zeynepkarezer

[zeynepkarezer]

Eid prayer in Yemen

[zeynepkarezer]

[zeynepkarezer]

Amin amin amin Allah binler kez razı olsun 🥲

Allahümme salli ala muhammedin ve ala ehli beyti muhammed. Subhaneke ya allam tealeyte ya selâmeti ecirna min nari bi affuke ya mücir. Allahümme entel mennan bediüs semavati vel ard ya zel celali ve ikram ya hayyul ya kayyumu ya Allahü zel celali ve ikram

Yâ ilahî!

Bize giydirdiğin Muhammedi kumaşı, kıymetini bize takdir eyle Yâ Rabbiii!…

Bizi azizliğine eriştir Yâ Rabbi!…

Âhirete intikalimizde Resûl-u Kibriyâ’nın yüzünü görmek, elinden öpmek nasibi müyesser eyle Yâ Rabbiii!…

Bütün ev halkımıza, bütün ümmedi muhammedin midesine girecek lokmaları helâl tarafından nasib-i müyesser eyle Yâ Rabbiii!…

Memleketimize her türlü afat-ı semayi afat-ı araziyeatı afatı & zelzele, sel, yangın afetlerinden sen masum kıl Yâ Rabbiii!…

Ordumuzu icabet ettiği zamanlarda Mansur ü muzaffer eyle Yâ Rabbiii!…

Sırat-ı mustakimden bizi ayırma Yâ Rabbiii!…

Evimize helâl lokma sok Yâ Rabbiii!…

Sıhhat afiyet dirilik ver Yâ Rabbiii!…

Kabre intikal ettiğimiz de kabir meleklerinlen bize iltifat nasib eyle Yâ Rabbiii!…

Son nefesimizdeki buyrun : Eşhedü enla ilahe illalah ve eşşedü enne muhammeden abduhu ve Resûluhu kelimeyi tayyibesinnen ruhumuzu azraile vermek nasib müyesser eyle Yâ Rabbiii!…

İllahil Fatiha!

[zeynepkarezer]

“İşlerinizi gizli tutarak onların ilerlemesini sağlayın. Çünkü her nimet sahibi kıskanılır.”

(Hz. Muhammed s.a.v)

[zeynepkarezer]

İki lafza-i Celâl (الله)، Kur’an-ı Kerîm’de sadece En’âm Sûresi 124.Âyet-i Kerîme’de aralarında hiçbir harf bulunmaksızın yanyana gelmektedir. Ulema: “Bu iki lafza-i Celâl arasında yapılacak dua kabul olunur, reddolunmaz” buyurmuşlardır.

Rûhu’l Furkân Tefsiri, 11. Cilt

[zeynepkarezer]

[zeynepkarezer]

“Bize denk olamazsınız! sizin ölüleriniz cehenneme, bizim şehitlerimiz ise cennete gitti.”

[zeynepkarezer]

“onların sözleri Seni üzmesin.”

|yâsin Sûresi 76’

[zeynepkarezer]

Yavaş yavaş okumanızı tavsiye edeceğim bir kaç şey söyleyeceğim. Ama hiç acele etmemeniz gerek. Çünkü bugüne kadar acele ettiğimiz için hiçbir şeyi kazanamadığımızı, başaramadığımızı, sırf acele ettiğimiz için her şeyin yarım kaldığını anlatmaya çalışacağım...

Hâlâ Hafız olamadığından, evlenemediğinden, arapçayı tam anlamıyla öğrenemediğinden, yeteri kadar kitap okuyamadığından, Allah’ın dini için gerekli gayreti gösteremediğinden, senden adam olmayacağından, okulu bitiremediğinden, atanamadığından vs yakınıyorsun ama yanılıyorsun.

Çünkü hiçbir şey ha deyince olmaz. Allah Azze ve Celle, "ol" deyince olduran olduğu halde yerleri ve gökleri 6 günde yarattı. Peygamber Aleyhisselam'ın öncülüğünde anlatılan dine “Sizin için İslamı seçtim” denilmesi için 23 sene geçti. Güneş bile saniye saniye doğuyor ve batıyor.

Sana, "Yaşın geçti, ömrün bitiyor, acele et" diyenlere inat yavaşla. Çünkü yavaşlamazsan ne hayatı okuyabilirsin, ne ömrünü yaşayabilirsin. Bu hayat tedricilik üzerine kurulu. Her şey aşama aşama yapılırsa yerini bulur. İşte o zaman çeyrekler yarım, yarımlar da tam olur.

Senin yapman gereken her sabah bir önceki gün koyduğun taşın üstüne bir taş daha koymaktır. Acele etme ama tembellik de etme. Hazır ol. Her an göreve çağrılacakmış gibi hazır ol. Bir işaret ile yola koyulmak için hazır ol. Çünkü hazır olanlar için bir işaret yeter.

Sabah kalk ve bir ayet ezberle. Sabah kalk ve bir konu çalış ve testini çöz. Sabah kalk ve evlilik ilmihalini oku, tanıdıklara evlenmek istediğini söyle. Sabah kalk ve biraz kitap oku. Sabah kalk ve dilini Allah’ın zikriyle ıslat. Sabah kalk ve bir arkadaşına hediye al.

Neyi, ne kadar yaptığına, neyden ne kadar kaldığına bakmadan ilerle. Geçeni de geleceği de sayma. Ama durmadan ilerle. Günü geldiğinde güneş senin için doğacak, yollar senin için açılacak, çiçeklerin kokusu senin burnuna takılacak, kulakların duyman gereken sözleri duyacak.

Allah bizi umduklarımıza nail, korktuklarımızdan emin eylesin. Yola girmeyi, yolda kalmayı, yolda ölmeyi nasip etsin. Yarım kalan işlerimizi hayırlısıyla tamamlamayı nasip etsin. Kalbimizi yolunda, ayaklarımızı dininde sabit kılsın. Âmin âmin âmin...

Fatih Sultan Semiz

[zeynepkarezer]

[zeynepkarezer]

[zeynepkarezer]

[zeynepkarezer]

[zeynepkarezer]

sünnetleri terk etme. sünnetleri terk etme. sünnetleri terk etme. sünnetleri terk etme. sünnetleri terk etme. sünnetleri terk etme. sünnetleri terk etme...

[zeynepkarezer]

Rasûlüllâh Sallallahu Aleyhi Vessellem "En hayırlı meclis arkadaşlarımız kimlerdir?" diye soranlara şu cevabı vermiştir:

"Kimi görmek size Allâh'ı hatırlatıyor, kimin konuşması sizin ilminizi artırıyor, kimin de ameli size âhireti hatırlatıyorsa, (işte onlar en hayırlı arkadaşlarınızdır.)"

[Ahmed ibn-i Hanbel, el-Müsned, no:27670; Hakim-i Tirmizî, Nevâdiru'l-usûl, sh:140]

[zeynepkarezer]

asr süresi

Hazreti Ömer'in müminlerin emiri olduğu dönemde bir görevi de hutbe vermekti. İnsanlara yapmaları gerekenler hususunda tavsiyelerde bulunup onlara dürüstlüğü hatırlatıyordu. Bir gün gezinti esnasında bir pencereden içeriyi gördü. İçeride içki içen ve sarhoş gibi görünen bir genç vardı. Hazreti Ömer'in celali hepinizin malumu! Kapıyı yıkıp içeri girdi, genci yakasından kavrayıp şöyle söyledi; “Demek benim gözetimim altında iken içiyorsun?” Genç ise, “Ben bir haram işledim, sen ise üç diye cevap verdi. Hazreti Ömer bu cevap karşısında şaşırıp kalmıştı. “Sen neden bahsediyorsun deyince genç; "Evvela benim penceremden içeri baktın. Bir Müslümanın mahremiyetine hürmet etmen gerekirdi; içeri bakmamalıydın. İkincisi, benim içki içtiğim zannında bulundun. Bunu bilemezdin. Su veya süt içiyor da olabilirdim. Müslümanlar hakkında zanda bulunmamaliydin. Üçüncüsü, evime benim müsaadem olmadan girdin, bunu da yapmamalıydın. Davet edilmediğin sürece iman eden birinin evine girme. Üç haram fiilde bulundun!” deyince, Hazreti Ömer özür dileyerek genci serbest bıraktı ve oradan ayrıldı.

Devlet reisiydi, “Bak bak, demek senin de ağzın var!” “Gel bakalım benimle, ben sana ne yapacağımı bilirim” diyebilirdi pekâlâ. Ama hayır. Sadece oradan ayrıldı. Aradan birkaç hafta geçti, Hazreti Ömer mescitte hutbe verdiği sırada aynı genç içeri girdi. Hazreti Ömer hutbeyi bitirince genci yanına çağırıp tenhada ona dedi ki; “O vakitten beri hakkında tek bir kötü söz sarf etmedim.” Genç; “Ben de o vakitten beri ağzıma bir yudum içki koymadım.” diye cevap verdi. işte ‘tevasi’ böyle olur. Her ne kadar liderlik poziyonunda olsa da dinlemeye istekli. İçmiş bir genç olsa bile, kimseyi görmezden gelmiyor. Alkol kokan bir gencin öğüdünü tutuyor Hazreti Ömer. Onlar Asr süresinde geçen ‘tevasav bi'l-hakk’ ne demek tam manası ile bildiler. Sona doğru yaklaşırken “tevasav bi'l hakk” ile ilgili şu sorunun cevabını aramak istiyorum Bizim bu düstur üzerine yaşamamız ne manaya gelir? “ Birine akıl veriyorsanız, verdiğiniz öğütte dürüst olun” anlamına gelir. Tavsiyenizde samimi olun; sözleriniz iğneleyici olmasın.

[zeynepkarezer]