#25 Şubat 2017 Pazar
Explore tagged Tumblr posts
Video
youtube
Kaderimin Oyunu - Hande Yener ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Nihavend ... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/akHtn_TrxCU ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Kaderimin Oyunu - Hande Yener ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Nihavend Sofyan Disko Arabesk) Eser Adı:Kaderimin Oyunu Bestekarı:Orhan Gencebay Söz Yazarı:Orhan Gencebay Bm Ne sevenim var ne de soranım Em Bm öyle yalnızım ki çilesiz günüm yok dert araasan çok Em Bm öyle dertliyim ki Bm bana kaderimin bir oyunumu bu A G A aldı sevdiğimi verdi zulumu Bm dünyaya doymadan göçüp gideceğim A G yoksa yaşamanın kanunumu bu A G Em Bm bıktım artık yaşamaktan çekmekle biter mi bu hayat yolu oooooooooff bu yalnızlık bu dertler Bm Em Bm bekleyeceğim bekleyeceğim geri dönmese bile Bm Em Bm alıştım kaderin zulmune artık bana gülmese bile nakarat tekrar edilir Bm Em A Bm Diskografi Ana madde: Hande Yener diskografisi 2000: Senden İbaret 2002: Sen Yoluna... Ben Yoluma... 2004: Aşk Kadın Ruhundan Anlamıyor 2006: Apayrı 2007: Nasıl Delirdim? 2008: Hipnoz 2009: Hayrola? 2010: Hande'ye Neler Oluyor? 2011: Teşekkürler 2012: Kraliçe 2014: Mükemmel 2016: Hepsi Hit Vol. 1 2017: Hepsi Hit Vol. 2 2020: Carpe Diem 2023: Afrodizyak Filmografi Ayrıca bakınız: Hande Yener videografisi 2008: Kraliçe Fabrika'da Turneleri 2015: Sebastian 2015 Tour İşletmeleri 2008: TPA Production 2015: Sebastian 2017: VIP Room 2017: Neo Ayrıca bakınız Dans-pop sanatçıları listesi Klasik Türk müziği şarkıcıları listesi Türk arabesk müziği şarkıcıları listesi Türk halk müziği ses sanatçıları listesi Türk pop müziği kronolojisi Türk pop şarkıcıları listesi Kaynakça ^ a b "Hande Yener'den Yıllar Sonra Gelen İtiraf!". beyazgazete.com. 11 Haziran 2012. 24 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2014. ^ a b c d e f g Süsoy, Yener (16 Ekim 2000). "Sezen'in karşısında zangır zangır titredim". Hürriyet. 4 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2012. ^ a b Gence, Hakan (8 Haziran 2008). "Elektronik rakipler". Hürriyet Pazar. s. 3. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2014. ^ "Hande Yener". Türk Telekom Müzik. 3 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2017. ^ Yılmaz, Mesut (5 Şubat 2015). "Hande'nin zor günleri". Milliyet. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2015. ^ Aydınlık (17 Mart 2024). "Hande Yener'i yıkan ölüm! 'Dünyamı kaybettim bu sabah'". Aydınlık. 17 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mart 2024. ^ "Oray ile Hande'nin Makbule kavgası". Habertürk. 20 Kasım 2010. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Haziran 2014. ^ Sarıipek, Mustafa; Berme, Doğuş Esat (30 Aralık 2012). "Hande Yener'in acı günü!". Marmaris, Muğla. Doğan Haber Ajansı. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2015. ^ Gence, Hakan (29 Mart 2015). "Aşksız seks bana göre değil (sayfa 11)". Hürriyet. 31 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mart 2015. ^ Süsoy, Yener (17 Ekim 2000). "Dul kadın psikolojisine girmem". Hürriyet. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2012. ^ "Beni annem büyüttü". Hürriyet. 28 Haziran 2007. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2014. ^ a b "Hande Yener sevgilisi Ozan Öğüt'le evleniyor". Sabah. 18 Ocak 2015. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Mart 2015. ^ Savaş, Doğan (30 Ekim 2017). "Oğlunu 'ev'lendirdi". Takvim. 30 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ekim 2017. ^ "Kim bu yakışıklı?". Number One Türk. 19 Eylül 2014. 24 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Mart 2015. ^ Sunucu: Cem Özer; Konuklar: Levent Yüksel, Sezen Aksu ve Sertab Erener (28 Ekim 1994). Laf Lafı Açıyor. Mecidiyeköy, İstanbul. Show TV. ^ Altuntaş, Birsen (5 Temmuz 2000). "Avşar'la tanıştı hayatı değişti". Milliyet. 13 Ocak 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2015.
0 notes
Text
Lockheed Martin F-35: ABD'nin vermemekle tehdit ettiği, Türkiye'nin ortağı olduğu savaş uçakları
Tüm haber ve son dakika gelişmelerini Haber İhbar Hattı ile anlık takip edin! Haber için önce http://www.haberihbarhatti.com/2018/lockheed-martin-f-35-abdnin-vermemekle-tehdit-ettigi-turkiyenin-ortagi-oldugu-savas-ucaklari/5161/
Lockheed Martin F-35: ABD'nin vermemekle tehdit ettiği, Türkiye'nin ortağı olduğu savaş uçakları
Telif hakkı Getty Images
Türkiye ile ABD arasında savunma işbirliğinin bir parçası olarak son dönemde sıkça gündeme gelen konulardan birisini de Lockheed Martin F-35 Lightning II savaş uçaklarının teslimi oluşturuyor. Türkiye’nin de ortağı olduğu beşinci nesil savaş uçaklarının ilk teslimatının normal şartlar altında 21 Haziran’da yapılması öngörülüyor. Ancak ABD Kongresi’nde yapılan iki yasal girişimle, tesliminin durdurulması talep ediliyor.ABD Temsilciler Meclisi’nde görüşülmeye başlanan yıllık savunma politikaları yasa tasarısında Türkiye’ye F-35’ler de dahil olmak üzere “büyük savunma malzemelerinin” teslimatının dondurulması isteniyor. Senato’da da F-35 teslimatının dondurulması çağrısı yapan bir yasa tasarısı girişimi var.Türkiye ise bu girişimlere sert tepki gösteriyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo’nun 4 Haziran’da Washington’da yapması beklenen ziyarette bu konunun da ele alınması bekleniyor.
F-35 savaş uçakları ile ilgili son durumu beş başlıkta inceledik:Lockheed Martin F-35 Lightning II projesinde Türkiye’nin rolü nedir? Türkiye, dünyanın önde gelen silah üreticisi Lockheed Martin tarafından geliştirilen Müşterek Taarruz Programı kapsamındaki beşinci nesil savaş uçağı F-35 Lightning II projesine 2002 yılında dahil oldu. Türkiye, F-35 savaş uçaklarının bazı parçalarını tedarik etmesinin yanı sıra filosuna eklemek için 116 adet uçak sipariş etti. Türkiye bayrağı taşıyan ilk F-35 uçağı deneme uçuğunu kısa bir süre önce gerçekleştirirken, ilk uçağın teslimatının ise 21 Haziran’da yapılması bekleniyor.
Telif hakkı Getty Images
Eski Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 2014 yılında yaptığı açıklamada uçaklar için 25 milyar dolar ödeme yapılacağını söyledi. Yapılan anlaşmayla F-35’in bazı parçalarının Türkiye’deki üreticiler tarafından tedarik edilmesi de öngörülüyor. F-35 projesinin web sitesinde yer alan bilgiye göre, bu projenin Türkiye’deki şirketlere toplam katkısı yaklaşık 12 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Şu ana kadar proje ortaklarına sağladığı gelirin ise 5,5 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Projenin tedarikçileri arasında ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, AYESAŞ, Alp Havacılık, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) gibi şirketler yer alıyor. ASELSAN’ın hisseleri, F-35 projesine dahil olmasının ardından yüzde 1400’ün üzerinde değer kazandı. Ancak Kasım ayından bu yana ABD’nin F-35 ile ilgili kısıtlamalar getirebileceği yönündeki haberlerin yarattığı kaygılardan bu yana yüzde 40’a yakın değer kaybetti. Projenin diğer ortakları Avustralya, Belçika, Kanada, Danimarka, İsrail, İtalya, Finlandiya, Japonya, Hollanda, Norveç, İngiltere, ABD ve Güney Kore olarak sıralanıyor. Ancak uçağın üretiminde bazı gecikmeler yaşandı. 2014 yılı itibariyle programının maliyetinin öngörülen bütçeyi 163 milyar dolar aştığı ve öngörülen sürenin de 7 yıl gerisinde olduğu açıklandı. ABD’deki yasal girişimler bu uçakların siparişinin teslimatının ve buna bağlı olarak kullanılan teknolojinin Türkiye’ye aktarımının engellenmesini öngörüyor. F-35 satışını engellemek amacıyla kaç yasal girişim yapıldı? ABD Kongresi’nin bazı üyeleri, Türkiye’de demokrasinin kötüye gitmesi, bazı Amerikan vatandaşlarının tutuklu olması ve Rusya’dan S-400 hava savunma sisteminin satın alınması gibi gerekçeler öne sürerek, F-35 ve daha genel anlamda askeri malzeme satışını kısıtlamaya dönük bazı girişimlerde bulundu. Bu girişimlerden birincisi ABD’nin yıllık savunma politikasını belirleyen yasa tasarısının Temsilciler Meclisi’ndeki taslağına Türkiye ile ilgili yeni bir düzenleme eklenmesi olurken, diğeri de Senato nezdinde F-35 satışı özelinde sunulan yasa tasarısı oldu. Bu girişimlerden ilki savunma harcamalarının düzeyini ve bu fonlamanın kullanımının denetimine dair politikalar belirleyen 717 milyar dolarlık Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası (NDAA).
Telif hakkı Getty Images
ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi’nin yıllık olarak hazırlanan NDAA üzerindeki görüşmelere başlandı.Bu yasa, Kongre’de her yıl kabul edilen en önemli yasal düzenlemeler arasında bulunuyor. NDAA ile askeri maaşlar belirleniyor ve aynı zamanda hangi gemi ya da uçakların modernize edileceği, satın alınacağı ya da hizmetten çıkarılacağına da karar veriliyor. Bu yılki tasarıda, Rusya ve Çin ile askeri mücadeleye karşı atılabilecek adımların yanı sıra Türkiye’ye geçici olarak silah satışının kısıtlanması da yer alıyor. Tasarıda yer alan bir maddede, Savunma Bakanlığı’ndan Kongre’ye Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri inceleyen bir rapor sunması isteniyor ve bu rapor tamamlanana kadar “büyük askeri malzeme satışlarının” askıya alınması öngörülüyor. Bu raporda, “Türk hükümetinin son bir yıl içerisindeki provokatif eylemleri nedeniyle ABD ile Türkiye ilişkilerinde giderek artan gerilimin ABD’nin şu anda Türkiye’den yürütmekte olduğu askeri ve diplomatik faaliyetleri üzerinde yaratacağı etkilere” dair değerlendirmelerinin yer alması istendi. ABD basınına konuyu değerlendiren kıdemli bir komite danışmanı, “Bu tasarı, Türkiye’ye her türlü askeri malzeme gönderimini yavaşlatacak” diye konuştu. Komite yetkilileri, savunma tasarısında yer alan düzenlemelerin tek bir satışı değil, genel olarak belli başlı tüm askeri malzeme satışına yönelik olduğunun altını çiziyor. NDAA’in yasalaşması için yasama sürecinin tamamlanması gerekiyor. Tasarı hem Temsilciler Meclisi’nde hem de Senato’da ayrı taslaklar halinde görüşülüp kabul edilecek. Daha sonra her iki yasama organından temsilciler bir araya gelerek, ortak bir metin üzerinde uzlaşma sağlayacak. Bunun sağlanmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump’ın onayına sunulacak. NDAA’in yasalaşma sürecinin aylarca sürmesi bekleniyor. Tasarının yürürlüğe giren nihai halinde Türkiye ile ilgili ayrı bir düzenlemeye yer verilip verilmeyeceği ise henüz bilinmiyor.
Telif hakkı Reuters
Senato’daki tasarı ne ile ilgili? Türkiye’ye F-35 satışının durdurulmasıyla ilgili ikinci girişim de Senato nezdinde yapıldı. Senato’daki girişimin gerekçesi olarak Ekim 2016’dan bu yana tutuklu bulunan ABD’li Pastör Andrew Brunson’ın cezaevinde olması gösterildi ve sadece F-35 satışını ilgilendiren bir düzenleme olarak sunuldu. Senato’ya sunulan tasarıyı Cumhuriyetçi Senatörler James Lankford ve Thom Tillis ile Demokrat Senatör Jeanne Shaheen hazırladı. Tasarıda, “Türkiye’ye F-35 uçağının teslim edilmesini, teslimatına aracılık edilmesini ya da teslimat için yetkilendirme yapılmasını ve F-35 uçağının bakım veya desteklenmesi için gereken ya da bu kapsamda kullanılabilecek olan tescilli kaynak ya da veri aktarımının durdurulması” istendi. Ayrıca bu kısıtlamanın kaldırılması için Türkiye’nin uyması gereken beş koşul getirildi ve bunlar şöyle sıralandı: “Türkiye’nin NATO’nun ortak operasyon yapma yeteneğini azaltacak adımlar atmaması, NATO varlıklarını hasım olarak görülen aktörlerin erişimine açmaması, NATO üye devletlerinin genel güvenlik durumunu bozacak girişimlerde bulunmaması, ABD’nin yaptırımlar uyguladığı yabancı bir ülkeden savunma malzemeleri ithal etmemesi ya da satın almaması, Bir ya da birden fazla ABD vatandaşını hatalı ya da hukuk dışı bir şekilde tutuklamaması.” Tasarıda, bu koşulların yerine getirilmesi halinde ABD Başkanı Donald Trump’ın Kongre’ye yazılı bir belge sunarak bu sınırlamaları kaldırabileceği belirtildi. Bu tasarı, ilgili Komite’de görüşüldü ancak Senato’nun gündemine getirilmedi.
Telif hakkı Getty Images
ABD daha önce benzer bir adım attı mı? Evet. ABD Dışişleri Bakanlığı, Eylül 2017’de Türkiye’ye 1,2 milyon dolarlık SIG Sauer yarı otomatik silah satışına onay vermeme kararı aldı. Bu kararın alınmasında, Mayıs 2017’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyareti sırasında korumalarının protesto gösterisi düzenleyenlere sert müdahalesinin ABD’de yarattığı tepkiler etkili olmuştu. Erdoğan da satışın rafa kaldırılmasından kısa bir süre sonra yaptığı açıklamada, emniyet teşkilatının ABD’de üretilen bu silahları artık kullanmayacağını açıkladı. Türkiye ne tepki verdi? Başbakan Binali Yıldırım, Şubat ayında BBC Türkçe’ye verdiği mülakatta ABD’nin Sig Sauer satışlarını durdurmasını “gizli ambargo” olarak nitelendirdi.
Telif hakkı AFP
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN televizyonuna verdiği mülakatta, teslimatın engellenmesinin müttefiklik ruhuna uymadığını söyledi.Erdoğan, “Bunlar o kadar enteresan ki; eğer bir ittifak varsa, bir müttefiklik varsa, bu müttefikliğin de bir ruhu vardır. Bu müttefikliğin ruhuna bu bir defa asla uymaz. Şimdi siz bir anlaşma yapıyorsunuz, alışveriş ve bu anlaşmayla Türkiye F-35’lerde ödemelerini takır takır yapıyor. Ondan sonra kalkıp da ‘Ben şimdi sana F-35’leri vermeyeceğim’ diyemezsiniz. Niye? Ben ödemelerimi yapıyor muyum? Ben ticari anlamda buradaki hukuka uyuyor muyum? Öyleyse siz ediminizi yerine getirmeniz lazım” dedi.Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Pazar günü yaptığı açıklamada, satışın iptal edilmesi halinde bunun kabul edilemez olduğunu ve ABD’nin “Türkiye karşılığını alacağını” belirtti.
kaynak: Lockheed Martin F-35: ABD’nin vermemekle tehdit ettiği, Türkiye’nin ortağı olduğu savaş uçakları
Anadolu Ajansı, DHA, İHA tarafından geçilen tüm yerel haberler bölümünde Haberihbarhatti.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen websiteleri ve ajanslardır.
Görüş, öneri ya da şikayetiniz paylaşmak isterseniz, İletişim Formunu doldurarak bize ulaştırabilirsiniz. En kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Facebook sayfamızı takip edin!
Kaynak: http://www.haberihbarhatti.com/2018/lockheed-martin-f-35-abdnin-vermemekle-tehdit-ettigi-turkiyenin-ortagi-oldugu-savas-ucaklari/5161/
#ABDnin#Ettiği#F35#Lockheed#Martin#Öldüğü#ortağı#savaş#tehdit#Türkiyenin#uçakları#vermemekle#Dünya#Güncel
2 notes
·
View notes
Text
Air Italy 25 Şubat’ta faaliyetlerini durduracağını duyurdu https://ift.tt/37iHI3u
Air Italy 25 Şubat’ta faaliyetlerini durduracağını duyurdu. Havayolu, 25 Şubat 2020 tarihine kadar planlandığı gibi uçmaya devam edecek.
Air Italy hisselerinin %49’u Qatar Airways ve %51’i Aga Khan tarafından kurulan Alisarda’ya ait. Yatırım yapılamayan havayolu devam etmekte zorlandı.
Yere indirilen 4 adet Boeing 737 MAX havayolu için çok maliyetli oldu. Bu uçakların servis vermemesi uçui ağını daralttı.
İlk uçuşunu başlattıktan iki yıldan az bir süre sonra İtalyan havayolu Air Italy Salı günü tasfiye edeceğini duyurdu .
Havayolu, 25 Şubat’a kadar uçuş yapmaya devam edeceğini söyledi. Bundan sonra uçuşu olan herkes, havayolundan talep ettiği takdirde para iadesi alacak. 25 Şubat’tan önce seyahat etmeyi planlanan yolcular, seyahat etmek yerine para iadesi talep edebilirler.
Air Italy, 2019’da İzlanda merkezli Wow Air , İngiliz seyahat şirketi Thomas Cook , Hint havayolu Jet Airways ve Fransız bütçe taşıyıcısı XL Airways’in iflasından sonra iflas eden en son havayolu .
Air Italy, eski İtalyan bölgesel taşıyıcı Meridiana’nın etkili bir şekilde yeniden markalanmasıydı.
Qatar Airways, 2017 yılında Meridiana’da% 49 hisseye sahip oldu, elden geçirdi ve geleneksel bir hub ve bağlı bileşen modeli kullanarak uzun mesafe havayolu olarak yeniden markalaştı. Havayolu, İtalya bayrağı taşıyıcısı olan Roma merkezli Alitalia’dan farklı olarak Milano Malpensa havaalanını kullandı.
Havayolunun 2018’de 164 milyon avro ve 2019’da 200 milyon avro zarar ettiği bildiriliyor .
Filosunda Milan Malpensa’dan bölgesel bağlantılar için 20 adet 737 Max uçağı vardı, ancak bu uçaklar Mart 2019’dan beri yere indirildi ve havayolunu uçuş programını yeniden yapılandırmaya çalıştı. Uzun mesafeli uçuşlar için Katar’dan Airbus A330 uçağı kiraladı.
Avrupa Birliği yasaları gereği Katar, havayoluna yatırımı arttıramadı ve nakit enjekte edemedi.
Alitalia aynı zamanda İtalyan hükümetinin kurtarma çabalarına bağlı olarak mali zorluklarla karşılaştı .
Qatar Airways, yaptığı açıklamada havayolunun diğer sahiplerinin zararda çalışmaya devam etmek istemediğini ileri sürdü:
Air Italy’de 28 Eylül 2017’de bir azınlık hissesinin satın alınmasından bu yana, Qatar Airways şirkete ve potansiyeline güçlü bir şekilde inanmış ve uzun zamandır eklenmesiyle Air Italy’nin büyümesini ve istihdam yaratımını iyileştirmek için yönetimin önerilen iş planını desteklemiştir. Airways’in dünyaca ünlü yüksek standartlarına uygun olarak, güzergahlar ve uçuş içi hizmet iyileştirmeleri.
Azınlık hissedarımızın rolüne rağmen, Qatar Airways başlangıçtan itibaren Air Italy’ye sürekli olarak filomuzdan uçak serbest bırakmak ve Air Italy için yeni uçak sipariş etmek, yönetim tercihlerini desteklemek ve gerekli ve izin verildiği şekilde sermaye ve yatırım enjekte etmek için mümkün olan tüm desteği sağladı.
Değişen rekabetçi ortam ve hava taşımacılığı endüstrisini ciddi şekilde etkileyen artan pazar koşulları ile bile, Qatar Airways, azınlık hissedarı olarak şirkete İtalya ve seyahat eden halk için değer yaratma ve tedarik etme konusundaki yatırımlarını sürdürme taahhüdünü sürekli olarak teyit etmiştir. Qatar Airways için çalışanlara odaklanmak, yerel toplulukları ve diğer paydaşları desteklemenin yanı sıra, mükemmellik arayışında temel bir önceliktir.
Bu nedenle Qatar Airways “havayolunun büyümesini destekleme konusunda bir kez daha oynamaya hazır” dedi. Ancak bu açıklamaya göre, “ancak tüm hissedarların taahhüdü ile mümkün olurdu.”
Media Statement on Air Italy https://t.co/SROIaQRFG3 pic.twitter.com/IwZxJKg6JN
— Qatar Airways (@qatarairways) February 11, 2020
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/39pVO4F via IFTTT
0 notes
Text
İnsan İnsanın Kurdudur
Belirgin, bariz ve düpedüz yalın bir biçimde demokrasi istencinin hemen hemen her gün yine yeniden eksiltildiğini görüyoruz. Kaydedilmiş mesafeler, artık bir asırlık serüvenin başlangıcından da geriye düşülmüş bir menzilde çürümeye yerini terk ediyor. Başlanan odaktan çok daha feci bir ülke hakikat kılınıyor. Bu sahanın yaşamla olan ilintisindeki ol aksama gibi, telafisi mümkün olmayacak bir “yıldırı” halinin güncelliği şekillendiriliyor. Ses de, söz de hep naçar kılınıyor. Birbirini duymayan, anlamayan, görmeyen hayatiyet meselini çoktan pas geçmiş her gün gerileyen, her an çürüyen bir uzam hakikat kılınıyor. Birbirinden bihaber kılınmış insanlardan mülhem bir menzil var ediliyor.
Demokrasinin açıkça bu pejmürde zamanlardaki dünyanın dört bir yanında var edilmeye çalışılan sıradanın meseli olduğu unutturulmaya, çürümeye karşı düzenlemelere girişmek terk edilmeye devam ediliyor. Hayat hep ulu orta cürmün kılınıyor. Hayatta var olma, hal ve istenci sekteye uğratılıyor. Bariz bir biçimde sıradanın ol barınağı, yaşamın da teminatı olagelen bir tahayyül giderek işlevsizleştiriliyor. Tümden ülke, bunun ta kendisi üstünden yükseltilmeye devam ediliyor. Yeni diye çıkagelen bayat bir tahayyülün ta kendisi olarak güncelleniyor. Demokrasi varmış gibi yapılırken, hep tersi istikameti arşınlayan sahanın hakikati artık yaşamın her günündedir. Cürümlerle kuşatılmış, cerahate boğdurulmaya çalışılan sıradanın hayatının zehir zemberek kılındığı, bir yer / bir yurt gerçekliğidir mesele.
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Sürücüsü olduğu zırhlı araçla 5 yaşındaki Efe Tektekin'i ezerek ölümüne neden olan polis memuru İ.A., çocuğu görmesinin imkanı olmadığını ve araçta kamera sisteminin bozuk olduğunu ileri sürerek, “Biz devlet adına görev yapıyoruz, önce kendi güvenliğimizi alırız” dedi.
Diyarbakır Bağlar ilçesi Emek Caddesi üzerinde 11 Eylül 2019’da karşıdan karşıya geçmeye çalışan 5 yaşındaki Efe Tektekin'e, sürücüsü olduğu zırhlı araçla çarparak ölümüne sebep olan polis memuru İ.A. hakkında, "taksirle ölüme neden olma" suçundan Diyarbakır 9. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davanın ilk duruşması görüldü. Sanık polis ve avukatı, polis koruması eşliğinde duruşma salonuna gelirken, duruşmada Tektekin ailesi avukatı Sedat Çınar ile Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın ve çok sayıda avukat hazır bulundu.
Duruşmada hakim, avukat sayısının çok olmasına ilişkin, “Ordu olarak buradasınız” demesi dikkat çekerken, Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, Çocuk Hakları Merkezi adına avukatların duruşmaya katıldığını belirterek, son 10 yılda meydana gelen zırhlı araç çarpması sonucu 36 yurttaşın yaşamını yitirdiğini kaydetti. Polisin, önce yurttaşın sonra kendi can güvenliğini alması gerektiğini ifade eden Aydın, polisin can güvenliğini alırken yurttaşların ölümüne neden olduğunu söyledi. Sanığın zırhlı araçların görüş açısının kısıtlı olduğunu söylediğini hatırlatan Aydın, zırhlı araç kullanımının sınırlandırılması gerektiğini dile getirdi. Olayın basit trafik kazası olarak değil, ihmaller sonucu oluştuğunu düşündüklerini dile getiren Aydın, davaya müdahil olma talebinde bulundu. Tektekin ailesi avukatı Sedat Çınar ise, dosya özelinde ve suç kapsamında değerlendirildiğinde suçun “taksirle”değil “olası kastla” işlendiğini, bu yüzden görevsizlik kararı verilerek, dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etti. Hakim, görevsizlik talebinin reddine karar verdi.
Duruşmada savunma yapan sanık polis İ.A., olayın olduğu gün ekip şoförü olduğunu belirterek, “O gün adliye geldik. Tutuklanan birini cezaevine götürdük. Dönüşte en kısa mesafe olan yolu Emek caddesini kullandım. 714 sokak girişine geldiğimizde yoğunluk vardı. Pazar olduğu için dur kalk şekilde gidiyordum. Önümde 15 metre mesafede araç vardı. Onu takip ediyordum. Park edilen araçlar düz değil, açılı olarak park edilmiş ve sokağın yarısına gelmişti. Dolasıyla sokağı tamamen göremiyordum. Sokağı geçtiğimde sol tarafımdan tak diye bir ses geldi. Sağ arka tekerlek kalkıp indi. Durdurdum ve indim. Yerde sağ kolu üzerinde yatmış vaziyette çocuk vardı. Bir kastım yoktu. Ekip şefim ambulans çağırdı. Bu çocuğun ailesi nerede diye bağırdım. 10 dakika geçmesine rağmen aile gelmedi. Sağ taraf kapatıldı ve ambulans geç geleceğini düşündüğümüzden bir vatandaşa ait araçla hastaneye götürdük. Biz hala aileyi arıyorduk. Olaydan sonra ekip şefim gerekli konuşmaları yaptı. Olaydan sonra baya etkilendim. Biz devlet adına görev yapıyoruz, önce kendi güvenliğimizi alırız, hızım 25 km civarındaydı. Bunlar emniyetten istenebilir. Efe Tektekin yaşında çocuğum var. Çocuk yan taraftan geliyor, ön taraftan çarpma söz konusu değildir. Dosyayı daha sonra incelediğimde bilirkişi raporunda sağa doğru kaçabilir deniliyor. Ben ön ve arkayı aynalardan kontrol edebilirim ama yandan gelen bir şeye ne yapabilirim? Zırhlı araç yere 51 santim, sağ kapının bulunduğu yer 151 santim yerden yüksek, Efe ise 110 santim. Bu bilgiler ışığında benim çocuğu canlı olarak göremem mümkün değil. Sadece üzgünüm" diye konuştu.
Sanık avukatı, olayın başka yere çekilmemesini istediklerini kaydederek, “İddianame deliller incelemeden hazırlanmış, bilirkişi raporu tali kusurlu olduğu belirtiliyor. Ancak müvekkil bizce kusursuzdur" dedi.
Avukat Çınar’ın, “Araçta kamera kaydı var mıdır?” sorusu üzerine sanık polis, var olan sistemin 2017 yılından beri çalışmadığını iddia ederek, olay yerinden en son kendisinin ayrıldığını, kendilerinin çektiği bir fotoğrafın bulunmadığını söyledi. Baro Başkanı Cihan Aydın’ın “Hala görevde misiniz?” şeklindeki sorusuna sanık, “Evet. 2017 yılından beri zırhlı araç kullanıyorum” diye cevapladı. Aydın, dosyayı başka yere çekmeye çalışmadıklarını belirterek, “Sanığa inanmak istiyoruz ama olayı anlatış tarzı ve Efe'nin vücudundaki tahribat bizi ciddi şekilde şüphelendiriyor. Kamera kayıtlarının ve zırhlı araç takip sisteminin araca ait kayıtların dosyaya konulmasını istiyoruz" talebinde bulundu.
Avukat Çınar ise, bu dosyada sanığın polis olması ve delilleri toplayanların polis olmasının sorunlu olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: “Dosyaya sanığın sürücü belgesi sunulmuyor ve daha bir sürü eksik. Bizim bölgemizde olaylarda insan canlarına kıymet verilmiyor. Benden daha iyi Diyarbakır'ı biliyor. Kimsenin tercih etmeyeceği yolu kullanıyor. Kamera kayıtları var, tanıklar var. İstenilse polis bunları bulur dosyaya koyar. Tanıklar ise adli suçlar işleyen iki kişi. Bir sürü tanık varken, sadece bu iki kişinin tanıklığına başvurulmuş. Çocuğun babası, araca ait kameradan olayı izlediğine dair beyanı var. Kamera kayıtlarının emniyetten istenilmesi istiyoruz." Yapılan savunmaların ardından hakim, taziyeleri dolayısıyla duruşmaya katılamayan Tektekin ailesinin bir sonraki celsede dinlenmesine karar vererek, duruşmayı 27 Nisan'a erteledi.”
Bir demokrasi istencinin her nasıl yerle yeksan olunduğu sadece şu cinayetin ardından çıka gelen / önümüze serilenlerden bariz olur. Yaşatmaktansa, yaşamı çürütenlerin yanında saf tutanların sofrasında bir demokrasi tahayyülü yapılabilir mi? Bakur Kürdistan’ında var edilmiş her cerahatin özen ve itinayla örtbas olunduğu yerde eşitlik, adalet ve hakkaniyet her nedir? Bütün bu insanlık gereği elzem olan edimlerin hiç edildiği yerde tüm bunların çatısı ola gelen ol demokrasiden bahis açılabilir mi? Sürüncemesiz eksiltilen, duraksamadan azaltılan, hep bir biçimde hayata kastın var edildiği kötülüğün yüceltildiği yerde yaşam her neye tekabül edendir sordunuz mu?
soL’dan aktaralım: “Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan'ın ölümüne ilişkin açılan davanın 16. duruşması bugün (5 Şubat Çarşamba) görüldü.
İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada taraflardan esasa ilişkin beyanların alınması ve savcının esasa ilişkin mütalaasını açıklaması bekleniyordu. Duruşma 18 Mart saat 10.00'a bırakıldı.
Berkin'in ailesi, avukatları ve aileyi destekleyenler ile sanık müdafileri mahkeme salonunda yerini aldığı duruşmada sanıkların gelmediği tespit edildi. Bilirkişi ek raporunun geldiği belirtildi. Savcı gelen rapora ve belgelere karşı bir diyeceğinin olmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı "Biz en başından beri tüm iddialara esas olacak delilleri toplamaya çalıştık, emek sarf ettik. Vereceğimiz karar nihai değildir, beğenmeyen üst mahkeme yollarına her zaman başvurabilir" dedi.
Berkin'in ailesinin avukatı Çiğdem Akbulut, Foça'dan gelen ek rapor için "Berkin'in vuran kişinin başını sağa doğru eğerek, doğrudan nişan alınarak Berkin'in vurulduğu tespit edilmiştir. Üstelik bir çatışma ortamı da yoktur. Adeta Berkin'i asli kusurlu bulan bu son raporu asla kabul etmiyoruz. Esasa ilişkin beyanlarımızı gelecek celseye kadar sunacağız" dedi.
Ailenin vekili Avukat Can Atalay şu sözleri sarf eder: "Berkin'in vurulduğu anda barışçıl gösteri olmadığını bilirkişi nereden biliyor? Bu konuda bir karar, resmi tespit yok. Berkin'in üzerinden çıkanları, 'barışçıl gösterinin olmadığına' delil olarak sunmuş bilirkişi. O tutanak tahrip edilmiş, değiştirilmiştir. Kaldı ki, mahkemece böyle bir tespit, inceleme yoktur. Gerçek şudur: 14 yaşındaki bir çocuk ekmek almaya gitmiştir ve o gün oraya gelen F. Dalgalı tarafından nişan alınarak vurulmuştur. Açıktır ki Berkin, Okmeydanı'nda yaşadığı için vurulmuştur. Kimse Okmeydanı'nda yaşadığı için kusurlu sayılamaz."
Sanık müdafileri rapora karşı beyanda bulunmak için süre istedi. Bir sonraki duruşma 18 Mart'a ertelendi.”
Duruşma sonrası Elvan Ailesi bir açıklama yapar: “Baba Sami Elvan, duruşmayı izlemeye gelenlere destekleri için teşekkür ederek sözlerine başladı. "Görüyorum ki bu dava bize ait değil, bunu bir kez daha ispat ettiniz" diyen Elvan, şöyle devam etti: "Yaramız çok derin, acımız çok derin bu gerçek. Ama bu gerçekliği sinemize basıp bu hukuksal alandaki mücadelemizi hep birlikte yürütmeliyiz. 18 Mart'taki duruşmadaki desteğiniz daha da değerli, kitlesel bir katılım olmasını bekliyorum.”
Berkin'in katili ne kadar ceza alırsa alsın, mutlu olmayacaklarını söyleyen Elvan, "Ama bir çocuğumuzu kurtarmamız bizi rahatlatacak. Bir tane insanımızın hayatını kurtarmak bizi mutlu edecek. Elazığ'da depremin altından sağ çıkanları görünce kendi çocuğum yaşamış gibi haykırdım. Bu dava Elvan ailesinin davası değil, tüm Türkiye'yi ilgilendiriyor. İnanın ki bugün Türkiye'nin en üst tepesindeki kişiyi de ilgilendiriyor çünkü benim çocuğumun katili o kişidir. 'Emri ben verdim' demişti ama biz istiyoruz ki hukuk, adalet, yerini bulsun. Eğer o suçluysa cezasını çeksin, benim kusurum varsa her bedeli ödemeye hazırım. Çocuğumun katilleri yargılansın" dedi.
Anne Gülsüm Elvan da hazırlanan bilirkişi raporunda Berkin'in suçlandığını hatırlattı. "14 yaşındaki bir çocuk kendini koruyabilir mi, bunu yapabilir mi?" diye öfkeyle soran Anne Elvan, "Biz anneler hep buradayız. Ethem'in katiline nasıl ceza vermediler, bizimkine de vermeyecekler biliyorum. Ali İsmail'in ki şu anda 'mağdur' diye karşımıza çıkıyor yarın öbür gün bu katiller de karşımıza çıkacaklar. Söylüyoruz, bunlar mağdur değiller. Mağdurlarsa, biz anneler olarak bunların mağduriyetini gidermeye hazırız ama bize çocuklarımızı versinler. Bize çocuklarımızı getirsinler, ne derece mağdurlarsa vermeye hazırız" diye konuştu.”
Çocuklar ölmesin bahsinin suç olarak işaretlendiği, böylesinin bildirildiği bir coğrafyada gün aşırı katledilen bir çocuğun hatırası ortadayken Berkin Elvan’ın davasının akıbeti her nice olur. Böylesine bariz bir biçimde düşman addedilenin bir çocuk olduğu gözlerde hızlı bir biçimde kaçırılırken hangi adaletten bahis açılabilir her nasıl? Biteviye yalanların sahnelendiği, adaletin hiçbir türlü tecelli etmeyeceğini göstere gelen, baş amir direktifleri, söylemleri ve işaret ettiklerinin paralelinde bu ülkede haktan, hukuktan bahis ne zaman tam anlamıyla açılacaktır, sahiden ne zaman?
Evrensel’den aktaralım: “Diyarbakır'ın Sur ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağının devam ettiği 12 Ekim 2015 tarihinde ekmek almaya giden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen'in Kobra tipi zırhlı araçtan açılan ateş sonucu öldürülmesine ilişkin polis Abdullah E. hakkında “Taksirle ölüme neden olmak” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması Diyarbakır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Şen'in annesi Nazmiye Şen ve avukatlar Rahşan Bataray, Abdullah Zeytun ve Derya Yıldırım duruşmada hazır bulundu. Sanık Abdullah E. ise, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı sağlanamadığı için duruşmaya katılmadı.
Duruşmada ilk olarak Şen’in annesi Nazmiye Şen müşteki olarak dinlendi. Anne Şen, yaşananları şöyle aktardı: "12 Ekim 2015'te sabah 8 civarında olay oldu. Önce manava, sonra fırına gitti (Kızı Şen). Arkamızda zırhlı araç vardı. Halkla fırına gidince zırhlı araçtan 3 el ateş edildi. Yerden dumanlar çıktı. Herkes bağırmaya başladı. Çocuk vuruldu diye. Ben etrafıma baktığımda kızımın sırtı dönük yerdeydi. Onu almaya çalışırken zırhlı araçtan silah sıkıldı. Komşularımdan bir kadın beyaz tülbendini yere atarak kızımın cenazesini almaya çalıştı. O esnada bizim olduğumuz yöne yönelik sürekli ateş ediliyordu. Cenazeyi almamıza izin vermiyorlardı. Cenaze uzun süre yerde kaldı. Komşum onu yerden aldı ve seslenerek ambulans istedi. Kızımın cenazesi uzun süre evin avlusunda kaldı. Sürekli aramamıza rağmen ambulans geç geldi. Ambulans geldi, götürdü. Ben kızımla gidemedim. Amcası kızımın cenazesiyle birlikte gitti. Kızım öldürüldüğü yerde yaklaşık 20 polis bulunuyordu. Kızımın öldürüldüğü gün hiçbir çatışma yoktu. Önceki gün de çatışma yoktu. Biz bunun rahatlığıyla mahallemizdeki fırına rahatça gidebilmeyi düşündük. Arkamızda bulunan zırhlı aracın bize ateş edeceğini düşünmedik. Şikayetçiyim."
Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, olayın yargısız infaz olduğunu kaydederek, şunları söyledi: “Bu yaşam hakkını ortadan kaldıran bir tehdit ve cinayet. Avukatlık yasasının verdiği sorumlukla buradayız. Doğrudan bu olayla ilgili olarak taraf olduğumuz Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 38. Maddesi gereği davaya katılma talebimiz vardır. Teknoloji hızlı yargılama için ama adil yargılama ilgisi unutuldu. Sanıkla SEGBİS bağlantısı olmadı. Zaten tutuklama cesareti gösterilmedi. Bir çocuğu öldüren birinin tutuklanması lazım. Sur içinde çocuk yaşlı demeden bir sürü kişi hakkında 302'den dava açıldı. Birçoğu sonuçlandı. Kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Peki biz bu davayı kamu vicdanının neresine koyacağız. Sokakta oynayan bir çocuk, ekmek almaya, manava giden bir çocuk öldürüldü. Maddi gerçekliğin ortaya çıkması için sanığın tutuklanması ve tanklarla birlikte duruşma salonunda ifade vermesi gerekiyor. Sanığın tutuklanmasını istiyoruz.”
Mahkeme heyeti, hak örgütlerinin davaya müdahil olma, sanığın tutuklanması ve sanık adına atanan avukat Jiyan Aydın'ın davadan çekilme taleplerini reddetti. Duruşma 3 Mart gününe ertelendi.”
Adalet talebinin hiçleştirilidiği, cezasızlığın artık bir normatif kılındığı yerde Efe, Helin ve Berkin’in ardından yaşatılanlar her şeyi gözler önüne seriyor. Üç çocuğun hayat hakkı bile isteye, neredeyse gözler önünde çalınıyor. Adaletin bahsi edilmezken, karşı sözlerin, propagandanın alasında insanların can kırıklarına daha çok basılıyor. Karanlık dehlizlerde unutturulan doksanların yıkımı gibi, gün yüzü görmüş koca adalet saraylarımız var artık denilen bir yerde o adalet, şu eşitlik, o demokrasi istenci un ufak olunuyor. Adaletsizliğin bir uzamdaki yönelimi bunca devletli desteğiyle şekillendirilirken hayatın hakkı her ne olur kimse sormuyor, görmüyor, duymuyor.
Birbirini duymayan, anlamayan, görmeyen hayatiyet meselini çoktan pas geçmiş enikonu hemen her gün gerileyen, her an çürüyen bir uzam hakikat kılınıyor. Birbirinden bihaber kılınmış insanlardan mülhem bir menzil var ediliyor. Bütün yaralar bakiyken, her şey yerli yerinde dururken, insanlığın can çekişmesi gözlerden kaçırılıyor. İnsanlık öldü diye yazıp duruluyor. O insanlık meseli hiç anlaşılmamışken üstelik. Bin dokuz yüz on beşten, Sayfo'ya, Pontos kırımından, Anadolu’nun yaşam veren olma halinin çalınmasından, katliamlardan Dersim tertelesinden, İzmir’in yangın yerinden, cumhuriyetin kurulduğu andan ötekisine düşmanlığından, varlık vergisinden, yurttaş sürgünlerinden, darbelerden, ablukalardan Madımak’tan, Roboski kırımına, şu son kırk güne sığan onca fecaate hiç sorulmadı. Yeni değil içine düşülen bataklığı nasıl fark etmeden geçip gidiliyorsa, o iki satır ile öldü bitti mahvoldu denilen insanlık meseli de sorgulanmadığı için her gün bir yanımız acı içinde kalıyor, kalacak. Yurt dediğimiz yer artık yaşatmak bir yana süründürüyor. Yurt saydığımız yer bizi içinden saymıyor. Çoluğundan çocuğuna, gencinden yaşlısına hiçbirisi için bir umut vaat etmiyor. İnsanlığın sessizliği bunu anlatıyor... Devletlerin / bu devletin / var ettiği her yıkım bambaşka cürümlere mahal veriyor. Sessizlik bunu bildiriyor. İnsanların sessizliği o çürümeyi bildiriyor... Yıkımı, zayi olmaya devam eden insanı umursuyor musunuz? Kısacık bir zaman dilimini kapsayan insanın varlığının her nasıl her ne şekilde tüketildiğini cidden görüyor musunuz? İnsanlık ölmüyor, var ettiği her eşikte kendisine benzetmediği ötekisi saydığına hayatı dar ediyor, anlıyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2020
Görsller: Night Time Stories – Markus HENTTONEN - Behance
#insanlık meseli#insan hakları#çocuklar ölmesin#efe tektekin#berkin elvan#helin hasret şen#çocuk hakları#mesel#yaralar#sözcükler#insan#çürüten#hayat hakkı#yozluk#yıldırı#devlet102#biyopolitik#anlam#hak#hukuksuzluk#adalet#eşitsizlik#adalet kavramı#yaşamak#gaile#arzihal#meram#mesel türkiye#başka türkiye var#olmak
0 notes
Text
~ Edebiyatın Çanakkale'si... ~ “Çanakkale Zaferi” Deniz: 19 Şubat 1915 - 18 Mart 1915 Kara: 25 Nisan 1915 - 9 Ocak 1916 18 Mart 2017... Bugün... Çanakkale Deniz Zaferi’nin 102. yıldönümü... Mart ayında, unutulmaması gereken ve tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri... Çanakkale Savaşı; - 1. Dünya Savaşı’nın bir parçası. - Amaçları, İstanbul’u işgal edip, boğazlara hükmetmek isteyen İngiltere ve Fransa donanmalarının Çanakkale Boğazı’nda (denizde ve karada) bozguna uğradıkları bir savaş. - Yokluk ve yoksulluklar içindeki Türk halkının, cesaret ve fedakârlıkla bu vatan için tek yürek olduğu ve her iki tarafın da sayıları 180 binleri geçen ölümlerin, kayıpların, sakat kalmaların yaşandığı bir savaş. Çanakkale Savaşı’nın, edebiyat ve şiirseverleri ilgilendiren, çok az bilinen bir yönü var ki, karada çarpışma devam ederken o dönemin edebiyatçılarının cepheye gitmesiydi. “Edebiyatın Çanakkale”sidir bu. 18 Mart’ta (1915) denizde kazanılan zaferin ardından, İngiliz ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadası’na asker çıkartmış ve 25 Nisan 1915 tarihinde kara savaşı başlamıştı. Çanakkale’de kara savaşı devam ederken, 1915 yılının Haziran ayında, dönemin Başkomutan vekili Enver Paşa’nın önerisi üzerine 30 kadar şair, yazar, ressam ve bestekâra resmi bir yazı gönderilir. Yazıda, Çanakkale'de savaş alanlarını gezerek duygularını ve düşüncelerini, icrâ ettikleri sanatın diliyle (şair şiirleriyle, yazar yazılarıyla, ressam resimleriyle, bestekâr müzikleriyle) halka ve gelecek nesillere anlatmaları istenmektedir. Ama bu bir emir değil, sadece bir rica ve tekliftir. Bu daveti çeşitli bahanelerle kabul etmeyenler olur. Kimi yaşlılığını, kimi hastalığını öne sürer. Çanakkale’ye gitmek isteyen çoğunluğu genç “Edebî Heyet”, davet yazısından yaklaşık 1 ay sonra toplanır ve 11 Temmuz 1915 pazar günü, sol kollarında "çift yeşil defne dalından işaretli hâki keten elbiseleriyle" Sirkeci Garı'ndan trenle hareket ederler. Yolda hastalanıp geri dönen, yazar Müfid Râtib’in dışındaki 14 şair ve yazar, 2 ressam, 1 bestekâr olmak üzere toplam 17 kişi Çanakkale cephesine gider: Şair ve yazarlar: Mehmet Emin Yurdakul, Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Râzi Bel, Ömer Seyfettin, Ali Cânip Yöntem, Celâl Sâhir Erozan, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Enis Behiç Koryürek, Orhan Seyfi Orhon, Hakkı Süha Gezgin, Muhiddin Birgen, İbrahim Alâeddin Gövsa, Hıfzı Tevfik Gönensay, Selâhattin Bey. Ressamlar: Çallı İbrahim, Nazmi Ziya Güran. Bestekâr: Ahmet Yekta Madran. Ayrıca, şair Ahmet Haşim, cephede görevli topçu teğmenidir. “Edebî Heyet”, Arıburnu ve Seddülbahir'de savaş alanlarını 10 gün gezerler. Ateş altında düşmana en yakın siperlere kadar giderek, hangi şartlar altında bir savunma yapıldığına, hangi şartlar altında nasıl mücadele verildiğine, ölümle yüzyüze gelindiğine, Türk’ün ve Mustafa Kemal’in büyük mucizesine şahit olurlar. Ve bunun sonucunda bu “Edebî Heyet”, Çanakkale Savaşı’nın izlerini, şiirlerle, makalelerle, anılarla, belgesellerle, türkülerle, halka ve bugünkü gelecek nesillere unutturmadılar. Ve bundan sonra da yüzyıllarca anlatılacak ve genç nesillere aktarılmaya devam edecektir Çanakkale Savaşı. Edebiyatın Çanakkale'sidir bu. Bilinmelidir... Çanakkale Savaşı’nda bu ülke için hayatlarını feda eden, yaralanan, kaybolan askerlerimizi ve Çanakkale’nin edebiyatçılarını sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz... @yurekbali * * * “Milli Şair” olarak anılan Mehmet Emin Yurdakul’da o cephedeydi. Türk’ün ve Mustafa Kemal’in büyük mucizesini anlatan “Ordunun Destanı” isimli şiirini Çanakkale kahramanlarına ithaf etmiştir. Ey, bugüne şâhit olan sarp hisarlar! Ey, kahraman Mehmet Çavuş siperleri! Ey, Mustafa Kemallerin aziz yeri! Ey, toprağı kanlı dağlar, yanık yarlar! Sizler burada gördüğünüz büyük cengi Elde kılıç parladıkça unutmayın; Bugünü de bundan üç bin yıl evvelki Kahramanlık devri gibi unutmayın! Anlatın ki Türkler burada şan verdiler Birçok vahşi, cehennemi kuvvetlere; Ateş, çelik kralları devletlere Süngülere mu’cizeler gösterdiler! Burada zulme baş eğmeyen bu yiğitler Vatan için her mihnete katlandılar; Ölümleri tahkir eden şu şahitler Türk İli’nin hayatını kazandılar! Bu memleket büyüklüğün vatanıdır; Ellerinde silâhlarla ölenlerin, Son nefeste ümitlerle gülenlerin, Hakk’a kurban olanların Turan’dır. Bu sâf ruhlar şu dünyadan ayrılırken Yanık sesle “vatan!” diye haykırmıştır; Yanlarına helâlleşmek için gelen Yoldaşları intikâma çağırmıştır. Buradan geçen her gururlu baş eğilsin; Bu kan, kemik dolu toprakları, Büyük küçük gemilerin sancakları Selâmlarla okşamağı bir borç bilsin! Zirâ bu yer en fedakâr bir milletin Kahramanlık, şeref, namus kale’sidir. Burada her ses o ilâhi hürriyetin Kalbinin attığı yerdir. _Mehmet Emin Yurdakul, Ordunun Destanı _Görsel: Oleg Shuplyak
39 notes
·
View notes
Photo
Demirtaş’ın öyküsünü PEN yayınladı: 68 ölü ulan!
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde yazdığı ‘Halep Ezmesi' isimli öykü uluslararası yazarlar derneği PEN’in sitesinde yayınlandı.
25 Şubat 2017 Cumartesi 14:54
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş cezaevinde ‘Halep Ezmesi’ isimli kısa öykü yazdı. Bu öykü uluslararası yazarlar derneği PEN’in sitesinde yayınlandı. PEN, öyküyü, “Bu hafta PEN / Guernica Flash serisinde Nicholas Glastonbury’nin tercümesiyle Selahattin Demirtaş’ın kısa öyküsünü sunuyoruz. Demirtaş, HDP’nin Eş Genel Başkanı ve TBMM üyesi. Kasım 2016 başından beri cezaevinde tutuluyor ve 21 Şubat 2017’de Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesi uyarınca ‘Türk ulusuna hakaret’ iddiasıyla resmi olarak beş ay hapse mahkum edildi” notuyla paylaştı. PEN, ‘partili cumhurbaşkanlığı’ adıyla referanduma götürülen ‘başkanlık sistemi’ni de hatırlattığı sunum yazısında, “Türk Parlamentosunun tek kişilik yönetimi getirecek anayasa değişikliğini yakın zamanda oyladığı mevcut durumda Demirtaş’ın susturulması giderek daha artan bir biçimde önceden planlanmış gibi görünüyor” dedi. Demirtaş’ın kaleme aldığı öykü şöyle:
HALEP EZMESİ
Yanılmışım, hayat çok uzun… Garip bir durum mu var, sanmıyorum. Her zamanki Ortadoğu işte, bir yerlerde patlayan canlı cansız bombalar, geride bıraktığı onlarca parçalanmış insan bedeni, darmadağın olmuş yoksul bir pazaryeri. Ölü sayısı 68, yazıyla altmış sekiz. Üç gün önceki patlamada 43’tü. Ölüm gerçekten sıradan ve normal bir şeydi de acaba biz mi abarttık onu ve olağanüstü bir hale getirdik. Ölüyor işte insanlar, bolca hem de. Halep’te öğlen patlayan bomba, aynı saatlerde Sidney’de akşam yemeği için restoranlarda toplaşan Avusturalya ahalisinde aynı etkiyi yapmamış gibi duruyor zaten. Toronto’da işe gitmek için koşuşturan Kanada halkının henüz haberi bile yok. Birazdan haberleri olacak ama çoğu okumaya bile değer bulmayacak bu ‘olağan’ patlamayı. Halep’e en yakın şehir Hatay. Biraz dikkat kesilseler patlamayı kendi kulaklarıyla duyacak kadar yakınlar Hataylılar Halep’e. Hatay’ın mezeleri ünlüdür, sofraları zengin. Kadim bir coğrafyanın birikmiş bütün kültürlerinden nasiplendiği için Hatay mutfağında yok yoktur. Arap, Ermeni, Süryani, Türkmen, Kürt, Türk, Fars, Rum ne yemiş içmişse tarih boyunca, Hataylılar hepsini not etmişler bir gün lazım olur diye. Her gün lazım olmuş tabi. Hatay’a yolu düşenler bu enfes tatları denemeden ayrılmışsa kentten, çok şey kaybetmiş sayılır.
68 kayıp.
Hatay Araplarının en iyi yaptığı yemek belki de gerçek bir sanat eseri diyebileceğimiz Arap kebabıdır. Eski Çarşı’da salaş bir esnaf lokantasında yemelisiniz kebabı. Hamdullah usta tam da romanlarda geçen naif esnaf tiplemesinin canlı hali adeta. Adı sanı iyice duyulunca turistler de rağbet etmeye başlamış Hamdullah ustaya. Bu durum ustamızı hafiften tedirgin etmiş olsa gerek ki, dükkâna çeki düzen verme adına 4-5 tane plastik saksı ağacı alıp yerleştirmiş mekânın sağına soluna. Bu aklı da karşıdaki berber Sadrettin vermiş kendisine. “Abi sen de konsepti biraz değiştir, turist akmaya başladı sokağa, her esnaf biraz çekidüzen verse dükkânına, turistik bir caddeye dönüşürüz imanıma” demiş. Kafasına yatmış Hamdullah Usta’nın. Plastik ağaçlar bu çerçevede intikal etmişler. Yemekler hep aynı ama artık daha yeşillik bir ortamda ve orman ambiyansı eşliğinde yiyebiliyorsunuz. Yalnız ağaçların plastikliği fazla sırıtıyor, bildiğiniz ucuz naylon. İyice de tozlandıkları için hedeflediği ambiyansı tersine çevirmiş ama olsun, yemekler harika halen.
68 ölü can.
Lokantada bir tek garson var. Toplam 7 masaya yetişmekte zorlanmıyor. Hamdullah Usta’nın yeğeniymiş. Çocukluğundan beri, tam 19 yıldır burada garsonluk yapıyormuş. Adı Bereket. Bereket’in iki çocuğu var, karısı geçen yıl trafik kazasında ölmüş. Trafik kazası dediysek öyle aşırı hız yapan arabasıyla takla makla atmamış. Caddede halk otobüsü çarpmış, oracıkta canını teslim etmiş kadıncağız. Bildiğin fukara işi bir trafik kazası ve fakir bir ölüm. İşine ve ustasına çok bağlı. Şevkle yapıyor görevini Bereket. Müşterilerin gözlerinde bir damlacık memnuniyet okuyabilmek için, sanat icra eder gibi estetik bir maharetle sunuyor yemekleri. Her şey çok güzel ama özellikle etler bir harika. 68 parçalanmış beden. Fiyatlar sizi şaşırtacak kadar ucuz. Üç kişi yedik içtik tatlısı, tuzlusu derken bir hesap geldi neredeyse itiraz edecektik hesaba, azdır diye. Beni en çok da şaşırtan Hamdullah ustanın sakinliği oldu. Dükkân ne kadar kalabalık olursa olsun O hiç istifini bozmadan, yüzündeki ifadeyi bir milim değiştirmeden usulca siparişleri tabaklara doldurup Bereket’e uzatıyor tezgâhın arkasından. Bir haftada üç defa gittim Hamdullah ustaya, bu sahneler azıcık dahi olsa hiç değişmedi. Hamdullah usta aslen Halepli. Dedesi Hatay’a yerleşmiş, 60 yıldan fazladır Hatay’dalar. Dededen babadan lokantacı esnafı olarak tanınırlar Hatay’da. Tarihi Halep çarşısında kumaşçı dükkanları var amcalarının. Savaştan önce çok sık gider gelirlermiş birbirlerine. Savaş başlayınca Halep’teki akrabaların hepsi diğer birçokları gibi Hatay’a kaçmışlar. Hamdullah ustanın iki katlı evinin bahçesine bir çadır kurmuş, toplam 48 nüfus bir evde yaşamaya başlamışlar. Hamdullah usta bu durumdan dolayı evin alt katındaki kiracıdan rica minnet evi boşaltmasını istedikten sonra biraz daha rahat etmişler. Hiç evlenmemiş usta. Çocukken babasıyla birlikte Halep’e ziyaretlerinde tanıyıp deliler gibi âşık olduğu teyzesinin kızı Rukiye 16’sında evlendirilince hayata küsmüş. Sevmemiş bir daha kimseyi. Rukiye iki çocuğu, kocasıyla birlikte ustanın alt katındaki evde bir odada kalıyor. Onunla karşılaşmamak için her sabah neredeyse koşarak çıkıyor evden usta. Rukiye de unutmamış unutmasına da yapacak bir şey yok artık. Halen çok güzel, bakmaya kıyamıyor, görmeye doyamıyor. Görme dediysek de kaç günde bir tesadüfen karşılaşmalar esnasındaki bir saniyecik bakışmalardan başka bir şey değil zaten. ‘Hadi!’ dese birlikte her şeyi bırakıp kaçacaklarmış gibi ve sanki bunu birlikte planlamışlar da herkesten saklıyorlarmış gibi tedirginmiş usta.
68 ölü ulan!
Eve herkes uyuduktan sonra sessizce girip usulca yatağa uzanmak dışında evle bağını kesmiş bu yüzden. Olur da birisi ustanın bunları içinden geçirdiğini anlar diye ödü kopuyormuş. Yıllar sonra yeniden alazlanan Rukiye aşkının alevleri dışarıdan fark edilir korkusuyla Bereket’le olan sınırlı konuşmalarını bile sıfıra indirmiş. Fark edilmesin, ama bir alt kattaki oda, bir kaç saniyelik bakışmalar da her gece büyüsün, o dilsiz dünyasını kaplayıp öyle uyutsun. 48 nüfuslu bu arı kovanında onun nefesinin olduğunu bilmek çile mi, mutluluk mu? Bu sorunun cevabı yokmuş işte. Gökten ne yağmışta yer kabul etmemiş misali… Bunca yıl sonra aynı çatının altındalar ya. Hal böyle olunca da ne yaparsan yap, o çatıya tünemiş umut kuşunu susturamazsın. Bu geveze kuşu gündüzleri kovalamak kolay. Ama tek başına yatağa girip de gözlerini kapattığı an gel de sustur. Uykuya dalıp kurtulmak yok. Rüyalarda daha da cüretli, daha da arsız bir kuş bu. En kötüsü de uyanıp yeni bir güne başlama mecburiyeti. Biraz daha oyalansa. Belki bu sabah da bir kaç saniye… Sakın! Halep’te pazar yeri, tezgâhlarda sadece hüznün satılan, donup kalmış bir film sahnesi gibi. Savaş başladığından bu yana neşesi yok pazarların, rengi yok, kokusu yok. Doymak, doyurmak için bir parça yiyeceğin mecburen alınıp satıldığı yerler, ruhsuz hastane koğuşları gibi adeta. 68 parçalanmış insan bedeni. Rukiye de aralarında. İki gün önce çocukları Hatay’da bırakıp kocasıyla birlikte Halep’teki evlerinden bir miktar daha eşya almaya gelmişler. Akşam yemeği için bir şeyler almaya gitmiş pazara. Hatay’ın künefesi de ünlüdür. “Allahu akbar” diye bağırmış kendini patlatan pazar yeri katili. Halep’te paramparça olurken Rukiye’nin bedeni, Hamdullah usta dükkânın arkasında tahta namazlıkta namazını kılıyormuş. “Allahu akbar” diye rükûya giderken göğsünde bir sızı hissetmiş, yaşlandık herhalde diye iç geçirmiş. Künefenin özelliği peynirinden gelir. Bir de Hatay’da pişirme tekniği farklı tabi. Ama Hamdullah usta arzu eden müşteriye künefeyi yan taraftaki künefeci Cemil ustadan getirtiyor. Kendisi de iyi bir künefe ustası ama komşunun kısmetine el uzatmak olur diyerek yan tarafta künefeci açıldığından beri künefe yapmayı bırakmış dükkânda. Yok ben Hatay’ın en iyi künefesini yiyeceğim diyorsanız o halde… çarşısında meşhur Hatay Künefecisine gidip hakkıyla bir künefe yiyebilirsiniz. Kocası ceset parçaları arasından elbise kumaşının yapıştığı bir kaç parçayı tanıyıp bulup alabilmiş Rukiye’den geri kalanları. Hamdullah usta ne cenazesine ne mezarına gitmeye dayanamamış Rukiye’nin. Definden bir gün sonra akşam dükkânın kapısını içeriden kilitleyip ecza dolabında ne kadar hap şurup varsa hepsini içmiş. Dükkân üç gün taziye nedeniyle kapalı kaldı. Bereket işletiyor şimdilerde dükkânı. Bereket ustaya Rukiye’nin kocası Cuma garsonluk yapıyor. Rukiye’nin iki çocuğu da dükkânın temizliğiyle falan koşturuyorlar ortalıkta. Yolunuz düşerse uğrayın Bereket ustaya, yiyebilirseniz de yiyin, Arap kebabı halen çok leziz. Ne de olsa çok kadim bir mutfağı var Halep’in”...
Kaynak ==>http://www.demokrathaber.org/guncel/demirtasin-oykusunu-pen-yayinladi-68-olu-ulan-h80310.html
Demokrat Haber
2 notes
·
View notes
Text
İsviçre'de ‘HAYIR’ kampanyasının startı verildi
İsviçre'nin Lozan şehrinde HDK kongresi yapıldı. Bern ve Cenevre şehirlerinde ise referandumda “Hayır” kampanyasının startı verildi.
19 Şubat 2017 Pazar 16:25
Lozan Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde (DKTM) bugün HDK Lozan kongresini gerçekleştirerek meclislerini ve eş sözcülerini seçti.
HDK İsviçre Eş Sözcüsü Hakan Gürgen'in katılımıyla gerçekleştirilen ve ilginin yoğun olduğu kongrede dünya devrim şehitleri anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Daha sonra divan seçimi ve gündem önerileri belirlendi.
Yapılan siyasi gündem değerlendirmesinin ardından Meclis komisyonları oluşturuldu. Komisyonların oluşturulmasının ardından eş sözcülerin seçimine geçildi. Yapılan seçimle Hatice Kandal ve Hüseyin Torun eş sözcülüğe seçildiler.
CENEVRE VE BERN’DE ‘HAYIR’ KAMPANYASININ STARTI VERİLDİ
Cenevre Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde (DKTM) bugün bir araya gelen HDK bileşenleri “HAYIR” kampanyasında yer almak isteyen kurum ve örgütlerin katılımıyla 16 Nisan’da gerçekleştirilecek referandumda “HAYIR” kampanyasının startı verildi.
13 Nisan'a kadar Cenevre'de “HAYIR” seferberliği kararı alan toplantı birleşeni, Cenevre konsolosluğunda seçim görevlileri ve HDK adına 2 sandık görevlisi belirledi.
Bern'de de “HAYIR” kampanyası için geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirildi. HDK Bern'in çağrısıyla bugün Kutüsh derneğinde yerel kurumların katılımıyla “HAYIR” kampanyasının startı verildi. Toplantıda çalışma komisyonları oluşturuldu.
İSVİÇRE - ANF
2 notes
·
View notes
Text
Cazdan Klasik Müziğe, Anadolu Ezgilerinden Edebiyata Uzanan Dolu Dolu Bir Şubat Ayı
İş Sanat, klasik müziğin duayenlerinden cazın yıldızlarına, yöresel ezgilerden şiirimizin usta kalemlerinden dizelerin seslendirildiği dinletilere ve müzikli çocuk oyunlarına uzanan renkli programıyla Şubat ayında da sanatseverlerin buluşma noktası olacak
Sanatseverlerin buluşma noktası İş Sanat’ta etkinlikler Şubat ayında da hız kesmeden devam ediyor.Ses rengiyle dikkatleri üzerine çeken başarılı müzisyen Cem Adrian, Anadolu türkülerini yorumlayacağı konserde,6 Şubat akşamı İş Sanat sahnesinde olacak. Klasik müziğin divası Magdalena Kožená ise Age Of Enlightenment Orkestrası ile eşliğinde sanatseverleri 9 Şubat akşamı büyülemeye geliyor. Bir şubat ayı klasiği haline gelen Aşk Şiirlerinden Seçmeler, 11 Şubat akşamı şiir tutkunlarına romantik bir gece yaşatacak. 17 Şubat günü, Evvel Zaman Dışından Masallar serisinin sevilen oyunu Orman Lokantası çocuklarla buluşacak. Sahneyi 19 Şubat’ta, kabare, vodvil ve opera müziklerini punk öğelerle alışılmadık bir tarzla harmanlayan The Tiger Lillies alacak. Çello ve fagotun iki parlayan yıldızı Simge Keskin ve Ece Özer,25 Şubat akşamı Millî Reasürans Konser Salonu’nda izleyici karşısına çıkacak. Ayın son konserinde ise sahne, cazınusta ismi Arturo Sandoval ile 27 Şubat akşamı kapanacak.
Cem Adrian’dan Seçkiler
Sıradışı ses rengiyle Türkiye’nin değerli müzisyenlerinden olan Cem Adrian, 6 Şubat Çarşamba akşamı İş Sanat’ta Seçkiler adlı projesiyle konser verecek. 2004 yılında Fazıl Say’ın öğrencisi olarak Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’ne kabul edilen sanatçı, bu okulda aldığı şan ve kompozisyon eğitimleri sonrasında birçok farklı müzik türünde sergilediği yorumlarla dikkat çekti. Anadolu türkülerini kendine has tarzıyla yorumlayacağı Cem Adrian’ınSeçkiler adlı projesinde kendi alanlarında sayısız başarıya imza atmış olan Ahmet Aslan, JehanBarbur, Erdal Erzincan ve Gökhan Kılıç konuk olacak. 6 Şubat Çarşamba akşamı 20.30’da İş Sanat sahnesinde gerçekleşecek bu konseri kaçırmayın.
Klasik Müziğin Divasımezzo-soprano MagdalenaKožená İş Sanat’ta
Washington Post’un “gerçek bir diva” olarak söz ettiği, opera salonlarının aranan ismi mezzo- soprano Magdalena Kožená İş Sanat’ta sahne alıyor. 2001 yılında kaydettiği arya albümleri ile Gramophone Solo Vokal Ödülü’nü kazanan Kožená, klasik müzik dünyasına sayısız eser sığdırmakla kalmamış, 2017 yılında da ‘Magdalena Kozenameets Cole Porter’ isimli bir caz albümü çıkarmıştı. Albümle ilgili hislerini şöyle ifade eder: “Cole Porter’ın şarkılarına ve o dönemin müziğine öğrencilik yıllarımdaaşık oldum. Ben Ella Fitzgerald, Billie Holiday, Peggy Lee ve diğer caz efsanelerinin büyük bir hayranıyım. Kayıtları hala favorilerim arasında…”
Kožená’ya sahnede, 30 yıl önce, bilinen orkestra kurallarını yıkıp, yerine yepyeni müzikal anlayışa sahip bir topluluk oluşturan Londralı Age Of Enlightenment Orkestrası eşlik edecek. Orkestrada bulunan tüm müzisyenlerin hem eşsiz yetenekleri hem de birbirinden farklı fikirleri var. 9 Şubat Cumartesi akşamı 20.30’da İş Sanat’ta gerçekleşecek konserin şefliğini, kariyeri boyunca birçok prestijli orkestraya şeflik yapmış İtalyan Giovanni Antonini üstleniyor.
Edebiyatın Usta Kalemlerinden Aşk Şiirleri
Bir şubat ayı klasiği haline gelen Aşk Şiirlerinden Seçmeler, şiir tutkunlarına romantik bir gece vadediyor. “Sende Ben İmkânsızlığı Seviyorum” başlıklı dinletiyi Atilla Birkiye hazırladı, Mehmet Birkiye sahneye uyguladı. Serdar Yalçın’ın piyanosu ve besteleri eşliğinde bir sanatçı lokali atmosferinde gerçekleşecek dinletide, modern şiirimizin ustalarından Ahmed Hâşim, Nâzım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Osman Saba, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Oktay Rifat, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, İlhan Berk, Sabahattin Kudret Aksal, Necati Cumalı, Özdemir Asaf, Attilâ İlhan, Arif Damar, Can Yücel, Ümit Yaşar Oğuzcan, Turgut Uyar, Edip Cansever ve Cemal Süreya’dan seçilmiş şiirler yer alıyor. Tilbe Saran, Hümay Güldağ, Metin Belgin ve Hakan Gerçek’in sesleriyle hayat vereceği dizeler, Sevgililer Günü’nün hemen öncesinde 11 Şubat Pazartesi akşamı saat 20.30’da İş Sanat’ta yankılanacak.
Dinleti ücretsizdir. Yerler numarasız ve salon kapasitesiyle sınırlıdır.
Macera Dolu Bir Masal: Orman Lokantası İş Sanat Konser Salonu’nda
İş Sanat‘ın geleceğin sanatseverleri çocuklar için hazırladığı müzikli masal serisi Evvel Zaman Dışından Masallar serisindenOrman Lokantası, 17 Şubat Pazar günü çocukları eğlence dolu bir maceraya davet ediyor. Yekta Kopan’ın kaleme aldığı, Serdar Biliş’in yönetmenliğini üstlendiği ve Sevinç Erbulak’ın anlatımı ile renklenecek Orman Lokantası, çocuklara eğlenceli bir gün yaşatacak. Orman Lokantası oyununun müziklerini Çiğdem Erken, kostümlerini Tomris Kuzu, koreografisini Tuğçe Tuna, sahne ve dekor tasarımını ise Cem Yılmazer yaptı. Hansel ve Gretel’in macera dolu serüveninde yepyeni hikâyeler keşfedecek olan minik izleyiciler kendilerini bambaşka bir masalın ortasında bulacaklar.
Müzik ve dansla dolu bu oyunu kaçırmamak için 17 Şubat Pazar günü, saat 15.00’i takvimlerinize not etmeyi unutmayın.
Sıra dışı performanslarıyla TheTigerLillies geliyor
1989 yılında Martyn Jacques tarafından kurulan The Tiger Lillies, tiyatroyu, kabareyi, vodvilleri, çingene müziklerini, operayı, şansonları punk öğelerle alışılmadık bir tarzda ve sıra dışı bir sahne performansıyla harmanlıyor.
İki Olivier Ödülü sahibi grup, ‘TheGoreyEnd’ (2003) albümü ile Grammy’e aday gösterildi. Her yıl 200’ün üzerinde konser veren ve 30’u aşkın albüm kaydı olan TheTigerLillies, farklı disiplinlerden sanatçılarla (sirk performansçıları, avant-garde fotoğrafçılar, dansçılar, kuklacılar, klasik müzik toplulukları) bir araya gelerek performanslar sergiliyor. Unutulmaz gösterileriyle heyecanla beklenen TheTigerLillies’in sıra dışı performansı 19 Şubat, Salı İş Sanat sahnesinde.
Şubat Ayı’nın Parlayan Yıldızları Simge Keskin ve Ece Özer
Milli Reasürans’ta Parlayan Yıldızlar serisi, Şubat ayında genç çellistSimge Keskin ve fagot sanatçısı Ece Özer ile devam ediyor.
2009 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı yarı zamanlı olarak kazanan Simge Keskin, 2013 yılında kurulan “EnsembleÇellizm”in grup üyesi oldu ve bu grupla birlikte konserler verdi. 2010 yılında Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Fagot Ana Sanat Dalı’na kabul edilen Ece Özer; Portekiz, İspanya, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan ve Almanya başta olmak üzere yurt içinde ve yurt dışında birçok konserde yer aldı.
Genç müzisyenlerin dinleyicilere enstrüman hakimiyetlerini sergileyecekleri konser,25 Şubat, Pazartesi akşamı saat 20.30’da Millî Reasürans Konser Salonu’nda.
Konser ücretsizdir. Rezervasyon; 0 212 316 10 83 numaralı telefondan veya [email protected] adresinden yapılabilir.
Bol Grammy Ödüllü Trompetçi Arturo Sandoval İlk Kez Türkiye’de İş Sanat’ta
Caz sahnesinin en önemli isimlerinden biri olan Arturo Sandoval, Türkiye’de ilk kez İş Sanat Konser Salonu’nda sahne alıyor.19 Grammy adaylığının 10’unda bu önemli ödülü kazanan usta trompetçi, 12 yaşında tanıştığı trompetiyle kendine has bir çalma tekniği geliştirerek caz dünyasının sembol isimlerinden biri haline geldi.Bu yıl 70 yaşını kutlayacak sanatçının, Dizzy Gillespie orkestrasında başlayan ve Küba’dan Amerika’ya uzanan kariyer yolculuğu bugün hala birçok müzisyen için ilham verici olmaya devam ediyor. Trompette olduğu kadar piyanodaki ustalığı, dünyanın önde gelen orkestraları ile gerçekleştirdiği müzikal birliktelikler ve birçok film için bestelediği müzikler ile ArturoSandoval, İş Sanat’ta uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir performansa imza atacak. 27 Şubat Çarşamba akşamı 20.30’da gerçekleşecek konseri ajandalarınıza not etmeyi unutmayın.
İş Sanat’ta Şubat Ayı
6 Şubat Çarşamba, 20.30 Cem Adrian “Seçkiler” Jehan Barbur vokal
Erdal Erzincan vokal-bağlama
Ahmet Aslan vokal-gitar
Gokhan Kılıc bağlama
9 Şubat Cumartesi, 20.30 Magdalena Kožená
The Orchestra Of Age Of Enlightenment
GiovanniAntonini şef
11 Şubat Pazartesi, 20.30 Sende Ben İmkânsızlığı Seviyorum
Aşk Şiirlerinden Seçmeler II
17 Şubat Pazar, 15.00 Evvel Zaman Dışından Masallar
Orman Lokantası
Yazan: Yekta Kopan
Yöneten: Serdar Biliş
Anlatan: Sevinç Erbulak
19ŞubatSalı, 20.30 The Tiger Lillies
25 Şubat Pazartesi, 20.30 Millî Reasürans’ta Parlayan Yıldızlar
Simge Keskin –çello Ece Özer- fagot
27 Şubat Çarşamba, 20.30 Arturo Sandoval
The post Cazdan Klasik Müziğe, Anadolu Ezgilerinden Edebiyata Uzanan Dolu Dolu Bir Şubat Ayı appeared first on İstanbul'a dair en güncel haber sitesi.
from WordPress https://istandist.com/cazdan-klasik-muzige-anadolu-ezgilerinden-edebiyata-uzanan-dolu-dolu-bir-subat-ayi/
0 notes
Text
youtube
Kanal 7 Medya Grubu’nun “Aileden Biri” sloganını kullanan yeni kanalı TVT; 1 Kasım 2017 Çarşamba gününden itibaren yayın hayatına başladı. Kanalın 3 – 9 Aralık 2018 haftalık yayın akışına bu başlıktan ulaşabileceksiniz.
Kanal 7’nin daha önceden yayınladığı, sevilen dizi ve programlarının tekrarlarından bir yayın akışı oluşturulan yeni kanalda; “Kalp Gözü”, “Kezban Yenge”, “Zeynep”, “Mihrali” , “İstanbul Hatırası” ve “İyi Aile Robotu” gibi yerli diziler; “Ezgi ile Şifalı Yemekler”, “İkbal’le Diyar Diyar”, “Gezebilsem”, “Oradan Oraya” , “Doğa’yla Haydi Bakalım”, “Deniz Toprak’la Hafta Sonu”, “Uçan Halı” gibi programlar ve de” İzzet Yıldızhan Şov”, “Latif Doğan Küstüm Şov”, “Boynu Bükük Şarkılar (Ferdi Tayfur)”, “Bülent Serttaş’la Çayda Çıra”, “Sümer Ezgü ile Nazar Değmesin” , “Sinan Yılmaz Karadeniz Şov” ve ” Mustafa Keser Sizlerle” gibi müzik eğlence programları ilk açıldığı zaman yayın akışında yer alıyordu.
TVT – İz – Erkan Koç – Canan Çal – 22 Şubat
“Tadı Damağımda Kalsın”, “Gün Bahane Altınlar Şahane”, “Ebru Yaşar’la Hergün”, “Ceylan Şov”, “Uğurlu Olsun”, “Bizim Turist” ve “Yabancı Yarim” ise; sonraki haftalarda başlayan programlar. Ayrıca; kanalın ilk canlı ve yeni programı olan “İz” de yayınlanmıştı. Radyo 7’nin programcılarından Erkan Koç ve halk müziği sanatçısı Canan Çal’ın birlikte sundukları ve Radyo 7’den de yayınlanan program perşembe akşamları saat 20:00’de ekranlara geliyordu. Haftasonları ise; “Deniz Toprak’la Haftasonu” yerine “Yetenek Avcısı” ve “Gün Bahane Altınlar Şahane” yerine Mevlüt Acaroğlu ve annesi Naciye Acaroğlu’nun sundukları “Ana Kuzusu” yayınlanmaya başlandı.
Ana Kuzusu – TVT
Doğa’yla Haydi Bakalım – TVT
Daha sonra; “Benimsin” ve “Sensiz Olmaz” adlı Hint dizileri de kanalda yayınlamaya başlandı. En sevilen Hint dizilerinden biri olan “Benimsin” 5 Mart 2018 Pazartesi gününden itibaren her gün saat 18:30’da ve başrollerini Sanaya Irani ve Ashish Sharma‘nın paylaştığı efsane Hint dizisi “Sensiz Olmaz” ise; 5 Mart 2018 Pazartesi gününden itibaren her gün saat 20:00’de TVT‘de yayınlandı.
TVT – Hint Dizisi – Benimsin 02
TVT – Hint Dizisi – Sensiz Olmaz 02
Daha sonra ise; kanalın ikinci canlı yayın programı olan; öğle kuşak programı “Pınar’la Tam Vakti” de hafta içi 13:30’da canlı yayınlanmaya başlandı. Gündüz kendi yapımları iki TV filmi yerine, iki Türk Sineması peşpeşe yayınlanmaya başlandı. Saat 17:00’de yayınlanan filmler genelde Kemal Sunal filmleri ve kandillere özel olarak “Miraç Kandili Özel Programı” ile “Berat Kandili Özel Programı” ekranlarda olmuştu.
Pınarla Tam Vakti
1 Mayıs 2018 Salı gününden itibaren ise; sevilen Hint dizisi “Yalancı Bahar” hergün 19:45’de ekranlara gelmeye başlamıştı. Dizinin yayın saati 20:15’te ekranlarda olurken; cumartesi final yapan “Benimsim” isimli dizi de sonraki haftadan (7 Mayıs 2018 Pazartesi) itibaren saat 18:30’da tekrar yayınlanmaya başlandı. [“Benimsim” isimli dizinin yerine; geçtiğimiz haftalardan itibaren “Sensiz Olmaz” isimli dizi tekrar başlamıştı.]
TVT – Yalancı Bahar
Geçtiğimiz haftalarda ise; pazartesiden itibaren; (27 Ağustos 2018 Pazartesi) her gün 18:30’da “Zor Sevda” (Qubool Hai) adlı Hint dizisinin yayınına başlandı.
TVT – Hint Dizisi – Zor Sevda
Yayın akışında oluşacak değişiklikler ve akıştaki eksiklikler; öğrendiğimiz anda akışa eklenecektir. Son dakika değişikliklerinden haberdar olmak için; hafta boyunca aktif olacak başlığımızı takipte kalın.
TVT – 3 – 9 Aralık 2018 Haftalık Yayın Akışı [su_tabs] [su_tab title=”Pazartesi”] 06:00 Mukabele 07:15 Dini Dizi “Hz. Meryem” 08:00 Yerli Dizi “Hayat Dediğin” 09:30 Hint Dizisi“Yalancı Bahar”(Madhubala) (Tekrar) 11:00 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler 12:30 Dini Dizi “Hz. Meryem” 14:00 Pınar’la Tam Vakti 16:00 TV Filmi 17:30 Yerli Dizi “İstanbul Hatırası” 19:00 Hint Dizisi “Yalancı Bahar”(Madhubala) 20:30 İkbal’le Diyar Diyar 22:00 Yerli Dizi “Mihrali” 23:30 Dinleti “Gölge Sizlerle” (Talha Bora Öge) 01:30 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler (Tekrar) 03:15 Pınar’la Tam Vakti (Tekrar) 04:45 İkbal’le Diyar Diyar 05:25 Hayat Dersleri [/su_tab] [su_tab title=”Salı”] 06:00 Mukabele 07:15 Dini Dizi “Hz. Meryem” 08:00 Yerli Dizi “Hayat Dediğin” 09:30 Hint Dizisi“Yalancı Bahar”(Madhubala) (Tekrar) 11:00 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler 12:30 Dini Dizi “Hz. Meryem” 14:00 Pınar’la Tam Vakti 16:00 TV Filmi 17:30 Yerli Dizi “İstanbul Hatırası” 19:00 Hint Dizisi “Yalancı Bahar”(Madhubala) 20:30 İkbal’le Diyar Diyar 22:00 Yerli Dizi “Mihrali” 22:50 Müzik/Eğlence “Sinan Yılmaz Karadeniz Şov” (Canlı) (Konuk: Onur Şan) 01:30 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler (Tekrar) 03:15 Pınar’la Tam Vakti (Tekrar) 04:45 İkbal’le Diyar Diyar 05:25 Hayat Dersleri [/su_tab] [su_tab title=”Çarşamba”] 06:00 Mukabele 07:15 Dini Dizi “Hz. Meryem” 08:00 Yerli Dizi “Hayat Dediğin” 09:30 Hint Dizisi“Yalancı Bahar”(Madhubala) (Tekrar) 11:00 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler 12:30 Dini Dizi “Hz. Meryem” 14:00 Pınar’la Tam Vakti 16:00 TV Filmi 17:30 Yerli Dizi “İstanbul Hatırası” 19:00 Hint Dizisi “Yalancı Bahar”(Madhubala) 20:30 İkbal’le Diyar Diyar 22:00 Yerli Dizi “Mihrali” 23:30 Müzik/Eğlence “İzzet Yıldızhan Şov” 01:30 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler (Tekrar) 03:15 Pınar’la Tam Vakti (Tekrar) 04:45 İkbal’le Diyar Diyar 05:25 Hayat Dersleri [/su_tab] [su_tab title=”Perşembe”] 06:00 Mukabele 07:15 Dini Dizi “Hz. Meryem” 08:00 Yerli Dizi “Hayat Dediğin” 09:30 Hint Dizisi“Yalancı Bahar”(Madhubala) (Tekrar) 11:00 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler 12:30 Dini Dizi “Hz. Meryem” 14:00 Pınar’la Tam Vakti 16:00 TV Filmi 17:30 Yerli Dizi “İstanbul Hatırası” 19:00 Hint Dizisi “Yalancı Bahar”(Madhubala) 20:30 İkbal’le Diyar Diyar 22:00 Yerli Dizi “Mihrali” 23:30 Müzik/Eğlence “Latif Doğan Küstüm Şov 01:30 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler (Tekrar) 03:15 Pınar’la Tam Vakti (Tekrar) 04:45 İkbal’le Diyar Diyar 05:25 Hayat Dersleri [/su_tab] [su_tab title=”Cuma”] 06:00 Mukabele 07:15 Dini Dizi “Hz. Meryem” 08:00 Yerli Dizi “Hayat Dediğin” 09:30 Hint Dizisi“Yalancı Bahar”(Madhubala) (Tekrar) 11:00 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler 12:30 Dini Dizi “Hz. Meryem” 14:00 Pınar’la Tam Vakti 16:00 TV Filmi 17:30 Yerli Dizi “İstanbul Hatırası” 19:00 Hint Dizisi “Yalancı Bahar”(Madhubala) 20:30 İkbal’le Diyar Diyar 22:00 Yerli Dizi “Mihrali” 23:30 Müzik/Eğlence “Söz ve Müzik” 01:30 Esra Özmen’le Yöresel Lezzetler (Tekrar) 03:15 Pınar’la Tam Vakti (Tekrar) 04:45 İkbal’le Diyar Diyar 05:25 Hayat Dersleri [/su_tab] [su_tab title=”Cumartesi”] 06:00 Mukabele 06:50 Yerli Dizi “Kalp Gözü” 07:30 Yerli Dizi “Hayat Dediğin” 09:30 Hint Dizisi“Yalancı Bahar”(Madhubala) (Tekrar) 11:15 Jale’yle Haydi Bakalım (Jale Parıltı) 12:45 Fıkralarla Türkiye 14:00 Gezi “Uçan Halı” 15:00 Yerli Dizi 16:30 Gezi “Oradan Oraya” (Esra Ketenci Çelebioğlu) (Hatay) 19:00 Hint Dizisi “Yalancı Bahar”(Madhubala) 20:30 TV Filmi 22:00 Yerli Dizi “Eksi 18” 23:30 Müzik/Eğlence “Bülent Serttaş’la Göster Kendini” 01:30 Vuslat Vakti (Şakir Sabuncu) 02:30 Deniz Toprak’la Hafta Sonu (Tekrar) 03:30 Doğa’yla Haydi Bakalım (Tekrar) 04:45 Mukabele 05:25 Hayat Dersleri [/su_tab] [su_tab title=”Pazar”] 06:00 Mukabele 06:50 Yerli Dizi “Kalp Gözü” 07:30 Yerli Dizi “Hayat Dediğin” 09:30 Hint Dizisi“Yalancı Bahar”(Madhubala) (Tekrar) 11:15 Jale’yle Haydi Bakalım (Jale Parıltı) 12:45 Fıkralarla Türkiye 14:00 Gezi “Uçan Halı” 15:00 Yerli Dizi 16:30 Gezi “Oradan Oraya” (Esra Ketenci Çelebioğlu) 19:00 Hint Dizisi “Yalancı Bahar”(Madhubala) 20:30 TV Filmi 22:00 Yerli Dizi “Eksi 18” 23:30 Müzik/Eğlence “Sümer Ezgü ile Nazar Değmesin” 01:30 Vuslat Vakti (Şakir Sabuncu) 02:30 Deniz Toprak’la Hafta Sonu (Tekrar) 03:30 Doğa’yla Haydi Bakalım (Tekrar) 04:45 Mukabele 05:25 Hayat Dersleri [/su_tab] [/su_tabs]
Kanalı; Türksat 4A Frekans 12095, Sembol 4800, Fec 5/6, Polorizasyon Yatay (Horz) ayarları ile izlemek mümkün.
TVT – En Yeni Frekanslar
TVT – 3 – 9 Aralık 2018 – Haftalık Yayın Akışı Kanal 7 Medya Grubu’nun “Aileden Biri” sloganını kullanan yeni kanalı TVT; 1 Kasım 2017 Çarşamba gününden itibaren yayın hayatına başladı.
0 notes
Text
Honda 2018'e 5 yeni modeli ile damga vuracak
#2018, #5, #Cb125F, #Cb125R, #Cb250R, #Gl1800, #Haber, #Haberi, #Haberleri, #Honda, #Model, #Motorbisiklet, #Otomobil, #Yeni Kaynak : https://is.gd/2Er7an #Otomobil 2015 ve 2016 yıllarında Türkiye motosiklet pazarının lideri olan Honda, 2018’de pazara sunacağı 5’i tamamen yeni dördü yenilenmiş toplamda 9 yeni modelini MOTOBIKE 2018 Fuarı’nda sergilemeye hazırlanıyor. 2017 yılı pazar liderliğini de MOTOBIKE 2018 Fuarı’nda kutlayacak olan Honda, motosiklet severleri ağırlayacağı standında iddialı sürprizlere yer verecek. Bu yıl 10’uncu yılını kutlayacak olan Türkiye’nin en geniş katılımlı motosiklet etkinliği MOTOBIKE 2018 Fuarı 22-25 Şubat 2018 tarihleri ara
0 notes
Photo
Gökhan Gönül 3. dalyasını Fenerbahçe’ye karşı yapacak İSTANBUL - Hüseyin Eroğul Beşiktaş'ın 2016-2017 sezonu başında Fenerbahçe'den transfer ettiği Gökhan Gönül, 25 Şubat Pazar günü sarı-lacivertli ekip ile oynayacakları derbi maçta görev alması halinde 3.
0 notes
Photo
KentDenizli.com sizler için yeni bir haber hazırladı: https://www.kentdenizli.com/potada-2-devre-basliyor.html
Potada 2. Devre başlıyor
Denizli’yi Pamukkale Belediyespor’un temsil ettiği Türkiye Bedensel Engelliler Federasyonu Bölgesel A Ligi’nde 2017-2018 sezonunun ikinci devresi hafta sonundaki maçlarla başlıyor. Pamukkale Belediyespor, haftayı deplasmanda İstanbul 1453 maçıyla geçirecek. Takımda hedef Denizli’ye galibiyetle dönmek.
Denizli’yi Bölgesel A Ligi’nde temsil eden Pamukkale Belediyespor Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, ikinci yarının ilk maçına çıkıyor. Kurulduğu 2015 yılından bu yana Türkiye Bedensel Engelliler Federasyonu Bölgesel A Ligi’nde mücadele eden Pamukkale Belediyesi, ilk devreyi 10 puanla beşinci sırada tamamlamıştı.
RÖVANŞ İÇİN MÜCADELE EDECEKLER
Pamukkale Belediyespor, 2017-2018 sezonunun ikinci devresinin ilk maçında deplasmanda İstanbul 1453 takımıyla mücadele edecek. Ligin ilk haftasında Denizli’de oynanan maçı 49-32 kaybeden Pamukkale Belediyesi, bu maçı kazanarak rövanşı almak istiyor. Devre arasını yoğun antrenman programıyla geçiren Pamukkale Belediyespor’da Meryem Tan, bir kez daha milli takım seçmelerine katıldı. İstanbul’da yapılan kampa katılan Meryem Tan, kafileye oradan katılacak. 25 Şubat Pazar günü saat 17.00’de başlayacak olan maça Bahçelievler Spor Salonu ev sahipliği yapacak.
DESTEĞİMİZ DEVAM EDİYOR
“Spor ve sporcunun yanındayız” sloganıyla çalışmalar yaptıklarını ifade eden Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, ligde mücadele eden takımın her zaman destekçisi olduklarını belirtti. Hem engellilere yönelik hem de spora destek vermenin en büyük göstergesinin tekerlekli sandalye basketbol takımını kurmak olduğunu belirten Başkan Gürlesin, “Gençlerimizin sporla birlikte hayata daha sıkı tutunduğunu görüyoruz. Pamukkale Belediyesi olarak engelli spor yapmasına imkân sağlamak amacıyla kurduğumuz takımımızın birçok vatandaşımıza cesaret verdiğini de gördük. Biliyorsunuz, ilk yarıyı beşinci olarak bitirdik. İnşallah ikinci yarı sonunda ilk 2’ye kalarak Play-Off’a kalmak hedefimiz. Hedefimize ulaşabilecek güçteyiz. Pamukkale Belediyesi olarak hem engellilere hem de gençler desteklerimiz devam edecek” dedi. Pamukkale Belediyespor, ikinci devrenin ikinci maçında ise 4 Mart Pazar günü Vali Recep Yazıcıoğlu Spor Salonu’nda saat 15.00’de İzmir RSK ile mücadele edecek. Başkan Gürlesin, Denizli’de oynanan maçlara tüm Denizli halkını davet etti.
0 notes
Text
CORENDON TURİZM GRUBU’NDAN KAMUOYUNA AÇIKLAMA http://bit.ly/2YYtCkW
Kamuoyunun Dikkatine;
1997 yılında, yani bundan 22 yıl önce, direkt satış acentesi ve golf tur operatörü olarak Hollanda’da Corendon markası ile başladığımız seyahat aktiviteleri, devamında ise direkt satış çalışmalarının “Travel Contact”, “Spirit Travel” gibi alt markalar ile genişletilmesi ve akabinde ürünlerimizin Hollanda ve Belçika’daki seyahat acentelerine açılması, farklı satış kanallarında yer almamıza ve Belçika pazarına girerek pazar çeşitliliğini arttırmamıza olanak sağlamıştı. Bu vesileyle Corendon, 2019 yılına gelindiğinde hem Hollanda hem Belçika pazarında en büyük ilk üç tur operatörü arasında yer alan; ürün çeşitliliği, yolcu sayısı, ciro ve karlılık oranları ile sektörde önemli bir yer edinmiş, tüketici nezdinde iyi bilinen, tercih edilen bir marka konumuna gelmiştir.
Corendon Tur Operatörlüğünün ürünleri 2018 yılında 750.000 kişi tarafından tercih edilmiş; şirketin cirosu 515 milyon Euro’ya ulaşmıştır.
Bildiğiniz üzere, Corendon markası, “Corendon Airlines Türkiye” ile 2005 yılında başladığı havayolu operasyonlarına, 2011 yılında bünyesine Hollanda bayraklı bir havayolu işletmesi olan “Corendon Dutch Airlines” firmasını da dahil etmiş ve böylece uçuş ağına Türkiye dışındaki tatil destinasyonlarını da eklemiştir.Corendon Dutch Airlines’ın kurulması ile Corendon Tur Operatörlüğünün faaliyetlerinin etkinliği artarak paket tur düzenlediği ülke sayısı 20’ye yükselmiştir. Bugün Corendon Tur Operatörlüğü, bu vizyon ile çalışmaya devam ederek organizasyonu büyütmeyi ve 1 milyon yolcu sayısına ulaşmayı hedeflemektedir.
Corendon Airlines, 2017 yılında diğer bir Avrupa (Malta) bayraklı havayolu olan “Corendon Airlines Europe” un da kurulması ile bugün, 3 farklı bayrak ve lisans altında 25 uçaklı filosu ile hizmet veren bir “havayolu grubu” haline gelmiştir.
Aynı zamanda yine Corendon markası ile Türkiye (Lara, Kemer, Bodrum, Çeşme), Hollanda (Amsterdam), İspanya (İbiza) ve Karayipler’de (Curaçao Adası) yapmış olduğumuz otel yatırımlarıyla gruba sinerji sağlamaya ve markamızı konaklama sektöründe de büyütmeye devam etmekteyiz.
Başarı ile geldiğimiz bu noktada, dinamik şirket yapımız, online ticaretteki başarılarımız, misafir beklentisi ve ihtiyaçları endeksli bakış açımız, yolcumuza verdiğimiz önem ve değerin yanı sıra uygun maliyet yapılanması sonucu yürüttüğümüz karlı operasyonlar ve güçlü yönetim stratejileri, Avrupa’daki diğer turizm grupları ve yatırımcılarının dikkatini çekmiştir.
Bir süredir devam ettirdiğimiz görüşmelerin ve istişarelerin neticesi olarak şunu bildirmek isteriz ki; İskandinav ve Alman ortaklı fakat Hollanda pazarında da büyüme eğiliminde olan yatırım fonu “Triton” ile Corendon Holding bünyesindeki tur operatörleri “Corendon Travel Hollanda”, “Corendon Travel Belçika”nın ve grup havayollarımızdan “Corendon Dutch Airlines”ın hisselerinin çoğunluğunun Triton tarafından devir alındığı bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmanın resmi kurumlar nezdindeki süreci devam etmektedir.
Triton firması aynı zamanda, Şubat 2019’da 7 farklı pazarda faaliyet gösteren; yılda bir milyondan fazla yolcusu ile yaklaşık 600 milyon Euro ciro elde eden Sunweb’in de ağırlıklı hisselerini satın almıştır.
Gelecekte Corendon ve Sunweb’in birleşmesi ile yeni yönetimde yaratılacak sinerji, bilgi birikimi paylaşımı ve ortak faaliyetler sayesinde Hollanda ve Belçika pazarlarında daha güçlü operasyonların yapılacağını öngörmekteyiz. Triton’un yeni yatırımları ile daha güçlü ve büyüyen bir turizm yapısı içinde kalacak Corendon Travel Hollanda, Corendon Travel Belçika ve Corendon Dutch Airlines ise gelecekte potansiyeli daha yüksek, kalıcı, uzun süreli bir değer kazanacaktır.
Bu değişim sonrasında bizler, Corendon Turizm Grubu Kurucu Ortakları Yıldıray Karaer ve Atılay Uslu olarak, bu yeni “Corendon ve Sunweb” kombinasyonunda küçük hissedar olarak kalıyorken; Sayın Atılay Uslu, söz konusu şirketlerde Non-Executive Board üyesi olarak görev almaya devam edecektir.
Bizler Yıldıray Karaer ve Atılay Uslu olarak bu birleşmenin dışında kalan Corendon Hotels and Resorts’un yurtdışı ve Türkiye yatırımlarının yanı sıra Corendon Airlines Türkiye ve Corendon Airlines Europe operasyonlarımızın ortakları ve yöneticileri olarak yolumuza devam edeceğiz. Aynı şekilde, Türkiye incoming operasyonlarımız da Corendon Touristic markası ile aynı yapılanma ile gruba hizmet vermeye devam edecektir.
Ayrıca, Corendon markası altındaki tüm şirketlerde operasyonlarımız, organizasyon yapısı ve iş ortaklarımız ile ilişkilerimiz değişmeden, aynı işleyiş ile, sürdürülmeye devam edilecektir.
Bu değişimin hepimize ve turizm camiasına hayırlı olmasını diliyor; yurtiçi ve yurtdışı ofislerimizde başından beri birlikte olduğumuz veya takımımıza sonradan katılmış, emekleri ile markamıza değer katarak bizleri bugünlere getiren tüm mesai arkadaşlarımıza bu vesile ile tekrar teşekkür ediyor; önümüzdeki yeni dönemde de hep beraber aynı özveri ve dinamizm ile turizm alanında başarılı çalışmalarımıza sizler ile birlikte devam edeceğimize inanıyoruz.
Ayrıca, kurulduğumuz günden beridir bizleri destekleyen başta acentelerimiz ve yolcularımız olmak üzere otel yatırımcıları, otel yöneticileri, Resmi Kurum ve Kuruluşların değerli yöneticileri, sektör temsilcileri, basın kuruluşları ve mensuplarının göstermiş oldukları teveccüh, destek ve motivasyon için bir kez daha teşekkür etmek isteriz.
Saygılarımızla,
Yıldıray Karaer & Atılay Uslu
Triton Hakkında:
1997 yılında kurulan Triton, uzun vadede daha sürdürülebilir işletmeler yaratmak için, merkezi Avrupa’da olan orta ölçekli şirketlere pozitif büyümelerini desteklemek amacıyla yatırım yapan bir yatırım fonudur. Triton’ un bugün portfolyosunda bulunan 38 şirketin konsolide cirosu 14,9 milyar Euro olup toplam çalışan sayısı 72 bindir.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://bit.ly/2K9KlxM via IFTTT
0 notes
Photo
Hey! Douglas ile Disko Ritimleri Babylon'da
Türkiye müziğini disko ritimleriyle yeniden harmanlayan Hey! Douglas, 10 Kasım Cuma gecesi saat 23.00’da -S-World Bir Dünya Konser sponsorluğunda Babylon’da.
Son zamanların başarılı solo projelerinden Hey! Douglas’ın 70’li yılların psikedelik, funk ve soul şarkılarını yine 70’lerin disko ritimleri ile harmanlıyor.
youtube
BABYLON PROGRAMI
Tarih Etkinlik 10 Kasım 2017 Cuma Hey! Douglas -S-World Bir Dünya Konser 11 Kasım 2017 Cumartesi 27. Akbank Jazz Festivali: Kenan Doğulu ”İhtimaller” 12 Kasım 2017 Pazar 27. Akbank Jazz Festivali: Social Inclusion Band 13 Kasım 2017 Pazartesi 27. Akbank Jazz Festivali: Howe Gelb Piano Trio 14 Kasım 2017 Salı 27. Akbank Jazz Festivali: Quincy Jones Presents: Alfredo Rodriguez Trio 15 Kasım 2017 Çarşamba 27. Akbank Caz Festivali: Mark Guiliana Jazz Quartet 16 Kasım 2017 Perşembe 27. Akbank Jazz Festivali: ALA.NI 17 Kasım 2017 Cuma 27. Akbank Jazz Festivali: Ephemerals 17 Kasım 2017 Cuma 27. Akbank Jazz Festivali: Midnight Session: DJ Nomad (Africaine 808) 18 Kasım 2017 Cumartesi 27. Akbank Jazz Festivali: Mop Mop Feat. Anthony Joseph 18 Kasım 2017 Cumartesi 27. Akbank Jazz Festivali: Midnight Session: DJ Style-ist 22 Kasım 2017 Çarşamba Ağaçkakan 23 Kasım 2017 Perşembe XXF Very Very French Festival: Amadou & Mariam 24 Kasım 2017 Cuma XXF Very Very French Festival: Kartell 24 Kasım 2017 Cuma XXF Very Very French Festival: Cézaire 25 Kasım 2017 Cumartesi XXF Very Very French Festival: Erik Truffaz 28 Kasım 2017 Salı Nilipek. 29 Kasım 2017 Çarşamba Michelle Gurevich / Ön Grup: Twin Sons 30 Kasım 2017 Perşembe XXF Very Very French Festival: Vincent Peirani 1 Aralık 2017 Cuma Oldies But Goldies 2 Aralık 2017 Cumartesi XXF Very Very French Festival: Amine Edge & Dance 6 Aralık 2017 Çarşamba XXF Very Very French Festival: Aquaserge 6 Aralık 2017 Çarşamba XXF Very Very French Festival: Juniore 7 Aralık 2017 Perşembe Kardeş Türküler 8 Aralık 2017 Cuma DJ Hell – Midnight Session 9 Aralık 2017 Cumartesi GusGus (Live) -S-World Bir Dünya Konser 13 Aralık 2017 Çarşamba Vega 14 Aralık 2017 Perşembe Kalben -S-World Bir Dünya Konser 16 Aralık 2017 Cumartesi Omar Souleyman / Nusaibin – Midnight Session 20 Aralık 2017 Çarşamba Adamlar 22 Aralık 2017 Cuma Shantel – Midnight Session 12 Ocak 2018 Cuma Ezhel 22 Şubat 2018 Perşembe Ghostpoet 24 Şubat 2018 Cumartesi Weval 9 Mart 2018 Cuma Stavroz 10 Mart 2018 Cumartesi Stavroz
Biletler, Mobilet iOS ve Android uygulamaları ile mobilet.com üzerinden ve Babylon Gişe’den satın alınabiliyor.
http://www.sosyokultur.com/hey-douglas-ile-disko-ritimleri-babylonda/
0 notes
Text
Eğitim Gazetesi
http://www.egitimgazetesi.net/okullarda-son-ders-zili-cuma-gunu-calacak/
Okullarda son ders zili cuma günü çalacak
Okul öncesi, ilkokul, ortaokul, liseler ile açıköğretimde eğitim alan 17 milyon 532 bin 661 öğrenci, 9 Haziran Cuma günü karne almaya hazırlanıyor.
Okul öncesi, ilkokul, ortaokul, liseler ile açıköğretimde eğitim alan 17 milyon 532 bin 661 öğrenci, 9 Haziran Cuma günü karne almaya hazırlanıyor.
2016-2017 eğitim-öğretim yılının sona ermesi dolayısıyla 17 milyon 532 bin 661 öğrenci ile 1 milyon 21 bin 578 öğretmen yaklaşık 3 ay sürecek yaz tatiline başlayacak.
Mezun olacak ilkokul, ortaokul ve lise son sınıf öğrencilerini ise kayıt maratonu bekliyor.
Ortaokulların 8. sınıflarında okuyan öğrencilerin girdiği merkezi ortak sınavlara göre, 29 Haziran’da yerleştirmeye esas puanların açıklanmasının ardından 15-25 Temmuz arasında lise tercihleri alınacak.
Ortak sınavlarının tamamını veya bir kısmını kullanan özel okulların kayıt işlemleri de 30 Haziran-14 Temmuz arasında yapılacak. Liselere yerleştirme sonuçları 8 Ağustos’ta ilan edilecek.
Üniversite için ter dökecekler Lise mezunları yaz tatiline başlamadan önce üniversiteye girebilmek için ter dökecek.
Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) 81 il merkezi ve Lefkoşa’da yapılacak. LYS-4 10 Haziran Cumartesi, LYS-1 11 Haziran Pazar, LYS-2 ve LYS-5 17 Haziran Cumartesi, LYS-3 18 Haziran Pazar günü yapılacak.
2017-2018 eğitim-öğretim yılı 2017-2018 eğitim-öğretim yılının ilk zili, 18 Eylül Pazartesi günü çalacak ve ilk dönem 19 Ocak 2018 Cuma günü sona erecek. Yarıyıl tatilinin ardından dersler, 5 Şubat 2018 Pazartesi günü başlayacak, 8 Haziran 2018 Cuma günü öğrenciler yaz tatiline girecek.
AA
0 notes
Text
2017 Dini Günler Listesi
2017 YILI DİNİ GÜNLER LİSTESİ
HİCRİ TARİHLER
MİLADİ TARİHLER
GÜN
AY
YIL
GÜN
AY-YIL
HAF.GÜN
DİNİ GÜNLER
1
CEMAZİYEVVEL
1438
29
OCAK-2017
PAZAR
........
1
CEMAZİYELAHİR
1438
28
ŞUBAT-2017
SALI
........
1
RECEB
1438
29
MART-2017
ÇARŞAMBA
ÜÇ AYLARIN BAŞLANGICI
2
RECEB
1438
30
MART-2017
PERŞEMBE
REGAİB KANDİLİ
26
RECEB
1438
23
NİSAN-2017
PAZAR
MİRAC KANDİLİ
1
ŞABAN
1438
27
NİSAN-2017
PERŞEMBE
...........
14
ŞABAN
1438
10
MAYIS-2017
ÇARŞAMBA
BERAT KANDİLİ
1
RAMAZAN
1438
27
MAYIS-2017
CUMARTESİ
RAMAZAN BAŞLANGICI
26
RAMAZAN
1438
21
HAZİRAN-2017
ÇARŞAMBA
KADİR GECESİ
29
RAMAZAN
1438
24
HAZİRAN-2017
CUMARTESİ
AREFE
1
ŞEVVAL
1438
25
HAZİRAN-2017
PAZAR
RAMAZAN BAYRAMI (1.Gün)
2
ŞEVVAL
1438
26
HAZİRAN-2017
PAZARTESİ
RAMAZAN BAYRAMI (2.Gün)
3
ŞEVVAL
1438
27
HAZİRAN-2017
SALI
RAMAZAN BAYRAMI (3.Gün)
1
ZİLKADE
1438
24
TEMMUZ-2017
PAZARTESİ
........
1
ZİLHİCCE
1438
23
AĞUSTOS-2017
ÇARŞAMBA
........
9
ZİLHİCCE
1438
31
AĞUSTOS-2017
PERŞEMBE
AREFE
10
ZİLHİCCE
1438
01
EYLÜL-2017
CUMA
KURBAN BAYRAMI (1.Gün)
11
ZİLHİCCE
1438
02
EYLÜL-2017
CUMARTESİ
KURBAN BAYRAMI (2.Gün)
12
ZİLHİCCE
1438
03
EYLÜL-2017
PAZAR
KURBAN BAYRAMI (3.Gün)
13
ZİLHİCCE
1438
04
EYLÜL-2017
PAZARTESİ
KURBAN BAYRAMI (4.Gün)
1
MUHARREM
1439
21
EYLÜL-2017
PERŞEMBE
HİCRİ YILBAŞI
10
MUHARREM
1439
30
EYLÜL-2017
CUMARTESİ
AŞURE GÜNÜ
1
SAFER
1439
21
EKİM-2017
CUMARTESİ
........
1
REBİÜLEVVEL
1439
19
KASIM-2017
PAZAR
........
11
REBİÜLEVVEL
1439
29
KASIM-2017
ÇARŞAMBA
MEVLİD KANDİLİ
1
REBİÜLAHİR
1439
19
ARALIK-2017
SALI
........
0 notes