#Gezegen
Explore tagged Tumblr posts
Text
6 gezegen aynı hizaya gelecek düşünebiliyor musunuz? Bu hayatta her şey mümkün. Daha fazla söze gerek yok.
8 notes
·
View notes
Text
Kâinat o kadar büyük ki akılları mest ediyor. Allahu Ekber.
8 notes
·
View notes
Text
Kalbim bir gezegen, dünyadan çok uzakta
Kimse gelemez bana
Kafama takmam, kendimi yormam
Halinden memnun ruhum, keyfim tamam
27 notes
·
View notes
Text
- Siyah gezegenimde beyaz düşünenlere son vermek istiyorum.
~ Neden efendim, siyah en güzel beyazda belli olmaz mı? Bizim siyah gezegenimiz en güzel beyazlar varken belli değil midir?
#sevgili#söz#sessiz#sevgi#yıldız#siyah#beyaz#gezegenler#gezegen#gece ve ay#ay benim gece senin#3391kilometre#0kilometre#my post#postlarım#gece ve müzik#geceye bir sözüm var#geceye not#edebi sözler#edebiyat#felsefe#efendim#küçük#belli olmak
11 notes
·
View notes
Text
Venüs'ün Hilal Ay ile Gökyüzündeki Buluşmasını Bu Gece İzleyin
Venüs ve Hilal Ayın Buluşması Cumartesi akşamı (5 Ekim) hava kararırken, batı-güneybatı yönünde gökyüzünün alçaklarına doğru baktığınızda, güzel bir hilal ay ve parlak Venüs gezegeninin oluşturduğu güzel bir göksel tablo göreceksiniz. Ay ve Venüs’ün Konumu Ay, Venüs‘ün yaklaşık 4 derece altında ve solunda görünür olacaktır. Kol mesafesinde tutulan yumruğunuz kabaca 10 derece ölçer. Yani, ay ve…
3 notes
·
View notes
Text
Venüs'ün Hilal Ay ile Gökyüzündeki Buluşmasını Bu Gece İzleyin
Venüs ve Hilal Ayın Buluşması Cumartesi akşamı (5 Ekim) hava kararırken, batı-güneybatı yönünde gökyüzünün alçaklarına doğru baktığınızda, güzel bir hilal ay ve parlak Venüs gezegeninin oluşturduğu güzel bir göksel tablo göreceksiniz. Ay ve Venüs’ün Konumu Ay, Venüs‘ün yaklaşık 4 derece altında ve solunda görünür olacaktır. Kol mesafesinde tutulan yumruğunuz kabaca 10 derece ölçer. Yani, ay ve…
3 notes
·
View notes
Text
Değişmek istemeyenin hidayeti yoktur
Elbette biliyorum arkadaşım. Hidayet Allah'ın hediyesidir. O yakmadıktan sonra hiçbir kalpte nur yoktur. Fakat, 'Allahu a'lem!' kaydıyla diyeyim, tutuşmak için biriktirilecek bir sermayenin varlığını sezinliyorum ben. Nedir? 'Bedel'dir. Yani, hidayet, 'bedel ödemeye hazırlara' teşrif eden bir kıvılcımdır. Bilgiyle ancak 'bedelini ödemek üzere' muhatap olursanız hidayet eylemeye başlar. Bedeli göze alınmamışın hidayeti de yoktur. Malumat bedelsiz hayata dönüşmez. Yapılmak üzere dinlenmemiş nasihat tesir etmez. Bu yüzden, belki birçok müslümandan çok İslam'ı bildikleri halde, oryantalistlerin ekseri müslüman olmamıştır. Yine, Aleyhissalatuvesselam Efendimizi evlatlarından daha iyi tanıdıkları halde, pekçok müşrik hidayet pınarını yudumlayamamıştır. Evet. Hidayet silbaştan yeni bir varlık telakkisini yüklenmeyi gerektirir. O güne kadar sürmüş bozuk düzenin, içten dışa, değişmesi anlamına gelir. Belki bu değişim sırasında menfaatler yitirilecektir. Belki içimizdeki koca koca iddialar yıkılacaktır. Belki dostlar bile hasımlaşacaktır. (Allah razı olsun hepsinden: Sahabe, en ateşli şekillerde, ödenmesi gerekeni ödedikleri için başkadır.) Muannidlerse 'değişmek için' muhatap olmamışlardır zaten bilgiyle. Neşterin sızısını yüklenmemişlerdir. Nehir de ıslanmayı sevmeyen bu talihsizlerin yanından akıp gitmiştir. Gözlerine görünmüştür, hoş sesini duyurmuştur, ama parmaklarının ucunu dahi ıslatmamıştır.
Kibrin mübarek metinlerde böylesine kötülenmesinin hikmetini de buradan oku arkadaşım. Kibir zımnında 'değişimin reddini' de saklıyor. Kim ki kibirleniyor, özünü merkezleştiriyor, ‘olmazsa olmaz’ görüyor, ötesini detaylaştırıyor. Ayken dünyalık taslıyor. Dünyayken güneşlik kasıyor. Güneşken kendini samanyolu yerine koyuyor. Hatta, ayı dünyaya, dünyayı güneşe, güneşi samanyoluna, âlemi âleme peyk yapan Zât-ı Kudreti bile zerrecik cirminin uydusu zannediyor da, hevasından geçeni dinine ekliyor, geçmeyeni çıkarmaya teşebbüs ediyor. (Daha da beğenmedi mi inkâra gidiyor.) Şeriatı tenkid de buradan başlıyor, tahrif de, tahkir de. Her yanlışın başında 'değişmek için' değil 'değiştirmek için' muhatap olmak var. Kendini merkezden çekemeyiş var. Aslolanı karıştırmak var. Aynanın gösterdiği yerine oynaması var.
Yani, hâşâ, Allah'ın karşısında ‘Allahlık taslamak’ var. Halbuki İslam bidayette bir eksen değişimidir. Kul, kulluğunu kabul ettiği andan itibaren, bir daha kendini Allah sanmayacağını da kabul eder. Sandığı her yerden de tevbe eder. Kur'an, hangi şifalı hitabında mü'min kelimesini buyurur, hatırlattığı artık diğerleri gibi olmayacak yanlarımızdır. Elhamdülillah. Yine Allah’ın lütf u keremiyle bedel ödemeye ikna olduğumuz için hidayet bize hediye edildi. Tedavi için gereken işlemleri göze aldığımız için şifa nasip oldu. Evet, biz, artık odak algımızda diğerleri gibi değiliz. Değişiciyiz. Detaylaşıcıyız. Şeriatın buyruğu üzere başkalaşmaya yatkınız. Kurtarıldık kendimizden. Merkeziyet sanrımızdan. ‘Bana göre’nin köleliğinden. Hakiki yörüngemizi çözdük çünkü. Bizim için yalnız Allah Allah'tır. Bizse her sanrımıza rağmen kuluz. Hüda yörüngeye alınmaz. O, dilediğini, dilediği şekilde yörüngelere alır. Kullar Rabbine hesap soramaz. Ancak hikmetini öğrenmeyi dileyebilirler. Ve yanıldığını kabul etmeyene doğrunun nimetinden bahşedilmez.
Müslim'de geçen bir hadis-i şerifinde Aleyhissalatuvesselam Efendimiz buyuruyor ki: "Kalbinde zerre kadar kibir bulunan cennete giremez!" Sahabesi endişeyle soruyorlar: "Ya Resulallah, insan, elbisesinin/ayakkabısının güzel olmasından hoşlanır?" (Yani bunlar da kibir sayılır mı?) Efendimiz cevap veriyor: Allah güzeldir. Güzeli sever. Kibir ise ‘hakkı kabul etmemek’ ve ‘insanları küçümsemek’tir." Doğrusu, bu güzeller güzeli eşikten bakınca, mürşidimin 'modern medeniyet(!)' ile 'Kur'an medeniyeti' kıyaslamasını da daha zengin anlıyorum ben. Sanki orada anlatılan her olumsuz şeyin merkezinde ‘parçaların kendisini bütün yerine koyması’ var. Böyle yapılınca da yörüngeler arasında niza çıkıyor işte:
"İşte, medeniyet-i hazıra, felsefesiyle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede nokta-i istinadı 'kuvvet' kabul eder. Hedefi 'menfaat' bilir. Düstur-u hayatı 'cidal' tanır. Cemaatlerin rabıtasını 'unsuriyet ve menfi milliyet' bilir. Gayesi, hevesât-ı nefsaniyeyi tatmin ve hâcât-ı beşeriyeyi tezyid etmek için bazı 'lehviyattır.' Halbuki, kuvvetin şe'ni, tecavüzdür. Menfaatin şe'ni, her arzuya kâfi gelmediğinden, üstünde boğuşmaktır. Düstur-u cidâlin şe'ni, çarpışmaktır. Unsuriyetin şe'ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan, tecavüzdür. İşte, şu medeniyetin şu düsturlarındandır ki, bütün mehâsiniyle beraber, beşerin yüzde ancak yirmisine bir nevi surî saadet verip seksenini rahatsızlığa, sefalete atmıştır. Amma hikmet-i Kur'âniye ise, nokta-i istinadı, kuvvet yerine 'hakkı' kabul eder. Gayede, menfaat yerine 'fazilet ve rıza-i İlâhîyi' kabul eder. Hayatta, düstur-u cidal yerine, 'düstur-u teâvünü' esas tutar. Cemaatlerin rabıtalarında, unsuriyet ve milliyet yerine, 'rabıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî' kabul eder. Gayâtı, hevesât-ı nefsaniyenin nâmeşru tecavüzâtına sed çekip ruhu maâliyâta teşvik ve hissiyat-ı ulviyesini tatmin etmektir ve insanı kemâlât-ı insaniyeye sevk edip insan etmektir."
Sen de bana katılır mısın arkadaşım: Hak merkezdeki kuvvetin 'ne üzere olduğunu' söyler. Kuvvetse parçanın 'neyi hak olarak vehimlediğini' anlatır. (Parça, Cenab-ı Hakkın kuvvetine dayanmak isterse, bütüne uyumla hakka; yok, yalnız parçalığının haklılığına inanıyorsa, bütüne uyumsuzlukla, şahsî kuvvetine dayanır.) Fazilet (ve derûnundaki rıza-i ilahî arayışı) 'bütünün üzerine kurulduğu şey için yaşamayı' ifade eder. (Yani faziletli olan bütünün menfaatinedir.) Menfaatse parçanın 'yalnız kendi varlığına hizmet etmesinin' tezahürüdür. (Yani, menfaat, yalnız bireyin faydasını kollayan bir sahte fazilettir.) Aynı yörüngeye hizmet edenler elbette birbirleriyle yardımlaşırlar. (Uyum için teavün kaçınılmaz görünür.) Fakat parçalardan herbiri, âlemi kendi merkeziyetine çağırdığında, oluşacak şey yalnız 'cidal'dir. Yani mücadeledir. Kavgadır. Anlaşmazlıktır. Uyumsuzluktur. Büyük balık küçük balığı yutardır. Eh, evet, pes. Yoruldum arkadaşım. Benden buraya kadar. Özetle ne demek istediğimi kavramışsındır zaten. Hazinenin geri kalanını gavvaslığına havale ediyorum. Dualarında beni unutma.
#Değişim#Dönüşüm#Hidayet#Bedel#Ödeme#Merkez#Yörünge#Gezegen#Şifa#Yara#Tedavi#Bediüzzaman#Said Nursi#Risale-i Nur#Parça#Bütün
9 notes
·
View notes
Text
gezegen
5 notes
·
View notes
Text
Yeni bir şehir lazım
Yeni bir gezegen belki
Yeni doğmuş bedene
Temiz bir ruh itinayla
Lekesiz, beyaz bir sayfadan ibaret
En masumum olsun akan gözyaşım
Bilincim hiç olmadığı kadar net kalsın
Kalsın ki sahip çıkayım çoçukluğuma
Ben, ben kalayım kısaca
Hep, kusursuz bir yaratılmayla
Uğraşım da ben olayım derdim de
Yeter ki yeniden diriliş olsun
Başka bir gezegende belki
Ama artık olsun.
5 notes
·
View notes
Text
Şu gezegen hangisiydi acaba diye düşünüp duruyorum.
17 notes
·
View notes
Text
Jüpiter, dünyanın bin katı kadar büyüklüğünde yaratılmış. Allahu ekber.
5 notes
·
View notes
Text
uzaylılar kırmızı çizgim efenim
4 notes
·
View notes
Text
Away from the gray city
Let's go on a trip
Follow the moonlight that shines on you
You're one in a million
So let all your colors shine -Colors shine-
Dancing deep in the night sky
Follow the stars, one two three
Let's go together, far away in the distant universe
You're one in a million
So let all your colors shine
-Dance right, dance dance right-
.
We'll save this planet
We love this planet
Everything precious
What I want to protect
#postlarım#spotify#tumblr postları#bts jimin#bts jhope#bts jin#bts rm#bts suga#bts v#bts#bts jk#the planet#bts the planet.#gezegen#şarkı#müzik
2 notes
·
View notes
Text
Yanlış bilinen doğrular...
Sana yıldızları anlatsam bana ayı sorarsın, sana gezegenleri anlatsam bana güneşi sorarsın. Çünkü sen hep sana göre en güzelini, en güçlüsünü ve en belirgin olanını istersin. Bi' kerede ardına bakıp; sana göre en çirkinini, en zayıfını ve en gizemli olanını bulmaya çalışsan? Belki de senin yanlış diye nitelendirdiğin anahtar seni doğru kapıya götürür...
2 notes
·
View notes
Text
Güneş Sistemi Nedir? - Gezegenler ve Asteroit Kuşağı
Güneş Sistemi Nedir? - Gezegenler ve Asteroit Kuşağı
Güneş Sistemi, Dünya'mızın dahil olduğu bir sistemdir. Bu sistem, Güneş'in çevresinde dolanan 8 büyük gezegen, cüce gezegenler, asteroid kuşağı ve diğer birçok cisimden oluşur. Gezegenler, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'dür. Asteroit kuşağı, Güneş Sistemi'nin gezegenlerinin arasında yer alan, çoğunlukla kayalık parçalardan oluşan bir bölgedir. Bu yazıda, Güneş Sistemini, gezegenler ve asteroit kuşağı hakkında daha fazla bilgi edineceksiniz.
Güneş Sistemi Nedir?
Güneş Sistemi, Güneş'in çevresinde dolanan bir grup gezegen, cüce gezegen, asteroidler, kuyruklu yıldızlar, kuiper kuşağı ve diğer gök cisimlerinden oluşan bir sistemdir. Güneş Sistemi, Güneş'in kütleçekim etkisi altında kalarak bir arada tutulan birçok gök cismini içerir. Güneş Sistemi, genişliği yaklaşık 100.000 Astronomik Birim (AU) olan bir alanda yayılmıştır. 1 AU, Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığıdır ve yaklaşık olarak 150 milyon kilometreye denk gelir. Güneş Sistemi'nde bulunan en büyük gök cisimleri gezegenlerdir. Güneş Sistemi'nde 8 büyük gezegen bulunur: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün. Bunların yanı sıra, Ceres, Plüton, Eris ve Haumea gibi cüce gezegenler de bulunur. Güneş Sistemi'nde bulunan bir diğer önemli özellik de asteroid kuşağıdır. Bu kuşak, Güneş Sistemi'nin gezegenlerinin arasında bulunan, çoğunlukla kayalık parçalardan oluşan bir bölgedir. Asteroid kuşağı, Jüpiter'in kütleçekim etkisi altındadır ve çoğu zaman asteroidlerin birbirlerine çarparak parçalanmalarına neden olur. Güneş Sistemi, insanlık için çok önemlidir. Dünya, Güneş Sistemi'nde yaşamın olduğu tek gezegen olarak bilinir ve bu nedenle, Güneş Sistemi'ni anlamak, gezegenimizdeki yaşamın sürdürülebilirliğini anlamamız açısından önemlidir. Güneş Sistemi'nin Oluşumu Nasıl Gerçekleşti? Güneş Sistemi'nin oluşumu, evrenin oluşumu ve ilerleyişi hakkındaki teorilerden biri olan Güneş Bulutu Teorisi'ne göre gerçekleşmiştir. Bu teori, yaklaşık 4,6 milyar yıl önce bir yıldızın patlaması sonucu oluşan gaz ve toz bulutunun kendi çekim kuvveti altında çökmeye başlamasıyla başladı. Bulut, yavaş yavaş dönerek bir diski oluşturdu. Bu disk içindeki maddeler, çekim gücü nedeniyle birbirlerine çekilerek büyük parçalar halinde birleşmeye başladılar. Bu birleşmeler sonucu oluşan devasa cisimler, gezegenlerin oluşumuna yol açtılar. İlk olarak, Güneş Sistemi'ndeki en içteki gezegen olan Merkür ve en dıştaki gezegen olan Neptün, süper ısıtmalı bir gaz diski içinde oluştu. Güneş Sistemi'nin iç bölgesinde yer alan gezegenlerin oluşumu, çarpışmalar ve birleşmeler yoluyla gerçekleşti. Büyük gezegenler, kütlelerinin artmasıyla birlikte çekim kuvvetleri de arttı ve küçük cisimleri kendilerine çekmeye başladılar. Jüpiter, oluşumu sırasında büyük bir gaz ve toz diskini çekti ve bu disk, Jüpiter'in çekim kuvvetinin oluşumundan sonra yavaş yavaş dağılmaya başladı. Bu disk, kendi etrafında dönerek birçok küçük parçaya ayrıldı ve asteroid kuşağına yol açtı. Güneş Sistemi'nin oluşum süreci, zamanla gök cisimlerinin birbirlerine çarparak, parçalanarak ve yeniden birleşerek evrimleşmelerine yol açtı. Bu süreçte, Dünya gibi bazı gezegenlerin oluşumu sırasında, büyük gök cisimlerinin çarpışması sonucu magma okyanusları oluştu. Zamanla bu okyanuslar soğudu ve bugünkü yüzeylerini oluşturdu. Güneş Sistemi'nin oluşumu, evrende yaşanan fiziksel süreçlerin bir sonucu olarak gerçekleşti ve Dünya'daki yaşamın evrimleşmesine yol açtı. Bu nedenle, Güneş Sistemi'nin oluşumunu anlamak, evrenin tarihini ve doğa olaylarını anlamamız açısından son derece önemlidir.
Güneş Sistemindeki Gezegenler
Güneş Sistemi, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün olmak üzere 8 gezegenden oluşur. Bu gezegenler, Güneş'e yakınlık sırasına göre dizilirler. Merkür, Güneş'e en yakın gezegendir ve küçük, kayalık bir gezegendir. Venüs, Dünya'ya benzer bir yapıya sahiptir ancak aşırı sıcaklık ve asitli bulutları nedeniyle yaşam için uygun değildir. Dünya, yaşamın bulunduğu tek gezegendir ve sıvı suya sahip tek gezegendir. Mars, Dünya'ya benzer yapıya sahip olup kızıl gezegen olarak da bilinir. Jüpiter, Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegendir ve gaz devi olarak adlandırılır. Satürn, halkalarıyla tanınan bir gaz devi gezegendir. Uranüs ve Neptün de gaz devi gezegenlerdir ve en dış kısımda yer alırlar. Güneş Sistemi'nde ayrıca, bu gezegenlerin yörüngeleri arasında dönen küçük gök cisimleri olan asteroitler, kuyruklu yıldızlar ve diğer cisimler de bulunur. Gezegenlerin özellikleri, Güneş Sistemi'nin oluşumu ve evrimi hakkında da bilgi verir ve gök bilimcilerin çalışmalarında önemli bir rol oynar. Marsta Hayat Var mı? sorusunun cevabı için tıklayın. En Büyük Gezegen: Jüpiter
Hubble Uzay Aracı Tarafından Çekilen Jüpiter Jüpiter, Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegendir ve yaklaşık 318 Dünya kütlesine sahiptir. Gaz devi olarak adlandırılır ve atmosferi hidrojen ve helyumdan oluşur. Büyük Kırmızı Leke olarak bilinen devasa bir fırtına sistemi de dahil olmak üzere birçok büyük fırtına sistemi içerir. Ayrıca, Galileo adlı uzay sondası tarafından yapılan keşiflerle Jüpiter'in en az 79 uydusu olduğu tespit edilmiştir. Jüpiter, Güneş Sistemi'nin evrimi ve oluşumu hakkında önemli bir rol oynayan bir gezegendir ve gök bilimciler tarafından yoğun bir şekilde incelenmektedir Jüpiter hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. En Küçük Gezegen: Merkür
Merkür Merkür, Güneş Sistemi'ndeki en küçük gezegendir ve Güneş'e en yakın olanıdır. Yüzeyi oldukça kayalık ve kraterli olan Merkür, yoğun bir şekilde kraterleşmiştir ve düşük yer çekimi nedeniyle atmosferi yoktur. Yörüngesi oldukça eliptiktir ve Güneş'in etrafında tam bir turunu tamamlaması 88 Dünya günü sürer. Merkür, Güneş Sistemi'nin oluşumu ve evrimi hakkında da bilgi veren önemli bir gezegendir ve NASA'nın MESSENGER adlı uzay aracı tarafından incelenmiştir.
Asteroit Kuşağı Nedir?
Asteroit Kuşağı Asteroit kuşağı, Güneş Sistemi'ndeki gezegenler arasında yer alan kayalık gök cisimlerinin oluşturduğu bir bölgedir. Kuşak, Mars ve Jüpiter arasında, Güneş'e olan uzaklıklarının 2,2 ile 3,2 astronomik birim (AU) arasında olduğu bölgede yer alır. Bu bölgede yer alan asteroitler, Güneş Sistemi'nin oluşumu sırasında gezegenlerin oluşumundan geriye kalan malzemelerdir. Asteroitler, çoğunlukla çarpışmalardan dolayı küçük parçalara ayrılmış büyük bir asteroit olan Ceres'in etrafında toplanmıştır. Asteroitlerin boyutları ve şekilleri oldukça değişkendir ve çoğu çok küçük olmakla birlikte bazıları da binlerce kilometre boyutunda olabilir. Asteroit kuşağı, uzay araştırmaları açısından da büyük önem taşımaktadır ve birçok uzay aracı tarafından incelenmiştir.
Güneş Sistemi'nin Diğer Cisimleri
Güneş Sistemi, sadece gezegenlerden oluşmamaktadır. Bunun yanı sıra, Güneş'in etrafında dönen asteroitler, kuyruklu yıldızlar, uydular ve diğer gök cisimleri de bulunmaktadır. Bu cisimler, Güneş Sistemi'nin çeşitli özelliklerini ve oluşumunu anlamak için önemli bir kaynaktır. Kuyruklu Yıldızlar
Halley Kuyruklu Yıldızı Kuyruklu yıldızlar, Güneş Sistemi'nin dış bölgelerinde bulunan küçük gök cisimleridir. Kuyruklu yıldızlar, buz ve tozdan oluşur ve yörüngeleri eliptiktir. Bu nedenle, Güneş'e yakın olduklarında hızlıca ısınır ve buharlaşan gazlar ve toz, genellikle güzel bir kuyruk oluşturacak şekilde dışarı püskürtür. Kuyruklu yıldızlar genellikle yıllarca, hatta yüzyıllarca Güneş Sistemi'nin dışında, Oort Bulutu veya Kuiper Kuşağı gibi bölgelerde yörüngede kalırlar. Ancak bazen, yörüngeleri Güneş'e yakınlaştığında, Güneş'in çevresinde dönerler ve böylece dünyadan da görülebilen parlak kuyruklar oluştururlar. Kuyruklu yıldızlar, Güneş Sistemi'nin oluşumunun anlaşılması ve gezegenlerin oluşumu sırasında kalan materyallerin incelenmesi açısından büyük önem taşır. Kuyruklu yıldızlar arasında en ünlülerinden biri Halley Kuyruklu Yıldızı'dır. Bu kuyruklu yıldızın yörüngesi, Dünya'nın yörüngesiyle kesişir ve Dünya'ya her 76 yılda bir yakın geçiş yapar. Halley Kuyruklu Yıldızı'nın keşfi, 18. yüzyılda İngiliz gökbilimci Edmond Halley tarafından yapıldı ve bu yıldız onun adını almıştır. Halley Kuyruklu Yıldızı, diğer kuyruklu yıldızlar gibi buz, toz ve kayalar gibi malzemelerden oluşur. Kuyruklu Yıldız Nedir? başlıklı makalemizden kuyruklu yıldızlar için daha detaylı bilgiler alabilirsiniz. Cüce Gezegenler
Nasa Tarafından Çekilen Plüton Cüce gezegenler, Güneş Sistemi'nde gezegen olarak sınıflandırılmış olan ancak özellikleri nedeniyle diğer gezegenlerden ayrı tutulan küçük gök cisimleridir. Cüce gezegenler, genellikle gezegenlerin aksine, yeterli kütleleri olmadığı için yörüngelerindeki diğer cisimlerden çekim kuvveti ile temizleyememişlerdir. Bu nedenle, asteroit kuşağı ve Kuiper Kuşağı gibi bölgelerde bulunan birçok küçük gök cisimleri arasında yer alırlar. Plüton, en ünlü cüce gezegenlerden biridir. Plüton, 1930'larda keşfedildi ve uzun süre gezegen olarak sınıflandırıldı. Ancak 2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği, Plüton'un diğer gezegenlerden farklı olduğunu ve cüce gezegen olarak sınıflandırılması gerektiğini belirten yeni bir tanım yayınladı. Cüce gezegenler, gezegenler kadar büyük değillerdir, ancak gezegenlerle benzer özelliklere sahiptirler. Örneğin, Güneş Sistemi'ndeki cüce gezegenlerin çoğu, diğer gezegenler gibi bir çekirdek, bir mantolama ve bir kabukla kaplıdır. Cüce gezegenlerde ayrıca volkanik faaliyet, buzul hareketleri ve atmosferik etkileşimler gibi fenomenler gözlemlenebilir. Kuiper Kuşağı Nesneleri
Kuiper Kuşağı Kuiper Kuşağı, Güneş Sistemi'nin dış kısmında yer alan ve Güneş etrafında yörüngede dönen birçok küçük gök cisimlerinin yer aldığı bir bölgedir. Bu gök cisimleri, buz ve kayalık malzemelerden oluşurlar ve çoğu, Plüton gibi cüce gezegenlerdir. Kuiper Kuşağı'ndaki gök cisimlerinin bazıları, Kuyruklu Yıldızlar gibi Güneş'e yaklaştıklarında ısı ve radyasyondan dolayı gazlarını kaybederek görkemli kuyruklar oluşturabilirler. Bu bölgedeki gök cisimleri, Güneş Sistemi'nin ilk dönemlerinde oluşan kalıntıları temsil ederler ve bu nedenle gezegenlerin oluşum süreci hakkında önemli bilgiler sağlayabilirler.
Güneş Sistemi Dışındaki Gezegenler
Güneş Sistemi'nden çok uzaklarda, milyarlarca yıldızın yer aldığı evrende başka gezegenlerin var olabileceği teorisi uzun yıllardır bilim insanlarının ilgi odağıdır. Bu teori, keşfedilen binlerce gezegenle doğrulanmıştır. Güneş Sistemi dışındaki gezegenler, yıldız sistemlerinde yörüngeye girmiş gezegenlerdir ve "egzoplanetler" olarak da adlandırılırlar. Egzoplanetler, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlere benzer özellikler gösterebilirler. Bazıları kayalık yüzeylere sahip olabilirken, diğerleri gaz devleri olabilir. Bazıları atmosferlerinde su gibi sıvıları barındırabilecek koşullar da oluşturabilirler. Bu yüzden, egzoplanetler, hayatın var olabileceği yerlerin keşfi açısından büyük önem taşımaktadır. Egzoplanetlerin keşfi, teknolojik gelişmeler sayesinde son yıllarda hız kazanmıştır. Uzay teleskopları ve özellikle NASA'nın Kepler Uzay Teleskobu, binlerce egzoplanet keşfetmiştir. Bu egzoplanetler, yıldızlarına göre belirli periyotlarda tekrarlayan gölgelerle veya yıldızın ışığında görülen küçük dalgalanmalarla tespit edilirler. Güneş Sistemi dışındaki gezegenlerin keşfi, evrende yaşamın var olup olmadığına dair sorulara cevap aramak için de büyük bir fırsat sunmaktadır. Bu gezegenlerde hayatın var olması için uygun şartların oluşup oluşmadığını inceleyen bilim insanları, bir gün uzayda yaşamın keşfine yönelik büyük adımlar atabilirler.
Hubble Uzay Teleskobu Hubble Uzay Teleskobu, uzayda bulunan en ünlü ve etkili teleskoplardan biridir ve gezegen dışı yaşam arayışı dahil birçok bilimsel çalışmada kullanılmıştır. Hubble, başta transit yöntemi olmak üzere, çeşitli yöntemlerle binlerce gezegen dışı gezegenin keşfedilmesine katkıda bulunmuştur. Transit yöntemi, gezegenin ana yıldızının önünden geçerken ana yıldızın ışığında meydana gelen küçük bir azalma olarak tanımlanır ve bu yöntemle gezegenlerin boyutu ve yörünge süresi gibi bilgiler elde edilir. Hubble'ın yardımıyla, örneğin, 1997'de ilk kez başka bir yıldız sistemindeki bir gezegen keşfedilmiştir. Bunlar arasında, birçok "süper Dünya" ve "sıcak Jüpiter" gibi ilginç ve farklı tipteki gezegenler yer almaktadır. Hubble'ın keşifleri, Güneş Sistemi dışındaki gezegenler hakkında bilgilerimizi genişletmeye yardımcı olmuştur ve bu da gezegenlerin oluşumu, evrimi ve yaşamın olası koşulları hakkında daha fazla anlayışımıza yol açmıştır.
James Webb Uzay Teleskobu Bildiğiniz gibi günümüzden çokta uzak olmayan günlerde uzaya yeni bir teleskop fırlatıldı "James Webb Uzay Teleskobu". Webb'in, Hubble'dan hem teknik hem de teknolojik olarak daha donanımlı olması bizlerde büyük bir beklenti yaratıyor. Gelecek aylarda veya yıllarda Webb'in çektiği fotoğraflar ve detayları analizleriyle birlikte evrendeki canlı varlıklara belki bir yenisi daha eklenebilir. James Webb Uzay Teleskobundan Gelen İlk Görüntüleri görmek için ve detaylı bilgi için tıklayın.
Güneş Sistemi ve Yaşam
Güneş Sistemi ve yaşam konusu oldukça merak uyandıran bir konudur. Şimdiye kadar keşfedilen tüm yaşam formları, bizim içerisinde yaşadığımız ve adına “Dünya” dediğimiz bir gezegende var oldu. Diğer gezegenlerde yaşamın var olup olmadığına dair araştırmalar sürmektedir. Bu araştırmalarda Hubble Uzay Teleskobu ve James Webb Uzay Teleskobu gibi teknolojik araçlardan faydalanılmaktadır. Hubble ve Webb, Güneş Sistemi dışındaki yıldızların etrafındaki gezegenleri inceleyerek, bu gezegenlerin atmosferindeki özellikleri ve varsa yaşam belirtilerini araştırmaktadır. Ancak, şu ana kadar keşfedilen gezegenlerin yaşanabilir olma ihtimali oldukça düşüktür. Bu nedenle, uzay araştırmaları ve teknolojik gelişmeler ile gelecekte yaşam barındırabilecek gezegenler keşfedilmesi umut edilmektedir. Kaynak: Güneş Sistemi Nedir? Read the full article
#cücegezegenler#dünya#egzoplanet#gezegen#güneş#güneşsistemi#jüpiter#kızılgezegen#kuyrukluyıldız#mars#merkür#neptün#plüton#satürn#uranüs#venüs#yaşam
2 notes
·
View notes