Bazı gerçeklikleri görmek istemeyiz hayatta.Bizi umutsuzluğa sürüklediği için belki.Belkide sadece o hayal üzerine kurduğumuz dünyanın yıkılmasından korktuğumuz için.
Bana en sevdiğim film sorulduğunda,kendimi şu cevapları vermek zorunda hissediyorum;Yeşil yol,Çingeneler Zamanı,Esaretin Bedeli,Dövüş Klubü,Ölü Ozanlar Derneği...
Ben Paul'un haksızlığa uğrayıp öldürülmesini kabul etmek istemiyorum.
Perhan'nın güvensizlikleri yüzünden onu seven kızı görmezden gelmesini kabul etmek istemiyorum.
Andy'nin haksız yere o hapishanede kaldığı yılların asla geri gelmeyeceğini kabul etmek istemiyorum.
Tyler'ın hayattan kopacak kadar kendini kaybedip benim gözümde delirmesini kabul etmek istemiyorum.
Neil'ın içinde olan oyunculuk tutukusunu babası yüzünde içine atıp,sanki olmak istediği şeyi(doktorluk için çalışma)yapıyormuş gibi yapıp,ama bunun ona kendini iyi hissedirmediğini anladığı an bu dünyadan yok olmasını kabul etmek istemiyorum.
Bu yüzden bana en sevdiğim film sorulduğunda cevabım Ejderhanı Nasıl Eğitirsin,Shrek,Mulan,Kutup Eksperis olduğu için üzgünüm.Ama ben tüm bu dünyadan uzak hayali bir dünyayı düşlemeyi tercih ediyorum.Bizi mutlu hissettiren düşünceyle yaşamalıyız ya.Tam olarak onu yapıyorum.Belkide yanlış.En azından sonucunda yaşamayı katlanabilir kılıyorsa gerisi önemli değildir dimi ?
Tanrım, ne olmuş sana sevgili tanrım? Sen de ülkemiz gibi tepe taklak olmuşsun! Eğer seni düzeltmezsem ben de Merdzan değilim. Ama karşılığında sen de bana yardım etmelisin.