https://linktr.ee/IsabellaRose.98 Isabella'nın kişisel blog hesabı "Tanrı'nın benden isteği nedir?"
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Neticesinde Tanrı'ya isyan etme gibi bir amacım yok! Ama cidden Tanrı'nın benimle ne gibi bir planları var öğrenmek istiyorum, resmen bu hayat üzerinde tek başıma mücadele etmem için daha fazla kişi sayısı azaltıyor.. Ya da benim iyiliğim için mi sizleri uzak tuttu benden? Neyse ki rafımda tozlanmaya devam eden klasik kitaplarım bu sorularımın çoğundan bir kaçına cevap verecek özelliklere sahip. Şahsen her sene artan kalp sorunlarıma halen bir çözüm bulamama rağmen insanlara karşı nasıl mücadele edeceğime dair bilgi edindim...
0 notes
Text
Yanii.. Dostum bak insanların bana karşı değer vermemesini her zaman anlarım. Sonuçta üzerimde insan enerjisinden daha fazla şeyler var. Bu yüzden beni bir insanın anlamamasını ve bana değer vermemesine aşırı derecede anlayışla karşılıyorum. Beni sevmek imkansızdır. Bu yüzden bana aşık olamazsınız bile. İzin vermeyen çok fazla şey var.
Sınavda hocanın son yazdığı soruya karşılık olarak "Bir insanın acı çekmediği bir dünya düşünebiliyor musun?" Bu diğer öğrencilerin yazdıkları hikayelerinden farklıydı kimisi kedisini nasıl bulduğu, kimisi arkadaşlarıyla geçirdiği bir günün en güzel anısını anlatırken neden ben acı dolu bir felsefetik bir yazı sunuyordum hocaya? Sanırım diğer herkese karşı psikolojim daha farklı yöndeydi. Ama bu farklılık hiç bir zaman iyi olmadı. Bu yüzden acı denen gerçek hayatımda bir yoldaş gibi. Kimileri bu hayatta elinde çiçek demeti tutuyorken ben daha kağıda sarılmamış dikenli gülleri çıplak ellerle tutuyorum..
1 note
·
View note
Text
Herkesin vardır bir anısı olan şarkı. Lanet olsun, olmasaydı anısı dolu olan Modern Ortam Romantikleri şarkısı. Gelir bana ilk konserimi hatırlatır. Ya da aylardır sürdüğüm kaykayımı. Ya da en ağır metal giyimimi yapmaya başladığım. Ya da bir gitarı elime alıp kafamı sallayarak çaldığım zaman. Ah o iki kişi oğlum sizin kadar kahrolası aşk dolandırıcılığı yapanı görmedim. Ve de en önemlisi değişmeye başladığım. Adamlığa götüren bir dönem. Çok koyu bir rengi vardır sarı gibi. Travmayla giderken hızlı hızlı geçen mavi gökyüzü gibi. Bir kaç ay kalıp bir anda giden insanlar gibi. Belki de onlar için bir gün bile yeterdi. "Belki de bir yılbaşı akşamı tanışırdık seninle." "Belki de bir sonbahar akşamı ayrılırdık seninle." Bu anlattıklarımla kalmayan anısı bardağın suyunu taşıttıran doluluğa sahip olan Modern Ortam Romantikleri şarkısı..
0 notes
Text
Bir uykulu kafayla yazılmış şiirler ne tür şeyleri yansıtır?
Her zaman ki gibi ben anlık kafayla gelen şiirlerin yazıları daha derinlikle içtenlik getiriyor. Sınıfta aşırı derecede sıkılmıştım uykuya dalmıştım bu yüzden ama tekrardan uyandım ve kafam çok ağırlık taşıyor gibiydi. Bende bir şeyleri dökmek amacıyla şiir kalıbına sokmak istemiştim. Size sadece son kısımlarını vereceğim ... Belki de karanlıktır senin dostun. Işığın ise bozulmuş bir pusula. Güzel ama tabelası kırılmış. Belki ışığını kırarken hiç istemedin yapmak. Ama biliyordun yok olmalıydı. Yoksa kendi ışığın bile seni kirletecekti. Bilsin ki geri dönmek istediğinde kapılar açılmayacak. Oldu da girdiyse ışığı bulamayacak. Çünkü ben o ışığın mezarını kazdım. Şimdi ise onun son dualarını okuyorum.. Bunları sadece uykulu bir kafayla yazıp tekrardan geri uyumuştum ve kafamı tekrardan kaldırdığımda bunları yazdığımı bile adam akıllı hatırlamıyordum. Buraya gelip bunları yazacağım diye kağıtta yazıları okumakta bile zorlandım. Bu tarz kafayla yazılmış yazıların kafamızda dönen düşüncelerin karışımını aktarır. Kendimize ve karşımızda ki insanlara olan has düşüncelerimizi yansıtabilir. Daha önce kafamda dönen kelimeleri azaltmak için kağıda yazma yöntemini kullanıyordum. Böylece kafamda ki kelime rafını daha düzenli yapıyordum ve çöp olanları çöpe atıyordum. Bu çöpleri de kağıda döktüğümüzü düşünelim. Sanırım sınıfın içerisinde dönen bir ton boş muhabbetlerin yüksek bağırmalarını duymaktan beynim bunları bastırmak amacıyla bunları bana yığmıştı. Ve yığarken kağıda dökmek isteğiyle beni bunu yönlendirmiş olmalı. Hiç bir zaman duyguları kalbin içerisine yığmak iyi bir fikir değildir güzel dostlarım ve düşmanlarım. Bir yerden sonra bir kutu gibi yırtılmaya başlayacak ve kendisini bozacak. Ve bu da sizin çöküş döneminize giriş şeklinizi ayarlar. Bir duyguyu illa birisine anlatmak gerekmeyebilir. Şiirler veya resimler, kitaplar bunlar içindir. Çoğu internet yazarı kendi hayatı üzerinden alıntılar yaptığı vardır. Ve bunları paylaşmaktan kimisi rahat kimisi ise bundan rahatsız mı belli değil. Şairlerimiz bile bu kadar yazıları boşuna sanatsal yazmamıştır. Şiirler etkileyici kelimelerle yazılır değil mi? Çünkü onlar duygularını sayfaya aktarıyorlar. İyi veya kötü bir şekilde. Kimisi çöpü döker kimisi cam raflarında sergilemeye karar verir. Ve orayı bir antikacı yapar. Ve bilirsiniz antikacılar hep değerli mallar olarak satarlar ve bizlerde hayran kalırız. İşte acılarından ders çıkartıp bunların üzerinden gelmeye başaranlara karşı hayranlık duyduğumuz gibi.. Onlar acılarını bir antikacı dükkana haline getirerek hem dış görünüş çekiciliği kazanırlar hem de kişisel bakımından insanları etkilerler. Bir yandan düşmanlarını bile uzak tutarlar..
#şiir#şiirheryerde#geceyebirnotbırak#geceye bir söz bırak#felsefe#kişisel#kişisel blog#kişisel gelişim#kişiselhuzur#tecrübe#duygular
2 notes
·
View notes
Text
Barış akarsu değilim ama deli diyorlar bana, desinler değişemem..
Mabel Matiz değilim ama bazen geceleri oturup ağlıyorum
236 notes
·
View notes
Text
Hayır hayır.. Aslında biz hiç bir şeyi kaybetmedik. Kalbimize bir yara darbesi aldık doğru. Kimimiz için bir yara kimimiz içinde o yaranın içi derin. Ama o yaranın senin için ne kadar tecrübe olduğunu bilir misin? O yara senin ne kadar yükseklere çıkaracak oysaki. Elbet gelir o bir daha. Bir daha ister o güzel kalbini. Ama kalp akıllanmıştır istemez onu bir daha.. Ne kadar güzel olursa olsun.. Evet çok değer verdik ona Kalbimizin küçük bir parçasını değil büyün parçasını verecek kadar. Belki de cidden yorgun olduğumuzda bile onun sesini istedik? O bunların bir gramına bile değer vermemişken sen gittikten sonra anlıyor. Bunu asla unutma.. Elbet onunda yıllar kadar ömrü vardır ve birisini kendi ruhu kadar önem verecekken seni hatırlayacak. Bir kez olsun bile senin ismini akıldan geçirecek ve yaptıkları üzerine pişman olacak. Aslında ona büyük bir etki verdin ama şu an o bunun farkında değil.. Kim bilir? Tanrı'ya inancınız var mıdır bilemem ama benim inancım var. Tanrı teraziyi eşitler ve sizin için onu size getirir? Ya da Tanrı size öyle bir hissiyat verir ki bir anda harekete geçmenizi sağlar. Belki o geçer? Kim bilir.. Belki de bir birliktelik olmasa bile bir pişmanlık hissedecek.. Sakın unutmayın hayatınıza değer verin dostlar.. Tanrı sizin yanınızda olacaktır.. Esenlikler..
"İçtenlikle sevdiğimi söylediğim için kaybettim. Her tartışmanın ardından, haklı da olsam, özür dilediğim için kaybettim. Her Allah'ın günü onun ne kadar özel olduğunu anlatan upuzun mesajlar yazdığım için kaybettim. Yolda yürürken, iki elimde tıklım tıklım doluyken üstelik, o mesaj atarda geç cevap veririm diye telefonu neredeyse başımın üzerinde taşıdığım için kaybettim. Şiirler yazıp şarkılar paylaştığım için kaybettim. O dinlenmek için rahat bırakılmayı isterken, ben en yorgun anımı bile onunla dolu dolu geçirmeyi istediğim için kaybettim. Onun gururu incinmesin diye, kendi gururumu zaman zamanda olsa, hiçe saydığım için kaybettim. Benim hastalığım onun umrunda değilken, ben o iyileşsin diye dualar edip, gözyaşlarına boğulduğum için kaybettim. Tebrik ederim. Sen kazandın, ben kaybettim.."
99 notes
·
View notes
Text
İnsanların hepsi cidden aynı mıdır? Aynı doğayı mı taşıyorlar?
Biliyorsunuz ki burada tüm yazdıklarım kendime ait düşüncelerim ve fikirlerimdir. Ama bu düşüncelerimin ve fikirlerimin işe yaramayacağı anlamına mı geliyor? Hayır hayır..
Tabii buradan istediğiniz gibi fikir sahibi olabilirsiniz. Belki de burada yazdıklarım sizlere hayat üzerine fikir yaratıcılığı yapmanızı sağlayabilir? Okudukça ve anladıkça farkına varacaksınız.
Konumuzun mükemmel başlığına gelecek olursak. İnsanların hepsi cidden aynı mı? Sahiden aynı doğayı mı paylaşıyorlar?
Birinci konumuz: insanların hepsi aynı mı?
Yani şahsen "Çürük" Kategorisi olarak ayırdığım bölüm tamamen aynıdır. Bu çürükler ise insanları tamamen önemsemeyen, kendilerini düşünüp zevkleri uğruna kendi hayatlarını siyah boyayla kaplayan, haksızın yanında durmakla bir şeylerin düzeleceğini zanneden iradesiz varlık olan salak insanlardır. Hatta insan demek bile benim için fazla geliyor. Daha alçak bir şey lazım..
Tabii bu kategori dışında olan diğer insanlar tabii ki de hiç biri aynı değil.. Dünya üzerinde sekiz milyar insan olduğunu biliyorum. Ve bu sekiz milyar insan farklı doğumlarla farklı kişilik ve zekalarla doğuyorlar.
Tabii kendi ruhlarını kirletmezlerse o kategoriye düşüp "Aynı insanlar" Haline düşerek kendi benlikleri yok olacaktır.
Bana göre bebekler en temiz olanlardır. Aile ile bu durumun başına geçiyor. Sonra hayatı üzerinde deneyimlediği tecrübeler onun hamuruna bir şekil veriyor ve belli bir yaşa geldiğinde o hamur bir daha şekillenmiyor.
Tabii her yaşta bir keşif yapılabilir, yeni şeyler edinilebilir, bir şeyler kazanabilirsiniz. Ama çıkmayan bir lekeye sahip olursanız isterseniz en güçlü temizlik ilaçlarını kullanın ama geçmez o leke.
Ama eğer o kolunda kara leke varsa seni kötü birisi yapıyorsa ciddi anlamda ve o kolu kesip atacak kadar cesaretliysen senden daha parlak olanı yoktur. Aynı egoist bir insanın egosunu artık bastırabilmesi ve insanların içerisinde yavaştan katılarak kendisine bir şans tanınması gibi bir şeydir.
Herkesin kendisine ait kötü özellikleri vardır. Benim bile, ama bu kötü özellikler temizlenemeyen veya temizlemediğimiz bir çöplük haline geliyorsa yavaştan çürümeye başlarsın.
Böylece "Aynı insanlar" Lafının içerisine girmek yerine o temizliği yaparsan ve dizginlersen "Ayrı bir insansın" Lafını alırsınız.
Bir Villian (kötü karakter) olmak sandığımızdan havalı değil. Veya kötü birisi olarak onu sürekli üzmek veya zarar vermek sandığımızdan kahramanca bir hareket değildir.
Bunları yapan zaten çürümeye layık ve "Aynı insanlar" Kategorisine girmeye layıktır! Ve kendisini düzeltmemeye kararlıysa en dipteki çukura düşmeye de layıktır!
Bu konularda sandığımızdan sert konuşurum..
Eğer kişiliğiniz kötü yanında "Çene düşkünlüğü." Özelliği var olup iyi özellik olarak "Yardım sever." Özelliği var ise. İyi özelliğinizin statüsünü düşürmeden kötü özelliğin statüsünden yüksekte tutmanız gerekmektedir. Eğer iyi yönünüzün statüsü düşük olup kötü özelliğinizin statüsü yüksek ise bir sıkıntı vardır.
Bu dünyada bahsettiğim statüyü yapmaya çalışarak karakterlik özelliklerini kaybetmemeye çalışan insanlarda vardır. Böylece her insanın aynı olmadığını söyleyebilirim. Ama illaki birbirine bir takım benzeyen kişiler vardır. Benzerlik özelliklerini samayız çünkü tüm insanların tıpatıp karakterlik özellikleri aynı olması gerekmektedir.
Diğer konu başlığı ise: Tüm insanların doğası aynı mıdır?
Aslında baktığımızda bana göre kadın erkek fark etmeksizin doğası aynı olabilir.
Kendini koruma, güçlü hissetme isteği, bir ilgi alanı duyma gibi özellikler her cinsiyet ve insanda vardır. Ama küçük ayrıntılara geçtiğimizde burada bir yol ayrılığı vardır.
Erkek veya kadın, insan.. Ciddi anlamda farklı şeyler seçebiliyorlar özellikle beden farklılıkları da ortaya çıkıyor. Günümüzde hormonsal bozukluğu çok yaygın olmasa da. Ben cidden insan vücudunun insanın doğasına çok etki yaptığını düşünüyorum. Kararlarına ve duygularına kadar bir de.
Özellikle alt taraftaki organınızın cinsiyet hormonu bozuksa cinsiyet bedeninize göre yanlış bir oran varsa işler farklılaşıyor.
Kadın ve erkek doğası bir kaç yerlerde ayrılabilir. Ama doğalarının hormonları bozulursa birbirine bir düğüm gibi girer. Özellikle böyle doğarsanız sizin için dünya farklı işler.
Peki diyorsunuz bu duyguyu nereden biliyorsun? Şahsen benim testosteron hormonum östrojen hormonuma göre daha yüksek bu yüzden yaşam üzerinde seçtiğim kıyafet tarzı bile değişebiliyor.
Tüm insanların doğası tıpatıp aynı değildir. Ama genel özellikleri kapsayabilirler. Alt özellikleri ise birbirinden değişebilir..
0 notes
Text
Bu yıl sandığımızdan inişli çıkışlı geçti..

Sanırım ilk defa bir yıl içerisinde on beşten fazla olay yaşadım, ve bu yaşadıklarım sanki iki yıl öncesi gibi geliyor. Ama oysaki aklımda durmaya devam eden tüm olaylar 2024 senesinin on iki ay içerisinde hepsi yaşandı.. Kimimiz için depresif kimimiz için ise mutluluk verici bir yıl olmuş olabilir ama dönüp baktığımızda artık tüm geçmişi kabullenmemizi gösteren yeni bir yıl yaklaşıyor. Eh.. Yeni yıla girdiğimizde illa ki bir kaç sorunumuz devam edebilir. Ama size temin ediyorum yeni yılın nisan ayına kadar azalıp yeni pozitif veya negatif sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Şahsen bu yıl benim için hem avantaj hem de dezavantaj içeren yılım oldu. Öğrendiğim ve keşfettiğim fazla şey var ki bu öğrendiklerimden pişman değilim. Negatif olayları öğrensem bile! Ciddiyim eğer hayatınızın üzerinde bir tanıdığınız veya insan size kötülük yaptıysa bundan sakın sadece negatiflik aldığınızı düşünmeyin kesinlikle pozitif aldığınız bir yön var. Ne olduğunu soracaksınız değil mi? Asla unutulmaz olan tecrübelerinize işlenecek. Her yıl bizim için bir büyüme ise her yılda bizim için bir tecrübe puanıdır.
Aynı bir kedi her ay hızlı büyürken her ayda yürümeyi, yemeyi, saldırmayı, savunmayı, davranışsal özellikler edindiği gibi bir insan her yıl her türden tecrübe kazanmış olduğu gibidir. Bu yüzden "Tecrübe oldu." cümlesini asla kötü yönden bakmadım. Doğru, tecrübe olmuştu bunun ağlaması veya yadırgaması hiç bir şeyi değiştirmeyecekti çoktan duyguları içine işlenmişti. Ağlamıştı veya kahkahalar atmıştı bir kaç dakikalar öncesinde yaşanan geçmişi değiştiremezdi ama onu güzelleştirebilirdi. Eğer yattığın oda kötü gözüküyorsa onu güzelleştirirsin değil mi? Zihnini ve düşüncelerini bir odaya benzet. Bu 2024 yılında yaşadığın o kadar kötü şeyin bir toz olduğunu ve kirlilik olduğunu odanda görüyorsun. Eğer odanda böyle bir kirlilik görüyorsan ne yaparsın? Tabii ki de orayı temizlersin. Dağınık mı gözüküyor? Düzeltip güzelleştirirsin. Geçmişinden gelen duvarda bir yarık mı var? Veya elektrikli matkap ile duvarı kötü mü deldin? O deliğin veya yarığın etrafına dallar çizerek o dallara çiçek çizebilirsin. Bu yaptığın görünümde sanki o delikten veya yarıktan çiçekler çıkıyormuş gibi görürsün. Böylece orayı güzelleştirsin. Oraya baktıkça artık canın yanmaz gönlüne bir canlılık katar. Bu yıl ki dertlerinde aynen böyle, o kötü yer ne kadar büyük olursa olsun orayı düzelt veya güzelleştir. Biliyorum oraya çiçek çizmek için fazla yorgunsun. Veya depresiflikten buna bile girişmek istemiyorsun. Ama düşünsene, yıl boyunca işkence çekmek ister misin? İstemezsin tabii. Kimse canının yandığı bir evren istemez. Bunun için çabala ve bundan asla pişman olmayacaksın. Belki de bu sadece basit kelimelerden oluşan klavye yazımıma teşekkür edeceksin yaptığında. Acılarımız ve sancılarımız.. Bizi yepyeni bir kişiliğe itiyor. Bizi ya kötü bir insan yapıyor, ya da iyi bir insan. Sanırım bu yılda sonunda yapmak istediğim noel kutlamasını gerçekleştireceğim. Ağaç aldım ve bir tonla süs eşyası. Odamın duvarlarını resimlerle doldurdum. Bir duvarda tahtadan olan resimli tablolar ve diğer duvarlarda çizdiğim resimler bulunuyor. Özellikle 3 yıl önce çizmiş olduğum resimlerim işime geldi onları da duvara yapıştırdım. Normalde sadece internet üzerinden en az 15 adetten oluşan manga panelli posterler sipariş edecektim ama dedim ki "Elimde çizim yeteneği varken neden poster satın alıyorum? Posterlerden daha büyük resimler çizerek odama güzellik katabilirim? Hem de el yapımı. Hem istediğim gibi manga paneli çizerim hem de roma dönemin de olan çizimleri!". Odama bu kadar güzellik katarken el becerilerimin ne kadar güzel olduğunu görmüş oldum. Sanırım cidden böyle bir deneyim yaşamak lazımdı. Eh.. Neyse! Kimler ağaç süslemek istiyor?
0 notes
Text
İnsanın aşk acısı psikolojisi sandığımızdan yok edilebilir mi? Bu acı bizi ne kadar değiştirir?
Tüm insanların sıkıntısı olan Aşk duygusu günümüzde ağırlaşmış durumda ne yazık ki.. Özellikle bu OBK gibi hastalığa benzer "Aşık olduğun kişiye olan takıntı" dediğim psikolojik sorunlarda oluşturabiliyor. Bende bu Aşk dediğimiz olmazsa olmazı günümüzde yer alan ama Antiromantik bireylerin bu duygudan kendilerini kurtarabildiği şeydir bu duygu. Kimisi bu aşk kelimesini kullanarak "Ben seni seviyorum" gibi cümlelerle kandırıp dolandırıcılık yaptığı bile vardır.
Sizce aşk dediğimiz şey güzel midir?
Bu sayfamda kendi kişisel öz düşüncelerimi baz alacağım için benim dediklerimi doğru veya yanlış demeniz size kalmış bir durumdur. Bana göre aşk dediğimiz şeyin hem avantaj hem de dezavantaj sağladığı doğrudur. Aşk insanın aslında gününe pozitiflik, rahatlama, kaygı azaltma, psikolojiye iyi geldiği görünse de bir de toksit hale gelmiş veya öyle başlamış bir ilişkinin bu olayları barınmadığını hepimiz iyi biliyoruzdur. Benim için pozitiflik kadar bir şey barındırsa da bir o kadar da negatiflik barındırıyor. Şu doğrudur ki her bir ilişki sonlandırmanız da fazlasıyla değişiyorsunuz ve bu istemeden gerçekleşiyor artık bazı duyguları istediğiniz gibi hissedemiyorsunuz, daha önce ki halinizle karşıda ki partnerinizi karşı karşıya getirtemiyorsunuz.
Bunu bilmek her ne kadar sizin için üzücü olsa da umursamazlık düşüncesi artık sizde geliştiğinden dolayı bu üzücü durumu bile bir anda unutabilirsiniz. Bu gittikçe sizi duygusuz hale getirecek belki de kötü bir insan haline bile ulaşabilirsiniz. Aşk size güzellikler sunabilir; Huzur, mutluluk, sevinç, pozitiflik, hareketlilik, canlılık, güzellik. Ama bir o kadar da canınızı şöyle acıtabilir; Stres, huzursuzluk, yorgunluk, bitmişlik, uykusuzluk veya uykulu, duygusuz hale gelme. İşte bu yüzden aşk dediğimiz şey her iki türlü yola sahip ve illa ki birine yolunuz düşecektir.
İnsanın aşk acısı psikolojisi sandığımızdan yok edilebilir mi?
Evet. Yok edilebilir bir şeydir. Tabii geçici veya kalıcı olaraktır. Eğer bir kişi ilişki içerisinde aşk acısı çekiyor ise bunu bir yerden sonra kaybedebilir "Hayır ben onu seviyorum asla ondan vazgeçemem!" demek hiç doğru değildir. Bunu ben bir arkadaşıma tarot açılımı yaparken söylemiştim vaz geçeceğine dair çünkü kartlarda bile çıkmıştı ama bana o cümleyi kurduktan en az bir kaç hafta sonra ondan yorulduğunu ve vaz geçmek istediğini açıkladı. Bu da doğru bir yaşanan olaydır. Ama buradan da şunu görmeniz gerekir. Bir insan cidden sevdiyse pat diye bırakamaz, kopamaz ve ayrılamaz bunun için bir süreç içerisinden geçmesi gerekir. Çünkü psikolojik olarak partnerine karşı bir bağlılık içerisinde oluyor mesela bir kalın halatı bıçakla kesmeniz sandığımızdan çok zordur. O da buna benzer olaydır işte acıyı çeken insan hemen halatı koparamaz. Veya bir arkadaşımın gecenin saat 20:00'de ağlayarak evime gelmesidir. O da bana "Onu çok seviyorum.." diyerek geldiğinde ayrılması ve ondan vaz geçmesi için sayısızca nasihat verdim dinlemedi. Ama 1 sene sonrasında tekrardan konuşmaya başladığımızda bana "Ondan vaz geçtim bana yaptıklarının aynısını ona yapıyorum!" örneği olayıdır. Dostlar ve düşmanlarım merak etmeyin eğer bir ilişkide acı çekiyorsanız illa ki onu bırakacaksınız. Aynı bu anlattığım olaylarda ki kızlar gibi bir yerden sonra vaz geçmeye başlayacaksınız. Peki aşk duygusundan sonradan vaz geçip başkasına gidebiliyorsak tamamen aşkı nasıl kendimizden silebiliriz? Şahsen bu soruya tam olarak yanıt veremezdim belki bir Antiromantik bireye sormak mantıklı olabilirdi? Ama bir kaç mantık kurabiliriz belki. Zaman geçtikçe sevgili işlerine tamamen girmeyi bırakıp hayatımıza odaklanmamız lazım. Evet yanlış okumadın. Tamamen bu işleri arkada bırakman gerekir ders çalışman, spor yapman, kariyer yapman, iş yapman, dostlarınla kutlamalara gitmek, arkadaşlarınla aktivite ve oyun oynamak gibi şeylerde bulunarak cidden iyi bir bira içmek gerekir. Ve içten içe bir şeyleri kabullenmeniz gerekir. Bu saydığım şeyleri yapıp hayatınıza yavaş yavaş katarsanız aşk duygusundan uzaklaştığınızı fark edeceksiniz doğru olan şu ki dostlarım ve düşmanlarım sizden önemli başka kimse yok. Kendinize bakmazsanız sağlığınızdan vücudunuzdan siz olacaksınız o değil. Aynaya bakıp onu görmüyorsun kendini görüyorsun. Kendini beğenmek mi istiyorsun? Çaba sarf et! Ve özellikle bir şeyleri silmek gibi olaylara girdiğinizde iradenizle savaşa girersiniz. Eğer iradenizin iplerini tutabilirseniz kim size karşı gelebilir ki zaten?
Bu acı bizi ne kadar değiştirir?
Sandığımızdan fazla değiştirir. Tahmin edemeyeceğiniz bir kişilik değişimine maruz kalabilirsiniz de. Eğer bu acı ne kadar devam ederse avantaj olarak tecrübe kazanırsınız dezavantaj olarak da kişilik değişimi yaşarsınız tabii iyi yönden mi kötü yönden mi orası kişiden kişiye değişir. Ama benim bunda fikir sahibi olduğum şey ise büyüdükçe sevgili yapmanın cidden bir yararı olabiliyor. Böylece ilerleyen yaşlarınızda bir partneriniz olduğunda ona nasıl karşılık verebileceğinizi bilebilirsiniz. Bu tecrübeler hayat üzerinde önemli ölçüde yararı olabiliyor cidden. Hem nasıl duygusal destek verebileceğinizi hem de nasıl duygusal acının üzerinden kalkabileceğinizi bilirsiniz. Böylece ilerleyen vakitlerde daha huzurlu bir ilişki hayatı tercih edebilirsiniz.
0 notes
Text
Yeni bir kişisel Blog hesabı açtım?
Aslında bir blog sayfası açmayı en az 14 yaşlarımda falan düşünmüştüm sanırım.. Bu tür uygulama bulamadığım vakitler her bulduğum uygulama istediğim şekilde değildi bu yüzden bende vaz geçmiştim.. İlk başta Steam yorumlar kısmını birazcık kullandım. Sonra dedim neden ayrı bir yer açmıyorum? İş yerinde bilgisayar başında sıkıldığımdan dolayı yazmayı çok seven kişilikli bir insan olduğumu hatırlayarak bir blog sayfası yazmayı düşündüm. Bu sitede dikkatimi çeken ilk şey HTML kodlarıyla özellik katabileceğimi görmüş olmamdı sanırım ilk defa okuduğum bölüm için yüzlerce kez teşekkür edeceğim.. Burayı bir tür anı anlatma veya kişisel düşüncelerimi yer alan bir yer olarak kullanacağım buradan yazdıklarımın bir kısmını fragman gibi Steam'e gönderebilirim belki? Şimdiden Isabella'nın zihnine hoş geldiniz..
1 note
·
View note