Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
This must be what can make someone a massage freak...
😅
9K notes
·
View notes
Text
Saçlarımdaydı oysa hala elleri...
Sözlerinizle veda ederken, kalbinizin terkedemediklerine...
Belki de korktuğumuz boşlukların dolmasıydı, kimbilir! Alışmıştık nasıl olsa, yokluklarda sevmeye ve boşlukları sevmeye...
Hoşçakallar savrulurken dilimizden, korkunç bir hazla boşluklarımızı sevmeye, yokluğumuzu büyütmeye devam edeceğiz sevgilim. Halen nefes alıyorken kara topraklar dökeceğiz üstümüze... Halen atıyorken yüreğimiz, kanatırcasına koparıp atacağız... Ve iki damla yaş süzülecek yanağımızdan ayrı yönlere giderken umarsızca! Kimsenin nedenini anlayamadığı...
Sonra sabah olacak şairin dediği gibi. Güne hazırlanacağız, hiç bir şey olmamışçasına... Bütün insani rollerimiz ve maskelerimizle! Sabah ayazında üşüyeceğiz, öleceğiz ama hiç bilmeyeceğiz!
Ve...
Ben bir kez daha uğurlarken seni, avucumda avutacağım içinde sen olan yüreğimi. Sırf sen oradasın diye büyük bir özen ve şefkatle kendim saracağım yaralarımı...
Bir kez daha hoşçakal kalbim...
Hoşçakal sevdiceğim...
1 note
·
View note
Text
DÜNYANIN EN GÜZEL KÜFÜR EDEN ADAMI; #CanYÜCEL
• Bir panelde üniversiteli öğrenci sorar; ‘’Neden okuduğumuz bütün şairler erkek, kadınlardan iyi şair çıkmaz mı?
Can Yücel; ‘’Biz şiiri s.kimizle mi yazıyoz ne bilim ben...’’
• Bir canlı yayında Duygu Asena, Nazım Hikmet için ‘’kartpostal şairi’’ der. Can Yücel’den jet gibi gelen cevap; ‘’Kart sensin postal da sana girsin’’ Olayın bu kısmı meşhurdur lakin bir de gerisi var; sonraki günlerde Can Yücel’den sözlerini geri alması istenir. Can Yücel lafı gediğine koyar;
‘’Kartı aldım, postal kalsın’’
• Bir gün rahatsız olan Can Yücel bir şiir dinletisine katılıyor, ricayı kıramadığı için kalkıp şiir okumaya başlıyor ve şiir boyunca sıkça öksürüyor.. Neyse.. Şiiri bitirince; ‘’Öksürükler şiire dahil değildir" diyor. Herkes gülerken bir yandan da ağzından küfür çıkmamasına şaşırıyorlar. Tam o sırada Can Baba geri dönüyor ve şunu diyor; ‘’Kafanızı s.ktiysem özür dilerim’’
• Bir gün TRT'den bayan bir muhabir Can Baba'yı arar;
+ İyi günler
- İyi günler güzelim.
+ Sizinle röportaj yapmak istiyorduk müsait misiniz?
- Bırak röportajı gel sevişelim
+ aa aşk olsun Can Bey
- Merak etme güzelim oda olur
• Yıllar önce ODTÜ'de yaptığı bir konuşma...
Üç bin kişilik mimarlık amfisi tıklım tıklım dolu, hatta onu dinlemek için ayakta kalan onlarca kişi var.. Can Yücel konuşmaya şöyle başlar;
- Biz hiç bi bok olamadık!
Salondakiler bir anda neye uğradıklarını şaşırırlar. Derin bir sessizlik kaplar ortalığı.. Salona gelmeden önce 3 bira ve yarım votka içmesine rağmen muhteşem bir konuşma yapar. Hiç şüphesiz bol küfürlü bir konuşma.. Söyleşinin soru-cevap kısmında ön sıralarda oturan hanım hanımcık bir kız öğrenci parmak kaldırıp Can Yücel'e şöyle sorar;
- Can bey, bizler şiirlerinizi ve düşüncelerinizi çok beğeniyoruz, size büyük bir saygı duyuyoruz ama konuşmalarınızda çok fazla küfre ve argoya yer veriyorsunuz, küfürlü konuşmasanız olmaz mı?
Can Yücel önce susar, sonra yavaşça doğrulur, o kocaman ellerini kürsünün üzerine koyup;
- ‘’Küfür, burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur.. Küfür, işçi sınıfının ağzında bir çiçektir!..’’ deyince salonda müthiş bir alkış kopar.
• Can Yücel'e soruyorlar; "Zeki Müren'e niye paşa diyorlar?"
Cevap;
‘’Bu memlekete paşalara ibne denemediği için ibnelere paşa deniyor...’’
• Bir televizyon programında genç bir öğrenci soracak soru bulamadığından herhalde şunu sorar;
‘’Hangi takımı tutuyorsunuz?
Can Baba cevap verir;
‘’Eşim ve ben genellikle benim takımlarımı tutuyoruz...’’
• Can Yücel'e sorarlar;
‘’Efendim nedir bizim memleketteki bu sağcılık solculuk davaları?’’
Can Yücel;
‘’Bu ülkede sabah kalktığında malafat eğer sağ tarafa kaymışsa sağcısındır, yok eğer sol taraftaysa solcu’’
‘’Peki sizinki ne tarafta?’’
‘’İleride, daima ileride…’’
• Üstad bir gün devlet büyüklerine bir şiirinde isim vermeden "Hepiniz götsünüz" dediği için mahkemeye çıkarılır. Hakimin karşısına palas pandıras her zamanki haliyle gelir ve elindeki kalın TDK sözlüğünü açar..
‘’Hakim bey "p" harfine bakalım, Türkçe'de "popo" diye bir kelime var mı? yok.. Peki "k" harfine bakalım, "kıç" var mı? o da yok.. bir de "g" harfine bakalım, "göt" var mı?. Evet göt kelimesi TDK sözlüğünde var. ‘’Demek ki sayın hakim, bu memlekette göte göt deniyor’’ der.
• Can Yücel bir gün canlı yayında, konuklardan biri de Mhp’ li bir milletvekili. Konu dönüp dolaşıp Nazım Hikmet’e gelir. Mhp milletvekili, Nazım Hikmet’in solculuğu Yahya Kemal’e tepkiydi, sağcı biri olan Yahya Kemal, Nazım Hikmet’in annesiyle kırıştırdığı için Nazım Hikmet ona kızarak solculuğu seçip komünist olmuştur der. Can Yücel hemen cevabı yapıştırır;
‘’Senin ananı hangi solcu s.kti de sağcı oldun lan…’’
1 note
·
View note
Text
TESLA'NIN
ÖLÜ BULUNDUĞU OTELDE YAPTIĞI RÖPORTAJ
Nikola Tesla, gelmiş geçmiş en büyük mucitlerden biri, belki de en büyüğü. Buluşları ile birçok açıdan zamanının, hatta günümüzün de önünde biriydi. Hatta Tesla’nın yüz yıldan fazla bir zaman önce araştırdığı bazı konuları bugün bile doğru düzgün gerçekleştiremedik. Tesla, en çok elektrik hakkında yaptığı araştırmalarla adını duyurdu.
Ancak o, elektroniğin çok çok ötesindeydi. Kablosuz iletişim, türbin motorları, helikopterler, florasan ve neon lambalar, torpidolar ve hatta X-ray ile ilgili buluşları var. Yaklaşık 700 patente sahip Tesla’nın birçok buluşu da Edisson tarafından çalındı. Peki Tesla’nın yıllar önceden kalan, gizli bir röportajının olduğunu biliyor muydunuz? İşte bu röportaj.
Gazeteci: Bay Tesla, sizin için kozmik süreçlere karışan biri diyorlar. Sahiden siz kimsiniz?
Tesla: Bu doğru bir soru, tüm sorularına cevap vermeye çalışacağım.
Gazeteci: Bazıları sizin Hırvat olduğunuzu söylüyorlar. Küçük bir köyde doğmuşsunuz, öyle mi?
Tesla: Evet, tümü doğru. Aslen Sırbım. Ancak Hırvatistan benim anavatanım, bundan gurur duyuyorum.
Gazeteci: Fütüristler, 20. yy’ın sizin başınızın üstünde doğduğunu söylüyorlar. Manyetik alanı kutsuyor, indüksiyon motoruna ilahiler söylüyorlar. Sizin buluşunuz olan alternatif akım, bugün fizik ve kimyayı dünyanın yarısına hakim kılabilir. Endüstri sizi en büyük hayırsever ilan etmek üzere. Tesla laboratuvarında ilk defa atomu kırabildiniz. Deprem titreşimlerine sebep olabilen bir cihaz yaptınız. Siyah kozmik ışınları keşfettiniz. Beş elementin sırrını araştıran Empedokles gibi, varlığın sırlarına vakıf oldunuz. Birçok kişi için ilahi bir figür gibisiniz.
Tesla: Evet, bu anlattıklarınızın bazıları en önemli buluşlarımdan birkaçı. Ancak ben yenilmiş bir adamım. Yapabileceğim en büyük şeyleri yapamadım.
Gazeteci: Bunlar nelerdir, bay Tesla?
Tesla: Tüm dünyayı aydınlatmak istedim. Dünya’nın Güneş gibi parlaması için yeterli miktarda enerji mevcut. İstediğimi yapmama izin verselerdi, tıpkı Satürn’ün etrafındaki halka gibi Dünya’nın da ekvator kısmında da ışıktan bir halka olacaktı. İnsanoğlu buna hazır değil. Colorado Springs’de yaptığım çalışmada dünyayı elektriğe batırdım. Ayrıca insanlara pozitif zihinsel enerji sunabiliriz. Bach ve Mozart gibi büyük müzisyenler veya büyük şairler geldi geçti. Dünya’nın iç kısmında barışın, neşenin ve sevginin enerjisi var. Dünya tarafından büyütülmüş bir çiçek aldığımda veya topraktan çıkana yiyeceklerde, orayı bir kişinin vatanı yapan her şey vardır. Yıllarımı, bu enerjinin insanları nasıl etkilediğini araştırmakla geçirdim. Gülün güzelliği ve kokusu ilaç olarak ve güneş ışınları yiyecek olarak kullanılabilir. Yaşam sonsuz sayıda biçime sahiptir ve bilim insanının amacı bunları her maddede bulmaktır. Burada üç esas nokta var. Benim yaptığım sadece araştırmak. Bunları bulamayacağımı biliyorum ancak yine de araştırmaktan vazgeçmeyeceğim.
Gazeteci: Bunlar nelerdir?
Tesla: Birinci mesele yiyecek. Aç bir dünyayı beslemek için ne kadar yıldız veya Dünya enerjisi gerekir? Bir diğeri kötülüğün ve acının gücünü yok etmektir. Bu, uzayın derinliklerinde bir salgın olarak görülür. Üçüncüsü de evrende aşırı ışık var mıdır? Tüm astronomik yasaların ortadan kalktığı ve matematiksel denklemlerin işe yaramadığı, değişime uğramayan bir yıldız keşfettim. Bu yıldız bu galakside. Boyutu bir elma kadar, ağırlığı ise tüm Güneş Sistemi’miz kadar. Biliyorum, yer çekimi kanunları uçmak için aşılması gereken bir şey, ancak ben bireylerin fiziksel olarak uçmasını değil, bilinçleriyle bir yerden bir yere gitmesini araştırıyorum. Havadaki enerjiyi uyandırmaya çalışıyorum. Bu gezegende boş bir alan yok. Boş olarak düşünülen alan sadece maddenin farklı bir tezahürü.
Gazeteci: Her gün evinizin penceresine kuşların geldiği söyleniyor.
Tesla: İnsan kuşlara karşı duygusal olmalı. Onlar gerçeğin habercisidirler.
Gazeteci: Smiljan’daki o günlerden beri uçmayı bırakmadınız.
Tesla: Çocukken çatıdan uçmak istedim ve düştüm. Hesaplamaları yanlış yapmışım. Unutma, gençlik yaşamdaki en önemli kanattır!
Gazeteci: Hiç evlendiniz mi?
Tesla: Hayır.
Gazeteci: Rölativite teorisine saldırdığınız için hayranlarınız şikayet ediyor. Eğer enerji her yerde ise nerede bu göremediklerimiz?
Tesla: İlk önce enerji, sonra madde oluşuyor. Evren ışık olarak bildiğimiz özgün ve ebedi enerjiden doğdu. Madde sonsuz ışık formlarının bir tezahürüdür. Evrenin dört temel yasası var. Birincisi, matematiksel bir ölçünün olması. İkincisi karanlığın içinde yayılıyor olması. Üçüncüsü ışığın bir ışınsal maddeye dönüşmesi. Dördüncüsü başı ve sonu olmaması. Yaratılış sonsuzdur.
Gazeteci: Ancak bu teoriye karşı ders vermiyorsunuz, neden?
Tesla: Unutmayın, sonsuzluğu anlayamamamızın nedeni evrenin kavisli yapıda olması değil, insan zihnidir. Ben ışığın bir parçasıyım. Evren tıpkı bir senfoni gibi, düzenli ve harmonik. Einstein bu sesi duysaydı rölativite teorisini yaratmazdı. O, sadece kaosun habercisi.
Gazeteci: Bay Tesla, bir ses mi duyuyorsunuz?
Tesla: Her zaman duydum. Benim manevi kulağım gökyüzü kadar büyük. Einstein bir kısmı çok iyi olan birçok iş yaptı. Ona garezim yok. Yalnız “eter”in olmadığını düşünmesi büyük bir hata.
Gazeteci: Gençliğinizde sık sık hasta olduğunuz söyleniyor, bu doğru mu?
Tesla: Evet sık sık yaşam gücümün düştüğü doğru. Bazen insanın acı çekmesi gerekebilir. Küçükken koleraya yakalanmıştım. Babam teknoloji üzerinde çalışmalar yapmama izin verince geçti. Bir kişinin zihin gücünü asla küçümsemeyin.
Gazeteci: Bay Tesla, bu bir oyun mu? Bana zihin gücünden bahsediyorsunuz...
Tesla: Evet bir oyun, ben oynadım ve elektrikle çözdüm. Unutma, Nikola Tesla yıldırım hakkındaki gerçekleri keşfeden ilk kişi.
Gazeteci: Kuşkusuz okuyucularımız mizahı seviyor, yalnız bilim ile bazı kişisel görüşlerinizi karıştırıyor gibisiniz.
Tesla: Bay Smith, insanlar fazla ciddiler. Bir Çin atasözü der ki, “Fazla ciddiyet yaşamı kısaltır”.
Gazeteci: Felsefenizi duyduklarında buna bayılacaklar.
Tesla: Hayat bir ritimdir. Her şey birbiri ile derin ve mükemmel bir ilişki içindedir. İnsan, güneş, yıldızlar… Bilgi içinde yaşadığımız evrenin bize sunduğu bir şeydir.
Gazeteci: Bir Budist rahibin veya Taoist birinin sözleri gibi söylediğiniz şeyler.
Tesla: Evet! Bu gibi öğretilerin içinde evrenin bazı sırları gizli. Hakikat daima insanoğlunu büyülemiştir.
Gazeteci: Peki sizin için elektrik neyi ifade ediyor?
Tesla: Her şey elektriktir. İlk önce ışık, evreni temsil eden sonsuz biçim! Siyah ise ışığın gerçek yüzü. Tabi ki biz bunu göremiyoruz.
Gazeteci: Bay Tesla, elektriği fazla abartmıyormusunuz?
Tesla: Ben elektriğim, isterseniz elektriğin insan kılığına bürünmüş şekliyim diyebilirim. Siz de öylesiniz, henüz fark etmemişsiniz.
Gazeteci: Peki bir milyon volt eletriği geçirebilir misiniz?
Tesla: İnsan bedeni büyük miktarda enerjiden meydana gelmiştir. Beynimiz baştan sona elektrikle çalışıyor. Günün birinde bunun gerçekleştiğini göreceğiz.
Gazeteci: Otel yönetimi yaşadığınız bu otel odasında hava şimşekliyken sürekli biriyle konuştuğunuzu söylüyorlar doğru mu?
Tesla: Evet, şimşekler ve yıldırımlarla konuşuyorum.
Gazeteci: Nasıl yani?
Tesla: Çoğunlukla ana dilimde konuşurum.
Gazeteci: Okuyucularımız bu sözlerinizi duyunca çok şaşıracaklar.
Tesla: Şimşek ve yıldırımlar doğanın en güçlü ve parlak güçleri. O kadar şiirseller ki.
Gazeteci: Peki madde nedir?
Tesla: Bak, nasıl da gözlerin parladı. Benim bilmek istediğim şey yıldızlar söndüklerinde ne olduğu. Bir yıldız söndükten sonra oluşan şey ne. İşte o zaman maddeyi ve evrenin sırlarını anlamaya başlayabileğiz.
Gazeteci: Peki ya sonra ne olacak.
Tesla: Tanrı bize gülecek ve bizi tutuklatacak (Tesla bunları söylerken gülüyor..).
Gazeteci: Bu anlattıklarınız yazılarınızda “kozmik acı” diye sıklıkla bahsettiğinizin tam tersi değil mi?
Tesla: Hayır, çünkü biz hala Dünya’da yaşıyoruz. Birçok insanın farkında olmadığı bir hastalığı var. Bu nedenle birçok başka hastalık, acı, kötülük, sefalet ve savaşlar var. Bu hastalık tamamen tedavi edilebilir gibi değil, ancak farkında olmak yaşadığımız kötülükleri kontrol altına alabilmemizi sağlar. Yakın hissettiğim insanların acılarını bazen bedenimde hissediyorum. Bunun temel nedeni vücutlarımızın benzer maddeden yapılmış olması ve ruhlarımızın birbiri ile ilişkili olması. Bir yıldızın yok olmasının görüntüsü, bizi hayal edebileceğimizden daha çok etkiliyor. Dünyadaki yaratıklar arasındaki ilişkiler farkında olduğumuzdan bile fazla. Daha iyi bir gelecek için öğrenmemiz gereken çok şey var...
1 note
·
View note
Text
instagram
Fotoğrafların dili...
3 notes
·
View notes
Text
691 notes
·
View notes
Text
"Bak, şarkılar biter, saklanır Nisan resimlere,
Kalbimin sesi sen olursun belki yine.
Bir ömür geçer, saklanır Nisan resimlere,
Kalbimin sesi sen olursun belki yine..."
22042024
302 notes
·
View notes
Text
Kendimden kendi yüreğime hediyedir...
21042024
2 notes
·
View notes