#Bak hayatına
Explore tagged Tumblr posts
yildizlarinsonsuzlugukadar · 11 months ago
Text
Vefasızın yasi tutulmaz
1510
7 notes · View notes
mcanylm34 · 1 month ago
Text
Günaydın YAŞAMAK
" Yırtmak lâzım dertleri "
Hayat, insana bağışlanmış değil, ödünç verilmiştir.
Bu yüzden her günü, mutlu, huzurlu, keyifli geçirmeye bak!
Hayatına fazla gün katmak elinde değildir!
Ancak gününe fazla hayat katmak senin elindedir.
Hayatından gün çalanlara değil, gününe
hayat katanlara değer ver..
Sonsuz sevgilerin gönlünüzce yaşanacağı mutlu bir gün olsun.
Yeni günde; yüzümüzden gülücük,
kalbimizden sevgi, bedenimizden sağlık, ruhumuzdan huzur, çevremizden dostluk,
işlerimizde bereket, soframızdan bolluk, ömrümüzden mutluluk ve neşe eksik olmasın..
Sağlıklı olun, Mutlu olun, Sevgi ile kalın.
Tumblr media
Tumblr media
143 notes · View notes
seyyahe-iavare · 1 day ago
Text
Sevgili kalbim,
Bundan tam 6 gün önce hayatımın ikinci en radikal kararını -ilki eşimi 15 gün tanıyıp evlenme kararı almamdı- alarak tüp mide ameliyatı oldum. Her şey o kadar hızlı oldu ki...Hala zerrece pişman değilim. Elhamdülillah. Karar vermem toplamda -doktor görüşmeleri istişare ve istihareler dahil- 48 saat sürdü. Çarşamba öğle vakti karar verdim. Öğleden sonra tetkikler için hastaneye yattım ve perşembe öğleden sonra ameliyata girdim. Çarşamba akşam bi ara ne yapıyorum ben sorusu hasıl olsa da ya eceline yürüyorsun ya da Rahman hayatına çok güzel hayırlar murad ediyor sabret az kaldı dedim. Bu satırları yazabildiğime göre hâlâ ecelime yürümedim. Demek ki Rahman hayırlar, huzurlar, mutluluklar murad ediyor. Elhamdülillah. Bu süreç fiziksel anlamda zor olduğu kadar psikolojik olarak da zor. Başta kimseye söylemek istemedim ne ameliyatı olduğumu, çok yakın çevrem dışında Tumblr dan başka kimsenin haberi yok hâlâ zaten. Ama sonra dedim ki en fazla ne olabilir? Ne gerek vardı, sen irade göstersen yapabilirdin diyebilirlerdi. Diyen yine dedi zaten. Küçümsenebilirdim, acınabilirdi. Bak boğazına hâkim olamadığı için ne hâle geldi denilebilirdi. Belki de dendi yine. Bugün geldiğim noktada hiç biri umrumda değil. Umrumda kalan insanların bazı konularda empati kurmamaları, bazı şeyleri çok kolaysamaları. Bu tarz bir ameliyatı önemli görmemeleri, başka bir ölümcül ameliyat olsaydım da mı böyle olacaktı tavırlar bunu gerçekten merak ediyorum. Bu günler de geçecek ama beni ziyarete gelmeyen F'yi unutmayacağım. Her şeyime koşan, benim için birçok zorluğa katlanan eşimi unutmayacağım. Ekrem Hoca'nın neredeyse her gün merak edip sormasını unutmayacağım. N. Abla'nın anne şefkati tavrını unutmayacağım. Hastaneden çıktığım gün gerek olmadığını söylediğim halde ısrarla çiçek göndemek isteyen Çiçek Gönüllümü unutmayacağım. Beni ziyarete gelmese zerrece gönül koymayacağım halde kalkıp ziyarete gelen A. Teyzeyi unutmayacağım. Tüm şartları ve imkanları zorlayarak görüşmeye çabalayan Zeynebimi unutmayacağım. Rabbim de unuttturmasın♥️
12 Kasım 2024/İstanbul
32 notes · View notes
siyahtanbiiradam · 10 months ago
Text
Hani bazen "neden yaşıyoruz ki, amaç ne" tribine girer ya insan, herkes gibi bana da olmuştu. Tam tarih veremesem de önemli olan bu değil zaten. Şöyle ki; o anda ben sadece hayattaki güzel anlar için yaşadığımı fark ettim. Mutlu olduğum, bir şey başardığım, güldüğüm, eğlendiğim anlar. Sonra o güzel anları düşündüm, hangi sıklıkla güzel şeyler oluyordu hayatımda? Sanırım pek sık sayılmazdı. Tanıyorum kendimi az çok. Öyle mutlu olmak için kocaman mutlulukları beklemem. Ufak şeyler de sevindirir beni (herkese olduğu kadar), ama buna mutluluk demek kelimenin içini boşaltır biraz. İnsanın mutluluğu kendi içinde bulabileceği safsatalarına inanmam şahsen. Yok yani, bildiğin aldatmaca. Biraz kafası çalışan mutsuzların, mutluymuş gibi hissetmek için uydurdukları yöntemler, gerçek mutluluğun önünü tıkayanlar bir bakıma. Mutluluk dıştan gelen etkenlerle tetiklenen sonra da bünyenin mecburen verdiği bir tepkidir bana göre. Yine de bilimsel dayanağı yok, şu an uydurdum. Şimdi bakıyorum hayatıma, şöyle bir genel tarıyorum. Güzel şeyler var elimizde, efendim iyi okul, tam iyi diyemesek bile bir aile, iyi bir kaç arkadaş. Ama bunlar artık sindirilmiş şeyler. Mutluluk cepten yemek değildir, olmamalıdır. "Ne güzel her şey yolunda, hayat çok güzel" kandırmacasına doyuyorsun bir şeyden sonra. Her şey yolunda değil aslında, her şey sıradan. Depresif belirtiler gösterdiğimi fark ediyorum bazen. Tabi bunu kendi başıma keşfettiğim için yanılma payı da bıraktım. Olmaya da bilirim. "hayattan sıkıldım" çerçevesinde bir şeyler yazacaktım. mutluluktan girdim, çıkamadım bir yerden. Evet Mehmet Pişkin’e geldik. Uzun zamandır tasarladığım hayalimdeki şeyi yapmış adam. Kullandığı cümleler, motivasyonu, düşünceleri ve realizmiyle adeta kendimi ekranda izliyormuş gibi hissettim. Tam aklımdaki şey buydu aslında ve kendisine aşk olsun, benden daha önce davrandığı için. İnsanoğlunun bütün bu gerzek çırpınışlarına ve bir zavallı gibi mutlu rolü yapmaya çalışmasına inat, göte göt demiş ve gitmiş. Mutsuz olduğu her halinden belli ve bununla yüzleşebilecek kadar cesur. Her gün, bıkmadan usanmadan mutluluk rolü yapanlara ve mutsuz olduğunu anlayamayacak kadar moron olanlara inat. Hangimiz kaçıp gidebilme cesaretini gösterebiliriz bu adam gibi? Aslında hayat çok güzel bak kuşlar çiçekler böcekler zırvalıklarına kanmadan hepsine bir siktir çekip gidebiliyoruz? Birçok insanın cesaret edemediği şeyi gerçekleştirmiş, hayatına son verme hakkını kullanmış. İnsan için en iyi ikinci şeyi bir parça geç de olsa kendi isteğiyle yerine getirmiş, iyi de yapmış. Ve açıkçası şanslı bir ölüm olmuş onun için. Herkes, istediği şekilde, son kez bir kadeh şarap, bir sigara içerek ve en önemlisi en sevdiği şarkıyı son kez dinleyerek ölemez. Ve belki bu kadar zaman niçin dünyada var olduğunu öğrenmiştir ölünce. “İnsan için en iyisi hiç doğmamış olmaktır. ikinci en iyi şey ise hemen ölmek." Siyahtanbiiradam olarak eski hesabımla birlikte yaklaşık 6-7 yıldır buradayım. Bu platformda çok güzel dostluklar edindim çok güzel insanlar tanıdım eğer bilmeden istemeden birinizin kalbini kırdıysam af ola. Hep beraber, bir şeyler denemeye devam. Hoş çakalın aşkla yaşayın çok güzel olsun hayatınız. Genellikle derin bir ıstırap içinde olsam da içimde hâlâ sükûnet, kusursuz düzen ve ahenk var. Çiçekler solar, kitaplar biter, şiirler olur, bana da elveda demek düşer. Zamanınızı çaldığım için özür diliyorum.
142 notes · View notes
hermes-0 · 3 months ago
Text
29.BÖLÜM
Rüyaya Yolculuk
Merlin, Tufan’a dönerek derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı: “Şimdi bak Tufan, Elif adında bir kız var. Onun hayatına doğrudan müdahale edemezsin, ama ona doğru yolu bulması için yardım edebilirsin. Rüyalarının ona yol göstermesini sağlamalısın.”
Elif, uzun kahverengi saçları ve derin, düşünceli gözleri olan genç bir kızdı. Genellikle sade ve rahat kıyafetler giymeyi tercih eder ve kitap okurken gözlük takardı. İç dünyasında büyük bir karmaşa yaşardı; ailesinin yüksek beklentileri ve sürekli eleştirileri altında ezilmiş hissederdi. Bu baskılar, onun depresif ve kaygılı bir ruh hali içinde olmasına neden olmuştu. Ancak, kitaplar onun kaçış noktasıydı ve sürekli okurdu. Kitaplar sayesinde farklı dünyalara yolculuk yapar ve bu, onun için bir tür terapi gibiydi.
Elif’in en büyük hobisi kitap okumaktı. Özellikle klasik edebiyat ve felsefe kitaplarına ilgi duyardı. Ayrıca, yazı yazmayı da sever ve duygularını günlüklerine dökerdi. Sessiz ve sakin yerlerde yürüyüş yapmaktan hoşlanırdı. Doğa ile iç içe olmak, onun için bir rahatlama ve huzur kaynağıydı.
Elif, ailesinin yüksek beklentileri ve sürekli eleştirileri altında büyümüştü. Bu durum, onun özgüvenini zedelemiş ve sosyal anksiyete bozukluğu geliştirmesine neden olmuştu. Okulda da içine kapanık bir öğrenci olarak bilinir ve çok az arkadaşı vardı. Ailesinin beklentileri, onun kendi istek ve hayallerini bastırmasına neden olmuştu. Elif, kendi yolunu bulmakta zorlanır ve sürekli olarak başkalarının beklentilerini karşılamaya çalışırdı. Bu durum, onun içsel bir çatışma yaşamasına ve kendini kaybolmuş hissetmesine neden olurdu.
Merlin, Tufan’a dönerek, “Elif’in rüyaları, onun içsel yolculuğunda ona rehberlik edecek. Senin görevin, onun rüyalarının anlamını bulmasına ve bu rüyalar aracılığıyla kendi yolunu keşfetmesine yardımcı olmak,” dedi. “Unutma, ona doğrudan müdahale edemezsin, ama rüyaları aracılığıyla ona yol gösterebilirsin.”
Tufan, Elif’in rüyasına girmek için gerçek Solaria’dan ayrıldı. Gün batımında Elif’i buldu ve onun uyumasını bekledi. Elif, yatağına uzanıp gözlerini kapattığında, Tufan onun rüyasına doğru bir yolculuğa çıktı. Elif’in rüyaları, onun içsel dünyasının bir yansımasıydı ve Tufan, bu rüyalarda ona rehberlik etmeye kararlıydı.
Rüyaya doğru ilerledikçe, Tufan Elif’in çektiği ruhsal acıyı hissetmeye başladı. Bu acı, Tufan’ın kalbinde bir öfke dalgası yarattı. “Burada bu kadar acının ne işi var?” diye düşündü kendi kendine. Elif’in rüyaları, onun içsel çatışmalarını ve derin yaralarını yansıtıyordu. Tufan, bu rüyaların Elif’in içsel yolculuğunda ona rehberlik etmesi gerektiğini biliyordu, ancak bu kadar yoğun bir acının varlığı onu derinden etkiledi.
31 notes · View notes
zerasu · 3 days ago
Text
Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana "bu benim şarkım bak" diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.
Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa "acaba burda mı" diye kokuyu duyanın gözü seni arasın.
Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde şanssızlığınıza biraz gülün, biraz ağlayın.
Bir tane çok büyük aşkın olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bi dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bi yanin acıyarak. "O olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?" diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de "başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım" diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter.
Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de. Ama olsun. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olamaz. Sevmek çok güzel. Hele bir de her koşulda sevilmek.
Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha İyi tanıma imkanı olur.
Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. Insanlar şaşırsın. Senin için çocuk oyuncağı olsun.
Bir şey iste. İmkansız olsun. Peşinden koş. Yorul.
Defalarca vazgeç. Defalarca dene.
Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağına yattığında "ben elimden geleni yaptım" de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir.
Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, işkence. Kıymetini bil. Yarın ne olacağı belli değil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma.
Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın.
Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gercek sen olabildiğin. Dört duvardan birininin dibine çöküp ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. Sonra daha güçlü kalkabildiğin. Kaldığın yerden devam edebildiğin. İnsan en Çok kendini özlüyor çünkü.
Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bi başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, "başka biriyle mi acaba" diye değil "başına bir şey mi geldi" diye endişelen. İlişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir. Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa kalp yenisini inşa eder.
11 notes · View notes
otadam · 1 month ago
Text
Bak dostum, insanlarla iletişimi sınırlamak aslında bir tür kişisel bakım, biliyor musun?
Herkese “hoş geldin, başımın üstünde yerin var” dersen, bir noktada kafanın içinde kargaşa çıkıyor. Hayat, bazen o kadar gürültülü ve karmaşık ki, etraftaki seslerden sıyrılıp kendi iç huzurunu bulmak şart.
Yani, senin kimlerle takıldığın, kimlerle dertleşip kimlere boşuna enerji harcadığın önemli.
O yüzden, bazen en büyük iyilik kendine “hadi lan ordan!” diyebilmek.
Yani, “bu insan bana iyi gelmiyor, onun yerine kendi başıma takılmak daha keyifli” demek.
Her önüne gelenle muhabbet açmak, kafa ütülemek falan değil.
İşte asıl marifet, kiminle ne kadar konuşacağını bilmekte.
Hangi muhabbetin sana fayda sağladığını, hangi ilişkilerin sadece enerji çaldığını kestirmek de bir o kadar önemli.
Kendine “biraz sessizlik, biraz yalnızlık” demek, aslında kendine en büyük iyilik.
Bir de bakarsın, kalabalıkların arasında kaybolup gidersin.
O yüzden bırak, herkes kendi dertleriyle cebelleşsin.
Sen kendi krallığında yaşa!
O huzur, o sessizlik senin en büyük lüksün. İletişimi sınırlamak, aslında bir tür özgürlük. Kendine ayırdığın o zaman, ruhunun dinlenmesi ve yeniden şarj olması için paha biçilemez.
Sonuçta, hayatında kimlerin olacağını seçmek tamamen senin elinde.
Kafanı karıştıran insanları bir kenara it, kendi iç huzurunu koru.
O zaman zaten herkesin seni seveceği, sana değer vereceği bir ortamda olacaksın.
Çünkü sen, değerini bilmeyenleri değil, seni gerçekten anlayanları hayatına almayı tercih etmelisin!
7 notes · View notes
neysekahveyapalim · 2 months ago
Note
Acaba akademik başarıyı çok mu taktım kafaya? Kendimi delirmek üzere gibi hissediyorum artık.
Bunu zamanında görmedim, kusura bakma lütfen. Yine de cevaplayacağım. Akademik başarını kafaya takman güzel olabilir. İyi bir yerlere gelebilirsin. Ama yine de arada durup hayatına bak. Güzel yıllarından bir şeyler kaçırma.
9 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 1 year ago
Text
Son yıllarda okuduğum kendimi bulduğum en güzel yazı. ..❤
Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana “bu benim şarkım bak” diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.
Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa “acaba burda mi” diye kokuyu duyanın gözü seni arasın.
Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde “şanssızlığınıza” biraz gülün, biraz ağlayın.
Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bi dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bi yanin acıyarak. “O olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?” diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de “başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım” diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter.
Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de. Ama olsun. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olamaz. Sevmek çok güzel. Hele bir de her koşulda sevilmek.
Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfay�� yırt sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur.
Salaş bir restaurant edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekan dolu mu, sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde “burda eskiden hep bi yerim vardı” dersin.
Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. Insanlar şaşırsın. Senin icin çocuk oyuncağı olsun.
Bir şey iste. İmkansız olsun. Peşinden koş. Yorul. Defalarca vazgeç. Defalarca dene. Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağına yattığında “ben elimden geleni yaptım” de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir.
Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, iskence. Kıymetini bil. Yarin ne olacağı belli degil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma.
Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın.
Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gercek sen olabildiğin. Dört duvardan birininin dibine çöküp ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. Sonra daha güçlü kalkabildiğin. Kaldığın yerden devam edebildiğin. İnsan en Çok kendini özlüyor çünkü.
Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bi başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, “başka biriyle mi acaba” diye değil “başına bir şey mi geldi” diye endişelen. İlişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir.Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa kalp yenisini inşa eder.
VE
Kalbini temiz tut. Çevreni de. Unutma yaptığın her iyilik bir gün sana geri döner....
Tumblr media
129 notes · View notes
haldenhale · 3 months ago
Text
Ey nefis! Eğer şu dünya hayatına müştaksan, mevtten kaçarsan, kat’iyen bil ki, hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır. O dakikadan evvel bütün zamanın ve o zaman içindeki eşya-i dünyeviye, o dakikada meyyittir, ölmüştür. O dakikadan sonra bütün zamanın ve onun mazrufu o dakikada ademdir, hiçtir. Demek, güvendiğin hayat-ı maddiye yalnız bir dakikadır; hatta, bir kısım ehl-i tedkik, “Bir âşiredir, belki bir ân-ı seyyaledir, demişler. İşte şu sırdandır ki, bazı ehl-i velâyet, dünyanın dünya cihetiyle ademine hükmetmişler.
Madem böyledir; hayat-ı maddiye-i nefsiyeyi bırak, kalp ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çık, bak: Ne kadar geniş bir daire-i hayatları var! Senin için meyyit olan mazi, müstakbel, onlar için haydır, hayattar ve mevcuddur. (26. Söz)
9 notes · View notes
purgatoireau · 6 months ago
Text
Huzurun beni bulmasını beklediğim sabahlardan birinde, ben huzuru kovalıyorum. Doğan güneş soğuktan üşümüş tenimi ısıtmaya başlıyor. Bulutlar pembe tonlarına gömülmüş güneşin doğmasının tadını çıkarıyorlar. Sokaklar yalnızlıklarıyla övünürken, sokak lambaları az sonra sönmeye hazırlanıyor. Kuşlara gece olmaz zaten, her daim konuşacak bir şeyleri vardır. Benimde her daim onları dinleyecek sebeplerimin olduğu gibi. Bak işte birazdan gün doğacak, birazdan yetişmeye çalışacak herkes kendi hayatına. Her daim koşturacak bir şeyler bulacaklar. Bu sessiz sabahlardan haberleri dahi olmayacak. Soluksuz koşuşturma boğana dek onları devam edecekler. Çünkü budur aslında insanın yaşamak dediği şey. Bir şeylerin peşinde koşturmak asılsızca. Ve ben önce bu sabahlardan haberdar olup sonra başlayacağım koşuşturmacama. Elbet. Yaşamak yalnızca bu olsa gerek.
13 notes · View notes
endergelisenataklar · 7 months ago
Note
Fatih annene çok bağlısın ya hadi diyelim bir gün karşına birisi çıktı evlenme kararı aldın nolacak hep birinci sırada annen mi olacak bu evliliğinizi o kadar kötü etkiler ki ben annesiyle bağlı bir adamla evlenme kararından son anda döndüm zehir ediyor hayatı insana bak anneler önemlidir evet ama sen kendi aileni kuracaksan önceliğin o olmalıdır değil mi sende de öyle bir tip var annecisin yani
anneci, beyci, hanımcı, bilmem karıcı kocacı laflarını laf-ü güzaf buluyorum. aşka inanmam. saygı ve sevginin her şeyden üstün olduğuna inanıyorum. bunun için de ben hanımcıyım, anneciyim bilmem neciyim deyip kendimi bir taraf yapma gayretinde bulunmuyorum. anneme değer veriyor muyum, evet. çünkü beni o yaşattı. bunu her zaman söylüyorum, bak büyüttü demiyorum, yaşattı. ama bu demek değil ki ilerde hayatıma alacağım kadına aynı hassasiyeti göstermeyeceğim. veya idame ettireceğim hayatıma her şeyin annemin karar vereceğinin. bu konuda sorumluluktan kaçınmam. evleneceğim, ait olduğum insanı ben seçer, iyi veya kötü sonuçlarına katlanırım. sonuçta benim hayatımı ben yaşayacağım, annem değil. varsa şayet 40-50 sene biriyle hayat geçirecek olan benim, annem değil. benim için bana ilerde onca acıya, gayrete katlanıp hayalim olan kız çocuğunu verecek olan kadının, annemden aşağı kalır yanı olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. dolayısıyla ileriki hayatımda annem hep annem olarak kalacak, evet. ama eşim de eşim olarak kalacak. ikisinin de yeri apayrı dolu olacak bende. ama şunu da unutmamak gerekir ki, ileride hayatına alacağın adamı iyi seç. istisnalar mümkün, ama ideal bir anneye saygı ve sevgi göstermeyen biri hiçbir kadına aynı sevgi ve saygıyı göstermez. gösteremez. teşekkür ediyorum bakalım. :)
9 notes · View notes
bugunbirazleylayim · 7 months ago
Text
8 notes · View notes
sensizyasamak · 2 years ago
Text
Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına giren her insana "BU BENİM ŞARKIM BAK" diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.
Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa "ACABA BURDA MI" diye kokuyu duyanın gözü seni arasın.
Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın, yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde "ŞANSIZLIĞINIZA" biraz gülün, biraz ağlayın.
Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bir dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bi yanın acıyarak "O OLSAYDI NASIL OLURDU ACABA HAYATIM? diye sorgulayarak. Artık bişey hissetmesen de “BAŞINA BİŞEY GELSE YİNE DE İLK BEN KOŞARIM” diyecek kadar. Unutma masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter.
Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de ama olsun kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olmaz. Sevmek çok güzel, hele bir de her koşulda sevilmek..
Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikaye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt, sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkanı olur.
Salaş bir restoran edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekan dolu mu, sana yer açaçakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun, hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bişey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır yada yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde "BURDA ESKİDEN HEP Bİ YERİM VARDI" dersin.
Bir hobin olsun kaçmak için. Hiçbir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun insanlar şaşırsın. Senin için coçuk oyuncağı olsun.
Bir şey işte imkansız olsun. Peşinden koş, yorul. Defalarca vazgeç, defalarca dene. Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise istediğin, Aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse, yeter ki gece yatağına yattığında "BEN ELİMDEN GELENİ YAPTIM" de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin yada bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir..
Vakit ayırdığın bi ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, işkence. Kıymetini bil. Yarın ne olacağı belli değil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye KALP KIRMA..
Sınırların olsun aşılmayacak. Duvarların olsun yıkılmayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın..
Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gerçek sen olabildiğin. Dört duvardan birinin dibine çöküp ağlayabildiğin. İNSAN EN ÇOK KENDİNİ ÖZLÜYOR ÇÜNKÜ..
Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama, bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bi başka. Para araç değil amaç olsun mutluluğuna. Olmadığı zamanda elindekileri çömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda "BAŞKA BİRİYLE Mİ ACABA" diye değil "BAŞINA BİŞEY Mİ GELDİ" diye endişelenen. İlişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir. TELEFON KARIŞTIRMAKLA ÖMÜR GEÇMEZ. BİR İNSAN BİŞEY YAPMAK İSTİYORSA YAPAR. KALBİN TEMİZSE SEN ARAŞTIRMADAN DA KARŞINA ÇIKAR KORKMA. SONUNA KADAR GÜVEN. BİRGÜN KIRILIRSA KALP YENİSİNİ İNŞA EDER.
VE KALBİNİ TEMİZ TUT. ÇEVRENİ DE, UNUTMA YAPTIĞIN HER İYİLİK BİRGÜN SANA GERİ DÖNER..
58 notes · View notes
leeyll · 8 months ago
Text
"Öyle çabuk geçiyor ki günler. Hele sen de bir bak hayatına. Daha dün doğmuşuz sanki. Yeni okula başlamışız, Yeni sevmişiz. Öyle çabuk geçiyor ki günler. Hele sen de bir bak hayatına.
Yarın bitecek sanki her şey. Yarın ölecek gibiyiz. Daha doymamışız yaşamasına. Günlerimiz; dün bir, bu gün iki. Sakın bir şey bırakma yarına. Yarın yok ki..."
-Özdemir Asaf
15 notes · View notes
dehrizen · 8 months ago
Note
dehri* olacaktı. sence ruh bedenle birlikte ölür mü?
hahaha geçen günlerde reenkarnasyon hakkında bir tartışmaya katılmıştım, bir kesit aklıma geldi.
“bak şimdi, düşün. sen ölüyorsun ve öldükten sonra bedenin toprakla birlikte gübreye dönüşüyor. o gübreyle, bir soğan olarak çıkıyorsun tekrar yaşama. "baba" rolündeki herif gelip seni yiyor. karışmışsın adamın spermlerine. daha sonra baban biriyle cinsel ilişkiye giriyor, baba rolünün spermleri hayatına girecek olan "anne" rolüyle birleşiyor. birkaç ay sonra sen tekrar merhaba diyorsun yaşama. bir de böyle düşünsene?”
8 notes · View notes