#Gösterdi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Chatgpt bebişimle minik bir R tekrarı yapıyorum çok eğlenceli ve işi kolaylaştırıyor herhangi bir programlama dili öğrenmeye çalışan varsa bir deneyin bence müthiş bi şi sjcjsfqrxs
Bu arada normal dilleri öğrenirken de çok iyi arada girip İtalyanca yazışıyoruz benim levelimi filan ölçüyor.
youtube
Chatgptyle ne zaman yazışsam bu sahnedeki Turist Ömer'e dönüşüyorum hep aynı heyecan fdkgkwskcs
#bazen canımı sıkıyor az önce bir şeyi yanlış gösterdi ama hallettik#hatasız kul olmaz AI bile olsa hata yapıyor işte ama ben seni hatalarınla da seviyorum chatgpt merak etme#Youtube#kompiter de zırrt nedir bilemiyordu kskfkskckskcd#müthiş bir seri bir ara yine izlicem
8 notes
·
View notes
Text
sabah görüntülü konuştuk ama o kadar güzeldi ki anlatamam size
#her yeri gösterdi#1 saat garanti konuştuk kolu ağrımış bile olabilir#annesi aşırı tatlıydı#her aldığı oyuncağı bana da göstermeye çalıştı#üstüne isterse ona da alıp göndereyim dedi#bugünümü 3000 ve annesi güzel kıldı 💙
2 notes
·
View notes
Text
Sevgilime birinci yıl dönümü şerefine istediği şeyi aldım,kargo da şu an ve ona söylememek için değişik hallere giriyorum çocuk beni salak sanıyor
#ilk başta o gösterdi ıyyy ne çirkin dedim wkzwmzkwksk#sonra Sümeyye ile karar verdik#aldim#mükemmel wlzmwkzkwkz
4 notes
·
View notes
Text
17 Ağustos 199917 Ağustos 1999 gecesi, ülkemizin yaşadığı en büyük felaketlerden birinin yıl dönümünde, hayatını kaybeden binlerce vatandaşımızı rahmetle anıyoruz. O kara gece, hepimizin hafızasında derin izler bıraktı ve bize, birlik ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Kaybettiklerimizin acısı hala taze, ancak onların hatırası, bizlere daha güçlü ve daha bilinçli bir toplum olma yolunda ışık tutuyor.Bu acı dolu günde, kaybettiklerimizi rahmetle anarken, geride kalanlara sabır ve metanet diliyoruz. Deprem gerçeğini unutmadan, daha güvenli yarınlar için çalışmaya devam edeceğiz.
#17agustos#depremi
#17 Ağustos 199917 Ağustos 1999 gecesi#ülkemizin yaşadığı en büyük felaketlerden birinin yıl dönümünde#hayatını kaybeden binlerce vatandaşımızı rahmetle anıyoruz. O kara gece#hepimizin hafızasında derin izler bıraktı ve bize#birlik ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Kaybettiklerimizin acısı hala taze#ancak onların hatırası#bizlere daha güçlü ve daha bilinçli bir toplum olma yolunda ışık tutuyor.Bu acı dolu günde#kaybettiklerimizi rahmetle anarken#geride kalanlara sabır ve metanet diliyoruz. Deprem gerçeğini unutmadan#daha güvenli yarınlar için çalışmaya devam edeceğiz.#17agustos#depremi
0 notes
Text
Çok Hızlı! (3) (Orhan 36 Y., Bursa)
Cumartesi saat 10:00'da zor uyandım. Sevgi'den gelen mesaj yine ilginçti. "Aşkım, Hikmet sabah uyandığımızda yüreğimi ağzıma getirdi!" yazıyordu mesajda. Meraktan çatladım, "Hayırdır?" yazdım. "Sabah uyanınca, rüyasında tam seçemediği birinin yatak odasında beni götümden siktiğini görmüş! :)" diye cevap geldi. Daha güzel mesaj sonrakiydi: "Hikmet o kadar tahrik olarak uyanmış ki, evliliğimiz süresince ilk kez Perşembe hariç Cumartesi sabahı beni sikti!" diyordu. Mesajlar ardı ardına geliyordu. Akşam birahaneden sonrasını hatırlamıyormuş kocası :) Beni sormuş. Sevgi de, "Sen sarhoştun, Orhan bey seni eve getirdi. Kahve ikram etmek istedim, ama sen sızıp kalınca kahve falan içneden gitti!" demiş. Kocasının resmen üzüldüğünü ve "Ayıp ettik adama tanıştığımız ilk gün!" dediğini anlattı.
Sevgi'ye, "Şu an yalnız mısın?" dedim. "Evet, Hikmet işe gitti!" diye yazdı. "Geliyorum!" dediğimde, "Şimdi değil, işlerim bitince yazarım!" dedi. Öğleden sonra gelen mesajda, kaynanası ve kızının geldiğini yazdı. Böylece hafta sonu heba olup gitti. Pazar günü de, "Özledim!" mesajlarıyla geçti.
Pazartesi fabrikanın artık üretime başlayacak olması nedeniyle 08:00-16:00 çalışmaya başlayacaktık. Cumartesi günleri de çalışacaktık. Erken çıkmak iyi olacaktı, daha çok zamanımız kalacaktı. Ama Pazartesi-Salı program yapamadık. Çarşamba semt pazarı vardı, Sevgi pazara gideceğini söyledi. Saat 17:00'ye gelirken telefonum çaldı. Arayan Sevgi idi. Şaşırmıştım, ilk kez arıyordu. "Hayırdır?" dedim. Cevap olarak, "Nerdesin?" diye sordu. "Dışardayım!" dedim. "Acil bana gelir misin?" dedi. "Tamam!" dedim.
Telefon ettiği andan 1 sokak öteye parkettiğim arabamdan evlerine ulaşmam toplam 8 dakika sürmüştü. Apartmana 2 metre kala otomata basıldı. Burası 20 daireli, 5 katlı, kalabalık bir apartmandı. Yukarı çıktığımda kapı aralıktı. İçeri girdim. Kapı arkasında bekleyen Sevgi hemen boynuma atladı. Her yerimi yalayıp öperken, "Sik beni Orhanım, sik beni, çok özledim!" diyordu. Merakla ve zorla uzaklaştırdım kendimden ve "Anlat, ne oldu?" dedim. "Gel!" dedi, misafir odasının penceresine gittik. Tül perdenin arkasından, aşağıda sokağın başında dikilen bir adamı gösterdi. "Kim o?" dediğimde anlatmaya başladı.
Pazar girişinde gayri ihtiyari adamla göz göze gelmişler, sonrasında adam bunu takibe başlamış. Yanaştığı iki kalabalık tezgahta da adam yanaşıp götünü avuçlamış. "Acayip korktum, ama çok da heyecanlandım, fena ıslandım, ilk defa başıma geldiği için de çok fena tahrik oldum!" dedi. Sonra, sırf denemek için daha kalabalık bir tezgaha yanaştığını, adamın yine arkasına gelip bu sefer abandığını, manto ve eteğinin üstünden bile adamın yarağını göt yanakları arasında hissettiğini, sonra da alelacele pazardan çıktığını, adamın eve kadar kendisini takip ettiğini, canının fena sikişmek istediğini ve beni aradığını söyledi.
"O zaman vakit kaybetmeyelim!" dedim. Sevgi'yi pencerenin yanında domaltıp arkasına geçtim, eteğini yukarı kaldırıp külotlu çorabının ağını yırttım ve külotunun yanından amına sokup pompalamaya başladım. O kadar ıslaktı ki amı, külotunu geçip çorabının ağını bile ıslatmıştı suları. Ben siktikçe daha çok azıyordu. Sevgi bir ara, adam halen bekliyor mu diye merak edip, benim görünmeyeceğim şekilde tül perdeyi hafifçe aralayıp baktı. Adam da Sevgi'ye kafasıyla gel işareti yapınca tekrar kapadı perdeyi. Ben de piçliğine, "Çağıralım mı adamı?" dedim. "Ohhhh!" diye derin bir ses çıkardı ve ardı ardına orgazm olmaya başladı. Kasılmaları bittiğinde kendini öne çekip, külotlu çorabını ve külotunu sıyırdı, yarağımı eliyle tutup göt deliğine hizaladı. Ben götünü sikerken, yine piçlik olsun diye, "İki deliğin de dolsun mu aşkım?" dediğimde, parmaklarını amına soktu. Ben, "Şimdi çağırıyorum adamı!" dedikçe, Sevgi'nin Ah'ları Oh'ları havada uçuşuyordu. Bu beni de müthiş tahrik etmişti, döllerimi götünün içine nerdeyse böğürerek boşalttım.
Sevgi dönüp dudaklarıma yapıştı ve "Aşkım sayamadım ama en az 5 kez boşaldım ardı ardına!" dedi. Ben de, "Ben gidiyorum, Hikmet gelir falan rezil oluruz, ama bu konuyu konuşacağız!" dedim. "Tamam aşkım!" dedi, beni yolcu etti merdiven boşluğunu kontrol ettikten sonra. Aşağıya indiğimde adam köşede yoktu. Ama arabayı parkettiğim sokağa gittiğimde, orda turlamaya devam ediyordu. Eve gittiğimde yazdım, "Adamı çağırmadın değil mi aşkım?" diye. "Yok, ama başka odanın camından baktım çaktırmadan, adam 1 saat dolaştı yukarılara bakarak!" yazdı. Ben, "Çok zevk aldım!" yazınca, "Bir de bana sor, kudurdum sen çağırıyorum dedikçe, merak ve zevkten öldüm!" diye yazdı.
Ertesi sabah temizlik için odama geldiğinde, kocasının akşam kendisini sikmek istediğini, yıllar sonra Perşembeden vazgeçmiş olmasının nedenini sorduğunda, "Sürekli gözümün önüne o yabancı adamın seni domaltmış sikerken gördüğüm rüya geliyor, gün içinde bile aklıma geldikçe canım seni sikmek istiyor karıcığım!" demiş. Sevgi de bunun kendisini de tahrik ettiğini, rüyayı söylediğinden beri amının karıncalandığını söylemiş. Kocası tam amına girdiğinde, Sevgi, "Şimdi beni o adam mı sikiyor kocacığım?" demiş usulca ve en şuh sesiyle. Zaten çabuk boşalan Hikmet daha ikinci saniyede boşalmış içine. "Çıkaramadı bile!" dedi.
Cuma akşam üstü iş çıkışı buluşup, ilk seviştiğimiz ağacın altına gittik. Kocasının Perşembe akşamı da siktiğini biliyordum. Sevgi hayatının son bir aydaki değişimden başı dönmüş halde anlatıyordu. İşe girmiş, kendisini çok mutlu eden harika bir sevgilisi olmuştu. Kocası bunca yıl sonra yatak odasında çok daha istekli bir hale gelmişti. Sevgi yıllar boyunca nerdeyse senede anca 3-4 kez orgazm olurken, şimdi sadece dokunmalarım değil mesajlarımla bile onu boşalttığım için yılların acısını çıkararak orgazm üstüne orgazmlar yaşıyordu. "Mutlu musun?" dediğimde, "Deli misin, uçuyorum, ayaklarım yere basmıyor aşkım!" dedi dudakları dudaklarımda.
Fermuarımı açıp yarağımı kökten başa sıvazlamaya başladığında, ben de parmaklarımı amcığına soktum. Diğer elimizde sigaralarımız vardı ve birbirimize gözgöze masturbasyon yapıyorduk. "İki erkek arasında sikişmeye ne dersin aşkım?" dedim tepkisini bilmeme rağmen. Gözleri kapalıydı, o hayali kurduğunu biliyordum. Derin bir, "Ohhh!" çekti, kasılıyordu, orgazm oldu daha cümlem yeni bitmişken. Sonra da, "Nasıl olacak?" dedi ve yarağımı ağzına aldı. Ben de en kolayının kocasının üzerine oynamak olduğunu söylediğimde, sadece, "Immm, ımmm!" dedi yarağımı emmeyi bırakmadan...
"Nasıl yapacağız peki?" dedi döllerim dudaklarının arasından gırtlağına kaymış ve yutmuşken. Konuştuk. Sürekli kocasıyla cilveli konuşmalar yapacak, sürtünecek, gerekirse her akşam aynı konuyu açıp gelişmeleri de bana yazacaktı. Biraz dinlenip, "Arkaya geçelim mi aşkım?" dediğimde, bagaj kapısını açıp dizlerinin ve ellerinin üzerinde dört ayak olup amına aldı yarağımı. Ben sikerken, "Aşkım nerelerimi dolduracaksınız kocamla?" diye soruyor, ben de kocasıyla birlikte onu nasıl sikeceğimizi anlatıyordum. Amının suları yarağımdan taşaklarıma akıyordu. Ben amına pompalarken o da kendini geriye yarağıma bastırıyor, daha derinlerine girmemi sağlıyordu. "Sikin, amımı, götümü, ağzımı sikin, heryerime döllerinizi attırın aşkım!" diye inliyordu. Titreye titreye içine akıttım yine döllerimi.
Bu arada ilk sevişmemizden sonra eczacı kadınla konuşup yeni bir doğum kontrol hapı almış ve şimdilik yan etkisi görülmemişti. Kocası bilmese de, ben biliyor ve rahatça içine boşalabiliyordum. Dönüp amından çıkard��ğım yarağı yalamaya başladı. 10 dakikada yarağım tekrar keser sapı gibi dimdik hazırdı. Bana, "Aşkım hafta sonu göt deliğim öksüz kalmasın, ordan sik!" dedi. Canıma minnetti. Hemen götüne geçirip sikmeye başladım. Darac��k göt deliği artık yarağımı rahatça alıyor, hatta ben içindeyken kalçalarını kıvırıp aldığım zevki katlıyordu. Kendi parmakları amında, benim avuçlarım göğüslerini okşarken, ona, "Aşkım farzet çoban geliyor, çağırayım ağzına versin mi kocaman kıllı yarağını?" dediğimde, çığlıklarla cevap veriyor, "Çağır aşkım, çağır!" diye bağırıyordu. Sevgi orgazm olmasına rağmen devam ediyorduk. Ben de döllerimi götünün içine salmama rağmen, etrafa bakıp gerçekten bir çoban gelse çağıracak haldeydim ve halen pompalıyordum. Sevgi ise, "Aşkım geliyor mu çoban, amım, götüm, ağzım hazır!" diye bağırarak orgazm olmaya devam ediyordu. 20 dakikaya yakın nefeslerimizin düzelmesini bekledik. Sonra evlere dağıldık.
Gece saat 24:00 civarı mesaj geldi. Kocasının birahaneden ayık ve elinde biralarla geldiğini, beraber içmeye başladıklarını, sonra üçlü koltukta kocasının yanına oturup yarağını eline aldığını ve "Aşkım anlatsana şu rüyanı yeniden!" dediğinde, kocasının (Karanlıkta adamın beni makyaj masasına ellerimi dayatmış halde götümden siktiğini, benim inlememek için parmaklarımı ağzıma almış ısırdığımı gördüğünü, ama gözlerinin açılmadığını) söylediğinde, "Aşkımın hoşuna gitti mi öyle sikilmem?" diye sormuş. Kocası (üçüncü biranın keyfiyle), normalde cinnet geçirmesi gerektiğini, ama rüyasında yarağının kalktığını ve kalkıp o adamla beni aralarına alıp sikmek istediğini söylemiş.
Sevgi kocasının tepkisini ölçmek için yarağının başını ağzına almış ve "Adamın yarağını da böyle yalayıp kaldırdım kocacığım!" demiş. Hikmet de ilk kez Sevgi'nin kafasını yarağına bastırıp, ağzını sikmeye başlamış. Birkaç dakika geçince, Sevgi, "Ama biliyor musun, adam da beni bu koltuğa yatırıp amıma dilini gömdü!" demiş. Hikmet sanki hipnoz olmuş gibi karısının amını yalamaya başlamış, "Çok tatlı!" diye diye emmiş. Amından iğrenen kocası göt deliğini de dillemiş. Sevgi sonra da elinden tutup kocasını yatak odasına götürmüş ve "Nerde sikti aşkım beni o adam?" demiş. Kocası gösterince de oraya domalmış. Kocasının da deliler gibi amına pompalayıp boşaldığını, kendisinin sadece amının yalandığında boşaldığını yazdı.
Ama mesajın finali güzeldi. "Aşkım bugün eve gidince amımdaki ve götümdeki senin döllerini temizlemedim. Amımı ve götümü dilledi, çok tatlı diye diye!" yazıp bir gülücük kondurmuştu. Bunları okuyunca gidip karıma sarıldım ve yarı uykulu kadını kötü emellerime alet ettim :)
Pazartesi sabahı Sevgi'nin yüzünde gülücükler açıyordu. "Ne oldu?" diye sordum. Cumartesi akşamı kızın evde olduğunu, Pazar akşamı yemekten sonra kızı kaynanada bırakıp geldiklerini, kocasının Cuma akşamı getirdiği biralardan kalanları beraber içtiklerini, sonra gidip sarı elbisesini giydiğini söyledi. Hikmet de gözlerini yarım kısarak, "Bu elbiseyi hatırlamıyorum, yeni mi aldın?" diye sormuş. Sevgi de, "İki hafta önce Orhan beyin seni birahaneden eve getirdiğinde de üzerimdeydi, ama sen sarhoştun!" demiş. Hikmet, "Orhan bey seni böyle gördü mü?" diye sormuş. "Evet!" demiş Sevgi. Hikmet gülüp, "Ben olsam bu kıyafetle karşılayan kadını kaçırmazdım!" demiş. Sevgi de, "Adam hiçbir hareket yapmadı, işyerinde iki haftadır o akşama ilişkin tek birşey ima etmedi!" demiş. Hikmet de, "Sağlam adammış, ağzı sıkı, saygılı! Bir akşam çağıralım mı?" demiş. Sevgi de, "Zaten ayıp oldu o akşam adama!" diye kocasının ağzını yoklamış. Kocası da, "Konuştuğumuz, hayalimizdeki o adam Orhan mı olsun istiyorsun? Yapamayız hayatım!" demiş. Sevgi yarım ağızla, "Ya zıvanadan çıkarsak?" deyip gülümsemiş hafiften :)
Kocası Sevgi'yi belinden tutup kendine çekmiş ve "Fantazimize katkı olur, adamın yanında biraz frikik verirsin, biraz içeriz, o gidince azıp sikişiriz!" demiş ve Sevgi'nin amını yalayıp, bir posta da sikmiş, benim de yanlarında olduğumu, en azından izlediğimi birbirlerine anlatarak. Sevgi, "İşte böyle aşkım, Cuma akşamı Hikmet seni bira içmeye çağırıyor :)" dedi.
Ben de kocaman bir tebessümle, "Sadece bira mı, amının suyunu da içemez miyim?" deyip götünü avuçladım masa altından :)
[Orhan]
165 notes
·
View notes
Text
Kime değer verdiysem buna değmediğini hep gösterdi.
367 notes
·
View notes
Text
Yaşım kırk. Son üç yılda bedenim ihtiyarlığın bütün emarelerini gösterdi. Yüzümde kırışıklıklar, oluşan lekeler, ellerimde görünmeye başlayan ihtiyarlık benleri, göz altında mor halkalar...Ağaran ve dökülen saçlarımı saymıyorum bile! Bu durum beni deriiin etkiledi. Kabullenemedim. Ne oluyoruz? Dedim. Haliyle gizlemeye, kapatmaya, iyileştirmeye çalıştım bedenimi. Saç ekimidir, kozmetik ürünlerdir, alternatif tıp teşebbüsleridir... Her ne varsa denedim. Ne geriye döndürebildim, ne de gidişatı durdurabildim. Madem bu tahrip olmaya doğru gidiş her insanın hakikatıdır. Bir kaç yıl önce ya da sonra gelecek olan gelecektir. Gayretime hatime verdim. Olacak olan olsun. Hem sordum kendime: "ne için telaşa düştün? " Dedi nefsim: "el için. El'e nahoş görünmemek için." Yapmacık şekillere girmeye değer mi? El, hakikati görürse ne yapacaksın? Dedim haklısın gerilmeye gerek yok. Seni seven, sana saygı duyan, genç ya da ihtiyar haline bakıp da bir değer addetmez. Zaten birilerine kendimizi beğendirmek çabası kadar stresli ve zor bir durum yoktur herhalde. Allah'ın mümkin varlıklara koyduğu bir kuraldır bu en nihayetinde. Neticesi ölüm olan bir bedenin sureti bir kaç yıl güzel kalsa, ne katkı sunacaktır ki ebedi ahiretimize? Bu ruh, bu bedende kaldığı sürece madden her ne kadar ihtiyarlığa doğru gitsek de manen tövbeyle, istiğfarla genç kalabilecek fırsatlarımız var bizim. Sonsuz bir gençlik için vakit varken ölüm sekeratı uğramadan gayret et Fikret dedim. Ahh ahh! bunda dahi tembellik ediyor. Malesef günsonu sevap hesabımda düne nazaran iyileşme emaresi görülmemekle birlikte günah hanemdeki artış çokça gözlemlenmekte.
72 notes
·
View notes
Text
Merhaba arkadaşlar bu hikayeyi gönderen arkadaşımıza teşekkür ederim. Hasan bey yayınlarsanız çok teşekkür ederim. Ben Şinasi 51 yaşında 39 yıldır İngiltere de yaşayan bir gurbetçiyim . Eşim 2019 da korona yüzünden vefat etti . Birbirimizi çok seviyorduk onun yokluğunda boşluğa düştüm . Korona bittiğinde ilk işim izin alıp memleketime tatile gelmek oldu İzmir Çeşme de babamın almış olduğu bir yazlığımız var oraya yerleştim , 46 yaşındaydım ama 20 lik gençleri cebimden çıkaracak kadar kendime güvenim tamdır. 187 boyunda 80 kilo oldukça yapılı sportif bir görünüme sahip yakışıklı özellikle belirteyim bakımlı bir erkeğim. 40 gün tatil yapacaktım. Aklımda seks yapmak inanın yoktu . Birgün yazlığın havuzundan sıkıldım denize indim erken saatlerde olduğu için pek kimse yoktu bir kadın sürekli beni kesiyor yanındaki arkadaşına birşeyler söylüyordu saat epey ilerlemiş akşam olmak üzereydi ben havlumu vs alıp kalktım tam plajdan çıkarken Şinasi bakarmısın dedi bir kadın döndüm o beni kesen kadın buyrun tanışıyormuyuz dedim . Benim ilk okul yıllarımdan arkadaşım Ferideymiş . Ayak üstü konuştuk otelde kalıyorlarmış ben tek başıma yazlıktayım yanlış anlamazsan gelin koskoca yazlık hemde ben sıkılmamış olurum dedim olur dediler birlikte otele gittik eşyalarını toplayıp indiler bende onlar gelene kadar hesabı ödedim. Birlikte yazlığa gittik ilk gece konuşarak geçirdik ertesi gün uyandığımda Feride ve kızı havuzda yüzüyorlardı yanlarına gittim günaydın dedim aman tanrım anne kız çırılçıplak havuzda yüzüyorlardı ikiside birbirinden güzeldi inanın aklımda hiç seks yoktu hemen kendimi havuza attım 2 kadın hemde çırılçıplak ben de havuzda şortumu çıkarttım oyun oynamaya başladık Feride nın kızı 24 yaşında seksi bir kadındı ismi Dilara ben artık Feride ile seks yapmayı düşünüyordum ama kızı Dilara annesinden hızlı çıktı havuzda sikimi tutuyor arada bir kendini bana temas ettiriyordu bende film kopmuştu havuzun kenarına oturdum sikim kazık gibi olmuştu Feride Dilara ya gösterdi sağ tarafıma Feride sol tarafıma Dilara geldi Dilara tuttu sikimi ağzına aldı annesi vücudumu okşuyordu ben yatak odasına gidelim dedim zorda olsa birlikte yatak odasına çıktık Feride çok az sakso çekti sikimin üstüne oturdu Dilara amını ağzıma verdi em yala taze am veriyorum sana dedi Feride . Anne kız üzerimde zevk çığlıkları atıyordu ben eşim öleli 31 dahi çekmedim bu yüzden Feride nin amına çok çabuk boşaldım Feride de ben boşalırken orgazm oluyordu birden kalktı kızına 69 pozisyonuna geçmesini söyledi Dilara annesinin dediğini yaptı ufalmakta olan sikim yeniden kazık gibi olmuştu Feride yeter birazda ben emdireyim sen sikin tadını öğren şimdi dedi kafamın üzerine oturdu Dilara sikimin üstüne geldi annesi sikimi tutup Dilara nın amına ortaladı Dilara yavaş yavaş otur hem zevk alırsın hemde kızlığın patlarken zorlanmazsın dedi ben neler olduğunu anlamadım Dilara annesinin söylediği gibi yavaş yavaş sikime oturdu Feride ve Dilara öpüşmeye oynaşmaya devam ediyordu ben bitmiştim artık durmak olmazdı Dilara nın amına boşalana kadar Dilara annesinin dediğini yaptı artık yeter dedim gerçekten yeterdi hemen banyoya girdim güzelce yıkayıp çıktım Dilara ve annesi Feride kahvaltı hazırlıyorlardı bu arada plan yapıyorlardı Dilara benimle evlenecek birlikte İngiltere ye gideceğiz Feride İngiltere de birini bulana kadar beni aralarında paylaşacaklarmış güldüm ama Feride dediklerini harfiyen uyguladı şimdi Dilara ile evliyim Feride bizim yanımızda canı ne zaman seks istese hiç utanmadan sıkılmadan gelir kendini siktirir işi bitince de teşekkür ederim damat iyi sikicisin hep böyle ol der . Kaynanama İngiltere de iyi bir sikici arıyoruz artık dayanamaz olduk Dilara da bende artık Feride ye koca arayışımız son hızla devam ediyor. Türk sikici istiyoruz bunuda belirteyim. Hasan bey yardımcı olursanız sevinirim.tekrar teşekkür ederim
81 notes
·
View notes
Text
kime değer verdiysem buna değmediğini hep gösterdi
61 notes
·
View notes
Text
yârdan mehcûr iken düştük diyâr-ı gurbete / dehr gösterdi bize hicrân hicrân üstüne.
67 notes
·
View notes
Text
"ya ebu bekir, imana gelişin nice olmuştur, sana ne dedi ne mucize gösterdi hazret?"
ebu bekir (r.anh) cevap verdi: "uzun boylu konuşmadık. yüzüne baktım, bana yetti. hiç o çehre yalan söyler mi?"
88 notes
·
View notes
Text
İnsanların öldüğünü gördüm.
Sevenlerin ayrıldığını.
Hergün tekrar eden zulümü ve açlığı.
Bütün bunlar bana gösterdi ki, hayatta
hiçbir şey acı çeken bir insana duyacağımız empatiden önemli değildir.
Hiçbir şey!
Ne kariyer, ne servet, ne zeka, ne mevki.
Soylu bir hayat yaşayacaksak, başkalarının acılarına kayıtsız kalamayız.
Audrey Hepburn
137 notes
·
View notes
Text
İş ortağım
Her şey çalıştığım iş yerinde Erdal adında yeni evli bir arkadaşın işe girmesiyle başladı. Erdal benden iki yaş büyüktü. Ara sıra işyerine gelen karısıyla da tanıştırdı beni…
Gül benimle aynı yaştaydı. Güzel, seksi, yuvarlacık hatlarıyla, uzun bacaklarına güvenerek giydiği mini etekleriyle harika bir kadındı. Gerek Gül, gerek Erdal ile kısa sürede samimiyetimiz arttı, kafalarımız uyuyordu. Her konuda rahatça konuşabiliyorduk, zevklerimiz hemen hemen aynıydı.
Aramızdaki ilişki koyulaşıp ilerledikçe, kanka konumuna yükselen arkadaşlığımız derinleştikçe Erdal'ın garip bir huyu olduğunu öğrendim zamanla... İş yerindeki kadınlarla ilgili geyik muhabbetleri yaparken listeye karısını da ilave etmeye başladı. Bana sürekli karısıyla olan yatak odası ilişkilerini anlatıyordu.
"Kanka, benim karı çok azgın!" dedi bir gün…
"Eve girer girmez üstüme atladı!" diyordu benden hiç çekinmeden… Zamanla daha çok ayrıntı vermeye başladı,
"Şu pozisyonda siktim!" , "Şöyle soktum!" , "Böyle inledi!" , "Kasıla kasıla orgazm oldu!" gibi sözlerini sık sık duyar oldum.
"Karım doymak bilmiyor kanka..! Yatakta çok yoruyor beni…" gibi sürekli karısıyla nasıl seks yaptığını anlatması ilk başlarda bana tuhaf gelse de, sonradan bunları anlatmasını bekler oldum. Sonunda bir sohbet sırasında,
"Kanka, bak sana ne göstericem. Ama ölümü gör, aramızda kalacak." diyerek telefonunu uzattı bana…
Merakla alıp baktım, çırılçıplak bir kadın, yatakta poz vermiş, yüzü görünmüyor. Vücut yapısından bir şeyler tahmin ediyordum ama yine de buna cesaret edeceğini zannetmemiştim.
“Nasıl? Güzel değil mi?” diye sordu. Resmi büyütüp büyütüp bakıyordum kadının her yerini iyice inceledim. İri memeler, tertemiz kaymak gibi amı, her şeyi meydandaydı.
“Of, kanka… Harika bir kadın… Tam sikilecek pozisyonda poz vermiş. Her yeri mükemmel, taş gibi… Ne amcık vardır bunda…” dedim sonunda… Sertleşen sikimi pantolonumun üstünden oğuşturarak zaptetmeye çalışıyordum bir yandan… Gözleri parladı,
“Kanka, karımın resmi bu… Gül…” dedi heyecanla… Tahmin ettiğim şey gerçekti, karısının çırılçıplak, amı götü meydanda resimlerini gösteriyordu bana… Yine de gözlerime inanamadım. Tekrar tekrar baktım resme… Evet, oydu, karısıydı.
“Gerçekten mi? Erdal, sen baya ilerlettin işi kanka… Gerçekten, Gül mü bu?”
“Evet kanka… Karımın resimleri… Sen doymadın galiba bakmaya… Hem de inanmadın sanki bana… Dur, başka resimler de var. Onları da göstereyim sana…”
Gösterdi. Diğer resimlerde yüzü de görünüyordu. Her şeyiyle mükemmel bir seks abidesiydi karısı… İçim gitti. Telefonu geriye verdim.
“İyisin valla Erdal… Ne güzel, sana çırılçıplak poz veren bir karın var. Peki neden bana gösterdin bu resimleri? Bekar adamım, senin yüzünden evde kaç posta otuzbir çektireceksin bana…”
“Hoşuma gidiyor kanka, elimde değil. Zevk alıyorum. Ne yapayım, ben böyleyim işte… Cuckold olayı acayip tahrik ediyor beni… İstersen sana da atayım Gül'ün resimlerinden… Karımın çıplaklığına, amcığına götüne bakıp otuzbir çekersin. Ne diyorsun buna?”
“İnanamıyorum kanka…” diyebildim. “Demek karının amını görmemden zevk alıyorsun ha? Peki… Madem istiyorsun, akşam karının resimlerine bakıp bakıp asılırım artık… Yarın söylerim sana, karını hayal ederek kaç posta attığımı…”
“Off… Karımın amına bakıp otuzbir çekeceksin kanka… Gül'ümü siktiğini hayal edeceksin, sikini okşarken boşalacaksın, döllerin fışkıracak karım için… İnan şu anda benimki taş gibi oldu. Söylemesi bile sertleşmeme yetiyor inan...”
Zamanla Erdal bu olayı iyice ilerletti. Artık karısıyla seks yaparken fotoğraflar ve videolar çekip bana gösteriyordu. Karısına sakso çektirirken... Gül'ü altına almış, iki büklüm yapmış vaziyette sikerken... Seksi iç çamaşırları giymiş veya çırılçıplakken…
Bir erkeği tahrik edip sikini kaldırabilecek, şehvetten delirtebilecek bir sürü fotoğraf ve videolar...
“Nasıl poz veriyor sana böyle?” dedim bir gün, öyle pozisyonlarda çekmiş ki kendilerini… Uzaktan, yakın plan amına girerken, götünü sikerken… “Çoğu kadın bacaklarını bile göstermez, senin Gül hiç çekinmiyor bakıyorum.”
“Sana söylüyorum, inanmıyorsun kanka… Benim karım azgın diyorum. Hoşuna gidiyor böyle pozlar vermek, o da teşhircilikten, çırılçıplak poz vermekten zevk alıyor. Gündüz ben evde yokken sikiş resimlerimize bakıp kendini okşuyormuş.”
Erdal'ın karısı Gül dediğim gibi genç, güzel, taş gibi, çok seksi, biraz zayıf, bembeyaz teni olan biri, ama özellikle tahrik edici olan sesiydi. Konuşmasını duymak bile resmen insanın sikini kaldırmaya yetiyordu.
Fotoğraflara ve videolara bakarken, karısıyla çırılçıplak sikişen Erdal'ın sikinin küçük bir şey olduğunu görmüştüm. Artık benim bütün odağım Gül olmuştu. Fırsat buldukça Erdal'la sohbet etmek ve bir şeyler içmek için bahane uyduruyor, sık sık onlara gidiyordum.
Resimlerinden ve videolarından o kaymak gibi amcığının her ayrıntısını bildiğim, sakso çekerken kocasının küçük sikini boylu boyunca kavrayışını, o narin dudakların hırsla emişini, orgazm olurken attığı zevk çığlıklarını bildiğim kadına hasta oluyordum. Karşımda hanım hanımcık oturan bu azgın kadının hep yakınında olmak istiyordum...
Erdal da anlıyordu elbette… Evlerinden neden çıkmadığımı, sık sık neden bir bahane uydurup onlara damladığımı gavur gibi biliyordu. Pek şikayetçi de sayılmazdı, hatta kendisi çağırıyordu evlerine…
Karısı karşımda otururken açılan eteğinden sergilediği güzel bacaklarına bakarken dalıyordum bazen… Başımı çevirdiğimde kocasının gülerek beni izlediğini görüyordum. Gül içeriye gittiğinde bana dönüyor,
“Karımın çıplak resimlerine bakmak kesmedi galiba kanka… Gözünü ayıramadın bacaklarından… Bir şey görebildin mi bari, külodunu gösterdi mi sana?” diyerek kahkahayı basıyordu pezevenk… Gülmesini duyan karısı yanımıza gelirken cümlenin sonunu yakalıyordu,
“Neye gülüyorsunuz bakayım siz? Kim külodunu göstermiş?”
“Aşkım, bu benim abaza kankam var ya… Bugün muhasebedeki mini etekli kızın külodunu görücem diye deli oldu da… Ona gülüyorduk.” diye geçiştirdi…
“Aman ne meraklısınız bacak görmeye… Ondaki bacak bende de var aşkım…” diyerek mini eteğini biraz daha yukarı çekip bacaklarını gösterdi bize… İkisi de birbirinden çılgındı bu karı kocanın…
İki ay önce ev sahibim kiramı aşırı yükseltmişti ve ben kirası daha uygun başka bir kiralık ev arıyordum. Bir gün Erdal karşılarındaki dairenin boşaldığını, kirasının da uygun olduğunu, kaçırmamamı söyleyince hemen tuttum ve oraya taşındım.
Artık karşılıklı dairelerde, hep birlikte yaşıyor gibi olmuştuk. Fırsat buldukça akşam yemeklerini beraber yiyor, içiyor, televizyondan dizi, film izliyor, beraber bolca zaman geçiriyorduk. Tabii ben sürekli Gül'ü dikizliyor, adeta gözlerimle sikiyordum.
İlerleyen haftalarda birbirimize iyice kaynaşmış ve bunun neticesinde Gül ile iyice samimi olmuştum. Artık yanımda iyice rahatlamıştı. Kısa ve açık şeyler giymeyi seviyordu zaten, artık benden hiç çekinmiyordu. Erdal ara sıra takılıyordu karısına,
“Aşkım, biraz daha kısa giy istersen, kankam iyi göremiyor bacaklarını…” diyerek gülüyordu. Benim yüzüm kızarırken karısı aldırmıyor,
“Ne diyorsun sen aşkım?” diyerek gülüyordu.
“Ne bu kızım, bu kadar mini etek giymişsin. Üstün başka alem, memelerin yarısı meydanda… Çocuğun canı çekecek seni göre göre… Bekar adama otuzbir mi çektireceksin akşam akşam…” Karı koca kahkahayı patlatıyor, ben de biraz utanmış, biraz şaşkın vaziyette gülmeye, onlara katılmaya çalışıyordum.
O bembeyaz güneş görmemiş teni canlı canlı gözlerimin önündeydi. Bazen el şakası bahanesiyle dokunuyordum ve teninin o tazeliği, pürüzsüzlüğü beni kendimden geçiriyordu.
Bir hafta sonu onlarda akşam yemeği yedik. Yemeğin üstüne de Erdal'ın açtığı viskiden içtiğimiz birkaç duble ile gece yarısını etmiştik. Televizyonda film izlerken içim geçmiş ve kanepede uyuklamışım. Erdal'ın beni dürtmesiyle uyandım, gözlerimi açıp bakındım. Gül yoktu yanımızda... Erdal,
“Kanka, miskin miskin uyuma, biraz hareket edelim.” Uykum açılmıştı bile, bu deli herif ne planlıyordu acaba? Doğrulup merakla yüzüne baktım,
“Gül yine azdı, ille de sik beni diye tutturdu. Ben birazdan karımı sikicem. Yatak odasında beni bekliyor. Kapıyı aralık bırakayım, istersen sen de gizlice bizi sikişirken izlersin!” dedi.
Bir yandan da pis pis sırıtıyordu. Gerçekten tuhaf bir insandı bu Erdal... Benim bir şey dememe fırsat vermeden karanlıkta süzüldü gitti yatak odasına... Böyle bir şey yapmasını beklemem lazımdı aslında… Karısıyla sikişirken videolarını çeken, benimle paylaşan kocadan her şey beklenirdi.
Biraz sonra içerden belli belirsiz fısıltı ve şapırtı sesleri gelmeye başladı. Yavaşça yatak odasının önüne gittim. İçerisi gece lambasının loş kırmızı ışığıyla aydınlanıyordu, ama Gül'ün çıplak beyaz teni ay gibi parlıyordu.
Yatağın önündeydi karı koca... Gül ayakta duran Erdal'ın önüne diz çökmüş, benimkinin yarısı kadar büyüklükte olan sikini iştahla yalıyordu. Sikim bir anda kalkmıştı onu öyle görünce...
Gül bir süre Erdal'ın sikini yalayıp emdi. Sonunda Erdal karısını ayağa kaldırıp dudaklarına yumuldu. Deli gibi, hırsla, şehvetle öpüşüyorlardı. Erdal Gül'ün dolgun dudaklarını öpüp emerken, elleriyle de götünü avuçluyordu. Onları böyle izlemek kafamı allak bullak etmiş, sikim kazık gibi olmuştu.
Erdal, ayağa kaldırdığı Gül'ün arkasına geçip çömeldi. Yüzünü Gül'ün götünün yanakları arasına soktuğunda, Gül çıldıracak gibi oldu ve
“Ohhhhh!” diye inledi, sonra da yalvarırcasına, “Yala hadi beni! Hadi yala, ne olursun...” demeye başladı.
Erdal Gül'ün götünün yanaklarını iki eliyle iyice ayırıp ağzını amına yapıştırmış, şapırtılı sesler çıkararak amını götünü yalıyordu. Gül ise gözleri kaymış, Erdal'ın götünün yanaklarına yaptığı destekle ayakta durabiliyordu.
Biraz daha yaladıktan sonra Erdal ayağa kalktı, yüzü Gül'ün zevk sıvılarıyla iyice ıslanmış, parlıyordu. Gül yatağa sırt üstü uzanırken, Erdal sinsi bir bakış attı kapıya, beni görünce sırıtarak göz kırptı.
Gerçekten deliydi bu Erdal ve beni de kendine uydurmuştu. Ben de pantolonumu indirip zonklayan sikimi serbest bıraktım ve tekrar içeriyi izlemeye başladım.
Erdal, zevkten iyice ıslanmış olan Gül'ün amının girişine dayamıştı sikini. İyice kendinden geçmiş olan Gül iki eliyle Erdal'ı belinden asılarak içine istiyordu, ama Erdal sikini sürekli yukarı aşağı sürtüp Gül'ü delirttikçe delirtiyordu.
“Hadi aşkım sok içime sikini, hadi yar beni!” deyince sonunda Erdal var gücüyle bastırdı.
“Ohhhhh!” diye bir inleme koptu Gül'den. Erdal'ın sikini amında hissetmekten müthiş bir zevk aldığını görebiliyordum saklandığım yerden. Gül Erdal'ın boynuna sarılıp dudaklarına hırsla yumuldu.
Erdal belini oynatmaya, yavaşça pompalamaya başladı. Gül'ün zevkten gözleri kaymış, bacaklarını Erdal'ın beline dolamış vaziyetteydi. Dudaklarını ısırarak amına girip çıkan sikin verdiği zevkle inliyordu. Erdal da,
“Aşkım... Güzel amcıklım benim... Dar amcıklı orospum benim!” diyerek var gücüyle Gül'ün kaymak gibi amını sikiyordu.
Elimi tükürükleyip kayganlaşan parmaklarımla sikimi sıvazlamaya başladım. Manyak herif, benim onları izlediğimi bilerek, beni delirtmek, daha çok tahrik etmek için konuşuyordu böyle, emindim buna…
Dakikalarca sürdü bu sahne... Hırsla, vahşice sikişiyorlardı. Gül bacaklarını Erdal'ın bacaklarına sarmıştı şimdi. Kocasının acımasız köklemelerine zevk çığlıkları ile karşılık veriyor, dudakları titriyor, iki eliyle Erdal'ın belini tutmuş, amına daha çok köklemesini istiyordu.
“Ohhhh!” diye bir çığlık kopardı Gül, sonra da, “Dayanamıyorum... Geliyorumm kocacım..." diye kıvrandı. Erdal da ona homurtularıyla eşlik ediyordu.
Ve birden o videolarında defalarca izlediğim Gül'ün kasılması başladı. Amının o anda Erdal'ın sikini sağdığına emindim. Zaten Erdal da daha fazla dayanamadı ve var gücüyle son bir kez altında çırpınmakta olan Gül'ün amına kökleyip kasılmaya başladı. Erdal da boşalmıştı.
Manzara mükemmeldi. Hayvanlar gibi sikişen bu çifti izlerken otuzbir çekerek deli gibi asılıyordum. Gül'ün o pürüzsüz amının kenarından dışarıya taşan zevk sıvıları ve kocasının dölleri kendimden geçmeme yetmişti. Hiç boşalmadığım kadar boşalıyordum avucuma.
Döllerimi yerlere damlatmamaya özen göstererek banyoya gidip temizlendim. Geri geldiğimde içeriye bir bakış attım, çırılçıplak ve sarmaş dolaş uykuya dalmışlardı. Bir süre yatakta yatan şehvetli ve isterik kadının çıplak, bembeyaz tenli bedenine baktım.
Daha az önce boşalmama rağmen sikim taş gibi olmuştu. Ama yapacak bir şeyim yoktu. İçeri dalıp Gül'ü pezevenk kocasının yanında sikmeyi düşündüm bir an, ama sonra vaz geçtim.
Ne tepki vereceğini bilemezdim. Kocasıyla aynı şeyleri düşünmüyor olabilirdi Gül…Ben de geri salona döndüm. Artık kafama koymuştum, bir yolunu bulup Gül'ü sikmem lazımdı...
Ertesi gün birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, Erdal Gül'e çaktırmadan benimle konuşmak istediğini söyledi. Benim eve geçip birer bira açtık ve anlatmaya başladı.
“Biliyorsun, daha önce sana söylemiştim. Uzun zamandan beri Cuckold olayına ilgi duyuyorum. Bu olay beni aşırı derecede tahrik ediyor kanka… Adeta deliriyorum.”
“Biliyorum sapık herif… Dün gece de harikaydınız, çok güzel siktin karını… Siz yatakta, ben de kapının önünde boşaldım.” diyerek güldüm.
“Her zamanki halimiz arkadaşım. İnan hep böyle bu kadın… Delirtiyor beni sikişirken… Hele dün gece senin bizi sevişirken izlediğini, otuzbir çektiğini bilmek de zevkimi ikiye katladı.”
“Eee, kanka? Şimdi benden ne istiyorsun? Bu kadar önemli olan ne?” dedim. Yüzüme baktı Erdal... Söylesem mi söylemesem mi diyordu, çok belliydi. Sonunda,
“Kanka, bunu çok düşündüm inan… Artık bu cuckold işini bir adım daha öteye taşımak istiyorum.”
“Nasıl yani?” Derin bir soluk alıp derdini döküverdi bir anda,
“Nasıl var mı işte kanka… Ben… Ben senin karımı sikmeni istiyorum… Ama ben de izleyeceğim siz sevişirken… Gizlice… Sen karımı sikerken ben bir şekilde röntgenleyeceğim sizi…”
Doğrusu hiç şaşırmadım buna… Zaten karısını sikmek için fırsat kollamaya başlamıştım. Bir punduna getirip sikmeliydim o seksi kadını… Şimdi bunu bizzat kocasından teklif olarak duyunca ağzım kulaklarımda kabul ettim elbette…
“Ama ufak bir sıkıntı var kanka... Karımın bu konulardan haberi olmasını istemiyorum. Gül, seninle sevişirken kocasını aldattığını, beni boynuzladığını sanmalı... En azından şimdilik... Belki böylesi onun için daha da zevkli olur aslında… Adrenalin patlaması yaşar.”
“Peki, karın kabul edecek mi bunu?”
“Ben elimden geldiğince seni Gül'e anlattım, her fırsatta methettim. Gül de zaten seni çok seviyor, beğeniyor seni...”
“Vay anasını kanka… Desene işimiz pek zor değil öyleyse…”
Erdal ile oturup iyi bir plan yaptık. Öncelikle Erdal yorgun, hasta ve keyifsiz olduğunu söyleyip Gül'e bir hafta hiç dokunmayacaktı. Her gün, her gece sikişmeye alışmış karısını duvara tırmanır hale getirip, sonra da öylece bırakacak, memlekete gidecekti.
Öyle de oldu. Bir hafta sonra Erdal memlekete gidiyorum diyerek benim eve geldi saklandı. Planımıza göre ben de o gün akşam yemeklik malzemeleri alıp, Gül ile birlikte yemek için kapısını çaldım.
Gül kapıyı açtı ve beni içeri davet etti. Üzerinde göğüslerini belli eden beyaz ince bir tişört vardı. Altında ise siyah renkte tayt vardı. Eli yüzü kıpkırmızıydı, sanki ateşi varmış gibiydi.
Onu biraz tanıyorsam, amını parmakladığı resimlerini, kocasıyla sikiştiği videolarını gördüğüm, kocasının altında sikişirken canlı izlediğim kadın, ben kapıyı çaldığımda kesin mastürbasyon yapıyordu.
Erdal bir haftadır karısına elini sürmemişti ve kalıbımı basarım, Gül kesin azgınlıktan delirmek üzereydi.
Birlikte mutfağa geçtik. Ona güzel bir yemek hazırlayacağımı söyledim. Yine o sik kaldıran şuh kahkahasını attı ve sonra dilini çıkarıp dudaklarını yalarken,
“Mmmm, desene bu gün tıka basa doyacağım!” dedi.
Pembe dilinin etli dudaklarını yaladığını görünce içim eridi birden… İçimden (Doyuracağım seni yavrum... Hem karnını yemeğe, hem amını yarağa doyurucam!) dedim.
Yemekleri hazırlarken mutfakta bana yardım etti. Arada ona sürtünmeyi ve dokunmayı ihmal etmiyordum.
Mutfak dardı ve mecburen sürekli birbirimize sürtünmemiz gerekiyordu. Bilerek her seferinde onu önümden geçmeye mecbur bırakıyor ve o güzel götüne önümü bastırıyordum.
Gül hiç tepki vermiyor, aksine o geçişlerini elinden geldiğince yavaşlatıyordu. Gerçekten iyice kızışmıştı, benim birşey yapmama gerek kalmadan o üzerime atlayacaktı anlaşılan…
Yemeği masaya servis ederken gecenin biraz daha ısınması için getirdiğim viskiyi de masaya koydum. Bunu yapmamı Erdal istemiş, içkinin onu daha da isterik bir orospuya çevirdiğini söylemişti. Erdal ile içerken bazen Gül bize eşlik ederdi zaten.
Küçük yemek masasında çok yakın oturmuştuk, bacaklarımız birbirlerine değiyordu. Sikim kazık gibi olmuştu. Gül viskinin verdiği gevşemeyle bacaklarımı okşamaya başlamıştı. Hiç konuşmuyor, sadece birbirimizi süzüyorduk.
Aklımdan onun Erdal ile sikişirken çıkardığı inleme sesleri ve orgazm kasılmaları geçiyordu. Ve bu gece o güzelliğin tadına bakma fırsatını bana bizzat kocası olacak pezevenk sunmuştu.
Ama işi dayanabildiğim kadar uzatmak ve Gül'ü adeta kudurtmak istiyordum. Ne kadar azdırırsam o kadar ateşli sevişeceğini biliyordum.
Yemekten sonra yine elimden geldiğince götüne sürtünerek gelip geçtim. Artık viski onu iyice gevşetmiş, bilerek gelip önümde oyalanır olmuştu. Götünün o sıcaklığını ince taytının üzerinden hissedebiliyordum. O da götünü iyice bana yaslayıp adeta sikimi içine davet ediyordu.
Artık iş o kadar uzamaya başladı ki, nerdeyse boşalacaktım. Neyse ki mutfaktaki işimiz bitmişti, ama ikimizde de artık film koptu kopacaktı. Ben lavaboya giderken, Gül de terlediğini ve üzerini değiştirmesi gerektiğini söyleyip kendini yatak odasına zor atmıştı.
Ben ondan önce lavabodan çıkıp mutfağa geçtim, ikimize birer kadeh daha viski hazırlayıp salona geçtim. Artık son noktayı koymanın vakti gelmişti. Biraz sonra Gül de salona gelince dilimi yutacaktım.
Göğüslerinin büyüklüğünü meydana çıkaran minik bir gecelik giymişti. Gecelik tam olarak erotik iç çamaşırı sayılmazdı. Ama ancak kendi kocasının yanında, yatak odasında giyilebilirdi. Başka bir yerde, yabancı bir erkeğin yanında giyilecek bir giysi değildi.
Gül'ün yüzünde de heyecan ve karışık duygular belirmişti. Şeffaf gecelik kumaşından minicik tanga külodunu görebiliyordum. Geceliğin boyu o tanga külodun hemen altında bitiyordu zaten, kısacıktı.
Sütyen yoktu içinde. Meme uçlarının pembemsi koyuluğu ve kabarıklığı belli oluyordu. Gözlerimi ince geceliğin altında sergilenen hazinelerine diktim. Gülümseyerek,
“Gül… Geceliğin çok seksiymiş!” dedim.
“Sen yabancı sayılmazsın canım... İyice sıcak bastı!” dedi.
Gerçekten beni istiyordu, onu sikmemi istiyordu. İncecik şeffaf kısa geceliği bütün güzelliğini meydana çıkarmıştı, uzun ve çıplak bacaklarını, güzel götünü zor kapatıyordu.
Eline içkisini tutuşturdum. Hemen çaprazıma oturdu. Otururken özenle geceliğinin eteğinin sıyrılmasına dikkat etti. Bacak bacak üstüne atmıştı. Götünün bir yanağına kadar görünse de o beni delirten tazecik şeftalisini bacakları kapatmaktaydı.
Sohbet havadan sudandı, ama odanın havası seks yüklüydü. Tıpkı hayvanların çiftleşmeden önce yaptığı gibi birbirimizi tava getirmeye çalışıyorduk.
Bacak bacak üstüne atmışken vazgeçti, bacağını indirip sürekli hareket ettirmeye başladı. Tangasından taşmış amı bir görünüp bir kayboluyordu. Onun gözleri de önümdeki kabarıklıktaydı. Birden kumandaya uzanıp,
“Hadi film izleyelim!” diyerek televizyonu açtı, sonra da kalkıp salonun ışığını dimerden kısıp geldi, yanıma oturdu. O baştan çıkarıcı kokusu kendimi kaybetmeme sebep olmuştu. Bana dönüp,
“Ne izleyelim?” dediğinde burunlarımız birbirine değecek kadar yakındı ve birden dudağına yapıştım.
Öyle iştahla öpüşüyordu ki nerdeyse dilimi kopartacaktı. Dudağına bir ısırık atıp kendimi kurtardım. Erdal'a söz vermiştim, karısını sikerken onun da izlemesini sağlayacaktım. Ama Gül,
“Seni istiyorum!” dedi. Uzun parmaklarıyla düğmelerini açtığı gömleğimden vücuduma öpücükler kondurup aşağılara iniyordu. Öyle azmış bir hali vardı ki, kendini kaybetmiş gibiydi. Fazla zaman kaybetmeden pantolonum ve boxerimden de kurtulmuştu.
“Offf, ne kadar büyük sikin! Erdal'ın siki bunun yarısı kadar…” diyerek yirmi santimlik sikimi eline almış, gözleri parlayarak inceliyor, sikimin başına küçük öpücükler konduruyordu.
Ayağa kalktım ve üzerimdekileri tamamen çıkardım. Çıplak vücudumu hayranlıkla izleyen Gül'ü de ellerinden tutup ayağa kaldırdım ve tekrar dudaklarına yumuldum. Öpüşürken üzerindeki gecelikten de kurtuldum. Sonra da ondan yatak odasına geçip jartiyer çorap giymesini istedim.
İstemeye istemeye yatak odasının yolunu tuttu Gül. Ben de o arada benim evde beklemekte olan Erdal'a mesaj atıp gelebileceğini yazdım.
“Gelebilirsin kanka… Senin azgın karını sikmek üzereyim. Yatak odasına gönderdim. Benim için jartiyer giyecek orospu karın… Biraz sonra yarağı karıcığının kızışmış amcığına geçiricem. Kaçırma istersen, çabuk gel…”
Garip bir duyguydu. Ben arkadaşımın karısını sikecektim ve o gizlice bizi izleyecekti. Bana karısını siktiği videoları izletirken duyduğu heyecanın aynısını yaşıyordum şu anda… Tek farkı Erdal bizi canlı izleyecekti.
Bu durum beni daha da tahrik ediyordu. Artık sikim zonklamaya başlamıştı ve yatak odasına gidip bir an evvel sikimin sızısını geçirmek istiyordum.
Yatak odasının kapısına geldiğimde, Gül arkası kapıya dönük, siyah dantelli bir jartiyer giyiyordu. Doğrusu çok zevkli kadındı. Üzerindeki son bez parçası olan tangadan da kurtulmuştu. Gece lambasının loş ışığında kabarmış ve ıslaklıkla parlayan amı ve siyah jartiyerin vücuduyla oluşturduğu kontrast çok tahrik ediciydi.
Onu jartiyerini giyene kadar izledim ve arkadan yaklaşıp o dolgun memelerini bir elimle mıncıklayıp boynuna öpücükler kondurmaya başladım. Elini arkaya atıp sikimi avuçladı ve
“Mmhhhh!” diye inledi. “Epey kalınmış senin şeyin…” diyerek inledi.
“Kalındır benim yarak… Sen bir de amcığına soktuğumda gör onu…” diye yanıtladım kulak memesini emerken…
“Terbiyesiz…” diyerek kikirdedi. “Amıma sokacakmış yarağını…” Kulak memesini emmemden huylanmış, dudaklarımdan, dilimden kaçırmaya çalışıyordu bir yandan da…
Gül'ü yavaşça yatağa sırt üstü uzattım. O da beraberinde beni bacaklarının arasına çekmiş, hırsla boynuma sarılmıştı. Dudaklarıma, boynuma her yerime öpücükler konduruyor, elleri sabırsızca omuzlarımda, kollarımda, sırtımda, belimde dolaşıyordu.
Sikim taş gibi olmuş, hareket ettikçe Gül'ün ıslak amına sürtünüp duruyordu. Dudaklarımı öpmüyor, adeta yiyor, somururcasına emiyordu. Dillerimiz birbirini okşuyordu. Dudaklarımı kurtarıp,
“Ağzına al yavrum!” diyerek üzerinden kalktım. Doğruldu ve hiç vakit kaybetmeden etli dudaklarını araladı.
Kalın sikimi ağzına almaya çalışıyordu. E tabii, Erdal'ın minik boy sikine alışkın olduğundan, benim sikimi almakta zorlanıyordu. Kırmızı loş ışıkta Gül'ün açılıp kapanan o narin dudakları harika görünüyordu.
Birden kapı aralığından bizi izleyen Erdal'ı fark ettim. Benim yönüm kapıya dönüktü, Gül'ün ise sırtı... Erdal sırıtarak, heyecan içinde, gözlerini fal taşı gibi açmış, bizi izliyordu. En küçük bir ayrıntıyı kaçırmak istemiyor gibiydi. Küçük sikini çıkarmış bizi izleyerek sıvazlıyordu.
Deliydi bu adam... Ben karısını sikmek için fırsat kollamaya başlamışken, o bana karısını kendi elleriyle ikram etmişti. Birazdan onun tazecik, körpe karısının tadına bakacaktım. Var gücümle sikimi onun o narin amına kökleyecek, altımda zevkten bayıltana kadar sikecektim.
Ve bu imkanı bana kocası olacak pezevenk sağlamıştı. Bunu düşünmek bile beni delirtiyordu. Sikimi karısının ağzına kökledikçe duyulan boğuk sesler, nefessiz kalan karısının çırpınmaları, beni daha da kendimden geçiriyordu.
Gül'ün başını tutup sikimi ağzından çıkardım. Dakikalarca sikimi yalayan ıslak dudaklarına yumuldum. Vahşice öpüşmeye başladık. Tekrardan yatağa uzattım ve memelerini yalayıp aşağıya indim, o ıslanıp kabarmış şeftalisine yumuldum.
Amcığının tadı, kokusu harikaydı. Amını şapırdatarak yalıyor, akan zevk sularını büyük bir iştahla yutuyordum. Gül kendinden geçmiş, saçlarımı çekiştirip duruyor, bir taraftan da kıvranıyor,
“Ohhh, çok güzelll, harikaaa!” diye inliyordu. Beni gazladıkça daha bir iştahla yalıyordum. Dilimi amının en dibine kadar sokup orda dolandırıyor ve geri çıkarıyordum. Arkadaşımın karısını resmen dilimle sikiyordum. Biraz sonra o adım gibi bildiğim, artık tanıdığım kasılmaları başladı, orgazm oluyordu. Zevk feryatları eşliğinde beni bacaklarıyla sıkıştırarak dakikalarca kasıldı.
Neden sonra durulunca ayağa kalktım ve bacaklarının arasındaki yerimi aldım. Gül başını kaldırmış sikime bakıyordu. Biraz önce yalaya yalaya zevk sularını akıttığım amcığına bu kez kol gibi kalın, kavisli sikimi dokundurdum. "
“Ohhhh!” diye bir inleme kopardı, müthiş bir zevk aldığını görebiliyordum. Arkadaşımın karısı altımda onu sikmem için kıvranıyordu. “Hadiii!” diyerek bana ellerini uzatıp üzerine çekmeye çalışıyordu. “Beni mi istiyorsun?” diye sordum.
“Evet seni istiyorum!” dedi hırsla, ardından şehvet dolu bir sesle,
“Sikini istiyorum... Beni sikmeni istiyorum!” diye ekledi. Bunları kocasının da dinlediğini bilmek beni çileden çıkartıyordu.
“Hadi içime sok artık şunu... Sik artık beni... Dayanamıyorum!” diye feryat edip altımda kıvranıyordu azgın kadın...
Sikimi gövdesinden tutup o ıslak amcığına sürttüm biraz, klitorisine bastıra bastıra ileri geri yaptım. Jartiyerli dizlerinden tutup bacaklarını ikiye ayırdım. Şimdi amı tam anlamıyla önümde serili vaziyetteydi. Yavaş yavaş yüklenmeye başladım çizgi gibi duran tazecik amına... O kadar dardı ki, girmekte zorlanıyordum. Olanca gücümle bastırınca nihayet sikimin başını sokabildim. Kalanını da sokacaktım. Gül,
“Ahhh, acıyor, acıyor!” diye altımda ciyaklıyor, elleriyle de yüklenmemi engellemeye çalışıyordu.
Biraz bekledikten sonra sikimin başıyla yavaş yavaş git gel yapmaya başladım. Rahatlaması için kilitorisini okşuyor, eğilip memesine ve dudağına şehvetli öpücükler konduruyordum.
Sikim Gül'ün amında milim milim ilerliyordu. Zevkten gözleri kaymış, belimi tutan elleri kasılmış vaziyetteydi. Dudaklarını ısırarak içine giren sikime dayanmaya çalışıyordu. Amcığı ateş gibiydi, daracıktı ve tazecikti. Dayanacak gücüm kalmamıştı artık, bir hamlede kalanını kökleyiverdim amına. Kasıklarımız birleşince Gül bir çığlık kopardı,
“Aaahhhh! Yandııımmm!” diye yankılandı sesi... “Ahhh! Yavaş... Yavaş sik ne olur... Yardın beni... İkiye ayrıldım sanki... İçim yanıyor... Amım yanıyor!” diye feryat ediyordu.
Üzerine uzanıp iyice altıma aldım, yavaş yavaş gidip gelmeye devam ediyordum. Biraz sonra acının yerini zevk çığlıkları almaya başladı.
“Ohhhh, devam et aşkım, sik beni, daha hızlı sik!” diye inliyordu. Kocaman sikimi arkadaşımın karısına hırsla sokup çıkarıyordum. Gül bacaklarını açabildiği kadar ikiye ayırmıştı. Ellerini belimde, kaba etlerimde dolaştırıyor, kasılmış bir vaziyette, sürekli inliyor, çığlıklar atıyordu.
Kendinden iyice geçmiş, gözleri kaymıştı. Teni sıcaktan ve şehvetten kıpkırmızı olmuştu. Yine o defalarca videolardan izlediğim orgazmına ulaşmaya yaklaşmıştı. Bu kez şahane kadın benim altımdaydı. İçindeki benim sikimdi.
Hırsla sikiyordum, kapıda bizi izlemekte olan kocasına kadın nasıl sikilirmiş göstermek istercesine, sikimi dibine kadar kökleyip çıkarıyordum. Gül elektrik çarpmış gibi sarsılmaya başladı. Aslında kendimi kasmasam ben de onunla birlikte boşalabilirdim, ama elimden geldiğince ilk sikişimizi uzatmak istiyordum.
Sikimi dibine kökleyip dudaklarına hırsla yumuldum. Gül orgazm olurken ker tarafı titriyordu. Dakikalarca sürdü titremesi. Titremesi bitip kendine gelince ben de kendimi biraz toparlanmıştım. İçinden çıkıp yana devrildim ve
“Hadi bakalım Gül hanım, sıra sizde!” dedim.
“Zevkle beyefendi…” dedi ve şehvetten kaymış gözlerle tebessüm ederek kalkıp üstüme çıktı.
O koca sikimin kafasını amının girişine hizalayıp yavaş yavaş alçalmaya başladı. İkimiz de yeni bir zevk dalgasının içine giriyorduk.
Gözlerim kapıya ilişti yeniden. Erdal da çoktan boşalmıştı, inik sikiyle oynayarak karısını nasıl siktiğimi izliyordu. Göz göze gelince, eliyle 'Süper' işareti yapıp memnuniyetini belli etmeyi de ihmal etmedi.
Artık kasıklarım sızlamaya başlamıştı, ama dayanabildiğim kadar dayanıp Gül yeniden orgazm olurken birlikte gelmeye çabalıyordum. Gül kalın sikimin üstünde yaylanmaya başladı. Ellerini göğsüme dayamış vaziyette, yavaş hareketlerle götünü indirip kaldırıyordu.
Amcığı sikimi öyle sıkı sarıyordu ki, delirtiyordu beni. Koca sikim bir görünüp bir kayboluyordu, her kaybolduğunda Gül'den bir inleme sesidir yükseliyordu.
“Ohhh... Çok güzelll...” diye mırıldanıyordu arada, “Başını hissediyorum, yumurtalıklarıma dayandı, en derinlerimi okşuyor sikin...” diyordu... “Harikasın Gül! Aşkım! Çok güzel sikişiyorsun bebeğim!” deyip bu kez sımsıkı beline sarıldım, boynunu, memelerini hırsla öperken, üstten sabitlediğim Gül'e alttan hızlı hızlı köklüyordum şimdi.
Yine orgazm olmaya yaklaşıyordu. Gözleri kaydı zevkten, inlemeleri sıklaştı, zevk çığlıkları yükselmeye başladı. Orgazmın eşiğindeydi, iyice yükselmiş, gelmek üzereydi tekrar...
Bir hamlede içinden çıkmadan altıma aldım onu, artık benim de dayanacak gücüm kalmamıştı, transa girmiştim, var gücümle pompalıyordum... Kızarmış, ter ve zevk sıvılarımızla ıslanmış kasıklarımızdan çıkan ses ikimizin homurtusuna eşlik ediyordu.
“Geliyorum!” dediğimde,
“İçime gel, korunuyorum!” diye inledi.
Son gücümle sikimi dibine kadar kökleyip hayvan gibi böğürerek boşalmaya başladım. İlk defa böyle iştahla boşalıyordum! Sanki taşaklarım birbiri ardınca kasılıp içindeki yükleri boşaltıyordu.
Gül de titreyip kasılmaya, orgazm olmaya başladı. Amı kasılıyor, içindeki sikimi adeta sağıyordu.
“Ohhh, içimi yakıyor döllerin, hissediyorum, rahmime ulaşıyor döllerin, ohhhh!” diye mırıldanıyordu sürekli… Sonra ikimiz de durulduk. Doğrulup, içinden halen çıkarmadığım ve yavaş yavaş sertliğini kaybeden sikimin olduğu amına baktım. Manzara müthişti.
Sevgili arkadaşımın karısının sikilmekten kızarmış, açılmış, kaymak gibi amının etrafından süzülen zevk sıvıları ve benim döllerim... Çıkardığımda ölü bir yılanı andıran ve amıyla mükemmel bir tezatlık oluşturan koyu renk sikim! Kendine gelen Gül doğrulup dudaklarıma şehvetli bir öpücük kondurdu ve
“Çok iyiydin aşkım, kocam beni hiç böyle sikemiyor inan..!” dedi. Sonra hınzırca gülümseyip omuzlarımı okşayarak, “Kocam ikinci postayı da atamaz, eminim sen sabaha kadar rahat durmazsın!” dedi ve yeniden yatağa uzandı... O gece uyku çökene kadar sikiştik. Bu böyle bir hafta devam etti. Erdal güya memleketten dönünce Gül ile yatakta baş başa sabahlama olayımız bitti doğal olarak...
Ama yine de, sevgili arkadaşımın karısını artık ortak kullanır olmuştuk. Daha doğrusu, ben ondan çok kullanır olmuştum. Çünkü adamın en büyük zevki karısının başka bir erkekle sikişmesini izlemekti. En çok bundan zevk alıyordu.
Gül, kocasının bilmediğini sansa da herkes durumundan gayet memnundu.
Erdal evin her yerine gizli kameralar kurmuş, benim Gül'ü sikmelerimi gizli gizli izlediği yetmiyormuş gibi bir de kaydedip tekrar tekrar izliyordu.
Hatta işi daha da ileriye götürmüştük. Gül'ün olmadığı zamanlarda iki ortak, benim evde oturuyorduk. Rakıyı açıp yudumlarken karısını siktiğim videoları ikimiz beraber büyük ekran televizyonda heyecanla izliyorduk.
“Of kanka… Şurda ne biçim geçirdin Gül'e yaa… Nasıl da zevkle bağırıyor karım… Muhteşemsin kanka…” diye yorumlar yapıyordu sertleşmiş sikini okşarken…
“Senin sikin ufak ya Erdal... Karın kalın yarağı yedikçe bağırıyor işte... Korkarım Gül zevkten geberecek bir gün altımda…” diyerek kahkahayı basıyordum ben de…
Neden bize katılmadığını sorduğumdaysa, büyünün bozulmasını istemediğini söyledi. Azgın karısının o kocasını aldatma heyecanını, şehvetini sürekli yaşamasından haz aldığını söyledi.
Garip bir adamdı Erdal, ama bu garipliği hiç tahmin edemeyeceğim kadar zevk almama yarıyordu...
155 notes
·
View notes
Text
Işıklar İzmir'e evinin yolunu gösterdi. Peki ya bize? Bize olmayan evimizin yolunu kim gösterecek?
#3391kilometre#egeninincisi#fransa#gelmemeyegidenadam#izmirinegesi#alıntı#3391km#aptal ege ve aptal izmirin büyük aşkı#aptal izmir#egeizmirindir#egeninışıkları#egeninizmiri#ömer ege zorlu#izmiregenindir#izmirveege#izmir aksoy#uzaktan seviyorum seni#uzak mesafe
49 notes
·
View notes
Text
Ders Verdiğim Öğrencinin Annesini Siktim! (Atakan 31 Y., İstanbul)
Merhaba seks hikayeleri ve fantazi düşkünü arkadaşlar. Ben Atakan. Üniversite mezunu, kamuda çalışan, ek gelir olması için Matematik dersleri veren, 1.80 cm boyunda, iri yapılı ve yakışıklı sayılabilecek biriyim. Öğrencilerimi internete verdiğim ilanlarla buluyorum. Genelde haftada 2-3 öğrenciye ders veriyorum.
Yine bir gün ilanda verdiğim telefon numaram arandı. Telefonu açtığımda karşımda cıvıl cıvıl enerji dolu bir sesle karşılaştım. Arayan bayanın adı Sibel idi. Oğlu için özel ders ile ilgili bilgi almak istediğini söyledi. Ben de şartlarımı telefonda anlattım. Velilerin bana güven duyması için ilk dersi ücretsiz veriyorum. Dersleri de öğrencilerin evinde veriyorum. Ders ücretini de söyledikten sonra ertesi gün akşam 18:00'de oturduğum semte yakın bir kafede buluşmak üzere sözleştik. Zaten semtime uzak yerlere ders vermek için gitmiyordum.
Ertesi gün sözleştiğimiz saatte kafeye gittim oturdum. Kafe biraz kalabalıktı. Beni tanımadığı için telefonla aradı ve kafeye telefonla konuşarak girdiği için giren kişinin Sibel olduğunu anladım. Anlar anlamaz da içimin yağları eridi resmen. Sibel kapalı bir bayandı, ama modern giyimliydi. Kafasındaki başörtüsü pembe renkteydi. Üzerinde siyah uzun kollu bir tişört ve ince bir hırka vardı. Altında da yine gül kurusu renkte dökümlü duran fakat vucut hatlarını belli eden uzun bir etek vardı. Boyu uzun sayılırdı. İnce belli ve alımlı biriydi.
Masaya kadar geldiğinde merhabalaştık ve yüzyüze tanışma fırsatını yakaladık. Kısa bir sohbetten sonra içeceklerimizi sipariş ettik. Sohbete kaldığımız yerden devam ettik. Gerçekten Sibel'den etkilenmiştim. Ben bayanlarla iletişim kurmakta iyiyimdir. Ama Sibel beni çok heyecanlandırmıştı. Sohbet ilerledikçe birbirimiz hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaya başlamıştık. Ben kamuda çalıştığımı, yalnız yaşadığımı, 5 senedir İstanbul'da yaşadığımı anlattım. Sibel de doğma büyüme İstanbul'luymuş ve kocasını 8 sene önce kaybetmiş. Oğlu da 12 yaşındaymış. Ben oğlunun 12 yaşında olduğunu duyduğumda şaşırdım. Neden şaşırdığımı sordu bana. Ben de, "Herhalde 17 yaşında evlendin?" dedim. Gülümsedi ve kaç yaşında gösterdiğini sordu. "28-29 yaşında gösteriyorsun!" dedim. "Bilemedin!" dedi gülümseyerek.
Meğer Sibel 39 yaşındaymış. Bunu iltifat olsun diye söylememiştim. Gerçekten yaşını hiç göstermiyordu. Yaklaşık bir saat oturduk. İtiraf etmem gerekirse aramızda farklı bir çekim oluşmuştu. Bunu onun konuşmalarından cilveli tavırlarından anlamıştım. Hafta sonu ilk ders için sözleştik. Cumartesi öğlen 12:00'de evlerinde olacaktım. Açık adresini aldım ve kafeden ayrıldık. İkimiz de evlerimize döndük. Daha hafta sonuna iki gün vardı. Her boş anımda kafeden ayrılırken arkasından gördüğüm Sibel'in kalçaları gözümün önüne geliyordu. Gerçekten dolgun ve yuvarlaktı. 39 yaşındaki bir kadının bu kalçalara sahip olması inanılmazdı...
Hafta sonu gelip çattı. Hemen hazırlandım ve yarım saat erken Sibel'in evinde hazırdım. Kapıyı çaldım. Kapıyı Sibel açtı. Beni yarım saat erken beklemediği üzerindeki kıyafetten anlaşılmaktaydı. Başı evde takılan basit başörtüyle kapalıydı, fakat altında ince bir tayt üzerinde kısa kollu bir gömlek vardı. Erken gelmem sayesinde Sibel'in göğüs dekoltesini de görmüş oldum. Göğüsleri çok iri değildi, fakat gayet dikti. "Merhaba!" dedi gülümseyerek. Ben de, "Kusura bakma, erken geldim sanırım?" dedim. "Önemli değil!" dedi, beni içeri davet etti.
Evi gayet güzel ve genişti. Girişten sonra uzun bir koridoru vardı. Bana misafir odasının yerini gösterdi ve müsade istedi. Üzerini değiştireceğini anladım. Oturduğum koltuktan Sibel'in yürüdüğü koridor görünüyordu. İstemdışı da olsa arkasından baktım. Gördüğüm manzara müthişti. Kalçaları çok güzeldi. Ve dikkatimi çeken şey Sibel'in yavaş yavaş ve daha fazla kıvırarak yürümesi oldu. Acaba baktığımı hissediyor mu diye düşündüm. Bu ne demek oluyordu? Acaba Sibel de beni benim onu istediğim gibi istiyor muydu? Bu düşünceler içindeyken, odaya adının Mert olduğunu öğrendiğim oğlu girdi. Tanıştık. Biraz sohbet ettikten sonra Sibel içeri girdi. Üzerini değiştirmişti, ama sadece taytı çıkarmış, yerine siyah bir etek giymişti. Üzerindeki göğüs dekoltesi olan gömleğini değiştirmemişti. Bu durum beni daha da cesaretlendirmişti.
Salondaki yemek masasında çalışabileciğimizi söyledi. Mert'le birlikte oturduk ve çalışmaya başladık. Sibel bize çay getirmişti. Çayları masaya bırakırken resmen göğüslerini görebileyim diye daha fazla eğiliyordu. Benim kosantrasyonum bozulmuştu. Derse başlayalı yarım saat olmasına rağmen ben, "Ara verelim!" dedim. Sibel gülümsedi. Sanırım benim çadırı kurduğumu tahmin etmişti. Sibel resmen onu sikmem için gözlerimin içine yalvarır gibi bakıyordu. Yanımızda oğlu Mert olmasa hemen dudaklarına yapışabilirdim.
Masadan kalkıp koltuklara oturduk. Ben resmen buram buram terliyordum. Bir çaresi olmalıydı. O çare Sibel'den geldi. Mert'e seslendi ve mutfağa çağırdı. İki dakika sonra dış kapının açılıp kapanma sesi geldi. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, Sibel'in sesi mutfaktan duyuldu, bana sesleniyordu. Heyecanla mutfağa gittim. Sibel mutfak tezgahının önünde birşeylerle uğraşıyordu. "Mert'i Kek yapmak için gerekli malzeleri alması için markete gönderdim!" dedi. O an yarağımda şimşekler çakmıştı. Kazık gibi olan yarağımın resmen zonkladığını hissediyordum. Ama ilk hareketin benden gelmesini beklediğini anlamıştım. Artık gözüm dönmüştü, gittim ve Sibel'e arkadan sarıldım. Yarağım kalçalarına değiyordu. Müthiş bir duyguydu.
Sibel birden döndü, dudaklarıma yapıştı ve "Seni kafede ilk gördüğümde sana kendimi siktirmeyi kafama koymuştum!" dedi. "Ben de senin kalçanı gördüğümde seni sikmeyi kafama koymuştum!" dedim. Gülümsedi, "İlk geldiğinde üzerimi değiştirmeye giderken kalçalarıma baktığını hissettim!" dedi. Bu sefer de ben gülmsedim, "Ne kadar zamanımız var?" diye sordum. Sibel marketin biraz uzak olduğunu, Mert'in eve gelmesinin 15 dakikayı bulacağını söyledi. Ben de hemen işe koyuldum, "Seninle uzun uzun daha sonra öpüşürüz. Şimdi içine girmek istiyorum!" dedim. Mutfak tezgahına Sibel'i oturttum ve eteğini sıyırdım. Birde ne göreyim: Sibel altına külot giymemişti. Ben deli gibi amına yumuldum. Öyle bir yalıyordum ve öyle bir emiyordum ki, çok geçmeden Sibel titreyerek orgazm oldu.
Hemen pantolonumu çıkardım ve sandalyeye oturdum. Sibel de dizlerinin üzerine çöktü, bacaklarımın arasına girdi ve kazık gibi olmuş yarağımı deli gibi yalamaya başladı. Yarağım çok uzun olmamasına rağmen kalındı. Bu durum Sibel'i daha da delirtiyordu. Kafası resmen ağzına zor sığıyordu. Ben hemen bırakmasını söyledim. Çünkü zamanımız az idi. Bu heyecan çok farklıydı. Sibel'i ayağa kaldırdım ve mutfak tezgahına dayadım. Bir bacağını da tezgahın üzerine çıkardım. Ben pantolonumu çıkarmıştım, ama gömleğim üzerimdeydi. Sibel'in de eteğini beline kadar sıyırmıştım. Götü kabak gibi karşımdaydı. Müthiş görünüyordu. Sibel'le yarı çıplak sikişecektik.
Ben yarağımın kafasını Sibel'in amının çevresinde gezdiriyordum. Sibel bana yalvarıyordu, "İçime gir aşkım, sikicim ol. Kaç senedir kimse sikmedi bu amı. Yarağa doyur amımı!" diye inliyordu. Ben de hem yarağımı amının çevresinde gezdiriyor, hem de, "Seni şimdi kısa süre sikeceğim, ama artık sikicin benim, seni çatır çatır her fırsatta sikeceğim!" diyordum. Bu konuşmalar ikimizi de daha da azdırıyordu. En sonunda ben de dayanamadım ve yarağımın kafasını amının girişine yerleştirdim ve bütün gücümle kökledim. Sibel uzun zamandır amını siktirmediği için resmen çığlık attı. Bu çığlık beni daha da azdırmıştı, sert sert amına pompalamaya başladım.
Yarağım kalın olduğu için önce biraz zorlandı, ama daha sonra alıştı ve zevk çığlıkları atmaya başladı. Sibel'i bu şekilde saatlerce sikebilirdim. Ama tahminim sadece 5 dakikamız kalmıştı. Bu yüzden giriş çıkışlarımı hızlandırdım. Ben pompaladıkça Sibel'in götündeki dalgalanma görülmeye değerdi. Pompaladıkça çıkan sesler beni daha da coşturmuştu. Artık dayanamayacaktım, ama Sibel benden önce sarsılarak orgazm oldu. Artık ben de son giriş çıkışlarımı yapıyordum. Boşalmadan önce yarağımı Sibel'in ıslak amından çıkardım ve Sibel'i döndürdüm. Yarağımı ağzına dayadım ve oluk oluk boşaldım. Sibel döllerimi o kadar rahat yuttu ki, şaşırmıştım gerçekten. Yarağımı da yalayarak dölden hiçbir iz bırakmamıştı.
Hemen pantolonumu giydim, gömleğimi düzelttim. Sibel de hemen eteğini düzeltti ve ağzını yıkamak için lavobaya gitti. Ben salona geçtim ve beklemeye başladım. Az sonra Mert marketten geldi. Anladım ki eğer biraz daha Sibel'i sikmeyi sürdürseydim Mert'e yakalanacaktık. Zamanlamamız müthişti. Mert aldığı malzemeleri mutfağa götürdü. Sibel de hemen pratik bir şekilde Kek yapmaya başladı. Biz de Kek hazır oluncaya kadar Mert'le ders çalışmaya devam ettik. Ben, "İlk ders bu fazla yormayalım Mert'i!" dedim. Sonra Kekle birlikte bir bardak çay daha içtim ve bir sonraki dersin gününe ve saatine karar verdikten sonra evden ayrıldım.
Bir sonraki dersi hafta içi verecektim. Mert okuldan döndükten sonra saat 17:00 dedik. Ama ben öğlen 12:00 gibi Sibel'de olacaktım, Mert gelinceye kadar doya doya sikişecektik. Bu plan gerçekten hoşuma gitmişti. Böylece Sibel'in o götünün tadına da doya doya bakabilecektim :)
[Atakan]
189 notes
·
View notes