#yalınlık
Explore tagged Tumblr posts
Text
YALINLIĞIYLA BAĞIMSIZ
Issız bir şehrin manzarasında sergiler yalnızlığını. Yalınlığıyla bağımsızdır karşısında. Elaya çalar gözleri, Büyür göz bebekleri tenhalığında. Arar siyahlığı, aydınlatan ışıkları. Köprücük kemiklerinden sarkar saçları, Bir ya da iki tutam dökülür olduğu yere. İnce ve kıvrak bir bel, İzler bırakır saf görüntüsüyle. Yoğunluğu sinen bu şehre…
View On WordPress
0 notes
Text
sade havaları seviyorum.
bu ister bir gün batımı, ister bir fırtına ya da soğuğun iliklerime kadar hissedildiği bir an olsun. hepsinde bir yalınlık var.
ve bu sadeliği arzuluyorum. gözümün daha az bir şeyler gördüğü, aklımın daha az kalori harcadığı, nefesimin daha düzenli tekrarlandığı kayıtsız sadelikleri arzuluyorum.
3 notes
·
View notes
Text
Bütün işin gücün yaşamak olacak…
Az önce Genco Erkal’ın vefat ettiğini öğrendim. ��çimi sözlerle anlatamayacağım bir duygu kapladı. Buna keder veya üzüntü adını veremeyecek kadar derin. Aklıma hemen şu performansı geldi:
youtube
Açtım, tüylerimin diken diken, gözyaşlarımın yağmur gibi aktığı bir anda buldum kendimi. Söylediklerine inanarak, sahnede bunu yaşayarak bize okudu Nazım Hikmet’in şiirlerini.
“Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...”
Biz sanatçılara örnek olan ve gelecek nesillere örnek olmaya devam edecek büyük usta. Söyleyecek daha çok şey var ama yalınlık bozulmasın istiyorum, aynı Nazım Hikmet’in şiirlerindeki gibi, aynı şu iki performanstaki gibi. Genco Erkal zaten her şeyi söylemiş… İyi ki dünyamızdan ve bizim ülkemizden geçmişsin Genco Erkal. Mekanın cennet olsun 🕊️
youtube
#blog#yazılarım#müzik#müzisyen#sanatçı#piyano#orkestra#düşünce#artist#art#sanat#blog yazısı#yaşam#yaşamaya dair#Youtube
3 notes
·
View notes
Text
KIRK YAŞIN EŞİĞİNDE / ATAOL BEHRAMOĞLU
Küçük heyecanlara paydos
Çünkü rüzgarla aynı yaştayım
Çünkü güneş kardeşim
Bir ırmakla sevişmekteyim
Bana artık dingin olmak
Bana yalınlık yaraşır
İçimde şiirin güzelliği
Yaşamak sevinciyle yarışır
Güzeller güzeli ömrüm
Sana gitgide sevdalanıştayım
Nice emeklerle dokunmuş
Bir ince, bir nazlı nakıştayım
Küçük tasalara, tutkulara paydos
Çünkü evrenle aynı yaştayım
Başsız sonsuz doyumsuz
Bir başdöndürücü akıştayım
12 notes
·
View notes
Text
Military (Field) Saatler
Military saatlere karşı gittikçe artan bir ilgim var. Yalınlık, kolay okunurluk ve sağlamlık gibi özelliklerinin yanı sıra şimdiye kadar hiçbir saatimde kullanmadığım kronograf özelliklerinin olmaması da bu saatlere olan ilgimi artırıyor. Karmaşık, fonksiyonlarla dolu, iri saatlerin modasının geçmekte olduğunu belirtmeliyim.
Military saatlerin bireysel kol saati tarihinde çok büyük bir önemi ve yeri var. Günümüz dünyasının pek çok unsurunu şekillendirmiş olan II. Dünya Savaşı kol saatleri kültürünün de oluşup yaygınlaşmasında büyük pay sahibi olmuş. Dönemin askerleri için üretilen saatler "Military Watch" kavramını ortaya çıkarmış. Kadranları son derece yalın ve indisleri de genelde fosforlu olan bu "tool watch" kategorisine bu nedenle askeri saat deniyor. Buradaki önemli detaylardan biri de genelde saat rakamlarının da bu kadranlarda kullanılıyor olması. Muhtemelen kulağa militarist gelen bu tanım zamanla "Field Watch" olarak güncelleniyor.
Bu konuda daha sonra "Nato Kayışlar" ile ilgili de yazacağım. Öncesinde kategoriyi temsil etmesini arzu ettiğim, görseldeki saatten bahsetmek isterim. Gördüğünüz model 2022 yılında revize edilip piyasaya sürülen yeni Tudor Ranger 39 mm. Rolex'in kardeş şirketi olan Tudor, Rolex gibi Hans Wilsdorf Foundation'a ait. Tudor bazı modellerinde Rolex parçaları kullanmasıyla da biliniyor. Ancak bu model safkan bir in-house model yani makinesi de Tudor tarafından üretilmiş.
Hem metal bilezik hem de deri hem de Nato kayış seçenekleri olan bu saat bence kategorinin en pahalı modellerinden biri olan Rolex Explorer'dan daha çekici ve özgün bir model.
Bu kategoriye ilgi duyanların mutlaka incelemesi gereken, beğendiğim modeller ise bence şunlar:
Hamilton Khaki Field Mechanical - Bu modeli güzel kılan kompakt olması ve elle kurulur bir model olması. Bu da saate farklı bir deneyim
Hamilton Khaki Field Murph - Nolan'ın Interstellar filminde babanın kızına Mors alfabesiyle hayatın anlamını (!) yolladığı bozuk saat. Hiçbir bozuk saat Murph kadar ünlü olmamıştır sanırım.
IWC Spitfire - İri saatleri ve pilot dünyasına olan yakınlığıyla öne çıkan IWC'nin tasarım ve ölçüleriyle çok ideal bir modeli.
Seiko Prospex Alpinist (SPB121) - Japon dağcıların Alpler'de yapacakları tırmanışlar için üretilmiş ama saat meraklıları tarafından çok beğenilmiş bir model.
Timex Expedition Scout - Quartz, ekonomik ve rahat. Pahalı military saatinizi takamayacağınız her yere rahatça takabileceğiniz, ucuz ama yakışıklı saat.
Bulova Hack - Markanın ne yaptığı, neye dönüştüğü biraz kafa karıştırsa da tasarımındaki sadeliği ve military köklere bağlılığıyla beğendiğim bir saat.
Longines Heritage Military - Günümüzde Longines'in ultra geniş saat koleksiyonunu "heritage" adında ısıtıp ısıtıp önümüze yeniden getirmesi biraz sıkmaya başlasa da, vintage kültürünün büyüdüğü bir ortamda bu modele kayıtsız kalamadım.
Omega Railmaster - Cephe değil sahada savaşan demiryolları personeli için üretilmiş bir model. Bence oldukça iyi bir field watch.
Bugünlük bu konuyu burada keselim. Nato kayışlarla ilgili yazıda bu konuya tekrar döneriz.
3 notes
·
View notes
Text
Şimdi biraz tumblr güzellemesi yapacam. İnstada,wpde felan yapılan editler görseller o kadar sıradan geliyor ki artık. Sanki hep aynı müzikle aynı yerlermiş gibi. Tivitırda da ne bileyim x olunca mı ne eski tat tuz alamıyorum. Ama burası öyle mi, burda kimseyle konuşmuyorum ama hayatları hakkında verdikleri küçük detaylarla anlattıkları olaylarla takip etmek keyifli oluyor. Mesela kimisi yeni bir göreve başlayacak yeni bir şehir, onun için heyecanlanıyorum. Kimisi nöbetten nöbete koşuyor onunla yoruluyorum. Kimisi akademi yolunda güzel şeyler yapıyor teşvik oluyorum. Kimisi iş yerindeki stresten, aşık olduğu insandan, çocuğundan, eşinden dostundan bahsediyor. Hayatlar o kadar benzer ama o kadar sıradışı ki aynı zamanda. Kimse farklı olmaya çalışmadığı için belki de orijinal kalıyor. Güzel yapan bu yalınlık sanırım.
5 notes
·
View notes
Text
Bilmeniz Gereken 10 Mimari Üslup ve Belirleyici Özellikleri
Hiç bir yapıya bakıp Modern mimari üslup’ta mı olduğunu yoksa Bauhaus anlayışıyla mı tasarlandığını merak ettiniz mi? Veya karşılaştığınız görkemli yapının Romanesk mi yoksa Neoklasik mi olduğunu anlamak istediniz mi? Bunu anlamak için göz önünde bulunduracağınız pek çok mimari ipucu bulunuyor. Özellikle yapı birkaç dönem boyunca ayakta kalmış ve yaşlandıkça bulunduğu dönemin izlerini bünyesine katmışsa… Bu yazımızda 10 ana mimari üslubu ve karakteristik özelliklerini sizler için özetliyoruz.
1- Viktoryen
Viktoryen dönem (19.yy’ın ortalarından sonlarına kadar) pek çok mimari üslubun geri dönüşünün bir oluşumu. Gotik’in yeniden doğuşu, Tudor, Romanesk ve hatta Asya ve Orta Doğu mimarisinin de etkilerini üzerinde barındıran bu mimari akım, sanayi devrimi döneminin pek çok konut örneğinde kendini gösteriyor.
Anahtar Özellikleri: Oyuncak bebek evini andıran özenli birleşimler, sürme pencereler, cumbalar, asimetrik form, 2-3 katlı ihtişamlı görünüm, dik ve kırık çatı, çevreleyen sundurma, canlı renkler
Örnek: – İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya’daki evlerin çoğu bu üslubun birer örneğidir.
2- İslam Mimarisi
Orta Doğu’da 7. yy’da başlayan İslam Mimarisi İran, Kuzey Afrika, İspanya gibi farklı coğrafyalarda büyük değişimler ile kendini gösteriyor. Bu
üslubun en temel tipoloji örneği sivri kemerleri, kubbeleri ve avluları ile camilerdir. 3 boyutlu tasvirlerin yasak olduğuna inanılması sebebiyle bu yapılarda düz yüzeyler üzerindeki dekorasyonlar büyük önem taşımıştır.
Anahtar Özellikleri: Nal biçimli kemerler, geometrik tasarım, İç mekana odaklı tasarım, ışık geçirimi sağlayan oluklu yüzeyler
Örnek: Hui Cami, Çin
3- Romanesk
Norman Üslubu olarak da bilinen Romanesk, 10. yy’ın sonlarında Avrupa’da yaygınlaştı. En ünlü özelliği, üslubun günümüze kadar ayakta kalmayı en çok başaran örnekleri olan Roman stildeki kiliselerde görülen beşik kemerlerdir.
Anahtar Özellikleri: Beşik kemerler, ardı sıra dizili yuvarlak başlı kemerler, stilize edilmiş çiçek ve bitki motifli taş dekorasyonları ve kapı bükümlü örgü biçiminde kapı oymaları.
Örnek: Porto Katedrali, Portekiz.
4- Barok
Barok 16. yy sonlarında İtalya’da, Romanesk’in resmi tarzına nazaran daha duygulu, şatafatlı ve duyulara hitap eder bir mimari üslup olarak doğdu. Karşı Reformun etkisi altında Katolik Yönetimi kutlamaya yönelik bir denemeydi.
Anahtar Özellikleri: Kırık alınlıklar, Tepesi kesik tasarım, Bazen görülen merkeze konumlandırılmış süslemeler, özenli süslemeler, eşli kolonlar, konkav ve konveks duvarlar.
Örnek: Versay Sarayı, Fransa
5- Tudor
Tudor Mimarisi İngilteredeki 1400’ler ve 1600’ler arasındaki Orta Çağ periyodunun son üslubu. Tudor kemeri veya diğer adıyla dört merkezli kemer bu üslubun en belirgin özelliklerinden olsa da çoğu insan bu akımı dönemin ahşap karkaslı evleri ile tanır.
Anahtar Özellikleri: Saz çatı, kanatlı pencereler(elmas şeklinde kurşun döküm cam panelleri), taş işçiliğiyle yapılmış bacalar, özenilmiş antreler.
Örnek: Anne Hathaway’in Kır Evi, Warwickshire, İngiltere
6- Bauhaus
1900’lerin başlarında Almanya’nın Bauhaus Sanat Okulunda ortaya çıkan akım, tüm sanat ve teknolojinin simplistik tasarım ve makineleşme ile bütünleştirilebileceği fikrini savunur. Bu üsluptaki tasarım anlayışı dekoratif detayları reddeder, işlevi ön plana alır. Düz çatılar ve kübik formlar tipik özellikleridir. Bauhaus prensiplerinden kübik form ve açılar modern mimaride de görülür.
Anahtar Özellikleri: Kübik formlar, ağırlıklı olarak kırmızı, mavi ve sarı renk kullanımı, açık kat planları, düz çatılar, çelik çerçeveler, cam giydirme cephe
Örnek: Bauhaus Dessau, Almanya
7- Neoklasik
Barok ve Rokoko’ya bir atıf olarak Neoklasizm,18. yy’ın ortalarında yayıldı ve mimariye asalet ve ihtişamı geri getirmeyi hedefledi. İlhamını Antik Yunan ve Roma yapılarının klasik tarzlarından alan Neoklasizm’in temel değerleri yalınlık ve simetriydi.
Anahtar Özellikleri: Görkemli boyut, boş duvarlar, sütunların abartılı kullanımı, taşıyıcı olmayan kolonlar, büyük yapılar, temiz çizgiler,
Örnek: Casino Marino, Malahide
8- Rönesans
Klasik mimarinin etkisinde Rönesans üslubu, 15. yy’da İtalya’da ortaya çıktı. Anahtar kelimeleri uyum, duruluk ve güç… Roma kalıntılarından ipuçları barındıran tasarımlar, ev yaşamının zarafetini ve ilkelerini yansıtmayı hedefler.
Anahtar Özellikleri: Kare planlı yapılar, düz tavanlar, klasik motifler, kemerler ve kubbeler, Roma stili sütunlar, etrafı kapatılmış bahçeler, tonozlu cumbalar
Örnek: St. Peters Bazilikası, Vatikan
9- Gotik
12. yy başlarında Gotik mimarlıkla birlikte önceki üsluplardan alınan ve geliştirilen özellikler birarada kullanıldı. Klasik üsluplardan daha dekoratif tasarım anlayışı, daha ince duvarlar ve kolonlar, metrelerce yükseklikte gözleri yukarı çekmeyi amaçlayan süslemeli camlar, bu mimari akımın ana başlıklarıdır.
Anahtar Özellikleri: Yükseklik ve ihtişam, sivri kemerler, tonozlu tavanlar, ışık, hafif ve havadar yapı.
Örnek: Notre Dame Katedrali, Paris.
10- Modern Mimari
Modernizm; Fütürizm, Post-modernizm ve Yeni Klasik kavramlarını da kapsayan bir terim olarak 20. yy’da ortaya çıkan harekete denir. Bu akımın mimarideki yansımaları biçimlerin gereksiz detaylardan arındırılarak yalınlığın ön plana çıkarılması gibi tasarım prensipleri ile şekillendi ve yapıda kullanılan malzemeler gizlenmek yerine tarzı belirleyici faktörler haline geldi.
Anahtar Özellikleri: Dekorasyona yer verilmemesi, alçak binalar, modern malzeme kullanımı, iç ve dış mekan arasında etkileşim, güneş ve gölge unsurlarının insana fayda sağlayacak şekilde kullanımı, cam ve doğal ışık kullanımı
Örnek: Guggenheim Müzesi, New York
1 note
·
View note
Video
youtube
TEST 2 2.Hafta OSMANLI DÖNEMİNDE GRAFİK TASARIM (TEMEL TASARIM 2.Dönem ... Sorularla Öğrenelim Türk Grafik Tasarım Tarihi 2. OSMANLI DÖNEMİNDE GRAFİK TASARIM Soru 1: Ünitede verilen bilgiye göre eski el yazması kitaplara boya ve yaldızla çok dikkatli ve ince olarak yapılan resimlere ne ad verilir? (Çoktan Seçmeli) a) Tezhip b) Tuğra c) İllüstrasyon ✔ d) Minyatür e) Süsleme Cevap : d) Minyatür Soru 2: Ünitede verilen bilgiye göre Uygurlar, minyatür sanatını vasıtası en çok neyi anlatmışlardır? (Çoktan Seçmeli) Şintoizm dinini b) Cainizm dinini c) Bahailik dinini d) Budizim ✔ e) Maniheizm dinini Cevap : e) Maniheizm dinini Soru 3: Ünitede verilen bilgiye göre, Osmanlı Dönemi minyatür sanatını diğer dönemlerden ayıran özellikleri en iyi belirten madde aşağıdakilerden hangisidir? (Çoktan Seçmeli) Konuları ve yapım tekniklerini geçmişin geleneğine bağlı kalarak devam ettirmesi özelliğidir. Yapım tekniği, karakteristik özelliği diğer dönemlerden ayıran özelliğidir. ✔ Konu çeşitliliği ve zenginliği, en karakteristik halini alması, yapım tekniği, olaylar ve sahneleri ele alış biçimi diğer dönemlerden ayıran özelliğidir. Geçmişin ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalması diğer dönemlerden ayıran özelliğidir. Kendi tarzını geliştirmesi diğer dönemlerden ayıran özelliğidir. Cevap : Konu çeşitliliği ve zenginliği, en karakteristik halini alması, yapım tekniği, olaylar ve sahneleri ele alış biçimi diğer dönemlerden ayıran özelliğidir. Soru 4: Ünitede verilen bilgilere göre, Osmanlı Dönemi minyatürleri kaç başlık altında sınıflandırılmıştır? (Çoktan Seçmeli) 8 başlık altında sınıflandırılmıştır. ✔ 11 başlık altında sınıflandırılmıştır. 10 başlık altında sınıflandırılmıştır. 9 başlık altında sınıflandırılmıştır. 7 başlık altında sınıflandırılmıştır. Cevap : 11 başlık altında sınıflandırılmıştır. Soru 5: İllüstrasyon, mesaj verme özelliğiyle resimden ayrılmaktadır. İllüstrasyonu sanat yapan en önemli etken ……………………………………………………… ve teknikteki özgünlüktür. Ancak anlattığı konuyla yazıyla bir bütünlük taşıması önemlidir. Ünitede verilen bilginin doğru olarak tamamlanması için boşluğa gelecek olan şık hangisidir? (Çoktan Seçmeli) ✔ a) katılan yorum, düşünce, uygulama b) fikir c) üslup, fikir d) özgünlük, yalınlık e) tarz, yenilik Cevap : a) katılan yorum, düşünce, uygulama Soru 6: Ünitede verilen bilgiye göre hayali illüstrasyon başka hangi isimle anılmaktadır? (Çoktan Seçmeli) ✔ fantastik b) Storyboard c) Manipülasyon d) Matte-painting e) Melankolik Cevap : fantastik Soru 7: “Değişen sadece görselleme tekniğinde kullanılan boya ve çizim malzemelerinin çeşitliliği, dış mekân kompozisyonlarında ufuk çizgisinin kullanım şekilleri, insan ve hayvan figürlerinde hacimsel özelliklerin, tonlamaların kullanımı, iç ve dış mekân çizimlerinde çizgi ve renk perspektiflerinin kullanılması, bilgisayar teknolojisi ve tasarım programlarının getirdikleri ile 2 boyutlu ve 3 boyutlu görsellemelerin kullanılmasıdır”. Ünitede verilen bu bilgiye göre karşılaştırılan iki kavram aşağıdakilerden hangisidir? (Çoktan Seçmeli) a) İllüstrasyon ve Foto-Manipülasyon ✔ b) Minyatür ve İllüstrasyon. c) Minyatür ve Tezyini Sanatlar d) İllüstrasyon ve Matte-painting e) İllüstrasyon ve Tezyini Sanatlar Cevap : b) Minyatür ve İllüstrasyon. Soru 8: Ünitede verilen bilgiye göre Osmanlı Döneminde kaç çeşit hat yazısı kullanılmıştır? (Çoktan Seçmeli) a) 8 çeşit hat yazısı kullanılmıştır b) 4 çeşit hat yazısı kullanılmıştır c) 6 çeşit hat yazısı kullanılmıştır d) 7 çeşit hat yazısı kullanılmıştır ✔ e) 5 çeşit hat yazısı kullanılmıştır Cevap : e) 5 çeşit hat yazısı kullanılmıştır Soru 9: Ünitede verilen bilgiye göre, aşağıdakilerden hangisi harflerin biçimleri, mesajın yazılma şekli ve tarzı, ölçüleri, sayfadaki yeri gibi konularla ilgilenmektedir? (Çoktan Seçmeli) a) Hat sanatı b) Kaligrafi ✔ c) Tipografi d) Tezhip e) İcazet Cevap : c) Tipografi Soru 10: Ünitede verilen bilgiye göre, herhangi bir figürü, objeyi anatomik yapısını bozmadan gereksiz ayrıntılardan kurtararak, kendine özgü sadeleştirme, yorumlama, üsluplaştırma işlevine ne ad verilir? (Çoktan Seçmeli) a) Sembolleştirme b) Deforme c) Simgeleştirme ✔ d) Stilize e) Soyutlama Cevap : d) Stilize Sorularla Öğrenelim,Türk Grafik Tasarım Tarihi,OSMANLI DÖNEMİNDE GRAFİK TASARIM,eski el yazması kitaplara boya ve yaldızla çok dikkatli ve ince olarak yapılan resimler,Minyatür,Uygurlar,minyatür sanatını vasıtası en çok neyi anlatmışlardır,Maniheizm dini,Osmanlı Dönemi minyatürleri kaç başlık altında,11 başlık altında,İllüstrasyonu sanat yapan en önemli etken,katılan yorum,düşünce,uygulama,hayali illüstrasyon,fantastik,kaç çeşit hat yazısı kullanılmış,5 çeşit,Tipografi
0 notes
Text
MİNİMALİST DEKORASYON NEDİR? MİNİMALİST DEKORASYON NASIL YAPILIR?
Minimalist Dekorasyon Nedir?
Minimalist dekorasyon nedir sorusuyla birlikte zihinlerde uyanan ilk imge sadeliktir. Zira minimalizme göre dünyadaki her şey bir amaca hizmet eder. Pratik fayda çerçevesinde bir amacı olmayan hiçbir nesneye dekorasyonda yer yoktur. Ancak insan ihtiyaçlarına göre belirlenen obje ve mobilyalar minimalist dekorasyonda kendilerine yer bulabilir.
Minimalist Dekorasyon Nasıl Yapılır?
Sadece ihtiyaç duyulan mobilya ve aksesuarlara yer verilmesi temeli üzerine kurulmuş mimimalist dekorasyon bazı ilkeler çerçevesinde gerçekleştirilebilir. Bu ilkeler şunlardır;
“Minimum eşya, dingin zihin” felsefesinden hareket eden minimalist anlayışa göre mekâna konumlandırdığınız her şeyin kullanılabilir olması gerekir. Örneğin oturma grupları arasında işlev görmeyen bir koltuğunuz varsa dekorasyonda ona yer yoktur. Ya da yemek masanız fazla büyük olmamalıdır. Sandalyeleriniz evde yaşayan insan sayısında fazla ise bu minimalizmin ilkelerinin dışına çıktığınızı gösterir. Bu sadece büyük mobilyalar için geçerli değildir. Ayrıca giysileriniz, mutfak eşyalarınız ve ev aksesuarlarınızda yeterli sayıda ise fazlasına sahip olmaya gerek yoktur. Küçük eşyaların azalması gardırop ve dolap gibi büyük mobilyalara da ihtiyacın azalmasına sebep olur.
Yalınlık ve sadelik basitliğe kaçmamalıdır. Asıl olan fazla eşyalardan arınmak ve yalın bir estetiğe imza atmaktır.
Minimalizm renk ve desen kullanımında da sadeliği çağırır. Soft renkler bu anlayışta sıkça yer bulur. Özellikle bej ve beyaz minimalist dekorasyonun en çok kullanılan renkleridir. Sadeliğin temiz ve net bir görünümle iç içe geçtiği bu anlayış ferah bir ortam yaratmak için de idealdir. Ruhu dinlendiren renkler, gözü yormayan desenler minimalist dekorasyonun sac ayaklarını oluşturur. Bu doğrultuda dekorasyonunuzu minimalizme yaklaştırmak için pastel renkleri ton sür ton kullanarak desensiz eşyalar edinebilirsiniz.
Bir mekânın aydınlık ve ferah gözükmesinin anahtarlarından bir az eşya kullanımı ise diğer etken aydınlatmadır. Minimal bir dekorasyona ulaşmak için doğal aydınlatmalar esastır. Bu da geniş pencereler ve gün ışığı alan bir ortam demektir. Aydınlatmalar da ise sarı güneş ışığı tercih edilmelidir.
0 notes
Text
7 mart 2024
Zerdüşt dininde ışık ilkesi, kendini daha önce ve ilk varoluş, yani Tanrı (mitra: bir bilinç olarak Tanrı) ile birleştirmişti. Tinsel ilke, mitra ile ışık yani fiziğin birliği Buna Hegel edimsel der, çünkü fizikle birleşmiş düşünce. eğer fizikten kopuksa sanrıdır, edimselliği yoktur der. Tinsel ilke de düşünce fizikselden ayrı değildir. Zerdüst sadece ilk vahiy dini olması açısından değil, aynı zamanda felsefe ile dini yakınlaştırması anlamında da Hegel için önemlidir. Düşünce yalın olarak düşüncedir felsfede, kendi dışında bi şey ile karışmış değildir. Bir imgelemein, tasarımın düşünceye dönüşmesi anlamında.
Felsefe, mitosun (efsane) logosa dönüşmesidir diye tanımlar. Herhangi bi zorunlu ilke yoktur. Berrak, açık, bilinçte kavranılan dildir. Salt imge ya da simge değildirler. Bilincin kavrayabilir duruma gelmesi, yani dili yükseltmek, bu düzeye taşımak felsefedir.
Tüm dinlerin imge ve düşünce arasında bir salınımı vardır. Fenikelilerin kozmogonisinde ( evren doğumu) de böyledir. Şeylerin imgeleri havada ve kaostadır. çamur oluşuyor ve kaosun birleşimleri ve ortaya çıkan mayalanma ile madde bileşenlerine ayrılmıştır, yani bitkiler, hayvanlar.... tüm mezopotamya dinlerinde buna benzer, ortak bir anlatım görüyoruz. mayalanma, birliğe getiren şey, yani çamur. Mezopotamyada din olgusu üzerine yani bi toplum oluşması bir mayalanma işidir. Antik yunanda ise böyle değil, ahlaki ilkelerle uyum, uzlaşma, rasyonel bir birliktelik. Mezopotamyada ise birlikte yoğrulma anlamında, doğadakine çamur, toplumdakine mayalanma diyoruz. Bunlar hala imge boyutunda, bilince çok açık değili sadece yol gösteriyor.
Dikkat: kaos burda karmaşa anlamında kullanılmış, grekçedeki uçurum anlamında, mutlak boşluk, uzay anlamında. kozmos ise düzendir. Bir senfoni kozmostur. Sesler fiziksel, onların uyumu ortaya çıkan düzen anlamında. Parmenides varlık vardır, yokluk yoktır derken, bir kaostan söz etmektedir, birbirine kavuşamayan bir uçurum anlamında. bu karşıtlık parmenides ve platon karşıtlığı anlamında.
Kheldanilerde de benzer mitlere rastlanır. Başlangıçta insanlar bir devlette birleşir, sanatları ve bilimleri öğrenene dek, insanlığı varoluşa getirene dek dağınık, yabanıl bir yaşam sürüyorlardır. tanrıça Omuroka (deniz), aynısına Tora da da rastlıyoruz, deniz halkı temsil ediyor. Tanrı burada birliğe getirici bir ilke. Bir yönetimin halkaları irade ile tek bir yerde toplaması ancak sanat ve bilimlerle somutlanıyor. Varoluşa gelmek diyorlar. Dağınık halklar doğal bilinç içindeleri ancak ortak bir bilim tarım sanat vs olduğunda varoluşa geliyorlar. Yabanıllıktan kurtulup tin, kültür üretiyorlar.
Mitlerde düz yazı olmaz, mantıksal tutarlılık yoktur, onların özelliği karşıtların bir arada olması, halbuki düz yazıda bunlar aşılmaktadır. Mitsel olanı logosa çevirme felsefenin kendisidir. Simge, düşünceden fazlasını temsil eder. Düşünce kendini ortaya koyandır. Simge ise kendini ortaya koymaz. Simge başkasını gösterir. mit düşünceyi ilerletmek bakımından doğru bir ortam oluşturmaz. Aristo metafiziğinde şöyle der: felsefesi mit formuna bürünenleri ciddiye almaya değmez. bu tür bir form yalnızca bir yan anlatıdır. Bengilik(sonsuzluk, erosa karşılık gelen-kronos değil, ritmik, döngüsel) bir çemberdir. Kendini, kendi kuyruğunu ısıran yılandır: ouroboros. Çemberi, döngüyü anlatır. Geometrik bir çemberden farklı olarak, ısırma olgusu ile bir başlangıç var. Evren: ejderha demek. Kuyruğunu ısırdığında aslında evrilme. türkçe bu anlatıya çok uygun. kozmosta düzen var, evrende ise bir döngü var, ritim var, aynı şeyler değil. Gizli şeyler, mit ile bağlantılı, insanlara kolaymış gibi, derinlik saklıyormuş gibi bi intiba verir. İnsanlar bu yüzden merak eder. her şeyin dışarıdaki ve içerideki, gizli saklı olduğu, bu felsefe için bir öğrenme söz konusu değildir. Felsefe apaçıktır, güneş gibidir, gizil yoktur, gölgeler aleminden çıkış var. Düşünce kendini dışa vurur, yalınlık, duruluk, özünde kendisidir. Hem düşünce hem de dile dökülme faaliyeti. sayılar düşünceyi anlatmak bakımından uygun değildir. Phythagoras'ın sayılara yüklediği anlamlar biraz onları gizemli ve kutsal hale getirmiştir. monas, dias, trias..yani sayılar, ayrımın birliği anlamına gelirler. Hem sayısal dizge kuruyor, hem de örtük. Buna ilk belirlenim diyor. üçgen yani. bir nokta yani monas.
Halbuki kuyruğunu ısıran yılanda iki nokta dışında üçüncü bi nokta, kendi üzerine dönen, ilk bilinç olgusu, düşünmenin varlığı, noktanın kendine dönmesi. mona bir/özdeşlik(yani bilinç yok), dias ayrım(bilinç açıpa çıkıyor ancak burada kalırsa birliği kavrayamıyor. Monas diası üçüncü aşamaya vahdet yani tevhid yani üçüncü aşamaya taşır. Şiirin de gerçek düşünceler içerdiğini söylemeliyiz, derin evrensel düşünce, özellikle hint dininde anlatılmıştır. Anka kuşu öyküsü. Yaşam-ölüm, varlıktan yokluğa geçmek için, olumlu yanın olumsuzu gerçekten de kendi içinde taşıyor . çünkü tüm yaşam süreci buna dayanır. ancak bu tür refleksiyonlar yansımalar nadiren ortaya çıkar. Dinlerin mitsel bölümleri felsefe için bizleri ilgilendirmez, bunlar felsefe tarihine alınmamalıdır.
Kavram kurgul, mit kurmaca. logos kendini mitosun içinden bulup çıkartır. yani mit logosu doğurmuyor, logosun kendisi kendini çıkarıyor. us yani yasalı düşünme, ilkeleri var düşünmenin. doğa bilince örtüktür. ne demek bu. doğanın dışa vurdukları, sebzeler, meyvelerle insan bi biçimde ilişkilenir ancak doğanın kuvvetlerini yasa olarak insan bilmediiğinde bunu dönüştürüp bi endüstri yapamaz. doğanın dili bir matematik, fizik. bunu kavradığında aslında doğanın içinde us kendini bulur. logos böylece etkin olur, doğa burada dişildir. doktora yapmak kavramsal düşünme demek, öncesinde imgeler, artık simgelerin bile üzerine düşünürken artık unu kavramsal ele alır. fREUd insan psychesini ele alabilmek için rüyalara ve bilinç dışına bakmış, buralarda us yok am abunu usa çevirmesi mitosun logosa çevrimesidir.
Hegel diyor ki bilme olgusu bilincin kendisini değiştirir.
ussal yaşam bilim. felsefe kime lazım, onu düşünene, derinliklere girmek isteyenlere lazım.
0 notes
Text
"But, he can't be a man 'cause he doesn't smoke
The same cigarettes as me"
Yine belki de üzerine düşünülmemiş, dinlemekten azıcık bile keyif almadığım bir şarkı ve yine ufaktan felsefi anlam sezdiğim için saatlerdir dinleyen ben.
Rolling Stones'i arkadaşım bana yazılı bi'tişörtünü hediye ettiği için dinlemeye başlamıştım. Aslında müzik grubu isimleri yazılı kıyafetler hiç benlik değildir. Nostaljik bir hava verseler de neden adını üstüme kazımak isteyeyim? Çaresizce diğer insanlarla bir ortak yönünü bulmak ve gözlerine sokmak isteyen kişiler için ideal tabii... Şükürler olsun, sevdiğim grupların adlarını kumaş parçası yerine aklımda tutabiliyorum.
Bu kadar yorum yaptığıma bakma. Sadece birilerini aşağılamaya ihtiyaç duyduğum bir andayım. Giyim tarzlarına göre insanları eleştiremeyecek kadar zevksiz giyinen biriyim aslında.
Her neyse. Bol olduğu ve rahat hissettirdiği için hediye tişörtü çok kez giydim, muhtemelen benim gibi işi olmadığı için kendi kendine insanlar hakkında saçma sapan yorumlar yapan birinin kurbanıyımdır. Eh, arkamdan kötü konuşulmasını umursuyor olsam da söylediğim gibi şu an kurban değilim. Tersine dünyadaki her şeyi hor görecek potansiyele sahibim. Beni durduracak bir şey yok.
O bir adam değil. O benim gibi sigara içmiyor. Bu nasıl bir yalınlık, nasıl da realist ve kolay bir şekilde insani sorunlara parmak basıyor! Hayır, hayır, hayır... Ben lanet time dergisi değilim. Okuması en kolay, amaçsız kitapların kapağına "Bu kitap hayatınızı değiştirecek!" gibi yorumlarım yazılmayacak.
Bakış açıları çok... Tatlı. Birinin adamlığını sigara içmek üzerinden yargılayarak ne kadar saçmaladığımızı göstermelerinden dolayı. Gerçek adam gibi adamların böyle konuları umursayacaklarını sanmam. Ama ben ne bilirim ki. Diğer erkekler gibi gelişmemiş maymun taklidi yapmayan erkekleri kafeslere tıktığımızda söz veriyorum bu şarkı hakkında kötü bir şey söylemeyeceğim.
Erkekler... Tamamen mantıksız, çocuk muamelesi gösterilmesi gereken salaklar. Aralarındaki bazı iyi olanları da içine katıyorum çünkü genelleme yapmayı çok severim. Sen, bunu okuyan kişi. Eğer erkeksen bir canavarsın ve bunu sorun ediyorsan en yakın çöp kutusuna şikayet dilekçeni atabilirsin.
Onlardan nefret etmek beni toksik yapıyor anladığım kadarıyla? En azından Instagram reelslerindeki stres topu olarak kullanılan yorumlarda buna benzer bir şeyler okumuştum. Hayatımda toksik olarak anılacağım için hiç bu kadar mutlu olmamıştım öyleyse.
Son saatlerimi "Rick ve Morty" izleyerek geçirdim. Bu yüzden kurduğum cümlelerin mantık çerçevesine oturması bile bir başarı bence. Her yerde bu dizinin baskısının yapıldığı kıyafetler görüyordum. Dün dedim ki "Pekala. Şu popüler kültür kölesi şeyinden ben de olmak istiyorum." İlk olarak Rick ve morty'den başlamak biraz ironikti çünkü tanrı aşkına MÜKEMMELDİ. İnsanların paraşüt pantolonları moda haline getirmelerinden daha iyisinin olamayacağını düşünüyordum ama bu dizi yemin ederim ki bir devrim.
Cinsel şakaları seviyorum. Komik olmak için üstüne düşünmen gereken sınırlı konulardan biri. Her dakika başı aşırı komik bir şaka yapıyorlar ve birkaç haftadır dikkat bozukluğu yaşayan ben bile rahatça odaklanıyorum.
Biliyor musun, yarın şehirler hakkında konuşmam gereken bi'sunumum var ama ben 5. sezonu izlemeye gidiyorum. İyi geceler.
0 notes
Text
Kendi öznelliğinin farkında olan bir insan karşısındaki kişileri değiştirmeye çalışmaz. Zira ötekinin de bir özne olduğunu, kendi hayat hikayesinin baş aktörü/aktristi olduğunun farkındadır. Bu sebeple öznelliğin içinde yalınlık olduğu kadar yakınlıkta daha fazla bulunur. Aksi düşünce duyguların özne yerine ikamesi denilebilir. Duygunun içinde benin paraleli yoktur. O daima kesişmeyle ifade eder öznelliğini... içaforiz
0 notes
Text
Coldplay - We Never Change
Sözleri olsun, sözlerin müzik ile uyumu olsun beni çok düşündüren bir parça.
Rusça’da şöyle bir kelime var: заземлиться [zazemlitsya] - Türkçeye biraz zor çevirilen bir kelime ama bir deneyeyim: bir insanın toprağa daha yakın olması, özüne dönmesi, bu hayatın karmaşı içerisinde bir an durması, anı hissetmesi anlamına geliyor. (Olur da bu kelimenin Türkçe karşılığını bilen varsa bana yazsın, bir şey öğrenmiş olurum).
Şu hızlı değişen dünyamızda bir çoğumuz için yetmeyen bir duygu halidir, yukarıda anlattığım şey. Gelecek endişesi olmadan, geçmişin “keşkeleri” olmadan yaşamak… Bunun birçok nedeni var: ekonomi, savaşlar, doğal afetler, hastalıklar… Her haber okuduğumuzda ya depresifleşiyoruz, ya kızıyoruz, ya da korkuyoruz. Ya da gelecek hakkında hayaller kuruyoruz: arabam olsun, evim olsun, ün, şan, şöhret, para, sevgili…
Hayal kurmak mesela çok güzel bir şey ama abartınca hayatımız toz pembe bir hayal kümesine dönüşüyor. Hayal kur kur nereye kadar? E peki şu an bulunduğumuz anda değerli bir şeyler yapabilir miyiz? Hayalimize/hayallerimize ulaşmak için bir adım daha atabilir miyiz? Sevgili istiyorsak kendimize çeki düzen verebilir miyiz (kişilik olarak, çünkü güzellik göreceli bir kavram)? Araba istiyorsak nerede para kazanabiliriz? Liste öyle uzar.
Peki endişe konusu. Burada kendini analiz edebilme yeteneğini geliştirmek gerekir. Analiz yaparken: “bizi endişelendiren neleri yapıyoruz?” diye kendimizi incelememiz lazım. Eğer her gün haber izliyorsak, onu kısıtlamalı, çünkü zaten çok önemli bir şey olursa çevrenizdeki insanlar size söyleyecektir. Çünkü dünyada olan felaketleri birçoğumuz iyiye çevirebilecek güçte değil, zaten gücü de olsa değiştiremez, savaşlar planlandığı gibi gider, politikalar da önceden belirlidir, birçok ülkede “demokrasi” adı altında milleti kandırıyorlar (ki ben hala ülkemde demokrasi olduğuna inanırım, umarım bir gün yanılıp üzülmem). Neyse, demek istediğim şu: bizim kendi akıl sağlığımızı korumamız gerekir, zaten birçok haberde siz farkında olmadan farklı farklı algı yönetimi yapılıyor. Sizi endişelendiren konulardan biraz daha az bahsedilmeli. Bunu yapınca siz çevrenize daha büyük katkıda bulunabilirsiniz, örnek olabilirsiniz, çünkü zamanla duygusal anlamda stabil bir insana dönüşeceksiniz. Duygusal olmak güzel bir şey ama bu duygular bir hayvanı sevmekten, etrafındaki değerli kişilere sıkı sıkı sarılmaktan, işi ne olursa olsun o işi sevdiği için en iyisini yapmaktan geçer. Hayatın biraz daha güzelleşmesini istiyorsanız, işe çevreniz ile başlayın. Siz iyi bir örnek olun, ya da başkalarının iyi yönlerini örnek alın. Nefret ve kinden kurtulun, boş bir zaman kaybıdır bu iki duygu. O zaman yaşadığınız anın değerini bilir, keyfini alır, güçlenirsiniz.
Şimdi Damla, bu felsefe neden diye sormayın :)
Şarkının sözleri bu felsefeyi yapmayı itiyor:
“I wanna live life and never be cruel
And I wanna live life and be good to you
And I wanna fly and never come down
And live my life and have friends around
We never change, do we? No, no
We never learn, do we?”
Aslında yalın sözleri var şarkının, o yalınlık size ilk başta anlattığım kelime ile bağdaştı kafamda ve konu konuyu öylece açtı. İyi ki de öyle olmuş. Size iyi dinlemeler ve iyi düşünmeler ✨
P.s. - sanat sadece eğlence için değildir, birçok değerli sanatçı size sanat aracılığı ile bir şeyler söylemeye çalışıyorlar, ya da en azından kafanızı çalıştırmanızı istiyorlar.
P.s. 2 - aklıma ilk p.s yazarken geldi, Ajdar’ın müziği sanat değildir ahahaha ama adam çok akıllıydı, böyle bir strateji yaptı, kendisi de bunu söylüyor. Ya da Ben Fero…
P.s. 3 - şu yazıyı sona kadar okudun ya, helal olsun. Demek ki sen Reels döneminin kölesi değilsin, umarım düşüncelerimin bir faydası olmuştur.
P.s. 4 - şimdi git en yakın arkadaşına, ailene, sevgiline iyi bir şeyler yap, yüzünü güldür. Çünkü hayat kısa, kuşlar uçuyor 🕊️
3 notes
·
View notes
Text
biri, duru bir tatlı su kaynağının başında durup ona lanetler yağdırsa da, kaynak içilebilir suyunu fışkırtmayı sürdürür; içine çamur ya da gübre atsa, çabucak onu dağıtır, sürükleyerek götürür, geriye hiç kir kalmaz. öyleyse içinde durgun bir su birikintisi değil, sürekli bir kaynak oluşturmak için ne yapmalısın? özgürlüğüne, sevecenlik, yalınlık ve alçakgönüllülüğe sıkı sıkıya bağlı kalmalısın. marcus aurelius
0 notes
Text
NEREYE GİTTİĞİNİ BİLMEYEN SADECE NEREYE GİTMEK İSTEDİĞİNİ BİLEN ADIMLAR
LÜX = IŞIK
TÜRKÇE ÖYLE BİR DİL Kİ ONU ANLATAMAZSIN. GERÇEKTEN SADECE YAŞAYABİLİRSİN. DÜNYANIN MERKEZİNDE KONUŞULAN DİL DÜNYANIN DİLİDİR.
Fazla lüks bir hayatı olmasını isteyenler karanlıkta daha fazla aydınlık talep edenlerdir. Sıradan bir hayatı yaşamak isteyenler için gündüzün ışığı yeterde artar bile. Geçmişte gündüzün ışığından yararlanarak gece de karanlıkta ışık yakarak lükse sahip olan, bu şekilde ekstra bir şey yaparak öne çıkan insanların ismini duyabiliyoruz. Işık yani latince lux sayesinde insan daha ya açılmıştır. Doğanın dengesinde, Allah azze ve cellenin koyduğu nizam ÖLÇÜ de dahasına yer yoktur. Yalın ve sade olarak basit ve sıradan bir hayatı iyi bir hayat olarak adlandırabiliriz. Karmaşık ve kaoslu bir hayatı cennete benzetmek mümkün değil. Cehennem asla karanlık değildir. Ama gecenin karanlığında ekstra bir şey yapmadan sadece yıldızların ve varsa o an ay’ın dolunay ya da hilal adı ne olursa, bize sağladığı yalın cenneti yaşamayı bilmeliyiz. İnsan yeniden doğaya dönebilmeli. İslam üzere insanlar (müslümanlar) eğer bu dünya da yaşarken cenneti kazanma hedefleri varsa bu karmaşa yaratan bir dünya da asla mümkün olmayacak. Ben bunları kendime söylüyorum. Kendime düşünceler...
Gece = Gündüz
Her Yedi’nin bir günü olsa
Yedi renk ve yedi nota yedi günde buluşsa
6-) Pazartesi Do Sarı
4-) Salı Re Mavi
2-) Çarşamba Mi Kırmızı
1-) Perşembe Fa Mor
5-) Cuma Sol Yeşil
7-) Cumartesi La Beyaz
3-) Pazar Si Siyah
Hayatın bir sonu olmayabilir. Ama insanın bir sonu var. Sonu olan bir şeyin sonundan korkması hayatını karmaşaya sürükler. Sonlu olanın son’u bilmesi ve buna göre korkmadan cesurca yaşamasında müthiş bir yalınlık vardır. Belki karmaşıklıkta da cesaret vardır ama biz o karmaşada o var olması muhtemel cesareti göremeyiz, arasak bulamayadabiliriz. Gerçekten cesaret kendini en sade bir hayatta çok daha keskin ve net bir şekilde gösterir. Zayıf ve korkak olan hayatını karmaşıklaştırır ve korktuğunu belli etmemek için işte bu karmaşayı kullanır. Üstünü örter yani onunla.
Peygamberimiz Muhammed (sav)’e vahiy ilk geldiğinde korktu. Canımız efendimiz ilk defa karşılaştığı durum karşısında örtüye büründü. Ama Rabbimiz onu örtüsünden çıkardı. Karmaşık olmayan gür ve cesur bir ses ile haykırdı... Ve bu ses insanlara hoş geldi, çok etkiledi. Anlaşılması güç değildi. Apaçık, ayan beyan, anadan üryan, yalın duru sade: HAKİKAT.
Yazıyı şöyle sürdürebilirim; ramazan geldi kuran ayı ibadetlerimize daha dikkat edelim vs. Hayır. Bunu yapmak istemiyorum. Bu yazının amacı kesinlikle bu değil. Gerçekten bu yazının bir amacı yok. Ve hayatta her zaman yaptığımız her şeyde bir amaç olmalı da değil. Amaçsızlığa övgü... Elbette bir adım var. Bir basamak yükselmek istemek var. Ama bence amacın çıkarla eşdeğer olduğu yerde yapılan şeyden asla keyif duymamak vardır. Amaçsız ve çıkarsız olarak yapıyor olmak, yapmak için yapmak. Bir şeyi oldurmak için başka bir şeyi yerine getirme zorunluluğu olmadan olması.
Sonu olan bir hayatta yaşıyorken bir şeylere son nokta koymak arayışı bile saçma. Başlangıcının nasıl olduğunu hatırlamadığımız bir yaşamaklık’ta başlamakta sonlandırmakta asla bizim elimizde değilken başlamaya çabalamak da sonlandırmaya çalışmak da, anlamsız boş saçma trajikomik bir durum olay olgu.
Dimdik kitabın da kalbinde en orta yerinden akan dolan ve taşan hislerin kelimelerle buluşmuşluğu sadece hepsi bu kadar.
0 notes
Photo
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi ~ Ayfer Tunç 🌿Bizi onlarca karakterle bir odaya kapatan Ayfer Tunç anlatımıyla üslubuyla kendine hayran bırakıyor. “...üç duvarı boydan boya kitaplık olan yalnızlık odasında, zincirleme sigara içerek çeviri yaparken küt dedi gitti.” Alıntısından da görüleceği üzere bu yalınlık ve sade dil kitabın akış hızına bakılırsa tam dozunda ilerliyor. 🌿Kitabı elinize alınca karakterlerin fazlalığı önce baş döndürse de hızlı akan dil sizi bırakmıyor. İster istemez hayatların her birine dalıyorsunuz çünkü aslında o kadar sizden biri ki. Her karakterde kendinden bir şey bulan okuyucu sıkılmadan kitabı bitiriveriyor. 🌿Ayfer Tunç pek çok dizinin senaristliğini de üstlenmiş. TRT için yazdığı Havada Bulut adlı senaryosu 2002’de, Orhan Kemal’in aynı adlı romanından uyarladığı 72. Koğuş adlı senaryosu 2010’da çekilmiş. 🌻Romanları; Kapak Kızı (1992), Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi (2009), Yeşil Peri Gecesi (2010), Dünya Ağrısı (2014) Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura 🍃 . #keşfetteyiz #şiir #sanat #booklover #ayfertunç #kitaptavsiyesi #kitapsözleri #farkındalık #okudumbitti #bookstagramer #kitapaşkı #kitap #çocukkitapları #çocukedebiyatı #feridunoral #nitelikliçocukedebiyatı #anaokulu #anaokulukitapları #resimliçocukkitabı #illüstrasyon #okulöncesietkinlik #okulöncesi #okulöncesikitap #kidsbooks #childrenbooks #3yaşveüzeri #childrenbook #cocukkitabioner#çocuklarlafelsefe https://www.instagram.com/p/Cp5XdDHNT1t/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#keşfetteyiz#şiir#sanat#booklover#ayfertunç#kitaptavsiyesi#kitapsözleri#farkındalık#okudumbitti#bookstagramer#kitapaşkı#kitap#çocukkitapları#çocukedebiyatı#feridunoral#nitelikliçocukedebiyatı#anaokulu#anaokulukitapları#resimliçocukkitabı#illüstrasyon#okulöncesietkinlik#okulöncesi#okulöncesikitap#kidsbooks#childrenbooks#3yaşveüzeri#childrenbook#cocukkitabioner#çocuklarlafelsefe
1 note
·
View note