#Bamsı Beyrek
Explore tagged Tumblr posts
loudballoonphantom · 18 days ago
Text
Tumblr media
#卍TÜRK #卍İNSANININ #卍FENOTİPİ (DIŞ GÖRÜNÜŞÜ)
#卍DiğeSoruTürklerinTipiHakkındaTürkler çekik gözlü değil, sarışın, kumral, genelde mavi ve yeşil gözlüdür. (Boylara göre elâ ve kahverengi) Beyazdır, Alpen Brakisefal'dir. Uzun Saçlıdır.
Saçların siyaha dönüşmesi evrim nedeniyledir. Yörüklerde, Muhacir dediğimiz (Konya ve Tokat civarından Balkanlara giden Yörüklerde saçlar sarıdır.
#卍Türkler
“rüzgar gibi atlar üstünde, uzun saçları, mızrak ve yayları At üzerinde dönerek ok atmaları ile”
düşmanlar üzerinde müthiş tesirliydi.
Tarih Boyunca Türk Ordusuna Ait Tasvirler, (#卍Türk Kültürü, sayı 22, s. 81) #卍Türk kumandanlarının uzun saçlı olduğu görülüyor.
Doğu Türkistan, Turfan, Hoço, Bezeklik minyatür ve heykellerindeki kadın saçları ise, örgüden ziyade omuzlar üzerine bırakılmıştır.
Göz şekline gelince; Türk tipinin gözü ne çok çekik, ne de pek iri olan, orta bir biçimdedir. Nisbeten küçük ve dar olan göz yarığı vardır.
Realist Türk fresk ve resimleri, heykeller (mesela Kültiğin heykeli) bu tasvirin doğruluğunu ortaya koymaktadırlar.
Bu göz şekli, Dede Korkut hikayelerinde (M. Ergin, Dede Korkut Kitabı, s. 17) “kıyma göz” olarak geçer.
Dede Korkut Kitabı - Prof.Dr. Muharrem Ergin
"Burunla dudak arasındaki çizik derindir. Çene ufak ve kuvvetli, kulak küçük ve yapışıktır." Minyatürlerde sakal unsuruna pek rastlanmıyor.
Dede Korkut’un kahramanlarından Kara Göne ise “bıyığını ensesinde yedi yerde” düğümlemektedir. Eski heykellerde sakal ve bıyığa rastlanmıyor.
Destanlar ne kadar muhayyile mahsulü olurlarsa olsunlar, onlarda dile gelen, eski Türk tipidir. Dede Korkut bu tipler resmi geçidi gibidir.
24 Oğuz Boyu ve Tamgaları Hakkında Detaylı Bilgi
Oğuz Kağan destanında, Oğuz’un vücud yapısı hakkında:
“Ayakları öküz ayağı, beli kurt beli, omuzları samur omuzu, göğsü ayı göğsü gibi idi”
Hayvan benzetmelerinin yer aldığı bu tasvirde bize eski Oğuz tipinin vücud yapısı hakkında sağlam bir fikir verilmiştir. Bu tariften eski Türk tipinin geniş göğüslü (D. Korkut’ta “gin göğüs” tabiri), çevik bacaklı, ince belli olduğunu anlıyoruz.
Yine Dede Korkut’ta Oğuz kadınlarından bahsedilirken “kaza benzer kadın, kız” tabiri geçiyor. Bu gün yadırgadığımız bu benzetmenin beyaz tenli, uzun boyunlu, iki tarafa salınarak yürüyen bir kadını pek güzel bir şekilde canlandırdığı görülmektedir.
Bamsı Beyrek hikayesinde (s. 40), kızkardeşi Beyrek’i
“apul apul yörüyüşünden, aslan gibi turuşından, kanrıluban bakışından” tanır.
Bu bakışla ilgili Gözler kısılınca aldığı şekil Oğuz Türkleri genel olarak geniş gözlü geniş alınlı elmacık kemikleri çıkıktır.
Bu fevkalade tasvir sayesinde eski Türk “alp” ının davranışlarını çok müşahhas bir şekilde tahayyül etmemek mümkün değildir.
Netice olarak, antropolji, tarih ve sanat eserlerinin ışığı altında, eski Türk tipinin; uzuna kaçan orta boylu, beyaz tenli, hafif çekik boylara göre mavi, ela veya kahverengi gözlü, mutedil burunlu, uzun saçlı ve sağlam vücutlu olduğunu söylemek mümkündür.
Fakat bir türlü harekete geçemez. Çünkü eline kargısını, ok ve yayını vermeyi unutmuştuk.
Birdenbire ikinci bir atlı gelip yanında durur; bu eski Türk kadınının sembolüdür.
Korkut’ta Selcen Hatun ve Banu Çiçek tipleri ile temsil edilen bu genç kadın, erkeğe silahlarını uzatır.
“Güz elmasına benzeyen al yanakları, savaşa gidişin heyecanı ile bir kat daha kızarmıştır.”
Atıyla birlikte sabırsızlanan yiğitin gözlerinde kıvılcımlar yanıp sönmektedir. Bir işaretle ok gibi ileri fırlarlar.
Kaşgarlı Mahmud'un misal olarak Divan”ına dercettiği eski şiir parçaları içinde İslamiyet’ten ve belki de Milattan evvelki Türk tipinin hususiyetine ait şöyle bir beyit vardır (C, I, s. 346)
"Ardı seni kız bodhu anın tal,"
"Yaylır anın artucu burnu takı kıval”
Yani:
“O fidan boylu kız seni harap etti: onun ardıç gibi boyu narinliğinden eğilir, burnunun biçimi de düz ve çekmedir”
Gene Çin vesikalarına göre Türk Tipi ;
Göz rengi – Yeşil,Mavi
Yüz rengi – Beyaz;
Saç rengi – Sarı,kumral
Kaş rengi – Kumral,
Boy – Uzun
M.Ö ve ilk yıllarında Asya’da (Vusun) (Ting-Ling) ve (kian-kuen)isimleri verilen tamimiyle sarışın ve kumral bir takım boy ve budunlar vardı.
Çin kaynaklarına göre bunların menşeleri Çin’in kuzeyindeydi bu Beyaz tenli Sarışın ve kumral budunların konuştukları dil de Türkçe idi:
Türklerin Beyaz olarak nitelendirdiğimiz (Beyaz ve Buğday tenli tipi) Moğol ve Çinlilerin Sarı ırk özellikleri ile ayrılıklarını gösterir.
(Türkler ve Kökeni -Kazım Mirşan Araştırmaları 12 Bölüm)
1937-39'da yabancı uzmanların eşliğinde onbinlerce denek üzerinde antropolojik araştırma yapıldı %95 Alpen Brakisefal Türk çıktı.
Türkiyede 1937-39 yıllarında binlerce denek üzerinde yapılan incelemede çıkan sonuç Halkın %95'inin Alpen Brakisefal Beyaz olduğu %5 kısmında aykırı özellik yerine çok az farklılık arz ettiği otaya çıkmıştır. Bu tespitlerin yapılması Avrupayı susturmak içindir.
1937-1939 yılları arasında yapılan araştırma sonuçları Belleten'de yayınlanmıştır. Batılı uzmanların yaptığı bu araştırma ile ilgili kaynak
Dr. Afet Uzmay İnan -Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri Büyük Anket ve Umumi Neticeleri- Belleten 1940 Cilt:IV Sayı: 13 Sayfa:51
Prof. Dr. İsmail Hami Danişmend, Antropoloji ve Lengoistik Vesikalarına Göre, Türkler C1, 1935, S. 282
Ayla Doğan, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Mart 1965, Eski Türk Tipi Hakkında, Cilt: III Sayı: 29 Sayfa: 301
Büyük bir milletten bahsediyoruz bu kadar büyük bir coğrafyada hakimiyet tesis etmiş olmamıza rağmen tipimizi muhafaza etmişiz.
İklim ve bir çok tesir esmerleşmeye yol açmaktadır Türkler buna rağmen aşırı koyulaşmamıştır.
Mesela Ruslar çok az miktarda değişik unsurların bulunduğu Türklerin üzerine bina edilmiş bir millettir Tipleri soğuk mevsim nedeniyledir.
1870'lerden itibaren Türklerin Mongoloid veya çinli karışımı sarı ırka mensup olduğu bu coğrafyadan çıkarılmaları gerektiği iddiası vardı.
İddialar
Değerli Arkadaşlarım bu arada Avrupalıların Türk tarihini yok saymak için uydurduğu İndo germen Hint Avrupalı konusunu cevaplıyoruz.
Avrupalıların Türk tarihinin milattan önceki yıllarınıyok saymak için kullandıkları araç, Hint Avrupa İndo Germen Aryani Ari nazariyesidir.
Avrupalı tarihçiler M.Ö. 2000'lerle, 1700'lerde Türkistan ve Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavmin varlığının iddiasındadır.
Batılı tarihçiler 19YY sonları ve 20yüzyıl başlarında ortaya attıkları iddiaya göre bu kavimlar 1000 yılın sonlarına doğru geriye dönmüşler.
Erken dönem tarihimizde Türk'e ait ne varsa bunların Hint Avrupalı kavimlere ait olduğunu ispat için yıllardır uğraş vermektedirler.
Ari'lerin mevcudiyetinden bahsedilmediği devirlerde Türkistan ve Asya'nın muhtelif yerleri Türk kültür ve medeniyetinin izleriyle doludur.
Türkistan'dan tarihin muhtelif dönemlerinde Hindistan, Ön Asya ve Anadolu'ya doğru bir göç olduğu tarihin bilinen gerçekleridir.
Avrupa'dan Yüksek kültür ve medeniyete sahip Ari (!) bir ırk gelmiş de Asya'yı medenileştirmiş gibi faraziyelerin bilimsel bir tarafı yoktur.
Bu medeniyet hangi medeniyettir?
Hangi eserlere ve izlere sahiptir?
Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Tarihte hiçbir medeni vasfı bulunmayan bir millet nasıl bir anda ortaya çıkıyor da Asya'ya medeniyet getiriyor?
İndoAvrupa diye özel bir dil olduğunu ilmi bir izaha bağlamakta mümkün görülmemektedir.
Bir takım batılı dillerin temeli olduğu iddia edilen kelimelerin ise Türkçe ile ilgili olduğu bilinen hususların başında gelmektedir.
Batılı kaynaklarla kitap yazılan ülkemizde bizim tarihçilerimiz Türk tarihi ve Medeniyetini Hint Avrupalı diyerek reddi miras etmektedir.
Değerli Arkadaşlarım Avrupalı tarihçiler M.Ö.2000'lerle 1700'lerdeTürkistan ve Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavimden bahsediyor.
Bu kavim Türkler'in bulunduğu coğrafyaya yayılıyor ve bize ait çoğu kavmin ön atası oluveriyor. Ben bunu çok inceledim.
İndo Germen Hint Avrupalı iddiası bir sömürge iddiasıdır. bu iddia Türk tarihinin ilk defa 16 cilt halinde yazıldığı 1750 yılında yoktur.
Josep Digunes isimli Sinegog Çinde bir ömür geçiriyor ve Çin Tarihini inceliyor sonunda bakıyor ki Çin tarihi diye bir şey yok TÜRK TARİHİ var.
Fransaya dönüyor ve Çin kaynaklarından oldukça ciddi resmi Saray günlüklerine ve resmi gezgin kayıtlarına dayalı Türk tarihi yazıyor.
Bu tarih tüm dünya da bir olay oluyor ve Türklerin gerçekten böyle bir tarihleri olmuş mu? Olmamış mı? düşüncesiyle Asya'ya akın başlıyor.
Çin Hükümetleri tarafından her yıl gönderilen gezginlerin işaret ettikleri yerler kazılıyor ve muazzam bir Türk tarihi ortaya çıkıyor.
1904 yılında Türkistan'ın Aşkabat mıntıkasında Yapılan kazılarda M.Ö.9000 yılına ait önemli şehir buluntuları ortaya çıkıyor.
Anau harabeleri denilen bu yerde üst katmanlarda M.Ö.6000, M.Ö.400 ve M.Ö.3000 yılına ait şehirler bulunmaktadır.
Türklerin bu muhteşem tarihi 1850'lerde Şark meselesi kapsamında ele alınıyor ve Hint Avrupa nazariyesi üretiliyor ancak kimse itibar etmiyor.
Hint Avrupa nazariyesine itibar edilmiyor çünkü 19. YY 'da bilim Kültür San'at gibi konular daha politize edilmemiş bulunmaktadır.
Hint Avrupa nazariyesine Osmanlıyı bir hamlede yok etmek için karar verildiği yıllarda 1910'larda bir anda itibar edilmeye başlanıyor.
Atatürk'ün ebediyete intikalinden sonra Türkiye'de yazılan tarihler hint Avrupa nazariyesi göz önüne alınarak yazılıyor.
Halbuki 1. ve 2. Türk tarih Kongelerinde Yabancı tarihçiler Türk tarihinin derinliklerine iniyor ve Hint Avrupa dikkate alınmıyor.
Atatürk döneminde onun saykanlığında Türk tarih tezi hazırlanıyor ve 80 civarında kıymetli bilim adamı Türk tarihini göz önüne seriyor.
Çok bilmiş ve sömürge ideolojisinin savunuculuğunu yapan sentezci tarihçiler Hint Avrupa iddiasıyla Türk tarihine zarar veriyorlar.
Asyaya gelen medeniyet hangi medeniyettir? Hangi izlere sahiptir. Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Avrupa buzul çağından yeni çıktığında insanlar mağaralardan çıkıp mağara benzeri evler yapmaya başladığında Türkler Modern şehirlerde yaşıyordu.
Mağara insanları Asya'ya bir yolunu bulup gelse bile köle olmanın dışında hangi işe yarayacaklar.
Bir toplumun kavimler göçü yapabilmesi için göç ettiği yerlere nazaran çok daha yüksek bir medeniyet kormuş olması gerekir.
Türkler Modern hukuk yüksek kültür ve medeniyete sahip dev ordular ile fetihler yaparken Mağara adamları ellerinde sopalarla mı fetih yapacak.
Türkler her türlü kültür ve zanaat ürünlerini kervansaraylar ve İpek yollarıyla sevk ederken İlkel Avrupa kavimleri hangi medeniyeti getirmiş?
Sümer ve Elam Medeniyetini kuranların, Gutilerin Kassitlerin ve Hindistan’daki muhtelif medeniyetleri kuranların Türkler olduğu zaten bellidir.
Anau, Andnonov, Afresanov, Karasuk ve birçok öne mli medeniyetin kurucularının Türkler olduğu zaten bellidir Bu Hint Avrupalılar nerededir?
Kaynaklar
Prof. Ş. Günaltay, Türk Tarih tezi hakkındaki intikatların mahiyeti ve tezin kat'i zaferi, Belleten, Temmuz 1938, cilt: 2, sayı: 7/8,
Kamuran Gürün, Türk ve Türk Devletleri Tarihi, S. 87 Doğan Aksan, En Eski Türkçe'nin İzlerinde, s. 16.;
Prof Dr Vicihe Hatipoğlu bkz. 1937 yılı Tarih Kongresi Zabıtları, TTK yayını, s. 105.-106;
Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu, Türkoloji Dergisi, Türk Tarihinin Başlangıcı, Cilt: VIII, Sayfa: 29- 33;
Ahmet Cevat, En Eski Türk Yazısı, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün/Bugün/Yarın, Kasım-Aralık 1985, Sayı: 9-10, Sayfa: 6
Hüseyin Namık Orkun "Türk Tarihi" Cilt I s. 19; Prof. Dr. Abdulhaluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, S. 50.;
Prof. Dr. Flövset Zakir Oğlu Abdullayev, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Temmuz 1993, TürkDilinin Yaşı, Cilt: XXXI, Sayı: 363, s. 423.
Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan Türkili Türkistan Tarihi, s.92; Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihi'ne Giriş, s32-33
Ord. Prof. M. Şemseddin Günaltay, Kadim Çin ve Hind, İstanbul 1937, s. 179-182; Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihi,
İsmet Parmaksızoğlu Yaşar Çağlayan Genel Tarih I Eski Çağlar Ve Türk Tarihinin İlk Dönemleri Sayfa: 303,
Cevat Hey'et, Türklerin Tarih ve Kültürüne Bir Bakış, S. 2; Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan Türk Tarihinde Medhal, S. 10-11-24;
Prof. Abdülkadir İnan, Hayat Tarih Mecmuası, Mart 1967, Orta Asya'da Türk Kültürü, Sayı: 2, Sayfa: 16
Prof.Dr. Wilhelm Koppers Giriş Tarihi Etnoloji, İndo-Germanistik İlmi ve Türkoloji Belleten I inci Teşrin 1941 Cilt: V Sayı 20 Sayfa:441
Ahmet Cevat Emre, III Türk Tarih Kongresi, 1943, Dil Davamızın Morfolojik ispatı Üzerine:, Sayfa: 178;
Prof.Dr. Hamid Zübeyr Koşay, Belleten cilt 36 sayfa 71; Prof.Dr. Hamid Zübeyr Koşay, Elam-Türk dil akrabalığı;
H.Z. Koşay bilahare Yurt içi ve dışında sunduğu tebliğlerle Elam Medeniyetinin Türklere ait olduğunu delilleri ile otaya koymuştur.
Ord Prof. Şemseddin Günaltay, Yakın Şark, Elâm ve Mezopotamya, s. 150-168
Prof. Dr. Arif Müfid Mansel, Eski Doğu ve Ege Tarihinin Ana Hatları, s. 132.
Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu, Türkoloji Dergisi, Türk Tarihinin Başlangıcı, Cilt: VIII, Sayfa: 29-31
Sargon Erdem X.Türk TK. M. Ö. II. Binyıla ait Çiviyazılı Belgelerin ışığında Gutium/Ye'cuc-Me'cuc/Moğollar Turukkum/ Türkler; Sayfa: 898
Dr. Emel Esin Türk Kültür El Kitabı Cilt: II Kısım: Ia 1972 Türk San'atı "Doğu Türkistan ve Kansu'da" Sanat Merkezleri Sayfa: 371
Madeleıne Hallade Türk K. El Kit.Cilt:II Kısım:Ia 1972,Batı Türklerinden Önce Amu - Derya ile Sind Nehirleri Arasında San'at Gelişmesi s:135
Ord. Prof. Hikmet Bayur III. Türk Tarih Kongresi 1948 Kongreye Sunulan Tebliğler Orta Çağ'da Türkler ve Hindistan
Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, İslamiyet'ten Önce Türk Kültür Tarihi, Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre, S. 16-120
Ord. Prof. M. Şemseddin Günaltay, Kadim Çin ve Hind, İstanbul 1937, Hun Sanatı Prof.Dr Nejat Diyarbekirli s 4
Prof.Dr. M. Taner Tarhan, VIII. Türk Tarih Kongresi 1976, Eskiçağ'da "Kimmerler Problemi"
Erdem Yücel, İslam Öncesi Türk Sanatı, s. 17;İ.Ü.E.F. Tarih Dergisi, Sayı: 24, Mart 197
Prof.Dr. Taner Tarhan, Bozkır Medeniyetlerinin Kısa Kronolojisi, Cevat Hey'et, Türklerin Tarih ve Kültürüne Bir Bakış,
Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Türk Tarihinin Sosyolojisi, ; Abdülkadir İnan T.K.A.E. Tuva Türkleri Ağustos 1976 Sayı 166 Cilt XIV
Prof. G. Jacopı, II. Türk Tarih Kongresi 1937, Etrüsk Meselesi ve Bunun Şarktaki Vaziyeti S. 1053;
Dr. Phil. Hâmit Zübeyir Koşay Etnoğrafya Folklor Dil Tarih. vd. Konularda Makaleler ve İncelemeler
Prof. Abdülkadir İnan, II. Türk Tarih Kongresi 1937, Altayda Pazırık Hafriyatında Çıkarılan Atların Defin Merasimi Bakımından İzahı
GÖKTÜRK GRUBUTÜRK İNSANININ FENOTİPİ (DIŞ GÖRÜNÜŞÜ)
Diğer soru Türklerin tipi hakkında Türkler çekik gözlü değil, sarışın, kumral, genelde mavi ve yeşil gözlüdür. (Boylara göre elâ ve kahverengi) Beyazdır, Alpen Brakisefal'dir. Uzun Saçlıdır.
Saçların siyaha dönüşmesi evrim nedeniyledir. Yörüklerde, Muhacir dediğimiz (Konya ve Tokat civarından Balkanlara giden Yörüklerde saçlar sarıdır.
Türkler
“rüzgar gibi atlar üstünde, uzun saçları, mızrak ve yayları At üzerinde dönerek ok atmaları ile”
düşmanlar üzerinde müthiş tesirliydi.
Tarih Boyunca Türk Ordusuna Ait Tasvirler, (Türk Kültürü, sayı 22, s. 81) Türk kumandanlarının uzun saçlı olduğu görülüyor.
Doğu Türkistan, Turfan, Hoço, Bezeklik minyatür ve heykellerindeki kadın saçları ise, örgüden ziyade omuzlar üzerine bırakılmıştır.
Göz şekline gelince; Türk tipinin gözü ne çok çekik, ne de pek iri olan, orta bir biçimdedir. Nisbeten küçük ve dar olan göz yarığı vardır.
Realist Türk fresk ve resimleri, heykeller (mesela Kültiğin heykeli) bu tasvirin doğruluğunu ortaya koymaktadırlar.
Bu göz şekli, Dede Korkut hikayelerinde (M. Ergin, Dede Korkut Kitabı, s. 17) “kıyma göz” olarak geçer.
Dede Korkut Kitabı - Prof.Dr. Muharrem Ergin
"Burunla dudak arasındaki çizik derindir. Çene ufak ve kuvvetli, kulak küçük ve yapışıktır." Minyatürlerde sakal unsuruna pek rastlanmıyor.
Dede Korkut’un kahramanlarından Kara Göne ise “bıyığını ensesinde yedi yerde” düğümlemektedir. Eski heykellerde sakal ve bıyığa rastlanmıyor.
Destanlar ne kadar muhayyile mahsulü olurlarsa olsunlar, onlarda dile gelen, eski Türk tipidir. Dede Korkut bu tipler resmi geçidi gibidir.
24 Oğuz Boyu ve Tamgaları Hakkında Detaylı Bilgi
Oğuz Kağan destanında, Oğuz’un vücud yapısı hakkında:
“Ayakları öküz ayağı, beli kurt beli, omuzları samur omuzu, göğsü ayı göğsü gibi idi”
Hayvan benzetmelerinin yer aldığı bu tasvirde bize eski Oğuz tipinin vücud yapısı hakkında sağlam bir fikir verilmiştir. Bu tariften eski Türk tipinin geniş göğüslü (D. Korkut’ta “gin göğüs” tabiri), çevik bacaklı, ince belli olduğunu anlıyoruz.
Yine Dede Korkut’ta Oğuz kadınlarından bahsedilirken “kaza benzer kadın, kız” tabiri geçiyor. Bu gün yadırgadığımız bu benzetmenin beyaz tenli, uzun boyunlu, iki tarafa salınarak yürüyen bir kadını pek güzel bir şekilde canlandırdığı görülmektedir.
Bamsı Beyrek hikayesinde (s. 40), kızkardeşi Beyrek’i
“apul apul yörüyüşünden, aslan gibi turuşından, kanrıluban bakışından” tanır.
Bu bakışla ilgili Gözler kısılınca aldığı şekil Oğuz Türkleri genel olarak geniş gözlü geniş alınlı elmacık kemikleri çıkıktır.
Bu fevkalade tasvir sayesinde eski Türk “alp” ının davranışlarını çok müşahhas bir şekilde tahayyül etmemek mümkün değildir.
Netice olarak, antropolji, tarih ve sanat eserlerinin ışığı altında, eski Türk tipinin; uzuna kaçan orta boylu, beyaz tenli, hafif çekik boylara göre mavi, ela veya kahverengi gözlü, mutedil burunlu, uzun saçlı ve sağlam vücutlu olduğunu söylemek mümkündür.
Fakat bir türlü harekete geçemez. Çünkü eline kargısını, ok ve yayını vermeyi unutmuştuk.
Birdenbire ikinci bir atlı gelip yanında durur; bu eski Türk kadınının sembolüdür.
Korkut’ta Selcen Hatun ve Banu Çiçek tipleri ile temsil edilen bu genç kadın, erkeğe silahlarını uzatır.
“Güz elmasına benzeyen al yanakları, savaşa gidişin heyecanı ile bir kat daha kızarmıştır.”
Atıyla birlikte sabırsızlanan yiğitin gözlerinde kıvılcımlar yanıp sönmektedir. Bir işaretle ok gibi ileri fırlarlar.
Kaşgarlı Mahmud'un misal olarak Divan”ına dercettiği eski şiir parçaları içinde İslamiyet’ten ve belki de Milattan evvelki Türk tipinin hususiyetine ait şöyle bir beyit vardır (C, I, s. 346)
"Ardı seni kız bodhu anın tal,"
"Yaylır anın artucu burnu takı kıval”
Yani:
“O fidan boylu kız seni harap etti: onun ardıç gibi boyu narinliğinden eğilir, burnunun biçimi de düz ve çekmedir”
Gene Çin vesikalarına göre Türk Tipi ;
Göz rengi – Yeşil,Mavi
Yüz rengi – Beyaz;
Saç rengi – Sarı,kumral
Kaş rengi – Kumral,
Boy – Uzun
M.Ö ve ilk yıllarında Asya’da (Vusun) (Ting-Ling) ve (kian-kuen)isimleri verilen tamimiyle sarışın ve kumral bir takım boy ve budunlar vardı.
Çin kaynaklarına göre bunların menşeleri Çin’in kuzeyindeydi bu Beyaz tenli Sarışın ve kumral budunların konuştukları dil de Türkçe idi:
Türklerin Beyaz olarak nitelendirdiğimiz (Beyaz ve Buğday tenli tipi) Moğol ve Çinlilerin Sarı ırk özellikleri ile ayrılıklarını gösterir.
(Türkler ve Kökeni -Kazım Mirşan Araştırmaları 12 Bölüm)
1937-39'da yabancı uzmanların eşliğinde onbinlerce denek üzerinde antropolojik araştırma yapıldı %95 Alpen Brakisefal Türk çıktı.
Türkiyede 1937-39 yıllarında binlerce denek üzerinde yapılan incelemede çıkan sonuç Halkın %95'inin Alpen Brakisefal Beyaz olduğu %5 kısmında aykırı özellik yerine çok az farklılık arz ettiği otaya çıkmıştır. Bu tespitlerin yapılması Avrupayı susturmak içindir.
1937-1939 yılları arasında yapılan araştırma sonuçları Belleten'de yayınlanmıştır. Batılı uzmanların yaptığı bu araştırma ile ilgili kaynak
Dr. Afet Uzmay İnan -Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri Büyük Anket ve Umumi Neticeleri- Belleten 1940 Cilt:IV Sayı: 13 Sayfa:51
Prof. Dr. İsmail Hami Danişmend, Antropoloji ve Lengoistik Vesikalarına Göre, Türkler C1, 1935, S. 282
Ayla Doğan, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Mart 1965, Eski Türk Tipi Hakkında, Cilt: III Sayı: 29 Sayfa: 301
Büyük bir milletten bahsediyoruz bu kadar büyük bir coğrafyada hakimiyet tesis etmiş olmamıza rağmen tipimizi muhafaza etmişiz.
İklim ve bir çok tesir esmerleşmeye yol açmaktadır Türkler buna rağmen aşırı koyulaşmamıştır.
Mesela Ruslar çok az miktarda değişik unsurların bulunduğu Türklerin üzerine bina edilmiş bir millettir Tipleri soğuk mevsim nedeniyledir.
1870'lerden itibaren Türklerin Mongoloid veya çinli karışımı sarı ırka mensup olduğu bu coğrafyadan çıkarılmaları gerektiği iddiası vardı.
İddialar
Değerli Arkadaşlarım bu arada Avrupalıların Türk tarihini yok saymak için uydurduğu İndo germen Hint Avrupalı konusunu cevaplıyoruz.
Avrupalıların Türk tarihinin milattan önceki yıllarınıyok saymak için kullandıkları araç, Hint Avrupa İndo Germen Aryani Ari nazariyesidir.
Avrupalı tarihçiler M.Ö. 2000'lerle, 1700'lerde Türkistan ve Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavmin varlığının iddiasındadır.
Batılı tarihçiler 19YY sonları ve 20yüzyıl başlarında ortaya attıkları iddiaya göre bu kavimlar 1000 yılın sonlarına doğru geriye dönmüşler.
Erken dönem tarihimizde Türk'e ait ne varsa bunların Hint Avrupalı kavimlere ait olduğunu ispat için yıllardır uğraş vermektedirler.
Ari'lerin mevcudiyetinden bahsedilmediği devirlerde Türkistan ve Asya'nın muhtelif yerleri Türk kültür ve medeniyetinin izleriyle doludur.
Türkistan'dan tarihin muhtelif dönemlerinde Hindistan, Ön Asya ve Anadolu'ya doğru bir göç olduğu tarihin bilinen gerçekleridir.
Avrupa'dan Yüksek kültür ve medeniyete sahip Ari (!) bir ırk gelmiş de Asya'yı medenileştirmiş gibi faraziyelerin bilimsel bir tarafı yoktur.
Bu medeniyet hangi medeniyettir?
Hangi eserlere ve izlere sahiptir?
Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Tarihte hiçbir medeni vasfı bulunmayan bir millet nasıl bir anda ortaya çıkıyor da Asya'ya medeniyet getiriyor?
İndoAvrupa diye özel bir dil olduğunu ilmi bir izaha bağlamakta mümkün görülmemektedir.
Bir takım batılı dillerin temeli olduğu iddia edilen kelimelerin ise Türkçe ile ilgili olduğu bilinen hususların başında gelmektedir.
Batılı kaynaklarla kitap yazılan ülkemizde bizim tarihçilerimiz Türk tarihi ve Medeniyetini Hint Avrupalı diyerek reddi miras etmektedir.
Değerli Arkadaşlarım Avrupalı tarihçiler M.Ö.2000'lerle 1700'lerdeTürkistan ve Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavimden bahsediyor.
Bu kavim Türkler'in bulunduğu coğrafyaya yayılıyor ve bize ait çoğu kavmin ön atası oluveriyor. Ben bunu çok inceledim.
İndo Germen Hint Avrupalı iddiası bir sömürge iddiasıdır. bu iddia Türk tarihinin ilk defa 16 cilt halinde yazıldığı 1750 yılında yoktur.
Josep Digunes isimli Sinegog Çinde bir ömür geçiriyor ve Çin Tarihini inceliyor sonunda bakıyor ki Çin tarihi diye bir şey yok TÜRK TARİHİ var.
Fransaya dönüyor ve Çin kaynaklarından oldukça ciddi resmi Saray günlüklerine ve resmi gezgin kayıtlarına dayalı Türk tarihi yazıyor.
Bu tarih tüm dünya da bir olay oluyor ve Türklerin gerçekten böyle bir tarihleri olmuş mu? Olmamış mı? düşüncesiyle Asya'ya akın başlıyor.
Çin Hükümetleri tarafından her yıl gönderilen gezginlerin işaret ettikleri yerler kazılıyor ve muazzam bir Türk tarihi ortaya çıkıyor.
1904 yılında Türkistan'ın Aşkabat mıntıkasında Yapılan kazılarda M.Ö.9000 yılına ait önemli şehir buluntuları ortaya çıkıyor.
Anau harabeleri denilen bu yerde üst katmanlarda M.Ö.6000, M.Ö.400 ve M.Ö.3000 yılına ait şehirler bulunmaktadır.
Türklerin bu muhteşem tarihi 1850'lerde Şark meselesi kapsamında ele alınıyor ve Hint Avrupa nazariyesi üretiliyor ancak kimse itibar etmiyor.
Hint Avrupa nazariyesine itibar edilmiyor çünkü 19. YY 'da bilim Kültür San'at gibi konular daha politize edilmemiş bulunmaktadır.
Hint Avrupa nazariyesine Osmanlıyı bir hamlede yok etmek için karar verildiği yıllarda 1910'larda bir anda itibar edilmeye başlanıyor.
Atatürk'ün ebediyete intikalinden sonra Türkiye'de yazılan tarihler hint Avrupa nazariyesi göz önüne alınarak yazılıyor.
Halbuki 1. ve 2. Türk tarih Kongelerinde Yabancı tarihçiler Türk tarihinin derinliklerine iniyor ve Hint Avrupa dikkate alınmıyor.
Atatürk döneminde onun saykanlığında Türk tarih tezi hazırlanıyor ve 80 civarında kıymetli bilim adamı Türk tarihini göz önüne seriyor.
Çok bilmiş ve sömürge ideolojisinin savunuculuğunu yapan sentezci tarihçiler Hint Avrupa iddiasıyla Türk tarihine zarar veriyorlar.
Asyaya gelen medeniyet hangi medeniyettir? Hangi izlere sahiptir. Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Avrupa buzul çağından yeni çıktığında insanlar mağaralardan çıkıp mağara benzeri evler yapmaya başladığında Türkler Modern şehirlerde yaşıyordu.
Mağara insanları Asya'ya bir yolunu bulup gelse bile köle olmanın dışında hangi işe yarayacaklar.
Bir toplumun kavimler göçü yapabilmesi için göç ettiği yerlere nazaran çok daha yüksek bir medeniyet kormuş olması gerekir.
Türkler Modern hukuk yüksek kültür ve medeniyete sahip dev ordular ile fetihler yaparken Mağara adamları ellerinde sopalarla mı fetih yapacak.
Türkler her türlü kültür ve zanaat ürünlerini kervansaraylar ve İpek yollarıyla sevk ederken İlkel Avrupa kavimleri hangi medeniyeti getirmiş?
Sümer ve Elam Medeniyetini kuranların, Gutilerin Kassitlerin ve Hindistan’daki muhtelif medeniyetleri kuranların Türkler olduğu zaten bellidir.
Anau, Andnonov, Afresanov, Karasuk ve birçok öne mli medeniyetin kurucularının Türkler olduğu zaten bellidir Bu Hint Avrupalılar nerededir?
Kaynaklar
Prof. Ş. Günaltay, Türk Tarih tezi hakkındaki intikatların mahiyeti ve tezin kat'i zaferi, Belleten, Temmuz 1938, cilt: 2, sayı: 7/8,
Kamuran Gürün, Türk ve Türk Devletleri Tarihi, S. 87 Doğan Aksan, En Eski Türkçe'nin İzlerinde, s. 16.;
0 notes
eserozetlerim · 2 years ago
Text
Dede Korkut Hikayelerini Kim Yazmıştır?
New Post has been published on https://eserozetleri.com/dede-korkut-hikayelerini-kim-yazmistir/
Dede Korkut Hikayelerini Kim Yazmıştır?
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Dede Korkut Hikayelerini Kim Yazmıştır? – Türk kültürünün önemli eserleri arasında kabul edilen dede korkut hikayeleri özellikle Türklerin yaşayışları hakkında toplum bilgisi vermesi aynı zamanda epik veya dese hanımını hikayelerden oluşması ile halk edebiyatının önemli eserleri arasında yer almaktadır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Dede korkut hikayelerini kim yazdı? Sorusu bu noktada özellikle birçok kişi tarafından merak edilmekte olup kaç hikayeden oluştuğu veya ne zaman yazıya geçirildiği de sıkça araştırılan konular içerisinde yer almaktadır.
Dede korkut hikayeleri Türk edebiyatının sözlü gelenek kapsamı içerisinde ortaya çıkmış önemli bir ürün olması nedeniyle halk edebiyatında oldukça önemli bir konuma sahiptir. Buradan anlaşıldığı üzere ilk ortaya çıktığı dönemlerde yazılı halde bulunmayan bu eser daha sonra kaybedilmemesi için kaleme geçirilmiştir.
Halkın ürünü olan anonim eser özelliği gösteren dede korkut hikayeleri bunda özellikle Türk toplumlarını yansıtıcı özelliği sayesinde Türk milleti için oldukça önemlidir.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Dede Korkut Hikayeleri Ne Zaman Yazıya Geçirilmiştir?
Dede korkut hikayeleri ne zaman yazıya geçirilmiştir? sorusuna yönelik olarak aslında eserin anonim bir halk ürünü olması nedeniyle ilk ortaya çıktığında yazılı bir eser olarak bulunmamakta olup 15 yüzyılda yazıya geçirilmiştir.
Dede korkut hikayeleri özellikleri genel olarak şöyledir;
Epik destanlara benzerler,
Halk hikayeciliğine geçiş dönemi eseridir,
Sözlü geleneğin bir ürünüdür,
Destanımsı özellikler içerir,
Olağanüstü ögeler barındırır,
İçeriğinde Türklerin eski yaşayışlarına dair bilgiler barındırır,
Anonimdir,
Nazım ile nesir iç içe bir dille yazılmıştır,
Arı bir dile sahip olup, yalındır,
Dede Korkut hikayeleri konuları içerisinde aşk, savaş ve kahramanlık yer almaktadır,
Azeri Türkçesi ile oluşturulmuştur.
Dede korkut hikayesi oğuz Türkçesi ile kaleme alınmış olup genel olarak Azerbaycan, Türkiye ve Türkmenistan ülkelerinin anonim eseri olarak kabul edilmektedir.
Dede Korkut Hikayelerini Kim Yazmıştır?
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Dede Korkut Hikayeleri Kaç Hikayeden Oluşur?
Dede korkut hikayeleri kaç hikâyeden oluşur? Sorusu bu noktada oldukça merak edilen konular içerisinde yer almaktadır. Toplamda 3 nüshaya sahip olan bu eserin dresden nüshasında toplam 12 hikâye bulunmaktadır. Dede korkut hikaye isimleri ise şöyledir;
Dirse Han Oğlu Boğaç Han,
Kam Büre Beg Oğlu Bamsi Beyrek,
Basat’ın Tepegözü Öldürmesi Hikayesi,
Kazan Beyin Oğlu Uruz Beyin Tutsak Olması Hikayesi,
Salur Kazanın Evinin Yağmalanması,
Koca Duha Oğlu Deli Dumrul Hikayesi,
Kazıcık Koca Oğlu Yiğenek Hikayesi,
Begil Oğlu Emren’in Hikayesi,
Uşun Koca Oğlu Seğrek Hikâyesi,
Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı Hikayesi,
İç Oğuz Dış Oğuz Asi Olup Beyrek’in Öldüğü
Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruzun Çıkardığı Hikayesi,
Bazı kaynaklarda eserin 14 hikâyeden oluştuğu söylenirse de elimizde bulunan Dresden nüshasında toplamda 12 hikaye bulunmaktadır.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push();
Vatikan yazmasında ise toplamda 6 öykü bulunmakta olup bu öykülerin isimleri ise şöyledir;
Hikayet-i Salur Kazan’ın Evi Yağmalanduğudur
Hikayet-i Taş Oğuz İç Oğuz’a Asi Olup Beyrek Vefatı
Hikayet-i Kazan Begün Oğlu Uruz Han Tutsak Olduğudur
Hikayet-i Bamsı Beyrek
Hikayet-i Kazılık Koca Oğlu Yegenek Bey
Hikayet-i Han Oğlu Boğaç Han
0 notes
latestinbollywood · 2 years ago
Text
Kurulus Osman Actor Wiki, Death, Name, Age, Religion, Biography, Height, Cast & More
Tumblr media
Kurulus Osman Actor Wiki:- Başımız Sağolsun is a well-known Turkey actor. He played the best-known role of an important soldier of Konya Palace. Currently, he is starring as Başımız Sağolsun in the history-based, adventure series Kuruluş: Osman, he is the character of this series. He has been the recipient of several accolades during his acting career.
Kurulus Osman Actor Wife Death
The news comes after devastating earthquakes rocked southern Turkey and northwestern Syria last week, died thousands and destroyed the country's infrastructure. More than 36,000 people have died across the country and hope of rescuing survivors is dwindling amid freezing conditions. Turkey's famous actor Başımız Sağolsun's wife also died in this earthquake. His wife's name was Zalan Tigris he was a musician, and she lost her life after being buried under the debris after a terrible earthquake.
Tumblr media
Kurulus Osman Actor Wife Death
Kurulus Osman Actor Name, Age
Kurulus Osman charater name is Başımız Sağolsun. His age is between 30 to 40 years old.
Tumblr media
Kurulus Osman Actor Religion, Biography
Kurulus actor Başımız is a religious person but his religion is not added here. His wiki die is not found on the internet. That is why we don't have more information about him.
Kurulus Osman Actor Height, Weight
Konya actor Başımız's height is around 6 feet 0 inches and his weight is around 75 kg.
Kurulus Osman Cast  
Tumblr media
Burak Özçivit as a Osman Bey Ozge Torer as a Bala Hatun Tamer Yiğit as a Ertuğrul Bey Emre Basalak as a Gündüz Bey Ruzgar Aksöy as a Turgut Bey Ali Karagac as a Kulheran Alp Burak Yenilmez as a Kutan Alp Hamza Gunëysu as a Serhan Alp Kanbolat Görkem Arslan as a Savcı Bey Ragıp Savaş as a Dündar Bey Burak Çelik as a Göktuğ Alp Deniz Barut as a Valide Ismihan Sultan Yusuf Korkmaz as a Salguraģa Alp Ismail Alan as a Ismail Alp Hakkan Oncu as a Dumrel Alp Ozgu Rakar as a Ayaz Alp Buse Arslan as a Aygül Hatun Begum Cagla Taskin as a Ulgen Hatun Eren Hacısalihoğlu as a Batur Bey Hamit Erenturk as a Shahin Bey Çağkan Çulha as a Bahadır Bey Çağrı Şensoy as a Cerkutay Alp Nurettin Sönmez as a Bamsı Beyrek Yiğit Uçan as a Boran Alp Didem Balçın as a Selcan Hatun Seda Yıldız as a Şeyh Edebali Yildiz Cagri Atiksoy as a Malhun Hatun Emin Gürsoy as a Kumral Abdal Ipek Karapinar as a Frigg Read Also:- Kian Niroomand Wiki Read the full article
0 notes
bulancakajans-blog · 2 years ago
Text
İsmail GÜÇTAŞ Kimdir?
İSMAİL GÜÇTAŞ, Bulancak ilçemizin kalem erbaplarından biri olan İsmail GÜÇTAŞ 1971 yılında Bulancak’ta doğdu. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olan yazarımızın ilk şiir kitabı olan “GÖZLERİNİ TANIDIM SENDEN ÖNCE” 2006 yılında yayımlandı. İkinci kitabı “GÜLLERİM ÜŞÜR” 2010 yılında okuyucularıyla buluştu. Bundan sonra çocuk edebiyatı sahasına yönelen yazarımız Nasrettin Hoca fıkralarını hece…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
turkcetarih · 6 years ago
Text
TÜRK DESTANLARINDA AT KAHRAMAN BİRLİKTELİĞİ (Tarihçi) - Türkçe Tarih
Tumblr media
TÜRK DESTANLARINDA AT KAHRAMAN BİRLİKTELİĞİ
Bozkır kültüründe kahramanın en büyük yardımcısı, dostu, sırdaşı atıdır. At ile kahraman arasında güçlü ve sarsılmaz bir bağ vardır. Bu bağ at-kahraman birlikteliğini tamamlayan unsurdur. “Türklerin hayatında atın yeri, hiçbir başka varlıkla ölçülemeyecek kadar büyük ve önemli olmuştur. At, bu dü...
Devamını okumak için: https://turkcetarih.com/turk-destanlarinda-at-kahraman-birlikteligi/
Ak-Çibek Arığ destanı, Ak-Kır at, Aksagal, At, Bamsı Beyrek, Dede Korkut, Közüyke Destanı, Türk Atları
9 notes · View notes
esrabilgicextras · 4 years ago
Photo
quartet💕
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
353 notes · View notes
2019bestdiyideas · 6 years ago
Text
Kam Püre Bey Oğlu Bamsı Beyrek
Tumblr media
Türk kültüründe bayanlar ve erkeklerin eşit görüldüğünü göstermekte olup Beşik kertmesi olan Banu Çiçek ile Bamsı Beyrek’in ilişkisinin anlatıldığı bir Dede Korkut hikayesidir.
Bayındır Han yönettiği Oğuzları bir sohbette toplamış. Toplantıya gelen tüm beylerde oğullarıyla gelmiş. Püre Bey ise soyunu devam ettirecek bir oğlu olmadığı için üzülmüş. Oğuz beyleri, Püre Bey için bir oğul, Piçen Bey’e de doğacak oğlana vermesi için bir kız dilermişler. Kam Püre’nin bir oğlu, Biçen Bey’in de bir kızı olmuş, ikisini beşik kertmesi yapmışlar. Kızın adını Banu Çiçek (Banıçiçek) koymuşlar. Doğan adam çocuk büyüdükten sonrasında kendisine armağan getiren bezirgânları kafirlerden kurtarmış ve “Bamsı Beyrek” adını almış. Banu Çiçek’le evlenecekleri akşam Banu Çiçek’te evvelinde gözü olan Bayburt Hisarı Bey’i saldırıp uykudayken Bamsı Beyrek ve otuz dokuz yiğidini tutsak almış. Bu vakit zarfında aradan on altı yıl geçmiş ve Bamsı Beyrek’in izi bir türlü bulunamamış. Banu Çiçek’in abisi Deli Karçar’a, Yalancı oğlu Yaltacuk’un kanlı bir gömlek getirmiş ve “Bamsı öldü.” demiş. Bunun üstüne Banu Çiçek Yaltacuk’a verilmiş. Düğün gecesi ise Bayburt Hisarı’nın kendisine aşık kızının yardımıyla Bamsı Beyrek kaleden firar etmiş. Yaşadığını Banu Çiçek’e bildirmiş. Bamsı, kaçan Yaltacuk’u yakalamış fakat af dileyince bırakır. Ondan sonra adamlarıyla birlikte Bayburt Hisarı’nı zapt etmişler. En sonunda da Bamsı Beyrek ile Banu Çiçek’in evlendirilmiş olduğu kırk gün kırk gecelik bir düğün yapılmış.
Kam Püre Bey Oğlu Bamsı Beyrek
0 notes
yeniyeniseyler · 7 years ago
Text
TRT 1 – Diriliş Ertuğrul (91.Bölüm) (Sezon Finali) (Trailer)
TRT 1 – Diriliş Ertuğrul (91.Bölüm) (Sezon Finali) (Trailer)
Engin Altan Düzyatan (Ertuğrul), Kaan Taşaner (Gündoğdu), Hülya Darcan (Hayme Ana), Esra Bilgiç (Halime), Didem Balçın (Selcan), Burcu Kıratlı (Gökçe), Cengiz Coşkun (Turgut Alp), Cavit Çetin Güner (Doğan Bey), Nurettin Sönmez (Bamsı Beyrek), Osman Soykut (İbn-i Arabi), Fahri Öztezcan (İlyas Fakih), Arda Anarat (Dündar), Burak Temiz (Yiğit Alp), Gökhan Karacık (Derviş) ve Celal Al…
View On WordPress
0 notes
videoperisii-blog · 8 years ago
Link
0 notes
yazarurfa · 2 years ago
Text
Tumblr media
Abdulvehhap Gazi ve Bamsı Beyrek unutulmadı https://www.urfayazar.com/abdulvehhap-gazi-ve-bamsi-beyrek-unutulmadi?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr Detaylar sitemizde.
0 notes
listenzaheer · 3 years ago
Text
Nurettin Sönmez Age, Wiki, Biography, Wife, Height in feet, Net Worth & Many More – Trend Setter LIVE
Nurettin Sönmez Age, Wiki, Biography, Wife, Height in feet, Net Worth & Many More – Trend Setter LIVE
Nurettin Sönmez is an famous Turkish actor and martial arts teacher who mainly works in television shows and series. He is the one of the most popular actor who is best known for his role as “Bamsı Beyrek” in historical series Diriliş: Ertuğrul. He appeared in the popular television series Diriliş: Ertuğrul alongside Aslıhan Hatun, Artuk Bey and Gökçe Hatun in the role of Bamsı Beyrek. Nurettin…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
campplay · 4 years ago
Text
Ertuğrul Bey Turgut Alp Ve Bamsı Beyrek ... Dirliş Ertuğrul
Ertuğrul Bey Turgut Alp Ve Bamsı Beyrek … Dirliş Ertuğrul
Ertuğrul Bey Turgut Alp Ve Bamsı Beyrek 💥
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dizi-tahmincisi · 4 years ago
Link
0 notes
turkcetarih · 7 years ago
Text
ATIN DUL BIRAKILMASI “AT TULDAV” (Bilinmeyen Türk Tarihi) - Türkçe Tarih
ATIN DUL BIRAKILMASI “AT TULDAV”
Yrd. Doç. Dr. Fatih ÜNAL Ordu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü   Türkler arasında çok yaygın olan yas alametlerinden biri de, ölünün hayatta iken bindiği atın kuyruğunun kesilmesidir. At kuyruğu, Türkler arasında evde, otağda, atın boynunda, mezarda, başta, savaşta ise...
Devamını okumak için: https://turkcetarih.com/atin-dul-birakilmasi-at-tuldav/
Akboz, Alparslan, At, At Tuldav, Bamsı Beyrek, Çağatayca, Dede Korkut, Dullama, Dullama (At Kuyruğunun Kesilmesi), II. Murad, Kazak Türkleri, Oğuzlar, Pazırık, Sultan Tuğrul, Tiyan-şan Kırgızları
2 notes · View notes
bir-tebessum-et · 7 years ago
Note
Ayrıca Türk kültüründe destan kahramanları iyi ata binen, iyi kılıç kullanan, iyi savaşan kadınlarla evlenmek istemektedir. Nitekim Dede Korkut hikâyelerinden olan Bamsı Beyrek hikâyesinde yer alan "Banu Çiçek" bunun en güzel örneklerden biridir. Bir başka örnek ise Selcen Hatun'dur. Selcen Hatun düşmanların gece kocasına baskın yapmasından korkmaktadır. Kocasını uyarır, savaş başlar.
.
6 notes · View notes
videomp3indir · 5 years ago
Link
Nurettin Sönmez – Bamsı Beyrek https://videomp3indir.wordpress.com/2019/05/18/dirilis-ertugrul-arabinin-muridi-ertugrulu-kurtariyor-21-bolum-13/
0 notes