#Çocuk ve Gençlik
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bursa’da kendisini karşılayan çocuklara hitaben söylenmiştir.
"Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, geleceğin ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!"
Mustafa Kemal Atatürk
19.10.1922
#23nisanulusalegemenlikveçocukbayramı #uluöndermustafakemalatatürk #anıtkabir #atatürk #23nisan #çocukbayramı #atatürk #23nisan #bayram #anıtkabir🇹🇷 #ankara #meclis #tbmm #türkiyebüyükmilletmeclisi #ismetinönü #celalbayar #1920 #tbt🔙📸 #video
#23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı#23 nisan#atatürk ve silah arkadaşları#ulusal egemenlik#gençlik ve spor bayramı
17 notes
·
View notes
Text
LBO Çocuk ve Çok Sesli Gençlik Korosu 10. Yıl Konseri beğeni ile izlendi
KKTC – Lefkoşa Belediye Orkestrası (LBO) bünyesinde yer alan LBO Çocuk Koroları ve Çok Sesli Gençlik Korosu dün akşam koronun 10. Yılına özel bir konser verdi. Şef Hare Yakula yönetiminde sahne alan koroya Ercüment Şeker de piyanosuyla eşlik etti. Koronun 10. yılına özel olarak Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen konserde seslendirilen müzikallerden şarkılar ve çok sesli klasik ezgiler…
View On WordPress
0 notes
Text
Katil psikolojisini anlamaya başlıyorum artık. Bir insanı eğer çocukluğunda, gençliğinde öldürürseniz, o da sizi öldürmek isteyecektir.
#insan#insan ve duyguları#happy house#academia#book blog#black history#killer#katil psikolojisi#çocuk#çocukluğun soğuk geceleri#çocuklar#gençlik#genç psikolojisi#psikoloji#duygular#hisler
1 note
·
View note
Text
Çocuk, Gençlik Ve Sosyal Hizmet 2023-2024 Final Soruları
Çocuk, Gençlik Ve Sosyal Hizmet 2023-2024 Final Soruları 1. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünde bulunan hizmet grupları altı daire başkanlığı içinde sınıflandırılmışlardır. Aşağıdakilerden hangisi bunlardan biri değildir? A) Aile Yanında Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı B) Eğitim ve Toplumsal Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı C) Koruyucu ve Önleyici…
View On WordPress
0 notes
Text
artık ailemi mutlu edemeyeceğimi kabullenmem lazım. ne verirsem vereyim verdiklerimi yaşamadığı/yaşayamadığı yılların yerine koyamayacaklar. hayata bu şekilde bakmak onların tercihleri ve ben bunu değiştiremem. değiştirmeye çalışmak nafile. yapabileceğim tek şey onlar gibi olmamaktır.
çok neşeli ve girişken bir çocukmuşum. aslında şu an insanların psikolog seanslarında anlatabileceği travmaları çocukken yaşıyordum. aile içi şiddet ve maddi imkansızlık çok fazlaydı. babam bize kızdığını önce tehdit ederek sonra döverek anlatırdı. bunlara rağmen insan bir şekilde onları affetmeyi öğreniyor. tüm bunları düşünerek yaşanmayacağını kabul ediyorsun. ben de ettim. ama o mutlu ve akıllı çocuk başka ailede büyüse ne olurdu merak ediyorum.
gençlik yıllarım abimin yol açtığı enkazı toplamaya çalışmakla geçti. maddi anlamda kendimi tüketmek manasına bunda başarılı oldum. ama annemi mutlu etmeye yetmedi. çünkü bir insan mutlu olmak istemiyorsa olmaz. kendini tüketmek istiyorsa onu kimse engelleyemez. hiçbir şey yapamazsınız.
şimdi hayatımda biri var. onun yanında kaybettiğim o çocukluk neşesi geliyor sanki ama ileride ne olur bilmiyorum. onunla hayal kurarken bir tarafım ailemin bensiz ne yapacağını düşünüyor. bensiz hastalıklarıyla nasıl mücadele ederler? annem bensiz oğluyla ne yapar? bunları düşünüyorum. düzgün bir iş bulduğumda gelirimi onlarla değil de hayat arkadaşımla paylaşmam doğru olur mu? gerçekleşmeyen şeyler için düşünüp duruyorum. ama bugün yani az önce babamın bir tavrı artık onlar için yapabilecek hiçbir şey olmadığını fark etmemi sağladı. ben elimden geleni yaptım. bunu artık kendime kabul ettirmem lazım. bana zarardan başka bir şey vermediklerini kabul etmem lazım. bana borçlular demiyorum ama ortada artık alacak-verecek bir şeyin kalmadığını kabul etmem gerekiyor.
22 notes
·
View notes
Text
SAĞLIKLI VE MUTLU AİLELER İSTİYORUM
EVLİLİKTE LİYAKAT VE MUTLULUK İÇİNDE TUS SINAVI MI YAPALIM YOKSA 5 YILDA BİR DEVAM MI SORUSU SORALIM.
Evlenecek kız ve erkekler, doktorların TUS sınavına benzer şekilde aşağıdaki konulardan sınava alıp 70 alamayanlara evlilik izni verilmemesi gerekiyor.
1-Anatomi
2-İlk yardım
3-Genel sağlık bilgileri
4-Ev ekonomisi
5-Mutfak kültürü
6-Temizlik tekniği
7-Çamaşır yıkama ve ütü tekniği
8-Hamilelik dönemi sağlık,
9-Çocuk bakımı ve beslenmesi
10-Çocuk psikolojisi
11-Ergenlik ve gençlik psikolojisi
12-Hısım ve akrabalarla sağlıklı ilişkiler
13-Evlilik psikolojisi
14-Öpüşme, ön sevişme ve kamasutra-tao teknikleri
15-Geleneksel Türk düğün adet ve uygulamaları
16-Evlilikte eşlerin hak ve hukukları
17-Ailede mutlu olma yolları psikolojisi
Evlenecek kişiler erkek ve kızlar bu 17 konudan çok başarılı bir sınav verir yeteri puan alırsa evlilik hayatları ölene kadar mutlu ve sağlıklı bir şekilde devam eder.
14 madde çok önemli birincisi Türk nüfusunun artması istiyoruz çünkü beka ve güvenlik meselesi. Türk nüfusu geriye gidiyor. Sevişmesini bilmeyen çiftler hayatın her alanında ve safhasında başarılı ve mutlu olamıyorlar. Kısaca ön sevişmesini bilmeyenler ve birlikte orgazm olamayan cifler evlenmesin.
7 notes
·
View notes
Text
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak, ülkemizde yaşanan depremdeki vatandaşlara ulaştırılmak üzere bir kampanya başlatıyoruz. Soba,konserve yiyecek,çadır,uyku tulumu,kullanılmamış kıyafet,battaniye,çocuk bezi vb. ihtiyaç malzemeleri ESMEK ve Gençlik Merkezlerimizde toplanacaktır. Yardım yapmak isteyen vatandaşlarımız için adresler;
- Şeker Mahallesi Kabine Sokak No:1 ESKİŞEHİR (Opera binası arkası) (0 222 220 76 88 - 0 222 220 76 99)
- Emek Mah. 2. Arabacılar Caddesi No:213 Odunpazarı (0 222 250 92 94)
- Şarkiye Mah. Işıklar Sok. No:2 Odunpazarı (OMM Yanı) (0 222 220 22 29)
- 71 Evler Mah. Ertaş Bulvarı No:261 Odunpazarı (0 222 237 42 00)
- Eskibağlar, Yılmaz Büyükerşen Blv No:11, 26170 Tepebaşı/Eskişehir (0222 335 73 38)
- Büyükdere Mahallesi Adalı Sokak no:39 (0222 239 16 14).
Belirtilen adreslere yardım ulaştıramayacak vatandaşlarımız için araçla evlerinden teslim alabiliriz.
eskişehir için saat ona kadar açık bu yerler bugün için geçerli. elden ele yayabilirsek çok iyi olur. şimdiden Allah razı olsun.
79 notes
·
View notes
Text
🏡 La Isla Projesi'nde Çok Özel Fiyatla Satılık 2+1 Loft Daire!
İnşaat süreci hızla ilerliyor! Teslim tarihi: Mart 2025. Döveç Group, hayallerinizdeki yaşam alanını kusursuz mimari ve eşsiz sosyal olanaklarla taçlandırmak için çalışıyor. 🌟 Doğa size aradığınız huzuru verecek, bu daire ise hayalinizdeki evi sunacak. La Isla Villas çok yakında sizlerle buluşacak! 🌿 Yeşil ile Bütünleşeceğiniz, Stresten Uzak Bir Yaşam 🌳 İskele ve Mağusa’ya yakın, prestijli bir konumda yer alan La Isla Villas, ada yaşantısının keyfini ve huzurunu temsil eden bir konseptle tasarlandı. Doğanın ve lüksün buluşma noktasında, çocukların güvenle vakit geçirebileceği, toplam 211 konuttan oluşan bu proje her açıdan harika bir konuma sahip. 🏖️ Long Beach Ormanı’nın yeşiline sadece 400 metre, sahilinin mavisine ise 700 metre mesafede, Mağusa-Karpaz anayolu ile Ötüken giriş yolunun güneyindedir. 🌺 Sokakta Çocukların Güvenli Oynayabileceği Bir Yaşam Alanı 🏀⚽ Her konutun özel bahçesi, özel veya ortak havuzları, restoranı, çalışma alanları, lounge, roof bar, spa, spor merkezi, futbol, basketbol, voleybol sahaları, tenis kortu, çocuk kulübü, korunaklı çocuk parkı, gençlik merkezi, barbekü alanı, evcil hayvan parkı ve botanik bahçesi gibi ortak fonksiyonları ile 211 konutluk bir mahalle sizi bekliyor. 🌟 Bu Çok Özel Fiyatla Satılık 2+1 Daire İçin Hemen Bizimle İletişime Geçin!
#ev#Kıbrıs#2+1#yatırım#amiralgayrimenkul#construction#property#investment#cyprus#holiday#famagusta#rental#sale#home#project#luxury#elegance#best
5 notes
·
View notes
Text
Bu arada 2024 Antalya Kitap Fuarı için de sabırsızlanıyorum. Çünkü bu senenin onur konuğu biliyorsunuzdur belki, İlker Başbuğ. Benim kendisine olan hayranlığım çok eskiye dayanır. Yaptığı her konuşmadan sonra gazete manşetlerinde "Felsefeci Komutan" içeriklerini görürdük. Daha 2000'lerin başı ve bir komutan televizyonda Kant'tan Habermas'tan örnekler vererek konuşurdu. Zaten normal şartlarda da politika, siyaset ve tarih benim okuma yazmayı öğrendiğim zamandan beri ilgimi çekerdi. Bunun da en büyük etkeni zannediyorum ki dedemin o dönemler Antalya Valiliği'ndeki görevi. Bir de dedemle aynı evde yaşıyorduk ve kendisi hayran duyulacak türden bir Atatürkçüydü. Biraz benim karakterimin şekillenmesinde, en azından bu tür konulara daha çocuk yaşta ilgi duymamın temelinde de bu yatar. Neyse, çok uzattım mevzuyu. Ne diyordum? Hah, İlker Paşa. Benim kuşağım, 27-35 yaş grubu hatırlar konuşmalarında sürekli büyük düşünürlerden, araştırmalardan söz ederek örnekler vermesini, onları alıntılamasını. Ayrıca kendisinin de dedem gibi, Atatürkçü olduğu, bizler gibi zamanında Balkanlardan geldiği, çocukluk ve gençlik döneminde ötekileştirilmesine rağmen ülkesini ve milletini severek çalıştığı bunlar zaten artık herkes tarafından biliniyor. Bizim de ailecek sempati duymamızın temelinde aslında bu benzerlikler yatıyor. Bu yüzden biraz heyecanlıyım. Bende 2 kitabı var:
Nasıl Bir Türkiye, 2016
Suçlamalara Karşı Gerçekler, 2017
Ben kitapları okuduğum yılları yazarım muhakkak ilk sayfalarına ve bir de isim soyisim ekleyip imza atarım. Burada da öyle yaptım. Kitapları okuduğum yılları yazdım yukarıda da. Kendisini görme, söyleşine katılma ve kitaplarımı imzalatma imkanım var. O gün nöbet çıkışı olacağım. Aksilik olmadığı sürece katılmayı umuyorum. Kendime, görüşlerime yakın konumda olan birisini her zaman bulamıyorum ne yazık ki. Biraz heyecanım bu yüzden aslında.
İlgileniyorsanız program içeriğini, günlerini, katılacak yazarları instagram adreslerinde detaylıca paylaşıyorlar. Buraya bırakıyorum.
https://www.instagram.com/antkitapfuari/
Sevgiler...
3 notes
·
View notes
Text
Bir gözümde iki kapı ,bir gözümde toroslar
Soldan bir nehir,sağdan bir orman
Sevinç çığlıklı, kel ,çıplak ayak bir köy yolu karşımda
Ardımda balık sürüsü.
Tepemde gençlik,keçi boynuzu dalları
Altımda kırmızı,hoyrat papatya toprağı
Kucağımda koyun kokusu ,tahta taban
Sırtımda ne yapılacağı bilinmeyen bir ömür
Ve ne yana dönsem ,ne yana dönsem
Bana dik dik bakan kendi kara gözlerim.
Gözlerimin içi çocuk ,çocuğun içi göçmen kuş.
Bahara baksam var,güze baksam üstünden uçuşulmuş yaprak.
Sana baksam körsün,diğerlerine baksam gerek yok.
Ben geç kaldığından sınıfa girmeye korkan
Çocuk içi kuşum işte,
Kimsenin haberi yok.
-Deniz-
12 notes
·
View notes
Text
Sadece fuhuş ticareti yok.
Organ ticareti Çocuklara işkence, tecavüz ve çocuklardan alınan kanlarla gençlik iksiri yapılması! (Andrenokrom deniliyor)
1 Dozu Milyon dolar...
Özellikle israil kaçırdığı Çocukları kullanıyor.
Hepsinde gördüğünüz bu göz morluğu çocuk kanı ile gençleşmek için vurulan Andrenokrom belirtisi var
Bazılarına dehşeti yaşatmak için işkence yapıyorlar.
İşkence ile amaç adrenalin yayılan kanlarını almak ve bunu gençlik iksiri olarak dünya zenginlerine pazarlamak.
Hem paralarını alıyorlar hem istediklerini yaptırıyorlar.
Epstein'in sevgilisi kadın, çocuk kaçırma organizasyonunun baş yöneticisidir.
Bunların arasında siyasetçi, sanatçı birçok isim var.
Mossad #EpsteinClientList Başıboş
6 notes
·
View notes
Text
Çocuk, Gençlik Ve Sosyal Hizmet 2023-2024 Vize Soruları
Çocuk, Gençlik Ve Sosyal Hizmet 2023-2024 Vize Soruları 1. Erinlik döneminde bireysel farklılık mutlaktır. Ancak her erinlikte olan kişilerinde benzer duygu ve düşüncelere önem verdikleri yapılmış pek çok çalışmada görülmüştür. Örneğin ergenler….. bu dönemde çok ilgi gösterirler. Yukarıdaki parçada bulunan boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? A) beden imgelerine B) dışa dönüklüğe C)…
View On WordPress
0 notes
Text
uluslararası çocuk ve gençlik sanat bianelinde gönüllüyüm ✨
5 notes
·
View notes
Text
Artık okullarda eğitim adına e si bile yok içi boşaltılmış bir sistem var ne yazik ki bunun sebebi tabiki öğrenciler ile alakalı şu zamanda ilkokuldan sonra ortaokul ve liseyi dışarıdan okuması lazım her çocuk bütün yanlış olan herşeyi ordan öğreniliyor artık Yanlış arkadaş ortamı yüzünden . Meslek olarak öğretmenlik şuan çok zor saygısız bir gençlik var ne yazikki egerki işlerine Gelmeyince öğretmene bir iftira atarak işinden ve mesleğinden edebiliyorlar. Tabi ilk eğitim aileden başlar oda verilmemişse gelipte okulda eğitim alarak o çocuk düzeltmezsin Ailede en önemli Sevgi ve Merhamet alması lazım çocuk , benim yigenim çok zeki bir çocuk okumak istiyor ama sınıfta bir ahlaksız bir çocuk yüzünden dışardan okumaya alicaklar gelip senin çocuğunada bulaşık oluyor ne yazikki müge anlida işlenen bir konu var adam sapik bir kişi yüzünden bütün köyde huzursuzluk var şeytan gibi musallat oluyorlar ne yazikki sen ne kadar temiz kalmaya çalışsanda bir kişi gelip sana musallat oluyor yasalar ve adalet ilede bu konular bitmiyor Allah'ın kanunlari dünyada hükmetmedigi sürece biz daha çok sıkıntılar yaşariz ne yazikki evet belki şeriat gelmez ama herkes kendi evinde şeriat ile hükmetmeye çalışmalı. İnsanı yaratan Allah ' insanı da en iyi bilen Allah onun Yolladığı kullanma kılavuzu ile bu dünyada yaşayabilirsek kötülüklerden kendimizi koruruz .
21 notes
·
View notes
Text
ADANA DA YAŞAMAK
VE
" ANKARALI OLMAK...
AYRICALIK DİR
Eğer…. Arı Sineması’nın açılışını hatırlıyorsanız..
Kuğulu Park’ın bölünmeden önceki halini biliyorsanız..
Sheraton Oteli’nin yerinde Kavaklıdere Şarapları’nın üzüm bağları olduğunu hatırlıyorsanız..
Köşk Pastanesi, Kafe ve Mini Golf’ü biliyorsanız..
Modern Disko, Gazanfer , MET, Apple adları sizde bir şeyler çağrıştırıyorsa,
Tunalı Hilmi deki Bimbo'ya gidip garip hamburger yemişseniz,
Şimdilerde Gazi Hastanesi'nin olduğu yerde futbol oynamış, kızakla kaymışsanız,
Amerikan Pazarı’ndan ve Hergelen Meydanı'ndan alışveriş yapmışsanız..
Airport Disko’nun açıldığını hatırlıyorsanız....
A Barda canlı müzik dinlediyseniz...
Eskişehir Yolunda Söğütözü'ndeki köprünün sadece bir ufak kavsak olduğunu hatırlıyorsanız...
Bilkent’siz bir Ankara düşünebiliyorsanız...
Oran'a giderken,"Buralar da amma şehir dışı" demişseniz....
Hava kirliliğinden dolayı okullarınız tatil edildiyse...
Chevrolet steyşın dolmuşlara binmişseniz,
Metropol Sineması acılınca "vay be iki salonu var" demişseniz....
Gölbaşı, Ankara, Büyük, Ulus sinemaları size bir şey ifade ediyorsa
Kocabeyoğlu Çarşısı’nın alt katından elden düşme kitap, dergi
almışsanız...
Kurtuluş Parkı’nda bir buz pateni sahası olduğunu biliyorsanız ve oraya
kaymaya gitmişseniz....
Kızılay'da, ağzındaki ufacık pul gibi bir şeyle kuş gibi öten
adamı biliyorsanız....
Köprülü kavşağı, metro durağı olmayan bir Ankara size normal geliyorsa....
Bahçeli 7. Cadde’ye sadece o civarda oturan bir arkadaşı ziyaret etmek için
gitmişseniz...
İlk kumpiri Tunalı'daki Kıtır Piliç’te yemişseniz....
Döneri, Sakarya'da Hosta'da yemeyi seviyorsanız
İstanbul’da yaşadığınız halde hafta sonu Ankara'ya gidiyorsanız...
İstanbul’da yaşadığınız halde Ankaralılarla görüşüyorsanız...
Margharita Pizza’yı, Körfez Pastanesi'ni biliyorsanız...
F 34'ü biliyorsanız..
Eskişehir Yolu’nun 2 şeritli ve boş halini biliyorsanız...
Arkadaşlarınızı en az 10 yıldır tanıyorsanız...
Kızılay trafiğe kapalıyken oradaki masalarda oturup, bisiklete binip, paten
kaymışsanız..
Kuğulu Park'daki salıncaklarda sallanıp, balon ve kâğıt helva almışsanız..
Kızılayda, GİMA’nın yada PTT’nin önünde birileri ile buluşmak için randevulaştıysanız..
Dikimevinden başlayan ve EGO otobüsleri için hazırlanmış tahsisli yolu biliyorsanız..
Gölbaşı’na yemeğe, pikniğe gitmişseniz..
Turizm Bakanlığı binasının yerinde tarla olduğunu hatırlıyorsanız
Otobüse Ulus’taki gardan binmişliğiniz varsa..
Gençlik Parkı’nda birilerinin nikâhına gidip, havuzunda bisiklete, akşamları da lunaparkta uçan sandalyelere binmişseniz..
Atatürk Orman Çiftliği’nden dondurma yiyip ayran içmişseniz
Atakule'nin inşaat halini görüp, açıldığında kosa kosa her hafta sonu oraya gitmiş ve Dreamland jetonları biriktirip hediye almaya çalışmışsanız
Milka’da peşmelba yemişseniz
Kolej-Yükseliş çekişmesini hep yaşamışsanız…
Eski Kızılay binasını görmüşseniz,
Güven Park’ın çocuk bahçesinde salıncağa binip kaydırak kaymışsanız,
Marmara Oteli’nde çay içmişseniz,
Gar’dan motorlu trene binip İstanbul’a giderken lokantasında yemek yemişseniz,
İstanbul’dan her dönüşünüzde yüreğinizde heyecan hissetmişseniz,
ODTÜ’ye çocukken çam fidanı dikmişseniz,
Tatil dönüşlerinde Eskişehir Yolu'nda Ümitköyün kenarındaki (şimdi artık yok) askeri radarı görünce "Oh be, Ankara'ya geldik sayılır" diye düşünmüşseniz,
Hayvanat Bahçesi’nde maymunlara fıstık vermişseniz,
Kuğulu Park'ta oturup Ankara simidi yemişseniz,
Çocukken “şans, talih, kader, kısmet, beş kuruşa” satmışsanız,
İncesudan doğru gelip, kolejden devam edip, sıhhiyeden Zafer Çarşısının yanından geçip Ankara Çayına karışan ama yüzeyden akan (üstü sonradan kapatıldı) dereyi biliyorsanız…
Ve bu boklu dereye taş atıysanız,
İki köstek misketin bir gıcır ettiğini biliyorsanız,
Mimar Kemal’in bahçesinde top oynamışsanız,
Evin bahçesinde kaplumbağa ve kirpiye rastlamışsanız,
Ağaç silkeleyip yada ağaca çıkıp dut yemişseniz,
Kocatepe Camii’nin şimdi olduğu yerdeki boş tepeden Kızılırmak Caddesi'ne kışın kızakla
kaymışsanız,
Kızılay’da Akba Kitapevi’nden, Meşrutiyet’te Hür Kitapevi’nden kitap almışsanız,
Goralı’da goralı yemişseniz,
Piknik’te bira içip sosis ve patates yemişseniz,
Ulus’ta Akman Bozacısı’nda boza içmişseniz,
Kızılay’da ulusal bayramlarda, Harp Okulu öğrencilerinin geçişini seyretmişseniz,
Milli Bayramlarımızda Ziya Gökalp Caddesi boyunca geçen Fener Alaylarını
geceleri anne babalarınızla izlediyseniz,
Babanızla annenizin ve kendinizin Gençlik Parkı Evlendirme Dairesi’nde evlendiğini biliyorsanız,
Gençlik Parkı’nda sonraları trene, uçağa binip; çay bahçesinde semaverden çay içmiş ve ahşap silindirik odada motosikletle dönerek düz duvara tırmanan adamı tepeden
seyretmişseniz,
Apple’da yılbaşı geçirmişseniz,
Stop’daki müzik kutusuna para atıp, müzik dinlemişseniz,
Mini Golf'ta golf oynamışsanız,
Köşk Pastanesi’nde “koko” yemişseniz,
Sergen’de dans etmişseniz,
Pizza Pino’da “Genç Kız Rüyası” yemişseniz,
Botanik Bahçesi’nde kaçamak yapmışsanız,
Gösteri veya maç için babanızın sizi 19 Mayıs Stadyumu’na götürdüğünü anımsıyorsanız,
Cebeci Stadının yapılışını biliyorsanız,
Anıtkabir, Ankara Kalesi ve Anadolu Medeniyetleri Müzesine gitmişseniz,
Komşunun bahçesindeki çağla ya da kiraza dalmışsanız,
Kukalı saklambacı, yakan topu biliyorsanız,
Meşrutiyet Caddesi’nde yakan top oynamışsanız,
Mahallede gece kartopu savaşı yapmışsanız,
Bahçelievler ve Gaziosmanpaşa’daki tek ve iki katlı evleri hatırlıyorsanız,
Radyoda Uğurlugiller'i, Çocuk Saati’ni, Karagöz Hacivat’ı, Orhan Boran ve Yuki’yi Mikrofonda Tiyatro’yu dinlemişseniz,
Bahçelievler sokaklarında bisiklete binip, paten kaymışsanız,
Mahallenizi, sokağınızı emniyet içinde dolaştığınız, şimdiki korumalı sitelerin müşterek alanları gibi görmüşseniz,
Bahar akşamları sokağınızın köşesinde arkadaşlarınızla buluşup saatlerce sohbet etmişseniz,
Renkli Sinema’yı hatırlıyorsanız,
Karın adam gibi yağdığı Ankara kışlarında, Emek Mahallesi 4. Caddenin tepesinden kızaklara veya kızakmış gibi davrandığınız tahtalara binip, 1. durağa, yani İsrail Evlerine kadar kaymışsanız,
Pilatin’de bilardo oynamışsanız,
Şişman Pastanesi’nden dondurma ve sabahları poğaça yemişseniz,
Sokak aralarında futbol-basket oynayacak yerler, tırmanılacak ağaçlar, aşılacak çitler olduğu aklınızda kalmışsa,
Kayarken karşınıza arabalar değil sadece kar delisi çocuklar ve gençler çıkmışsa,
Foto Hakkı’ da vesikalık ve aile fotoğrafı çektirmişseniz,
Okula yürüyerek giderken hava kirliliğinden zor nefes almışsanız,
SİZ ANKARALISINIZ… "
6 notes
·
View notes
Text
Yine uğradığımız bir taciz olayı daha... Adada gençlik merkezi diye bir yerde kalıyorduk. Dört kız bir odada, Arca'yla Başar'da farklı odalarda kalıyordu. Bu sayede arkadaşlarımız gelip gittikçe erkeklerin odasında kalabiliyordu. Fakat yine bir taciz olayı loading tabii ki. Yan tarafımızda dört polis vardı. TDK tanımına göre polis; kentte kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlamakla görevli kişi. Fakat bu adamlar huzursuzluk çıkarmak için doğmuslar. Body shaming yapmak istemiyorum ama hepsi de öküz gibiler. Her akşam içip içip sürekli ayyaş gibi geziyorlar ortalıkta. Yanlarından her geçmem de ısrarla selam veriyorlardı ve ben ısrarla sesimi çıkartmıyordum. Bizim kızları kenara çekip evli misin, müslüman mısın gibi sorular sorup; çok güzelsin, seksisin gibi ithamlar da bulunuyorlamış. Hatta arkadaşlarımıza bakire olup olmadığımızı bile sormuşlar. Gel de öldürme. Ben zaten bu söylediklerini duyduğum zaman inanılmaz öfkelendim ve kaldığımız yeri değistirmelerini talep ettim. Onlar düşünüyor ki beni seçebilirler, istedikleri kadını elde edebilirler. Hayır abi. Sen beni seçemezsin, fiziksel veya sözlü taciz edemezsin, kişisel alanıma müdahale edemezsin, o erkeklik nefsini benim vücudumla ben istemediğim müddetçe doyuramazsın. Ayy yazarken bile sinirlendim. Allah'ın belaları. O yüzden burda hep gittiğimiz raid cafe diye bir yer var. Oranın sahipleri ve çalışanları inanılmaz tatlı insanlar. Sahibinin kızı Lina'yla da arkadaş olduk. Kafelerinin üstü otel olarak kullanılıyor. Sağolsunlar durumu anladıktan sonra bizim gençlik merkezine yalnız dönmemize izin bile vermediler ve eşyalarımızı toplayıp otele geçiş yaptık.
Meryem ve Fathi... Tunus'ta aşk başkadır arkadaşlar. Aşkın kendisi direkt bambaşkadır aslında. Ve sizi hiç ummadığınız bir zamanda, hiç ummadığınız bir yerde kıskıvrak yakalayıverir. Meryem ve Fathi burda tanıştılar. Aralarındaki duygunun bu kadar yoğunlaşabileceğini düşünmemiştim. Sadece takılırlar, flört ederler diye düşünmüştüm. Ama şimdi ayrılık vakti yaklaştıkça Fathi'yi de Meryem'i de sürekli ağlarken görüyorum. Hayır aga. Öyle bir şey ki tesellisi de yok bu durumun. Kanser olmuş ölecek bir insana üzülme iyileşirsin demek gibi bir şey bu. Meryem'de benim gibi. En doruk noktalarda yaşıyor her şeyi. Tam seviyor, tam bağlanıyor. Bizim gibiler için daha zordur o yüzden birinden vazgeçebilmek, kendini önceliklendirebilmek, mantığınla hareket edebilmek. Ve bu tip insan ilişkileri öyle bir şeydir ki, her şeyin belki en zalimi... Kurtulmak istemezsin çogu zaman. Kurtulmaya çalışsan da daha çok yakana yapışır. Çünkü öyle ya da böyle, gerçek duyguların yok olduğu bu dünyada herkesin inanılmaz bir sevgi ihtiyacı var. Bunu bulduklarında ise ilişki toksikleşse bile sadece o sevgiyi almaya devam edebilmek için o iliskinin içinde kalıp kendilerine eziyet etmeye devam ediyorlar. Fathi zaten benim burdaki favori adamım, Meryem'i de çok seviyorum. İkisinin hislerine de inanıyorum. Ellerinden gelse birbirleri için ülke değistirecek durumdalar. Fathi'nin ablası gelmiş uzun zaman sonra Fransa'dan. Çocuk hiç sevmediği Kerkennah Adasında günlerdir Meryem için kalıyor ve bırakıp ablasını görmeye gidemiyor. Allahım bir gün şöyle sevilmeyi bana da nasip et nfndmdmddm. Uzun lafın kısası umarım her şey gönüllerince olur.
Zaaim diye bir cafe var burda. Akşam oraya gidelim diye konuşuyoruz. Ben de sandım ki canlı müzik falan var, eğleniriz gideceğimiz yerde. Hâlbuki mekan Koç odeon nero. Millet piyasaya oturmuş orda. Ayy şaka gibiler gerçekten. Kafeye girdiğimizde elli kişilik insan topluluğu dönüp ibne ibne bizi izlemeye başladı. Hayatımda sosyal anksiyetem daha önce çok nadir anlarda bu kadar artmıştır. Assil o kadar meraklı ki kızlara... Adam en köşeye, her yeri rahatlıkla görebilecek bir yere oturup, gelen geçeni dik izlemeye başladı. Hayır bir de asıl rahatsız edici olan, bunlar böyleyse demek ki diğer oturanlar da böyle. Cinnetlikler gerçekten.
Otostop çekmek... Türkiye'de en son başıma gelen olaydan sonra tövbe etmiştim aslında. Keşke o tövbem de kalsaymışım. Otostop çekip ulaşıma para ödeyen tek insanlar olduk sanırım. Bir gün proje yerinden dönüyoruz, taksi bulamadık. Ben de başladım otostop çekmeye. Transporter durdu bir tane. Gideceğimiz gere geldiğimizde; dört kişiden, kişi başı 5 dinar olmak üzere 20 dinar istedi. Lan ben taksiyle gitsem dört kişi toplam 10 dinar ödüyorum. Bu nasıl kazıkçı bir millet. On dinar verip yürüdük daha sonra. Otostopu çektiğimiz çocukta burda Saida diye çok güzel bir kuruvasancı var, orda çalışıyor. Geçen gün Meryem tatlı almış. Normalde tatlıyı koydukları pakete bu zamana kadar hiç para ödememişken, kızdan 1.3 dinar para almış puşt. Bunlar Türkleri de geçmişler artık gerçekten. He bir de otostop demişken, geçen gün hep beraber kastil otele gittik. Çok kalabalıktık ve tek arabamız vardı. Fathi kızları ve Arca'yı alıp gitti. Fedi, ben ve Assil ise Fathi ikinci tura gelene kadar yürümeye başladık. Saat akşam 7 falan. Ben de dedim ki otostop çekelim. Yola durup gelen arabanın bir tanesini durdurdum. Adamlar durduktan sonra çocuklara sadece o gelsin demişler ya inanabiliyor musunuz. Fedi; bunu bir daha yapma yoksa ikinciye kavga etmek zorunda kalırım, bu adamlar gündüzden beri içiyorlar, ben durdursaydım erkek olduğum için saygı gösterip dururlardı ama sen kadın olduğun için sadece onlarla gitmek istediğin için durduruyorsun zannediyorlar dedi. Hayatımda kendimi ve cinsiyetimi bu kadar aşağılayacak bir an daha yaşamamıştım sanırım. Çok üzüldüm. Hödükler abi kısaca. Dünyadaki hırboların yüzde ellisi buraya toplanmış gibi.
3 notes
·
View notes