.
Maguy Bou Ghosn (1979) Lebanese.
Mozhan Marno (1980) Iranian.
Behnoosh Tabatabaei (1981) Iranian.
Atiqah Hasiholan (1982) Hadhrami Yemeni, Indonesian / Batak Indonesian.
Nadia Buari (1982) Lebanese / Ghanaian.
Mercedes Masohn (1982) Iranian.
Menna Shalabi (1982) Egyptian.
Leila Otadi (1983) Iranian.
Tannaz Tabatabaei (1983) Iranian. 
Mai Selim (1983) Palestinian / Jordanian, Lebanese.
Taraneh Alidoosti (1984) Iranian.
Kinda Hanna (1984) Syrian.
Yasmin Raeis (1985) Palestinian / Egyptian.
Hana Shiha (1985) Lebanese / Egyptian.
Sonja Kinski (1986) Egyptian / Polish, German.
Rita Hayek (1987) Lebanese.
Amal Mohammed (1987) Emirati.
Bárbara de Regil (1987) Mexican [Lebanese, possibly other].
Hiba Tawaji (1987) Palestinian / Lebanese.
Shaden Kanboura (1988) Palestinian.
Pamela El Kik (1988) Lebanese.
Sumaya Rida (1988) Saudi Arabian.
Dina Shihabi (1989) Palestinian Arab, Saudi Arabian / Haitian, Norwegian, German.
Natasha Choufani (1989) Lebanese.
Samar Qupty (1989) Palestinian.
Rakeen Saad (1989) Palestinian.
Mouna Hawa (1989) Palestinian.
Laëtitia Eïdo (1990) Lebanese / French.
Lauren Abedini ‍(1990) Iranian.
35 notes · View notes
ardilsizhikaye · 5 years ago
Text
Tumblr media
Edepsiz Komedya- Sakin
I Just Want To Be Here- Andy Powel
Never Had- Oscar Isaac
Yağmurun Elleri- Yeni Türkü
Can We Talk Now- Mindme
Paradise- Coldplay
Valse- E. Grinko
Days I Will Remember- T. Wells
Birden Geldin Aklıma- Tuna Kiremitçi
Lost On You- LP
Criminal- B.Spears
The Veil Of Time
Beni Sen İnandır- Pinhani
Affet- Müslüm Gürses
Sesimi Duy İsterdim- İncesaz
En Güzel Mevsimim- Pera
Babildeki Bahçe- Ozbi&Gülce Duru
Denize Bıraksam- Göksel
Ah Bu Ben- Mazhar Alanson
Tereddüt- İncesaz
Bırak Sende Kaybolayım- Toygar Işıklı
Seninle Bir Dakika- Semiha Yankı
İki Yol- Mavisakal
Kimler Geldi Kimle Geçti- Ajda Pekkan
Tencere Kapak- Kenan Doğulu
Alev Alev- Feridun Düzağaç
Aşksın Sen- Furkan Kızılay
Field- E.Grinko
Aşk İzi- Uğur Akyürek
Aşk Durdukça- Yüksek Sadakat
Yani- Uğur Akyürek
Kalbim Seninle Güzel- Uğur Akyürek
Bana Ellerini Ver- Özdemir Erdoğan
Sürsün Bahar- Can Kazaz
Yine Sevebilirim- Tuna Kiremitçi
Eskisi Gibi- Uğur Akyürek
Seni Sana Sen- Alper Kul
Sen Benim Şarkılarımsın- Grup Gündoğarken
Kendi Halimde- Can Kazaz
Aşk Bir Rüya- Ezginin Günlüğü
Bu Kalp Seni Unutur mu- Fikret Kızılok
Felaket- Zeynep Bastık
Gel Sar Beni- Ezginin Günlüğü
Yanımda Kal- Harun Kolçak
Yeter ki- Fikret Kızılok
Bana Öyle Bakma- Teoman
Seni Kimler Aldı- Sezen Aksu
Yol- Zeynep Bastık
Korkuyorum Sevmekten- Uğur Akyürek
Aşk Bir Umman- Kuan
Sana Dair- Tuna Kiremitçi&Gonca Vuslateri
Nefes Bile Almadan- Redd
Gözlerimi Kapatsam- Özgür Kurum
Sendin Düşmanım- Sena Şener
Kimse Bilmez- Mehmet Güreli
Benimle Yaşlan- Ahmet Ali Arslan
Yokluğunda
Oflaya Oflaya- Burcu Güneş
Koparılan Çiçekler- Sertab Erener
Bazı Şeyler Telefonda Eksik Anlatılır- İkiye On Kala
Tumblr media
4 notes · View notes
1-yolcu · 6 years ago
Text
Osmanlı’da Kız İsteme Âdeti ve Fincanların Bu Âdetteki Yerleri.
Efendim, bir evde evlenilecek kız ya da kızlar var ise ve baba bunu fark etmiş ise ya da baba fark etmemiş, anne tarafından babaya fark ettirilmiş ise; baba çarşıya, pazara çıkar çeşitli desenlerde, motiflerde (meselâ güllü, lâleli, alacalı, beleceli yani karışık desenli yâhût da arslanlı, kaplanlı, vahşi hayvanlı) kahve fincanları alır imiş. Tâlibler gelir, matlûb yâni tâlib olunan kız kapı arasından dâmâdı, kimseye belli etmeden süzer imiş. “Allah’ın emri, peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz” faslının âkıbinde kahve faslına geçilir imiş ve kız elinde kahve fincanları ile sofaya dâhil olur imiş. Matlûb kızın getirdiği kahvenin fincanında ayrı yönlere bakan kadın ve erkek figürü var ise ‘seninle bir gelecek düşünmüyorum.’ demek imiş. Eğer fincanda tek gül var ise “evlenmeye niyetim yok.”, iki gül yâhud da lâle baş başa vermiş ise veyâhûd da birbirine geçmiş, kenetlenmiş gonca mevcûd ise; “Evet, seninle evlenebiliriz. Sana gönlüm aktı.” demek imiş. Eğer kızın, kendisini istemeye gelen âilenin oğluna karşı net bir kararı yok ise, fincanda alacalı, beleceli yâni karışık desenler seçilir imiş ve bunun anlamı da; “Karışığım, sana karşı kararsızım..” demek imiş. Eğer fincanda arslan, kaplan, şâhin, kartal gibi vahşi hayvan desenleri var ise; “Benim gönlümde yatan bir arslan var ve görücü geldiğini duyarsa seni parçalar! Sen benden vazgeç, kendi gönlünün ceylanını ara.” demek imiş.Eğer fincanda ceylan ya da herhangi bir evcil hayvan figürü var ise; “sana itaat etmeye (eşin olmaya) hazırım…” demek imiş. Eğer fincanda yüz yüze bakan kadın ve erkek figürlü fincan mevcûd ise; “Gönlüm sende…”  demek imiş.
Tahir Ceyhun Yıldız
167 notes · View notes
yenihabergazetesi · 2 years ago
Text
BAŞKAN ALBAYRAK'A ZİYARETLER
BAŞKAN ALBAYRAK’A ZİYARETLER
Yapılan açıklamada; Deva Partisi Tekirdağ İl Başkanı Hasan Berk Çebi ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Pastala Pastanesi Sahibi Gonca Arslan, Peyzaj Mimarları Odası Genel Başkanı Yasin Otuzoğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri, NKÜ Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüya Yılmaz ile Peyzaj Mimarı Handan Önsel’i Belediyemizde ağırladık. Nazik ziyaretleri için kendilerine teşekkür ederim.
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
elazigsurmanset · 4 years ago
Text
Anadolu Dijital Bilişim Buluşmaları
Tumblr media
Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Gelişim Akademi ile Harput Ajans işbirliğinde Anadolu”Dijital” Bilişim Buluşmaları kapsamında “YENİ GERÇEKLİKTE: İŞ DÜNYASINDA DİJİTAL DÖNÜŞÜM” vebinarı çok sayıda kurum ve uzman katılımcı ile gerçekleştirildi. Üç oturum halinde gün boyu süren etkinliğin açılış konuşmasını yapan Elazığ TSO Yönetim Kurulu Başkanı Asilhan Arslan, iş dünyasında var olmak isteyen tüm işletmelerin bu dönüşüme ayak uydurmasının artık zorunluluk haline geldiğini söyledi… Organizasyona yoğun ilgi… Elazığ TSO Gelişim Akademi ve Harput Ajans işbirliği ile gerçekleştirilen Anadolu Dijital Bilişim Buluşmaları organizasyonu kapsamında yapılan “Yeni Gerçeklikte: İş Dünyasında Dijital Dönüşüm” vebinarının ilk oturumuna konuşmacı olarak, Elazığ TSO Yönetim Kurulu Başkanı Asilhan Arslan, Logo Dijital Dönüşüm Genel Koordinatörü Süheyla Özgül,Acmeno CEO’su Suat Baysan, Doğuş Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Gonca Telli Yamamoto ve Harput Ajans Genel Koordinatörü Zakir Özbey katıldı. Arslan: İş dünyası ve kurumlar için dönüşüm süreci artık kaçınılmaz olmuştur… Elazığ TSO Yönetim Kurulu Başkanı Asilhan Arslan organizasyonun açılışında yaptığı konuşmada, dijitalleşme sürecinde çok hızlı bir dönüşüm süreci yaşandığını ve bunu pandemi döneminde tüm işletmelerin ve kurumların yakından gördüğünü ifade etti. Başkan Arslan konuşmasında, “Dijitalleşme ve dijitalleşme süreci işletmelerin ve kurumların faaliyetlerinde, iş yapış biçimlerinde köklü değişimler yaratmakta. Şirketlerin üretim metotlarından müşteri beklentilerine, dağıtım kanallarından iş yapış süreçlerine kadar hemen her şeyi değiştirmekte. Şirketler dijitalleşme sayesinde, bilginin üretimi ve işlenmesinden karar alma süreçlerine ve yeni pazarlara erişime kadar birçok alanda büyük kazanımlar elde etmekte. Bizim gibi Meslek Örgütü veya Sivil toplum kuruluşları açısından bakıldığında da durum hiç farklı olmadı. Dijitalleşme yoluyla çalışan sivil toplum örgütleri ulusal ve uluslararası düzeyde farkındalık oluşturdu. Koronavirüs salgınının tüm dünyayı etkilemesiyle hızlıca çevrimiçi uygulamalara geçiş yapan STK’lar; eğitim, seminer, toplantı ve benzeri etkinliklerini devam ettirebilme şansı yakaladı. Bu süreçte sahaya inemeyenler farkındalık çalışmalarını kamuoyuyla dijital iletişim yoluyla paylaşabildi. STK’ların sürdürülebilirlik ve gelişmelerinin en büyük yardımcısı, dijital dönüşümü sağlayabilmeleri oldu. Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu süreçte başta Yönetim Kurul, Meclis ve Meslek Komite toplantılarımızı aksatmadan dijital platformda son derece verimli şekilde gerçekleştirdik ve bu süreç devam ediyor. Yine aylık ortalama olarak 10 civarında dijital platformda eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerimizle üyelerimize destek olmaya gayret ediyoruz. Ülkemizde e-Belge hizmetini en hızlı başlatan sayılı Odadan biri olduk. Üyelerimizin bu zor günlerde hem kendi hem de toplum sağlığını tehdit etmeden bulunduğu ortamda bir çok belgemize ulaşma imkanı sağladık. Yine altyapı çalışmalarına 2019 yılında başladığımız ve 2020 yılı ikinci yarısında devreye aldığımız hepsiburadaelazig e-Ticaret şirketimiz ile bugün ne kadar isabetli bir iş yaptığımızı bir kez daha görmekteyiz. Bu platformumuz her geçen gün gelişmekte ve hedefimiz Üyelerimiz ve ilimiz iş dünyasına yeni bir ufuk katmaktır. Bununla birlikte ilimiz ihracatının artırılması, ihracatçı sayımızın yükselmesi, ihracat ürün çeşitliliğimizin ve miktarının artırılması içinde çok önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu doğrultuda başta e-Ticaret ve e-İhracatın geliştirilmesi için alanında ülkemizde önemli firmalar ile protokoller imzalayarak bir dizi eğitim programı ve firmaların e-Ticaret portallarından istifade etmeleri için organizasyonlar gerçekleştiriyoruz. B2B çalışmaları, Sanal Fuar ön hazırlıklarımız, ülke Pazar araştırmaları, sektörel araştırmalar bunlardan bazılarıdır. Dijital dönüşümü birkaç teknolojiye indirgemek mümkün değildir. Bulut bilişim, dijital medya, büyük veri, yapay zekâ, artırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti ve 3 boyutlu yazıcıların çığır açan etkisi yeni bir dönemi başlatmıştır. Dijital teknolojiler ile ilk olarak otomasyon başlığı altında anolog kayıtlar dijital ortamda işlenir hale getirilmiş ve sonrasında ise e-hizmet başlığı altında süreçler dijital ortama aktarılmıştır. Gelinen noktada ise tüm dijital dönüşüm altında kurumsal varlıklar ve paydaş ilişkileri dijital ortamda yeniden tanımlanmaktadır. Sözlerimin başında kendimizden örnekler verdim. Bu kapsamda, Kurumumuzun yaptığı her etkinlik dijital ortamdan takip edilebildiği gibi kayıt ve sekretarya gibi işlemlerin ise dijitale aktarılması sağlandı. Bu doğrultuda mevcut üyelerimizin etkinliklere katılımını çoğaltmak zamanı uymayan üyelerimizin de daha sonra programı izleme imkanı sağladık. Dijital dönüşüm hem işletmeler hem de kurumlar anlamında yeni ve zorunlu bir süreci başlatmış olsa da, keşke hiç olmasa dediğimiz pandemi süreci alışkanlıkları değiştirme yönünde muhakkak birtakım faydalar da sağlamıştır. Fakat bunun ötesinde dijital dönüşüm insan, süreç ve teknoloji gibi çok farklı unsurları birlikte dönüştürmeyi ve yönetmeyi gerektirmektedir. Dijital dönüşüm ayrıca geçmiş, bugün ve geleceği aynı anda düşünmeyi gerektirmeyi de zorunlu kılmaktadır. Dolayısı ile hem çağı yakalamak ve temsil ettiği kitleye nitelikli hizmet vermek isteyen kurumların hem de iş hayatında var olmak isteyen tüm işletmelerin bu süreci iyi okuması ve adaptasyonu artık zorunluluk haline gelmiştir. Bugün yaklaşık 10 ayrı konusunda uzman konuşmacı üç ayrı oturumda konuyu tüm yönleriyle masaya yatırarak tüm katılımcılara detayları ile anlatacaktır. Ben böylesine güncel ve gerçekten işletmelerimiz için çok önemli bir ihtiyaç olan bir hususta bizlerle birlikte olan ve değerli bilgilerini paylaşan tüm uzman konuşmacılarımıza teşekkür ediyor, inşallah pandemi sürecinin sona ermesi ile birlikte Elazığ’da yine bu ekiple yüz yüze olacak şekilde bu organizasyonumuzu tekrarlamak isteğimizi ifade etmek istiyorum” dedi. Read the full article
0 notes
regardlessofwhat · 4 years ago
Text
Hayalet Oğuz
Tumblr media
Biz yıllardır bu kentte yaşıyoruz. İçimizde ömrü bitenler oldu. Onları oldukça eğlentili törenlerle gömdük. Bu törenlerden ağıt ve içtenlik yönünden en ağır basanı Hayalet Oğuz’un cenaze töreni oldu. Oğuz, İstanbul’da yaşadı. Oğuz bir dönemi yaşadı. Yeryüzünde belki de hiç kimsenin yaşayamadığı gibi. Tek bir sandalye sahibi olmadı. Bir-iki giysisi temizleyicide durur, kirlenince yenilerini satın alır, iç çamaşır ve çoraplarını en yakın çöp tenekesine atardı. Ev almadı, ev kiralamadı, eşya almadı, eşya tamir ettirmedi, belki de tek bir mobilya mağazasına girmedi. Pasaport almadı, karı almadı, karı boşamadı, kimseyi gebe bırakmadı, resmi dairelere girip çıkmadı.
Bir kez bir kadın parmağına yüzük takıp:
- Oğuz, sen benim nişanlımsın, dediyse de, Oğuz kadının başkalarıyla yatıp kalkmasına hiç ses çıkarmadı. Kimseye baskı yapmadı, canlı ya da cansız hiçbir şeye malı gözüyle bakmadı. Nişanlı geldiği gibi gitti. Bu da Oğuz’u ne sevindirdi, ne de üzdü.
Oğuz’u, ilkokulu bitirdiğim yıl Fatih’teki evimizin balkonundan ağabeyimin odasına bakınca görmüştüm. İncecik bir adam, yatakta uyuyordu. Zayıflıktan ölmüş gibiydi. Yüreğim burkuldu. Anneme koştum:
Anne, içeride yatan adam zayıflıktan ölecek, dedim. Oğuz, 21 yıl sonra, 1975 Eylül ayında öldü. 21 yıl süreyle birbirimizi çok sık gördük. Aynı evlerde yaşadık, aynı çevrelerde dolaştık. Aynı kitapları okuduk. O, özellikle yeni çıkan telif kitaplarını ilk günden edinirdi. Ya yazar ona vermiş, ya da Oğuz satın almıştı bile.
Okuyayım, sana bırakırım, derdi.
Ya da en ilginç, en olmayacak satır ve sayfaları bulur, yüksek sesle bana okur, kitabın özünü bir iki dakikada ortaya koyuverir, arkasından bir de şakasını yaptıktan sonra, kitabı bırakır giderdi.
Çoğunlukla da elinde bir İngilizce polisiye roman bulunurdu. Türkçeye çeviri ve derleme olarak yüze yakın kitap kazandırmıştı. Adını hiçbir zaman çevirmen, yazar, ozan, şunu yaptı, buna çalışıyor, bunu hazırlıyor... gibilerden kullanmadı. Yazın çalışmalarında tam bir fabrika işçisiydi. Sığınabileceği bir köşede çalışır, çalışması bitmeden kazanacağı parayı çekmiş, bitirmiş, sayfalarca çeviri bedeli de borçlu kalmış olurdu. Yüzlerce film senaryosu yazdı Yeşilçam’a. Bunların tümünün adını bile bilmez, filmleri de görmemiştir. Parasını alınca da dar paçalı bir blucin, bir kazak, bir montgomeri ya da mevsime göre yeni bir gömlek satın alırdı.
İyi bir yemek yer, ardından Kulis, Papirüs gibi barlara uğrar, barmenlere önceki içki borçlarını öder, yanındakilere içki ısmarlar, oracıkta rastgeldiği bir iki dostuna:
- Şu paramı saklayıver, sonra senden isterim, hepsini bitirmeyeyim, der, belki o gece Klüp 12’de bir şişe viski açtırır, geceyi bir bar kadınının yanında, kadına dokunmadan sızarak geçirir, ertesi gün bir Bafra sigarası alacak parası kalmadan, gene Taksim-Beyoğlu çevresinde yaşamına başlardı.
Kurbağa bacağı, mantar turşusu gibi garip yiyecekler severdi. Beyoğlu’na gelen ilginç filmleri de ilk gören o olurdu. Çok ender insanda rastlanan bir zekası vardı. Ölmeden beş gün önce Bulvar kahvesinde oturuyorduk. Oğuz: E.’ye uğradım. Sen benden daha önce gebereceksin, çok seviniyorum dedi, diye gülerek anlattı. Hepimiz gülüştük. İnsanın, kendi ölümü üzerine, ölmeden dört gün önce şaka yapabilmesi üstün bir zekanın bile işi değil. Ölmeden dört gün önce, insanın hastaneye tıraşlı bir yüzle gitmesi için, Cağaloğlu’nda para araştırması inanılır gerçek değil.
Biz hep “Hayalet ölmez”, diye düşünüyorduk. Onu, Heybeliada sanatoryumuna götürmedik bile. Son yemeğimizi Degüstasyon’da yedik. Salçalı bir dana söylemiş: Ağzının tadını bilen ağabeyin de, hep bu soslu danayı yer burada, demişti. Ben de arsızlıkla onun soslarına ekmek batırmış, bir ay Heybeliada’da dinlen, sakın İstanbul’a inme, biz gelir seni görürüz, demiştim. Erken çıkmıştık lokantadan. İstiklal Caddesi kalabalıktı gene. Havasız ve pisti her zamanki gibi. Oğuz heyecanlı idi. Sanki önemli bir olay onu bekliyordu. Erken yatmak, bir an önce hastaneye gidip, yerine uzanmak istiyordu. Ama bu gidiş hastaneye, ölüme falan değil de, hiç çıkmadığı bir Avrupa yolculuğu, ya da sevdiği bir kadınla buluşacağı sabahı bekleyiş gibiydi.
- Senin de Celal Sılay için yazdığını okudum, dedi.
- Meraklanma, senin ölüm yazını da kaleme alıyorum, dedim.
Gülüştük.
Tünel’e doğru yürüyecekti. Otuz yıldır yaşadığı bu caddede son yürüyüşü olacaktı bu, yorgundu. Ağabeyimin evinde uyuyacaktı, yanında pek tanımadığı bir üniversiteli genç kalacaktı. Bu çocuk onu sabah Ada vapuruna bindirecekti. Ve Oğuz dört gün sonra akciğer kanserinden boğularak ölecekti. Kırk altı yaşında ve kırk altı kilo olarak.
Oğuz öldükten birkaç gün sonra şunları yazmaya çalışmıştım: Sevgili Oğuz İstanbul kentini bu Eylül ayı bıraktı. 3 Eylül 1928’de doğdu. 17 Eylül 1975’de öldü. 1.73 boyunda, 46 kilo idi. Şişli camisi avlusuna tabutunu dört kişi hafif bir çanta taşır gibi getirdi. O zaman tabutun içinde onun yattığına kuşkum kalmadı.
Oğuz’un çok güzel, neredeyse kitap adı gibi “Eğlentili Bir Gömme Töreni” oldu. Mezarına sahip çıkacak bir hısmı bulunamadı. Yanına kimse gömülmesin, mezar cemaatın olmasın diye, tapusu Sinematek Derneği adına çıktı. Oğuz’un çok güzel bir mezarı oldu. Üzerine açık leylak rengi kır çiçekleri diktik. Mezarlıklarda ekmek paralarını çıkaran çocuklar da bol su döktüler. Toprak canlandı. Güzel koktu. Çelenklerini üstüste yığdık. Çocuklar gene diri gonca gülleri suladı. Görevimiz bitmişti.
Otuz kadar yakın dostu Krepen Pasajı’ndaki Neşe Meyhanesi'nde oturup, onun anısına yedik, rakı içtik, üstelik iştahla yedik. Akşamüstü aşuresi bile pişip geldi.
Beyoğlu’ndan uzaklaşırken biraz sarhoş ama çok üzgündüm.
Oğuz yaşamının çeyrek yüzyılını elliye yakın dostunun evinde geçirdi. Oğuz aylarca da benimle kaldı. Onun konukluğu bir kelebek gibiydi. İnsana kendini hiç belli etmemeye çalışır, hiçbir özel isteği olmaz, ince ve sevimli bir sesle konuşur, eve gelirken çiçekler ve pasta getirir, bana Alman eğitiminden geçtiğim için, Mutti, derdi.
Yatma saati geldiğinde bir yere kıvrılıp uyuyuverir, sabah yanına erken saatte bile gelinse, hemen bir espri yapardı:
- Ne o, sahura mı kalktın?
Kimsenin görmesine olanak vermeden hemen giyiniverir, azalmış saçlarını özenle tarar, kolonya sürer, bir bardak çayını kendi koyup, Bafra sigarasına başlardı.
Oğuz, yanında kaldığı dostlarına aldığından çok daha fazlasını verdi. Dostluk, güleryüz gösterdi onlara. Akıllıca yapılmış şakaları ve bulunmaz kişiliğiyle öylesine yeri doldurulamaz bir insandı ki, onu tanımış, onunla birlikte günler, geceler geçirmiş olmayı, erişilebilecek mutlulukların en büyüklerinden sayıyorum.
Balıkpazarı meyhaneleri, Beyoğlu lokanta ve gece kulüpleri, kahveler, Nazmi, Kaptan ve ender olarak gittiği birkaç taşra kentinde geçen bu kısa yaşam, boyutlarına yeryüzünde herkesin erişemeyeceği bir yaşamdı.
Ölümünden altı ay kadar önce, yağışlı bir günde bana küçük bir valizini getirdi. Yıllardır hiç açılmamış. Afrika Han’da, Bülent Oran’da kalmış bir valiz içinden iki taş baskısı örtü çıktı. Yepyeni, onları bana verdi.
- Bunları bir kızla birlikte almıştık, dedi.
Kadının güzelini bilir, bu kadınlara annesi, arkadaşı ve aynı zamanda sevgilisiymiş gibi bakardı. Valizden ayrıca; yedi sekiz yıldır kullanılmamış bir diş fırçası, çoğu bitmiş bir İpana diş macunu, Yüksel Arslan ve Ömer Uluç’la bir fotoğrafı, gene arkadaşlarıyla Bebek’te lokantada bir fotoğrafı, film çalışması yaparken bir fotoğrafı, temiz iki beyaz cin pantolon, fayans üzerine basılmış antik bir oto resmi, kirli çorap ve kirli çamaşır, bir iki ozanın adına imzaladığı kitap, bir iki kolej kitaplığından alınma İngilizce ekonomi kitabı çıktı... hepsi bu, işe yararlarını bana verdi, gerisini attı.
Son olarak kaldığı ağabeyimin evinde, ölümünden sonra şunlar ilişti gözüme: Hastaneye getirmemizi istediği ve temizlettiği pantolonunun üzerinde Türkiye Cumhuriyeti 1960 Anayasası duruyordu. İngilizce bir polisiye romanını yarısına kadar okumuş, kaldığı yeri işaretlemişti, ağabeyimin telefon defterine en çok çalıştığı Yalçın Ofset’in telefon numarasını yazmıştı. Bunun dışında eski gocuğu, hiç yayımlanmamış bir iki şiiri, yazlık ayakkabıları ve şöyle bir not: daktilo otelde, gömlek temizleyiciden alınacak... Ayaspaşa’dan Levent’e... Levent’ten Ayaspaşa’ya... vb.
Yolları araç ve garip bir insan kalabalığının karşıdevrim gibi sardığı İstanbul’u “Katmandu”ya benzetiyor, son aylarında: “Artık gerçekten yaşamak istemiyorum, hiç tadı yok”, diyordu. Ama bunu söylerken soyut bir bunalımı dile getirmiyordu. Oğuz, bunalan bir insan değildi. Onun akıl ve mantığı bu tür gereksizlikleri çoktan aşmıştı. Hiçbir zaman,
- Sıkıldım, acıktım, uykusuzum, yorgunum, bile demedi.
Akciğer kanserine yakalandığını bilmedi, yakınmadı da,
- Solurken ciğerlerim acıyor, uyutmuyor beni, demekle yetindi.
- Çok hastayım, demedi. Doktorun terimini kullandı: “Çok hastaymışım”, dedi.
Her anlamda olumsuzlaşan İstanbul’u artık istemiyordu ve ölümü de öylesine umursamıyordu ki... hani;
- Beyoğlu’nun tadı kalmadı, artık öteki dünyaya gidelim, der gibi. Ve ölmeden dört gece önce Degüstasyon’un kapısı önünde karşılaştığımız Ali Poyrazoğlu’nun yanağından makas alıyor,
- Tatlıhayat kurbanları gene nereye? diye takılıyordu.
0 notes
yeniyeniseyler · 3 months ago
Text
NOW - Kötü Kan (Yeni Dizi) (İlk Tanıtım) (Yakında başlıyor!)
0 notes
erkankarakiraz · 6 years ago
Photo
Tumblr media
@sinemsal - "Heyecanla paylaşıyorum! Sadece kadın yazar ve çizerlerden oluşan Rağmen’in birinci sayısı önümüzdeki hafta raflarda yerini alıyor. Kalbimizin atması için daha ne olsun? 64 şahane kadın ve dahası... Gaye Boralıoğlu Oya Baydar Figen Şakacı Pelin Buzluk Neslihan Önderoğlu Şermin Yaşar Ebru Ceylan Gökçe İrten Aslı Alpar Esmahan Aykol Zeynep Selvili Çarmıklı Zeynep Özatalay Elif Demir Birgül Özcan Menekşe Toprak Ece Zeber Hande Ünver Esin Özbek Pervin Özcan Helin Cengiz Berrin Karakaş Vardal Caniş Su Zülal Öztürk Zehra Çelenk Melike Şahin Sevda Kaçtı Meltem Gürle Defne Suman Deniz Özturhan Ayşen Şahin Aksakal Gizem Güvendağ Duygu Topçu Deniz Tekin Betül Yılmaz Naz Tansel Elif Varol Demir Çiğdem Aldatmaz Müge İplikçi Çağla Köseoğulları Pınar Ergün Pınar Eğilmez Gonca Özmen Funda Şenol Cantek Ayşegül Devecioğlu Figen Alkaç Çağnam Erkmen Gülcan Şenyuvalı Selcan Özgür Ezgi Altıner Seda Mit Güliz Arslan Filiz İrem Özbaş İpek Konak Çiğdem Günay-Erkol Ayşegül Kocabıçak Seran Demiral Ezgi Beyazıt Şeyda Üzer" https://www.instagram.com/p/Bun6RQkDuuatquqj-iTyaxxcrnkRfh6LJ2XtHc0/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1t28thvws8bo3
0 notes
malitasoledad · 4 years ago
Text
Kuruluş: Osman - Bolum 13
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
4 notes · View notes
dear-indies · 3 years ago
Note
hello there! Could I please have some fc suggestions for a sister, slightly older than Serkay Tütüncü? Thank you!
Fahriye Evcen (1986) Turkish.
Gülcan Arslan (1986) Turkish.
Dilara Aksüyek (1987) Turkish.
Gonca Sarıyıldız (1987) Turkish.
Hazal Filiz Küçükköse (1988) Turkish.
Burcu Özberk (1988) Turkish.
Leyla Lydia Tuğutlu (1989) Turkish.
Özge Gürel (1989) Turkish.
Selin Şekerci (1989) Turkish.
Big thanks to @turkishfcs directory for these suggestions and all of these have resources at time of posting too!
0 notes