Tumgik
#geceye bir sözüm var
pogosipos-so · 2 months
Text
Seni sevmem aldığım en iyi karardı,
Kelebek kadar ömrüm olsa bile hayatımın en iyi kararı olarak kalacaktı..
89 notes · View notes
sahildeki-beyaz · 3 years
Text
Hayali Olmayan Hayatsızlar
Geceye yazılan hayatlara bakıyorum
Küsmüş aydınlıklar zifiriye kanatlanmış.
Sebebi ne aşktır nede yalnızlık.
Kaybedilen zamana inat,
direnen iyi niyetler.
Başı ak, karla kaplı
diye büyüklenen insan
Baharın gelişi ile çamurlu
su olacağından habersiz.
Söylesem dilim varmaz
Bağırsam sesim çıkmaz
Kime neyi anlatsam,
Anlamsızlık olup karşımda durur.
Geceler dostum,
Gündüzler düşmanımdır der gider
Ardına bile bakmaz.
Bir melodidir dolanır durur dilimde,
Buda gelir buda geçer der gibiyim.
Geçmeyecek binlerce yaraya
merhem olurmu dersiniz.
Geçti dediğimiz bir
ömürden başka ne geçtiki?
Herşey elimizde,
Ucuza çıkardık alan yok.
Aldanmalar, yalanlar, riyalar,
Ölümler,
Yanı başımızda bekleyen
daha binlerce yükle
Nereye gideceğini şaşıran
çocuklara döndük.
Hayallerimizi elimizden alan hayatmı?
Yoksa bizmi savaşamadık.
Renkli sabahlarda mı kaldıkta
Karanlıklara yabancıyız.
Geceleri yar eyledik bundan böyle
Aydınlıklar hayallere armağan olsun.
Bu karakter kandırmaca sında
Yine yenilen insan olsun.
Denizler yitirmiş maviliğini,
Gökyüzü yasa bürünmüş,
Dokunsan ağlayacak gibi bulutlar.
Yer yüzü denen kara
parçası adı gibi kapkara.
Bereket pınarları kurumuş,
susuzluktan kırılmakta.
Ellerimizle kazdığımız mezarlara bakıp
bakıp isyan eden nankörler guruhu.
Kimi önce itsek, kendimizi
buluruz toprağın bağrında
Hangi hayali de kursak artık çaresiz,
Tabiatın cömertliğine namert lik ettik
Harmana ermeden,
har vurduk, savurmaya fırsat vermeden
Küstüğümüz gündüzler, gece ile bir zaten
Bu pervasız aldatmacanın
neresi avutur insanoğlunu?
İster gün olsun, ister gece,
Bilki artık yolun sonu...
Tüm evrene hayal olmuş aldığı soluk
Nerede eski günler
diyenleri duyar gibiyim
Bu daha başlangıç, diyesim var
Ömürlerin jübilesini görmeliyim
Özlenecek ne çok şey
birikecek daha durun.
Anneler, babalar kardeşler, komşular
Hoş sohbetler, düğünler, yaslar.
Hangisini sayayım ki,
hepsi ağır gelir bedene.
Yaş kemale ermeden,açılmıyor
gönüldeki perde.
Sözüm ona cahildik diyeceksiniz,
Siz cahilseniz, toprağa
bıraktıklarınıza,
Ne cevap vereceksiniz.
Hayal kurmayı öğretenler, bakmayı,
konuşmayı, sevmeyi, saymayı.
Bunları yaşayarak, yaşatarak gittiler.
Onlarda mı cahildiler?
Tabiatla aşk yaşarlar,
ebedi Sevda ya dönüşürdü.
Bir eker bin toplarlar dı,
Geldiği, ve gideceği
yer olduğunu bile bile
Düşmanlık şöyle dursun, her karış
toprağı canı pahasına korurdu.
Kimse hayalim bitti yalanından
dem vurmasın.
Hayal kurabilmek için
Hayatlar birikmeli.
Olmayan bir hayatın muhasebesini de
Cahilliğin arkasına saklanıp,
yük etmemeli
Cehaletten gelmedik,
cehalete yürüdük.
İlim yuvasını,
illet yuvasına döndürdük.
Gün biter ken terketmezdi,
Yıldızlara emanettik.
Güne ihanet edende bizdik.
Gece günahları, ayıpları,
örter diye dost belledi.
Hepi topu bundan ibarettik.
Ayıplarından Utanan,
Cahilliğinden kaçan,
Geçmişini yargılayan,
Geleceğin hayalini dahi kuramayan
Hayatsızlardık.
14 notes · View notes
icoz-blog1 · 6 years
Text
Rakı sözüm var sana, Akdeniz’e açılan bir şehirde, iki başımıza…
Dolu kadınlardansın, bir yudum rakıya sığmazsın; derin kadınlardansın, bir rakıyla unutulmazsın; zor kadınlardansın bir rakı sofrasında teslim olmazsın.
Rakı sözüm var sana, Akdeniz’de. Unutmadım. Gün gelecek, devran dönecek ve mesafelerin birkaç santim cürmü kalacak. Ayakların ayaklarıma çarpacak, dizlerin dizlerime dokunacak. Yan yana olacağız.
Gün gelecek, o rakı kadehe dökülecek, parmakların titreye titreye  kadehi tutacak. ilk yudum, yaka yaka, boğazından akacak. Avuçların cennetin provası ve avuçların çeneme dokunacak.
Gözlerin, gözlerime dokunacak. Sustukların geceye karışacak, ismin ismime… tenin, tenimin yanı başında olacak ve çarpacak solukların tenime. Öksüreceksin, ilk ben duyacağım; uyanacaksın ilk ben öpeceğim; yorulacaksın, elini ilk ben tutacağım. Gün gelecek, tam şurada, göğsümün üzerinde uyuya kalacaksın.
Bu şehir kül olacak, bir solukta solacak. O rakı  kadehe dökülecek, o parmakların titreye titreye kadehi tutacak. Ciğerin yana yana, anlatacaksın tüm pişmanlıklarını. Ciğerin kor olacak, beni yakacak; pişmanlıkların gece olacak, gündüzü karartacak ve ben seni affedeceğim. Ciğerin parçalanacak, ciğerin yanacak, ciğerin sızlayacak. Gündüzler solacak, rakılar kadehte durmadan dudaklarına karışacak.
Rakı sözüm var sana, Akdeniz’de. Bir gece yarısı, bir hazan sonu, bir eylül türküsü… Eylül’de sevilecek kadın değilsin sen, sonbaharın gözü kör olsun. Gün gelecek o rakı içilecek, bütün pişmanlıklar dudaklarından sel olup akacak. Masada hatıralar, sırtında koca bir geçmiş, boğazında şu yumruğum kadar bir düğüm… Konuşamayacaksın. Bir kadeh rakıya sığacak kadın değilsin, biliyorum. Bir kadeh rakıda unutulacak kadın değilsin, deliler gibi seviyorum. sus, söyleme kimseye.
2 notes · View notes
kadirtemel · 4 years
Text
🎠
Sus , söyleme kimseye. deliler gibi seviyorum.
Rakı sözüm var sana, Akdeniz’e açılan bir şehirde, iki başımıza…
Dolu kadınlardansın, bir yudum rakıya sığmazsın; derin kadınlardansın, bir rakıyla unutulmazsın; zor kadınlardansın bir rakı sofrasında teslim olmazsın.
Rakı sözüm var sana, Akdeniz’de. Unutmadım. Gün gelecek, devran dönecek ve mesafelerin birkaç santim cürmü kalacak. Ayakların ayaklarıma çarpacak, dizlerin dizlerime dokunacak. Yan yana olacağız.
Gün gelecek, o rakı kadehe dökülecek, parmakların titreye titreye kadehi tutacak. ilk yudum, yaka yaka, boğazından akacak. Avuçların cennetin provası ve avuçların çeneme dokunacak.
Gözlerin, gözlerime dokunacak. Sustukların geceye karışacak, ismin ismime… tenin, tenimin yanı başında olacak ve çarpacak solukların tenime. Öksüreceksin, ilk ben duyacağım; uyanacaksın ilk ben öpeceğim; yorulacaksın, elini ilk ben tutacağım. Gün gelecek, tam şurada, göğsümün üzerinde uyuya kalacaksın.
Bu şehir kül olacak, bir solukta solacak. O rakı kadehe dökülecek, o parmakların titreye titreye kadehi tutacak. Ciğerin yana yana, anlatacaksın tüm pişmanlıklarını. Ciğerin kor olacak, beni yakacak; pişmanlıkların gece olacak, gündüzü karartacak ve ben seni affedeceğim. Ciğerin parçalanacak, ciğerin yanacak, ciğerin sızlayacak. Gündüzler solacak, rakılar kadehte durmadan dudaklarına karışacak.
Rakı sözüm var sana, Akdeniz’de. Bir gece yarısı, bir hazan sonu, bir eylül türküsü… Eylül’de sevilecek kadın değilsin sen, sonbaharın gözü kör olsun. Gün gelecek o rakı içilecek, bütün pişmanlıklar dudaklarından sel olup akacak. Masada hatıralar, sırtında koca bir geçmiş, boğazında şu yumruğum kadar bir düğüm… Konuşamayacaksın. Bir kadeh rakıya sığacak kadın değilsin, biliyorum. Bir kadeh rakıda unutulacak kadın değilsin, deliler gibi seviyorum. sus, söyleme kimseye.
Tumblr media
1 note · View note
melankoliningunlugu · 7 years
Text
sus, söyleme kimseye. deliler gibi seviyorum.
Rakı sözüm var sana, Akdeniz’e açılan bir şehirde, iki başımıza…
Dolu kadınlardansın, bir yudum rakıya sığmazsın; derin kadınlardansın, bir rakıyla unutulmazsın; zor kadınlardansın bir rakı sofrasında teslim olmazsın.
Rakı sözüm var sana, Akdeniz’de. Unutmadım. Gün gelecek, devran dönecek ve mesafelerin birkaç santim cürmü kalacak. Ayakların ayaklarıma çarpacak, dizlerin dizlerime dokunacak. Yan yana olacağız.
Gün gelecek, o rakı kadehe dökülecek, parmakların titreye titreye  kadehi tutacak. ilk yudum, yaka yaka, boğazından akacak. Avuçların cennetin provası ve avuçların çeneme dokunacak.
Gözlerin, gözlerime dokunacak. Sustukların geceye karışacak, ismin ismime… tenin, tenimin yanı başında olacak ve çarpacak solukların tenime. Öksüreceksin, ilk ben duyacağım; uyanacaksın ilk ben öpeceğim; yorulacaksın, elini ilk ben tutacağım. Gün gelecek, tam şurada, göğsümün üzerinde uyuya kalacaksın.
Bu şehir kül olacak, bir solukta solacak. O rakı  kadehe dökülecek, o parmakların titreye titreye kadehi tutacak. Ciğerin yana yana, anlatacaksın tüm pişmanlıklarını. Ciğerin kor olacak, beni yakacak; pişmanlıkların gece olacak, gündüzü karartacak ve ben seni affedeceğim. Ciğerin parçalanacak, ciğerin yanacak, ciğerin sızlayacak. Gündüzler solacak, rakılar kadehte durmadan dudaklarına karışacak.
Rakı sözüm var sana, Akdeniz’de. Bir gece yarısı, bir hazan sonu, bir eylül türküsü… Eylül’de sevilecek kadın değilsin sen, sonbaharın gözü kör olsun. Gün gelecek o rakı içilecek, bütün pişmanlıklar dudaklarından sel olup akacak. Masada hatıralar, sırtında koca bir geçmiş, boğazında şu yumruğum kadar bir düğüm… Konuşamayacaksın. Bir kadeh rakıya sığacak kadın değilsin, biliyorum. Bir kadeh rakıda unutulacak kadın değilsin, deliler gibi seviyorum. sus, söyleme kimseye.
EMRE
794 notes · View notes
planetdiaries · 6 years
Text
SEYYAHIN SIRT ÇANTASI
Sırt çantalı seyahate hazırlanırken dikkat edilmesi gereken püf noktaları. 
Bu yazımda size bir seyyahın çantasında olması gereken öteberilerden bahsedeceğim. Elbette ki bu herkese göre değişir. Uzun süreli seyahatler genellikle farklı iklim koşullarını içerebildiğinden hem yazlık hem kışlık çok çeşitli malzemeleri bir arada taşımayı gerektirebiliyor. Gideceğiniz yerde yaz mevsimi bile hüküm sürüyor olsa, örneğin bir dağ yürüyüşü için deniz seviyesinden 2000 metreye çıktığınızda, ya da bir motosiklet kiralayıp gezinmek istediğinizde hava koşullarının değişeceğini unutmayın! Bu açıdan seçimlerde hafiflik ve çok amaçlılık en önemli iki kriter olarak beliriyor.  
Çanta - Uzun seyahatlerime genellikle 60 litrelik bir ana sırt çantası ve 20-25 litrelik bir günlük çanta olmak kaydıyla iki sırt çantası ile çıkıyorum. Her iki sırt çantasının da kenarında çadır, mat ıslak mayo, havlu vs monte etmek üzere aksesuar askıları olması önemli. Ayrıca genellikle küçüldüğünde cebe giren, bez 10-15 litrelik bir çantam daha oluyor yanımda. 
Kafa Feneri – Kafa feneri öyle sadece çadırlı kamplar için faydalı değil. Gece yapılan yolculuklarda kitap okuma ihtiyacından, geceye sarkan günlük yürüyüşlere ve çok yataklı hostellerde gece kimseyi rahatsız etmeden eşya toplamaya kadar çok işlevli ve sırt çantamın ayrılmazı. Pahalı modellere gerek yok, standart pilli olanlar tercih edilmeli. Çakı – Çakı şart! Doğada, şehirde, süpermarketten yaptığınız alışverişle aniden karar verdiğiniz bir piknikte, ya da bir şişe şarabı açıp da günbatımını izlemek için. O açıdan tirbüşonu da olan bir model gerekli! Ek olarak kamp kaşık ve çatalı da bulundurmakta fayda var. Piknik demişken, ben genellikle bir piknik örtüsü de ediniyorum. Ancak bunu genellikle yanımda götürmüyor, seyahatimin başlarında, gittiğim yerden anı mahiyetinde bir şeyler alıp seyahat boyunca kullanıyorum. Kalem Kutusu – Bir kalem kutusunda şunları bulunduruyorum. Kurşun kalem, tükenmez kalem, markör, birkaç plastik kelepçe, yara bandı, çakmak, tealight mum, tütsü.
Aksesuarlar - Herkesin bir güneş gözlüğü var. Ancak gözlüğü geçirdiğiniz askılar var ya, hani bıraktığınızda boynunuzda asılı durmasını sağlayan? İşte onlardan mutlaka edinin, seyyah yaşamının kaotik akışında gözlüğünüzü kaybolmaktan kurtarıyor, tecrübeyle sabit! Ayrıca şapka, eldiven ve bandana çantamda mutlaka yer alır. Bir de yanınızda hobi malzemelerinizi taşıyın. Karakalem çiziyorsanız kalemlerinizi, kağıt seviyorsanız oyun kağıdı, ya da jonglör topları veya da bir müzik enstrümanı… Bunlar seyahatin en güzel değerlerinden insan ve kültür tanımak için en uygun araçlardır. Örneğin benim yıllardır her seyahatimde taşıdığım en değerli oyuncağım, 170 gramlık bir frizbidir! Frizbiyi oyunun yanı sıra, yeri geldiğinde bir tabak olarak, ya da bir ateşi körüklemek için kullanabilirsiniz. İzolasyonlu Kahve Kupası – Fazla izahata gerek yok sanırım. Çayınızı evde/otelde yapın ve gün boyu keyfini sürün. Yalnız buradaki püf noktası, kupanın ağzının tamamıyla kapanabilir olması. Yani hem kupa hem de minik bir şişe kullanılabilir olmasının faydası büyük. Plastik, boş olduğunda katlanana 1 litrelik şişeler var. Bulursanız çantanıza mutlaka atın. 
 Not Defteri – Cep Telefonu çıktı mertlik bozuldu. Lakin bence eski stil, dokusu ve kokusuyla sizde yazma isteğini tetikleyecek bir not defteri şart. Ancak cep boyutlarında olmalı, yoksa bir kenarda durur, sırtınızda taşımak külfet olur, odanızda bırakırsınız maazallah. Kitap – Seyahatlere birkaç kitapla çıkıp sonra onları bir yerlerde terk etmeye kıyamayıp gerisin geriye getirdiğim de çoktur. Merak etmeyin gittiğiniz yerde kitap çok. Gittiğiniz yerlerin yazarları, yolda karşınıza çıkan kitaplar, diğer seyyahların hediyeleri. Gerek yok. Çok lazımsa kindle kullanın, hepsini içinde taşıyın. Yine de çoğu kez yazılı basılı bir Lonely Planet, gezi rehberi taşıma alışkanlığım bitmedi. Ekstradan yarım kilo ama bana göre değiyor! 
 Elektronikler - Cep telefonu laptop vs, bunlar size kalmış. Pratik önerilerim şunlardır. 2 adet USB girişi olan hızlı şarj eden en az 2,5 (amper) priz. Çoğu otel odasında ya da otobüs beklediğiniz bir terminal binasında bir tek priz girişi olabiliyor; iki cihazınızı birden şarj etmek ciddi dert olabiliyor. Ayrıca 1 adet taşınabilir şarj cihazı (10.000 mAh). Ayrıca kulaklık ve/veya portatif hoparlör. Ben ikisini birden taşıyorum. Ve elbette fotoğrafçıysanız bunun için apayrı bir çanta oluşturabilirsiniz. Ama minik tripod, cep telefonu monte etme aparatıyla beraber çok kullanışlı oluyor. 
 Uyku Konforu – Boyun yastığı…Seyahat esnasında yaşanan bir boyun tutulması, günlerce kâbusunuz olabiliyor. Boyun yastığını sadece uçakta kullanacağını düşünenler yanılıyor. Saatler süren şehirlerarası yolculuklarda da boyun yastıkları hayat kurtarabiliyor. Boyun yastıklarının çeşitli türleri var. Şişirmeli boyun yastıkları uçaklarda hava basıncından etkilenebiliyor ve bir bakmışsınız birkaç yolculuktan sonra patlayıvermiş. Ucuz olanlarını şişirmek için nefesinize bir hayli güveniyor olmanız da ön koşul! Az yer kaplamaları ve kolayca kullanılabilir duruma gelmeleri çok büyük artı. Bunları tercih ediyorsanız yanınızda bir yedek bulundurmayı ihmal etmeyin. Zaten ucuz ve az yer kaplıyor! İçi dolgulu boyun yastıkları rahat ve şık olabiliyor ancak çok yer kapladıkları için tercih etmiyorum. Son olarak Decathlon’dan almış olduğum şişirilebilir yastıktan (NEWFEEL) yıkanabilir dış kılıfı ve 3 nefesle şişirilebilme özelliğiyle oldukça memnunum. Göz Bandı ve Kulak Tıkacı da, seyahatlerde boyun yastığının tamamlayıcı öğeleri. Artık kullanır mısınız siz karar verin.
  Hijyen ve Temizlik Malzemeleri – Hijyen için fısfıslı minik plastik şişelere kolonya doldurup gezdiriyorum. Hem insanlara Türk “kolonya” misafirperverliğini de göstermek için güzel fırsat oluyor. Tavsiye ederim. Islak mendil de mutlaka bulunur çantamda. Tuvalet çantamda hızlı kuruyan polar havlu, ayrıca göz hassasiyetlerim için damlalarım hazır bulunur. Hediyeler – Yolda tanıştığınız insanlara, edineceğiniz arkadaşlara verecek minik birkaç hediyelik götürme bence çok anlamlı. Tek kriter hafif ve minik olmaları. Minik nazar boncukları, şehrinize ait birkaç magnet… Ben yanımda Goadana’nın “I LOVE ADANA” etiketlerini taşıyorum. Hem gittiğim her hostelde bir yerlere yapıştırıveriyorum, hem de biraz muhabbet ettiğim herkese hediye ediyorum. Yükte hafif, pahada hoş! 
 Kıyafet – Kural basit. Az taşıyın! Gittiğiniz her yerde her şey var. Dahası gittiğiniz yerde alışveriş yapmak isteyeceksiniz! Bu açıdan sadece her yerde bulamayacağınız “özellikli”, çok amaçlı, kolay kuruyan ve hafif giysileri tercih edin. Mesela bir mont taşımaktansa “su geçirmez bir yağmurluk” ve “fermuarlı bir polar hırka.” Gerektiğinde şort olabilen bir pantolon. Termal içlikler. Aslında outdoor malzemeler, sırt çantalı seyahatin için de en kullanışlıları… Yine de genellikle yanıma, gece çıkmasına uygun ekstra bir pantolon ve bir gömlek de alıyorum. Bunlar genellikle çok sevdiğim ve sürekli üstümde görmekten bıkmayacağım parçalar oluyor! İç çamaşır ve çorap olarak da genellikle 5 set taşıyorum. Biraz fazla ama sürekli yıkama yapmaktan hoşlanmıyorum. 2 setle seyahat eden de var… Ayakkabıya gelecek olursak, ben koşu yaptığım için genellikle günlük kullanım koşu ayakkabısı tercih ediyorum. Ancak genel kural rahat ve hafif olması. Bir adet de sandalet taşıyorum mutlaka. Ancak seyahat hava koşullarının sert olduğu bir mevsimde ya da doğa yürüyüşlerinin yoğun olduğu bir programa sahipse, su geçirmez ve sert bir bot gerekecektir. Ayakkabı mevzu önemli. Güvendiğiniz rahat edeceğiniz ayakkabıları yanınızda götürmeniz gerekiyor. 
Kamp Malzemeleri – Kamp malzemeleri taşımaya başladığınız andan itibaren yükünüz ikiye katlanabiliyor. Ben kamp sevdiğim için, çoğu seyahatimde tek kişilik bir çadır (2-2,5 kg) ve yazlık bir uyku tulumu ya da ince polar bir örtü alıyorum. Ve her zaman için yanımda bir mat taşıyorum. Plajda, piknikte, sabah egzersizlerinde… Kanaatimce mat, sırt çantasında her halükârda olması gereken en kullanışlı kamp malzemesi. Eğer seyahate iki ya da daha fazla kişi beraber çıkıyorsanız, bazı kamp malzemelerini ortak kullanmak ve kişi başı düşen yükü azaltmak mümkün… 
 Para Mevzusu – Şimdi bu konu çok tartışmalı bir konu, söyleyecek sözüm çok! Bir kere siz siz olun yanınızda sadece acil durumlar için nakit taşıyın. Onu da tek bir yerde taşımayın. Örneğin iki adet 100 dolarlık banknot; birini cüzdanınızda taşıyorsanız, diğerini çantanızda bırakın. Daha güvenli olması açısından boyna asılan ya da bele takılan gizli çantalar kullanabilirsiniz, size kalmış. Seyahat ederken sürekli ve her gün tüm paranızı yanınızda taşımanız anlamsız. Valizinizin gizli bir bölmesinde yahut az giydiğiniz bir kıyafetin cebinde dursun bir 100 dolar. Buna risk paylaştırma deniyor. İkinci olarak hemen hemen dünyanın her yerinde banka kartıyla, bankamatik makinalarından o ülkenin birimiyle para çekmek mümkün. O yüzden çok nakit taşımayın. Seyahatiniz boyunca peyderpey çekmek, belki size biraz komisyona mal olacak ama, buna güvenlik prim payı gibi bakmak daha doğru ve kesinlikle değer! Nerden para çekeceğinize dikkat etmeniz gerekli. Örneğin genel bir kural olarak havaalanlarında para bozdurmak ya da çekmek maliyetlidir. Komisyon miktarını mutlaka sormak gerekir. 
 Tüy gibi hafif, konforlu seyahatler diliyorum!
Altın Rota Dergisinde Yayımlanmıştır. (Ocak 2019)
http://www.altinrota.org/yazilar/seyyahin-sirt-cantasi/89
0 notes
alametler · 8 years
Photo
Tumblr media
L’AN NEUF DE L’HEGIRE (HİCRİ DOKUZUNCU SENE)MAHOMET HZ.MUHAMMED
Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında Durup su içen develeri izliyordu arada sırada Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu. Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı bulmuştu Sanki kâinatın yaratılışına şahit olmuştu Alnı dik, yanakları kusursuz, benzersizdi Kaşları ince, bakışları anlamlı ve keskindi Boynu, gümüş bir testinin boğazıydı sanki. Tufanın sırlarını bilen Nuh’un havası vardı. Ona danışmaya gelenlere, adil davranırdı Kimi itiraf eder, kimi güler ve inkâr ederdi Sessizce dinler, en son konuşurdu kendisi Ağzından dua ve zikir hiç eksik olmazdı Çok az yer, karnının üzerine taş koyardı. Boş durmaz, koyunlarını sağıp oyalanırdı Oturur yere, elbiselerini kendi yapardı Artık genç değildi, eski gücü de kalmamıştı Yine de, herkesten daha fazla oruç tutardı Altmış üç yaşında, bir ateş sardı vücudunu Kutsal Kitap Kur’an’ı bir kez daha okudu Sonra, sancağı, Said’in oğluna teslim etti. Onlara: "Artık aranızdan ayrılma vakti geldi Allah birdir, hep onun yolunda savaş" dedi. Mahzundu, bakışlarında, yurdundan zoraki Sürülen yaşlı bir kartalın hüznü vardı sanki Yine, her günkü vaktinde mescide geldi, Ali’ye tabi olanlar da arkasından geliyordu Ve, kutsal sancak rüzgarda dalgalanıyordu. Benzi soluktu, döndü ve kalabalığa seslendi "Ey insanlar, ömür bitiyor, hayat gelip geçici Biz, karanlıkta birer zerreyiz, yüce olan O’dur Ey insanlar, O’ndan başka rehberim yoktur Onsuz bir değerim olmazdı." Bir zat ona : "Ey müminlerin gerçek Sultanı! Seni dinler dinlemez, herkes inandı sözüne Sen doğduğunda, bir yıldız doğdu gökyüzüne Kisra sarayının üç kulesi birden devrildi" dedi. O da: "Melekler ölümümü müzakere etti; Vakit tamam, dinleyin! Eğer herhangi birinize Bir kötülük yaptıysam, çıksın herkesin önünde Ben ölmeden, gelsin intikamını alsın şimdi; Kime vurmuşsam, o da bana vursun" dedi. Ve uzattı usulca asasını oradan geçenlere. Yaşlı bir kadın, bir koyunu kırpıyordu eşikte Ona: "Tanrı yardımcın olsun!" diye seslendi. Bakışlarında bir hüzün vardı, oldukça bitkindi Dalgındı; birden, şöyle dedi: "Herkes duysun! Allah benim adımı andı! Bundan emin olun Topraktan insan, nurdan bir peygamberim İsa’nın getirdiği dini tamamlamaya geldim. Ashabım, ben sabır taşıyım, İsa tatlı dilliydi. Zira her şafak, doğacak güneşin müjdecisi İsa benden önce, ama ne Tanrıdır ne de oğlu O, gülü koklayan Bakire Meryem’den doğdu. Unutmayın, ben de etten kemikten bir faniyim Kuruyan bir balçıktan başka bir şey değilim; Şu dünyada başıma gelmeyen şey kalmadı; Çektiğim çilelere, yol olsa, dayanmazdı Baskı ve işkenceden, şu bedenim çok çekti; Ve eğer işlediğimiz her bir günahın bedeli Korkunç bir haşere olsaydı, o karanlık mezarı Bize dar eder, cehenneme çevirirdi orayı. Tekrar tekrar bedenlenir cehennem ehli Ve kurtlar yeniden kemirir tüm bedenlerini Böylece, defalarca tükenir ve yeniden dirilir Cezalarını çekince de, yeniden huzura erişir. Ben, kutsal savaşların mütevazı meydanıyım Bazen bir efendi bazen de bir köle gibiyim Kelamım, tıpkı çöldeki kum ve kuyular gibidir Bir sözüm korkutuyorsa, bir diğeri müjdecidir; Ey inananlar! Çektiklerimi görüyorsunuz işte! Karşıma alıp, insanı aldatıp yeniden delalete Sürüklemek isteyen o dehşet saçan iblisleri Engellemeye çalıştım, bağladım o pis ellerini Çoğu zaman, Yakup gibi, karanlıklar içinde Çarpıştım durdum, görmediğim kimselerle; Fakat insanlar beni özellikle öldürmek istedi Bana karşı sürekli kin ve kıskançlık besledi Ben ise, asla, Hak davamdan vazgeçmedim Onlarla savaştım, ama kimseden incinmedim Savaş boyunca: "Bırakın yapsınlar!" diyordum Kanlar içinde tek yaralı ben olayım istiyordum Varsın hepsi vursun bana, zaten durmazlar ki Zira sağ ellerine Ayı, sol ellerine Güneşi Versem de, düşmanlarım vazgeçmezdi asla Yine de saldırırlardı bana şu çileli yolculukta Fakat ne olursa olsun geri adım atmadım Zira bu kutsal dava uğruna tam kırk yıl savaştım İşte, böyle geçen bir ömrü nihayet tamamladım Şimdi Allah’a gidiyorum, dünyayı geride bıraktım. Greklerin Hermès’i, Yahudilerin de Lévi’ yi Desteklediği gibi siz de hiç bırakmadınız beni Çektiğiniz bu sıkıntılar, mutlaka son bulacak Bu soğuk, ıssız geceye elbet Güneş doğacak Müminler, asla ümidinizi kesmeyin O’ndan Zira Kronnega dağlarını aslan yuvası yapan, Denizleri incilerle, karanlıkları da yıldızlarla Donatan Allah, elbet sizleri de koymaz darda. Sonra: "O’na inanıp teslim olun " diye ekledi İnanmayan, ancak, inkâr da etmeyenlerin yeri Cennet ile cehennemi ayıran duvarın üzeri Kararmıştır kalpleri, günah işlemek tek işleri; Hiç kimse tamamen günahsız değildir belki Ama çabalayın ki, Allah cezalandırmasın sizi Namaz kılın, bütün azalarınız değsin yere Zira o dayanılmaz cehennem ateşi, sadece O’nun için yere kapanmayan bedenleri yakar O, kapkaranlık dünyayı, masmavi gökle açar; Misafiri sevin, dürüst olun, adaletle hükmedin Yüce katında türlü türlü nimetler var sizin için Yedi göğü geçmek için altın eğerli atlar, Ve yıldırımları geride bırakan hızlı arabalar Huriler, tertemiz, hep ter ü taze ve neşeli İncilerden yapılmış köşklerde oturur her biri Cehennem ateş ehlini bekler, vay hallerine! Ateşten ayakkabıları olacak ve giydiklerinde, Sıcaklıkları kazan gibi beyinlerini kaynatacak Cennet ehli ise, pek neşeli ve gururlu olacak." Biraz durdu, hep ümitli olmalarını öğütledi Sonra, ağır adımlarla yürümeye devam etti Ardından : "Ey insanlar! Size sesleniyorum Vakit saat doldu, ebedi bir âleme gidiyorum Belki bu sizinle son görüşmemiz, acele edin Beni tanıyan herkes gelip son kez dinlesin Bir hatam olduysa, yüzüme söylesin" dedi. Kalabalık sessizce sağa sola açılıp yol verdi Gitti ve Ebufleya Kuyusunda sakalını yıkadı Biri ondan üç drahmi istedi, çıkardı verdi "Şimdi, mezara bırakmaktan daha iyi" dedi. Herkesin, bir güvercininki gibi ışıl ışıldı gözleri Bakıp, kendilerini hep kollayan o yüce insana, Ağlıyordu halk; evine kadar eşlik ettiler ona Birçoğu gözünü bile kırpmadan orada bekledi Bütün geceyi dışarıda taşların üzerinde geçirdi Ve ertesi sabah, günün ağardığını fark edince "Ben artık kalkamıyorum, dedi, Ebubekir’e Kitap’ı alıp yanına, sen kıldıracaksın namazı." Eşi Aişe de o sırada cemaatin arkasındaydı Ebubekir okuyor, Muhammed ise dinliyordu Nihayet, okuduğu ayetleri usulca bitiriyordu O, dua ve zikrini yaparken herkes ağlıyordu Ve, Ölüm Meleği çıka geldi akşama doğru "İçeri girebilir miyim" diye müsaade istedi "Gelsin" dedi. Dünyaya açtığı o ilk günkü gibi Yine ışıl ışıl parlıyor ve gülümsüyordu gözleri, Ve, Melek ona : "Allah seni bekliyor" dedi Memnuniyetle, dedi. Şakakları şöyle bir titredi Bir an aralandı dudakları ve ruhunu teslim etti. VİCTOR HUGO
1 note · View note
ehilal · 8 years
Text
Mektup
Sevgili E. 
Sana bu mektubu ben kiralarken birlikte hayal kurduğumuz çatı katından yazıyorum. Tam önümde şarap kadehi, sol yanımda dolup da taşmaya meyil vermiş olan küllük var. İki kişilik küçük kanepedeyim, yüzüm terasa dönük. Hiç gelemediğin ve gelmeyeceğin ama hayallerini birkaç dakika dahi olsa süslemiş olan bu evi sana uzun uzun anlatmayı isterdim daha fazla aslında, kısmet değilmiş demek ki. 
Bana son mektubun olduğunu söylemişsin. Eski ben olsam anında cevap verir, içimden ne gelirse dökerdim ortalara değil mi? Bağırır çağırır ağlar, sonra yine sana sımsıkı sarılırdım. Yapamadım. Kelimeleri tükettiğimden mi, çaresizliğin verdiği hüzünden mi bilmiyorum. Biraz daha uzun anlatacak olursam senden cevap beklediğim çok geceler geçirdim ama, son yazdıklarını okumam şöyle bir geceye tekabül ediyor; uyuyordum. Bir kabustan kan ter içinde açtım gözlerimi sabaha karşı. Hayır olsun bile diyemeden korku dolu gözlerle kelimelerine rastladım. Kalktım, üşüdüm. Bir sigara yaktım ve son sözlerini bir daha okudum. “Haklısın” deyip gülümsemek geldi içimden, haklıydın da tam bugün, aradan 6 ay geçtikten sonra mı söylemeliydin bunları, fark etmeliydik tüm söylediklerini yada? Şimdi mi hatırladık benim “gerçek” bir hayatım olması gerektiğini, senin mutlu veya mutsuz “gerçek” olan bir hayatın en başından beri varken? Şimdi mi sana bağlanmamı engellemenin vaktiydi yani? Çok geç kaldın. Bunlar artık sadece komik geliyor bana “sevgilim”.
Sana hem söyleyecek çok sözüm var, hem de sarf edecek tek kelimem yok artık. Ne büyük tezat. Kendi içimde düştüğüm çelişkiler artık çıkmaza döndü. Severek yerleştiğim bu ev, duvarları üzerime gelen bir zindandan ibaret. 
Şimdi kendimi durdurmadan konuşabilir miyim? Evet sarhoşum ve sarf edeceklerimden hoşlansan da hoşlanmasan da dur durak bilmeyeceğim bu akşam. Beni bir sevdaya inandırmak için ne kadar çabaladığını anımsıyor musun? Benim inanmamak, bu korkunç bir yol diyerek kaçmak için olan çabalarımı? Sonra gardımı düşürüp senin kollarına kendimi bırakışımı? Hayatımın merkezine seni koymalarımı? Mutluluğunu her şeyin önünde tutmalarımı? Kendimden verdiğim ödünleri, bir sevgiye tutunup da tüm yarım, eksik, noksan geçirdiğim günleri sayabilir misin tek tek bana? Biliyor musun bana bıraksan her bir gün için söyleyecek sözüm var. Ben o zor günlerde tutunacak bir şeyler bulurken sen bugün geçmiş karşıma.. Ah canım sevgilim.. Sanma ki seni suçluyorum. Yapmıyorum, yapmayacağım kim ne derse desin.. Sen geçen aylara rağmen ne yapmaya çalıştığını anlayamadığım bir çocuksun/çocuktun hayatımda.. Her gelişin ve her gidişinle.. Beni dünyanın en mutlu insanı yaparken de, gözlerim şişip de sabahlara kadar ağladığım gecelerde de.. Sen ne yaptığını bilmez bir çocuktun ve ben seni her halükarda çok seviyordum. 
Şimdi ne mi değişti? İnan bilmiyorum. Belki bencilliğinden kurtulup da gelecek günlerimin kurtarıcısı oldun. Ama bana sordun mu sevgili kahramanım? Ben mutlu son için seni yok etmeyi kabul etmiş miydim içimde? Bu işin bir boyutu. Diğer boyutu sana asla ulaşamayacak olmam değil mi sen söyle? Hiçbir zaman ikimiz de birbirimizin yanında istediğimiz gibi duramayacağız. Hayat önümüze öyle bir set çekmiş, yollarımızı öyle bir ayrı düşürmüş ki, kavuşmalar Zeki Müren’in de dediği gibi hayal olmuş bize. 
Şimdi sen kilometrelerin bile ifade edemeyeceği kadar uzaksın bana. Artık mantıklı söyleyeceğim tek söz kalmadı benim. Ayağını yere vura vura ağlayan bir çocuktan farksızım bugün burada. Seni çok özleyeceğim biliyorum. Seni son defa görmek için neleri karşıma alabileceğimi tahmin dahi edemezsin. Sesini duyar gibiyim son defa görüşsek ne olacak diye.. Hemen ardından hiçbir şey daha iyi olmayacak ve daha kötü olacak diyeceğinden adım kadar eminim. Ah sen beni ne zaman anlayacaksın.. Özür dilerim artık anlamana da gerek yok zaten. Kesişmeyecek iki paralel üzerinde gidip gelirken senden yada benden bahsedilebiliriz ama bir bizden bahsetmek öyle imkansız ki. 
Şimdi başka fotoğraf karelerinde başını başka bir başa yaslayarak gülümsüyorsun. Dondurulmuş o anı yok etmek, şu hayatta hiç yaşanmamış kılmak için herşeyi feda edebilirim. Yanyana gülümseyen biz olmalıydık. Saçmalıyorum değil mi? Evet çünkü mantık sularında kalmaya artık gücüm yetmiyor benim. Dayanamıyorum. 
Gelecek üzerine konuşmaktan çok korkuyorum. Seni unutmayı istediğimden de emin değilim. Olmayan bir senle yaşamak da fazlasıyla güç. Şimdi ben ne yapmalıyım ? Kendimi nereye nasıl sığdırmalı, hayatıma nasıl yön vermeli ve yoluma nasıl bakmalıyım? 
Söyleyeceklerim galiba sona yaklaşıyor. Çünkü kelimeler boğazımda düğüm olmaya başladı. Sanırım yine ağlamaya başlayacağım. Tüm yaşananlara rağmen, geçirdiğimiz bir günden dahi pişmanlık duymuyorum hala. İnanması imkansıza yakın olsa da hala beni sevdiğine inanmak istiyorum. Başını göğsüme yasladığın birbirimize sımsıkı sarıldığımız dakikalarla sınırlı olan o geceyi hatırlıyor musun? İşte geçmişe dönüyor tam o gecede bırakıyorum “bizi” Zamanın görecesine inanıyorsak orada bir “biz” kalmasını istiyorum. Arada dönüp baktığımda özlem giderebildiğim tek an belki de orada. Umuyorum ki bir gün bir yerlerde tekrar karşılaşırız. Nasıl olursa olsun ben buna razıyım. Birbirine bakan uzak iki göz de olsak içimdeki hasreti teskin edebilecek bir karşılaşmaya razıyım ben. Hayallerde bile mutlu sona ulaştıramıyorum bizi baksana.. 
Şimdi önüne bakma zamanı. Okuduğun ve bitirip de rafa kaldırdığın bir kitap gibi düşün beni. Mutsuzluklarla baş etme konusunda benden daha iyisin. İyi olacağına, yakın zamanda tekrar gülümseyeceğine inanıyor, bir yandan buna çok sevinip bir yandan içten içe de kızıyorum. Sen kızgınlığıma bakma, mutlu olabileceğin hiçbir fırsatı kaçırma. Öncelikle derdini dert eyleyeceğim bir dostumu, sonra sevgilimi kaybettiğim için kalbimin yarısı noksan kalacak. Ben mutsuzluklarla yaşama konusunda hiç başarılı değilim. Bu yüzden zor olacak sevgilim çok zor. Ama bu şekilde de yaşamaya alışılacaktır elbet. Bir gün geri dönecek olursan.. Bir ihtimalden söz etmek hiç bu kadar imkansız ve zor olmamıştı ama söylemeden edemeyeceğim, yorgun ve bitkin düşmüş olsam da yine sevgi ile açacağım kalbimi sana, bundan emin olabilirsin. Unutmaya yüz tuttuğum kokuna, ellerine, gözlerine özlemle.. 
Mutlu ol, öyle kal. Hoşçakal.. 
0 notes
haberkaraman · 7 years
Photo
Tumblr media
Ayaz yiyen yürekler Geceye son bir sözüm var Karanlığı çökerken sokaklara Yüreğe çöken karanlıklara Yıldızlar göndersin içimde kanayan yaraya…
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years
Text
Hz Mevlana Sözleri-Kısa Mevlana Özlü Sözleri
hz mevlana sözleri resimli
hz mevlana sözleri resimli
hz mevlana sözleri resimli
hz mevlana sözleri resimli
"Kalp Sırrına Erenler; Neler Yapar, Bilir Misin...?" "Kızmazlar... Küsmezler... Kırmazlar...Kırılmazlar......Her Şeyde Bir Güzellik Bulurlar..."Hiçbir Şeyi İnsanoğlundan Bilmezler ;"Rab’binden Bilirler’ Her Şeyi ;Ondan UmupBeklerler...Ve, Susarlar...Susarak Konuşurlar..MEVLANA hz mevlana sözleri  Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır. Ne zaman gökyüzüne Bir nefes Bir dua gönderdin de Ardınca  ona benzer bir iyilik gelmedi??? Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar. Güneşin ışığı pisliğe vursa bile pislenmez, ışıktır o. İstediğin kadar inançlıyım de namaz kıl, sadaka ver. Umut verip, güven aşılayıp da yarıyolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin. Aşk nedir, bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor. Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı’yı görmüş olur. CahiI kişi güIün güzeIIiğini görmez, gider dikenine takıIır hz mevlana sözleri  Açlık, ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene. Her zaman doğruyu söyle, ama her zaman her doğruyu değil. Aslında tesbih, seccade, tevbe, sofuluk, günahtan sakınma, bunların hepsi yolun başıdır. Hak yolcusu aldandı da bunları varacağı konak sandı. Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner? hz mevlana sözleri  Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, öfkelendiği zaman kendini tutabilendir çetin. Pirenin ısırışından meydana gelen yanış, seni yılan soktu mu yok olur gider. Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap. hz mevlana sözleri  Açlık, ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene. Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur. Göz iki, kulak iki, ağzımız ise tektir. Çok görüp, çok dinleyip, az konuşmak gerekir. Aşk dediğin ya Allah'tan gelmeli. Ya Allah için olmalı. Ya da Allah'a ulaştırmalı; yoksa yerle bir olmalı. hz mevlana sözleri  Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah’ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir. Aklın başına gelince pişman olacağın bir işi sakın yapma. Pergel gibiyiz; bir ayağımız sımsıkı şeriata bağlı, Diğer ayağımızla yetmiş iki milleti dolaşıyoruz. Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki. Huzurunda bulunmayanlara bile böyle elbiseler, böyle yiyecekler verirse, kim bilir konuğun önüne ne nimetler koyar. Allah mermere emir vermez. Ey Tanrı kitabının nüshası insanoğlu! Sen, kainatı yaratan Hakk'ın güzelliğinin bir aynasısın! hz mevlana sözleri  Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir. Hırs, çirkinlikleri bile güzel gösterir. Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman, yıl gibi gelir. Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar Akıl bütün gidilecek yolları bilse bile, gene aşk yolunu bilemez, şaşırır kalır. Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur. Allah merhalesinde akıl beygirine yol yoktur. Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak. hz mevlana sözleri  Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör. Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır. Bedenler, ağızları kapalı testilere benzerler. Her testide ne var? Sen ona bak. Dil, anlamlara bir oluktur adeta, fakat nereden sığacak oluğa deniz? hz mevlana sözleri  Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar. Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır. Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak. Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi. Bazen diyorum ki; "ne olacak söyle gitsin".. Sonra diyorum; "Söyleyince ne olacak, sus bitsin" ... Resimler ister haberleri olsun,ister olmasın,hepsi de ressamın elindedir,o elden çıkar. Bir kişi Allah'tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa; Allah da onu başkasına muhtaç etmez. Eğri ayağın gölgesi de eğridir. hz mevlana sözleri  Bizim sözlerimizin hepsi nakit, başkalarınınki nakildir. Nakil, nakdin fer'idir. Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır. Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, Neye güldüğünden ise zekâsını ve seviyesini anla. Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü. Ben kilitten seslenen bir kapı anahtarı gibiyim sanki. Sanır mısın ki benim sözüm sadece bir sözdür. Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok. hz mevlana sözleri  Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır. Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker. Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil. Sarhoş, cinayeti yapar da sonra "özrüm vardı, kendimde değildim" der. Kendinde olmayış,kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın. Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir. Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi? Ben, İnsanlara faydam dokunsun diye bu dünya zindanında kalmışım. Yoksa hapishane nerede, ben nerede? Kimin malını çalmışım? hz mevlana sözleri  Tahta içinde yaşayan kurt, o tahtanın fidan olduğu vakit ki halini bilir mi hiç? Can, aşktan binlerce edep öğrenmede, öylesine edepler ki mekteplerde okunup öğrenilmesine imkan yok. Bilgiye ulaştı mı ayak, kanat olur. Cibilliyetsize ilim öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir. Alışsan güvercin sallanan kamıştan kaçar mı hiç?O kamıştan göklere uçan yere alışmamış olan güvercin ürker,kaçar. Cebi zengin fakat ruhu fakir olan insanın hali çok rezil! Çünkü o; herşeyin fiyatını bilir, değerini değil. hz mevlana sözleri  Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler Çirkinlikle güzelliği görünüşle değil, akılla ayırt edin. Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır. Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir. Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının. Sen değerinle ve düşüncenle, iki âleme de bedelsin, ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun. Denizde inciler derinde olur. Çerçöp sahilde olur. Bazı insanlar vardır ki selam verirler ve selamlarından is kokusu gelir. Bazıları da vardır ki selam verirler ve onların selamından misk kokusu gelir. Dostun yanına hediyesiz gitmek, buğdaysız değirmene gitmek gibidir. Denizin kenarına kadar, ayakların izi vardır. Ama denize girdikten sonra ne iz kalır, ne işaret. hz mevlana sözleri  Durma! Çabuk gel. Gelmem deme! Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır. Dostum, senin şanına sadece gelmek yaraşır. Sen bizim suretimize (yüzümüze) değil, siretimize (ahlakımıza) bak. Dün çimen benim ayaklarımın altında idi bugün üstümde bitiyor. Görüyor musun? Toprak günahlardan başka herşeyi örtüyor. Ümit, güvenlik yolunun başıdır. Yolda yürümesen de daima yolun başını gözet. "Doğru olmayan şeyler yaptım." deme, doğruluğu tut. / O zaman hiçbir eğrilik kalmaz. / Doğruluk Musa’nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazın sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca onların hepsini yutar. hz mevlana sözleri  Ey kardeşim! Sen fikirden ve düşünceden ibaretsin. Senin varlığın bunlardandır. Geri kalan sinir ve kemiktir ki, onlar hayvanlarda da vardır. Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver. Eden kendisine eder. Yapan bulur ve çeker. Unutma! Kazanmak koca bir ömür ister! Kaybetmeye ise anlık gaflet yeter. Yüz binlerce birbirine benzeyenleri seyret de aralarında ki yetmiş yıllık farka dikkat et. İki şey birbirine benzeyebilir: Acı su da berraktır, tatlı su'da... Ey özden habersiz gafil! Sen hala kabukla öğünüyorsun! Ömründen nasibin, kendini Sevgiliden mesut bulduğun andan ibarettir. Ey Zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun. Şunu iyi bil ki safları yaran, her şeyi yenen aslanla savaşmak kolaydır; gerçek kahraman odur ki önce kendi nefsini yener. Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin. Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıldan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir. Güzel üslupla söz söyleyenleriz; Mesih'in talebesiyiz; nice ölülere tuttuk da can üfürdük biz. Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil. Göz iki, kulak iki, ağzımız ise tektir. Çok görüp, çok dinleyip, az konuşmak gerekir. Nice kişiler vardır ki dizimin dibindedirler, ama benim için sanki Yemen’dedirler. Yemen’de olan niceleri de vardır ki sanki dizimin dibindedirler. Gözyaşının bile görevi varmış.. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış. Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, hiç aramamak demektir. Güzel söyle de halk, yüzyıllar boyunca okusun. Tanrı'nın dokuduğu kumaş ne yıpranır, ne eskir. Tuzağa saçtığın taneler cömertlik sayılmaz. Gökyüzünde, yıldızlar arasında parlak ay nasıl görünürse aşık da yüzlerce kişi arasında öyle görünür, o göründümü herkesin parlaklığı söner. Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı. İnsaf et, aşk güzel bir iştir! Onun bozulması, güzelliğini kaybetmesi, tabiatın kötü niyetli oluşundandır. Allah ile olduktan sonra, ölüm de ömür de hoştur. Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır. Bal yiyen, arısından gocunmaz. Hiçbir mal sizin değil, neyi bölüşemiyorsunuz? Hiçbir can sizin değil, niye dövüşüyorsunuz? Bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından birşey kaybetmez. Hırs insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır. Ne mutlu o kimseye ki kendi ayıbını görür. Herkes dışını süslerken, sen içini, kalbini süsle. Herkes başkasının ayıbını araştırırken, sen kendi ayıplarınla meşgul ol. İyiliği ve ihsanı tamamlamak, başlamaktan daha iyidir. hz mevlana sözleri  İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin. Bu dünya bir tuzaktır, tanesi de arzular. İstediğin kadar inançlıyım de namaz kıl, sadaka ver. Umut verip, güven aşılayıp da yarıyolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin. Balığa, denizden başkası azaptır. Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır. Soru da bilgiden doğar, cevap da. Kötülerin kötülüklerine acıyın. Benliğin, kendini görüp beğenmenin etrafında dolaşmayın. hz mevlana sözleri  Adalet nedir? Ağaçları sulamak. Zulüm nedir? Dikene su vermek. " Susamak ile Susmak çok benzerdir ; Birinde dilin, diğerinde Yüreğin' kurur.... Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı ki; Dünya'nın da sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli! Onun şekline, rengine bakma; azmine ve maksadına bak. Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar. hz mevlana sözleri  Surette kalırsan putperestsin. Her şeyin suretini bırak, manaya bak. Ey-sevgili, ilacım de sensin, çarem de sensin. Yüz parça olmuş gönlünnün nuru da sensin, çaresiz gönlümde, senden başka ne varsa hepsi yok oldu, Beni kimsesiz bırakma! Gel! Mevlana Sözleri, En Güzel Mevlana Sözleri, Anlamlı Mevlana Sözleri, Çok Güzel Mevlana Sözleri, Anlamlı Mevlana Mesajlari, Mevlana Sözleri, Etkileyici Mevlana Sözleri, Full Mevlana Sözleri, Mevlana Sms'leri, Kısa Mevlana Sözleri, Kısa Anlamlı Mevlana Sözleri,En Anlamlı Mevlana Mesajları. Mevlanayla İlgili Kısa Sözler, Anlamlı Mevlana Sözleri, Etkili Mevlana Sözleri
0 notes
pogosipos-so · 2 months
Text
Her yara özür dileyince kabuk bağlamaz.
47 notes · View notes
pogosipos-so · 2 months
Text
Düşersem canım acır mı?
Düşünce öğrenirsin.
48 notes · View notes
pogosipos-so · 2 months
Text
Sen bugün gittin,
Yarın yine gideceksin.
Aslında sen benden hep gittin.
Artık sana dur demeyeceğim.
O yüzden,
Hoşçakal sevgilim..
34 notes · View notes
pogosipos-so · 2 months
Text
Seni kollarımla sarıp tüm dünyadan saklamak isterdim.
33 notes · View notes
pogosipos-so · 2 months
Text
Seni gördüğümde ;
Kalbim bir müzik seti..
28 notes · View notes
pogosipos-so · 1 month
Text
Ev gibisi yok.
Öyle, senin gibisi yok.
31 notes · View notes