Tumgik
#yerküre
hisboslugu · 2 months
Text
çok yalnızım, mutsuzum. göründüğüm gibi değilim aslında, karanlıklarda kaybolmuşum. bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır. aradıkça batıyorum karanlık kuyulara. kimse duymuyor çığlıklarımı. duyan aldırış etmiyor, çekip kurtarmak istemiyor. bense insanların bu ilgisizliği karşısında ilgiye susamışım, ümidimi yitirmişim. biliyorum, bir gün dayanamayacak küçük kalbim. arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim her şeye veda edeceğim. "en yakın yabancı sendin, daha sürülmemişken ışığın biberi yaramıza, yaslanırken boşlukta duran bir merdivene henüz. güzdü, sonsuz bir çöle takılan bakışımız, ilk yaz derken -kışı gözden kaçıran yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız en güçsüz kollarla- çözüldü aşkın zarif ilmeği, bulandı aynalar duruluğu. çok gizli bir, doğru gecenin toyluğunda bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık olduğunu... yabancıların en yakınıydın sen!" ey iki adımlık yerküre, senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
36 notes · View notes
fatovski · 19 days
Text
Uyanıyorum küstah sözcüklerle
Ey iki adımlık yerküre! Senin bütün arka bahçelerini gördüm ben.
14 notes · View notes
papatyammy · 9 months
Text
"Yerküre dediğimiz bu geçici ikametgahı, derin bir hüzne kapılmadan seyretmek acaba mümkün mü?"
*Filibeli Ahmed Hilmi
31 notes · View notes
matmazel9876 · 10 months
Text
"Yerküre, senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!”
15 notes · View notes
1siirsever · 10 months
Text
Tumblr media
"Yerküre dediğimiz bu geçici ikametgâhı derin bir hüzne kapılmadan seyretmek acaba mümkün mü?
11 notes · View notes
nefretim-kazand · 10 months
Text
Tumblr media
Başöğretmenimiz Ulu Önder Mustafa Kemâl Atatürk önderliğinde,O'nun ilkeleriyle ilerleyen öğretmenlerimiz, övgülerin en güzeline lâyıktır. Emekli öğretmenlerimizle birlikte ,fiilen görevini sürdüren tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler günü kutlu, başarıları daim olsun.Ebediyete irtihâl etmiş olan ve şehit düşmüş öğretmenlerimizin ruhları şâd olsun.
ÇOCUĞUM
Dağ yıktın çölü aştın ruhun sana destektir
Karamsar olmayasın Alp soyusun çocuğum
Sana senden olmayan yaban eller köstektir
Zayıfım sanma sakın çok sayısın çocuğum
Dünyaya nizam senden, sensiz dönmez yerküre
İlminle iman eyle,dolmadan şimdi süre
Namert gıpta edemez alnındaki ak tere
Bayrak sana sen ona,bak "Kayı'sın "çocuğum
Dünya polisliğine emperyaller soyunmuş
Cellat olmuş katiller satır yiyen boyunmuş
Baktım şimdi tarihe niceleri koyunmuş
Kemâl 'ce karekterle er huyusun çocuğum
Ad olmaya aday ol
Dedem nasıl yiğitti,uğraş verip detay bul
Azminle çırpınıp da yalnızca Allah'a kul
Olur isen, Sakarya'nın suyusun çocuğum
8 notes · View notes
06chrome06 · 1 year
Text
“Bir çift gam çiçeğidir sanki gözlerin
Öyle içli, öyle yumuşak, öyle derin.”
Uzak sevincim ey!
Kırık dökük ülkenin seçkin çiçeği!
Hiç katılmadan sende yaşıyorum,
dirimimsin benim,
doğarken öldüğüm.
Uyanıyorum küstah sözcüklerle:
Ey, iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini
Gördüm ben!
Nilgün Marmara Anısına Saygıyla
Tumblr media
13 notes · View notes
patatesliahtapot · 1 year
Text
çok yalnızım, mutsuzum
göründüğüm gibi degilim aslında
karanlıklarda kaybolmuşum
...bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır
aradıkça batıyorum karanlik kuyulara
kimse duymuyor çığlıklarımı
duyan aldırış etmiyor çekip kurtarmak istemiyor
bense insanların bu ilgisizliği karşısında ilgiye susamışım
ümidimi yitirmişim
biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim
arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim herşeye
veda edeceğim
"en yakın yabancı sendin,
daha sürülmemişken ışığın biberi
yaramıza,
yaslanırken boşlukta duran bir merdivene
henüz.
...
güzdü sonsuz bir çöle takılan bakışımız,
ilkyaz derken -kışı gözden kaçıran
yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız
en güçsüz kollarla-
çözüldü aşkın zarif ilmeği
bulandı aynalar duruluğu.
çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda
bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık
olduğunu...
yabancıların en yakınıydın sen! "
ey iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!
11 notes · View notes
hazanla · 2 years
Text
“Ey, iki adımlık yerküre
senin bütün arka bahçelerini
gördüm ben!”
Tumblr media
30 notes · View notes
seslimeram · 8 months
Text
Ne İzah Eder
Tumblr media
Bildik cümlelerin anlamını yitirdiği bir zeminde, hayatın biçiminin, olgusunun, sınırları ve tüm albenisinin her nasıl yerle bir edildiğini izah neyle edilebilir? Kimselerin hiç ama hiçbir şeyi okumadığı, görmediği, sorgulamadığı gel gelelim herkesin bir biçimde fikirler öne sürebildiği bir zeminde o yalın çapraşık / kesintisiz çürüten yerin hakikatini her nasıl izah edebilir sıradan insan! Kimselerin değil bizatihi yönetim katının var ettiği bir halden, bir bütünlükten istikamet devşirilirken oluşturulan karanlığı kim nasıl izah edebilir sahici bir halde, nasıl? Bir yeni yüzyıl tiradı aralıksız yinelenip durulurken ezberlerle yarının iş bu şimdi içerisinde cürümlere rehin edilmesini ne izah ettirebilir. Bilindik aşina tahayyül ve tahlillerin kıyısında ezber edilmiş olan şeylerin yamacında bambaşka bir zeminin artık hakikat kılındığı yerde yaşıyoruz, elde var bir! Gerisinin çorap söküğü gibi geldiği belirli, belirgin bir teslimiyetçilik hali üstünden yaşam pratikleri mahvediliyor bu da iki. Bunları kapsayan, geliştiren ve deneyimi herkese eşit pay eden akımın o yeni ülke tiradının da bir biçimde yeni yüzyıl bahsinin de nasıl aralıksız bir yağmacılığı ihtiva ettiği zaten yaşanan güncelliğin sınırlarında kendiliğinden görünür kılınır.
Her güne içkin kılınan şiddet pratiklerini ne anlatabilir sahiden? Onca badire yaşanmamış gibi yapılırken duraksamadan yeniden biçimlenen kötülüğün bir günde birkaç on insan ya da hayvanı yok ettiği bir zeminde olağanın alt üst edildiği çürümeyi ne izah edebilir ki bu saniye, şu an. Tümüyle kendisinin sandığı dünyayı, önce kendisine, sonra düşman görüp saydıklarına daha sonra hayvanata, nebatiye karşı bir kırımla güncelleyen dünyanın tamı tamına yamacında bir yok edicilik şablonu altında yol nereye çıkacaktır ki, sahiden. Her halükarda insan olma erdeminin bariz bir yıkıma terk edildiği yerde onca ilerleme her neyi var edecektir! Sözde kurumsallaşan insan aklı, depolama alanlarının sınırsızlığı illa ki yaşama katılan yeni yaşlar, yaş alma hakkının güncellenmesi, destekler, yenilemeler ve bitimsiz araştırmalarla insanın geliştirildiği zikredilirken, daha yerküre üstünde birbirinin haklarını tam olarak göremeyenlere, anlamayanlara, sürekli çatışanlara bir umut söz konusu edilebilir mi? Hayat aleni bir biçimde paçavra kılınırken, cerahatle bir yarın imali söz konusu kılınırken, hakikat bambaşka şeyleri imal ederken / gösterirken yolun pek de matah bir zemine çıkmadığı aşikardır. Bu hallerle / bunca bariz tüketerek, yeniden yıkımı önceleyerek, hep yok ederek, aklı terk ederek hangi düzleme varılabilir? Zaten her şekilde halimiz ortadayken...
Bianet’ten aktaralım: “Diyarbakır Barosu 2018-2020 dönem Başkanı Cihan Aydın ve yönetim kurulu üyelerinin 24 Nisan Ermeni Soykırımı açıklaması nedeniyle TCK (Türk Ceza Kanunu) 301’den yargılandıkları davadan karar çıktı.
Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Serdar Çelebi ve Tevfik Karahan mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.
Aydın ve yönetim kurulu üyeleri Muhlis Oğurgül, Ahmet Dağ, Erhan Aytekin, Fırat Üger, Gazal Bayram Koluman, Mehmet Akbaş, Serdar Çelebi, Tevfik Karahan, Ömer Şeran ve Özgür Yılmaz Biçen ise hazır bulundu.
MA’nın haberine göre; savcı bir önceki duruşmada açıkladığını mütalaasını tekrar etti ve ceza istedi.
İddialara karşı ilk savunmayı Cihan Aydın yaptı. Aydın, Diyarbakır Barosu’nun çok kez hedef alındığını ve haklarında davaları açıldığını söyledi.
"Önce işaretleniyoruz sonra dava açılıyor"
Hedef gösterildikten sonra katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi’yi hatırlatan Aydın, “Tahir Elçi önce işaretlendi, sonra öldürüldü" dedi.
Aydın'ın sözlerine müdahale eden mahkeme başkanı "Onların yeri burası değil" diyerek sözünü kesti.
Aydın ise "Evet, biz de aynı şeyi söylüyoruz. Bu davanın yeri burası değildir. Bu dava buranın dışında gelişen olaylar nedeniyle açıldı. Önce siyaset, medya, kolluk tarafından işaretleniyoruz, sonra yargıya havale ediliyoruz" yanıtını verdi.
"Beşinci altıncı davayı açıyorsunuz"
"Ermeni Soykırımı" ifadeleri nedeniyle Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyelerine daha önce üç dava açıldığın, bu davalarda beraat kararı verildiğini hatırlatan Aydın, "Bu beraat kararları kesinleşti. O zaman neden 4, 5, 6'ncı davayı açıyorsunuz. O zaman hukuki öngörülebilirlik nerede kaldı? Konuşuyoruz hedef gösteriliyoruz, belediye başkanı seçiliyoruz hedef gösterilip, görevden alınıyoruz, tutuklanıyoruz, tehdit ediliyoruz. Bunlar olurken yargı neredeydiniz?" diye sordu. Bir kez daha Aydın’ın sözünü kesen mahkeme başkanı "Müdahale edeceğim" dedi.
Aydın ise "Müdahale etmeyin. 'Ermeni Soykırımı' dedik, dava açıldı, yine 'Ermeni Soykırımı' diyoruz. Bu bir fikirdir" cevabını verdi.
Aydın'ın savunmasının ardından diğer yargılanan diğer avukatlar, Ermeni Soykırımı ifadesinin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ifade ettiler.
"Ermeni Soykırımı Osmanlı döneminde yaşandı"
Yargılanan avukatların beyanlarının ardından avukatları Mehmet Emin Aktar, Raci Bilici, Şeyhmus Bayhan, Cafer Koluman, Nahit Eren savunma yaptı.
Avukatlar, soykırımın Osmanlı devleti döneminde yaşandığını "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılamak" fiilinde belirtilen hiçbir kurumun o dönemde olmadığını vurguladılar.
Müvekkillerinin kullandığı ifadelerin "aşağılama" içermediğini, bir durumun tespiti olduğunu dile getiren avukatlar, müvekkillerinin beraatini talep ettiler.
Mahkeme verdiği kısa aranın ardından, Aydın ve yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı beraatine karar verdi.”
Bildik cümlelerin anlamını yitirdiği bir zeminde, hayatın biçiminin, olgusunun, sınırları ve tüm albenisinin her nasıl yerle bir edildiğini izah neyle edilebilir? Yineleyerek, daimi bir biçimde Ermeni tabusu kılınan o büyük felakete dair bir tespiti / hakikatten bir kesiti anmak neden halen suçtur misal. Türkiye Cumhuriyeti denen olgunun varlığı söz konusu dahi edilemez bir zaman diliminde, bu ülkenin kökünden olagelen milyonlarca yurttaşın o sahneden paldır küldür el çektirilmesinin, canlarının tehcirle heder edilmesinin, kervanlar boyunca ya da bulundukları nahiye, mezra, köylerde infaz edilmelerinin ardılını sorgular olmak neden suçtur, onlar insan değil midir, yoksa! Değişimden, ilerlemeden, muasır ülke olup olmama halini arşınlamaktan helak olacak bir yerde, daha kökenleri buraya ait olagelen insanların hayatlarına dair sorgu / sual etmenin tabu kılındığı, suç bildirildiği bir zeminde yüz dokuz yıl sonra Ermeni’nin yarasına soykırım denilse ne olur, büyük acı dense ne yazar, gidenlerin farkına dahi varamayacak bir nobranlık / karanlık her günü kuşatırken. Diyarbakır Barosunun cesaretle, itinayla sunduğu, Kürdistan sathı mahallinin yıkımdaki payına dair sorgulamaları, adaletin tecellisi, en azından yitirilenlere karşı açık bir özrü var etme gayretinden neden çekinilir, hani herkes için bir yurttu burası, değil mi? Komşulardan en yakın, en uzak, en faydalı, en zararlı diye ayrıştırmanın gündelik bir hal ve eyleme dönüştüğü zeminde, dünya üstünde hepi topu on milyon, bu ülke sınırlarında da otuz beş / kırk bin dolayındaki bir halkın acısına dair konuşmak ne zaman söz konusu “301”lik olmaktan çıkartılacaktır, düşünür müsünüz...
Agos Gazetesinden aktaralım: “Büyükdere'deki Santa Maria Kilisesi'ne yapılan silahlı saldırıyla ilgili adliyeye sevk edilen 34 şüpheliden 25'i tutuklandı, 9 şüpheli hakkında ise adli kontrol kararı verildi.
IŞİD'in üstlendiği silahlı saldırıda 52 yaşındaki Tuncer Murat Cihan hayatını kaybetmişti.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından saldırının ardından başlatılan çalışmalarda 60 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden 26'sı sınır dışı edilerek, geri gönderme merkezine gönderildi. Olayla ilgili gözaltına alınan 34 şüpheli ise yoğun güvenlik önlemleri altında Bayrampaşa Devlet Hastanesi'ne getirildi.
Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler ardından Çağlayan Adliyesi'ne sevk edildi. Şüphelilerin savcılık ifadelerini alması için 18 savcı görevlendirildi. Saat 11.00 sıralarında başlayan ifade işlemleri saat 20.00 sıralarında bitti.
İfadeleri alınan 34 şüpheliden 13'ü 'Örgüt üyeliği' suçundan, 21 şüpheli ise 'Örgüt üyeliği' ve 'Adam öldürmek' suçundantutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi.
Şüphelilerden 13'ü "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan, aralarında katil zanlıları Amirjon Kholikov ile David Tanduev'in de bulunduğu 21 şüpheli ise "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" ve "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Hakimlikçe 34 şüpheliden aralarında Amirjon Kholikov ile David Tanduev'in de bulunduğu 25 şüpheli "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" ve "Tasarlayarak Kasten Öldürme" suçundan tutuklandı.
9 şüpheli hakkında ise adli kontrol kararı verildi.
Şüphelilerin nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki işlemleri devam ederken savcılığın sevk yazısına ulaşıldı. Sevk yazısında, 28 Ocak'ta Sarıyer'deki Santa Maria Kilisesi'nde rahiple birlikte 31 kişinin pazar ayini yaptığı sırada, IŞİD terör örgütü üyesi şüpheliler Hamza kod adlı Amirjon Kholikov ve David Tanduev'in saat 08.20 sıralarında keşif yaptıkları kiliseye geldikleri aktarıldı.
Tanınmamak için siyah kıyafetler giyen ve yüzlerinde maske olan şüphelilerin, aracı yakın bir bölgeye bıraktıktan sonra 7,65 milimetre çaplı tabancalarla kilise kapısına geldikleri aktarılan yazıda, bu sırada maktul Tuncer Cihan'ın kiliseye girdiği, şüpheli Tanduev'in ayine katılanların en arka sırasında bulunan Cihan'ın kafasına tabancanın kabzasıyla vurduktan sonra hedef gözetmeksizin kilisedekilere ateş etmeye başladığı kaydedildi.
Yazıda, Tanduev'in Cihan'ı olay yerinde öldürdüğü anlatılırken, Tanduev'in kilisedekilere ateş etmeyi sürdürmek istediği ancak tabancanın zaman zaman tutukluk yaptığı, kilise duvarlarına isabet eden mermiler olduğu aktarıldı.
Tanduev'in kilisede yüksek sesle bir şeyler söylediği, kameranın sesli kayıt yapmaması ve kilisedekilerin ''anlaşılamayan yabancı bir dil'' diye tanımlaması nedeniyle ne söylediğinin tespit edilemediği kaydedildi.
Diğer şüpheli Kholikov'un da ayinde bulunanlara yönelik hedef gözetmeksizin ateş ettiği, tabancasının ara ara tutukluluk yaptığı ifade edilen yazıda, kilisede maktul Cihan dışında ölen ya da yaralanan kimse olmadığı, şüphelilerin kiliseden çıktıktan sonra geldikleri otomobille olay yerinden kaçtıkları vurgulandı.
Sevk yazısında, şüpheliler David Tanduev ve Amırjon Kholikov'un kaçış güzergahına yönelik yapılan arama çalışmaları kapsamında Sarıyer Bahçeköy-Kemerburgaz yolu üzerindeki ormanlık alanda şüphelilerin olayda kullandığı değerlendirilen tabancaya ait kabza, sürgü, şarjör, şarjör kapağı gibi materyaller ile kamufle amaçlı giydikleri kıyafetlerin ele geçirildiği kaydedildi.
Yazıda, şüphelilerin aynı araçla 20 ve 21 Ocak'ta gün içerisinde ve akşam saatlerinde kilise ve çevresinde keşif yaptıklarının değerlendirildiği anlatılarak, saldırganlarla hareket ettiği değerlendirilen şüpheliler Abdulaziz A, Rasul A, İslam M, Omadbek K. D. ve Temurbek M.U.E'nin 5 Ocak'ta İstanbul'dan Kayseri'ye giderek içeriği tespit edilemeyen ve örgütsel olduğu değerlendirilen toplantı, etkinlik yapmış olabilecekleri ifade edildi.
Sevk yazısında, olayda kullanılan aracın Abdullo Buriev ile 27 Kasım 2022'de Edirne'den Türkiye'ye giriş yaptığı, 29 Kasım 2022'de ise Rusya'ya gittiğinin değerlendirildiği belirtilerek, söz konusu aracın 23-24 Ocak'ta İstanbul Havalimanı ile Fatih civarında Shamsullo Radzhabov tarafından kullanıldığının değerlendirildiği, Radzhabov'un emniyet güçlerince yakalandığı ifade edildi.
Zanlıların telefon trafiği ile saldırıyı gerçekleştiren şüphelilerle diğer 32 şüphelinin bağlantılarına dair detaylara da yer verilen yazıda, "Mezkur saldırıya ilişkin açık kaynaklarda yer alan haberlerden DEAŞ terör örgütüne müzahir yayınlar yapan AMAK Medya isimli sitede 28 Ocak'ta 'Türkiye'nin İstanbul şehrinde İslam Devleti'nden 2 savaşçı tarafından Hristiyanlara ait bir kiliseye silahlı saldırı düzenlendi, bu saldırı İslam Devleti liderlerinin her yerdeki Yahudi ve Hristiyanları hedef alma çağrısına icabeten düzenlendi.' şeklinde paylaşım yapılarak, söz konusu eylemin DEAŞ terör örgütü tarafından üstlenildiği" ifadesi yer aldı.
Yazıda ayrıca Amirjon Kholikov ile bağlantılı olduğu değerlendirilen şüpheli Anderi Guzun'in, hakkında "Türkiye'de bulunan terör örgütü DEAŞ'ın sözde sorumlularından olan ve Türkiye'de eylem yapmak için kendisine bağlı unsurlara izin verdiği" şeklinde bilgiler bulunan ''Adam Abu-Darrar Al-Shishani'' kod adlı kişi olduğunun değerlendirildiği aktarıldı.”
Devletlinin bir biçimde cezasızlık politikasıyla taltif ettiği, çoğu zaman göz yumduğu bir dönem “ılımlı, muhafazakar, öfkeli çocuklar” diye geçiştirdiği / bunu dile getirebildiği ol yapılanma bir kere daha hedefteki ötekinin değil doğrudan bir Türk’ün canına kast eder. Göz ardı olunan Hristiyan halkına yönelik aralıksız sürdürüle durulan ötekileştirme bahsi içerisinde bir toprak parçasındaki yaşam idesine sahip olmak bir kere daha imkansız kılınmak istenir alenen. Bir pazar günü ortalık yerde, onca kameranın gözetiminde habersiz kuşun dahi uçurulmadığından dem vurulan bir zeminde, bir cana, bir mabet içinde kıyılır. Göz ardı olunan yaşam pratiğinin bir biçimde yerle bir edilmesinin zemini bir kere daha yoklanır. Bütünüyle şablonla kesilmiş gibi hakikat bir yerlerden sökün ederken, bunların bu ülkede yaşamanın tuzu biberi olduğundan bahisler, x sosyal medya platformunda kimi münazaralar içerisinde goygoy malzemesi kılınır. Hayatın berhava edilip, bir inancın sistematik bir biçimde dışlandığı, bunun da ister Ermeni, ister Rum ister Katolik, İtalyan, Fransız o bu ya da şu olsun bir biçimde yeniden imal edildiği bir zeminde hayatın mahvedilmesinin goygoy bahsi olmaz. Olmayacaktır da. Piyonların var ettiği, kimi makamların ister dolaylı ister doğrudan el altından yol verip, zemin sağladığı nefret ve ayrımcılık bu ülkenin asıl yüzünü görünür kılar bir kere daha. Kendi kimliğini taşıyanları dahi dışlayan, hedefe rahatça koyabilen bir aklın karşısında kelimeler mucizeyi bildirmeyecektir. Bu ülke çürümeye devam ediyor tüm önyargı halleriyle, vurdumduymazlık çehresiyle, nicesiyle nice haliyle. Biliniz yani öyle...
Bildik cümlelerin anlamını yitirdiği bir zeminde, hayatın biçiminin, olgusunun, sınırları ve tüm albenisinin her nasıl yerle bir edildiğini izah neyle edilebilir? Tümüyle garabetlik bir haller toplamında, cürmün birbiri peşi sıra yinelendiği bir zeminde, nefreti ve kinin tam ve eksiksiz oyun kurucu ilan olunduğu bir sahada yaşamın ehven ile olan kesişimine ketler vurulmaya devam olunuyor. Hakikat bir yerlerde sökün ederken, gerçekliğin peşini kovalayabilen, artık bir illüzyon halini almış demokratik, eşit, adil bir hukuk devleti bahsi ve söyleminin kadük kaldığı, geçersiz ilan olunduğu bir zeminde o hayat imgesi kurtarılmayı bekliyor. Şeriatın dahi masaya çağrıldığı, hakkaniyet kavramını altüst eden bir yönlendirmeyle düşmanlaştırma mitinin her gün yeniden kurumsallaştırıldığı bir yer, bir zeminde gündelik yaşam kırıma uğruyor kimseler farkında değil. Her durumda başka, bambaşka bir yaranın yolunun açıldığı, zeminin kolaçan edildiği bir sahnede bunca can kırığı, bu kadar afaki sınamanın ortasında bir kez olsun elimizden kayıp gideni fark etme çabasında ortaklaşabilecek midir, bu ülke? Meselemizdir, mesel bildiğimizdir. İlginize...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Emrah GÜREL – AP Photo
2 notes · View notes
lyricsander · 2 years
Text
Yerküre birilerinin etrafında başlamadığı gibi birilerinin etrafında da sonlanmayacak. Aksini iddia ettiğim zamanlar olmuştu. Onu o zamanki toyluğuma bağlıyorum. Gözümün sadece bir yere bağlı olmasına da. At gözlüklerine. Bugün biliyorum ki önemsemem dahilinde önemsiz her bir zerre ve de nesne.
45 notes · View notes
mesutbahtiyarolacak · 2 years
Text
Tumblr media
"Şairlerle, ressamlara devlerin dikkati gerekir. Görünüşlerinin aksine tabiatın en zayıf canlıları devlerdir çünkü. İlk onlar silindiler yerküre üzerinden. Bu yüzden devler daha dikkatli olmalıdır. İyi bir dev, tavşan uykusuyla uyumalıdır. ��ünkü hayat onu her an gafil avlayabilir."
20 notes · View notes
evkaktusu · 11 months
Text
Tumblr media
Ey iki adımlık yerküre,senin bütün arka bahçelerini gördüm ben.
3 notes · View notes
aslininaslii · 2 years
Text
"Ey iki adımlık yerküre ;
Senin bütün arka bahçelerini gördüm ben..."
Tumblr media
7 notes · View notes
etaali · 2 years
Text
Tumblr media
Sen beni duymalısın efendim
Uzak bir iklimden sesleniyorum sana.
İnsanlığın çok uzağında, üşüyen yüreklerin coğrafyasından sesleniyorum.
Diri diri toprağa gömülen iffettir, hayadır, ardır, namustur.
Yerküre taşıyamıyor artik, insanlıktan üryan cesetlerimizi.
Yeni bir miraç gerek. Yeni bir çağrı, yeni bir hicret gerek.
Kıyamet kopmadan kıyam etmek belki de...
2 notes · View notes
poseidonunperisi · 2 years
Text
Ey iki adımlık yerküre,
Senin bütün arka bahçelerini gördüm ben.
Tumblr media
5 notes · View notes