#yeni dalga
Explore tagged Tumblr posts
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/a42b981d18c34c5a5914c2bf044f1b42/2168a701dd71ed0f-1f/s640x960/170b3fa714c532a64f2342221b73a76b3158cfb9.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/afe68378abad4d0782c81f989d1af7f6/2168a701dd71ed0f-b9/s1280x1920/3a49c8e478d45aa58f5ebe4048076f13dce8f736.jpg)
Yeni bir güne merhaba🌞 🎶
#Güneş#Deniz#Kum#Huzur#sakinlik#gökyüzü#kadraj#photography#Yeni bir gün#merhaba#dalga#hafif esen rüzgar#🎶
37 notes
·
View notes
Text
Bir Sanrı'ya...
Sonsuzluğun derinliklerinde kaybolurken, seninle paylaştığımız her an, varoluşsal sorgulamalarımızın bir parçası haline geliyor -ki bunu aramızda cereyan eden akışın her bir anında yeniden yakalamanın heyecanını yaşıyorum.-
Gözlerindeki parıltı, Platon’un idealar dünyasına açılan bir kapı gibi, ruhumun en karanlık köşelerine ışık tutuyor. İçim böylesine karanlıkken bunun ne demek olduğunu anlayabilir misin sahiden?
Yüzünden düşen tek bir gülüş zerresi, yaşamıma yeni bir anlam katarken, bu geçici dünyada kalıcılığı arayışımın patikası oluveriyor.
Aramızda cereyan eden bu duruluk -bunu tanımlamakta zorlanıyorum çünkü koca bir dağı derenin dibindeki ufak bir taşla anlatamazsın-, ruhumuzun karmaşık doğasında bir arayışa dönüşüveriyor… Derin bir okyanusta kaybolmuşken, her dalga yeni bir keşif, her kıyı yeni bir bakış açısını da getiriyor.
Yanımda olmasan ne olur diye düşünüyorum kimi zaman. İşte o zaman neyi yitirdiğimi anlıyorum. Zamanın sıfıra vurup dibe yuvarlandığı o noktada yalnızca varlığımızın sonsuzluğuna tanıklık edişlerim yitip gidiyor.
Yani cancağızım; seninle biz, bilinçaltımızda yankılanan arzu ve korkulardan taştığımız kadar var olabiliyoruz. Bu varoluşun içinde birbirine göz kırpan acılarımızı yok sayabilir misin şimdi? Acını benim paylaşmayacağını söyleyebilir misin?
Sevgimiz, içsel çatışmaların kıyısında durup akışı izleyen bir bağa tanıklık ediyor şimdi; Hani birbirimizin yüz hatlarını keşfederken, kaygılarımızı ve kırık-dökük geçmişizi anlamlandırıyoruz ya, öyle bir şey…
Sonsuzluk, yalnızca sıfırı bulan zamanın değil, benden sana köprü olan tüm o yakarışların bir yansıması artık! Neden mi? Çünkü bir biçimde sevmek, kendini keşfeden bir bebeğin heyecanını da taşıyor.
Şimdi bu heyecanı bütün evrene taşıyan sevgimiz, yavanlığın tüm o habis izlerini silerken, geleceğin belirsizliklerini de kucaklamamıza yardımcı olan bir köprü işlevi görüyor ve her adımda daha da güçleniyor, varoluşumuzu derinleştiriyor.
Çünkü biz seninle sonsuzun kıyısında bütün mümkünlerin mimarıyız…
Çünkü biz seninle bir yitirme ihtimalinin en büyük kaygısını taşıyoruz; yokuş yukarı…
65 notes
·
View notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/e8811ad98bb315e265796cbbb8ab0728/0d90c5487fd930c5-57/s540x810/db03733649422b1d016102cd6145b0299cbd1c0c.jpg)
C: Benim Mogrul, dört göz fani.. Bu mektubu sana çok uzak bir diyardan ve çok uzak bir zamandan yazıyorum. Gittiğinden beri çok uzun zaman geçti ve birçok şey değişti. Hanımın yavaş yavaş büyüyor ve bu güçlerini etkiliyor. Bir yandan iyi bir yandan kötü ama her şeye rağmen baş etmeye çalışıyorum. Küçükken yeterince huysuz değilmiş gibi.. Büyüdükçe çok daha fazla huysuz hale geldi ama yapacak bir şey yok. Bazen sinirleniyorum bazen de sakin kalmaya çalışıyorum. Tıpkı bana benziyor.. İstemediği bir şey olunca hemen beni tehdit ediyor ve üstünlük kurmayı deniyor. Bazen yemiş numarası yapıp haklı çıkmasını sağlıyorum ve içten içe olan mutluluğunu fark edebiliyorum. Anlayacağın bizim için her şey çok iyi gidiyor. Mektubuma güzel şeyleri anlatarak devam etmek isterdim ama özür dileyerek söylüyorum ki sana çok kızgın. Mektubu onun yazması için birçok şey yaptım ama başaramadım. Onu terk ettiğini ve arkasından bıçakladığını düşünüyor. Birçok kez konuştum ama onu çok iyi tanıyorsun ve konuşmak istemediğinde nasıl birine dönüştüğünü en iyi sen biliyorsun. Sen gittikten sonra ara ara denemeye devam ettim ama sonuçlar hep aynı. Ama hiç merak etme denemeye devam edeceğim. Aslında sana kızgın olması kötü olan ikinci konu olabilir. Yanında onu koruyan yeni bir şey var ve sanırım senin gibi değil Mogrul. Saf bir kötü o. Adı Aazighal ve sanırım hanımının yeni koruyucusu. Bunu duymak canını yakabilir ama senin kadar olmasa da iyi anlaşıyorlar ve o saçma kitabı da okuyabiliyor. Bu da hanımının çok daha güçlü olması anlamına geliyor. Her neyse, daha fazla canını sıkmak istemiyorum.
Biraz da kendimden bahsedeyim sana. Deminde okuduğun gibi hanımın ile baş etmek bir fani için zor olabiliyor. Her şeye rağmen eğlenceli ve büyük bir tecrübe.. Bu arada gözlüklerimi aldığın için hiç sinirli değilim. Sana benden çok daha fazla yakışıyordu ve bunu kendime yediremediğim için söylemek içimden gelmiyordu ama gerçek bu. Gözlük benim için herhangi bir şey ifade etmeyecektir Mogrul. Ben çirkin bir adamım ve plastikten yapılmış bir şey bunu değiştiremez. Bu arada seninle dalga geçtiğim ve seni kırdığım içinde ayrıca özür dilerim. Hiç hak etmediğini sen gittikten çok sonra anladım. Hanımın çok zor biri ve sen buna rağmen ona yıllarca dayandın. Bir dediğini iki etmedin ve bunu büyük bir özveriyle yaptın. En çok değer vermem gereken kişi sendin ama ben yine yapmamam gereken şeyleri ilk yapmayı seçtim ve her şekilde seninle dalga geçtim. Beni biliyorsun.. Kafam biraz farklı çalışıyor ve bu diğer kişiler için sorun olabiliyor. Umarım beni affedebilecek kadar yüce gönüllüsündür Mogrul. Bu arada tahmin ya da varsayım yapmadığımı bilmeni istiyorum. Evet dostum, cennette olduğunu biliyorum. Bunu iliklerime kadar hissediyorum Mogrul. Cehennemde yaşamayı hak etmiyorsun. Seni hayatını hanımın için yaşadın ve onun için bitirdin. Cehennemden gelen birinin böyle bir şey yapamayacağını herkes bilir. Cennette umarım çok eğleniyor ve hak ettiğin değeri buluyorsundur. Oradaki hurileri nasıl becerdiğini düşünmeden de edemiyorum. Lütfen bunu yaparken gözlüklerimi işin içine karıştırma. Şaka yapıyorum kızma. Bizim tarafımızda durumlar böyle. Umarım sende çok mutlu ve huzurlusundur. Hanımına senin kadar iyi bakamayabilirim ama bir fani için ne kadar iyi bakılabilirse o kadar iyi bakacağımı bilmeni isterim. Senin hanımından bir isteğin vardı ve o isteğini yerine getirdi. Benimle konuştu ve hiç bilmediğim şeyleri bana anlattı. Benimle ilgili olan bütün görüşlerini iyisiyle kötüsüyle dinledim. Hak verdiğim oldu, bazısına da hak vermedim ama bu bir şeyleri değiştirmez. Herkesin kendi görüşleri vardır ve sana saygı duymam gerekirdi. Konu ben bile değilim Mogrul, hanımına bunca sene baktığın için bile senin kulun kölen olmalıydım. Tekrardan özür dilerim. Sen bir gölge değilsin, sen en parlak renge ve en büyük kanatlara sahip bir meleksin Mogrul. Hiçbir zaman kötü biri değildin. Tek yaptığın şey hanımına itaat etmekten başka bir şey değildi. Bunca sene ona hizmet ettiğin için sana binlerce kez teşekkür ederim ama artık senden bir şey isteme sırası bana geldi diye düşünüyorum. Hala beni sevmeye bilirsin ama hanımının hatırı için belki de isteğimi yerine getirirsin..
Anneme onu çok sevdiğimi ve çok özlediğimi söyle olur mu Mogrul? Merak etme bana yaptıklarını gördüyse senin safını tutacaktır. O bu hayatta tanıdığım en adil ve en güçlü kadınlardan birisiydi. Eminim ki sende çok seveceksindir. Ona oğlunun büyüdüğünü söylemeni istiyorum. Onu anmak canımı yaktığı için bunu çok yapmıyorum. Hem çok da dua eden birisi olmadığım için muhtemelen bana kızgındır ama elimden bir şey gelmiyor. Dua etmeyi sevmiyorum. Onun gibi bir anneye sahip olduğum için çok şanslı olduğumu bilmesini sağla Mogrul. Senden ilk ve tek isteğim budur. Ona benim yerime kocaman sarıl, bende burada hanımına sarılacağım.
Mektubumun sonuna geldim Mogrul. Veda etmeyi ya da bir şeyleri bitirmeyi hiçbir zaman beceremediğimi bilirsin. Direkt yazmayı bitirmek istiyorum ama bunu hak etmediğini de biliyorum. Çok garip bir his bu Mogrul. Oturmuş bir meleğe elveda demeye çalışıyorum. Her neyse.. Umarım bu mektup eline geçer ve bizim için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlayabilirsin.
Unutmadan, mektubun içindeki şeyi ilk kez görmüyorsundur muhtemelen ama o bir güneş gözlüğü ve hanımının. Gözlüğü ondan çaldım ve onu bir yerlerde bırakıp kaybettiğine inandırdım sanırım. Sana hem çok yakışacaktır, hem de hanımından bir şeye sahip olmak hoşuna gidecektir diye düşündüm. Elimden bu kadarı geldi Mogrul, keşke daha büyük bir şekilde sevindirebilseydim seni ama ben bir faniyim.. Benden çok da fazla şey beklememek lazım.
Elveda Mogrul. Bütün karanlıklarının ardındaki o bembeyaz kalbine çok iyi bak.
I: Şimdi bunları mühürle ve ona götür Aazighal. Eğer ona ulaşmazsa ya da onu bulamazsan sende geri gelme.
#Witch#Witches#Wicca#Witchcraft#Witchblr#Pagan#Gothic#Dark#Art#Painting#Artists On Tumblr#Illustration#Aesthetic#Kitap#Alıntı#Edebiyat#Tom Bagshaw
157 notes
·
View notes
Text
Gemi Mezarlığı
Teslim etmiştin hayatını fırtınalara. Okyanusun ortasında terkedilmiş bir gemide, ruhunla yalnızdın. Dalgalar gemine her çarptığında ruhun yalnızlık içinde savruluyor, karanlığın sessizliğiyle yankılanıyordu. Ufuk çok uzak, kıyı ise hayalden ibaretti. Karanlık dalgalar, aciz ruhuna her seferinde daha da hiddetle vuruyor, gemin ise her vuruşta umutsuzlukla çatırdıyordu. Biliyordun, gemin batıyordu. Ama asıl bilmen gereken, umudunun çoktan batmış olduğuydu. Uçsuz bucaksız okyanus, ruhunun derinliklerine sızıyordu.
Dalgalar amansızca yükselirken, sen hâlâ umutsuzca direniyordun. Geminin her yanından su sızıyor, gövdesi ise çökmek üzereydi. Ama gözlerin hâlâ ufuktaydı, sanki başka bir yere ulaşmayı hayal ediyordun. Belki de en baş��ndan beri yanılmıştın; bu deniz keşfedilemezdi. O karanlık derinlikler seni baştan beri çağırmıştı ve sen, farkında olmadan o çağrıya boyun eğmiştin. Şimdi, gemin battıkça içindeki boşluk daha da büyüyordu. Her dalga, bir parçanı alıp götürüyor; sadece gemiyi değil, seni de yavaş yavaş dibe çekiyordu.
Fırtınalarla dolu yıllar ardında yorgun bir ruh bırakmıştı. Gözlerinde bir zamanlar parlayan o ışık sönmüştü. Kendini kaptırdığın fırtınalar seni sadece yarı yolda bırakmamış, aynı zamanda içindeki birkaç umut kırıntısını da sürükleyip götürmüştü. Gemin yavaşça batarken, yüzünde bir tür kabullenmişlik vardı; bu, kaçınılmaz sonun getirdiği bir rahatlıktı. Her şeyin bitmekte olduğunu biliyordun ama bu bitiş sana korkutucu gelmiyordu. Asıl korkunç olan, belki de çok uzun zamandır çırpınıyor olmandı; gemini yüzdürmeye çalışırken kendini nasıl tükettiğini yeni fark ediyordun.
Gemi su aldıkça, suyun soğukluğu ayaklarına vuruyordu. Her çırpınışta daha da derine çekiliyordun, ama geri dönüş yolu yoktu. Korkuların, suyun soğukluğuna hapsolmuştu. Artık ne mücadele etmek için bir sebebin ne de çırpınmak için bir isteğin kalmıştı. Belki de bu sonu beklemek, en başından beri arzuladığın tek gerçek şeydi. Geminle birlikte dibe batarken, hayatının ardında bıraktığı izler suyun altında silinip gidiyordu. Bu batış; bir varoluş, bir hikaye ve bir umut kırığıydı.
Her geminin bir mezarlığı vardır; derin, karanlık ve sessiz. O mezarlıkta sonsuzluğunu bulacağını düşündün, ama aksine sonunu buldun. Derinliklerin altında hapsolmuş bu gemiler, bir zamanlar umudu taşırken, şimdi umutsuzluğun ağırlığı altında eziliyorlar. Gemiler mezarlığa gömülürken, içlerindeki hikayeler de suyun dibine hapsoluyor. Senin gemin de onlardan biri oldu. Yüzlerce batık geminin arasında, senin gemin de sessizce yatacak, unutulmaya mahkum olacak. Her biri, kendi hikayesini ve kırık hayallerini taşırken, senin gemin, yıkılan umutlarınla birlikte okyanusun dibinde huzursuz bir sessizlikte bekleyecek.
Bir zamanlar büyük fırtınalarla mücadele eden, rüzgârla savaşan, dev dalgaları aşmaya çalışan gemin, şimdi suyun altında, ölümsüz bir sessizliğe gömüldü. Ne dalgalar vuruyordu artık ona, ne de rüzgar. Sadece dipsiz bir karanlık sarıyordu etrafını. Artık ne direnecek bir fırtına ne de başa çıkacak bir okyanus vardı. Gemi mezarlığına, diğer batan gemilerin yanına yerleşmiştin. Hepsi sessiz, hepsi unutulmuştu. Ama sen, bu unutulmuşluğun içinde bir anlam arıyordun. Çünkü hayatın boyunca mücadele ettiğin şey, belki de hep bu anı yaşamaktı. Batmak, teslim olmak, unutulmak...
Bu gemide mi battı diyordu gözlerin. O gemiye; umudunu, umutsuzluğunu koymuştun. O gemi, umutla birlikte okyanusa gömülmüştü. Sende umutsuzlukla birlikte bıraktın kendini o gemi mezarlığına. Fırtınalar dindi, dalgalar sustu. Okyanus, mezarlığında yeni bir hikaye barındırıyordu; seni.
12.10.2024 —Sözlerin Ressamı
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/8a7b44c89d4629a0bfe68f50e80ebaeb/3e74c0f0c97ce170-40/s540x810/67a43e77b9eff2b32383f69458cb4ebeeefe3643.jpg)
#yoruldum#hayata dair#edebi sözler#edebiyat#yazılarım#anlamlı yazılar#blog yazısı#kendine yazar#kendine iyi bak#kendi kalemimden#kendi kalbine yazar#kendimce#keşfedilmemiş#keşfedilmeyen#yazar#söz yazarı#geceye bir söz bırak#siyah kadar yalniz#siyahkadarsonsuz#sözlerinressamı#bu kalp seni unutur mu#şiir#şiir heryerde#şiirlerim#aşka dair#aşk#demiş şair#şair#şairane#artists on tumblr
20 notes
·
View notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/eeb8681e609a9ea445eb33892cd7b6b6/ae22f4d3bb612d49-37/s540x810/36f81f8adb448625eca9ddf2228c14e17da30d90.jpg)
ÇORUMDA, Yolda trafik kontrolü yapan iki kafadar trafik polisi karşıdan bir eşek üstünde ihtiyar bir köylünün geldiğini görürler.
-Şununla biraz kafa bulalım eğlenelim derler.
İhtiyar yanlarına gelince,
-Dur bakalım amca
Adam çaresiz durur.
-Ehliyetin var mı?
Adam gayet sakin ve ciddi,
-Ne ehliyeti memur bey oğlum bu Eşek!
-Olmaz amca artık eşek sürmek içinde ehliyet alman lazım peki ruhsatın var mı?
-Yapmayın evladım eşeğin ruhsatı olur mu?
-Olmaz mı amca artık eşeklerin ruhsatsız tarlaya dahi gitmesi yasak!
Bi taraftanda hissettirmeden kıkır kıkır gülüp eğlenmektedirler. memurun birisi eşeğin arkasına bakar,
-Bunun plakasıda yok!
-Etmeyin oğlum hiç eşeğe plaka olur mu!
-Olmaz mı amca yeni çıkan yasaya göre şart cezası da çok ağır.
Allah bilir sende zincir, takoz, çekme halatı, stepne kriko, falanda yoktur..
Adam dalga geçildiğini anlar ama hiç bozuntuya vermez.
-Yok der.
-Amca kusura bakma ama ceza yazmak zorundayız!
Adam çaresiz,
-Yaz oğlum yaz der.
-Amca sana yazarsak 10 lira eşeğe yazarsak 5 lira ceza yazacağız hanginize yazalım?
Adam biraz düşünür,
-Bana yazın der.
-Yapma be amca bak eşeğe yazarsak 5 lira kârın oluyor.
-Yok siz genede bana yazın der.
-Neden eşeğe yazdırmıyorsun? amca deyince adam cevabı yapıştırır,
-Onun sicili bozulmasın büyüyünce trafik polisi olacak!😁😁
(Sen köylüyü saf zannedersen o da seninle böyle dalga geçer işte!)
46 notes
·
View notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/0237ccea8a8e047a59cc63de86e26103/4847c4c76ee0fa1f-35/s540x810/6f976398471631f4ae518a1ada5652ab83a574b5.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/3636da2bef7c9523edc675dea9540606/4847c4c76ee0fa1f-25/s540x810/879d440265454bbebe3a73c75e89e31b09a3f224.jpg)
..
We did it guyss 🙃
Dün Belçika’ya gittik bisikletle ama farklı bir Belçika’ya.
Bu Belçika, Hollanda’nın içinde yer alıyor.
Dünya üzerinde böyle olan kaç yer var? (Kendi kendime yazdığım “Kim Milyoner Olmak İster?” sorularındanflflf)
Gittiğimiz şehir, Baarle Nassau; Belçika ve Hollanda bölgelerinden oluşuyor, parça parça. Ama şehri Hollanda çevrelemiş.
Üstteki wiki sayfasındaki sarı yerler Belçika, beyaz yerler Hollanda. Mesela iki şeritli yolun 100 metresinde Belçika’dasınız, sonraki 400 metre Hollanda, karşıdaki şerit ise tamamen Hollanda’ya ait.
Bildiğimiz gibi bir sınır yok yani, yapboz gibi.
Alkol satış saatleri Hollanda bölgesinde yer alan dükkanlarda daha erken sona eriyorken, sokağın karşısındaki Belçika dükkanı satışa devam edebiliyormuş.
Bu karışık durum ise çok eski zamanlara burada Lordlar varken sahip oldukları toprak uyuşmazlıklarına dayanıyormuş.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/0d9f60423abdb1d3ae49063adfadce0f/4847c4c76ee0fa1f-91/s540x810/2b32edc7a0e4d106dfe55ec105b4418f41f062c4.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/3b777b92263cd4bf824d39d543a77f8f/4847c4c76ee0fa1f-79/s540x810/794f709feb257cd8b6d61f6a90194e74c7753826.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/2e692c268eba7b013324e2a39de1084e/4847c4c76ee0fa1f-e8/s540x810/bed455edd8c45ffc39b692b0d2d3f68d4e7e5eb7.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/288205bf5442d20df1eb50ea3f2a50fa/4847c4c76ee0fa1f-9a/s540x810/58123b2e535f36e1252506072d8042ff5e2a7af6.jpg)
..
Gidiş yolu hiç yormadı ama dönerken bir ara rüzgar başladı ve bizi korkuttu çünkü buranın rüzgarı bazen bisikleti hareket ettirmemize bile engel oluyor.
Yol manzaraları çok güzel olsa da kaç kere saçlarımın içine koca sinekler girdi, kaç kere üstüme tırtıl düştü bilmiyorum. Arkadaşımın gözünün içine girip ölen sineği çıkarma molası gibi molalar vermek zorunda kaldık. Bir ara önde iki kişi konuşarak gittik uzun bir süre ve arkadaki arkadaşım yanımıza yaklaşıp aramızda örümce ağı olduğunu söyledikglgl. Böyle bi şey mümkün olabilir mi bilmiyorum.
..
Ve herkes bisikletle biniyordu, herkesss... Yapyaşlı bi grupla da karşılaştık, pro kıyafetler giymiş kafilelerle de, tek pro sürücülerle de, çocuklu ailelerle de. Çok güvende ve huzurlu hissettim.
..
Eve girdiğimde öyle bir öfori halindeydim ki anlatamam, vücudum iyi hissetmeye dair bütün hormonları ve nörottansmitterları harekete geçirdi sanırımflflfl. Spor bağımlısı insanları anlayabiliyorum şu an.
...
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/18727a5ce02ed17e7a7bbce378213125/4847c4c76ee0fa1f-85/s540x810/57661a965f0469e77bf17334efd8d8f2c62a3c31.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/5f37bcd20b48072d84dd08f344d275d1/4847c4c76ee0fa1f-fe/s540x810/17be6ab478f0100780bc84e1f4e8aff8653dd401.jpg)
Yolda, savaşta Almanların İngilizleri kandırmak için sahte uçak ve sığınakla hazırladıkları bir üssü de ziyaret ettik. Hikayesi uzun ama ilginç..
Velhasıl, buraya da bir zamanlar bombalar düşmüş. Bırakın sınırları aşıp savaşmayı bu insanlar kendi insanlarını öldürmüşler mezhep savaşları yüzünden. O yüzden kim ne derse desin Avrupa Birliğini çok büyük bir barış projesi olarak görüyorum hala. Dalga dalga farklı alanlara yayılan bir entegrasyon, bakalım yükselen sağcılık ve milliyetçilikle nereye evrilecek işler?
Spoiler alert: 9 Haziran’da AB parlamentosu seçimleri var, katılım hep çok düşük oluyor mlsf.
..
Ve son olarak, golden hour’da şöyle bir an yaşandı. Videoyu izlerken fark ettim kuş sesleri çok güzelmiş ama herkes biraz kendi halinde yol almaya karar verince kulaklıklarımı takmıştım, ve o sırada mor ve ötesinden “sultan-ı yegah” çalıyordu, o da çok güzeldi ❣️
İşte dün de böylece gelip geçti, anısı kaldı 🌸
..
Bunları yazarken bir yandan da Kızıl Goncaları izliyorum, Karamavoz Kardeşlere bi gönderme varmış sanırım, izlemem konusunda iki mesaj aldım. Cüneyd Efendiyle ilgisi yok konunun tamamen Dostoyevskidkddkdk. Şaka bi yana, hastalıklı erkekleri düzeltmeye çekilme konusu kollektif bir bilinçdışı meselesi mi düşünmeye başladım Cüneyd Efendi yüzünden.
Mesela, yeni rota hayalim Vincent Van Gogh’un doğduğu yer. Bu da mı kolektif bilinçdışı yoksa sevgili Jung? Jung efendi?
Mayıs 2024
Kuzey Brabant
40 notes
·
View notes
Text
Pazar gününe mesai yazılınca görmezden geldiğim köleliği iliklerime kadar hissediyorum. Cumartesi gecesi erkenden girdiğim yatakta, dinlenmeden başlayacağım yeni haftayı düşünmek bile beni eziyor.
Gün ağarırken koyulduğumuz yolda tek başımıza sislerin içinden işe giderken o anın rengi çok etkiledi. Mavi bende huy değildir ama o tonu, sislerin içinde dağılan kırmızı ve turuncu ışıklar beni büyüledi. Elim bir an cebime gitti, sonra dedim “boşver, fotoğraf çekme, yaşamaya çalış”. Film gibi geldi. Bugün köle değil, köle rolü oynayan ünlü bir aktör olacağım dedim. Yaşadığımı bir film gibi düşünmek istedim, yoksa pazar günü evinde yatan patrona servet kazandırmak tüm gün bana enayi hissettircekti. “Bunu Nuri Bilge çekse ayıla bayıla izlersin, bizzat yaşıyorsun, tadını çıkar”.
Sigara içmek için aralanan camdan gelen ıslık sesi bir anda bana keyif vermeye başladı. Ne yaşadığım değil nasıl algıladığım önemli. Kasisten geçerken tavana seken işçileri görünce, “ne kadar da doğal, hayatın içinden” dedim. Zaten içindeyiz de işte. Simitçide ayağı takılan adam, “ne kadar da gerçekçi”. Kapıda karşılayan güvenlik “bozkır ayazında derinleşen kırışıklıklarıyla, anadolu insanınını tüm çıplaklığıyla sergiliyor; oynamıyor, yaşıyor”…
Bu boktan günü işte böyle biraz zevkli hale getirdim. Sıradanlığı, farklı açılarla, biraz da kurguyla ve en çok da kendimle dalga geçerek atlattım. Yarın da hayrolsun. Şükür halimize.
11 notes
·
View notes
Text
Emevi Camii'nde Türk milletinin cenaze namazını mı kılacaksınız?
Erdoğan, grup toplantısında "Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmeme sözümüzü tuttuk." dedi. Enflasyon yüzde 45'ten fazla. Asgari ücretli yüzde 30 zam aldı. Açlık sınırı: 27.000 TL Enflasyonun karşılığı: 24.600 TL Verilen asgari ücret: 22.104 TL Emeklilerin hali ise perperişan. Türkiye Yüzyılı’nda manzara bu. Emekçiye reva görülen bu. Şimdi gidin Emevi Camii'nde namaz kılın. AK Parti iktidarının ilan ettiği asgari ücret, insanca yaşam hakkı tanımıyor. İkinci Kemal Derviş programı Türkiye'yi bitiriyor. Bu sistemin sonu gelmiştir. İşçi hareketlerinde yeni dalga kapıda. TÜRK-İŞ'in talep ettiği 29 bin 583 lira kırmızı çizgimizdir. Şimdi bütün işçi sınıfı, bütün emekçiler ve bütün millet olarak bu kırmızı çizgide mücadele bayrağını yükseltiyoruz. Görevimiz Üretim Devrimini yapmak ve Üreticilerin Millî Hükûmetini kurmaktır.
7 notes
·
View notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/76ec00dcc10cee7ddea85d8b2d6f7029/8dae08e302e66eff-ee/s540x810/5c3b1a6fd6cec8e72b101925c743ef857ab33ad7.jpg)
Bir anım var, içinde neşe, bol eğlence, akabinde korku, panik ve ölüm barındıran. Birçok dersler çıkarabildiğim, hayatımı sorgulamama vesile olan bir anı.
Bir gün Antakya’ya iki kardeş olan arkadaşları ziyarete gitmiştim. Ertesi gün sabahında Samandağı’na sahile birazcık da kuytu olan bir sahile gittik. Kahvaltımızı yapar, denize de gireriz diye düşündük. Kahvaltımızı yaptıktan sonra bir arkadaş sofrayı toparlarken ben ve diğer arkadaş denize atladık. Ne kadar denize doğru ilerlemeye çalışsak da dalgalar bir türlü izin vermiyordu açılmamıza. Dalga boyu yüksek olmamasına rağmen o küçücük dalgalar bizi atıveriyordu sahile. Biz bu çabayla uğraşırken bir aile geldi. Anne, baba, iki genç kız, bir de askerden yeni gelen abileri. Daha arabadan iner inmez genç kızlar üstlerindeki elbiseleriyle atlayıverdiler denize. Bizi içine almayan deniz, yutuverdi hemen onları. Bir bağrışma, feryat, figan koptu. Kurtarmak için kızları, abileri de atladı hemen. Bu kez üçü de boğulmaya başladı. Koştuk, atladık biz de onları kurtarmak için. Abileri gözden kayboldu, büyük olan kız kendi çabalarıyla kurtuldu. Profesyonel bir yüzücü arkadaş varmış ulaştı diğer kıza, yakaladı saçlarından uğraştı uğraştı çıkartamadı. Neredeyse kendisi de boğulacaktı zor düştü sahile. Öyle denizde ümidimizi kesmiş beklerken büyükçe bir dalga kızı önümüze kadar yaklaştırdı. El ele verip çok şükür tutup çıkardık sahile. Baygındı, gerekli müdahaleyi yaptılar, ayıldı sonra da ambulansla hastaneye kaldırıldı. Abilerini ise dalgalar yarım saat sonra bıraktı sahile. Ama iş işten geçmişti ölmüştü. Yeni terhis olmuş, askerden gelişi şerefine güzel bir gün geçireceklerdi. Kâbusu yaşadılar.
Başta dedim ya birçok dersler çıkarabildiğim bir anım diye. Başıma neşeli ya da hüzünlü bir hadise gelse aklıma düşer o anlar. Şimdi neşemi bozacak bir olay gelir mi? Hüznümü giderip beni selamete çıkaracak dalgavari bir değişim olur mu? Evet nasibimizde varsa, Allah bir dalga gönderir ulaştırır senelerce beklediğimiz arzularımızı. Nasibimizde de yoksa tüm insanlık, varlıklarla da işbirliği yapsa elinle de sımsıkı tutuyor olsan dahi uçuverir en olması muhtemel olurlar olacakken. Olmasında ya da olmamasındaki güzelliği biz göremeyiz. Allah Hakîmdir. İlmi de ezelidir. Hem çok merhametlidir. Bizi bizden ziyade düşünür. Her şeyi hikmetle, en olması gerekeni olacak şekilde yapar. Bunu bil, buna göre hareket et, ayık ol ve sabret.
55 notes
·
View notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/288bb90ee1368ce3f78fec8d9bc06cd6/6357617e4f73eecc-26/s640x960/25d05a19bcaafc90cde23519768f60e2a9781562.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/96936f44b539a902c478eca6b9c15f09/6357617e4f73eecc-d8/s540x810/d2ce476d05f686a86dee6aaecbdaeda60d33da87.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/6cfe4da85c479c0d2dfc1bca531eb004/6357617e4f73eecc-f4/s640x960/6d57419cc1b602b36b81d7c19f2a51c79e396a4c.jpg)
Seyir Defteri 11.612 ; zincirleme reaksiyonların oluşturduğu tepkimeler şimdiyi oluşturan döngülere sebep oluyor; nasıl mı? Hemen anlatıyorum. Kendimi bildim bileli 5-6 yaşlar kitaplarla haşır neşirim. Köydeki evin damına çıkar ( istediğimde imkansız görülen şeyleri başarmak ordan geliyor, sen o yaşta 4 metrelik duvara nasıl tırmanıyordun mübarek) babamın amcamın eski ders kitaplarını kurcalardım. O yaşlarda kalemle çolak elimle bi şeyler karalardım falan. Neyse okula başladık henüz başımıza kötü şeyler gelmemiş, sınıfta Atatürk diye birinin fotoğrafı… muhafazakar ailelerde yetişen çocuklar için yeni biri malum. Öğrendikçe şiirleri Atayı bende bi sevgi ve aşk. neyse o döneme muhtemelen istismar denk geliyor oralar blurlu hala hatırlamıyorum; hatırladığım şu, ismimden ve öğrenme merakımın getirdiği çalışkan öğrencilikten dolayı hep zorbalanıyordum. Salak bebeler benle dalga geçerken ben derin nefesler alıp Atamın fotoğrafına bakıp meditasyon yapardım sakinleşirdim. Salak kız onunla da dalga geçtiğinde yaptığımın yanlış ve kabul edilmez olduğunu düşünüp utanmışım. Yıllar yılları kovaladı, Vatanperverlik, Ataya şükran duyguları hiç geçmedi. Liseye yatılı gidene kadar benim için bi tane Allah bi tane devlet ve sadece Atatürk vardı. Sağ sol cemaat falan bunları hep orda öğrendim. 2011 in 10 Kasımında, muhtemelen depresyon dönemimde üstümde ağır bi hüzün, siren sesi beni tetikliyor hep. Ağladım ağlıcam. Sınıfa geldik, o dönemki yakın arkadaşım noldu lan falan dedi, işte ilk okulda Atatürk sevmenin yarattığı duygu orda bi daha ortaya çıktı ve Atamın ölümünün hüznü diyemediğim için götümden bi aşk uydurdum. Bebe soruyor oğlum kim bu kız bu kadar üzülme falan lan ortada kız yok ki söyliyim. Bu iş dallandı budaklandı, bütün dönem benim gizli aşkı merak ediyor aq. O dönem şiir yazmaya da başlamıştık dedim canım kendim bi karı bul kurtul. Sınıftan birini seçtim şiirleri yazdık falan velhasıl; çocuklukta kabul görmek için yaratılan personalar bana uymuyor. Eylül Kasım dönemi hayatımda hep zor geçiyor; bu döngüyü bu sene de kıramadık ama en azından bugün Atam için hüzünlü ve ona sevgimi açıklayabilecek kadar kabul görmeyi umursamayı öğrendim. Bu da böyle bir anımız.
7 notes
·
View notes
Note
Nasıl miden alıyor bisürü ilişkisi olmuş biri buradan çok ses getirdi hatta olaylar oldu nasıl hala miden alabilir onunla sevgili olmayı sen aldatılmayı hakediyorsun
O kadar çirkinsin ki, bunun bedensel olmaması çok üzücü. Midemin almadığı bir şey varsa sensin. Sen ve türevlerin. Kişinin geçmişindeki ilişkileri beni hiiiç ilgilendirmiyor. Ben bugün tam anlamıyla PRENSES gibi hissettiğim bir ilişkideyim. O yüzden geçmişindeki kişileri ve anıları yalnızca sonsuz bir saygıyla anarım. Size de tavsiye ederim. Rezil zihniyetinize şifa gibi gelir. Burada o çok "ses getiren" ilişkisi de saygı duyuyorum diye bahsettiğim bir ilişki. Yalnızca senin de dediğin gibi fazla ses getirdi ve sessizliğe büründü. Normal şeyler bunlar. İnsanların geçmişi sizi neden bu denli rahatsız ediyor bilmiyorum ama haddinize olmayan konularda çok fazla gocunuyorsunuz. Anlamakta güçlük çekiyorsunuz, eski konuları açıyorsunuz ama insanlar 40 yıllık evliliğini bitirip yeni baharlar yaşıyorlar. Bu kadar sığ düşünmeniz her seferinde beni şaşırtıyor ama idrak edin artık şunları. Ayrıca, aldatılmak hak edilen bir şey diye düşünüyorsan senin ben kafana sıçayım. Gerçekten. Bunu bana saçma sapan aldatılma zırvalarından dolayı söylüyorsan daha çok sıçayım. Keriz gibi açmışsınız ağzınızı önünüze geleni alıp bizlere satıyorsunuz ve inanıyorsunuz da işin kötüsü. Lütfen git buradan daha fazla çirkinleşmeden. Son olarak, ohhh sefam olsun öyle güzel alıyor ki midem sevgili olmayı... Muazzam bir zevk ve haz bu. Çirkin bir kalbe ve boş bir beyne sahip olduğunuz için, özellikle de bu ilişkiyi dışarıdan kötülemekten başka hiçbir halta yaramadığınız için üzülmelisiniz. Ben sabah olmasını ve uyandırıp sizinle dalga geçmeyi bekliyorum. Allah şifa versin umarım iyileşirsin 🤝🏻
5 notes
·
View notes
Text
Anlamıyor muyum sanıyorsun? Sağlıklı rolü oynuyorsun. Herkes de sana inanıyor. Bir tek ben senin ne kadar çürümüş olduğunu biliyorum. Bu umutsuz varoluş rüyası. Görünüş değil, varoluş. Her an bilinçli. Uyanık. Aynı zamanda senin kendin için kim olduğunla başkaları için ne olduğun arasındaki uçurum. Baş dönmesi hissi ve en azından açık olmak için duyulan sürekli arzu. İçinin görülmesi için. Hatta parçalara ayrılmak ve belki de tümüyle yok edilmek için. Sesin her tonu bir yalan, her hareket yeni bir aldatmaca, her gülümseme aslında yüz ekşitme. İntihar etmek mi? Oh, hayır. Bu çok çirkin. Sen yapmazsın. Ama hareket etmeyi reddedebilirsin. Konuşmayı reddedebilirsin. O zaman en azından yalan söylemezsin. Böylece düşünceye dalıp, kendi içine kapanabilirsin. Artık rol yapmaz, herhangi bir maske takmaz ve yalancı davranışlarda bulunmamış olursun. Böyle olduğuna inanır insan. Ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Hayat her şeyin içine sızar. Ve tepki vermek zorunda kalırsın. Hiç kimse de bunun gerçek olup olmadığını, sen içten misin yoksa yapmacık mısın diye sormaz. Bu soruların önemsendiği tek yer tiyatrodur. Hatta orada bile fark etmez.
23 notes
·
View notes
Text
her zaman olduğu gibi yine söyleyecek çok şey var ama kime ne fayda. zaman hızlı geçiyor diyoruz ama bazı acıları dün gibi, hatta bugün gibi yaşamaya devam ediyoruz. boğazım düğümleniyor, yardım çığlıkları kulaklarımda çınlıyor. ihmal. ihmal. ihmal. insanların hayatlarıyla kumar oynar gibi oynadılar, oynuyorlar da. kaçak kat çıkmak için, kolon kesip dükkan yapabilmek için onay versinler diye araya birilerinin dayısını, halasını koydular. insan hayatını hiçe sayıp daha fazla para kazanmak için taşından tuğlasından demirinden çaldılar. ne canlar yitirdik ne analar, babalar, evlatlar koyduk o toprağa. biri de çıkıp demedi ki benimde hatam var. biri de çıkıp demedi ki bu benim yüzümden oldu. yatacak yeriniz yok. iki elim iki yakanızı asla bırakmayacak. yediğiniz her lokmada, içtiğiniz bir yudum su da hayatını kaybeden insanların hakkı var dilerim ki rahat bir nefes bile alamayın. dilerim ki tükürünüğüz bile boğazınızda kalsın. sizi, sizin gibileri, paranın kulu köpeği olmuş sizin gibi fırsatçıların hiçbirini unutmayacağım.
vakit birlik olma vakti dedik, şimdi kenetleneceğiz, birbirimize kol kanat gereceğiz dedik fırsatçılardan paçamızı kurtaramadık. yardım kolilerini hazırlarken dalga geçer gibi saçma sapan şeyler yollayan insanları görünce kendi insanlığımdan utandım. okuma yazmayı yeni öğrenmiş küçücük bir çocuğun kumbarasını ve yanında gönderdiği mektubu okuyunca gurur duydum, oturdum ağladım. yapmanız gereken hiçbir şeyi yapmadınız. düşene yine el uzatmadınız. yine mazlumun yanında mazlum oldu. sizin saraylarınızda çay höpürdetirken onlar orada tir tir titredi.
bir fotoğraf bırakacağım şimdi buraya. belki o günlerde de paylaşmışımdır. bütün iş arkadaşları gibi deprem bölgesine gidip yemek yapan, oradakilere yardım etmeye çalışan babamla bir çocuğun fotoğrafı. küçücük bir çocuk, babam ikinci çikolatayı uzattığında almayıp başka arkadaşa ver diyen bir çocuk. siz kafanıza atılan çayı yakalamak için biribirinizi ezmeye devam edin. ben bir çocuğun ikinci çikolatayı almayıp başka bir çocuğa verilmesini istemesindeki merhamette kalıp ağlayacağım.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/3a4d5d8e7ad5b75dd97b28e4ea9da43f/a6cc7d393386b7f7-16/s540x810/788d9cb059f4cff62a14f0e44dbfee68634ef420.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/3a4d5d8e7ad5b75dd97b28e4ea9da43f/a6cc7d393386b7f7-16/s540x810/788d9cb059f4cff62a14f0e44dbfee68634ef420.jpg)
3 notes
·
View notes
Text
İnanılmaz keyifli bir akşam geçirdim!
Önce kız kıza şehrimizin nispeten yeni açılan havalı mekanına gittik. Eski bir konağı butik otel ve restorana çevirmişler, bahçesinde oturduk. Işıklar, beyaz ferforje sandalyeler, beyaz masa örtüleri, masalarda ortancalar, mumlar, arkada konak mis gibi ortam! Bol bol sohbet ettik, fotoğraf çektik, güldük.
Sonra şarabın verdiği yetkiye dayanarak bizim kızlara bi oynama isteği geldi. Aradılar sevgililerini dediler evden hoparlör alın, sonra gelin bizi alın, kumsala gidip hem içmeye devam edicez hem dans edicez. Benim de antibiyotik iğnemin saati gelmiş dedim ben katılmayayım hastaneye geçeyim ordan eve. Aa olur mu biz seni götürürüz sonra hep beraber kumsala geçeriz dediklerinde tamam dedim ben de.
Kumsalda yürümeye başlar başlamaz ayakkabılarıma kum girdi, yenilgiyi baştan kabul edip aldım elime ayakkabıları. Kum o kadar serin ve güzel hissettirdi ki ayaklarımın altında, bayıldım. Deniz kenarında şampanyamızı patlattıktan sonra kadınlar olarak dansa geçtik. Roman havasından gir, yunan havasından çık, eurovizyon şarkıları, türkçe ingilizce mash uplar, deli deli oynadık.
Bir noktada suyu merak ettim ve biraz ayağımı soktum, inanılmaz güzeldi deniz. Orada beni gazlayacak bir kişi daha olsa girmeyi düşünürdüm o derece. Fotoğraf serimizde bir de hepimizin ayağı suda olsun öyle fotoğraf çekilelim dendi, onu yaptıktan sonra gelin olacak arkadaşı kucağımıza alalım öyle çekilelim dendi ve tam olarak burda kayış koptu. Milletin zaten kafa güzel, ayağımız kuma batıyor, dalga vuruyor, organize olamıyoruz, kızcağızı biri gövdesinden tutuyor kaldırmaya çalışıyor diğeri ayaklarını tutmuyor. Krize girdik! Gülmekten karnım, yanaklarım, ağrıyabilecek bütün uzuvlarım ağrıdı.
Gecenin benim için mükemmelliğini bir tık bozan tek an insanlar kumsalda, dalga sesleri eşliğinde sevdiceklerinin koynunda oturup, tatlı tatlı öpüşüp koklaşırken perçinlenen yalnızlığımdı. Ama belki de biri olsa bu denli eğlenemezdim kim bilir, zaten hayaller gerçekliğimizden çok daha güzel değil mi her zaman?
Samimiyetle söylüyorum bu geceyi yaşamak beni gençleştirdi. Nice kahkahalı gülmelere, nice güzel anlara!
17 notes
·
View notes
Text
Lisede din kültürü dersindeyken sınıftakilerle hocanın bir diyaloğu oldu. Akıllarınca bir konuda dalga geçtiler sınıftakiler ama şuan tam hatırlamıyorum hangi konu olduğunu. Hoca bu dalgaya karşılık sizin inandığınız Allah ile benimki bir değil, diye bir cümle kurdu. Hâlâ daha unutamam bu cümleyi. O zamanlar ne dediğini anlamamıştım, sadece bir doğru vardır sanıyordum. Ama öyle değilmiş. İnsan ona anlatılan tanrıyı kendi aklı, yüreği yettiğince anlıyormuş. Bu her şeyde böyledir yeni kavruyorum. Bu yüzdendir insanların birbirini yargılaması, eleştirmesi, her kafadan bir ses çıkması. Herkes aklının, kalbinin yettiği kadar anlıyor. Bir söz okumuştum: herkes yüreğinin büyüklüğü kadar anlar, diye. "İnsan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar."der Yaşar Kemal de.
3 notes
·
View notes
Text
Daha yeni annemi zorbalayıp onla bilmediği şeyler için dalga geçerken onun bana çatal tutmayı öğrettiği aklıma geldi... O andan beri iyi değilim.
6 notes
·
View notes