Tumgik
#Büyülü Kaya
birpaylass · 8 months
Text
Avustralya Taşrasındaki Vahşi Yaşamı Deneyimlemek
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/avustralya-tasrasindaki-vahsi-yasami-deneyimlemek.html
Avustralya Taşrasındaki Vahşi Yaşamı Deneyimlemek
Tumblr media
Avustralya Taşrasındaki Vahşi Yaşamı Deneyimlemek Kesinlikle! Avustralya taşrasındaki vahşi yaşamı deneyimlemek benzersiz ve heyecan verici bir maceradır. Taşranın çok geniş olduğunu, dolayısıyla seyahat programınızın başlangıç ​​noktanıza göre değişebileceğini unutmayın. Konumunuz ve tercihlerinize göre ayarlayabileceğiniz genel bir seyahat planı oluşturacağım. Bu seyahat programı, Avustralya taşrasında merkezi bir konum olan Alice Springs’ten başladığınızı varsayar.
Reklam
Avustralya Taşrasındaki Vahşi Yaşamı Deneyimlemek
Ürün Mağazası Veritabanı Şeması
Yeni Yılda Alacağınız 3 Önemli Karar
Sırt Ağrısı Nedir ve Nedenleri
1. Gün: Alice Springs’e varış
Sabah: Alice Springs’e gelin ve konaklamanıza yerleşin.
Öğleden sonra: Taşranın flora ve faunasını tanımak için Alice Springs Çöl Parkı’nı ziyaret edin.
Akşam: Alice Springs kasabasını keşfedin ve rahatlatıcı bir akşam yemeğinin tadını çıkarın.
2. Gün: Batı MacDonnell Sıradağları
Sabah: Batı MacDonnell Sıradağları’na doğru yola çıkın. Çarpıcı manzaralar ve potansiyel yaban hayatı gözlemleri için Simpsons Gap ve Standley Chasm’ı ziyaret edin.
Öğleden sonra: Ormiston Gorge’u keşfedin ve hava izin verirse serin sulara dalın. Su birikintilerinin etrafındaki yaban hayatına dikkat edin.
Akşam: West MacDonnell Sıradağları yakınında kamp yapın veya konaklamada kalın.
3. Gün: Uluru-Kata Tjuta Milli Parkı
Sabah: Uluru-Kata Tjuta Milli Parkı’na doğru yola çıkın.
Öğle: Uluru’yu keşfedin ve ikonik monolitin etrafında temel bir yürüyüşe çıkın. Kırmızı kanguru ve çeşitli kuş türleri gibi yaban hayatını arayın.
Öğleden sonra: Kata Tjuta’yı (Olgalar) ziyaret edin ve muhteşem manzaralar ve potansiyel yaban hayatı karşılaşmaları için Rüzgarlar Vadisi yürüyüşüne çıkın.
Akşam: Taşrada büyülü bir an olan Uluru’da gün batımını deneyimleyin.
4. Gün: Kings Kanyonu
Sabah: Kings Canyon’a doğru yola çıkın.
Öğle: Kings Canyon’da Rim Walk’ta yürüyüş yapın, kara ayaklı kaya valabileri ve çeşitli kuş türleri gibi yaban hayatını gözlemleyin.
Öğleden sonra: Cennet Bahçesi’ni ve Kings Kanyonu’ndaki Amfitiyatro’yu keşfedin.
Akşam: Alice Springs’e geri dönün veya benzersiz bir deneyim için taşra yıldızlarının altında kamp yapmayı düşünün.
Bol su, sağlam ayakkabılar ve değişen sıcaklıklara uygun giysiler getirmeyi unutmayın. Ayrıca seyahatinizden önce herhangi bir seyahat kısıtlaması veya park kapanışı olup olmadığını kontrol edin. Seyahat planınızı ilgi alanlarınıza ve karşılaşmayı umduğunuz spesifik yaban hayatına göre ayarlayın.
Avustralya Taşrası Neresi
“Avustralya taşrası” terimi genellikle Avustralya’nın büyük kent merkezlerinden uzak, genellikle kırsal veya az nüfuslu bölgeleri ifade eder. Avustralya’nın büyük bir kısmı ıssızdır ve geniş bozkırlar, çöller ve dağlık alanları içerir. Bu bölgeler genellikle “taşra” olarak adlandırılır.
Avustralya taşrası, zengin doğal güzelliklere, vahşi yaşamın çeşitliliğine, yerel kültürlere ve geleneklere ev sahipliği yapabilir. Outback olarak da bilinen bu alanlar, genellikle sıcak ve kurak iklimlere sahiptir. Kızılderililerin kültürleri, bozkırın eşsiz bitki örtüsü ve çeşitli vahşi yaşam, bu bölgelerin öne çıkan özelliklerindendir.
Eğer “Avustralya taşrası” hakkında daha spesifik bir konu veya bölge öğrenmek istiyorsanız, lütfen daha fazla ayrıntı sağlayın
0 notes
tripuck · 2 months
Link
0 notes
yeyandiarys · 1 year
Text
Tumblr media
Benmişim -neymiş?- su sesiymiş
Oymuş -cam kırıkları gibi gövdemi yakan-
Yanağında sardunya kokusuyla yazdan
Kimmiş o gelen ya giden kimmiş
Bir yabancı mı, yoksa bir ermiş
Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan.
Güneş mi batarmış bir özel isim bitirir gibi
Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan
Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan
Kim koparmış dalından bu yabanî incirleri
Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri
Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan.
Yıldızlar, büyülü ülke, adımı unutturan
Bir kaya, bir ot, bir akarsu
Hangi yaz şarkıcılarının ürpertili korosu
Ki bütün ölüleri sağa çıkaran
Ve kenti bir ölüm derinliğine salan
Yani bir gül solarken bir gülün açma korkusu.
Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmus ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum.
Gelmiş Bulundum-Edip Cansever
0 notes
gezinipaylas · 4 years
Text
Kelebekler Vadisi Muğla’nın Büyülü Dünyası
Tumblr media
Kelebekler vadisi, Muğla ilinde yer almaktadır. Tam konumu ise ünlü turizm bölgesi olarak Fethiye ilçesinin Ölüdeniz beldesinde bulunur. Ülkemizin dört bir yanı gerçekten ayrı bir cennet. Adımınızı nereye atarsanız atın hem tarihi hem doğal güzellik çıkıyor. Doğudan batıya, kuzeyden güneye nereye giderseniz gidin büyüleyici manzaralar hep bizleri karşılıyor. Bu defa rotamız da Ege bölgesi var. Ege dediğimizde aklımıza masmavi denizleri, tarih kokan Yunan antik kentleri gelir. Elbette sadece Ege bunlardan ibaret değil.Bölge bizleri büyüleyen bir vadiye ev sahipliği de yapıyor. Vadi, 1990’lı yıllardan sonra keşfedilmiş. Öncesinde bilinse de 1995 yılında sit alanı kabul edilmesinden sonra ilgi çekmeye başlamış. Günümüzde de birçok turistin uğrak noktası haline gelmiş.Vadi ismini 80’i geçkin türde yer alan kelebeklerden almış. Kendine özgü bir yapısı ve doğallığı ile insanları adeta kendine çekmeyi başarmıştır.
Ege’nin Doğal Güzelliği
Vadi isminin farklı bir hikayesi daha vardır. 70’li yıllarda bölgeye giden fotoğrafçı Rıfat Kılar’ın da Kelebekler Vadisi isminin oluşmasında payı vardır.  Burada kelebeklerden etkilenen Kılar, isminin ‘’Kelebekler Vadisi’’ olabileceğini düşünmüş. Daha sonra arkadaşı buraya bir işletme kurarak vadinin bu isimle anılmasını sağlamıştır. Vadinin içinde yer alan dağlık alan dünya mirası tarafından korunması önerilmiş bir yerdir. Kayalıklar, büyük sarp şeklindedir. Devasa boyutlarıyla uzaktan adeta bizlere görsel bir şölen sunmaktadır. Kayalıkların tam ortasından akan şelale hem doğallığa vurgu yaparken hem de görenleri mest etmekte. Derenin oluştuğu kısım ise, Akdeniz'e direkt dökülmektedir. vadinin doğal görüntüsünü koruyan nadir yerlerden biridir. İyi sahip çıkılan bölgede otel bulamazsınız. Sadece çadır ve ağaç tarzında evlerde konaklama imkanı mevcuttur. Bu sayede ilk günkü güzelliği ile günümüze kadar gelebilmiştir. Adım başı işletmeler olmaması büyük bir avantajdır.Tabiatın güzel bir hediyesi olan vadi insanlar tarafından da korunması oldukça önemlidir. Bölgenin kesişim noktasında yer alması, insanlar tarafından sıklıkla ziyaret edilmesine sebep olur. Ege ile Akdeniz’in inceliklerini vadide görebilmek mümkündür. Kelebekler Vadisi Neden Ziyaret Etmeliyim? Öncelikle bu güzel vadi, yeşili ve maviyi birleştiren bir mekandır. Hem ormanlık alan hem de denizden vazgeçmeyenler ziyaret etmelidir. Ayrıca tekne ve yat gibi etkinliklerinde olduğu mekan da gezintiyi bir üst sınıfta yaşayabilirsiniz. Konum olarak Ölüdeniz e yakın olması bölgeyi daha da cazip hale getirmekte. kamp içinde tarifi sayılamayacak bir deneyim sunuyor. Her sene yerli ve yabancı birçok turist bu bölgede kamp yapmak için geliyor. Doğa yürüyüşleri ve kaya tırmanışları gibi etkinliklerinde yapıldığı bir bölgedir. Ayrıca iç kesimine doğru gittiğinizde Babadağ sizleri karşılıyor. Dağın yamacı, yamaç paraşütü yapanlarla dolup taşıyor. Bölgeyi kuş bakışı görmek isteyenler için müthiş bir fırsat. vadi kuş bakışı baktığınızda manzara karşısında şaşkınlığınızı koruyamayacaksınız. Havadan deniz ve ormanın birleşimine tanıklık etmek ve fotoğraflamak eşsiz bir duygu yaşatıyor. Kelebekler Vadisi Kamp Alanı Yaşanılacak en güzel kamp alanlarından birini oluşturuyor. Çoğu insan bölgeye sadece kamp yapmak için geliyor. Kelebek vadisi kamp etkinliği ile insanlara doğal yaşam imkanı sunuyor.Kamp yapmaya karar verdiyseniz, yazın yoğunluğunu dikkate alarak ona göre plan yapmakta fayda var. Bölgeye ister kendi çadırlarınızla gelebilirsiniz isterseniz de orada yer alan çadırları kiralayabilirsiniz.Çadır taşıma işine bulaşmak istemeyenler için günlük 80 ile 100 lira arasında bir fiyatı bulunuyor.Ancak fiyatın içinde açık büfe sabah kahvaltısı ve akşam yemeği yer alıyor. Kendi çadırınız la gitmek isterseniz 20 lira konaklama bedeli ödemeniz gerekir. Fiyatlar dönemsel değişiklik gösterebilir. Rotanız yeşil ve mavi olsun… https://youtu.be/-G6I2wgWgXY Read the full article
1 note · View note
yeniyeniseyler · 4 years
Text
TV'de Bu Akşam (13 Ağustos 2020 Perşembe - Prime-Time Yayın Akışı)
TV’de Bu Akşam (13 Ağustos 2020 Perşembe – Prime-Time Yayın Akışı)
Ana akım televizyon kanallarının (TRT 1, Star, SHOW, atv, Kanal D, FOX, TV8)  günlük prime-time yayın akışlarını bu başlığımızda bulabilirsiniz.
  TRT 1 20:00 Yerli Dizi / Şampiyon 23:15 Yerli Dizi / Tövbeler Olsun (Tekrar) 02:05 Yerli Dizi / Yeşil Deniz (Tekrar)
  Star 20:00 Yabancı Sinema / The Lost World: Jurassic Park – Kayıp Dünya: Jurassic Park 22:45 Yerli Sinema / Çember (Tekrar) 00:50…
View On WordPress
0 notes
tunamustafayasar · 5 years
Text
Devlerin Hazinesi
Ümit ve İhsan iyi arkadaştılar. Hep beraber gezerlerdi. Bazen okuldan kaçarlar olmadık yerlere giderlerdi. Bu okulun hemen dibinden başlayan dağlık alanın cazibesindendi.
Cevdet öğretmen sınıfta bir gün devlerden bahsetti. “Çocuklar devler yöremizde de yaşamış. Söylenceye göre şu gördüğünüz dağlarda, bir mağaranın içinde, kendilerini uyandıracak kişileri beklerlermiş. Öyle her insan gibi de uyanmazlarmış.”
Ümit söz istedi. “Öğretmenim bu dağlarda hiç mağara yok. Belki bahsettiğiniz mağara zaman geçtikçe girişi kayalarla tıkanmış olabilir. Büyüklerim bana ‘devin yeri ancak dolunay zamanında bulunur’ demişti. Galiba dolunay kayalara gelgit çekimi yapıyor olmalı ki efsane de uyandırılmaları böyle oluyor.”
Öğretmen “Bende söylediklerimi bu yörede duydum. Yani babalarınızdan dedelerinizden.”
Tam o esnada tenefüs zili çaldı. Ümit İhsan’a “Son dersimiz de boş. Seninle okulu kıralım mı. Hem dağda ulaştığımız yerin ötesine geçeriz. Biz sabahçıyız. Evden soranlar olursa ‘öğretmen salmadı, program yaptık’ deriz.”
İhsan “Dağa şimdi çıkmaya başlasak iki saatimizi alır. İki saatte iniş. Akşamı buluruz. Benim kafama yattı. Hadi gel çıkalım.”
Ümit ve İhsan okulun bahçesinde sağına soluna baktı. Kargaşa içindeki öğrenciler kısıtlı tenefüslerini sıra dışı bağırarak, çağırarak kullanıyorlardı. Öğretmenler görünürlerde yoktu. Yalnız okulun çıkış kapısını kullanamazlardı. Kamera vardı. Tek çıkış yeri öğretmenler odasını gören bahçe duvarıydı.
Duvardan atladıklarında “Hey sen.” diyen birini duydular. Ama iki arkadaş başlarını eğerek okul duvarından uzaklaştılar. Ormana girdiklerinde rahat bir nefes aldılar.
İhsan “Oğlum Ümit öğretmen devlerden bahsetti. Bu devlerle karşılaşacağımızın işareti olmasın. Kim ister birkaç devin kovalamasını. Kaçmasına kaçarız. Ya bize kocaman kayalar fırlatırsa. Adı üstünde dev. Bizim fırlatacağımız taşlar gibi olmaz.”
Ümit “Şimdiden hayal kur bakalım sen. Devlerin yanına vardığımızda gerçek hayali o zaman görürsün. Sen galiba korkmak istiyorsun. Ama yinede tedirginim. Çünkü sen aksi bir şey söyledin. Ben de devleri hafife aldım. Hep senin yüzünden. Başımıza bir şey gelirse yarı yarıya ortağımsın.”
Çıka çıka en son vardıkları yere geldiler. Ümit “Buradan öteye hiç geçmedik. Ne dersin ileride ki kayalıklara gidelim mi. Bence oraları görmediğimiz için ilginç yerler olmalı.”
İhsan bir şey demedi. Arkadaşının yürümesi ile onu takip etti. Kayalıklara geldiklerinde ilginç oyuklar gördüler. Birkaç tanesini incelediler. Son gördükleri oyuk genişçeydi. İçine girdiler. Bir mağaraya girdiklerini anladılar. Çantalarından fenerlerini çıkardılar.
O da ne. Duvarda bir düzine yazı gördüler. Hiyeroglife benziyordu. Ama en son satır Latince harflerle yazılmıştı. Ümit yazıyı Türkçe diliyle okumaya çalıştı. “Banutukukutukku.” Deyince yer sarsıldı. Toprağın altından önce bir yükselti oluştu. Bir göz, sonra bir burun ortaya çıktı.
Ümit “Bu dev tamamen uyanmadan buradan çıkalım.”
Ama İhsan donmuş kalmıştı. Hipnotize olmuştu. Ümit onu birkaç defa daha sarstı. İhsan “Bana bir şey olduğu yok. Sarsmayı kes. Ben korkmuyorum. Gördüğümüz dev bize zarar veremez. Devin boyu çok büyük. Yerinden doğrulamaz ve kimseyi yakalayamaz. Beni bırak ta bu tarihe şahitlik edelim.” Ümit sus pus oldu.
İhsan’ın söylediklerinde doğruluk payı vardı. Ama… “Tamam ayağa kalkamaz. Ya sürünmeyi akıl ederse.” Dedi Ümit.
İhsan korku içinde “Ne?” diyebildi. Bu aklına gelmemişti. Korku ile karışık bir sallanma yaşadı. Dev bütün uzuvlarını toprak altından çıkarmıştı.
Dev konuşmaya başladı. “Siz ikiniz yoksa annemin bana bıraktığı yiyecek misiniz?”
Ümit “Sen bizi geri zekalı bir yiyecek zannediyorsun. Bu sorunu hakaret kabul ediyorum. Ve diyorum ki sen bir taş kafasın.”
Dev o an kükredi. Doğruldu.
Ümit “Hemen çıkalım. Dev sürünecek. Çabuk.” Dışarıya çıktılar. Tek kurtuluşları tepeden aşağıya inen ormanın içine girmekti.
Ümit “Görünmeden inelim. Yavaş inelim. Dev tepede bizi görmeye çalışıyordur. Bizi göremediği için inmeyi akıl edemiyor. Zaten akşam oldu. Bizi bundan sonra hiç göremez.”
İhsan “Nasıl olur koskoca bir kafa ve vücudu toprağı yararak dışarı çıktı. Okumak güzeldir derler ama sen o Latince kelimeyi okuyunca uyuyan devi uyandırdık.”
Ümit “Ben de şaşırdım kaldım. Acaba diyorum o büyülü sözü ölü bir canlıya söylesem dirilir mi ki?”
İhsan “O söz mağarada geçerlidir. Denemeni hiç tavsiye etmem. Bir devi uyandırdık. İkincisi için henüz hazır değilim.”
İki arkadaş arada bir devi görmeye çalışıyordu. Ne kadar bakarlarsa baksınlar dev ortalıkta yoktu. Belki de dev mağarasına geri girmişti. Bunu bilemezlerdi.
Dağdan inmişler evlerine gidiyorlardı. Ümit’in evi köy yolunun girişindeydi. İhsan arkadaşını uğurlamak için bekledi. Ümit birkaç defa evin kapısını çaldığı halde açan olmadı. “Tabi ya biz ikimiz firariyiz. Dedi. Annem benim geciktiğimi öğrenince okula gitmiş, seninle benim kayıp olduğumuzun farkına varmıştır. Bizimkiler sizde olmalı.”
Beraberce ilerlediler. O an dağdan büyük kaya parçaları kopup yuvarlanıyordu. Parçalar yola kadar iniyordu. İhsan ileriden evini ve önünde ki kalabalığı görünce bağırdı. “Hey biz buradayız. Kaybolmadık.”
Ama iki kayıp çocuğun anne ve babası öyle düşünmüyordu. Aileler hiçte sevimli görünmüyordu.
İhsan “Dağda mağara bulduk. Bize anlattığınız dev masalı gerçekleşti. Dev peşimizdeydi. Zor kaçtık.”
İhsan’ın babası “Hadi oradan yalancı. Yalanını bana yutturamazsın.”
İhsan “Öyleyse dağdan yuvarlanan kayalarda neyin nesi. Belli ki dolunay olmadığı için uyanan dev taşa dönüşüp dağdan aşağıya yuvarlandı.”
Babası karşılık vermedi. İhsan bundan cesaret alarak “Baba akşam söz bütün ödevlerimi yapacağım. Yarın tatil. Arkadaşlarımla yarın istediğimiz gibi gezelim mi?” dedi.
Baba “Ödevlerini yaparsan sorun olmaz. Ama bana bir dev gördüm deme. Çünkü yalan söylemiş olursun.”
İhsan bir karşılık vermedi. Ne dese boştu. Babasını inandıramazdı artık. Doğru olduğunu bildiği bir şeyi savunmadı. Aileler dağıldı. Evlerine çekildi.
Sabaha doğruydu. İhsan babasına verdiği sözü yerine getirmenin rahatlığıyla doğruca Ümit’lerin evine koştu. Onu evinden aldı. Yanına macera ve gezmeyi seven diğer iki arkadaşını da alıp yürüyüşe geçtiler. Hedef yeni keşfettikleri mağaraydı.
Zirveye zorda olsa kısa sürede çıktılar. Mağaraya ilk giren Ümit oldu. Ardından diğerleri.
Ümit “Arkadaşlar devler gelmeden şu kitabeyi yerinden sökelim. Çünkü değerli bir şey. Çok eski bir yazıyı barındırıyor. Kitabeyi bırakırsak dev zarar verebilir. Çünkü onu uyandıran levhayı bir daha uyanmamak için parçalayabilir.”
Ve levhayı yerinden çıkarmaya çalıştılar. Olmadı. Dev bir kaya gibi yerinden kıpırdamıyordu. Küçük sivri taşlarla levhanın kenarlarında oyuk açmaya çalıştılar. Yine olmadı.
Ümit “Arkadaşlar ne yaparsak olmuyor. Böyle yaparsak kitabeye zarar vereceğiz. En iyisi bırakalım. Dedi ekledi. Gelin mağaranın içine doğru, gittiği yere kadar yürüyelim.” Ve dört öğrenci arkadaş önlerine fener tutarak ilerledi.
O da ne. Karşılarına kir pas içinde bir kapı çıktı. Kapı olduğu belliydi ama taştandı. Kapıyı iyice incelediler. Ağır kapıyı yerinden oynatmak için fikir yürüttüler. Akıllarına bir şey gelmedi.
Ümit “Durun bir dakika. Üstündeki levhada iki tane Latince kelime var. “ Ümit okudu. “Open the door.” Dedi. Kapı kıpırdanmaya başladı. Yavaş yavaş açılıyordu kapı. Sonuna kadar açıldı. Korkuyorlardı.
Ümit “İçeriden yaşayan bir yaratık olursa beraberce kaçacağız. Ayrı ayrı değil.” Ümit kapkaranlık içeriye fenerini tuttu. O an gözleri ışıl ışıl oldu. Her yer altın eşyalar ile doluydu. Bir müddet bu büyülü atmosferi seyrettiler.
Ümit “Yanımıza bu hazinelerden almayacağız. Lanetli olabilir. Ama onun yerine cep telefonum ile bol bol fotonuzu çekeceğim.”
Ümit ve arkadaşları yanlarına hazinelerden almadılar ama avuçlarını mücevher ve sikkelere daldırdılar. Oynadılar, döktüler, saçtılar. Son olarak Ümit hazinelerin önünde tek tek arkadaşlarının fotoğraflarını çekti. Sonra “Artık çıkalım buradan.” Dedi.
Hızla hazine odasını terk ettiler. İşin tuhafı onlar çıkınca taş kapı kendiliğinden kapandı. Daha da ilginci Ümit’in çektiği tüm fotoğraflar kendiliğinden silinmişti.
Ümit “Arkadaşlar hazineler gerçekten lanetliymiş. Fotoğraflarınız kendiliğinden silindi. Bir de o altın sikkelerden aldığınızı düşünün. Gerçekten korku verici.” Dedi. Mağarayı terk edip dağdan aşağıya indiler.
Tuna M. Yaşar
1 note · View note
izimbozada · 2 years
Photo
Tumblr media
🛶 Dalyan’da sabah nehir kenarında uyanmayı tercih eden kimler? Şimdi burada olmak istesen yanında kimin olmasını isterdin, hadi yoruma adını yaz ve #berabergidelim demeyi de unutma👐👩🏼‍🌾 🏠 Akdeniz yazında yolculuğa Dalyan’da devam ediyorum. Yavaşın bir hızlısı şeklinde sürdüğüm araba ile bu büyülü coğrafyada bir sürpriz gibi karşıma çıkıyor Yalıçapkını Göl Evleri. @yalicapkinirest Dalyan’ın özgün doğasından ilham almış Yalıçapkını Göl Evleri; saf, Dalyan Nehri’nin havasını taşıyan, serin serin iki tane göl evinden oluşuyor. Ev sahibesi Gizem Hanım misafirlerine evlerindeki konforu yaşatmayı amaçlamış içinde mutfağı da olan bu göl evleri ile. Bir otel odasından daha fazlası olsun istemiş. Tatillerin riske atılmayacak kadar değerli ve kısa olduğunu düşünerek, en küçük detaylara bile önem vermiş. Ev sahibemiz özellikle temizlik konusunda çok titiz, evlerin mis gibi kokusundan anlıyorum bunu direkt. Evlerin bir diğer güzel yanı nehrin kıyısında olması. Belki siz de sabah böyle uyanmayı tercih edip, benim gibi kaldığım odanın iskelesinden tekne ile alınıp direkt İztuzu Plajı’nda sabah denizde yüzmeyi tercih edersiniz... Yalıçapkını Göl Evi’nin en çok tadını çıkaracaklar, birlikte tatile çıkmış arkadaş grupları, aileler olacak. 1+1 ve 2+1 şeklinde 2 tane evi olduğu için; Yalıçapkını’nı kolayca grubunuza özel hale getirebilirsiniz. Nehre sıfır konumuyla dinlenme amaçlı ya da özel bir çalışmanızı (yazmak gibi) gerçekleştirmek için de çok uygun bir yer. Yalıçapkını’nın yanındaki restoranlarında; yörenin peynir, zeytin, zeytinyağı, sebze ve meyveleri, kendi tereyağları ve sağlıklı seçimler ile hazırlanmış reçellerinden hazırladıkları ev tipi ürünler ile zengin bir kahvaltı ikram ediliyor. 1+1 göl evinin fiyatı 1.980 Liradan başlıyor. Bir parantez: (Küçük Oteller okuyucularıma özel serpme kahvaltı dahil.) 📞 Telefon numaraları: 0 507 954 6370 🐶 Küçük evcil dostlarımıza kapıları her daim açık. Yakın çevrede özellikle zaman ayırın dediğim yerler: Kaunos Kral Mezarları, İztuzu Plajı ve çamur banyosu. 👨‍🌾 Nasıl beğendiniz mi? Yoruma cevabınızı bekliyorum. (at Dalyan Kaunos Kaya Mezarları, Muğla, Turkey) https://www.instagram.com/p/CflJ3eCs4ys/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
sonmuzik · 2 years
Text
Elif Kaya'dan Yeni Tekli "Üzüldün Mü?" Diyor
Tumblr media
Elif Kaya'dan Yeni Tekli "Üzüldün Mü?" Diyor
Elif Kaya'nın "Bir Bilebilsen", "Karanlık Dünyam", "Aşklarca" başta olmak üzere, büyülü sesiyle dinleyicilerin kalplerini fetheden Elif Kaya, yeni teklisi "Üzüldün mü?" de oldukça iddialı... Elif Kaya'nın, söz ve müziği Hüseyin Mehmedoğlu'na, düzenleme, mix ve mastering' i Batu Çaldıran'a ait. "Üzüldün mü?" adlı yeni teklisi, tüm dijital platformlarda Poll Production etiketi ile yayında. Can Koç'tan Yeni Tekli "Salına Salına Gel" Elif Kaya'dan Yeni Tekli "Üzüldün Mü?" Diyor https://youtu.be/3vgR5hpl4-I Read the full article
0 notes
oyuncugil · 2 years
Text
GELMİŞ BULUNDUM
Ben mişim---neymiş?---su sesiymiş
Oymuş---cam kırıkları gibi gövdemi yakan---
Yanağında sardunya kokusuyla yazdan
Kimmiş o gelen ya giden kimmiş
Bir yabancı mı , yoksa bir ermiş
Değilmiş, bir çağrı bile yokmuş uzaktan.
Güneş mi batarmış bir özel isim bitirir gibi
Yanmış bir ağacın yaprakları mıymış kımıldayan
Ne kalmış bir önceden ya da bir sonradan
Kim koparmış dalından bu yabani incirleri
Ya kimmiş kıyıya çeken hayalet gemileri
Ne yazılmış nereye bu garip kargaşadan.
Yıldızlar, büyülü ülke, adımı unutturan
Bir kaya, bir ot, bir akarsu
Hangi yaz şarkıcılarının ürpertili korosu
Ki bütün ölüleri sağa çıkaran
Ve kenti bir ölüm derinliğine salan
Yani bir gül solarken bir gülün açma korkusu.
Şiirler yazdım, kitaplar okudum
Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum
Derinlerde kaldım böyle bir zaman
Kim bulmus ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları
Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum
Tumblr media
1 note · View note
gallipolidaytours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/frig-vadisinin-buyulu-patikalari.html
Frig Vadisi’nin büyülü patikaları
Tumblr media Tumblr media
UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki Frig Vadisi’nin güneybatı koridorlarını keşfetmek üzere Afyonkarahisar’dayım. Türkiye’deki en gözde kültür rotalarından biri olan Frig Yolu, aslında tek bir vadiden ibaret değil. Afyon-Eskişehir-Kütahya ve Ankara arasında 506 kilometrelik büyülü yollar ağının toplamından söz ediyoruz. Devasa kaya bloklarına yaptıkları kabartmalar, yazıtlar ve desenlerle insanlığa çok önemli motifler armağan eden Frigler, pek çok müzik aletinin ve çengelliiğnenin mucidi. Friglerin ünlü isimlerinden biri, hayvan masallarının efsanevi babası Ezop.
Tumblr media
Melih Uslu
Antik Kral Yolu’nda
Afyon’un meşhur kaymağının zenginleştirdiği mükellef bir kahvaltıdan sonra doğal açık hava müzesi görünümündeki tarihi Frig Vadisi yürüyüşü için hazırım. Frigya’nın kalbi Göynüş Vadisi’ne Afyonkarahisar- Eskişehir karayolunun 36’ncı kilometresinden kuzeybatıya (sola) saptıktan sonra, yaklaşık 2 kilometrelik bir yolculukla ulaşıyoruz. Sabahın erken saatleri, güneş pırıl pırıl… Antik Kral Yolu’ndan Kibele anıtlarıyla dolu dağlık iç kesimlere uzanıp Aslantaş’ta sona erecek olan yaklaşık 12 kilometrelik yürüyüşümüz eğlenceli başlıyor. Parkurun zorluk derecesi 2 (orta). Yüksek duvarlarında Friglerin kağnı arabalarından kalma derin izlerin olduğu gibi görülebildiği dar bir kaya oluğunun içinden geçip masalsı bir vahaya açılıyoruz. Vadi, kol gücüyle oyulmuş yerleşim alanları, kaya kiliseleri, mezarlar, tapınaklar, irili ufaklı mağaralar ve peribacalarıyla dolu.
Tumblr media
Vadi, kol gücüyle oyulmuş yerleşim alanları, kaya kiliseleri, mezarlar, tapınaklar, irili ufaklı mağara ve peribacalarıyla dolu. Fotoğrafçılar için tam bir cennet.
Büyülü coğrafya fotoğrafçılar için tam bir cennet. Burada kendimi başka bir gezegene gelmiş gibi hissediyorum. Frig Yolu’nda, kayaların ve ağaç gövdelerinin üzerinde periyodik aralıklarla sıralanan kırmızı-beyaz parkur işaretlerini takip ederek ilerliyorum. Türkmen Dağı’nın tüfleriyle örtülü Frig Vadisi’ni kaplayan ve yaşları yaklaşık 14 milyon yıl olan kayalara Ana Tanrıça Kibele kültüne ait çeşitli kabartmalar işlenmiş.
Tumblr media
Emre Gölü
Onlardan biri olan Büyük Kapıkaya Anıtı, Döğer kasabası yakınlarındaki Üçlerkayası Köyü’ne uzanan engebeli arazide karşıma çıkıyor. Yekpare bir kaya parçasının batı yüzü kesilerek yapılmış bir yol üstü açık hava tapınağı bu. Kayanın yapısı gevşek olduğu için üstteki üçgen çatı bölümü erimiş ve ön yüzde açılan bir niş içerisine Tanrıça Kibele’nin ayakta duran kabartması yapılmış. MÖ 7’nci yüzyılda inşa edildiği düşünülen bu anıtın önünde, Kibele onuruna düzenlenen törenler için yapılmış bir sahanlık var. Kare planlı nişin içine yerleştirilen Kibele kabartması, 1990’lara kadar buradaymış.
Tumblr media
Göl kenarındaki kafeden buz gibi ayranlar.
Maalesef defineciler çalmış. Yine de görülmeye değer. Yürüyüşümüzün devamında karşımıza çıkan şaşırtıcı kayaları, insanlara ve nesnelere benzetme oyunuyla yolumuza devam ediyoruz. Yükseklikleri yer yer 10 metreye ulaşan dik kayalar eşliğinde, rotamızın üzerindeki en görkemli Frig kaya tapınağı olan Aslankaya Anıtı’na varıyoruz. İlk bakışta sıradan bir kaya parçası gibi görünen Aslankaya, biraz dikkat edildiğinde insanı şaşırtıyor. Yan yüzeydeki devasa aslan figürü, etkileyici boyutlarda. Geometrik kabartmalarla süslü ön cephesiyle dönemin taş işlemeciliğinde ulaşılan noktayı gösteriyor. ‘A.R.O.G’ filminin çekildiği tarihi kaya yerleşimini gördükten sonra, güneşin sıcak yüzünü iyiden iyiye göstermeye başladığı öğle saatlerinde Emre Gölü kıyısında mola veriyoruz. Doğal bir film platosunu çağrıştıran bölge, aynı zamanda akşam çadır kampı kuracağımız yerin ta kendisi. Afyon’a 50 kilometre uzaklıktaki göl, Frig Vadisi’ni keşfetmeye gelen gezginler için keyifli bir dinlenme adresi. Bölgede yapılan yatırımlarla Frig Medeniyet Bahçesi’ne dönüştürülen Emre Gölü, yeni konseptiyle alternatif turizme yelken açıyor.
Balonla gezinti de var
Gölün huzurlu kıyısındaki kır kahvesi panoramik bir seyir imkânı sunarken, Frig eserleri ve motifleri temel alınarak hazırlanan ‘Kral Midas’ adlı kayık, isteyenleri gölde gezintiye çıkarıyor. Arzu edenler sıcak hava balonuyla vadinin dev bir karınca yuvasını andıran coğrafyasını kuşbakışı izleyebiliyor. Moladan sonra Kayıhan’daki Göynüş Vadisi’nin heyecan verici köşelerinden biri olan Maltaş’a yaklaşıyoruz. Yakın zaman önceye kadar küçükbaş ve büyükbaş hayvanların dinlendirildiği bir açık hava ahırı olarak kullanıldığı için yöre halkı tarafından bu isimle adlandırılan Maltaş, Frig tarzı tipik bir tapınak cephesi aslında. Artık rotamızın finaline doğru yaklaşıyoruz. Yere saplanmış balta taşlarını anımsatan dev sivri kayalarla çevrili ilginç eskiçağ yerleşiminin yolları, vadi boyunca kayalara oyulmuş onlarca Frig eserini saklıyor. Maltaş’a yaklaşık 500 metre mesafede iki önemli Frig eseri daha bizi bekliyor. Anıtsal nitelikte iki mezar odasına sahip Yılantaş bunlardan biri. Konuklarına mitolojik hikâyeler fısıldayan karmaşık bir kaya ormanının kıyısındaki anıtın doğusunda, aynı kayalıkların devamındaysa Aslantaş var. Kapı boşluğunun her iki yanında ayağa kalkmış, karşılıklı iki heybetli aslan ve ayaklarının altında birer yavru aslan kabartmaları var. Önemli bir Frig kralının mezarı olduğu düşünülen Aslantaş’ın, MÖ 7’nci yüzyılda yapıldığı sanılıyordu. Oysa araştırmalar, bu kaya mezarının geçmişinin çok daha eskiye uzandığını ortaya çıkarmış. Güneş batarken Kral Midas’ın sırrını kuyuya fısıldayan Frigyalı berberin “Midas’ın kulakları eşek kulakları” cümlesini tekrarlayıp bu büyülü coğrafyaya veda ediyorum. Tekrar gelmeye söz vererek…
0 notes
tripuck · 7 months
Link
0 notes
traveltourstrips · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/frig-vadisinin-buyulu-patikalari.html
Frig Vadisi’nin büyülü patikaları
Tumblr media Tumblr media
UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki Frig Vadisi’nin güneybatı koridorlarını keşfetmek üzere Afyonkarahisar’dayım. Türkiye’deki en gözde kültür rotalarından biri olan Frig Yolu, aslında tek bir vadiden ibaret değil. Afyon-Eskişehir-Kütahya ve Ankara arasında 506 kilometrelik büyülü yollar ağının toplamından söz ediyoruz. Devasa kaya bloklarına yaptıkları kabartmalar, yazıtlar ve desenlerle insanlığa çok önemli motifler armağan eden Frigler, pek çok müzik aletinin ve çengelliiğnenin mucidi. Friglerin ünlü isimlerinden biri, hayvan masallarının efsanevi babası Ezop.
Tumblr media
Melih Uslu
Antik Kral Yolu’nda
Afyon’un meşhur kaymağının zenginleştirdiği mükellef bir kahvaltıdan sonra doğal açık hava müzesi görünümündeki tarihi Frig Vadisi yürüyüşü için hazırım. Frigya’nın kalbi Göynüş Vadisi’ne Afyonkarahisar- Eskişehir karayolunun 36’ncı kilometresinden kuzeybatıya (sola) saptıktan sonra, yaklaşık 2 kilometrelik bir yolculukla ulaşıyoruz. Sabahın erken saatleri, güneş pırıl pırıl… Antik Kral Yolu’ndan Kibele anıtlarıyla dolu dağlık iç kesimlere uzanıp Aslantaş’ta sona erecek olan yaklaşık 12 kilometrelik yürüyüşümüz eğlenceli başlıyor. Parkurun zorluk derecesi 2 (orta). Yüksek duvarlarında Friglerin kağnı arabalarından kalma derin izlerin olduğu gibi görülebildiği dar bir kaya oluğunun içinden geçip masalsı bir vahaya açılıyoruz. Vadi, kol gücüyle oyulmuş yerleşim alanları, kaya kiliseleri, mezarlar, tapınaklar, irili ufaklı mağaralar ve peribacalarıyla dolu.
Tumblr media
Vadi, kol gücüyle oyulmuş yerleşim alanları, kaya kiliseleri, mezarlar, tapınaklar, irili ufaklı mağara ve peribacalarıyla dolu. Fotoğrafçılar için tam bir cennet.
Büyülü coğrafya fotoğrafçılar için tam bir cennet. Burada kendimi başka bir gezegene gelmiş gibi hissediyorum. Frig Yolu’nda, kayaların ve ağaç gövdelerinin üzerinde periyodik aralıklarla sıralanan kırmızı-beyaz parkur işaretlerini takip ederek ilerliyorum. Türkmen Dağı’nın tüfleriyle örtülü Frig Vadisi’ni kaplayan ve yaşları yaklaşık 14 milyon yıl olan kayalara Ana Tanrıça Kibele kültüne ait çeşitli kabartmalar işlenmiş.
Tumblr media
Emre Gölü
Onlardan biri olan Büyük Kapıkaya Anıtı, Döğer kasabası yakınlarındaki Üçlerkayası Köyü’ne uzanan engebeli arazide karşıma çıkıyor. Yekpare bir kaya parçasının batı yüzü kesilerek yapılmış bir yol üstü açık hava tapınağı bu. Kayanın yapısı gevşek olduğu için üstteki üçgen çatı bölümü erimiş ve ön yüzde açılan bir niş içerisine Tanrıça Kibele’nin ayakta duran kabartması yapılmış. MÖ 7’nci yüzyılda inşa edildiği düşünülen bu anıtın önünde, Kibele onuruna düzenlenen törenler için yapılmış bir sahanlık var. Kare planlı nişin içine yerleştirilen Kibele kabartması, 1990’lara kadar buradaymış.
Tumblr media
Göl kenarındaki kafeden buz gibi ayranlar.
Maalesef defineciler çalmış. Yine de görülmeye değer. Yürüyüşümüzün devamında karşımıza çıkan şaşırtıcı kayaları, insanlara ve nesnelere benzetme oyunuyla yolumuza devam ediyoruz. Yükseklikleri yer yer 10 metreye ulaşan dik kayalar eşliğinde, rotamızın üzerindeki en görkemli Frig kaya tapınağı olan Aslankaya Anıtı’na varıyoruz. İlk bakışta sıradan bir kaya parçası gibi görünen Aslankaya, biraz dikkat edildiğinde insanı şaşırtıyor. Yan yüzeydeki devasa aslan figürü, etkileyici boyutlarda. Geometrik kabartmalarla süslü ön cephesiyle dönemin taş işlemeciliğinde ulaşılan noktayı gösteriyor. ‘A.R.O.G’ filminin çekildiği tarihi kaya yerleşimini gördükten sonra, güneşin sıcak yüzünü iyiden iyiye göstermeye başladığı öğle saatlerinde Emre Gölü kıyısında mola veriyoruz. Doğal bir film platosunu çağrıştıran bölge, aynı zamanda akşam çadır kampı kuracağımız yerin ta kendisi. Afyon’a 50 kilometre uzaklıktaki göl, Frig Vadisi’ni keşfetmeye gelen gezginler için keyifli bir dinlenme adresi. Bölgede yapılan yatırımlarla Frig Medeniyet Bahçesi’ne dönüştürülen Emre Gölü, yeni konseptiyle alternatif turizme yelken açıyor.
Balonla gezinti de var
Gölün huzurlu kıyısındaki kır kahvesi panoramik bir seyir imkânı sunarken, Frig eserleri ve motifleri temel alınarak hazırlanan ‘Kral Midas’ adlı kayık, isteyenleri gölde gezintiye çıkarıyor. Arzu edenler sıcak hava balonuyla vadinin dev bir karınca yuvasını andıran coğrafyasını kuşbakışı izleyebiliyor. Moladan sonra Kayıhan’daki Göynüş Vadisi’nin heyecan verici köşelerinden biri olan Maltaş’a yaklaşıyoruz. Yakın zaman önceye kadar küçükbaş ve büyükbaş hayvanların dinlendirildiği bir açık hava ahırı olarak kullanıldığı için yöre halkı tarafından bu isimle adlandırılan Maltaş, Frig tarzı tipik bir tapınak cephesi aslında. Artık rotamızın finaline doğru yaklaşıyoruz. Yere saplanmış balta taşlarını anımsatan dev sivri kayalarla çevrili ilginç eskiçağ yerleşiminin yolları, vadi boyunca kayalara oyulmuş onlarca Frig eserini saklıyor. Maltaş’a yaklaşık 500 metre mesafede iki önemli Frig eseri daha bizi bekliyor. Anıtsal nitelikte iki mezar odasına sahip Yılantaş bunlardan biri. Konuklarına mitolojik hikâyeler fısıldayan karmaşık bir kaya ormanının kıyısındaki anıtın doğusunda, aynı kayalıkların devamındaysa Aslantaş var. Kapı boşluğunun her iki yanında ayağa kalkmış, karşılıklı iki heybetli aslan ve ayaklarının altında birer yavru aslan kabartmaları var. Önemli bir Frig kralının mezarı olduğu düşünülen Aslantaş’ın, MÖ 7’nci yüzyılda yapıldığı sanılıyordu. Oysa araştırmalar, bu kaya mezarının geçmişinin çok daha eskiye uzandığını ortaya çıkarmış. Güneş batarken Kral Midas’ın sırrını kuyuya fısıldayan Frigyalı berberin “Midas’ın kulakları eşek kulakları” cümlesini tekrarlayıp bu büyülü coğrafyaya veda ediyorum. Tekrar gelmeye söz vererek…
0 notes
anzacdaygallipoli · 2 years
Text
Frig Vadisi’nin büyülü patikaları - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/frig-vadisinin-buyulu-patikalari.html
Frig Vadisi’nin büyülü patikaları
Tumblr media Tumblr media
UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki Frig Vadisi’nin güneybatı koridorlarını keşfetmek üzere Afyonkarahisar’dayım. Türkiye’deki en gözde kültür rotalarından biri olan Frig Yolu, aslında tek bir vadiden ibaret değil. Afyon-Eskişehir-Kütahya ve Ankara arasında 506 kilometrelik büyülü yollar ağının toplamından söz ediyoruz. Devasa kaya bloklarına yaptıkları kabartmalar, yazıtlar ve desenlerle insanlığa çok önemli motifler armağan eden Frigler, pek çok müzik aletinin ve çengelliiğnenin mucidi. Friglerin ünlü isimlerinden biri, hayvan masallarının efsanevi babası Ezop.
Tumblr media
Melih Uslu
Antik Kral Yolu’nda
Afyon’un meşhur kaymağının zenginleştirdiği mükellef bir kahvaltıdan sonra doğal açık hava müzesi görünümündeki tarihi Frig Vadisi yürüyüşü için hazırım. Frigya’nın kalbi Göynüş Vadisi’ne Afyonkarahisar- Eskişehir karayolunun 36’ncı kilometresinden kuzeybatıya (sola) saptıktan sonra, yaklaşık 2 kilometrelik bir yolculukla ulaşıyoruz. Sabahın erken saatleri, güneş pırıl pırıl… Antik Kral Yolu’ndan Kibele anıtlarıyla dolu dağlık iç kesimlere uzanıp Aslantaş’ta sona erecek olan yaklaşık 12 kilometrelik yürüyüşümüz eğlenceli başlıyor. Parkurun zorluk derecesi 2 (orta). Yüksek duvarlarında Friglerin kağnı arabalarından kalma derin izlerin olduğu gibi görülebildiği dar bir kaya oluğunun içinden geçip masalsı bir vahaya açılıyoruz. Vadi, kol gücüyle oyulmuş yerleşim alanları, kaya kiliseleri, mezarlar, tapınaklar, irili ufaklı mağaralar ve peribacalarıyla dolu.
Tumblr media
Vadi, kol gücüyle oyulmuş yerleşim alanları, kaya kiliseleri, mezarlar, tapınaklar, irili ufaklı mağara ve peribacalarıyla dolu. Fotoğrafçılar için tam bir cennet.
Büyülü coğrafya fotoğrafçılar için tam bir cennet. Burada kendimi başka bir gezegene gelmiş gibi hissediyorum. Frig Yolu’nda, kayaların ve ağaç gövdelerinin üzerinde periyodik aralıklarla sıralanan kırmızı-beyaz parkur işaretlerini takip ederek ilerliyorum. Türkmen Dağı’nın tüfleriyle örtülü Frig Vadisi’ni kaplayan ve yaşları yaklaşık 14 milyon yıl olan kayalara Ana Tanrıça Kibele kültüne ait çeşitli kabartmalar işlenmiş.
Tumblr media
Emre Gölü
Onlardan biri olan Büyük Kapıkaya Anıtı, Döğer kasabası yakınlarındaki Üçlerkayası Köyü’ne uzanan engebeli arazide karşıma çıkıyor. Yekpare bir kaya parçasının batı yüzü kesilerek yapılmış bir yol üstü açık hava tapınağı bu. Kayanın yapısı gevşek olduğu için üstteki üçgen çatı bölümü erimiş ve ön yüzde açılan bir niş içerisine Tanrıça Kibele’nin ayakta duran kabartması yapılmış. MÖ 7’nci yüzyılda inşa edildiği düşünülen bu anıtın önünde, Kibele onuruna düzenlenen törenler için yapılmış bir sahanlık var. Kare planlı nişin içine yerleştirilen Kibele kabartması, 1990’lara kadar buradaymış.
Tumblr media
Göl kenarındaki kafeden buz gibi ayranlar.
Maalesef defineciler çalmış. Yine de görülmeye değer. Yürüyüşümüzün devamında karşımıza çıkan şaşırtıcı kayaları, insanlara ve nesnelere benzetme oyunuyla yolumuza devam ediyoruz. Yükseklikleri yer yer 10 metreye ulaşan dik kayalar eşliğinde, rotamızın üzerindeki en görkemli Frig kaya tapınağı olan Aslankaya Anıtı’na varıyoruz. İlk bakışta sıradan bir kaya parçası gibi görünen Aslankaya, biraz dikkat edildiğinde insanı şaşırtıyor. Yan yüzeydeki devasa aslan figürü, etkileyici boyutlarda. Geometrik kabartmalarla süslü ön cephesiyle dönemin taş işlemeciliğinde ulaşılan noktayı gösteriyor. ‘A.R.O.G’ filminin çekildiği tarihi kaya yerleşimini gördükten sonra, güneşin sıcak yüzünü iyiden iyiye göstermeye başladığı öğle saatlerinde Emre Gölü kıyısında mola veriyoruz. Doğal bir film platosunu çağrıştıran bölge, aynı zamanda akşam çadır kampı kuracağımız yerin ta kendisi. Afyon’a 50 kilometre uzaklıktaki göl, Frig Vadisi’ni keşfetmeye gelen gezginler için keyifli bir dinlenme adresi. Bölgede yapılan yatırımlarla Frig Medeniyet Bahçesi’ne dönüştürülen Emre Gölü, yeni konseptiyle alternatif turizme yelken açıyor.
Balonla gezinti de var
Gölün huzurlu kıyısındaki kır kahvesi panoramik bir seyir imkânı sunarken, Frig eserleri ve motifleri temel alınarak hazırlanan ‘Kral Midas’ adlı kayık, isteyenleri gölde gezintiye çıkarıyor. Arzu edenler sıcak hava balonuyla vadinin dev bir karınca yuvasını andıran coğrafyasını kuşbakışı izleyebiliyor. Moladan sonra Kayıhan’daki Göynüş Vadisi’nin heyecan verici köşelerinden biri olan Maltaş’a yaklaşıyoruz. Yakın zaman önceye kadar küçükbaş ve büyükbaş hayvanların dinlendirildiği bir açık hava ahırı olarak kullanıldığı için yöre halkı tarafından bu isimle adlandırılan Maltaş, Frig tarzı tipik bir tapınak cephesi aslında. Artık rotamızın finaline doğru yaklaşıyoruz. Yere saplanmış balta taşlarını anımsatan dev sivri kayalarla çevrili ilginç eskiçağ yerleşiminin yolları, vadi boyunca kayalara oyulmuş onlarca Frig eserini saklıyor. Maltaş’a yaklaşık 500 metre mesafede iki önemli Frig eseri daha bizi bekliyor. Anıtsal nitelikte iki mezar odasına sahip Yılantaş bunlardan biri. Konuklarına mitolojik hikâyeler fısıldayan karmaşık bir kaya ormanının kıyısındaki anıtın doğusunda, aynı kayalıkların devamındaysa Aslantaş var. Kapı boşluğunun her iki yanında ayağa kalkmış, karşılıklı iki heybetli aslan ve ayaklarının altında birer yavru aslan kabartmaları var. Önemli bir Frig kralının mezarı olduğu düşünülen Aslantaş’ın, MÖ 7’nci yüzyılda yapıldığı sanılıyordu. Oysa araştırmalar, bu kaya mezarının geçmişinin çok daha eskiye uzandığını ortaya çıkarmış. Güneş batarken Kral Midas’ın sırrını kuyuya fısıldayan Frigyalı berberin “Midas’ın kulakları eşek kulakları” cümlesini tekrarlayıp bu büyülü coğrafyaya veda ediyorum. Tekrar gelmeye söz vererek…
0 notes
anzacday2015 · 2 years
Text
Frig Vadisi’nin büyülü patikaları
Frig Vadisi’nin büyülü patikaları
UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki Frig Vadisi’nin güneybatı koridorlarını keşfetmek üzere Afyonkarahisar’dayım. Türkiye’deki en gözde kültür rotalarından biri olan Frig Yolu, aslında tek bir vadiden ibaret değil. Afyon-Eskişehir-Kütahya ve Ankara arasında 506 kilometrelik büyülü yollar ağının toplamından söz ediyoruz. Devasa kaya bloklarına yaptıkları kabartmalar, yazıtlar ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yeniyeniseyler · 4 years
Text
TV'de Bu Akşam (24 Temmuz 2020 Cuma - Prime-Time Yayın Akışı)
TV’de Bu Akşam (24 Temmuz 2020 Cuma – Prime-Time Yayın Akışı)
Ana akım televizyon kanallarının (TRT 1, Star, SHOW, atv, Kanal D, FOX, TV8)  günlük prime-time yayın akışlarını bu başlığımızda bulabilirsiniz.
  TRT 1 20:00 Yabancı Sinema / Inception – Başlangıç 23:20 Pelin Çift ile Gündem Özel 01:00 Yabancı Sinema / Inception – Başlangıç (Tekrar)
  Star 20:00 Yabancı Sinema / Dead Man Down – İntikam Benim 22:30 Yabancı Sinema / Dead Man Down – İntikam Benim
View On WordPress
0 notes
turkeytraveltours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/frig-vadisinin-buyulu-patikalari.html
Frig Vadisi’nin büyülü patikaları
Tumblr media Tumblr media
UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki Frig Vadisi’nin güneybatı koridorlarını keşfetmek üzere Afyonkarahisar’dayım. Türkiye’deki en gözde kültür rotalarından biri olan Frig Yolu, aslında tek bir vadiden ibaret değil. Afyon-Eskişehir-Kütahya ve Ankara arasında 506 kilometrelik büyülü yollar ağının toplamından söz ediyoruz. Devasa kaya bloklarına yaptıkları kabartmalar, yazıtlar ve desenlerle insanlığa çok önemli motifler armağan eden Frigler, pek çok müzik aletinin ve çengelliiğnenin mucidi. Friglerin ünlü isimlerinden biri, hayvan masallarının efsanevi babası Ezop.
Tumblr media
Melih Uslu
Antik Kral Yolu’nda
Afyon’un meşhur kaymağının zenginleştirdiği mükellef bir kahvaltıdan sonra doğal açık hava müzesi görünümündeki tarihi Frig Vadisi yürüyüşü için hazırım. Frigya’nın kalbi Göynüş Vadisi’ne Afyonkarahisar- Eskişehir karayolunun 36’ncı kilometresinden kuzeybatıya (sola) saptıktan sonra, yaklaşık 2 kilometrelik bir yolculukla ulaşıyoruz. Sabahın erken saatleri, güneş pırıl pırıl… Antik Kral Yolu’ndan Kibele anıtlarıyla dolu dağlık iç kesimlere uzanıp Aslantaş’ta sona erecek olan yaklaşık 12 kilometrelik yürüyüşümüz eğlenceli başlıyor. Parkurun zorluk derecesi 2 (orta). Yüksek duvarlarında Friglerin kağnı arabalarından kalma derin izlerin olduğu gibi görülebildiği dar bir kaya oluğunun içinden geçip masalsı bir vahaya açılıyoruz. Vadi, kol gücüyle oyulmuş yerleşim alanları, kaya kiliseleri, mezarlar, tapınaklar, irili ufaklı mağaralar ve peribacalarıyla dolu.
Tumblr media
Vadi, kol gücüyle oyulmuş yerleşim alanları, kaya kiliseleri, mezarlar, tapınaklar, irili ufaklı mağara ve peribacalarıyla dolu. Fotoğrafçılar için tam bir cennet.
Büyülü coğrafya fotoğrafçılar için tam bir cennet. Burada kendimi başka bir gezegene gelmiş gibi hissediyorum. Frig Yolu’nda, kayaların ve ağaç gövdelerinin üzerinde periyodik aralıklarla sıralanan kırmızı-beyaz parkur işaretlerini takip ederek ilerliyorum. Türkmen Dağı’nın tüfleriyle örtülü Frig Vadisi’ni kaplayan ve yaşları yaklaşık 14 milyon yıl olan kayalara Ana Tanrıça Kibele kültüne ait çeşitli kabartmalar işlenmiş.
Tumblr media
Emre Gölü
Onlardan biri olan Büyük Kapıkaya Anıtı, Döğer kasabası yakınlarındaki Üçlerkayası Köyü’ne uzanan engebeli arazide karşıma çıkıyor. Yekpare bir kaya parçasının batı yüzü kesilerek yapılmış bir yol üstü açık hava tapınağı bu. Kayanın yapısı gevşek olduğu için üstteki üçgen çatı bölümü erimiş ve ön yüzde açılan bir niş içerisine Tanrıça Kibele’nin ayakta duran kabartması yapılmış. MÖ 7’nci yüzyılda inşa edildiği düşünülen bu anıtın önünde, Kibele onuruna düzenlenen törenler için yapılmış bir sahanlık var. Kare planlı nişin içine yerleştirilen Kibele kabartması, 1990’lara kadar buradaymış.
Tumblr media
Göl kenarındaki kafeden buz gibi ayranlar.
Maalesef defineciler çalmış. Yine de görülmeye değer. Yürüyüşümüzün devamında karşımıza çıkan şaşırtıcı kayaları, insanlara ve nesnelere benzetme oyunuyla yolumuza devam ediyoruz. Yükseklikleri yer yer 10 metreye ulaşan dik kayalar eşliğinde, rotamızın üzerindeki en görkemli Frig kaya tapınağı olan Aslankaya Anıtı’na varıyoruz. İlk bakışta sıradan bir kaya parçası gibi görünen Aslankaya, biraz dikkat edildiğinde insanı şaşırtıyor. Yan yüzeydeki devasa aslan figürü, etkileyici boyutlarda. Geometrik kabartmalarla süslü ön cephesiyle dönemin taş işlemeciliğinde ulaşılan noktayı gösteriyor. ‘A.R.O.G’ filminin çekildiği tarihi kaya yerleşimini gördükten sonra, güneşin sıcak yüzünü iyiden iyiye göstermeye başladığı öğle saatlerinde Emre Gölü kıyısında mola veriyoruz. Doğal bir film platosunu çağrıştıran bölge, aynı zamanda akşam çadır kampı kuracağımız yerin ta kendisi. Afyon’a 50 kilometre uzaklıktaki göl, Frig Vadisi’ni keşfetmeye gelen gezginler için keyifli bir dinlenme adresi. Bölgede yapılan yatırımlarla Frig Medeniyet Bahçesi’ne dönüştürülen Emre Gölü, yeni konseptiyle alternatif turizme yelken açıyor.
Balonla gezinti de var
Gölün huzurlu kıyısındaki kır kahvesi panoramik bir seyir imkânı sunarken, Frig eserleri ve motifleri temel alınarak hazırlanan ‘Kral Midas’ adlı kayık, isteyenleri gölde gezintiye çıkarıyor. Arzu edenler sıcak hava balonuyla vadinin dev bir karınca yuvasını andıran coğrafyasını kuşbakışı izleyebiliyor. Moladan sonra Kayıhan’daki Göynüş Vadisi’nin heyecan verici köşelerinden biri olan Maltaş’a yaklaşıyoruz. Yakın zaman önceye kadar küçükbaş ve büyükbaş hayvanların dinlendirildiği bir açık hava ahırı olarak kullanıldığı için yöre halkı tarafından bu isimle adlandırılan Maltaş, Frig tarzı tipik bir tapınak cephesi aslında. Artık rotamızın finaline doğru yaklaşıyoruz. Yere saplanmış balta taşlarını anımsatan dev sivri kayalarla çevrili ilginç eskiçağ yerleşiminin yolları, vadi boyunca kayalara oyulmuş onlarca Frig eserini saklıyor. Maltaş’a yaklaşık 500 metre mesafede iki önemli Frig eseri daha bizi bekliyor. Anıtsal nitelikte iki mezar odasına sahip Yılantaş bunlardan biri. Konuklarına mitolojik hikâyeler fısıldayan karmaşık bir kaya ormanının kıyısındaki anıtın doğusunda, aynı kayalıkların devamındaysa Aslantaş var. Kapı boşluğunun her iki yanında ayağa kalkmış, karşılıklı iki heybetli aslan ve ayaklarının altında birer yavru aslan kabartmaları var. Önemli bir Frig kralının mezarı olduğu düşünülen Aslantaş’ın, MÖ 7’nci yüzyılda yapıldığı sanılıyordu. Oysa araştırmalar, bu kaya mezarının geçmişinin çok daha eskiye uzandığını ortaya çıkarmış. Güneş batarken Kral Midas’ın sırrını kuyuya fısıldayan Frigyalı berberin “Midas’ın kulakları eşek kulakları” cümlesini tekrarlayıp bu büyülü coğrafyaya veda ediyorum. Tekrar gelmeye söz vererek…
0 notes